Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 5 EKİM 1998 PAZARTEÎ
HABERLER
Kafkas ve Hazar petrollerini güvenceye alma politikası gerginliğin temeli / 2
SuriyePKK faturasınıçok
agırERCANÇİTLİOĞLU
Abdullah Öcalan, PKK'nin yayın or-
ganı MED TV'nin ağustostaki bırprog-
ramına Şam'dan telefonla katılarak bü-
ründüğû yeni postun gereğini yerine ge-
tinneye çalışır:
"_Biz siyasi bir süreci başlatmak is-
tiyonız. Otonomi,a>n dev let \eya özerk-
lik gibi statüJeri tartışmıvoruz. Toprak
bütünlüğü ve hükümranlık kavramlan-
nı biz tanıyoruz. Milli sınırlar. cografi SF
nırlar bizim taralimızdan güncelleştirU-
meyecek... Kürtler kapıcı değil daire sa-
hibi oinıak istiyor. Eğer bu daire verilir-
se kardeşlik içindeyaşanıhr.Ama bu da-
ire verilmezse Kürtler kendi binalannı
ktırariar. Kürt sorununa artık siyasi çö-
züm bulunnıaiı. Şiddete dayanan yön-
temlerin modası geçti. Demokratik > ön-
temlerie bu sorunun çözümünü istiyo-
Ocalan'ın bu ani değişımi, PKK'nin
politikasını VV'ashington ve kirrri Avru-
pa ülkelerinin görüşlerine endeksleye-
rek Kuzey Irak pastasının bölüşümün-
de kendisine de bir sandalye verilmesi-
ni sağlama çabalarından kaynaklan-
maktadır. Ancak Öcalan, Kuzey Irak'ta
zaman zaman Truva atı olarak kullan-
dığı Talabani'nin IKYB'smın \Vashing-
ton'un girişimleri ile altindan kaymak-
ta olduğunu görünce paniğe kapılarak
olası bir Türk-Yunan savaşında Yunan
ordusuna komutan olmak istediğini ses-
lendirir; böylelıkle PKK'nin penşan ve
rotasmı şaşırmışhalini bir kez daha göz-
ler önüne serer.
Suriye nereye koşuyor?
Suriye ise yıllardır "köpeksiz kö>ün
değneksiz gezeni" edası içınde sürdür-
düğü örrfilü savaşın zafer sarhoşluğun-
dan uyanmakta ve artık savaş oklannın
kendisine yönelmekte olduğunu gör-
mektedir. Daha üç ay önce, VVashington
Büyükelçisi Muallim El Velit'in ağzın-
dan Hatay üzerindeki emellerini seslen-
dirirken,
M
Hatay'ıunutnıadık,herşeyin
bir sırası vardır.." diyecek kadar yürek-
lenen bu eski Osmanlı sancağının yeni
karanlık lordu Hafiz Esad, her rürlü ih-
tiyatı bir kenara bırakarak açıkça orta-
ya çıkar. Saddam Hüseyin'e bir mektup
göndererek iki ülkenin, Öcalan'ın P-
KK'si ve Talabani'nin IKYB'sini Tür-
kiye'ye karşı biriikte desteklemesini
önenr. 1981 yılından bu yana Bağdat'la
diplomatik ılişkıleri kesık bulunan Şam.
mayıs ayında Irak'a bir ticaret heyetı
gönderir. 20 Ağustos'ta ise 16 yıldır ka-
palı bulunan Kerkük perrolünü Suri-
ye'nin Akdeniz limanlanna taşıyan bo-
ru hattının yeniden açılması için Irak'la
anlaşma imzalar ve eylül ayı başında
yine 18 yıldırkapalı bulunan Bağdat'ta-
ki ticaret merkezıni açar. Geçen yıllar-
da Yunanistan'la imzaladığı askeri iş-
birliği anlaşması ile Türkiye'ye karşı
hasmane tavnnı gizlemeyecek ölçüde
yüreklenen, PKK lideri Öcalan'ı
Şam'da banndırarak Türkiye'ye karşı
örtülübirsavaşı inatla sürdüren Suriye,
Türk düşmanlığı ortak pavdasında bir
araya geldiği Yunanistan'dan ve Kıbrıs
Rum Kesimi'nden sonra cepheye Irak
lideri Saddam 'ı da katmak için girişim-
lerde bulunurken bir elinı de Iran'a uza-
tır. İki yıldır uygulamakta olduğu geniş
kapsamlı askeri modernızasyonprogra-
mı için Tahran'la bir anlaşma imzalaya-
rak tran'dan kredi ve dev let garantili
borç sağlar ve Rusya'dan yeni sılah sis-
temleri satın almaya başlar. Esad'ın bir
ilgisi de tran'ın Kuzey Kore ve Çin tek-
nolojisi ile ürettiğı uzun menzilli Şahap
fiizeleridir. Nıhayet eylül ayında Arap
Birliği'ne üye 22 ülkenin dışişlen ba-
kanlannın Mısır'ın başkenti Kahire'de
bir araya geldikleri toplantı. Suriye Dı-
şişleri Bakanı FarukEI-Şaraa'nın Tür-
kiye aleyhine ortak bir karar alınması
için yaptığı yoğun kulıslere sahne olur.
Şaraa'yagöre "Türk-İsrail askeri işbir-
liği Araplar'ın ulusal güvenliği için cid-
di bir tehdittir. Suriye'nin düşmanca ta-
vırlarının her türlü ölçü dışına taşan bir
düzeve vükselmesi ve sabır sınırlannı
AbdUİIah Öcalan: Kürtler kapıcı değil, daire
sahibi olmak istiyor. Eğer bu daire verilirse
kardeşlik içinde yaşanıhr. Ama bu daire verilmezse
Kürtler kendi binalannı kurarlar. Kürt sorununa artık
siyasi çözüm bulunmalı.
aşması üzerine Cumhıırbaşkaıu Demi-
rel 9 eylül günü "Diplomasi Yazüan"
adlı dergiye verdiği bir demeçte Suri-
ye'yi açıkça suçlayarak uyanr. "Terö-
rün arkasmda Suriye var. Suriye ise hâ-
lâ benim Ugim yok diyor. Dünya âlem bi-
liyor ki Öcalan .Şam'da otunnor. P-
KK'yi desteklemek komşuluğa, üısanh-
ğa veMüslümanlığa sığmaz.-." Cumhur-
başkanı Etemirel'in Suriye ile ilişkileri-
mizi Müslümanlık gibi bir ortak payda-
ya oturtarak belki de psikoloj ik bir bas-
kı yararma çabasınm. yakm tarihinde
bu ortak paydayı paylaştığı kimi ülke-
lerden pek çok derin yara alan ve iha-
nete uğrayan Türkiye'ye hiçbir kaza-
nım sağlamayacağı ne kadar açıksa, yü-
rürlükteki baskı rejimi sonucu kamu-
oyu olgusundan soyutlanmış bir Suriye
ye'nin tavnnı silahlı kuvvetler açısm-
dan ortaya koymuştur. "«.Türkive bek-
lediği karşınğı almazsa, Türk milleti ola-
rak her rürlü tedbiri almaya hak kaza-
nacakör™" Türkiye, PKK terörünü tüm-
den yok etmenın, Suriye'nin bu örgüt
üzerindeki desteğinin kalkmasına bağ-
lı olduğunu; bu destek kaldınlmadığı
takdirde ise Suriye'ye mutlaka ama
mutlaka ağır bir fatura kesıleceğini bil-
dirmek için geç bile kalmışör.
Iran ise Bakû'de düzenlenen 34 ülke-
nin katıldıgı Ipek Yolu Zirvesi'nde, ge-
lecek yüzyılın enerji ve ticaret yolunu
oluşturacak güzergâhın dışında bırakıl-
masının hırçmlığı ve Hazar petrolünün
taşınması konusunda Bakû-Ceyhan bo-
ru hattının ağır basarak, geliştirdigi al-
ternarif swap"projesine ABD'nin des-
len soykınm yasasuıın uyandırdığı bek-
lenmeyen sertlikte tepkiler nedeniyle
"düşük profîlli'' bir görünüm sergile-
mekte, ancak yine de bir yandan Tah-
ran zirvesine katılarak Yunanistan ve
Iran'la kol kola girerken bir yandan da
Kıbns Rum Kesimi Dışişleri Bakanı
Kasulides'ı Erivan'da konuk etmekte ve
konuk bakan Kasulides'le ev sahibi Dı-
şişleri Bakanı Oskanyan, ortak düşman
olarak niteledikleri Türkiye'ye karşı
biriikte hareket çagnlan yapmaktadır-
lar. Bu arada çoktandır sessizliğini ko-
ruyan Ermenistan Cumhurbaşkanı Ko-
çaryan ise davet edildigi cumhuriyetin
75. yıldönümü törenlerine katılmaya-
cağını kaba bir dille açıklayarak siyasi
nezaketsizlik örneği vermekte, nihayet
bir teıörörgütü olduğu tüm dünyaca tes-
Bekaa \ adisini askeri üs olarak kullanan Öcalan, Şam'da Suriye hûkümetinin gûvencesi ve koruması alünda yaşryor.
halkının bu ortak paydayı algılayabile-
ceğini ummak Ortadoğu'ya egemen
Makyavelist ilişkiler sistemini hiç bil-
memekle eşdeğer görünümdedir. Cum-
hurbaşkanı'nınherzamanki "babacan"
üslubu içinde yaptığı, ancak içeriği dip-
lomatik açıdan son derece ağır bu ika-
za bir -üniformalı ek uyan da" Kara
Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Atillâ
Ateş'ten, hem de Suriye sınınnın tam
orta yerinde gelir.
TSK'nin bilinen hiyerarşik yapı ve
disiplin anlayışı içinde kuv\et komuta-
ru bile olsa bir generalin Genelkurmay
Başkanı'nın bilgi ve onayı dışında ko-
• nuşmayacağı ve hele askerlerin kimi
politikacılanmız gibi aklına geleni
anında söyleme yerine bın düşünüp bir
konu^ma alışkanlık ve eğitimine sahip
olduklan düşünüldüğünde, Orgeneral
Ateş'm salt bu ikazı yapmak ve T-
SK'nin görüşlerini seslendirmek için
Suriye sınınna '^planlıbirgezi''yaprjğı-
nı söylemek aşın olmayacaktır. Orgene-
ral Ateş yoruma gerek duyTJİmayacak
ölçüde açık ve net konuşarak Türkı-
teğini, hiç değilse şımdilik alamamanın
hayal krnkhğı içinde. Türkiye'yi rahat-
sız edecegini bile bile Tahran'ı garip
toplantılara ev sahibi olarak açmakta ve
böylelikle bölge dengeleri üzerinde bir
yeri olduğunu anlatmaya çalışmaktadır.
8 Eylül'de lran-Yunanistan-Ermenis-
tan dışişlen bakanlannın Tahran'da yap-
tıklan üçlü işbirliği toplantısı, Suriye'ye
silah alımı için \ erilen krediler. Talaba-
ni ve PKK'ye verilen destek; Bakû-
Ceyhan boru hartının geçeceği yörele-
ri güvenlik açısından sorunlu tutmak
olarak nitelenebilecek Iran polıtikası-
nın yansımalan olarak algılanmalıdır.
Doğaldır ki bu eksene Ermenistan'ın
da dahil edılmesi ve Azeri-Ermeni an-
laşmazlığının sıcaklaşrınlması ile Ba-
kû-Ceyhan boru hattı. bu projeyi finan-
se edecek ülkeler açısından güvenilır
bir yatırım olmaktan çıkabilecek ve Ha-
zar petrollerinin "swap" sistemi ile tran
üzerinden taşınması gündeme gelebile-
cektir.
Ermenistan ise bugünlerde olasıdır
ki Fransız ulusal meclisinde kabul edi-
cil edilmiş bulunan ASALA, yeni Er-
meni nesillere aktanlmak üzere Erme-
nistan ulusal kütüphanesinde belgeleri
ve dokümanları ile kendisine seçkin bir
yer edinebilmektedir.
Sonug:
Kuzey Irak'ta Barzani ve Talaba-
ni'nin VVashington'da Dışişlen Bakanı
Albright'in katılımı ile imzaladıklan
mutabakatın yaşama ne ölçüde geçebi-
leceğini görmek için elbette zamana ve
yöredeki dinamiklerin gösterdiği değiş-
kenliklerinsürekli izlenmesine gereksi-
nim vardır.
Ancak görünen, Kuzey Irak'ta plan-
lanan yeni yapılanmadan. PKK'nin dış-
lanmasının düşünüldüğü ve Türki-
ye'nin bu konjonktürden süratle yarar-
lanması gerektiğidir.
Irak lideri Saddam'a daha yakm du-
ran Barzani ile tran ve PKK'ye sıcak
yaklaşımı bilinen Talabani'nin, Sad-
dam'ın eliminasyonuna yönelik ABD
plarunın uygulanmasında ne ölçüde bir
araya gelebilecekleri konusundaki som
işaretleri geçerliliğini korumakla bir-
iikte, özellikle bölgeden geçişlerdeki
gelir dağılımına ilişkin vanlan Was-
hington mutabakatının Talabani'nin
önüne yeni açılımlar getireceği kuşku-
suzdur. Kuzey Irak'taki bu gelişmelere
koşut olarak Türkiye, ulusal güvenliği-
ni korumak, bölgedeki varlığını güçlü
bir biçimde sürdürebilmek için artık za-
man yitirmeden bir ucunda Ermeni di-
ğer ucunda Kürt kartı bulunan bu usan-
dıncı tahterevalli oyununa son verme-
lidir. Ve Türkiye yine ulusal güvenliği,
toprak bütünlüğü, sosyal banşı ve ka-
mu düzenine yönelik bu açık tehditler
karşısında, büyük ve güçlü bir devlet
olmanın kendisine bir yükümlülük ola-
rak getirdiğini varsaydığı "ağırbaşlı
davraıuş" biçiminin, aslında anlamsız
ve sorgulanması gereken bir tepkisizlik
olduğunun artık bilincine varmalı ve
gereken yer ve zamanlarda gereken kar-
şılıklan venneye hazır olduğunu sergi-
leyerek PKK'ye destek vermeye devam
eden tüm dış odaklann aynmsız ceza-
landınlacağını açıklayabilmelidir. Hele
Suriye'nin Birleşmiş Milletler kararla-
nnda açıklamasını bulduğu üzere Tür-
kiye'nin toprak bütünlüğü ve siyasal öz-
gürlüğüne karşı kuvvet kullanmış bu-
lunduğu ve yine BM 'nin "saldınıun ta-
rifine" ilişkin karanna dayalı olarak Su-
riye'nin Türkiye'ye karşı fiilen saldın-
da bulunduğu bu ülke ve yandaşlanna
olası sonuçlanyla biriikte anımsatılma-
lıdır. Dahası Türkiye'nin Israil ile im-
zaladığı askeri işbirliği anlaşmalannı,
ulusal güvenlikleri için bir tehdit olarak
algıladıklannı ifade eden ve çıkarlannı
bu söylemin peşine takılmakta bulan
kimi ülkelere anlatıiması gereken, aslın-
da elini başka ülkelerin ulusal güvenli-
ğinin içine uzatan Suriye gibi ülkelerle
aynı safi paylaşmalannın, ulusal güven-
liklerini çok daha fazla tehdit altına sok-
tuğudur. Türkiye, coğrafi konumu ne-
deniyle kendi iradesi dışında komşu ol-
durumunda^ald^gı Yuflanistan,
yegibi ülkelerin açıktan, Ermenis-
tan'jn ise dolaylı toprak taleplerini ba-
nşçı yollardan göğüsleme çabalannın,
yalnızca çevresinde bir şer ittifakı oluş-
turulmasına yardımcı olduğunu göre-
rek, sınırlan boyunca yayılan ve kemik-
leşen bu cepheyi kıracak önlemleri za-
man yitirmeden almalıdır. Türkiye yi-
ne Büyükelçi Şükrü Elekdağ'ın yıllar-
ca önce büyük bir öngörü ile saptaya-
rak kamuoyuna duyurduğu Suriye, Yu-
nanistan ve PKK'den oluşan "ikibuçuk
savaş teorisini'' yani Türkiye'nin aynı
anda değişik cephelerde angaje edilerek
hırpalanmasını ve bazı
dayatmalan kabul etmesini öngören
bu hain planı, eyleme dönüşme aşama-
sına gelmeden mutlaka boşa çıkarma-
lıdır. Bunun ön şartı ise
PKK terörünün içte ve özellikle dış-
ta tümü ile yok edilerek yıllardır PKİC
ile mücadelede tüketilen ve tüketilme-
si sürdürülen inanılmaz boyutlardaki
ekonomik kaynaklann süratle ülke ve
özellikle Güneydoğu Anadolu bölgesi-
nin kalkınmasına kanalize edilerek, yö-
re halkının yaşam koşullarının iyileşti-
rilmesi, sosyal banşın sağlanarak yara-
lann sanlması yönünde ciddi adımlar
atılması ile demokratik açıhmlara ze-
min hazırlanmasıdır.
PKK'nin Suriye bağlantısı kesilme-
diği ve bu ülkenin desteği PKK'den so-
yutlanmadığı sürece, Türkiye'nin gü-
neydoğusundaki örtülü ve ilan edilme-
miş savaşm sona erdirilebileceği iyi ni-
yetinden vazgeçmek için bir yirmi beş
bin adet daha bayrağa sanlı tabuta
Türkiye'nin arük tahammülünün kal-
madığı. şehitlerin cenaze törenlerinde-
ki gözyaşlarının yerini alan vakur ses-
sizlikte ifadesini bulmuyor mu?
ÜTT!
Dizimizin dünkü bölümünde Mahir
Valat'ın "Amerikalılar, Bakû-Cey-
han 'a engel olmamız için bize mad-
di destek vaat ettiler " cümlesini "ol-
mamamız " olarak düzeltiriz.
Özelleştirme Yüksek Kurulu'nun Jzmit SEKA'yı kapatan karanna karşı eylemler bütün yurda yayılıyor
CHP: Amaç özefleştirme değil, Ford'u savunnıak
HaberMerkezi-Özelleştirme Yüksek Kurulu'nun
(ÖYK) kapatılmasına karar verdigi SEKA tzmit Mü-
essesesi'ndeki işçilerin "fabrikayi terk etmeme" ey-
leıni sürerken Türkiye genelinde SEKA eylemı ya-
jılıyor. Balıkesir ve Çaycuma'daki SEKA müessele-
nndeki işçiler de dünden itibaren işyerini terk etme-
me karan aldılar. CHP Genel Başkan Yardımcısı
Onur Kumbaracıbaşı. SEKA tzmit Müessesesi'nin
ÖYK tarafindan kapatılması konusunda "ÖzeBeştir-
ne değil. Ford'u daha iyi savunmak için yapüdı" de-
di.
ÖYK'nin, kapatılmasına karar verdiği SEKA Iz-
mit Müessesesi'ndeki işçilerin, "işj'erini terketme-
ne" eylemi sürüyor. Fabrika önünde toplanan işçile-
îi dün ziyaret eden DİSK Eğitim ve Araştırma Daire
Başkanı Çetin L'ygur. iktidann SEKA'yı kapatma ka-
mn almasını
u
ateşleo>namak
v
olarak nıtelendirdi.
Bu karan alanlann sadece bugünkü iktidar olmadı-
ğını öne süren Uygur, "1980 yıhndan sonra Türidj'e
özelleştirmefelaketiyle yüzyüzegetirilmiştir. 1980'den
sonra her iktidar bıinu >apo. bunlar da yapıvor" de-
di. tktidann 'SEKA'yı kaparük" demesıyle SEKA'nın
kapatılamayacağıru belirten Uygur, DtSK olarak SE-
KA işçisinin yanında olacaklannı kaydetti. Jşçileri zi-
yaret eden ANAP Kocaeli Mıllervekıli HayTettin
Uzun da Başbakan Yümaz ile görüşrüğünü ıfade ede-
rek "Başbakan 'karan askıya aldım" dedi,ama kara-
n askıya almak yetmez" dedi. Uzun'un "SEKA işçi-
sinin yanında olacağım" demesi üzerine işçiler "Bi-
zimle berabersen istifa et" diye slogan attılar. Bunun
üzerine Uzun "Şimdi istifa değil. görev yapma zama-
nı. Partim yanhş karar aldıysa bunu ikna ederek dü-
zelteceğjz" diye konuştu.
CHP Kocaeli Millervekili Bekir Yurdagüi de SE-
KA'nın kapatılma karannın iptali için partisine bas-
kı yapacağını belirtti. Izmit SEKA Müessesesi'nde-
ki işçilere destek için Kocaeli Sendikalar Birliği bu-
gün saat 17.30'da işçileri ziyaret edecekier. Çevrede-
ki tüm sanayi kuruluşlannda çalışan işçiler, iş çıkışı
servis otobüsleriyle SEKA'nın önüne gelecekler.
Bahkesir ayakta
Balıkesir muhabinmiz Coşkun Yaman'ın haberi-
ne göre SEK."\ Izmit Müessesesi'nin kapatılması ka-
rannın alınmasından sonra Balıkesir SEKA'daki iş-
çiler de eylem karan aldı. Selüloz-tş Sendikası Ge-
nel Yönetim Kurulu, yazılı bir açıklama yaparak SE-
KA Izmit Müessesesi'nin kapatılma karannı protes,-
to etti. Selüloz-lş Sendikası Bahkesir Şube Başkanı
Fehmi Ateş, bu karan protesto etmek için dünden iti-
baren işyerini terk etmeme eylemi başlattıklannı bil-
dirdi. SEKA'nın özelleştirmenin önünü açmak, ülke
genelinde özelleştirmeye karşı direnişi kırabilmek
için özellikle seçildiğini belirten Selüloz-tş Sendika-
sı Genel Başkanı Davut Bozkan, "Siyasi iktidann sa-
dece SEKA'va değil, SEKA'nın kişüiginde tüm
KİT'lere yönelik olan, tüm işçi sınmnı sindirmeye ça-
hşan bu saldınstna, tüm işçi stıufi SEKA işçisiyİe bir-
iikte karşı koyacaktır" dedi.
Selüloz-tş Sendikası Çaycuma Şube Başkanı Re-
cep Çapkın da SEKA Çaycuma Müessesesi'nde ça-
lışan 580 personelin işyerini terk etmeme karan al-
dığını açıkladı. SEKA işçisinin sağduyulu ve feda-
kâr olduğunu anlatan Çapkın, "tşyerini terk etmeme
karannın ardından üretimde herhangi bir aksamaol-
mayacak. İşçilerekmek teknek'rini'sahipçıkmaya de-
vam edeceklerdir. Kâğıt fabrikasuun özeUeştirilnıesi-
ne ve peşkeş çekümesine karşoız1
" diye konuştu.
BİZBİZE.
ERDAL ATABEK
Cumhupiyet DeğerlerL.
Cumhuriyetin 75. yılını kutluyoaız. Bu büyük dö
nemeç de törenlerle nutuklar arasında geçip gitme
melidir. Şu anda devlet aygıtının içine düşürüldüği
yanlışlıklar, zayıflıklar bize nerede olduğumuzu şa-
şırtmamalıdır. Özellikle bu dönemde 'Cumhuriye,
değerieri'nin nasıl bir değer sistemi olduğunu yeni-
den gözden geçirmeliyiz. Bu değerlerin bugün d«
geçerli olup olmadığını, eskiyip eskimediğini, geti-
rilmek istenen yeni degerferin neler olduğunu irde-
lemeliyiz. Bunu yapmalıyız ki toplumun içine düşü-
rüldüğü şaşkınlık, yol bulamama sendromu, körleş-
me iyice ortaya çıksın.
Toplumsal değer sistemini şu değer aJanlannda
görürüz:
1. Kişilik değerieri,
2. Işlev(fonksiyon)değerleri, '•-• - ••
3. Aidiyet değerleri,
4. Durum (itibar, prestij) değerleri,
5. Konum (statü) değerleri.
'Hayatımızın değerinin ne olduğu?', 'neleriçinya-
şadığımız?', 'nelerle mutlu, nelehe mutsuz olduğu-
muz?' gibi yaşam sorulanmız hep değer sisteminin
içinde yanıt arar. Onun için de 'değer sistemindeki
değişim' bize hayatımızın nerelere yöneldiğini çok
iyi gösterir.
'Cumhuriyet değerleri' içindeki 'kişilik değerleri'
nedir? Bu değerier nasıl bir kişilik profili çizmekte-
dir? Önce bunu görelim.
'Cumhuriyet Kişiliği'nin temel özellikleri;
- Bağımsızlıktır: Cumhuriyet dış ipoteklerden, is-
tiladan, başkasına tabi olmaktan kurtuluşun simge-
sidir. Bunu kazanmak 'Kurtuluş Savaşı' ile, bu kut-
sa) savaşla olmuştur. Onun için, bu kişiliğin ilk nite-
liği, 'bağımsız' olmaktır.
- özgüvenli olmak: Cumhuriyet insanı özgüvenli-
dir. Kendine güvenlidir, ulusuna güven duymaktadır.
Gücüne güven duymaktadır. Toplumsal örgütlen-
mesine güven duymaktadır. Her şeyi yapabileceği-
ne güveni tamdır.
- Akılcı olmak: Her şeyi akıl süzgecinden geçire-
rek düşünmek, öyle kabul etmemek 'Cumhuriyet
değerieri'nm önemli bir kişilik göstergesidir. Teolo-
jik (dine bağlı) önkabuller, dogmatik peşin hükümler
'akılcı kişilik' için geçerli değildir. Akiın üstünlüğüne
dayalı öğreti, aydınlanma felsefesinden kaynaklan-
mış, insan aklının özgürlüğünün temeli olmuştur.
- Sorumluluktur. Cumhuriyet insanlan bireysel ve
toplumsal sorumluluk taşıriar ve bu sorumluluğa ha-
yatları boyunca sahip çıkarlar. Onun için de kendi-
lerini geliştirerek, kendilerini beden ve ruh sağlıkh kı-
larak, bakımlanna dikkat ederek, kültürlerini geniş-
leterek 'bireyselsorumluluk' sahibi olduklannı befir-
tirier. Toplumsal sorumluluklan da başta 'Cumhuri-
yeti korumak' olmak üzere bütün toplumsal değer-
ier, toplumsal varlıklardır.
- Etkin (aktif) olmaktır Cumhuriyet insanı hiçbirşey
için 'bana ne' demeyecektir. Bu değerlerin kişilikte
variığı, o insanı dünyanın, ülkesinin, ailesinin, ken-
disinin, çevresinin her işiyie ilgili bir davranışa götü-
rür. Bu insan etkindir, katılımcıdır, kendi katılımıyta her
şeyi daha iyiye, daha doğruya, daha güzele götürür.
- Bilimseldir, bilime güvenir: Bilimsel yönteml^
gözJemlenmemiş, tanımlanmamış, deneysel yotfa
kanıtlanmamış, pratiğe ve kurama ulaşmamış anla-
tılarla, öğretilerle hareket etmemek 'Cujrihuriyet in-
san/'nın temel ilkesidir. Bilime inanmak, bilimsel ol-
mak, bilimle hareket etmek bu insanın özelliğidir.
- Dayanışmacı olmaktır: 'Cumhuriyet insanı' ke-
sin olarak bencil değildir, dayanışmacıdır. Insanla-
rın, toplumun gereksindigi her konuda kendi gücü-
nü ortaya koyar, gereken yerde çekinmeden yapa-
bileceği her şeyi yapar. Yalnız kendi çıkanna bakmak,
'Cumhuriyet değerieri' arasında yoktur. Tersine, da-
yanışma ve paylaşma, bu değerlerin özünde yer alır.
- Ûretici ve yaratıcı olmaktır: 'Cumhuriyet değer-
leri' üretici ve yaratıcı olmayı öncelikli değerier sa-
yar. Hazır yiyicilik, mirasyedicilik, dalaverecilik, üç-
kâğıtçılık, köşedönücülük bu değer sistemince kı-
nanmıştır ve kınanmaktadır.
- Yetkin bireydir. Her konuda kendi karannı vere-
bilir. Kimseden emir alması gerekmez. Bu kendi ba-
şınalık değildir, kendi karannı ölçerek verebilmektir.
Işte, 'Cumhuriyet değerieri'nm 'kişilik değerleri'
bunlardır. Biz, bu değerieri öğrendik, özgüven, ça-
lışkanlık, aktiflik, sorumluluk karakterimizin özellik-
leri olarak tanımlandı. Ne ölçüde başardık, ne ölçü-
de bu değerleri temsil edebildik, bilemeyiz. Ama, bu
değeriere bugün bakınca, 'eskidi bunlar, şimdi yeni
değerier var' denebilir mi? Özellikle 80'ler sonrası-
nın sorumsuz, dogmalara saplanmış, pasif, bağım-
lı, bencil, kendi çıkanna bakan, köşedönmeci, fırsat-
çı, çıkarcı insanlannın simgelediği değerier mi 'yeni
değerier?'. Bu özellikler değer sistemi değil, dünya
çapındaki soygunculuğu meşru kılmaya çalışan bir
bozulmuş kişilik profilidir.
Onun için de Cumhuriyetin 75. yılını, diğer sistem-
lerini inceleyerek kutlayacağız. Haftaya 'işlevdeğer-
leri'ni görelim.
Adli Sicil Muduru Yücel
'Çetelerin parası
eğitime aktarılsın'
EVtVGÖKTAŞ
ANKARA - Adalet
Bakanlığı'nca hazırla-
nan ve kamuoyunda kı-
saca "çete yasası" diye
bilinen tasannın
TBMM'den geçip yasa-
laşmasından sonra dev-
let tarafindan el konulan
çetelere ait her türlü de-
ğerin, eğitime aktanlma-
sı istendi.
Adalet Bakanlığı Adli
Sicil ve îstatistik Genel
Müdürü Dr. Mustafa Tö-
ren Yücel, çetelerinmü-
sadere edilen mal ve pa-
ralanmn Milli Eğitim
Bakanlığı'na aktanlarıl-
ması gerektiğini bildirdi.
Yücel, "OrganizeSaç-
lar ve SiyasalKararülık"
diye hazırladığı raporda;
Türkiye'de kolluk, ada-
let, siyaset ve ekonomi-
deki bazı koruyucu ve
kollayıcılann mafyaya
tampon oluşturduğunu
belirterek bu kişilerin
varlığı olmaksızın maf-
yanın varlık göstereme-
yeceğini vurguladı.
Yücel, "Çetelere kar-
şı etkin mücadeleiçin ön-
celikle düşmanı çok iyi
tanıyıp. bu tür suçlann
oluşmasına yol açan eko-
nomik, sosyal ve toplum-
sal nedenlerisaptadıktan
sonra bunlan ortadan
kaldırmak gerekir" de-
di.
Yücel, raporunda, ge-
nelde organize suç ne-
denlerinin arz ve talep
yönünden iki faktörden
oluştuğunu belirterek ta-
lep yönünün "legal ve fl-
legal" kaynaklı mal ve
hizmetlere olan talepleri
kapsadığını bildirdi. Le-
gal mal ve hizmetler ara-
sında, yabancı ülkeler-
den gelen çalıntı lüks
motorlu vasıtalar ve yük-
sek fiyattaki eşyalar ile
çek-senet tahsilatının, il-
legal mal ve hizmetlerde
ise uyuşturucu madde,
silah, kumar ve fuhuşun
yer aldığmı anlattı.-