15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 29 KASIM 1998 PAZAR 10 PAZAR Y4ZILARI Ağla sevgili ülke, doğmamış çocuklar içinAian Paton, 1948 yılında, Gûney Afrika yazınırun en önemli tümcesini yayımladı: "Ağla sevgüi ülke, korkumuzun mirascısı olan doğmamış çocuk için." Adını bu tümceden alan Ağla Sevgili Ulke'nin üzerinden 50 yıl geçti. zamanlar değişti. Ülkedeki emniyetsiz ortam yüzünden yurtdışına göç edenleri korkak olmakla suçlayan Nebon Mandela liderimiz şimdi. Alan Paton'un 71 yaşındaki eşi Anne. hırsızlara iki araba ve bir de ev kaptırdıktan sonra. "Üzgünüm, ülkeyi terk eden korkaklann arasına kablmak zorunda oMuğum için," açıklamasını daha geçen hafta yaptı. Sevgili ülke için dökülen gözyaşlan çoktan kurudu, geriye kuru bir hoşça kal kaldı. Ağla Sevgili Ûlke, okul çağlannda bize zorla okufulduğunu düşündüğümüz, ancak olgunlaşıp tekrar okuduktan sonra değeri anlaşılan romanlardan biri. Didaktik bir tonla yazılmadıysa da, lncilvari kehanetlerle dolu bir ibret öyküsü. Romanın bu geleceği görür tonu ve korkuyu işleyen teması, AJan Paton'un yaşamını sınırlayan iki dipsiz uçurum. Paton, şimdiki zamandan korktuğu için, geleceği tahmin etmeye yönelmiş; kendi yarattığı gelecek yeni korkulan beraberinde getirdiği için, kişileştirdiği korkudan zaman olarak değil, mekân olarak uzaklaşmayı seçmiş. Sonunda Ağla Sevgfli Ülke, Norveç'te yazılmış. Belki de, Joyce gibi Paton da, ülkesini anlatmak için uzaklara gitmek zorunda hissetti kendini. Edebiyat eleştirmenleri, Ağla Sevgili Ulke'yi iyi niyetli ama naif bir adalet çağnsı olarak görürler. Kalemin asıl hâkimi olan Alan Paton'un sosyal reformist yanıdır. Onun için apartheid ve ırkçı beyaz azınlık sorunu yalnızca bugünün sorunudur. Gerçek korku, uygarlığın zorunluluğu olarak yıkılmaya yûz tutmuş, Zulu kabile kültürüdür. Paton, siyah halkın. onlan köyden kente çeken bu değişimin farkında olmasını ister. Bu değişimin nedenlerini anlamayan ve değişime JOHANNESBURC AYSU ÖNEN ayak uydurmayan siyah toplum, apartheid çatışmasına yanlış nedenlerle girmektedir. Kitabm ana kişisi siyah rahip Stephen Khumalo, büyük şehir Johannesburg"a oğlunu bulmaya gelir. Oğlu için Johannesburg'a gelen diğer bir baba da, bir beyaz adam katili olduğunu öğrenecektir. Khumalo'nun hırsızlık yaparken yanlışlıkla öldürdüğü Arthur Jarvis, apartheid karşıtı liberal biryazardır. Khumalo'nun oğlunun tek savunması romanın temasının tekrandır. "Korkmuştum. Çok korkmuştum." Alan Paton'a göre, Gûney Afrika'nın 4O'lı yıllardaki durumunu sembolize eden bu cinayet bir ırkçılık cinayeti değildir. Endüstriyelleşmeye ve modernleşmeye kapalı kalmanın doğurdugu taşra fakirliğinin gözü kördür. Rahip Khumalo ve Jarvis'in sonunda vardığı ortak anlayış, ırkçılığa çözüm getirmeyecektir. "Onlar bizi sevmeye başlayıncaya kadar, biz onlardan nefret ediyor olacağız" diye yazan AJan Paton, kendince apartheid'in nedenini bulmuştur. Ona göre, nedeni anlaşılan yanlışlar kolayca düzeltilebilir. Yayımlandığı ilk günden beri Ağla Sevgili Ülke, bir romandan çok, Alan Paton'un manifestosu olarak görüldüğü için pek çok tepki aldı. Hükümet, yazann pasaportuna el koyarken, apartheid karşıtı örgütler duygusal idealistliği ve ekonomik ambargoya karşıtlığı yüzünden onu dışladılar. Doğruyu söylediği için dokuz köyden kovulduğunu düşünen Alan Paton, çareyi kendine bir parti kurmakta buldu. 1953'tekurulan Liberal Parti, apartheid karşıtı, devlet terörünü reddeden, yabancı ülkelerin uyguladığı ekonomik ambargo ve yatınm yasağının hükümetten çok siyah halkı cezalandırdığı için kalkması gerektiğine inanan bir partiydi. 1968 yılında, birden fazla ırkın aynı partide toplanmasının yasak olduğu gerekçesiyle kapatıldı. "Kuşkunuz obnasın ki, Ulkede korku var" diyen Paton liberalizmi, en azından sesini duyurmaktan korkmadı. Yazıldığı yıllarda, taşıdığı politik mesajlar yüzünden yazınsal değeri gölgelenen, son yıllardaysa, salt düş ürünü bir roman olarak görülüp politik kimliği pek sorgulanmayan Ağla SevgiM Ulke yayımlanah elli yıl, yazan aramızdan aynlalı on yıl oldu. Dedikleri bir bir çıkıyor kâhin yazann. Ülkede korku hâlâ kol geziyor. Yıllarca süren ekonomik ambargonun doğurduğu büyük boyutlarda işsizlik, yönetimin en büyük sorunlanndan biri. Hâlâ kent zengin, taşra yoksul. Zengin hâlâ korkak, fakir hâlâ öfkeli. Güney Afrika kâğıt üzerinde en liberal, en özgürlükçü ülke ama, elle tutulur haklar nerede? Okullu 'hafiyeler' görev başında Çok yakında yeni tür bir polis hafiyesi türeyecek Fransa'da. lsterseniz daha "şık" bir ıfadeyle "detektif" diyelim de bu problemi efendice çözüverelim fakülte sıralannda. Şimdiye dek bıraz adice çağnşımlar yapan söz konusu görev. artık "biümsel" bir çevrede gelişip hiçbir art niyete yer bırakmayacak. Ne dersek diyelim, ne duyarsak duyalım, şu "hafîye" sözcüğü, yıllar yılıdır kulaklanmızı tırmalamadan edemedi... Şöyle, çabucak göz atarsak geriye, neler görürüz? Her şeyden önce, toplumun bir hayli değiştiğini. Lütfen, kıkır kıkır gülüşlere de kaptırmayın kendinizi. Neler geliyor insanın aklına "hafiye"den söz edildiğinde? Emniyet Müdürlüğü'nün resmi detektifleri değil elbette. Bunlar, şimdiye dek ellerindeki belgeye dayanarak bir tür "casusluk" faaliyeti ıçinde buluyorlardı kendilerini. Fakat, alınan bir kararla, özel detektifler üniversitede yeni dersleri izleyecek. Bu kurslara girmek. öyle anlaşılıyor ki, her babayiğidin harcı değil. Nerede ise gıcır gıcır yepyeni "Shertock Hoünes"lar istihbarat piyasasında boy gösterecek. Evet. şunu iyice bilmek gerek: Paris 2 Pantheon Assas Üniversitesi bir süredir, 25 "aday detektifi" bünyesmde toplamış bulunuyor. Daha önce de söyledik, lakin yinelemekte yarar var. Artık, eskisi gibi insanda bir kuşku duygusu uyandıran eski detektiflerin faaliyeti giderek, devlet diplomasıyla ciddi şekilde gelişecek. Oysa, eski özel okullarda okutulan "hafiyecilik" son zamanlannı yaşamakta. Burada bir an duralım ve anımsamaya çalışalım, o eski zina olaylannı. Bugün bunlann sayısı azalıyor. Verilen bilgilere göre de özel detektifin elindeki "zina dosyalan"nın oranı yüzde 10-15'i geçmiyor. Ote yandan, şunu da belirtmek gerek: PARİS k MİŞEL PERLMAN Paris 2 Üniversitesi'ne adaylığmı koymuş 500 kişinin içinden sadece 25'i tüm engelleri aşarak fakülteye kaydolmak hakkını kazandı. Neyi gösteriyor bu durum? Okutulan derslerin ciddiyetini elbette. Aynca, iki bölümden oluşan kurslar, hukuk, deontoloji, psikoloji ve de pratik izlemeyi kapsıyor. Bu arada, "izfeme" görevinin pratik taraflan üstünde özellikle duruluyor. lkinci yıl sürdürülen kurslar ise idari konulan inceliyor. Piyasanın potansiyel müşterileri kim acaba? Bankalar ve diğer kuruluşlann gönderdiği elemanlar, bir eczacı, bir biyoloji doktoru vb. Bu fakültenin kuruluşuyla ilgili olarak, Detektif Bilgi Merkezi (ACID) Başkanı Christian Borniche şöyle diyor: "Sağlam bir eğitimle mesleği ahlak kurallan sayesinde güçlendirmeyi birkaç yıkür düşünüyoruz." 500 aday arasından sadece 25 gencin seçilmesi, öğretimin çok sıkı bir şekilde uygulanacagı görüşüne yol açıyor. Oniversite yolunu izleyen öğrencilerin amacı, kuşkusuz ciddi. Mesleğin ya da devletin isteği olsun, özel detektiflere ahlak kurallan içinde çalışma olanaklan sağlanmış olacak. Bununla bırlikte, potansiyel çalışma koşullannın yeterli gelir sağlayıp sağlamayacağı belli değil. Bu öğrenim şimdi bir üniversite dalı. Biz burada devletin resmi polisini ele almıyoruz. Onlann zaten kendi okullan var. Ozel detektiflerin konumuysa değişik. Bundan böyle, üniversiteyi bitirecek olan özel detektifler, mesleki ve ahlaki düzeyleri yeterli birer profesyonel olarak piyasada yerlerini bulmuş olacak. Fransız detektifı, Amerikah meslektaşını arkada bırakacak mı? Niye olmasın! Ci*tK Krtln TMnol Hnhn C o c a C o l a > Noel'in yaklaşmasını firsat bilip saüşlannı \iflU JVUIU - 1VVKI DUUU artünnakiçinÇin'eilkkezpromosyonetkinlikleribaşlattı. Pekin'deki Cuhvei mağazasında teneke kolalardan dev bir Noel Baba yapıldı. Kola-Noel Baba, 16 aytık Kiu Yanyun'un çok ilgisini çektL Küçük çocuk, meraklı bakışlaıia süzdüğü Noel Baba'run yanından uzun süre avrılamadı. Türk, Kürt ve iki Rus MOSKOVA HAKAN AKSAY Geçen yaz Moskova'da, Nâzun'ın mezan başında tanışmışlardı. Biri Izmirliydi, öteki Diyarbakırlı. Büyük şairin anıldığı günde mezar başında birkaç kişi şiir okumuştu. Izmirlinin Türkçesi daha iyiydi gerçi, ama Diyarbakırb öylesine içten okumuştu ki "Beyazrt Meydanı'ndaki ölü"yü, Novodeviçye mezarlığındaki ölüm sessizliğini birkaç alkış bozuvermişti. Çıkışta lzmirli Diyarbakırlının yanına gitti, onu kutladı, kısa sürede koyu bir sohbet başladı. Sportivnaya metrosu yakınlanndaki bir pastaneye oturdular. Laf lafi açtı. tkisinin de sol görüşlere bağh olduğu ve 80'lerde içeri girdiği ortaya çıkınca aralanndaki sıcaklık daha da artu. Ama Türkiye'den bınlerce kilometre uzakta yakalanan bu sevinç, sınsi bir korku tarafından içten içe kemiriliyordu. îkisinin de kafasında "Acaba hangi fraksyondan" sorusu kıpır kıpır oynuyordu. Ama sorup da bu sevinci riske atmaya hiçbiri cesaret edemiyordu. Sonra beklenmedik bir şey oldu: Yan masadaki iki kızdan birinin sigara istemesiyle birlikte farklı bir söyleşi başladı. Masalar birleşti. Bir lzmirli, bir Diyarbakırlı ve iki Moskovalı arasında, Nâzım'ı anma gününde bir arkadaşlık kuruldu. Sonraki buluşmalar hep dörtlü oldu. Moskovalı kızlar çocukluk arkadaşıydı. Ve nedense erkek arkadaşlanyla ayn ayn değil hep birlikte görüşmeyi yeğliyorlardı. "Böytesidahanesetr diyordu kızlar. Erkekler ise kendi paylanna düşen kızı özel görüşmeye ikna edemeyince buna da razı olmuşlardı. Dahası artık hafta sonlannı iple çekiyorlardı. Buluşma yerine erken gelen ve geç aynlan erkekler, daha çok kadın- erkek ilişkileri üzerine -Moskovalılar arasında pek de konuşulmayan konulan- saatlerce tartışıyor, bu konuşmalarda "prensp", "gereldrVdoğru obnaz", "ayıp'' ve "evHBk" sözcükleri sıkça tekrarlanıyordu. Siyasi konulara ise pek fazla girmiyorlardı. Bunun nedeni belki de ilk gün kafalannı kemiren sorunun bugün "dörtiu çete"yi (kızlarla birlikteliklerini böyle adlandınyorlardı) dağıtabileceğıydi. lzmirli ve Diyarbakırlı arasındaki kader ortakhğı sonbahann ortalannda iyice pekişti. — Kızlann kendilerini sevip sevmediği, başka erkek arkadaşlannın olup olmadığı - üzerinde durmadan konuşmaktan artık neredeyse arabesk bir haz almaya başlayan kafadarlar, bir gün kızlan izlemeye karar verdiler. Düşündükleri cıkmıştı ya da onlara öyle gelmişti. Kızlan kendileri gibi Moskovalı ve kendileri gibi genç iki erkekle görmüşlerdi. Acaba "yalnızca arkadaş" mıydılar? Ya kendilerine yaklaşımlan neydi? Bu işin sonu ne olacaktı? Hem zaten iki farklı kültürden insanlann aile kurması kolay mıydı? Ya evlenseydiler, o zaman ne olacaktı? Moskova'da mı kalacaklardı? lzmirli çalıştığı şirket aracılığıyla memlekete dönüp orada yaşamını sürdürmeye ve aile kurmaya hazırdı. Diyarbakırlı ise memleketine dönemeyecefini söylüyor, ama açıklama yapmaktan kaçınıyordu. Uzun tartışmalardan sonra kızlan "affeöne'' ve ilişkiyi sürdürme karan aldılar. Kızlann bu "tarihT konuşmadan hiç haberi olmadı. Tanışmalan gibi ani oldu aynlmalan. Bir gün kızlarla buluşacaklan yere her zamanki gibi erken gelen lzmirli ve Diyarbakırlı, nasıl olduysa Öcatan'ın Rusya'da olduğu iddiası üzerine konuşmaya başladı. lzmirli sertleşti, PKK'lilenn bir arkadaşını katlettiğini söyledikten sonra Apo'ya küfretti. Diyarbakırlının kani: * dondu. Bunca ay boymıda"-^ kader birliği yaptığı ve arük •.! kardeşi gibi görmeye .» başladığı insanı çekip vunnaya hazırdı. Tartışma tehlikeli bu- hale gelirken kızlar ortaya çıktı. Buz gibi soğuk bir gün geçti. Ondan sonra zoraki bir görüşme daha oldu. Hem lzmirli hem de Diyarbakırlı, daha kötü şeylerden kaçınmak için radikal bir karar vermeleri gerektiğini hissetti. Ve kızlara "'arük ayn ayn göriişmek gerektiğini'' söylediler. Çok şaşıran kızlar sorduklan sorulara cevap alamadı ve düşünme süresi istedi. Birkaç gün sonra Izmirli ve Diyarbakırlı, kız arkadaşlanna telefon açtı. Cevap olumsuzdu. "Dörttü çete" siyasi nedenlerle dağılmıştı. Türkiye'nin yetmiş beşinci yılında Alman medyasıAlman medyası tarafsız olamıyor. Hele şu sıralar hiç. Konu "Türkive'' olunca gazete ve televizyonlarda tarafsız köşe yazısı ve habere rastlamak olanak dışı. Medjamn tüm yıl boyunca ılımlı bir politika izlediği zaten söylenemezdi. 75. yıl kutlamalannı bahane edip Türkiye'ye yüklenmeleri şu haftalarda doruk noktasına ulaştı. Neler yazmıyoriar. neler yayımlamıyorlar ki. Temcit pilavı örneği yıllardır tekrarladıklan klişe sözlerle Türkiye karşıtı önyargılı yayınlar yapmak sanki tiraj arttınyor. "75. yıl kutiamalan coşkusuz geçti.-", "Âtatürk devTİmleri katıdır, halka hiç innıenıişrir. Türkiye'nin sorunlannı çözemeyecektir..." Kimi yazılardan alıntılar bunlar. Eleştiri yanı yüksek makalelerin çoğunda alaylı bir dil de kullanılmakta. Hemen hemen tüm yazar-çizerler "Benim yazdıklanmdan başkası yanlışûr" havasında. Seçtikleri sözlerle hakaret sınınna dayananlar da az değil. Bir Münih gazetesinin, yazdıklan çoğu zaman insanın ağzını açık bırakan Türkiye muhabiri. bir süre önce "75. vılıııda Türkiye Cumhuriveti'nin sonu geuniştir!" sözleri ile buradaki Türklerden büyük tepki görmüştü. "Kemalizm 30'lu yıllann küfüdür»" sözü de onun imzasını taşıyor. Din konusunda da yazılıp çizilenler şaşırtıcı, öfkelendirici, kimi zaman da güldürücü. "Erdoğan karizmatik bir şahsiyet, ılımlı bir dincidir...", "Türİdye'ye tslam gelecektir...", "Türkiye'de din özgüıiüğü yoktur, Müslümanlara zulüm yapümaktadır, tslama baskı köktendÜKİleri körüklemektedir..." Generallerin dinci partileri ve din okullannı yasakladığını iddia edenlerin yanı sıra Islamcılara ödün verilmesini, laikler ve politik tsiam arasında tam bir denge sağlanmasuu öğütleyenler de var. "Din, tophımda hak ettiği yeri arük bulmabdır" diyen bir yazar- çizer, üniversıtelerde rürban yasağı üzerine aylar önce de. "Günlük yaşamında başörriisü önemli bir rol oynayan Anadolu kadını bu yasak karştsında kendini alçalülmış ve yan çıplak bırakümış hisseüneli" diye yazma becerisinı gösterebilmişti. Bir güney Ahnanya gazetesine Istanbul'dan 3 yıldır haber geçen bir bayan gazetecinin özelliği de Fethullah Gülen'e. Nurculara ve benzerlerine sık sık övgüler yağdırması. Daha çok örnek vermek hiç de zor değil. 2-3 yazıya konu olacak kadar bol STUTTGART AHMET ARPAD malzeme var. Elinizde tuttuğunuz gazete de eleştirilerden (!) nasibini aldı. Köşe tutmuş kimi yazara göre, "Cumhuriyet, Türkiye'deki degişimfcr ile OgÜenmeyen, bu konulara eğUmeyen, taraf tutan bir gazctedin.. Laik Kemalistlerin 'borusu'dur.." Kuzey Ren- Westfalya Eyaleti Sosyal Hizmetler Bakanlığı'nca yayımlanan "Türk Müslümanlan" adlı bir kitapta ılgınç bölümler var. Essen'deki Türkiye Araştırma Merkezi'nin Türk çalışanlannca hazırlanan bu kitabın Nurcular ve Fethullah Gülen ile ilgili sayfalanna bir göz attığınızda şaşınrsınız. Nurcular tarikat fılan değil. sadece bir "hareket". Hoca Efendi de devletini seven, fakirlere hep yardım elini uzatan iyi yürekli bir insan. Berlin'de Milli Görüş yandaşlanna okullarda din dersi verme hakkı tanınması üzerine Baden-Württemberg eyaletinde Nurcular da harekete geçti. Kültür Bakanhğı'na "30 bin Türk çocuğuna din dersini biz verelim" diye müracaat ettiler. Medyada ve eyalet meclisinde bir tartışma başlatıldı. Partiler, köşe yazarlan \e okurlar karşı çıktılar. Ve çoktandır kimi kafalarda bekleyen bir "ptan" yeniden canlandınldı: Müslüman çocuklara din dersini şeriat yanlılan değil, Alman fakültelerinde, Alman yetkili makamlannın onaylayacağı bir program çerçevesinde yetiştirilecek öğreünenler vermelidir. Basına hemen açıklama yapan Cem Özdemir de bunu desteklediğini belirtti. Bu düşünce, giden Kohl gibi gelen Schröder'in de özlediği "Euro-lslam" sentezinin önemli bir parçasıdır! Uzun aşamada Almanya'daki Müslümanlann dini devlet kontrolüne girmelidir... Alman medyasının "Türkiye Ugki" nedense 1998'de oldukça arttı. AB karan sonrası Ankara ile Bonn arasına giren "kara kedi" yıl boyunca bir türlü çıkamamıştı. Mesut Ydmaz'ın Financial Times demeci ve ardından olup bitenler, politikacısnıdan gazetecisine birçok kişiyi öfkelendirmişti. Şimdi 75. yıh firsat bilip "öç alan" bir Alman medyası ile karşı karşıya Türkiye. Italya'daki bölücü örgüt şefı de onlara yeni olanaklar yarattı. Kısa süre öncesine kadar, "Güneydoğu'da acunasız bir savaştan ve ayaklanmalardan" söz eden Almanyalı Türkiye muhabirleri şimdi de. "Kürtlere arük ödün verilmeli, yoksa liderteri tutuklansa bik savaş devam edecektir" iddialannda bulunmaktan çekinmiyorlar. Alman insanının bir özelliği vardır. tnandığından, yanlış da olsa, öyle kolay kolay ödün vermez. Hele karşınızda "only bad news are good news" (yalnızca kötü haber iyi haberdir) prensibine inanmış gazeteci var ise, taş çatlasa düşüncesinden vazgeçiremezsiniz onu... MUCUR SULH HUKUK MAHKEMESt SAT1Ş MEMURLUĞU'NDAN DosyaNo: 1998/9 Satış MucurSulh Hukuk Mahkemesı'nin 27.04.1998 gün ve 1997/151 Esas, 1998/71 Karar sayılı ilamı ile Mucur ılçesı Yenice Mahallesi Inönü mevkiinde kaim 3152 Ada, 16 Parsel sayılı taşınmazm satılarak ortaklığının giderilmesine karar verümiş- tir. Memurluğumuzca bahse konu taşınmazm kıymetı takdir edilerek 1.150.000. 000.TL. bedelle 05.02.1999 günü saat 10.00-10.20 arasında 1. Satışına aynı gün alıcı çıkmadığı takdirde 15. 02.1999 günü aynı saatte 2. satıjına karar verilmiştir. Bütün aramalara rağmen davalılardan Şe\r ki Şimşek, Zeliha Şimşek, Zehra Tuna ve Leyla Özaslan bulunup satış günü ilanı tebliğ edilememiştir. Satış memurluğumuzca verilen satış gününün yukanda adı geçen davalılara 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 29. maddesi gereğince ilan suretiyle tebligine, yayımı tarihinden itibaren 15 gün sonra tebliğ edilmiş sayılacağı, bu tarihten itiba- ren 7 gün ıçerisinde itiraz edilmedigi takdirde hükmün kesinleşeceği tebliği yerine kaim olmak üzere ilan olunur. 9.11.1998 Basın: 56518 ANKARA GAYRİMENKUL SATIŞ İCRA MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN İPOTEĞtN PARAYA ÇEVRÜJVlESt YOLU İLE TAKÎP TALEPLERÎNDE İCRA EMRİNtN İLANEN TEBLİĞİ 1997/610 Alacaklı: Esbank T.A.Ş. Vekili: Av. Ragıp Kaldılcı - Atatûrk Bulvan 143/31 Ankara Borçlu: 1- Özdoğuş tthalat Ihracat lnsaat Taahhüt ve Ticaret Limitet Şirketi. 2- Falke tnşaat Tu- rizra tth. Ihr. San. ve Tıc. Ltd. Ştı. 3- A. Haydar Yüksekdağ - Kuyuyazı Cad. Büklüm Sok. 17/8 Etlik-Ankara 4- Ercüment Şahinkaya - Kuleli Sok. 75,16 Ankara Alacağın tutan: 16.682 637.389 TL'nin icra gideri, vekalet ücreti ve takip tarihi 19.6.1997"den ıtıbaren % 350 faizi ile birlikte tah- sili. Borç senedi ve tarihi: 29 1.1997 tarih ve 624 yevmiye No'lu ıpotek akdi. Merhumun ne oldu- ğu: Antalya, Alanya, Mahmutlar, Buladancık. 3845 parselde kain 10, 11, 12, 13 ve 14 No'lu ba- ğımsız bölümler. Rehin veren 3. şahıs: Ercüment Şahinkaya. Borçlulardan A. Haydar Yüksek- dağ'ın adresi tespit edilemediğinden ıcra emrinin ilanen tebligine karar verilmiş olmakla; Iş bu ic- ra emrinin tebliği (yayımı) tarihinden itibaren (30) gün içinde borcu ödemeniz, bu süre içinde borç ödenmez veya tetkik merciinden icranın geri bırakılmasma dair bir karar getırilmezse alacaklının gayrimenkulün satışını isteyebileceği, A. Haydar Yüksekdağ adına icra emrinin tebliği yerine ka- im olmak üzere ihtar olunur. Basm: 58171 GERZE ASLtYE HUKUK MAHKEMESt'NDEN Esas No: 1995/2 Karar No: 1998/93 Davacı Hatice Çavdar vekili Av. Hasan Sert tarafından davalı Alaartin Çavdar aleyhine açılan boşanma davasırun yapılan yargılaması sonunda mahkememiz tarafmdan verilen karar uyannca; Açılan davanın kabulü ile, Sinop ili Gerze ilçesi Çırnık Köyü cilt no: 025/01, sayfa no: 97 kütük no: 51 'de nüfusa kayıtlı Niyazi-Hamdiye'den ohna 10.6.1959 dogumlu Alaattin Çavdar ile aynı yerde nüfiısa kayıth Hasan- Hacile'den olma 13.6.1960 doğumlu Hatice Çavdar'ın boşanmalanna, Taraflann reşit olmayan 92.1986 doğumlu ço- cuğu Selçuk Çavdar ile 20.4.1990 doğumlu Özgür Çavdar'ın velayetinin davacı anneye verilmesine, velayeti anneye bırakılan çocuklar ile her yılın 1-30 Temmuz günleri ile di- ni bayramlann 2. günü saat 09.00-17.00 arasında baba yarunda kalması ile kişisel ilişki- nin kurulmasına, Mahkeme masrafı olan 649.500 TL harç ile 8.200. 000 TL'nin davalı- dan alınıp davacıya verilmesine karar verilmekle, Davalı Gerze Çırnık Köyü'nden Niya- zi oğlu 1959 doğumlu Alaaddin Çavdar tüm aramalara rağmen adına mahkeme karan teb- liğ edilememiş olduğundan ilanen tebligatına karar verilmiş olmakla mahkeme karan ila- nın yapıldığı yayın tarihinden 15 gün sonra muhataba tebliğ edilmiş sayılacağı ilanen teb- liğ olunur. Basın 57532
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle