19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
5 ARALIK 1998 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Deri-Iş, ekonomik bunahmm faturasının finans çevrelerince ödenmesi gerektiğini söyledi 4 Krîzden biz sorumlu değiliz'ANKARA / İSTANBUL (Cum- huriyet) - Tekstil, metal ve deri sek- töründe yaşanan toplu işten çıkarma- lar sürüyor. Park Tekstil'de 535 kişi işten çıkanldı. Türk-lş'e bağlı Deri- tş Sendikası Başkanlar Kurulu'nca yayımlanan bildiride, ekonomik kri- zin faturasının, krizin yaratılmasın- da hiçbir sorumlulugu olmayan işçi- lere çıkanldığı; oysa bu faturanın uluslararası ve yerli finans kapital ta- rafmdan ödenmesi gerektigi vurgu- landı. DİSK Temsilciler Meclisi de kit- lesel boyutta süren işten çıkanlmalar ile sendikal sorunlan görüşmek üze- • Ekonomik kriz gerekçe gösterilerek gerçekleştirilen toplu işten çıkarmalar sürüyor. Park Holding'den 535 işçi işten çıkanldı. Park Holding Yönetim Kurulu Başkanı Turgay Ciner, gözaltına alınmasına tepki olarak işyerlerini kapatmaya başladığını söyledi. DlSK Temsilciler Meclisi bugün tstanbul'da toplanıyor. re bugün tstanbul'da toplanıyor. Ekonomik kriz gerekçe gösterile- rek son günlerde yoğunlaşan işten çıkarmalar sürüyor. Park Tekstil Sa- nayi ve Ticaret AŞ'den toplam 535 kişinin işten çıkanldığı bildirildi. Park Tekstil'den yapılan açıklama- da, şirketin daralma çahşmalan çer- çevesinde, bugüne dek işten çıkardı- ğı çalışanlanna kıdem ve ihbar taz- minatı olarak brüt 203 milyar 500 milyon lira ödediği vurgulandı. Şirkette halen 821 kişinin çalıştı- nldığı ifade edilen açıklamada, daha önce üretimi durdurulan iplik bölü- münde bakım çalışmalannın sürdü- rüldüğü, stoklann ihtiyacın çok üze- nne çıkması nedeniyle 7 Aralık 1998 tarihinden itibaren ham bez üretimi- ne de ara verileceği kaydedildi. Park Holding Yönetim Kurulu Başkanı Turgay Oııer ise basına yap- tığı açıklamalarda, gözaltına alınma- sına tepki olarak işyerlerini kapat- maya başladığını söyledi. Ciner, "Bana yapılan şey Ada- na'da 619, Edirne'de 2 bin 400 kişiyi işsiz bıraknuşür" dedi. Deri-lş Sendikası Başkanlar Ku- rulu dün yaptığı toplantıda, deri sek- töründeki sorunlar ile özelleştirme- nin geldiğı aşamayı değerlendirdi. Toplantının ardından yapılan açıkla- Mettvancak 2000'eyetişecek istanbulHaberServisi- lstanbul Metrosu, raylann döşenmesi ve diğer ince i§- lerle ilgili çalışmalar bü- yûk bir hızla devam etme- sine karşm ancak 2000 yı- hnda hizmete girebilecek. Istanbul Metrosu'nun elektro-mekanik sistem kontrol amiri, elektrik mü- hendisi Metin Dökmeci, şubat ayı sonunda Taksim- Şişli istasyonlan arasında 4 vagonlu bir katar ile de- neme seferlerine başlana- cağını söyledi. Dünyadaki benzer kent- lere göre yapımına olduk- ça geç başlanan Istanbul Metrosu'nun hizmete gir- mesi 2000 yilına sarktı. Is- tanbul Metrosu için ilk kazma ancak Nnrettkı Sö- zen dönemınde, 30 Eylül 1991*de vurulmuştu. Yine o tarihte yapılan planlama- ya göre Taksim-4. Levent arasındaki metroda 1996 sonunda yolcu taşınmaya başlanacaktı. 1994 yerel seçimlerinde Istanbul Büyükşehir Bele- diye Başkanlığı'na seçilen Recep Tayyip Erdoğan, l t e l d gy de.vam-ettirdi. '™Ancak elektro-mekanik ° sistemin ihalesinde yaşa- nan sorunlar, metronun hizmete gırmesini oldukça geciktirdi. Tayyip Erdo- ğan, 28 Kasım 1998 tari- hinde, Istanbul Metro- su'nun ikinci aşamasını oluşturan Taksim-Yenika- pı hattının yapmu için Şiş- hane'de düzenlenen temel atma töreninde, Taksim- 4.Leventarasındaki metro- da 1999 Şubat ayı sonunda deneme seferlerine başla- nacagım. Ekim 1999'dada hizmete gireceğini söyle- di. Ancak işin başında bu- lunan ve yapılan çalışma- lan denetleyen teknik yet- kıliler ise metronun ancak 1999 sonunda hizmete gi- rebileceğini savunuyor. Metronun elektro-meka- nik sisteminin kontrol ami- ri, elektrik mühendisı Me- tin Dökmeci; metroda ray- lann döşenmesine yakla- şık 3 ay önce başlandığını, hat-1 'de yüzde 75, hat-2'de de yüzde 90 oranında ray- lann yerine konulduğunu belirterek toplam 17 kilo- metrelik metro hattının 5 kilometresinde ise raylarla ilgiii her türlü işin bittiğini söyledi. Metroda 3 vardiya halinde çalışıldığını, sürat- li bir çalışmanın sürdürül- düğünü anlatan Dökmeci, şubat ayı sonunda Taksim- Şişli arasında 4 vagonlu bir katann deneme seferlerine başlayabileceğini açıkladı. 1991 yılında planlanan bttirüiş tarihine göre ta- manüanınası 4 yıl geciken Istanbul Metrosu'nun rayian döşeniyor. Raylar, çok hassas ölçümler vapdarak yerieştiriliyor. Raylann mon- te edMdiği traverslerin altlaruıa lastik komularak metro aracmın hareketinin yarataca- ^ sanmttlar mûmkan otduğunca az^tdacak. tstasyonlar granjt taşlaria kaptanacak. Yürüyen merdhenler ve d^er teçhizstlarm montajına önümüzdeki a> larda başlana- cak. Veralünda çahşan işçiler de haklannın yendiğinden şikâyetçi İşçiler; taşeroo fir- manm, FransızCegelec flrmasından işçi harcamalan olarak aldığı paranm yansından azını kendilerine rerdiğini iddia ediyor. (Fotograf: MEHMET DEMtRKAYA) mada, ekonomik krizin faturasının, krizin yaratılmasında hiçbir sorum- lulugu olmayan işçi sınıfma çıkanl- masına şiddetle karşı olunacağı be- lirtilerek faturanın krizden birinci derecede sorumlu olan uluslararası ve yerli finans kapital tarafından ödenmesi gerektigi vurgulandı. Açıklamada, "tşverenlerin kriz bahanesi ile grup toplu iş sözleşmesi öncesi yürüttüğü bu saklınlara kar- şı,Organize Deri Sanayii Bölgesi'nde süren direnişleri, yaruı doğacak dire- nişleri;sendikamız, bütün varhğı ile destekleme karannı akn" denildi. Deri-Iş Sendikası Genel Yönetim Kurulu'nun açıklamasında ise "Devletyetkililerinin ve güven- lik güçlerinin asıl çalışanlann sorunlannaçöziim bulması ge- rekir. Çaiışanlann ücretkrinin, sosyal haklannın, kıdem ve ih- bar tazminatlaruun verilmesi için işverenleri çözfim bulmaya zorlaması gerekir" denildi. CHP Kocaeli Milletvekili Bekir Yurdagül, işverenlerin "Bırak zamyapmayı. ben mev- cutu bile koruyacak dunımda değilim" diyerek sözleşmeleri sıfır artış ile kapamak istediği- ni belirtti. DlSK Genel Başkanı Rıd- van Budak, dünyadaki ekono- mik bunahmın Türkiye'de psi- kolojik bunalıma dönûştüğünü kaydederek "Kurulacak hükü- met sosyal taraflan bir araya getirerek karartı bir biçimde cözüme yönelmeüdir" dedı. Budak, "Bu çıkarmalar sü- recek. Toplusözleşmeler üka- nacak. Toplumsal gerginlik ar- tacak. Şu ana dek köklü sanayi kunıluşlannda bir ahiist oluş yaşanmamakla beraber lOyıl- dan beri en büyük işçi çıkar- malanyla karşı karşıyayız" değerlendirmesıni yaptı. Türk-lş Genel Başkanı Bay- ram Meral de, u Bugün ufak bir rahatsızuk olabiUr. Ama oiaya uzun vadede bakmak lazım. Ydlardır büyük hizmet üreten bu insanlar darboğaza girildi diye kapı dışan bırakılmamah- dır. Beşli sK il girişün olarak da hükümet kurulduktan sonra bu konuyu ek alacağız. Başba- kan ile oturup bunlan konuşa- cağH" dedi. FP Kocaeli Milletvekili Ne- catiÇeökise "Bu krizin şiddet- lenerek artacağı yönünde uz- manlann ciddi kaygüan bulun- maktadır. Hükümetin şapkası- nı önüne ko> up düşünmesi ge- rekir'' diye konuştu. CUMARTESİ YAZILARI ATAOL BEHRAMOĞLU Bir Futbol Maçıran Düşündürdükleri... Galatasaray-Juventus maçının istanbul'da oynanıp oynanmaması konusunda kuşkulanm, teneddütle- rim vardı... Bu duygum TVde izle- diğim maç boyunca da sürdü. Her an kötü bir şey olabilir, bir taşkınlı- ğın yol açabileceği tatsız olaylar de- netimden çıkabilir, sonuçta Türkiye çokgüçdurumdakalabilirdi... Fakat (oyunculann anlaşılabilir gerginliğine karşm) izleyicinin okjun tutumu baş- Iangıçtaki kaygılanmı yatıştırdı. Bu yazıda bir futbol maçının teknik irde- lemestni yapmaya kalkışacak deği- lim. Bu işle ilgim çocukluk ve ergen- likyıllannda herkes kadar futbol oy- namanın, bugün de özellikle yaban- cı takımlaria bazı önemli maçlann zaman zarnan TVde izleyicisi olma- nın ötesinde degikjir. Bu yazıda yap- mak istediğim, "kritik" bir futbol ma- çının "toplumsal ve psikolojik bir o- lay" olarak bende uyandırdığı kimi gözlem ve düşünceleri okurla pay- laşmaktır... • • • Galatasaray-Juventus maçının "ulusal" boyutuna kimsenin itirazı olamaz. Fakat kavramı doğru tanım- lamak koşuluyla. Ulusallığı Türk", "halyan" vb. kavramlanna indirgedi- ğimizde Galatasaray'da dört yaban- cı kökenli futbolcunun ya da Juven- tus'taki üç Fransızın varlığını nasıl açıklayacağız? Galatasaray'da Ital- yan, Juventus'ta Türk kökenli fut- bolcular da olabilirdi... Herhangi bir başka spor kulübü için de benzer şeyler söz konusu. Oyleyse, "ulu- sallık" kavramını da, ırkçı bir söyle- min dışına taşırabilmek gerekiyor. Fransız hakemin Juventus'taki üç Fransızı koruma altına aldığını söy- leyen bir spor yazan böyte bir anla- yıştan uzaklığını sergilemiş oluyor- du. Ulusallık konusunda duygu kar- maşasından, saplantıiardan kurtul- mamız, daha modern, daha geniş kapsamlı bir ulusallık tanımı yapabil- memiz, hem yaşanan çağdaş ilişki- lerin, hem de bulunduğumuz coğ- rafyanın bir koşuludur. • • • Herhangi bir yanşmanın sonuç- taki amacı kazanmaktır. Fakat ne pahasına olursa olsun kazanmak değil... Asıl amaç iyi bir yanşma fıyi bir oyun) sergitemek olmalıdır. Spo- run (herhangi bir yanşmanın) en te- melindeki ahlakın gereği budur. Medya topluma böyle bir sportmen- lik ahlakı kazandırmayı kendine gö- rev edinmelidir. Çünkü böyle bir yönlendiriştoplumun genel ahlakın- da da olumlu etkiler yaratacaktır. Futbol maçlan öncesinde, maç sı- rasmda ve sonrasındaki aşın çığırt- kanlıklar, histeri krizterine benzeyen taşkınlıklar ya da bürünülen derin suskunluk, toplumsal (ve kuşkusuz bireyseO ruh bozukluklarının sonu- cudur... Bizdeki medya ise, eğitici olmak şurda dursun, bu konularda genellikle toplumun da gerisinde, kışkırtıcı konumdadır. Galatasaray- Juventus maçı öncesinde (maçın bi- linen özelliği nedeniyle) kışkırtıcı ya- yın yapılamayışı, tersine, olumlu uyarılarda bulunulması, izleyiciyi kuşkusuz ki olumlu yönde etkiledi. Böylece, izleyici tepkilerinın belli bir ölçü içinde kalması, bu futbol maçı- nı zevkine vararak, tadını çıkararak izleyebilmemizin sanıyorum ki önemli bir nedeni oldu... • • • Söz konusu maçı izlerken, "şans" etkeninin özellikJe futbol maçlann- daki önemini düşündüm... Ikınci ya- rıda görünür üstünlük sağlayan Ga- latasaray bu maçtan bir iki farklı ga- libiyetle aynlabilirdi. "Şans" buna engel oldu... Fakat 90. dakikada yi- ne bir şanssızlık olsa (Şans bu kez Galatasaray'a gülmese) maç Gala- tasaray'ın yenilgisiyle sonuçlana- caktı... Futbol maçlarının yarattığı büyük kitlesel heyecanın nedenle- rinden biri (spor yarışmalanndan çok şans oyunlanna özgü) bu "şans" etmeni olabilir... Başka hiç- bir spor yanşması böyle büyük he- yecanlar, ya da büyük düş kınklıkla- n yaratamıyor... Bir bakıma, önce- den belirienmiş kurallann sınırlarını aşan bu bilinmezlik etkeni, izleyici- yi tıpkı yaşamdaki belirsizlikler, inış- ler-çıkışlar gibi etkiliyor... Futbolun (öteki sporoyunlannın birçogundan farklı olarak) yaşama en çok benze- yen yönü belki de burada... ••• Maç sonrasında Galatasaray'ın Rumen asıllı futboicusu Hagi için bir sporyazanmızın yaptığı tanım ilgimi çekti: "Kendi kişisel mücadelesinin ateşini takımına da aşılıyor..." Bu il- ginç tanım, toplumun çeşitli alanla- nndaki önder kişiliklere uygulanabı- lir... Siyaset dünyamıza göz atacak olursak, acaba hangi siyasal önder- ler kendi kişisel mücadelelerinın ate- şini takımlarına (ve oradan bütün topluma) geçirebilmişler, hangileri sadece birer tekke reisi, çıkar top- luluğu başkanı olarak kalmışlardır? Sanat-kültür alanında konu daha da çetrefil... Nâzım Hikmet kendi ateşini arkadaşlanna da aşılama duygusuna (ve sorumluluğuna) sa- hipti (K. Tahir, O. Kemal, I. Balaban vb. sayısız ömekte görüldüğü gibi). Ariz Nesin (toplumsal savaşımında) böyle yönleri olan bir kişilikti... Gü- nümüzün birçok yazar çizeri ise kendi ateşlerinde sadece kendileri kavrulmaktalar... ••• Bir futbol maçının bende uyandır- dığı düşüncelerin, yakın-uzak çağ- nşımlann birbölümü buniar... Bu vb. gözlem ve düşüncelerin her biri ay- n ayn, daha derinliğine de irdelene- bilir... Yunus Nadi Armağanı Yanşması, 1946 da kuruldu; hem geçmişe, hem ge- leceğe dönük olan anlamı, gazetemizin kurucusu Yunus Nadi 'ye saygı ve sevgi- den kaynaklanıyor. Yalnız Cumhuriyet gazetesinin değil, Türkiye Cumhuriye- ti'nin kuruluşunda büyük emeği bulu- nan Yunus Nadi'nin anısını heryıl taze- lemek bizim için bir görev. Devrimci ve demokrat Cumhuriyet'in Ulusal Bağım- sızlık Savaşımızla ve Türkiye Cumhuri- yeti 'yle zamandaş ve eşanlamlı bir ku- ruluş tarihçesi var. Yunus Nadi, gazete- mizin temel taşlarını bu doğrultuda koydu. Yunus Nadi 'nin ölüm yıldönü- münü geçmişe dönük bir acı olarak de- ğil, geleceğe yönelik bir kültür olayına dönüştürmek amacıyla bu yanşma dü- zenlendi. Yanşmanın ilk düzenlendiği yıllarda Türkiye de sanat alanında hiçbir özel ödül yoktu; tek parti dönemiydi ve yal- nız CHP 'nin koyduğu bir şiir ödülü var- dı. Aynı dönemde bütün dünyada sanat, bilim ve edebiyat ödülleri ün yapmışlar- dı. îsveç 'te Nobel, ABD de Pulitzer, Sov- yetler de Lenin, Fransa da Goncourt ödüllerinin sonuçları Türkiye de de izle- niyordu; ama ülkemiz bu alanda da geç kalmıştı. Cumhuriyet gazetesi bu öncü- lüğü üstlendi, elli üç yıl önce düzenle- nen Yunus Nadi Armağanı 'yla sanat ve kültür yaşamımızda bir yanşma coşku- su oluşturdu. Daha sonraki yıllarda Türkiye de de yarışmalann ve ödüllerin sayısı çoğal- dı, yirmiyi aştı. Bugün belki ödül enflas- yonundan söz açılabilir; eleştirel bir yaklaşımla sakıncalan gündeme getiri- lebilir, ama yine de kültür, bilim ve sa- nat konularında yapılan yatırımların 53. YIL YUNUS NADİ ÖDÜLLERİ 1999 çok yararlı olduğu rahatlıkla söylenebi- lir. Zamanla ödüller arasında aynmlar ortaya çıkar; bir yanşma kurumsallaş- tıkça, amacı, nitelikleri, karakteri belir- ginleşir. Bu arada kimi holdinglerin kendi amaçlanna yönelik yanşmalar düzenle- meleri ve ödüller dağıtmaları da bu alanda kaçımlmaz çoğulculuğu yansıtı- yor. Kimi bankaların, şirketlerin, ticari tekellerin reklam amacıyla düzenledik- leri yanşmalann ödülleri, parasal açı- dan ne kadar büyük olursa olsun; özü, maddi çerçevenin dışındaki anlamında odaklaşıyor. Ödüller, 40 yılı aşkın bir sürede Yu- nus Nadi Armağanı Yanşması adıyla düzenli olarak gerçekleştirildi, kültür ve sanat hayatımıza amaçlanan katkı- ları yaptı ve etkilerini duyurdu. Daha önce bir dalda yapılan ödüllendirme- nin kapsamı 1990 yılından itibaren ge- nişletildi ve Yunus Nadi Ödülleri adıyla sürmeye başladı. Ülkemizin kültür ve sanat yaşamı bü- tün baltalanmalara ve olumsuz yatırım- lara karşm sürekli gelişiyor ve yaygın- laşıyor. Fikir ve sanat özgürlükleri Tür- kiye de tam değil; siyasal iktidarların baskıları hâlâ sürüyor ve çağdaş de- mokratik ortamdan henüz yoksun sayılı- yoruz. Buna karşın fıkir, sanat, bilim, kültürde çabalar sürüyor. Tarihsel geli- şim sürecinde elbette aydınlanma'nın önüne hiçbir güç geçemez. Cumhuriyet, çağdaş uygarlığa giden yolun fıkir, sa- nat, kültür, bilim yolu olduğunu kurulu- şundan beri savunan bir gazete. Bu yol- daki çabaları desteklemek ve özendir- mekte Yunus Nadi Ödülleri'nin işlevi sürecek. Bu yıldan başlayarak 1999 Yunus Nadi Ödülleri 'nde iki anabaşlık altında dört ödül verilecek. Edebiyat Ana Dalı: Öykü, roman, şiir. Bilimsel Araştırma: Sosyal Bilimler Araştırması. Önümüzdeki yıllarda ödül anadalları ve dallarında gereksinimlere göre değişiklikyapüabilecek. Adaylara başanlar diliyoruz. ÖYKÜ Ödüle 1 Nisan 1998 ile 31 Mart 1999 tarihle- ri arasında yayımlanmış bir kitap ya da yayı- na hazır bir 'kitap dosyası'yla aday olunabi- lir. Yayımlanmamış yapıtlann, beyaz dosya kâğı- dına makine yazısı ile çift aralıklı yazılmış ol- ması gereklidir. Adaylar yapıtlannı altı adet olarak göndereceklerdir. Ödül biryapıta verilir. Seçici Kurul, ödülü, ki- tap ve kitap dosyası arasında paylaştırabilir. SeçiciKurul: MehmetBaşaran, Vedat Günyol, Selim 1leri, Tarık Dursun K., Sami Karaören. R O M A N Ödüle 1 Nisan 1998 ile 31 Mart 1999 tarihleri arasında yayımlanmış bir kitap ya da yayına ha- zır bir 'kitap dosyası'yla aday olunabilir. Yayımlanmamış yapıtlann, beyaz dosya kâğı- dına makine yazısıyla çift aralıklı yazılmış ol- ması gereklidir. Adaylar yapıtlannı altı adet olarak göndereceklerdir. Ödül bir yapıta verilir. Seçici Kurul, ödülü, ki- tap ve kitap dosyası arasında paylaştırabilir. Seçici Kurul: Talip Apaydın, Ahmet Cemal, Konur Ertop, Fethi Naci, Muzaffer Uyguner. Ş İ İ R Ödüle 1 Nisan 1998 ile 31 Mart 1999 tarihleri arasında yayımlanmış bir kitap ya da yayına ha- zır bir 'kitap dosyası' ile aday olunabilir. Ya- yımlanmamış yapıtlann beyaz dosya kâğıdına makine yazısı ile çift aralıklı yazılmış olması gereklidir. Adaylar yapıtlannı altı adet olarak göndereceklerdir. Ödül bir yapıta verilir. Seçi- ci Kurul, ödülü, kitap ve kitap dosyası arasın- da paylaştırabilir. Seçici Kurul: Ataol Behramoğlu, Prof.Dr. Ce- vat Çapan, Doğan Hızlan, Attilâ llhan, Şük- ran Kurdakul. S O S Y A L B İ L İ M L E R A R A Ş T I R M A S I Ödül konusu "Demokrasi ve Terör" olarak be- lirlenmiştir. Ödüle 1 Nisan 1998 ile 31 Mart 1999 tarihleri arasında yayımlanmış bilimsel araştırmalarla, yayına hazırlanmış ve en az 25 sayfa olarak beyaz dosya kâğıdına çift aralıklı makine yazısı ile yazılmış bilimsel araştırma- lar katılabilir. Adaylar yapıtlannı sekiz adet olarak göndereceklerdir. Ödül bir yapıta veri- lir. Seçici Kurul, ödülü, kitap ve kitap dosyası arasında paylaştırabilir. Seçici Kurul: Prof. Dr. Bedia Akarsu, Prof. Dr. Toktamış Ateş, Prof. Dr. Aydın Aybay, Prof. Dr. Taner Berksoy, Prof Dr. Ahmet Taner Kışlah, Prof. Dr. Izzettin Önder, Prof Dr. Erdoğan Teziç. H E R D A L İ Ç İ N G E Ç E R L İ G E N E L K O Ş U L L A R Ödüller, her dalda amatör-profesyonel herke- se açıktır. (Cumhuriyet mensuplan hiçbir dal- da ödüle aday olamazlar.) Adaylar gerçek ad ve adreslerini ve telefon numaralarmı belirtmek zorundadırlar. Ancak adaylar ad ve adresleri- nin saklı tutulmasını isteyebilirler. Ödül koşul- lanna uymayan yapıtlan yanşma dışında tut- mak zorundayız. Adaylann yapıtlanyla birlik- te adlannı ve soyadlannı arkasına yazacaklan iki fotoğraflarını, açık adreslerinin de yer aldı- ğı katılma belgesini ve yaşamöykülerini 12 Ni- san 1999 Pazartesi günü saat 17.00'ye kadar 'Cumhuriyet Gazetesi, Yunus Nadi Ödülleri, Cağaloğlu 34334 Istanbul' adresine iadeli ta- ahhütlü olarak postayla göndermeleri ya da el- den alındı karşılığı teslim etmeleri gerekmek- tedir. Yayımlanmış yapıtlar daha önce herhangi bir ödül almamış olmalıdır. Zarfin ya da paketin üzerine hangi dal ile ilgili olduğunun (şiir? ro- man, öykü vb.) yazılması zorunludur. Ödül dallarında (Sosyal Bilimler Araştırması dışın- da) konu sınırlaması yoktur. Yapıtlar hiçbir şe- kilde iade edilmez. Ödül alan ya da herhangi bir şekilde ön eleme- den geçirilen yapıtlar, genel yayın ilkelerimiz doğrultusunda gazetemizde yayımlanabilir. Ödül sonuçlan 29 Haziran 1999 günü açıkla- nacaktır. Ö D Ü L Her dal için: 500.000.000 TL. K A T I L M A B E L G E S İ ADIM, SOYADIM: ADRESÎM: TELEFONUM: KATTLDIĞIM DAL:
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle