25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 18 OCAK 1998 PAZAR HABERLER Erbakan, Çelik, Kazan, Yılmaz, Ceylan, Tekdal ve Karatepe öfkeleri ve sivri dillerinin kurbanı oldular Refah'ın soıııımı onlar getirdiHaber Merkezi- Refah Partısi'nin kapatılmasına yol açan Anayasa Mahke- mesi'ndeki davaya partinin "srvri diHi" olarak nitelenen 6 milletvekilinin konuşma- lan neden oldu. Anayasa Mahkemesi"nin karannda "Beyanve e>lemJeri\le par- tinin kapatümasına neden olduklan" belırtılen Nec- mettin Erbakan, İ.Halil Çe- lik. Şevket Kazan, Şevki Yıl- maz, H. Hüseyin Ceylan, AhmetTekdal ve Şükrü Ka- ratepe öfkeleri ve sivri dil- lerinin kurbanı oldular. Re- fah'ın sonunu hazırîayan bu kişilerden özellikle İ.Halil Çelik, Şevki Yılmaz ve Şükrü Karatepe. eylem ve konuşmalanyla toplumda zaman zaman büyük tepkı- lere de neden oldular. Necraettin Erbakan: 23 Mart 1993 günü TB- MM Başkanı Hüsamettin Cindoruk'un başkanhğında siyasi parti liderlerinin ana- yasa değişikliği konusunda Hasan Hüseyin Ceylan yaptıklan 3. toplantıdakı konuşma: "Benim inandığun şekil- de sen yaşayacaksın tahak- kümünün ortadan kalkma- sını isthonız. Çok hukuklu bir sistem olmalı. Vatandaş, genel prensiplerin içerisinde kendi istediği hukuku ken- disi seçmeli. Bu bizim tarihi- mizde de olagelmişür. Bizim tarihimizde çeşitii mezhep- ler olmuştur. Herkes kendi mezbebine göre bir hukuk içinde yaşamıştır. Ye de her- kes huzur içinde yaşamıştır. Niçin ben başkasının kalıbı- Ahmet Tekdal <• na göre yaşamaya mecbur olayım? Hukuku seçme hakla, inanç hürrtvetinin ay- nlmaz bir parçasıdır." 19. yasama döneminde RP Meclis grubunda: "Şimdi ildnci bir önemli nokta. RP iktidara gekcek, adildüzen kurulacak. Sorun ne? Geçiş dönemi yumuşak mı olacak, sert mi olacak; kanlı mı olacak, kansız mı olacak? Bu keümekri kui- lanmak bile istemiyorum, a- ma bunlann terorizmi kar- şısında herkes gerçeği açık- ça görsün diye bu keümele- İbrahimHalil Çefik ri kullanmak mecburiyeti duyuyorum. Türkiye'nin şu anda bir şeye karar vermesi lazım. RP adil düzen getire- cek. Bu kesin şart Sorun ne? Geçiş dönemi yumuşak mı olacak, sert mi olacak? Tat- lı mı olacak. kanlı mı? 60 mflyon buna karar verecek." Sıvas-Sıcak Çermik'te: "Sen RP'ye hizmet et- mezsen, hiçbir ibadetin ka- bul olmaz. Çünkü başka riirlü Müslüman olamazsm. RP bir ordudur. Bütün gü- cünlc bu ordunun büyüme- si için çalışacaksın. Çalış- Şevki Yılmaz mazsan patates dinindensin. Bu parti İslami Cihat ordu- sudur." Devnm yasalanyla ya- saklanan tarikatlann lider- lenne Başbakanlık Konu- tu'nda iftaryemefi. Hasan Hüseyin Ceylan: 14 Mart 1993 tarihinde Kınkkale'de: "Bu vatan bizündir. Re- jim bizim değildir. Rejim ve Kemalizm başkalannındır. Türkiye yıkılacak beyler. Türid>e Ceza> ir olur nıu dt- yorlar? Orada yüzde 81 na- sıl olmuşsa yüzde 20 falan Şev ket Kazan değiL yüzde 81 'lere ulaşaca- Teke Tek programında: "Asker kalkıîuş diyor ki, PKK'li olmanıza müsaade ederiz ama şeriatçı olmanı- za asla. Bu kafa> la çözemez- siniz. Çözüm isterseniz şeri- atçılıknr." Ahmet Tekdal RP Genel Başkan Yar- dımcısı Ahmet Tekdal'ın 24 Kasım 1996'da Kanal D'de yayımlanan konuşması: "Türkiye'de hak nizamı tesis ermek isteyen siyasi kadronun adı, RP'dir." RP örgütlerinde büyük sessizlikİZMİR (Cumhuriyet Ege Büro- su)- Anayasa Mahkemesi'nin Re- fah Partisi'ni kapatma karannı al- masının ardından yurt genelinde- ki RP merkezlerindeki örgütler büyük bir sessizliğe gömüldü. Ege Bölgesi'ndeki il başkanla- n ve partililer, dün akşam Izmir'de gerçekleştirilen ve Necmettin Er- bakan'ın da katıldığı ıftar yeme- ğineakınetti. lzmır'de parti merkezinın önü her önemli karar öncesi ve sonra- sında olduğu gibi bu kez kalaba- lık değildi. II merkezinde bulunan az sayıdaki partilinin geçmiş dö- nemlerdeki o coşkulu söylemleri- nin yerini belirsiz bir bekleyişin aldığı gözlendi. Kapatılan RP'nin lzmir II Baş- kanı Ibrahim Demirci, partileriy- le ilgili böyle bir karan bekleme- diklerini, 4 milyon üyesi bulunan RP'nin 2-3 kişinin söyledigi söz- ler gerekçe gösterilerek kapatıl- masının 28 Şubat 1997'de başla- yan sürecin bir uzantısı olduğunu söyledi. Demirci. DYP Genel Baş- kanı Tansu Çiller'i de RP'nin ka- patıldığı gün Yüce Divan "a götür- mek isteyen karann çıkmasını bir tesadüf olarak değerlendıremeye- ceklennı belirterek. "•RPirticanın degil Türkiye Cumhuriveti'ıun bir partisi olmuştur. RP'nin devamı olacak siyasi oluşum da bu çizgide mücadelesini sürdürecektir" dedı Izmir'de RP'nin kapatıldığı ge- ce sıcak saatler de yaşandı. Ata- türkçü Düşünce Demeği'ne bağlı BayTaklı Kültürevı'ninönceki ge- ce taşlandığı. saldında kültürevi- nin camlannın kırıldığı öğrenıldı. Ege'deki diğer illerde de sessiz- lik sürüyor. Muğla muhabirımız Özcan Ozgür'ün haberine göre. GENEL RP lideri Erbakan, kapatma karannı yonımladıktan sonra Bursa'daki iftar davetine gitti. RP'yle ılgılı karann açıklanması- nın çok öncesınde partinin "tasfî- je edilmiş olduğu" görüldü. RP Muğla Teşkilat Başkanı RaşitGül- han. partinin kapanmasıntn hiçbir değışikhğe yol açmayacağını sa- vunurken. "Herşev verli yerinde duruyor. Biz çahşmaya de\ am edi- yoruz. Üyderimiz burada duruvor. Seçmenler burada duruvor. Yurt- taşlar burada duru>or. Yargı kara- nnı taruşmayız, yargıya saygdıyız" dedi. Gülhan. ayrıca Muğla'da RP'nin hiç bir maharlığının bu- lunmadığını. tüm mallann kişile- re aıt olduğunu da açıkladı. Balıkesir muhabınmiz Coşkun Yaman'ın ızlenımlenne göre de RP'nin bu kentte de malvarlığı bu- lunmuyor. RP tl Başkanvekili Nevzat Özpelitoğlu. RP'nin tüm mallannın kiralık olduğunu ya da partililerin üzennde görüldüğünü belirtti. Özpelitoğlu. "Örneğin il ve merkez ilçe binalan da bize' ah değildir. Bizim mülkümüz değil- dir. Türkhe'de ünJcmli demokra- si olduğu için her an bir parti ka- panlabilir, biz de bu nedenle önle- mimizi önceden aldık. Partinin ka- panlması karany la birlikte Musta- fa Kemal'in resimlerini. parti bay- rağını, masa, sandahe ile karar dcfterlerini görevlilere teslim ede- ceğjz" diye konuştu. Uşak muhabirimız Taşkın Öz- ler'in verdiği bılgilere göre, RP'nin tüm iftar yemekJeri iptal edildi. Uşak'ta RP'liler bu konuy- la ilgili açıklamada bulunmazdı- lar. Kapatma karan RP'de sinirlerin gerilmesine neden oldu. YurtHa- berler Senisi'nin haberine göre, RP'liler Rize'de önceki akşam par- ti binasında gelişmelen görüntüle- mek isteyen, kendilerine yakın Kanal 2000televizyonunun kame- ramanı Ali Köroğlu'nu dövdüler. Saldında yaralanan ve Rize De\- let Hastanesi'ne kaldınlan Köroğ- lu'na 7 günlük rapor verildi. Ka- meramanı döven RP'li Cemal Ak- su gözaltına alındı. RP'li Büyükşehir Belediye- si'nin yaptırdığı Köprülü Kavşağı hizmete açmak için Kayseri 'ye ge- len RP milletvekilleri Abdullah Gül ve Saüh Kapusuzıl sınınnda bağımsız Beledıye Başkanı Şükrü Karetepe ve büyük bir kalabalık tarafmdankarşılandı. Milletvekil- leri ve Karatepe'yi omuzlara alan partililer,"Refah kapaaJamaz", "Türkrve sizinle gurur duyuyor" şeklinde sloganlar attılar. Şükrü Karatepe kapatma karanyla ilgili şunlan söyledi: "Benimiçinsna- set bitti. Sövieyecek bir şe> yok. Bu karar daha önce \erilen karar. Be- nim için bir yenilikgetirmivor." RP Seyhan tlçe Başkanı Nevzat Ardıç düzenlediği basın toplantısında, "Tarihe hukuk cinayeti olarak ge- çecek olan bu kararla aslında kay- beden Türkiye oldu. Bu karar ca- miamızı daha da büyütecek, dava- mızı daha da güçlendirecektir" de- di. Işçı Partısı Adana İl Başkanı Cemal Gören. Cumhuriyet Devri- mi'nin savunulmasında büyük de- ğer taşıyan karanndan dolayı Ana- yasa Mahkemesi'ni kutladıklannı bildirdi. Şevket Kazan: Irak'ta -Kuran'dan sure ezberle- yenJerin cezalannın indiril- mesini öngören" infaz reji- mini öven sözleri. ŞevkJYüjnaz: Şevki Yılmaz 1955 yılın- da Kocaeli'nin Derince il- çesinde müftü Ali Efendi'in ilk çocuğu olarak dünyaya geldi. Imam Hatıp Okulu orta kısmı ve Izmit Derince Lisesi'ni de dışardan ta- mamladı. Liselı olduğu yıllarda 1973'teMSPgençlikkolla- nnda hatiplik yapmaya baş- ladı. 1974 yılında Şevket Ka- zan'ın Adalet Bakanlığı dö- neminde Bakanlıkta Özel Kalem Müdürlüğü görevini yaptı. 1980 yılında îstanbul llahiyat Fakültesi'nden me- zun oldu. Bir süre Din ve Ahlak Dersleri öğretmenli- ği yaptı. 2 yıl Avusturya tşçi Der- nekleri Federasyonu Genel Başkanlığı yaptıktan sonra Almanya'nın Berlin kentin- de bulunan Islam tlimleri Okulu'nda öğretim görevli- si olarak çalıştı. Avrupa Mil- li Görüş Teşkilatı Genel Başkan Yardımcılığı görevi- ne getirildi. Almanya'da Ka- rases Cemalettin Kaplan ile yakın ilişkilerde bulundu. Karases'in "sözde seriat dev1eti"nin kuruluşunda Türkıye'den sorumlu Ba- kan"lığa getirildi. Yurtdışındaki konferans- lannda Abdullah Müftüog- lu ısmini kullandı. Şevki Yılmaz, 1984 ve 1989 yılında Rize Belediye Başkanlığı, 1987 yılında milletvekilliğine aday oldu kazanamadı. 1991 yılında hac sırasın- da hacı adaylanna Cumhu- riyete, Kemalizme ve laikli- ğe karşı mücadele etmek için yemın ettirdi. 1993'te Erzurum'daki bir konferan- sı sırasında Atatürk için "56 yıl hayvan olarak yaşadT de- di. Abdullah Müftüoğludiye aranırken 1994 yılında RP'den Beledıye Başkanı seçildi. Belediye başkanlığı sıra- sında rapor alarak hiçbir res- mi ve ulusal bayram için Atatürk anıtına çelenk koy- ma törenine katılmadı. Şevki Yılmaz. 1994 Ağustos'unda Atatürk'e su- ikasttan idam edılen Ziya Hurşit'in adını Rize'dekı bir sokağa venmek isteyince hakkında dava açıldı. İsmet tnönü Bulvan'nın adını Adnan Menderes ola- rak değiştirirken "Katil ile maktülün yerini değişnrdik. Hak yerini buldu." açıkla- masını yaptı. SÜRECEK Basbakan Yılmaz 'Siyasette yeni bir dönem başladı' İstanbul Haber Servisi - Basbakan Mesut Yılmaz. Refah Partisı'nin kapatılmasını kastederek "Türkiye'de dünden (önceki gün) beri \eni bir si>asi dönem başlamıştır. Bu dönemin en önemli aktörü ANAP olacaktır" dedi. Basbakan Mesut Yılmaz. dün akşam ANAP İstanbul İl Başkanlığf nın Ataköy'dekı Marmara Et Lokantasf nda \erdiği iftar yemeğine katıldı. İftar vaktinden on beş dakıka sonra yemeğe gelen Yılmaz. vaptığı konuşmada, ANAP'ın 15. kuruluş yıldönümünün yaklaştığını anımsattı. Türkiye'de kalıcı ve yararlı her şeyin ANAP ıktıdan döneminde yapıldığına dikkat çeken Yılmaz "ANAP, 6 aydır iktidann büyük ortağıdır. MiUetin ANAP'tan beklediği, koalisyon olmasına bakmadan hizmetlerine devam ttmesidir. 1998 yılı yeni reformlann vılı olacaktır. Hukuk, ekonomi, insan haklan, velhasıl, toplum hayatımızın her alanında 1991 'de bıraktığırmz reform hamlesini 1998'de yeniden başlatacağız" dedi. ANAP'ın hükümet ortağı olduğu 6 aylık sürede sadece eğitim reformu değıl. aynı zamanda vergı. idare, sosyal güvenlik ve hukuk reformunun altyapısınm da kurulduğunu belirten Yılmaz şöyle de\am etti: "Dünden (önceki gün) beri Türkiye'de yeni bir siyasi dönem başlamıştır. Bu siyasi dönemin en önemli aktörü ANAP olacaktır. Önümüzdeki dönem, Türkiye'nin geleceğini tavin etmcnin firsatını da, sorumluluğunu da ANAP'a vermektedir. Eğer siyaset hizmetse o zaman hizmerin adresi de ANAP'tır." Basbakan Yılmaz ögle saatlerinde de İstanbul Valiliği'ne giderek, Vali Kutlu Aktaş'tan, Tstanbul'un sorunlarıyla ilgili brifıng aldı. Saat 13.30'da valilige gelen Basbakan Yılmaz'a, Istanbul'un sorunlanna gösterdiği ilgı nedeniyle Aktas tarafından bir plaket verildi. Aktaş, brifingin birinci aşamasını kentin yönetsel sorunlannın oluşturduğunu belirterek, ikinci aşamanın da asayişle ilgili olduğunu söyledi. Daha sonra basına kapatılan brifinge Içişleri Bakanı Murat Başesgioğlu, Emniyet Genel Müdürü Necati Bilican, İstanbul Emniyet Müdürü Hasan Özdemir, İstanbul İl Jandarma Alay Komutanı Kıdemli Albay Baki Onuriubaş ile daire müdürleri katıldı. NOKTASII ORAL ÇALIŞLAR oral.calıslar^f raksnet.com Mehmet Ali Birand'ın hazırlayıp sunduğu 32. Gün programında Fet- hullah Gülen konusundaki değer- lendirmeler, değişik tepkilere neden oldu. Programda Nevval Sevindi ile yaptığımız tartışma nedeniyle çok sa- yıda telefon ve faks mesajı aldım. Ba- zı yazarlar da köşelerinde bu konu- da düşüncelerini dile getirdiler. Herkesin görüşü kendine. Kimin nasıl düşündüğü beni ilgilendirmiyor. Toplumsal yaşama müdahaleye kal- kışmadıkça herkes istediğini düşün- sün, istediği fikirleri savunsun, iste- diği gibi yaşasın. Gelen çok sayıda faks içinden bi- rindeki bir anlayış dikkatimi çekti. Mektuptaki anlayışı tartışmak istiyo- rum. Fethullah Gülen yanlısı olduğu yazdığı mektuptan anlaşılan Genç Tüccarlar ve Işadamlan Derneği (GE- TİAD) Başkanı Habip Yıldız, kıbar cümlelerle düşüncelerini açıkladık- tan sonra şunlan belirtiyor: Sizin ge- nel konuşmanızdan anladığımız ka- darıyla; hayatınızda dürüst ve inanç- 'Doğru Tektir ve Değişmez' mi? lannı kendi çıkarlan adına kullanma- yan insanlarla tanışmama durumun- da kalmışsınız. Bu da sizlere, yapılan her şeyin altında bir çapanoğlu ara- ma duygusunu geliştirmiş. Burada bir defa daha ifade ediyoruz ki; bu in- sanlann gelecekte hiç bir siyasi, po- litik ve iktidar peşinde olmadıkları, yalnız ve yalnız Allah nzasını kazan- mak amacındadırlar. Tabiatıyla sizin dünya görüşünüz İslami buudan uzak olabilir. Biz bunu saygıyla kar- şılıyoruz. Inanıp inanmamak ve ken- di inancıyla yaşamını belihemek her- kesin kendisine ait olan birkonudur. Fakat dünyada doğru tektir ve değiş- mez. Bu düşüncenın farkında oldu- ğunuz inancıyla çalışma hayatınızda başarılardileriz." (Cümle bozuklukla- rını da koruyarak aynen aktardım.) GETİAD Başkanı Habip Yıldız ne diyor? "Doğru tektir ve değişmez." Ben de tam bu nedenle, Fethullah Gülen'in siyasi Islamcı olduğunu söy- ledim. islamcı akımların tamamı, doğruyu tek ve değişmez gören, bü- tün yaşamı da buna göre örgutleme- ye çalışan bir anlayışı temsil ediyor- lar. itirazım buna. Dinı. her şeyı belir- leyen bir ideoloji olarak yaşamınızın merkezine oturtursanız, kaçınılmaz olarak böyle bir sonuca varırsınız. Doğru tekse neden tartışıyoruz? Neden bilime gereksinim duyuyo- ruz? Neden araştınmayapıyoruz? Din ile bilim arasında böyle bir çelişme ol- duğu kesin. Dinin kesin ve değişmez doğruları var, bilimin ise her şeyden şüphelenen, araştırarak yeni gerçek- lere ulaşmayı amaçlayan hedefleri. Bu nedenle dinde tebliğ müesse- sesi kurulmuş. inanmayanlan ve şüp- he edenleri, devamlı inanmaya ça- ğırmak onların görevi. Siyasi islam- cının normal Müslümandan farkı, ya- şamı tümüyle dine göre yeniden dü- zenlemek amacını taşıması. Bunun için fedakârlık yapar, çaba sarfeder, kendinı gelecek bir dünyaya hazırlar. Diğer ınsanlara da bu yolu göster- mek gibi bir görevi olduğunu düşü- nür. 12 Eylül döneminde Erbakan ve arkadaşlarıyla Ordu Dil ve Istihbarat Okulu Tutukevi'nde birlikte kalıyor- duk. Bir sabah erkenden iki parti yö- neticisının bir tartışmaya tutuştuğu- nu fark ettik. O zamanki adıyla MSP'nin (şimdiki Refah Partisi) iki ta- nınmış lideri, ezanı kimin okuyacağı konusunda anlaşmazlığa düşmüş- lerdi. Daha güçlü olan Oğuzhan Asiltürk, İstanbul İl Başkanı Meh- met Okulu kucaklayıp salona bırak- tı. Amacına ulaşmış, ezanı okuma hakkını zor da olsa ele geçirmişti. Sonradan bu çatışmanın neden çık- tığını araştırdık. Kavganın aslı şuydu: Ezan okuyan kişinin sesinin ulaştığı yerdeki insanların bütün sevaplan o- nun da hanesine yazılıyormuş. Böy- le bir inanış bu çatışmaya neden ol- muş. Sürekli birilerine dini duyurmak ve tebliğ etmek, onlan yola getırmek gö- revi, dincilığin temel işlevlerinden. "Doğru tektir ve değişmez" diyen, bunu başkasına da tebliğ etmekle kendisini yükümlü hisseden anlayış, tam anlamıyla totaliter bir potansiyel içermiyor mu? Böyle bir bakış açısı- nın gelecekte gücü yettiğinde bütün hayatımıza müdahale etmek isteme- yeceğini kim garanti edebilir? Işte, tam da bu nedenle inanan, inanmayan ve farklı inançlara sahip olan herkes için bir ortak zemini an- cak laiklik yaratabilir. Çok doğaldır ki laiklik, demokratik bir sistem içinde bir anlam ifade eder. Demokratik bir sistem içinde zenginleşecek laiklik hepimiz için bir güvence olabilir. "Doğru tektir ve değişmez" diyen bir inanç bunu nasıl içine sindirebilir, merak ediyorum. MİKRO DINÇ TAYANÇ Yaprak Dökümü Bir çocukluk karabasanı mıydı, yoksa gerçekten görmüş müydüm o fotoğrafı; çıkartamıyorum. Bir elinde DP'li asası, boştaki eliyle Nurslu Sait'in eli- ne "Bediüzzaman" niyetine davranan Türkiye Cum- huriyeti'nin Reisıcumhuru Celal Bayar karabasan mıydı, yoksa karanlık bir gerçek mi? Çocukluk belleğim, bu yaşımın belleğini kandın- yor olabilir ama şeriat tohumlannın atıldığı yıllann 1950'ler olduğu gerçeğini çocukkenden "görebili- yorum"\ Tohumun ilk "yasal" ağacı Milli Nizam Partisi, 196O'lı yıllarda, şeriatçı örgütlenmenin "anaokulu" olarak boy gösteriyor ve 12 Mart faşizminin bile "kabullendiği" gerçeğe dayanılarak kapatılıyor... Ardından gelsin Milli Selamet Partisi... Yıllar sonra 12 Eylül faşizminin bile göreceği gerçeği, önce or- tanın solundaki Bülent Ecevit, ardından da Ame- rikancı sağın Türkiye'deki temsilcisı Süleyman De- mirel inanılmaz bir körlükle göremiyor ya da siya- sal tutkuları yüzünden görmek istemiyorlar... Şeri- atçı örgütlenme, 1980'e dek "iktidarortağı" olarak, anaokulundan çıktığı hızla, ortayı da liseyi de biti- rip üniversiteye adım atacak denli boy veriyor... 80'li yıllann başında, darbecilikten "Aaanayasanın kefi- li" olarak cumhurbaşkanlığına tırmanan Kenan Ev- ren, elinde ve dilinde ayetler, hadisler, onlar da ol- madı paşasal (!) "vecizeler" ile üniversiteden attığı şeriatın "medreseleşmesine" yol açıp, yasakladığı siyasilerin ettiklerine tüy dikiyor! 80'li yıllann sonuna dek, "böyyük" Turgut Özal'ın icazetli kişilik ve yüzde 21 'lik cumhurbaşkanlığın- da, şeriatın üçüncü ağacı, kollan göğe dallama, yapraklan aydınlığı karartacak gölgelikte bir ulu (!) çınar (!) olup çıkıyor; Refah Partisi. Ve; 1990'lann ortalık yerinde RP, gene ve düpe- düz "made in USA" etiketli bir başka "körsağa"yı, Tansu Çiller'i Yüce Divan şantajı ile "teslim alıp" bağdaş kuruveriyor iktidann tepesine... MNP'den MSP'ye, ondan da RP'ye uzanan yol- da; şeriatın "görünen " lideri aynı, "müdem'sler" ay- nı, "talebeler" aynı, "tedrisat" aynı, söylem aynı, a- maç aynı: "kafa" aynı, "beyinsizlik" aynı! Aynı ve acı olan bir başka olgu; kendisine "sol" diyeniyle, sağda olanıyla siyasilerin 1971 ve 80'de faşist darbelere davetiye çıkartan körlüğü sürdür- mesi! Sonuç; çekirge bir sıçnyor, iki sıçnyor, bakıyor ki ortalık boş, üçüncü kez de sıçnyor ve gene "dave- tiye" çıkıyor! Ama 1990'lann ve de 20. yüzyılın sonunda, Türk Silahlı Kuvvetleri faşizmin oyununa gelmiyor. Gel- meyince de "Cumhuhyeti koruma ve kollama" gö? revi, bağımsız yargıçlardan oluşan Anayasa Mah- kemesi'ne kalıyor... "Olmuş ile ölmüşe çare bulunmaz" diyor bir ata- sözü; dahası Islam "etiği" de "ölünün ardından kö- tü konuşmamalı" buyuruyor... Buyuruyor da, kim- se kendinde "nasıl bilirdiniz" sorusuna, "iyi bilirdik" yanıtını verebilecek "takıyyeciiiği" bulamıyor! "MNP gitti, MSP daha güçlü geldi. MSP gitti, RP çok daha güçlü geldi. Şimdi RP gitti, yenisi yenil- mez güçlülükte gelecektir" diyoriar "yasalparti ka- patılınca, şeriat Cezayir'deki gibi kan dökerek or- talığa dökülecektir" diyoriar; daha da ileri gidenler, "Türkiye Refah'a teslim olacak" diyoriar; "irtica mevkutelerinin karayobaz kalemleri, hedefgöster- meye başladı bile" diyoriar! Diyenlere de korkanlara da Eyüp'ten Karacaah- met'e, Sahrayıcediften Merkezefendi'ye nice kab- ristanda kimi mezar taşlannın üzerindeki yazılar ya- nrt veriyor: "Ben de senin gibiydim, sen de benim gibi olacaksın!" "Sen de benim gibi olacaksın "ı anımsar anımsa- maz, bağımsız yargının son karar organı Yargıtay'ın Selçuk Parsadan hakkındaki cezayı onamasına takılıyorum. Takılınca da Tansu Hanım'ı düşünme-, den (!) edemiyorum! Kadıncağız "Bizimle ne ilgisi var? örtülü ödenek ile ne ilgisi var? Rahat olun, rahat olun " buyuruyor. Bendeniz rahatım olmasına da, "Hani" diyorum, "acaba Tansu Hanımcık Yüce Divan'ı boylarsa, kendileri ve de şerefi tükenmeyen açıklama ve tek- zipleriyle belgeli eşleri Özer Uçuran Beyefendi,'. Türkiye 'deki rahatlıklannı ikinci (yoksa birinci mi) va-, tanlan Amerika Birleşik Devletleri'nde sürdürmeyi mi düşlüyoriar!" Hani oralarda vergi denetimi belalıdır; maazallah, kendilerini hapishaneye kapatılmış gibi hissetme- sinler sonracıgmaül Ana fikir: Hukukun kestiği şeriata acınmaz! Ana fikrin ana fıkri: Kör kalasın demiyorum, kör, olma da gör halini! RP'nin kapatılmasma tepkiler Erdoğan:Aynı inançla devam edeceğiz İstanbul Haber Servisi - İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Tayyip Erdoğan. RP'nin kapatıl- masıyla ilgili olarak "Her sancının arkasında kutlu doğumlar vardır. Kutlu doğumlann olma- sı için bu sancılann çeki)- mesi lazım" dedı Ekrem Erdem de partinin kapa- tılmasıyla oy oranlannın yüzde 50'lere yükselece- ğini iddia etti. Erdoğan, Pendik'te ya- pımı tamamlanan Hilal Konutlarfnın anahtar teslim törenınde yaptığı konuşmada. bazı olayla- nn sıkıntılı, sancılı olu- şunun, insanlan rahatsız etmemesi gerektiğini be- lirtti. Erdoğan şunlan söyledi: "Türkiye'de siyaset de- vam ediyor. Türkiye'de hayat devam ediyor. Tür- kiye'de bu inanca, bu dü- şünceye sahip olanlar yol- larına devam edecektir." RP İstanbul Milletve- kilı İsmail Kahraman da partinin kapatılmasıyla bir "hukuk hatası" ışlen- diğıni öne sürdü. Öte yandan Isanbut Büyükşehir Belediye-, si'nin düzenlediği "De» mokrasi" panelinde ko- nuşan Yeniden Doğuş, Partisi Genel Başkanr, Hasan Celal Güzel Ana- yasa Mahkemesi'nin ka- ranna çok sert tepki gös- terdi. Güzel, karar için "Saygısızlık duyuyorum, şiddetle kınıyorum" ifa- desinı kullandı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle