25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1 1 EKİM 1998 PAZAR CUMHURİYET SAYFA HABERLER '2OOO'li Yıllarda Nasıl Bir Cumhuriyet ve Demokrasi' konulu toplantı dün yapıldı 6 Cumhuı4yet topluma güven aşılıyor'IstanbulHaberServisi-CHP'ninkııruluşunun 75. yıldönümüetkinlikleri kapsammda "2000'li Yıllarda Nasıl Bir Cumhuriyet ve Demokrasi" konulu toplan- tıda, cumhuriyetin demokrasinin altyapısmı hazırla- dığı belirtildi. CHP'nin kuruluşunun 75. yıldöniimü etkınliklen kapsamında düzenlenen "Cumhuriyet, Demokrasi, Laiklik" paneli, Akatlar Kültür Merkezi'nde dün de çeşitli oturumlarla devam etti. Başkanhğını Burhan Şenatalar'ın yaptığı sabahki toplantıda Ankara Üni- versitesi SBF Oğretim Üyesi Prof. Dr. Sina Akşin. sunduğu tebligde Atatürkçülüğün felsefı açıdan bir aydınlanma devrimi olduğunu, bütünsel bir kalkın- ma modeline sahıp bulunduğunu, ideolojik olarak da 6 oka dayandığını kaydettı. Bilgi Üniversitesı Öğre- tim Üyesi Doç. Dr. Aydın Uğur, Atatûrk'ün özledi- ği düzene, o günkü mekanizmalarla değil, günümü- zün çağdaş mekanizmalanyla ulaşılacağını vurgu- larken IÜ Öğretim Cyesi Prof. Dr. Neda Arat ise cumhuriyetin topluma coşku, güven ve gurur aşıla- dıgını söyledi. Arat "1923 cumhuriyeti ileriemeci. ya- raöcı.özgür düşünceyeinanan bir kültür devrimi ger- çekleştinfi" dedi. BÜ Öğretım Üyesi Prof. Dr. tikay Sunar. cumhuriyetin demokratik rejimin altyapısını oluşturduğunu, cumhuriyet için de hukuk devletinın şart olduğunu savundu. Istanbul ve Galatasaray üni- versiteleri Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erdoğan Teziç de 1921 anayasasıyla devletin laik kimliği ve ünıter ni- teliğınin altınm çizildiğini ifade ederek "Cumhuri- yetin bu iki niteliğine de karşı gelinemez" dedi. Toplantının öğleden sonraki oturum başkanlığını yapan gazetemiz Yayın Kurulu Başkanı Ühan Sel- çuk, cumhuriyet ve demokrasinin birbırınden aynl- ması olanaksız iki kavram olduğunu belirterek "1991 yıhnda Sovyetler BirtiğPnin yıkılmasından sonra ül- kemizde karşı devrim süreci bitti ve cumhuri)etyeni- den Uerici güçlerce beslenmeve başladı. KemaJİstler TürkiyeCuınhuriyeti'ni kurup avdınlanma\ı gerçek- leştirerek ve 27 Mayıs Anayasası'nı \aparak iki büyük devrim başarmıslardır* dedi. Avrupa'da demokrasinin kilise iktidanna karşı hal- kın verdiği savaşımla kazanıldığını ve bu mücadele- de burjuvazinin çok önemli bir rol oynadığını belir- ten Ilhan Selçuk, Türkiye'de cumhuriyetin içeriğinin farklı olduğunu ve lslam dünyasındaki ilk aydınlan- ma hareketinin Türkiye'de yapıldığmı söyledi. YTÜ Öğretim Üyesi Meryem Koray da siyasetin pıyasalaştığından yakınarak pıyasanın siyaseti teslim aldığını söyledi. Gazetecı-yazar Tarhan Erdem de "Cumhuriyeti bu siyasal kadrolann elinden almak lanm" dedi ve her tür sorunumuzun çözümü ıçm tam demokrasinin gerekli olduğunu vurguladı. Bilgi Üni- versitesi Öğretim Üyesi Uğur Alacakaptan. "Laik- lik olmadan cumhuriyet de, demokrasi de olmaz. La- iklik bir anlamda demokrasi demektir ve çoğulculu- ğun kaynağjdır" dedi. ODTÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ilhan Tekeli ıse cumhuriyetin de, demokrasinin de son tahlilde halk egemenliğini istediğini söyledi. tÜ Öğretim Üyesi ve gazetemiz yazan Prof. Dr. Toktanuş Ateş de Türkiye Cumhuriyetı'nin vatandaş oluşturma sürecini başardığını vurgulayarak "Türk devriminden geri dönülemez" diyekonuştu. Ateş özetle şöyle konuştu: "Yeni dünya düzeni vahşi kapitalizm ve yerel ağır- hkn, yan doğrudan. alt kimliklerin öne çıküğı yeni bir demokrasi anlayışına, bence \eni bir demokrasi tuza- ğına dayanıyor. Bu model bizinı gibi ülkeler açısından sakıncalıdır." PKK'nin Belçika topiantısı • BRÜKSEL (AA) - Bölücü terör örgütünün yan kuruluşlan tarafından Belçika'nın Louvain kentinde düzenlenen toplantıda bölücülere ve teröre destek veren konuşmalar yapıldı. Belçika güvenlik ve istıhbarat birimleri tarafından yakından izlenen toplantıya, terör örgütünün Avrupa'daki elebaşısı olan 'Kani Yılmaz' kod adh Faysal Dumlayıcı da katıldı. Dumlayıcı, Belçika'da kırmızı bültenle aranıyor. Sözde "sürgünde Kürt parlamentosunu" temsil eden Yaşar Kaya, Ali Yiğit, Mahmut Kılıç. Mesut Faysal gibi isimlerin de katıldıklan toplantıda Fransa'nın eski Cumhurbaşkanı François Mitterrand'ın eşi Danıelle Mitterrand da bir konuşma yaptı. Bursa Barosu Genel Kurulu • BURSA (AA) - Bursa Baro Başkanı Alı Arabacı, Bursa Barosu'nun olağan genel kurulunun açılışında yaptığı konuşmada, 'çete- siyaset-devlet' ilişkılerinin iç içe girdiğini, şeriat ve 2. Cumhuriyet tartışmalanmn ayyuka çıktığını, yargmın bir dizi sorunlar yumağı içinde bulunduğuna dikkati çekti. Arabacı, "Cumhuriyetin 75. yıhnda çetecilerin, talancılann, bölücülerin önlerindeki en büyük engel olan hukuk, ne yazık ki bağımsız değil, siyasetin vesayeti altında" dedi. Telefon hatlarında arna • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Marmara Bölgesi ve Trakya'mn, kablolarda meydana gelen anza nedemyle diğer yöreler ve yurtdışıyla telefon bağlantısı kesildi. Alınan bilgiye göre dün öğleden sonra fiberoptik kablolarda meydana gelen anza nedeniyle Marmara Bölgesi ve Trakya'mn yurtiçi ve yurtdışı telefon bağlantısı kesildi. Anzanın Bursa'yı da kapsaması nedeniyle Almanya- Türkiye maçı için bu kente giden binlerce kişi diğer yörelerle uzun süre telefon görüşmesi yapamadı. Hasan Gemici: Hepimiz suçluyuz • ANKARA (AA) - Sosyal hızmetlerden sorumlu Devlet Bakam Hasan Gemici, Ümraniye'de sokak ortasından zorla kaçırdıklan ögretmen Serpil Yeşilyurt'u tecavüz ettikten sonra öldüren 4 çocuğun, 'Psikopat uyuşturucu hağımlısı ve tamamen aleleri ile bağlan kopmuş, SJÇ işlemeyi alışkanlık raline getirmiş' kişiler clduğunu söyledi. Gemici, '•\ileler olarak, toplum darak, devlet olarak sıçluyuz" dedi. bıropol kuruldu • LAHEY(ANKA)- CTganize suçlarla mücadele idn Avrupa Polis Teşkilatı 'Europol' kuruldu. Europol, îk aşamada uyuşturucu, fera para aklama, insan tcaretı ve araba hırsızlığı lonularuıda devreye grecek. Geçen günlerde lahey'de resmi açılışı ypılan Europol. AB'deki tnm polis teşkilatlannın •;lgi işlem merkezi haline îlecek. Şu an görev rjşvnda olan 150 Europol Dİisi, silah ve kelepçe erine bilgisayarlannın nouse'uıle suçlulan jvalıyor. FP liderinin Alevi' gafı 12 Nusayri avukattan Kutan'a dava Haber Merkezi-FP Ge- nel Başkanı Recai Ku- tan' ın, "Nusayrttik bir nevi sapık Alevi anlayışıdır" söz- lerine tepkiler büyürken Sa- mandag'da Nusayri 12 avu- kat Kutan hakkında haka- ret davası açtı. Samandağ Cumhuriyet Savcılığı kana- lıyla da Yargıtay Cumhuri- yet Başsavcılığı'na suç du- yurusunda bulunuldu. Recai Kutan'ın Alevilere yönelik açıldamalannın bö- lücülük yapma amacını ta- şıdığmı belirten Hatay Ba- rosu'ndan 12 avukat yargı- ya başvurdu Züheyr Emir, Edip Hadimoğullan, Vahh Hoca, Çetin Sakalh. Sedat Oğur, Cuma Dalgıc, Niyasi Aslan, Aydın Asiırmak. Şe- kip Beyaztunç, Levent Fı- nncıoğullan, Yasin Bal ve Mehmet Dağ adh avukatlar dün Kutan hakkmda asliye hukuk mahkemesine l'er milyarhk tazminat davası açtılar. Avukatlar tarafın- dan ayn ayn verilen dava dılekçesınde şöyle denildi: 'Türkiye'nin bağunsızlı- ğı ve toplumun bütüniüğü için canımı vermeye haar, TC uyruklu Nusayri bir va- tandaşım. Türkiye'nin bö- lünmez bürünlüğüne, Mus- tafa Kemal'in devrim ve ü- kelerine ölümüne bağbyım. Türldye laik bir hukuk dev- letidir. Yatandaşlar arasın- da dini aynm yapmak suç- fur. Recai Kutan, Anayasa Mahkemesi'nin. dini si\ase- te aletettiği için kaparüğı bir partinin eski üyesi olarak aynmcılık yapmak ve haka- ret etmek amacıyla bu ko- nuşmayi yapmıştır.'' Bu arada Samandağ Cumhuriyet Savcılığı ara- cılığıyla da Yargıtay Cum- huriyet Savcılığı'na Kutan hakkında suç duyurusunda bulunuldu. Kutan'ın Ana- yasa'nın 14 ve 24. madde- İerini ihlal ettiği öne sürül- dü. PİT Sultan Abdal Canlar Derneği tarafından yapılan açıklamada da Kutan'ın sözleri protesto edildi. Istanbul Bakırköy Öz- gürlük Meydanfnda dün yapılan açıklamada, Türki- ye-Sunye arasındaki soru- nun bahane edildiğı \e iki ülke arasındaki meselenin mezheplere indirgendiği belirtilerek, "Bunu sapık- lıkla izah etmeye çauşmak kadar saçma ve çağdışı bir manük olamaz" denildi. Demek genel başkanı Mu- harrem Coşkun. Alevi- Sünni arasında yapay bir sorun yaratmanın ülke çı- karlanna ve halka zarar ge- tireceğini vurguladı. Coşkun. "Bu tür açıkla- malar ne ilk ne de son ola- cak. Çetelere karşı yapılan eylemleri mum söndü ola- rak niteleyenler, Sıvas katU- amını savunanlar, mezhep ayruDcınğı yapanlar aynı ki- şüerdir" dedi. Muharrem Coşkun, açıkjamanın ar- dından polısler tarafından ifadesi alınmak üzere kara- kola götürüldü. Sıvas Cem Vakfı Başka- nı Ali Rıza Salman da yap- tığı açıklamada, "Yüce Tann'dan Kutan'a ve bu tür insaniara akıl ve mantık vermesini düîyıoruz'' dedi. Psikiyatri uzmanı Doç. Dr. Ozcan Köknel ise Ku- tan'a 'Labsus' teşhisi koy- du. Köknel şunlan söyledi: "Labsus olayı, kişinin heye- canlandığı. korktuğu ya da aşın siniriendiği bir durum- da büinçaltında bulunan düşünceieri ağzudan kaçır- masıdır. Kutan, her ne ka- dar bu sözlerini sonradan düzeltme>e çalışsa da bir alt kültür zihniyetini açığa vur- du. Bir partinin tabelası de- ğismekle fikirieri değişmez. Kutan'ın beslendiği alt kül- tür değjsmedi." Behice Boran'ı anına törenine vakın arkadaşlan ve çok sayıda partili kaüldı. (Fotoğraf: KADER TUĞ LA) TİP lideriBehice Boran anıldı tstanbul Haber Servisi - Türkiye lşçi Partisi (TlP) genel başkanla- nndan, Türkiye'de sosyalizmin ön- de gelen savunuculanndan, eski Urfa Milletvekili Behice Boran ölümünün 11. yıhnda Zincirliku- yu'daki mezan başında anıldı. Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP), ölümünün 11. yıldönü- münde Behice Boran'ı mezan ba- şında andı. ÖDP Genel Başkan Yardımcısı Sanıhan Oluç, Bo- ran'ın birdönemin sımgesi olduğu- nu belirterek, "Boran, bir dönemin banş, demokrasi ve sosyaüzm mü- cadelesinin en önemli isimlerinden biri. Dönemin genç insanlanna çok önemli mesajlar verdi" dıye konuş- tu. ÖDP Istanbul ll Yönetıcisi Ze- keriy^ Aytemur, Behice Boran'ın hem bilim hem de siyaset kadını olduğunu belırterek, "Yaşamıyla, mücadelesiyle rüm sosyalistierin saygumı kazandı" dedi. Ruhi Su'nun eşı Sıdıka Su ise Boran'ın Türkiye'de banş hareketinin öncü- sü olduğunu vurguladı. 1 Mayıs 1910'daBursa'dadoğan Behice Boran, ABD'de sosyoloji doktorası yaptıktan sonra Dil Tarih Coğrafya Fakültesi'nde doçent ola- rak çahşmaya başladı. 1945'te okuldaki görevinden alındı. 1950'de Türkiye Banşseverler Ce- miyeti'nin kuruculugunu yapan Boran, dönemin hükümetinin Ko- re'ye asker göndermesini protesto eden bildiri yayımlamalan üzerine arkadaşlanyla birlikte tutuklandı. 1961'de TİP'e katıldıktan sonra 1965'te Urfa Milletvekili olarak TBMM 'ye girdi. 1970 yUında TlP Genel Başkanı olan Boran, 12 Mart darbesi sonrası 15 yıl hapse mah- kûm oldu. 1974 Genel Affi ile tah- liye edilen Boran 1975'te TlP'i ye- niden kurdu. 12 Eylül darbesinin ardından yurtdışında TlP ve TKP'nin birleş- me çalışmalannı sürdüren Behice Boran, TBKP'nin oluştuğunun açıklandığı basın toplannsından üç gün sonra 10 Ekim 1987'de Brük- sel'de öldü. Boran'ın cenazesi 16 Ekim'de TBMM'de resmi ve 18 Ekim'de kitlesel törenle toprağa ve- rildi. Demirel, Ermeni cemaatinin patrik seçimlerinde özgür olduğunu bildirdi Türkiye Ermenileri patrik seçiyorİstanbul Haber Servisi - Ruha- niler Genel Meclisi, 14 Ekim'de gerçekleştirilecek olan patrik se- çiminin ilk etabı olarak 10 ruhani delegeyi belirledi. Delegeler genel kurulunda 79 sivil ve 10 nıhani delegenin adaylardan Mesrob Mutafyan'ı desteklediği belirtilir- ken, Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel yayımladığı mesajda, Er- meni cemaatinin patrik seçimle- rinde tamamen özgür olduğunu bildirdi. Patrik Karekin Il'nin 10 Mart 1998 tarihinde ölümüyle boşalan Türkiye Ermenileri 84. Patriği'nin belirlenmesi amacıyla 14 Ekim Çarşamba günü gerçekJeştirüecek seçimin ilk etabı olarak Ruhaniler Genel Meclisi. Patrik seçiminde oy kullanacak 10 ruhani delegeyi tespitetti. Delegeler Genel Kurulu'nda si- vil delgelerle birlikte oy kullana- cak 10 ruhani delegenin de Patrik adaylanndan Mesrob Mutafyan yanlısı olduğu kaydedildi. Jamanak'la mesaj Cumhurbaşkam Süleyman De- mirel de Ermeni cemaatinin 90 yıllık yayın organı "Jamanak" gazetesi aracıhğıyla verdiği me- sajda, Türkiye'nin demokratik ve laik bir ülke olduğunu vurguladı ve Ermeni cemaatinin patrik seçi- minde tamamen özaür olduğunu ifade etti. TBMM Başkanı Hik- met Çetin de "Agos" gazetesıne verdiği demeçte, patrik seçimini cemaatin iç meselesi olarak gör- düğünü belirterek, seçimde başa- nlar diledi. Patrik Vekili Mesrob Mutafyan önderliğinde Patriklik Ana Kili- sesi'nde sabah duası edilmesinin ardından. 28 ruhani, Patrikhane Salonu'nda toplanarak Divan Ku- rulu'nu oluşturdu ve 14 Ekim Çar- şamba günü yeni Patriği seçecek olan Delegeler Genel Kurulu'nda sivil delegelerle birlikte oy kulla- nacak 10 ruhaniyi gizli oyla seçti. Buna göre, ruhani delegeler, 25 'er oy alan Müron Ayvazyan ve Diran Keisyan. 23 oy alan Hovhan Istan- bulyan. 22'şer oy alan Krikor Da- matyan ve Andreas Hagopyan, 21 'er oy alan Sahak Maşabyan ve Kevork Çmaryao, 20'şer oy alan Stepan Gomikyan ve Bsag Tezen- Byan ile 18 oy alan Gorün Fener- dyan'dan oluştu. Ruhani delegele- rin tamamının Mesrob Mutafyan yanlısı olduğu öğrenildi. Öte yan- dan, Ruhaniler Genel Meclisi, Patrik seçimine aday olabilecek 11 episkoposun adını da usul ge- reği tespit etti. Bu seçimlerde Pat- rikliğin en güçlü adaylanndan olan Başpiskopos Mesrob Mutaf- yan 23 oy alırken, diğer aday Baş- piskopos Şahan Sıvacıyan'a 9 oy çıktı. Türkiye Ermenilerinin 84. Patriğini belirleyecek olan Dele- geler Genel Kurulu'nun sivil de- legeleri de 11 Ekim Pazar günü halkın seçimiyle tespit edilecek. Bu delegeler de 79 kişiden oluşa- cak. POLİTİKA GUNLUGU HİKMET ÇETİNKAYA Yaprak Dökümü... Yum gözlerini ve dinle dışandan gelen sesleri!.. Dyian Thomas'ı düşün, Allen Ginsberg'in par- lak ve sevimli bakışlarıyla oyalan... Sabah ışıkları, gecelerde sonsuz gözlerinin açıl- masına nasıl şaşırdıysa senin sevdan da böyle alıp götürür insanı evrenin bilinmeyen bir köşesine... Hani Oktay Rrfat'ın 'Sonbaharda buluşması' var ya, bulut urbalar, toprak galoşlar giyip fırlamış- tın sokağa; seni öyle görür gibi oluyorum... Kuş ötüyordu biryerde hiçbiryerde... Anımsadın mı yukandaki dizeyi? "Bizdik pencerede, bizdikgelip geçen Bizdik akşamla çıtırdıyan ve susan; Susmak rüzgâr çığlığı gibiydi bende Konuştukça bir yaprak dökümü sende." Bir mektubun var masanın üzerinde... Iki-üç yıl önce yazmışsın... Ytldızsız bir gecede tek başına, bir kıyı kasaba- sını anımsamışsın... Bir şiir var senden kalan, bir aşk başlamadan bi- ten... Sonbahann en kanlı yemişi geride kalan; şimdi yokluğun düşüyor ellerime; sevdalıyım, deliyim, yapraklı yerlerde bulutlar dokunuyor gözlerime... Sesin bir başka ekimi yankılıyor... Gözlerin yeşil mi, mavi mi, kara mı fark edeme- dim!.. Naspoli ağacı var ya, o senin!.. Bak on bir vapuru geçiyor, o senin. Senin ne varsa bir kez sana değen; eski sokak, gökyüzü ve feslegen!.. Yum gözlerini ve dinle dışandan gelen sesleri!.. Dışarıda ılık bir sonbahar!.. Çocuklar, genç kızlar, delikanlılar!.. Dedin ki: "Hastayım, boğazım ağnyor..." Bu pazar evden çıkma dinlen!.. Biraz sevda şiirieri oku kendine gel!.. Ne demiş Melih Cevdet Anday bir düşün: "Şiirterimde sen olmadığın zaman; onları niçin bitiremiyorum?.." ••• Sokaklaryorgun, sokaklar eski şarkılarta avunu- yor... Bir mor menekşe gülümsüyor çocuksu yüzlere... Behçet Necatigil'e kulak ver bu sabah uyan- dığında: "Sevgileri yannlara bıraktınız Çekingen, tutuk, saygılı. Bütün yakmlannız '. Sizi yanlış tanıdı." Robert Lowell'ın hiç konuşmayan ihtiyarını anımsa; Phitip Larkin'in kurdeleyle bağlı mektup- lannı topla benim için!.. Umursamaz tavırlan bırak, geçmişin hüzünleri- ni bir kenara it!.. Sesin ağır akan tozlu bir uzaklıkta kanımı tutuş- turuyor... Köpükten apak kesilmiş düzlüğü üstünde deni- zin, rüzgâr bulutlan topluyor... Bir gemi güvertesinde saklı kalan yalnızlığımız, o bitmeyen türkülerimiz hep sevda üzerine değil miydi? Bir 'kan uyku'ûa yaşadıklanmız Turgut Uyar'ın kalabalıklann ortasında kanından fırtayan bıçak gi- bi keskin ve göz alıcıydı... Demiştik ki: "Bir biz ikimiz varız güzel öbürteri hep çirkin Bir de bu terii karanlık." Sonra Edip Cansever, Kateb Yacine... Kızgın tepelerin üstünde ışıl ışıl sabahlar doğu- yordu; kokulu biryağmur karnını yanyordu kaktüs- lerin!.. Haydi yum gözlerini ve kulak ver dışandan ge- len çığlıkiara... "Görüyorsun ya birsevdayı büyütüyoruz senin- le Sana değiniyorum, sana ısınıyorum, bu o değil bak nasıl beyaza keser gibisine yedi renk Biheşiyoruz sessizce." • • • Denizin uçurumu üstünde mavi bir alev gibi ya- nıyor bulutlann sürüsü... Sen, her zaman saklamadığın, acısızlığın son durağına koşuyorsun!.. Koşarken Cemal Süreya dan bir şeyler oku- yorsun: "Bilinir ne usta olduğum içlenmek zanaatında Canımla besliyorum şu hüznün kuşlannı Sen kalabalıkta bulup bulup kaybettiğim kimya Yokluğun gayri şuradan şuraya geldi Bir günler şölenlehe egemen ülkende Şimdi iri gagalı yalnızlıklar dönüyor N'olur ağzından başlayarak soyunmaya Bir kez daha sür hayvanlannı üstüme üstüme Çık gel bir kez daha yıkmtılardan Çık gel bir kez daha beni bozguna uğrat." hikmet.cetinkayagcumhuriyet.com.tr Faks numaramtz: 0212/ 513 90 98 IRMIKI AYDIN ENGİN aengin (a posta. cumhuriyet. com. tr C A G D A S Y A Y I N L A R I Gemiciydi. (Çiftçi, berber, inşaat işçisi, nalbur, kamyon şoförû, futbol antrenörü, balıkçı, emlakkomis- yoncusu da olabilirdi. Önemli değif). Karadenizliydi. (Şımaklı birKürt, OrtaAnado- lu'dan bir Türk, Karslı birAzeri, Ayvalık'tan bir Giritli, Iskende- runlu bir Arap da olabilirdi. Önemli değil). Marmara Denizi'nde bir ada- da deniz taşımacılığı yapıyordu. (Çift sürüyor, dükkânın önünü süpürüyor, makas şakırdatıyor, bir ınşaafta amelelik yapıyor da olabilirdi. Önemli değit). Arada bir gazete okuyor, he- men her akşam televizyon sey- rediyordu. (Ötekilerden farklı değil yani. Yani önemli değif). • • * iskele kahvesinde sohbet ederken, kaşının birini yukan kal- dırıp, parmağını gözüme doğru uzatıp sözlerinin ciddiyetini pe- Aydın Sorumluluğu... kiştirdi ve söze girdi: - Eğer ben başbakan olsay- dım... Gel de meraklanma; gel de bu başbakan adayının bes- belli ki "icraatprogramı"n açık- layacağı cümleleri bekleme. Me- rakı gözümden kapıp sürdürdü: - Eğer ki ben başbakan olsay- dım, bu Suriye'yi... Kaç milyon bunlar?.. -Onaltı.filangaliba... - Hah, on altı milyonunu da gebertirdim. Birzehirligazbom- bası. Bummm! Tamam... - Hoppalaaa! Ulan nerden çık- tı şimdi bu? Çoluk çocuk, yaşlı, genç, kadın erkek... - Hepsini, hepsini... Bumm! Tamam. - Yahu onlar da Müslüman... - Anlamam. Suriye, Irak hep- sini temizlerdim billahi... Bir Tür- kiye Cumhuriyeti kalacak, birde Türk cumhuriyetleri... Hoppalaaa. Bu iş dış politika tartışmasından çıktı, ırkçı kitle kı- rımlanna dönüştü... Az buçuk nazım geçer, biraz zorladım. - Ulan ben görmeyeli MHP'li mi oldun? ANAP'lıdır kendileri. Üstelik Karadenizli. Soruyu tam kaptı- ramadı. duraladı. - Nasıl yani? - Yani şu Çatlı, Çakıcı filan gi- bi... Aslında çok itirazı yok. Ama tam mutabık da değil. Dudakla- nnı büzdü. - Yok MHP'li değilim ama... Bak o adamlarda memleketiçin çalışmışlar be? Çatlı... Sonra o bizim hemşeri, Fransa'daki, Ça- kıcı, Çakıcı. Hep vatan için ya- ni... Mesela, bak, Yeşil var ya Yeşil... Gitmiş, kpo'nun burnu- nun dibine kadar girmiş. Yürek ister biliyor musun! Patlatmış bombayı, ama herif o an evde değilmiş de kurtulmuş. Ama kamp havaya uçmuş. Şimdi sal bu Yeşil'i Suriye'ye... Ver eline zehirli gaz bombasını. Bummm! Tamam!.. On altı milyon vardı ya... Bir bumm! On altı milyon yok... Tamam mı? ••• Tamam mı? Bu adam Marmara Deni- zi'ndeki adalardan bırinde yaşı- yor. Italyanlar "ada"ya "Isola" her. Isola, şu bildığimiz "izole ol- mak, yalıtılmak, dış çevreyle iliş- kisi kesik olmak" anlamına gelen fiille aynı kökten geliyor. Marmara Denizi'nin ücra bir adasında, bir "isola "da yaşayan bu adamın, Yeşil. Çatlı, Çakıcı, Suriye, Şam, Hafız Esad, Sad- dam Hüseyin üstüne bütün "bilgilerinin" ve daha da önem- lisi bütün "yargılannırT tek kay- nağı var: En ücra köşelere kadar ulaşan "medya". Gazeteleriyle, ama ille de televizyonları ile medya... ••• Bu yazı elbette, meslektaşla- ra dönüp "Aman arkadaşlar çok dikkat edelim; yazdığımız her satır, söylediğimiz hercümle ba- kın ücra köşelerde nasılyankıla- nıyor..." gibisinden bir peygam- ber öğüdüyle bitmeyecek. Ama Marmara'nın bir "iso- /a"sından aktardığımız bu ürkü- tücü boyutlara ulaşmış "bilinç kirlenmesi"nn sokaklarımızda, köylerimizde. kentlerimizde kol gezdiğini anımsatmak abartı ol- masa gerek. Bunun sorumlulu- ğunun dolaylı ya da dolaysız, medyanın omuzlannda olduğu- na işaret etmek de abartı fılan değil. O yüzden, yazıyı, "aydın so- rumluluğu" diye içeriği çok ağır bir kavram olduğunu anımsata- rak noktalasam haddimi aşmış mı olurum?.. ÇAĞININ TANIĞl ÜC YAZAR 2 BAS! «C0OCT KUBİUYOIAYIVETARİKAT KAMPIARI 4 BASI 550.TCTL SANCILIYILUR KUŞATIUHtŞ SOKAKLAR 4 BASI KUZU POSTUNDA KURT 2. BASI 800 000 Tl ZAJMAK SANA DA BULASTI KAN 2 BASI 800 000 Tl DİN BARONUNUN KAZURI 2. BASI 90C000TL ÂSIK KASINLAR SOKAİI 2. BASI 8O0 0CGTL SERİAT PAZARI 900 000 TL SEVDANIN ADRESİ BEILİ DEĞİL Çağ Pazartama A.Ş. Tüıkocağı Caddesı No:39M1 (34334) Cağaloçlu-lstanbul Te): (0212) 514 01 96
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle