Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
5 E KİM 1998 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
EKONOMİ /cumek(a turk.net 11
Arıkan'dan
kara para
uyarısı
• Ekonomi Servisi -
tstanbul Serbest
Muhasebeci Mali
Müşavirler Odası
[ISMMMO) Başkanı
Yahya Ankan, eğer hızlı
;alışılmazsa Türkiye'nin
<.ara para ülkesi ilan
îdilebileceği uyansında
julundu. Mali Suçlan
^raştırma Kurulu'nun
;tkin çalışamadığım öne
.üren Ankan, "Geçen yıl
/apılması gereken
ienetim, Türkiye'nin
uazeret belirtmesiyle bu
/ıla ertelenmişti.
Dlumsuz bir sonuç
;ıkması halinde Türkiye
>azı yaphnmlarla karşı
carşıya kalabilir" dedi.
Enerji ihaleleri
<arara yaklaştı
• ANKARA (AA)-
înerji ve Tabii Kaynaklar
îakanlıgı. yaklaşık 3
nilyar dolan bulan
ermik sanrral ve dağıtım
nüessesi işletme devri
halelerinin kaderi
.onusunda Danıştay'dan
ıkacak karan bekliyor.
jakanlık yetkilileri,
Janıştay 1. Dairesi'nde
onunun sonuçlanma
şamasına geldiğine
lişkin duyum aldıklannı
•elirtiyor. Daniştay'da
alen 8'i termık
antrallara, 15'i de
Lağıtım müesseselerine
ıt olmak üzere 23
özleşme bulunuyor.
(oç'un
fekindek gpubu
İltSTANBUL(AA)-
loç Topluluğu Dayanıklı
iiketim Grubu, 5 yıl
;inde cırosunu ikiye
atlayarak 4 milyar
olara çıkarmayi
edefliyor. Dayanıklı
üketim Grubu'nun
iaşkanı Hasan Subaşı,
rubun faaliyetlerini ve
rojeksıyonlannı
eğerlendirirken
vrçelik'in büyümesinin
urtdışmda devam
deceğıni söyledi. Subaşı,
elişmekte cian
azarlarda üretim tesisleri
urmayı hedeflediklerini
e belirterek büyümenin
na hatlannı "Batı
ıvnıpa pazarlannda ise
loballeşme dolayısıyla
iraz zayıf kalan markalı
ir şirketi satın almak"
iye açıkladı.
[açak çayla
niıcadele
I ANKARA (AA) - Çay
,letmeleri Genel Müdür
ardımcısı thsan
lahmutoğlu, kaçak çay
ullanımını engellemeye
önelik "GAP Çayı" adı
Itında yeni bir ürünün
lyasaya sürüldüğünü
iımsatarak satışlarda
îşanlı olunamaması
ılinde yeni bir ürünün
iha çıkanlacağinı
iyledi.
lektpikte
iiyük kayıp
I ANKARA (AA) -
irkiye OECD ülkeleri
ınde kişi başına elektrik
lerjisi tüketiminde son
•ada yer alırken bunun
lemli nedenlerinden
rinin de üretilen
îktriğin
llanılmamasından
ynaklandıgı ortaya
ctı. Dünya Enerji
>nseyı Türk Milli
>mitesi'nin 1997 yılı
erji raporuna göre
ırkıye'de 1988-1997
lan yıllan arasındaki
yıllık dönemde 105.7
ljar kilovatsaat elektrik
îrjisi, iletim ile
Jıtımdaki aksamalar ve
pak kullanımdan dolayı
r'boldu.
racat haftası
ANKARA (AA)-
rkiye'de 1980'lerde
;la>an ihracat atağına
li bir ivme
andırmak ve dış ticaret
rcini arttırmak
acıyla Dış Ticaret
tseşarlıgı (DTM)
ıf ndan organize edilen
Dış Ticaret Haftası" l
jin Ankara'da
:eılecek bir etkinlikle
.lyor. Hafta dolayısıyla
Kilenecek törende,
aatçılar yanı sıra
crcatın görünmeyen
umanlan " diye anılan
n kaptanlan ve
clerde
iendirilecek.
Banka Uzmanlan Demeği Başkanı Aytekin, sektörün en iyi müşterisinin devlet olduğunu söyledi
'Bankacıhkta kriz sürüyor'ANKARA(CumhurivetBün)su)
-Banka Uzmanlan Derneğı Genel
Başkanı Haluk Aytekin. 1994 yı-
lındaki knz koşullannın hâlâ mev-
cut olduğunu vurguladı. Bankacı-
lık sektörünün yapısının zayıf ol-
duğuna dıkkat çeken Aytekin, bu
ortamda kamu bankalannın par-
çalanarak özelleştirilmesinin sa-
kıncalı olduğunu belirtti.
Tüm dünyada bankalann birle-
şerek, özellıkle kriz ortamında güç-
lenmeye çalıştıklannı, Türkiye'de
ise dağılma eğilimi olduğunu kay-
deden Aytekin. "Her holding ban-
kasahibi olmakistiyor.Çiinkü ban-
ka sahibi olduğu zaman ekonoıro-
de söz sahibi ohna hakkını elde edi-
yor'' dedı.
Aytekin, Cumhuriyet'in banka-
cılık sektörünün yapısına ilişkin
sorulannı yanıtladı. Dünyada ban-
kacılığın *cazip bir iş" olmaktan
çıktığinı, mevduat toplayıp kredi
verme anlayışının değiştiğini kay-
deden Aytekın, «Bankalar 1980Tİ
yıUardan sonra yeni araytşlara gir-
di Tüketicivi keşfetti. Daha önceden
ticareti, sanajiyi finanseeden kuru-
hışlardı. Bire>sel bankacılığın riski
daha az. Çok ufak miktarlarda pa-
ralan çok daha geniş bir Idtleye da-
ğıûyorsunuz'1
dedı.
Aytekin, Türk bankacılık siste-
minın özellıklerini şöyle anlattı:
Kamu bankalari: özeiieş-
tirmelerle bırlikte kamunun aktif pa-
yının yüzde 44'ten yüzde 35'e düş-
mesıne karşın bankacılık sistemin-
dekı ağırlığını koruyor. Kamu ban-
kalannın parcalanarak özelleştiril-
mesi sakıncalı. Özelleştirme lobi-
si, kamu bankalannın süresinin
dolduğunu ıleri sürse de temel ban-
kacılık ışlevlerini yapan yine ka-
mu bankalan. En azından üretim
• Haluk Aytekin, kamu bankalannın parcalanarak özelleştirilmesinin
sakıncalı olduğu görüşünü dile getirerek "Özelleştirme lobisi, kamu
bankalannın süresinin dolduğunu ileri sürse de temel bankacılık işlevlerini
yapan yine kamu bankalan. En azından üretim finansmanını yine iyi kötü
kamu bankalan sağlıyor" diyor.
finansmanını yine iyi kötü kamu
bankalan sağlıyor. Kamu bankala-
nna KOBl'leri, tanm kesimini fî-
nansmanı gibi işlevlerinden dola-
yı Hazine'den görev zaran olarak
yapılan ödemelerin özele verilme-
si durumunda düşük faizli kredi
olanağı yaratılamaz. Çünkü, Hazi-
ne'nin bu ödemelen belli birprog-
rama bağlı değil. Genelde faizler
düştüğü, elleri bollaştığı zaman
ödeme yapıyorlar.
Slyasetçllerin ağırlıgi:
Tüm bankalar özelleştirilse de yi-
ne siyasetcilerin elindedir banka-
lann ipi. Kamu bankalannı bütün
olarak alabilecek sermaye grubu
yok. Bütün olarak satıhrsa düşük
fiyatla satılır. Özelleştirme yerine
özerkleştirme ön planda olmalı.
Siyasetçinin denetiminin az ola-
cağı kriterler getirilmeli.
Kamu bankalarının açı-
ğl Özele kâr: Kamu bankalan
özel bankalann yaşaması için de ge-
rekli. Özel bankalar, daha düşük fa-
ızle borç alıyorlar, bunu biraz da-
ha marj koyarak kamu bankalan-
na satıyorlar. Kamunun üzerinden
bir kazanç sağlamış oluyorlar.
Yapısal zayıflık:Türk ban-
kacılığının toplam aktif büyüklü-
ğü 96.6 milyar dolar. Bu büyüklük,
orta ölçekli bir Avrupa bankası ka-
dar bile etmiyor. Bankalann öz
kaynaklan yeterli değil.
Devletten besfenme: Bir-
çok banka devletı finanse ediyor.
Ağırlıklı olarak bono ticareti yapı-
yor. Yüksek faızlerde en iyi müş-
teri devlet. Devlet bankacılık sis-
temıne muhtaç.
Kırılgan bir sektör: Yaşa-
nacak bir panik. kriz tüm sektör-
leri birden etkiler. Bankalar topla-
dıklan paranm önemli kısmını kul-
laruyorlar. En sağlam banka bile de-
diköduyla yıkılabilır.
Banka başına 94 şube düşüyor
ANKARA (Cumhurijet Bürosu) - Bankalar
Birliği'nin raponına göre, 1997 yıl sonu itiba-
nyla 72'ye ulaşan Türkiye'deki bankalar, toplam
6819 şubeyle hizmet veriyorlar. îl sayısı 80'e ula-
şan Türkiye'de banka başına 94 şube düşüyor.
Bankalar Birliği'nin raporuna göre, Türki-
ye'de faaliyet gösteren bankalann 59'u ticaret,
13'ü kalkınma ve yatınm bankası.
Ticaret bankalannın 1995 yılında 55 olan sa-
yısı 1996yıhnda56'ya, 1997 yılında 59'ayük-
seldi. Bu aröş, özel sermayeli bankalann sayı-
sının 32'den 36'ya yükselmesiyle sağlanırken;
sistemde kamusal sermayeli 5 banka, yabancı ser-
mayeli de 18 banka bulunuyor.
Kalkınma ve yatınm bankalannın da 3'ü ka-
muda, 7'si özelde, 3'ü de yabancı sermayenin elin-
de bulunuyor.
Türkiye'de faaliyet gösteren bankalann 1996
yılında 6 bin 442 olan şube sayısı da 1997 yı-
lında 6 bin 819'a yükseldi. Şube sayısı kamusal
sermayeli ticaret bankalannda 29 artarak 2 bin
915; özel sermayeli ticaret bankalannda 335 ar-
tarak 3 bin 764; yabancı sermayeli ticaret ban-
kalannda da 12 artarak 116 oldu.
Kalkınma ve yatınm bankalan ise 1997 yı-
lında yalnızca 1 şubelik artışla 24 şubeye sahip
oldular.
Şube sayısmdaki artışa koşut olarak, banka-
lardaçalışan, 1996 yıl sonu itibanyla 148 bin 153
olan personel sayısı da yüzde 4'lük artışla 154
bin864'eçıktı. Bupersonelin yüzde 45'ikamu-
da, yüzde 49'u özelde, yüzde 2'si yabancı ser-
mayelilerde, kalan yüzde 4'ü de kalkınma ve ya-
tınm bankalannda istihdam ediliyor.
1999 sektör içln krltik:
Euro'ya geçişin etkileri olacak. Eu-
ro'nun güçlü birpara olması, dola-
ra rakip birpara olması bizim lehi-
mize bir durum. Özellikle Türki-
ye'nin dış ticaretinin büyük bir bö-
lümünün AB'ye yapıldığını düşü-
nürseniz. Euro beklenenden güç-
süz doğarsa aleyhimize. 2000 yılı
sorunu yaşanacak. Bir iki bankanın
değil, uluslararası sistemin hazır
ohnası gerekiyor. Insanlar panik
halinde, ne olur ne olmaz diye pa-
ra çekerlerse, bankalar çok zorlanır.
Kriz kosulları sürüyor:
94 krizineaçık pozisyonla yakalan-
dı bankalar. 3 banka, 3 aracı kurum
battı, ama devletin mevduata sı-
nırsız güvencesiyle kriz bir ölçü-
de engellendi."Aslında kriz bitme-
di. Krizi oluşturan koşullar halen
mevcut. Yüksek maliyetler nede-
niyle ancak devleti finanse edebi-
lirsiniz. Bundan sonra gerçek ban-
kacılık yapanlar ayakta kalacak.
Bono ticareti azalacak. Bu vergi
reformu ciddi şekilde uygulanabi-
lirse, iç borçlanma da zamanla dü-
şecek. 0 zaman bankalar zor du-
rumda kalacak.
Mevduata sımrsız güven-
Ce: Bu zayıf bankayla güçlü ban-
kayı aynı kefeye koyuyor. Bu gü-
vencenin, aşama aşama kaldınl-
ması gerekiyor. Son dönemlerde
kamu bankalanndan mevduat çı-
karak özel bankalara kaydı. Vatan-
daş daha yüksek getin elde etmek
istiyorsa risklerine katlanmalı.
Bankalann dagınıklıgi:
Bankalann birleşmesi gerekiyor.
Her holding banka sahibi olmak,
ekonomik kararlara katılıp. hol-
dinglerine finansman sağlamak is-
tiyor. Bir holding iki bankaya sa-
hip. En azından bunlar birleşmeli.
D U N Y \ E K O N O M I S E V E BAKIŞ/ ERGtN YILDIZOĞLU LONDRA «W^ergindemon.co.uk.)
"Dünya ekonomisi bir
uçurumun kenanndayürü-
yor" (Clinton, Internati-
onal Herald Tribune
03/10). "Aç gözlülükten,
korkuya geçtik. Şimdi de
korkudan paniğe geçiyo-
ruz." (Canton Fıtzgeraki'ın
baş ekonomisti Bil Me-
ehan, CNN 02/10); "IMF
Midasın tam tersı, hangi
ülkeyeyardım etmeye kalk-
sa berbat ediyor" {Ric-
hard, K. Amery ABD Mec-
lis çoğunluk başkanı, Was-
hingtonPost 03/10) "LJ-
kidite, Tanrı Kızıl Deniz'i
ikiye ayırdığından buyana,
gelişmekte olan ülkelerde
hiç böyle kurumamıştı"
(Robert Hormats Gold-
man Sachs Yönetim Kuru-
lu Başkan Yardımcısı, IHT
03/10) "//. Dünya Sava-
şı'nın bittiğı gündin buya-
na en önemli haftaya giri-
yoruz" (Lehman Brothers
ekonomistlerinden John
Llevvellyn, Liberation
03/10).
Geçen hafta Maplardan
alınma, bu tip ifadelerle
dotuydu. Hamtefin 'Keder
geldiğinde tek tek değil,
bötük bölük gelir" sözleri-
ni bile okuduğumu hatıriı-
yorum bir ekonomi yazı-
sında. Bu "derin" laflann ar-
kasında, dünya banka sis-
teminin ne kadar çürüdü-
ğünün bilinçlere çıkması-
nın getirdiği korku var. Bir
de hafta sonunda, ABD'nin
çağnsıyla acilen toplanan
G7 ülkeleri merkez ban-
kalan guvemörlerinin ve
salı günü başlayacak olan
IMF-Dünya Bankası yıllık
ortak toplantısının bir çö-
züm üretebileceğine inan-
ma istegi... The Econo-
mist gibi "Boşuna bekle-
meyin" diyenler de yok de-
ğil-
Geçen haftanın
panoraması
Geçen hafta olanlan ka-
famdatoparlarken, biralın-
tı da benim aklıma geldi:
"Usturanın keskin ağzın-
da ilerlemeye çalışan bir
salyangoz: ışte benim rü-
yam ve kâbusum" (Kurtz-
'En Önemli Hafta'
IMF raporu ve FED'in faiz indirimi geçen hafta borsalann paldır küldür düşmesine yol açtı.
Marlon Brando-The Apo-
calypse Now!)
ABD'de devasa fon yö-
netimi şirketi LTCM'nin
FED'in kolaylaştıncılığı al-
tnda 3.6 milyar dolariık bir
paketle kurtarılması, Ja-
ponya'nın en büyük mali
kuruluşlanndan, Japan Le-
asing Company'nin 16
milyar dcterla batmas), kay-
naklan Kanada ve Ingilte-
re'nin toplam GSMH'sin-
den büyük olduğu söyle-
nen UBS bankasının genel
müdürünün istifa etmesi
geçen haftaki psikolojinin
oluşmastnda büyük rol oy-
nadı. Hafta içindeABD'nin
en büyük bankası Chase
Manhattan ve Merryll
Lynch, LTCM gibi fonlar-
dan, sırasıyla 3.2 milyar
dolar ve 2.1 milyar dolar
alacaklı olduklannı açıkla-
dılar. rtaJyan Merkez Ban-
kası'nın fonlardan gelen
yüküyse 250 milyon dola-
n geçiyordu.
Bu arada çarşamba gü-
nü IMF raporu, küresel bü-
yümetahminini bir kez da-
ha aşağı çekerek yüzde 2
olarak saptadı. Aynı gün
Federal Reserve faizleri
0.25 puan düşürdü, ama
banka sistemi artık "ustu-
ranın üzerindesürünmeye
başladığı" için bir ise ya-
ramadı. Başta banka ve
teknoloji hisse senetieri ol-
mak üzere borsalar paldır
küldür düştüler. Örneğin,
cuma günü Londra'da
Barclays'ın hisseleri yüz-
de 5.5, HSBC'ninkıleryüz-
de 4.6 düşerken, sigorta
sektörü endeksi yüzde 10
geriledi. (The Times-Lon-
don-3/10). Perşembe gü-
nü New York'ta, Crticorp
yüzde 5, J. P. Morgan ve
Merryll Lynch yaklaşık
yüzde 3 ve yüzde 3.5 düş-
tüler. ING Barings ise yüz-
de 5.4 değer kaybetti (The
Wall Street Journal 2-
3/10). ABD veAvrupa'da
borsalar çarşamba-cuma
döneminde hep geriledi.
Tek istisna Dow Jones ol-
du, çarşamba ve perşem-
be günü sırasıyla yüzde
2.9, yüzde 2.7 düştükten
sonra cuma günü gelen
"iyi bir haberie gülümse-
di" (The Time-New York-
03/10). Işsizliktekrarart-
maya başlamıştı. Böyle
"iyi" haberterden mahrum
olduklan için olsa gerek,
Paris ve Londra haftayı
toplam yüzde 8.2 ve yüz-
de 6.3 düşüşle kapattılar.
Alman Dax ise çarşam-
badan sonra toplam yüz-
de 14.47 geriledi. Besbel-
li ki FED'in faiz indirimi yet-
memişti: ABD ekonomisi-
ne bakıldığında faiz indiri-
mi gereksizdi. Dünya eko-
nomisine bakınca ise 0.25
puan yetersizdi. Ama FED
daha büyük bir indirim yap-
saydı bu sefer de "Vay ca-
nına.. demek ki kriz bizim
sandığımızdan büyük" di-
yecekti piyasalar. Bir kere
paranoya başlamıştı ya...
Bir başka paranoyak yo-
rum da Morgan Stan-
le/de mayalanıyordu. Baş
ekonomist Stephen Ro-
ach ve Baş stratejist Bar-
ton Biggs öküzün altında
buzağı aramakla meşgul-
düler. Roach "Şüphelen-
meden edemiyorum, yak-
laşan G7 toplantısında
bence başka birşeylerola-
cak. Listemin başında pi-
yasalarabırlikiditepompa-
lanması var" (Global Re-
port 02/10) diyerek bir sü-
redir yaydıkları görüşleri
tekrarladı. Hafta içinde ak-
tarmıştım. MS haklı ola-
rak, faiz indiriminin, bir li-
kidite kapanına sıkışmış
Asya ülkelerine faydalı ol-
mayacağını, dönüp dola-
şıp Batı'yı vuracagını dü-
şünüyor.
Ve büyüklerimiz...
Ancak hafta içindeki
manzara, "büyüklerimizin"
ortak bir kararalmakta çok
zorlanacağını gösteriyor.
FED ve IMF dünya ekono-
misini, işin içine hükümet-
leri kanştırmadan, faiz in-
dirimiyle canlandırmak is-
tiyor. Ama, Reuters'e gö-
re "Avrupa merkez banka-
lan, uzun bir durgunluk-
tan yeni çıkmış olan eko-
nomilerinde'bir faiz indiri-
minin gereksiz olduğunu
BORSAf
yı En Yeni Teknolojiyle
Real-lîme Izleyin...
MKB hisse
senedi
piyasası
takibinde
data hattı
ve modeme
SONIstanM:
OoyiunyelCadUftadeSk.No 1
Ern Han Ka 2-3 80230 Elmadağ
Tel (0212)248 24 94-23162 11-2317960
Faks (02I2I23JM?
7
Artur*
BogazSk No 7/2
06700 Gazıosnianpaşa
Tei (0312)427 19 13 (3 hat)
Fans (0312)427 14 63
Bir TV anteni ve bügisayar kartı ile hisse senetlerinin
fiyat ve işlem adetlerini anında (real-time) izleyebilecek,
portföy yönetimi ve teknik analiz yapabileceksiniz.
• Seans içinde alış/satış teklifi, enduşuk/en yüksek ve son işlem
fiyab ile hisse bazında işlem adedi ve sozleşme sayısı,
• Seans sonunda ağırlıklı ortalama fiyatlar,
• Seans içi ve tarihsel grafik,
• Portföy yonetimi/on-line kâr-zarar hesabı,
• Teknik analiz (en yaygın 9 adet gosterge),
• DDE olanağı ile Excel'e verı aktarma,
• Meta Stock'a/Meta Stock'dan ven transferi,
• Hisse senetlerinin geçmişe donük bılgilen.
FOREKS Bilgi İletişim Hizmetleri A.Ş.
düşünüyoriar" (02/10). Av-
rupa Birliği'nin iç sorunla-
n da bir başka neden, Ja-
ponya'daysa faizler artık
inemeyecek kadar düşük.
Sisteme para pompala-
ma çalışmalan da var, Ja-
ponya 30 milyar dolariık
bir Asya yardım fonu açık-
ladı. ABD-IMF, Brezilya için
30 milyar dolar toparlamış
durumda, Dünya Banka-
sı ve Interamerikan
Bank'ın hazıriadığı 50 mil-
yar dolariık bir fondan söz
açılıyor.
Öneri de çok: Clinton
sorunlu ülkeler için acil yar-
dım fonu istedi. Amaxken-
di meclisinden IMF için 18
milyar dahi çıkaramıyor.
Gordon Brovvn (Ingittere)
kalıcı bir uluslararası mali
düzenleme komitesi öner-
di. Ama yeni bir yapılanma-
ya ve sermaye kontrolleri-
ne karşı; Chirac, 12 mad-
delik yeniden yapılandır-
ma, en önemlisi gerekti-
ğinde sermaye kontrolleri
önerdi. IMF'yi denetleyen
komitenin de gücünün art-
tınlmasından yana. Schrö-
der, "Ben de destekliyo-
rum" dedi ve ana dövizler
için dakjalanma bandı sap-
tanmasını önerdi. Bu IMF
tarafından hemen redde-
dildi. Rubin ile Miyazavva
buluştular. Rubin, Japon-
ya'nın Asya fonunu önem-
semedi, esas olan Japon-
ya'nın büyümesidir dedi.
Miyazavva, "ABD esas
olarakLatinAmerika 'yı dü-
şönüyor" diye cevap ver-
di ve ekledi: "Önce IMF'nin
parasını çıkartsın," Dünya
Bankası daha çok kamu
harcaması gerekir diyor.
IMF ise işin içine hükümet-
teri kanştrmaktan yana de-
ğil. Gözlemcilere göreyse
"Bu iyipolis kötü polis m-
tini de artık sıktı." Morgan
Stantey'den analist Steve
Gilmore "IMF'nin tutum
değiştirmesini beklemeyi-
niz" diyor. Halbuki Fortu-
ne, geçen hafta yooımun-
da "ABD modelinin daya-
tlması deflasyonistetkiya-
pıyor" diyor ve bu etkinin,
dönüp ABD'yi vuracagını
savunuyordu. (28/09) For-
tune'e göre, aşın değerii
borsa, hiç tasarruf etme-
yen ve umudunu fonlara
kanlanndan kısa vadeli ser-
maye hareketlerine vergi
getirmelerini vefonlan dü-
zenlemelerini talep etti.
Haydi hayıriısı...
Akfl veren çok.. ama kim-
sede bir haritayok. Bu ara-
da bir gelişme daha dikka-
tiçekiyor. 1929'da her ül-
ke kendi içine kapandığı
için kriz büyüdü deniyor-
du. Bu kez durum biraz
farklı. Acaba? Dikkatli ba-
kınca toz dumanın arka-
sında büyük bloklann fark-
lı tuturrdannı görmek müm-
kün. Asya, devlet müda-
halesi, (Japonya- Çin-Ma-
lezya vb; korumaalık, ser-
maye kontrolleri, iç yatı-
nmlar); ABD Washington
konsensüs (önce Latin
Amerika, piyasalan açın
küreselleşmeye devam);
Avrupa ilk önce Para Bir-
liği, sonra başkalan (ve III.,
Yol.). Bu arada gelişmek-
te olan ülkelerin ise Japon-
ya-Çin eksenine yakın ol-
duğu görülüyor. Dedim ya,
haydi hayırtısı...
ANKARA PAZARI
YAKUP KEPENEK
SPD Neden Kazandı?
AJman seçimleri, öbür büyük Avrupa ülkelerin-
de olduğu gibi, sosyal demokratları yönetime
getirdi. Özellikle Avrupa Birliği'ndeki öncü konu-
muyla Almanya'nın 2000'li yıllara girilirken bi-
çimlenişi olası yansımalanyla ayrı bir önem taşı-
yor.
Alman sosyal demokrasisi, geleneksel olarak,
sürekli kendi iç çelişkileriyle yaşıyor. SPD, köke-
ni yönüyle Alman düşüncesinin bir ürünü olan
Manc-Engels çizgisine kuramsal düzeyde çok
yakındır ya da kuruluş ve gelişme yıllannda öy-
leydi. Buna karşılık uygulamada denilebilir ki Av-
rupa'nın en tutucu ya da merkeze yakın sosyal
demokrat partilerinden biridir. Seçimlerde temel
yaklaşım olarak Yeni merkez kavramının seçilmiş
olması da bunu kanıtlıyor. Bununla, SPD'nin ye-
ni bir çekim merkezi mi oluşturduğu, yoksa sol-
dan merkeze doğru bir değişim mi geçirdiği ya
da bunlann ikisine birden mi ulaşılmak istendi-
ği, belki de bilinçle, boşlukta bırakılıyordu.
Belirsizlik somut politikalara da yansıyor, SPD
sosyal güvenlik ve vergi düzenlemeleri konula-
rında açık seçik politikalar üretmekte güçlük çe-
kiyordu. Ekonomi bakanı olacağı açıklanan kişi,
geçmişte sağa ve sermayeye yakınlığıyla tanın-
maktaydı.
Yine de SPD seçimi kazandı. Neden?
Kuşkusuz seçimlerin kazanılmasında değişik
etkenlerin katkısı vardır.
Ancak bunlann içinde en önemlisi, SPD'nin
yeni iş alanlan yaratma yani iş bulma konusun-
da verdiği sözlerdir. Fransa'da Sosyalist Parti'yi
iktidara taşıyan her yıl 350 bin kişiye iş alanı ya-
ratma programının bir benzerini, çalışma için iş-
bihiği adıyla seçmene sunan SPD, seçimlerde bu
yaklaşımının getirisini topladı.
Almanya'da işsizlik oranı yüzde 11 dolayında-
dır. Bu olgu, ülkenin son yanm asıriık dönemde
karşılaştığı en olumsuz ekonomik gosterge sa-
yılmaktadır.
Sorunun birkaç boyutu var. Önce, iş isteyen yurt-
taşlanna iş bulma, demokratik hükümetlerin bi-
rinci görevidir. Hiçbir demokratik hükümet bu gö-
revini savsaklayamaz; toplumsal baskı ve istem
buna izin vermez. Gerçekten de gelişmiş ülke-
lerin hükümetleri, sağcı ya da solcu olsun, işsiz-
likle savaşımı ekonomi politikalarının ekseni yap-
ma gereğini duyar. Çünkü o toplumlarda, çalış-
ma birey için bir hak, bu hakkın sağlanması da
toplum ve onun siyasal örgütü olan devlet için
kaçınılmaz bir görevdir.
Ikinci nokta, emek piyasası bağlamında Al-
man ekonomisinin geleceğinin nasıl olacağı so-
runudur. Alman işgücünün ve sanayiinin tekno-
lojik değişime uyum sağlaması sıcak konulardır.
AJmanya'da geleneksel olarak emek piyasası es-
nek değildir, bir işletmede işe alman kişi, kural ola-
rak o işletme ile emeğini bütünleştirır ve emekli
oluncaya dek orada çalışır. Son yıllardaki tekno-
lojik gelişmeler ve küreselleşme süreci, Alman iş-
letmelerini bu açıdan güç durumda bırakmakta-
bağlayan orta sınrf ve sa-
nayide birikmiş üretim ka-
pasitesi ABD'nin zayrf kar-
nı. Ve ilginç bir durum: Üye-
leri arasında Citibank,
Goldman Sachs, Meryll
Lynch, Morgan Stanley
ve LTCM gibi dünyanın en
büyük yatınm kurumlan
olan The Institute of In-
ternational Finance, ı T ^ - ı — - • •— —
Grup22#^eferfMarryöBa^'
!)s
p ^'dröiryöncten hızla değişen teknolojınin gerek-
tird'ıği nrtelikli işgücünü çalıştırma zoruniuluğu, öbür
yönden de dünya piyasalarının daha rekabetçi
ortamında ücret giderlerini azaltma eğilimi, çö-
zümü gereken ana sorunlardır.
Üçüncü olarak; Almanya, Avrupa Birliği'nin
teknoloji çekirdeğidir. Son yıllarda Almanya'da en
çok tartışılan konulardan biri hükümetin bu ko-
nudaki yetersizliğiydi. Almanya'nın teknolo/ik ön-
cülüğünü yitirmemesi Avrupa'nın ABD ve Ja-
ponya ile yürüttüğü teknoloji yanşı açısından ya-
şamsaldır. Almanya bu nedenle de ekonomisini
yeniden yapılandırma ve bu amaçla emek ve
sermaye kesimlerinin uzlaşmasını sağlama so-
runuyla karşı karşıyadır.
SPD, bu üç sorunun çözümünü yalnızca piya-
sa koşullanna bırakamaz.
Doğrudur; Avrupa'da sosyal demokrasi sağa
ya da merkeze kayıyor; bu doğrultuyu tanımla-
mak üzere Üçüncü Yol oluşumları tartışılıyor. An-
cak bu sorunlann çözümü için piyasaya teslim
edilen bir kapitalizm değil, yönlendirilen kapita-
lizm başanlı olabilir. Alman ekonomi tarihi bunun
çok zengin örnekleriyle doludur.
SPD, kısa dönemde işsizlik sorununa çözüm
bulduğu oranda başanlı olacaktır; uzun dönem-
de başarı içinse emek ve sermaye kesimleriyle
Alman ekonomisinin yapısal dönüşümünün sağ-
lanması gerekiyor.
TÜRKİYE'DE CiNSEL
İKTİDARSIZLIK KABUSU
BEYAZCAMDAKi ÇINAR
UĞUR DİİNDAR
SECiMLER ÖNCESİ TÜRKİYE SURİYEYİ
VURABİLİR Mi?
TÜRK-METAL SENDİKASI'NA
SAHTEKÂRLIK SUÇLAMASI
BAKANLARIN ZORLU MARATOHU BAŞLADI!
VAKIF ÜNİVERSiTELERi ANAYASA'YA UYGUN MU?
SÖZDE KÜRT PARLAMENTOSUYLA
İTALYA NEYIN PEŞINDE?
Noirta Dergsi, intemet Web Adre«:hnp: ««».med>at(M.cı
NoMa Dergrti, E-Mai Adresi: mıkuı(om«lıalf\l.cı,m