19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 7 ARALIK 1998 PAZARTESİ HABERLER Çanakkale'de yakatanan kaçaklap • ÇANAKKALE (AA) - Çanakkale'nın Lapseki ve Biga ilçeleri arasındaki Bozburun mev kiinde batma tehlıkesı geçırdiği için karaya oturan 'Şirinbahçe' adlı gemideki 600kaçaktan335'i Çanakkale'de yakalandı. Çanakkale \'alisi Ekrem Özsoyyaptığı yazılı açıklamada, yakalanan kişilerden 56'sının yabancı uyruklu, 279'unun da Türk olduğunu kaydetti. Vali Özsoy. aralannda 20 Afgajıh. 24 K.Iraklı, 5 Filistinlı, 5 Gambiyalı. 1 Senegalli, 1 de Iran vatandaşının bulunduğu yabancılann, Pasaport Kanunu'na muhalefetten sorgulandıktan sonra sınırdışı edileceklerinı belirtti. Erdoğan kitabında çarpıtma • ANKARA (Cumhuriyet Biirosu) - Istanbul Büyükşehır Belediye Başkanlığı'ndan düşen Recep Tayyip Erdoğan'ın.davasını konu alan kitapta bir dizi çarpıtmaya yer verildi. Erdoğan'ın avukatı Faik Işık tarafından yayına hazırlanan kitapta. bürokrasi çevrelerınde MHP'Ii olmakla tanınan TSE'nin başkanı Yılmaz Anyörük'ün, kurum adına beş yıl önce bastırdığı Ömer Naci Bozkurt'a ait 'Türk ve Türklük' adlı kitabın bazı bölümlerine yer verildi. Işık, böylece Erdoğan'ın, Türk ve Türklük adına yargılandığı savını ışliyor. Işık, TSE Başkanı Anyörük'ün beş yıl önce yazdığı 'teşekkür" yazısını da ilk sayfalarda yayımlayarak bu kıtap içın yazılmış gibi gösterdi. Insan hakları ve başöptüsü panelf • ADANA (Cumfcuriyet Biirosu) - Yeni Asya gazetesinin düzenlediği 'Demokrasi, Insan Haklan ve Başörtüsü' panelınde konuşan DYP Genel Başkan Yardımcısı Rıza Akçalı. siyasetçilerin başörtüsü meselesine bulaştmlmaması gerektiğini belirtti. Akçalı, "Eğer kendi içimize kapanırsak, kendı insanımıza saygı duymazsak sorunlanmıza çözüm bulmamız mümkün olmaz. Türkiye, başörtüsü konusunda katı davranması sonucu Avrupa ülkelerinde yerini alamadığı gibi sürekli diğer Islam ülkeleriyle birlikte dışlanmakiadır. Türkiye artık bu sorunu çözmelidir" dedi. Yılmaz'dan PKK açıklaması • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Diyanet Işleri Başkanı Mehmet Nun Yılmaz, PKK'nin Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde 38 din adamını vurduğunu söyledi. Hizbullahçılann da Allah adına göz kırpmadan adam öldürdüğünü belırten Yılmaz, "Camilerde zorla Kuran okutmak. öldürmek ve katletmek gibi işler yapıyorlar. Oysa Islam dini saadet dinıdır" dedi. Yılmaz. dünya yaşamını ilgilendiren hükümlerin zamanla değiştığını, bu nedenle de dini. çağın ihtiyaçlanna ce\ap verecek şekilde \eniden değerlendirmeye tabi tutmanın yararlı olacağını kaydetti. B bombası patladı • ŞEVIDİNLİ(AA)- Hakkâri'nin Şemdinli ilçesinde bir çocuk. bulduğu el bombasının patlaması sonucu ağır yaralandı. Edinilen bilgiye göre, Yenı Mahalle bölgesinde oyun oynayan 6 yaşındaki Vahap Alan, bulduğu el bombasını incelerken yanlışlıkla pimi çekti. Meydana gelen patlama sonucu ağır yaralanan küçük çocuk Şemdinli Devlet Hastanesi'ne kaldınldı. Ocalan'a dava yolu açıkYargıtay'daki hukukçular, terörden zarar görenlerin AİHK'ye başvurabileceğini söyledi ANKARA (Cumhurivet Bürosu) - ttalya'da bu- lunan PKK lideri Abdullah Öcalan'ın iadesi için Avrupa Insan Haklan Komisyonuna (AİHK) bi- reysel başvuru yolunun açık oldugu bildirildi. Yargıtay'daki hukukçular, iadesi konusunda iç hukuk yollannın tüketilmesinden sonra Apo'yu ko- ruyan Italya aleyhine, terörden zarar görenlerin AIHK'ye başvurabileceklerini belirttiler. Hukuk- çular, komisyona. terörden zarar görenJerin yanı sı- ra siyasi parti, dernek, vakıflar ile ttcari ortaklıklar gibi özel hukuk tüzel kişilerinin de başvurabilece- ğini kaydettiler. îtalya aleyhine komisyona başvunnak isteyenle- rin, bireysel başvurunun nasıl yapılabileceği konu- sunda müvekkillerine yardımcı olmak için çok sa- yıda avukatm araştırmaya koyulduğu öğrenildi. Avukatlann. bu konuda geçen ay Tüze Yayınevi 'nin yayımladığı Yargıtay 8. Ceza Dairesi Başkanı Na- ci Ünver'in kaleme aldığı "Ceza Yargriamasında Yasa Yollan ve Bireysel Başvuru Hakkı7 " adlı kıtap- tan yararlanmaya çalıştıklan bildirildi. Yaklaşık 300 sayfadan oluşan kitap, konuyla ilgili tüm bil- gileri içeriyor. Bireysel başvuru hakkının, Avrupa tnsan Hak- lan Sözleşmesi'nin bireye uluslararası alanda tanı- dığı önemli bir hak arama yolu olduğu vurgulanan kitapta, komisyona başvurabilecek kişi ve kurum- lar hakkında şu bilgiler veriliyor: "Komisyona gerçek kişiler yanında, siyasi parti- ler, dernekler, vakıflar ve ticari ortaklıklar gibi özel hukuk tüzelkişüeri debaşvurabilirter. Ancak, kamu tûzelkişilerinin başvuru hakkı yokîur. Hemen be- lirtelim ki tüzeüdşfliğe sahipolmayan tophıiuklar da başvuruda bulunabilirler. Buıüann başvurulannın geçerli olabilnıesi için bu topluluğu oluşturan tüm bir» lerin başvuru dilekçesini imzalaması ya da iç- lerinden birinin temsil yetkisiyle göre* lendirilmesi ve ditekçeyi onun imzalaması gerekir. Gerek gerçek kişilerin, gerekse özel hukuk tûzelkişilerinin ve top- luhıklann başvuru hakkının doğması için sözJeşme- nin ihlalinden zarar görmeleri zorunlu bir koşul- dur." tngiltere uluslararası Kürt konferansı fikrine kesin olarak karşı çıktı AP'nin raporu kabul görmüyorHaber Merkezi - Avrupa Birliği (AB) üyesi ülkelenn dışişleri ba- kanlanndan oluşan AB Konse- yi'nin. dün başlayan toplantılan de- vam ederken kulislerde Abdullah Öcalan sorunu ile Türkiye-AB iliş- kılen yoğun bir şekilde tartışıldı. Avrupa Parlamentosu (AP) rapo- runda ortaya atılan "uluslararası Kürt konferansı düzenlenmesi" fikri, AB üyesi ülkelerin dışişleri bakanlan tarafindan sıcak karşılan- madı. Almanya Dışişlen Bakanı Joschka Fischer. bu konuda Anka- ra'yı rahatsız etmeyecek bir yönte- min bulunması gerektiğini savu- nurken Ingiliz diplomatlar. böyle bir düşünceye kesinlikle karşı ol- duklannı açıkladılar. AB Dönem Başkanı Avusturya'nın Dışişleri Bakanı \Vofgang Schüssel de "P- KK,teröristyöntemkr kuUanan bir örgüttür" dedi AP'nin 3 Aralık'taki oturumun- da kabul edilen ve Avusturyalı par- lamenter Hans Swoboda tarafından hazırlanan raporda yer alan "Ulus- lararası bir Kürt konferansmın dü- zenlenmesi" düşüncesi, AB üyesi ülkelerin dışişleri yetkililerince sı- cak karşılanmadı. Almanya Dışiş- leri Bakanı Fischer, bu fikrin gay- ri resmi olarak gündeme getirilebi- leceğini belirterek Türkiye-AB iliş- kilerinin önemli bir dönemde bu- lunduğu şu sıralarda, "Ankara'yı rahatsız etmeyecek birformülara- yışından" söz etti. Ingiltere delegasyonu yetkiiile- n. "Uhıslararası konferans fikrine tamamen karşı" görüş bildirdiler. Ingilizler, Öcalan'ın uluslararası bir yargı organı önüne çıkartılma- sı fikrine de sıcak bakmadıklannı ve "böyle biryargıorganının var ol- madığmı" söylemelen dikkat çek- ti. Fransa kanadı ise "PKK'nin bir terör örgütû oktuğu" görüşünü tek- rarlamakla yetindi. AB Konseyi toplantılannın ilk günü sonunda basına bilgi veren ve sorulan yanıtlayan AB Dönem Başkanı Avusturya'nın Dışişleri Bakanı Wofgang Schüssel, "PKK, terörist yöntemier kuilanan bir ör- güttûr" dedi. MED-TV'nin soru- sunu yanıtlayan Schüssel, "Türld- >e ile ilişkilerimizin bu nedenle ze- delenmesini istemiyoruz. Cumhur- başkanı Süleyman Demirel ve Dı- şişleri Bakanı İsmail Cem ile Vîya- na'da görüşmemizde bu konuyu taruşuk. Türkiye için Avrupa stra- tejisi beliriendi ve AB Komisyonu raporu doğrultusunda uerienecek" dedi. Viyana zirvesine hazırlık yapan bakanlann dünkü toplantısında, AB'nin yapısal reformlanyla ilgi- li uzlaşma arayışlan ağırlık kazan- dı. AB Konseyi toplantılan bugün de devam edecek. Abdi tpekçi Parkı'nı tamamen dolduran sağlık çalışanlan. '' "Hekim tüccar hasta müşteri ' ' v değil. Bıçak kemiğe dayanmadı. kemikten parça almaya başladı" yazılı pankartiar taşıdılar. Ejlemde, Grup Şehir IşıkJarı'nın seslendirdiği türkülere coşkuyia eşlik ' edildi. (Fotoferaf SERDAR ÖZSOY) Binlerce sağlık çalışam Ankara'dasoğuğa veyağmura karşın yürüdü Sağhkh Türkfyeiçin 'Beyaz Yürüyüş 9 ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Türkiye genelinden toplanan binlerce sağlık çahşanı dün Ankara'da "Beyaz Yürüyüş" düzenledi. Sağa- nak yagış altında sabah saatlerinde toplanan sağ- lıkçılar, türküler söyleyerek yürüyüp, halay çek- tiler. Tandoğan Meydanf nda toplandıktan son- ra Abdi Ipekçi ParkYna doğru ilerleyen eylem- ciler. "Savaşa değil sağlığa bütçe, Onurlu hekim sağhkh toplum, Onlar özelleştirrvor biz kamuiaş- tirahm'" sloganlan attılar. Abdi Ipekçi Parkı'nı tamamen dolduran sağ- lık çalışanlan, "Hekim tüccar. hasta müşteride- ğiL Bıçak kemiğe dayanmadı, kemikten parça al- maya başladı" yazılı pankartlar taşıdılar. Ey- lemde, Grup Şehir Işıklan'nın seslendirdiği tür- külere coşkuyia eşlik edildi. Katılımcılar adına açıklama yapan Ankara Tabip Odası Başkanı tskender Sayek. hükümet olacaklara "Sağhğın gündem yapıhnasuu, eği- timden çahşma koşullanna. ücretiere kadar de- ğişen çerçe\ede özlük haklannın rvileştirilmesi- nu sağlıkta kamu hizmetlerinin desteklenmesini istiyoruz" diye seslendi. Sağlık kurumlanndakı özelleştirme uygulamalanmn kaldınlmasını is- teyen Sayek. "Tıp fakülteleri açdmasın, hatta yetersiz olanlar kapatusın" dedi. Sayek, tedavi edici hekimlikten çok koru\aıcu hekimlığe önem verilmesı gerektiğıne dikkat çekerek "HekünB- ğin toplumdaki saygınhğını tekrar istr-oruz. ge- lecegimize. meslek onurumuza ve halkın sağb- ğuıa sahip çıkmak istryoruz" diye konuştu. Türk Tabıpleri Bırlığı Merkez Konseyi Baş- kanı Füsun Sayek de toplumu sağhkh kılmak için demokratik bir düzenin koşul olduğunu be- lirtti. Sağhğın iyi olma koşulunun banştan geç- tiğini kaydetti. İzmir Savaş Karşıtlan AİHM'ye başvuracak NECATİAYGEV İZMİR - İzmir Savaş Karşıtlan Demeği (tSKD) başkan ve yönetim kurulu üyelen. haklannda verilen cezalann Yargıtay"ca onanması üzerine A\Tupa Insan Haklan Mahkemesi'ne dava açıyorlar. Avukat Mehmet Nur Terzt 12 Eylül ürünü yasalara dayandmlarak verilen cezalann anti- demokratik olduğunu belirterek "Mevcut \asa\a dayanarak >apdan yargılama sonucu verilen cezalar, müvekkillerimin bundan sonraki dernek faaliyetlerinde bulunma cesaretlerini kırmışûr. Sabıkah insan hanne gehnişlerdir. Kamuda çahşma ve göre\ alnıa şanslannı kaybetmişlerdir'' dedi. İSKD Yönetim Kurulu üyesi avukat Ahmet Hür, İSKD temsilcisi olarak 15.9.1994 tarihinde Almanya'daki hukuk dernekleri toplantısı ve Ahnan Banş Örgütü'nün toplantısına katılmıştı. Avukat Hür'ün bu toplantıya Içişleri Bakanlığı'ndan izin almadan kahldığını sağladıklan gerekçesiyle tSKD Başkanı Osman Murat Ülke, yönetim kurulu üyeleri Ayşe Tosuner, Aü Serdar Teküı hakkında 2908 Sayılı Demekler Yasası'na muhalefet ettiİderi savıyla İzmir 14. Asliye Ceza Mahkemesi'nde dava açıldı. Sanıklar yaptıklan savunmalarda, Ahmet Hür'ün Almanya'daki toplantıya katılması için Içişleri Bakanlığı'ndan izin alınmasına gerek ohnadığım savunmuşlardı. Ancak mahkeme heyeti, dernek yöneticilerini, 2908 Sayılı Demekler Yasası'nın 43. maddesine muhalefet ettikleri görüşüne vararak 3'er ay hapis cezasına çarptırmıştı. Mahkeme hapis cezasını para cezasına çevirmişti. Dernek yöneticilerinin savunmanlığını üstlenen avukat Mehmet Nur Terzi, mahkemenin verdiği karan Yargıtay'a başvurarak temyiz etti. Yargıtay 9. Ceza Dairesi, samklann, Içişleri Bakanlığı'ndan izin ahnmadan Ahmet Hür'ü yurtdışına göndermekten suçlu buldu ve cezayı onayladı. Avukat Mehmet Nur Terzi, müvekkilleri hakkında verilen onama cezasının Avrupa Insan Haklan Sözleşmesi'ne aykın olduğunu savoınarak Avrupa Insan Haklan Mahkemesi'ne dava açacağını açıkladı. İtalya'ya tepki 'Hukuk devleti ilkeleri çiğnendi' ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - tlk kez 19. yüzyı- lın sonlannda savaş suçlula- n ve insanlığa karşı suç iş- leyenler için gündeme geti- rilen 'uluslararası mahke- me', Birleşmiş Milletler ta- rafindan 1937 yılında uygu- lamaya konuldu. Hukukçu- lar, bu mahkemenin kuru- labilmesi için iadeyi isteyen ülkede yargı sisteminin tü- müyle çölarnüş olması ge- rektiğini belirttiler. Adalet Bakanlığı kay- naklan. "Eğer ttal>a hukuk de\Ieti Dkelerine göre hare- ket etseydi. kırmızı bültenk aranan Abdullah Öcalan'Ia ilgili ne gibi işlem yapüğuu, tnterpol Ana Tüzüğü'ne gÖ- re önce Almanya\a değiL, Tnrldye'ye biktirmesi gere- kirdLBunu >apmaj ıp sade- ce AJmama'vı muhatap al- dV' görüşünü savundular. Ordinaryüs Prof. Dr. Sulhi Dönmezer ile Prof. Dr. Sa- hir Erman uluslararası ce- za mahkemesinde bulun- ması gereken nitelik ve özellikleri şöyle sıraladılar: - Bu mahkeme, yetkisi- nin üye devletler için zorun- lu olarak kabul edilebilme- si bakımından Birleşmiş Milletler Cemıyeti'ne bağ- lı olmalıdır. Bu suretle Birleşmiş Mil- letler'den bağımsız bir mah- keme kurulması konusun- daki görüşü yerinde buhna- maktayız. Bir ara Lahey Adalet Divanı içinde ayn bir daire kurulması düşü- nülmüş ise de, Lahey statü- sünün değiştirilmesi husu- sundakı güçlükJerkarşısın- da bu öneri itibar görme- miştir. - Mahkemenin yetkisi devletler için zorlayıcı ol- malıdır. - Daimi, sabit, istikrarlı, görev ve yetkisi önceden belli olan bir organ kurul- malıdır. Sözgehmi Nürem- berg ve Tokyo askeri mah- kemeleri istisnaen görev yapan mahkemeler nitelı- ğinde oluşmuşlardır. Selçuk: Batı yasalannı Doğuluca uyguluyoruz .\NKARA - Yargıtay 4. Ceza Dairesi Başkanı Doç. Dr. Sami Selçuk, Türkiye'de Batı yasalannın Doğuluca uygulandığmı belirterek. "Hukuk tarbşma demektir. Ancak bu, ezbere ve belleğe davah değiL kitaba ve arşrve >aslanmış bir tarnşmadır. Hukukçulanmız bu ahşkanhğı edinmedikçe Batılı yasalarm Doğuluca uygulanması sürecektir" dedi. Selçuk. Yargıtay'da venlen "emsal" kararlann sık sık bırbiriyle çeliştiğini. bunlann büyük bölümünün uzun ömürlü olmadığını vurguladı. Türk hukuk sistemindeki çarpıklıklara ilişkin rapor hazırlayarak ilgili tüm kurum ve kuruluşlara gönderen Sami Selçuk, Türk üniversitelerinde hukuk öğretiminin yetersiz ve eksik verildiğini kaydetti. Selçuk, üniversitelerde hukuk ögreniminin uzun yıllar yanlış temellere oturtulduğuna dikkat çekerken, "Örneğin, ceza yasası Türkiye'de İtalyan kapısından, ceza hukuku öğretisi ise Fransız kapısından girmiş, iki hukuk sisteminde kimi zaman çanşmalara dek varan aynhklar gözetüineden İtalyan kaynakh ceza yasası, Fransız öğretisine göre yorumlannuş, büyük ve kaucı vanılgılara düşülmüş, bu da Türk hukuk devriminde onardması güç yaralar açmışür" görüşüne yer \erdi. Selçuk şunlan belirtti: "Bugün Türkiye'de Batı yasalaruu Doğuluca uygulayan bir hukuk karşısındayız. Parçalar yerine oturmamakta. >asa almanın hukuk devrimini gerçekleştirmeye yetmediği ortava çıkmaktadır. Atatürk'ün amaçladığı. eski hukukun kökünü kazryıp yepyeni bir anlayışla Batı hukukunu e\ rensel Ukeİerinin ve kavramlanmn özünden koparmadan. yerel potada eritihniş ulusal bir hukuka neden ulaşamadık? Bu sorulara iyi yanıt verebüirsek hukukta iyileşmenm gizlerini \e yapılacak önerileri kolayca bulabiliriz." Selçuk, Türk hukuk de\Tİminin "altyapı eksikügi, insan- ortam ve kültürel etkenler, öğreti ve uyguiamadaki aynlıklar" nedeniyle şimdiye kadar başanlı olamadığmı anlattı. Raporunun "öneriler" bölümünde Türkiye'de yargılamaya halkın katılmasını, yani "jüri sistemi" getirilmesini isteyen Selçuk, hukuk öğretimi yönteminin yeni baştan ele alınması, yeterli öğretim üyesi olmadan fakülte açılmaması gerektiğini savundu. BEBÎZE... ERDAL ATABEK Para Kimin Elinde?.. Bir toplumun ekonomisini, sosyal yapısını, eğitimi- nin niteliğini belirten ölçüt, aslında çok sade bir soru- dur: "Para kımin elinde?" Türkiye'nin durumunu açıkiayan anahtar soru da budur. Birzamanlar bu ülkede insanlar "okuyup iyibirmes- lek sahibi olmak, bu mesleğin getirisiyle rahat bir ha- yat sürmek" amacıyla eğitim görmeyi çok önemli sa- yariardı. Bugün para, yüksek eğitimini bitirip iyi bir meslek sahibi olanların bile elinde değil. Paranın eği- timle ilgisi azalmıştır. Paranın bilimle ilişkisi azalmış, giderek kesilmiştir. Bilimle uğraşan, sadece bu uğraşlayaşayanlaryan aç, yan tok durumdadır. Paranın çalışmakla ilişkisi de zayıflamıştır. Çalış- makla kazanılacak parayla belki günü gününe yaşa- nabilir. Peki, para kimin elinde? Para, genellikle eğitimsizlerin elinde. Para, toplumun basit eğlence isteklerine, bilinçdışı doyumsuzluklannı oyalayan (doyuran değil) vur pat- lasın çal oynasın dünyasının içindeki kadınlann, erkek- lerin elinde. Para, kaçakçılann, yağmacılann, çetecilerin efcnde. Para, para tüccaıiannın elinde. Para, devlet yetkilerini yasadışı işlerde kullananla- ra paravan yapan yetki pazarlamacılannın elinde. Dürüst insanın elinde para yok. Namuslu bürokratın parası yok. Alnının teriyle çalışanın elinde para yok. Dürüst ticaret yapanın parası yok. Eğitimli insanın parası birikmiyor. Bir zamanlar bu toplumda para hiç değilse her sek- törde üretimle uğraşan sanayicinin, ticaret yapanın elinde birikirdi. Bu toplumun burjuva kesimi, ikinci ku- şakta eğitimli, görgülü, kültüriü birdüzeyegelirdi. Ger- çi bunuva kesimi yavaş yavaş niteliğini yüksettiyordu. Bizim de yakından tanıdığımız bu kesimin insanlan pa- rayı kullanabilen bir görgünün, zevkin, kalttenin tem- silcileri olmuşlardı. Zenginlik, paranın kazanılmasıyla değil, harcanma- sıyla belli olur. Toplumun orta sınıfı, eğitimle bir meslek sahibi olan- lardan oluşuyordu. Onlar geçinebiliyor, belli bir birikim- leri olabiliyor, emekii ikramiyesiyle de bir ev alabiliyor- lardı. Paranın dağılımıyla eğitimin, kültürün dağılımı ara- sında bir paralellik oluşmaya başlamıştı. 80'ler sonrasında artüst olan denğe budur. Paranın aileden gelen zenginlikle, eğitimle ilişkisi kesildi. Paranın kültürle ilişkisi kesildi. Şimdi yeni zenginler, eğlence dünyasının ünlüleri- dir. Yeni zenginler yasa dışı işler yapanlardır., Yeni zenginler kaçakçılar, kentyağmacılan, bu işle- rin içindeki taşeronlar, tetikçilerdir. Para kimin elinde? Ekonominizin yanıtı burada aranmalıdır. ' Para artık üretenin, çalışanın elinde değildir. Bun- larla uğraşmanın boşuna olduğu bir toplumda yaşı- yorsunuz. Toplumlann evriminde önce ses iletişimi vardır. Söz sonra çıkmıştır. Yazı ise evrimin son basamağıdır. Şimdi toplumunuza bakınız. Ses sanatçılan (şarkı- cılar, türkücüler, göbek atıcılar, kalça kıvıncılar) en yük- sek ücretleri almaktadır. Söz sanatçılan, TV dizilerin- de rol alanlar, tiyatro, sinema vb. ikinci sıradadır. Yazı sanatçılan ise, yazariar, şairler, metin yazarlan sade- ce bu uğraşlarıyla zar zor geçinmektedirler. Toplumun evrim basamağı da budur. "Halk bunu istiyor" dendiği zaman da toplumda egemen kültürün neyi seçtiği söylenmek istenmekte- dir. Kültürün durumu da bu sonucu açıklamaktadır. Para kimin elinde? Bunun yanıtı toplumsal değişiminizi de açıklamak- tadır. Toplumun lümpen kesimi para yollannı ele ge- çirmiştir. Para, silahın, gözü kara cesaretin, devlet ay- gıtının çürümüş mekanizmalannın elindedir. Para kimin elinde? Kültürünüzün ne duruma geldiğinin yanıt da bura- dadır. Bugün küçük kızlar "Ben bûyüyünce dansöz ola- cağım" demektedir. Küçük erkek çocuklan da "Ben de mafya olacağım" diye karşılık vermektedir. Ço- cukların özdeşleşim (idantifıkasyon) modelleri artık bunlardır. Sibel Can'lara, Hande Ataizi'lerine, Alaattin Ça- kıcı'lara neden şaşınyorsunuz? Nicedir her şeyiniz onların eline geçmişti de farkın- da olmamıştınız. Ama onlann kabahati değil bu. On- lar sadece sonuçlar. Aslolan nedenleri görebilmektir. Onu da haftaya irdeleyelim. Cazetecilerle görüşmesi sürüyor Ocolan uluslararası mahkeme istedi Dış Haberler Servisi - Roma'da bir villada mec- buri ikâmete tabi tuttılan PKK lideri Abdullah Öca- lan, gazetecilerle görüştü. "Ben yenümişhn; Türkiye niye benim peşimi bıraknu- yor" dıyen Öcalan, Papa IL Jean Paul ve Olof Pahne suikastlan konusunda bil- diklerini anlatabileceğinı \e uluslararası bir mahke- mede yargılanmak ıstedi- ğini söyledi. Gazeteci Tayfun TaK- poğhL Abdullah Öcalan ile 28 Kasım Cumartesı günü Roma'da kaldığı villada görüştü. Talipoğlu'nun, bir saati kayıtlı olmak üzere 2 saatlik görüşmesi bağlı ol- duğu atv yönetimi tarafın- dan "dengelerin hassas ol- duğu'" gerekçesiiyle j'ajun- latılmadı. Öcalan'ın Talı- poğlu ile söyleşisinin önemli bölümlerinı Hürri- yet gazetesi yazan Emin Çölaşan dünkü yazısında yayımladı. Abdullah Öca- lan'ın açıklamalan özetle şöyle: - Malazgirt Savaşı son- rasında Alparslan. Diyo- jen'i; Istiklal Harbi sonra- sında Mustafa KemaL \'e- nizelos'u affedıp iyi ilışki- ler kurdu. Ben yenilmişim: Türkiye niye benim peşimi bırakmıyor. - Ben yaşarsam Türkiye kazançlı çıkar. Aksi halde çok kan dökülür. Yani bu- nu korkudan söylemiyo- rum, ama benim yaşamam gerekir. Ben anında karar veririm. Ölüm dahil her yolu seçebilirim. Talipoğlu röportaja iliş- kin kişiseljgözlemlerini ak- tanrken Öcalan'ın hiçbir karizması olmadıgı ve üze- nnde intihar psikolojisi bu- lunduğu yorumunu yaptı. Öcalan, Alman ZDF te- levizyonuna verdiği de- meçte, "Bafnnsızyargıçla- nn görev aldığı uluslarara- sı bir mahkeme önüne çık- maj'a her an hazırnn'' de- di. Öcalan, İtalyan haber ajansı ANSA'ya verdiği demeçte ise Papa ve Isveç Başbakanı Palme'ye yapı- lan suikastlarla ilgili elinde kanıt bulunmasa da bildik- lerini anlatmaya hazır ol- duğunu söyledi. Öcalan'ın gazetecilerle yüz yüze görüşmesi, Tür- kiye'nin Roma Büyükelçi- liği 'nin tepkisine neden ol- du. Büyükelçilik yetkilile- ri Öcalan'ın basınla görüş- mesine, "İtalya siyaseten engel ohnah" dediler.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle