24 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 25 EKİM 1998 PAZ Osmanlı İslamı ÇELİKGÜLERSOY S on zamanda guncellık kazan- dmlması uzenne, konuya Cumhuriyet'te bırkaç yaza- nmız da ozenle eğıldıler ve bılgılıvorumlaryaptılar Hep- sının belırttıkJen gıbı yakın geçrruşın bır oğretısı (doktnnı) olan sos- yalızm bıle nasıl, toplumlann dokusuna gore bır u> guiama çeşıtlılığı kazanmışsa, çok daha eskı bırolgu olanTslamlık daıçı- ne gırdığı ulkeler kaplannın çap ve bıçım aynlıkJannı yansıtmıştı Başlıca da ıkı zengın kultur odağmda. ılk odak olan, Arap Yanmadası'nuı fark- hildİslamanlayışıortayaçıkrrııştı İran'da veKüçükAsya'da. Herikisiıün ortakozel- liği, Mezopotam\ a dışındakı Arapillerin- de bulunmayan bir uygarhk vekulturgeç- mişine sahıp oluşlan ıdı lran'ı bırakıp kendı ulkemızı ele aldı- ğımızda, yazarlann hemen hepsının. fark- lılığımızı "Türk" kökenimiz ustune yo- ğunlaştırarak açıkJadıklannı gordum Or- ta Asyaldan gelmış bırnufiısun, eskı manç sıstemlenndekı ıkı ana temelın, Arap - Ortadoğu topiumJanndan aynldığı vurgu- landı Kadınınsaygınroluvegenelbır hoş- goru Bu ıkı ozellığın, Anadolu îslamına dam- gasını vurduğuna, benım de kuşkum yok Acımasız çollenn katı kurallanna kar- şılık, yemyeşü coğrafyalardan gelen in- sanlann çevrelerine bakış açüanndaki ge- nislikten \een engın guç olan Tann yı da korkudan çok. sevgı ve saygı duygulan ıle algılama yetenekJennden de söz edılebı- lır Boylece ortaya, üçünciı bir a\Tim da- ha çıkmışolur Ama bu y azıda asıl sozünu etmek ısıe- dığım. asıl iki ana etken var Yazarlanmız objektıflenm hep Lzak Asya'ya çevirdiler de \nadohı'mın antik içdokusunu gözardı ettfler bence. Bu,bir: Çunku Cumhunyet'ın yerleştırdığı yay- gın bıralışkanlık, dıkkatlen bepB OrtaAs- ya kokenimize" çekmıştır Bu topraklara Asya'run ıçlennden bır nufus akını olduğunu, herkes bılıyor Ama ış bununla bıter mı9 At sırunda. o kadar uzakiardan,nemiktar insantaşınır? 8 bın yıla uzanan bır zaman kesımı ıçınde bu topraklarda yaş,amış ve çevrelenne darn- galannı vurmuş topluluklar, neolacak9 Ta- nhın akışı ıçınde 4 büyiik dalganın (dik- kat gereidr: Nıifus çoğunluğu dalgası de- ğil, bir "enerjık ustunluk" söz konusu- dur), aJOnda kalan yerel ve dağmık uy- garüklar, sırası ıle artık tek bayrak alfın- da, Roma - Latın. Bızans - Grek, Selçuk - Turk ve Osmanlı - Turk devletlenrun va- tandaşı oldular. dillerini >eni egemenlere uydurdular,ama, eski kokenlerinin birçok izini de çok dogal olarak surdurduJer: Kenücnnın adını bıle çok az değiştirdi- len Kayzer'm şehn (Cesarea), Kaysen, kı- raz kentı "Kerasus", Gıresun, "Trape- zunt", Trabzon oldu Ama çoğunluk yer- h halk kaldı Bu kaynasmıs,fakat karma toplumdo- kusunun, epeyce uzaklardakı çollenn, ın- san alım-satımı. aıle kurallan, \e suçlu ce- zalandınlması gıbı ana konulannda. baş- ka uygulamalara gitmesi, kaçınılmazdı. Sozu bu bölum ıçın bağlayayım Tekeş- lılık kadının daha bır saygınlığı, köle tı- caretı gıbı konularda, Orta Asya oba'la- nndan daha fazia, Anadolu kentierinin birkaç bin yılhk kökenlerine ağırlık ver- memiz gerekiyor. • • • Anadolu (ya da onun de\ let adı ıle Os- manlı) tslamında. ikind ana etken,400 yıl boyunca kendi içine "sıstematık olarak" katnğı Hıristiyan etemanlar olgusudur. Hem de toplumun alt katmanlannda bı- rakmayıp, dev let yonetımıne çıkardığı su- rekJı bir aktarma söz konusudur. Her yıl Sırp, Hırvat, Arnavut başta olmak üzere, Bulgar, Yunan, Ermenı. yerleşımlenn- den, (karpuz seçer gibi göz'leme ve efle- me yöntemi ile) özenle "devşınlen" bir insan akırru. Anadolu'nun çogu en eskı, azı da Asya'nın ortalanndan gelmış "nû- fus dokusuna'' kafılmıştır Bunlann çoğu, çocuk yaşında ahnnuş. Çocuk-mocuk.' Bilimının arük ağırbk ver- diğj "genetik" olgusunu hesaba katmak zo- runda> ız Aynca, hepsının çocuk da olma- dıgı, yenı araştırmalarla ortaya çıkıyor Bır Sırp tanhçısının yaptığı (ve Turkçesı de yayımlanan) bılımsel ınceleme, unlü dev - let adamımız Sokuflu'nun, devşmldığın- de 19 yaşında, yanı kışılığı epeyce bıçım- lenmış, zıhın yapısı oluşmuş bır yetışkın olduğunu ortaya koydu Geidiği ocağı da belirteyim; Kiİisenin koro'su! Şimdi boyle bir insan' tipinin,dünya- nın neresinde olursa olsıın, geri kalan öm- ründe.birçok şe>ivetiştigi ortamın değer yargdan içindealgüamasu kaçuulmazdır. Bu kişi, eviet, Hınstıyan ınanç sıstemının (benım bu yaşımda hâlâ akıl erdıremedı- ğım) baba-oğul ruh-ül-Kudüs uçlemesı- nı, kılıç zoru ıle de olsa. bırakmak zorun- da kalır ve İsiamın güneş gibi parlayan,ev- rensel ve hem tüın acuna egemen hem de yaratbğı insanı kolla>-an ve gözetimi altın- da rurhıgunu da açıkça büdinniş olan tek Tann'jainancı nuru ile aydınlanmış olur. Ama izninizie. Dalmaçya'nın Italyan Ronesansı ıle ozenle ımar edılmış kent- lennden gelen, taşın dantel gıbı ışlendığı teraslarda, cennet bahçeJerinde dilberler- le ülfet ettikten sonra pa>itahta zorla ak- tanlan bu- deUkaolı, kansuıı ve kıdannı Dersaadet'te mecburen örter ama, banş yıllannda künsenin (çoluk-çocuk fark et- mijor) ulke içinde, kolunu-bacağıru da kestirtmez, yanı Onun için Osmanlı ya da Anadolu îslamında farkhlığı. birdevö- netici smıftald Huistivan kökeni ile açık- lamak zonındayız. " • • • Kabvonbence, üçüncii (ya da yeşıl coğ- rafyayı da sayarsak dorduncu) etken: Padişahın mutlak \etkisi. Osmanlıda- kı bu öğeyi (unsuru) hesaba katmak zo- rundaytz.Kendı keyfıne gore davranmak- ta tam ozgur sayılan baştakı kışıler, Tan- zimat'a kadar, muhurlennı donemlen us- tune basmışlardır Kımısı sofu, kımısı ay- yaş, kımısı kadm duşmanı, kımısı tam ter- sıne azılı zendost olmuşlar Fakat hepsi- nin ortak özelüği, tophımda ve devlette "tek tabanca" oluşlandır O tek taban- canın, hırsızlık olaylannda salkım- salkım adam astığı olmuştur Ama sadece orke- lendıklen ıçın1 Yoksa bırceza kuralı ola- rak Kuran'ın hırsızlara çızdığı ceza olan, el-kol kesme maddesını, tek bır kez bıle uygulatmamışlardı "Recm", yanı zına ışleyen bır kadının. boynuna kadartopra- ğa gomülup, sonra taşlanması cezasma da bırtek kez ızın vermışlerdır Ustelık bu- na fetva veren Şeyhulıslamı da daha son- ra uçurarak1 Hunkânn mutlakyetkisi, Şe>1ıülislam- lan da-postlan ve>aşamlan ile- kesin ola- rak kapsıyordu. Hıç kımse, neden dolayı bır kez bıle Hac'ca gıtmedıklennı sora- mıyor, böyle bır soru akıllara da gelmı- yordu Selım'lennbırnumaralısının (l.Seiim (\a\vz Suftan Sefim). ustelık Mısır'a ka- dar bazır gitmişken az ötedeld "Peygam- ber Kabnne" neden dolayi uğramadığı da hıçbır zaman gündeme gelmedı Onun ıçın Osmanlının "degişik bir lsUm" uy- gulamasmda ana etkenkr arasuıa, bir de "Padışahotontesı" etmenini(faktörünü) koymak zonındayız. • • • Gelelım, konunun "ince noktası"na Günfimüzde,saydıgun etmenknn son ild- siyok: Nufusumuz ve onun zıhın yapısı, "karma" nıtelıgını surduruyor Ve Su- udlardan yıne belırlı farklılık gostenyor Ama Osmanfa u\guiamalanna mıihrünü basan öbür iki etken, vuni her yıl Huisti- yan aktarması ve padişah otoritesi, arük söz konusu değiL O yüzden yaayı kestir- medenbaglayavım:Şeriatiste\enİeı-in,bu- nu Osmanlıdakı gıbı ılımlı bır kalıba dök- me şanslan yok. Bugün bunu hangigüç sağlayabüir? Ki- mirudiniveşerian "ayıklamak" yetkisiola- bilir? Din ve şeriat, bir bütündur ve ney- se o'dur. Cıddı hıç kımse, Kuran'ı burün kunımlan ve kurallan ıle uygulamak ge- rektığını soylemıyor Akıl, mantık. dev- let, toplum buna engel O halde çağa uyan ve uymayanlan, (ya da ışe gelen ve gelmeyenlen) kiın belirleyecek? Kitap, kimseye böyie bir yetld vermiyor. Qyk>- S€, Türkiye'nin nice acüardan ve dene- yûnlerden sonra ulaşnğı son düzKığii ko- rumak, yani inançlan gönullere bırakıp, devleti çağdaş hukukun ve ekonominin gereklerine göre "dızayn etmek", zorun- ludur ve bu, herkesin yarannadır. Evet. herkesın Hem tanhı bılmeyen, dını tam bılmeyen, aklı havada kendı bıl- gısızlenmızın hem de anlaşılan Turkı cumhunyetlenn el değmemış zengınlık- lennegırmek ıçın Turkıye'yı kullanmak, ama onu da "faizi vetsrail'i dışlamayacak olan ıhmh bir lslamacekereky^pmak" ge- reksınımı duvan uluslararası kapıtal çev- relennın. bılmesınde ve bellemesınde, herkes hesabına, sayısız yararlar var Bol- ge banşı ve dengelen ıle dunya banşı ıçın Hoşgörü-Boşgörü... ABDULKADİR PAKSOY Tanh og™ "Nedir hoşgoru denen şey.' İnsanlıgın en giızel yö- nu. Hepimız zayıflıklarla, yaruJgılaıia yoğruunuşuz; bırbuımizin kabahklannı karşıukh olarak hoşgore- Bm, doğanınjJk yasası budur" dıye soze başlar Vol- taire, hoşgoru (tol erance) ustune vazdıfı deneme- ye (1) Gerçekten, hoşgoru nedır 9 » Voltaıre'ın dedığı gıbı salt, bırbınmızın budalalık- lanna katlanma ıncelığı mıdır'' Hoşgoruyu ılkesız- lıkten ayıran nedır 9 Her şeyden once şunu kabul et- mek gerekır kı, hoşgoru, aklın yol gosterdığı bır sev- gı eylemıdır tnsan soyunun sürmesı, banş ıçınde ya- şaması ıçın vazgeçılmez bır uygarlık gereğıdır Doğal yaşam da hoşgoruyu oğutler ınsana "Rüz- gânn çamura baürdığriHr kamış, yambaşında başka bir yöne yatmış.komşu karruşa hiikajkar da *. lık şey, sen de benim yatüğnn vönde sürün. yoksa di- lekçesunar,senisokrurupvaktınruTi'dermi?"(2) Boy- le bır şeyı ancak, msanlıktan çıkan "insan" der Ama artık ınsandan başka bır şeydıro "Kendünancmıpay- laşmadıgı ıçin bir insana, kendi kardeşine zulmeden her adam kesinlikle bir canavardır"^) Hoşgoru, kendısını doğal olarak, bu canavarlıklann çoğaldığı zamanlarda duyumsatıyor Dınsellığın yükseldığı do- nemlerde "Dinin sulan kabarryor ve arkasında ba- taklıklar.suyu durgun golier bırakrv or; miücrJerdüs- manca birbirinden aynhyor, birbinru parçalamak is- tiyor™"(4) artık gunumuzde dınselhkle faşızm ıç ıçe geçtı "Şeriat = Yeşfl Faşizm" denılmesını yadsımı- yonız Dınsel orgutlenmeler, yonetıme gelınceye kadar masum gorunürler Ancak, yonetıme geldı'k- Jen.ve çrkı ellenaegeçırdıkten sonra canavariaşular. Canavarlıklannı yalnızca başka ınançlardan olan ın- sanlara karşı değıl, kendı ıçlennde de amıp gıbı bö- lunerek bırbırlenne karşı da gostenrler Hatta denı- lebılırkı, bırbırlenne yaptıklan zulum, oburlennden bın kat daha çoktur Dünyada hıçbır dının banş ve hoşgoruyu gerçekleştırdığı gorulmemıtır Voltaıre'ın de hakkmı teslım ettıgı Osmanlı'nın Hınstıyanlara ve Yahudılere gosterdığı "hoşgörü", gerçek anlam- da bır hoşgoru değıldı (Osmanirnın tam bır teokra- tık devlet olup olmadığı ayn bıryazımn konusudur) Osmanlı, Mûsluman olmayanlann yaşamasına ken- dılennden cızye (kelle vergısı) alarak 'ızın' venr Oysa, hoşgoru ayn şeydır, ızın vermek ayn şey "Hoşgörmek, yani inançlann ve fildrlerin ceşitHB- ğinekatUnmak, Calas'ın ve şovalye La Barre'ın ya- şadığı yüzyılda büyük bır ılerlemedır Ama, (bırada- mın Katolık ya da Protestan olmasma ızın vermek) başka şeydır, şu ınanca ya dafıkre bagianırken falaff: adamm 'bır hakkı' kullandığını onaylamak ba^ka şey "Duşunce ve ınanç ozgurluğunun bır 'insan hak- kı'' olarak kabul edılmesı, ancak çağımızda, ozgur duşuncenın dıne karşı mucadelesı sonucunda kaza- nılmıştır Bugun, butun tanhsel gerçeklığı ınkâreder- cesıne "tsfaunsal Duşunce" yaftası ıle ortaya çıkan mez- hep v e tankatlann demokrası hav anlığı, ancak tanh- sel bılınçten vokiun olanlan kandırabılır "Hoşgoru birerdemdir" (albert Bayet),"Birinsan hakkKÜr" Voltaıre). Ancak, ılkelenmıze de hoşgoru adına boşverecek kadar hoşgörulu olmamalı denm Boyle bır eylem hoşgoru değıl, olsa olsa "boşgörü" olur (1) Voltaıre, Felsefe Sozlüğü, Inhlap ve Aka y 1977 s 381 (2)Aymyapıt,s 392 (3) Aynıyapıt, s 384 (4) Nıetzsche ve insan, lonna Kuçuradı, Türh- ye Felsefe Kurumu y 1995, s 96 PENCERE Be••• Değışen bır şey var . Ruzgâr mı yon değıştırecek? Bayrak mı ye bır ruzgâr beklıyor?.. Beklentımız ne?.. Tumden mafya mı kesıleceğız? Hepten çetı ye mı donuşeceğız'? Yoksa ıkısının de kokune kıl rit suyu mu ekeceğız? . Bıçağın sırtını hangı bıle' taşından geçınyoruz'7 Dılımızın ucuna gelıp de soylenemeyen, gerç< ğe yakın, umuda sıcak... • Savaş bıtınce banş başlar... "Soğuk Savaş" brttı. Farkında mıyız'' Savaş artıklan supurulecek, pıslıklen, çurumuş luklen, kokuşmuşluklanylatanhın çoptenekesın atılacaktır. Savaştan çıkar sağlayanlann çanına ot tıkana cak, komünızm tıcaretınden kasalannı dolduruı gobeklennı şışırenlerın^onu gelecek, gızlı orgut lere sızıp devletın ıçıne yuvalanan çetebaşılan te mız/enecek, ozel sektörde mafyalaşıp kamu ku ruluşlannı yağmalayanların marıfetlen ortaya do kulecek, askerın gozunu boyayıp kara çarşaf v< kara cuppeyle sıvılı de karanlığa gommek ısteyer turbancıların ocağına ıncır ağacı dıkılecek, Sev amacı guden ayrılıkçılann canlarına okunacaktır.. 1923 Devrımı'nın 'Aydınlanma' surecınde Cum hunyetçılık, demokrasının onunu açacaktır. Savaş brtınce, banş başlar • Halk ıle ordu, el ele, çağdaş demokrasıyı ger- çekleştırmekte butunleşecek Halkla ordu hıçbır zaman karşı karşıya gelme- yecek Soğuk Savaş artığı polıtıkacılar, mafya ılışkıle- nyle pekışen yağmacılık surecınde, halktan kopuk partızanlığın saltanatını süremeyecekler Polıs ozel sektörde mafyanın, devlette çetenır aracı olmayacak. Sola duşmanlık, sosyalızme kın, sosyal demok- rasıye tepkı devletın kımlığını oluşturmayacak1 . Soğuk Savaş bıttı "Komunızmle mucadele edıyoruz" dıye halkı ve devleti soymak faslı bıtecek 1980'lerde "yukselen değerler"\n alçaldığı sü- reç yaşanacak • Hıç kımse şaşırmasın 1 Ne çete bır gunde kuruldu, ne mafya bırkaç ay- da boy atıp ozel sektörde palazlandı Uzun ve ka- ranlık yıllarda karşıdevnmcılerın tohumlayıp turet- tığı, orgutleyıp kurumlaştırdığı çetelenn ustune gunumuzde yurunuyor Yaşlı genç, kadın erkek, askersıvıl demeden, ay- n gayrı gozetmeden, tasada ve kıvançta ortak, in- san gıbı yaşamanın bılıncınde bırlık, Cumhunyet- çılıkte butunluk ve demokratık yaşamda oybıriı- ğıyle kararlı bır toplum ıçın yurek yureğe.. El ele... YAŞAMIN RENKLI YANLARI ILHAM
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle