27 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 25 ARALIK 1998 CU* 14 KULTUR 'Osmanlı'dan Günümüze Kâğıt Para Sergisi 'Nakden Tarih', toplumsal yaşamımıza ışık tutuyor Kâğıt paranın tarihsel seriiveııiKültür Senisi - Kâğıt paralar. kullanıldıklan dönemler hakkın- da bırçok bilgiyi içeren birer bel- ge nıtelıgındedır. Yükselen ya da düşen alım güçlen. onlara göste- rilen ragbet ya da güvensizlik, te- davülde bulundukJan dönemlerin ekonomık koşullannı yansıtır. Kâ- ğıt paranın bir ba$ka özelliğı de ıktıdarla olan yakın ılişkisı nede- myle, de\ ietin bır ifade aracı olma- sıdır. Osmanlı Bankası Tanhi Araş- tırma Merkezı 'nın sergi salonunda açılan Osmanlı'dan Günümüze Kâğıt Para Sergisi 'Nakden Tarih' de kâğıt paralar aracılıgıyla top- lumsaJ tanhımıze ışık tutuyor. Ser- gıde. Tanzimat'tan günümiize uza- nan 16ü yıl ıçınde Osmanlı Dev- letı ve Türkıye Cumhunyeti'nın piyasaya sürdtiğü kâğıt paralar nü- mismatık bakış açısının dışında, kullanıldıgı dönemleri yansıtarak izleyiciye sunuluyor. Aralannda şimdiye dek hıç sergılenmemiş par- çalanndabulunduğu 162 kâgıtpa- ra 10 zaman dılımı ıçinde kendi dönemlerini çağnştıran görûntü. obje ve müziklerle ele alınıyor. Türkıye Cumhuriyetı Merkez Bankası, Osmanlı Bankası ve Ta- rih Vakfrnın ortak bır çalışması olan sergının bır amacı da ızleyi- cınm cüzdanında taşıdığı değerli kâ- ğıt parçasına yeni \e t'arklı bir göz- le bakmasını sağlamak. Sergimn küraıörü Edhem EkJem. tasanmı ise BülentErkmen'e ait. 28 Şubat'a ka- dar açık kalacak sergide ayrıian dönemler ve özellıklerı şöyle: 1859-1876: Osmanlı Impa- ratorluğu'nun kâğıt para ile tanış- ması Tanzımat Fermanı ileaynı ta- rihe rastlıyor. II. Mahmut döne- mınde savaş masraflannın sonun- da çare 'kaime-i mutebere' adı ve- rilen faızli ama karşılıksız kâğıt parayı basmakta bulundu. Bu pa- ralar I862'de toplanarak 1863'te Osmanlı Bankası"na altın karşılı- ğında banknot çıkartma imtiyazı \e- nldı Kâgıt paradan ürkmüş olan toplumda banknotlar para gibi kul- lanılmaktan çok. tican senet gibi elden ele geçiyordu 1876-1914: Devlet 1875'te başgösteren knzın ve Balkanlarda- ki isyanlarm ardindan kâğıt para ıh- racına başvuruldu. Bu paralann büyük zorluklarla toplanmasının ardından 1879'dan itıbaren Osman- lı Bankası "nın banknotları yeni- den ortayaçıktı. 1868"de ilk kezba- sılan mavi 5 lıralık, 1880"de teda- \üle çıkan pembe 1 liralık veya 1908yılındabasılan50ve 1001ı- ralıklar altınla eşdeöerdi. 1914-1950: I.~Dünya Sava- şıyla. Osmanlı hükümetı bır kez iOİıtikadaki e*knerın§ ve Tî fflJJRİYET N i930 lardan ben kuüanftm öşeü çerçeveCerin yokoid ürkıye Cumhuriyeti Merkez Bankası, Osmanlı Bankası ve Tarih Vakfi'nın ortak çalışması olan sergide Tanzimat'tan günümüze uzanan 160 yıl içinde Osmanlı Devleti ve Türkiye Cumhuriyeti'nin piyasaya sürdüğü kâğıt paralar nümismatik bakış açısının dışında. kullanıldıgı dönemleri yansıtarak izleyiciye sunuluyor. 162 kâğıt paranın 10 zaman dilimi içinde kendi dönemlerini çağrıştıran görüntü, obje ve müziklerle ele alındığı, Osmanlı Bankası Tarihi Araştırma Merkezi'nin sergi salonunda yer alan serginin küratörü Edhem Eldem, tasanmı ise Bülent Erkmen'e ait. I 7 O U - İ 7 7 U . ' 7 / U I f l UC I1O aşlanan enflasyonun etki vrkcı Bankası'ıvn yen TÖRKİYE MERKEZ BANKASI 'YÜZBİN }nsımaya başlamış olma evlânâ ve türbesi, 1982' soyiome gen donen 1990' • ' 'Mir-jrtnın artık c n be daha kâgıt para çıkarttı. bu para- lar Millı Mücadele boyunca hatta Cumhunyet'in ılk yıllarında kul- lanıldı. Henüz Merkez Bankası bu- lunmayanCumhunyet'ın 1927'de tedavüle sunduğu ilk kâğıt paralaf bile geri çekilen evrak-ı nakdiye- nin karşılığı olarak ıhraç edildı. Yeni bir tedavül oluşturmayan pa- ralar resim ve sımgelerle rejimin yeniliğinı dile getirıyorlardı. Bu paralar üzerindeki Mustafa Kemal portresi, bozkurt. a> yıldız, Mec- lıs binası. çıft süren köy !ü gibi gö- rüntüler yeni rejimin birer simge- sıydı. '1950-1940: 1937-39 arasın- da Latin harfli banknotlar tedavü- leçıktı. ingiltere'de basılan bu bank- notlarda. 1950'lere kadar Türk kâ- ğıt parasına hâkim olacak tasanmın ana hatlan görülüyordu. Şark mo- tiflenoin yenni modernist görün- tüteralmıştı. 500 ve 1000 ltrafık"dı- şında tamamı Atatürk'ün sagJığın- da çıkartılan bu paralann ön yüzün- de. fnönü dönemı hanç 1960'lara kadardeğişmeyecek olan papyon- lu Atatürk portresi ver alıyordu. 1940-1950: l940yıllannaait banknotlann en çarpıcı özelhğı ilk ve son kez olmak üzere Atatürk portresinin ortadan kalkmış olma- sı. Dönemin bütün banknotlannın üzennde 'Ebedi Şer yerini 'Milli ŞeTe bırakmıştı. Banknotlann ge- nel görünüm ve basım yerlen de dış politikada yaşanan bocalamalan yansıtıyordu. Banknotlar 1940 ve 1942'detngijtere'de. 1942-44 ara- sında Almanya'da. 1946-48 ara- smda da Amerika'da basılmıştı. 1950-60: Demokrat Partı'nin zaferinden sonra banknotlar 1930'lann sonunda almış oldukla- n görüntüye yeniden ka\ uştular. Atatürk portresi yeniden banknot- lar üzenndekı yerini alırken daha önce kullanılmış olan ulusal sım- geler yerini Inönü döneminde baş- lamış bir yeniliğin devamı olarak daha yumuşak simgelere bıraktı. 1960-1970: Siyasal çalkantı- lann aksine 1960'lar kâgıt para emisyonunda en sakın dönemler- den biri oldu. Bu dönemde Atatürk kravatlı haliyle.şokaktaki^dam olarak paralarda yer alırken Cum- huriyet tanhınde ilk olarak bank- notlar yurtiçinde basılmaya baş- landı. 1970-1980: Bu dönemin bank- notlanna tstanbul görüntüleri hâ- kimdi. Bır baskaözellik ise ilk ola- rak enflasyonun paraya yansımış olması. I953'tenbenbasılmayan, tedavülü herzaman çok sınırlı kal- mış olan 1000 liralık banknotlann 1978-79 ve 1981 'de arka arkaya basılması Türkiye'de gelecek enf- lasyonlu yıllann habercisiydi. 1980-90: Enflasyonun etkisı katlanarak arttı, madenı bozuklu- - ğa dönüşmeden «nce küç kaybolan LO\e lOOlıralıklarlabas- layan dönem 1000 lıranın 50 000'e kadar peşpeşe basımly la kapandı. Banknotlara Türk- Islam Sente- zı'nin simgeleri yansımaya ba$la- dı. 1990-1998: Banknotlardaki sımgeler alışılmi!> resmi söylenıe ge- ri dönerken basılan miktarlar kro- nik bir hal almış, olan enflasyonu doğrudan doğruya yansıtıyordu Amıpa kendisinemasınasahipçıktyor Amerikan sinemasının ezici üstünlüğünü kırmaya karar veren bir dizi Avrupa ülkesi, nitelikli ürünlerin gerçekleşebilmesi için somut önlemlerle destek vermeye başladı GÜRHAN LJÇKAN Amerikan sinemasının Avrupa'da ulu- sal smemalan ezmesi ve film dağıtım pi- yasasuıı tümüyle elinde tutması. bır dizi A\ - rupa ülkesınin karşı hamle yapma karan almasına yol açtı. Avrupa ülkeleri. sinema- severlerın ılgisinı nitelikli ulusal sınema- lı üriJnlerının yapılmasını destekleyerek çekmek istıyorlar Jngîltere: "A Bigger Picture", tngı- lız filmı ıçın son 30 y ıldır yapılan en bü- yük yatınmm adı. Ingiltere Kültür Baka- nı Chris Smith. geçen ilkbaharda bu pro- jeyı lanse ettı. Bürokrasiyi azaltarak ve so- mut önlemleralarak Ingıliz sinemasının film pıyasasında rekabet bakımından daha güç- lü hale getinlmesi amaçlandı. 1995-97 yıl- lannda 45 milyon sterlin bu işe ayrıldı. Milli pıyangodan kesilen parayla oluştu- rulan bu fon. 50 kadar film projesine ve- rildı. Buna 92 milyon sterlin dana eklene- cek ve bu paranın sınema branşmda önü- müzdeki 6 yıl içinde somut projelerde kul- lanılması koşulu sürülecek. Aynı zaman- da sinema yazarlannın ekonomik koşulla- n cazipleştirilecek. Bu proje. ilk ürünle- rini 1997'de verdi. Sinemayagıdiş oraru yüz- de 12 arttı ve gişe gelır toplamı olan 512 milyon sterlınin 102 mılyonu İngiliz film- lerinden geldi. ABD'deki film maliyeti- nin fngiltere'de yüzde 20 oranında daha dü- şiik olması. Ingılizce filmlerde bu ülkeyi Hollyuood'dan daha cazip hale getiriyor. BBC ve Channel 4,10 ve 40 milyon ster- lin yatınmla fîlm branşmda önde geliyor. İSVeÇ: tsveç'te Bergman filmlerinin altın devnnın geride kalmasından sonra yaşanan düşüşe, ulusal sinemaya devlet desteğının yeniden artmasıyla 'dur'deni- liyor. 1963"te sinemalara 39 milyon kezgi- dılmışti ve bunun 8 milyonu tsveç fılmı- neydi. Şimdt. bu sayılar 15 milyona ve Is- veçfilmlerinegıdış de2 milyona düştü. Hü- kümet. tanınmtş biryazara görev verdi. P. O. Knquist projesinin sonuçlannı sundu: Sınema endüstrisineher yıl yapılan 302 mil- yon kron tutanndaki destek. bir hamlede 436 milyon krona (57 milyon dolar) çıka- nldı "Veni İsveç Film Pbİitikası" adlı ra- porda. sinema branşındakı bır dizi bürok- ratik engel ayıklanıyor. Yeni umutlara eko- BERGMAN FÎIA1İ y nomık güvence \eriliyor. Televizyon ka- nallan \e \ıdeo dağıtım şırketlenyle ön anlaşmalar yapılması suretıyle sinemaya ön fınansman sağlanması yoluna gıdilı- yor. FranSS: Fransız filmleri yeniden bir altın çağ yaşamanm eşiğinde. Son 10 yıl- dır sınema ızleyicılen sayısı düzenli ola- rak aıtış gösterıyor. Amerikan mega büt- çeli filmler en büyük ilgiyi görüyorsa da Fransız filmleri. piyasanm yüzde 35'ini sağlam bır şekılde elinde turmayı başarı- yor. 1996"da 104 Fransız filmı çekilmışti; bu sayı geçen yıl !25'e çıktı. Geçen yılm saynsı. son 15 yılın en yüksek sayısı dunı- munda. 1997"de Fransa dışma satılan film sayısı. bır önceki yıldan yüzde 12 daha fazla oldu. Bu yıl Kültür Bakanlığı. ulu- sal sinemaya 1 mılyar 289 mılyon frank ayır- dı.Televızyon filmlerine de buna yakın bır miktarda destek \erildı. Devlet. film pro- jelerinin maliyetinin yüzde 13'ünü karşı- lamakta. llgi azhğı riski olan filmlerin de reperruvara alınabilmesı içm sinema salon- lanna sübvansiyonlar uygulanıyor. AlmanyS: Federal ve merkezi yöne- tim yenne yerınden yönetimi yeğiemiş olan Almanya'nın ulusal bir film progra- mı yok. Ancak "kınnızı yeşil" koalısyon hükümetı, yayıncı Michael Naumann'ı "külriirden sorumlu bakan yardımcısı" yaptı. Naumann'm lıstesindekı ılk sıra da sinemaya ait. flk etapta amaç. Alman si- nemasmı Fransız sineması gibi güçlü ha- le getirmek. Ne var ki halen ülke sinema- lannda izlenen filmlerin yüzde 70'i Ame- rikan filmieri veyalnızca yüzde 20si Al- man. Düzenli olarak sinemaya gıdenlerin yalnızca onda bin Alman filmlerine ilgi gös- teriyor. Ülkenin 4 binı aşkın sınema salo- nu, gişe gelinnin yüzde 2.5 'ıni Alman fil- mini güçlendirme fonuna veriyorlar. Iki ayrı ulusal film fonu da yılda yaklaşık 70 milyon markıbuamacaayınyor. Ayncaeya- letlenn de belirli miktar mali katkısı var. İSpanyarYenı bir film politikasının oluşması 1990'da başladı. Sosyalistler, ide- olojı yanında niteliğin de önemini \urgu- lamay a başladılar. O sırada kablolu TV \e vıdeo yüzünden Ispanyol filmi bunahm ıçındeydi. L'lusal film projelerine peşin para ödeyerek destek olunmaya başlandı. I992'de 92 adet yerli film çevrilmişken busayı 1997'de 134'übuldu. Yinede Ame- rikan filmlerinin egemenliğı sürüyor. Ge- çen yıl sinema repertuv arlanna çogu Ame- rikan 1.317 film alınmışken araya sığışan yerli filmlerin sayısı 260'ı geçmedi. Yerli yapımcılar içın en önemli mali destek. ulu- sal TV kanallanyla önceden anlaşma im- zalama. İrlanda." Film üretme politikasını 4 yıl önce tümüyle değiştirdi. Devlet, sine- macılara özel vergi indirimi uygulamaya başladı. Amaç. yalnızca nitelikli fîlmlerçe- kilmesi değil, daha çok insana iş olanağı sağlanmasıydı da. Gahvay'de yeni bir film merkezi kuruldu. Halen devletin doğru- dan yardımı bıraz azaltıldıysa da sürüyor. Her film yapımı ıçin bir tek o projeyi su- nacak yeni bir şırket kurulması gerekli. Eğer bir fılmin bütçesinin 4 milyon İrlan- da Sterlini'nin altındaysa (5.5 milyon do- lar). şirkete bu maliyetın yüzde 60" ı çeşit- li yardım fonlanndan venliyor. Bu oran, bütçemiktan arttıkçaazaltılıyor. Üstsınır, 7.5 milyon Irianda Sterlinı. Dahapahalı pro- jelere devlet desteğı yok. Eğer çekım kış aylanndaysa. yardım miktan yüzde 10 art- tınlıyor. Film projesi. "Irianda'nın ve İr- landa film kültürünün yaranna" olarak İrlanda Kültür Bakanlığı'ncaonaylanmak zorunda. Aynca personelin hemen hemen tümünün Irlandalı olması gerek. Öte yan- dan, film için yapılan yatınmm yüzde 80'i vergıden muaf. Gelir vergısı ise yalnızca yüzde 10. Bu bakanlıkta görev aldıktan sonra yönetmeliğe gırişen NeilJordan, bu yönetimin başanlı olduğunun bir ömeği. NOrveÇ: Devlet parayı, üç önemli ka- nal aracılıgıyla yapımcılara ulaştınlıyor: Norveç Film Enstitüsü, Audiovizüel Fon (devletle TV arasında anlaşma) ve Norveç Film Şirketı fbelediye ve de\ lete ait). Film projelerine yüzde 50-90 oranında mali des- tekte bulunuluyor. Gerisini yapımcının bulması gerek. Gişe gelirinin yüzde 55'i oranında da bir "sonraki destek" parası ödeniyor.Yılda ortalama 15 film çekil- mekte. Datiİmarka: Yeni oluşturulmaktaolan finansman yasası. sinemayadört yıllık bır süre içinde toplam 450 kron (71 milyon do- lar) verilmesini içeriyor. Film Enstitüsü tarafından her yıl verilen 225 milyon kron (28 milyon dolar) tutanndaki destek de devam edecek. Yeni yasayla halen yılda 13-15 uzun film çevrilirken bu sayının 30- 40'a çıkması bekleniyor. YAZIODASI SELİM İLERİ Semtlerin Sönen Hikâyeleri Bir kez yazmıştım: Sık sık Kurtuluş'a yürürum. Azi Dimitri K/lisesi'nin oradan geri dönerim. Kurtuluş, Istanbul denen değişik kültür, inanış, ya şayış kentinin en ilginç semtlerinden biridir benc€ Oradageçmişin dünyasından izlere, yeninin nasıl bi 'yeni' olduğuna ilişkin göstergelere rastlamak işter bile değildir. Sadece anacaddeyle yetinmemek gerekir; bira; da ara. arka sokaklara yolunuz düşmeli. Orta halli- den yoksulluğa tuhaf, hüzünlü ve -ne tuhaf- sevinç- li bir ortam çıkar karşınıza. Şimdı kış. Üstte yok başta yok küçük erkek ço- cuklar yine top peşınde koşuyor Yaşlı madam penceresinden bakıyor; sokaktan geçen bu 'yabancı'y\ araştınyor. Bakkal kapı önündeki çuvalı içeriye taşryor. Yağ- mur başladı... Kurtuluş'un 'dünkü' dünyasını anlatan bir eser yoktu. Yazılar, ansiklopedik bilgıler vardı da Kurtu- luş'un Tatavla olduğu günleri bir uçtan bir uca tara- mak ereğındeki bir çalışma yoktu. Şimdi var: Orhan Türker, Osmanlı Istanbulu'ndan BirKöşe Tatavla 'yı kaleme almış (Sel Yayıncılık). Der- li toplu, bir solukta okunan, nostaljinin büyüsüne ka- pılmadan yazılmış, nesnelliği yeri geldikçe denekta- şı kabul etmiş bir eser. Önce Tatavla'nın tarihteki öyküsünden yola çıkılı- yor, meslekler, toplumsal yaşam, Tatavla Rumlan'nın Çarlık Rusyası'ndan medet umuşları, adım adım yaMaşıhyor ıhtiyar yüzyılımıza. Ihtiyar yüzyılımızın başlangıcı, o gençlik zamanla- n, bir bakıma, Tatavla'nın sonunu hazırlayan dönem- ler. Bu son, yazık ki Osmanlı Rumlan'nın da bilinç- siz çabalanyla kendini var etmiş. Oysa bir 'renk', bir 'kültüriç içeliği' sönüp gitmekteyken, pek üzüntü du- yulmamış... Oıtıan Türker'in eserinde Kurtuluş'un bugün de ayakta duran bazı kiliseleri, okullan, artık yiten ya da yitmiş ayazmalan, demekleri, spor dünyası, tiyatro hevesı, kilise ressamlan, tulumbacılan, kamavallar, kişiler ve kurumlar, kınk bir tutumla öykülerini söyle- yip duruyortar. Şımdi yine Kurtuluş'a yürüyorum. Bu kitabın say- falanndan edindiğim bilgileri yerii yennde saptama- yaçalışarak... Tatavla monografisıni değerli dostum Lütfü Tınç salık vermişti; teşekkür ederim. Bir başka semt kitabı da Eser Tutel'in yazd/ğı Be- yoğlu Beyoğlu Iken (Oğlak / Istanbul Kitaplan). Eser Tutel'i bırbinnden tutkulu istanbul vapurian yazılanndan tanıyoruz. Bu kez Beyoğlu'nun geçmiş günlerine 'kişisel' bir tanıklık karşımıza çıkıyor. Doğup büyüdüğü, çocuk- luğunun geçtiği Beyoğlu'nda Eser Tutel bizi Ikinci Dün- ya Savaşı öncesine ve sonrasına alıp götürüyor "Ikinci Dünya Savaşı başlamış... Birçok şehirde ge- celeri, düşman uçaklanna karşı karartma uygulanı- yor. Vakit geçirmeden bütün şehir ışıklannın mas- kelenmesi gerek." , Savaşa teğet geçmek çabasındaki Türkiye'de bir kent, o kentin hayli kozmopolitbirsemti, Istanbul ve Beyoğlu. Belleğimi iyice eşeleyince çok azını hatıriayabildi- ğim Balıkpazan özellikleri: EserTutel gerçekten olan- ca renkleriyle canlandınyor. Kasabı, tavukçusu, ba- lıkçısı, hele balıkçısı, nihayet kocaman.. çocuklu- ğumda bana uçsuz bucaksız gelen çarşısı.... Gav- ril'in fınnı, bende yumurtacı, ötede, seyyarsatıcılar... Seyyar satıcıların geçiş saatleri var: Sütçü sabah- leyin geçiyor. Kastamonulu çıracı, öğleye doğru. Ak- şamüstu göçmen muhallebici. Akşam iyice yaklaş- tı mı, yoğurtçu. Eser Tutel sayısız aynntıyı tek tek işleyerek, sem- ti yeniden o yıllarda yaşatıyor. llkokulu, eski eczane- ler, Tünel, elbette Beyoğlu sinemalan. Sıcak, içli bir krtap. Yaşı tutanlar nice anılanna kavuşacaklar; o günlerin semtını bilmeyenler, şehrin bu ilginç köşe- sinin tarihe kanşan hayatını kavrayacaklar. Semtler üzerine bu soy çalışmalannın çoğalması, bu kentteki son kültür hazinelerinin korunabileceği- ne ilişkin bir umut. Takvimde tz Bırakan: "Fakat bu kahkahanın sesinde öyle bir akis, ona vücut veren dudaklarda öyle çarpmtılar, ıspazmoz- lar, çehrede öyle manalar vardırkiye 'sigösterir." Re- şat Nuri Güntekin, "Elem ve Istırabın Ifadesi", 1919. Oslo'da Munch'un günışığına çıkmamış tabloları sepgîleniyor • Kültür Servisi- Oslo'da Edward Munch'un gün ışığına çıkmamış tabloları sergileniyor. Kentin Ekely semtinde bulunan Munch'un evi 1960'h yıllarda yıkılmıştt; ancak bitişiğindekı kış atölyesine dokunulmamıştı. Şubat ayına dek sürecek olan "Munch ve Ekely" adlı sergide sanatçının bugüne dek sergılenmemiş bazı tablolan da ilk kez sanatseverJere sunulacak. Munch'un ternalan arasında kendi evi. kış atölyesi ve çevre geniş yer tutuyor. Munch'un evinin yıkılması büyük protestolara yol açmıştı. Sanatçının hayranlan müze halıne getirilen kış atölyesini gezebilecekler. Jötıret bin fenomen îıaline geldi' • Kültür SCT>İSÎ- Ünlü ABD'li yönetmen Vvbody Allen'ın son filmi 'Celebrity'. geçen günlerde Paris'te düzenlenen bir geceyle Fransız kamuoyuna tanıtıidı. Filmini, şöhret olgusunun son yıllarda bir fenomen haline gelmesi üzerine odaklanan bir yapım olarak nitelendiren Allen, tüm ülkenin şov sektörüne odaklandığını, herkesi -avukatlan, rahipleri. doktorlan, hatta magaza sahiplerini- televizyon ekranlannda görmenin mümkün olduğunu söyledi. Yönetmenin 1930'lardabircaz müzisyeninin yaşammı konu alan ve baş rollerinde Sean Penn ve Uma Thurman'm oynadığı son filmi de tamamlanma aşamasına geldi. Truva Ödiilleri sahiplerini buluyor • Kültür Servisi-Truva Folklor Araştırmalan Demeğı'nin çağdaş halk kültürünün oluşturulmasına katkıda bulunan sanatçı ve bilim adamlanna verdıği ödülleraçıklandı. 28 Aralık Pazartesi günü saat 20.30'da Harbiye'deki KenterTiyatrosu'nda yapılacak olan ödül töreninde Cemal Kutay, Zülfü Livaneli, Mehmet Başaran. Seyit Ali Ak. Muhsine Heliraoğlu Yavuz, Sabahat Akkiraz, Şinasi Onal, tbrahim Balaban. Tank Akan. Gülten Akın. Mehmet Akan ve Çelik Gülersoy'a ödülleri verilecek. Tören öncesınde Truva Folklor Araştırmalan Derneği 'Toprağın ve Emeğin Türküsü' adlı gösterisini sahneleyecek, dia gösterileri sunulacak, türküler söylenecek ve şiirler okunacak.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle