16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 9 KASIM 1998 PAZARTI HABERLER operasyonu • KOCAELİ (AA) Kocaeli'de, örgütlü çete oluşturduklan belırlenen 11 kışi yakalandı. Kocaeli Emniyet Müdürü Erdınç Sanalp, Asayiş Şubesi'ne bağlı ekiplerce. İzmit'te şüphe üzerine durdurulan ve içınde 4 kişının bulunduğu otomobildekı şahıslardan Halim Kasal'm, alacak- verecek ılişkısı yüzünden beraberindekı 3 kışı tarafindan dövülerek darp edıldiğinın anlaşıldıgını söyledi. Bu kişılerin ifadeleri doğrultusunda. 8 kişini daha Kocaeli ve çevre illerde yakalandığını belirten Sanalp, saruklann sorgulamalannda, "Suç işlemek amacıyla organize çete oluşturmak, yasadışı yollardan çek-senet tahsilatı yapmak, zorla haraç almak, adam kaçırmak. tehdit, sahte pasaport düzenlemek ve uyuşturucu kullanma" olaylanna kanştıklannın anlaşıldıgını bildirdi. Bu kişilerin arasmda Sedat Peker ile bağlantısı olanlann da bulunabileceği belirtilirken 8 kişinin daha arandığı açıklandı. Aksu'dan Baykal'a eleştini • tstanbul Haber Servisi - FP Genel Başkan Yardımcısı Abdülkadir Aksu. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın, elinde hükümeti zor durumda bırakacak belge ve dosya olduğunu söylemesine rağmen, birtakım hesaplarla bunl.an açıklamayarak hükümete şantaj yaptığını öne sürdü. FP Genel Başkanlıgi Halkla Ilişkiler Başkanlığı Bölge Eğıtim Toplantısı'na katılan Aksu, hükümetin yanlış yolda olduğunu bildiği h'alde destek verenlenn "ikjyüzlü" olduğunu söyleyerek "Sayın Baykal'ın Meclis'teki oylamalarda kuzu kuzu her denileni yapması, bu hükümetin ülkeye daha fazla zarar v ermesine y ardımcı olması, elbette' utanç verici ikiyüzlülüktür" dedi. 100 mîlyarlık uyuşturucu • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ankara'nın Elmadağ ilçesınde yapılan uyuşturucu operasyonunda bır kışi, piyasa degeri yaklaşık 100 mılyar lıra olan 656 gram esrarla yakalandı. CHP'ye katmm • tSKENDERUN (Cumhuriyet) - Aralannda DSP'lilenn bulunduğu yaklaşık 200 kişi düzenlenen törenle CHP'ye geçti. Fer Düğün Salonu'nda önceki gün yapılan katılım töreninde konuşan CHP Iskenderun tlçe Başkanı Ismet Devrim, katılımı tabanda bütünleşme olarak nıtelendirirken DSP'de çok emeklen bulunduğunu kaydeden eski DSP Belen llçe Başkanı Fevzi Yüksel "Bu emeğimizi hiçe sayan Ecevit'e hakkımız haram olsun" dedi. Milletvekıli Fuat Çay ise katılımlar ile örgûtün şaha kalktığını Söyledı. Mevsimlik işçiler • KAYSERİ (AA) - Işten »{ricanlışlannı protesto .- fmacıyla açlık grevi başlatan Köy Hizmetleri Kayseri Bölge Müdürlüğü'ne bağlı işyerlerinde çalışan yaklaşık 2 bin 456 me\ sımlık işçi, önceki akşam açlık grevlerine son verdi. Yol-tş Sendikası 2 No'lu Kayseri Şubesi Genel Sekreten Naci Beyhun, Türk-lş Genel Başkanı BayTam Meral ile yaptıklan görüşmede. Meral'in soruna çözüm bulmak için yoğun çalışma içinde olduğunu ve işçilerin açlık grevıne son vermelerini istediğini bildirdi. Türk-tş Genel Başkanı BayTam Meral'in, sendika başkanlan ile bugün Ankara'da bır toplantı yapacağını ve hükümet yetkilileri ile görüşeceğını belirten Beyhun, görüşmelerden çıkacak sonuca göre hareket edileceğını söyledi. Devlet Bakanı Hikmet Sami Türk ise Trabzon'da yaptığı açıklamada. mevsimlik işçiler ıçın en uygun çözümü bulma çabasında oldukJannı belırtti. Diyanet Işleri Başkanı: îslama en uygun yönetim şekli cumhuriyet Yılmaz: Kaplancılar şarlatan\CETtN GÜR "Kara ses" olarak kamuoyunda tanınan ve yaklaşık 20 yıldır Almanya ve Avrupa ülkelerinde dini istismar ederek yıkıcı faaliyetler gösteren Kaplancılar üzerine Diyanet Işleri Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz'la görüştük. Kaplancılan şarlatan olarak değerlendiren Yılmaz, ilginç açıklamalarda bulundu. - Sayın Mehmet Nuri Yılmaz, Kaplancılar uzun zanıandu* F. Alnıanya'da eylemlerini sürdürüyorlar. Hem de bu çahşmalan >etkililerin gözünün önünde açıkça yapıyoriar. Öte yandan da Müslümanlaruı güvendiği merkezi Köln'de olan Diyanet tşleri Türk İslam Birliği (DİTÎB) var. Burada 700'ün üzerinde camisiyle, 440 din görevlisiyle, her konsoloslukta görev yapan din ataşeleriyle. bunlann üstünde Din Hizmetleri Müşav iri olan güçlü bir teşkilat. Böyle bir ortamda DİTİB bunlara karşı çalışmalannda yetersiz mi kalryor? - Mücadele ediyor, onda şüphe yok, bizim görevlilerimiz olmazsa belki daha vahim olaylar meydana gelecektir. Sizin de ifade ettığiniz gibi bızim görevliler birçok dernekleri kendılerine bağlamış bulunuyorlar. En çok cemaati olan Diyanet Işleri Türk İslam Birliği'dir. 700'ün üzerinde dernek bize bağlı. Onlar ve diger islam kuruluşlan azınlıktalar. Birliği, bütünlüğü de bizim görevlilerimiz sağlıyorlar. Ancak az da olsa her toplumda olduğu gibi böyleleri İslam toplumunda da bulunuyor. Bunlann yaptığı çılgınlıktan başka bir şey değil. Dinle lslamla bağdaşır hareketler değil. Düşük ölçüde cehaletten kaynaklanıyor. - Din görevlileri bu konularda camilerde cemaate uyancı nitelikte açıklamalar yapıyorlar mı? - Gayet tabii. Cemaatin, bu tür insanlann yanında yer almaması için, özellikle samimi dindar insanlann yer almamalan için azami gayret gösteriliyor. - Kaplancılann ve bu tür adamlann sesi daha çok çıkınca çoğu vatandaşlarunız şunu soruyor: "Diyanet Işleri Başkanlığımız ya da Diyanet Işleri Teşkilatımız nerede? Bunlar ortalıkta cirit atıyor." - Onlar şarlatan insanlar. O seviyeye, onlann seviyesine bizim görevlilerimiz inmez. Ama yanlış yolda olduklannı her vesilede anlatıyorlar. Cemaat çoğunlukla onlara ıltifat etmiyor. Sayılannı toplasanız bini geçmiyor. - Avrupa'da yaşayan insanlanmıza bu konuda ne gibi önerileriniz var? - Avrupa'da yaşayan \ atandaşlanmızın bunlara ılgi göstermemelerini istiyoruz. Zaten de sağduyulu insanlar bunlara ilgi göstermiyor. Bir defa tslam dini banş dini, dostluk dini, kardeşlik dini. Böyle şiddetin, kan dökmenin dinde yeri yok. Biz her vesileyle söylüyonız, dinimizin adı îslam. İslam banş demektir. Bunlar dini terimleri yanlış yorumluyorlar. Derin dini bilgileri olmadığı için slogan haline getiriyorlar, dini ideoloji haline getirmek istiyorlar. Sıkıntının kaynağı da bu. - Bfldiğüıiz gibi Kaplancılar daha önce Anadolu Federe tslam DevtetTni kurduiar. Ardından da C. Kaplan kendini halife ilan etti. Halifelik babadan oğula geçti. Bunlann iddialan. mutlaka tslam de\leti olmak. halifesi olmayan bir ülkede İslamiyet yaşanmaz gibi görüşler ileri sürüyorlar. Kimi insanlanmız sizin de belirttiğiniz gibi İslamiyeti iyi bihnedikleri için bu propagandalara kanıyoriar. Bu konuda ne dersiniz? - Şimdı tabii, devlet bir tüzel kişiliktir, bir şahsiyettir. Devletin dini olmaz. Yani islam gayri Islami olmaz. Çünkü o devletin içinde de her türlü unsur vardır. Değil mi? -Evet! - Inanmışı da vardır, inanmamışı da vardır. Onun için biraz dıkkat ederseniz tarih boyunca Osmanlı devleti, Emevi devleti, Abbasi devleti gelmiş. Hiç islam devleti ismi kullanılmamış. O bir hükmü şahsiyettir. Halifelik bizim inancımıza göre lslamın ashndan değildir. Ancak Iran Şiileri halifeliği dinin aslından saymışlardır. Onlara göre hac, zekât, namaz, Aİlah'a inanmak ne A lmanya'da A birliği, - * A bütünlüğü de bizim görevlilerimiz sağlıyorlar. Ancak az da olsa her toplumda olduğu gibi böyleleri islam toplumunda da bulunuyor. Bunlann yaptığı dinle, lslamla bağdaşır hareketler desil. ise bir halifenin atanması da o kadar önemlidir. Daha çok halife adına "tmam" diyorlar. 12 Imam fikri var onlarda. Fakat İslam âlimlerine ve islam bilginlerine göre bu halifelik meselesi dinin aslından değildir. Sonra Yavuz Suhan Selim'e kadar Osmanh'da halifelik yoktu. O zaman, yani ondan önce Müslümanlık yok muydu? Islami halifeliğe bağlamak yanlıştır. Dört halife vardı. Halife demek birbirinin yerine seçilen insan anlamına geliyor. Arapça bir kelime. Peygamber, yerine aday göstermemiş. Zaten gösterseydi vefatından sonra çekişmeler, kavgalar olmazdı. Peygamber buyruğuna herkes itaat ederdi. Bir ne\i cumhuri idare vardı. Onun için idare yönetiminin seçimleri içerisinde îslama en uygunu da cumhuriyettır. Cumhuriyetin kalkmasıyla istibdat devri başladı. tslam dünyası geriye gitti. Bu da yine tarihi bir gerçektir. Onun için hilafet dinin aslından. temelinden değildir. - Bunlar vergi adı altında cemaatten para topluyorlar. İnsanlann dini duygulannı sömürerek fıtre ve zekât alıyorlar. Bu tür kuruluşlara fitre, zekât verilir mi? - Verilmez! Devlete karşı gelmek için, insanlan parçalamak, bölmek için zekât vermek bir nevi fıtneye sebebiyet vermektir. Dinimizde fıtne, adam öldürmekten daha ağır bir günahtır. Bunlar da fıtne çıkanyorlar. Desteklememek lazım. Sonra gayrimüslim ülkede halifeliğini ilan ediyor. Bu çılgınlık. Bir başkasının ülkesinde, hem de islam olmayan bir ülkede, Kuran'da var gerçi. Ama kalkıyor adam, "ben halifeyim" diyor. Halife demek devlet başkanı demektir Burada bazı vatandaşlar, dernekler, bunlar sağduyulu insanlar değil, aldanıyorlar. Buna gülmek lazım. - 1985 yıhnda Diyanet Almanya'da teşküatlanmaya başladı. Almanva'va en geç gelen tslam kuruiuşu okiu. Ondan önce Türkiye'deki İslami akunlar Almanya'da çalışmalannı sürdürüyorlardL Bu geç geliş de bunlann bu boyutta örgütknmelerine neden olmuş olabUir mi? - Evet, doğru, sebep o. 1960'ta işçilerimiz Almanya'ya gitmeye başladılar. O zaman birçok cemaat camiler açtı. Diyanet yoktu, kadro da verilmiyordu, gönderilmiyordu. Cemaatler tamamen kökleştikten sonra bunun farkına vanldı ve din görevlileri gönderilmeye başlandı. Ama çok geç kalındı. Şu anda da orada hiçbir boşluk olmaması gerekir. Bir camiye kadro lazımsa verilmesi lazım. Boşluk olduğu takdirde bu tür insanlar yararlanıyorlar. - Gelişen bu olaylardan sonra Diyanet yurtdışında yeni bir çalışma yapacak - mı? - Gayet tabii. Zaten var bizim çalışmalanmız. Konferanslar veriliyor, sempozyumlar düzenleniyor, aydınlatma ekipleri göndenliyor. Yurtdışı boş bırakılmıyor. - DİTİB'in çok kalabalık olan cemaat tabanı Kaplancılar ve birtakım kuruluşlar için çekici oluyor. En güçlü Diyanet teşkilaü. - Evet. - Kaplancılar, Diyanet'e bağlı camilerde görev yapan hocalann arkasında namaz küınmayacağmı ileri sürüyorlar. Bu konuda neler söylersiniz? Bu ne demek? - Hiçbir ilmi dayanağı yok. Neden, devletin yanında yer aldıklan için. Devletin görevlendirdiği insanlar olduklan için onlara göre bunlan zaten Müslüman da saymıyorlar. Bunlann durumu islam tarihindeki Haricilere benziyor. Biliyorsunz, Hariciler istediklerini ideoloji haline getirdiler. - Kaplancüara, tslamiyet dışı bir hareket diyebilir miyiz? - Gayet tabii. Islami onlar hiç anlamamış. Dini bir ideoloji haline getiriyorlar. Bunlar fetva vermeye yetkili değil. Çünkü o işin ehli değiller. Halifelik, Hz. Aü ile sona ermiştir. 4 halifelikle birlikte bitmiştir. Sonra saltanat gelmiştir. Ondan sonra da halifelik siyasi bir etken haline gelmiştir. Bunu böyle kabul etmek lazım. - Almanya'da Diyanet dışındaki cami hocalannın sayısı ne kadar? - Onlan, ataşelerimiz, müşavirliklerimiz biliyor, ama bizim burada bir kayıtlan yok. Şimdi tespit etmek de mümkün değil. Bazen de buralardan ehli olmayan insanlar çıkıp gidiyorlar. - Ahnanya ve Avrupa'da Kaplancüar dışuıda gruplar, kuruluşlar var. Kaplancüara yakın düşünceleri olanlar var, olmayanlar var. Bunlar konusunda düşünceleriniz neler? - Doğrudur, var. Özellikle Almanya'da bu cami dernekleri çok önem arzediyor. Derneği ele geçiren aynı zamanda caminin büfesini, dükkânını işletiyor, gelirine de el koyuyor. Bu nedenle dernek seçimlerinde kıyasıya mücadele veriliyor. nlar şarlatan insanlar. O seviyeye, onlann seviyesine bizim görevlilerimiz inmez. Ama yanlış yolda olduklannı her vesilede anlatıyorlar. Cemaat çoğunlukla % onlara iltifat etmiyor. Sayılannı toplasanız bini . geçmiyor. Cami bir nevi ticarete alet ediliyor. Aynca siyaset de var. Bunlan biz devamlı görevlilerimize, halkı aydınlatmalan için telkin ediyoruz. Ama siyasetle menfaat işin içine girince o vatandaşlan da koparmak zor oluyor. Burada kadro vermek gerekiyor. Camilerin büyük bir kısmına kadro verebilsek önemli ölçüde onlann etkenliği azalmış olacaktır. Zaten bizim olmadığımız yerde sanki devlet de yok. Türkiye Cumhuriyeti devleti yok. Bir yerde bir görevlimiz varsa orada devlet de vardır, hükümet de vardır, Diyanet de vardır tşte biz de bunun için gayret gösteriyoruz. Avrupa'da 225 kadroya ihtiyacımız var. - Avrupa'da tüm kadrolannız ne kadar? - Bine yakın, dokuz yüz küsür. Erzincan Valisi Recep Yazıcıoğlu: Kamu malmm talanı yöntem değiştirdi 'Bürokrat rantiyeden pay abyor' EVİIS GÖKTAŞ ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu)-Erzincan Valisi Recep Ya- ncıoğlu. Türkiye'de idari ve siya- si yozlaşmanın had safhaya eriş- tiğini belirterek "Osmanh'da zengin olan halk değil, sadrazam- lar ve yüksek yöneticilerdi. Rüş- vet \e haksız kazançla. halkın so- yuünasuıdan kaynaklanan astro- nomik rantlar. geçmişte olduğu gibi günümüzün de bir gerçeği- dir"dedi. Bürokratik çürümenin dibe vurduğunu vurgulayan Ya- zıcıoğlu; bakanlann "siyasipar- ti il başkanlannın enırinde oldu- ğunu \e yerel politikacılann sek- retaryası olarak çahştıklaruu" söyledi. Yazıcıoğlu, sorulanmıza ver- diği yanıtta. Osmanlı dönemin- de olduğu gibi günümüzde de rüşvetin yaygın ve zenginliğin kaynağını oluşturduğunu kay- detti. Yazıcıoğlu, şu değerlendir- meyi yaptı: -Rahmedi Turgut Özal'ın' Be- nim memurum işini bilir' sözü ne demektir? Çeteler, silah ve uyuşturucu kaçakçüığı, astrono- mik fiyada ahnan ihaleler, şişiril- miş istihkakJar, kayıt dışı para, bürokraside büvük oranda var- dır. Değişen bir şey yok. Vakıf müessesesi hayn gaye ile var ol- du, ancak devletin el koymasın- dan korkan rantiyeci,yönetici sı- nıfbu formülü sonunakadar kul- landı. Bugün vakıf kurarak dev- letin imkânlannı transfer eden uygulamalar dünden çok farkh değildir. Yargıtay Başkanı'nm 'Cüzdanımızla vicdanımız ara- sında sıkıştık' sözü neyi anımsa- tıyor? Köşeyi dönmedışında hiç- bir değer tanunayan vahşi kapi- taliznıi yeniden var ettik. Prestij parada, utançhk fukaraJıktadır. Tarihteki çürümeden ne farkuhk var? Valisi. kadast,vuyvodası,aya- nı ve her çeşit yöneticisi ile zengin olan dünün bürokrati bugün çok mu iyi haldedir? Bugün bir kısım bürokrat, rantiyeye, sermayeye sağladığı imkândan doğrudan değil, artık dolay lı yönden nema- lanmaktadır. Fark budur. Kamu Balıkesir'in kara sesi sustu COŞKUNYAMAN BALIKESİR - Balıkesir'de irticai yayınlan ile tepki çeken "Karesi T V , eski ve yeni sahipleri mahkemelik olunca yayuılannı durdurdu. Karcsi TV'nin ilk sahibi, SHP eski milletvekili adayı Prof. Dr. Yılmaz Özbay, üç yıl önce 85 bin dolar karşıhğında Şükrü ve tsmail Yurdakök'e sattığı televizyonun parası ödenmeyince televizyonu geri almak istedi. Bunun üzerine Yurdakökler hisse senetlerini devretmeyi kabul ettiler. Ancak devir teslim isjemi yapılmasına karşın kamuoyunda "kara ses" olarak anılan Yurdakökler son anda ödemeden vazgeçince Özbay da ihtiyati tedbir karan aldırdı. lcra memurlannea yayın araçlan ve teknik donanımına el konan Karesi TV'nin yayınlan durduruldu. Karesi TV ile birlikte Karesi Radyo'nun yaymlan da kesildi. Avukatlan ve icra memurlanyla Karesi TV'ye gelen Prof. Dr. Yılmaz Özbay, televizyonu Yurdakökler'e 15 Şubat 1996'da 85 bin dolara sattıklannı belirterek şunlan söyledi: 'Tİç yü içinde ancak 5 bin dolar para alabildik. Karesi TVnin yayın politikasındaki aykınlıklan da göz önüne alarak televizyonu geri alnıayı önerdik. Karesi TV Yönetim Kurulu da 14 Eldrn 1998'de düzenlenen bir sözleşme ile hisse senetlerini bize devretme karan akk Anlaşmaya göre 1 Kasnn'da bize dev redeceklerdL Ancak tarih gektiğmde 'Biz sanştan vazgeçük' dediler. Uzlaşmazhk çıktı. Olay, savcıhğa intikal etti. Ben de avukatiannı aracıhğıyla Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi'ne basvurdum. Mahkeme dosyayı Düirkişiye gönderdi. Sonuçta ihtiyati tedbir karan cıku. Yönetime el koyma olayı mahkeme sonuna bırakıkİL Zaten usul de bu. Şimdiakbilirkişininbeliriediği cihazlara. yediemine teslim edilmek üzere el konuMu. Aruk mahkeme karannı bekleyw»ğiz.'' malının talanı günümüzde kıs- men yöntem değJştirmiştir''. Türkiye'de bürokratik çürü- menin dibe vurduğunu söyleyen Yazıcıoğlu, "Bu çürüme ve dibe vurma, kendi doğuşunu ve diri- lişini bünyesinde saklamaktadu". Bu bir süreçtir. Temiz eller, şeffaf ve demokratik yönetim, bu en- kazm üzerine kurulacakör. Bunu da halk yapacaktir. Çünkü her şeyi devlet değU, halk vapar" de- di. Yazıcıoğlu, bürokrasideki bu çürümüşlüğün, bölük pörçük dü- zenlemeler ve cımbızlama yak- laşımlarla düzeltilemeyecegini, ancak köklü bir reform yapma- nın da mümkün olamayacağını savundu. Bugünkü bürokrasi ve hiyerarşinin en üst noktasında bakanlann yer aldığına dikkat çeken Yazıcıoğlu, bakanlann ise siyasi parti il başkanlannın em- rinde olduğunu ve yerel politi- kacılann sekretaryası olarak gö- rev yaptıklannı belirtti. Yazıcı- oğlu, tüm tayinler ve terfilerin politik endişelerle yapıldığını, büyük bir sorumsuzluk içinde hukuk dışı cereyan eden idari iş- lemlerin mahkemelerce bozul- duğunu, ancak mahkeme karar- lannın uygulanmadığmı söyledi. BİZ BİZE ERDAL ATABEK Atatürk: Bîr Deha Oykusu "Deha"y\ erişilmez kılan nedir? "Çokzeki" ile "dâhi" arasmda ne fark vardır'; Atatürk '"dâhi" miydi, yoksa şanslı mı? Atatürk'ü koşullar mı yarattı? Koşullan AtatC mü değiştirdi? Atatürk olmasaydı Kurtuluş Savaşı gene kaz nılabilir miydi? Atatürk olmasaydı "cumhuriyet" ilan edilir mi di? Bu soruları Atatürk'e tapınmak için değil, At türk'ü anlamak için sormalıyız. Atatürk'ün en ist mediği tutum, onu kutsallaştırmaktı. Atatürk h( "kendisinin anlaşılmasını", "yüzünü görmenin d ğil, fjkirierini anlamanın onu anlamak olduğunı söylemiştir. "Atatürk bir dâhi miydi" sorusunu yanıtlama yız. Onu anlamanın doğru yolu budur. Atatürk bir düşünürdü: "Düşünür" (felsefeci) olmak her dehanın ilk kı şuludur. Düşünmek, hayatı ve dünyayı sorgul; mak, neyin neden öyle olduğunu anlamak bir düı ya görüşü kazanmak demektir. İyi incelendiği zı man Atatürk'ün gençlik yıllarından başlayarak hi yatının sonuna kadar canlı tuttuğu, geliştirdtği t düşünce sistemi vardır. Gerçekleştirdiği devrimlı rin hepsi de tutarlı bir dünya görüşünün ürünüdi Düşüncesinin temeline "bilimsel gerçekleri" ko; ması onun hep doğrulan aradığının belirgin işan tidir. Dogmalar yerine akılcılık (rasyonalizm) ilk« lerini koymayı böyle başarmıştır. Atatürk bir politisyendi: Atatürk politikacı değildi, politika teorisyeniyc Dünya görüşünün üzerine sağlam bir politika tt orisi kurmayı başarmıştır. Bu da, "insan uygariığ nın ilkeleri üzerine oturmuş, günün gelişmesiı yakalayan bir Türkiye" idi. "Çağdaş uygariık" h« defi budur. Hedefini oturttuğu temel, Avrupa'nı aydınlanma felsefesiyle anlam kazanan Rönesan ilkeleriydi. Bilinmez güçlerin yerine insan aklını, ir san iradesini koyan yeni ilkeler; Atatürk, felsefes nin üstüne bu politik yapıyı temellendirdi ve hed« yaptı. Atatürk bir strateji ustasrydı: "Strateji" eski Yunan kökenli bir sözcük. "Ordt yu gütmek" anlamına geliyor. Daha geniş anlamıy la "güçleri yönetecek yollan bulmak" demek. Iş te, gerçek dehalann temel özelliği budur. Ister b matematik dehası, ister müzik dehası olsun, rw dâhi, "elindeki güçleri doğru yönetme sanatı "nı bı lerek başanya ulaşır. Atatürk'ün büyük strateji us talığı, "neyi, ne zaman, kimlerie, nerede, nasıl v> neden "yapacağını bilmesidir. Bu biliş, "sırayakoy ma, doğru ölçümleme, doğru zamanlama, bek lenmedik değişikliklere hazır olma, her değişikli, için seçenek üretme, karannı güçlü bir iradeyle yö , netme "• yetisini oluşturur. Çevresinde bu denli de haya ulaşmış birisi görülmemektedir. Atatürk'üı olaylara doğru tanı koyma, sorunlan kavrama, n< zaman harekete geçilmesi gerektiğini sezme, ha rekete geçtiği zaman engel tanımama özellikleı çok belirgindir. Kazandıklannı hep böyle kazan mıştır. Atatürk taktikierinde ana stratejisinden şaşmamıştır: Kazandığı savaşlardan sonra nerede duracağı nı bilmesi, sınırian büyük bir gerçeklikle çizmesi hemen sonrasında banş istemesi olağanüstü ka rarlardır. Cumhuriyet'in ilanı başlı başına incelen mesi gereken büyük bir olgudur. Yazı devrimi, kı- yafet devrimi, eğitim devrimi, tarih çahşmalan, di devrimi, tarihten güç alan büyük bir kültürü kur manın, geliştirmenin dehaya özgü başanlandır. Sı- rasında beklemiş, sırasında durmuş, sırasındj çevresindekileri şaşırtacak denli susmuş, ama sı- rası geldiği zaman da kimsenin erişemediği biı hızla hareket etmeyi başarmıştır. Onda değişiklik- ler olduğunu sananlar hep yanılmışlardır. Atatürk en güç durumlarda bile "bağımsızlık" ve "Cumhu- riyet'' hedeflerini hep önde tutmuştur. Büyük sa- vaşların, büyük kararların içinde en güvendiği ki- şinin ismet inönü olması doğru bir seçim yaptı- ğını göstermektedir. Cumhuriyet, büyük birekibir değil, çok küçük bir çekirdek gücün eseridir. Ams o küçük çekirdeğin içinde Atatürk gibi bir deha. İnönü gibi bir uzun hedefler stratejisti vardır. Atatürk, sabır, irade ve kararlılık kahramanıdır Akıllı sabır ancak gerçek kahramanlann özeili- ğidir. Güçlü irade, ancak büyük kahramanlann özel- liğidir. Sarsılmaz kararlılık, büyük kahramanlann özel- liğidir. Bu üç özellik aynı zamanda "lider" özellikleridir. SONUÇ: Atatürk, "düşünür, politisyen, stratejist, taktis- yen, duygulannın yöneticisi" olarak gerçek bir dâhidir. Her dâhi lider değildir, Atatürk aynı za- manda büyük bir liderdir. Duygulannın yönetimin- de ulaşılması güç bir kahramandır. Koşullann Atatürk'ün yetişmesinde, başarısın- da elbette payı olmuştur ama asıl koşullan değiş- tiren Atatürk'ün dehasının gücüdür. Atatürk olma- saydı Kurtuluş Savaşı kazanılabilir miydi, bunu as- kerlik uzmanları yanıtlayabilir ama Cumhuriyet ku- rulamazdı. Atatürk'ün aklındaki Cumhuriyet'in ta- rihi 29 Ekim 1923'ten yıllarca yıllarca öncedir. A- ma işte o büyük dâhi, bunu gerçekleştirmek için yıllarca beklemiş, sabretmiş, çalışmış, düşündük- lerini de sonunda gerçekleştirmiştir. Bunu bilmemiz gerekiyor. Bilmemiz gereken bir gerçek daha, günümüz koşullannda yetişen bir dâhinin neleri yapmak isteyeceğidir. Belki düşün- memiz gereken önemli konulardan birisi de budur. Başka Türkiye Yok Haydi Fidan Dikelim ORMAN BAKA\LIĞI AĞAÇLANDIRMA VE EROZYON KONTROLÜ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Kadın Sağlığı ve Aile Planlaması) Hizmet Sistemi Bilgi Hattı: 212 - 257 06 46
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle