25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 5 EKİM 1998 PAZARTI OLAYLAR VE GORUŞLER Atatürkçü Düşünce Sistemi Prof. Dr. SUNA KİLİ Boğaziçi Üniversitesi C umhuriyetımizın 75. Yıldö- çekleştirmenin önemi ve gereği üzerinde nümü yaklaşırken ve özel- durur. Atatürkçülük veAtatürkDevrirn Mo- likle yaşadıgımız şu günler- de Türk devleti. Türk ulusu, Türk toplumu yeni sömür- geciJik anlayışının bazanaçık açık söylenen, bazan kokusundan, doku- sundan anlaşılan, sezilen, görüien kıskaç- lanyla sıkıştınlmak, bunaltılmak istendi- ğinden Atatürkçü düşünce sisteminin özel- liklerint yeniden vurgulamanın sayısız ya.- ran vardır. Atatürkçülük tüm çağdaşlaşmaya, ulus- laşmaya bağlılıfın ideolojik anlatımıdır. Atatürkçülük ulusal Türk devietinin düşün- ce sistemidir. Atatürk Devrim atılımlan ise bu çağdaşlaşmayı, uluslaşmayı gerçekleş- tirecek uygulamalardır. Atatürk'ün Türk toplumunu çağdaş uygarlık düzeyine ulaş- tırma ülküsü geleneksel Türk toplumunu tümüyle yenileştirme, çagdaşlaştırma ama- cıdır. Atatürk "toplumsal yapımızın hiçbir ofcnuu, hiçbiracıstnıyanm önlemJerle uvus- nırma şiannda \e eğiiimindeolnıayan Cum- huriyet" derken tüm çagdaşlaşma kararlı- lığını dilegetiriyordu. Atatürk Devrimi ve Atatürkçülük; düşün ve eylemi birlikte yürüten, cesaretle, du- raksamadan ve ödün vermeden Türk top- lumunu çağdaşlaştırmaya yöneliktir. Bu çagdaşlaşma eyleminde çağdaş uygarlık dü- zeyine ulaşmış ülkelerin uygulamalanndan yararlanılmıştır. ancak, bu üDcelerden almart- lar ulusal istenç ve kararlar sonucu olmuş; neler alınacagı da gene ulusal düzeyde be- lirlenmiştir. Atatürk ulusal bir siyasa güde- rek çagdaşlaşma amacını ve bu amacın ger- çekleşmesinde ulusallığın önemini herza- man vurgulamıştır. Mılli Mücadele'ye birimparatorluğukur- tarmak için degil, öz yurdun sınırJan için- de bağımsız birTürkdevleti kurmak için gi- rişildi. Vliili Mücadele sonucu Cumhuriyet kuruldu ve Atatürk Devrim atılımlan baş- ladı. Atatürk DevTİm atılımlan ve Atatürk- çülük çağdaş ve ulusal Türk devietinin ku- rulması ve gelişmesi için gerekli kurumla- n. kavramlan. değerler sistemini getirmiş ve çagdaşlaşma ile uzlaşmayan geleneksel toplumun kavram ve kurumlannı ortadan kal- dırmıştır: Orneğin Osmanlı lmparatorluğu yerine ulusal Türk devleti; Osmanlılık ye- rine ulusçuluk; ümmet yerine ulus; Islam- lık yerine laiklik gibi. Ulusçu bir siyasa Atatürkçülük Türk toplumunun çagdaş- laşmasını ulusa! birdüşünce sistemi ileger- deli'nin en büyük özeiliği ulusal oluşu, top- lumun tarihsel, kültürel, toplumsal ve eko- nomik koşuJlannagöre oluşturulmuşbulun- masıdır. Bir toplum eğer çağdaş bir toplum ol- mak istiyorsa; bir devlet çağdaş bir devlet konumuna gelmek istiyorsa onun siyasal kurumlan ve çalışmalan bu gereklere uy- mak zorundadır. Tarihsel imparatorlukla- nn, kabilelerin, ümmet anlayışı içinde ya- şayan toplumlann güttükleri siyasa, yerini, etken bir ulusal devlet olma siyasasma bı- rakmak zorundadır. Çagdaşlaşma biçimsel yönden ulusal devlet durumuna gelen top- İumlann gerçekten ulusal devlet durumu- na dönüşmeleridir. Demek oluyor ki, çağ- daşlaşmanın, gelişmenin ön koşullanndan biri, devlet kurumlan çerçevesi içinde ulus- çu bir siyasanın güdülmesidir. Nitekim Batı'daki gelişmeler de bu doğ- rultuda olmuştur. Batı Rönesansla çagdaş- laşma doğrultusunda ilk atılımını düşünce sisteminde yaptı. Rasyonel düşünce siste- mi ile tanıştı. Feodaliteden uzaklaşıp ulus- deviet sürecine girdi. Hangi ülke bu ilk gi- rişimleri yaptıysa o ülke sanayileşme ve de- mokratikleşmesûrecini en erken başlatn. Jn- giltere bunun en anlamlı bir örnefidir. Ancak Türkiye modelinden farİdı olarak ilk ulus-devlet sürecini başlatanlar saltçı. mutlak krallar oldu. Türkiye ömeği farklı- dır. Çünküifcrici birkadro yani Kurtulus. Sa- vaşı'nı yöneten kadro ulus- devlet sürecini başjatmıştır. OnemJe üzerinde durulmasj gereken bir konu da şudur. Atatürkçülük yalıuzea laik- lik ve ulusaflık demek değildir. Atatürkçü- lük ya altı Ukcsi içinde vardır ya da >okrur. Birkaçilkeji alıp öbüıierinden uzaklaşırsa- nız bütünscüik içindeki birdüşünce sistemi- ni vozlaşürmış otursunuz. Atatürkçülük çağla yürüyen bir düşünce sistemidir. Atatürkçülüğe bu devingenligi dev rimdBkilkesivermektedir.Örnegin, Ba- tı'nın Aydınlanma dönemi düşünsel yapı- sının bazı yönleri bugün için eksik görüle- bilir. Ancak unutmamak gerekir ki, Aydın- lanma ile Batı us'a, bilime, araştırma ve de- nemeye dayanan düşünce sistemini benim- sedigi için sonradan yapılan yenilikler, ge- tirilen yeni düşünceler, Aydınlanmanın yol açtığı düşün sistemi sayesindegerçekleşmiş. Aydınlanma felsefesinin özüne dokunma- dan onun içeriğini dahada geliştirmiş ve ge- liştirmektedir. Bu durum aynen Türk Ay- dınlanma felsefesinin özünü oluşturan Ata- türk DevTİmi veAtatürkçülük içinde geçer- bdir. Çagdaşlaşma nedir? Astmda çagdaşlaş- ma birbiitünJeyidkavramdır. Çagdaşlaşma sanayileşmeyi sağlamak, teknolojiyi yaka- lamak, ülkeyi ekonomikgönence kavuştur- mak ve siyasal sisteminin kapasitesini yük- seltmek gibi makro düzeydeki konulann yanı sıra kişinin davranışlan, değer yargı- lan, öbür kişilerle Uişkileri, toplum içinde- ki rolü ve bu rolü nasıl algıladığı yani mik- ro düzeydeki gelişmeler gibi konulan da içerir. Atatürk Devrimi Türk insanını ve top- lum içindeki rolünü çağdaşlastırmışfır. Bu olgunun gerçekleşmesinde laiklik ilkesi ve laiklik doğrultusundaki uygulamalann bü- yük katkısı olmuştur. Çünİcü laiklik us'a, bi- lime, araştırmaya, denemeye, gerçeğe da- yanan ve ileriye götüren düşünce sistemi- nin Türk toplumunca benimsenmesini sağ- lamıştır. Atatürk Devrimi'yledininvedin- sel örgütün tekelinden kurtulan Türk top- lumu, Batı'da olduğu gibi gerçek anayasa rejimini yaşatacak düşünce sistemini geliş- tirebilmiştir. Dinin tekelinden kurtulma savaşımı ve- ren Türk toplumunun, onu başka bir tür te- kel alhna almak isteyen totaliterrejim ve dü- şünce sistemine karşı koyması daha çabuk, daha sistemli ve daha kesin olabilmektedir. Bu bakımdan Atatürkçü düşünce sistemi- nin en önemli ilkelerinden olan laikliğin gerçekleştirilmesi, Batı'nın tarihinde de ol- duğu gibi, Türkiye'de de demokratik düze- ni tüm koşullanyla geliştirecek ve yaşata- cak düşünce sistemini ve bu ugurda sava- şım (mücadele )kararlılığınıgetirmiştir.Bu bakımdan laiklik ilkesiileaçıktoplumve de- mokrasi arasında doğnıdan dogmya bir baglanovardır. LAİKLJKOLMADAN DE- MOKRASlYEGEÇtLEMEZ; L4İKLİK OLMAMN DEMCMİRASİY4ŞAY AMAZ L\İKLtK OLMADAN ÇAĞDAŞLJK YA- K.4LANM1AZ. Tüm çagdaşlaşma cabaJannda ulusallaş- ma, ulusal devleti kurma, ulusal bir siyasa izleme, ulusal bir kültür yaratma ve bunu halka yayma, temel amaçlardan biridir. Çağ- daşlaşmarnn bu temel aşaması, Atatürkçü düşünce sisteminin cumhuriyetçi, uJusçu, halkçı, laik, içeriğiyle girişilen her eylem- de göz önünde tutulmuştur. Çagdaşlaşma bilinçli olarak yeniliğe yö- nelmektir. Atatürkçü düşünce sisteminde banşçıvedemokratikdevrimcilik öztemi \« inana vardır. DeMİmdlik Skesi Türkiye'nin bagsnsızfa^,çağdaşlaşmasL ülkcsi ve uîusuy- la böiünmez bütünlüğü ve açık toplum te- mellerinden uzaklaşmadan zamanla geiişe- bilmesi için Atatürkçü düşünce sistemine gerekli esnekliği sağlaraaktadır. Atatürkçü- lük yapbğunız. başardığunız işleıie yetin- mez,hep geleceğeyöneliktir. Bugeleceğey&- neliklik so\iıt bir amaç değil somut olarak ilerde nelerbaşaracağunız,başarmamız ge- reken işler.somutkonulardır.-ILERlYLE". "GELECEKLE" İLGlLENMEK ATA- TÜRKÇÜ DÜŞÜNCE SISTEMÎNÎN ÖZ YAPISAL NÎTELtĞıDıR. Atatürkçü dü- şünce sistemi bu özeUiğiyle "GENÇLİGE" YÖNELİKTİR. Bu nedenle Atatürk, Dev- rimi'ni temekk "Gençlige Emanet" etmiş- tir. Kişinin ulusun bireyi olduğu düşüncesi- ni taşıması, ulusal künlik bilincine varması çağdaşlaşmak için ulaşılması gereken bir aşamadır. Ulusal kimlik bilincine ulaşmış kişijerinoluşrurduğu birtoplumda "birlik" en üst düzeyde sağianmış olacaktır. llusçu- luk akımıÖsmanh'da iki farkiı amaç yarat- tı: Tüm uluslar.Araplardahil, ulusçuluk akh mının etkisi altında kaldılar. Türkler iseOs- manblığı benimsemeyi sürdürdü. Küresefleşmeciler~ Atatürk ulusçuluğu çağdaşlaştına bir ulusçuluktur. Atatürk uiusçuluğu ulusu din- seL mezhepseLbudunsal avnoklara, böime- ye; ümmet\<ecemaat olarak yasamaya kar- şıdır. Atatürk ulusçuluğu toplumsal, siya- sal, kültürel içeriği vanında Ekonomik içe- riği de olan bir ulusçuluktur. Ulusun, devle- fin yerara,yerustü varhklannın işietilmesin- de, sanayiin kurulup geliştirilmesinde iç ve dtştkarette ulusallığı öngörür vçbu doğrul- tuda karar alınmasını ve uygulamaya geçfl- mesini ister. Atatürk'ün "Bu devlet nasıl kurtulur" sorusuna yamta "ulusal sınırlar içinde, ulusal, çagdaşlaştıncı birsiyasagüt- mekle" olmuştur. ULUSAL BtR StVlASA G C T M E N K BİR ÜLKENtN V\RLIĞI- NIKORLMADA EN ÖNEfVÎLİ ETKE.V LERDEN BtR] OLDUĞU ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE StSTEMİNtN ODAK NOK- TASIN1 OLUŞTLR>fAKTADIR Açıkladıgım tüm bu nedenlerden ötürü dinsel bağnazlık içinde olanlann, dini siya- sallaştırmak isteyenlerin yanı sıra Küresel- leşme - Globalleşme - Yeni Dünya Düzeni yandaşlan Atatürk'e ve Atatürkçülüğe kar- şıdırlar. Ve ülkemizde bu Yeni Dünya Düzeni yandaşlannın çoğunluğu Jkinci Cumhuri- yetçidirler. Küreselleşmekendiamaçlanna ulaşmada en büyük engel olarak ulus-dev- leti görüyor. Atatürkçü düşünce sistemi ise özde ulus-devleti benimser. KüreseUeşme yandaşlan bu nedenle de Atatürkçülüğe karşıdırlar. Oysa Atatürkçü düşünce siste- minin ulusallığı vanında evrensel yönleri de vardır.Atatürkçü düşünceastemieeşitliyön- leriyle dünyaya açıkür. Atatürk ülkenıizin bağımsızlıksavaşırun utkuilesonuçlanma- sıyla yetinmemiş; Asya, Afnka ve Güney Amerika'nm çeşidi renkten v« soydan ulus- lannın vanında yer almıştır. Atatürk onla- n u mazlum ulusîar", "mazlum ülkeler" ola- rak tanımlamaktadır. Atatürk Devrimi on- dan sonraki ulusal bağunsızlık, kurtuluş sa- vaşlanna esm kaynağı olmuştur. Atatürk Devrimi'nin bir başka evrensel boyutu da v-ardır.Oda Atatürk'ün sürekli"çağdaş uy- garlık "tan, "insanlıgın ortak değerlerinden " sözetmesidir. Atatürk ulusal bir siyasa gü- derken. ulusal değerleri korurken, insan- ctl «Tensel değerlere açıktır. ANCAK ATA- TÜRKÇÜLÜKAZGELİŞMİŞ ÜLKELE- Rl UCUZPAZAR AZGELİŞMİŞ L LKE- LERİV tNŞANINI UCUZ EMEK GÖ- REN GÖRÜŞE AÇIK DEĞİLDÎR. ATATÜRKÇÜLÜK ULUS - DE VLET- ÇÎDÎR, AKILCID1R, ANTİ - EMPER- YALlSTTtR. ATATÜRKÇÜLÜĞE ÇE- ŞİTLİ YOLLARDAN SALDIRANIÇ VE DIŞ MÎHRAKLARIN AMAÇLARINI BU BAĞLAMDA DA DEĞERLENDİR- MEMlZ GEREKMEKTEDİR. ATATÜRKTE TÜRK LÜK BÎLtN- Cl, ATATÜRK'ÜN ULUSÇULUĞU LA- JKTlR. ATATÜRK ULUSÇULUĞU ANASOYCU, IRKÇI DEĞtLDlR: ÇAÖ- DAŞLAŞTIRICIDIR. ATATÜRK ULUS- ÇULUĞU GERÇEKÇI OLDUĞU İÇÎN PAN-İSLAMİZMİ VE PAN-TURANIZ- Ml BENtMSEMEMlŞTlR. Atatürk'ün çeşitli konuşmalannda "TÜRKLÜĞÜN UNUTULMUŞBÜVm MEDENt VASFTNT gündemegetirctiğini biByoruz.TÜRKLÜK VE LTiGARLIĞI HEP BtRLtKTE DÜŞÜNMEK - Bu da Cumhuriyerin ulusal ve laik temetinden vazgeçmeden. ülkesi ve milletiyle bölün- mez bütünlüğünden ödün vermeden ikri- ciUği.çağdaşüğı benimsemekle olanaklıdır. Atatürk Dev rimiv le, Atatürkçü Düşün- ce Sistemi doğrultusunda yabancı ülkeler- den gerekli gördüğumüz konulan kendi bağımsız karanmızla aldık ve aldıklanmı- n kendi potamı/da crittik. Türkçemize ka- vuştuk. Kentle. köy arasındaki uçurumuyok etmeyi amaçladık. Eırsat eşitligini benim- sedik. Türklük. Islamiyetten önce de var- dı. Tarihimizi, kültüriimüzü yaimzca tsia- miyetle sınııiamadık. Gerçekleri araşbr- dık. BlZ KİMİZ. ONU ÖĞRENDtK.ATA- TLJRK DEMIİMİ BİR UY GARLJK DEV- RİMİDtR Onurlu veçağdaş bir ulus,onur- luveçağdaş birdevlet onurlu veçağdaş bir birey olarak \aşamamızın >e yasayabilme- mia'ndevrimidir. ATATÜRKÇÜLÜK DE BU DE\"RİMtN DÜŞÜNSELYÖNÜDÜR ARADABİR 5>r!iiılZi 1 U xtlvLri.Tİli.JL\ Olimpiyat Organizasyonu Üyesi Özüplü Olmak Sporcu Olmaya Engel Değil Şu sıralar yurdun dört bir yanında -Erzurum'dan Edirne'ye, Trabzon'dan Antalya'ya kadar-18 ilimizde yüzlerce zihinsel engelli genç hanl hanl antrenman yapmakta. Kimi yüzme, kimi attetizm, kimi artistikcim- nastik, kimi masatenisindesporyeteneklerinigeliştir- meye çalışıyor. Hepsinin amacı aynı: 17-18 Ekim'de Istanbul'daBurhanFelekSporTesisleri'ndeyapılacak VI. Özel Olimpiyat Oyunları'na katılmak, yanşmak ve iline, evine gururla, göğsünde bir madalya ile dönmek. VI. özel Olimpiyat Oyunları bu yıl yine Türkiye'nin hemen hemen her yöresinden 500'ü aşan zihinsel en- gelli sporcuyu ve onlan büyük bir sabır ve özveri ile eğiten antrenör ve idarecileri iki gün için Istanbul'da bir araya getirerek ağırtayacak. 17 Ekim Cumartesi günü Üsküdar Burhan Felek Stadyumu yine bayraklar, flamalar, çiçekler, balonlar- la donanacak ve bando sesi ile şenlenecek. Sporcu- lar renk renk eşofmanlan içinde il il, okul okgl, saflar halinde tribünleri dolduran izleyicilerin alkışlan ile yü- reklenerek gururla geçit töreni yapacaklar. Bayrak tö- reni ve istiklal Marşfndan sonra atletlerin koşarak ve elden ele aktararak stadyuma getirecekleri meşale ile oyunlann açılışını simgeleyen olimpiyat ateşi yakıla- cak ve binlerce balon gökyüzüne yükselecek. Açılış töreninin bu coşkusu sahada verilecek pop konseri ile doruk noktasına ulaşacak. Ve o gün stadyumda bu- lunan herkes -protokolden tribünlerdeki ailelere, ba- sın mensuplanndan hakemlere, görevlilerden gönül- lülere kadar- bu özürlü sporculann yaşama sevinçle- rine tanık olacak. Özel Olimpiyat Oyunlan'nın hedefı de işte bu: Özür- lüyü topluma katmak, topluma özürlünün de var ol- dugunu ve neler başarabikjiğini göstermek. Amaç, özürlünün öğrenmesi olanaksız sanılan spor yetenek- lerinin topluma sergilenmesi, başannın alkışlanması ve gururla çıkılan o ödül masasında törenle ödüllendiril- meşi. Özel Olimpiyat Oyunları'na katılan bu özürlü spor- cuların bir kısmı belki de ilk kez illerinin dışına seya- hat edecek, ilk kez evinden ve ailesinden uzakta şim- diye değin hiç yaşamadığı farkiı heyecanlar yaşaya- cak, yüzlerce sporcu ile bir misafirhanede geceleme- nin ve yemekhanede hep birlikte yemek yemenin ver- diği o paylaşma ve arkadaşlık duygulannı tadacak, iki gün boyunca sürecek çeşitli etkinliklerde önemsen- diğini, bir kıyıda unutulmadığını duyumsayacak. VI. Özel Olimpiyat Oyunlan'nda sporculardört dal- da atletizm, yüzme, maşatenisi ve artistik cimnastik dallannda yanşacaklar. Özel olimpiyatlarda sporcular aerformanslanna göre gruplanarak yanştıklan için her sporcunun -en as sporcudan en yavaş öğrenen spor- ;uya kadar-, yanşmalara katılma ve kazanma şansı var. Dyunlann motto'su "kazanmak değil katılmak ve bu- nun için cesaret bulmak". Her yarışma grubunun bi- incisi, ikincisi ve üçüncüsüne verilen madalyanın ya- ıı sıra, dördüncüden sonuncuya kadar yanşmayı bi- tiren her atlet törenle ödüllendirilecek. Özel olimpiyatlar dünyanın en büyük uluslararası spor ağitimi ve yanşma programlarından biridir. 1968 yılın- da Birleşik Amerika'da Kennedy Vakfı tarafından ku- ijlan bu etkinlik geçen temmuz ayında 30. yılını kut- - ladı. Bugün dünyanın 145 ülkesinde 1.2 milyon zihin- sel engelli sporcuya ulaşan programda hemen he- men tüm olimpiyat sporlannda yılda 16.000'den faz- la yanşma düzenlenmekte ve bu etkinliklerde bir mil- yondan fazla gönüllü görev almakta. Program, Ulus- lararası Olimpiyat Komitesi ve tüm Uluslararası Spor Federasyonları tarafından resmen tanınmış ve onay- lanmış bulunmaktadır. Özel olimpiyat programı Türkiye'de 1982 yılında Is- tanbul'da Türk Spastik Çocuklar Derneği'nde başla- tıldı. Zamanla giderek genişleyen halkalar halinde yurt yüzeyine yayılarak 1990 yılında Türkiye özüriülerSpor Federasyonu 'nun kurulması ile bu federasyonun prog- ramına alındı. Türkiye Özel Olimpiyat Organizasyonu halen Türk Spastik Çocuklar Derneği bünyesinde faaliyet gösteımektedir Yönetimdeki Bozukluk Dr. HUNER TU1VCER oçu Bej; 1630'da ünlü risalesi- ni (küçük kitap) Sultan 4. Mu- rat'a sunduğu zaman Osmanlı . tmparatorluğu Kanuni Sultan Süleyman'ın padişahlığı günle- : doruk noktasma varan yük- seliş dönemini bitirmiş, gerilemeye ve çökme- ye başlamıştj. Bu Osmanlı düşünürü ve bilim ada- mının, imparatorluğun gerilemesinin başlıca ne- denini yönetimdeki bozukluk olarak tanılama- sı (teşhisi) ve buna birçözüm bulunamazsa, bu olgunun Osmanlı sosyal ve siyasal düzenini tü- müyle yıkacağı yolundaki uyanlan, günümuz Tür- kiyesi'nde de geçerliligini yitirmemiştir. Ingiltere'nin Osmanlı Devleti nezdindeki bü- yükelçisi olan Stratford de Redcliffe (Canning), 1809 yılı nisamnda yeğenine gönderdiği birya- zıda, genel olarak OsmarJı halkının kişisel özel- Iiklerinden övgüyle söz etmekle birlikte, yöne- timin "köksel olarak kötü" oldugunu vurgulu- yordu. Bu genç Ingiliz diplomatı, yöneticilerin "Yönetimin aksaklıklannı ryi bildiklerini: ama bunlan düzettmek için gerekli zekâ ve cesarete sahip otaıadıklarmı" iddia ediyor ve şu öngörüş- te bulunuyordu: "Bu imparatoriuğa vıkılma fe- laketi. kuzeyden ya da güneyden gelmeyecektir; bu devlet, kalbine dek çürüktür ve bu çürüklû- ğün başbca nedeni de bizzat > önetimdir." Ülkemizde, genellikle, siyasal iktidarlar uzun ömürlü olmamakta ve bu nedenle de, siyasal kurumlann başlanndaki yöneticiler, gerçekJeş- tirmek istedikJeri yenilikleri bu kısa sürede ger- .çekleştirememektedir. Başka bir deyişle, yöne- tim politikalanrun saptanmasına ya da saptan- sa dâhi uygulanabilmesine yeterli süre olmadı- ğından, yönetimdeki bozukluklar ve aksaklık- lar giderilememektedir. Böylelikle, siyasal ikti- darlar, yönetimin her kademesine öncelikle "koı- diadam^lannı getirmeyi amaçlamakta; yönetim politıkalannın saptanması ve uygulanması işlem- İerini ise daha sonraya bırakmaktadır. Ve bu da- ha sonraya bırakılan işler için de yeterince süre kalmamaktadır. Bir süre önce Kültür Bakanlı- ğı'nda üst-düzey yöneticilerden biri olarak gö- rev yapmaktaydım. Bu bakanlıkta görev yaptı- ğım sürede tanık oldugum olgu, memurlann sü- rekli olarak yerlerinden edilme kaygısı içinde ol- malan ve bu nedenle de dikkatlerini ve enerji- lerini gerektiğince işlerine verememeleriydi. Er- tesi gûnü görevinin başında olup olmayacağını bilemeyen bir insandan verimli ve etkin bir bi- çimde çalışması beklenebilir mi? Ansiklopedide, Kültür Bakanlıgı'nın var oluş nedeni şöyle tanımlanmaktadır: Kültür Bakan- nğı, bir ulusun kültür değerlerini yaşatmak, ge- liştirmek, yaymak, tanıtmak, değerlendirmek, kültür konulanv la ilgili kamu kurum ve kuru- luşlannı yönlendirmek amacryla kunılmuş bir bakanhktır. Şimdiye değin Kültür Bakanlıklanmız bu gö- revlerini yerine getirebilmiş midir? Memurlann görevden alınmalan ve bunlann yerlerine ken- di siyasal görüşlerine vakın kişilerin getinlme- leri, sanıyorum, bakanlann çalışmalannın önem- li bir bölümünü almış ve uygulanacak politika- lann saptanmasına pek zaman kalmadan, so- nunda kendileri de yerlerinden edilmişlerdir. "Devletsaygmlığınıyitirmekte', "de> r letmeka- nizması çürümekte", u de% let giderekwk olmak- la" sözleri boşuna söylenmiş sözler değil. Bu- gün Türkiyemizin, her şeyden çok yönetimin aksaklıklannı giderecek, bozukluklannı düzel- tebilecek olan zekâ ve cesaret sahibi yönetici- lere gereksinmesi vardır. Politikacılanmızdan bir kez de oy kaygısını bir yana iterek. devleti düşünmelerini ve devletin saygmlığını devlete iade etmelerini isriyoruz. Ülkemiz kültüründe devlete saygının çok önemli bir yeri vardır. Bu saygının yitirilmesi. halk arasında önemli ölçüde moral bozukluğu- na yol açabilecektir. Devletine saygısını ve gû- venini yitiren halkJar, bir anlamda. yaşam sevinç- lerini ve yaratıcılıklannı da yitirmişler demek- tir. Bu nedenle, devleti yönetenlere, bu gerçe- ğin bilincinde olarak devlet yönetimindeki bo- zukluklann üstüne gitmelerini, bu bozuklukla- n giderici politikalan oluşturmalannı ve bunla- n ilkeleri doğrultusunda ve ödün vermeden uy- gulamalanm saJık veriyor, aynca onlara. memur- lan gereksiz yere yerlerinden ederek onlardan bir küskünler ordusu yaratmamalan yolunda çağnda bulunuyoruz. Macintosh K U R S U BILGISAYARLI GRAFIK, • MacOS 8.0 Sistem • FreeHand • QuarXPress • Adobe Photoshop • VVord Programlan ve Uyguiamalan DIZGI VE YARATICILIK Kişisel tasarım ve yaratıcılığı bir meslek yada ikinci bir meslek edinmek isteyenlere büyük imkan. • Reklam ajanslarının grafik departmanlannda, • Renk ayırımı ve filmcilerde, • Matbaaların dizgi ve grafik bölümlerinde, • Tasarım atölyelerinde, • Hafta içi akşam ve Haftana sonu. istiklal Cad. Bahçeli Hamam Sok. 3, 80060 Beyoğlu - İstanbul Tel. 10212) 251 74 84 Faks: (0212) 252 48 41 E-maii: akademistoakadenni-istanbul.corn.tr AKADEMI S T A N B U L SEDAT, aramızdan ayrılışmm yıldönümü olan bugün seni hasretle anıyoruz. TÜREL AİLESİ Yaşam, kalbin iki vuruşu arasındaki zamandır. TÜRKKALPVAKFI 19MayısCd.No:8 Şişli/İSTANBUL Tel: (0212) 212 07 07 (pbx) 10 Hat Faks:(0212)212 6835 Cumhuriyet k i t a p 1 a r ı İlhan Selçuk ENEL HAKK'IN HAKK1 Alevi - Bektaşi toplumunun kör kuyulardan yükselen çığhğına "PENCERE"sini ardına dek açan İlhan Selçuk'un son yapiü. Bu kitapta resmi ideolojiyle aynı paralelde debelenen aydın duyarsızlığına \oiz verilmiyor. Halk dalkavukluğu da yok. Bu kitap, konuya yakmdan turulan bir ışıldak. BÜTÜN KİTAPÇ1LARDA p' Çumhuriyrt Çağ Pazariama A.Ş. Türkocağı Cad. No:39/41 L kitap kulûbü (34334)Ca§aloğlu-lstanbul Tel: (212)514 01 96 Nüfus cüzdarumı, pasomu, öğrenci kimlik belgemi, Ziraat Bankası kartımı kaybettim. Geçersizidir. SELtMTUNA Romanlannız ve ansiklopedileriniz yerinizden alınır. Tel: 554 08 04 SİNCANLIASIİYE HUKUKMAHKEMESİ'NDEN EsasNo. 1998/42 Davacı Veysel Özen ürafindan mahkememize açılan çek iptali davasının yapılan açık yargılaması stra- sında verilen karar gereğince: Davacı Veysel Özen Kâam Kocaşaban'dan aimış olduğu Afyon Garantı Ban- kası Şubesı'ne ait 347784 350. 000.000 TL'lik çeki kayıp etmiş oldugunu ve bu çekin kullamlma ihtimalı- nin bulunduğundan çekın iptaiine karar verilmesini talep etmiştır. TTK'nin 673. maddesine göre yukanda nıtelığı yazılı çekin üç ay içerisinde mahkememize getirilmesi ya da yollanması. aksi halde çekin iptaiine ka- rar verilecegi ilan olunur. 26.5.1998 Basm: 25696 CUMHURtYET^TET OKURLARA ORHAN ERtNÇ Sevgili Patronlarım Medyamızda değişim yaşanıyor. Gazetele dergiler, televizyonlar, radyolar umulmadık bir b çimde ve hızda el değiştiriyor. Bir yandan da ş günlerde yalnız televizyon yayıncılığı yapan mec ya grupları gazete ve dergi çıkarmanın hazıriıh larını sürdürüyortar. Medyaya yeni giren patronların "medya kar telini parçaladığını" söyleyerek sevinenler va Gazeteler arasındaki transfer yasağının büsbü tün yok ettiği iş güvencesinin görece de olsa ge ri geleceğinden umutlanan medya çalışanlan vaı Ve medyaya giren patronların paralarının kayna ğı ile arkalarında kimlerin oldugunu merak eden ler var. Kısaca medyamızda bir bekleme ve merak dö nemi yaşanıyor. Yeni gelenlerin, gazetelerini yî da televizyonlarını aldıkları patronların yolundar mı gidecegi, yoksa geleneksel patron tipini mi yeğ leyecekleri şimdilik bilinemiyor. Ben gazeteciliğe, Demokrat Parti Milletvekili Se- lim Ragıp Emeç'in sahibi oldugu Son Posta ga- zetesinde başladım. Gazetede yer alan kimi haberter yüzünden Ad- nan Menderes'in Selim Bey'i arayarak teessüf- lerini bildirdiğini, Selim Bey'in cenaze töreninde öğrendik. Yayımlanmasına yasak koymak için emniyetin ve savcılığın fellik fellik aradiğı Ismet Paşa'nın demeçlerini yansıtan CHP İl Basm Bü- rosu'nun basın bültenini, diğer gazeteler gibi bizde alırdık. Yasak geldiği zaman demeç say- fadan çıkarılmaz, emniyet birinci şube memur- ları, diğer gazeteler gibi Son Posta'nın kalıpfan- nı da frezede kazırlardı. Son Posta'nın DP'liliği kö- şe yazıları ile sınırlıydı. Gelirlerinin bloke edilmesi yüzünden ücretle- rimizi alamadığımız için öğle üzeri yayımlanan Gece Postası'nda ek iş olarak genel yayın yönet- menliğini üstlendim. Sabah Kadıköy'den 6.40 vapuru ile Gece Postası'na gidiyor, öğle üzeri Son Posta'ya geçiyor, oradan da 00.30 vapuruy- la eve dönüyordum. Göreve başlarken patronum Ethem Izzet Be- nice beni bir tek konuda uyardı. "Suat Derviş komünisttir. Yazılannı dikkatli oku." Benice'yi Son Posta kapanıp da muhabir ola- rak Yeni Sabah'a geçeceğim gün veda için ikin- ci kez odasına girdiğimde gördüm. Hürriyet gazetesinde dört yıla yakın bir süre "Bir Günün Hikâyesi" köşesinin editörlüğünü yap- tım. Bu köşe, Kıbrıs Harekâtı sırasında haber de- ğeri olan, ancak haber gibi yazılamayan bilgile- rin okuyuculara aktanlması için ustalanmızdan Ne- zih Demirkent tarafından yaratılmıştı. Olasıdır ki Demirkent, Yeni Sabah'taki genel yayın yönetme- nimiz Hakkı Devrim'in Sabiha Deren imzası ile yazdığı "Fısıltı" köşesinden yola çıkmıştı. Hürri- yet'te çalışan arkadaşlarımızın yazılanna benim tek katkım, dil birtiğini sağlamakla sınırlıydı. Kö- şede adı geçen kişiler ve olaylar hakkında pat- ronum Erol Simavi'den doğrudan ya da dolay- lı bir uyan almadım. Medyamızın evriminde kö- şe yorumlarının manşet olması geleneği yerleş- tiği için, böyle hazırlayanı bilinmeyen köşeler de "tu kaka" oldu ve geçmişte kaldı. Sevgili patronlarımdan sonuncusu Nadir Na- di. 1963 yılında girdiğim Cumhuriyet'te Nadir Bey'i hiçbir zaman patron olarak görmediğimi, usta bir gazeteci olarak kendisinden olaylara na- sıl yaklaşmamız gerektiğini öğrendiğimizi daha önce de yazmıştım. Gazeteye giren haberin ki- mi ilgilendirdiğine değil, doğru olup olmadığına bakardı. Çünkü onun için en önemli şey gazete- nin bağımsızlığıydı. Bu gelenek Nadir Bey'in il- kelerinden biri olarak bugün de sürüyor. Bu yazıda kendimden söz ettiğim için özür di- lerim. Sevgili patronlanmı anlatmak için başka bir yöntem bulamadım. "Vardı" derseniz yetenek- sizliğime verin. Dilerim ki patronlarından meslek adına övgü ile söz edecek gazetecilerin sayısı çoğalsm. Genç meslektaşlarım da bizim gibi, arkalarından iyi şeyler söyleyebilecekleri patronlarta çalışma ola- nağına kavuşsunlar. • Yeni Vergi Yasası'nda mali milat düzenlemesiy- le bankalara bloke edilen değerlerin; özellikle mal bildiriminde bulunması gereken memuriar, si- yasiler, vakıf ve dernek yöneticileriyle gazete sa- hipleri hakkında açılacak soruşturmalarda kulla- nıiacağını, Banu Salman, haberfeştirdi. Salman, 1993 yılından itibaren sübvansiyonlan kesilen kamu işletmelerinin vergi ödemelerinde her ge- çen yıl gösterdiği artışı ve özelleştirmenin arka yüzünü ortaya koyan Türk-lş raporunu da aktar- dı. • Başbakan Mesut Yılnriciz'ın ABD dönüşü ANAP Başkanlık Divanı Toplantısı'nda, ülkücü mafya elebaşısı Alaattin Çakıcı ile yaptığı telefon ko- nuşmalan ortaya çıkan Devlet Bakanı Eyüp Aşık'ın istifasıyla oluşan gelişmeleri değerlendiren, ken- di istifasını da çetelerin istediğini savunan, ülke- yi tımarhaneye benzeten, çetelerin-siyaşilerie iliş- ki kurarak hükümeti sarsmak istediğini vurgula- yan açıklamalannı Dürdane Kırçuval yazdı. • Alaattin Çakıcı ile ilişkileri ortaya çıkan Eze Zeytincilik'in sahibi Erol Evcil'e usulsüz kredi verdiği müfettiş raporlarıyla Cumhuriyet tara- fından ortaya konulan İş Bankası Genel Müdü- rü Ünal Korukçu'nun emekliliğini istemesine ka- dar uzanan gelişmeleri Alper Ballı haberleştirdi. • Başta Başbakan Mesut Yılmaz olmak üzere si- yasilerin türbanla ilgili yaklaşımlanna rektörlerin gösterdiği tepkiyi ve uyanlan Asuman Abacıoğ- lu haberleştirdi. • Çevre Bakanı imren Aykut'un Iklim Değişikli- ğiSözleşmesi'ni imzalamayışımızın nedenini "kal- kınmaya" bağlamasını Özcan Özgür, duyurdu. • Bazı günlük gazetelerin hafta sonu verdiği çıp- lak eklerin çocuklan ve gençleri olumsuz etkile- diğini savunan Kadın Kuruluşlan Birliği'nin bu eklerin verilmemesi için başlattığı girişimi IpekYez- dani aktardı. • Önümüzdeki pazartesiye kadar gönlünüzce bir hafta geçirmeniz dileği ve saygılanmızla.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle