Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet
tmtivaz Sahibi: Berin Nadi
Genel Yaym Yönetmem. Orhan Erinç
0 Genel Yayın Koordınatörii: Hikmet
Çetinkaya • Yazıışlen MüdüHen: Ibrahim
Yıldız - Dinç Tayanç • Sorumlu Müdür
Fikret llkiz 9 Haber Merkezı Müdürii
Hakan Kara •Görsel Yönetmen. Fikret Eser
Dış Haberler Şinasi Dantşoğlu 0 lstıhbarat. Cengiz
Yıldınm 9 Ekonomı Mehmet Saraç 9 Kültür.
Handan Şenköken 9 Spof Abdulkadir V ücelman
9 Makaleler Sami Karaören 9 Düzeltme Abdıülah
Yaacı • Fotograf: Erdogan Köseoğlu • Bılgı-Bdge.
Edibe Buğra 9 Yuıt Haberlen Mehmet Faraç
YayınKurulu İDnnSelçuktBaşkan).
Ortan Erinç. Okta> Kurtböke.
Hikmet Çetinka>a. Şükran Soner,
ErgunBakuDinçTayare;. tbrahim
\ ıldı/. Orhan Bursall, Mustafa
Balba>. Hakao kara.
Ankara Temsılcisi Mustafa Balbay Atatürk Bulvan No:
125, Kat:4, Bakanlüdar-Ankara Tel. 4195020 (7 hat), Faks:
4195027 • lzmir Temsilcısı: Serdar Kıak, H. Zıya
Blv. 1352 S. 2 3 Tel. 4411220. Faks 4419117#Ada'na
Temsılcisi: Çetin Yiğenoğlu, Inönü Cd. 119 S No: 1 Kat: 1.
Tel. 363 12 11, Faks: 363 12 15
Muessese Muduru. Lstün Akmen #
Koordınalör. Ahmet Kurulsan •
Muhasebe. Bulent V.ener#ldarc Hüscykı
Gürer • Işletme Önder Çelik • Bıigı-
Işlem Nail İnal # Bılgisavar Sısîem:
Mürü^et Çüer9Saüş Fazilet Kuza
MEDV.A C: • Yonetım KuruİJ
Ba$kanı - Genel Mıidür: Gilbiı
Erduran 9 Koordınaıor Reha
lşıtman # Genel Mudur Yardımcıs
SevdaÇoban Te! 514 0" 5 3 -
5139580-51344(0-61.Faki 5I3M63
Yayımla>an >e Basan: Yenı Gıin Haber Aıansı, Basın ve Yayıncıhk \ 5
Turkoi.aj.Cad 39 41 Cajaloğlu 34334 Isl PK 246 lstanbul f el <0 212) 5 S 2 05 05 120 hatI Faks 10 212)513 85 95 24OCAK1998 tmsak: 5.44 Güneş:7.15 Öğle: 12.23 Ikindi: 14.54 Akşam: 17.17 Yatsı: 18.42
Elite Model Look
Yarışması
• ANKAR4 (AA) - Elite
Model Look Yanşması,
Fransa'nın Nice kentinde
yapıldı. 80 yarışmacının
katıldığı yanşmada.
Monaco Prensi Albert ve
ünlü modacı John Galliano
gibi isimlerin bulunduğu
jüri, bu yıl Hollandalı
Yfke Srurm'u birinci seçti.
Nice Theatre de la Ville"de
gerçekleştirilen yanşmada,
birinci Sturm 150 bin ,
ikinci Slovakyalı Viera
Schottertova 100 bin,
üçüncii olan Hollandalı
Annemieke van den Berg
ise 75 bin dolar
karşılığında Elite Ajans ile
iki yıllık kontrat yaptılar.
Hasan Âli
Yücel anıldı
• İstanbul Haber Servisi -
Cumhuriyet
aydınlanmasının eğitim
reformcusu Hasan Âli
Yücel, AR-EL Koleji
Kültür Merkezi'nde
düzenlenen bir programla
anıldı. Şair-yazar Mehmet
Başaran. yaptığı
konuşmada. Hasan Âli
Yücel "in eğitim ve kültür
alanında tam Atatürk'ün
istediği doğrultuda
çalışmalar yaptığını
söyledi. Konuşmacılardan
Celil Altun, Halit Barutçu,
Selim Özyüksel de Köy
Enstitüleri'ndeki eğitim
çabalanna dikkat çektiler.
ÖSYM'de sjstem
değişikliği
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu)-1999yılından*
itibaren öğrenci
yerleştirme sınavında
(ÖYS) öğrencilerin
ortaögretim başan puanı
hesaplanırken ÖSS'deki
başanlan dikkate alınacak.
Fen ve Anadolu
liselerinden öğrenci
kaçışını önlemek üzere
getirilen sıstem. taşradaki
okullan dezavantajlı hale
getirirken öğrencilerin
ortaögretim başansını da
geri plana ittiği için sınav
başansını ve dershaneleri
ön plana çıkaran bir model
getiriyor.
Öğrencilere
yardım
• ANKARA (ANKA) -
Devlet Bakanı Hasan
Gemici. öğrencilere
transfer harcamalan
yoluyla bu öğretim yılında,
4.5 trilyon liraya yakın
ayni yardım yapıldığını
bildirdi. RP'îi Sacit
Günbey'in
konuyla ilgili soru
önergesini yanıtlayan
Gemici. bu rutann
öğrencilerin ihtiyaçlannın
karşılanması için toplam
927 adet Sosyal
Yardımlaşma ve
Dayanışma Vakfi'na
gönderildiğıni kaydetti.
Alışveriş turizmi
• ANTALYA(AA)-
Akdeniz Otelciler \e
lşletmeciler Birliği
(AKTOB) Genel Sekreteri
Turgay Alp. Antalya'da
turizm hareketinin hızlı
gelişim göstermesine
karşın, alışveriş
faaliyetlerinin istenilen
düzeyde olmadığını
belırtti.
Türkiye Aile Sağlığı ve Planlaması Vakfı gençlere yönelik cinsel sağlık programı başlattı
'Universiteli bedeniııi tanımıyor'FİGEN ATALAY
Üniversiteli gençlerin, cinsellikle il-
gili sorunlar ve kendi bedenleri konusun-
da varoşlarda oturan ilkokul mezunu ka-
dınlardan daha bilgisiz olduklan ortaya
çıktı. Gençlere ebeveynleri tarafından
da. eğitim sürecı içinde de cinsellikle il-
gili bilgiler verilmiyor.
Türkiye Aile Sağlığı ve Planlaması
(TAP) Vakfı. bu konudaki eksikliklerin
giderilmesi amacıyla 16-25 yaş grubu-
na yönelik cinsel sağlık çalışmalan baş-
lattı. Programla ilgili olarak görüştüğu-
müz Dr. FiHz Çamuroglu. gençlere yö-
nelmelerinin nedenıni şöyle anlattı:
"TAP Vakfl 12 yıldır doğurgan çağda-
ki (15-49 yaş) kadınlara yönelik çalış-
maktadır. Bu çahşmalarda ilerki yaşlar-
daki sorunlann;
- İnsan vücudu ve işleyişi hakkındaki
temel bilgiierin eksikliği.
- Bilgisizlikten kaynaklanan istenme-
yen gebelikler ve doğumlar,
- Erken yaş evliliklerinin anne ve be-
bek ü/erindeki etkileri,
- Temel sağlık bilgisi eksikliğinden ya-
yılımı artan cinsel yolla bulaşan hastalık-
lar olarak. tanımlanabileceği görülmüş-
• Çoğunluğunu
üniversitelilerin oluşturduğu
gençlere üreme, anatomi,
fizyoloji, doğurganlık ve
kontrolü, cinsel yolla bulaşan
hastalıklar, bulaşma ve
korunma yollannın
öğretilmesini sağlayan bir
eğitim programı başlatıldı.
tür. Bilinmektedir ki yanlış fıkir ve alış-
kanlıklann değiştirilmesi çok güç ve za-
man alıcıdır. Oysa heniiz fikir ve alış-
kanlıklan oluşmamış kişilerde, doğru
alışkanlıklan geliştirmek daha etkili ve
kalıcıdır. Bu anlayıştan kalkarak gençle-
re yönetikprogramlar oluşturulmaya ka-
rar verildi."
Çamuroğlu'nun verdiği bilgilere gö-
re gençlere cinsellikle ilgili bilgiler ebe-
veynleri tarafından ya da eğitimleri için-
de verilmiyor.
Bu eksiklik, gençlerin kendilerini ve
bedenlerinı tanımasını, sorunlannı ve
gereksinimlerini tarumlamasını ve çözüm
aramasını. kendilerine zarar verecek dav-
ranışlardan kaçınmalannı engelliyor. Bu
durum, cinsler arasındaki uzaklığı da
arttınyor ve cinslerin birbirini anlama-
sını güçleştiriyor.
Gençlere yönelik çalışma programı
birbirini destekleyen iki yolda yapıldı. Ön-
ce anne-babaiara. ergen ile gençlere ve
yeni evlenecek olanlara yönelik olarak
üç kitapçık hazırlandı. Daha sonra ço-
ğunluğunu üniversitelilerin oluşturdu-
ğu gençlere üreme. anatomi. fizyoloji.
doğurganlık ve kontrolü, cinsel yolla bu-
laşan hastalıklar. bulaşma ve korunma
yollannın öğretilmesini sağlayan bir eği-
tim programı başlatıldı. Gençlerle yapı-
lan eğitim çalışmalannın dördüncüsü 7-
8 Şubat tarihlerinde gerçekleştirilecek.
Dr. Filiz Çamuroğlu. çalışmalardan
edindiği izlenimleri şöyle aktardı:
"7.5 yıldır bu alanda kadınlarla çalı-
şryorum. Bu çalışmalardan çıkanbğım so-
nuj; ilkokul mezunu, işlevsel okur-ya-
zarbğıotmayan kadınlar, üniversiteli genç-
lerden daha çok bedenlerinin ve sorun-
lannın farkındalar. Cinsellik, yaşamdan
kopanbp. bağımsız olarak alguanamaz.
Cinsellik, yaşamın bir boyutudur ve eği-
tim süreci içinde biyoloji, hayat bilgisi, psi-
koloji gibi derslerde değişik yönleriyle
ele aiınmalıdır."
u
Çocııkların öııeıııli
bir gıdası: Oyun'
tstanbul Haber Servisi -
Çocuk Psikiyatristi Dr.
Mazhım Çöpür, çocuklann
sağlıklı yetişmesinde
önemli bir rolü olan oyun-
lara müdahalenin zararlı
olduğunubelirtti. Oyunla-
n çocuklar için önemli bir
gıda olarak değerlendiren
Dr. Mazlum Çöpür. oyuna
sürekli müdahale etmenin.
çocuklann kişilik gelişim-
lerini olumsuz etkileyece-
ğini ifade ederek. "Bıra-
kın çocuklanmz kendi ha-
linde oynasın" dedı.
Oyunun çocuklann ge-
lişiminde önemli bir araç
olduğunu kaydeden Çöpür
şunlan söyledi:
• Çocuk psikiyatristi
Çöpür. "Çocuk, oyunla
paylaşmayı öğrenir,
bencillikten korunur.
Kendi haklannı
savunmayı, başkalannın
haklanna saygı
göstermeyi öğrenir"
diyor.
"Çocuk. oyunlannda ör-
nekaldıgı kişilerin hareket-
lerini sergiler. Bunlan pe-
kiştirir. Çocuk, oyunla pa>-
laşmavı öğrenir, bencillikten
korunur. Kendi haklannı
savunmayı, başkalannın
haklanna saygı gösterme-
yi öğrenir. Oyun. zekâ, ki-
şilik ve duygu gelişimine
yarduncı olur. Avnca çocu-
e-posta : tan (« prizma.net tr
ğunoyunundan yetişmetar-
a, aile tçi sorunlar belirte-
neblür."
Çocuğun oyunlarla ken-
dini ifade ettiğini anlatan
Dr. Çöpür. oyuna müdaha-
lenin sorunlar yaratacağı-
na dikkat çekerek, "Çocu-
ğa tchlikeli olmadıgı süre-
ce müdahale edilmemeli.
Ancak yanlış bir şey >apn-
gında da u\ anlmalı. L var-
ma kesinlikle bagırma yada
davakla olmamalı" dedi.
Çocuklann oyunlannda
ömek aldıgı kişilerin olum-
suz davranışlarını da uy-
guladığını kaydeden Çö-
pür. "Çocuk,filmlerdekisi-
lahlan, şiddcri gerçek ola-
rak algılar ve oyunlannda
arkadaşlanna yansıtır. Bu
da uyum bozukluklanna
neden olur" dedi. Çöpür,
yaşlara göre oyunları da
şöyle sıraladı:
" • Çocuk, 1 yaşından
itibaren büyükleri örnek
almaya başlar ve daha
çok kavramaya, öğren-
meye yönelir. Kendi vücu-
dunu tanımaya başlar.
Anne-babayla oynar.
• 3-4 yaşlarında diğer
çocuklarla paylaşmaya
yönelik ovunlar oynar.
Artık toplumsallaşmaya
başlamıştır. Evcilik,dok-
torculuk gibi ovunlar ge-
nelde bu yaşlarda oynanır,
• 6-7 yaşlannda kız ve
erkek çocuklann oyun-
lannda farklılıklar orta-
ya çtkar. Toplumsal ya-
pının da etkisiyie erkek-
ler genellikle top, kızlar
da evcilik oynar. Öğren-
mc merakının çok fazla
olduğu bu yaşlarda, re-
sim, müzik de oyun gibi
algılanır.
• İlkokul çağını bitir-
miş çocuklar ise olayiara
büyükleri gibi yaklaşır.
İleride olmak istedikleri
meslekleri belirtirler ve
ovunlan da bövledir."
E ğ i t i m i n t e m e l n o k t a l a r ı
Cinsellik pozitiftir
Aşağıdaki perspektifler, eğitimin temel noktalan olarak saptandı:
1. Cinsellik pozitiftir ve hayatın her alanına nüfuz etmiştir.
2. Genç ya da yaşlı. zihinsel ya da fiziksel engelli ve sağlıklı herkesin
cinsel duygulan vardır.
3. Cinsellik; fiziksel, külrürel. dinsel, moral. psikolojik özellikler ta-
şır.
4. Her birey başkasının Fıziki ya da cinsel yaklaşımına saygı duymalı-
dır.
5. Çoğulcu bir toplumda. herkesin cinsellikle ilgili düşünceleri, yak-
laşımlan ve yaşam tarzlan özgür olmalıdır.
6. Kimse cinsel ilişkiye ve gebeliğe zorlanamaz.
7. Her birey kendi cinselliğini yaşama hakkına sahiptir.
8. Her bireyin bilgilendirilme ve yardım alma hakkı \ ardır.
9. Her bireyin sağlıklı koşullarda doğurganlığını planlama ve sağ-
lıklı çocuklara sahip olma hakkı vardır.
10. Kendi hakkında olumlu düşünmek ve kendine güven. olumlu bir c in-
sel yaşamın ilk koşuludur.
11. Cinsel eğitim, çocuğun ve gencin gelişme siirecinin her aşama-
sında hakkıdır.
12. Cinsel eğitim, olabildiğince cinsel rollerin ve koşullandınlmalann
dışına çıkılmasına hizmet etmelidir.
Everest My Lord dış basmdaKültür Senisi- Konsepti ve yöne-
timi Naz Eravda \ e Bülent Erkmen'e.
müziği Babür Tongura, yapımı
Kumpanya'ya ait olan Sevim Bu-
rakın 'Everest My Lord -Roman 3
Perde' başlıklı metninin birinci ve
ikinci perdeleri, 9. Uluslararası İstan-
bul Tiyatro Festivali için oyunlaşrı-
nlmıştı. Festivali izleyen yabancı tı-
yatro yazan ve eleştirmenlerin oyun
üzerine çeşitli değerlendirmeleri ulus-
lararası tiyatro dergilerinde yer aldı.
Almanya'da yayımlanan Theater
Heute'nin eylül sayısında Hermann
Theissen, iki tam sayfa oyun fotoğ-
rafının yer aldıgı yazısında "Everest
My Lord müzik, görüntü projeksi-
yonlan vegündelik yaşamın algılan-
masını sorgulav an psiko - gramer bir
dilin kuUanıldığı mulrimedy a bir gös-
teri"değerlendınTiesiyeralıyor. "Dil
giderck temel öğelerine, hatta yer yer
sözcüklere indirgenir ve izleyici gi-
dereklonescu'nunDers' isimlioyıı-
nunda profesörün anlamsız konuşma-
lan karşısuıda çaresiz kalan on sekiz
yaşuıdaki kız ögrencinin durumun-
da hisseder. Gösterinin sonunda par-
çalanan algılama tekraryçniden kur-
gulanır. İzleyiciler oyunculann pe-
şinde iki ev içinde düşsel bir gezinti-
ye çıkarak gördükleri her nesneyi
adlandırmaya çalışırlar ve oöylece
kendi gerçeklerini keşfederter."
American Theater dergısinin ara-
lık sa\ ısında ise Elinor Fuchs "... son
derece sıradışı bir oyun olan Everest
My Lord'da olduğu gibi çarpıcı bir
özelliği yansıtan multimedya çalış-
malara day alı gösterileriy le Türk ti-
yatrosuna yeni bir soluk getiriyor-
lar" değerlendirmesinı \apı\or.
Yeni uygulama
Müdür
yetkili
öğretmen
sistemi
ANKAR\ (Cumhuri-
yet Bürosu) - Milli Eği-
tim Bakanlığı, 8 yıllık
kesintisiz temel eğıtime
geçiş nedenıyle kapatı-
lan ortaokullardaki mü-
dürleri tasfiye etmeye
başladı. Müdür atanacak
okulları "bağımsız mü-
dür atanacak okul' \e
'bağımsız müdür atana-
mayacak okul' statüle-
nnde iki gruba ayıran ba-
kanlık. belırlenen okulla-
nn müdür yetkili öğret-
menlerce yönetilmesini
isteyecek. Bakanhk.tari-
hi eser niteliğindeki ulu-
sal kültür ve doğa var-
hklannın da envanterini
çıkaracak.
Milli Eğitim Bakanlı-
ğı. bazı okullan 'müdür
yetkisindeki öğretmen-
lerle' yönetmeye hazır-
lanıyor. Çıkarılan genel-
gede. 8 yıla çıkan temel
eğitim nedeniv Ie yapılan
uyum çalışmalannın hız-
landınldığı bildirildi. 8
> ıllık eğitimle birlikte ka-
patılan ortaokullardaki
müdürlerin boş kurumla-
ra atanacağı bildirilen ge-
nelgede, ilköğretim okul-
lannın 'bağımsız müdür
atanacak okul' \e 'ba-
ğımsız müdür atanma-
yacak okul' statüsünde
iki gruba aynlacağı kay-
dedildi. Genelgede, ba-
ğımsız müdür atanacak
okullar "1.-5. sınıflann-
da bağımsız sınıf uygu-
laması yapılan ve 6.-8. sh
nıflan bulunan; 1 .-5. anıf-
lannda birleştirilmiş sı-
nıf uygulaması yapılmak-
la birlikte. 6.- 8. sınıfları
bulunan; öğrenci sayısı
150 ve daha fazla olup
bünyesinde 1.- 5. sınıfla-
n bulunan; öğrenci sayı-
sı ne olursa obun bünye-
sinde sadece 6.-8. sınıfla-
rı bulunan ilköğretim
okullan. bağımsız mü-
dür atanacak okul statü-
sünde değeriendirilecek-
tir" denıldı. Bu grubun
dışındaki okulların ba-
ğımsız müdür atanmaya-
cak okul statüsünde de-
ğerlendirileceğı ve müdür
yetkili öğretmenlerce yö-
netıleceği bildirilen ge-
nelgede. müdür yardım-
cılıklan için de standart
kadro uygulamasına ge-
çileceği kaydedildi.
TÜSES'in düzenlediği sempozyumda konuşan Prof. Dr. Şenatalar devleti suçladı
'Şiddet, toplumu politikadan uzaklaşürdı'
İstanbul Haber Servisi- Yoğun-
luğu dönemlere göre değişmekle
birlikte. Türkiye'nin sürekli olarak
şiddetle yaşayan bir ülke olduğu
belirtilerek "Banş için şktdete kar-
şılık vermek yerine, şiddet karşıtb-
ğı polifikasını güçlendirmek ve ki-
taptan yanlı bflgilerden anndırmak
gerekir" denildi.
Türkiye Sosyal Ekonomik Siya-
sal Araştırmalar Vakfı (TÜSES1.
Goethe Enstitüsü ve Heinrich Böll
Vakfı 'nca birlikte düzenlenen "Öte-
kilcr ve Biz - Şiddete Karşı Strate-
jiler" konulu sempoz>um Goethe
Enstitüsü"nde sona erdi.
Sempozyıımda konuşan İstanbul
Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakül-
tesi Öğretim Uyesi Prof. Dr. Bur-
han Şenatalar, şiddetin olmaması-
nın otomatikman olumlu bir şey ol-
madığını, çünkü toplum içindeki
şiddetin yerini bu kez de devletin
baskısının aldığını savundu. Şid-
detin egemenliğinin artmasıyla bir-
likte. toplumun politikadan uzaklaş-
tığını belirten Şenatalar şöyle dedi:
"Hoşgöriisüzlük. bağnazhk, fark-
lılıklara kapalılık. entelektüel sığ-
lık. kaü itaate inanmak, bağımsız ki-
şilik yoksunluğu. sorgulama sığlığı,
ölümü önemsemek ve öldürmev i de
gerekli görmek gibi etkenler şidde-
ti arttınyor. Dışa yönelik şiddet ko-
layca grup içi şiddete yönelebiliyor.
Politik şiddet aslında politik değil-
dir. Demokrat ve solda olan gençle-
re düşen, şiddete şiddetle karşılık
vermek değil; şiddet karşıtlığı poli-
tikasını gelistirmeknr" Ankara Üni-
versitesi Sivasal Bilgiler Fakültesi
Öğretim Üyesi ProfrDr. Doğu Er-
gfldebanşçı siyasetinegemenlik ve
üstünlük üzerine değil. birlikte ya-
şama felsefesi üzerine kurulabile-
ceğini vıırguladı. Sempozyuma Al-
manya'dan katılan Prof. Dr. Wil-
helm Heirmeyer, şiddetin sol. sağ
ve dıncı akımlardan gelebıleceğini
ve önündeki engellen aşmak için
meşruiyete gereksinim duyduğunu
söyledi.
Yazar Deniz Kavukçuoğhı ise şid-
detin. kişinin ya da de\ letin kendi-
ni koruma refleksinden doğduğu-
nu savundu. Kavukçuoğlu. "Türki-
>e'de yıllarca komünizmden kor-
kulduktan sonra onun yerini önce
etnik kav gılar. şimdi ise şeriat aldı.
Devletin duyduğu korku yön değiş-
tirst bile halk onu aynı anda izleye-
miyor ve eski korkular bir süre da-
ha halk içinde geçeıiiliğini koru-
yor" diye konuştu.
MESELA DEDIK ERDAL ATABEK
D
u
y ' da "ŞekerBayTamı
r
'nı kut-
D lamaya hazırlamyoruz! Şeker
BayTamf ndabüyüklere şeker götür-
mek geleneklerimiz arasındadır. Bü-
yükler de kendisini ziyaret edip şe-
ker getiren yakınlanna kimi zaman
el öptürür. kimi zaman da uygun bir
hediye verip gönüllerini alırlar.
Bu yıl "Şeker Bayramı" biraz te-
laşlı zamanlara rastladı ama. olsun..
bayram her zaman bayramdır. Biz
de bu yıl bayramda \erilecek şeker-
leri "özel şekerler" arasından seçe-
lim dedik.
Pismiş kelle şekeri...
( jy^eüe şekeri'ni zamane içinde
A bilen kalmamıştır. Kelle bi-
çimindeki topak şekerler okka he-
sabıyla tartılır. dirhemle kullanılırdı.
Sonra şeker dediğimiz tatlı nesne öl-
çülere, biçimlere sokuldu; kiloydu
gramdı tartıldı. kutulara külahlara
konuldu. biçim değiştirdı. Şimdi biz
şekerin aslına dönüyoruz, "kelle şe-
keri"ni büyüklerimize vermek üze-
re gelenek göreneklerimize. örf ve
âdetlerimize dönüyoruz. "Neden böy-
le yapıyoruz?" diyenler varsa onla-
Biiyiiklere şekerler
ra diyoruz ki. "Büyüklerimiz arnk ne
yaparlarsa yapsıniar, isterse iplikle-
ri pazara çıksın, isterse tuzlan ıslan-
sın. isterse çıra gibi yansınlar, maşal-
lah hiç aldırmadan pişmiş kelle gibi
sıntmalanna devam ediyorlar. Öyîey-
sebizimde'kelle şekeri' zamanlan-
na dönüp biraz değişiklikle 'pişmiş
kelle şekeri' götürmemizinsırasıgel-
miştir."
Bu armağanı nasıl vermek gereki-
yor? Şöyle irisinden bir kelle şekeri
alınıyor. Biryüzüne gerekli rötuşlar
yapılarak pişkin bir sıntma yerleşti-
riliyor. Sonra da uygun bir kutuya ko-
nularak ister gönderenin ziyareti sı-
rasında, ister postayla takdim edili-
yor.
Önemli not: Bu armağanı vere-
cekJerin. karşıhğında iyi bir şey bek-
lememeleri; adlan, adresleri not edi-
leceği zaman da uyanık olmalan tav-
siye edilir.
Bayramlık nane şekerl...
/
ki bayram arasında her türlü na-
neyi yiyenlere götürülen pek an-
lamlı. pek makbul bir bayram şeke-
ridir. Bu naneleri başına külah geçi-
rerek yiyenlere "külahlı nane şeke-
ri" götürülmesi daha bir makbule
geçer. Götürenin şekerli dilinde "Biz
senin yediğin naneleri bihyoruz. man-
zaranı çakıyoruz ya, işte onu da sa-
na şeker dilryle bu mübarek bayram-
da anlatıyoruz" demeye gelir. Bay-
ramlık nane şekerini alan da gelen zi-
yaretçiye dut şurubu ikram eder ki,
bu da pek anlamlıdır:
Bu şunıbun kav nağıdır dut
Aklın varsa sen dilini tut
demiş olur. Nane şekerinin bu önle-
nemez yükselişi karşısında bütün şe-
kerciler çaresiz kalıp ellerindeki tez-
gâhlan nane şekeri üretimine geçi-
rirlerse de bayrama çok az kaldığın-
dan bundan bir yarar sağlay amazlar.
Nane şekerciler de bu ummadıklan
istek karşısında gece gündüz çalış-
makta, üç vardiya işçi tutmakta. ge-
ne de isteklere yetişemez durumda
kaldıklarından yakınmaktadırlar.
Memlekette nane yiyenlerin bu den-
li çoğalması da herkesi hayretlere
düşürmekte olup. "Şeker Hastalığı
Derneği" bir bildiri yayımlayarak
"nane şekeri yiyenlerie ilgileri olma-
dığını" açıklamak zorunda kalmıştır.
Bu konuda düşüncesi sorulan bir
devlet büyüğü ise. "Naneyi yiyen de
yemeyen de bu ülkenin vatandaşı-
dır" diye veciz bir yanıtla olaya par-
mak basmıştır.
Kiss me şeker...
O u bayramda yeni bir şeker oriji-
1J nal ambalaj içinde piyasaya sü-
rülmüş. adı da küçük bir Amerikan
bayrağının yanında "Kiss me şeker"
olarak yazılmıştır. Vatandaşlar ara-
sında heyecanla karşılanan ba buluş
anmda kapışılmıştır.
Ambalajı açanlar büyük bir sürp-
rizle karşılaşmışlardır, çünkü elle-
rindeki şeker, bildikleri "kesme şe-
ker"dir. Ama babadan kalma kesme
şekeri "Kiss me şeker" diye piyasa-
ya süren genç şeker kralı Uyanık
Pekkurnaz bu buluşun patentini .Ame-
rikan "SvveetCompany "den aldıkla-
nnı, yeni buluşlannı dünyanın her
yerinde satışa çıkaracaklannı. bura-
da ürünlerinin gördüğü ilginin ise
kendilerine güçlü bir destek olduğu-
nu söylemiştir. "Kiss me şeker" adı-
nın bir slogan değerinde olduğunda
birleşen reklam uzmanlan bu bulu-
şun çoktutacağındaneminoldukla-
nnı. bu şekeri birbirlerine armağan
edenlerin birbirlerine duyduklan il-
giyi ifade etmekte çok tatlı bir yolbul-
duklannı açıklamışlardır.
Türkçesi "Beni öp şeker" olan bu
sözün her fırsatta armağan edilebi-
lirolması bildigimiz kesme şekerin
satış şansını da arttırmaktadır.
Hepinize tatlı ba>Tam!ar dileriz...