14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
21 OCAK 1998 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA KULTUR 13 ALLEGRO EVİN İLYASOĞLU Adriana'ıım acı gerçeği IstaııbuPdaIstanbul Opera ve Balesi'nde edebi- yat, tiyatro ve müziğin iç içe işlendiği bir opera temsil edilmekte. 18. y üzyıl başın- dan Comedie Français'ın yetenekli akt- risi Adrienne Lecouvreur'ün (1692- 1730) gerçek öyküsiinü konu alan Adri- ana Lecou\Teur adlı "Gerçekçi" bir ltal- yan Operası. Konu 19. yüzyılda ıki Fran- sız yazann, Eugene Scribe ile Ernest Le- gouve'ün yazdıklan bir metınle tiyatroya taşınmış. Italyan libretist ArturoColaut- ti ve ttalyan besteci Francesco Cilea'nın (1866-1950) ışbirliği ile 1902'de opera sahnesıne veristik (gerçekçi) akımın bir ürünü olarak aktanlmış. Bu arada Adri- enne. Adriana'ya çevrilmiş. Değerli müzikbılımcımız CevatMem- duh Ahar, opera tanhinde "gerçekçilik" akımını şöyie açıklar: "İtalyanca'da "\e- ro' sözü 'gerçek' anlamına geldiği için halk hayatuıa dayanan aktüel karakterli konulan işleyerek meydana getirikn bu rür eserler, hayatın sert gerçeklerini yan- sıtması bakımmdan verismo terimiyle ni- telcndirilmiştir. Esasen 1880 yılından be- ri Batı'da genel olarak naturalist anlayış- la oluşturulan sahneeserterini. edebi eser- leri ve plastik sanat yaratılışını nitelcme- de kuUanılmış bulunan verismo terimi 20. yüzyılın başlanna doğru, müzik sanatın- da önce Milano sonra da Napoli'de otu- şan genç ttalyan okulu besteciliğini (Mas- cagni. Leoncavallo, Puccini. Giordano. Clia) temsileder" (Cilt 3, sf. 4). Frances- co Clea; Adnana'dan önce, 1892'de. bir başka veristik opera olan Tilda'yı yaz- mıştır. Operaevlerinde çok sık rastlanmayan bu yapıt, güzel melodilerinin yanı sıra karmaşık metni ile izleyici için oldukça güçtür. Aynca durağan konunun büyük bir rejı hüneri ile akışkanlık kazanması gerekir. Aytaç Manizade'nın rejisinde özenlı aynntılar göze çarpiyor. Durağan başlayan oyun üçüncü sahne ile birden devinim kazanmış. Karanhk tonlardaki mor. leylak ve ebruli giysilerin arasmdan yükselen dansçılann bembeyaz tablosu izleyiciye genış bir soluk aldınyor. Dans- çıların birer heykelcik görünümündeki tablolan yanı sıra, sahnedeki izleyici ler \ e koronun devinimi iç içe yerleştirilmiş. Dansların başanlı koreografisi Selçuk Borak'a ait. Aytaç Manizade, yapıtın ba- şından sonuna dek tiyatro sahnesi ile ope- ra sahnesini duyarlı bir dengede koru- muş. llk sahnede tiyatro kulisinin deko- ru varken perdenin arkasından irngesel ^stanbul Opera ve Balesi'nde edebiyat, tiyatro ve müziğin iç içe işlendiği bir opera temsil edilmekte: Adriana Lecouvreur. Klasik Türk müziği yorumculuğunda bir tarih olan Safiye Ayla'nın evi ne olacak? Bir müze yapılması düşünülemez mi? Kime düşer bu görev? Kültür Bakanlığf na mı, mirasını bıraktığı TEV'e mi, yoksa ilgilenecek özel bir kuruluşa mı? bir tiyatro sahnesiyle imgesel bir izleyi- cinin coşkusu yankılanıyor. Ancak son sahnede uzun aryalarla Adriana'nın ölü- me yaklaşması gerilımi yükseltirken, ölüm anında, dolayısıyla temsilin sonun- da gerilim doruktan düşüyor. Ne yazık ki bu prodüksıyonda nicedir izlemeye alıştığımız Istanbul Operası'nın görkemli \e zengin dekorları yok. Art Nouveau dönemini yansıtması beklenen dekor, o döneme aıt ıki sütunla çizilmiş. Dört sahne boyunca aynı sütunlar karşı- nızda. Kulis. saray, sıradan bir e\ içi, hep- si aynı sütunlara mahkûm edilmış. Ney- se ki rejinin yaratıcılıgı gölge-ışık oyun- lanyla bu dekor yoksulluğunu süsleme- ye çalışmış. Bunca emek venlmiş bir pro- düksüyonun alışageldigimiz zengin de- korlarla bezenmesini isterdik. Figen Ko- yunoğlu'nun Adnana için çizdigi kos- tümler son derece şık ve özenli. Soprano Payam Koryak, kendine özgü şan yapma biçemi içınde. tatlı ses tonu, sahneyi dolduran oyunu ile Adrienne Le- couvreur'un tarıhı karaktenne yakışan bir rol sergilıyor. Zıra bu rolü üstlenmek için yalnız operacı olmak değil, yanı za- manda Comedie Françaıs kültürünü de bilmek gerekiyor. Payam Koryak baştan sona dramatik yoğunlugu koruyor. Tenor Hüseyin Likos'u daha önceleri de izlemiştik. ancak bu oyunda sesmi kul- lanmadakı ustalığını, güzel ses rengini ve duyarlı yorumunu bir kez daha keşfet- tik. Barıton Mesut Iktu, operacıhğın bi- rikim sanatı olduğunu bir kez daha kanıt- YÖK girdabındaki müzik kurumları AHMET SAY ANKARA - lnanıhr gıbı değil; Türkıye'de müzığe yaşam veren 7 konservatuvanmız ile 12 müzik eğitimi bölümümüz, bugün ya- şamsal sıkıntı içındedir. Nasıl ol- muştur da ülkemizde profesyonel müzik eğitiminın kaleleri sayılan bu kurumlanmız; cumhuriyet ta- rihi boyunca izlediği yörüngeden çıkmış ve yaşamsal sorunlarla karşı karşıya kalmıştır? Yanıtı çok açık: Konservatuvarlar ve müzik eğitimi bölümleri, üniversitelere bağlıdır: dolayısıyla YÖK'ün so- rumluluğu altındadır. Bugün geli- nen noktanın sorumlusu da YÖK'tür. Tınmayana bir Hmı' Gelinen nokta nedir? önce kon- servatuvarlanmızın durumuna ba- kaİım; Sekiz yıllık temel eğitimi öngören 4306 sayılı yasanın getir- diği yeni durum, konservatuvarla- nn küçük yaşta öğrenci alması ve kendi sanat eğitimi programını uygulaması konulannda kararsız- lıklar yaratmıştır. Konservatuvar yönetimleri. yasanın çıktığı ağus- tos ayından beri duraksama için- dedir. YÖK, bu konularda konser- varuvarlan rahatlatacak açık se- çik ve yasal dayanağı olan bir çö- züm yolu üretmemiştir. Peki ne olacaktır? Atatürk'ün buyruğuy- la kurulan. Hindemith raporlany- la yapılanan, süreç içinde "ulusla- rarası'' kimliğini yetiştirdiği öğ- rencilerle kanıtlayan koskoca An- kara Devlet Konservaruvan ve ay- nı konumda bulunan koskoca öte- ki konservatuvarlanmız kepenk mi indirecektir? Yoksa sekiz yıl- lık temel eğitim yasasının "delin- mesi" mi düşünülecektir? Siz konservatuvarlann aylardan beri kıvrandınldığına bakmayın. Ne kepenk indirilecek, ne de 4306 sayılı yasa delinecektır. Çünkü cumhuriyetimizin yapı taşları olan konservaruvarlanmız, yasal güvence altındadır. Konservaru- varlann yasal dayanağı 1739 sayı- lı "MiIB Eğitim KanumTdur Bu kanunun 33. maddesı şöyledir: "Güzel sanatiar alanlannda özel istidat ve kabiliyetleri bcliren ço- cuklan küçük yaşlardan itibaren >«tiştirmek üzere temel eğitim ve orta eğitim seviyesinde ayn okul- lar açüabilir veya avn yerjştirme tedbirleri alınabilir. Özellikleri do- layısışla bunlann kuruluş, işleyiş ve yetiştinne ile ilgili esaslan ayn bir yönetmelikle düzenknir" Çok açık değil mi? Yasanın 33. maddesı, konservatuvarlann "hu- kuksal" çerçevesıdır. Konserva- tuvarları "imam-hatip okulla- n"nın konumunda görmek ve göstermek ısteyenler, bu yasal da- yanak karşısında şimdı de ımam ya da hatip olmak için özel "özel yetenek" gerektigini mi söyleye- ceklerdir? Kuran kurslanna küçük yaşta öğrenci alınacaktır da kon- servatuvarlanmız "özel yetenek- li'' çocuklanmızı küçük yaşta sa- nat egitimine başlatamayacaktır. öyle mi? Yoksa burası Türkiye Cumhuriyeti değil mı? Cumhuri- yetimiz bir "hukukdevleti" değil mi? YÖK. konservatuvarlann yasal dayanaklannı görmezlikten geli- yormuş gibi davranmakta, sanat egitimine sekiz yıllık temel eğitim açısından bakarak konservatuvar- lann kendi bünyesinde bir "ilköğ- retim okulu" açmasını istemekte- dır. YÖK Yürütme Kurulu'nun konser\atuvar müdürlüklerine gönderdiği 97.30,2246 sayılı ka- rarda şöyle denmektedir: "Kon- senatuvarlardaki ortaöğretim ku- rumlannın ilköğrctim kunımlan haline dönüştüriilmesinin uygun olduğuna karar verildi." Bu karar, neresinden bakılırsa bakılsın yanlıştır: Bınncisı, YÖK Yürütme Kurulu'nun bir karan. yasalann üzerinde değıldir. tkin- cisi, konservatuvarlarda "ortaöğ- retim kurumlan" yoktur ki "il- köğretim kurumlan"na dönüştü- rülsün... Üçüncüsü. ilköğretim okullan Milli Eğitim Bakanlı- ğı'na bağlıdır; YÖK kapsamında- ki konservatuvarlann ilköğretim okulu açmasıyla ış arapsaçına dö- necektır. Dördüncüsü. konserva- tuvarlanmız sanat eğitiminde yo- ğunlaşmayi bırakıp "okul işletme- ciliği" mi yapacaktır? Beşıncisi, konservatuvarlanmızın "ilköğre- tim okulu" açabilecek altyapısı yoktur. Altıncısı. yeni bir karar ge- İecek olsa konservatuvarlanmızın "mesdt" açmaya mecali kalma- mıştır. Başta Gazi Eğitim'in müzik bö- lümü olmak üzere, üniversiteleri- mizdeki 12 müzik eğitimi bölümü de eritilmektedir. Bu konuyu baş- ka bir yazıma bırakıyorum. ama kafamdaki som değişmiyor: Ata- türk'ün kurduğu Türkiye Cumhu- riyeti'nde yaşamıyor muyuz? Bu türsorulan YÖKtınmıyorbile. Ne yapalım, müzikçi olarak bizim de görevımiz Tınlatmak". Bir barok akşamında tarihi yaşamak ÖNDERKÜTAHYALI tZMİR - Geçen hafta gittiğim dörtetkinlik, hem mutluluk getir- di hem de düsündürdü. Dılersenız Ahmed Adnan Saygun'la başla- yalım. Büyük besteci birkonuşmasın- da hocasından söz ederken, "Iz- mir, birçok şe>i olduğu gibi Isma- il Zühtü adını da unutru" demış- ti. Bu tümcedekı sitem önemliy- di. Doğduğu e\ in yıkıldığını bili- yordu. Orada bir otopark bulun- duğunu ise görmediğıne sevın- mek gerek. Böylesı babalann ya- rattığı boşluğu azıcık olsun dol- durmak üzere geçen hafta Say- gun'un anıldığı bir şan resitali ve- rildi. Konuşmalar yapıldı, Say- gun, Muammer Sun. S. Egüz, t. Baran, U.C. Erldn ve S. Akdil gi- bi bestecilenn çokseslendirdigi türkülerle bu biçemde yazdıklan parçalar yorumlandı. Resitali sunanlar. İZDOB sa- natçılanndan Bas Zafer Erdaş ile DEÜ De\iet Konservatuvan öğ- retım üyesı piyanıst Demet E>1e- miz'di. tki yıldır operanın çeşitli temsillennde rol alan Zafer. son derece güzel söylüyor. MÜ Dev- let Konservatuvanndan \e Abfet l'smanbaş'ın sinıfından mezun olan sanatçının dolgun, renkli ve tatlı bir sesi var; yorumu bılınçli ve kültürlü. Eytemiz'in eşliği de yerli yerindeydi. Sun'un Hav>am dörtlükJeri üzerine yazdığı "Seni Se>dim Diye" \ e "Çek Şarabı' ad- lı parçalanndakı tempolann ağir- lığı dışında beğenerek dinlediğim resıtalin sanatçılannı candan kut- lanm. llgi çeken başka bir etkinlik de tzmir Filarmoni Derneği'nce dü- Piyanist Demet Eytemiz ve bas Zafer Erdaş bir resital sundular. zenlenen Montreal Barok Orkest- rası'nın dinletisiydi. Joel Thiffa- ult'un yönettığı topluluk. Handel. Geminiani. C.P.E. Bach ve \Tval- di'den \apitlar çaldı. Izlencenın doruk noktası ise Haendd Alcina operasından seçmelerdı. Yapıttan alınan çalgı parçalannın yanı sıra Soprano LeilaCnalfoun'un söyle- diği aryalar çok beğenıldi. Son yıllardaki Barok merakı. 20'ncı yüzyıl insanının çağdaş müzikteki yenihkleri özümseme zorunluluğu açısından sorgulana- bilir; ama tanık oldugumuz ikin- cı aşama, barok müziğinın kendi koşullarıyla seslendırılmesidır. Akord için şimdikinden yanm ton daha kalın bir la sesi ahnacak. vib- rato yapılmayacak, süslemeler bol bol kullanılacak; şef orkestrayı çembalo başında yönetecek; bu çalgının tınısı. gerektığinde met- ronom işlevi yapacak. Çalgılar- daki bağırsak tellerin, yüzlerce ampulden etkılenmesi yüzünden parça aralannda orkestra. akordu- nu yenileyecek. Böylece sizden. tarihsel gerçeği sanat begenisi olarak yaşamanız istenecek. Özetledığim bu durumu. yanım- da oturan müzıksever dosta aktar- dığımda, yorumu kısaoldu: "Yü- da bir doz alınabilir." IZDSO'nunturnesi Montreal Barok Orkestrası'nın Izmir'de konuk edilişi. İZD- SO'nun Kanada ile başlattığı sa- nat alışvenşinın bir parçasıdır. Şöyle ki dağıtılan basın bildirisi- ne göre orkestramız, 10-30 Tem- muz 1998 tarihleri arasında bu ül- keye bir dınleti gezisi yapacaktır. Gezı, Kanada devletiyle Quebec yerel hükümetince düzenlenmek- tedir. ve Montreal Fahri Türk Baş- konsolosu ile Kültür Bakanlı- ğı'nın desteklerıyle gerçekleşe- cektir. Çıkış noktası olan Brüksel ile dönüşte, New York \e Was- hington'dadadinleti \erilebilme- sı için girişimler vardır. Kana- da'daki dinletiler, Montreal Qu- ebec ve Toronto'da olacaktır. Ha- zırlanan ikı ayn programda or- kestrayı R. Gökmen ile E. Sakpı- naryönetecektır. Solocular, Suna Kan ile Muhiddin Demiriz'dir. Gezıde Türk bestecılen de seslen- dirilecektır Tasarının eksiksiz gerçekleşmesıni dilerim. Gelecegi bırakıp yeniden gü- nümüze dönersek İZDSO, hafta sonu dinletisinde Kanada için tz- mirlilerdenvizealmakistergibiy- di ve bu işi kolayca başardı. Şef Ender Sakpınar. dınletiyi WA Mozart'ın Saraydan Kız Ka- çırma uvertürü ile başlattı; ardın- dan, genç kemancı Cihat Aşkın geldi ve aynı bestecınin K.V 218 re majör 4. keman konçertosunu çaldı. Aslında yıllık programagö- re solocu Suna Kan'dı; fakat sa- natçı düşerek kolunu incittiğın- den yerini Aşkın aldı. Kendısının kısa zamanda iyileşmesini dile- nz. Aşkın'ın Mozart yorumu gü- zeldı. Beni tedırgin eden tek nok- ta. kimi cümlelerin yeterince so- luklu olmayışıydı. Dinletinin ikmci yansında Sak- pınar. başanlı bir Stravinski Pul- cinelabale süiti seslendirdi. Özel- likle son bölüm canlı \e de\ inim- liydi. Sololan çalan bütün üfleme çalgı sanatçılannı kutlanm. Sade- ce başkemancı. bazı sololannda biraz yapışkan ve renksızdi. Son yapıt olan Borodin'in Poloveç Danslan ise müzikseverleri coş- turdu; orkestra her zamanki gibi dakikalarca alkışlandı.Geçen haf- ta gittiğim son etkinlik. Anadolu Güzelsanatlar Lisesi'nin karma dinletisiydi. Güzel sanatiar lise- lerinin kültür kalkmmamızda bü- yük bir yen var. Bu bakımdan din- letiyi eleştirmekten daha çok oku- lun eğitim sorunlanna eğilmek gerek. lıyordu. Bugüne dek hertemsilini ve her konserini hayranlıkla izlediğimiz Işın Güyer ise belli ki rahatsız bir gecesin- deydı. Serdar Yalçın yönetimindeki orkestra- nın sahnedekiler ile arasında henüz ku- sursuz bir dengeye ulaştığı söylenemez. Mutlaka orkestra ve şancılann anlaşma- sı zamanla daha netleşecektir. Her şeyden önce bu az rastlanır operayı Istanbul'da izlemek kıvanç verici. Safiye Ayla'nın ölümü Safiye Ayla klasık Türk müziği yorum- culuğunda bir tarihtir. Klasik Türİc müzi- ği bizim konumuz değil. dolayısıyla Sa- fiye Ayla'nın yorumculuk niteliğini de- ğerlendirmek uzmanların ışi. Ben Safiye Ayla ile ilgınç bir anımı aktarmak istiyo- nım: Cemal Reşit Rey'e ait De\ let Sanat- çılan başlıklı bir belgesel hazırlıyoruz. TRT prodüktörlerinden Orhan Gizli ile çalışıyoruz. Safiye Ayla bir zamanlar Ce- mal \ e Ekrem Reşit Re> 'ı y akından tanı- mış. Onlann Alabanda Revüsü'nde Kra- liçe Portakal rolüne çıkmış. Amaç. geniş kitleyi çoksesli bir temsile cekmek. Ve Safiye Ayla gibi klasik Türk müziğinın ünlü bir ismini bu revüde sahneye çakar- tarak geniş halk kitlesini kazanmak! Sa- di Hoşses'in yazdığı birkaç şarkıyı bu re- vü içınde okumuş Safiye Hanım. Kendi üslubunda, teksesli olarak. sazlann eşli- ğinde. Açık mavı drapeli şifon bir giysi ile. Yıl 1941, yer Tepebaşı Yazlık Bahçe- si. Biz bu anılannı anlattırmak üzere o- nun Etıler'deki evinde çekime gittik. Çe- kim tarihinden birkaç gün önce ben bir ön ziyaret yapıp kendimi tanıttım. neler ko- nuşacağımızı, gün \e saati saptadık. Çe- kim sabahı Orhan Gizli ve TV ekibı ben- den bıraz önce ulaşmışlar. Kucaklannda bir kocaman knzantem demetı. Safiye Hanım kapıy ı açtnış, "Evin nerde" demiş Orhan Bey "e. O da, "Ankara'da" deyin- ce kıyamet kopmuş. Evin bana söz \ er- dı. nasıl Ankara'ya gıder. ben sızı tanımı- yorum, onunla çekım yapacaktık. diyerek başlamış krızantemleri teker teker yol- maya. Orhan Bey kendi evinin Ankara'da olduğunu anlatmaya çabalarken ben ora- ya ulaştım. Ama Safiye Hanım'ı kızdır- mıştık bir kez. Yavaş ya\aş açıldı, anıla- nnı aktardı. güzelce konuştu sonunda. Yi- ne de eski dolaplardan çıkarttıgı mavi drapeli Kraliçe Portakal tuvaletını gıydır- meyi bir türlü başaramadık. Çekim sonrası bana eşını anlatmaya koyuldu. Şerif Muhiddin Targan. Hem viyolonsel hem de ud çalan • " ^ " ^ ~ çok değerli bir müzik adamı- mız. Hele ud çalma sanatın- dakı ustalığı dıllere destan. Safiye Hanım Hajdn'ın vi- yolonsel konçertosunu yo- rumladığı bir ses daha din- letti bana. Piyanoda o zama- nın ünlü bir pıyanisti. Acaba Ömer Refik Yaşkaya mıydı, anımsa\amıyorum. Gele- neksel müziğımızle klasik Batı müziği arasında önem- li bir köprü Şerıf Muhiddin Bey. Uzun yıllar Amerika'da yaşamış, Istanbul De\ let Konser\atu\arı'nda Ilmi Kurul Başkanı olmuş ve Bağdat Konservatuvarı'nı kurarak uzun yıllar orada kalmış. 1967"deölmüş. Safiye Hanım'dan ayrılır- ken bir gün gidip eşine ait belgeleri incelemek ve anıla- rını dinlemek üzere söz ver- dım. Ne yazık kı bir daha gerçekleşemedı buluşma- mız. Ancak o evde yaşayan tarihi de unutamadım hiçbir zaman. Şimdi ne olacak bu tarih dolu ev? Bir müze ya- pılması. Safiye Ayla kadar ŞenfMuhıddinTargan'ında çalgılannın, notalarının. fo- toğraflarının. giysilerinin derlenmesı düşünülemez mi? Kime düşer bu görev? Kültür Bakanlığı'na mı, mi- rasını bıraktığı TEV'e mi, yoksa ilgilenecek özel bir kuruluşa mı? Ahmet Ertegün'e Fransa'dan • Kültür Servisi - 85 §• ülkeden 10 binin üzerinde profesyonel müzik adamı. dünyanın en büyük müzik endüstrisi toplantısı için Cannes'da bir araya geldı. Bu yıl 32'ncısi düzenlenen \e yeni müzik teknolojilerinin tanıtıldığı MIDEM (Marche Internationale du Disque and de l'Edirion Musicale) perşembe gününe dek devam edecek. Fransız Kültür \e lletişım Bakanı Cathenne Trautman, bu yıl 50. kuruluş yılını kutlayan Atlantic Records'un sahibi Ahmet Ertegün'ü 'Güzel Sanatiar ve Edebıyat Şovalyesi' madalyasıyla ödüllendirdi Cannes Festival Sarayı'nda yapılan devlet törenıyle madalyasını alan Ertegün, aynca "MIDEM 1998 Yılın Adamı Ödülü'nün de sahibi oldu. Geleneksel Türkiye Fotoğraf Yanşması • Kültür Servisi -Yeni Yüksektepe Kültür Derneğı tarafından bu yıl yedincisi düzenlenen 'Gelenekel Türkiye' konulu fotoğraf yanşmasının konusu 'mimari ve ıç mekân" olarak belirlendı. Son katılım tanhi 5 Şubat olarak belirlenen yanşma. kaybolmaya yüz tutan geleneklen ve değerlen belgeleyerek yıırtıçi ve yurtdışı sergilerle tanıtmayı amaçlıyor. Sıyah-beyaz, renkli \e saydam olmak üzere üç dalda düzenlenecek olan yanşmada değerlendirmey i. Ozan Sagdıç. M. Aslan Güven. Mehmet Baltacı. Dursun Ali Sankoç. Fehim Örücü'den oluşan bir jüri yapacak. Yapılan değerlendirme sonucunda her dalda bınncı olacak ı . yapıta 20 milyon. ıkıncılere 10 milyon ve üçüncülere ae 5 milyon ödül verilecek. Her dalda ıki yapıtın mansiyon kazanacağı yanşmada. sıyah-beyaz dalında Fotoğraf Derneklen Çalışma Grubu'nun. sa\dam dalında AFAD, renkli dalda ise Yeni Yüksektepe Kültür Derneği'nin özel ödülleri verilecek. Aynca üç dalda Fotoğraf Sanatı Kurumu Özei Ödülü kazanacak. Yanşmanın sonuçlan 14 Şubat"ta açıklanacak. (Aynntılı bılgı ıçın: Hoşdere Cad. Fuar Sk. 11/13 06540 Çankaya Ankara) İstanbul Güzel Sanatlar'da tiyatro kursları başlıyor • Kültür Servisi - Marmara Cni\ersıtesi Müzik Eğitimi Bölümü mezunu lbrahım Erez ve Ce\det Canel tarafından akademik sanat egitimine farklı bir bakış getırmek amacıyla kurulan Istanbul Güzel Sanatlar'da müzik \e resim eğitiminın \anı sıra tiyatro eğitimi de venlecek. Tiyatro \e o\unculuk sanatını geliştırmek amacıyla hazırlanan eğitim programı deneyimli bir kadro ile 'Özel Istanbul Güzel Sanatlar'da şubat ayında başlıyor. Dört yıllık eğitim süresinı tamamlayan öğrencıler Millı Eğitim Bakanlığı'ndan onaylı diploma almaya hak kazanacak.(Aynntılı bilgi için: 0216-414 40 90-91) Gülriz Sururi kendi yazdığı müzikli oyunla yeniden sahnede I Kültür Scr\ isi - Gulri7 Surun, kendi >azdığı 'Söyleyecektenm Var" isimli müzikli oyunla uzun bir aradan sonra şubat başında yeniden sahnede. İkı kişilik oyunda 14 müzikli parça var. Beşıktaş Beledıyesi Akatlar Kültür Merkezi'nde başlayacak olan 'Söyleyeceklerım Var' için Gülriz Sururi. 'Anılar, şarkılar. yaşadıklanm. hıssettiklerim. gözlemlerim. memleketım.. Bu bir binkim ve bunları seyircimle paylaşmam gerekli" diyor. Oyunu Engin Cezzar sahneye koyuyor. 'Söyleyeceklerım Var". Gülriz Sururi-Engin Cezzar ikilısinin 12 >ıl sonra ılk çalışması. Ankara De\let Tiyatrosu'ndan Hakan Vanlı'nın konuk oyuncu olarak yer aldığı oyunun müzik yönetmenlığını Cumhur Bakışkan. çevre düzeninı DDF-Ayhan Kayar. kostüm tasanmını ise Sadık Kızılagaç üstlenıyor. Efes Pilsen'in katkılanyla sahnelenecek olan oyunun bir gecesı. sekiz yıllık eğitim projesi kapsamında Çağdaş Yaşamı Destekleme Demeğı'nın Sırnak fdil'de yaptırdığı ilkokulun yararına o>nanacak. Kuvayl Milliye, Sıvas'ta • Kültür Servisı - Istanbul De\ let Tıyatrosu, "Kuvayi Mıllıye' isimli oyunu yarın Sı\as'ta sahneleyecek. Atatürk Kültür Merkezi'nde sahnelenecek olan oyunun yönetmenliğini Ergin Orbey. yardımcı yönetmenligini Zekai Müftüoglu. kostüm tasanmını Gülhan Kırçova, ışık tasanmını Ersen Tunççekiç, müziğini Can Atılla. koreografisini Bınnaz Dorkıp Aydan yapıyor Nâzım Hikmet'in yazdığı oyunda Haluk Kurtoğlu. Can Gürzap, Zekai Müftüoglu, Adnan Bincik, Ali Düşenkalkar, Arsen Gürzap, Cevdet Arıcılar. Denız Gökçer. Engin Şenkan. Levent Özdilek. Metin Belgin. Serpil Tamur, Tijen Par ve Uğur Polat rol alıyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle