23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
24 OCAK 1998 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA 15 ISIK KAXSt Yurtsever gokyuzunun yere indiği gun Tosuncukların kirli öykiisü 22 Ağusros 1942. Işı- ğın gözlerdeki ilk ka- maşmasıdır: buğdaym. üzüm bağlannm, Ana- doluca emek davanış- ması Ahiliğin ye türkü- lerin başkenti Kırşehir. Tapu kadastm memu- ru baba Hakkı Şinasi Bey. ulusalkurtuluş bay- mğının dalgalandığıAn- kara ya atamr. Birinci dersidiryaşam abecesı. "Devrim\ Hkokulu nun kara tahtasma vazılır. Bu kadar mı denk düşer "Devrim" tlkoku- lu ndan sonra "Cum- huriyet" Ortaokulu 7 tti ilkesinigençlik çılanma koyar, çıkar delikanhhk yoluna. Deneme Lisesi, Bahçelievler dekiarkadaş ıslıklan. haylazlıklar, sınıfmaçlan ve Renk- HSinema... Ankara Hukuk Fakültesi. Miina- zaralar, paneller, yürüyüşler, Yön de yazılar, asistanlık ve birden karaba- san gibi 12 Mart: 1 vıla yakın tıı- tukluluk Beraat eder. Ama, yedek- subayokıdundayken "er"çıkanhr. Ulu Ağrı Dağı na vakın Patnos ta "sakıncah"dır o. Yeni Ortam. An- kaAjansı, Cumhuriyet... Biryanda hayali mobilyalara kurulmuş Yah- yalar, Mıgırdıçlar; karanhk MC ler öbür vanda. 1977, e\lilik Adı "ögür"oldu ilk gözağnsının, "Ozge"yeaçılanpen- cere... Evde dirlik.. Dirime kıran girmişti bir kez. Te- rör ile silah kaçakçılığı kol kola. horon tepiyoriardı ülkenin tepesin- de. Yılgınlıkyok! Tehditmı? Vızge- lir! Yiirek ve bilgi kaleminin ucu açdmalı: gençler kanıyor. savcdar. bilim adamlan ve aydmlar. Ve 12 Eylül... Baskı, sorgu, hak- sızlık, sürgün, işkence çağının acı- masız takvimyapmğt... Davalar, ta- raflı savcdar, yeraln dünyası ile Uiş- ki kuran görevliler... Açılan soruş- turmalara karşın susmakyok! Yar- gılanan dosüara, pasaport alama- yan arkadaşlara, ağdı sorgulardan geçmişlere el uzatmak gerek. u Papa-Mafya-Ağca". "Raknta". Deneyimin, çalışmanm, araştırma- nın hasat zamamdır. Yazdar su, ki- laplarfide olmalı çoraklığa mahkûm edilen topluma. "Tonton "günüdür, görmemişli- ğinyakasına lahlan lalenin, illede kokoşpapatyaların, hele hele liboş- lann, yağdanhklann, döneklerin... Hem de onım işlek zekâsının, ince alayınm günüdür.. Emperyalizm. "yeni dünya düze- ni" eldivenint giyinmış. \iırur ha vurur ulusal degerlere. aydınlan- masürecine, 1923 devrimine, eme- ğin kazanımlarına, bağımsızlığa... Yeni mandactların yüzülen çarpı- lan boş eldivenidir tarih bilinciyle ışıvan devrimci cumhuriyetçilik ve yurttaşlığm kardeşliği. Candaşları, çıraklan çini uslası bilirdi; çizgisinde özenli, bir o den- li duru. Çelinliği, çocuksu gülüşü- neyenikdüşüverirdi. Akdenizgûne- şi, kırılganiığa saman alevi. Sevgi- vi devşirir onca ydlık ateş çiçeği ayrılık... Sakin birpazargünü. Anne kah- valtı hazırladı. Baba. yazı makine- sinin önünde. Birkaç telefon. Gaze- teler günün habercisi. "Dostum hastanede çocuklar. Ona uğrayıp geleceğiz. Hoşca kalın " dedi, ba- ba. Gülümsedipaltosunu giyerken. Anne telaşlı. O da çıkacak... Güneş topu patladı. Yurtsever gökyûzü indi rere. Yağmtır ağladı vüzbinlerle!... Başbakanhk Teftiş Kıtndu Baş- kam Kutlu Savaş ın hazırladığı Susurluk raporu. son 20-30 yıl- dır kâh kuşkularla. kâh doğru- dan belgelerle ortaya konmuş bir kirli övkünün üstündeki tozları üfleyip günyüzüne çıkarma işle- viniyerine getirdi. O kadar. O kirli öykünün "kahraman- lan ". hep devlet aygıtı içindeyer alan gizli ellerce korunan ve kol- lanan "tosun"lardı. Bu tosunların soyagacı 12 Mart a, hatta ondan da gerilere dek uzamvor. 1970 'lerde ellerin- de silahlar, yurisever gençleri, gazetecileri, aydmları ortadan kaldırmaklagörevlendiriliyorlar- dı. Soruşturmaya uğranuyorlar, eskaza cezaevlerine girseler bi- leoradan kaçırıhvorlar, hattaçı- kanlıyorlardı. Gerçekleştirdikle- ri eylemlerinyarattığı kaos orta- mıgerekçegösterilerekyapılan 12 Eylül darbesi sonrası onları ye- ni "görevler" bekliyordu. Savcı- lıklar tarafmdan aranan. mahke- melerde "katliam"suçundanyar- gılananlar. yine devletin gızli ei- lerince korunuvor kollanıvordu. Hatta öyle ki. Susurluk olayı pat- lak verdikten sonra kimi gazete- lerdeyayımlanan hatıra defterle- rine bakdırsa, Abdullah Çatlı, Kenan Evren in damadı Erkan Gürvit 'e ithafedilmiş şiirlerya- zacak kadar dönemin en güçlü adlanyla "ailecek" tamşıvordu. 12 Eylül boyunca, insanlar dara- ğaçlarına gönderilir, iskenceler- den geçirilir, işlerinden kovulup açlığa mahkûm edilirken, çeşitli suçlardan arandıkları biline bi- line tosunlar, u devlet" erkini kul- lananlar tarafmdan yine "gö- rev"lendiriliyorlardı. Turgut Özal'ın iktidan boyuncayeni bir perdeaçdıyordu. Özal'm "serbest piyasa vizyonu " sayesinde ara- nan, haklannda gtyabi tutuklama kararları bulunan tosunlar. bu kez "işadamı" olarak karşımıza çıkıyorlardı. Şirketler kuruyor- lardı. Burada "devlet" olgusu yine başattı. Tosunların kurduk- lan şirketler, devlet kuruluşlann- dan ihale alıyoriar. devlet kuru- luşlanna ış yapıyoriardı. Yani, bildik koruma ve kollama sürü- yordu. Bu dönem. tosunların eko- nomik açıdan güçlenme, loplum- sal çürümeden de yararlanarak mafyalasma sürecine girmeleri- ni simgeliyordu. Ve son yıllar. Tansu Ç'üler in iktidarolöuğudönemde, tosunlar işi büyütüyordu. Baska ülkelerde darbeplanlamaktan. devletin gü- venlikgüçlerinden vesiyasilerden açıkça ve doğrudan destekalamk suikastlardüzenlemeye, karapa- ra ve uyuşturucu trafiğini denet- lemeye değin bir dizi eylem ger- çeklestirmeye başhyorlardı. Tosunların kirli öyküsü bir bü- tün. Başbakanhk teftiş Kurulu raporu da, bu uzun öykününyal- nızca bir özeti. Şimdi deniyor ki, "Bu özetin bile bazı bölümleri- ni unutahm. Orada adları ge- çenlerin üzerini silelim." Niye? Niye? Niye?.. Yüzlerce gencin, aydının, üni- versite öğretim üyesinin, gazete- cinin kanlarına batınlan kalem- le vazılmış bu tosun öyküsü ucuz bir mutlu sonla bitirilemez. ABD TıcaretBakam Wtt- tiam Daley, Türkiye Cum- kuriyeti Devlet Bakanı Işın Çetebi 'nin karşısında. Şöyle diyor: " Yap-işlet veyap-işlet- devretprojelerinin kesinleştirilme- sivefınansmammn sağlanması için ulu.slara- rast tahkim kurumu sağlanmalıdır." Işın Çelebi'den sesyok. ABD Ticaret Bakanı William Daley, Türkiye Cumhuriyeii Enerji ve Tabii Kaynaklar Baka- nı CumhurErsümer in makamında. Konuk ba- kan, hemen hemen benzer sözleri söylüyor. Er- sümer. susmuyor: "Anayasanın imtiyaz sözleş- melerine Danıştay ince'lemesizorunluluğu ge- tiren İSS. maddesinin değiştirümesi gerekir." Aynı konuyia ilgili olup olmadığı bilinmez, bir mstlantı, o günlerde TBMM Başkam Hik- met Çetin'denşu önerigeliyor: "Gelişen olay- larçerçevesinde, TüHâye'debiranayasadeği- şiktiği paketine ihtiyaç duyulduğu kanmnda- Emriniz otaır! yım. Buıuın için siyasipar- tiler arasında bir uzlaşma- ya ihtiyaç bulunmaktadır." Anayasantızın değiştirilmesini isteyen ABD 'li bakan ve ona "Hay nay, emriniz başımız Ss- tüne" dercesine karşılık verenlere. Kamulşlet- meciliğini Geliştirme Merkezi Vakfi 'mn (Kl- GEM) bir çift sözü var: "EmperyoUzmin ana- vatamndangelenlerin, ne kadarörselenmeye, budanmaya, değiştirUmeye çttltşıba da temel nitetiği duran 'antiemperyalist cumhuriyet hu- kukıı nu anlayamamalan doğal olabilir. Ama, hiçbir ülkenin resmigörevlisi, ağırhğı ve ama- cı 'ticari' olsa bile, bir 'resmi' tiyaret sırasın- da, ziyaret ettiği ülkeye 'Ne yapmanız gerekti- ğini söyleyemem' gibi diplomatik ifadelerle akıl veremez ve 'Büyılk bir bedel ödemeniz gerekir' gibi sözlerle tehdit edemrz. KİGEM, devletin resmigörevlilerinin deaynı hassasiyeti göstereceğine inanmak istemektedir." ncıeger Refah Kapandı, Konu Kapandı mı Peki?..Şimdi Refah'ın kapanmasının demokrasiyle ilgisi var mı yok mu? Olsa ne olur, olmasa ne oiur. Bunu tartışmak saçma. Ka- panmış partifun spekiiasyonuı.. olmaz. Artık Refah mefah yok. Bundan sonrası formalite mor- malite. En doğrusu, Refahlı mil- letvekıllerinin, devletin üst ka- demeleri tarafmdan sıkı birayık- lanmaya tabi tutulması ve ele- nenlerin dışında, hepsinin, ta- mamen, eksiksiz olarak ANAP'a geçmelerı olacaktır. Güçlü bir Mumcu ve ben! Bugün 24 Ocak, Uğur Mumcu cinayetinin 5. yıldö- nümü. 12 Eylül'den önce, Mumcu severek ve öykünerek okuduğum bir yazardı. Ben 80'li yıllarda modernizmin gı- dişatına ayak uydurduğum için değişmeyi seçtim, o ise bu Dinozor gazetesinde eski tas eski hamam devam etti. Ben kurallara uydum ve dönüşü- mün girdabına kendimi bırak- tım. Pişman da degilim. O ise direndi. Niçin Mumcu hertürlü ege- men çevreyle ınatlaşmayı ve birtakım belgelerle güzelim güçlü insanlan rahatsız etme- yi görev bildı? Çünkü, lüks yaşamanın muhteşemliğini hissedememişti. Niçin plazalarda görev al- mayı reddetti, niçin dönemın- dekı servet tekliflerini geri çe- virdi? Çünkü kendine koydu- ğu katı kurallar 'coo/'olması- naengeldi. Esnekdeğildi. Oy- sa ben kırılmaz esneklikteyım! Allah bılir, Mumcu, ötekı dün- yada da rahat durmamış; Sı- rat Köprüsü'nün ihalesinden Kevser şaraplarının alımına kadar bir sürü olayı rakamlı belgelerle sorgulamıştır. Ben asla o tür davranmam! ANAP, güçlü bir Türkiye demek- tir. Güçlü bir Türkiye ise Ameri- ka Birteşik Devletleri'nin güçlü bir dosta sahıp olması anlamına ge- lirykj .bu .gıaetHk benim başımı döndürmeye yeter de artâr Necmettin Hoca da tıpkı gü- zel bayan Çiller gibi kendi pişir- di, kendi yedi. Yani, kendi etti, kendi buldu. Düşenin dostu ol- maz. Düşmeseydi. Artık Nec- mettin Hoca da Nasreddin Ho- ca gibi tarihi bir kışiliktır. Bunun- la yetinmek zorundadır. Medya maymunu olmak Fikirlerini ve şovlarım dik- katle ızledığim Cem Özer, geçenlerde bir tartışma baş- latarak Sibel Can ve Hülya Avşar'a "Medya maymunu" dedi. Bunun üzerine sevgili Hülya Hanım'tn eşi, değerti Kaya Bey, Cem Özer'e sert tepki göstererek "Gördüöûm yerde çenesini kıranm tü- ründe bV şeyler söytedi. Cem Özer'in yanıtı ise şöyle oidu: "Niye aklına kaba kuvvet ge- liyor? Karşılaştığımız zaman kuantum fiziğinı ya da Ine- bahtı Savaşı'nın nedenlerini tartışalım! Bence bu çok yanlış birtartışmadır. Seçkin insanların birbirlerini yıpra- tarak, yoksul çapulculann ve at gözlüklü solculann ağzına lafvermemesi gerekir. Arka- daşlar! Hepimiz değişik doz- larda medya maymunu cHa- biliriz. Bu önemli değil. Za- man kjindeevrim geçirmeye- ceğimizi kim söylüyor? He- pinizi bir araya getirip banş- tırmaktan onur duyanm. (Bu arada minik Zehra Av- şar'a ve teyzesi Helin hanı- mefendiye içten sevgilerimi yollamak tsterim.) Bll CHnton giinah kedlsi ırt? Üçüncü Dünyacılann, komünıst- lerin ve de sosyalistlerın YDD'yı yıpratma çalışmalan tam gaz sü- rüyor. Ve bu nifak tohumlan. çev- reye verdikleri rahatsızlıktan do- Yert Dünya Düzeni Mcpafan - Sosyaltstter, silah tüccarlannı niye sev- mez? - Bütün dünyaya silah sattMan için. - Bütün dünya niye silaha para ödüyor? - Kapitalist dûzende böyle gerekiyor. - Bu silahların kullanıldığı savaşlarda kimler ölüyor? - Yoksullar. - Bu silahiardan kimler para kazanıyor? - Zenginter. - Eee, nüfus artışını durdurmarun bir bedeli olsun be kardeşim! • • • - Ben intihar edeceğim yoldaş! s -Niye? - Çünkü halkımı çok sevtyorum! - Ate ilgisi var? - Ölürsem kişi başına düşen milli gelirar- ter! Internet htp/www/demagojide çare tükenmez!.. layı özürdilemek bıryana. bundan öylesıne memnunlar ki ağızlan ku- laklarına varıyor. Çünkü kötülük içlerine işlemiş. Neymış, ABD'nin anlı şanlı başkanının bir iiişkisi da- ha ortaya çıkmış. Güya Cfinton, Beyaz Saray'a stajyer olarak giren Mo- nica Lewinsky ile cinsel ilişkiye girmiş de bu du- rum 17 ses bandı kay- dıyla belgelenmiş. Vay canına: Belgelerin gücü adına! Hadi Uluengin, Paula Jones'a "Kaltak" dedi ve ne iyi etti. Monica'ya da ben diyorum: "Seni kal- tak seni! Seni gidi cinsel bezirgan seni!" Yahu bu ne saçmalıktır. Bu ne ayıptır. Koskoca Clin- ton'ın üzerine bu kadargi- dilir mi? Neyzen Tevfik'in dediği gibi 'toıta talik' mi edeceğiz adama? Oldu olacak, adını da 'Clito- nis' olarak değiştirip ra- hatlayalım ban be! HAYVANLAR ISMAIL GÜLGEÇ KİM KİME DUM DUMA BEHÎÇ AK behicakiu turk.net ÇtZGtLİK KÂMtL MASARACI HARBI SEMtH POROY H4KK Lİ>ÖRS4A/ Ça UA&LÛİ Vt \ r7\ V < K4PÜR rRİRAiİSİfJP 0 • TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 24 Ocak ÂUMCT 7ANPINAR.. t3f>2'P€ BU6ÖN, ÜHLÜ OZAN VE YA2AR AHK4ET HAMDÎ ; TANPtHAK, 61 YAÇlNOA ÖLOÛ. YAÇAMI 8OYUNCA £Ğİ- TİMCİÜHLE EDE&YArÇ/LIĞI BİHLİ)Cr£ SÜBOÜGEN mNPINAK, GENÇ Y#çm Çİ//S M2MAVA SAÇLAA^ÇT/. DAHA IUC VfUAgOA, O2AH YAHyA MtSMAL 8£yA7tl'_ NİN Ö6RENCİSİ OLAti/$, ŞİİKLE&İNDEKİ T/r/2 /ŞÇİLI- Si ve MÛZiSi ONDAN MrGAS ALMIŞTI. TAHPINAK'/N ŞL İRLBRİ, SİMGELER, ÇAĞIZtŞIMLAg, P&İKOLOJİK. ANIÇ- TI8MALAK VE ÖZEt-Lİ/CLE C>£ 2&MAN TEMASl Ü2E- KİND£ YOĞUNLAÇMAKTTiPre. DÜZ YAZILARt DA,ŞİİQ- E&i KADAR ÜNUİ OLAN GİBİ USTA fŞİ VE ABAÇTIRMA YA "" VEHMİÇTİ.. GÖRÜŞ BEDRİ BAYKAM Rejîmin Demokratik Zaferi Erbakan ın 1969 yazında tartışmalı ve mahkeme- lik Odalar Birliği Başkanlığı gayretleriyle başlayan medyatik hayatı, aradan 29 yıl geçtikten sonra, bu defa Refah Partisi'nin kapatılma davası ile beraber uluslararası boyutlara ulaştı. Dünyanın belki tüm medya kuruluşları, Hoca'nın politik kariyerinin tartış- malı finalini birinci haberyaptılar. 1969Temmuzu'nda Batur'la birinci sayfalarda kapışan Erbakan, bu se- fer de Anayasa Mahkemesi'ne karşı er meydanına çıktı ve kaybetti. Ama bu mağlubiyet, büyük bir ulus- lararası şöhretı de giderayak ayağına kadar getirdi. Hem de bir türlü Türkiye'de neler olup bittiğini anla- yamayan uluslararası medya kuruluşlan, onu bir "de- mokrasi mazlumu" olarak gösterme konusunda ya- rıştılar. Erbakan'ın gerek 2. Cumhuriyetçi Türk basın kul- varlannda, gerek yurtdışında demokrasi sembolü ha- line dönüştürülmek istenmesi bana kaçınılmaz ola- rak Adnan Menderes'i hatırlattı. Onun liderliğinde- ki Demokrat Parti yönetimi, gazetecileri ve gençleri hapislere tıkmış, öğrencileri kurşunlamış, İnönü'ye Topkapı'da linç girişiminde bulunulmasının önünü göz göre göre açmış, basına sansür getirmış ve de son olarak tek ciddı siyasi rakipleri CHP'yı "Tahkikat Komisyonu" olarak bilinen tamamen hukuk dışı bir parlamento darbesiyle kapattırmaya kalkmıştı. Ara- dan çeyrek asır geçtikten sonra Ozal ve dönek to- suncuklan, faşizmin bu büyük isimlerini yeni kuşak- lara "demokrasi şehidi" olarak sundu ve bu yuttur- maca büyük ölçüde kabul gördü. Şimdi de demok- rasiyi "biramaçdeğil, biraraç"olarakgörenlerin par- tisi olan RP kapatılınca, medyamız ışık hızı çağında 25 yıl değil, 25 dakika bile beklemeden bu parti ve yasaklı liderini Menderes'leaynı statüde bir "demok- rasi sembolü" haline dönüştürüverdi. Olayın özü ise bambaşkaydı. Demokrasiyi "bir araç"zannedenleronu "de//dana" sendromuyla be- raber gelişigüzel kullanmaya kalkışınca önce duvar- lara çarpıp sonra da şarampole yuvarlanmışlardı. Demokrasi, kendisini ancak bir "amaç" olarak gören- lerin katılabileceği bir oyunun kurallarını oluşturdu- ğunu bu vesileyle bir daha hatırlattı. Erbakan'ın birinci denemesi Milli Nizam Partisi, ancak 26 Ocak 1970'ten, 21 Mayıs 1971 'e kadar ya- şayabilmişti. Onu, yedi yıl süren Milli Selamet Parti- si takip etti. 12 Eylül darbesi de MSP'yı kapatınca, köktendinciliğin siyasi yansıması bu defa Refah'ta bu- luştu. Bu üçüncü tur da böylece 14 yılda dönemini kapadı. Başsavcı Vural Savaş'ın RP'ye karşı açtığı kapatma davası aslında çok gecikmiş bir girişimdi. Rahmetli Turhan Dilligil, Refah Partisi'nin legal bir parti olmadığını ısrarla yazılannda kanıtlarıyla göster- miş ancak beraatini göreceği gün vefat etmişti. Ama Dilligil, halkın sesini yankılandırdığı davasında. hukuk önünde tamamen haklı çıktı ve RP, Dilligil gibi bera- at etmeyi başaramadı. Sağda ve soldaki gülünç bölünmelerin iktidara ta- şıdığı RP, Çiller'ı silik, görünmez ortak rolüne soktu- ğu hükümet döneminde. yıllardır hiçbir ciddi tepki gör- meden büyümüş olmasından da güç alarak. Türk toplumunu ıte kaka, zorlamalar ve sinsıce artan bir tempodaki dayatmalarla, "çaktırmadan" köktendin- ciliğe itebileceğine inandı. Rejimı bir oldubittıye ge- tirmek için her koldan saldırdı. Dış destek aldı, isla- mi finansı ve medyalarını anormal ölçüde güçlendi- rerekyaygınlaştırdı, dili uzun, küstah propagandacı- lannı meydana saldı. Kadın memurlara karşı baskı baş- lattı. inançları, halkın bu toplu saldırı karşısında, sinip. gardını kaybedeCeği yönündeydi. Ancak, evdeki hesap çarşıya uymadı. Zehir, top- lumun içindeki uyuyan panzehiri açığa çıkardı. Ke- malistler meydanları doldurdular, seslerini yükseltti- ler, kimliklerini yeniden keşfettiler. Ordu, hükümetin değil, Atatürk'ün cumhurıyetinin kurumu olduğunu hatırlattı. Kitle örgütleri mantar gibi çoğalıp geçilmez kalelerini oluşturdular. CHP, İP, ADD, ÇYDD gibi ku- rum\ar, Cumhuriyet veAydınlık gibi yayınlar tarihi gö- revlere soyundular. Refah, boks deyimıyle bu bek- lenmedik yumruklarla önce "grogi" oldu, sonra dev- rildi. Anayasa Mahkemesi'ndeki dava sürerken bu sü- tunlarda yorum yapmamayı tercih ettık. Ama bugün konuşabılirız. Karar kesınlıkle sağlıklı ve doğru veril- mişti. Savaş'ın deyimiyle "Dünyada hiçbir parti RP kadar kapatılmayı hak etmemişti." Kararın ertesi gü- nü, Radikal gazetesinin talihsiz demeci "Demokrasi kaybetti" şeklindeydı. Hayır, demokrasi kaybetmedi, kazandı. Rejim, tepki gücünu en zor şartlar altında gösterdi ve büyük birsınav verdi. Bu ülkede demok- rasinin böyle ıptidai tuzaklara düşmeyeceğini, geç de olsa uyanan insan ve kurumların şerıatçı faşizme hiç- bir şekildegeçitvermeyeceğini kanıtladı. RP'nintem- sil ettiği ideoloji ise aynı doğrultuda bir parti daha oluş- turursa yine rejimin kararlılığına çarpacağını anladı. Türkiye, yıllardır kara dalganın büyümesini büyük bir saflık ve vurdumduymazlıkla seyrettikten sonra, tepkisini en güzel ve en anlamlı şekilde ortaya koy- du. Sıvas katliamını alkışlayanlar, terörist iran'ı kan kardeş ilan edenler, her demokrat aydın ınsanı iftıra- larla hedef gösterenler, "Kanlı mı kansız mı?" soyta- nlıklannı orta yere serenler, gerçek Müslümanlann de- mokrasiyle hiçbir ilgisi olamayacağını ıddıa edenler, çeşitli yan kollariateröryuvalarını besleyenler, Kema- listleri "yokolmakta olan birçeşit" ilan edenler en sert yanıtı, en demokratik bir biçimde aldılar. BULMACA SEDAT YAŞAYA\ 1 2 3 4 5 6 7 SOLDAN SA- ĞA:1/ Fransız Devnmi'nde önemli bir yeri olan. Paris'teki ta- 2 rihi hapishane. II Izmir'in bir ilçe- si... Esknebilın- meyen bir tarihi anlatmakta kulla- nılandeyımsözü. 3/Çadıryadaba- rakagibieğretiya- pılardanoluşturu- lan konak yen... 8 "Haramivardiye Q korku salarlar ' " Benim - - - yüklü kervanım mı var" (Karacaoğlan). 4/ Şarkı. türkü... Kayıktadü- 1 menıkullanmakıçındüme- 2 nin baş tarafına takılan kol. 5/ Bir inceleme sonucunu içeren yazı... Yapmacıklı da\Tanış. 6/ Cezzar Ahmet 5 Paşa'nın. Napolyon'un or- dulanna karşı kahramanca savunduğu kale... Kuzu se- si. 7/ Teraziyi denklemek 8 için hafif gelen kefeye ko- n nulanağırlık... Açık saman- rengı. 8/ Matem... Yurdumuzun bir bölgesı. 9/ "Bir el çıkanna- ya başlar bohçamızdan — çiçeği kokan kederleri" (Ahmet Muhip Dıranas). YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Ege Bölgesı'nde bir akarsu. 2/ Akdeniz Bölgesi'nde bir akarsu... "'Her çiçekten — eyledik / Anya saydılarbizi" (Pir Sultan Abdal). 3/Gümüş.. Bir izleyi- ci topluluğu önünde yapılan göstenden sonra toplanan para. 4/ Manyok kökünden çıkanlan nışasta. 5/ Pamuk. yün gıbı şeyle- ri eğirmekte kullanılan araç... Bir işı >aptırabılme gücü... Tan- tal elementinin simgesı. 6/ Din işlennı devlet işlerine kanştır- mayan... Btr renk. 7/ Pokerde aynı renk iki kâğıda \enlen ad... Uygun bulmama. geri çevirme. 8/ Kabadayı... Yunan abecesin- de bir harf. 9/ "Eğn büğrü. yalan dolan" ömeklennde olduğu, gibi sesçe benzer sözcüklerin üst ûste kullanılmasına venlen ad.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle