Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet
İmtiyaz Sahibi: Berin Nadi
Genel Yayın Yönetmenı. Orhan Erinç
9 Genel Yayın Koordinatörü. Hikmet
Çetinkaya 9 Yazuşlen Müdürü' Ibrahim
Yıldız 9 Sorumlu Müdür: Fikret tlkiz
0 Haber Merkezı Müdürü Hakan
Kara 0 Görsei Yönetmen Fikret Eser
lstıhbarat. Cengiz Vıldırım 9 Kültür:
Handan Şenköken 9 Spor: Abdülkadir
V ücelman 9 Makaieler: Sami Karaören
9 Düzeitme. Abdullah Yazıcı 9 Fotoğraf:
Erdoğan Köseoğlu 9 Bılgı-Belge: Edibe
Buğra 9 Yurt Haberleri: Mebmet Faraç
Yaym Kurulır l/han Selçuk
(Başkan), Orhan Erinç, Oktav
Kurtböke. Hikmet Çetinka>a,
Şükrao Soııer, Ergun Balcı,
İbrahim Yıldız, Orhan Bursalı,
Mustafa Balbav. Hakan Kara.
Ankara Temsılcısı Mustafa Balbav Atatürk Bulvan
No: 125, JCat:4, BakanMdar-Ankara Tel: 4195020 (7
hat). Faks.4195O2701zmırTemsi]cisi:SerdarKızık,
H ZıyaBlv 1352 S.23Tel:4411220. Faks:4419117
0 Adana Temsılcısi: Çetin Yiğeooğiu, Inönü Cd 119
S No:l Kati.Tel:363 12 11, Faks: 363 12 15
Mûessese Müdürii; Üst* Akmen •
KoortmatarAiun«Ko(**l l
*M u h a
-
sebe BüleBt Vener • •*"= Hüseyta
Gürer«t$letae Öndev"efik«Bıigı-
l$iem Vsil faal • Bılî*>.var S l s l a n
ÇBer«SaO5 fOttKtn
MEDYA C: • Yönetım I
Başkanı - Genel Miidür: C
Erduran 9 Koordınatör
tytman • Genel MüdürYaıd
SevdaÇoban Tel 514 07
51395 80-51384«^61,Faks:51
Yavımlataa ve Basan: Yenı Gun Haber Ajansı. Basın ve Yayıncıhk A Ş
TürkocagıCad 39/41 Cagaloğlu 34334 Ist PK 246 Istanbul Tel (0.212) 512 05 05 (20 hat) Faks (0/212ı 513 85 95
11EKİM1998 Imsak: 5.38 Güneş: 7.04 Öğle: 12.58 tkindi: 16.05 Akşam: 18.39 Yatsı: 19.59 www.cumhuriyet.coi
Mini hayvanat
_ İstanbul Haber Servisi -
Eski Jstanbu] Büyükşehir
Belediyesı Başkanı Nurettin
Sözen döneminde
hazırlanarak yapımına
başlanan, ancak Recep
Tayyip Erdoğan'uı
başkanlıgının ilk yıllannda
durdurulan "Florya
Hayvanat Bahçesi Projesi",
yapılan değışiklikle "Mini
Hayvanat Bahçesi Çocuk
Kültür ve Eğlence Parkı"
olarakl3Ekim 1998
tarihınde ıhale edilecek.
thaleyi kazanacak olan
firmanın en az 1 trilyon 100
milyar lira >atınmı
üstlenecegini belirten
yetkililer, yanm kalmış bina
ve işlerin bir yıl içinde
tamamlanacağını
kaydettıler.
Kulak
memesindenaşı
• ANKARA (ANKA)-
Heidelberg'deki Kanser
Araştırma Meıkezi
uzmanlannın) aptıği
araştırmalarda. katıhm
özellıklerinden anndınlmış
gerı aşılannm etkisinin
aşının yapıJdıg. yere göre
değiştiği saptandı.
Uzmanlar, bır deneme
geniyle aşılanan farelerde
ortaya çıkan proteine karşı
bagışıkJık reaksiyonunu
inceleyerek, hayvanlarda
aşının kulak memesınden
yapıldığında daha çok
antikor \e katil T hücresinin
oluştuğunu belirlediler.
Uzmanlar, kulak
memesındekı bağışıklık
sıstemini yoğun olarak
harekete geçiren tek bir lenf
boğumunun olması
nedeniyle aşılann kulak
memesinden yapılması
gerektiğini kaydettiler.
'Atatürk' konuhı
pul sepgisi
• KONYA (AA) - Konya
Posta lşletmesı Başmüdürü
Hakkı Altuntaş,
Cumhuriyetin kuruluşunun
75. yıldönümü anısına.
'Atatürk' konulu, bir pul
sergisi hazırlayacaklannı
söyledi. Sergide, pulculuk
konusunun işleneceğini,
ziyaretçilere '75. Yıl
Rozetleri'nin dağıtılacağını
bildiren Altuntaş, pul
sergisinin Cumhuriyet tarihi
konusunda fikir edinmek
isteyenler için de yararlı
olacağmı anlattı.
Çevre Bakanhğı
koruyor
• İZMİR(AA)-Çevre
Bakanhğı'nın, neslı tehlike
altmda bulunan ve ülkemize
özgü (endemik) Toros
kurbağası ve Kafkas
engereği türlerinin
korunması için yeni bir proje
baslattığı bildirildi. 3'eryıl
sürecek bu iki projenin
yürütücüsü, Dokuz Eylül
Üniversitesi Öğretim Üyesi
Prof. Dr. Ibrahim Baran,
Toros kurbağasının koruma
planlannın belirlenmesi için
6,5 milyar lira, Kafkas
engereği için hazırlanacak
projenin maliyetinin ise 7
milyar lira olacağını
kaydetti.
Antik adanm
sorunluyolu
• ANAMUR (AA) - Içel'in
Bozyazı ilçesindeki Nagidos
antik kentinin, koruma adası
Nagiduda'ya yapılan dolgu
yolun. sahilin doğal
dengesini bozduğu öne
sürüldü. Nagiduda, 1989'da
belediye tarafindan
yaptınlan dolgu yolla kıyıya
bağlandı. Bozyazı
Kaymakamı Mithat
Kuşadalı. yörenin 1.
derecede StT alanı olduğunu
behnerek, "Yol. akıntı
sirkülasyonunu önlediği için
anakara adaya yaklaşıyor.
Kültür Bakanlığı, yolun
kaldınlması karan alırsa,
gereğini yaparız" dedi.
Meteor yağmumı
• ANKARA (AA)-Ege
Üniversitesı Fen Fakültesi
Astronomi ve Uzay
Bilimleri Bölümü Öğretim
Üyesi Prqf. Dr. Serdar
Evren, 17-18 Ekim tarihleri
arasmda gerçekleşecek
meteor yağmurunun
Türkiye'nın her yerinden
çıplak gözle rahatlıkla
ızlenebileceğini bildirdi.
EvTen, meteor yağışlannın
dünya için büyük tehlike
oluşturmadığına da dikkat
çekti.
Uzmanlar, tıbbm diğer alanlanndaki uygulamanın psikiyatride de yaygınlaşmasmı istiyor
Rıılı sagkğı için korayucu hizmei• Psikiyatride tedaviyi, "uzmanlann kıyıda oturup, denize
düşenlerin kendilerine ulaşmalannı beklemek" şeklinde
tanımlayan Prof. Dr. Sezen Zeytinoğlu, psikiyatri
uzmanlannı denize açılmaya ve insanlann denize
düşmesini engellemek için çaba göstermeye çağırdı.
ASUMAN ABAOOĞLU
İZMİR - Ruh hastalıklanmn köke-
ninin, kişilerin çocukluk dönemine
uzanması, "koruyucu hizmetin" tıb-
bm diğer alanlannda olduğu gibi psi-
kiyatride de yaygınlaşmasına yol açı-
yor. Kişilerin, bebekliklerinden itiba-
ren karşılaştıklan hertürlü olumsuzlu-
ğun, yetişkinlik dönemlerinde ruh has-
tası olmalannm potansıyelini oluştur-
duğuna dikkat çeken uzmanlar, bar-
dak dolduğunda ise son damlanın, has-
talıgın tetiğini çektifini söylediler. Uz-
manlar psikiyatride koruyucu hekim-
liğin, "insanlar nasıl yetişirse daha di-
rcnçfi ve mücadeleri olur" sorusunun
yanıtında yattığını bildirdiler.
'Denize açıialım'
Psikiyatride tedaviyi, "uzmanlann
kryıda oturup, denize diişenierirı ken-
dilerine ulaşmalannı beklemek" diye
tanımlayan EÜ Psıkolojı Bölümü'nden
Prof.Dr. Sezen Ze>1inoğlu. bunun çok
yanlış taraflan olduğunu ve her şeyden
önce u
ahbksal" bir yaklaşım olmadı-
ğmı söyledi. Psikiyatri uzmanlannın
denize acılıp "insanlanndenizedüşme-
leriruengeDemekri" gerektiğini kayde-
den Zeytinoğlu, "İnsanlann önce bir
topJumsaldüzen içinde hasta edilmele-
rine göz yummak. ondan sonra da on-
lan tedavi etmeye çalışmak ahJaksaJ
değil. Bu yaklaşım zaten ya başanlı oia-
mıyoryadaçokga>TCtgerektiriyDr'a
di-
ye konuştu. Yıllann birikımiyle bozul-
muş ruh sağhğına ve hırpalanmış bir
bedene, sağlığın bulabıleceği çarelerin
sınırlı olduğunu kaydeden Zeytinoğlu,
"Tstelik. krvKİa oturup beklendiği za-
man çoğu insan zaten kı\ ı\a ulaşaraa-
dan denizde yok olu\or. Kıyıda bekle-
yen uzmanlara geiebilenier şanslı in-
sanlar" görüşünû savundu.
Geleneksel psikiyatrik tedavi uygu-
lamalannın "ekonomik'' olmadığını
da vurgulayan Zeyiinoğlu, sözlerini
şöyle sürdürdü: "Eğertophımunyapı-
sı hastatak üreten bir toplumsa ne çok
harcama>a gerek \ar: hastanelere, uz-
manlann yetiştirilnıesine, mahkeme-
lere. hapıshantlere, bir çok ola>ın ar-
kasından hizrnetgetirecek kuruluşlara.
Büviik bir masraf. Halbuki konıvııcu
sağbk uygulamalan, etik oimasuım ya-
nı sıra çok daha ucuza maJ oluyor. Ba-
n koruyucu u> gulamalar. sadece mev-
cut potansiveli eşgüdümleyerek bileya-
pılabilir. Bunlar. çok büyük yaünnıla-
ra gerek olmayan vaklaşımlardır. PoJi-
tika oluşturmak ve bizlerin de uzmao
oiarak hayata balaş veduruşumuzu be-
Briememiz gereldyor. Biz kendimizi ne
kadar değişme ajanlan olarak görüyo-
nız. Toplumu, birlikte olduğumuz ku-
runılardaki insanlan, hizmetgötürdü-
ğüRiüz insanlan bir değişmeye davet
edebihyor muyuz? Olumlu >önde ge-
Bşmeleri için güçlerini arrarmaya yar-
duncı oluyor muyuz?''
Ruh sağlığının bozulmasına yol açan
">»ksulluk" gibi bazı koşullann de-
ğişmesinin uzun zaman alacağuu, an-
cak bunlan değiştinneye yönelik çaba-
nın ve umudun sürdürülmesi gerekti-
ğini vurgulayan Zeytinoğlu, "Bunlara
gözyununaktan kaynaklanan ahiaki de-
ğer yargılan çöküntüsünün mutiaka
ortadan kaJdınlması lazun. Bunlara
alrşmış ve göz yumar bir biçimde yaşa-
mak, hangi toplumsal kesimden olur-
sa oisufl travma oiaraliyaşanryor insan-
larda" dıye konuştu. Zeytinoğlu, ko-
ruyucu ruh sağlığının temelinde, "in-
sanlar nasıl yetişirse. nasıl bir toplum-
sal atmosfer içinde yaşarsa daha di-
rencü v« mücadeieci ohıriar,ayakta kaJ-
mayı başarabilirJer" sorusunun yanı-
tının yattığını, bunun da kişilerin be-
beklik dönemine kadar uzandığını söz-
lerine ekledi.
EÜ Tıp Fakültesi Psikiyatri An;
lim Dalı'ndan Prof. Dr. Ahmet Çe
kol da, koruyucu hekimliğin, psikij
ride de yaygınlaştığını belirterek,
cukluk yaşamındaki her türlü olu
suzluğun, kişiyi, gelecekte ruhsal h
talıkJara yatkın hale getirdigini söy
di. Bebeklikten itibaren yaşanan olu
suzluklarla, "bardağmyavaşyavaşd
duğunu" ve son damlanın bardağı
şırdığını belirten Çelikkol, "Sonda,
la, tetiği çeken faktördür. Önemh ol
bardağm dolınamasıdır'" dedi. Çelı
kol, kişilerin strese dayanıkhğını
"hastahğa yatkın olup obnatüğına g
re" değiştiğini de vurgulayarak, kor
yucuhekimlikte "kadmlar,çoaıklar,yı
lılar, oksüzier, göçmenJer, duilar" gı
risk gruplan üzenndeyoğunlaştıklan
söyledi.
Limantepe, Baklatepe ve Panaztepe'de sürdürülen kazılarda şaşırtıcı bulgular elde edildi
Ege uygarlığına yeni ışıktZMİR (Cumhuriyet
Ege Bürosu) - Izmir çev-
resindeki Limantepe, Bak-
latepe ve Panaztepe yöre-
lerinde yapılan kazılar. ]a-
ta Yunanistan dahil, l.Ö.
3. bin dönemine ait
Ege'nin en büyük mer-
kezlerini ortaya çıkardı.
Urla Limantepe kazılan-
nın Başkanı Prof. Dr. Ha-
yat Erkanal. kazılardan
elde edilen buluntulan,
"genei arkeoloji bügisiyie
açıklayamayacagı kadar
yeniveşaşu"ba" olarak ni-
telendirdi. Erkanal, böl-
gede, Mezopotamya ile
aynı dönemde "yazmın"
kullanıldığına yönelik bul-
gulareldeedeceğine inan-
dığım söyledi.
Urla Limantepe'deki
kazı başkanhğınm yanı-
sıra Tahtalı Barajı Havza-
sı'ndaki Baklatepe'de kur-
tarma kazılannın bilim-
sel başkanhğını da yürü-
ten A.Ü. Dil Tarih Coğ-
rafya Fakültesi öğretim
Üyesi Prof. Dr. Hayat Er-
kanal, tzmirçevresindeyaptığı kazı veyü-
zey araştırmalannı "tzmir Bölgesi Arfceolo-
jikKazı veAraştunular Projes" adı altm-
da birleştirdi. Erkanal, Menemen- Panaz-
tepe'de Prof.Dr. Armağan Erkanal tarafin-
dan yürütülen kazı sonuçlannı da dikkate
alarak yapdğı değerlendirmede, bölgede l.Ö.
3. bin yılına ait çok büyük bir merkez or-
taya çıkardıklannı söyledi.
Insanoğlunun ilk kez tüketimden üreti-
me geçtiği ve köy kültürünü oluşturmaya
başladığı Neolitik Çağ'ın Ege dünyasında
l.Ö. 6. bin yılında başladıgını ve Limante-
pe'deki çalışmalarda budönemin malzeme-
sini bulduklannı belirten Erkanal. "\ani,
limantepe'deNeolitik Çağ'dan Roma Ça-
ğı'na kadar sûrekHyerleşim me>cut\eher
dönemde de önetnli bir merkez durumun-
da kalmış burasT diye konuştu. Kazılar-
da, l.Ö. 3. bin yıla yoğunlaştıklannı, daha
eski dönemlere, buluntular şu anda taban
suyu içinde olduğu için fazla giremedik-
lerini kaydeden Erkanal, l.Ö. 3. bin döne-
minde Limantepe'nin bir "metropoi" olma-
sınuı nedenlerini şöyle sıraladı:
"Yîınan meslektaşJanmızJa buraıun öne-
Tahtalı Barajı Havzasj'ndaki Baklatepe'de kurtarma kazılan sürü>or. 3 bölgede sürdürûJen ve "Izmir Bölgesi Arkeolo-
jik Kazı ve Araşürmalar Projesi" adı altında biıieştirilen ka/ılarda İ.Ö. 3 bin dönemine ait önemli merkezler bulundu.
mini belö nedenlere bağladık. Öncelikle
Ege'nin o zaman bir iç deniz olduğunu dü-
şflnurseniz, çokideal liman şartlan \ar bu-
rada. Tüm Ege dünyasuun en ideal limanı
burası. Liman tcsisleri bunu zaten ortaya
koydu. Onunötesinde, Orta .Anadoiu,o dö-
nemlerde çok önemU, belki Ege'den daha
önemli ve bölgenin,Gediz\ adki araahgıy -
laOrta AnadohıŞia direkbağlannsı var.Bu-
nun dışında denizyoluy la tüm Doğu Akde-
niz'le baglanto var. Aynca, MTA ik >«pı-
lan ortak çahşmaiar gösteriyor ki, Iznîir ve
çevresinde çokönemli madenyataklan vaıf
En bûyûk yerieşimler
Bölgede ortaya çıkan merkezlerin da-
ha sınırlannı belirleyemediklerini belirten
Erkanal, Baklatepe'nin l.Ö. 4. bin yılına,
Limantepe'nin de l.Ö. 3. bin yılına ait yer-
leşiminin Yunanistan dahil Ege'nin en bü-
yük yerleşimleri olduğunu söyledi.
Çalışmalannm, Yunanıstan'da çok es-
nek olan kronolojiyi sağlam temeller üze-
rine oturtacak buluntular verdigini belirten
Erkanal, kazılarda, Orta Anadolu ve Me-
zopotamya gibi çeşitli kültür bölgelerinin
l.Ö. 3. bin yılına ait eserlerini bir arada
gördüklerini bildirdi. Bu eserlerin aynı me-
zarlar içinde bir arada çıkmasının, bölge-
ler arası ticari ilişkilerin ötesinde kültürel
ve insan ilişkilerini gösterdiğini kaydeden
Erkanal, şu bilgileri verdi:
* Bölgede siyasi bir oluşumdan söz ettik.
Bunu F.fes'ekadar uzatabinnz. Klasik Çağ
öncesi kültürler açısından Efes de bölgeye
ah. Bu bölge>i yukan Çandariı'y a kadar
uzatabiüriz. Bu bölgede kültürel bir bütün-
lük var. Daha yukanya gidildiğinde Bal-
kan ağuiığ) hissedilryor. Milet'e gittiğiniz-
de de Girit'in etkinligi söz konusu. Ama
burasj kendi açısından çok önemli bir kül-
türe sahipo dönemlerde. Daha prehistorik
dönemJerde bemsiyasi bütünlüğû hem kül-
türel bütünlüğu olan bir yer."
Bölgedeki araştırmalann, l.Ö. 1200 ile
l.Ö. 8-7. yüzyıllar arasmdaki, tüm dünya-
da ve Anadolu'da "karanhkdönem'' diye
adlandınlan bilinmeyen döneme ilişkin de
önemli ipuçlan verdigini vurgulayan Erka-
nal, kazı sonuçlannın, Avrupa küJtürünün
Anadolu'dan geldiğini tartışmaya açtığını
söyledi. Almanya'daki bir bılimsel dergi-
nin, "Avrupa'nın Anado-
lu korkusu " diye başlık at-
tığını anımsatan Erkanal,
sözlerini şöyle sürdürdü:
"Yaygın olan ve Anado-
lu da ükel küMrierin var
olduğunu, en önemh' mer-
keaıı Trmaolduğunu, l.Ö.
7-8. asırda İyon koJonileri-
nin u> garfağigetintgini ka-
bul eden görüş arûk tü-
müvle değiştL tyon koioni-
leri, belli merkezler üzeri-
ne, belli uygarhklann mi-
safıri olarak gelmişler, öy-
le gözüküyor. Efes ve NIi-
iet'te daha eski dönemlere
aityerieşimier tespit edfldL
Enıinim Id diğer merkez-
ler de kaoldığı takdirde
çokeskiyegiden tarihi ohı-
şumlarortayaçıkacak. Me-
seia Panaztepe, aynı dö-
nemde Troya'nın en az 15
katbüyükHİğünde bir mer-
kez. AynıAlman dergisiil-
ginç bir başka konuya dik-
katçekmiş; Troya'dançok
daha büyük, çok daha
önemli ekonomik ve tica-
ri yönden çok daha kap-
samlı fakat Limantepe'nin bir Homer'i
yoktu diyor."
Limantepe, Baklatepe ve Panaztepe'de
ortaya çıkan eserlerin tüm bilgileri değiş-
tirdiğini, peş peşe gelen yeniliklerin, bihrn-
sel görüşlerinde çok hızlı değişikliğeyolaç-
tığını kaydeden Erkanal, sözlerini şöyle
sürdürdü: "Çok hıziı birdegişmevar, bizbi-
lebu değişime ayak uyduramıyoruz. Bütûn
bunlann ötesinde,bölge,Klasik Çağ acem-
dan ilgi görmüş, herkes klasik kültürlerm
peşinde koşmuş ama onun dışuida Klasik
Çağ öncesinde ne vardı konusu hiç arastı-
rümamtş. Bu bölge, çok şeyegebe, o neden-
le kesin bir şey söylemekten çekiniyorum.
Genelarkeoloji bflgim doğrumısunda şuşu-
dur diyemiyorum^Buradaki gelişmeler in-
sanı şaşırtacak düzeyde bir kültürel oiuşu-
ma gidiyor. Şimdrye kadar hic düşûnmez-
dik bölgeler arasuıda böyle bir iSşld olabi-
leceguıi; Yunanistan neresi Ege,Orta Ana-
dolu neresi- Ama öyle birfletişim,öyle bir
kfiltürel bağlano var ki, ta Mezopotamya
ile, Mısır'la. O nedenle Mezopotamya'dan
muhaklokinsajılargeldi,yuzıâryiaherşeviy-
te, insanlaıia bağjanü kurdu."
'KıskançhkhıBağımsız*'Aybar'dan özürdüjyorum
IŞIL OZGENTURK
Artık şu yaşlı dünyarnıza büyük şairler, büyük liderler
gelmiyor. Büyük liderler ve büyük şairler devri kapan-
mış gibi. Türkiye de bu gerçeğin dışında değil. Artık bir
Nânm Hikmet,bir EdipCansevçr,bir lurgut Uyar,bir Me-
tin EloğJu, bir Cemal Süreya gelmiyor.
Bir Mehmet AH Aybar daha olmuyor.
Düşünüyorum, 5 Ekim günü 90. yaşgününü kutladığı-
rruz Mehmet Ali Aybar'ı unutulmaz bir lider yapan ney-
di? Uzun, ince bedeninin vakur duruşu mu? Ona dünya
renklerinin ve kokulannın sırlannı öğreten Fransız eği-
timi mi? Kendme olan güveni mi? Yaşamayı çok iyi bil-
mesi mi? Neydi Mehmet Ali Aybar'ı yıllarca sosyalist ka-
muoyunda lider kılan?
Bunun yanıtını vermek çok zor. Ben burada Mehmet
Ali Aybar'a sadece kişisel bir özürsunmak istiyorum. Bel-
ki de benim için yukardaki sorunun yanıtı burada gizli.
Yıl 1969'du. Ben o zamanlarüniversite öğrencisiydim.
Iktisatta okuyordum. "Daha Özerk Bir Umverstte" ve
"Tam Bagunsız bir Türtdye'' için eylem üstüne eylern ya-
pıyorduk. Son eylemimiz üniversitelerin işgaliydi. Evet,
üniversiteleri işgal etmiştik. Günlerdir iktisat ve hukuk
fakültelerinin geniş koridorlannda sabahhyorduk. Ara
sıra damlara çıkıp türküler söylediğimiz de oluyordu.
Inanç dolu çocuklardık ve dünya bizden soruluyordu.
Tam o sırada Aybar'ın lider olduğu Türkiye tşçi Parti-
si'nin Ankara'da 3. Olağanüstü Kongresi yapılacaktı. Par-
ti üyesi olsun olmasın biz öğrenciler işgal ettiğimiz üni-
versitelerden çıkıp arabalara bindik ve Ankara'ya gittik.
Kongrenin çok elektrikli geçeceği belliydi. Çünkü Meh-
met Ali Aybar, Ruslar'ın Çekoslovakya'yı işgal etmesi-
ne karşı çıkıyor ve her ülkenin kendi koşullanna uygun
bir sosyalizm anlayışını savunuyordu. Parti yönetimi ise
onu, bu görüşlerinden ötürü, Marksist dünya görüşünden
sapmış olmakla suçluyordu. Onu suçlayan taraf, yani par-
tideki büyük çogunluk Sovyetler Birliği'nin Çekoslovak-
ya'yı işgal etmesini deonaylıyordu. Parti Başkanı Aybar,
yapayalnız kalmıştı ve kendisinin dediği gibi "Kıskanç-
İıkla Bagımsız" kimlığinden asla taviz vermiyordu.
Bızler, Ankara'da arabalardan iner inmez kongre salo-
nuna gittik ve kulaktan dolma bilgilerle Aybar'ı bir ba-
ğımsızlık anıtı olan tarihi konuşmasını yaparken sürekli
yuhaladık. O günü çok iyi anımsayan pek çok partili ve
partisiz insan vardır.
O kongreden sonra Aybar'ın parti yönetimiyle yollan
aynldı. Daha sonra, bu ayrılma Türk solunda daha vahim
yol aynmlannın başlangıcı oldu.
Sonra ben, o yaz bir grup arkadaşımla bir minibüs ki-
ralayıp Avrupa'yı dolaşmaya çıktım. Kuzey ülkeleri ha-
riç bütün Avrupa'yı dolaşıp dönüş yolunda da Çekoslo-
vakya'ya uğradık. Başkent Prag'da sökülmedik kaldınm
taşı kalmamıştı. Ve her yer Sovyetler Birliği'ni kınayan
afişlerle donatılmıştı. Herkes, yaşlı genç herkes sokak-
taydı.
Ve "Özgûrhık!" diye bağınyorlardı.
Sonra biz Prag'dan çıkıp Macaristan'adoğru yol alma-
ya başladık. Çekoslovakya'dan henüz çıkmamıştık ki, bir
sabah minibüsün içinde tank sesleriyle uyandım. Pence-
reyi aralayıp bakörn ve o zaman tanklan gördüm. Bizim
ters istikametimizde Prag'a doğru ilerliyorlardı. Hepsin-
de "kızıl yıkhz" vardı. Ve ben donup kalmıştım.
Bir an, bu tanklann ülkeme girdiğini düşündüm ve "o
zamanneyapanm" diye kendi kendime sordum. Verdiğim
yamt çok açıkü.
Savaşınm.
Işte o günden sonra Mehmet Ali Aybar'a büyük bir hak-
sızlık yaptığımı ve yıllar sonra onu ilk gördüğüm yerde
bu olayı anlatıp. özür dilemem gerektiğini düşündüm.
Olmadı.
Şimdi doğum gününden yararlarup bu gecikmiş özürü
ona iletmek istiyorum.
Yazımın başında büyük şairlerin vebüyük liderlerin dev-
ri kapandı demiş ve Mehmet Ali Aybar'ın neden büyük
bir lider olduğunu bulmaya çalışmıştım. Meğerbenim için
bu sorunun yanıtı çok kolaymış.
Evet, Mehmet Ali Aybar büyüktü, çünkü yalnız kal-
maktan hiç korkmadı.
ISOZ50(Ö hotmail.com.
45 TRİLYON LİRALIK PA2AR
Ders kitabında
bakanlık tekeli
• 15 ders kitabında tekel olan Milli Eğitim
Bakanlıgı, bu yıl 17 milyon 500 bin kitap bastı.
Bakanhğın 15 derste yalnızca kendi kitaplanna
onay vermesi yayıncılann tepkisine yol açtı.
EBRUTOKTAR
ANKARA-13mih/onög-
rencinin ortalama 5 kitap kul-
landıgı eğitimdeki 45 trilyon
liralık pazar, Milli Eğitim
Bakanlıgı ve özel yaymevle-
rini karşı karşıya getirdi. Bu
yıl 15 ders kitabında yalnız-
ca kendi kitaplanna onay ve-
rerek tekel oluşturan bakan-
lık, Rekabet Kurulu, Yayın-
cılar ve Dağıömcılar Birli-
ği'nin eleştiri oklanna da he-
defoldu.
Buyıl 17milyon500bin
kitap basan ve geçen yıldan
devTeden kitaplarla birlikte
toplam 26 rrulyon kitap sa-
tan MEB, kendi satış reko-
runu kırdı. Bakanlık, yalnız-
ca 4. ve 5. sınıf Sosyal Bil-
güerkitaplannda 1 'ermilyon
baskı yaparken, istemlerin
karşılanamaması üzerine 93
ders kitabında 2.5 milyon da
ek baskı yaptı. 15 derste sa-
dece MEB tarafindan hazır-
lanan kitaplara onay veril-
mesi nedeniyle baskıyla kar-
şı karşıya kalan Yayımlar Da-
iresi, kamu kurum ve kuru-
luşlanndan yardım istedi.
Geçen yıl yabıızca 4 mil-
yon baskı yapan bakanlık,
bu yıl 17 milyon 500 bin ki-
tap basmak zorunda kalınca;
Türk Tarih Kurumu, Türk
HavaKurumu, Anadolu Oni-
versitesi Güzel Sanatlar Fa-
kültesi, Ostim Çıraklık Eği-
tim Merkezi ve Marmara
Üniversitesi Teknik Eğitim
Fakültesi'nin matbaalann-
danyararlandı.
Ilköğretim Fen, Türkç»
Sosyal Bilgiler kitaplannı
basım ve dağıtımında sıkır
tı yaşayan bakanhk, velileri
satış bürolan önünde uzu
kuyruklar oluşturmasma m
den oldu. Sorunu ek bask
larla aşmak isteyen bakanlıl
dağıtımı kolaylaştırmak üa
re gezici araçlan devreye sc
kunca Rekabet Kurulu tan
findan uyanldı, Yayıncık
Birliği tarafindan eleştirild
Rekabet Kurulu, araçlan
rekabeti önleyerek özel yi
yınevlerinin saüş yapmasır
köstek olduğu gerekçesiyl
geri çekilmesini istedi. B;
kanlık ise gezici araçfan
önünde uzun kuyruklar olu:
turan velilerin 'cilesini hafi
letmeyi' ve 'saüş bürolanı
daldyığıhnayı önlemeyi' hı
deflediğini vurgulayara
"Kâr elde etmeyi değU hi
met sunmayı amaçbyonu
yanıtını verdi.
Dağrtuncılara ret
Kitaplan, Devlet Kita
Müdüriüğü Döner Sermay
si kanalıyla dağıtan Mil
Eğitim Bakanlıgı, Dağıtın
cılar Birliği'nce de eleştiri
di. Dağıtnnsorunlan yaşayj
bakanlık, Yayımcılar Birl
ğı'den
u
Kitaplan biz dagıt:
hm. Yüzde25dekâr alahır
önerisini aldı. Önenyı redd
den bakanlık, 14 bin kırtas
yeci ve bayiye saüş belge
verdigine işaret etti. Baka
lık, kendi kitaplannın i
MEB satış bürosunda sat
dığını bildirdi.
Yeni bir klonlama tekniği
2 genetik anneli
bebek gündemde
CHICAGO(AA)-Ame-
rikalı bilimadamlan, bir çe-
şit klonlama sayılan teknik-
le, iki genetik anneli çocuk
dünyaya getireceklerini açık-
ladılar.
'American Sodety ofRep-
roductiveMedicine' adlı ku-
ruluşun toplantısında konu-
şan bilimadamlarmın ver-
dikleri bilgileregöre, söz ko-
nusutekniğin, geneUikle yaş-
lı kadınlan çocuk sahibi yap-
mak için kullanılması düşü-
nülüyor.
Kısır kadınıi) yumıırtala-
nndan almacak genin, kısır
olmayan başka birkadından
alınan genle birieştirihnesi-
ne dayanan teknikle, babadan
alman spermle döllendirilen
yumurtanınkısırkadının rah-
mine yerleştirilecegi kayde-
diliyor. Böylece doğacak ço-
cuğun, genetik olarak iki an-
neli olacağı ifade ediliyor.
tkikadındadenendi
Bilimadaml^1) bu tekni-
ğin insan klonijma olmadı-
ğııu öne sürüyoriarsa da bu
yöntemle klonjyna teknolo-
jisinin embriycaretmek için
kullanılmışolacağmı mkâret-
miyorlar.
Şimdiye kaCa-hayvanlar-
da denenmemiîbutekniğin,
New York Ünversitesi uz-
manlanndan Dr Jamie Gri-
fo tarafindan bn 44; biri 47
yaşında ikikısrkadmda de-
nendiği ve kadınlardan bi
nin hamile kalmadığı ka
dediliyor. Diğer kadının i
henüz testlerden geçmedı
ifade ediliyor. Bu kadının g
lecek hafta hamilelik testi
tabi tutulacağı ve hamile fc
ması durumunda, tıp dün>
sındayeni tartışmalarbaş'
yacağı belirtiliyor.
Yöntemin klonlama say
masına karşı çıkan Dr. G
fo, Washington Post gaze'
sine verdiği demeçte, yön
min genetik kopyalama <
madığını ve bu yöntemle h
hangi bir canhnın kopyasır
elde edilmeyeceğini söy
di.
Dr. Grifo, bu tekni|
Dollyadlı koyunun kopyal;
masmdaki yöntemi takip
tiğini, bir hücreden diğer'
hücıeyumurtasına DNA ni
ledilerek aşılanma yapıl
ğını da belirtti.
Yeni yöntemle, tıp düm
sında ilk defa iki kadıt
DNA'sının tek yumurta
birleştirildiği ifade ediliy
Buyöntemle doğacak 1
beğin, her iki kadınrn gen
nni taşıyacağını belirten
limadamlan, çocuğun anı
sinin kadınlardan hangisi c
cağı konusunun kesinlik 1
zanmadığını belirtiyorlaı
Bilimadamları, buduru
da her iki kadının da çoc
ğun annesi sayılabileceğ
söylüyorlar.