Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 25 EKİM 1998 PAİ
10 PAZAR YAZILARI
Eşeğini öpen
adam olmakPablo, haberi duydugunda ne kadar
sevinmiştirkimbilir. Pablo, benim
1 988 yılında aynı işgal evini
pa> laştığım Latin Amerikalı
arkadaşlanmdan Şilili olanı.
Londra'nın güneyinde, yoksul
siyahlann çok olduğu Cambervvell
Green'in onlarca küçük sokagından
bin olan Vjgarace Grove'da üç katlı
bîr ışgal evinde yaşadık yıllarca.
Arjantinli, Bolivr
yalı, Kolombiyalı,
tspanyalı, Belçıkalı ve Türkiyeli bir
grup arkadaştık. Pablo, her an ülkesi
Şilı'ye döneceğine inandığından zor
koşuilar içinde olmasına rağmen
Ingiltere'de. kendisiyle aynı
koşullarda olan birçok insanın tersine,
iltica etmemiş, kaçak yaşamayı
seçmıştı. Dayanılması zor bir
yaşamdı onunkı. Biz tüm hane halkı,
Şili darbesinin heryıldönümünde Şili
Büyükelçiliği önunde yapılan
göstenlere giderdik. Eylemde günün
anlam ve öneminı belırten
konuşmaian zaman zaman Pablo
yapardı. Ailesinin bazı bireyleri faşist
Pinochet cuntasının baskısından
Avrupa'nın çeşitli
LONDRAülkelenne kaçarak
kurtulmuşlardı.
Örnegın, bir kere
Londra'ya bizi
ziyarete de gelen bir
kızkardeşi, siyası
sıgınmacı olarak.
üstelik Tiirk
sevgilisiyle birlikte — — « — — >
Paris'te yaşıyordu. Pablo, çok uzun
yıllar Şili'ye dönemedi. Vigarace
Grove sokağındaki evden yavaş yavaş
aynlıp Londra'nın başka yerlerine
dagılınca birbirimizden haber alamaz
olduk. Ispanyol kız arkadaşı Raquel
ile birlikte Ispanya'ya gittiginı
duydum. Bir Tiirk kızıyla evlenip
Türkiye'ye yerleşen ve hâlâ orada
yaşayan Belçikalı arkadaşım
Benoite'vla birlikte, 'mutlaka gör'
dedigım Istanbul'a gittigini de
sonradan ögrendim.
Faşist Pinochet'nin Londra'da
yakalandıgını ilk duydugumda aklıma
hemen Pablo geldi ister istemez.
Şili'nin içinde bulundugu durumun
mağdurlanndan biri olarak gördügüm
ilk Şilılı'ydi o. Ülkesinı terk eden
binlercesi olmasına ragmen benim
tanıdığım tek Şilili sürgün de oydu.
Yurdunda kalmış ailesinin diger
bireylermden körö haber ğeleceğt? r
^n
endişesiyle mektuplannı korka korka
açtıgını gördügüm ilk ve tek Şililî.
Faşist Pinochet'nin göz hapsine
alındıgı hastanenin önünde gösteri
yapan Şilililerle dayanışmaya
gidecegım. Bunu Pablo'ya duydugum
özlemden ötürü ve onunla birlikte
geçirdiğim günlerin anısına
yapacağım. Orada, aralannda ünlü
îngiliz devlet adamlannın adlannın
da yer aldigı Pinochet destekçilerinin
bir lıstesını hazırlamış göstericiler.
Gıtmışken o listeye eklemek üzere
bizden de bir ad verecegim.
MUSTAFA
KEıVlAL
ERDEMOL
Pinochet'ye haksızlık yapıldığını
yazan, drş kapinın dış mandalı bir
"Türk genel yayın yönetmeninden söz
edip adının o listeye eklenmesini
önereceğim. Iktidarı döneminde,
belirlenebilmiş cınayetleri üç bini
bulan faşiste "17yılda iilke
ekonomisini düze çıkarmış "
diyebilen. aynı faşistin ömrünün
sonuna kadar yargılanmama
garantisme ulaşmak için "Eğer kabul
etmezseniz tekrar gelirim" diyerek
şantajla elde ettigi dokunuimazlıgına
el sürüldügünü iddia eden yayın
yönetmeni/yazarın adını yanı,
İngiltere ve benzen ülkelerin iki
yüziülüğünü sanki bir tek kendisi
keşfermiş gibi ve bu iki yüzlülük
sanki ilk defa Pinochet için yapılmış
gibi düşünüp "Düşen adam dostu"
kesilen yazan Şilililer de tanısın
istiyorum. 'Büyük ihtilaki'(O Özal'ın
'ne pahasına olursa olsun, büvüme'
çabasına duyduğu hayranlıgın
etkısıyle olsa gerek, binlerce kişınin
katiline "Ülkesinin ekonomisini 17
yılda düze çıkardı" diyen bir densizin
adı bu lıstede olmamalı
mı?
lngiltere'nin bu tutumu,
çok iki yüzlüce de olsa
hayırlı ve olumlu bir iki
yüzlülükîür. Bilginize
sunuyorum; lngiltere'de
bazı resmı kurumlar, işe
eleman alırken eger beş
•^——•» kışiye ihtiyaç
duyuyorlarsa, bunlardan mutlaka
üçünün siyah olması koşulunu yerine
getirmekle yükümlüler. Buna pozjtif
aynmcıiık (positive discrimination)
deniyor. Bu, aynmcıiık gibi sevimsiz
bir olgunun bile olumlu anlamda
kullanılabildigıne örnektir.
lngiltere'nin iki yüzlülüğüne de böyle
bakılmalıdır. Ömürboyu
dokunulmazlık hakkma(!) şantajla
ulaşmış bir faşistin, muhaliflerine
hiçbir zaman uygulamadıgi adaletten
bir alacagı olabileceğine inanmak
kolay olmamalı. Şilili göstericilere
bir de fıkra anlatacagım. Insani
duygulannı ifade etmenin zamanını,
zeminini iyi seçemeyen, adı geçen
yayın yönetmeni ve benzeri
adamlann o fikradakı adamdan bir
farklan olmadığını. o adam gibi
insanlıklannı göstermek isterlerken
çeVrelerine rezil olduklanni( ^ ^ ' ^
•^Bdrrfi&egim. Affınıza sığınârâK *
anlatmama lütfen izın veriniz. Cinsel
açlıgı başlanna vurmuş iki arkadaş,
bulduklan eşekle ateşlerinı
söndürürlerken bıri işıni görürken,
arada bir hayvanı öpüp dururmuş.
Bunu gören diğeri hayretle sorrauş:
"Yahu, bu insan değil ki, ne diye
öpüyorsun?" Öbürü yaptığının
dogruluğundan gayet emin,
yanıtlamış arkadaşını: "Olsun, bcn
insanbğunı yapavım da.-"
Ben. bu fıkradaki ınsanlığı hiçbir
zaman anlamamıştım. Bakalım
Şilililer anlayacak mı?
Tayfundan FilipinleringüneyinietkisialtınaalanBabstayfunu
L u 2 o n b o l g e s j n i y l k t l g e ç t i jayrundan kaçmak için
uygun bir araç bulamayan Filipinlı köylü, çareyi mandasının sırtına bınıp kaçmakta
buldu. 121 kişinin yaşarrunı yitirdigi tayrunun etkısinin azalmaya başladığı belirtiliyor.
(Fotograf: REUTERS)
Bir sonbahar yazısı,
hafif efkârlı belki d<
Sonbahar belki de
mevsimlerin en güzelidir,
doganın renk gösterisine
efkârdan iki fırça eklenir.
Hangi yazdan kalan hangi
anıdır bilinmez, ama
insan her sonbahar
kesinkes bir kez daha
yaşlanır. Ozanlann bu
mevsimlerden en çok
etkilendikJeri bilinen bir
şey. Isveç edebiyatı da
bunun ömekleriyle dolu.
Ancak kim söyleyebilir
herhangi bir insanın bu
mevsimi daha az duyarlı
yaşamadıgını? Kim bilir
hangi kadının, hangi
akşamüstü bir ara yalnız
kalınca pencereden
sokaga baktıktan,
camdaki yağmur
damlalanyla baş başa
kaldıktan sonra gidip
birkaç dizeyi, eskımekten
yapraklannın ucu kalkmış
ve kenan kararmış
deftercige yazmadığını?
Ya da gençlige özgü
ölümsüz bir renkJe
yaşanan yaz aşkının
ansızın ekım yapraklan
gibi döküldügünü kimin
ne zaman görüp
görmedigini?
Sonbahar Isveç'e haber
bolluguyla geldi.
Seçimden yenik çıkan
parti, yine de en büyük
parti olduğu için görevini
sürdürüyor ve daha
solundaki partiyle
çevrecilerin takozunu
alarak azınlık hükümetini
kurdu. Sergiler
yeniliklerle dolu. Deli
Pedro, Gustav ID ve
Demirbaş Şarl'ı içeren ve
tarihsel resmin ortak
köşesine onlan yerleştiren
sergi, geçmişe doğru uzun
bir yolculuga çıkanyor
STOCKHOLM
GÜRHAN
UÇKAN
meraklılannı. Bender'den
Istanbul'a 1700'Iü yıllann
başlannda "İsveç Elçilik
Heyeti'nin Jkinci
Papaa"olarak giden Sven
AgrelTin bulundugu
yerleri gezen Marco Plüss
adJı fotoğrafçının sergisi
bu sonbaharda Isveçlileri
KonstantinepoTe
götürüyor. Sergide bu
adın kullanılması yanlış
anlaşılmasın. Amaç. bu
ad ile Osmanlılann çok
kültürlü bir kenti devralıp
korumuş oldugunu ve
dünyada benzeri
görülmemiş bir
özgürlügü etnik
gruplara tanıdıgını
göstermek.
Isveçliler bu sonbahar
yalnızca geçmişe
dönmüyorlar. Stockholm
metrosunda 'New York
Modeli' uygulayan polis,
onlan, günümüzün
gerçeklerinden fazla
kopmamaya yönelriyor.
'Sıftrtolerans' göstererek
6 hafta için metrolarda
asayişi 'berkemal'
yapmaya karar veren
yetkililer, bu süre dolunca
hangi Kemal'in asayişi
koruyacagı konusunda
herhangi bir söz
vermiyorlar. Aynı
zamanda, vagonlarda
düzenli olarak dolaşıp
'geceyi geçirecek bir dam
bulmak' içinpara
toplayan refah
toplumunun çagdaş
dilencileri de bu süre
içinde güç duruma
düşrüler. Sonbaharda
Stockholm'e, rengârenl
yapraklarla ve günü
gününe uymayan havay
birlikte gelecek olanlar
arasında 'bir avuç
Türkiye'de var.
Stockholm Film
Festivali'nde ülkemizi
bize, yönetmelerin
gözüyle üç film getirece
'Kasaba'/KanşıkPizza
ve 'Ağır Roman". Eskıde
vatandaş, videoculara
gider, Türk filmlerini
kiralardı. Özlem
gidermeye çalışırdık.
Uydu televizyon girdi,
bizim videocular öldü.
Şimdi artık gelirse böyle
geliyor sinemamız
buraya; aynen bir süre
önce •Hamam' ve
'Eşkıya' ile olduğu gibi.
lnsanlar sonbaharda
neden hüzünlenirler?
Neden durup şöyle bir
geçmişe bakarlar?
Günlük telaşlardan
kopup ortaya çıkan anlar
neden daha çok bu
me\ simi bulur?
Neden hep yanıtlanması
en güç sorular bu
zamanda sorulur? Yaşam
bir soru mudur her
sonbahar? Bana kalırsa
siz güzel insanlar,
sonbaharda doğanın tadını
çıkann ve uzun bir
yürüyüşten sonra
sevgilinizle,
sevdiklerinizle birkaç
kadeh' şarap için. Aklınıza
sonbahar efkârlısı bu
Kuzeyli gelirse bir kadehi
de onun için kaldınn.
Kesin çınlayacaktır
kulagı.
Fransa 'birlikte yaşamayı'başanyor
PARIS
MİŞEL
PERLMAN
Günler akıp giderken Başbakan Lionel
Jospin'ın siyasal ağırlıgı da gıderek
güçleniyor. Sosyalist başbakanı
eleştirenlerin sayısı da böylece artarken
bir ara İngiliz Başbakanı Tony Blair'i
göklere çıkaranlara karşı Fransız
hükümet başkanının eylemlerini
ızleyenler adamın şimdiki başansına
dikkat çekiyor. HalbuJci nasıl da
yüklenmışti Lionel Jospin'e azınlıktaki
sağ muhalefet. Jospin'in siyasal
kariyerini sürekli olarak izleyenler bu
yöneticinin nadıren tebessüm ettigine de
işaret etmekten geri kalmıyor.
Üstelik dışişleri ailesinden
gelme olmasına karşın.
Ote yandan, bugünkü başbakanın doğal
bir karizmadan yoksun oldugunu öne
sürenler. adamın zamanla daha esnek bir
tutum yönünde ilerlemış oldugu
görüşünü savunuyor. Jospin'ın kişiligini
peyderpey ınşa ettigi kanısındaki
yorumcular.-fcendisinin onca ytl, parfKv
içindeki "kavgalarda fikirlerini
çekinmeden savunduguna da işaret
ediyor.
Fransız Başbakanı Lionel Jospin iktidara
geldiğinde buna en fazla sevinenler sag
saflardaki jöneticilerle yanlılan
olmuştu. Öylesine öfkeliydi ki şu sag,
hmcını bir "üçüncö taraf aracıhğryla"
çıkarmayı tasarladı. Neymiş efendim?
tşte, buyrun size İngiltere Başbakanı,
Işçi Partisi'nin lideri Tony Blair... Varsa
yoksa Tony Blairî fşte böyle olmalıymış
sosyalizm. Yoksa, Fransa'daki rürden
degil. Tabiı şimdilerde biraz dil
-degiştirmediler değil.
Fakat şu sıralarda çeşıtli sağ pârtilerdela
"iç savaş" vaktiyle Sosyalist parti
içindeki karmaşayı anımsatmıyor değil.
"Çeşitli harekettere"karşı "çeşifli iç
müdahalder" genelde artık geride
kalmış durumda. Ve şu da dogmdur ki,
Jospin "soğukkanh tavnyla" büyük
devletlerin de dıkkatıni çekmiş oldu.
So! hükümetin ne denli başanlı olacağını
şimdiden tahmin etmek zor. Bu adama
kulak verin. Sormuşlar kendisine,
başbakanlıktan aynlırsa ne yapacak diye.
Derhal yanıtlamış: Asıl işim olan
dışişleri bakanlığına dönerim!
Endonezya Diktatörü Suharto'nun Kanada serüvenleriEndonezya Diktatörü Suharto,
IMF Dırektörü Michel
Camdessus'un bir sömürge subayı
edasıyla dayattığı reçeteyi
imzalamadan ve istifasından önce,
batı Kanada'da Vancouver
kentinde toplanan Asya-Pasifık
Ekonomik Konferansı'na gelmişti.
Kanada toprağına ayak basar
basmaz, Kanadalı üniversite
gençlerinin protesto hedefi olan
Suharto, ev sahibi Başbakan Juan
Chretienden, "oğrencilerin
kabına bakmasını" istedi ama,
demokratik bir ülke olan
Kanada'da, toplanma ve protesto
özgürlügünü kısabilecek bir
babayığit düşünülemeyeceğinden,
Suharto'ya. kjsaca "miimkün
olanı yapanz" yanıtı verildi.
British Columbia Üniversitesi'nin
kampusunda yapılan konferansın
çevresini saran ögrenciler,
"kı\Tma diktatör defoJ"
temposuyla yeri gögü inletirken.
ellerinde ruttukJan yaftalarda,
ev sahibi Kanada başbakanını,
"dJktatörün paspası" yazılanyla
kınıyorlardı. Protestonun yiizlerce
ağızdan yankılanan sesı, konferans
salonuna ulaştığ] sırada,
Kanada"da daha önce hiçbir
protesto gösterisınde izlenmeyen
bir polis işgüzarlığı başladı.
ellerindeki megafonlarla. tümüyle
yasal protesto hakkını kullanan
oğrencilerin dagılmasını isteyen
polis. kendisinin, yasalan
çigneyen bu gırişiminin ardından,
oğrencilerin ve olayı izleyen
gazetecilerle tele\ izyonculann
yüzlerine, biberli sprey sıkmaya
başladı. Polislerin dagılmamakta
direnen öğrencilerle olan
çekişmesi sırasında, özellikle
çavuş rütbeli iri kıyım bir polis
amiri, daha sonra olayı TV'lerden
izleyen Kanada'ya şok geçirten bir
pervasızlık içinde. kameralan
tutan televizyonculan da
hedefledi. Kanada'da bir polisin
herhangi bir yurttaşı dövmesi, ona
el kaldjrması, "saldın" tanımına
giren bir suç olduğu için, diktatör
Suharto'yu banşçıl bir havada
yasa! olarak protesto eden
oğrencilerin geçici olarak kör eden
biberli spreyle yerlere yuvarlanışı,
tüm Kanada'yı adeta galeyana
getirdi.
Kamuoyu, basın ve televizyonJar,
olaym tepesindekj baş sorumlunun
kim oldugunu, polise yasal bir
protesto gösterisini biberli spreyle
etkisızleştirme buyrugunu kimin
verdiğini ısrarla sormaya başladı.
Bu arada Vancouver'deki
konferansın bitiminde, biberli
sprey olaymın hesabını soran
medya, başbakanın "biber, biber
mi dediniz. ben onu yemeğüne
serperim" diye olayı hafıfe
almasıyla bardağın taştığı belli
oldu. Tam bu anda, Kanada'nın
"kesinlikk bağunstz" devlet
TORONTO
ENGtN
AŞKIN
televizyonu CBC, polise verilen
biberli saldın emrinin
kaynaklandığı yerin,
başbakanlık ofisi oldugunu ortaya
koyan belgeleri yayınlayıverdi.
Başbakan Chretien, olayın
tepesindeki baş sorumlu olduğu
ıddiasını, mecliste patlak
veren fırtınalı oturumda
yadsıdıysa da, CBC televizyonu.
yeni belgeler bularak. Kanada'da
son günlerde bunalıma dönüşen
biberli sprey emrinin başbakanlık
ofısinden kaynaklandığını ifşa
ediyordu. Anayasa geregi, hiçbir
hükümet görevlisi, hiçbir
politikacı polise etki ya da baskı
yapma hakkına sahip degildi. Ne
başbakan ne de herhangi bir
bakan. polise. "şuntı yap, bunu
yap" diyemezdi. Bagımsız Kanada
polisi. saptanmış yasalar ve
kurallar dogrultusunda ve kendi
amirlerinin buyruguyla
da\Tanmak sorumlulugundaydı.
Vancouver'deki protesto
mitinginde. biberli sprey
püskürten ve yasal bir toplantıyı
dağıtan polis örgütü, yakında
toplanacak özel bir soruşrurma
kuruluna hesap verecek.
"Polis Örgütüne YöneKk
Şötâyetler Kuruhı" bagımsız
hukukçulann denetiminde, tüm
aynntılan saptarken, Kanada
Başbakanı Jean Chretien'i ve
yakın danışmanlannı da tanık
olarak oturumlanna çagırmaya
hazırlanıyor. Işgüzar
polislerin de hesap vereceğı
soruşrurma, konunun TV'lerden
günü gününe izlenecegi bir olay
olarak
merakla bekleniyor. Kimi zaman
aylarca süren bu tür soruşturmalar,
kurul başkanının sunacağı bir
raporla, tüm sorumlulann kim
oldugunu belirleme amacını
güdüyor. Raporun bir başka temel
ilkesi, uygulamayla görevli
hükümete. sorumlulan, verilecek
cezalan ve geleceksel önlemleri de
önermekle bağlamlı.
Parlamentoda günlerdir süren
tartışmaJarda. başbakana ter
döktüren muhalefet parfılerinin
yanı sıra. medyanın tüm kollan,
başyazılar ve gazeteye mektup
yollayan yurttaşlar, ateş
püskürüyorlar polise ve
başbakana. Herkesin sorduğu soru
şu: "Polis, yasal bir protesto
hakkını neden engelledi ve neden
biberli spre>Y
püskürttü?"... Asyalı
diktatör Suharto'nun Kanada'yı
kanştıran ziyaretiyle ilgili
soruşrurma, gerçek bir
demokraside. "resmi görevlilerin
kamuya hesap verme
sorumluluğunda oldugunu"
kanıtlayadursun, protestocu
ögrenci liderleri, hem başbakan
Chretien'i hem de polis örgütünü
mahkemeye verdi.
Polisi ve başbakanı anayasayı
çiğnemekle suçlayan oğrencilerin
davasında, şimdilik oranı
açıkJanmamış çok büyük para
tazminatı isteniyor. Aıalannda
Kanada'nın da yer aldığı
"Asya Pasifik lÜusiararası
Ekonomik AnJaşması"na şiddetle
karşı çıkan Kanadalı öğrenci
liderleri, bölgedeki insan haklan
ihlallerini öteden beri güncel
gündemde futuyor. Endonezya
diktasının "Doğu Timor"
adasındaki kıyım ve baskısını
eleştıren ögrenciler, Tayvan'la Çin
Halk Cumhuriyeti 'ni de sürekli
kınıyorlar.
ADALARİCRA MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN GAYRİMENKUL AÇK ARITIRMA SATIŞ İLAMDIR
Sayı: 1998/54 Tal. Talımat gereğı ıpotek borcundan dolayı müdürlüğümüzce açık artrınna suretiyle satılacak olan:
1- TAŞINMAZLARIN TAPU KAYDI VE ÇAP LTGLfLAMASI Dosya içerisinde bulunan Adalar Tapu Sicil Müdürlüğü'nün 27.7.1998 gün ve 702 sayılı tapu kayıtlannda: A. i - kanbul. Adalar. Heybdiada Merkez Mahallesi 5 pafta, 26 ada, 8 parsel sayılı 237.50 m2 miktarlı arsanın tamamı. Bu
gaynmenkulün 18'48 hissesı üzerinde ıntıfa hakkı mevcut olup. ıntıfa hakkı ile yükümlü olarak satışa arzedilmektedir. A.2- Istanbul. Adalar, Heybelıada Merkez Mahallesi 12 pafta, 60ada, 53 parsel sayılı 379m2 miktarlı bahçeli kâgır apartmanın tamamı. A.3- Istanbul, Adalar, Heybeliada Merkez
Mahallesi 10 pafta. 49 ada. 11 parsel sayılı 89.50 m2 miktarh bahçelı ahsap evin tamamı.
2-TAŞINMAZLAREV tMAR DURUMU Dosya içerisinde bulunan 25.02.1998 gün ve 98/146 sayılı Adalar Belediyesi îmar ve Planlama Müdürlügü'nün yazılannda söz konusu bütün parsellerin 1994 tarih ve 1 /500 ölçekli koruma amaçlı nâzım imar planında iskân sahasında kaldıklan, 1 /1000 öl-
çekli koruma amaçlı uygulama imar planlanmn tasdikıne kadar K.B.lst. III nolu K. ve TVKK.nun 26.10.1995 gün ve 7697 sayılı karannın D bendine göre 05.01.1995 gün ve 7221 sayılı karann D.5"inci maddesi ile D.5.1.1995 gün ve 7221 sayılı karanmızın 5. maddesi ile beledıyeden istenen ve ilgi-
lı parsellenn aynı kararda tanımlanan geçış dönemi imar koşullanna ılişkin bilgileri içeren belgelerin ekınde, projeden önce yapılacak binaya ait aynntılı vaziyet planlanmn kurula sunularak kurulca onandıktan sonra belediyesince, talep edildiginde uygulama projelerinın tasdık ve ruhsatlannın veri-
lebıleceğı bildinlmektedir.
3- TAŞDVMAZLARIN HALİHAZIR DURUMU VE EVSAF11 - Heybelıada, 5 pafta, 26 ada, 8 parsel sayılı ve 237.50 m2 miktanndaki arsa, Heybeliada çarşı içinde denıze cepheli, Işgüzar sokak ile Ayyıldız caddesinin kesiştigı mevkıde olup, ıskeleye ıkı dakika mesafede ve çarşmın içerisindedır.
Çarşının deniz tarafında bulunan cephesınde denız otobüsleri iskelesi vardır. Arsanın güneyinde üç katlı bina, kuzeyinde Işgüzar sokak, kuzeydogusunda denize bakan merkezı yerindedir. Jmar durumu vardır. Bu taşmmazın 18/48 hissesı üzennde mtifa hakkı mevcut olup, üzenndekı intıfa hakkı ile
yükümlü olarak satışa arz edilecektir. 2- Heybelıada, 12 pafta. 60 ada, 53 parsel sayılı, 379 m2 miktarlı arsa üzerinde kurulu bahçeli kargır apartman vasnndakı taşmmaz, düz bir konumda olup, üzerinde zeminde üç normal kattan (zeminle birlikte dört kat) oluşan sekız daıre mevcuttur. Bına kagir ve
ıkincı sınıf malzeme \e ışçılikle ınşa edılmıştir. Bu taşmmaz Heybelıada. Heybelimeydan sokak, no: 16 kapı sayıhdır. Binada her katta iki daıre mevcut olup. her daıre salon, salomanje, bir oda, antre, mutfak, banyo ve WC'den ibaret olup, mutfak tezgâh aralan ve banyo ve WC tavana kadar fayans,
dığer alanlar plastık boyadır. Bütün dairelerin tavanlan ve tabanlan da plastık boyadır. Binada bulunan dairelerin iç ve dış dogramalan ahşap ve yağlı boyadır. 3- Heybelıada, 10 pafta, 49 nolu 11 parsel sayılı ve 89.50 m2 miktannda ve tapuda bahçeli, ahşap ev vasfında bulnan bına yıkılarak yenne ye-
nıden alt katla zemin kat bırbinne bağlı dubleks ve bınncı katla çatı katı bırbırine bağlı iki dubleks daireden ibarettir. Alt kat dubleks daıre. bodı-umda bir oda, bir salon. banyo VVC. zemın kat kısmında bir oda, bir salon, mutfak ve WC ve banyodan ıbarettir. Ikincı daıre ıse bınncı katta bir oda, bir sa-
lon. WC, banyo ve çatıda kapalı terastan ibarettır. Bınanın su ve elektrifi mevcuttur. Taşınmazın Heybelıada plajına giden Reha Şehıtlen caddesinden aynlan Nevıcat sokakta. caddeden 70-80 metre dikçe biryerdedir. Çarşı ve vapur iskelesi ve denız otobüsleri ıskelesine tahmınen beş dakika mesafe-
de bulunmaktadır.
4- TAŞÜVMAZLARIN KTYMETLERtvtV TAKDtRİ 1 - Heybelıada 5 pafta, 26 ada 8 parsel sayılı ve 237.50 m2 miktarlı arsanın tamamına 180.000.00.000.- TL (yüz seksen milyar Türk Lirası), 2- Heybelıada 12 pafta, 60 ada, 53 parsel sayılı 379 m2 miktanndaki dört kat ve sekiz daireden ibaret
kargır bınanın tamamına 210.000.000.000.- TL (ıkı yü zon mılvar Türk Lirası), 3- Heybeliada 10 pafta, 49 ada, 11 parsel sayılı 89.50 m2 miktanndaki iki dubleks daireden oluşan eskı eser bınanm tamamına 60.000.000.000.- (altmış milyar Türk Lirası) takdir edılmişrir.
ARTTIRMAZ.4MAMVEYERl:5pafta,26ada. 8parsel sayılı gayrimenkul 01.12.1998günü saat 13.00-13.20,12 pafta, 60ada, 53 parsel sayılı gayrimenkul 01.12 1998 günü saat 13.40-14.00, lOpafta, 49ada. 11 parsel sayrlı gayrimenkul 01.12.1998 günüsaat 14.15-14.35 l-BinncisatışOl.12.1998
günü ve yukanda belırtilen saatlerde Adalar lcra Müdürlüğü'nde açıİc arttırma suretiyle yapılacaktır. Bu arttırmada tahmin edilen kıymetin yüzde 75'inı ve rüçhanlı alacakhlann alacaklan mecmuunu satış ve paylaştırma masraflannı geçmek şartı ile ihale olunur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa en
çok arttıranın taahhüdü baki kalmak kaydıyla 11.12.1998 günü Adalar lcra Müdürlügü'nde aynı yer v e saatte ikinci arttırmaya çıkanlacaktır. Bu arttırmada da rüçhanlı alacaklann alacağını, satış ve paylaştırma masraflan ile muhammen değenn yüzde 40'mı geçmesı şartı ile en çok arttırana ihale olu-
nur. 2- Arttırmaya ıştırak edeceklerin. tahmin edilen kıymetin yüzde 20'si nıspettnde pey akçesi veya bu miktar kadar milli bir bankanın temınat mektubunu vermelen lazımdır. Satış peşm para iledir. Alıcı istediğinde 20 günü geçmemek üzere mehil verilebilir. ihale pulu. tapu harç ve masraflan ile
KDV alıcî müşteriye aıttir. Birikmış vergıler satış bedelinden ödenir. 3- tpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgılilerin (ilgılıler tabmne ırtifak hakkı sahıplen de dahıldır.) bu gaynmenkul üzenndekı haklannı hususiyle faız ve masrafa daır olan ıddıalannı dayanağı belgelerle on beş gün içinde memurluğu-
muza bıldırmelen lazımdır. Aksı halde haklan tapu sıcilı ile sabıt olmadıkça paylaşmadan hanç bırakılacaklardır. 4- Satış bedelı hemen veya venlen mühlet içinde ödenmezse lcra ve Iflas Kanunu'nun 133. maddesi gereğine ihale feshedılir. Ikı ihale arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve aynca te-
merrüt faızınden alıcı ve kefılleri müteselsilen mesul tutulacak ve hiçbir hükme hacet kalmadan kendilerinden icra memuriugumuzca tahsil edilecektir. 5-§artname, ılan tarihınden ıtibaren herkesin görebılmesı ıçın lcra Memerluğu'muzda açık olup masrafı verildiği takdırde isteyen alıcıya bir önıegi
göndenlebilır. 6- Satışa ıştırak edenlenn şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacaklan, başkaca bilgi almak isteyenlenn 1998/54 talımat sayılı dosva numarasıyla lcra Memurlugu'muza başvurmalan ılan olunur. 16.10.1998 Basın: 50198