19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
. ARALIK 1998 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER KA-DER Başkanı Tekeli, ilk siyasi parti kurma girişiminin kadmlardan geldiğini söyledi 6 Kadmlar hak için savaş verdf DEVRtM SEVtMAY KA-DER Başkanı Şirin TekelLTBMM'- fç daha çok kadm milletvekilinin girebilme- >i ıçin Siyasi Partiler ve Seçim Yasası deği- jirken TBMM'nin "her iki rinsten 1/3'ten az temsDciseçileroez" hükmünün kabul edilme- ;i gerektiğini söyledi. Tekeli, kadınlann TB- ViM'de temsıi edılme oranmın Türiciye Cum- luriyeti tarihi boyunca hiçbir zaman şimdi- K.I kadar "anormaT olmadığını vurgula>arak -KadınJar günlük hayab yaşanır kıîan insan- laniır. Gerçek sorunlan oıilar bilmektedir- ler. Onun için mutlaka sorunlan gerçekten biknleriyani kadınlan kararorganlanna ta- şunak gcrekiyor" dedi. Türk kadınına, seçme ve seçilme hakkını kazanışmın 64. yıldönümünde Şirin Tekeli, kadıtun Türk siyasetindekı yeriyle ilgıli so- 1 ekeli, "Kadınlar günlük hayatı yaşanır kılan insanlardır. Gerçek sorunlan onlar bilmektedirler. Onun için mutlaka sorunlan gerçekten bilenleri, yani kadınlan karar organlanna taşımak gerekiyor" dedi. bir parti kurma gınşimı ilk kez 1923 yılında kadmlardan, Nezitae Muhiddin ve arkadaşla- nndan gelmiştir. Ancak o sırada henüz yurt- taşhk haklanna sahip olmadıklan gerekçe- siyle bir dernek kurmalanna izin verilme- miş, tasviye edilmiştir. Bu dernek, Türk Ka- dınlar Birliği adıyla 1924'te kurulacaktı ve gündemindeki ana mesele siyasi haklann ka- zanılması olacaktı. Ben kadınlann tarihteki rolünü "görünmez" kılma yönündeki bu ge- nelgeçer ınançlann aksine Türkiye'de kadın- lann var olan haklannı "bileklerinin hakkıy- ta" kazandıklanna inanıyorum. - Kadnüann, 1935 TBMM'sine göre bu- rulanmızı şöyle yanıtladı: - Türk kadınının. seçme ve seçBme hakkı- nı hiçbir mücadele etmeden kazandığı yani bu hakkın verüdiği iddialannı nasıl değerlendi- riyorsunuz? - Kesinlikle bu iddiayı paylaşmıyorum. Bu, 19. yüzyıl sonunda başlayıp 11. Meşruti- yet ve milli mücadele dönemlerinde çok can- İanan kadrn hareketinin çabalannı görmez- likten gelen "inkârcr bir görüştür. Belgeler, Osmanlı kadınlannın yani büyükannelerimi- zin haklan için ciddi bir mücadele verdikle- rini ortaya koyuyor. Örneğin Türkiye'de Cumhuriyet Halk Fırkası'ndan önce siyasi 47 kadm kuruluşu, Meclis'te temsil sayısına arttırmak amacıyla bildirge hazırladı Kadıköy Halk Eğitim Merkezi'ndeki etldnhkte paneUer ve ntüzik dinletileri gerçekkştirüdi. (Fotoğraf: KADER TUÖLA) 'Büdirgeyiııygukutut\xınaoyyok'Istanbul Haber Servisi - 47 kadın kuruluşunun bu araya gelmesıyle oluşan tstanbul Kadm Kuru- luslan Birliği (İKKB), daha çok kadının Meclis'e giıebilmesi amacıyla "Seçmen Haklan BUdirgt- spyayımladı. IKKB Başkan Yardımcısı Aydeniz Tıskan, "Bu bikfirgeyi uygulamayana kadınlar- dtfioy yok" dedi. Kadıköy Belediyesi ile Cum- hvhyet Kadınlan Demeği lstanbul Şubesi'nin dü- zeılediği etkinlikte ise Cumhuriyet kadınlannın, Tirkiye'nin her yerinde gönül birliği esasına da- yai olarak örgütlendiği vurgulanarak "Kadınla- nlertfjykükrini kendflerine biçüeıı roHerin dışuv dsyazmaya karariıdır" denıldı ÖDP Genel Baş- kaı Yardımcısı Serpü Boğa da "Türk kadım 6i yıBır seçiyor, ama seçilenıiyor'' dıye belırttı. Türk kadınının seçme ve seçilme hakkını ka- zaımasının 64. yıldönümü nedeniyle bazı kadın kıruluşları ve siyasi partiler, dün çeşitli etkinlik- le gerçekleştirdiler. Etkinliklerde kadmlardan "«rfcek syasetçüer"e en sert uyan İKKB'den gel- di Gezi Oteli'nde bir toplantı düzenleyen İKKB, S<çmen Haklan Bildirgesi'ni yayımladı. İÜ Ka- dfl Sorunlannı Araştırma ve Uygulama Merkezi Başkanvekıli Nazan Moroğiu'nun okuduğu bildir- gede şöyle denildi: "Her parti, ilkelerinive prog- ramını net bir şekilde açıklamak. böylece seçmen bflinçli tercihini yapabilmeli; Her parti kadınlara seçUebüeeekleri sıralamada yer Nermeti; Kadınla- ra karar mekanizmalannda yer \erme\en paıü- lere o> verilmemeli; Parti içi demokrasi sağlainma- h, miiletvekilliği ömür bo\ u meslek olmaktan çı- kanlmalı; Siyasetçiler verdikleri sözleri rurmah. seçmeni aklatmamalı; Milletiekili hangi partiiçin oy alnuşsa istifa ettiğinde bağımsız kalmalı; Siya- sette önce ben, sonra partim. sonra iilkem, anlay> şmason verilmeli: Kamu vkdanındaaklanmayan- lann karş,ıhkh çıkar uğnına aklanmalanna son verilmeli: Seçimden önce Siyasi Partiler Kanunu, Seçim Kanunu ve haühazır delege sistemi mutla- ka değiştirümeli." Kadıköy Halk Eğitim Merkezi'ndeki etkinlik- te ise paneller ve müzik dinletilen gerçekleştiril- di. "Aydınlanmada Cumhuriyet Kadım" konulu panelde konuşan Cumhuriyet Kadınlan Demeği lstanbul Şubesi Başkanı Serpü Şekercioğtu, kar- şı-devnmin 1946 yılından bu yana büyüme süre- cine girdiğini belirterek "Türidye 28 Şubat'ta önemli bir dönem geçirdL Rahat bir nefes aldık. Ama tehdit sürüyor. Verem mikrobu gibi bünyeyi zayıf buMuklan an, tekrar nûksetmek için pusu- dalar" uyansında bulundu. Dernek Başkanı avukat Şenal Sanhan da, ka- dınlann elde ettiği hiçbir hakkın "lütuf" olmadı- ğını vurgulayarak "Devtim,oyagibiişlenenzor bir iştir. Cephe gerisindetd ortakhğı, cephe önüne ta- şımak gerekir" dedi. ÖDP Genel Başkan Yardımcısı Serpü Boğada yaptığı yazılı açıklamada, Türkiye'nin 64 yıldır kadınlanna seçme ve seçilme hakkını Avrupa ül- kelerindenönce kazandırması nedeniyle övündü- ğünü, ancak TBMM'de parmakla gösterilecek ka- dar az kadın milletvekili bulunduğunu kaydetti. Boğa, kadınlann seçme ve seçilme hakkının be- lirli günlerin kutlanmasıyla değil, kadınlann siya- sete katıhmını sağlamakla gerçekleşebileceğini belirtti. Etkinlikler çerçevesinde CHP lstanbul tl Kadm Kolu ise bugün saat 11.30'da CHP Fatih 11- çe Başkanhğı'nın önünde buluşup buradan Fatih Parkı'ndaki Atatürk Anıh'na yürüyecekler. gün Meclis'te daha az bir oranla temsil edil- meterini neye bağtayorsunuz? - 1935'te kadınlar, olmayan demokrasiyi sımgeliyorlardı. Bu nedenle Atatürk 1935 Meclisi'ne girecek kadınlan tek tek seçmiş- tir. Sayılan 18 ve oranlan yüzde 4.5'tir. O dö- nemde dünyada "Finlandiya'dan sonraki en yüksek düzey"i yansıtır. Tek parti rejimı bo- yuncakadınlara aynlanbu küçük ama anlam- lı "kota" devam etmiştir. Ancak 1950'de çok partili demokrasiye geçmemizden sonra ka- duılar erkeklerle eşit koşullarda yanşa girin- ce kaybettiler. Zamanla da siyasetten dışlan- dılar. -Kadın miDetveldDerioranı acısmdan Tür- idye ile diğer ülkelerin parlamentolan karşı- laşünldığında ortaya nasıl bir sonııç çılayor? - 1950'li, 1960'İı, 1970'li yıllarda Türici- ye'deki durum şimdi olduğu gibi "anormal" değildi. Zaten lskandinav ülke- leri dışında da dünyanın hemen her yerinde demokrasiler ka- dınlan dışlıyordu. Ama bu du- rum 1980'lerin ortasından bu yana kadınlara "olumlu aynın- ahk" ya da "kota" uygulanma- sı sonucunda değişmeye başla- dı. Türkiye'nin de onayladığı "Kadınlara Karşı Her Türiü Aynmcılığın Önlenmesi Sözieş- mesi" (CEDAVv) gibi uluslara- rası anlaşmalar ya da "eosyalist enternasyonal uygulamalan" kadınlara bugün yüzde 40' a va- ran oranda kota tanınmasını meşrulaştırdı. Sonuç olarak 199O'lı yıllarda dünyanın dört bir yanında karar organlannda- ki kadın temsilci oranlan hızla arttı. Son seçimlere göre ts- veç'te yüzde 43, Almanya'da yüzde 32, lngiltere'de yüzde 100'lük artışla yüzde 20, Fran- sa'da da yüzde 100'lük artışla yüzde 12'yeyükseldi. - Peki Türkiye'de siyasete ilgi duyan kadmlaruı salt parti ka- dın kollanndan çıkardıp Mec- lis'e girebilmeleri için çözüm önerileriniz nedir? - Yapılması gerekenler belli: Kamuoyunu özellikle kadın ka- muoyunu seferber eönek; parti yönetimlerine lobi ve baskı yapmak; kadın adaylan cesaret- lendirmek; onlara ihtiyaç duy- duklan konularda eğitim ve destek vermek; siyasi partiler ve seçim yasası değişirken TBMM'nin "her iki cinsten 1/3'ten az temsilci seçüemez" hükmünü kabul etmesine kanş- mak. Bence en önemli nokta ise şudur: Kadınlar günlük hayatı yaşa- nır kılan insanlardır. Gerçek so- runlan onlar bilmektedirler. O- nun için mutlaka sorunlan ger- çekten bilenleri yani kadınlan karar organlanna taşımak ge- rektiğini hiç bıkmadan anlat- mak gerekiyor. KA-DER'in ku- rulma nedeni de budur. ARAYIŞ TOKTAMIŞ ATEŞ En Büyük Asker... Senede birkaç kez, bizim evin ora- larda, günlerce süren bir şölen yaşa- nır. Çocuklaraskeregönderilmektedir. Her ulusal konudaolduğu gibi, uygun- suz el işaretine benzeyen işaretleri ve bayraklanyla bu şölene sahip çıkmak isteyen MHP'lilere sinir olsak bile, in- san inanılmaz duygulann etkisi altında kalıyor. Yıllarca önce bu konuda yazdığım bir yazı, yakın çevremde çok tartışıl- mıştı. Aynı yazıyı bugün bir kez daha yayımlıyorum. Umanm farklı bir biçim- de değerlendirirter. Inanın, "Sen hak- lıymışsın..." denilmesinden bıktım... ...Birkaç günden beri evimin bulun- duğu Fındıkzade'nin sokaklarında kı- yamet kopuyor. Davullar, zurnalar, slo- ganlar, halaylar... Gençler askere gön- deriliyorlar. Bu gösteriler caddelerde de sürdük- ten sonra genellikle otobüs terminal- lerinde sona eriyor. Buralarda uğurla- malar gece yarılanna kadar sürer. Ya- kılan büyük kamp ateşlerinin etrafında otobüs kalkana kadar halay çeker in- sanlar. Serde erkeklik var, babalar ağlaya- mazlar ya da ağladıklannı göstermez- ler. Anneler ise biraz gurur, biraz endi- şe, biraz da sevinçle mayalanmış göz- yaşlannı pek tutamazlar. Küçük kar- deşler ne olup bittiğinin pek farkında değildir. Ablatar ise ağladıklannı sakla- maya çalışır. Daha dünkü çocuk ne çabuk deli- kanlı oldu da askere gidiyor şimdi... O da biraz endişeli, biraz gururlu, biraz meraklı. Acaba neler yaşayacak? Ar- kadaşları bağnşıyoriar: "Askerbir gün geri gelecek", "En büyük asker bizim asker", "Asker gidecek geri gele- cek"... Bir yandan gurur kaplıyor içini, bir yandan endişe. Belki otobüs kalktıktan sonra birkaç damla gözyaşı akar göz- lerinden. Baba ocağından da ilk kez uzaklaşmaktadır böylesine... Mahalledeki şölende tüm komşular camlardadır. Maşallah aslan gibidir mahallenin delikanlısı. Elbet gidecek, geri gelecek. Kaçamak bakışlar atılır komşu kızı- nın camına. Acaba cama çıkacak mı? Ve işte kızarmış gözleriyle o da cam- da. Babası pek anlamlandıramadı göz- lerdeki kızarmayı, ama üzerine gitme- di. Arkadaşlan da durumun farkında. Şimdi o, yüreğinde bir çift nemli gözün acı ve sevinciyle yaşayacak bir süre. Ve elbet gidecek, geri gelecek. Türkiye'nin dört bir yanında buna benzer uğuriamalar yapılıyor bugün- lerde. Dünya üzerinde hiçbir ulus çocukla- nnı askere ve savaşa böyle şötenlerle uğuriamaz. Bu duyguyu anlatabilmek ve nedenlerini açıklayabilmek müm- kün değildir. Ve zaten işte bu nedenle ABD'nin bilgisayartan her şeyi bilemez. Ve işte bu nedenle Türkiye'yi parçala- mak varsayımı üzerine kurulmuş plan- lann, değersiz kâğıt parçalanndan öte- ye bir anlamı yoktur. Kullanılmış gaze- te kâğıdı fiyatına alıcı bulamazsınız. Bundan on yıl kadar önceydi. Bir ar- kadaşımla güneye gitmek için Topka- pı Otobüs Terminali'negitmiştim. Ben- zer bir şölen yapılıyordu. Aynı büyüye ben de kapılmıştım. Baktım sırtlarında çantalan iki genç yabancı. Şaşkın şaş- kın olup bitenleri izliyorlar. "Nasıl bul- dunuz" diye sordum. Doğal olarak ne olduğunu anlamarnışlardı. Biri, "Han- gisidamat, hangisigelin" diye sordu. Şöleni düğün sanmışlardı. Ben bu şö- lenin farklı bir düğün olduğunu ve in- sanlann arkadaşlarını, çocuklannı as- kere uğurladıklannı söyledim. Öbürü "Peki neden seviniyohar" diye sordu. Öyle ya.. sevinecek ne vardı? Eğer askerlik, evinden bir süre uzak kalmak- sa, türlü mihnet çekmekse, sırasında zor koşullar içinde savaşmaksa, gazi otmaksa, şehit düşmekse.. sevinecek ne vardı? Bunu Allah'ın Almanı'na na- sıl anlatabilirdim o anda. "Bizde asker olmayana kız vermezler, onun için se- viniyohar" diyerek işin içinden sıyrıl- dım. Biz bu milletle ordu arasındaki duy- gu kaynaşmasını kendi içimizden ba- zılarına anlatamazken, elin Almanı'na nasıl anlatabilirdim? "Cumhuriyetiaskerlerkurmuştur, o- nun için demokrasiye geçilemiyor" di- ye düşünen kalemşotiar hem de suret- i hak'tan görünerek ahkâm keserken ben bir yabancıya, çocuğunu askere gönderen bir anne-babanın gururlu sevincini nasıl açıklayabilirdim? (Hoş, dahao zaman bu tür görüşler zuhur et- memişti.) Her şeye karşın, elbette bizim ma- hallenin çocuklan "En büyük asker." Ve elbette gidecek, geri gelecekler. Yüz- leri biraz kavrulmuş, bakışları daha bir anlam kazanmış, olgunlaşmış bir bi- çimde geri gelecekler; biraz nazlansa- lar da yaşadıklarını anlatmak arzusuy- la dopdolu olacaklar, henüz askere gi- dememiş olanlar, heyecanla dinlerken önceden askerliğini yapanlar, "Bizim zamanımızda..." diye lafı kapacaklar. Turp gibi Adnan Hoca askere git- memek için çürük raporu almış. Alsın. "En büyük asker bizim asker." Devlet koruması attındaki Efe Özal asker- den kaçıyormuş. Kaçsın. Burdur'da erken terhis edilmeyen bedelli asker- ler etrafı taşlamışlar. Taşlasınlar. Aske- ri hastanelerin kiminde rüşvet dönü- yormuş. Dönsün. Ne olursa olsun. Bi- zim çocuklarımız askere gidecek, ge- ri gelecek. Babaları gibi ağabeyleri gi- bi, amcaları, dayılan, dedeleri gibi... Bu toplumda kimileri askere gitme- nin enayilik olduğunu savunurken, ki- mileri askerliğin çağdışı olduğunu sa- vunurken, "En büyük asker, bizim as- ker". Bu duygu, yüzyıllann damıttığı bir yurt sevgisinin açığa çıkmastdır. Bu şö- lenler, bu hüzünlü duygu seli, bu gu- rur, yaşadığı topraklara sahip çıkmamn bedelinin ödeniyorolmasının bilincidir. Bu kamp ateşleri, bu halaylar geçmi- şe sahip çıkmanın ve geleceğe sahip olmanın umudunun işaretidir. Elbette yavrulanm "gidecek ve gen geleceksiniz". Ve elbette "En büyük asker, bizim asker". 64 yıldır siyasetteler Kaclııılanıı en onemli kazanınu dyasi haklar Cep telefoniarı çekim alanimıza girdi! Itanbul Haber Servisi - Omhuriyet döneminde İidınlann elde ettiği en öemli kazanım siyasi )klar konusunda frçekleşti. Nisanl930'daTürk dınlanna belediye •çimlerinde seçme ve çilme hakkı tamyan slediye Kanunu kabul iildi. 7 Şubat 1924 lında kurulan Türk adınlan Birliği 11 isan'da kadınlara tanınan ni siyasal haklar ıdeniyle Istanbul'da iyük bir miting izenledi. Ekiml933'teTürk ıdınlanna köy ihtiyar syetlerinde seçme ve hakkı vermek nacıyla Köy anunu'nda değişiklik ıpıldı. Aralık 1934'te ise Türk ıdınına milletvekili genel çimlerinde seçme ve içilme hakkı tanıyan ıayasa değişikliği BMM'de kabul edildi. eşkilat-ı Esasiye .anunu'nun 10. vaddesinde "22 yaşını iüren kadın-erkek her mrk, milletvekili seçme rtkını haizdir", 11. fciddesınde ise "30yasuu irfren kadın-erkek her i ı k milktvekili seçilebiHr" denildi. Seçme ve seçilme hakkını Fransız kadınlar 1944, Italyan ve Japon kadınlan 1945, Belçikah kadınlar 1948, Yunanlı kadmlar 1952'de, Isviçre'de ise 1971'de elde etmişlerdi. Türkiye'de kadınlara seçme ve seçilme hakkının verildiği 1934 yılmda fiilen kadın milletvekilinin seçildiği ülke sayısı ise sadece 17 idi. Kadınlar dünya parlamentolannda yüzde 10, hükümetlerde ise yüzde 6 oranmda görev alıyor. 55 hükümetin parlamentosunda ise hiç kadın milletvekili yok. Türkiye'de ise yıllara göre kadın milletvekili oranına bakıldıgında ilginç bir durum dikkat çekiyor. Kadınlara seçme ve seçilme hakkının verilmesinin ardından yapılan ilk seçimlerde kadınlar Meclis'e yüzde 4.56 oranında girme başansı göstermesine karşın en son yapılan 1995 seçimlerinde bu oran 2.36'ya iniyor. Kadınlann Meclis'te en az oranla temsil edildiği dönem ise Demokrat Parti'nin hükümet oldufu 1950 seçimlen.. O no-rrosı alan hcrkcsc Motofokı ıvp lclcfomı fırsatı Bcko bayilcrirıdc. Üstclik sim kartı ve hall» diıhiL' Kiıienen Dünyamızı , Fidan Dikerek Arıtalım ' ORMAıN BAKANLIĞI AĞAiÇLANDIRMA \'E EROZYON KONTROLÜ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ ı ı ı ; . ı ı k ; ı s ı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle