18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 25 EKİM 1998 PAİ 10 PAZAR YAZILARI Eşeğini öpen adam olmakPablo, haberi duydugunda ne kadar sevinmiştirkimbilir. Pablo, benim 1 988 yılında aynı işgal evini pa> laştığım Latin Amerikalı arkadaşlanmdan Şilili olanı. Londra'nın güneyinde, yoksul siyahlann çok olduğu Cambervvell Green'in onlarca küçük sokagından bin olan Vjgarace Grove'da üç katlı bîr ışgal evinde yaşadık yıllarca. Arjantinli, Bolivr yalı, Kolombiyalı, tspanyalı, Belçıkalı ve Türkiyeli bir grup arkadaştık. Pablo, her an ülkesi Şilı'ye döneceğine inandığından zor koşuilar içinde olmasına rağmen Ingiltere'de. kendisiyle aynı koşullarda olan birçok insanın tersine, iltica etmemiş, kaçak yaşamayı seçmıştı. Dayanılması zor bir yaşamdı onunkı. Biz tüm hane halkı, Şili darbesinin heryıldönümünde Şili Büyükelçiliği önunde yapılan göstenlere giderdik. Eylemde günün anlam ve öneminı belırten konuşmaian zaman zaman Pablo yapardı. Ailesinin bazı bireyleri faşist Pinochet cuntasının baskısından Avrupa'nın çeşitli LONDRAülkelenne kaçarak kurtulmuşlardı. Örnegın, bir kere Londra'ya bizi ziyarete de gelen bir kızkardeşi, siyası sıgınmacı olarak. üstelik Tiirk sevgilisiyle birlikte — — « — — > Paris'te yaşıyordu. Pablo, çok uzun yıllar Şili'ye dönemedi. Vigarace Grove sokağındaki evden yavaş yavaş aynlıp Londra'nın başka yerlerine dagılınca birbirimizden haber alamaz olduk. Ispanyol kız arkadaşı Raquel ile birlikte Ispanya'ya gittiginı duydum. Bir Tiirk kızıyla evlenip Türkiye'ye yerleşen ve hâlâ orada yaşayan Belçikalı arkadaşım Benoite'vla birlikte, 'mutlaka gör' dedigım Istanbul'a gittigini de sonradan ögrendim. Faşist Pinochet'nin Londra'da yakalandıgını ilk duydugumda aklıma hemen Pablo geldi ister istemez. Şili'nin içinde bulundugu durumun mağdurlanndan biri olarak gördügüm ilk Şilılı'ydi o. Ülkesinı terk eden binlercesi olmasına ragmen benim tanıdığım tek Şilili sürgün de oydu. Yurdunda kalmış ailesinin diger bireylermden körö haber ğeleceğt? r ^n endişesiyle mektuplannı korka korka açtıgını gördügüm ilk ve tek Şililî. Faşist Pinochet'nin göz hapsine alındıgı hastanenin önünde gösteri yapan Şilililerle dayanışmaya gidecegım. Bunu Pablo'ya duydugum özlemden ötürü ve onunla birlikte geçirdiğim günlerin anısına yapacağım. Orada, aralannda ünlü îngiliz devlet adamlannın adlannın da yer aldigı Pinochet destekçilerinin bir lıstesını hazırlamış göstericiler. Gıtmışken o listeye eklemek üzere bizden de bir ad verecegim. MUSTAFA KEıVlAL ERDEMOL Pinochet'ye haksızlık yapıldığını yazan, drş kapinın dış mandalı bir "Türk genel yayın yönetmeninden söz edip adının o listeye eklenmesini önereceğim. Iktidarı döneminde, belirlenebilmiş cınayetleri üç bini bulan faşiste "17yılda iilke ekonomisini düze çıkarmış " diyebilen. aynı faşistin ömrünün sonuna kadar yargılanmama garantisme ulaşmak için "Eğer kabul etmezseniz tekrar gelirim" diyerek şantajla elde ettigi dokunuimazlıgına el sürüldügünü iddia eden yayın yönetmeni/yazarın adını yanı, İngiltere ve benzen ülkelerin iki yüziülüğünü sanki bir tek kendisi keşfermiş gibi ve bu iki yüzlülük sanki ilk defa Pinochet için yapılmış gibi düşünüp "Düşen adam dostu" kesilen yazan Şilililer de tanısın istiyorum. 'Büyük ihtilaki'(O Özal'ın 'ne pahasına olursa olsun, büvüme' çabasına duyduğu hayranlıgın etkısıyle olsa gerek, binlerce kişınin katiline "Ülkesinin ekonomisini 17 yılda düze çıkardı" diyen bir densizin adı bu lıstede olmamalı mı? lngiltere'nin bu tutumu, çok iki yüzlüce de olsa hayırlı ve olumlu bir iki yüzlülükîür. Bilginize sunuyorum; lngiltere'de bazı resmı kurumlar, işe eleman alırken eger beş •^——•» kışiye ihtiyaç duyuyorlarsa, bunlardan mutlaka üçünün siyah olması koşulunu yerine getirmekle yükümlüler. Buna pozjtif aynmcıiık (positive discrimination) deniyor. Bu, aynmcıiık gibi sevimsiz bir olgunun bile olumlu anlamda kullanılabildigıne örnektir. lngiltere'nin iki yüzlülüğüne de böyle bakılmalıdır. Ömürboyu dokunulmazlık hakkma(!) şantajla ulaşmış bir faşistin, muhaliflerine hiçbir zaman uygulamadıgi adaletten bir alacagı olabileceğine inanmak kolay olmamalı. Şilili göstericilere bir de fıkra anlatacagım. Insani duygulannı ifade etmenin zamanını, zeminini iyi seçemeyen, adı geçen yayın yönetmeni ve benzeri adamlann o fikradakı adamdan bir farklan olmadığını. o adam gibi insanlıklannı göstermek isterlerken çeVrelerine rezil olduklanni( ^ ^ ' ^ •^Bdrrfi&egim. Affınıza sığınârâK * anlatmama lütfen izın veriniz. Cinsel açlıgı başlanna vurmuş iki arkadaş, bulduklan eşekle ateşlerinı söndürürlerken bıri işıni görürken, arada bir hayvanı öpüp dururmuş. Bunu gören diğeri hayretle sorrauş: "Yahu, bu insan değil ki, ne diye öpüyorsun?" Öbürü yaptığının dogruluğundan gayet emin, yanıtlamış arkadaşını: "Olsun, bcn insanbğunı yapavım da.-" Ben. bu fıkradaki ınsanlığı hiçbir zaman anlamamıştım. Bakalım Şilililer anlayacak mı? Tayfundan FilipinleringüneyinietkisialtınaalanBabstayfunu L u 2 o n b o l g e s j n i y l k t l g e ç t i jayrundan kaçmak için uygun bir araç bulamayan Filipinlı köylü, çareyi mandasının sırtına bınıp kaçmakta buldu. 121 kişinin yaşarrunı yitirdigi tayrunun etkısinin azalmaya başladığı belirtiliyor. (Fotograf: REUTERS) Bir sonbahar yazısı, hafif efkârlı belki d< Sonbahar belki de mevsimlerin en güzelidir, doganın renk gösterisine efkârdan iki fırça eklenir. Hangi yazdan kalan hangi anıdır bilinmez, ama insan her sonbahar kesinkes bir kez daha yaşlanır. Ozanlann bu mevsimlerden en çok etkilendikJeri bilinen bir şey. Isveç edebiyatı da bunun ömekleriyle dolu. Ancak kim söyleyebilir herhangi bir insanın bu mevsimi daha az duyarlı yaşamadıgını? Kim bilir hangi kadının, hangi akşamüstü bir ara yalnız kalınca pencereden sokaga baktıktan, camdaki yağmur damlalanyla baş başa kaldıktan sonra gidip birkaç dizeyi, eskımekten yapraklannın ucu kalkmış ve kenan kararmış deftercige yazmadığını? Ya da gençlige özgü ölümsüz bir renkJe yaşanan yaz aşkının ansızın ekım yapraklan gibi döküldügünü kimin ne zaman görüp görmedigini? Sonbahar Isveç'e haber bolluguyla geldi. Seçimden yenik çıkan parti, yine de en büyük parti olduğu için görevini sürdürüyor ve daha solundaki partiyle çevrecilerin takozunu alarak azınlık hükümetini kurdu. Sergiler yeniliklerle dolu. Deli Pedro, Gustav ID ve Demirbaş Şarl'ı içeren ve tarihsel resmin ortak köşesine onlan yerleştiren sergi, geçmişe doğru uzun bir yolculuga çıkanyor STOCKHOLM GÜRHAN UÇKAN meraklılannı. Bender'den Istanbul'a 1700'Iü yıllann başlannda "İsveç Elçilik Heyeti'nin Jkinci Papaa"olarak giden Sven AgrelTin bulundugu yerleri gezen Marco Plüss adJı fotoğrafçının sergisi bu sonbaharda Isveçlileri KonstantinepoTe götürüyor. Sergide bu adın kullanılması yanlış anlaşılmasın. Amaç. bu ad ile Osmanlılann çok kültürlü bir kenti devralıp korumuş oldugunu ve dünyada benzeri görülmemiş bir özgürlügü etnik gruplara tanıdıgını göstermek. Isveçliler bu sonbahar yalnızca geçmişe dönmüyorlar. Stockholm metrosunda 'New York Modeli' uygulayan polis, onlan, günümüzün gerçeklerinden fazla kopmamaya yönelriyor. 'Sıftrtolerans' göstererek 6 hafta için metrolarda asayişi 'berkemal' yapmaya karar veren yetkililer, bu süre dolunca hangi Kemal'in asayişi koruyacagı konusunda herhangi bir söz vermiyorlar. Aynı zamanda, vagonlarda düzenli olarak dolaşıp 'geceyi geçirecek bir dam bulmak' içinpara toplayan refah toplumunun çagdaş dilencileri de bu süre içinde güç duruma düşrüler. Sonbaharda Stockholm'e, rengârenl yapraklarla ve günü gününe uymayan havay birlikte gelecek olanlar arasında 'bir avuç Türkiye'de var. Stockholm Film Festivali'nde ülkemizi bize, yönetmelerin gözüyle üç film getirece 'Kasaba'/KanşıkPizza ve 'Ağır Roman". Eskıde vatandaş, videoculara gider, Türk filmlerini kiralardı. Özlem gidermeye çalışırdık. Uydu televizyon girdi, bizim videocular öldü. Şimdi artık gelirse böyle geliyor sinemamız buraya; aynen bir süre önce •Hamam' ve 'Eşkıya' ile olduğu gibi. lnsanlar sonbaharda neden hüzünlenirler? Neden durup şöyle bir geçmişe bakarlar? Günlük telaşlardan kopup ortaya çıkan anlar neden daha çok bu me\ simi bulur? Neden hep yanıtlanması en güç sorular bu zamanda sorulur? Yaşam bir soru mudur her sonbahar? Bana kalırsa siz güzel insanlar, sonbaharda doğanın tadını çıkann ve uzun bir yürüyüşten sonra sevgilinizle, sevdiklerinizle birkaç kadeh' şarap için. Aklınıza sonbahar efkârlısı bu Kuzeyli gelirse bir kadehi de onun için kaldınn. Kesin çınlayacaktır kulagı. Fransa 'birlikte yaşamayı'başanyor PARIS MİŞEL PERLMAN Günler akıp giderken Başbakan Lionel Jospin'ın siyasal ağırlıgı da gıderek güçleniyor. Sosyalist başbakanı eleştirenlerin sayısı da böylece artarken bir ara İngiliz Başbakanı Tony Blair'i göklere çıkaranlara karşı Fransız hükümet başkanının eylemlerini ızleyenler adamın şimdiki başansına dikkat çekiyor. HalbuJci nasıl da yüklenmışti Lionel Jospin'e azınlıktaki sağ muhalefet. Jospin'in siyasal kariyerini sürekli olarak izleyenler bu yöneticinin nadıren tebessüm ettigine de işaret etmekten geri kalmıyor. Üstelik dışişleri ailesinden gelme olmasına karşın. Ote yandan, bugünkü başbakanın doğal bir karizmadan yoksun oldugunu öne sürenler. adamın zamanla daha esnek bir tutum yönünde ilerlemış oldugu görüşünü savunuyor. Jospin'ın kişiligini peyderpey ınşa ettigi kanısındaki yorumcular.-fcendisinin onca ytl, parfKv içindeki "kavgalarda fikirlerini çekinmeden savunduguna da işaret ediyor. Fransız Başbakanı Lionel Jospin iktidara geldiğinde buna en fazla sevinenler sag saflardaki jöneticilerle yanlılan olmuştu. Öylesine öfkeliydi ki şu sag, hmcını bir "üçüncö taraf aracıhğryla" çıkarmayı tasarladı. Neymiş efendim? tşte, buyrun size İngiltere Başbakanı, Işçi Partisi'nin lideri Tony Blair... Varsa yoksa Tony Blairî fşte böyle olmalıymış sosyalizm. Yoksa, Fransa'daki rürden degil. Tabiı şimdilerde biraz dil -degiştirmediler değil. Fakat şu sıralarda çeşıtli sağ pârtilerdela "iç savaş" vaktiyle Sosyalist parti içindeki karmaşayı anımsatmıyor değil. "Çeşitli harekettere"karşı "çeşifli iç müdahalder" genelde artık geride kalmış durumda. Ve şu da dogmdur ki, Jospin "soğukkanh tavnyla" büyük devletlerin de dıkkatıni çekmiş oldu. So! hükümetin ne denli başanlı olacağını şimdiden tahmin etmek zor. Bu adama kulak verin. Sormuşlar kendisine, başbakanlıktan aynlırsa ne yapacak diye. Derhal yanıtlamış: Asıl işim olan dışişleri bakanlığına dönerim! Endonezya Diktatörü Suharto'nun Kanada serüvenleriEndonezya Diktatörü Suharto, IMF Dırektörü Michel Camdessus'un bir sömürge subayı edasıyla dayattığı reçeteyi imzalamadan ve istifasından önce, batı Kanada'da Vancouver kentinde toplanan Asya-Pasifık Ekonomik Konferansı'na gelmişti. Kanada toprağına ayak basar basmaz, Kanadalı üniversite gençlerinin protesto hedefi olan Suharto, ev sahibi Başbakan Juan Chretienden, "oğrencilerin kabına bakmasını" istedi ama, demokratik bir ülke olan Kanada'da, toplanma ve protesto özgürlügünü kısabilecek bir babayığit düşünülemeyeceğinden, Suharto'ya. kjsaca "miimkün olanı yapanz" yanıtı verildi. British Columbia Üniversitesi'nin kampusunda yapılan konferansın çevresini saran ögrenciler, "kı\Tma diktatör defoJ" temposuyla yeri gögü inletirken. ellerinde ruttukJan yaftalarda, ev sahibi Kanada başbakanını, "dJktatörün paspası" yazılanyla kınıyorlardı. Protestonun yiizlerce ağızdan yankılanan sesı, konferans salonuna ulaştığ] sırada, Kanada"da daha önce hiçbir protesto gösterisınde izlenmeyen bir polis işgüzarlığı başladı. ellerindeki megafonlarla. tümüyle yasal protesto hakkını kullanan oğrencilerin dagılmasını isteyen polis. kendisinin, yasalan çigneyen bu gırişiminin ardından, oğrencilerin ve olayı izleyen gazetecilerle tele\ izyonculann yüzlerine, biberli sprey sıkmaya başladı. Polislerin dagılmamakta direnen öğrencilerle olan çekişmesi sırasında, özellikle çavuş rütbeli iri kıyım bir polis amiri, daha sonra olayı TV'lerden izleyen Kanada'ya şok geçirten bir pervasızlık içinde. kameralan tutan televizyonculan da hedefledi. Kanada'da bir polisin herhangi bir yurttaşı dövmesi, ona el kaldjrması, "saldın" tanımına giren bir suç olduğu için, diktatör Suharto'yu banşçıl bir havada yasa! olarak protesto eden oğrencilerin geçici olarak kör eden biberli spreyle yerlere yuvarlanışı, tüm Kanada'yı adeta galeyana getirdi. Kamuoyu, basın ve televizyonJar, olaym tepesindekj baş sorumlunun kim oldugunu, polise yasal bir protesto gösterisini biberli spreyle etkisızleştirme buyrugunu kimin verdiğini ısrarla sormaya başladı. Bu arada Vancouver'deki konferansın bitiminde, biberli sprey olaymın hesabını soran medya, başbakanın "biber, biber mi dediniz. ben onu yemeğüne serperim" diye olayı hafıfe almasıyla bardağın taştığı belli oldu. Tam bu anda, Kanada'nın "kesinlikk bağunstz" devlet TORONTO ENGtN AŞKIN televizyonu CBC, polise verilen biberli saldın emrinin kaynaklandığı yerin, başbakanlık ofisi oldugunu ortaya koyan belgeleri yayınlayıverdi. Başbakan Chretien, olayın tepesindeki baş sorumlu olduğu ıddiasını, mecliste patlak veren fırtınalı oturumda yadsıdıysa da, CBC televizyonu. yeni belgeler bularak. Kanada'da son günlerde bunalıma dönüşen biberli sprey emrinin başbakanlık ofısinden kaynaklandığını ifşa ediyordu. Anayasa geregi, hiçbir hükümet görevlisi, hiçbir politikacı polise etki ya da baskı yapma hakkına sahip degildi. Ne başbakan ne de herhangi bir bakan. polise. "şuntı yap, bunu yap" diyemezdi. Bagımsız Kanada polisi. saptanmış yasalar ve kurallar dogrultusunda ve kendi amirlerinin buyruguyla da\Tanmak sorumlulugundaydı. Vancouver'deki protesto mitinginde. biberli sprey püskürten ve yasal bir toplantıyı dağıtan polis örgütü, yakında toplanacak özel bir soruşrurma kuruluna hesap verecek. "Polis Örgütüne YöneKk Şötâyetler Kuruhı" bagımsız hukukçulann denetiminde, tüm aynntılan saptarken, Kanada Başbakanı Jean Chretien'i ve yakın danışmanlannı da tanık olarak oturumlanna çagırmaya hazırlanıyor. Işgüzar polislerin de hesap vereceğı soruşrurma, konunun TV'lerden günü gününe izlenecegi bir olay olarak merakla bekleniyor. Kimi zaman aylarca süren bu tür soruşturmalar, kurul başkanının sunacağı bir raporla, tüm sorumlulann kim oldugunu belirleme amacını güdüyor. Raporun bir başka temel ilkesi, uygulamayla görevli hükümete. sorumlulan, verilecek cezalan ve geleceksel önlemleri de önermekle bağlamlı. Parlamentoda günlerdir süren tartışmaJarda. başbakana ter döktüren muhalefet parfılerinin yanı sıra. medyanın tüm kollan, başyazılar ve gazeteye mektup yollayan yurttaşlar, ateş püskürüyorlar polise ve başbakana. Herkesin sorduğu soru şu: "Polis, yasal bir protesto hakkını neden engelledi ve neden biberli spre>Y püskürttü?"... Asyalı diktatör Suharto'nun Kanada'yı kanştıran ziyaretiyle ilgili soruşrurma, gerçek bir demokraside. "resmi görevlilerin kamuya hesap verme sorumluluğunda oldugunu" kanıtlayadursun, protestocu ögrenci liderleri, hem başbakan Chretien'i hem de polis örgütünü mahkemeye verdi. Polisi ve başbakanı anayasayı çiğnemekle suçlayan oğrencilerin davasında, şimdilik oranı açıkJanmamış çok büyük para tazminatı isteniyor. Aıalannda Kanada'nın da yer aldığı "Asya Pasifik lÜusiararası Ekonomik AnJaşması"na şiddetle karşı çıkan Kanadalı öğrenci liderleri, bölgedeki insan haklan ihlallerini öteden beri güncel gündemde futuyor. Endonezya diktasının "Doğu Timor" adasındaki kıyım ve baskısını eleştıren ögrenciler, Tayvan'la Çin Halk Cumhuriyeti 'ni de sürekli kınıyorlar. ADALARİCRA MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN GAYRİMENKUL AÇK ARITIRMA SATIŞ İLAMDIR Sayı: 1998/54 Tal. Talımat gereğı ıpotek borcundan dolayı müdürlüğümüzce açık artrınna suretiyle satılacak olan: 1- TAŞINMAZLARIN TAPU KAYDI VE ÇAP LTGLfLAMASI Dosya içerisinde bulunan Adalar Tapu Sicil Müdürlüğü'nün 27.7.1998 gün ve 702 sayılı tapu kayıtlannda: A. i - kanbul. Adalar. Heybdiada Merkez Mahallesi 5 pafta, 26 ada, 8 parsel sayılı 237.50 m2 miktarlı arsanın tamamı. Bu gaynmenkulün 18'48 hissesı üzerinde ıntıfa hakkı mevcut olup. ıntıfa hakkı ile yükümlü olarak satışa arzedilmektedir. A.2- Istanbul. Adalar, Heybelıada Merkez Mahallesi 12 pafta, 60ada, 53 parsel sayılı 379m2 miktarlı bahçeli kâgır apartmanın tamamı. A.3- Istanbul, Adalar, Heybeliada Merkez Mahallesi 10 pafta. 49 ada. 11 parsel sayılı 89.50 m2 miktarh bahçelı ahsap evin tamamı. 2-TAŞINMAZLAREV tMAR DURUMU Dosya içerisinde bulunan 25.02.1998 gün ve 98/146 sayılı Adalar Belediyesi îmar ve Planlama Müdürlügü'nün yazılannda söz konusu bütün parsellerin 1994 tarih ve 1 /500 ölçekli koruma amaçlı nâzım imar planında iskân sahasında kaldıklan, 1 /1000 öl- çekli koruma amaçlı uygulama imar planlanmn tasdikıne kadar K.B.lst. III nolu K. ve TVKK.nun 26.10.1995 gün ve 7697 sayılı karannın D bendine göre 05.01.1995 gün ve 7221 sayılı karann D.5"inci maddesi ile D.5.1.1995 gün ve 7221 sayılı karanmızın 5. maddesi ile beledıyeden istenen ve ilgi- lı parsellenn aynı kararda tanımlanan geçış dönemi imar koşullanna ılişkin bilgileri içeren belgelerin ekınde, projeden önce yapılacak binaya ait aynntılı vaziyet planlanmn kurula sunularak kurulca onandıktan sonra belediyesince, talep edildiginde uygulama projelerinın tasdık ve ruhsatlannın veri- lebıleceğı bildinlmektedir. 3- TAŞDVMAZLARIN HALİHAZIR DURUMU VE EVSAF11 - Heybelıada, 5 pafta, 26 ada, 8 parsel sayılı ve 237.50 m2 miktanndaki arsa, Heybeliada çarşı içinde denıze cepheli, Işgüzar sokak ile Ayyıldız caddesinin kesiştigı mevkıde olup, ıskeleye ıkı dakika mesafede ve çarşmın içerisindedır. Çarşının deniz tarafında bulunan cephesınde denız otobüsleri iskelesi vardır. Arsanın güneyinde üç katlı bina, kuzeyinde Işgüzar sokak, kuzeydogusunda denize bakan merkezı yerindedir. Jmar durumu vardır. Bu taşmmazın 18/48 hissesı üzennde mtifa hakkı mevcut olup, üzenndekı intıfa hakkı ile yükümlü olarak satışa arz edilecektir. 2- Heybelıada, 12 pafta. 60 ada, 53 parsel sayılı, 379 m2 miktarlı arsa üzerinde kurulu bahçeli kargır apartman vasnndakı taşmmaz, düz bir konumda olup, üzerinde zeminde üç normal kattan (zeminle birlikte dört kat) oluşan sekız daıre mevcuttur. Bına kagir ve ıkincı sınıf malzeme \e ışçılikle ınşa edılmıştir. Bu taşmmaz Heybelıada. Heybelimeydan sokak, no: 16 kapı sayıhdır. Binada her katta iki daıre mevcut olup. her daıre salon, salomanje, bir oda, antre, mutfak, banyo ve WC'den ibaret olup, mutfak tezgâh aralan ve banyo ve WC tavana kadar fayans, dığer alanlar plastık boyadır. Bütün dairelerin tavanlan ve tabanlan da plastık boyadır. Binada bulunan dairelerin iç ve dış dogramalan ahşap ve yağlı boyadır. 3- Heybelıada, 10 pafta, 49 nolu 11 parsel sayılı ve 89.50 m2 miktannda ve tapuda bahçeli, ahşap ev vasfında bulnan bına yıkılarak yenne ye- nıden alt katla zemin kat bırbinne bağlı dubleks ve bınncı katla çatı katı bırbırine bağlı iki dubleks daireden ibarettir. Alt kat dubleks daıre. bodı-umda bir oda, bir salon. banyo VVC. zemın kat kısmında bir oda, bir salon, mutfak ve WC ve banyodan ıbarettir. Ikincı daıre ıse bınncı katta bir oda, bir sa- lon. WC, banyo ve çatıda kapalı terastan ibarettır. Bınanın su ve elektrifi mevcuttur. Taşınmazın Heybelıada plajına giden Reha Şehıtlen caddesinden aynlan Nevıcat sokakta. caddeden 70-80 metre dikçe biryerdedir. Çarşı ve vapur iskelesi ve denız otobüsleri ıskelesine tahmınen beş dakika mesafe- de bulunmaktadır. 4- TAŞÜVMAZLARIN KTYMETLERtvtV TAKDtRİ 1 - Heybelıada 5 pafta, 26 ada 8 parsel sayılı ve 237.50 m2 miktarlı arsanın tamamına 180.000.00.000.- TL (yüz seksen milyar Türk Lirası), 2- Heybelıada 12 pafta, 60 ada, 53 parsel sayılı 379 m2 miktanndaki dört kat ve sekiz daireden ibaret kargır bınanın tamamına 210.000.000.000.- TL (ıkı yü zon mılvar Türk Lirası), 3- Heybeliada 10 pafta, 49 ada, 11 parsel sayılı 89.50 m2 miktanndaki iki dubleks daireden oluşan eskı eser bınanm tamamına 60.000.000.000.- (altmış milyar Türk Lirası) takdir edılmişrir. ARTTIRMAZ.4MAMVEYERl:5pafta,26ada. 8parsel sayılı gayrimenkul 01.12.1998günü saat 13.00-13.20,12 pafta, 60ada, 53 parsel sayılı gayrimenkul 01.12 1998 günü saat 13.40-14.00, lOpafta, 49ada. 11 parsel sayrlı gayrimenkul 01.12.1998 günüsaat 14.15-14.35 l-BinncisatışOl.12.1998 günü ve yukanda belırtilen saatlerde Adalar lcra Müdürlüğü'nde açıİc arttırma suretiyle yapılacaktır. Bu arttırmada tahmin edilen kıymetin yüzde 75'inı ve rüçhanlı alacakhlann alacaklan mecmuunu satış ve paylaştırma masraflannı geçmek şartı ile ihale olunur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa en çok arttıranın taahhüdü baki kalmak kaydıyla 11.12.1998 günü Adalar lcra Müdürlügü'nde aynı yer v e saatte ikinci arttırmaya çıkanlacaktır. Bu arttırmada da rüçhanlı alacaklann alacağını, satış ve paylaştırma masraflan ile muhammen değenn yüzde 40'mı geçmesı şartı ile en çok arttırana ihale olu- nur. 2- Arttırmaya ıştırak edeceklerin. tahmin edilen kıymetin yüzde 20'si nıspettnde pey akçesi veya bu miktar kadar milli bir bankanın temınat mektubunu vermelen lazımdır. Satış peşm para iledir. Alıcı istediğinde 20 günü geçmemek üzere mehil verilebilir. ihale pulu. tapu harç ve masraflan ile KDV alıcî müşteriye aıttir. Birikmış vergıler satış bedelinden ödenir. 3- tpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgılilerin (ilgılıler tabmne ırtifak hakkı sahıplen de dahıldır.) bu gaynmenkul üzenndekı haklannı hususiyle faız ve masrafa daır olan ıddıalannı dayanağı belgelerle on beş gün içinde memurluğu- muza bıldırmelen lazımdır. Aksı halde haklan tapu sıcilı ile sabıt olmadıkça paylaşmadan hanç bırakılacaklardır. 4- Satış bedelı hemen veya venlen mühlet içinde ödenmezse lcra ve Iflas Kanunu'nun 133. maddesi gereğine ihale feshedılir. Ikı ihale arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve aynca te- merrüt faızınden alıcı ve kefılleri müteselsilen mesul tutulacak ve hiçbir hükme hacet kalmadan kendilerinden icra memuriugumuzca tahsil edilecektir. 5-§artname, ılan tarihınden ıtibaren herkesin görebılmesı ıçın lcra Memerluğu'muzda açık olup masrafı verildiği takdırde isteyen alıcıya bir önıegi göndenlebilır. 6- Satışa ıştırak edenlenn şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacaklan, başkaca bilgi almak isteyenlenn 1998/54 talımat sayılı dosva numarasıyla lcra Memurlugu'muza başvurmalan ılan olunur. 16.10.1998 Basın: 50198
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle