15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 24 OCAK 1998 CUMARTESİ HABERLER Erbakan Hoca laiklik ve demokrasi karşıtıydı, onun özlemi şeriat düzeniydi Kurduğu 3 parti de kapatıldıA slında 12 Mart darbesinden ^m sonra ortada komünizm tehli- / § kesinden söz ettirecek bir tab- /' m lo olmasa da Demirel. partisi- .JL J L . nın çıkarlan gereği hayalı de olsa bu yönde bir politikadan medet umu- yordu. Koalisyon protokolünde de ilham kaynaklannın "Türk miliiyetçüiği"oldu- ğu alti çızilerek \-urgulamyordu. Zaten olaytar da istenilen yönde gelışıvordu. Ik- tıdara ortak olan MHP'nin yan kuruluş- larından yetışen mılıtanlar "faşist terö- rii" tırmandırmaya başladı. Erbakan ile Feyzioğlu arasında mutat kapışmalar dı- şmda koalisyonun u>ıım ıçinde çalıştığı söylenebilirdi. Erbakan ha bıre "ağır sa- nayi hamlesPnden söz ediyor ve 12 Ekım 1975'te yapılacak Senato seçimleri önce- sinde il il dolaşıp temel atıyordu. Seçim- ler öncesinde hızını alamayan Erbakan. Bakanlar Kurulu"nda ve DPT'de görii- şülmeyen. bütçede ödeneğı aynlmayan 1OO'ün üzerinde temel attı. Ancak bu ha- yalı temeller Erbakan'a yaramadı. Zira Senato'da 54 senatörlük içın yapılan se- çımde MSP sadece 2"smı alabildı. Bu arada meydan meydan dolaşıp "fa- izsizdüzen"ı savunan Erbakan. faız oran- lannın yükseltilmesine ve DÇM karan- na kuzu kuzu imzayı bastı. HarpOkullan'naaskeri lise vesivil li- selenn fen kolundan öğrencı alınmasmı öngeren 926 sayılı "Askeri Personel Ka- nıınu" MSP'liler tarafından değiştirilmek istendı. Amaç; bu okullara ımam-hatip mezunlannın da alınmasmı sağlamaktı. Ancak daha önerı göriişülmeden Erba- kdn. yandaşlanna erken müjdeyi verince tehlıke anında sezıldi ve önüne geçıldi. Okulda lakabı "kuş" olan Erbakan yıne erken ötmüştü Eh "Bülbiilün çektiği di- U belasıdır.- AP-CHP anlaşarak 6 Haziran 1977'de erken seçım kararı alındı. MSP, seçim ön- cesi ortağı AP için morrenkli afişlerbas- tınp "renksizlere oy vermeyin" çağnsın- da bulundu. Gösterdiği millerv ekili aday- ları arasında •*KaraSes"Cematettin Kap- landa bulunuyordu. Almanya'dan topla- nan paralar \e gelen ınsan desteğı de bir işe yaramadı. Seçim sonucunda MSP'nin oylan 11,8"den 8.6'ya genledı. Milletve- k'ılı sayısı da 48'den 24'e düştü. CHP oy- lannı 8.1 artırarak 213 mılletvekilı çıkar- dı. AP ıse 129 mılletvekılı ile ikincı ola- bıldı. Doğal olarak bırınci parti olan CHP'nın Genel Başkanı Ecevit hüküme- ti kurmakla göre\ lendirildi. Erbakan. CHP'nın kendilerıne koalis- yon ortaklıgı önereceğını umuyordu. An- cak ECevit geçmişten dersini almıştı. Ece- vıt, azınlık hükümetı kurarak umuAiffû transferlere bağlamıştı ki. bu umuduger- çekleşmedi ve güvenoyu alamadığı için düştü. Bu kez hükümetı kurma görevi AP Genel Başkanı Demirel'deydi. Demirel, AP-MSP-MHP"den oluşan 2.Milliyetçi Cephe hükümetı ile yola devam karan al- dı. lcracı bakanlıklardan Içişleri, Sanayi ve Teknolojı. Çalışma. lmar Iskân ile Gı- da. Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı M- SP'ye bırakılmıştı. Korkut Özal'ın İçiş- len Bakanı olduğu bu dönemde emniyet tarikatçılarla dolduruldu. 2. MC hükümetınin güvenoylaması ya- pılmadan Yargıtay Cumhunyet Başsavcı- İığ. MSP için kapatma davası açtı. Erba- kan'ın 4 Aralık 1977 tarihınde Urfa'da yaptığı konuşma kapatma davasına ge- rekçe oluşturuyordu. LJrfa'dakı konuşma- sında Erbakan. "MŞP'ye qy vermezseniz bu camiieri tekrar ahır yapariar, AUah vermesin hayvan deposu yaparlar*" de- mıştı. Başsavcılığın açtıgı davada M- SP'nın kapatılması, Erbakan'ın dadoku- nulmazlıgının kalkması ısteniyordu. MC hükümeti Sıyası Partıler Yasası'nda bir değişiklik yaparak MSP ve Erbakan'ı kurtardı. Son ıkı seçimde oylan düşen Erbakan. partisinın 15 Ekim 1978 tarihinde vapı- lan 3 kongresınde epev sıkıştınldı. Bu kongrede atılan sloganlar ve asılan pan- kartlar MSP tabanının giderek radikal- leştığı simallerını verıyordu. "Ya İslam. Ya Oliim". "İslam Devleti Kurulsun". "Şeriat Türki\e'deKurulacak"ve -Şeri- at İslam" pankartiannın açıldığı kongre- de Özal kardeşlenn Erbakan'ı de\ırme projesı gerçekleşmedı. Erbakan yıne sıy- nimayıTjaşardı Bu arada AP'den kopan 11 mılletve- kılı CHP'lılerle anlaşarak hükümet aley- hıne gensoru önergesı verdıler. O\lama sonucunda gensoru kabul edıldı ve hükü- met ıstıfa etmek zorunda kaldı. Ecevit, 11 "lere bakanlık dağıtarak hükümetı kur- du. Erbakan, MSP kurulduğundan berı Darbe sonrası Erbakan tutuklandı • 12 Eylül 1980 darbesinden sonra MSP lideri Erbakan tutuklanarak önce îzmir Uzuntarla'da misafir edildi. Üç hafta süren misafirlikten sonra Ankara'ya getirilerek Ordu İstihbarat Okulu'na kapatıldı. MSP'liler 23 Nisan 1981 tarihinde ilk kez mahkemeye çıktılar. 13 Şubat 1985 'te yapılan duruşmada ise hepsi hakkmda beraat karan verildi. Necmettin Erbakan, MSP duruşması nedeniyle 1 No'lu Sıkıyönetim Askeri MahkemesTnde. ilk kez muhalefete geçti. Erbakan. muha- lefette daha radıkal konuşmalar yapma- ya başladı. Cuma gününün tatil olması- nı. okullara Kuran derslen konmasını ve İslam Ortak Pazan kurulmasını ıstıyor, Humeynı'yı övücü konuşmalar yapı>or- du. MSP tabanı da mıtınglerde "Şeriat ge- lecek vahşet bitecek", "Dinsiz Devlet, Yı- kılacak Elbet", "Erbakan. Ziya, Humey- ni, Yaşasın İslam Birliği" sloganlarını atı- yor cıhat çağnları yapıyordu. Bu arada MHP gıbı MSP'nin de gençlerden oluşan eylemcı kuruluşlan oluşmaya başladı. Akıncılar ve Genç Akıncılar Dernegı bunlann başında gelıyordu. Rıze. Bolu, Sakarya, Afyon. Kavseri. Bandırma gibı MSP'lılenn yoğun olduğu verlerde eg> tim kampları kuruluyordu. Bu kamplar- dan yetışenler sılahlı eylemler yapıyor. ancak kamuflaj amacıv la çogu kez İslam Kurtuluş Ordusu. Türkıye İslam Kurtu- luş Ordusu, islam Fedaılerı. islam Dev- letınin Acil Mücahıtlen, Türkıye İslam Kurtuluş Birlıği ve Cephesı adlannı kul- lanıvorlardı. Ünlü Konya Mitingi 12 Eylül 1980 darbesıne az bir süre ka- la söylemlerını giderek sertleştıren Erba- kan. ilk kez millı bayramlara katılmıyor- du. MSP'hlerö Evlül 1980'de Konya'da- kı "Kudüs'ü Kurtarma Günü*'ne hazır- lanıyordu. Mıtıngın yapılacağı Kon- ya'nın Beledıve Başkanı o dönemde M- SP'Iı olan Mehmet Keçeçiler'di. 6 E\lül sabahı çeşıtlı ıllerden gelenler. ıçkı satan dükkânlara. tunstienn kaldıfı otellere saldınya geçtıler Camı çerçeveyı ındı- ren MSP'liler önlenne gelenı döverken güvenlık güçlen müdahale etti \e facia önlendı. Oğleden sonra Erbakan'ın arka- sında bınlerce kışı mıtıngin yapılacağı alana doğru yürüyüşe geçtı Takkeli. sa- rıklı. yeşıl ba>rak ve cüppelı mollalar. -Şeriat gelecekzuiiim bitecek". "Şeirat Is- lamdır, Anavasa Kur'andır", "Erbakan komutan. Akıncı asker", "Şeriat hakkı- mız söke söke alınz" sloganlannı atarak yürüyordu. Taşınan pankartlarda da ben- zer istemler yazılıydı. Istiklal Marşı ça- lındığında bazı gruplar yerlere oturarak "Ezan sesi istiyoruz" diye bağırdı. Bele- diye Başkanı Keçeciler'den sonra konu- şan Erbakan. 2 Temmuz Madımak katli- amı öncesinde konuşan Sıvas Belediye Başkanı Temel Karamollaoğlu gibi sık sık "gazanız mübarek olsuru kıbçlanmı- n bUe>eceğiz hazırlıklı olun" diyordu. Mitingden sonra dava açıldı ve 42 kişı tutuklandı Ancak dava sonucunda hepsı de beraat etti. Darbe geliyor CHP ıktıdarında faşıstlerin saldınları daha da arttı. Maraş, Çorum, Sıvas, Ma- latya. Erzincan ve Elazıg'da faşistve ge- ncılenn ışbırlığı ile kitlesel katlıamlar v a- şandı. Amaç CHP'nın yanaşmadıgı sıkı- yönetimı ilan ettırmektı \e Maraş katlı- amından sonra başanya ulaşıldı. Öğretım üyelen. gazeteci, sendıkacı \e sıyasılere yönelık suıkastlar bırbirı ardın- ca yaşanı>ordu. Enflasyon üç hanelı ra- kamla/a doğru tırmanı\or, grev ler dalga dalga yayılı>ordu. 24 Öcak kararlarının uygulanması için olağanüstü bir yöneti- me ihtnaç vardı. TBMM'de cumhurbaş- kanlıgı seçimi de çıkmaza girmişti. Kısa- cası darbe için aranan koşullarelbirliğı ile yaratılmıştı. Sonuçta beklenen oldu ve 12 Evlül 1980'de darbe geldı. Parlamen- to feshedildi, liderler gözetim altına alın- dı. MSP lideri Erbakan tutuklanarak önce lzmır Uzuntarla'da mısafir edildi. Üç haf- ta süren misafirlikten sonra Ankara'ya getirilerek Ordu İstihbarat Okulu'na ka- patıldı. MSP'lılerin sorgulannı Hâkim Albav HamdiSevinç yaptı. 9 Ekım günü tamamladığı sorgulamalar sonucunda Erbakan. Karamollaoğlu ve Tahir Bü- yükkörükçüdışındaki MSP'lileri tahliye etti. MSP'lileri o gûn sevindiren Albay Sevinç, 1993 yılında RP'ye üye oldu. An- cak tahliye edilen MSP'liler bir süre son- ra veniden tutuklandı. İstihbarat Okulu'nda MSP'liler bütün gün namaz kılıp ilahiler okuyordu. Za- man zaman da namazda kimin imamlık yapacagı konusunda kavgalar yaşanma- sına karşılık Mamak'takilere göre du- rumlan iyi sayılırdı. MSP'liler tutukluy- ken partının manevı kurucusu Şeyh Za- bit Kotku ölmüştü. Darbe Komuta Konseyinin yûkselen sola karşı Türk-Islam sentezini her alan- da yerleştirme çabalannı MSP'liler "ken- dimiz içeridcv izfikrimiziktjdarda" diy e- rek yorumluyordu. MSP'liler'23 Nısan 1981 tarihinde ilk kez mahkemeye çıktılar. 13 Şubat 1985"te yapılan duruşmada ise hepsi hakkında beraat karan verildi. RP kuruluyor Beraat karan ven!mi$tı ama Erbakan'a 5 yıllık sıyaset yasağı getirilmişti. Tabii Erbakan, boş dunnadı 19 Temmuz 1983 tanhınde emanetçı .41i Türkmen'in Ge- nel Başkanhğında Refah Partisı'nm ku- rulmasına öncülük etti. Kuruculardan Ahmet Tckdal. Ahmet Topaloğlu, Meh- met Özdcmir \ e Abdurrahman Serdar dışmdaki 29 kurucu MGK tarafından ve- toedildi. Yeni kurucularderhal belirlenip bıldirildi. ancak 25'i yine veto yedi. He- men yenı kurucular bulundu ve MGK'ye sunuldu. Ancak üçüncü kez veto edildi. MGK incelemeleri uzun tutunca 1983 se- çimlerine RP giremedi. Bir yıl sonra ya- pılan yerel seçımlere Ahmet Tekdal'ın Genel Başkanlığı'nda katılan RP, yüzde 4.8 oranında oy aldı. Erbakan sız ilk ge- nel seçimlere 28 Eylül 1986 yılında gi- ren RP, oylarını yüzde 1.7 oranında artı- rarak 5.7'lik oy oranına ulaştı. Sıyası yasaklann kalktığı 6 Eylül 1987 referandumundan 19 gün sonra Erbakan, 17 MSP'liyle birlikte partiye kaydoldu. Bir ay sonra yapılan 2. Olağan Kongre'de de genel başkan oldu. Aslında kongre ön- cesinde Erbakan"ın "doğal lider" olma- sını isteyenler çoğuniuktaydı ama Erba- kan'ı ikna edemedikleri gibi bir güzel de fırça yediler. TBMM'de grubu olmadığı, dahası ar- tık iktidarda olmadığı için sesini kitlele- re yeterince ulaştıramıyordu. Yeni örgüt- lenme sistemi ve Almanya'dan "Avrupa MiDi Göriiş Teşkilatı'' para ve insan des- teği sayesinde 29 Kasım 1987 secimlerin- de oy oranmı artırmasına karşın baraja ta- kıldı. Geçen süre içinde ANAP'taki dört eği- lim dağılmaya başlamış ve MSP köken- liler yavaş yavaş yuvaya dönmeye başla- mıştı. 26 Mart 1989 seçimlerinde yüzde 9.8 oranında oy alan RP dördüncü parti olmayı başardı. Konya, Sıvas, K.Maraş, Urfa ve Van'de belediye başkanlıklannı kazanan RP. bu illerde gözü kara bir şe- kilde irticai faaliyetlere giriştı. 1991 Genel Seçimleri'neMÇPvelDP ittifakıyla giren RP, Almanya'dan "Avnı- pa Milli Göriiş TeşkilatTnın da yoğun desteğiyle TBMM'de 62 milletvekiliyle temsil hakkını elde etti. RP, söylemi ve eylemlenyle MSP'nin devamı olduğunu her fırsatta kanıtlıyor- du. Bu arada kurulan şirketler, Rabıta, Is- lama Çağn Cemiyeti, Hızbullah. Müslü- man Kardeşler ve Iran'la ılişkilerini ge- liştererek para kaynaklannı güçlendir- mişti. Tabii partililerin kurdugu muvazaa şirketler de parti için hatın sayılır bir kay- nak yaratıyordu. Erbakan ise günden gü- ne artan serveti ile gücüne güç katıyor- du. 1990 yılında Zahit Kotku'nun yerine geçen damadı Esat Coşan, RP'ye olan desteğini çektı. Ancak RP adına bir ka- yıp söz konusu olmadı. 26 Mart 1994 ye- rel seçimlerinden RP birinci parti olarak çıktı ve lzmir dışında üç büyük ilden iki- sinin belediye başkanlığını kazandı. RP, artık geleneksel tabanından farklı kesım- lere onlann anlayacağı dille yaklaşıyor- du. 1970'lerdeki "Milli Göriiş" ve "Ağır Sanayi Hamlesi" yutturmacalannın yeri- ni "Adil Düzen" sloganı almıştı. Yerel se- çim başansından sonra "Mereümek,Bos- na ve Beşir Darçın" skandallan patlak verdı. Ancak Erbakan, kendisine ev satan ve partısınin genel merkez binasının sa- hibı Eteşir Darçın ile Mercümekı tanı- mazlıktan geldi. 28 Aralık 1996 genel se- çimlerinden de RP birinci parti olarak çıktı. Ancak kimse Erbakanla ortaJdık yapmak ıstemıyordu. Merkez sağ ve sol partilcrin seçim öncesi tek hedefı RP'y- di. ANAP'la kısa bir flört yapmalanna karşın hükümet kurma konusunda anla- şamadılar. ANAP-DYP ile ortaklık kur- du. Ancak Çiller'in yumuşak karnı olan servetı ve Tedaş ihalesinin soruşturmaya başlanması üzerine ortaklık bozuldu. Par- lamentodaki tablodan başka bir hükümet kurmayı başaramayan Yümaz, görevi ia- de etti. Görevi alan Çiller de RP ile "RE- FAHYOLT hükümetmi kurdu. Erbakan, Başbakan olunca önce yu- muşak sinyaller verdi. Atatürk'ün poste- ri önünde kongreler ve salon topantılan yaptı. ABD ile ilişkileri geliştirdi. Hızını alamavıp yaşasaydı Atatürk'ün bile RP'li oiabileceğini söyledi. MGK'de ırtıcacı subaylann ordudan atılması için hazırla- nan listelerin altına ımzalan atmakla kal- madı Israıl'le ortak güvenlik anlaşması- nı da ımzalayarak bazı çe\Telere şirin gö- rünmeye çalıştı Ancak parti içinde radikalleri memnun etmek adına tarikat liderlerine verdiği if- tar yemegi. Libya ve Iran gezısı ile mec- lis grubunda "Şeriat gelecek ama kanfa rru kanstzmıgetecek?'sözienni sarfettiği ko- nuşma savcılan harekete geçirdi. Sincan'daki Kudüs Gecesı. tslam Ko- muta Konseyi'nde Genel Sekreter oldu- ğuna dair ortaya çıkan belgeler, Hasan Hüseyin, Halil Ibrahim Şahin, Şevki Yü- maz ve Kayseri Beledıye Başkanı Şükrü Karatepe'nin şeriat yanlısı konuşmalan üstüne tuz biber oldu. Oluşan tepki nede- niyle Çiller. Erbakan'ı istifa etmeye zor- ladı. Amacı, kendısinın Başbakanlığı'nda •'REFAHYOlTu sürdürmektı. Ama ev- deki hesap çarşıya uymadı ve Cumhur- başkanı Demirel görevi, ÇiIIer'e verme- di. Yılmaz "AN.\SOL-D" hükümetini kurdu. Yargıtay Başsavcılığf nın RP içın hazırladığı dosya Anayasa Mahkeme- si'nde görüşüldü ve kapatma karan çık- tı. Böylece RP de Erbakan'ın parti me- zarlıgında yerini aldı. BİTTİ IFÎltNOKTASI / ORAL ÇALIŞLAR Devletin en üst düzey raporlarıy- la ve belgeleriyle şu anda devlet gö- revlisı olan, hatta devletin üst düzey- lerine tırmanmış kımselerin bilgisı dahılinde cinayet işlendiği kanıtlanı- yor. Kutlu Savaş'ın raporunda yer alan ve Başbakanca da doğrulanan korkunç gerçek, elı kana bulanmış- ların veya onlara emir verenlerin hâ- lâ yetkili makamlarda olduğu yönün- de. Bu durumda biz yurrtaşlar ne ya- pacağız? Hepimizin can güvenliği tehdit altında. Ya bu katiller bir an önce yargı karşısına çıkarılacaklar, ya da halk kendi güvenliği için özel önlemler almak zorunda kalacak. Ortıan Taşanlar Bursa Valisi. Uyuş- turucu kaçakçısı Fevzi Bir'ı yakala- dıktan sonra serbest bırakan Nec- det Menzir Ulaştırma Bakanı. Meh- met Ağar ve Sedat Bucak mılletve- kılı. Ibrahim Şahin ve Özel Harekât Timı üyelerı hâlâ devlet görevlisi ola- rak bizim vergilerimizden kesilen pa- ralardan maaş alıyorlar. Veli Küçük Bu Katiller Ne Olacak? Tuğgeneral. Görevini sürdürüyor. Bu adaletsızliğin, bu çarpıklığın üstesınden nasıl gelinecek? Başba- kan Mesut Yılmaz, cinayet ışleyen- lerin veya azmettirenlerin devlet gö- revlisi olduğunu söyledikten sonra, yerinde rahat rahat oturamaz. Gere- ğını hızla yerine getirmesı gerekır. O- nun bu korkunç tabloyu ortaya ser- dikten sonra, sürecı uzatan bir tavır içinegirmesinın hiçbırgerkeçesı ola- maz. • • • Mesut Yılmaz ışbaşına gelir gel- mez doğru olanı yaptı, Susurluk ko- nusunda bir rapor hazırlanmasını sağladı. Bu rapor, açıklandığı kada- rıyla bile tüyler ürpertıcı. Bırçoğu da- ha önce basına yansıyan olaylar, devletin en üst düzeyinde de kabul edilip onaylandığına göre, artık faz- la söze gerek yok. Öncelikle katiller ve cinayetler üzerine gidilmeli. Dün- yanın hiçbir yerinde bir başbakan şu cinayetler devlet adına işlendi dedik- ten sonra oturup zaman geçiremez. "Yargı işlemiyor" demek, bir başba- kanın gerekçesi olamaz. Işlemesini sağlamak onun görevi. "Polis sav- saklıyor" sözcüğünü de Başba- kan'dan duymak istemiyoruz. Rapor neden 1993 sonrasından başlıyor? Abdi ipekçi cinayeti bu durumda ne olacak? İpekçi cinaye- tinin de devlet içindeki bir çete tara- fından işlendiğinı artık hepimiz biliyo- ruz. Üstelık bu cinayette rol alan isimlerle, Susurluk çetesi aynı. Bu cı- nayetle, daha sonra olanlar arasın- daki çok önemli bağlantılar olduğu- nu Başbakan bilmiyor mu? ipekçi cinayetini çok önceden or- taya seren, Susurluk çetesinin ızleri- ni süren Uğur Mumcu'yu kim öldür- dü? Susurluk'un üzerine cıddryetle gıdilse Mumcu cınayetiyle ilgili çok net sonuçlar elde edilebilir. ipekçi ci- nayetinin faıllerınden Ağca'nın as- keri cezaevinden kaçırılması, Çat- lı'nın evinde saklanması ve daha sonra bu cinayeti organize ettiği be- lirtenen kişilerin yeşil pasaportlarla yurtdışınayollanması bu raporun ıçi- ne neden girmiyor? Her şey 1993'te başlamadı ki? *•• Başbakan'ın önemli birbelgeyi bir özel televizyon kanalında açıkla- masını nasıl yorumlayacağız? Devle- tin televizyonu var. Bunu seçmek ye- rine bir tekelin kanalını seçmesı, bir kader birliğine mi işaret ediyor? id- dia edildiği gibi, yoksa kefaret öde- mesi mi söz konusu? Sonuç olarak doğru bir ış yapılma- dı. Ya bilgiler bütün kanallara verilir- di, ya da yalnızca devlet televizyonu seçilirdi. O rapor Başbakan'ın şahsi malı değil. kişisel olarak tasarruf ede- mez. Ciddi bir yanlış yaptığı bir ger- çek. Diğer kanalların buna tepki gös- termesi de çok doğal. Sonuç olarak, Kutlu Savaş'ın ra- poru önemli bir rapor. Iktidar, muha- lefet hep birlikte bu işin üzerine git- meli. Biz basın mensupları da ülke- mizin; katillerden, uyuşturucu kaçak- çılarından, kumarhanecilerden ve onlarla işbirliği yapan devlet görevli- lerinden kurtulması için bu raporu di- dik didik etmeliyiz. "Devlet sırn" konusunda öne sü- rülen gerekçelerin de inandıncı bir yanı yok. Kutlu Savaş'ın raporu dev- let içine sızmış çeteleri ele alıyor. Ka- nunsuz ve hukuka aykırı eylemleri ele alıyor. Herkesin bildiğı, yurttaştan neden saklanıyor? Bu ülkede resmi rakamlara göre 3 binin, gayri resmi hesaplamalara göre 10 binin üzerinde yurttaş faili meçhul cinayetlere kurban gitti. Bun- ların faili meçhul olmadığını rapor da söylüyor. Bu katiller ne olacak? Baş- bakan önce bunu cevaplasın... CUMARTESİ YAZILARI ATAOL BEHRAMOĞLU Beştiride Ölçii Bu köşede yayımlanan "Batı, Hıristiyanlık ve Biz" başlıklı yazıma gazetemizin değerli dış poli- tika yazarı Sayın Ergun Balcı'dan bir yanıt-eleş- tiri geldi. ("Batı, Hıristiyanlık ve Ötesi" 21.1.98). Sa- yın Balcı özetle "....Avrupa Birliği'nin Türkiye'yi dışarda bırakmasında ülkemizin ekonomik ve si- yasal durumu, demokrasinin yetersidiğinin yanı sı- ra, Müslüman bir ülke olmasının rol oynadığı dü- şünülebilir mi?" diye soruyor ve yanıtlıyor: "Bize göre düşünülebilir." Sayın Balcı'nın ölçülü yanıtına aynen katıldığımı hemen belirteyim... Aynı yazının bir başka yerinde şöyle deniyor: "....Türkiye'de bazı yazaharın 'AB'nin karannda dinsel etkenler de rol oynamış olabilir' demeleri- nin Sayın Ataol Behramoğlu'nu neden bu kadar rahatsız ettiğini pek anlayamadık." Sayın Balcı'yla görüş aynlığı değilse bile (hiç de- ğilse söz konusu yazılara ilişkin) yaklaşım ayrılığı- mız sanıyorum ki bu noktada. Beni gerçekten de kaygılandıran şey, "Dinsel etkenler de rol oynamış olabilir" denilmesi değil, "Batı Hıristiyanlığının ka- lesı Avrupa" gibi farklı çevrelerden duymaya alış- tığımız sert, genelleyici, tartışmaya açık deyişler ol- du... • • • Yazımda, "AB ve Pişkin Politikacılar" ("Cumhu- riyet, 30.12.97) başlıklı bir yazısındaki "Hıristiyan kulübü"\ıb. bazı deyimleri eleştirdiğim IÜ AB Sos- yo-Kültürel Yapı Ana Bilim Dalı Başkanı Sayın Doç. Dr. Şermin Tekinalp'ten de bir faks aldım. Sayın Tekinalp, "AB'nin çıkar ilişkileri bağlamında hırslı politikacı, banker ve işadamlanndan oluşan bir Hıristiyan Kulübü olduğu görüşü"r\ün "sosyalist çizgide bazı Avrupalı düşünürierin ortaya koydu- ğu ifadeler" olduğunu, "bu görüşlere, zaman za- man abartılı da olsa" kendisinin de katıldığını be- lirterek şöyle devam ediyor: "Kuşkusuz, Hıristiyan kültürünü tartışmak kısa bir yazının kapsamına sığmaz. Bu yazımda Avru- pa'yı sadece pembe gözlüklerin arkasından izle- yen çıkar çevr-elerinin Avrupa'ya madalyonun öbür yüzünden bakmalannı amaçlamıştım. Üzü- lerek gördüm ki, hümanist, akılcı biryazar ve sa- nat adamını da rahatsız etmişim. Avrupa'nın ay- dınlanma ışığını kabul etmek ve onu savunmak bir başka şey, bugün o aydınlanmanın rehberi olan akılcılığın nasıl çıkarlara yönelik araççıl birakıl ha- line geldiğini görmek ve eleştirmek de başka şey- dir." Sayın Tekinalp faksının son bölümünde Avrupa- lı hümanist aydınların arayışlanna değinerek ol- dukça karamsar bir sonucu dile getiriyor: "Avru- palı aydın, bugün sizin sözünü ettiğiniz hümanist evrensel değerieri anyor ve pek de umutlu olma- dığını ifade ediyor." • • • Üikemfzdeki "cıkar çevreten"x\\n Avrupa'yı na^ sıl bir gözlükle izledikleri bence pek fazla önemli değil. Onlar Avrupa'ya zaten her durumda "çı- kar"\an açısından bakacaklardır. Beni kaygılandı- ran, Avrupa Birliği kuruluşuna yönelik eleştirilerin genel bir Avrupa - Hıristiyanlık eleştirisine dönü- şerek "abartılı" bir ton kazanabılmesi ve bunun "aydınlanma" bilinci zaten yetersiz toplumumuz- da yaratabileceği olumsuz izlenimlerdir. Sonuç olarak, eleştirilerimde ben de "abartılı" olmuşsam özür diliyor, Sayın Balcı'ya değerli ya- zısı, sayın Tekinalp'e faksındaki açıklamalar ve in- celikli sözleri için teşekkür ediyorum. Temelde ay- nı değerieri savunan kişiler arasında da nitelikli tartışmaların yaran sanıyorum ki yeterince açıktır. Manisa îşkencenin de 6 kod adı' var• Manisalı gençlere işkence yapmaktan yargılanan sanık polisler, tanınmamak için 'kod adı" kullanıyor. Işkenceyi yöneten 'Komutan' diye anılırken diğerlerinin adı 'Canavar', 'Komiser', 'Toprak'. 'Tetikçi', 'Kürşat' olarak geçiyor HAK.4N DİRİK İZMİR-Onlar işkence yapmaktan yargılanıyor ve "kod adı" kullanıyor- lar. Görevleri örgüt kuran- lan yakalamak; onlann kurduklan "örgüfe ıse kimse dokunamıyor. Ma- nisalı gençlere işkence yaptıklan iddiasıyla yar- gılanan ve ikisinin işken- ce yaptığı Bergama'da mahkeme karanyla "tes- cil edüen" samk polisler- den, gençlerin ifadelerine göre işkenceyi yöneten "Komutan" diye anılırken diğerlerinin adı "Cana- var", "Komiser". "Top- rak", "TetikçT. "Kürşat" olarak geçiyor. Manisalı 14 gence iş- kence yaptıklan gerekçe- siyle 70'er yıl ağır hapis cezası istemiyle yargıla- nan 10 polisin davası yak- laşık 20 aydır sonuçlandı- nlamadı. Manisalı genç- lerin avukatlanndan Pek- daş ve Erda'nın son duruş- mada mahkemeye sun- duklan iddianamede sanık polisler. kod adlanyla bir- likte şöyle tanımlamyor: Halil Emir (Komutan): Mağdurlann beyanına gö- re Halil Emir'e şubede "Komutan" deniyor ve Emir, her türlü işkenceyi yöneten kışi olarak geçi- yor. Emir. işkencelerde de yer alıyor. AtilİaGürbiiz(Kom ıser ve Furkan): Gürbüz, şube- de "Komiser" veya " Fur- kan" olarak anılıyor. Gür- büz, genellikle tüm işken- celerde bulunuyor, bazen de yönlendiriyor. Ramazan Kolak (Kür- şat): Mağdurlann beyanı- na göre şubede adı "Kür- şat" olarak geçen Rama- zan Kolak, bütün işkence- lerde aktif olarak bulun- du. Engin Erdoğan (Cana- var): Erdoğan'a şubede "Canavar" deniyor ve he- men her işkencede bulu-' nuyor. Erdoğan. diğer po- lis sanıklar gibi mağdur- lartarafından teşhis edildi. Fevzi Aydoğ (Toprak): Aydoğ'a şubede "Top- 'rak" deniyor. Mağdurla- nn beyanına göre Aydoğ, her işkencede bulundu. Musa Geçer: Kod adı bulunmayan ya da tespit edilemeyen Musa Geçer, mağdurlara göre her iş- kencede bulundu. Meh- met Emin Dal: Musa Ge- çer gibi kod adı olmayan Dal. her işkencede bulun- du. Levent Ozvez: Sanık polis Le\ent Öz\ez de mağdurlara göre işkence- lenn tümünde yer aldı. Turgut Özcan: Öz- can'ın adı şubede "Tetik- çi" olarak geçiyor. Mani- salı gençlere göre hemen her işkencede bulundu. Turgut Demirel: Mağ- durlann açıklamalanndan Demirel'in de işkenceler- de bulunduğu ve Manisa- lı gençlerin çoğunun ifa- delerini aldığı ortaya çık-
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle