18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
IEKİM1998 CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER indopuk: Çete, argıçları gilendipin I A.MC\RA(Cumhuriyet iirosu) - DTP Genel aşkanı Hüsamettin indoruk, Ankara- aydarpaşa- Ankara :ferini yapan. "Ankara kspresi"ninTVS3000 pi 12 yenı vagonunun ızmete \erilmesi olayısıyla Ankara ıan 'nda düzenlenen irene katıldı. Burada azetecılerin sorulannı anıtlayan Cindoruk, Bence çete olaylan, argıçlan \e Adalet takanlığı'nı ilgilendirir. )nlar konuşur, Başbakan onuşursa altından ıkamazlar" dedi. fopal'ın adamları fade verdi I tstanbul Haber Servisi - Cürüm işjemek amacıyla eşekkül oluşturmak" uçundan tutuklanan Ömer -ütfü Topal'ın oglu Serdar viurat Topal'ın adamlan >Juri Tüz. Mustafa Fukara, jöksal Koca ve Hüseyin ferlikaya dün tstanbul Drganize Suçlar ve Silah viühimmat Kaçakçılık ?ube Müdürlügü ;kıplerince gözaltına ılındılar. Istanbul DGM'ye .evk edilen Topal'ın tdamlan Cumhuriyet îavcısı Ali Yorulmaz arafından yapılan .orgulamalannın ardından .erbest bırakıldılar. Istenmeyen nolitikacı: Çillep I ANKARA(LBA)- nternet'te yapılan bir ınkette. DYP Genel : îaşkanı Tansu Çiller yüzde H'lik bir yüzde ile istifa :tmesi gereken >olitikacılar listesinin ilk .ırasında yer aldı. Ankette ^iller'den sonra istifa :tmesi gereken X)litikacılar arasında, rumhurbaşkanı Süleyman Demirel. Başbakan Mesut Yılmaz. DYP'li Meral \kşener ve Mehmet Ağar le FP'li Melik Gökçek'in ıdlan sıralandı. fığifin evinde arama • tstanbul Haber Servisi - stanbul Emniyet Müdürlügü Organize Suçlar ve Silah Mühımmat tCaçakçılık Şube Müdürlügü ekiplerinin, şadamı Korkmaz Yiğıt'in âeşiktaş'taki evinde önceki |ece yaptıklan aramada 3 ıdet ruhsatlı silah bulundu. Mİahlara incelenmek üzere :1 konulurken ışadamının jubeye getinlen kardeşi Yılmaz Yiğit'in "gözaltına ılınmadığı". bilgisine jaşvurulduktan sonra gece ,erbest bırakıldığı jelirtildi. Yi|it'in evinde v'apılan aramada Türkbank halelerine ait olduğu jelirtilen bazı doküman ve rnlgisayar disketlerinin de ncelenmek üzere almdıgı jildirildi. Mahmut Şakar açlık grevinde I Istanbul Haber Servisi - H ADEP Istanbul ll Örgütü dün yaptıği yazılı ıçıklamada, 5 gün önce gözaltına alınan tstanbul 11 Başkanı Mahmut Şakar' ın ıçlık grevinde olduğunu ve aız ile su kabul etmediğini nclirttı. Açıklamada. " Şakar avukat olmasından iolayı ifadesini ancak «vcıya vereceğini belirtmiştir" denildi. Kamu södeşmeleri • ANKARA (UBA)- Yaklaşık 500 bin kamu ışçismın 1999 yılı başından ıtibaren yenilenecek olan toplu iş sözleşmeleri için start veriliyor. Türk-Iş Yönetım Kurulu. Türk-tş Başkanlar Kurulu'nda alınan karar uyannca, bağlı sendikalara birer yazı göndererek yaklaşan kamu kesimi toplu i$ sözleşmesi jalışmalanyla ilgıli bilgi verdi. Türk-tş. önceliğin grev kapsamındaki kamu işyerlerine verilmesiyle 2 Kasım'dan itibaren. yasada ângörülen 120 günlük sürenin işletilmesini ve çoğunluk tespiti yetki belgesi için başvurulann yapılmasını istedi. Yazıda işçilerin. eşel-mobil sistemı nedeniyle 300 ile 350'şer milyon liralık bir ücret kaybı yaşadığına dikkat çekildi. TBMM'deki kutlamalarda, Atatürk'e 'hain' diyen Ağn Belediye Başkanı ile çeteler konuşuldu FP'li başkana büyük tepldANKARA (Cumhuriyet Büro- su)-Cumhuriyetin 75. yıldönümü nedeniyle TBMM'de yapılan tören sırasında siyasilerin gündemi, çe- teler ve Atatürk'e hakaret ederek "hainlikle" suçladığı için görev- den alınan FP'li Ağn Belediye Başkanı ZekiBaşaran'ın sözleriy- di. CHP Genel Başkanı DenizBay- kal ile DYP Genel Başkanı Tansu Çiller'in törenden aynlırken yap- tıklan sohberte "hükümetin çeteler konusunu propaganda araa yapn- ğT yönündeki şıkâyetleri dikkat çektı. TBMM Tören Salonu'nda kut- lamalan kabul eden Cumhurbaş- kanı Süleyman Demirel tören ön- cesinde TBMM Başkanı Hikmet Çetin ve Başbakan Mesut Yümaz ile bir süre sohbet etti. Siyasi par- ti liderleri. bazı bakarüar ve millet- vekılleri, kuvvet komutanlan, yük- sek yargı organlannın başkanlan- nın katıldığı törenden aynlırken sohbet eden Baykal ve Çiller, hü- kümeti eleştirdiler. tki lider çete- • Ağn Belediye Başkanı'mn konuşmasının FP döneminde yapılmadığını kaydeden FP Genel Başkanı Recai Kutan, FP'nin bu konularda dikkatli bir parti olduğunu söyledi. Kutan, Başaran'ın partiden ihraç edilip edilmeyeceğine ilişkin bir soru üzerine "O da dahil ne gerekiyorsa yapılacaktır" karşılığını verdi. lerie ilgili gelişmelerden söz eder- ken Çiller. **Bu çeteler konusunu şeye dönüştûrdüier" dedi, Baykal da "propagandaya" diyerek Çil- ler'in sözlerini tamamladı. FP'li başkana tepküer Baykal, törenden aynlırken ga- zetecilerin FP'li Ağn Belediye Başkanı Zeki Başaran'ın 24 Ara- lık 1996 tarihinde seçimler önce- sinde yaptığı ve Atatürk'e haka- retler içeren konuşmasıyla ilgili sorulannı yanıtladı. Baykal. "Kr- takun insanlann toplumu nasıl ze- hirleıneyeçahşbklaruunaçıkçagö- rüktüğûna" belirterek, FP'li baş- kanm sözlerini daha sonra "Ata- türk'ü degjL İngiliz ajan Lavvren- ce'ı nedefaldığffiT öne sürerek in- kâr etmeye çahştığına dikkat çek- ti. Baykal, "65 milyonun önûnde açıkça uıkâr etti. O laflardan kjmi anladııuz diye sorsanız. herhalde Lavvrence diyen ikinci bir kişi çık- maz. Crktü. korktu, kaçtı. inançja- nna sahip çıkamadı. O inançlar o- nun. Ama onlan herkesin içinde tekrar edecek cesaret yok, ahlak yok" diye konuştu. Bu olayın "Türldye'de bir yerüstü, bir de ye- raltı olduğunu" gözler önüne ser- diğinı kaydeden Baykal, "Bunlar yeralnnda köstebekler gibi böyle gerçek dışı suçlamalaria kendileri- ne bir taban oluşturmaya çalışıyor- lar. O teşhir edilmiş oldu" dedi FP Genel Başkanı Recai Kutan da törenden aynlırken aynı konu- daki sorular üzerine. televizyon ka- nallanndan yayımlanan görüntü- leri izlemediğini belirterek, kendı- sine iletilenler çerçevesınde taiı- mat verdiğıni ve gerekenlerin ya- pılacağını söyledi. Kutan, "Cum- huriyetin 75. yıhnda bö>le bir ko- nuşmayı nasıl değerlendiriyorsu- nuz" sorusuna. •'Bunu Cumhuri- yetin 75. yılı ile özdeşleştirip bu şe- kilde sonı sormak yannş. Bu ko- nuşma 4 yıl önce genel secimlerden önce yapılrmş bir konuşma. Ancak ne zaman yapıhrsa yapılsın bö\le bir konuşma> ı tasvip etmek zaten mümkün değü" yanıtını verdi. Konuşmanın FP döneminde > a- pılmadığını da kaydeden Kutan. FP'nin bu konularda dikkatli bir parti olduğunu söyledi. Kutan. Ba- şaran'ın partiden ihraç edilip edil- ÇtZMEDEN YUKARI MUSA KART meyeceğin,e ilişkin bir soru üzeri- ne "O da dahil ne gerekiyorsa ya- pılacaktır" karşılığını verdi. Diyanet tşleri Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz da sorular üzerine, konuşmayı dinlemediğini, ancak Atatürk hakkında bir şey söylenil- mesinin son derece yanlış olduğu- nu belirtti. Yılmaz, "Huzur bozu- cu sözlerin sarf edilmesi fev kalade vanbştır. Geçmişe saygılı olunması lanm" dedi. tçişleri Bakanı Kuthı Aktaş da Başaran'ın görevden uzaklaştınldığını anımsatarak ola- yın yargıda olduğunu belirtti. Yıhnaz'a çete öfkesi Törenden aynlırken Çıller'le sohbeti sırasında hükiimetin çete- ler konusundaki tavrını eleştiren Baykal, gazetecilerin bu konuya ilişkin sorulanna da yanıt verdi. Yılmaz'ın. Malki cinayetinin DYP-CHP koalisyonu döneminde ışlendıği yönündeki açıklamalan- na tepkı gösteren Baykal sözlerini şöyle sürdürdü: "Başbakan'ın bir sıkınü içinde olduğunu anlıwrum. Kendi üzerinden sonimlulu- ğu atabihnek \e özellikle bu konulan dikkatk izleyen CHP'yi de bir bakuna bu işe bulaşümıak için be>hudebir çırpınış içinde. Bula bula Malki cinayetinin 28 Kasım 1995'te iş,lendiğini bulduğu anlaşılıyor. Bu tarihte CHP iktidanla\dı, ancak bu olay- dan 20gün sonrasecimyapil- dL CHP secim >apmak üzere oradaydı. Seçimden sonra da Yümaz iktidar oldu ve4a>' iş- başında kaldı. Başbakan'ın bunu sö\lenıe\e tenezzül et- miş olması. içinde buhınduğu açma/ın unu çokciddi bicinı- de sarsnğımn ifadesidir. Yani bundan medet umma. çare arama arayişı içine girmiş ol- ması, Başbakan 1 ın gerçekten umutsuz bir dunımda oldu- ğunun itirandır." Yılmaz'm şu an başbakan olduğunu, Malki cinayetin- den kısa bir süre sonra da 4 ay başbakanlık yaptığını vur- gulayan Baykal. "Geçmise yönelik suçlamalar Sa\ın Başbakan'ı şu andaki sorum- luluğu açısından rahatlat- maz" diye konuştu. CHP milletvekili Sağlar, Başbakan Yılmaz'ın açıklamasının gerçeği yansıtmadığını söyledi 'Kaset devlet arşivinden geldi^ANKARA (AA) - CHP tçel milletvekili Fıkri Sağ- lar. Başbakan Mesut Yıl- maz' ın, bir süre önce kendi- si tarafından basına açıkla- nan Korkmaz Yiğit-Alaat- tin Çakra görüşmesi ile il- gili bantlardan Emniyet ar- şivlerinde sadece birisinin bulunduğu yolundaki açık- lamasının doğru olmadığını bildirdi. Sağlar. "EUerinde olma- dıgı söylenen bantlar. devlet arşivindedir ve bize de ora- dan gönderUmiştir" dedi. Sağlar, Yılmaz'ın Susur- luk ve çeteler meselesini çözme konusunda samimi olmadığına inandığını söy- ledi. Başbakan'a, Alaattin Ça- kıcı-Yiğit görüşmesi ile il- gili Emniyefin arşivinde sadece bir bant bulunduğu yolunda ulaşan bilgilerin doğru olmadığını iddia e- den Sağlar, şöyle devam et- ti: "Başbakan doğru bilgi- kndirümemiştir.Dolaytsıyla devletin arşivlerinde olan bilgüeri hâlâ neden alama- nuş olduğunun suçunu ken- disinde aramalıdır. Hâlâ Çiller - Ağar döneminden kalan adamlarla çauşırsa biryereulaşmasızordur. Bu banün devletin arşKlerinde olduğunu ve bize oradan gönderildiğini bilmekteyiz. Çünkü aynı yol ve teknikk kaydedilnûştir. L stelik Dev- let Bakanı Hüsamettin Öz- kan kendisinin de bu görüş- tnelerden bilgi sahibi oldu- ğunu bize sövlemiştir. Hatta Ozkan, bu banün 9 dakika- lık bir başka bölümü oldu- ğundan da bahsetmiştir. Başbakan'ın Organize Suçlar Daire Başkanı Emın Arslan'dan aldıgu "Bu bant emnıyetin bantı değıl, bu 4 dakikalık bir bant, bizde sa- dece bir tane var. diğer 3'ü emnıyetin kayıtlannda yok' bilgisi kesinlikJe doğru de- ğildir. Bu bantlar devletin arşivlerindedir ve bize de oradan gönderUmiştir. Sa- yın Yümaz, Birinci Anayol Hükümeti döneminde Baş- bakan iken Susuıiuk Ko- Yargıtay, sicil dosyası kabaran FP'yi yakın izlemeye aldı Fazilet,RP sürecbtegmttANKARA (Cumhuri)ctBûrosu)- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcüı- ğı'nın, FP'yi yakın izlemeye aldığı ögrenildi. Başsavcıbk yetkilileri, FP'nin, "laikük karsıtı eytemlerin odağı haüne geldiği" gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi tarafindan ka- patılan RP'nin süreeine girdiğini be- Brterek partinin sicil dosyasuun gide- rek kabardığtna dikkat çektiler. Ankara DGM Başsavcıhğı'nın. FP Manisa Milletvekili BülentAnnç'ın, Türk Bayrağı ile ilgili sözlerini des- tckleyen açıklamalan nedeniyle FP Genel Başkanı Recai Kutan hakkın- da yenı soruşturmabaşlamğı biidiril- di. Atatürk ve latklik karşıtı söz ve eylemleri nedeniyle FP'li milletve- kili ve belediye başkanlan hakkında soruşturmabaşlatanbaşsavcilıklar da Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na sürekli olarak belge ve bilgi gönde- riyorlar. FP'nin, Yargıtay Cumhuriyet Baş- savcılığı'nda bulunan sicil dosyasın- da, başta partinin lideri Recai Kutan ölmak üzere, çok sayıda milletvekili ve belediye başkanı hakkında dosya bulunuyor. Bunlann arasında Ku- tan'ın yanı sıra Mukadder Başeğmez, Ramazan Yenidede, Bülent Annç, MehmetSüaj gibi millervekilleri ile Recep Tayyip Erdoğan. Mefih Gok- çek, Zeki Başaran gibi belediye baş- kanlan ilk sıralarda yer ahyor. Kutan'a yeni fezteke Ankara DGM Başsavcıhğı'nm, ts- tanbul'da 22 Ekim günü Türkiye Genç Işadamlan Derneği'nde yaptı- ğı açıklamalar nedeniyle Kutan hak- kında yeni bir soruşturma başlattığı ögrenildi. Kutan. burada yaptığı açık- lamada, Annç'ın, "Bayrak da bir metre bez dep mi? BayTağa gösteri- len savgı türbana da gt^terilsin" söz- lerinin altına imzasını atacağını söy- lemişti. misvonu'na verdiği ifadede, Başbakan olarak bu daire başkanı da dahil oünak üze- re, Emniyet Genel Müdü- rü'nü degiştiremediği şikâ- yetindt bulunmuştu. Şimdi Sayın Başbakan şikâyetçi ol- duğu ve degiştiremediği o ekiple çeteler ve mafyanın üzerine gidecekmiş, buna inanmak mümkün mü?" Sağlar, Yılmaz'ın kendi- siyle yaptığı görüşmede, Korkmaz Yiğit-Alaattin Çakıcı ilişkisinin kendileri tarafindan bilindiğini ve ko- nuşmalann dinlendiğini söylediğini belinerek, "An- cak, Haziran ayuıdan bu ya- na neden beklemiştir. Baş- bakan ve arkadaşlan, çete- lerin üzerine samimiyetsiz ve göstermelik olarak gjtme- nin ve bu konumda yakala- nışlannın telaşıyla kıvran- maktadırlar" diye konuştu. Sağlar, bandın kendileri tarafindan açıklanmaması durumunda olayın örtbas edilerek Türkbank'ın satışı- mn durdurulmayacağuu da ileri sürdü. IRMIKI AYDIN ENGİIS aengin (" posta. cumhuriyet. com. tr Haydi bakalım, karar günüdür: Kolları mı sıvayacağız, "Bayramı kutladık, artıkgûnlükyaşama dö- nelim" deyip işımize gücümüze mi dalacağız? Şokaklara dökülüp "Türkiye la- ıktir, laik kalacak" diye haykırmak güzeldi ama kolaydı da. Şimdi Türioye, cumhuriyete layık mı, la- yık kalacak mı "yı sorgulamak ge- rekmiyor mu? Boş verin çeteleri, kara paracı- lan, gırtlağa kadar pisliğe bulaş- mış bürokratları, emekçileri insaf- sızca sendikasızlaştınp diz çök- türmeyi hüner bellemiş, kendileri mafya şeflerinin önünde hayasız- ca diz çökmüş işadamlannı, yasa tanımazian, kamu mülkünü soy- mayı meslek bellemişleri... Hepsinın üstesınden gelinir. Hem de kolayca. Bir gecede hat- ta... • • • Evden çıktım. Rastlantı. Emek- tar araba, güzelim bir sonbahar güneşinin ışıttığı ve ısıttığı Boğaz Köprüsü'nden süzülürken dudak- lanmda bir ıslık. Hayır, ne "10, Yıl Marşı", ne "Dağbaşı", Uh/i Ce- mal Erkin'in "KöçekçeleH. Ne- Bugün 30 Ekim 1998 den, nereden gelip takıldı bu ıslık, bilmiyorum. Yalnızca bildik sesle- rin çok zengin bir harmoni bütün- lüğü içinde uçuşmastndan doğan bir sevinç belki... Gelip gazetedeki odaya kapan- maktansa bıraz dolanmalı. Du- daklarımda bir ıslık: Ulvi Cemal Erkin'den "Köçekçeler"... Çağnşımlar birbirine eklemle- niyor Tanıklıklar, anı parçacıklan... İlk bakışta birbiriyle bağlantısız- mış gibi görünen çağnşımlar... Ahmet Adnan Saygun anlatı- yor: "...Musiki Muallim Mektebiya- ni... O daha sonra konservatuar oldu. Işte ellerimizde fener, gece- leyin Ânkara'nın diz boyu çamur sokaklannı aşıp derse gidiyoruz. Şan dersıne... P/yano ça/ışan Sı- vaslı bir talebem var. Saçlan üç numara tıraşlı. Köftehorsanki do- ğuştan piyano ile büyümüş. Utanmasam doğuştan edinilmiş bu hüneri kıskanacağım..." Şaçlan üç numara tıraşlı Sıvas- lıbiroğlançocuğu... Çağnşımlar çağrışımlara ek- lemleniyor Savaştepe Köy Enstitüsü'nde dağ köylennden gelmiş, saçlan üç numara tıraşlı bir yörük çocu- ğu az önce mandolinle "barkaral" çaldı. Ardından Musiki Muallim Mektebi'nden yeni mezun öğret- men ona, kendi küçücük dene- mesini dinletti: Evlerinin önü mer- sin. Yüzü güneş yanığı, ellerı hâ- lâ soğuk dağ gecelerinden çat- lak, saçlan üç numara tıraşlı yö- rük oğlunun gözleri parladı. Ana- cığının sık sık mınldandığı, o çok bildik melodilerin, öğretmenın kü- çücük "efüfünde kayuştuğu har- monik zenginlik, küçücük ruhun- da, henüz anlamlandıramadığı kı- vılcımlar tutuşturdu... Çağnşımlar çağrışımlara ek- lemleniyor: Eskiş^hir Cer Atölyesi'nin kıra- ğı ile örtülmüş avlusunda boz amele urbalan içinde toplanmış sanayi işçileri kara trene biniyor- lar. Fırat'a gidecekler. Erzincan- Erzurum arasında azgın akan Fı- rat'a gem vuracaklar. Demır köp- rü kurup Fırat'ı aşacaklar. Yıllar sonra ilkokul tarih kitabmda o de- mir köprünün fotoğrafi "Cumhu- riyet dönemi eserlerinden" resı- maltı ile yayımlanacak... Çağrışımlar çağnşımlara ek- lemleniyor: Cılavuz Köy Enstitüsü'nden ta- ze mezun, tafta kurdelasını çıka- rıp, öğretmen önlüğünü giymiş dal gibi genç kız, o yıl mezun et- tiği küçücük öğrencısinın babası- nı, anasını kandırdı; oğlan "demir ağlarla örülmüş" ülkeyı boydan boyakara trenle aştı; azgın Fırat'ın üstündeki demir köprüden gözle- ri ışıyarak gecti; Kızılırmak, Sakar- ya da aşıldı. istanbul'da "Matbu- at Meslek Mektebi"'nde kaldığı yerden devam etti. Saçlan hâlâ üç numara tıraşlıydı... Gazete matbaasının gönnüş geçirmiş "sermürettip"\ ofladı, pufladı, yorgun gözlerindekı goz- lüğünü bir kez daha düzeltti; işin içinden çıkamadı. Matbuat Mes- lek Mektebı'nden taze mezun, saçlan hâlâ üç numara tıraşlı, kü- çücük çırağına yaklaştı, fisıltıyla danıştı: - Evlat, Gazi Mustafa Kemal yazmam lazım. Söylesene Ke- mal'i, Khemaldiyemiyazacağım, Chemal diye mi? Yani kaf'la mı, cim'le mi yazacağız? Çırak çok saygılı, az ftrlama gül- dü: - Kaf da yok, cim de yok usta. Ke harfı yeter... Sermürettip, yorgun gözlerini oğuşturup, Cağaloğlu Halke- vi'nde açılan yenı harflerie oku- ma-yazma kursuna o akşamdan ıtibaren katılmaya bir kez daha karar verdi. Çağnşımlar çağrışımlara ek- lemleniyor... • • • Bozkırda bir çağdaş cumhuri- yet kurmaya kalkışanlann üste- sinden gelmek zorunda olduklan sorunlar bugünkülerden daha mı kolaydı? Bugün 30 Ekim 1998. Karar gü- nü olsa gerek: Kollar mı sıvana- cak, bayram bitti günlük yaşama dönelim, işimize gücümüze ba- kalım mı denecek? POLİTtKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA Öykü... Köln'de bir akşamüstü. Hava açık ve soğuk... Katedral Meydanı'ndayüksekliği 156 metre olan ünlü yapıya bakıyorum. Köln Katedrali insana ür- perti veriyor. On üçüncü yüzyılda yapımı başlayan katedral, ancak on dokuzuncu yüzyılda bitırilmiş... Ren irmağrnın kıyısma iniyorum... Kahveleryan yanadizilmiş. Gri bıryalnızlığın için- de hepsi. Bir sanşın, uzun boylu delikanlınm saçla- nnı okşuyor... Caddelerde yoğun bir trafik... Bir koşuşturma başlıyor... Bir kahveye giriyorum. Italyan garson kız servis yapıyor. Sağımda, beyaz renkli piyanonun başında kır saçlı, gözlüklü müzısyen oturuyor. Keman eşli- ğinde Vivaldi'den esintıler yansıtıyor. Almanya'daTürklenn hüzünlü öykülerini dınliyo- rum... Tümü de yaşanmış öyküler bunlar. Yaşamın acı- masızlığından kaynaklanan çaresızlikler... Adlan 'Mehmet ve Emine' olsun öykümüzün kahramanlarının. Ikisi de otuz yaşlarında. Türki- ye'de geçim sıkıntısı çekıyorlar. Iki çocukları var... Kurtuluş nerede? Elbet Almanya'da!... Türkiye'de anlaşmalı boşanıyortar, aılelenne ha- ber vermeden. Sonra da pasaportlarını ceplerıne koyup turist olarak Köln'e geliyorlar... Bir süre Köln'de akrabalannda kalıyor Mehmet ve Emine. Mehmet, altmış yaşında bir Alman hanım- la evleniyor; Emine de 70 yaşında emekli bir Alman beyle. Nasıl oiuyor evlenme? Türkleri seven dul Almanlartn acıma duygusu yü- zünden... Emine ve Mehmet daha sonra Türkiye'ye dönü- yorlar... Bir yıl içinde işlemler bitirilince Emine ve Mehmet Aile Birieşimi Yasası'ndan yararlanıp Köln'e dö- nüyorlar... Artık Emine ve Mehmet'in Almanya'da oturma ve çalışma izni çıkmıştır... Her ikisi de mutludur. Bir süre sonra iş bulacak- lardır... Emine ve Mehmet Almanla evli olmalarına karşın birliktedirter. Işsizlik onlan böyle biryola ittiği için de hiç pişman değildirler... Emine ve Mehmet velayetlerini üzerlerine aldık- ları Ayşe ile Ahmet'i Almanya'ya getirirler. Emine ve Mehmet beş yıl sonra Alman eşlerin- den boşanırlar... Ya yaşlı Alman kadını ve erkeği? Biri yaşıyor, diğeri ise iki yıl önce ölmüş... • • • Bir degişim öyküsü anlatalun şimdi de: Hafize Hanım 1970 başlarında tek başına ge- liyorAlmanya'ya. Ardından eşi. Çocuklar Türkiye'de kalıyor. Bir otelde işçi olarak çalışıyor Hafize Hanım. Kadınlar yurdunda bannıyor. Üç yıl sonra eşi Nuri Bey de geliyor. Birlikte ye- meden içmeden para biriktiriyor Hafize Hanım ve ^4uri Bey... Ren kıyısında elma ve çilek bahçelerinde tanm işçiliği de yapıyoriar... Hafize Hanım, Türkiye özlemiyle yanıp tutuşuyor o yıllar... Diyor ki: "Elma ağaçlannın arkasını hep Türkiye sanır- dım..." Daha sonra bir kız iki erkek çocukları geliyor Almanya'ya... Aradan yirmi sekiz yıl geçmiş... Hafize Hanım'ın ve eşi Nuri Bey'in memleket öz- lemi bitmiş... Çocuklar otuz yaşını aşmış. Iyi öğrenim görmüş- ler. İşin ilginç yanı üçü de Alman eş seçmişler... Hafize Hanım ve Nuri Bey ne yapıyoriar şimdi Köln'de? İkisi de Alman yurttaşı. Türkiye'de yaptıkları ya- tınmlan elden çıkarmışlar. Köln'de ev alıp aynca dört katlı bir konut yaptırmış Hafize Hanım ve Nu- ri Bey... Hafize Hanım ile Nuri Bey'in arttk Alman getini, damadı ve Alman kiracılan var. . Hafize Hanım'a sordum: "Ren kıyısındaki elma ve çilek bahçelerine bak- tığınızda yine Türkiye özlemi çekiyor musunuz?" Hafize Hanım'ın gözleri dalıyor... Başını sallarken mınldanıyor: "Artık biz Almanyalı olduk, çocukları, torunlan bırakıp nereye gideceğiz." • • • Malatyalı Hasan'ın öyküsü: O altmış yaşında. Kısa boylu tıknaz. Saçlan, bı- yıklan simsryah. Beyaz gömleği ve kırmızı krava- tıyla her zaman şık... 1965 yıhnda gelmiş Almanya'ya. Nikâhlı kansın- dan altı, Türkiye'deki imam nikâhlı eşinden on bir Çocuğu olmuş. Almanya'da biri Türk diğeri Alman iki sevgili edinmiş... On odalı bir ev almış... Türkiye'deki çocuklan, Almanya'daki çocuklan ve nikâhlı eşiyle bu evde yaşıyor. Çocuklarının ye- disi evli. Onlann da on sekiz çocuğu bulunuyor... Büyükler çalışıyor, küçükler okuyor... Acaba çocuk paralan kime gidiyor? Malatyalı Hasan'a!.. Hasan otuz beş yıldır gurbette yaşıyor ama doğ- ru dürüst Almanca konuşamıyor. Ama o, Alman- ya'ya yeni gelenlerin sorunlannı çözüyor... Kendi sorunları karşısında ne yapıyor? Dil bilenleri devreye sokuyor... Malatyalı Hasan karşımda... Diyorum ki: "Sen ne iş yaparsın burada?" Yanıt: "Herişiyapanm..." Kırmızı kravatının üzerinde altın madalyonuyla, boyalı siyah saçlan ve bıyıklanyla bakıyor bana... Gözleri fıldır fıldır.. Polis baskını filan vız geliyor ona... Tam o sırada Polonyalı, Rus kadınlar giriyor bu- lunduğumuzyere... Soruyorum: "Kim bunlar?" Gülümseyip yanıt veriyor: "Yardımcı oluyoruz, ış buluyoruz..." • • • Akşam Köln üzerine erken iniyor... Ren Irmağı kıyısındayım... Hüzünlü öyküler yüreğimi sızlatıyor... Hava soğuk, üşüyorum... hikmetcetinkayaacumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212/ 513 90 98
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle