Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 25ARALIK1998CUI
HABERLER
Maraş katliamı ile Eroğlu'nun öldürülmesi İzmir ve Istanbul'da protesto edildi
Etkinlîkler polis engeline takıldıİSTANBUL / İZMİR (Cumhuri.vet) -
Maraş katliamınm 20. yıldöniimü ve Ege
C'ni\ersitesi öğrencisi Serkan Eroğlu'nun
öldürülüşunün bırincı yılında gerçekleştiril-
mek istenen etkinlikler polis engeline takıl-
dı. Istanbul Cniversite Oğrencilen Koordi-
nasyonu'nun yapacağı ve İHD yöneticileri-
nın de destek verdiği basın açıklamasma po-
lis ızın vermedi.
JHD Genel Başkan Yardımcısı Suavi Sa>-
gan \e IHD Istanbul Şubesi Başkanı Eren
Keskin'ın de aralannda bulunduğu yaklasık
yüz kişilik grup, dün ögle saatlerinde IÜ
Merkez Kampusu önünde toplandı. Çevre-
de geniş güvenJik önlemı alan polis. grubu
dağılmaian yönünde uyardı. Eren Keskin,
burada kısa biraçıklama yapmak istedikle-
rini ve daha sonra dağılacaklannı söyledi.
Keskin, polısın itirazına rağmen yaptığı
açıklamada. 20 yıl önce Maraş'ta 111 insa-
nı katledenlerle Ege Üniversitesi öğrencisi
Serkan Eroğlu'nu öldüren güçlerin aynı ol-
duğunu söyledi. Grubun çevresini saran po-
lisin uyanlan üzerine Keskin'in açıklaması
sona ermeden grup dagıldı.
IP Öncü Gençlik Istanbul îl Başkanı Gök-
çe Fırat Çulhaoğlu yaptığı yazılı açıkla-
mada, Maraş katliamını İanetlediklerini be-
lirterek "Özellikle son dönemde gerçekle-
şen ülkücii saldırıların önüne geçmek için
tüm öğrenciler birlik olmalı ve siddetsiz,
hakaretsiz özgür üniversite için miicade-
le etmelidir"dedı. İHD Istanbul Şube-
si'nden yapılan yazıh açıklamada da 5 gün
süren ve 111 kişinin ölümüyle sonuçlanan
olaylann bir "vahşet öyküsü"olduğu vur-
gulandı. Açıklamada "Bugün katliamın
sorumluları olarak \argılananlar Mec-
lis'te milletvekili olabilmişlerdir. Hatta
hiç utanmadan TBMM İnsan Hakları
Komisyonu'na dahil olmuşlardır" denil-
di.
Özgürlük ve Dayanışma Partisi Kartal
llçe Orgütü tarafindan yapılan yazılı açık-
lamada ise katliamın sivasi sorumlulannın
Adana
Kırcı
beraat etti
ADANA (Cumhuriyet
Güne> İlleri Biirosu) - Su-
suriuk olayına adı kanşan ve
Gazıantep'te verel Yaprak
TV'nın saJıibi Mehmet Ali
Yaprak'ı kaçırarak fidye is-
tediği iddıasıyla Adana
DGM'de yargılanan ülkücii
Haluk Kırcı ve 8 arkadaşı
beraat ettı.
Adana DGM Başsavcılı-
gı'nca "cüröm işlemek için
teşekkül meydana getir-
mek" suçundan haklannda
5 yıla kadar hapis cezası is-
temıyle dava açılan Kırcı ile
Mehmet Yahva Efe. Tur-
ga> Maraşlı, Müfit Se-
ment, Hüseyin Efe, Yaşar
Efe. AJi Maraslı, Ali Ajdın
ve Saiih Özdal, dünkü otu-
ruma katılmadılar. Mahke-
me hevetı, diger sanıklarla
ilgilı istenılen talımatların
mahkemeye geidiğını. müş-
tekı Yaprak'a kendisinı ka-
çırdığinı ilen sürdüğü Kır-
cı'nın 7 adet fotografının
gösterildiğını belirtti.
Mahkeme, "kırmızı bül-
tenle" aranan ve Roman-
yacla olduğu ıleri sürülen
Kırcı ve arkadaşları için
Yaprak'ın çeüşkili, tutarsız,
samimiyet ıçermeyen. kesin,
inandıncı kanıtlan bulunma-
dığını belırterek bütün sa-
nıklann ayn ayn beraatlan-
na karar verdi.
SODEVyeniyıla ciddiprojelerlegiriyor
Türkiye'nin gerçek bir sosval demokrat iktidara
gereksinim du>duğu betırtilerek bu konuda
avdınların. bilinı adamlarının ve sivil toplum
örgütlerinin ü/erlerinc düşeni eksiksiz yapması
istendi. Mersin Üniversite» Öğretim Üyesi Prof. Dr.
Zafer tskül, 1999yıhnda yapılacak genel
seçimlerde CHP'den Içel milietvekili olmak için
adav adayı olduğunu açıkladı. Sosyal Demokrasi
Vakfı'nın (SODEV) yeni >ıJ kokteyli önceki akşam
Pera Palas Oteli'nde gerçekleşti. Baskanltğını CHP
tstanhul Milletvekili Ercan Karakaş'ın vaptığı
SODEV'İB kuruculanndan otan Prof. Cskül,
aydınlann Türkiye'deki kötû gidişe "dur" demek
için daha fazla mücadele etmeleri gerektiğini ifade
etti. Lskül. önümüzdeki genel seçimlerde CHP'den
İçei milletvekili seçilebifmek için adav adayı
olduğunu açıkladj. kendisinin para harcatarak
siyaset yapamayacağını, hiç delegesinin olmadığııu,
partiye tek bir üye bile kaydettirmediğini
vurguiayan Üskül, "Önseçim yapılırsa gidip diirüst
ve erdemli biçimde mücadele edeceğim. Halkımız
önüne iyi şeyler konuluaca bunu değerlendirecek
birikime ve sağduyuya sahip. tçel'de taban
dinamik, bilinyli ve hareketli"
..«« .,««.•,..«, •*«>
halen aramızda dolaştığı belirtildi. Açıkla-
mada. "Katliamın 20. yılında elleri çete-
lere bulaşmayan temiz yurttaşlar, Bana
millıvetçıler cınayet ışliyor dedirtemezsi-
niz' diven sivasi sorumluları unutmava-
caktır. Yeni Kahramanmaraş'ların ya-
şanmaması için bu ülkede kardeşliğin,
dayanışmanın ve sol bir seçeneğin yarat-
manın tam zamanıdır" denildi.
Sosyalıst Iktidar Partisi (SİP) ise yaptığı
yazılı açıklamada, katliamın sorumlulan-
nın, suç ortaklanyla birlikte Türkiye'nin
yönetımindeki ağırlıklanna devam ettiği
ileri sürüldü. Açıklamada şu göriişlere >er
verildi: "Tetikçibaşı bugün TBMM üye-
mmm^m^mm^ liğine devam eden BBP
yöneticisi Ökkeş Şen-
dıller'dir. Bu adamı
Meclis'e taşıyan Mesut
Yılmaz'dır. Maraş kat-
liamı, 12 Eylül darbesi-
nin hazırlığıdır. 20 yıl
boyunca katilleri koru-
van/ar ve yeni katiller
>etiştirmek için uğra-
şanlar bdlidir."
Ege Üniversitesi'nin
Bornova'dakı kampu-
sundaki bir grup öğren-
ci, Eroğlu'nun ölümü-
nün aydmlığa kavuştu-
rulmamasını ve katillen-
nin bulunamamasını
protesto etti. Eroğlu'nun
ölümünün birinci yılı ne-
deniyle edebiyat fakülte-
si binası önünde topla-
nan öğrenciler, burada
bir süre dövizler taş.ıyıp
slogan attı. Eylemine,
Serkan Eroğlu'nun ba-
bası Ahmet Eroğlu ile
annesi Güliz Eroğlu da
katıldı. Ahmet Eroğlu,
Serkan Eroğlu'nun ölü-
münün bir an önce ay-
dınlatılmasını istedi. Bu
arada Eroğlu çifti, oğul-
lan Serkan'm ölü bulun-
duğu tuvaletin önüne
kırmızı karanfillerbırak-
tı. Protestocu öğrenciler
basın açıklaması yaptık-
tan sonra iletişim fakül-
tesine kadar yürüyerek
Dekan Prof. Dr. Işık 6z-
kan'la görüştü. Görüş-
menin sonunda bır öğ-
renci, "Serkan Eroğlu
Amfisi" yazılı tabelayı
fakültenin 2 no"lu amfı-
sinin kapısma astı. Eyle-
me katılan öğrenciler.
daha sonra bınadan çıka-
rak olaysız dagıldı.
Van'da bombah intihar saldırısı
Haber Merkezi - Van'da askeri ser-
vis aracının yanında kadın teröristin
üzenndeki bombayı patlatması sonu-
cu 1 öğTenci öldü, 14'ü asker 22 kişi
yaralandı. Kadın teröristin parçalandı-
ğı saldın sırasında orduevi, vali kona-
ğı ve çevredeki evlerin de camlan kı-
rıldı.
Alınan bilgiye göre saat 07.30 sıra-
lannda Kâzım KarabekirCaddesi'nde
bulunan orduevi ile vali konağı arasın-
da meydana gelen olayda. kadın terö-
rist. orduev ine askeri personel taşıyan
midibüsün yanında, üzerindekı bom-
banın pimini çekti.
Büyük bir gürültüyle infilak eden
bombanın etkısiyle 3 asteğmen, 4 ast-
subay, 5 uzman çav uş, 2 er, 4 sivi! as-
keri personel. 1 öğretmen ile 4 öğren-
ci yaralandı.
Van Devlet Hastanesi ile Askeri
Hastane'ye kaldınlan yaralılar teda\ i
altına alındı. Durumu ağır olan Os-
man Akbas adlı öğrenci, tüm müda-
haleye ragmen kurtanlaınadı.
Patlamada. askeri araç ile teröristin
parçalan çevreye yayıldı. Patlama sı-
rasında, orduevi, vali konağı ve çev-
redeki binalann da camları kınidı.
Olay yerine anmda gelen bomba uz-
manlan ve diğer güvenlik güçleri,
çevredeki şarapnel parçalan ile terö-
ristin parçalanmış cesedini topladılar.
Van Valisi Abdülkadir Sarı, pat-
lamanın sesiyle uyanarak evden çık-
tığını ve hemen olay yenne gittiğinı
belirterek "Teröristin kimlik belir-
leme çalışmaları sürüyor. Patlama
sırasında askeri personelin araç-
tan henüz inmemiş olması büyük
bir faciayı önledi. Patlama sırasın-
da yoldan geçen bir öğrenci yaşa-
mını yitirdi, 22 kişi varalandı. Ya-
ralıları ziyaret ettim. Hepsinin du-
rumu iyi. Sadece bacağında kırık
olan iki askerimiz hastanede bulu-
nuvor. Oiğerleri ayakta tedavi edil-
di" dedi.
ŞIFIR NOKTASIIORAL ÇALIŞLAR
Serkan'm Katili Belli Değil mi?
Serkan Eroğlu'nun genç yüzü-
ne bakıyorum. Onun güzel ve ma-
sum yüzüne baktıkça, onunla ay-
nı tarihi paylaşmaktan utanıyo-
rum. Gencecik çocuklanmızı ca-
navarların ağzından kurtaramadı-
ğımıza hayıflanıyorum. Serkan oğ-
lumun yaşında. Bir çocuk ne bü-
yük umutlarla, ne büyük özenle
büyütülür hepimiz biliriz.
Serkan'm öldürülmesinin ayrın-
tılı öyküsü artık belgelerte kanıtla-
nacak durumda. Genç Serkan,
büyük bir tehdıt altında olduğunu
fark etmiş, izmir Cumhuriyet Baş-
savcılığı'na ölümünden bir ay ön-
ce yazdığı dilekçede, "Eğer başı-
ma bir şey gelirse bunun sorumlu-
su Terörle Mücadele Şubesi'ne
bağlı polislerdir" demişti.
Serkan, Ege Üniversitesi'nin tu-
valetinde asılı olarak bulundugun-
da, ailesi onun intihar etmediğini
ve öldürüldüğünü anlamıştı. On-
lar çocuklarını tanıyorlardı, daha
da önemltsi Serkan'ın daha önce
Terörle Mücadele Ekipleri tarafın-
dan kaçırıldığını, işkence altında
ajanlık teklifiyle yüz yüze geldiğini
biliyorlardı.
Serkan'm bu çığfığına ne yazık ki
devletin sorumlu kurumlan o za-
man gereken duyarlıhğı gösterme-
diler. Ardından Serkan asılmış ola-
rak bulundu. Erol Evcil'le akçalı
ilişkilere girdiği iddıasıyla görev-
den alınan zamanın Emniyet Mü-
dürü Ahmet Oemir, sanki her şe-
yi biliyormuş gibi öiüm oiayının he-
men ardından, Serkan'm intihar
ettiğini açıkladı ve dosyanın kapa-
Mması yönünde bir çaba içine gir-
dı.
Ailesi olayın peşini bırakmadı;
Serkan'm doktorablası kan tahlil-
lerinin alınmasını sağlayarak cina-
yeti ortaya çıkaracak bir süreç
başlattı. Istanbul Üniversitesi Ad-
li Tıp Kurumu'nun doktorları da
kan tahlilleri sonucunda Serkan 'ın
kanında bir insanı bayıltacak öl-
çünün üzerinde kloroform olduğu-
nu saptadılar. Serkan önce kloro-
formla bayıltılmış ve daha sonra
asılmıştı.
Savcılık bu bulgulann ışığında
geçen ekim ayından bu yana cina-
yet soruşturması başlattı. İzmir
Emniyet Müdürlüğü'nden Ser-
kan'm öldürülmüş olduğu gerçe-
ğinden hareket ederek araştırma
yapmaları istendi. Serkan'm, bana
bir şey olursa sorumlusu Emniyet
içındeki bazı güçlerdirdediği, sav-
cılıktaki dilekçesinde yer alıyor.
Savcılık şimdi, "Beni öldürebilir-
ler" dediği kuruma, bu cinayeti ay-
dmlatın, diye yazı yazıyor. Siz, bir
yurttaş olarak böyle bir soruştur-
'manın sağlıklı yürütülebileceğine
inanır mısınız?
19 yaşındaki pınl pırıl zekâ ve
bilgi dolu bir genci, sırf muhalif ol-
duğu için öldüren mantığı anlama-
ya çalışıyorum. Bu nasıl vicdan,
bu nasıl bir ruh hali ki, siyasi bir kin
sonucu, ülkenin gençlerini öldüre-
cek kadar düşman görebiliyor?
Serkan'm öldürülmesi aslında Tür-
kiye'deyıllardıryaşanan biryönet-
me mantığının doğal sonucu.
Gençler, bazı yaşlanmış ve çürü-
müş kafalarca hâlâ en büyük teh-
like olarak görülüyorlar.
Üniversiteli gençleri dinlıyoruz,
üniversiteli öğretim üyelerini dinli-
yoruz. YÖK tarafından atanan bir
kısım üniversite yöneticisi, polis
karakoluna çevrilen okullarda gü-
venlik görevlısi gibi hareket ediyor.
Örneğin polis, bazı öğrencileri çe-
şitli eylemler sırasında mimliyor.
Bunlann tasfiye edilmesi, yok edil-
mesi için bazı okullann yönetici-
leriyfe işbirliği yapıyor. Ulkesinin
sorunlarına duyarlı, demokrat, ile-
rici, solcu gençler birer birer bu
yolla tasfiye ediliyorlar. Polisin,
muhbirier, ülkücüler, geri kafalı öğ-
retim üyeleriyle oluşturduğu çark
işletiliyor.
Bu biryönetme şekli; bu ülkede-
ki gericiliği ayakta tutmak için yıl-
lardan beri sürdürülen vahşi bir kı-
yıcılık. Üniversitelere bu açıdan
baktığımızda en kötü dönemler-
den birinin yaşandığını söyleyebi-
liriz. Gençlik de, bilim de, özgür
eğitim çabası da tam anlamıyla tu-
tuculuğun, acımasızlığın baskısı
altında.
Gençliğin en dinamik ve canlı
kesimi birer birer üniversitelerden
ayıklanıyor. Onların bir kısmı, artık
klasik sayılan TCK 168. madde-
den mahkemelere çıkanlıyor, 15-
20 yıllık cezalara çarptınlıyor, yani
hayatları bir anlamda karartılıyor.
Bu çaresizlik, gençlik içinde kü-
çük grupların şiddet egilimini kö-
rüklüyor.
Dün iki acılı anne, Gülter Kanlı
ve Ayşe Yıldırım geldiler. Banş'ın
ve Umit'in dosyalarının Yargı-
tay'da olduğunu söylediler. Gen-
cecik yaşlarında cezaevinde sa-
kat kalacak ölçüde ağır baskı gö-
ren gençlerden sadece ikisi Barış
ve Umit. Türkiye, onları ağır ceza-
lara çarptırarak ne kazanacak?
Serkan'ları yok eden, pırıl pırıl
gençlerini yok eden bir ülke, aslın-
da kendi geleceğini yok ediyor,
kendi geleceğini karartıyor. Başka
ne denebilir ki?
Cumhuriyet'in
aydınlığında
yolumuzu
aydınlatanlardan
biri...
BÎR BAKIMA
SERVER TANtLLİ
'Haklı' ve Halklı' Bir Savaşta
Gazetemizin kültür hizmeti gitgide ge-
lişiyor. Bir yandan, eski Yunan'dan berı
yaratılmış dünya klasikleri, öte yandan
çağdaş tarihimizi anlatan ve yorumlayan
eserler, birbiri ardından okurlara sunulu-
yor. Birkaç yıla kalmaz, kitaplıkları daha
da zenginleşmiş olacak Cumhuriyet oku-
yanlann.
Falih Rıfkı Atay'ın Zeytindağı, onun
olduğu kadar edebiyatımızın da en
önemli eserteri arasındadır. Yalnız diliyle
veanlatışıyla değil, anlattığ/yla da. Büyük
yazar, orada, Birinci Dünya Savaşı'nda
Suriye harekâtını, giderek imparatoriu-
ğun yıkılış yıllarını dile getirir: Hepsi de ki-
şisel gözlem ve tanıklıklara dayanır söy-
lediklerinin; çoğu, bugün de üzerinde du-
rup düşüneceğiniz gözlemlerdir.
Gazetemiz bu güzel yapıtı da kazan-
dırdı okurianna.
Görevlilerin işlerine kanşmak gibi ol-
masın, sanıyorum onun arkasından, faz-
la da gecikmeden, okurlanmıza, aynı ya-
zann Çan/caya'sını armağan edeceklerdir.
Bu iki eser, arka arkaya okunmalıdır diye
düşünmüşümdür hep. Çünkü Falih Rıf-
kı, birinde imparatorluğun yıkılışını sergi-
lerken, ötekınde doğan Cumhuriyet ve
Devrim'i anlatır.
Aynı inanmış ve soylu kalemiyle...
O Cumhuriyet ve Devrim'i, Falih Rıf-
kı'nın eserinden - aşağı yukan - bir yanm
yüzyıl sonra, bir bilim adamı da hünerle
anlattı: Profesör Bülent Tanör, bu kez
Çağdaş Yayınları'ndan çıkan Kurtuluş
Kunıluş'ta, işın içine bilim adamının nes-
nelliğini de katarak, çağdaş tarihimizin
bu en önemli olgusunu işledi.
Çarpıtmadan, açık ve aydınlık bir bi-
çemle...
Tanör'ün, bu kitabının -bir yerde- gıri-
şi niteliğinde, bir başka önemli eseri var-
dır: Son basımı bu yıl Yapı Kredi Yayınla-
n'nda çıkan Turkıye'deKongre Iktidarla-
n adlı çalışmasında, saygın bilim adamı,
1918-1920 yıllannı anlatır; Millî Mücade-
le döneminin yerel ve ulusal kongre ha-
reketlerinin nirengi noktalannı saptarken,
Ulusal Bağımsızlık Mücadelesi sonucun-
da elde edilen hakların gökten inmediği
gibi tepeden de dayatılmadığını, halkın
onları kendi mücadelesiyle kazandığını
görür, izlersiniz. Kitabı bıtırdiğınızde, yal-
nız olanbiteni yetkili ve dürüst bir kalem-
den okumuş olmakla kalmazsınız, belki
daha da önemlisi, bu toprağın insanları-
na bir kez daha inanmış olursunuz.
O eserin en önemli katkılanndan biri de
budur.
Son Sedat Simavi ödüllerini dağıtan-
lar, onu da seçerken pek yerinde davran-
mışlardır.
Sözü, bir başka önemli noktaya geti-
receğim.
• ••
Bülent Tanör, Kurtuluş Kurvluş'ta, M
lî Mücadele yıllarında, savaşın aynı z
manda nasıl demokrasi ürettiğini de gö,
ler önüne serer: Bu demokrasinin ar
kurumu Türkiye Büyük Millet Meclisi'c
ve Meclis, çağdaş tarihimizin en büyi
bunalımını "demokrasiyleçözer". Peki n
çin demokrasi üretmiştir savaş? Çünk
bu savaş, "haklı" ve "halklı" idi. Bu "hak
//" ve "halklı"\\k, her şeye damgasını VL
racaktır: TBMM, Milli Mücadele'nin arka
sından Cumhuriyet ve Devrimleri yara
tırken, Ikinci Dünya Savaşı'nın ateşindeı
sıyrılırken, Cumhuriyet'i demokrasi ilı
donatmaya gıderken de bu anlayıştaı
yola çıkacaktır.
Bu "haklı" ve "halklılığm attını çizini;
lütfen!
Cumhuriyet'in büyük başanlannın sır-
rı bunlarda gizli.
Öyle de, şu çırpınışlanmızın altında ya-
tan ne?
Acaba "haklı" olarak ve büyük umut-
larla da çıktığımız demokrasi mücadele-
sini, onun "halklı" olmasına daha da ti-
tizlik göstermemiz gerekirken, sıradan bir
"seçim" oyununa dönüştürüp yozlaştır-
dık mı?
Demokrasi başta "fikirözgüriüğü" de-
mekti. Orada mı bir eksikliğimiz oldu?
Cumhuriyet'i kuranlar, "halklı"olmanın
yönlerini de belirtmışlerdi "haklı" olarak.
Onlara sırt çevirip çıkmaz yönlere mi sav-
rulduk yoksa?
Şimdi gelip durduğumuz nokta, her
şeyden önce "siyasal ve sosyal bir re-
form"un zorunluluğunu gösteriyor. Bu-
gün parlamentoya doluşmuş olan siya-
sal partilenn içinde hangisinin, böylesi
bir reform üstüne "haklı"ve "halklı" bir
programı vardır?
Seçım, güzel de ne adına?
Yeni bir hükümet kurma çabalan ara-
sında, içerikten olduğu kadar dürüstlük-
ten de yoksun yığınla davranışın sergilen-
diği şu günlerde, her şeyden önce yur-
dunu seven bir insan olarak, bu sorulan
sormadan edemezsiniz kendinize. De-
mokrasıyi, biçimde değil de içerikte bir
tartışma; yurt sorunlanna getirilecek çok
boyutlu bir çözümün aranışı olarak bel-
lemişsenız, başka türlü de yapamazsı-
nız. Üstelik, bugüne değin demokrasi
adına aldatılmışfığınızın yığınla kanıtı or-
tadayken, isteristemez "esas"a ve "öz'e
çevrilidir dikkatleriniz artık.
Fikrimi mi soruyorsunuz?
Bütün açıklığıyla şu: Türkiye'de "siya-
sal ve sosyal" köklü bir reformun bayra-
ğını açıp halkın önüne düşerek iktidara
taşıyacak olanlara bağlamışım umudu-
mu.
"Haklı" olanlar onlardır, gerçek demok-
ratlarda... ' •
de BUGUN
BİR CUMHURİYET ÛGRETMENİNİN ÖYKÜSÜ..
Û
Yönetmen
Ertuğrul Karslıoğlu
Yapımcı
Nesrin Ahtolun
Oyuncular
Korhan Atay
Fernaz Tırpan
Ece Uslu
Jale Erman
reır
KaUtclî programLar içtn î>oğru