Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 29 KASIM 1998 PAZAR
12 PAZAR KONUGU
Prof. Dr. îl Han Özay 'la Apo, AB hukuku, îtalyan iç hukuku hakkında konuştuk
• • . . . .
'Ocalan'a sığınmahakkı verilemez'SllJNTJS! ^P
0
' Suriye'den Moskova'ya gitti... Anlaşmah olarak ttalya'ya
y geçti... îtalya'dan sığınma hakkı isteyecek... Türkiye, Apo'nun geri
verilmesini istiyor... Hain Italya Apo'yu vermiyor... Türk firmalan îtalyan
mallannı boykot ediyor... Her gün îtalyan konsolosluklan ve büyükelçiliği
önünde İtalya bayraklan yakıhyor, milliyetçi gösteriler düzenleniyor. Her şey iyi
de bu toplumsal çılgınlık niye? Türkiye daha Apo'nun resmen iadesini bile
isteyememişken ltalya'ya, haçlı ruhunu canlandırma suçlamalan neden?
Türkiye, konuyla ilgili îtalyan iç hukuku ve AB hukukunu biliyor mu? Bugüne
kadar hazırlanmış iki uluslararası insan haklan sözleşmesine imza atmayan
ender ülkelerden biri olan Türkiye, neden önce kendine çekidüzen verme yolunu
seçmez de başkalannı suçlama kolaycıhğına kaçar? Bütün bu noktalan Roma
Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu Prof. Dr. tl Han Özay'la konuştuk.
"SÖYLEŞİ LEYLATAVŞANOĞLU
Türkiye'de, "Rusya anlaşmah olarak
Apo'yu İtalya'ya gönderdL Şimdi de İtalya
Apo 'ya izzet ikram ediyor, değerii konuk tnuame-
lesiyapıyor" deniliyor. Apo'ya bu şekilde davra-
nılmasının îtalyan iç hukukunda yeri var mı?
- Burada ıkı noktaya değınmek istiyorum. Bi-
rincisı. İtalya tlaki cezaevlerinin birkısmı bizdeki
üç yıldızlı otel gıbidir. Orada hücre sistemi uygu-
lanır. Ama o hücrede televizyon, tuvalet gibi ra-
hatlatıcı unsurlar vardır. Tıpkı Mehmet AH Ağ-
ca'nın kaldığı hücreler gibi... Yani, Italya'run ce-
zaevlerinin bir bölümü konforlu yerlerdir. Hasta-
ne dersenız cezaevınden de konforludur. Villada
kalma meselesine gelince... ttalya hukukunda ev
hapsi di\e bır ka\Tam var. Ev hapsi benim zama-
nımda yoktu. Son zamanlarda uygulamaya kondu.
Özellikle yargılanan politikacılar, eski bakanlar,
milletvekillen içın uygulanan bir sistem.
Bir kışi ev hapsinde olduğunda, bildiğim kada-
rıyla. dışanyla herhangi bir bağlantısı bulunmu-
yor. hatta dışanya telefon dahi edemiyor. Ama dı-
şanyla telefon bağlantısı kurmamasını nasıl kont-
rol ediyorlar. onu bilmiyorum. Biliyorsunuz,
PKK'nın bir de ERNK adıyla bilinen, siyasi par-
ti olarak örgütlenmiş bir kolu var. Apo, ERNK'nin
merkezinin bulunduğu yerde bir apartman daire-
sınde tutulmak istenmiş. Fakat ERNK'nin binası
Roma'nın merkezi bir semtinde. îtalyan hüküme-
tı Apo'nun orada oturmasını sakıncah görmüş.
Belki bu hem gü\enlik, hem kontrol açısından bir
kaygı yarattı. Onun üzerine. daha güvenli bir yer
olarak kabul edilen bu villa bulunmuş. Normalde
ev hapsi olduğunda kendı evinde kaldığı varsayı-
larak masraflannı kendisi karşılıyor. Ama burada
Apo'yu Îtalyan hiikümeti mi misafır ediyor. yok-
sa masraflannı kendisi mi karşılıyor? Bunu bile-
miyoruz. Dedığim gibi, normalde kendısinin kar-
şılaması lazım. Bu masraflan karşılamak açısın-
dan hazretin hiçbir güçlüğü olduğunu da sanrru-
yorum. Dünyanın her tarafında milyarlarca dolar
parası olduğu söyleniyor.
HBi^Bi Eroin kaçakçılığından, silah kaçakçüı-
ğından epeyce para yaptığı söyleniyor... ..., f- - ?,
-Tabıı. eroin kaçakçılığından. vesaıreden epey-
ce para yapınış. Bır teleuzyon programında bir
emekli orgeneral şöyle bir teon ortaya attı: "Ja-
ponya'dan ABD'ye kadar muazzam bir şekilde ör-
gütienmiş bu biiyük örgütün, karnını kaşımaktan
başka bir niteliği olmavan bir adam taranndan yö-
netilebilmesi miimkün değü.*1
Yani bu emekli orgeneral bu sözleriyle işin ar-
kasmda tamamıyla ABD'nin bulunduğunu söylü-
yor. Bu da doğru> sa sadece eroin kaçakçılığı de-
ğıl, para bakımından hiçbir sıkıntılan yok. Şimdi,
Apo'nun bu durumda bulunuşu ttalyan iç huku-
kuna uygun bir davranış izlenimi veriyor.
• • • • İtalya'nın, ABD'nin de basktsıyla
Apo 'yu bir başka ülkeye göndermek istediği söy-
leniyor. İtalya, Apo 'yu, kendi hukukuna göre bir
başka ülkeye gönderebilir mi?
- ttalya'nın Apo'yu Türkiye'ye iade etmeyece-
ğı kesin. O noktada zaten Îtalyan hukuku kendisi-
ni serbest bırakmıyor.
•IM^B Bıtnun AB hukukundakiyeri nedir?
- AB hukuku da bir anlam ifade etmiyor. Bakın,
Italya'yla ABD arasında suçlulann iadesine iliş-
kin bir anlaşma var. Bu anlaşma 1983 yılında im-
zalanrruş. Bu anlaşmada. ABD'de idamcezası hâ-
lâ geçerii olduğu için, o cezanm infaz edilmeye-
ceğıne ilışkin yeterli güvence verilirse kişınin ia-
de edilebileceği var. Buna karşılık İtalya Ceza Yar-
gılaması Usulü Yasası'nda da bir madde aynı ge-
reklen getımor. Bu madde diyor ki: "Idam ceza-
suıın hâlâ geçerii olduğu ülkeler, yeterli güvence
verirlerse suçlu bu ülkelere iade edilebilir."
Nitekım. ûnlü Achille Lauro transatlantiğini ka-
çırdıklan zaman bir Amerikalının öldürülmesi ne-
denıyle ABDiiıçlulan ıstediğindebunlar ABD'ye
iade edildi. Bir süre sonra. Florida eyaletinde so-
yadı Venezia olan bir ttalyan vatandaşı, yanılmı-
yorsam bir polis memurunu öldürdü. Bunun ceza-
sı ABD'de de idamı gerektiriyor. Venezia soyadlı
şahıs. orada idam cezası yok diye ltalya'ya kaçtı.
Bunun üzerine ABD, Venezia'nın iadesini istedi.
ladesini istediği zaman da,"İdam cezası infazedil-
mejecekn'r" diye de bir güvence verdi. ABD'nin
bu gmenceyi verebilmesı, eyaletlerde idam ceza-
larının infazı karannın valilere bağlı olması.
Ama eyaletlerde deyerinegöre idam ce-
zalan uygulanmtyor...
- Buna karşın ABD, "Benim anayasama göre fe-
deral devlet olarak bu konuda güvence verirsem
eyaletleride bağjar. Dolayısıyia ceza infazedilmez"
dıyor. Bir parantez açıyorum. Türkiye'de böyle bir
şey mümkün değil. Çünkü bizde, idam cezasının
infaz edilip edilmemesi TBMM'ye bağlı. TB-
MM'nin verebileceği tek güvence de idam ceza-
sını kaldırmak. ABD bu güvenceyi verdiği için ls-
tinaf Mahkemesi suçlunun iade edilmesine karar
verdi. Suçlunun avukatlan Temyiz Mahkemesi'ne
başvurdular, ama Temyiz Mahkemesi de tstinaf
Mahkemesi'nin karannı onayladı. Onun üzerine
Adalet Bakanlığı suçlunun iade edilmesine ilişkin
usulen bir kararname çıkardı. Fakat Adalet Ba-
kanlığı'nın kararnamesi idari işlem. İtalya bir hu-
kuk devleti olduğu için bizım 1961 Anayasamız-
da olduğu gibi idarenin bütün işlemlerine karşı
yargı yolu açık. Avukatlar bu kez Adalet Bakan-
lığı'nın karannın iptali için Roma'daki ldare Mah-
kemesi'ne başvurdular. O mahkemede güvence
verilmek suretiyle iade işleminin ttalyan Anaya-
sası'na aykın olduğu iddia edildi. Bizde de öyle-
dir. Mahkeme böyle bir iddiayı ciddi bulursa Ana-
yasa Mahkemesi'ne gönderir. Nitekim böyle ol-
du. Anayasa Mahkemesi de hem Ceza Yargılama-
sı Usulü Yasası'ndaki maddeyi hem de iki ülke ara-
sındaki anlaşmayı uygun bulan kanunun iadeye
ilişkin hükümlerini iptal etti. Dolayısıyla da orta-
ya kesin bir yasak çıktı. Yani. hangi ülkede idam
cezası varsa o ülkenin isteği yerine getirilemez.
••••• Bu hüküm ne kadar kesin?
- Öyle kesin bir hüküm ki suçun niteliğine bak-
rruyor. Bunlann niteliği anayasayı hiç ilgilendir-
miyor. Onu ilgilendiren sadece söz konusu ülke,
demiyorum. Vermeyecek olsalar bile istemek bir
jest. Türkiye bunu mutlaka yapmalıydı. Kırmızı
bültenle aranan bir kişiyi nasıl istemezsiniz?
Ama Türkiye, İtalya Anayasa Mahkemesi'nin
1996 tarihli karannı bilmeliydi. Çok yakjn bir ta-
rihte alınmış bir karar. Bilseydi, iki devlet arasm-
daki ilişkilerin vazgeçilmez koşulu olarak
Apo'nun iadesini talep etmezdi. Şimdi Türkiye
bunu öyle bir noktaya getirdi ki, sanki ya Apo ve-
rilecek ya da bütün diplomatik ve ticari ilişkiler ke-
silecek.
ttalya diyor ki: "Onu vereırüyoram, çünkü ana-
yasam engeürvor."
italya öyle deyince Fransa Cumhurbaşkanı Jac-
ques Chirac da onun yanında yer alıyor.
Prof. Dr.
İL HAN ÖZAY
Ortaöğrenimini Istanbul 'da ttalyan
ortaokulu ve lisesinde,
yükseköğrenimini, Îtalyan
Cumhurbaşkanı 'nin verdiği bir
bursla Roma Üniversitesi Hukuk
Fakültesi 'nde tamamladı. Aynı
üniversiteden biri hukuk, birisi de
siyasal bilimler olmak üzere iki
doktora aldı. 1972-73 yılları
arasında İtalya 'nin ünlü kamu
hukukçularından Massimo Severo
Giannini'nin asistanlığını vaptı.
1983-84yıllarmda ABD'de Harvard
Üniversitesi Hukuk Fakültesi 'nde
dersler verdi. Şimdiki halde Istanbul
Üniversitesi Hukuk Fakültesi 'nde
ldare Hukuku öğretim üyesi.
Ama bunlar, her ne olurlarsa olsunlar
hukukun üstünlüğüne inanan ve saygı duyan
devletler...
- Ama bizimkiler de böyle. Bakın Güneydoğu
olaylan, vesaire, biz yıllardır bu işin içindeyiz.
Avrupa da yıllardır burada bir iç savaş olduğunu
düşunüyor. Bunlann ezilmiş bir millet, her türlü
haklanrun ellerinden alınmış olduğunu düşunü-
yor. Biz ise buna karşı hiçbir propagandayla viz-
yon üretemedik.
Yani burada Avrupa 'nin PKK'yle Kürt
sorununu birbirine kanşürdığım mı söylemek is-
tiyorsunuz?
-Tabii. tkisiru birleştiriyorlar.
^^^™ Bu birteştirmenin kasıtlı olarakyapddı-
ğını düşunüyor musunuz?
- Birtakım çevreler kasıtlı olarak birleştiriyor.
Ama ona karşı yumurta kapıya gelinceye kadar
hiçbir şey yapmıyoruz. Hiçbir şey yapmadıktan
sonra da şimdi birdenbire ortaya çıktığımızda ge-
niş kamuoyunda olmasa bile aydın kesiminde de
haklı tezimizi savunamıyoruz. Italya'nın aydın ke-
simi Kürt sorunuyla PKK'yi birleştiriyor, en azın-
dan bunlara karşı sempati duyuyor.
^^^^U Yani Türkiye bu bilgisizlikle olaytn siya-
si zemine çekilmesini sağlayarak bir anlamda
PKK'yeyardtm mı etti?
- Bir ölçüde öyle oldu ve oluyor. Bakın, İtalya'da
yasal engel var, Apo iade edilemiyor. Biz Apo'nun
siyasi mülteci olmasını kesinlikle istemiyoruz. O
konuda şu bakımdan haklıyız: Apo'nun siyasi
mülteci olup olmaması konusunda yargı değil, si-
yasal organ karar verecek. Yani hükümet karar ve-
recek. Böyle olursa bu gerçekten bize karşı düş-
ya da ülkelerde idam cezasının olmaması. Anaya-
sa Mahkemesi'nin iptal karanndan sonra Ceza
Yargılaması Usulü Yasası maddesi de ortadan
kalktı. tkili anlaşma da iptal edilmiş oldu.
Türkiye'de uluslararası anlaşmalan Anayasa
Mahkemesi'nin önüne getirmek mümkün değil.
Fakat Sayın Mümtaz Soysal'ın da çok ilginç bir te-
zi var. Soysal şunu savunuyor: "Uygun bulan ya-
sa Anayasa Mahkemesi önüne getirilirf Bana gö-
re de doğru bir tez. Örneği hıç görülmedi. İtalya'da
ise yasa Anayasa Mahkemesi önüne getiriliyor.
İptal edilince de anlaşmalar havaya uçuyor. Bu du-
rumda ilk başta uygulanması gereken kural iç hu-
kuk. Avrupa düzeyinde ise suçlulann iadesine iliş-
kin genel bir anlaşma var.
Bu, ikili anlaşmalann dışında kalıyor. Sanıyo-
rum, italya idam cezalan konusunda çekince ko-
yarak bu anlaşmayı imzaladı. Böyte olunca da si-
yasi makamlann herhangi bir takdir yetkisi kalmı-
yor. Kalmadığı için de, "Biz hukuk devletiyiz. Ya-
salan ihlal edemeyiz" dendiği zaman tamamıyla
hukuksal bir açıklamada bulunulmuş olunuyor.
Ortadaki bu hukuksal engel nedeniyle de biz ger-
çek amacı kanıtlayamıyoruz.
İtalya'nm Bağdat Büyükelçisi, "ttal-
ya 'nin bir iç hukuku var ki Türklergaliba bunun
farkında değiL Türkiye'den bir tek kişi ttalya'da
bir dava açsa Apo ttalya 'dayargılanır " dedi Siz
bu konuda ne düşûnüyorsunuz?
- Bu mümkün olabilir. Ama kışiler ceza davası
açamazlar. Kişilerin ceza davası açabilmeleri an-
cak bir suç duyurusunda bulunmalanndan sonra
mümkün olabilir. Bu suç duyunısundan sonra sav-
cı bunu kabul ederse ceza davası açılabilir.
Büyükelçinin söylediği. muhtemelen tazminat
dav'ası. Kişiler tazminat davası açabilirler. Çizme-
den biraz yukan çıkıyonım, ama bana sorarsanız
Türkiye Cumhuriyeti devleti bile belki o tazminat
davasıru açabilir.
Ama mesele para meselesi değil.
••^•i Türkiye, Apo krizinde öyle bir siyasetiz-
ledi ki neredeyse PKK siyasi zemine doğru çekil-
mek aşamasınageldl Siz Türkiye'nin bu tavrını
nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Ben bunu öncelikle bilgisizlik olarak değer-
lendiriyorum. Ben, "Türldye Apo'yu istemesm"
manca bir hareket olarak nitelenebilir.
Siyasi mülteci statüsü tanımayınca ne
yapacak?
- Tabii ki sınır dışı edecek. Sınır dışı etmek de
onun ekmeğine yağ sürecek. Sınır dışı edilince bi-
ze gelecek değil ki... Libya'ya, Küba'ya gidecek,
deniyor. lş o noktaya getirildi ki hangi hareket ya-
pılsa adamın ekmeğine yağ sürülüyor.
••••• Yani Türk tarafında son derece acemi-
ce birpolitika mı izlendi?
- Bir ölçüde öyle oldu.
^ ^ • M Başbakan Mesut Yılmaz, Apo Suri-
ye 'den gönderildiğinde, "Bu işi biz başardık "gi-
bi ifadeler kullandu Askeri irade olmasaydı Su-
riye Apo 'yu bırakabilir miydi?
-Bırakmazdı tabii.
Demek ki bu askerlerin başansu..
- Asker bizim canımız olduğuna göre, "bizün
başannuz" deyince herhalde o anlama geliyor.
^ • ^ ^ Yanihükümetin başı askerle kendini öz-
deşleştirfyor mu?
- Yemin etse başı ağnmayacak. Ama bu iş ta-
lihsiz bir zamana rastladı. Çok sorunlu bir zaman-
da bu olay birdenbire ortaya çıkınca bir isteri kri-
zi içinde, 'paçayı kurtarabilirim' sandı.
^ ^ ^ ^ İtalyan hükümetinin de bu konuda ace-
mice davrandığı söyleniyor. 1948'den beri ttal-
ya 'da 56. hükümet işbaşında. Bizde de 55. hükü-
met düştü, 56.'sı kurulacak. Hep de iki ülkede kü-
çük partiler koalisyon hükümetlerinde anahtar
konumunda oluyorlar. Acaba bu acemiliklerde
hükümetlerin zafiyeti de mi rol oynuyor?
-Olabilir. Ama iki ülke arasında bir fark var. ital-
ya 1948'de Ikinci Dünya Savaşı'ndan perişan bir
halde çıktı. İtalya bugün ise bu koalisyon hükümet-
leriyle birlikte G-7'ler arasında. Siyasi istikrarsız-
lık ekonomik istikrarsızlığı doğurmadı.
Türkiye'deyse siyasi istikrarsızlık ekonomik is-
rikrarsızlığı da doğurdu. Bakın, bizde kamu per-
sonelinin grev yapması yasaktır. Çünkü gerekçe
olarak kamu hizmetinin sürektiliği gösterilir. İtal-
ya'da ise sürekli grev yaparlar, ama kamu hizmet-
leri bizden çok daha düzenli bir biçimde işliyor.
Sizin söylediğiniz zayıf hükümetlerin neden ol-
duğu doğru olabilir. Bundan önce de Kürt parla-
mentosu toplanmıştı. Ona engel olamadılar. Çün-
kü o zaman Mali Reform Kanunu adlı bir yasa par-
lamentoda tartışılıyordu. Hükümet, kendisini dı-
şandan destekJeyen Yeşiller'e ve eski komünist-
lere mecburdu. Ona engel olamadı. Belki de en-
gel olmak istemedi.
Bunun ardından dayanışma fılan kalmadı. Pro-
di istıfa ettiği gün bir Îtalyan arkadaşımla birlik-
teydim. Bana, "Istifa ettiğine fazla üzülmeyin. ts-
tifa etmemiş olsa\dı sırada bekleyen, Ermeni soy-
kınmı }r
asa tasansıydı" dedı.
Prodi 'nin istifasından sonra dokuz partiden olu-
şan bu koalisyon hükümete geldi. Bunun ardından
da Apo olayı patlak verdi. Burada da tabii koalis-
yon hükümetinin dağılmasını mı göze alacaktı,
yoksa Türkiye ile ilişkilerin geçici bir süre gergin-
leşmesini mi yeğleyecekti? Tabii ki Türkiye ile
ilişkilerin gerginleşmesini seçecekti.
Bir de gözü dönmüş binlerce insan Roma'nın
merkezine karargâh kurmuşlar. O derece gözü
dönmüşler ki içlerinden biri kendini yakabiliyor.
yormu?
Sizce burada rüzgâr ekenfırtına biçmi-
- Evet, ama bunu yapmaya da mecbur.
Siz biraz önce, ttalya 'da siyasi istikrar-
sızlık ekonomik istikrarsızlığı getirmiyor, ama
Türkiye 'de siyasi istikrarsızlık ekonomik istikrar-
sızlığa yol açıyor, dedinîz. Bu bağlamda size bir '
soru sormak istiyorum. Türkiye'deuzunyıllarba-
zı odaklann PKK'nin eroin ticaretindenyararian-
dıklan yazıldu, konuşuldu, Acaba bu istikrarstz-
lık o yararlanmadan da kaynaklanmış olabilir
- Olabilir, tabii. Istikrarsızhktarda mafya niye
palazlanıyor? Neden bugün İtalya'da mafya tari-
he kanşmış gibi? Evet, tam anlamıyla yok olma-
dı. Ama İtalya'da 1950'ler ya da 1960'lardaki maf-
ya yok. Birinci Cumhuriyet çöktü. Temiz eller ope-
rasyonu aldı başını gitti. italya ekonomik bakım-
dan da refaha kavuşunca mafya etki alanını yitir-
di. ABD'de mafya, yasaklama döneminde alkol
kaçakçılığıyla palazlandı.
ttalya'da uyuşturucu, silah ticaretiyle güçlendi.
Ama ekonomik durum düzelince yavaş yavaş et-
kisi zayıfladı. Kara para tedavülden iyice kalktı.
Çünkü uyuşturucu konusunda rekor Türkiye'nin
eline geçti.
Bugün Türkiye, Akdeniz'in en büyük uyuştu-
rucu trafiğini yöneten ülke durumunda. Bakın
bugün Türkiye'de bir ihaleye giren zatın 600 mil-
yon dolar ödediğinden söz ediliyor. Beş yıl önce-
si bu kişi için sıradan bir müteahhit, deniyor. Siz
beş yıl kazancınızın bir kuruşunu bile yemeseniz
600 milyon dolar biriktirebilir misiniz? Biriktire-
mezsiniz. O zaman da bu işin içinde bir iş var. Ba-
kın, vergi veren benim. Bir kamu görevlisi olarak
benim maaşımdan kesiliyor. Yani o vergiyi bord-
ro mahkûmlan ödüyor.
• • ^ ^ AB üyesi ülkelerin Türkiye 'ye çarpık
bakmalarmın bir nedeni, ülkemizin bir uyuştu-
rucu trafiği cenneti haline gelmesi mi sizce?
- Ben bu kpnulan sıradan bir kişi olarak izliyo-
rum. Bizim iktisatçı arkadaşlanmızın bir kısmı
şöyle diyor: "Türkiye'de çok sayıda genç işgücü
var. Türkiye AB'ye tam üye olursa bu genç işgücü
Avrupa'ya akuı edecek ve AB ülkelerinin ekono-
mikrini ohımsuz yönde etkOeyecek. AB bundan
çekiniyor.''
Tabii buna insan haklannı, yasadışı faaliyetle-
ri, uyuşturucu trafiğini de ekliyorlar. Hepsini bir-
birine bağladığınız zaman da ortaya dehşet bir tab-
lo çıkıyor. Burada eklemek istediğim bir şey var.
En büyük üzüntüm. İtalya ve Türkiye arasında,
devletler değil de halklar arasındaki dostluk, an-
cak çok uzun sürede telafı edilebilecek bir biçim-
de zarar gördü.
ADASA 7. ASLİYE HUKUK
HÂKİMLİĞİ'NDEN
1997 272 Esas 1998/314 Karar
Da\acı Hüseyin Yalçın vek. Av. Kemal Denn tarafın-
dan Elıf Cnal \e Halıl Oğuz aleyhine açılan tapu iptali
\e tescil davasının yapılan 18. 5.1998 tarihli duruşma-
sında v enlen karar gereğince: Davacının davasının kabu-
lü ile 5740 ada 13 parsel üzerinde inşa edilen 50'1334 ar-
sa paylı 3 kat 8 nolu bağımsız bölümün davalı Elif Ünal
adına ka> ıtlı olan taşınmazın tapu kaydının iptali ile da-
vacı adma tapuya tescıhne. 52.850.000 TL avukatlık üc-
retinın da\alılardan alınıp davacıya ödenmesine,
101.376.000 TL harcuı davalılardan alınmasına, toplam
27.887.000 TL mahkeme masrafhın davalılardan alınıp
davacıya ödenmesine, Yargıtay yolu açık olmak üzere
kara' venlmış olup. davalı Halil Oğuz'a duruşma günü
gazete ilanı ile tebliğ edildiğinden yukanda metni yazılı
kararın Halıl Oğuz'a gazetede ilanmdan sonra 7 gün
içinde tebliğ edılmış sayılacagı, tebliğden itıbaren 15 gün
sonunda karann kesmleşeceğının bu süre zarfinda tem-
)iz hakkının bulunduğu, teblıgat yerine kaım olmak üze-
re ilanen tebliğ olunur. 6.7.1998 Basın: 58067
MARMARA SULH HUKUK MAHKEMESİ'NDEN
EsasNo: 1997/91 Karar No: 1998/49
Hâkim: Ahmet Olker 32102 Kâtip: Selma Ata Davacılar: AytoluIzal, Hacıyusuf Mah. 2 Okul Sok. 13-5 Bandırrna. Vekili: Av. ErtanDemirkapı, Saatçiler
Cad. No: 15 Bandırma. Davalılar: 1-Kadir Yılmaz, Süleymaniye, MimarSinan Cad. No: 31 lstanbul. 2-Hakan Sevim, Çamlık Cad. Çınar Sok. No: lOBa-
kırköy-tstanbul. 3- Burhan Başaran, Çamlık Cad. 2 Çınar Sok. No: 10 Bakırköy-tstanbul. 4- Güler Çelikbilek, Çadırlı Köşk, Çelik Sok. No: 11/12 Mecidiye-
köy-lstanbul. 5- Necdet Aydın, Haczedar Yıldız Sok. No: 7/2 Bakırköy- tstanbul. 6- Ertuğrul Gültekin, Haczedar Yıldız Sok. Kuranel Apt. 7/2 Bakırköy-ls-
tanbul. 7- Alev Ural, Mihrabat Cad. Mescit Sok. No: 5 Çamlıca-lstanbul. 8- Raziye Özsoy, Eyüp Kitapçı Kasım Sok. No: 5 lstanbul. 9- Erdoğan Özsoy, ay-
nı adreste. 10-Hüseyin Acar, Türkeli Köyü Marmara. 11 - Nazmi Kas, Necatı Bey Cad. Leblebıcı Şaban Sok. 21/1 PınarhanK: 1 No: 2 Karaköy İstanbul. Da-
va: lzale-i şüyu. Dava tarihi: 14 8.1997. Karar tarihi: 9.7.1998. Davacı vekili tarafından davalılar aleyhine açılan izale-ı şüyu davasının yapılan açıkyargıla-
ması sonunda: Gereği düşünûldü: Davacı vekili mahkememize verdiği dilekçe ile Marmara ilçesi Türkeli beldesı Çayır mevkimde bulunan 28 pafta, 1002
parsel nolu taşınmazın taraflar adına müştereken ve iştiraken kayılh olduğunu, bu tasınmaz üzenndeki ortaklığın aynen mümkün olmadığı takdırde satılarak
gıderilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Bir kısım davalılara normal yoldan dığerlenne tebligat kanunu uyannca ilanen usulüne uygun olarak tebligat
yapılmış, taraf teşkili sağlandıktan sonra celp edilen tapu kayıtlan ve kroki ile dava konusu taşınmazın basında bilirkişi marifeti ile keşif yapılmış ve teknik
bilirkişi Ahmet Çimen raporunda dava konusu parselde hısse adedının fazla olması ve her hısseye isabet edecek miktann az olması nedeni ile imar yasasırun
ilgili maddeleri uyannca aynen taksiminin mümkün olmayıp ortaklığın ancak satış yolu ile giderilebileceğini bildirmiştir. Davacı vekili de aynen taksim müm-
kün olmadığı takdirde ortaklığın satış yolu ile giderilmesini talep ettiğinden davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine vanlarak aşağıda-
ki hüküm kurulmuştur. Hüküm: Yukanda açıklanan gerekçelerle: 1 - Davanın kabulü ile Balıkesir ili Marmara ilçesi Türkeli beldesi Çayır mevkiinde kain 28
pafta, 1002 parsel sayılı taşınmazın ortaklığın satılarak gıderilmesine, satış bedelinden elde edilecek paranın taraflar arasında tapudaki paralan oranında pay-
laştınlmasına, 2- Satış memuru olarak Marmara Adliyesi Mahkemeler Yazuşlen Müdürü îrfan Cansever'ın tayinüıe, 3- Satış değeri üzerinden binde altı ora-
nında harç alınmasına, 4- Davacı tarafından yapılan beş davetıye gideri (5X400.000) 2.000.000 TL. ilanen tebligat gideri 17. 250.000 TL ile keşif ve bilir-
kişi incelemesi gideri 25. 000.000 TL olmak üzere toplam 44.250.000 TL yargılama giderinın taraflardan tapudaki paylan oranında tahsiline, 5- Resen yapı-
lan 320.000 TL yargılama giderinin taraflardan tapudaki paylan oranında tahsili ile Hazine'ye irat kaydına, 6- Davacı kendisini vekil ile temsil ettirmediğin-
den dava tarihindeki avukatlık asgari ücret tarifesi uyannca ve vekilin emeğı de dikkate alınarak takdir edilen 6.000. 000 TL vekâlet ücretinin taraflardan ta-
pudaki paylan oranında alınmasına, Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı davacı asil ile davalılarm yokluğunda temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar, açık-
ça okunup anlatıldı. 9.7.1998 Basın: 58071
ADANA 4. ASLİYE HUKUK
HÂKİMLİĞİ'NDEN
Sayı: 1998/285
Davacı Muhittin Gürbüz vekili Av: E. Hakı Oztürk ta-
rafından, davalı Atilla Yıldınm aleyhine açılan hükmen
tescil davasının yapılan duruşmasında verilen ara karan
gereğince:
Davalı Atilla Yıldınm'ın bildirilen Caferağa Mahalle-
si, Sakız Sokak No: 12/B Kadıköy-tstanbul adresine çı-
kanlan davetiye tebliğ edilmeksizin bila iade edilmiş ol-
duğu ve adı geçen davalının tebligata yarar açık adresi
zabıta manfetiyle de tespit edilemediğinden dava dilek-
çesinın Türkiye'nin her yerinde yayımlanan gazeteler-
den biriyle ilanen teblığine karar verilmiş olduğundan;
Davalı, Atilla Yıldınm'ın duruşmanın bırakıldığı 26.
01.1999 günü saat 09.25'te mahkememizde hazır bulun-
ması veya kendisini temsilen bir vekil göndermesi, aksi
halde duruşmaya gelmemesi veya kendisini bir vekille
temsil etrjrmemesı halinde, dava dilekçesinin tebliğ edil-
miş sayılacagı ve yokluğunda karar venleceğı hususu
davah Atilla Yıldınm'a tebliğ olunur. 16.11. 1998
Basın: 58086