25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet İmtiyaz Sahibi: Berin Nadi Genel Yayın Yönetmenı. Orhan Erinç 9 Genel Yayın Koordinatörü. Hikmet Çetinkaya 9 Yazuşlen Müdürü' Ibrahim Yıldız 9 Sorumlu Müdür: Fikret tlkiz 0 Haber Merkezı Müdürü Hakan Kara 0 Görsei Yönetmen Fikret Eser lstıhbarat. Cengiz Vıldırım 9 Kültür: Handan Şenköken 9 Spor: Abdülkadir V ücelman 9 Makaieler: Sami Karaören 9 Düzeitme. Abdullah Yazıcı 9 Fotoğraf: Erdoğan Köseoğlu 9 Bılgı-Belge: Edibe Buğra 9 Yurt Haberleri: Mebmet Faraç Yaym Kurulır l/han Selçuk (Başkan), Orhan Erinç, Oktav Kurtböke. Hikmet Çetinka>a, Şükrao Soııer, Ergun Balcı, İbrahim Yıldız, Orhan Bursalı, Mustafa Balbav. Hakan Kara. Ankara Temsılcısı Mustafa Balbav Atatürk Bulvan No: 125, JCat:4, BakanMdar-Ankara Tel: 4195020 (7 hat). Faks.4195O2701zmırTemsi]cisi:SerdarKızık, H ZıyaBlv 1352 S.23Tel:4411220. Faks:4419117 0 Adana Temsılcısi: Çetin Yiğeooğiu, Inönü Cd 119 S No:l Kati.Tel:363 12 11, Faks: 363 12 15 Mûessese Müdürii; Üst* Akmen • KoortmatarAiun«Ko(**l l *M u h a - sebe BüleBt Vener • •*"= Hüseyta Gürer«t$letae Öndev"efik«Bıigı- l$iem Vsil faal • Bılî*>.var S l s l a n ÇBer«SaO5 fOttKtn MEDYA C: • Yönetım I Başkanı - Genel Miidür: C Erduran 9 Koordınatör tytman • Genel MüdürYaıd SevdaÇoban Tel 514 07 51395 80-51384«^61,Faks:51 Yavımlataa ve Basan: Yenı Gun Haber Ajansı. Basın ve Yayıncıhk A Ş TürkocagıCad 39/41 Cagaloğlu 34334 Ist PK 246 Istanbul Tel (0.212) 512 05 05 (20 hat) Faks (0/212ı 513 85 95 11EKİM1998 Imsak: 5.38 Güneş: 7.04 Öğle: 12.58 tkindi: 16.05 Akşam: 18.39 Yatsı: 19.59 www.cumhuriyet.coi Mini hayvanat _ İstanbul Haber Servisi - Eski Jstanbu] Büyükşehir Belediyesı Başkanı Nurettin Sözen döneminde hazırlanarak yapımına başlanan, ancak Recep Tayyip Erdoğan'uı başkanlıgının ilk yıllannda durdurulan "Florya Hayvanat Bahçesi Projesi", yapılan değışiklikle "Mini Hayvanat Bahçesi Çocuk Kültür ve Eğlence Parkı" olarakl3Ekim 1998 tarihınde ıhale edilecek. thaleyi kazanacak olan firmanın en az 1 trilyon 100 milyar lira >atınmı üstlenecegini belirten yetkililer, yanm kalmış bina ve işlerin bir yıl içinde tamamlanacağını kaydettıler. Kulak memesindenaşı • ANKARA (ANKA)- Heidelberg'deki Kanser Araştırma Meıkezi uzmanlannın) aptıği araştırmalarda. katıhm özellıklerinden anndınlmış gerı aşılannm etkisinin aşının yapıJdıg. yere göre değiştiği saptandı. Uzmanlar, bır deneme geniyle aşılanan farelerde ortaya çıkan proteine karşı bagışıkJık reaksiyonunu inceleyerek, hayvanlarda aşının kulak memesınden yapıldığında daha çok antikor \e katil T hücresinin oluştuğunu belirlediler. Uzmanlar, kulak memesındekı bağışıklık sıstemini yoğun olarak harekete geçiren tek bir lenf boğumunun olması nedeniyle aşılann kulak memesinden yapılması gerektiğini kaydettiler. 'Atatürk' konuhı pul sepgisi • KONYA (AA) - Konya Posta lşletmesı Başmüdürü Hakkı Altuntaş, Cumhuriyetin kuruluşunun 75. yıldönümü anısına. 'Atatürk' konulu, bir pul sergisi hazırlayacaklannı söyledi. Sergide, pulculuk konusunun işleneceğini, ziyaretçilere '75. Yıl Rozetleri'nin dağıtılacağını bildiren Altuntaş, pul sergisinin Cumhuriyet tarihi konusunda fikir edinmek isteyenler için de yararlı olacağmı anlattı. Çevre Bakanhğı koruyor • İZMİR(AA)-Çevre Bakanhğı'nın, neslı tehlike altmda bulunan ve ülkemize özgü (endemik) Toros kurbağası ve Kafkas engereği türlerinin korunması için yeni bir proje baslattığı bildirildi. 3'eryıl sürecek bu iki projenin yürütücüsü, Dokuz Eylül Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ibrahim Baran, Toros kurbağasının koruma planlannın belirlenmesi için 6,5 milyar lira, Kafkas engereği için hazırlanacak projenin maliyetinin ise 7 milyar lira olacağını kaydetti. Antik adanm sorunluyolu • ANAMUR (AA) - Içel'in Bozyazı ilçesindeki Nagidos antik kentinin, koruma adası Nagiduda'ya yapılan dolgu yolun. sahilin doğal dengesini bozduğu öne sürüldü. Nagiduda, 1989'da belediye tarafindan yaptınlan dolgu yolla kıyıya bağlandı. Bozyazı Kaymakamı Mithat Kuşadalı. yörenin 1. derecede StT alanı olduğunu behnerek, "Yol. akıntı sirkülasyonunu önlediği için anakara adaya yaklaşıyor. Kültür Bakanlığı, yolun kaldınlması karan alırsa, gereğini yaparız" dedi. Meteor yağmumı • ANKARA (AA)-Ege Üniversitesı Fen Fakültesi Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü Öğretim Üyesi Prqf. Dr. Serdar Evren, 17-18 Ekim tarihleri arasmda gerçekleşecek meteor yağmurunun Türkiye'nın her yerinden çıplak gözle rahatlıkla ızlenebileceğini bildirdi. EvTen, meteor yağışlannın dünya için büyük tehlike oluşturmadığına da dikkat çekti. Uzmanlar, tıbbm diğer alanlanndaki uygulamanın psikiyatride de yaygınlaşmasmı istiyor Rıılı sagkğı için korayucu hizmei• Psikiyatride tedaviyi, "uzmanlann kıyıda oturup, denize düşenlerin kendilerine ulaşmalannı beklemek" şeklinde tanımlayan Prof. Dr. Sezen Zeytinoğlu, psikiyatri uzmanlannı denize açılmaya ve insanlann denize düşmesini engellemek için çaba göstermeye çağırdı. ASUMAN ABAOOĞLU İZMİR - Ruh hastalıklanmn köke- ninin, kişilerin çocukluk dönemine uzanması, "koruyucu hizmetin" tıb- bm diğer alanlannda olduğu gibi psi- kiyatride de yaygınlaşmasına yol açı- yor. Kişilerin, bebekliklerinden itiba- ren karşılaştıklan hertürlü olumsuzlu- ğun, yetişkinlik dönemlerinde ruh has- tası olmalannm potansıyelini oluştur- duğuna dikkat çeken uzmanlar, bar- dak dolduğunda ise son damlanın, has- talıgın tetiğini çektifini söylediler. Uz- manlar psikiyatride koruyucu hekim- liğin, "insanlar nasıl yetişirse daha di- rcnçfi ve mücadeleri olur" sorusunun yanıtında yattığını bildirdiler. 'Denize açıialım' Psikiyatride tedaviyi, "uzmanlann kryıda oturup, denize diişenierirı ken- dilerine ulaşmalannı beklemek" diye tanımlayan EÜ Psıkolojı Bölümü'nden Prof.Dr. Sezen Ze>1inoğlu. bunun çok yanlış taraflan olduğunu ve her şeyden önce u ahbksal" bir yaklaşım olmadı- ğmı söyledi. Psikiyatri uzmanlannın denize acılıp "insanlanndenizedüşme- leriruengeDemekri" gerektiğini kayde- den Zeytinoğlu, "İnsanlann önce bir topJumsaldüzen içinde hasta edilmele- rine göz yummak. ondan sonra da on- lan tedavi etmeye çalışmak ahJaksaJ değil. Bu yaklaşım zaten ya başanlı oia- mıyoryadaçokga>TCtgerektiriyDr'a di- ye konuştu. Yıllann birikımiyle bozul- muş ruh sağhğına ve hırpalanmış bir bedene, sağlığın bulabıleceği çarelerin sınırlı olduğunu kaydeden Zeytinoğlu, "Tstelik. krvKİa oturup beklendiği za- man çoğu insan zaten kı\ ı\a ulaşaraa- dan denizde yok olu\or. Kıyıda bekle- yen uzmanlara geiebilenier şanslı in- sanlar" görüşünû savundu. Geleneksel psikiyatrik tedavi uygu- lamalannın "ekonomik'' olmadığını da vurgulayan Zeyiinoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Eğertophımunyapı- sı hastatak üreten bir toplumsa ne çok harcama>a gerek \ar: hastanelere, uz- manlann yetiştirilnıesine, mahkeme- lere. hapıshantlere, bir çok ola>ın ar- kasından hizrnetgetirecek kuruluşlara. Büviik bir masraf. Halbuki konıvııcu sağbk uygulamalan, etik oimasuım ya- nı sıra çok daha ucuza maJ oluyor. Ba- n koruyucu u> gulamalar. sadece mev- cut potansiveli eşgüdümleyerek bileya- pılabilir. Bunlar. çok büyük yaünnıla- ra gerek olmayan vaklaşımlardır. PoJi- tika oluşturmak ve bizlerin de uzmao oiarak hayata balaş veduruşumuzu be- Briememiz gereldyor. Biz kendimizi ne kadar değişme ajanlan olarak görüyo- nız. Toplumu, birlikte olduğumuz ku- runılardaki insanlan, hizmetgötürdü- ğüRiüz insanlan bir değişmeye davet edebihyor muyuz? Olumlu >önde ge- Bşmeleri için güçlerini arrarmaya yar- duncı oluyor muyuz?'' Ruh sağlığının bozulmasına yol açan ">»ksulluk" gibi bazı koşullann de- ğişmesinin uzun zaman alacağuu, an- cak bunlan değiştinneye yönelik çaba- nın ve umudun sürdürülmesi gerekti- ğini vurgulayan Zeytinoğlu, "Bunlara gözyununaktan kaynaklanan ahiaki de- ğer yargılan çöküntüsünün mutiaka ortadan kaJdınlması lazun. Bunlara alrşmış ve göz yumar bir biçimde yaşa- mak, hangi toplumsal kesimden olur- sa oisufl travma oiaraliyaşanryor insan- larda" dıye konuştu. Zeytinoğlu, ko- ruyucu ruh sağlığının temelinde, "in- sanlar nasıl yetişirse. nasıl bir toplum- sal atmosfer içinde yaşarsa daha di- rencü v« mücadeieci ohıriar,ayakta kaJ- mayı başarabilirJer" sorusunun yanı- tının yattığını, bunun da kişilerin be- beklik dönemine kadar uzandığını söz- lerine ekledi. EÜ Tıp Fakültesi Psikiyatri An; lim Dalı'ndan Prof. Dr. Ahmet Çe kol da, koruyucu hekimliğin, psikij ride de yaygınlaştığını belirterek, cukluk yaşamındaki her türlü olu suzluğun, kişiyi, gelecekte ruhsal h talıkJara yatkın hale getirdigini söy di. Bebeklikten itibaren yaşanan olu suzluklarla, "bardağmyavaşyavaşd duğunu" ve son damlanın bardağı şırdığını belirten Çelikkol, "Sonda, la, tetiği çeken faktördür. Önemh ol bardağm dolınamasıdır'" dedi. Çelı kol, kişilerin strese dayanıkhğını "hastahğa yatkın olup obnatüğına g re" değiştiğini de vurgulayarak, kor yucuhekimlikte "kadmlar,çoaıklar,yı lılar, oksüzier, göçmenJer, duilar" gı risk gruplan üzenndeyoğunlaştıklan söyledi. Limantepe, Baklatepe ve Panaztepe'de sürdürülen kazılarda şaşırtıcı bulgular elde edildi Ege uygarlığına yeni ışıktZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - Izmir çev- resindeki Limantepe, Bak- latepe ve Panaztepe yöre- lerinde yapılan kazılar. ]a- ta Yunanistan dahil, l.Ö. 3. bin dönemine ait Ege'nin en büyük mer- kezlerini ortaya çıkardı. Urla Limantepe kazılan- nın Başkanı Prof. Dr. Ha- yat Erkanal. kazılardan elde edilen buluntulan, "genei arkeoloji bügisiyie açıklayamayacagı kadar yeniveşaşu"ba" olarak ni- telendirdi. Erkanal, böl- gede, Mezopotamya ile aynı dönemde "yazmın" kullanıldığına yönelik bul- gulareldeedeceğine inan- dığım söyledi. Urla Limantepe'deki kazı başkanhğınm yanı- sıra Tahtalı Barajı Havza- sı'ndaki Baklatepe'de kur- tarma kazılannın bilim- sel başkanhğını da yürü- ten A.Ü. Dil Tarih Coğ- rafya Fakültesi öğretim Üyesi Prof. Dr. Hayat Er- kanal, tzmirçevresindeyaptığı kazı veyü- zey araştırmalannı "tzmir Bölgesi Arfceolo- jikKazı veAraştunular Projes" adı altm- da birleştirdi. Erkanal, Menemen- Panaz- tepe'de Prof.Dr. Armağan Erkanal tarafin- dan yürütülen kazı sonuçlannı da dikkate alarak yapdğı değerlendirmede, bölgede l.Ö. 3. bin yılına ait çok büyük bir merkez or- taya çıkardıklannı söyledi. Insanoğlunun ilk kez tüketimden üreti- me geçtiği ve köy kültürünü oluşturmaya başladığı Neolitik Çağ'ın Ege dünyasında l.Ö. 6. bin yılında başladıgını ve Limante- pe'deki çalışmalarda budönemin malzeme- sini bulduklannı belirten Erkanal. "\ani, limantepe'deNeolitik Çağ'dan Roma Ça- ğı'na kadar sûrekHyerleşim me>cut\eher dönemde de önetnli bir merkez durumun- da kalmış burasT diye konuştu. Kazılar- da, l.Ö. 3. bin yıla yoğunlaştıklannı, daha eski dönemlere, buluntular şu anda taban suyu içinde olduğu için fazla giremedik- lerini kaydeden Erkanal, l.Ö. 3. bin döne- minde Limantepe'nin bir "metropoi" olma- sınuı nedenlerini şöyle sıraladı: "Yîınan meslektaşJanmızJa buraıun öne- Tahtalı Barajı Havzasj'ndaki Baklatepe'de kurtarma kazılan sürü>or. 3 bölgede sürdürûJen ve "Izmir Bölgesi Arkeolo- jik Kazı ve Araşürmalar Projesi" adı altında biıieştirilen ka/ılarda İ.Ö. 3 bin dönemine ait önemli merkezler bulundu. mini belö nedenlere bağladık. Öncelikle Ege'nin o zaman bir iç deniz olduğunu dü- şflnurseniz, çokideal liman şartlan \ar bu- rada. Tüm Ege dünyasuun en ideal limanı burası. Liman tcsisleri bunu zaten ortaya koydu. Onunötesinde, Orta .Anadoiu,o dö- nemlerde çok önemU, belki Ege'den daha önemli ve bölgenin,Gediz\ adki araahgıy - laOrta AnadohıŞia direkbağlannsı var.Bu- nun dışında denizyoluy la tüm Doğu Akde- niz'le baglanto var. Aynca, MTA ik >«pı- lan ortak çahşmaiar gösteriyor ki, Iznîir ve çevresinde çokönemli madenyataklan vaıf En bûyûk yerieşimler Bölgede ortaya çıkan merkezlerin da- ha sınırlannı belirleyemediklerini belirten Erkanal, Baklatepe'nin l.Ö. 4. bin yılına, Limantepe'nin de l.Ö. 3. bin yılına ait yer- leşiminin Yunanistan dahil Ege'nin en bü- yük yerleşimleri olduğunu söyledi. Çalışmalannm, Yunanıstan'da çok es- nek olan kronolojiyi sağlam temeller üze- rine oturtacak buluntular verdigini belirten Erkanal, kazılarda, Orta Anadolu ve Me- zopotamya gibi çeşitli kültür bölgelerinin l.Ö. 3. bin yılına ait eserlerini bir arada gördüklerini bildirdi. Bu eserlerin aynı me- zarlar içinde bir arada çıkmasının, bölge- ler arası ticari ilişkilerin ötesinde kültürel ve insan ilişkilerini gösterdiğini kaydeden Erkanal, şu bilgileri verdi: * Bölgede siyasi bir oluşumdan söz ettik. Bunu F.fes'ekadar uzatabinnz. Klasik Çağ öncesi kültürler açısından Efes de bölgeye ah. Bu bölge>i yukan Çandariı'y a kadar uzatabiüriz. Bu bölgede kültürel bir bütün- lük var. Daha yukanya gidildiğinde Bal- kan ağuiığ) hissedilryor. Milet'e gittiğiniz- de de Girit'in etkinligi söz konusu. Ama burasj kendi açısından çok önemli bir kül- türe sahipo dönemlerde. Daha prehistorik dönemJerde bemsiyasi bütünlüğû hem kül- türel bütünlüğu olan bir yer." Bölgedeki araştırmalann, l.Ö. 1200 ile l.Ö. 8-7. yüzyıllar arasmdaki, tüm dünya- da ve Anadolu'da "karanhkdönem'' diye adlandınlan bilinmeyen döneme ilişkin de önemli ipuçlan verdigini vurgulayan Erka- nal, kazı sonuçlannın, Avrupa küJtürünün Anadolu'dan geldiğini tartışmaya açtığını söyledi. Almanya'daki bir bılimsel dergi- nin, "Avrupa'nın Anado- lu korkusu " diye başlık at- tığını anımsatan Erkanal, sözlerini şöyle sürdürdü: "Yaygın olan ve Anado- lu da ükel küMrierin var olduğunu, en önemh' mer- keaıı Trmaolduğunu, l.Ö. 7-8. asırda İyon koJonileri- nin u> garfağigetintgini ka- bul eden görüş arûk tü- müvle değiştL tyon koioni- leri, belli merkezler üzeri- ne, belli uygarhklann mi- safıri olarak gelmişler, öy- le gözüküyor. Efes ve NIi- iet'te daha eski dönemlere aityerieşimier tespit edfldL Enıinim Id diğer merkez- ler de kaoldığı takdirde çokeskiyegiden tarihi ohı- şumlarortayaçıkacak. Me- seia Panaztepe, aynı dö- nemde Troya'nın en az 15 katbüyükHİğünde bir mer- kez. AynıAlman dergisiil- ginç bir başka konuya dik- katçekmiş; Troya'dançok daha büyük, çok daha önemli ekonomik ve tica- ri yönden çok daha kap- samlı fakat Limantepe'nin bir Homer'i yoktu diyor." Limantepe, Baklatepe ve Panaztepe'de ortaya çıkan eserlerin tüm bilgileri değiş- tirdiğini, peş peşe gelen yeniliklerin, bihrn- sel görüşlerinde çok hızlı değişikliğeyolaç- tığını kaydeden Erkanal, sözlerini şöyle sürdürdü: "Çok hıziı birdegişmevar, bizbi- lebu değişime ayak uyduramıyoruz. Bütûn bunlann ötesinde,bölge,Klasik Çağ acem- dan ilgi görmüş, herkes klasik kültürlerm peşinde koşmuş ama onun dışuida Klasik Çağ öncesinde ne vardı konusu hiç arastı- rümamtş. Bu bölge, çok şeyegebe, o neden- le kesin bir şey söylemekten çekiniyorum. Genelarkeoloji bflgim doğrumısunda şuşu- dur diyemiyorum^Buradaki gelişmeler in- sanı şaşırtacak düzeyde bir kültürel oiuşu- ma gidiyor. Şimdrye kadar hic düşûnmez- dik bölgeler arasuıda böyle bir iSşld olabi- leceguıi; Yunanistan neresi Ege,Orta Ana- dolu neresi- Ama öyle birfletişim,öyle bir kfiltürel bağlano var ki, ta Mezopotamya ile, Mısır'la. O nedenle Mezopotamya'dan muhaklokinsajılargeldi,yuzıâryiaherşeviy- te, insanlaıia bağjanü kurdu." 'KıskançhkhıBağımsız*'Aybar'dan özürdüjyorum IŞIL OZGENTURK Artık şu yaşlı dünyarnıza büyük şairler, büyük liderler gelmiyor. Büyük liderler ve büyük şairler devri kapan- mış gibi. Türkiye de bu gerçeğin dışında değil. Artık bir Nânm Hikmet,bir EdipCansevçr,bir lurgut Uyar,bir Me- tin EloğJu, bir Cemal Süreya gelmiyor. Bir Mehmet AH Aybar daha olmuyor. Düşünüyorum, 5 Ekim günü 90. yaşgününü kutladığı- rruz Mehmet Ali Aybar'ı unutulmaz bir lider yapan ney- di? Uzun, ince bedeninin vakur duruşu mu? Ona dünya renklerinin ve kokulannın sırlannı öğreten Fransız eği- timi mi? Kendme olan güveni mi? Yaşamayı çok iyi bil- mesi mi? Neydi Mehmet Ali Aybar'ı yıllarca sosyalist ka- muoyunda lider kılan? Bunun yanıtını vermek çok zor. Ben burada Mehmet Ali Aybar'a sadece kişisel bir özürsunmak istiyorum. Bel- ki de benim için yukardaki sorunun yanıtı burada gizli. Yıl 1969'du. Ben o zamanlarüniversite öğrencisiydim. Iktisatta okuyordum. "Daha Özerk Bir Umverstte" ve "Tam Bagunsız bir Türtdye'' için eylem üstüne eylern ya- pıyorduk. Son eylemimiz üniversitelerin işgaliydi. Evet, üniversiteleri işgal etmiştik. Günlerdir iktisat ve hukuk fakültelerinin geniş koridorlannda sabahhyorduk. Ara sıra damlara çıkıp türküler söylediğimiz de oluyordu. Inanç dolu çocuklardık ve dünya bizden soruluyordu. Tam o sırada Aybar'ın lider olduğu Türkiye tşçi Parti- si'nin Ankara'da 3. Olağanüstü Kongresi yapılacaktı. Par- ti üyesi olsun olmasın biz öğrenciler işgal ettiğimiz üni- versitelerden çıkıp arabalara bindik ve Ankara'ya gittik. Kongrenin çok elektrikli geçeceği belliydi. Çünkü Meh- met Ali Aybar, Ruslar'ın Çekoslovakya'yı işgal etmesi- ne karşı çıkıyor ve her ülkenin kendi koşullanna uygun bir sosyalizm anlayışını savunuyordu. Parti yönetimi ise onu, bu görüşlerinden ötürü, Marksist dünya görüşünden sapmış olmakla suçluyordu. Onu suçlayan taraf, yani par- tideki büyük çogunluk Sovyetler Birliği'nin Çekoslovak- ya'yı işgal etmesini deonaylıyordu. Parti Başkanı Aybar, yapayalnız kalmıştı ve kendisinin dediği gibi "Kıskanç- İıkla Bagımsız" kimlığinden asla taviz vermiyordu. Bızler, Ankara'da arabalardan iner inmez kongre salo- nuna gittik ve kulaktan dolma bilgilerle Aybar'ı bir ba- ğımsızlık anıtı olan tarihi konuşmasını yaparken sürekli yuhaladık. O günü çok iyi anımsayan pek çok partili ve partisiz insan vardır. O kongreden sonra Aybar'ın parti yönetimiyle yollan aynldı. Daha sonra, bu ayrılma Türk solunda daha vahim yol aynmlannın başlangıcı oldu. Sonra ben, o yaz bir grup arkadaşımla bir minibüs ki- ralayıp Avrupa'yı dolaşmaya çıktım. Kuzey ülkeleri ha- riç bütün Avrupa'yı dolaşıp dönüş yolunda da Çekoslo- vakya'ya uğradık. Başkent Prag'da sökülmedik kaldınm taşı kalmamıştı. Ve her yer Sovyetler Birliği'ni kınayan afişlerle donatılmıştı. Herkes, yaşlı genç herkes sokak- taydı. Ve "Özgûrhık!" diye bağınyorlardı. Sonra biz Prag'dan çıkıp Macaristan'adoğru yol alma- ya başladık. Çekoslovakya'dan henüz çıkmamıştık ki, bir sabah minibüsün içinde tank sesleriyle uyandım. Pence- reyi aralayıp bakörn ve o zaman tanklan gördüm. Bizim ters istikametimizde Prag'a doğru ilerliyorlardı. Hepsin- de "kızıl yıkhz" vardı. Ve ben donup kalmıştım. Bir an, bu tanklann ülkeme girdiğini düşündüm ve "o zamanneyapanm" diye kendi kendime sordum. Verdiğim yamt çok açıkü. Savaşınm. Işte o günden sonra Mehmet Ali Aybar'a büyük bir hak- sızlık yaptığımı ve yıllar sonra onu ilk gördüğüm yerde bu olayı anlatıp. özür dilemem gerektiğini düşündüm. Olmadı. Şimdi doğum gününden yararlarup bu gecikmiş özürü ona iletmek istiyorum. Yazımın başında büyük şairlerin vebüyük liderlerin dev- ri kapandı demiş ve Mehmet Ali Aybar'ın neden büyük bir lider olduğunu bulmaya çalışmıştım. Meğerbenim için bu sorunun yanıtı çok kolaymış. Evet, Mehmet Ali Aybar büyüktü, çünkü yalnız kal- maktan hiç korkmadı. ISOZ50(Ö hotmail.com. 45 TRİLYON LİRALIK PA2AR Ders kitabında bakanlık tekeli • 15 ders kitabında tekel olan Milli Eğitim Bakanlıgı, bu yıl 17 milyon 500 bin kitap bastı. Bakanhğın 15 derste yalnızca kendi kitaplanna onay vermesi yayıncılann tepkisine yol açtı. EBRUTOKTAR ANKARA-13mih/onög- rencinin ortalama 5 kitap kul- landıgı eğitimdeki 45 trilyon liralık pazar, Milli Eğitim Bakanlıgı ve özel yaymevle- rini karşı karşıya getirdi. Bu yıl 15 ders kitabında yalnız- ca kendi kitaplanna onay ve- rerek tekel oluşturan bakan- lık, Rekabet Kurulu, Yayın- cılar ve Dağıömcılar Birli- ği'nin eleştiri oklanna da he- defoldu. Buyıl 17milyon500bin kitap basan ve geçen yıldan devTeden kitaplarla birlikte toplam 26 rrulyon kitap sa- tan MEB, kendi satış reko- runu kırdı. Bakanlık, yalnız- ca 4. ve 5. sınıf Sosyal Bil- güerkitaplannda 1 'ermilyon baskı yaparken, istemlerin karşılanamaması üzerine 93 ders kitabında 2.5 milyon da ek baskı yaptı. 15 derste sa- dece MEB tarafindan hazır- lanan kitaplara onay veril- mesi nedeniyle baskıyla kar- şı karşıya kalan Yayımlar Da- iresi, kamu kurum ve kuru- luşlanndan yardım istedi. Geçen yıl yabıızca 4 mil- yon baskı yapan bakanlık, bu yıl 17 milyon 500 bin ki- tap basmak zorunda kalınca; Türk Tarih Kurumu, Türk HavaKurumu, Anadolu Oni- versitesi Güzel Sanatlar Fa- kültesi, Ostim Çıraklık Eği- tim Merkezi ve Marmara Üniversitesi Teknik Eğitim Fakültesi'nin matbaalann- danyararlandı. Ilköğretim Fen, Türkç» Sosyal Bilgiler kitaplannı basım ve dağıtımında sıkır tı yaşayan bakanhk, velileri satış bürolan önünde uzu kuyruklar oluşturmasma m den oldu. Sorunu ek bask larla aşmak isteyen bakanlıl dağıtımı kolaylaştırmak üa re gezici araçlan devreye sc kunca Rekabet Kurulu tan findan uyanldı, Yayıncık Birliği tarafindan eleştirild Rekabet Kurulu, araçlan rekabeti önleyerek özel yi yınevlerinin saüş yapmasır köstek olduğu gerekçesiyl geri çekilmesini istedi. B; kanlık ise gezici araçfan önünde uzun kuyruklar olu: turan velilerin 'cilesini hafi letmeyi' ve 'saüş bürolanı daldyığıhnayı önlemeyi' hı deflediğini vurgulayara "Kâr elde etmeyi değU hi met sunmayı amaçbyonu yanıtını verdi. Dağrtuncılara ret Kitaplan, Devlet Kita Müdüriüğü Döner Sermay si kanalıyla dağıtan Mil Eğitim Bakanlıgı, Dağıtın cılar Birliği'nce de eleştiri di. Dağıtnnsorunlan yaşayj bakanlık, Yayımcılar Birl ğı'den u Kitaplan biz dagıt: hm. Yüzde25dekâr alahır önerisini aldı. Önenyı redd den bakanlık, 14 bin kırtas yeci ve bayiye saüş belge verdigine işaret etti. Baka lık, kendi kitaplannın i MEB satış bürosunda sat dığını bildirdi. Yeni bir klonlama tekniği 2 genetik anneli bebek gündemde CHICAGO(AA)-Ame- rikalı bilimadamlan, bir çe- şit klonlama sayılan teknik- le, iki genetik anneli çocuk dünyaya getireceklerini açık- ladılar. 'American Sodety ofRep- roductiveMedicine' adlı ku- ruluşun toplantısında konu- şan bilimadamlarmın ver- dikleri bilgileregöre, söz ko- nusutekniğin, geneUikle yaş- lı kadınlan çocuk sahibi yap- mak için kullanılması düşü- nülüyor. Kısır kadınıi) yumıırtala- nndan almacak genin, kısır olmayan başka birkadından alınan genle birieştirihnesi- ne dayanan teknikle, babadan alman spermle döllendirilen yumurtanınkısırkadının rah- mine yerleştirilecegi kayde- diliyor. Böylece doğacak ço- cuğun, genetik olarak iki an- neli olacağı ifade ediliyor. tkikadındadenendi Bilimadaml^1) bu tekni- ğin insan klonijma olmadı- ğııu öne sürüyoriarsa da bu yöntemle klonjyna teknolo- jisinin embriycaretmek için kullanılmışolacağmı mkâret- miyorlar. Şimdiye kaCa-hayvanlar- da denenmemiîbutekniğin, New York Ünversitesi uz- manlanndan Dr Jamie Gri- fo tarafindan bn 44; biri 47 yaşında ikikısrkadmda de- nendiği ve kadınlardan bi nin hamile kalmadığı ka dediliyor. Diğer kadının i henüz testlerden geçmedı ifade ediliyor. Bu kadının g lecek hafta hamilelik testi tabi tutulacağı ve hamile fc ması durumunda, tıp dün> sındayeni tartışmalarbaş' yacağı belirtiliyor. Yöntemin klonlama say masına karşı çıkan Dr. G fo, Washington Post gaze' sine verdiği demeçte, yön min genetik kopyalama < madığını ve bu yöntemle h hangi bir canhnın kopyasır elde edilmeyeceğini söy di. Dr. Grifo, bu tekni| Dollyadlı koyunun kopyal; masmdaki yöntemi takip tiğini, bir hücreden diğer' hücıeyumurtasına DNA ni ledilerek aşılanma yapıl ğını da belirtti. Yeni yöntemle, tıp düm sında ilk defa iki kadıt DNA'sının tek yumurta birleştirildiği ifade ediliy Buyöntemle doğacak 1 beğin, her iki kadınrn gen nni taşıyacağını belirten limadamlan, çocuğun anı sinin kadınlardan hangisi c cağı konusunun kesinlik 1 zanmadığını belirtiyorlaı Bilimadamları, buduru da her iki kadının da çoc ğun annesi sayılabileceğ söylüyorlar.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle