Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 17 OCAK 1998 CUMARTESİ
HABERLER
Çetelere
pişmanlık yasası
geliyop
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Başbakan Mesut
Yılmaz bir yandan, Teftiş
Kurulu Başkanı Kutlu Sa-
vaş'ın hazırladığı Susurluk
raj>oruııu incelerken bir yan-
dan da olaym aydınlatılması-
na yardımcı olması beklenen
"çetelere pişmanlık yasa-
sı"nın TBMM Genel Kuru-
lu'ndan gelecek hafta geçi-
rilmesi için ANAP kurmay-
lanna talimat verdi.
Oruç cinayetine
ppotesto
• İstanbul Haber Servisi -
Galatasaray Lisesi'nin
önünde bir araya gelen
İstanbul Üniversite
Öğrencileri Koordinasyonu
üyesi öğrenciler, Malatya'da
onıç tutmadiğı için
katledilen arkadaşlan Ümit
Cihan Tarho'yu andı.
"Üniversite ve cezaevleri
katliamlanna son" yazılı
pankart açan öğrenciler,
"Faşizme karşı omuz
omuza", "Çath'nın itleri
yıldırmaz bizleri". "Insanlık
onuru işkenceyi yenecek" ve
"Inadına hepimiz birer
Metin'iz" sloganlanru atarak
faşist saldınlan protesto etti.
Arif Kalkantfya
hapis cezası
• İstanbul Haber Servisi -
Tekke ve Zaviyeler
Yasası'na muhalefetten
mahkûm olan Ali
Kalkancı'nın kardeşi Arif
Kalkancı da Osmarüı tarzı
tarihi medreseyi tahrip ettiği
gerekçesiyle 1 yıl 8 ay hapis
cezasına çarptınldı. Arif
Kalkancı, başkanı olduğu
Kandilli Sönmez Camii
Yaptırma ve Yaşatma
Derneği adına medreseyi
işgal etmekle suçlandı.
Doktorlar hücre
tipme karşı
• İstanbul Haber Servisi-
İstanbul Tabip Odası ve
Sağlık Emekçileri Sendikası
İstanbul Şubesi tarafından
düzenlenen basm
toplantısında konuşan Dr.
AHTezel Erol, Avrupa ve
Amerika'daki hücre tipi
cezaevlerinde yapılan
bilimsel çalışmalarda sosyal
tecrit uygulanan
mahkûmlarda bırtakım
bozukluklar meydana
geldiğınin ortaya çıktığına
işaret etti. Araştırmaya göre,
bu tür cezaevlerinde
kalanlarda sosyal kimlik
algılanmasında bozukluk,
sosyal ilişki kalitesinde
azalma ve sosyal ilişki
kuımakta güçlükler
saptandı. Erol, bireyi
toplumsal ilişkiler ağından,
nesneler ortamından kopanp
yalnızlaştırmanın, bireyin
varoluşuna yönelik bir
saldın olduğunu savundu.
İşçiler için
toplantı
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Türk işçilerinin
yoğun olduğu Avrupa'nın
önemli kentlerindeki Türk
konsoloslan, 21 Ocak'ta
Federal Almanya'nın
başkenti Bonn'da Dışişleri
Bakanı lsmail Cem'in
başkanlığında bir toplantı
yapacaklar. Üç gün sürmesi
beklenen bu toplantıda,
çeşitli şikâyetlere neden olan
Türk işçilerinin ve bu
ülkelerde yatınm yapan
Türk işadâmlannın sorunlan
tartışılacak ve çözüm yollan
araştınlacak. Toplantıya, bu
ülkelerden bazı Türk
büyükelçilerinin de
katılacağı bildirildi.
İlkokulda cinayet
• İstanbul Haber Servisi -
Bakırköy tlköğretim
Okulu'nda önceki gün
T.A.'nın (14), babasına ait
ruhsatsız tabancayla
oynarken kazayla öldürdüğü
Ilksen Şahiner (15) dün
Küçükçekmece
Mezarlığı'nda toprağa
verildi. Olaydan sonra
gözaltına alınan T.A. ise
çıkanldığı mahkeme
tarafından tutuklanarak
Bakırköy Çocuk ve Kadm
Tutukevi'ne gönderildi.
TEKB. için önerge
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu)-DYPGrup
Başkanvekili Mehmet
Gözlükaya, hükümetin
satışına karar verdiği
TEKEL'le ilgili olarak
araştırma önergesi
verdiklerini belirterek
konunun takipçisi
olduklannı kaydetti.
TBMM Başkanvekili DSP'li Gürkan'dan genel kurul salonu yolsuzluk raporu
'Meclis'te örgiitLü soygıın'AYŞE SAYIN
ANKARA - DSP'li TBMM Başkanve-
kili Uluç Gürkan. genel kurul salonu yol-
suzluğu konusunda yeni bir rapor hazırla-
yarak Başkan HikmetÇetin'e, işin gerçek
bedelinin ortaya çıkanlabilmesi için tica-
ret mahkemesi kanalıyla "deffl tespiti" is-
tenmesı önerisinde bulundu. Gürkan, dün
TBMM Başkanı Çetin'e sunduğu ve ekle-
riyle birlikte 100 sayfayı aşan raporunda.
TBMM Genel Kurul Salonu'ndaki yolsuz-
luğu "örgutlü, planlı soygun guişuni7
" di-
ye tanımlarken, dönemin Meclis Başkanı
Mustafa Kalemli'nin. "padişah fermanı
benzeri, korsan" başkanlık "otarlanyla".
soyguna zemin sağladığını vurguladı.
TBMM Başkanvekili Gürkan. "Acil
Gündem" başlığı altında topladığı rapo-
• TBMM Başkanvekili Gürkan, Başkan Hikmet Çetin'e sunduğu
raporunda, genel kurul salonu ile ilgili harcamalar konusunda
ticaret mahkemesi kanalıyla "delil tespiti" yapılmasını istedi.
runda, bugüne kadar ortaya çıkan yolsuz-
luk ve usulsüzlükleri delilleriyle gözler
önüne sererken Başkanlık Divanı ve Baş-
kan Çetin'i daha "etkJB" girişimlerde bu-
lunmaya çağırdı.
Gürkan, TBMM'nin, yolsuzluk ve usul-
süzlükler nedeniyle yüklenici firmalara
yaklaşık 10 milyon dolarlık fazla ödeme
yapmak zorunda bırakıldığına dikkat çek-
tiği raporunda. "Olay planlı ve örgütiü ol-
duğu izlenimi veren bir soygun gûişimidir.
Sorumlularuı ve sorumlutuklann belirlen-
mesi için TBMM'nin iç denetim yollan iş-
letilmektedir. Ancak hem belirlenen so-
rumlularuı cezalandınlabilmeleri, hem de
TBMM'nin uğraülmak istendigi büyükza-
rardan kurtarüabilmesi için TBMM Baş-
kanlık Divam'nın a>nca harekete geçmesi
veyargıya başvunnası gerekmektedir*' gö-
rüşüne yer verdi. Gürkan raporunda şu
önerilere yer verdi:
• TBMM'nin soyulmasmı önlemek için
atılması gereken ilk adım. Hukuk Usulü
Muhakemeleri Kanunu'nun 368. madde-
si gereğince "deKDerin tespiti" için TB-
MM Başkanlığı'nca ticaret mahkemesine
başvurmaktır. TBMM Genel Kurul Salo-
nu'nun yeniden yapım işinin gerçek bede-
li, bu dava sonucu yargı karanyla belirlen-
miş olacaktır.
• Meclis Başkanhğf nın Emlak Konut'a
verdiği vekâletin dayanağını oluşturan
Proje Yönetim Sözleşmesi ile tesis edilen
akit hukuka aykındır.
• Bu sözleşmeler, olayımızda özürlüler
asansörünün işin içine ilavesi, Cumhur-
başkanlığı ve benzeri koltuklannın değiş-
tirilerek işin içine dahil edilmesi, bu ara-
da sözleşme süresinin uzatılması gibi so-
nuçlar veren korsan "başkanlık olurlany-
la" yenilenmiştir.
• Genel kurul salonu yapımı işinin söz-
leşmelerinin geçersizliği, Yargıtay içtihat-
lanna göre Borçlar Kanunu'nun "haksız
mal edinme" kurallannın uygulanması so-
nucunu yaratacaktır. Haksız mal edinme
davasının açılabilmesi için "davahnınzen-
ginleşmesi". davacımn "faldrieşmesi"
gerekir.
TEM katliamında kullanıldığı öne sürülen iki tabanca, Niğde'de bir bağevinde ele geçirildi
Cinayet zanblan ifade vermiyor
tSTANBUIV EDİRNE/KAY-
SERt (Cumhuriyet)- Edirne TEM
Otoyolu'nda Avar Turizm'e ait
otobüste 6 kişinin öldürülmesi
olayına kanştıklan öne sürülen 7
kişiden Gaffur Çahşkan, Cemil
Andırmak ve Önder Topbaş, dün
getirildikleri İstanbul Cumhuriyet
Savcılığfnda ifade vermediler.
Katliamı araştıran Edirne Cumhu-
riyet Savcısı AK Sami Arh, silah-
lan arayan dalgıçlardan birinin
CHP ve DYP
'Devlet
sırn'na
tepki
büyüyor
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu)-CHP Genel Sekre-
teri Adnan Keskin ve DYP
Grup Başkanvekıli Mehmet
Gözlükaya. Susurluk rapo-
runun kamuoyuna ve tüm sı-
yasi partilere açıklanmasını
istediler. Adnan Keskin,
Başbakan Mesut Yıhnaz'ın
Susurluk raporu ile ilgili
olarak "Devlet sırtannıacık-
layamayız" değerlendirme-
sinin, büyük bir karanlığm
ifadesi olduğunu söyledi.
Başbakan Yılmaz'ın, Su-
surluk olayının aydınlatıla-
cağı yönündeki açıklamala-
nnı anımsatan Adnan Kes-
kin, "Başbakan daha önce
20 gün iktklarda kalsam bu
sorunu çözerdim diyordu.
Yılmaz, bilgi ve belgelerin
kendi ellerinde olduğu bir
dönemde nihayet rapor ha-
line geldi. Ancak raponın
bazı bölümlerinin açıklan-
mayacagını söylemeteri en-
teresan" diye konuştu.
DYP Grup Başkanvekili
Mehmet Gözlükaya da Su-
surluk raporunun bir örneği-
nin tüm siyasi parti başkan-
lanna verilmesi gerektiğini
belirterek "Rapor, Yü-
maz'ın malı değiL Devtetadı-
na hazuianmış bir rapor-
dur" dedi.
Gözlükaya, raporun tüm
siyasi partilenn genel baş-
kanlanna dağıtılmasıru ıste-
di "Devletin dış poutikayla
ilgiligiztiükarzeden konıila-
ruı dışındaki bölümlerverü-
meB" diyen Gözlükaya, ra-
porun devlet adına hazırlan-
dığını kaydetti.
ölümle tehdit edildiğini söyledi.
Katliamda kullanıldığı belirlenen
51 plakalı beyaz Şahin'in ardın-
dan, siyah Laguna marka otomo-
bil ile olayda kullanıldığı sanılan
2 tabanca Niğde'de ele geçirildi.
Olayda azmettirici olduğu öne
sürülen Gaffur Çahşkan ve eylemi
gerçekleştirdikleri iddia edilen
Küçükçekmece llçe Emniyet Mü-
dürlüğü'nde görevli polis memu-
ru Cemil Andırmak ile eski Özel
Harekâtçı Önder Topbaş, ifadele-
ri alınmak için dün sabah İstanbul
Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube-
si'nden İstanbul Adliyesi'ne geti-
rildi. İstanbul Cumhuriyet Savcı-
sı Naci Gürbüz'ün odasına teker
teker getirilen zanlılar, susma hak-
kını kullanmak istediklerini belir-
terek ifade vermediler. Cemil An-
dırmak, adliyeye getirilişi sırasın-
da basm mensuplanna tekme attı.
Sanıklann sorgulamalannın sür-
dürülmesi için 7 gün ek gözaltı sü-
resı verildi.
Niğde Emniyet Müdürü Atalay
Sönmez'den alınan bilgıye göre,
olayın zanlısı olarak aranan, Niğ-
de Gökkuşağı Gazinosu sahibi
NuruDah Körken ile Muammer
Çahşkan ve Selahattin Büyüköz-
tekin'in, Nilgün adlı bir kadınla
Niğde'ye geldikleri ve Kayardı
Bağlan mevkiinde satm aldıklan
3 katlı villada kaldıklan belirlen-
Gözarandaküer için ek gözaltı süresi ahndL Niğde'de bulunan silahJann cinayetferde kullanıldığı kesinleşirse
lann3gündürsürdürdüğüçalışmalarboşagitmişolacak.(Fotoğraflar: ALPER TURGUT KUBÎLAY TÜNT
di. Bunun üzerine, asayiş şubesi
ekipleri ile Istanbul'dan gelen özel
bir ekip, ortaklaşa olarak söz ko-
nusu eve baskın düzenledi. Bas-
kında, adı geçen kişiler buluna-
mazken bu kişilerin çok kısa bir
süre önce evi terk ettikleri anlaşıl-
dı. Evin garajında, olayda kullanı-
lan 34 YPZ 26 plakalı siyah Lagu-
na marka otomobil bulundu. Oto-
mobilde de *16'h CZ" diye tanım-
lanan silaha ait şarjör ile 100 mer-
mı, evde yapılan aramada
ise 2 adet Smith Wesson
16'h tabanca ile bu taban-
calara ait 50 mermi ele ge-
çirildi. Niğde Emniyet Mü-
dürü Atalay Sönmez, ele ge-
çirilen tabanca ve şarjörle-
nn, 6 kişinin öldürüldüğü
olayda kullanılma ihtimali-
nin yüksek olduğunu söyle-
di. Söz konusu tabancalar,
İstanbul Zeytunburnu'nda,
denizde aranıyordu. Sön-
mez, yine olayda kullanıldı-
ğı saptanan 51 KF 994 pla-
kalı beyaz renkli Şahin mar-
ka otomobilin de Nurullah
Körken tarafından Niğde'ye
getirilerek 28-29 Aralık'ta 1
milyar 400 milyon lira kar-
şılığında bir galeriye satıl-
dığının belirlendiğini, bu
otomobilin de zapt olunarak
Niğde Emniyet Müdürlüğü
garajına çekildiğini bildirdi.
Emniyet Müdürlüğü ilejan-
darma, baskın sırasında ev-
de bulunamayan kişilerin
yakalanabilmesi için, kent-
te geniş çaplı aramalar ger-
L) çekleştmyor.
DlSK ve Türk-lş Susurluk raporunun tamamının açıklanmasını istediler
'Raporgizlenirsesuçluiardagizlenecek'
İstanbul Haber Servisi -
Başbakanlık Teftiş Kurulu
Başkanı Kutlu Savaş tarafından
hazırlanarak Başbakan Mesut
Yıhnaz'a verilen Susurluk
Raporu'nun bir an önce
açıklanması istendi.
Türkiye'nin iki büyük işçi
konfederasyonu Türk-tş ve
DtSK. Başbakanlık Teftiş
Kurulu Başkanı Kutlu Savaş'ın
hazırladığı Susurluk
Raporu'nun tam olarak
açıklanması gerektiğini
belirttiler.
Türk-lş Genel Başkanı Bavranı
Meral ve DİSK Genel Başkanı
Rıdvan Budak skandala
kanşanlann daha fazla
gizlenmesine kimsenin
tahammülü kalmadıgını
belirterek, siyasi sorumlulanyla
birlikte tüm suçlulann yargı
önüne çıkanlmasını istediler.
Türk-lş Genel Başkanı Bayram
Meral, Susurluk skandalının
ülkenin iç huzurunu kaçırdığını
söyledi. Ayyuka çıkan
iddialann artık açıklığa
kavuşmasının bir zorunluluk
olduğunu vurgulayan Meral,
"Hata yapan her kjmse,
açıklanmabdır" dedi.
Başbakan Yılmaz'ın devlet sırn
gerekçesinin ölçüsünün ne
olduğunu soran Meral.
"Sonımlular yargıya hesap
vermeüdir" diye konuştu.
DlSK Genel Başkanı Rıdvan
Budak da yaptığı açıklamada.
"Raporu hazuiayanlar ve
hazırlatanlar, raporun devlet
içinde organize bir suç
şebekesinin varlığını ortaya
koyduğunu basına
açıklamışlardır. Oyleyse gizli
tutuunak istenen nedir" diye
sordu. Budak. şöyle devam etti:
-Anayasada olduğu gibi hukuk
devletiysek, hukuk dışına çıkan
devlet de oba adalet önünde
hesap verraelidir. Birçok
yönüyle tartışılan bu çeteleşme
olayı, inanıyoruz ki, Türkiye'de
yaşanan terör olaylannın da
çözümünde önemli bir aşama
olacaktır. Susurluk kazasıyla
ortaya çıkan ilişkiler yumağu
siyasetin iç çekişmesine
endekslenmeden, demokrasinin
ve hukukun önünün açılması
amacına dönük olarak
değerlendirilmelidir. Sayın
Başbakan, kendisine sunulan bu
raporu bir an önce kamuoyuna
açıklamah, suçlulann yalnizca
adalet önünde değil, toplum
vicdanında da yargılanmasuıa
olanak sağlamaltdır."
Çağdaş Yaşamı Destekleme
Derneği Kadıköy
Şubesi'nden yapılan yazılı
açıklamada da çağdaş
demokratik hukuk devletinde
yasalara göre suç işlemiş
olanlann hiçbir gücün
arkasına sığınmaması gerektiği
ve ortada "sır perdesi"
kalmaması gerektiği
vurgulandı.
ÜFIRNOKTASI/ ORAL ÇALIŞLAR oral.calislarferaksnet.com
Beklenen oldu ve Refah
Partisi kapatıldı. Erbakan'ın
liderliğindeki üçüncü parti de-
nemesi de Anayasa Mahke-
mesi'nin bilinen gerekçeleri-
ne dayanarak siyasi hayatın
dışına itildi. Bu karann temel
tezi, RP'nin laik sistemi tehdit
etmesi. Bu açıdan bakıldığın-
da endişe içindeki laik kesi-
min bir ölçüde rahatladığı
söylenebilir.
Refah Partisi'nin kapatlma-
sı aslında bir süredir işleyen
planın bir parçasıydı. Önce,
irticanın 'asıl tehlike' olduğu
belirlendi. Milli Askeri Savun-
ma Konsepti'ne (MASK) göre
böyle bir saptama yapılmıştı.
Bu saptamanın bazı sonuçla-
n olacaktı.
Birinci sonuç; REFAHYOL
hükümetinin devrilmesiydi.
Ikinci aşamada RP kapatıla-
caktı. Üçüncü ve dördüncü
aşamalar ise bu partiye des-
tek olduğu bilinen medyanın
kontrol altına alınması ve fi-
nans kaynaklarının kurutul-
ması. Sanırım önümüzdeki
Şimdi Ne Olacak?
dönemde bunlar uygulamaya
konulacak.
Sonra ne olacak? Refah
Partisi'nin dayandığı siyasi
güçler, var olmaya devam
edecekler. Parti içindeki bir
kesimin, partinin hükümette
olduğu dönemde izlediği çiz-
giye eleştiriler yönelttiğini bi-
liyoruz. Bunlar büyük bir ihti-
malle, geçmişten daha dik-
katli birçizgi ile sistem içinde-
ki variıklarını sürdürmeyi de-
neyecekler. Bir kesim ise iyi-
ce sistem dışına itilmenin ha-
yal kınklığını yaşayacak.
Erbakan'ın kapatma kararı-
nın hemen ardından yaptığı
açıklama, partinin gerilimi art-
tırmadan, yeni duruma uygun
yeni stratejiler benimseyece-
ğini ve sistem içinde kendile-
rine yeni yer arayacağını gös-
teriyor. Yaşanmış iki kapatıl-
ma deneyi, onlann böyle dav-
ranmalannı haklı kılacak so-
nuçlar yarattı. ilk parti 1970
yılında kurulan Milli Nizam
Partisi idi. 1971'de kapatıldı.
Bir sene sonra Milli Selamet
Partisi kuruldu ve 1973 se-
çimlerinde yüzde 11.8 gibi bir
oy oranına ulaştı. 1980 aske-
ri darbesinden sonra MSP ka-
patıldı; 1983 yılında Refah
Partisi kuruldu ve her seçim-
de parti oy oranını arttırdı,
yüzde 20'lere ulaştı.
1983 yılında işlemeye baş-
layan pariamenter sistemde,
sayısını hatırlayamadığımız
kadar parti kapatıldı. Türkiye,
15 yıl içinde bir partiler me-
zariığına dönüştü. Refah Par-
tililer bu süreç içinde kendile-
rine yönelmediği için bu ka-
patma kararianna itiraz etme-
diler. Içten içe sevindiler. ör-
neğin DEP'in kapatılması ve
milletvekillerinin tutuklanması
onlan memnun etti. Bunlara
destek oldular. DEP'in seçim
arenasından silinmesi ve dar-
be yemesi onlann işine yara-
dı, özellikle Güneydoğu'da
sisteme yönelen Kürt oylannı
kazandılar. Bundan da büyük
bir keyif aldılar. Yönetimde
bulundukları süre boyunca
hiçbir demokratik duyarlılık
göstermedikleri gibi iç gerili-
mi tırmandıracak kabalıklar
yaptılar.
•••
Parti kapatma geleneği iyi
bir gelenek değil. Demokrasi
yönündeki süreçleri kesintiye
uğratıyor. Ülkenin iç dengele-
rini bozuyor. Türkiye'nin var
olan siyasi güçlerinin demok-
ratik bir sistem içinde ve bas-
kı altına alınmadan temsil ola-
nağını ortadan kaldınyor. As-
keri darbelerin yarattığı so-
nuçlan ciddi bir şekilde yeni-
den değerlendirirsek, siyasi
yasaklamanın bir işe yarama-
dığını, dengeleri daha da boz-
duğunu görürüz.
Geçen günlerde Devlet Is-
tatistik Enstitüsü'nün bir araş-
tırması yayımlandı. Bu araş-
tıımaya göre, ülkemizdeki üc-
ret dengesizliği 1 'e 12'ye çık-
mış. Gelir gruplan arasındaki
makas olağanüstü derecede
açılmış. Bu dengesizliğin dün-
yada yalnizca beş ülkede ol-
duğu belirtiliyor.
Aynca ülke nüfusunun yüz-
de ellisinden fazlası DİE ra-
kamlanna göre açlık sınınnın
altında bir gelire sahip. Bu ça-
resiz kitleyi, merkez partileri-
nin etkilemesi mümkün değil.
Açlık içindeki bu kitleler sü-
rekli sistem dışı eğilimlere
kaynakhk oluşturmaya devam
edecekler.
Türkiye'nin sorunu, adil bir
gelir paylaşımı ve bu paylaşı-
mı sağlayacak istikrarlı bir de-
mokrasi. Bir de açıkçası, ben
sürekli 'kurtanlmaktan korku-
yorum. Çünkü her kurtarma
operasyonu, aslında demok-
ratikleşmeyi hedef alıyor ve
Türkiye'yi daha otorrter bir re-
jime mahkûm ediyor.
Her kesime demokratik
duyartılıklar diliyorum.
CUMARTESİ
YAZILARI
ATAOL BEHRAMOGLU
Batı, Hıristiyanlık ve Bb...
Başta Fransa olmak üzere Batı ülkelerinde yaşadı-
ğım yıllann bana kazandırdığı belki de en önemli şey,
duygularla değil akılla davranmaya çalışmak alışkan-
lığı oldu... Fransa'da -üstelik pek sık- tanık olduğum
ağız dalaşlannın yumruklaşmaya dönüştüğünü hiç
görmedim. Bizde sıradan bir ağız dalaşının hızla ci-
nayete doğru tırmanışa geçmesi çok olağandır. Yıne
Fransa'da, kendi başımdan geçen küçük bir olayı hiç
unutmam: Paris'in banliyölerinden birinde, bir gece
bir Türk arkadaşla gezerken, yanından geçmekte ol-
duğumuz bir bahçe kapısının arkasındaki köpeğin
şiddetli havlayışlanyla ırkildik. Aynı anda, iki katlı evin
üst katındaki pencere açıldı ve pencereden uzanan
iki baş, biri kadm biri erkek iki tipik Fransız küçük bur-
juva, köpeklerini rahatsız etmişiz gibi, bize azarlayıcı
birkaç söz söyledi. Fransızlara doğru sesimi yükselt-
tim: "Siz köpeğinizden daha saldırgansınız!" Aldığım
yanrttaki nesnelliği, soğukkanlılığı unutmam olanak-
sız: "Ama bizim köpeğimizsaldırgan değildirki..." Biz
öylece şaşakalmış bakarken penceredeki başlar tıp-
kı göründükleri gibi bir anda geriye çekildi, pencere
ve perde kapandı... AB kapılannın Paris banliyösün-
deki küçük burjuva evinın penceresi gibi yüzümüze
kapanması sonrasında koro halinde "Hıristiyan Ba-
f;"ya veryansın edişimiz, bana bu küçük olayı ve ağır
hakaretimize karşı soğukkanh, nesnel, akılcı, Batılı
yanıtı anımsattı...
*••
Geçen haftaki yazımda Batı'ya yönelik eteştiriler-
deki tek yönlülüğe değinmeye çalışmıştm. Bu ya-
zımda ise Batı ve Hıristiyanlık konulu eleştirilerde yi-
ne hıamızı alamayıp bu kez Batı'yı Hıristiyanlıkla öz-
deş sayma, AB kapısından geri çevrilişimizi neredey-
se bir Hıristiyan - Müslüman çatışmasıyla açıklama
aşınlığından söz etmek istiyorum.
Değerii dış politika yazanmız Ergun Balcı'nın "Hı-
ristiyan Batı Uygariığı ve Ötesi" başlıkJı yazısındaki ba-
zı saptamalar, çok ölçülü ve dikkatli de söylemiş ol-
sa, banatartışmayaaçıkgörünüyor. Avrupa'nın "yak-
laşık 1000 yıl ıslam korkusu ileyaşayarak Müslüman-
lığa karşı mücadeleetmiş... Türkleryûzünden 250yıl
korkulu düş görmüş... Bilinçaltında bile olsa din et-
keninden kurtulamamış..." olduğu söylenebilir. Fa-
kat bu "din etkeni", bugünkü Avrupa'yı "Batı Hıristi-
yanlığının kalesi" olarak tanımlamaya haklılık kazan-
dırabilir mi? Bir başka deyişle, Batı ülkeleriyle Türki-
ye arasındaki çelişkilerde din etkeninin rolünü (AVTVH
pa'yı "Batı Hıristiyanlığının kalesi" olarak görecek dü-
zeyde) büyütmek ne ölçüde doğrudur ve Avrupa'yla
ilişkilerimizde bize ne kazandınr? Bir Batılının da Tür-
kiye'yi "Müslümanlığın kalesi" olarak tanımlaması ne
ölçüde doğru olur ve bundan hoşlanır mıyız?
Gazetemizde yayımlanan bir başka yazıda (Doç. Dn
Şermin Tekinalp, "AB ve Pişkin Politikacılar") şöyle
deniyor "Avrupa dışanya karşı Hıristiyan kültürü ile
birieşmiş bir Hıristiyan krtasıdır."
"Hıristiyan kültürü" kavramının tarbşılması, herhan-,
gi bir köşe yazısının sınırlannı aşar. Ortaçağda engi-
zisyonun aleti olan bu din, daha sonra -tekrar kayna-
ğa dönülerek- "hümanizm "in temellenndeki yerini aİT
mıştır. Hümanizm ise bir dinin ya da bir krtanın değil,
bütün insanlığın ortak değeridir. Tıpkı Dostoyevski,
Tolstoy, Unamuno, Thomas Mann, Bernanos,
Graham Green vb. Hıristiyanlık inancından şu ya da
bu biçimde etkilenmiş büyük yazariann bütün insan-
lığın ortak değerieri olmalan gibi... Bu bakımdan, sa^
yın Tekinalp'in yazısında da (kimi saptamalara katıf
makla birlikte) "Hıristiyan kültürü", "Hıristiyan kıtası"
gibi kavramlann ifade edilmesinde aceleci davranıl-
mış olduğunu düşünüyorum.
• • •
Geçen haftaki yazımda bu köşeye gelen bir mek-
tuptan, sayın Prof. Burhan Cahrt Ünal'ın mektubun-:
dan söz etmiştim. Bu haftaki yazımın son bölümünû
bu mektup oluşturacak:
"Sayın Ataol Behramoğlu,
'Cumartesi Yazılan'n/z/n birinde (Cumhuriyet, 8 Kar
sım 97), edebiyat alanında Nobel ödülü alacak dü-
zeyde şair ve yazarianmız varken, 'Ülkemiz Türkiye
Nobel bilim ödülleri listesinde yer almadığı gibi, bu ko-
nuda herhangi bir ilgi, öneri ya da çaba anımsamıyo-'
rum... Neden?' diye önemlibirsoru soruyorsunuz. Bu
soruyu sorduğunuz için sizi kutlanm. Bu soruyu sor-
ması gereken 'ilgili kişi ya da kuruluşlann konuya iliş-"
kin görüşlerini' sizin gibi merak ettiğimi, amayanıt ala-
cağınızdan fazla umutlu olmadığımı belirtmek isterim.
Çünkü konu, Türi< toplumunun felsefeyi dışlamasıy->
la ilgili olduğu için sansüriüdür. Bilim tarihi, fe/sefeye
katkıda bulunan toplumlann, bilime de katkıda öu-
lunduklannı doğrulamaktadır. Türk toplumu, Anadch
lu'ya yerieşeli yaklaşık bin yıldan beri ne felsefeye ne
de bilime katkıda bulundu. Başka bir deyişle, bu fop-
lum bin yıldan beri düşünmedi, sadece belirii dogî
malann sınıriadığı biralanda belirii düşünceleri yine-,
leyip durdu. Selçuklu'dan Osmanlı'ya, Osmanlı'dan
Cumhuriyet'e hiç mi ilerieme olmadı? Oldu, çünkü
düşünce alanını sınıriayan dogmalardeğişti. Ama her
üç dönemde de sınıriar vardı. Işte bu nedenle düşün-t
ce tarihimiz bir dayatmalar ve yasaklamalar tarihidir'
Bir düşüncenin doğru olup olmadığını araştırmayi
bilemedik. içinde bulunduğumuz durumun neden^
lerini anlamak istemedik. Sorunuzdan ötürü kutl^
mamı yineler, saygılar sunanm."
••• '*
Batı'yla kilitlenen ilişkilerimizi irdelerken, "Hırisfi-
yanlık", "Müslümanlık" kavramlannı kurcalayıp büyüt-
mek yerine, yukandaki görüşler üzerinde düşünmek
ve bir çıkış yolunu bu noktalarda aramak gerektiğine
inanıyorum. ;
Yeniden cezaevine konulacak
Yağmurderelî için ,
yakalama karam
:
ÇANK1RI/İSTANBUL
(AA) - Çankın Cumhuri-
yet Başsavcılığı. Avukat
Eşber Yağmurdereli için,
ceza infazı tehır kararını
geri çekerek yakalama
müzekkeresi çıkarttı.
Çankın Cumhuriyet Baş-
savcılığı'nın aldıği karar
ve yakalama müzekkere-
sinin Kadıköy Adliye-
si'ne gönderildiği bildiril-
di. Yağmurdereli'nin, bu-
lunmasının ardından he-
men Çankın'ya getirile-
rek E Tipi Kapalı Ceza-
evi'ne konulacağı belirtil-
di. Yağmurdereli, hakkın-
da çıkartılan yakalama
müzekkeresi konusunda
kendisine herhangi biı
bilgi verilmediğini söyle-
yerek "Fakat haberdogra
ise bunun hukuki gerekçh
lerini anlamak zor" dedi,
Şartlı tahliye kurallanj
nı ihlal ettiği için yasa ge-.
reği 10 ayhk son hapis ceî
zasının yanı sıra Samsun
Ağır Ceza Mahkeme-
sı'nce verilen ağır hapis
cezasının geri kalan 22.5
yıllık bölümünû de yat-
mak üzere cezaevine ko-
nulan Yağmurdereli, 9
Kasım 1997 tarihinde,
Başsavcı İbrahim Etbem
Dikmen tarafından, ceza
infazı 1 yıl süre ile tehir
edilerek salıveribnişti.