Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 5 EKİM 1998 PAZARTI
OLAYLAR VE GORUŞLER
Atatürkçü Düşünce Sistemi
Prof. Dr. SUNA KİLİ Boğaziçi Üniversitesi
C
umhuriyetımizın 75. Yıldö- çekleştirmenin önemi ve gereği üzerinde
nümü yaklaşırken ve özel- durur. Atatürkçülük veAtatürkDevrirn Mo-
likle yaşadıgımız şu günler-
de Türk devleti. Türk ulusu,
Türk toplumu yeni sömür-
geciJik anlayışının bazanaçık
açık söylenen, bazan kokusundan, doku-
sundan anlaşılan, sezilen, görüien kıskaç-
lanyla sıkıştınlmak, bunaltılmak istendi-
ğinden Atatürkçü düşünce sisteminin özel-
liklerint yeniden vurgulamanın sayısız ya.-
ran vardır.
Atatürkçülük tüm çağdaşlaşmaya, ulus-
laşmaya bağlılıfın ideolojik anlatımıdır.
Atatürkçülük ulusal Türk devietinin düşün-
ce sistemidir. Atatürk Devrim atılımlan ise
bu çağdaşlaşmayı, uluslaşmayı gerçekleş-
tirecek uygulamalardır. Atatürk'ün Türk
toplumunu çağdaş uygarlık düzeyine ulaş-
tırma ülküsü geleneksel Türk toplumunu
tümüyle yenileştirme, çagdaşlaştırma ama-
cıdır. Atatürk "toplumsal yapımızın hiçbir
ofcnuu, hiçbiracıstnıyanm önlemJerle uvus-
nırma şiannda \e eğiiimindeolnıayan Cum-
huriyet" derken tüm çagdaşlaşma kararlı-
lığını dilegetiriyordu.
Atatürk Devrimi ve Atatürkçülük; düşün
ve eylemi birlikte yürüten, cesaretle, du-
raksamadan ve ödün vermeden Türk top-
lumunu çağdaşlaştırmaya yöneliktir. Bu
çagdaşlaşma eyleminde çağdaş uygarlık dü-
zeyine ulaşmış ülkelerin uygulamalanndan
yararlanılmıştır. ancak, bu üDcelerden almart-
lar ulusal istenç ve kararlar sonucu olmuş;
neler alınacagı da gene ulusal düzeyde be-
lirlenmiştir. Atatürk ulusal bir siyasa güde-
rek çagdaşlaşma amacını ve bu amacın ger-
çekleşmesinde ulusallığın önemini herza-
man vurgulamıştır.
Mılli Mücadele'ye birimparatorluğukur-
tarmak için degil, öz yurdun sınırJan için-
de bağımsız birTürkdevleti kurmak için gi-
rişildi. Vliili Mücadele sonucu Cumhuriyet
kuruldu ve Atatürk Devrim atılımlan baş-
ladı. Atatürk DevTİm atılımlan ve Atatürk-
çülük çağdaş ve ulusal Türk devietinin ku-
rulması ve gelişmesi için gerekli kurumla-
n. kavramlan. değerler sistemini getirmiş
ve çagdaşlaşma ile uzlaşmayan geleneksel
toplumun kavram ve kurumlannı ortadan kal-
dırmıştır: Orneğin Osmanlı lmparatorluğu
yerine ulusal Türk devleti; Osmanlılık ye-
rine ulusçuluk; ümmet yerine ulus; Islam-
lık yerine laiklik gibi.
Ulusçu bir siyasa
Atatürkçülük Türk toplumunun çagdaş-
laşmasını ulusa! birdüşünce sistemi ileger-
deli'nin en büyük özeiliği ulusal oluşu, top-
lumun tarihsel, kültürel, toplumsal ve eko-
nomik koşuJlannagöre oluşturulmuşbulun-
masıdır.
Bir toplum eğer çağdaş bir toplum ol-
mak istiyorsa; bir devlet çağdaş bir devlet
konumuna gelmek istiyorsa onun siyasal
kurumlan ve çalışmalan bu gereklere uy-
mak zorundadır. Tarihsel imparatorlukla-
nn, kabilelerin, ümmet anlayışı içinde ya-
şayan toplumlann güttükleri siyasa, yerini,
etken bir ulusal devlet olma siyasasma bı-
rakmak zorundadır. Çagdaşlaşma biçimsel
yönden ulusal devlet durumuna gelen top-
İumlann gerçekten ulusal devlet durumu-
na dönüşmeleridir. Demek oluyor ki, çağ-
daşlaşmanın, gelişmenin ön koşullanndan
biri, devlet kurumlan çerçevesi içinde ulus-
çu bir siyasanın güdülmesidir.
Nitekim Batı'daki gelişmeler de bu doğ-
rultuda olmuştur. Batı Rönesansla çagdaş-
laşma doğrultusunda ilk atılımını düşünce
sisteminde yaptı. Rasyonel düşünce siste-
mi ile tanıştı. Feodaliteden uzaklaşıp ulus-
deviet sürecine girdi. Hangi ülke bu ilk gi-
rişimleri yaptıysa o ülke sanayileşme ve de-
mokratikleşmesûrecini en erken başlatn. Jn-
giltere bunun en anlamlı bir örnefidir.
Ancak Türkiye modelinden farİdı olarak
ilk ulus-devlet sürecini başlatanlar saltçı.
mutlak krallar oldu. Türkiye ömeği farklı-
dır. Çünküifcrici birkadro yani Kurtulus. Sa-
vaşı'nı yöneten kadro ulus- devlet sürecini
başjatmıştır.
OnemJe üzerinde durulmasj gereken bir
konu da şudur. Atatürkçülük yalıuzea laik-
lik ve ulusaflık demek değildir. Atatürkçü-
lük ya altı Ukcsi içinde vardır ya da >okrur.
Birkaçilkeji alıp öbüıierinden uzaklaşırsa-
nız bütünscüik içindeki birdüşünce sistemi-
ni vozlaşürmış otursunuz.
Atatürkçülük çağla yürüyen bir düşünce
sistemidir. Atatürkçülüğe bu devingenligi
dev rimdBkilkesivermektedir.Örnegin, Ba-
tı'nın Aydınlanma dönemi düşünsel yapı-
sının bazı yönleri bugün için eksik görüle-
bilir. Ancak unutmamak gerekir ki, Aydın-
lanma ile Batı us'a, bilime, araştırma ve de-
nemeye dayanan düşünce sistemini benim-
sedigi için sonradan yapılan yenilikler, ge-
tirilen yeni düşünceler, Aydınlanmanın yol
açtığı düşün sistemi sayesindegerçekleşmiş.
Aydınlanma felsefesinin özüne dokunma-
dan onun içeriğini dahada geliştirmiş ve ge-
liştirmektedir. Bu durum aynen Türk Ay-
dınlanma felsefesinin özünü oluşturan Ata-
türk DevTİmi veAtatürkçülük içinde geçer-
bdir.
Çagdaşlaşma nedir? Astmda çagdaşlaş-
ma birbiitünJeyidkavramdır. Çagdaşlaşma
sanayileşmeyi sağlamak, teknolojiyi yaka-
lamak, ülkeyi ekonomikgönence kavuştur-
mak ve siyasal sisteminin kapasitesini yük-
seltmek gibi makro düzeydeki konulann
yanı sıra kişinin davranışlan, değer yargı-
lan, öbür kişilerle Uişkileri, toplum içinde-
ki rolü ve bu rolü nasıl algıladığı yani mik-
ro düzeydeki gelişmeler gibi konulan da
içerir.
Atatürk Devrimi Türk insanını ve top-
lum içindeki rolünü çağdaşlastırmışfır. Bu
olgunun gerçekleşmesinde laiklik ilkesi ve
laiklik doğrultusundaki uygulamalann bü-
yük katkısı olmuştur. Çünİcü laiklik us'a, bi-
lime, araştırmaya, denemeye, gerçeğe da-
yanan ve ileriye götüren düşünce sistemi-
nin Türk toplumunca benimsenmesini sağ-
lamıştır. Atatürk Devrimi'yledininvedin-
sel örgütün tekelinden kurtulan Türk top-
lumu, Batı'da olduğu gibi gerçek anayasa
rejimini yaşatacak düşünce sistemini geliş-
tirebilmiştir.
Dinin tekelinden kurtulma savaşımı ve-
ren Türk toplumunun, onu başka bir tür te-
kel alhna almak isteyen totaliterrejim ve dü-
şünce sistemine karşı koyması daha çabuk,
daha sistemli ve daha kesin olabilmektedir.
Bu bakımdan Atatürkçü düşünce sistemi-
nin en önemli ilkelerinden olan laikliğin
gerçekleştirilmesi, Batı'nın tarihinde de ol-
duğu gibi, Türkiye'de de demokratik düze-
ni tüm koşullanyla geliştirecek ve yaşata-
cak düşünce sistemini ve bu ugurda sava-
şım (mücadele )kararlılığınıgetirmiştir.Bu
bakımdan laiklik ilkesiileaçıktoplumve de-
mokrasi arasında doğnıdan dogmya bir
baglanovardır. LAİKLJKOLMADAN DE-
MOKRASlYEGEÇtLEMEZ; L4İKLİK
OLMAMN DEMCMİRASİY4ŞAY AMAZ
L\İKLtK OLMADAN ÇAĞDAŞLJK YA-
K.4LANM1AZ.
Tüm çagdaşlaşma cabaJannda ulusallaş-
ma, ulusal devleti kurma, ulusal bir siyasa
izleme, ulusal bir kültür yaratma ve bunu
halka yayma, temel amaçlardan biridir. Çağ-
daşlaşmarnn bu temel aşaması, Atatürkçü
düşünce sisteminin cumhuriyetçi, uJusçu,
halkçı, laik, içeriğiyle girişilen her eylem-
de göz önünde tutulmuştur.
Çagdaşlaşma bilinçli olarak yeniliğe yö-
nelmektir. Atatürkçü düşünce sisteminde
banşçıvedemokratikdevrimcilik öztemi \«
inana vardır. DeMİmdlik Skesi Türkiye'nin
bagsnsızfa^,çağdaşlaşmasL ülkcsi ve uîusuy-
la böiünmez bütünlüğü ve açık toplum te-
mellerinden uzaklaşmadan zamanla geiişe-
bilmesi için Atatürkçü düşünce sistemine
gerekli esnekliği sağlaraaktadır. Atatürkçü-
lük yapbğunız. başardığunız işleıie yetin-
mez,hep geleceğeyöneliktir. Bugeleceğey&-
neliklik so\iıt bir amaç değil somut olarak
ilerde nelerbaşaracağunız,başarmamız ge-
reken işler.somutkonulardır.-ILERlYLE".
"GELECEKLE" İLGlLENMEK ATA-
TÜRKÇÜ DÜŞÜNCE SISTEMÎNÎN ÖZ
YAPISAL NÎTELtĞıDıR. Atatürkçü dü-
şünce sistemi bu özeUiğiyle "GENÇLİGE"
YÖNELİKTİR. Bu nedenle Atatürk, Dev-
rimi'ni temekk "Gençlige Emanet" etmiş-
tir.
Kişinin ulusun bireyi olduğu düşüncesi-
ni taşıması, ulusal künlik bilincine varması
çağdaşlaşmak için ulaşılması gereken bir
aşamadır. Ulusal kimlik bilincine ulaşmış
kişijerinoluşrurduğu birtoplumda "birlik"
en üst düzeyde sağianmış olacaktır. llusçu-
luk akımıÖsmanh'da iki farkiı amaç yarat-
tı: Tüm uluslar.Araplardahil, ulusçuluk akh
mının etkisi altında kaldılar. Türkler iseOs-
manblığı benimsemeyi sürdürdü.
Küresefleşmeciler~
Atatürk ulusçuluğu çağdaşlaştına bir
ulusçuluktur. Atatürk uiusçuluğu ulusu din-
seL mezhepseLbudunsal avnoklara, böime-
ye; ümmet\<ecemaat olarak yasamaya kar-
şıdır. Atatürk ulusçuluğu toplumsal, siya-
sal, kültürel içeriği vanında Ekonomik içe-
riği de olan bir ulusçuluktur. Ulusun, devle-
fin yerara,yerustü varhklannın işietilmesin-
de, sanayiin kurulup geliştirilmesinde iç ve
dtştkarette ulusallığı öngörür vçbu doğrul-
tuda karar alınmasını ve uygulamaya geçfl-
mesini ister. Atatürk'ün "Bu devlet nasıl
kurtulur" sorusuna yamta "ulusal sınırlar
içinde, ulusal, çagdaşlaştıncı birsiyasagüt-
mekle" olmuştur. ULUSAL BtR StVlASA
G C T M E N K BİR ÜLKENtN V\RLIĞI-
NIKORLMADA EN ÖNEfVÎLİ ETKE.V
LERDEN BtR] OLDUĞU ATATÜRKÇÜ
DÜŞÜNCE StSTEMİNtN ODAK NOK-
TASIN1 OLUŞTLR>fAKTADIR
Açıkladıgım tüm bu nedenlerden ötürü
dinsel bağnazlık içinde olanlann, dini siya-
sallaştırmak isteyenlerin yanı sıra Küresel-
leşme - Globalleşme - Yeni Dünya Düzeni
yandaşlan Atatürk'e ve Atatürkçülüğe kar-
şıdırlar.
Ve ülkemizde bu Yeni Dünya Düzeni
yandaşlannın çoğunluğu Jkinci Cumhuri-
yetçidirler. Küreselleşmekendiamaçlanna
ulaşmada en büyük engel olarak ulus-dev-
leti görüyor. Atatürkçü düşünce sistemi ise
özde ulus-devleti benimser. KüreseUeşme
yandaşlan bu nedenle de Atatürkçülüğe
karşıdırlar. Oysa Atatürkçü düşünce siste-
minin ulusallığı vanında evrensel yönleri de
vardır.Atatürkçü düşünceastemieeşitliyön-
leriyle dünyaya açıkür. Atatürk ülkenıizin
bağımsızlıksavaşırun utkuilesonuçlanma-
sıyla yetinmemiş; Asya, Afnka ve Güney
Amerika'nm çeşidi renkten v« soydan ulus-
lannın vanında yer almıştır. Atatürk onla-
n u
mazlum ulusîar", "mazlum ülkeler" ola-
rak tanımlamaktadır. Atatürk Devrimi on-
dan sonraki ulusal bağunsızlık, kurtuluş sa-
vaşlanna esm kaynağı olmuştur. Atatürk
Devrimi'nin bir başka evrensel boyutu da
v-ardır.Oda Atatürk'ün sürekli"çağdaş uy-
garlık "tan, "insanlıgın ortak değerlerinden "
sözetmesidir. Atatürk ulusal bir siyasa gü-
derken. ulusal değerleri korurken, insan-
ctl «Tensel değerlere açıktır. ANCAK ATA-
TÜRKÇÜLÜKAZGELİŞMİŞ ÜLKELE-
Rl UCUZPAZAR AZGELİŞMİŞ L LKE-
LERİV tNŞANINI UCUZ EMEK GÖ-
REN GÖRÜŞE AÇIK DEĞİLDÎR.
ATATÜRKÇÜLÜK ULUS - DE VLET-
ÇÎDÎR, AKILCID1R, ANTİ - EMPER-
YALlSTTtR. ATATÜRKÇÜLÜĞE ÇE-
ŞİTLİ YOLLARDAN SALDIRANIÇ VE
DIŞ MÎHRAKLARIN AMAÇLARINI
BU BAĞLAMDA DA DEĞERLENDİR-
MEMlZ GEREKMEKTEDİR.
ATATÜRKTE TÜRK LÜK BÎLtN-
Cl, ATATÜRK'ÜN ULUSÇULUĞU LA-
JKTlR. ATATÜRK ULUSÇULUĞU
ANASOYCU, IRKÇI DEĞtLDlR: ÇAÖ-
DAŞLAŞTIRICIDIR. ATATÜRK ULUS-
ÇULUĞU GERÇEKÇI OLDUĞU İÇÎN
PAN-İSLAMİZMİ VE PAN-TURANIZ-
Ml BENtMSEMEMlŞTlR.
Atatürk'ün çeşitli konuşmalannda
"TÜRKLÜĞÜN UNUTULMUŞBÜVm
MEDENt VASFTNT gündemegetirctiğini
biByoruz.TÜRKLÜK VE LTiGARLIĞI
HEP BtRLtKTE DÜŞÜNMEK - Bu da
Cumhuriyerin ulusal ve laik temetinden
vazgeçmeden. ülkesi ve milletiyle bölün-
mez bütünlüğünden ödün vermeden ikri-
ciUği.çağdaşüğı benimsemekle olanaklıdır.
Atatürk Dev rimiv le, Atatürkçü Düşün-
ce Sistemi doğrultusunda yabancı ülkeler-
den gerekli gördüğumüz konulan kendi
bağımsız karanmızla aldık ve aldıklanmı-
n kendi potamı/da crittik. Türkçemize ka-
vuştuk. Kentle. köy arasındaki uçurumuyok
etmeyi amaçladık. Eırsat eşitligini benim-
sedik. Türklük. Islamiyetten önce de var-
dı. Tarihimizi, kültüriimüzü yaimzca tsia-
miyetle sınııiamadık. Gerçekleri araşbr-
dık. BlZ KİMİZ. ONU ÖĞRENDtK.ATA-
TLJRK DEMIİMİ BİR UY GARLJK DEV-
RİMİDtR Onurlu veçağdaş bir ulus,onur-
luveçağdaş birdevlet onurlu veçağdaş bir
birey olarak \aşamamızın >e yasayabilme-
mia'ndevrimidir. ATATÜRKÇÜLÜK DE
BU DE\"RİMtN DÜŞÜNSELYÖNÜDÜR
ARADABİR
5>r!iiılZi 1 U xtlvLri.Tİli.JL\
Olimpiyat Organizasyonu Üyesi
Özüplü Olmak Sporcu
Olmaya Engel Değil
Şu sıralar yurdun dört bir yanında -Erzurum'dan
Edirne'ye, Trabzon'dan Antalya'ya kadar-18 ilimizde
yüzlerce zihinsel engelli genç hanl hanl antrenman
yapmakta. Kimi yüzme, kimi attetizm, kimi artistikcim-
nastik, kimi masatenisindesporyeteneklerinigeliştir-
meye çalışıyor. Hepsinin amacı aynı: 17-18 Ekim'de
Istanbul'daBurhanFelekSporTesisleri'ndeyapılacak
VI. Özel Olimpiyat Oyunları'na katılmak, yanşmak ve
iline, evine gururla, göğsünde bir madalya ile dönmek.
VI. özel Olimpiyat Oyunları bu yıl yine Türkiye'nin
hemen hemen her yöresinden 500'ü aşan zihinsel en-
gelli sporcuyu ve onlan büyük bir sabır ve özveri ile
eğiten antrenör ve idarecileri iki gün için Istanbul'da
bir araya getirerek ağırtayacak.
17 Ekim Cumartesi günü Üsküdar Burhan Felek
Stadyumu yine bayraklar, flamalar, çiçekler, balonlar-
la donanacak ve bando sesi ile şenlenecek. Sporcu-
lar renk renk eşofmanlan içinde il il, okul okgl, saflar
halinde tribünleri dolduran izleyicilerin alkışlan ile yü-
reklenerek gururla geçit töreni yapacaklar. Bayrak tö-
reni ve istiklal Marşfndan sonra atletlerin koşarak ve
elden ele aktararak stadyuma getirecekleri meşale ile
oyunlann açılışını simgeleyen olimpiyat ateşi yakıla-
cak ve binlerce balon gökyüzüne yükselecek. Açılış
töreninin bu coşkusu sahada verilecek pop konseri ile
doruk noktasına ulaşacak. Ve o gün stadyumda bu-
lunan herkes -protokolden tribünlerdeki ailelere, ba-
sın mensuplanndan hakemlere, görevlilerden gönül-
lülere kadar- bu özürlü sporculann yaşama sevinçle-
rine tanık olacak.
Özel Olimpiyat Oyunlan'nın hedefı de işte bu: Özür-
lüyü topluma katmak, topluma özürlünün de var ol-
dugunu ve neler başarabikjiğini göstermek. Amaç,
özürlünün öğrenmesi olanaksız sanılan spor yetenek-
lerinin topluma sergilenmesi, başannın alkışlanması ve
gururla çıkılan o ödül masasında törenle ödüllendiril-
meşi.
Özel Olimpiyat Oyunları'na katılan bu özürlü spor-
cuların bir kısmı belki de ilk kez illerinin dışına seya-
hat edecek, ilk kez evinden ve ailesinden uzakta şim-
diye değin hiç yaşamadığı farkiı heyecanlar yaşaya-
cak, yüzlerce sporcu ile bir misafirhanede geceleme-
nin ve yemekhanede hep birlikte yemek yemenin ver-
diği o paylaşma ve arkadaşlık duygulannı tadacak, iki
gün boyunca sürecek çeşitli etkinliklerde önemsen-
diğini, bir kıyıda unutulmadığını duyumsayacak.
VI. Özel Olimpiyat Oyunlan'nda sporculardört dal-
da atletizm, yüzme, maşatenisi ve artistik cimnastik
dallannda yanşacaklar. Özel olimpiyatlarda sporcular
aerformanslanna göre gruplanarak yanştıklan için her
sporcunun -en as sporcudan en yavaş öğrenen spor-
;uya kadar-, yanşmalara katılma ve kazanma şansı var.
Dyunlann motto'su "kazanmak değil katılmak ve bu-
nun için cesaret bulmak". Her yarışma grubunun bi-
incisi, ikincisi ve üçüncüsüne verilen madalyanın ya-
ıı sıra, dördüncüden sonuncuya kadar yanşmayı bi-
tiren her atlet törenle ödüllendirilecek.
Özel olimpiyatlar dünyanın en büyük uluslararası spor
ağitimi ve yanşma programlarından biridir. 1968 yılın-
da Birleşik Amerika'da Kennedy Vakfı tarafından ku-
ijlan bu etkinlik geçen temmuz ayında 30. yılını kut-
- ladı. Bugün dünyanın 145 ülkesinde 1.2 milyon zihin-
sel engelli sporcuya ulaşan programda hemen he-
men tüm olimpiyat sporlannda yılda 16.000'den faz-
la yanşma düzenlenmekte ve bu etkinliklerde bir mil-
yondan fazla gönüllü görev almakta. Program, Ulus-
lararası Olimpiyat Komitesi ve tüm Uluslararası Spor
Federasyonları tarafından resmen tanınmış ve onay-
lanmış bulunmaktadır.
Özel olimpiyat programı Türkiye'de 1982 yılında Is-
tanbul'da Türk Spastik Çocuklar Derneği'nde başla-
tıldı. Zamanla giderek genişleyen halkalar halinde yurt
yüzeyine yayılarak 1990 yılında Türkiye özüriülerSpor
Federasyonu 'nun kurulması ile bu federasyonun prog-
ramına alındı. Türkiye Özel Olimpiyat Organizasyonu
halen Türk Spastik Çocuklar Derneği bünyesinde
faaliyet gösteımektedir
Yönetimdeki Bozukluk
Dr. HUNER TU1VCER
oçu Bej; 1630'da ünlü risalesi-
ni (küçük kitap) Sultan 4. Mu-
rat'a sunduğu zaman Osmanlı .
tmparatorluğu Kanuni Sultan
Süleyman'ın padişahlığı günle-
: doruk noktasma varan yük-
seliş dönemini bitirmiş, gerilemeye ve çökme-
ye başlamıştj. Bu Osmanlı düşünürü ve bilim ada-
mının, imparatorluğun gerilemesinin başlıca ne-
denini yönetimdeki bozukluk olarak tanılama-
sı (teşhisi) ve buna birçözüm bulunamazsa, bu
olgunun Osmanlı sosyal ve siyasal düzenini tü-
müyle yıkacağı yolundaki uyanlan, günümuz Tür-
kiyesi'nde de geçerliligini yitirmemiştir.
Ingiltere'nin Osmanlı Devleti nezdindeki bü-
yükelçisi olan Stratford de Redcliffe (Canning),
1809 yılı nisamnda yeğenine gönderdiği birya-
zıda, genel olarak OsmarJı halkının kişisel özel-
Iiklerinden övgüyle söz etmekle birlikte, yöne-
timin "köksel olarak kötü" oldugunu vurgulu-
yordu. Bu genç Ingiliz diplomatı, yöneticilerin
"Yönetimin aksaklıklannı ryi bildiklerini: ama
bunlan düzettmek için gerekli zekâ ve cesarete
sahip otaıadıklarmı" iddia ediyor ve şu öngörüş-
te bulunuyordu: "Bu imparatoriuğa vıkılma fe-
laketi. kuzeyden ya da güneyden gelmeyecektir;
bu devlet, kalbine dek çürüktür ve bu çürüklû-
ğün başbca nedeni de bizzat > önetimdir."
Ülkemizde, genellikle, siyasal iktidarlar uzun
ömürlü olmamakta ve bu nedenle de, siyasal
kurumlann başlanndaki yöneticiler, gerçekJeş-
tirmek istedikJeri yenilikleri bu kısa sürede ger-
.çekleştirememektedir. Başka bir deyişle, yöne-
tim politikalanrun saptanmasına ya da saptan-
sa dâhi uygulanabilmesine yeterli süre olmadı-
ğından, yönetimdeki bozukluklar ve aksaklık-
lar giderilememektedir. Böylelikle, siyasal ikti-
darlar, yönetimin her kademesine öncelikle "koı-
diadam^lannı getirmeyi amaçlamakta; yönetim
politıkalannın saptanması ve uygulanması işlem-
İerini ise daha sonraya bırakmaktadır. Ve bu da-
ha sonraya bırakılan işler için de yeterince süre
kalmamaktadır. Bir süre önce Kültür Bakanlı-
ğı'nda üst-düzey yöneticilerden biri olarak gö-
rev yapmaktaydım. Bu bakanlıkta görev yaptı-
ğım sürede tanık oldugum olgu, memurlann sü-
rekli olarak yerlerinden edilme kaygısı içinde ol-
malan ve bu nedenle de dikkatlerini ve enerji-
lerini gerektiğince işlerine verememeleriydi. Er-
tesi gûnü görevinin başında olup olmayacağını
bilemeyen bir insandan verimli ve etkin bir bi-
çimde çalışması beklenebilir mi?
Ansiklopedide, Kültür Bakanlıgı'nın var oluş
nedeni şöyle tanımlanmaktadır: Kültür Bakan-
nğı, bir ulusun kültür değerlerini yaşatmak, ge-
liştirmek, yaymak, tanıtmak, değerlendirmek,
kültür konulanv la ilgili kamu kurum ve kuru-
luşlannı yönlendirmek amacryla kunılmuş bir
bakanhktır.
Şimdiye değin Kültür Bakanlıklanmız bu gö-
revlerini yerine getirebilmiş midir? Memurlann
görevden alınmalan ve bunlann yerlerine ken-
di siyasal görüşlerine vakın kişilerin getinlme-
leri, sanıyorum, bakanlann çalışmalannın önem-
li bir bölümünü almış ve uygulanacak politika-
lann saptanmasına pek zaman kalmadan, so-
nunda kendileri de yerlerinden edilmişlerdir.
"Devletsaygmlığınıyitirmekte', "de>
r
letmeka-
nizması çürümekte",
u
de% let giderekwk olmak-
la" sözleri boşuna söylenmiş sözler değil. Bu-
gün Türkiyemizin, her şeyden çok yönetimin
aksaklıklannı giderecek, bozukluklannı düzel-
tebilecek olan zekâ ve cesaret sahibi yönetici-
lere gereksinmesi vardır. Politikacılanmızdan
bir kez de oy kaygısını bir yana iterek. devleti
düşünmelerini ve devletin saygmlığını devlete
iade etmelerini isriyoruz.
Ülkemiz kültüründe devlete saygının çok
önemli bir yeri vardır. Bu saygının yitirilmesi.
halk arasında önemli ölçüde moral bozukluğu-
na yol açabilecektir. Devletine saygısını ve gû-
venini yitiren halkJar, bir anlamda. yaşam sevinç-
lerini ve yaratıcılıklannı da yitirmişler demek-
tir. Bu nedenle, devleti yönetenlere, bu gerçe-
ğin bilincinde olarak devlet yönetimindeki bo-
zukluklann üstüne gitmelerini, bu bozuklukla-
n giderici politikalan oluşturmalannı ve bunla-
n ilkeleri doğrultusunda ve ödün vermeden uy-
gulamalanm saJık veriyor, aynca onlara. memur-
lan gereksiz yere yerlerinden ederek onlardan
bir küskünler ordusu yaratmamalan yolunda
çağnda bulunuyoruz.
Macintosh K U R S U
BILGISAYARLI GRAFIK,
• MacOS 8.0 Sistem
• FreeHand
• QuarXPress
• Adobe Photoshop
• VVord
Programlan ve Uyguiamalan
DIZGI VE YARATICILIK
Kişisel tasarım ve yaratıcılığı
bir meslek yada ikinci bir
meslek edinmek isteyenlere
büyük imkan.
• Reklam ajanslarının grafik
departmanlannda,
• Renk ayırımı ve filmcilerde,
• Matbaaların dizgi ve grafik
bölümlerinde,
• Tasarım atölyelerinde,
• Hafta içi akşam ve Haftana sonu.
istiklal Cad. Bahçeli Hamam Sok. 3,
80060 Beyoğlu - İstanbul
Tel. 10212) 251 74 84 Faks: (0212) 252 48 41
E-maii: akademistoakadenni-istanbul.corn.tr
AKADEMI
S T A N B U L
SEDAT,
aramızdan ayrılışmm
yıldönümü olan bugün
seni hasretle anıyoruz.
TÜREL AİLESİ
Yaşam, kalbin iki
vuruşu arasındaki
zamandır.
TÜRKKALPVAKFI
19MayısCd.No:8
Şişli/İSTANBUL
Tel: (0212) 212 07 07
(pbx) 10 Hat
Faks:(0212)212 6835
Cumhuriyet
k i t a p 1 a r ı
İlhan Selçuk
ENEL HAKK'IN HAKK1
Alevi - Bektaşi toplumunun kör kuyulardan yükselen
çığhğına "PENCERE"sini ardına dek açan İlhan
Selçuk'un son yapiü. Bu kitapta resmi ideolojiyle aynı
paralelde debelenen aydın duyarsızlığına \oiz verilmiyor.
Halk dalkavukluğu da yok. Bu kitap, konuya yakmdan
turulan bir ışıldak.
BÜTÜN KİTAPÇ1LARDA
p' Çumhuriyrt Çağ Pazariama A.Ş. Türkocağı Cad. No:39/41
L kitap kulûbü (34334)Ca§aloğlu-lstanbul Tel: (212)514 01 96
Nüfus cüzdarumı, pasomu,
öğrenci kimlik belgemi,
Ziraat Bankası kartımı
kaybettim. Geçersizidir.
SELtMTUNA
Romanlannız ve
ansiklopedileriniz
yerinizden alınır.
Tel: 554 08 04
SİNCANLIASIİYE HUKUKMAHKEMESİ'NDEN
EsasNo. 1998/42
Davacı Veysel Özen ürafindan mahkememize açılan çek iptali davasının yapılan açık yargılaması stra-
sında verilen karar gereğince: Davacı Veysel Özen Kâam Kocaşaban'dan aimış olduğu Afyon Garantı Ban-
kası Şubesı'ne ait 347784 350. 000.000 TL'lik çeki kayıp etmiş oldugunu ve bu çekin kullamlma ihtimalı-
nin bulunduğundan çekın iptaiine karar verilmesini talep etmiştır. TTK'nin 673. maddesine göre yukanda
nıtelığı yazılı çekin üç ay içerisinde mahkememize getirilmesi ya da yollanması. aksi halde çekin iptaiine ka-
rar verilecegi ilan olunur. 26.5.1998 Basm: 25696
CUMHURtYET^TET
OKURLARA
ORHAN ERtNÇ
Sevgili Patronlarım
Medyamızda değişim yaşanıyor. Gazetele
dergiler, televizyonlar, radyolar umulmadık bir b
çimde ve hızda el değiştiriyor. Bir yandan da ş
günlerde yalnız televizyon yayıncılığı yapan mec
ya grupları gazete ve dergi çıkarmanın hazıriıh
larını sürdürüyortar.
Medyaya yeni giren patronların "medya kar
telini parçaladığını" söyleyerek sevinenler va
Gazeteler arasındaki transfer yasağının büsbü
tün yok ettiği iş güvencesinin görece de olsa ge
ri geleceğinden umutlanan medya çalışanlan vaı
Ve medyaya giren patronların paralarının kayna
ğı ile arkalarında kimlerin oldugunu merak eden
ler var.
Kısaca medyamızda bir bekleme ve merak dö
nemi yaşanıyor. Yeni gelenlerin, gazetelerini yî
da televizyonlarını aldıkları patronların yolundar
mı gidecegi, yoksa geleneksel patron tipini mi yeğ
leyecekleri şimdilik bilinemiyor.
Ben gazeteciliğe, Demokrat Parti Milletvekili Se-
lim Ragıp Emeç'in sahibi oldugu Son Posta ga-
zetesinde başladım.
Gazetede yer alan kimi haberter yüzünden Ad-
nan Menderes'in Selim Bey'i arayarak teessüf-
lerini bildirdiğini, Selim Bey'in cenaze töreninde
öğrendik. Yayımlanmasına yasak koymak için
emniyetin ve savcılığın fellik fellik aradiğı Ismet
Paşa'nın demeçlerini yansıtan CHP İl Basm Bü-
rosu'nun basın bültenini, diğer gazeteler gibi
bizde alırdık. Yasak geldiği zaman demeç say-
fadan çıkarılmaz, emniyet birinci şube memur-
ları, diğer gazeteler gibi Son Posta'nın kalıpfan-
nı da frezede kazırlardı. Son Posta'nın DP'liliği kö-
şe yazıları ile sınırlıydı.
Gelirlerinin bloke edilmesi yüzünden ücretle-
rimizi alamadığımız için öğle üzeri yayımlanan
Gece Postası'nda ek iş olarak genel yayın yönet-
menliğini üstlendim. Sabah Kadıköy'den 6.40
vapuru ile Gece Postası'na gidiyor, öğle üzeri
Son Posta'ya geçiyor, oradan da 00.30 vapuruy-
la eve dönüyordum.
Göreve başlarken patronum Ethem Izzet Be-
nice beni bir tek konuda uyardı. "Suat Derviş
komünisttir. Yazılannı dikkatli oku."
Benice'yi Son Posta kapanıp da muhabir ola-
rak Yeni Sabah'a geçeceğim gün veda için ikin-
ci kez odasına girdiğimde gördüm.
Hürriyet gazetesinde dört yıla yakın bir süre "Bir
Günün Hikâyesi" köşesinin editörlüğünü yap-
tım. Bu köşe, Kıbrıs Harekâtı sırasında haber de-
ğeri olan, ancak haber gibi yazılamayan bilgile-
rin okuyuculara aktanlması için ustalanmızdan Ne-
zih Demirkent tarafından yaratılmıştı. Olasıdır ki
Demirkent, Yeni Sabah'taki genel yayın yönetme-
nimiz Hakkı Devrim'in Sabiha Deren imzası ile
yazdığı "Fısıltı" köşesinden yola çıkmıştı. Hürri-
yet'te çalışan arkadaşlarımızın yazılanna benim
tek katkım, dil birtiğini sağlamakla sınırlıydı. Kö-
şede adı geçen kişiler ve olaylar hakkında pat-
ronum Erol Simavi'den doğrudan ya da dolay-
lı bir uyan almadım. Medyamızın evriminde kö-
şe yorumlarının manşet olması geleneği yerleş-
tiği için, böyle hazırlayanı bilinmeyen köşeler de
"tu kaka" oldu ve geçmişte kaldı.
Sevgili patronlarımdan sonuncusu Nadir Na-
di. 1963 yılında girdiğim Cumhuriyet'te Nadir
Bey'i hiçbir zaman patron olarak görmediğimi,
usta bir gazeteci olarak kendisinden olaylara na-
sıl yaklaşmamız gerektiğini öğrendiğimizi daha
önce de yazmıştım. Gazeteye giren haberin ki-
mi ilgilendirdiğine değil, doğru olup olmadığına
bakardı. Çünkü onun için en önemli şey gazete-
nin bağımsızlığıydı. Bu gelenek Nadir Bey'in il-
kelerinden biri olarak bugün de sürüyor.
Bu yazıda kendimden söz ettiğim için özür di-
lerim. Sevgili patronlanmı anlatmak için başka bir
yöntem bulamadım. "Vardı" derseniz yetenek-
sizliğime verin.
Dilerim ki patronlarından meslek adına övgü ile
söz edecek gazetecilerin sayısı çoğalsm. Genç
meslektaşlarım da bizim gibi, arkalarından iyi
şeyler söyleyebilecekleri patronlarta çalışma ola-
nağına kavuşsunlar.
•
Yeni Vergi Yasası'nda mali milat düzenlemesiy-
le bankalara bloke edilen değerlerin; özellikle
mal bildiriminde bulunması gereken memuriar, si-
yasiler, vakıf ve dernek yöneticileriyle gazete sa-
hipleri hakkında açılacak soruşturmalarda kulla-
nıiacağını, Banu Salman, haberfeştirdi. Salman,
1993 yılından itibaren sübvansiyonlan kesilen
kamu işletmelerinin vergi ödemelerinde her ge-
çen yıl gösterdiği artışı ve özelleştirmenin arka
yüzünü ortaya koyan Türk-lş raporunu da aktar-
dı.
•
Başbakan Mesut Yılnriciz'ın ABD dönüşü ANAP
Başkanlık Divanı Toplantısı'nda, ülkücü mafya
elebaşısı Alaattin Çakıcı ile yaptığı telefon ko-
nuşmalan ortaya çıkan Devlet Bakanı Eyüp Aşık'ın
istifasıyla oluşan gelişmeleri değerlendiren, ken-
di istifasını da çetelerin istediğini savunan, ülke-
yi tımarhaneye benzeten, çetelerin-siyaşilerie iliş-
ki kurarak hükümeti sarsmak istediğini vurgula-
yan açıklamalannı Dürdane Kırçuval yazdı.
•
Alaattin Çakıcı ile ilişkileri ortaya çıkan Eze
Zeytincilik'in sahibi Erol Evcil'e usulsüz kredi
verdiği müfettiş raporlarıyla Cumhuriyet tara-
fından ortaya konulan İş Bankası Genel Müdü-
rü Ünal Korukçu'nun emekliliğini istemesine ka-
dar uzanan gelişmeleri Alper Ballı haberleştirdi.
•
Başta Başbakan Mesut Yılmaz olmak üzere si-
yasilerin türbanla ilgili yaklaşımlanna rektörlerin
gösterdiği tepkiyi ve uyanlan Asuman Abacıoğ-
lu haberleştirdi.
•
Çevre Bakanı imren Aykut'un Iklim Değişikli-
ğiSözleşmesi'ni imzalamayışımızın nedenini "kal-
kınmaya" bağlamasını Özcan Özgür, duyurdu.
•
Bazı günlük gazetelerin hafta sonu verdiği çıp-
lak eklerin çocuklan ve gençleri olumsuz etkile-
diğini savunan Kadın Kuruluşlan Birliği'nin bu
eklerin verilmemesi için başlattığı girişimi IpekYez-
dani aktardı.
•
Önümüzdeki pazartesiye kadar gönlünüzce
bir hafta geçirmeniz dileği ve saygılanmızla.