22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
i K/VSIM 1998 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER SES'in cezaevi raporuna göre tutuklulann yüzde 29'u mide, yüzde 18'i akciğer hastası koşuDarı çokkötirIstanbul Haber Servisi - Türkiye'nin çeşitli illerinde- ki 34 cezaevınde toplam 780 tutuklu ve hükümlü üze- rinde yapılan bir araştırmaya göre, mahkûmlann yüzde 29'unun mıde. yüzde 18'inin ciğer, yüzde I8'inın üri- mer sistem, yüzde 10'unun romatizma, yüzde I3.5'nin travma, yüzde 15'inin de bel sorunlan olduğu belirlen- di. Tüm bu sağlık sorunlannın gözaltı sürecinden ve ce- zaev indeki sağlıksız yaşam koşullanndan kaynaklandı- ğı belirtildi. Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçıleri Sendikası (SES) Aksaray Şube Başkanı Songül Be>dilli cezaevlerindeki sağlık koşullanyla ilgili yazılı bir açıklama yaptı. Bey- dilli, bir ülkenin cezaevlerinin demokrasinin aynası ol- duğunu vurgulayarak, tutuklu ve hükümliilerin.fiziki, psikolojik sağhklannın korunmasının devletin görevi olduğunukaydetti. Songül Beydilli'nıncezaevleriyle il- gili verdigi rakamlar şöyle: "564 cezaevi 25 bin 509 tu- tuklu, 37 bin 882 hükümlü. toplam 63 bin 391 kişi. 9 bin 106'sı siyasi. 54 bin 885'i adli suçlu, 2 bin 58'i çocuk, bun- lardan 30'u siyasi, sol görüşlü siyasi 8 bin 371, sağ görüş- lü 709, 1996-98 yıllan arasında tedavileri yapdmadjğı için öien tutuklu sayisı 44." Uluslararası anlaşmalara konulan imza gereğı tutuk- lu ve hükümlülerin tedavi hakkı oldugunun altmı çLzen Beydillı, Türkiye'deki cezaevi koşullannın son derece sağlıksız olduğunu vurguladı. Beydilli açıklamasmda şu görüşlere yer verdı. "Cezaevlerindeki fiziki yetersizlik- ler böylesine ortadayken, bir de 'hücre tıpı' uygulamas ile, iyke sağfaksız insani ilişkileri ve fiziksel aktiviteyi ta- mamen ortadan kaldıran. psikolojik çöküntüye neden olacak bir uyguiama kabul edilemez. Biz sağbk emekçi- leri cezaevlerinde yaşanan olaylan. sağhksız vaşam ko- şuUarau, hak gasplaruu ve saldınlan kabul edilemez bu- İuyor, tüm kamuoyunu duyariı olmaya çağınyoruz." ADANA (Cumhuriyet Bürosu) - Ceyhan E Tıpi Cezaev i'nde 19 Ekım'de meydana gelen ve çok sayıda tutuklu. hükümlü ile askerin yaralanmasına ne- den olan gergınlığin çözümü ıçin göz- ler Ankara'ya çevrildi.4'er kişilik hüc- relerde bulunan tutuklu ve hükümlüler- den bazılan hücrelerin kapılartnı kıra- rak eylemlerini sürdürürken Ceyhan Cumhuriyet Başsavcısı Ibrahim Özde- mir, sorunun çözümü üzere temaslar- da bulunmak için Ankara'ya gıttı . Ceyhan Cezaevi'ndeki olaylann ar- dmdan diyaloğu koparan cezaev i yöne- timiyle tutuklu ve hükümlüler arasın- da anlaşma umudu doğdu. Avukat Mustafa Çinkılıç, Cezaevi Müdürü Ra- mazan Kılıçkaya ve bir tutuklu ile yap- tığı görüşmede Başsavcı îbrahim Öz- demir'in sorunlan çözmek için Anka- ra'ya gittiğini belirttilderini kaydede- rek şunlan söyledi: "Başsavcı dönene kadar herhangi bir gelişme olacagını sanmıvorum. Tu- tuklu ve hükümlülerşimdi Ankara'dan geieceksonucu beklivorlar. Kendüerine bilgi verilmemesi dunımunda yine ka- pılan kıracaklannı söv lüvorlar. Bunun dışında İHD. tutuklu ve hükümlü aile- leri ile baro yetkililerinden oluşan bir heyet de cezaevi yönetimiyle görüşme girişimlerini sürdürüyor." Ferzan Citici Teker'e ayncalık tanınmadı' İstan- bul Haber Servisi - Istanbul Cumhuri- yet Baş- savcısı Ferzan Çitici, •'Bayram- paşa Cezaevi'nde kalan Se- Jat Peker"e ayncalık tanın- dığına" yönelik haberlerın doğru olmadığını söyledi. Citici. "Cezaevimizde oda sistemi bulunmadığı için hiç- bir hükümlü ve tutuklunun müstakil ve özel odası yok- tur. Ismi geçen kişi 60 kişilik koğuşta kalmaktadır" dedı. Çitıcı dün Istanbul Adli- yesi'nde göre\ yapan gaze- tecileri ziyaret etti. Ziyareti sırasında Peker'in özel mu- amele gördüğü şeklındeki haberlere açıklık getiren Çi- tıci, "Haberter doğru değü" dedi. Cezaevındeki tutuklu ve hükümlüler arasında fark- lılık olmadığını belirten Çı- tici. "Bayrampaşa'da üç tip cezaevi var. Özel Tıp, Terör Bölümü ve Adli Bölüm. 1400 kişi kapasiteli bu cezaevieriıj- de halen 3 bin 351 kişi bulun- makta. Koğuşlar 50-100 ara- sında tutuklu banndırmak- ta" dedı. Çitıcı, tutuklulara cezaevlerinde istenen sevi- yede gıda \ erilemediğinden. Adalet Bakanlığı'nın genel- gelerine göre, yakınlan ya da hayırseverler tarafından, sa- kınca görülmeyen yiyecek ve giyeceklerin venlebildı- ğine dikkat çekti. Yeterli ol- madığı için buzdolabı gibi demirbaşlann da dışarıdan alındığını kaydeden Çitici şöyle devam etti: "Mevcudu 1240 olan Özel Tıp Cezaevi'nde 76 buzdola- bı, 104 televizyon ve 16 mü- zikseti, 1700 mevcutlu Kapa- lı Cezaevi'nde 101 buzdolabi, 11 çamaşır, 4 bulaşık maki- nesi 45 televizyon, 5 müak seti bulunmaktadır. Bunun dışında bazı koğuşiarda kü- tüphane ve akvaryum var. Hiçbir hükümlü ve tutuklu- nun müstakil ve özel odası yoktur. Herkesin aynı koğu- şu, koridoru, havalandırma- vı ve görüş kabinini kuüan- ma mecburiyeti var." Çitici, Peker'in de koğu- şu dahil bazı koğuşlann fo- toğraflannı basına gösterdı. Haberlerde. cezaevine Türk bayrağı asılmadığı iddiası- nın da bulunduğunu anımsa- tan Çitici, bunun da doğru olmadığını vurguladı. ÖĞRETMEN ÖDEV VERMÎŞ. KONUMUZ DEMOKRASt ç küçükdemokratgeldi AYDIN ENGtN Istanbul (Erkek) Lisesi (tEL) bızım Cumhu- riyet'e kapı komşu. Lisenin birde ilkögretim bö- lümü var. llk öğretim bölümünün dördüncü sı- nıfında da üç küçük demokrat: Gökçe Uzun, Me- lis tlkmen ve Ayşe Sanem Ozaradı. Ögretmen ödev vermış. Konumuz: Demokra- si- Bir gazeteciyle söyleşi yapılacak: demokrasi üstüne sorular sorulacak. Eh. komşuluk hakkı var. Tutup Ikitelli'ye gidecek değiller ya. Cum- huriyet'in kapısından süzülüverdiler. Gazetenin görmüş geçirmiş binasmda bahar çiçekleri açtı. Görevleri gereği somurtuk güvenlikçilerin ağız- lan kulaklanna vardı varacak. Danışma banko- sunun önünde konuk kimlik kartı için bekleşen- ler, üç küçük kızdan yayılan yaşam sevincine or- tak obnayanşında. Aynı kattaki Spor Servisi'nin kopuklan, sorumlu agabey rolüne soyunmuş, kü- çük kızlann röportaj teyplerini kontrol ediyorlar. Her siparişi kulak ardı eden çay ocağının cevval kapiumbağalan, çay içmeyen ufakltklara kahve önerecek kadar keyif şaşkını. Foto muhabiri gü- lümsemekten deklanşöre basamıyor... Röportaj. sekizon kişilik izleyici eşliğindebaşladı. llk so- ru Sanem'den gelecek ama kıkırdamaktan sora- mıyor ki. Neyse sonunda becerdi: - Once şu demokrasiyi bir tarif eder misiniz? Haydi. buyrun bakalım. Onca anlı şanlı sıya- set esnafinın bilemediği, belleyemediğini nasü tanımlayacaksmız? Soru. soruyla karşılandı: - Peki sence nedir demokrasi? Dahaçok küçük. Hileyi yuttu. Tınmadı da. Ya- mtıhazır. -Demokrasi-. Yani şey_ Bimn kendimizi ken- dimizin vönetmesi. Padişah da değü, kral da de- ğfl. Biz. kendimiz- E, ne ekleyeceksiniz bu tanıma arük?.. Soru sırası Melis llkmen'in: - Sizce demokrasinin yararlan nedir? Bunu ilkokul 4. sınıföğrencisi minıcik bir kız çocuğuna nasıl anlatmalı? - Madem demokrasi halkın kendini yönetme- si demek, halk kendini iyi yönetirse mutlu olur. yönetemezse de mutsuz. Aynca... Aman Allahım, eksiksiz anladı ve gözleri par- ladı: - Otomobfl gibi yaniiiL İyi sürersen seni istedt- ğin yere çabucak götürür. Kötüsürersen kaza>a- par. belki insanlan ezersui-, Deneyin bakalım halk-demokrası ılişkisini bundan daha kestirme ve özlü anlatabilecek mi- sıniz? Gökçe Uzun sordu: - Sizce demokrasi olmasaydı ne ohırdu? Kem küm'lü yanıtın sonunu beklemedi: - Biz olmazdık beikL Olurdukda böyleobnaz- dık belki. Mesda kız olduğumuz için okula yol- lama/iardL, biz de burada si/inle röportaj yapı- vor olatnazdık değil mi? Değil mi? Dün Cumhuriyet'e üç küçük demokrat geldi. Kararmış ruhlanmızı ışıöp, sönen umutlanmızı yeşertip, şu görmüş geçirmiş binaya baharcıvıl- tılan, yaşam sevinçleri serpip, geldikleri gibi kıkır kılar gitriler. TİSK 'Asgari ücret öaylık belirlensin' ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Asgari Ücret Tespit Komisyonu, yılbaşından itiba- ren geçerli olacak yeni ücreti belırlemek üzere calışmalan- nı sürdürüyor. TtSK, asgari üc- retin 6 aylık dilimler halinde belirlenmesini komisyona önerdı. Türk-lş, işçinin gelırin- de kayıp olmaması durumun- da önenye sıcak bakabilecek- lerini bildirdı. Türk-iş Genel Eğitim Sekreteri Salih Kılıç, yeni ücretin belirlemesinde iş- çınin ailesmin de dikkate alın- ması önerisini komisyona ilet- ti. Komisyona işveren temsil- cisi olarak katılan TtSK'inyet- kilileri. başta tekstil ve deri sektörü olmak üzere tüm sek- törlürde bunalım yaşandığı ge- rekçesiyle, asgari ücretin yıllık yerine 6 aylık dilimler halinde saptanması gerektiği görüşü- nü dile getirdiler. Türk-lş yetkilileri ise asgari ücretli işçinin gelirinde kayıp olmaması dunımunda bu öne- riye sıcak bakacaklannı, aksi takdirde öneriyi ciddiye alma- yacaklannı bildirdiler. Türk-lş, TlSK.'in buönerisi- ne karşılık, yeni ücretin belir- lenmesinde işçinin ailesinın de dikkate alınmasını istedi. Türk-lş Genel Eğitim Sekrete- ri Kılıç, işverenlerin önerileri- nin netlik taşımadığını ve ay- nntılannı bilmediklerini, öne sürülen gerekçelerin de sağlık- lı olmadığını kaydetti. Yeni üc- retm, komisyonun 5 ve 6. top- lantısında saptanacağına inan- dığını belirten Kılıç, bu konu- da işçi ve işveren arasında bir uzlaşmazlık bulunmadığım söyledi. SEKA işçileri eylemhazırhğındaAJİMET KURT IZMTT - SEKA Izmit Müessese- si'nin kapatılma karannın geri alın- dığına ilişkin tebliğin SEKA Genel Müdürlüğü'ne gönderilmemesi üzerine SEKA işçileri 6 Kasım Cu- ma günü "Büyük Ankara Yürüyü- şünü" başlatma karannı aldılar. Selüloz-lş Sendikası Genel Baş- kanı Davut Bozkan. geçen cumarte- sı günü Izmit Anırpark'ta Türk-lş. DlSK. Hak-İş \e Kesk konfederas- yon başkanlannın da katıldığı "Cumhuriyet fabrikalannı kapat- nrmayın, özeDeştirmeye hayır" mi- tingj öncesinde Özelleştirme îdare- si tarafından karann iptal edıldığı- tJelüloz-İş Sendikası Genel Başkanı Bozkan, sendikalanrun genel merkez ve Izmit şube yöneticileri ile yaptıklan toplantı sonrası SEKA Izmit Müessesesi'nde kâğıdm üretildiği ilk tarih olan 6 Kasım günü saat 14.00'te SEKA önünden Ankara'ya yürüme karan aldıklannı açıkladı nin açıklandığını vurgulayarak "Ancak kapaulma karannın geri ahndığma ilişkin karar bugüne ka- dar SEKA Genel Müdürlüğü'ne bildirilmemiştir. Selüloz-İş Sendika- sı olarak karann geri alınmaması halinde cumartesi günkü miting sonrası Büyük Ankara Yürüyüşü- nü gerçekleştirme kararındaydık. Karann geri alındığı açıklamalan sonrası vürüvüşümüzü iptal etmiş- tik. Şu anda geri alındığı büdirilen SEKA Izmit Müessesesi'nin kapa- nlması karan geçen süreye karşın halen gönderilmemiştir" dedi. Selüloz-tş Sendikası Genel Baş- kanı Bozkan, sendikalannın genel merkez ve Izmit şube yöneticilen ile yaptıklan toplantı sonrası SE- KA Izmit Müessesesi'nde kâğıdın üretildiği ilk tarih olan 6 Kasım gü- nü saat 14.00'te SEKA önünden Ankara'ya yürüme karan aldıklan- nı açıkladı. Dün bu konudakı kara- rı saat 12.00'de SEKA işçilerine açıklayan Selüloz-lş Sendikası Ge- nel Başkanı Bozkan, yürüyüş sıra- smda ışyennde üretimin süreceğıni sö>ledi. Bozkan "Ankara yürüv'ü- şü sırasında vardiyası gelen arka- daşlannıız vasıtalaıia geri geierek çalışmalannı sürdürecekler, çalış- malan bitince yüriivüşe devam edi- len mevkiden sürdüreceklerdir. Bu gküş gelişlerde Marmara Taşmcı- lar Kooperatifi'nce gerekü vardmı sağlanacakur" dıye konuştu. Selüloz-lş Sendikası Genel Baş- kanı Bozkan, dün akşamdan itiba- ren gündüz vardiyasında çalışanla- nn işyerlerini terk etmeyerek kapı önünde bekleyişlerini önceden ol- duğu gibi sürdüreceklerini belirte- rek "Bubekleyişsadece 16.00-20.00 saatlcri arasında olacakür. SEKA tzmit Müessesesi'nin kapaühnaka- raruun geri alındığına ilişkin teblJ- gatgekfiğinde bu alınan karaıiarge- ri alınacakür. Aksi haldeAnkara yü- rüyüşünü başlatacağa. İlk durağı- mızKöseköy olacakür. Köseköy Be- tediyesi'nin konuğu olarak tüm ib- ti>açlar Bek-dive tarafindan karşda- nacakur" dedı. ARAYIŞ TOKTAMIŞ ATEŞ Cumhuriyet ve Demokrasi Cumhuriyetimizin kuruluşunun 75. yıldönümün- deki törenlerin ve yürüyüşlerin coşku ve heyeca- nını hâlâ üzerimden atamadım. Hoş, zaten bu coşkuyu atacak zaman ve fırsatı da bulamadım ya, o ayn bir sorun. Cumhuriyetimizin bu kutlu yıldönümünde; o toplantıdan bu toplantıya koşup durdum. Sizler bu satırtarı okurken de Ankara'da olacağım. Duydu- ğum mutluluk, çekilen tüm zahmetlerime deği- yor. Bu toplantılarda yaptığım konuşmalara, genel- likle 'kavramların açıklanmasıyla' başlıyorum. Zi- ra eğer kavramlarla ne kastettiğimizi net bir biçim- de ortaya koyamazsak, konuşma ve tartışmaları- mız bir 'sağıriar diyaloğuna' dönüşüyor. Ve doğ- rusu bu durumda, hiçbir noktaya ulaşamıyoruz. Türkçede en çok karıştırılan iki kavram, 'cum- huriyet' ve 'demokrasi' oluyor. Doğrusu bana so- rarsanız, her cumhuriyete demokratik olması ve her demokrasiye de, cumhuriyet olması 'yakışır'. Fakat 'temenni' ve 'duygusallığı' bir yana bıraka- rak gerçek yaşamdaki duruma baktığımız zaman, demokratik ülkelerden pek çoğunun monarşi; cumhuriyetlerden ya da kendine cumhuriyet adı- nı layık gören ülkelerden pek çoğunun, demokra- siyle hiç ilgisi olmayan rejimler olduğunu görürüz. Cumhuriyet ve demokrasi kavramlarının böyle- sine kanştınlmasının nedeni, 19. yüzyıldan itiba- ren bu iki kavramın iç içe geçmeye başlaması ol- muştur. Gerçekten, Fransız Devrimi sonrasında- ki tarihsel süreç içinde, hercumhuriyetçi, demok- rat ve her demokrat, cumhuriyetçi idi. Fakat tüm Avrupa'yı derinden derine sarsan ve bir çığ gibi yükselen, 'demokrasi talebi' karşısında hiç diren- memeyi yeğleyen Avrupa monarşileri, demokra- si konusunda sonuna kadar ödün vererek, biçim- sel de olsa tahtlarını kurtarmayı becerdiler. Kaldı ki, cep harçlığına kadar milletin denetimi altında olan krallann, kraliçelerin, 'monark' adını taşıma- yı ne kadar hak ettikleri de ayrı bir sorudur. Fakat, nasıl bir tarihsel süreç içinde yaşanmış olursa olsun ve ne denli 'turistik' amacı olursa ol- sun, günümüz açısından demokrasi ve cumhuri- yeti birbirinden ayırmamız gerekir. Yoksa, adamın burnuna, "Ingiltere cumhuriyet mi?" ya da "Iran Islam Cumhuriyeti demokrat mı?" sorularını da- yarlar ve verecek yanıt bulamayız. Demokrasi kavramının kökenini oluşturan, es- ki Yunanca'daki 'demos /(/afos'unanlamının, 'hal- kın yönetimi' olmasına karşın cumhuriyet sözcü- ğünün Latince kökenini oluşturan 'res publica' sözcüğünün anlamı, "halka a/f"tir. Cumhuriyet sözcüğü, res publica'nın Arapçaya tam bir çevi- risinden başka bir şey değildir. Monarşi, insan aklına aykın bir 'dunım' ortaya koyar. Ya da en azından benim aklıma ve siyaset anlayışıma aykın bir durumdur. Bir adamın ya da bir kadının, satt 'tahtta oturan' birinin akrabası ol- duğu için, o tahta oturmaya hak kazanması, 'sem- bolik' de olsa, 'göstermelik' de olsa, 'turistik' de olsa, bana ters geliyor ve bunun mantığını anla- makta zorianıyorum. Bu durum, tüm varlığımla inandığım, 'insanlar arasındaki eşitlik' anlayışıma ters düşüyor. Avrupa monarşilerinde yaşamakta olan, kimi 'demokrat' insanlar, bu mantık dışı durumu içle- rine nasıl sindiriyorlar bilemiyorum. Ama Ingiliz Parlamentosu'nda, 'Kraliçe'ye bağlılık yemini e- den' bir İşçi Partisi milletvekilinin bize demokrasi dersi vermek istemesini gerçekten çok gülünç buluyorum. Her ne kadar kraliçe, 'Birteşik Krallı- ğın' çimentosu işlevini görüyor olsa da. Başka 'çimento' mu kalmadı?.. Ama her şeye karşın günümüz koşullan ve dün- ya anlayışı çerçevesinde, cumhuriyet ve demok- rasi farklı şeylerdir ve birbirleriyle karıştırılmama- sında fayda vardır. ••• Yalçın Küçük, daha önceden duyurduğu üze- re, 29 Ekim'de Türkiye'y© gelmiş ve Ipsala sınır ka- pısında gözaltına alınarak Edirne Cezaevi'ne kon- muş. İki yıllık cezasını çekme konusunda, dört ay- lık bir erteleme istemesi reddedilmiş. Istanbul dı- şında olduğum için bu haberi duymamış ve 'Yal- çın Küçük verdiği sözü tutardı, acaba ne oldu?' diye düşünmüştüm. Yalçın Küçük, çok ilginç bir insandır. Kimi ba- kımdan çok değerli bulurum, kimi bakımdan çok kızarım. Hoş, zaten bu eski dostum; bana, benim ona kızdığımdan çok daha fazla kızıyor. Adımı da Albay Kemal Şişmantürk olarak değiştirmişti... Ama doğrusu, ben Yalçın Küçük'ü gözden hiç çıkarmadım. Böyle insanlar kolayyetişmiyor, böy- le zekâlara sık rastlanmıyor. Kimi zaman çok yan- lış bulsam ve özellikle, zekâsının eşiğine geleme- yecek insanlann peşinde gitmesini çok dramatik bulsam da, 'Yalçın'dırbu, yapar...' dıye düşünmü- şümdür. Şimdi Yalçın Küçük vatan topraklannda. Çok in- safsız saldırılara maruz kalacak. Özellikle 'so/'dan(!)... Her ne olursa olsun, iyi ki döndü. Tartışsak bi- le, karşımızdaki insanın değerlerini takdir etmeli ve saygı duymalıyız. 1. Hayvancılık Kongresi başladı Demirel: Üretim artışı zenginliği getirir ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Cumhurbaşkanı Süley- man Demirel, Türkıye'de hay- vancılığın geri gittiğini belirte- rek tanm \ e hayvancılığın eko- nomik ve sana) i anlamında ba- şarılmasının zorunluluğuna işaret etti. Tanm ve Köyişleri Bakanlı- ğı'nca düzenlenen "1. Hayvan- cıük Kongresi" Cumhurbaşka- nı Demirel, Devlet Bakanı Işı- lay Saygın ve Tanm ve Köyiş- leri Bakanı Mustafa Taşar'ın katılımıyla başladı. Türkiye'nin hayvancılıkta geri gittiğini, sayının azalması- na karşın üretimin arttığını be- lirten Demirel, bundan sonra daha iyisinin yapılması gerek- tiğini söyledi. "Sanavileşme bir fikri disiplindir" diyen Demi- rel. tarımla uğraşan nüfusun yüzde 40'lardan yüzde 20'lere indırilmesini istedi. Hayvancı- lık ve tanmda venmlilik ara- dıklannı kaydeden Demirel. "Verimliliği zenginh'k için an- joruz. Üretim alt gnıbun gelir seviyesinin düzeltilmesi için zo- runludur. Çiftçinin üretim ve saün alma gücünii arttıracağız. .Artünnca zenginlik de olacak" diye konuştu. Demirel. Türkiye Madenci- ler Derneği Başkanı tsmet Ka- sapoğlu ve beraberindeki heye- tı Köşk'te kabul etti. Kasapoğ- lu, demeğin 50. kuruluş yıldö- niimünü kutladıklannı, ancak madenciliğin sorunlarını aş- makta zorlandıklannı söyledi. Kamu emekçilerinin sorunlannın çözülmesi amacıyla eylem başlatılacak KESK, 5 koldanAnkara'yayürüyecek İstanbul Haber Servisi - Kamu Emekçile- ri Sendikalan Konfederasyonu (KESK) Ge- nel Başkanı Siyanü Erdem, yüzde 25 "lik me- mur maaşı artışının değiştınlmesı, kamu emekçilerinin ekonomik ve sosyal sorunla- nnın çözümünde konfederasyonun tarafola- rak kabul edilmesı amacıyla yeni bir eylem sürecinı başlatacaklanm sö>ledi. Erdem. KESK Genel Merkezi'nde dün düzenlediği basın toplantısında 1999 yılı büt- çesıni değerlendirerek "Bütçeyi yapanlar halkın gereksinim ve beklentilerine uygun bir yaklaşım içinde değiller. Bu bütçe ile vergüer, adil ounayan bir tarzda işçi \e emekçikrden aunmakta, sosval ve alryapı vannnüan kısı- larak daha fazla işsizlik yaraülmaktadır. 99 bütçesi yine özelleştirme bütçesi olmuştur" dedi. Hükümetin kamu emekçilerinin ekono- mik ve sosyal sorunlannı tek taraflı belirle- me çabasından vazgeçmesi gerektiğini vur- gulayan Erdem şöyle devam etti: u Başba- kan'a, kamu emekçilerinin taleplerinigörüş- me talebinde bulunacağız. Başbakan, kabul Siyami Erdem yürüyüşün 28 Kasım'da Ankara'da son bulacağını söyledi. etmezya dataleplerimizinçözümünde gerek- li vaklaşımı göstermez ise bir dizi eylem veet- kinlik başlatılacaktır." Erdem, kamu emekçilerinin, Istanbul. Iz- mir. Trabzon, Dıyarbakır veAdana'dan çıkış yaparak 24 Kasım'da 5 koldan Ankara yürü- yüşüne başlayacaklannı belirterek 24 Ka- sım'da başlatılacak yürüyüşün 28 Kasım'da binlerce kişinın Ankara'da buluşmasıyla son bulacağmı söyledi. Erdem, yürüyüşün ama- cına ulaşmaması halinde>«ni eylemlerlemü- cadeleye devam edeceklerini kaydetti. Yasa 1 Ocakta yururluğe girecek 10 milyonköylüye sağlık sigortası hakkı tanındı ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu)-Tanmda kendi ve hesabı- na çahşanlann sağlık sigortasuı- dan yararlanmasını öngören ya- sa önerisi, TBMM Genel Kum- lu'nda dün kabul edildı. Çahş- ma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Nami Çağan. önerinin yasalaş- masıyla on milyon yurttaşm da- ha sağlık hizmeti kapsamına aluımış olacağmı söyledi. TBMM Genel Kurulu'nda dün DSP grup başkanvekilleri- nin önergesinin kabul edilme- siyle. DSP'li Mustafa Güven Karahan ile DYP'li Mehmet Korkmaz'ın tanmda çalışania- nn sağlık sigortasından yarar- lanmasına ilişkin yasa önerileri öncelikle görüşüldü. Çalışma Bakam Çağan, Bağ- Kur'lulann sağlık sigortasından yararlanmasma karşın tanmda kendi hesabına çahşanlann bu güvenceden yararlanamadığına dikkat çekerek üretıcinin mağ- duriyetinin giderilmesinın amaçlandığını söyledi. Çağan, "Yasanın yürürtüğe girmesiy- sağlık hizmeti kapsamındaİd yurttaşlann oranı da yüzde 84J'yeyükselecek" dedi. Yasa önerisıyle, sigortalılar ile eş ve çocuklan, anne ve ba- balan, yaşlılık ve malullük ay- hğı alanlar ile eş ve bakmakla yükümlü olduklan çocuklan, anne ve babalan ile ölüm aylığı alanlann da sağlık sigortası yar- dımlanndan yararlanması hük- me bağlandı. Yasa, 1.1.1999 ta- rihinde yürürlüğe girecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle