Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 5ARALIK1998CUMAP
OLAYLAR VE GORUŞLER
Hijos'lar ve Cumartesi Anneleri
AYDEVAYBAY
"Bır ülkenın demokratik esasla-
ra göre işleyebilmesinin gerekli
şartlarından biri, bireylere ba-
rışçıl amaçlarla toplanma hak-
kının tanınmış olmasıdır." (*)
B
izim Cumartesi Anne-
leri'nin Galatasaray Li-
sesi önünde 175 hafta-
dır yaptıkları sessiz
protesto eylemi, neden-
se bazılannın husume-
tini çekti. Polis gücü kullanarak, bu
masum ve olaysız hafta sonu toplan-
tılan, zaman zaman gerekli olduğu
kuşkulu şiddete de başvurularak kaç
haftadır engelleniyor. Son olarak,
polis yine toplantı yapmak isteyen-
leri güç kullanarak dağıttı ve birçok
kişiyi de gözaltına aldı.
Anlaşılan o ki, bu engelleme işle-
mi sürüp gidecek. Çetelerin perva-
sızca cirit attığı, adam kaldırdığı,
katlettiği iilkede, yüz kişilik birtop-
lulugun bir küçük meydanda sessiz
sedasız birkaç saat oturup, kaybol-
duğunu söyledikleri eş ve çocuklan
için protesto eyleminde bulunmala-
nna hoşgörüyle bakılmayacak, eski
dille müsamaha edilmeyecek.
Bu eylemüı esin kaynağının, Ar-
jantin'de, cunta yönetimi sırasında
kaybolanların annelerinin yaptığı
toplantılar olduğunu biliyoruz. Ka-
yıp Anneleri denilen kadınlar, Bu-
enosAires'in Mayo meydanında top-
larup, 1976-83 yıllan arasındaki Cun-
ta rejimi döneminde kaybolan 30.000
kişinin hesabını soruyorlar.
Cunta mensupları, sonraki sivil
yönetim döneminde kendileri için
kovusturma bağışıkhğı yasası çıkart-
tıklarından, kanunen herhangi bir so-
rumluluk taşımıyorlar. (Bizim darbe-
cilerin 82 Anayasası'nın geçici 15.
maddesıyle kendilerine sağladıklan
dokunulmazlıkzırhıgibü). Amaan-
neler, o dönemin kıyımlannın toplu-
mun belleğinden çıkmaması için her
hafta toplanarak çocuklannın, eşle-
rinin hesabını sormaya devam ediyor-
lar.
Askeri kesim, sonuç itibanyla ken-
di mensuplanna yönelik sayılabile-
cek bu eylemlere karşı fazla bir tep-
ki göstermiyor.
Anlaşıldığına göre yaşlan olduk-
ça ilerlemiş olan analann bir süre
sonra nesillerinin tükeneceğJ hesabı-
nı yapıyorlar. Ne ki, kayıp anneleri-
nin 20 yıldır sürdürdükleri bu eyle-
me şimdilerde yeni bir boyut eklen-
di: Geçen yıl, yaşlan 15 ile 30 ara-
sında olan gençler, ana-babalannın
(ebeveynlerinin) eylemlerini ölün-
ceye kadar sürdüreceklerine yemin
ederek bir araya geldiler? Bunlara
Hijos deniyor, bu sözcük, unutnıa-
ya ve suskunJuğa karşı adaiet ve bir-
lik arayan çocuklar'dan oluşan der-
neğin adı.
GeçenJerde Buenos Aires'te 100 ki-
şilik bir genç grubu soytan kılığına
girerek, ellerinde davullar, boyalar ve
duyuru kâğıtlan ile Floresta semti-
nin caddelerinde yürüyüşe geçerek
gösteriye başladılar.
Hedefleri, 1976-1983 yıllan ara-
sında Cunta tarafindan o gözaltına alı-
nan kişilerin toplandığı Bel Olimpo
denilen bina idi. Bel Olimpo, aske-
ri rejim sırasında işkence merkezi
olarak da kullanılıyordu. Gösterici-
ler binanın karşısına bir ses düzeni
kurarak "Haydi, murga başlasın"
anonsunu yaptılar. Murga, cunta re-
jimi zamanında yasaklanmış olan
karnaval dansı idi. Çevreden 200 ka-
dar kişı de hemen soytan kılığında-
ki eylemcilere katıldı.
Binayı koruyan polis, göstericile-
re müdahale etmeden hareketsiz bek-
lemede idi. Ama bu arada çevrede-
ki binalann tepesinden, eylemcileri
video ile filme almayı da ihmal et-
miyordu. (Bu film çekme işinin, yal-
nız Arjantin'de değil benzer ülkeler-
de de, 'zanıanı gelince görürsüniiz'
anlamında, aba altından sopa gös-
terme amacıyla yapıldığı malum-
dur). Genç eylemciler bir sûre son-
ra, gözaltı binasının girişine yaklaş-
tılar; bu arada aralanna 10-12 de ka-
yıp anası katılmıştı.
Çevrede toplanan kalabalık, anrıe-
ler ve medya da işin içine kanşınca,
polis gıriş İcapısına yaklaşan eylem-
cilere karşı harekete geçemedi.
Eylemcilerin elindeki birposterde
kocaman harflerle "Çahnankızveer-
kekkardeşJerimiziistiwruz''yazılıy-
dı. Eylemciler, daha sonra yüksek
sesle çalınan murga müziğinin eşli-
ğinde, cunta döneminin işkenceci
elebaşlannın oturduğu zenginler sem-
tine yöneidiler. Eylem geç vakitlere
kadar olaysız olarak sürdü.
Bu eylemi düzenleyenler Hijos 'un
oluşum gerekçesini de şöyle açıklı-
yorlar: "Amacımız, ebeveynimian
tiikendiği yerden, eylemi aralıksız
sürdünnektir." Bu amaçla sokak lev-
halan asıyorlar, duvarlan boyuyor-
lar, posterler, broşürler dağıtıyorlar.
Bütün bunlara karşı polisin ciddi bir
müdahalesi de olmuyor.
Hijos'lann bu araçlara başvurarak
halka iletmek istedıkleri mesaj şöy-
le özetleniyor: "OianJan asla unut-
ma ve ileride de böyle bir vahşetie
tekrarkarşriaşmakistemivorsan şim-
diden uyanıkol!"
Bu ileti (mesaj), sanınm bizim için
de geçerli bir anlam taşıyor: Cumar-
tesi Anneleri aradan geçen bunca za-
mandan sonra, yitirdikleri çocukla-
nnın, eşlerinin ve yakınlannın geri
dönmeyeceklerini biliyorlar. Ama
bunu bile bile, yine de toplanıp, ka-
yıplannın hesabını sormaya devam
ediyorlar.
Bu ısrarlı tutumlarıyla tıpkı Ar-
jantin'in Hijos'lan gibi, kendi halk-
lanna, özdeş bir mesaj veriyorlar:
"OlanJan asla unutma; tekrarolma-
ması için uyanık oJ!"
(*) Ankara 3. Asliye Ceza Mahke-
mesi Yargıcı Sayın ŞenerPeker'in Kı-
zılay 'da gösteri yapan öğrenciler
hakkında verdiği aklama (beraat)
kararının gerekçesinden.
EVET/HAYIR
OKTAY AKBAL
Adayım Erdal İnönü
Çankaya'ya kim çıkacak?
Yokuşu değil, cumhurbaşkanıyla görüşmek için
değil...
Cumhurbaşkanı seçimlennin ne büyük güçlükler-
le, gecıkmelerle gerçekleştırildiği hepimizin hatınnda.
Atatürk, inönü, Bayar, Gürsel, Sunay bu göreve ko-
laylıkla seç/ldiler. Herhangı bır engel yoktu önlerinde.
Böyle tartışmalı engeller çıkaran da yoktu.
Korutürk ün ne denli uğraşlarla seçildiğini birdü-
şünün! Bu göreve Orgeneral Gürler'in getirilmesi
bekleniyordu. Ne var ki yine o cuntanın önemli bir ki-
şisi Orgeneral Batur'un karşı çıkması, böyle bir dav-
ranıştan güç alan AP ve CHP liderierinin ortaklığıyla
Cumhurbaşkanlığı'na emekli Oramiral Korutürk se-
çilebilmişti. Açık söylemek gerekir, Korutürk ömek bir
cumhurbaşkanlığı yaptı. Dengeli, yansız, ama Ata-
türk ilkelerine sıkı sıkıya bağlı bir süreç... Yedi yılı bi-
tirir bitirmez de Çankaya'dan kaçarcasına aynldı..
Sonrasını bır düşünün? TBMM'de turlar turian iz-
ledi, sayısız oylamalar, kulisler, çalışmalarl. CHP'nin
adayı Muhsin Batur, az kaldı gereken oy sayısını
buluyordu. Ama CHP içindeki hizipler bunu önledi.
Günlergeçtikçesinırlerbozuldu, umutlarkesildi. Ko-
rutürk'ün seçiimesınde işbıriiğı yapan Ecevrt'le De-
mirel bu kez bir türlü anlaşamadı. Sonunda?.. So- _
nunda olan oldu!..
12 Eylül olayının başlıca
nedenı Türkiye'nirt aylarca
bir cumhurbaşkanı seçeme-
mesi, Meclis'teki partiler, li-
derler arasındaki kavganın
bir anlaşmaya varacak gibi
görünmemesidir, desek hiç
deyanlış olmaz...
Cuntanın başı Kenan Ev-
ren, bir süre Devlet Başka-
nı olarak görev yaptı. Ne ana-
yasa, ne TBMM! Tek başı-
na, dört arkadaşıyla tam bir
egemenlik
1
.. Derken, 82 Ana-
yasası'nın oylamasıyla yedi
yıllığına Çankaya konuklu-
ğu!..
Ardından Turgut Ozal, da-
ha sonra da Süleyman De-
mirel!.. Herikisi de Meclis'te-
ki üyelerin tüm oylanyla de-
ğil. çoğunluğu sağlayacak
kadar bir oyla seçildiler.
2000 yılında yeni bir cum-
hurbaşkanı seçeceğiz. Söy-
lentiler var, 18 Nisan seçim-
lerinde en çok oyu alan par-
tinin lideri cumhurbaşkanlığı-
nın adayı olacakmış! En çok
oy! Bakarsınız birinci gelen
parti yüzde yirmi beşı aşama-
mış! Yeni cumhurbaşkanı
azınlığın oylarıyla seçilebilir
mi? Hele adaylar Bayan Çil-
ler ile Bay Yılmaz olacak-
sa.'.. Kamuoyu önünde türlü
açılardan gölgelenmiş, kar-
şılıklı anlaşmalarla Yüce Di-
van önüne gıtmekten kurtul-
muş, adaiet önünde hesap
vermeleri istekleri sık sık di-
le getirilmiş politikacılar na-
sıl olur da Türkiyemizin do-
kuzuncu cumhurbaşkanı ote-
bilirler?
Toplumda saygın bir yeri
olan; laik, halkçı, demokrat bir
kişiliğe sahip, bu yüce göre-
ve getirilmesini sağduyulu
her yurttaşın kabul edebile-
ceği kişileryok mu? Onlan ilk
genel seçimde Meclis'e ka-
zandırmak niye düşünülme-
sın? Bir ömek isterseniz, Sa-
yın Erdal inönü'yü gösteri-
rim. Kültür, bilim hem de po-
litika dünyasında belirli düzey-
lere ufaşmış İnönü (ki CHP'nin
de onursal başkanıdır) CHP
listesinden milletvekili seçti-
rilse Çankaya'ya yakışan bir
aday olmaz mı diye düşünü-
yorum (ki anayasanın 101 'in-
cı maddesi gereğince İnönü
milletvekili olmasa da cum-
hurbaşkanlığına aday gös-
terilebılir). Sanırım okurları-
mın çoğu da böyle bir öne-
rryi yerinde bulacaktır.
Bir kez daha cumhurbaş-
kanlığı seçiminde içinden çı-
Wmaz durumlara düşmeme-
nm, yeni 12 Eylül çıkmazlan
yaratmamanın çaresini şim-
dıden düşünsek iyi olmaz
mı?
TARTIŞMA
•) r.>;iı t
Türban Eylemcileri ve Polis
S"~>i eçen
M ' günlerde
• • yurt
^L 1 çapında
^ ^ ı^* yapılan
türban eyleminde
"demokrasi, insan
haklan, özgürlük" gibi
evrensel istekler dile
getirildi. Polis,
binlerce insanı
dağitmadı ve
eylemcilerin tüm
ülkeye seslerini
duyunnalanna
yardımcı oldu.
Oniversitelerde
türbanın serbest
bırakılmasını isteyen
bu eylemciler yalnızca
kendi inançlarının
gereğini yerine
getirmek istiyorlar.
Başkalannın dini
inançlan onlan hiç
ilgilendirmiyor.
Demokrasi diyorlar...
Peki bu nasıl
demokrathk?
Örneğin ortaöğrenimde
din derslerinin zorunlu
olması, onlann
demokratlığına ters
düşen bir durum
değil. Ögrencinin
mezhebi, psikolojik
durumu, inançlara
bakış açısı, kendisinin
ya da ailesinin
isteğinin ne olduğu
önemsiz, içeriği belli
din dersini ille de
alacak. Demokrathk
adına "Türban zulmü
sona ersin" diye
haykıran şeriatçı "Ben
din dersi almak
istemiyorum" deme
hakkı bile bulunmayan
öğrenciye sinsice
gülüyor. Yann ülke
yönetimini ele geçirse
"Ben türban takmak
istemhorum" diyen bir
kadına da demokrathk
adına el uzatır; agzını
kapatmak için.
Bu eylemciler sözüm
ona insan haklarına
saygıh. O kadar
saygılılar ki, inançlan
onlannkiyle
örtüşmeyenleri
öldürebilirler.
Yobazın yaşama
hakkına verdiği değeri,
Sıvas'ta acımasızca
vahşileşerek
canlanmızı alırken
yüzüne yansıttığı
caniliğinde gördük.
Savunmasız insanlann
bulunduğu bir oteli
yakabilen düşünce,
bugün Ortaçağ
karanlığinı, insan
haklan diye sunuyor.
Tüm aydınhk
düşünceli insanlan,
Madımak'taki gibi
savunmasız bırakmak
için!.. Peki, polisin,
yalnızca bu isteklerini
dile getiren türban
eylemcilerine
hoşgörüsü şaşırtıcı
mıdır?"75yıllık
zulüm sona ersin"
diyerek devlete
tümüyle karşı
olduğunu açıkça dile
getirenlere, polisin bu
kadar hoşgörülü
davranmasma kızanlar
oldu. Aslında bunda
garip bir şey yok ki.
"İnsan haklan.
demokrasi, özgûrlük"
kavramlannı polisin
önemsemedigı mi ^
düşünülüyor yoksa.
Hiç şüphe yok,
uygar dünyanın kabul
ettiği bu ilkelere
bağhhkta; yıllardır
sağ iktidarlann
güdümünde olan
polisler. türban
eylemcilerinin
bile çok ötesindeler.
Görevlerini yaparken
de bu bilinçle hareket
ediyorlar.
Başka türlü olsa,
türban eyleminden
daha bir gün sonra,
solcu üniversite
öğrencilerini yerlerde
sürüklerler mi?
Can Gazalcı
Hacettepe
Üniversıtesi lngiliz
Dil Bilimi
Ögrencisi
1
ErKesın gozu
"Bellona"
Çizgisiyfe, kaHtcsiyfe herkes'ın tercıhi Bellona Kanipercn
şimdi kaçırılmayacak kampanya avantajlanyla sizi bekliyor.
Pcşin fiyatına l+4taksit »Özcl indirîm
II aya varan vadeler *Eve teslim
0 800 361 8986
Bu kampanya, T.C. Sonayi Bal"
01.12.1998 tarihi itiboriyle b
21940 scyıb tebnğ hukumleri.ne uyqun olarak yapıimaktadır.
, O.S.8. 8Cd.No. 14 38070 <ayseri
PENCERE
Güç ve Hak...
12 Mart'tn alacasında MaltepeAskeri Tutukevı
koğuşu!.. Sıcak çaylarımızı yudumlayarak içı
ruz; Sabahattin Eyuboğlu:
- llhan, diyor, insanlığın karanlık günleri ne
manbastınr?.. IkmciDünya Savaşı'nda Hitler
zansaydı, Nazi egemenliği Avrupa'da kaç yıl.
recekti?.. Yüz yıl mı, binyılmı?.. Kim bilebilir':
İlk bakışta abartmalı görünen bu sözleri unutn
dım; demekAvrupa'dasonucu "güç'saptamı
öyle mi?.. Uluslararası ilişkilerde güçlü olma
hakfı olmak arasındaki bağıntı nereden kaynak
nıyordu?..
Konu derin, iskandili ne kadar sarkıtsan, dib
bulmak kolay değil.
•
Ancak, "güç kuramı"r\\ biz yeniden var oluş t
rihimizde yaşayarak öğrendik.
Osmanlı yenilgiye uğradığında önüne "SevrArı
laşması" konmuştu. Kurtuluş Savaşı'ndaki yengr
le "Lozan Antlaşması" imzalandı; uluslararası hı
kukta zor gücü, sonucu belirliyordu.
Peki, bugünlerde Sevr edebiyatı neden ilmik i
mik yeniden örülüyor?..
Kimileri diyor ki:
"- Türkiye'de 'dış dünya korkusu' var. Oysahiç
bir devlet ya da hükümet Sevr'i ağzına almıyor;içet
de ise 'Türk'ün Türk'ten başka dostu yoktur' pro
pagandasıyla ülkemiz Batı'dan kopanlıyor, Avru
pa'dan uzaklaşıyor."
Doğrudur...
Ancak bir yabancı hükümetin Sevr'i ağzına al
ması olanaksızdır; işin o yanı örtülü kalır; Batı'dî
konuşanlaryalnızhükümetlerdeğildir;Avrupa'da-
ki gidişatın rotası mide bulandırıcı...
Batı bir kez daha aldanıyor.
•
Batı -Amerika ve Avrupa- Doğu'ya nasıl bakar?..
Elimizde yakın ve çarpıcı bir ömek var. Batı, pet-
rol coğrafyasındaki çıkarlarını sürdürmek için İrak'a
silah satıp Bağdat'ı ıran'ın üzerine sürdü. Tam se-
kiz yıl süren ve bir miryon can kaybına mal olan sa-
vaşı seyretti. Irak, Kuveyt'e saldınnca aynı Batı
ayaklandı, Bağdat'ın üstüne çullandı. Islam dün-
yası hem bir milyon insanını yitirdi, hem de Müs-
lümanlar silah almak yolunda paralannı Batı'ya
akrttılar. Amerika, savaş harcamalannı Suudi Ara-
bistan gibi petrol zenginlerinden çıkardı.
Batı bu...
Avrupa'nın ya da Amerika'nın, Türkiye'ye, Iran,
Mısır, Irak, Suriye'den daha değişik gözle bakma-
sı için bir neden var mı?..
•
Ancak Türkiye akıllı ve güçlü olursa Batı'nın bi-
ze bakışı değişir.
Akıllı olmak, Türkiye'nin kendi içinde çağdaş uy-
garlığa yakışır insan haklanna dayalı demokratik bir
düzen kurmasını öngörür...
Güçlü olmak ne demektir?..
Dış destekli PKK, Güneydoğu'da başan kazan-
saydı, 'kurtanlmış bölgeler' oluşturacaktı; bu böl-
gelerin halkı Ankara'nın yönetiminden çıkacaktı. Ta-
sanm buydu. Sevr 'fiilen' gerçekleşecekti. Olağa-
nüstü dış destek sağlayan PKK başan kazanama-
dı; yenilgiye uğradı. Türkiye başarının ardından
Suriye'ye abandı, PKK'nin merkez üssunü buülp
l^eden söktü. ,,(
,h (
. •.. t,j§rtt-rf
ryi
/-t\
Güçbudur. 1 £ l j , . l ( ^
Apo kaçtı.
Avrupa'ya sığındı.
Avrupa şimdi "Anadolu'dakiPKKyenilgisinima-
sada telafi etmek" için çabalıyor; insan haklan si-
lahını etnik savaşın siyasettesürdürülmesi için kul-
lanıyor; gözü öyle dönmüş ki, neredeyse terör ol-
gusunu bile gömnezlikten gelecek; Avrupa Türki-
ye'yi 'Avrupa Biriiği'ne almıyor, ama, Avrupa Bir-
liği'nin denetimine almak istiyor.
Nesaçmaşey bu?..
Ankara'da Osmanlı Babıâli'si mi var?.. Yoksa
Türkiye bir savaşta yenik mi düştü?..
Bu rezilliğe bir son verelim.
*J*
r Cumhurtyrt
^kitap kulûbûl
IMZAGUNy
TflKSIM SERGI SALOIUU'NDA
Saat:17.00-l9.00
Konuklarımızla söyleşip kitaplarını imzalayacak
Istlklal Cad. (Fransız Konsolosluğu yanı) Taksim Tel: 252 38 81/82
BAKIRKÖY 2. SULH HUKUK HÂKİMLİĞt
Sayı: 1998-1261
Mahkememize açılan vasi tayini davası sebebiyle;
Mahkememızce verilen 1998/1261 esas, 1998/1246
karar sayılı ve 23.11. ] 998 tarihii karar ile Elazıg iii Ağın
ilçesi Altunayva köyü cilt: 010/01, sayfa: 31, kütûk:
12'de nüftısa kayıtlı Ömer ile Ümmügülsüm'den olma
14.7.1331 d.lu Hasan Fehmı Erdogan vesayet alttna alı-
narak, kendisine aynı yerde nüftısa kayıtlı bulunan Şük-
rü ile Meryem'den olma 1926 d.lu eşı Pakize Erdoğan,
vasi olarak tayin edılmıştir. Itırazı olanlann yukanda ya-
zılı dosyaya müracaat etmelen, aksi takdirde kesinlese-
cegi hususu ilan olunur. 23.11.1998 Basın: 62134
Başka Türkiye Yok Haydi Fidan Dikelim
ORMAN BAKANLIĞI
AĞAÇLANDIRMA VE EROZYON KONTROLÜ
GENEL MÜDÜRLÜĞÜ