15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 29 KASIM 1998 PAZAR 12 PAZAR KONUGU Prof. Dr. îl Han Özay 'la Apo, AB hukuku, îtalyan iç hukuku hakkında konuştuk • • . . . . 'Ocalan'a sığınmahakkı verilemez'SllJNTJS! ^P 0 ' Suriye'den Moskova'ya gitti... Anlaşmah olarak ttalya'ya y geçti... îtalya'dan sığınma hakkı isteyecek... Türkiye, Apo'nun geri verilmesini istiyor... Hain Italya Apo'yu vermiyor... Türk firmalan îtalyan mallannı boykot ediyor... Her gün îtalyan konsolosluklan ve büyükelçiliği önünde İtalya bayraklan yakıhyor, milliyetçi gösteriler düzenleniyor. Her şey iyi de bu toplumsal çılgınlık niye? Türkiye daha Apo'nun resmen iadesini bile isteyememişken ltalya'ya, haçlı ruhunu canlandırma suçlamalan neden? Türkiye, konuyla ilgili îtalyan iç hukuku ve AB hukukunu biliyor mu? Bugüne kadar hazırlanmış iki uluslararası insan haklan sözleşmesine imza atmayan ender ülkelerden biri olan Türkiye, neden önce kendine çekidüzen verme yolunu seçmez de başkalannı suçlama kolaycıhğına kaçar? Bütün bu noktalan Roma Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu Prof. Dr. tl Han Özay'la konuştuk. "SÖYLEŞİ LEYLATAVŞANOĞLU Türkiye'de, "Rusya anlaşmah olarak Apo'yu İtalya'ya gönderdL Şimdi de İtalya Apo 'ya izzet ikram ediyor, değerii konuk tnuame- lesiyapıyor" deniliyor. Apo'ya bu şekilde davra- nılmasının îtalyan iç hukukunda yeri var mı? - Burada ıkı noktaya değınmek istiyorum. Bi- rincisı. İtalya tlaki cezaevlerinin birkısmı bizdeki üç yıldızlı otel gıbidir. Orada hücre sistemi uygu- lanır. Ama o hücrede televizyon, tuvalet gibi ra- hatlatıcı unsurlar vardır. Tıpkı Mehmet AH Ağ- ca'nın kaldığı hücreler gibi... Yani, Italya'run ce- zaevlerinin bir bölümü konforlu yerlerdir. Hasta- ne dersenız cezaevınden de konforludur. Villada kalma meselesine gelince... ttalya hukukunda ev hapsi di\e bır ka\Tam var. Ev hapsi benim zama- nımda yoktu. Son zamanlarda uygulamaya kondu. Özellikle yargılanan politikacılar, eski bakanlar, milletvekillen içın uygulanan bir sistem. Bir kışi ev hapsinde olduğunda, bildiğim kada- rıyla. dışanyla herhangi bir bağlantısı bulunmu- yor. hatta dışanya telefon dahi edemiyor. Ama dı- şanyla telefon bağlantısı kurmamasını nasıl kont- rol ediyorlar. onu bilmiyorum. Biliyorsunuz, PKK'nın bir de ERNK adıyla bilinen, siyasi par- ti olarak örgütlenmiş bir kolu var. Apo, ERNK'nin merkezinin bulunduğu yerde bir apartman daire- sınde tutulmak istenmiş. Fakat ERNK'nin binası Roma'nın merkezi bir semtinde. îtalyan hüküme- tı Apo'nun orada oturmasını sakıncah görmüş. Belki bu hem gü\enlik, hem kontrol açısından bir kaygı yarattı. Onun üzerine. daha güvenli bir yer olarak kabul edilen bu villa bulunmuş. Normalde ev hapsi olduğunda kendı evinde kaldığı varsayı- larak masraflannı kendisi karşılıyor. Ama burada Apo'yu Îtalyan hiikümeti mi misafır ediyor. yok- sa masraflannı kendisi mi karşılıyor? Bunu bile- miyoruz. Dedığim gibi, normalde kendısinin kar- şılaması lazım. Bu masraflan karşılamak açısın- dan hazretin hiçbir güçlüğü olduğunu da sanrru- yorum. Dünyanın her tarafında milyarlarca dolar parası olduğu söyleniyor. HBi^Bi Eroin kaçakçılığından, silah kaçakçüı- ğından epeyce para yaptığı söyleniyor... ..., f- - ?, -Tabıı. eroin kaçakçılığından. vesaıreden epey- ce para yapınış. Bır teleuzyon programında bir emekli orgeneral şöyle bir teon ortaya attı: "Ja- ponya'dan ABD'ye kadar muazzam bir şekilde ör- gütienmiş bu biiyük örgütün, karnını kaşımaktan başka bir niteliği olmavan bir adam taranndan yö- netilebilmesi miimkün değü.*1 Yani bu emekli orgeneral bu sözleriyle işin ar- kasmda tamamıyla ABD'nin bulunduğunu söylü- yor. Bu da doğru> sa sadece eroin kaçakçılığı de- ğıl, para bakımından hiçbir sıkıntılan yok. Şimdi, Apo'nun bu durumda bulunuşu ttalyan iç huku- kuna uygun bir davranış izlenimi veriyor. • • • • İtalya'nın, ABD'nin de basktsıyla Apo 'yu bir başka ülkeye göndermek istediği söy- leniyor. İtalya, Apo 'yu, kendi hukukuna göre bir başka ülkeye gönderebilir mi? - ttalya'nın Apo'yu Türkiye'ye iade etmeyece- ğı kesin. O noktada zaten Îtalyan hukuku kendisi- ni serbest bırakmıyor. •IM^B Bıtnun AB hukukundakiyeri nedir? - AB hukuku da bir anlam ifade etmiyor. Bakın, Italya'yla ABD arasında suçlulann iadesine iliş- kin bir anlaşma var. Bu anlaşma 1983 yılında im- zalanrruş. Bu anlaşmada. ABD'de idamcezası hâ- lâ geçerii olduğu için, o cezanm infaz edilmeye- ceğıne ilışkin yeterli güvence verilirse kişınin ia- de edilebileceği var. Buna karşılık İtalya Ceza Yar- gılaması Usulü Yasası'nda da bir madde aynı ge- reklen getımor. Bu madde diyor ki: "Idam ceza- suıın hâlâ geçerii olduğu ülkeler, yeterli güvence verirlerse suçlu bu ülkelere iade edilebilir." Nitekım. ûnlü Achille Lauro transatlantiğini ka- çırdıklan zaman bir Amerikalının öldürülmesi ne- denıyle ABDiiıçlulan ıstediğindebunlar ABD'ye iade edildi. Bir süre sonra. Florida eyaletinde so- yadı Venezia olan bir ttalyan vatandaşı, yanılmı- yorsam bir polis memurunu öldürdü. Bunun ceza- sı ABD'de de idamı gerektiriyor. Venezia soyadlı şahıs. orada idam cezası yok diye ltalya'ya kaçtı. Bunun üzerine ABD, Venezia'nın iadesini istedi. ladesini istediği zaman da,"İdam cezası infazedil- mejecekn'r" diye de bir güvence verdi. ABD'nin bu gmenceyi verebilmesı, eyaletlerde idam ceza- larının infazı karannın valilere bağlı olması. Ama eyaletlerde deyerinegöre idam ce- zalan uygulanmtyor... - Buna karşın ABD, "Benim anayasama göre fe- deral devlet olarak bu konuda güvence verirsem eyaletleride bağjar. Dolayısıyia ceza infazedilmez" dıyor. Bir parantez açıyorum. Türkiye'de böyle bir şey mümkün değil. Çünkü bizde, idam cezasının infaz edilip edilmemesi TBMM'ye bağlı. TB- MM'nin verebileceği tek güvence de idam ceza- sını kaldırmak. ABD bu güvenceyi verdiği için ls- tinaf Mahkemesi suçlunun iade edilmesine karar verdi. Suçlunun avukatlan Temyiz Mahkemesi'ne başvurdular, ama Temyiz Mahkemesi de tstinaf Mahkemesi'nin karannı onayladı. Onun üzerine Adalet Bakanlığı suçlunun iade edilmesine ilişkin usulen bir kararname çıkardı. Fakat Adalet Ba- kanlığı'nın kararnamesi idari işlem. İtalya bir hu- kuk devleti olduğu için bizım 1961 Anayasamız- da olduğu gibi idarenin bütün işlemlerine karşı yargı yolu açık. Avukatlar bu kez Adalet Bakan- lığı'nın karannın iptali için Roma'daki ldare Mah- kemesi'ne başvurdular. O mahkemede güvence verilmek suretiyle iade işleminin ttalyan Anaya- sası'na aykın olduğu iddia edildi. Bizde de öyle- dir. Mahkeme böyle bir iddiayı ciddi bulursa Ana- yasa Mahkemesi'ne gönderir. Nitekim böyle ol- du. Anayasa Mahkemesi de hem Ceza Yargılama- sı Usulü Yasası'ndaki maddeyi hem de iki ülke ara- sındaki anlaşmayı uygun bulan kanunun iadeye ilişkin hükümlerini iptal etti. Dolayısıyla da orta- ya kesin bir yasak çıktı. Yani. hangi ülkede idam cezası varsa o ülkenin isteği yerine getirilemez. ••••• Bu hüküm ne kadar kesin? - Öyle kesin bir hüküm ki suçun niteliğine bak- rruyor. Bunlann niteliği anayasayı hiç ilgilendir- miyor. Onu ilgilendiren sadece söz konusu ülke, demiyorum. Vermeyecek olsalar bile istemek bir jest. Türkiye bunu mutlaka yapmalıydı. Kırmızı bültenle aranan bir kişiyi nasıl istemezsiniz? Ama Türkiye, İtalya Anayasa Mahkemesi'nin 1996 tarihli karannı bilmeliydi. Çok yakjn bir ta- rihte alınmış bir karar. Bilseydi, iki devlet arasm- daki ilişkilerin vazgeçilmez koşulu olarak Apo'nun iadesini talep etmezdi. Şimdi Türkiye bunu öyle bir noktaya getirdi ki, sanki ya Apo ve- rilecek ya da bütün diplomatik ve ticari ilişkiler ke- silecek. ttalya diyor ki: "Onu vereırüyoram, çünkü ana- yasam engeürvor." italya öyle deyince Fransa Cumhurbaşkanı Jac- ques Chirac da onun yanında yer alıyor. Prof. Dr. İL HAN ÖZAY Ortaöğrenimini Istanbul 'da ttalyan ortaokulu ve lisesinde, yükseköğrenimini, Îtalyan Cumhurbaşkanı 'nin verdiği bir bursla Roma Üniversitesi Hukuk Fakültesi 'nde tamamladı. Aynı üniversiteden biri hukuk, birisi de siyasal bilimler olmak üzere iki doktora aldı. 1972-73 yılları arasında İtalya 'nin ünlü kamu hukukçularından Massimo Severo Giannini'nin asistanlığını vaptı. 1983-84yıllarmda ABD'de Harvard Üniversitesi Hukuk Fakültesi 'nde dersler verdi. Şimdiki halde Istanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi 'nde ldare Hukuku öğretim üyesi. Ama bunlar, her ne olurlarsa olsunlar hukukun üstünlüğüne inanan ve saygı duyan devletler... - Ama bizimkiler de böyle. Bakın Güneydoğu olaylan, vesaire, biz yıllardır bu işin içindeyiz. Avrupa da yıllardır burada bir iç savaş olduğunu düşunüyor. Bunlann ezilmiş bir millet, her türlü haklanrun ellerinden alınmış olduğunu düşunü- yor. Biz ise buna karşı hiçbir propagandayla viz- yon üretemedik. Yani burada Avrupa 'nin PKK'yle Kürt sorununu birbirine kanşürdığım mı söylemek is- tiyorsunuz? -Tabii. tkisiru birleştiriyorlar. ^^^™ Bu birteştirmenin kasıtlı olarakyapddı- ğını düşunüyor musunuz? - Birtakım çevreler kasıtlı olarak birleştiriyor. Ama ona karşı yumurta kapıya gelinceye kadar hiçbir şey yapmıyoruz. Hiçbir şey yapmadıktan sonra da şimdi birdenbire ortaya çıktığımızda ge- niş kamuoyunda olmasa bile aydın kesiminde de haklı tezimizi savunamıyoruz. Italya'nın aydın ke- simi Kürt sorunuyla PKK'yi birleştiriyor, en azın- dan bunlara karşı sempati duyuyor. ^^^^U Yani Türkiye bu bilgisizlikle olaytn siya- si zemine çekilmesini sağlayarak bir anlamda PKK'yeyardtm mı etti? - Bir ölçüde öyle oldu ve oluyor. Bakın, İtalya'da yasal engel var, Apo iade edilemiyor. Biz Apo'nun siyasi mülteci olmasını kesinlikle istemiyoruz. O konuda şu bakımdan haklıyız: Apo'nun siyasi mülteci olup olmaması konusunda yargı değil, si- yasal organ karar verecek. Yani hükümet karar ve- recek. Böyle olursa bu gerçekten bize karşı düş- ya da ülkelerde idam cezasının olmaması. Anaya- sa Mahkemesi'nin iptal karanndan sonra Ceza Yargılaması Usulü Yasası maddesi de ortadan kalktı. tkili anlaşma da iptal edilmiş oldu. Türkiye'de uluslararası anlaşmalan Anayasa Mahkemesi'nin önüne getirmek mümkün değil. Fakat Sayın Mümtaz Soysal'ın da çok ilginç bir te- zi var. Soysal şunu savunuyor: "Uygun bulan ya- sa Anayasa Mahkemesi önüne getirilirf Bana gö- re de doğru bir tez. Örneği hıç görülmedi. İtalya'da ise yasa Anayasa Mahkemesi önüne getiriliyor. İptal edilince de anlaşmalar havaya uçuyor. Bu du- rumda ilk başta uygulanması gereken kural iç hu- kuk. Avrupa düzeyinde ise suçlulann iadesine iliş- kin genel bir anlaşma var. Bu, ikili anlaşmalann dışında kalıyor. Sanıyo- rum, italya idam cezalan konusunda çekince ko- yarak bu anlaşmayı imzaladı. Böyte olunca da si- yasi makamlann herhangi bir takdir yetkisi kalmı- yor. Kalmadığı için de, "Biz hukuk devletiyiz. Ya- salan ihlal edemeyiz" dendiği zaman tamamıyla hukuksal bir açıklamada bulunulmuş olunuyor. Ortadaki bu hukuksal engel nedeniyle de biz ger- çek amacı kanıtlayamıyoruz. İtalya'nm Bağdat Büyükelçisi, "ttal- ya 'nin bir iç hukuku var ki Türklergaliba bunun farkında değiL Türkiye'den bir tek kişi ttalya'da bir dava açsa Apo ttalya 'dayargılanır " dedi Siz bu konuda ne düşûnüyorsunuz? - Bu mümkün olabilir. Ama kışiler ceza davası açamazlar. Kişilerin ceza davası açabilmeleri an- cak bir suç duyurusunda bulunmalanndan sonra mümkün olabilir. Bu suç duyunısundan sonra sav- cı bunu kabul ederse ceza davası açılabilir. Büyükelçinin söylediği. muhtemelen tazminat dav'ası. Kişiler tazminat davası açabilirler. Çizme- den biraz yukan çıkıyonım, ama bana sorarsanız Türkiye Cumhuriyeti devleti bile belki o tazminat davasıru açabilir. Ama mesele para meselesi değil. ••^•i Türkiye, Apo krizinde öyle bir siyasetiz- ledi ki neredeyse PKK siyasi zemine doğru çekil- mek aşamasınageldl Siz Türkiye'nin bu tavrını nasıl değerlendiriyorsunuz? - Ben bunu öncelikle bilgisizlik olarak değer- lendiriyorum. Ben, "Türldye Apo'yu istemesm" manca bir hareket olarak nitelenebilir. Siyasi mülteci statüsü tanımayınca ne yapacak? - Tabii ki sınır dışı edecek. Sınır dışı etmek de onun ekmeğine yağ sürecek. Sınır dışı edilince bi- ze gelecek değil ki... Libya'ya, Küba'ya gidecek, deniyor. lş o noktaya getirildi ki hangi hareket ya- pılsa adamın ekmeğine yağ sürülüyor. ••••• Yani Türk tarafında son derece acemi- ce birpolitika mı izlendi? - Bir ölçüde öyle oldu. ^ ^ • M Başbakan Mesut Yılmaz, Apo Suri- ye 'den gönderildiğinde, "Bu işi biz başardık "gi- bi ifadeler kullandu Askeri irade olmasaydı Su- riye Apo 'yu bırakabilir miydi? -Bırakmazdı tabii. Demek ki bu askerlerin başansu.. - Asker bizim canımız olduğuna göre, "bizün başannuz" deyince herhalde o anlama geliyor. ^ • ^ ^ Yanihükümetin başı askerle kendini öz- deşleştirfyor mu? - Yemin etse başı ağnmayacak. Ama bu iş ta- lihsiz bir zamana rastladı. Çok sorunlu bir zaman- da bu olay birdenbire ortaya çıkınca bir isteri kri- zi içinde, 'paçayı kurtarabilirim' sandı. ^ ^ ^ ^ İtalyan hükümetinin de bu konuda ace- mice davrandığı söyleniyor. 1948'den beri ttal- ya 'da 56. hükümet işbaşında. Bizde de 55. hükü- met düştü, 56.'sı kurulacak. Hep de iki ülkede kü- çük partiler koalisyon hükümetlerinde anahtar konumunda oluyorlar. Acaba bu acemiliklerde hükümetlerin zafiyeti de mi rol oynuyor? -Olabilir. Ama iki ülke arasında bir fark var. ital- ya 1948'de Ikinci Dünya Savaşı'ndan perişan bir halde çıktı. İtalya bugün ise bu koalisyon hükümet- leriyle birlikte G-7'ler arasında. Siyasi istikrarsız- lık ekonomik istikrarsızlığı doğurmadı. Türkiye'deyse siyasi istikrarsızlık ekonomik is- rikrarsızlığı da doğurdu. Bakın, bizde kamu per- sonelinin grev yapması yasaktır. Çünkü gerekçe olarak kamu hizmetinin sürektiliği gösterilir. İtal- ya'da ise sürekli grev yaparlar, ama kamu hizmet- leri bizden çok daha düzenli bir biçimde işliyor. Sizin söylediğiniz zayıf hükümetlerin neden ol- duğu doğru olabilir. Bundan önce de Kürt parla- mentosu toplanmıştı. Ona engel olamadılar. Çün- kü o zaman Mali Reform Kanunu adlı bir yasa par- lamentoda tartışılıyordu. Hükümet, kendisini dı- şandan destekJeyen Yeşiller'e ve eski komünist- lere mecburdu. Ona engel olamadı. Belki de en- gel olmak istemedi. Bunun ardından dayanışma fılan kalmadı. Pro- di istıfa ettiği gün bir Îtalyan arkadaşımla birlik- teydim. Bana, "Istifa ettiğine fazla üzülmeyin. ts- tifa etmemiş olsa\dı sırada bekleyen, Ermeni soy- kınmı }r asa tasansıydı" dedı. Prodi 'nin istifasından sonra dokuz partiden olu- şan bu koalisyon hükümete geldi. Bunun ardından da Apo olayı patlak verdi. Burada da tabii koalis- yon hükümetinin dağılmasını mı göze alacaktı, yoksa Türkiye ile ilişkilerin geçici bir süre gergin- leşmesini mi yeğleyecekti? Tabii ki Türkiye ile ilişkilerin gerginleşmesini seçecekti. Bir de gözü dönmüş binlerce insan Roma'nın merkezine karargâh kurmuşlar. O derece gözü dönmüşler ki içlerinden biri kendini yakabiliyor. yormu? Sizce burada rüzgâr ekenfırtına biçmi- - Evet, ama bunu yapmaya da mecbur. Siz biraz önce, ttalya 'da siyasi istikrar- sızlık ekonomik istikrarsızlığı getirmiyor, ama Türkiye 'de siyasi istikrarsızlık ekonomik istikrar- sızlığa yol açıyor, dedinîz. Bu bağlamda size bir ' soru sormak istiyorum. Türkiye'deuzunyıllarba- zı odaklann PKK'nin eroin ticaretindenyararian- dıklan yazıldu, konuşuldu, Acaba bu istikrarstz- lık o yararlanmadan da kaynaklanmış olabilir - Olabilir, tabii. Istikrarsızhktarda mafya niye palazlanıyor? Neden bugün İtalya'da mafya tari- he kanşmış gibi? Evet, tam anlamıyla yok olma- dı. Ama İtalya'da 1950'ler ya da 1960'lardaki maf- ya yok. Birinci Cumhuriyet çöktü. Temiz eller ope- rasyonu aldı başını gitti. italya ekonomik bakım- dan da refaha kavuşunca mafya etki alanını yitir- di. ABD'de mafya, yasaklama döneminde alkol kaçakçılığıyla palazlandı. ttalya'da uyuşturucu, silah ticaretiyle güçlendi. Ama ekonomik durum düzelince yavaş yavaş et- kisi zayıfladı. Kara para tedavülden iyice kalktı. Çünkü uyuşturucu konusunda rekor Türkiye'nin eline geçti. Bugün Türkiye, Akdeniz'in en büyük uyuştu- rucu trafiğini yöneten ülke durumunda. Bakın bugün Türkiye'de bir ihaleye giren zatın 600 mil- yon dolar ödediğinden söz ediliyor. Beş yıl önce- si bu kişi için sıradan bir müteahhit, deniyor. Siz beş yıl kazancınızın bir kuruşunu bile yemeseniz 600 milyon dolar biriktirebilir misiniz? Biriktire- mezsiniz. O zaman da bu işin içinde bir iş var. Ba- kın, vergi veren benim. Bir kamu görevlisi olarak benim maaşımdan kesiliyor. Yani o vergiyi bord- ro mahkûmlan ödüyor. • • ^ ^ AB üyesi ülkelerin Türkiye 'ye çarpık bakmalarmın bir nedeni, ülkemizin bir uyuştu- rucu trafiği cenneti haline gelmesi mi sizce? - Ben bu kpnulan sıradan bir kişi olarak izliyo- rum. Bizim iktisatçı arkadaşlanmızın bir kısmı şöyle diyor: "Türkiye'de çok sayıda genç işgücü var. Türkiye AB'ye tam üye olursa bu genç işgücü Avrupa'ya akuı edecek ve AB ülkelerinin ekono- mikrini ohımsuz yönde etkOeyecek. AB bundan çekiniyor.'' Tabii buna insan haklannı, yasadışı faaliyetle- ri, uyuşturucu trafiğini de ekliyorlar. Hepsini bir- birine bağladığınız zaman da ortaya dehşet bir tab- lo çıkıyor. Burada eklemek istediğim bir şey var. En büyük üzüntüm. İtalya ve Türkiye arasında, devletler değil de halklar arasındaki dostluk, an- cak çok uzun sürede telafı edilebilecek bir biçim- de zarar gördü. ADASA 7. ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN 1997 272 Esas 1998/314 Karar Da\acı Hüseyin Yalçın vek. Av. Kemal Denn tarafın- dan Elıf Cnal \e Halıl Oğuz aleyhine açılan tapu iptali \e tescil davasının yapılan 18. 5.1998 tarihli duruşma- sında v enlen karar gereğince: Davacının davasının kabu- lü ile 5740 ada 13 parsel üzerinde inşa edilen 50'1334 ar- sa paylı 3 kat 8 nolu bağımsız bölümün davalı Elif Ünal adına ka> ıtlı olan taşınmazın tapu kaydının iptali ile da- vacı adma tapuya tescıhne. 52.850.000 TL avukatlık üc- retinın da\alılardan alınıp davacıya ödenmesine, 101.376.000 TL harcuı davalılardan alınmasına, toplam 27.887.000 TL mahkeme masrafhın davalılardan alınıp davacıya ödenmesine, Yargıtay yolu açık olmak üzere kara' venlmış olup. davalı Halil Oğuz'a duruşma günü gazete ilanı ile tebliğ edildiğinden yukanda metni yazılı kararın Halıl Oğuz'a gazetede ilanmdan sonra 7 gün içinde tebliğ edılmış sayılacagı, tebliğden itıbaren 15 gün sonunda karann kesmleşeceğının bu süre zarfinda tem- )iz hakkının bulunduğu, teblıgat yerine kaım olmak üze- re ilanen tebliğ olunur. 6.7.1998 Basın: 58067 MARMARA SULH HUKUK MAHKEMESİ'NDEN EsasNo: 1997/91 Karar No: 1998/49 Hâkim: Ahmet Olker 32102 Kâtip: Selma Ata Davacılar: AytoluIzal, Hacıyusuf Mah. 2 Okul Sok. 13-5 Bandırrna. Vekili: Av. ErtanDemirkapı, Saatçiler Cad. No: 15 Bandırma. Davalılar: 1-Kadir Yılmaz, Süleymaniye, MimarSinan Cad. No: 31 lstanbul. 2-Hakan Sevim, Çamlık Cad. Çınar Sok. No: lOBa- kırköy-tstanbul. 3- Burhan Başaran, Çamlık Cad. 2 Çınar Sok. No: 10 Bakırköy-tstanbul. 4- Güler Çelikbilek, Çadırlı Köşk, Çelik Sok. No: 11/12 Mecidiye- köy-lstanbul. 5- Necdet Aydın, Haczedar Yıldız Sok. No: 7/2 Bakırköy- tstanbul. 6- Ertuğrul Gültekin, Haczedar Yıldız Sok. Kuranel Apt. 7/2 Bakırköy-ls- tanbul. 7- Alev Ural, Mihrabat Cad. Mescit Sok. No: 5 Çamlıca-lstanbul. 8- Raziye Özsoy, Eyüp Kitapçı Kasım Sok. No: 5 lstanbul. 9- Erdoğan Özsoy, ay- nı adreste. 10-Hüseyin Acar, Türkeli Köyü Marmara. 11 - Nazmi Kas, Necatı Bey Cad. Leblebıcı Şaban Sok. 21/1 PınarhanK: 1 No: 2 Karaköy İstanbul. Da- va: lzale-i şüyu. Dava tarihi: 14 8.1997. Karar tarihi: 9.7.1998. Davacı vekili tarafından davalılar aleyhine açılan izale-ı şüyu davasının yapılan açıkyargıla- ması sonunda: Gereği düşünûldü: Davacı vekili mahkememize verdiği dilekçe ile Marmara ilçesi Türkeli beldesı Çayır mevkimde bulunan 28 pafta, 1002 parsel nolu taşınmazın taraflar adına müştereken ve iştiraken kayılh olduğunu, bu tasınmaz üzenndeki ortaklığın aynen mümkün olmadığı takdırde satılarak gıderilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Bir kısım davalılara normal yoldan dığerlenne tebligat kanunu uyannca ilanen usulüne uygun olarak tebligat yapılmış, taraf teşkili sağlandıktan sonra celp edilen tapu kayıtlan ve kroki ile dava konusu taşınmazın basında bilirkişi marifeti ile keşif yapılmış ve teknik bilirkişi Ahmet Çimen raporunda dava konusu parselde hısse adedının fazla olması ve her hısseye isabet edecek miktann az olması nedeni ile imar yasasırun ilgili maddeleri uyannca aynen taksiminin mümkün olmayıp ortaklığın ancak satış yolu ile giderilebileceğini bildirmiştir. Davacı vekili de aynen taksim müm- kün olmadığı takdirde ortaklığın satış yolu ile giderilmesini talep ettiğinden davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine vanlarak aşağıda- ki hüküm kurulmuştur. Hüküm: Yukanda açıklanan gerekçelerle: 1 - Davanın kabulü ile Balıkesir ili Marmara ilçesi Türkeli beldesi Çayır mevkiinde kain 28 pafta, 1002 parsel sayılı taşınmazın ortaklığın satılarak gıderilmesine, satış bedelinden elde edilecek paranın taraflar arasında tapudaki paralan oranında pay- laştınlmasına, 2- Satış memuru olarak Marmara Adliyesi Mahkemeler Yazuşlen Müdürü îrfan Cansever'ın tayinüıe, 3- Satış değeri üzerinden binde altı ora- nında harç alınmasına, 4- Davacı tarafından yapılan beş davetıye gideri (5X400.000) 2.000.000 TL. ilanen tebligat gideri 17. 250.000 TL ile keşif ve bilir- kişi incelemesi gideri 25. 000.000 TL olmak üzere toplam 44.250.000 TL yargılama giderinın taraflardan tapudaki paylan oranında tahsiline, 5- Resen yapı- lan 320.000 TL yargılama giderinin taraflardan tapudaki paylan oranında tahsili ile Hazine'ye irat kaydına, 6- Davacı kendisini vekil ile temsil ettirmediğin- den dava tarihindeki avukatlık asgari ücret tarifesi uyannca ve vekilin emeğı de dikkate alınarak takdir edilen 6.000. 000 TL vekâlet ücretinin taraflardan ta- pudaki paylan oranında alınmasına, Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı davacı asil ile davalılarm yokluğunda temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar, açık- ça okunup anlatıldı. 9.7.1998 Basın: 58071 ADANA 4. ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN Sayı: 1998/285 Davacı Muhittin Gürbüz vekili Av: E. Hakı Oztürk ta- rafından, davalı Atilla Yıldınm aleyhine açılan hükmen tescil davasının yapılan duruşmasında verilen ara karan gereğince: Davalı Atilla Yıldınm'ın bildirilen Caferağa Mahalle- si, Sakız Sokak No: 12/B Kadıköy-tstanbul adresine çı- kanlan davetiye tebliğ edilmeksizin bila iade edilmiş ol- duğu ve adı geçen davalının tebligata yarar açık adresi zabıta manfetiyle de tespit edilemediğinden dava dilek- çesinın Türkiye'nin her yerinde yayımlanan gazeteler- den biriyle ilanen teblığine karar verilmiş olduğundan; Davalı, Atilla Yıldınm'ın duruşmanın bırakıldığı 26. 01.1999 günü saat 09.25'te mahkememizde hazır bulun- ması veya kendisini temsilen bir vekil göndermesi, aksi halde duruşmaya gelmemesi veya kendisini bir vekille temsil etrjrmemesı halinde, dava dilekçesinin tebliğ edil- miş sayılacagı ve yokluğunda karar venleceğı hususu davah Atilla Yıldınm'a tebliğ olunur. 16.11. 1998 Basın: 58086
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle