14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1 OCAK 1998 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER Sağlık Bakanlığı 1997'nin ilk 10 ayı içinde yaklaşık 6.5 milyon kişiye yeşil kart dağıttı Yeşü kartla saghk güvencesifstanbul Haber Servisi - Sağlık Ba- kanlığı, 1997 yılının ilk 10 ayı içinde hiçbir sosyal güvencesi olmayan ve sağlık giderlerini karşılayacak durum- da bulunmayan 6 milyon 489 bin kişi- ye "yeşil kart" dağıttı. Sağlık Bakanı Halil tbrahim Özsoy, yeşil kart sahip- lerinin muayene ve tedavi giderlerinin karşılanması için 1997 mali yılında büt- çeye dahil edilen 20 trilyon liradan bu- güne dek 13 trilyon 600 milyon lira har- candığını belirtti. Bakan Özsoy, Sağlık finansmanı ile ilgili kanun tasansmın hazırlık aşamasında olduğunu anımsa- tarak "Tasarının amacı sigorta prirn- leri bazında hizmetlerin değil, kişi- • Sağlık Bakanı Halil îbrahim Özsoy, yeşil kart sahiplerinin muayene ve tedavi giderlerinin karşılanması için 1997 mali yılında bütçeye dahil edilen 20 trilyon liradan bugüne kadar 13 trilyon 600 milyon lira harcandığını belirtti. sel sağlık sigortası esaslı, bir finans- man sistemi kurarak sağlık güvence- si olmayan nüfus bırakmamakta- dır"dedi. 1992 yılında, 3816 Sayılı Yasa ile yü- rürlüğe giren yeşil kart uygulamasına bu yıl içinde toplam 8 milyon 184 kişi başvurdu. Bu kişilerden 6 milyon 489 kişiye kart verilirken toplam 2 milyon 483 bin 631 kişi muayene ve tedaviden geçti. Sağlık Bakanı Halil tbrahım Öz- soy 1996 yılı itibanyla 62 milyonu aş- mış olduğu tahmin edilen nüfusun yak- laşık yüzde 65 'nin sosyal ve sağlık gü- vencelerinin Sosyal Sigortalar Kuru- mu (SSK), Emekli Sandığı, Bağ-Kur, kamu kurum ve kuruluşlan ile bir kı- sım özel sandıklartarafından sağlandı- ğını vurgulayarak şunlan söyledi: "Buna karşın nüfusun yaklaşık yüzde 35'ini oluşturan 21.4 milyon dolayındaki yurttaşunız anayasal bir hak olan sağlık güvencesinden yok- sun bulunmaktadır. Hiçbir sosyal güvencesi olmayan ve sağlık giderle- rini karşılayacak durumda bulun- mayan yurttaşlanmızın bu giderleri- nin, Genel Sağlık Sigortası uygula- masına geçilinceye kadar devlet ta- rafından karşılanması amacıyla ye- şil kart uygulaması başlatıldı. Bilin- diği üzere, ülkemizde genel sağlık si- gortası, hastane işletmeciliği ile ilgi- li sorunlarımız devam etmektedir. Ancak bu sorunların çözümüne yö- nelik, ilgili sektörlerin yardımıyla kanun tasarıları hazırlanmıştır. Bu amaç doğrultusunda primlerini öde- yemeyecek olanlara katkıda bulunu- lacak, sosyal sigorta ilkelerine uygun bir sağlık güvence sistemi de gelişri- rilecektir. Bu sistem yeşil kartlı olan- ları da kapsayacak kişisel sağlık si- gortası sistemi kurulacaktır. Kişisel sağlık sigortasında geliri belirli bir li- mitin altında olan yurttaşlanmızın primi devlet tarafından, diğerleri- ninki ise kurumları veya bizzat ken- dileri tarafından ödenecektir." Yılbaşı gecesi için verilen biletleri alabilmek için büfeler önünde zaman zaman tartışmalar yaşandı Gazetelerin promosyon kargaşası GÜLDEN OHRİ Gazetelerin uzun süredir tabak, tuzluk, kültablası, kalem kutusu, defter, ajanda, kızma birader ve sonunda da yeni yıl için verdiği araba piyango biletleri dün okurlan olduğu kadar dağıtımcılan da çileden çıkardı. Günlerdir "Hürriyet", "Sabah", "Milliyet" gibi gazeteler ek gazetelerle 250 bin liraya "tabaklı" satıhrken önceki gün 100 bin liraya satılınca halkın büyük talebiyle karşılaştılar. Ancak bu yoğun talebi karşılayamayan bakkallar ve gazete büfeleri önünde 1stanbul'un tüm semtlennde kuyruklar oluşunca zaman zaman tartışmalar yaşandı. Dağıtımcılardan kapıcılara kadar herkes kargaşanın sorumlusu olarak birbirini suçlarken promosyon ftrünlerinin satış «tffifiBnlîayeterlî sayifir ûlaşrhaması gazete alıcısı ffe dağıtımcıyı karşı karşıya getirdi. Okurlar, promosyon ürünlerini bakkal ve büfelerin kendilerine saklayarak anlaştıklan kapıcılara işportada sattırdıklannı ileri sürünce tartışmalar yaşandı. Bu arada Kadıköy Meydanf ndaki büfelerden gazete almaya çalışanlarla satıcılar arasında çıkan tartışmalara polis müdahale ederek, çevik kuvvet çağnlacağı uyansı yapıldı. Kadıköy îskele Meydanı'nda gazete büfeleri önünde konuştuğumuz Ferhunde Araz. 24 tane tabaklı Dağıtımcılardan kapıcılara kadar herkes yaşanan tabak ve bilet kargaşasının sorumlusu olarak birbirini suçladı. "Hürriyet" gazetesi aldığını ve gazeteleri arkadaşlanna dağıttığını söyledi. 8 tane yılbaşı çekilişi bileti veren "Sabah" gazetesinin okuru Saadet Fırat ise gazeteyle beraber verilen Arcopal tabağı aldığı için, büfeden sadece beş tane bilet alabildigini belirtiyordu. Acıbadem"de oturan Eyüp Değirmenci dün sabah 07.30'dan itibaren semt bakkal lannda gazetelerin ürünlerini bulamadığını söyleyerek Kadıköy'deki bayilere tuzluk almak için indiğini söyledi. Bakkallar şikâyetçi Sabahlan, hangi gazetenin hangi ürünü verdiğini unutan bakkal sahipleri, kapıcılann gazeteleri toplu olarak aldığı saatlerde, hazırladıklan listelerden gazetelerle ürünleri eşleştirmek zorunda kaldıklanndan yakınıyorlar. Göztepe Küme Sokak'ta bulunan Fırat Market'in sahibi Fırat Doğan, dün saat 11.30'a kadar gazetelerin verdiği ürünlerin eline ulaşmadıgını ve halkın suçlamalanyla karşılaştığını söyledi. Fırat Doğan, "Saatler ilerledikçe herkes gelip sormaya başlıyor. Oysa mallar elimize ulaşmamış oluyor. Celen bardaklar, tabaklar da çoğunlukla kırık çıkıyor. Sürekli tartışmalar yaşıyoruz" diyor. Aynı bakkaldan alışveriş yapan kapıcılar da aynı kargaşayı yaşamaktan ve "zan altında kalmak"tan sıkılmış durumda. Küme Sokağı'ndaki bir apartmanın kapıcısı olan Abdurrahim Yöney de günlerce aparrman sakinlerinin promosyon ürünlerinin peşine düştüğünü, sokak sokak gezerek, tabaklı gazete aradığını söyledi. Son kampanyalar 1997 yılının son gününde gazeteler, düzenledikleri kampanyalarla okuyucularına hediye dağıttılar. Milliyet - Kanal D televizyonunun şans kartlan, kızma birader. Yeni Yüzyıl - atv televizyonunun şans kartlan, sehpa, kalem ve defter. Hürriyet gazetesi - Kanal D televizyonunun armağan kartlan, Arcopal Elise ve Fleur tabaklan veya Paşabahçe ürünleri. Sabah gazetesi - atv televizyonunun şans biletleri, Arcopal tabak ve Paşabahçe ürünleri. Radikal gazetesi - Kanal D televizyonunun armağan kartlan. Erdoğan hn ifadesi alınacak tstanbul Haber Servisi - Siirt'te yaptığı konuşma- da bölücülük propaganda- sı yaptığı gerekçesiyle Di- yarbakır DGM Cumhuri- yet Başsavcılığı'nca hak- kında soruşturma başlatı- lan Istanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın tali- matla ifadesinin alınması için gönderilen yazı, Istan- bul DGM Cumhuriyet Başsavcılığı'na ulaştı. Er- doğan'ın konuşmasında suç unsuru görülürse, 1 yıl- dan 3 yıla kadar hapis ce- zası istemiyle yargılanabi- lecek. Erdoğan'ın, 5 Aralık 1997 günü Siirt'te halka hi- tap ederken kullandığı "Minaremiz süngü, kub- bemiz miğfer, camiler kışlamız, müminler aske- rimiz" sözleri nedeniyle soruşturma yürüten Diyar- bakır DGM Cumhuriyet Başsavcılığı'nın, ifadesi- nin alınması için gönder- diği yazı, bugün tstanbul DGM Cumhuriyet Başsav- cılığı'na geldi. Tebligatla DGM'ye çağnlacak olan Büyükşehir Belediye Baş- kanı Erdoğan'dan alınacak ifade, tekrar Diyarbakır DGM'ye gönderilecek. Erdoğan, soruşturmanın tamamlanmasından sonra, konuşmada suç unsuru gö- rülürse, TCK'nin 312. maddesi gereğince hakkın- da "Halkı; sınıf, ırk, din, mezhep ve bölge farklılı- ğı gözeterek, kin ve düş- manlığa açıkça tahrik et- mek" suçundan açılacak dava kapsamında, 1-3 yıl arasında hapis cezası iste- miyle yargılanabilecek. 1998'in sihirli sözcüğü: Radyo MANŞET İÇİKALİTEÜ BİR YAYINCILIK İÇİN RADYO MANŞET'E OMUZ VERENLER Giray DUDA Genel Yönetmen (Sürmanşet, hafta içi her gün 08 00 -10.00) Mustafa BALBAY (Sürmanşet, hafta içi her gün 08 00 -10.00) Funda CANSEVER (Masal Trenı, hafta içi her gün 20.45 - 21 Oktay EKİNCİ (Kent ve Yaşam, her perşembe 11.15- NAZLICAN (Gecenin Günlüğü, hafta içi her gün 21.; Ayşe ÖNAL (Sürmanşet, hafta içi her gün 08.00 -10.00) İlker SARIER (Günün Yorumu, her gün 18.45 Ana Haber sonrası) Abdurrahman YILDIRIM (Finans Hattı, her Pazartesi 09.30 -10.00) Ercüment AKTÜRK (Yasak harf yarışması, her gün 15.00 -15.30) Serkan BARUT (Allak Bullak Show, hafta içi her gün 13.00 -17.00) tafa DERELİ ydın Istanbul, hafta içi her gün 06.00 - 08.00) ve hızlı haberler, her gün ve her saat) EBİLER a, her pazar 14.00 -16.00) ıtay ÖZTÜRK (Makrofon, Salı ve Perşembe 17.00 - 21.00) Deniz SOM (Vaziyet, her Perşembe saat 16.00 -17.00) Fehmi YILMAZ (Ana Haberler, her gün 13.00 ve 18.45) 1998'in uğurlu sayısı:^§* 107.4 Ispartakule Sitesi D:17 Esenkent-Esenyurt-İSTANBUL TEL: 0212.6231228 - 0212.6231229 FAKS: 0212.6231604 Bakan Ersümer TTK'ye 2 bin 700 işçi alınacak ANKARA (UBA) - Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Cumhur Ersümer, Türkiye Taşkömürü Kuru- mu'na 2 bin 700 işçinin alınmasının programlandı- ğını açıkladı. Enerji ve Tabii Kaynak- lar Bakanı Ersümer, bakan- lığınm bütçesinin Plan ve Bütçe Komisyonu'nda gö- rüşülmesi sırasında Bartın DSPMilletvekilıCaferT\ı- fan Yazıcıoğlu'nun T- TK'ye ilişkin yönelttiği so- rulara yazılı yanıt gönderdi. Türkiye Taşkömürü Kuru- mu'nun yaşatılmasmın ana ilke olarak saptandığını ve bu ana ilke çerçevesince ge- lecek 5 yılın program he- deflerinin belirlendiğini ifa- de eden Ersümer, 1998- 2001 yıllannı kapsayan dö- nem sonunda havzaya ku- rulması planlanan termik santral ile entegre çalışacak olan kurumun yıllar itiba- nyla artan üretim hedefi- nin, santralın yakıt ihtiyacı- nı karşılamaya yönelik ola- cağını bildirdi. 1998-2001 yıllan arasın- da 6 milyon 214 bin 351 ton 'tüvenan' üretileceğini be- lirten Ersümer, üretim plan- laması çerçevesinde ilk etapta 2 bin 700 işçi alımı- nın programlandığını açık- larken, bu amaçla kasım ayı içinde 273 işçinin işe alın- ması için sınav yapıldığını ve işe giriş işlemlerinin de devam ettiğini söyledi. ARAYIŞ TOKTAMIŞ ATEŞ LJberalOlmakd) Yeni dünya düzeni adı verilen biryalanla birlik- te, etrafımızda "liberalizmin melekleri" dolaşma- ya başladı. Besim Tibuk'un da kulakları çınlasın. Liberal Parti'ye sorarsanız hertürlü kötülüğün ne- deni devlet. Aynı şeyi başta Bakunin olmak üze- re, 19. yüzyılın anarşistleri de dile getirirlerdi. Siz günümüz anarşistlerinin Marksist - Troçkist söy- lemlerine aldanmayın. Klasik anarşizmin köke- ninde "bireycilik" vardır. Bizim liberaller, "llle de piyasa ekonomisi" di- yorlar. Aynı ilkenin "Paris Şartı"nda bulunması, bu düşüncelerine güç katıyor. Peki ama, piyasa ekonomisi dünyanın hertıangi biryerinde var mı? Kitaplarda yazanlarla gerçek yaşam birbirini tu- tuyor mu? Devlet bürokrasisi insanlan bıktınyor, isyan et- tiriyor. Devlet müdahaleleri işleri aksatıyor, yoku- şa sürüyor. Devlet görevlilerine rüşvetsiz iş gör- dürmekçokzor... Bunlann hepsi doğru. Bu görüşlerin tümüne ka- tılıyorum. Şimdiye dek hertıangi bir işim için gir- digim, hertıangi bir devlet dairesinde kavga etme- den çıktığımı pekanımsamıyorum. Peki, ama bu- nun çaresi, devletin bu işlerden elini eteğini çek- mesi mi? Devlet bürokrasisi "etkin" çalışmıyormuş. Doğ- ru. Devlet bürokrasisi etkin çalışmıyor. Peki, Tür- kiye'de özel kesim çok mu etkin? Özel kesimin belli bir büyüklüğe ulaştıktan sonra zorunlu ola- rak oluşturduğu bürokrasi çok mu etkin? Gidin büyük firmaların satınalma müdürlerinin yaşam- lanna bir bakın. Çoğu, çalıştıklart firmanın genel müdürünün yaşam seviyesinin üstünde bir ya- şam seviyesi tutturmuş. Nerden geliyor bu değir- menin suyu? Bir "piyasa ekonomisi" lafıdır gidiyor. Bazen de biraz daha fiyakalı olsun diye, "serbest piyasa ekonomisi", ya da "özgür piyasa ekonomisi" vb. gibi isim verenler var. Talep ve arzın (istem ve su- num)serbestçedolaşacaklan bu "piyasada", "gö- rünmeyen birel" hem fiyatları belirleyecekmiş ve hem de "hangi malın, nasıl, ne kadar ve kimler için" üretileceğini belirleyecekmiş. Dünya üzerindeki tüm üniversitelerin "Iktisada Giriş" derslerinde, bu böyle öğretilir ve tüm üni- versitelerin iktisada giriş dersi hocalan, bu piya- sanın "bir varsayımdan" başka bir şey olmadığı- nı dile getirirler. Yani günümüz kavramlarıyla ifa- de etmek istersek, serbest piyasa, "sanal" bir pi- yasadtr. Serbest piyasa sanal bir piyasadır. Çünkü bupi- yasanın varolabilmesinin bazı koşullan vardır. Or- neğin bu piyasaya "giriş ve çıkış" serbest olmalı- dır. Bu piyasa "şeffaf" olmalıdır. Bu piyasada hiç- bir "firma" fiyatları tek başına belirleyecek kadar büyük olmamalıdır. Vs., vs. Ve bu koşullardan hiçbiri, dünyanın hiçbir ye- rinde mevcut değildir. Zaten mevcut olması da mümkün değildir. Hele "emek piyasası" vb. gibi özel bir kısım piyasalarda, "serbestinin" hayalini bile kuramazsınız. Biryanda "sefalet ücretine" bi- le razı milyonlarca ve milyonlarca insan; öte yan- da bir "işveren"... Eğer bu tür piyasalara devlet müdahalesjni ve . "konıyuçulıfaunu, getirmez ve işJerigörünmeyen el düzenlesin" derseniz, öyle bir sömürü ortaya çı- kar ki; Karl Marks'ın tüm "kehanetleri" gerçek- leşir. Boş konuşmak kolaydır... Özgürlük nutukları atmak, insana hoş gelir. Bu nutukları dinleyenler de hoşlanır bundan. Ama iş, "neyapacağız ve nasıl yapacağız" sorusunun ya- nıtlanmasına gelince, kolayına bir yanıt veremez- ler. örneğin "Devlet sağlık sektöründen elini çeksin" derler. Devlet ve sigorta hastanelerindeki sefale- ti ve sıkıntılan bilenler, bu öneriye sıcak bakariar. Devlet elini çektiği anda tüm hastanelerimizin Al- man Hastanesi gibi, Florance Nightingale gibi, Bayındır Tıp Merkezi gibi olacağını sanırlar. Dü- şünmesi bile insana hoş geliyor... Fakat bu durumda, bugün sefalet içinde olsa bile, az-çok sağlık hizmeti alanların, yann bundan dayoksun kalacağı hiç akla gelmez. Aynı şey eği- tim hizmetleri için de söz konusudur, ulaşım hiz- metleri için de söz konusudur, hatta kültür hizmet- leri için söz konusudur. Lafta özgürtükçü olmak, liberal olmak kolaydır. Ama aslolan, bunlan yaşama geçirebilmektir. Evet "müdahalecilik" kulağa hoş gelmeyen bir sözcük- tür. Hele hantal bir bürokrasinin müdahaleleri, ya- şamda pek çok şeyi zoriaştımnaktadır. Fakat bu- rada yapılması gereken şey, müdahaleyi ortadan kaldırmak değil, o müdahaleyi etkin bir biçime dönüştürmektir. Türkiye'de (dünyanın hiçbir yerinde olmaması- na karşın) serbest piyasa ekonomisinin koşulla- nnı ve altyapısını hazırlasınlar, hiç kuşkunuz olma- sın, ben de "liberal" olur ve bu köşede liberaliz- min bayrağını dalgalandınrım. Ama bunlar sağlanmadan liberal olmak demek, sömürü düzeninin sürmesi çabasının "kamuflajın- dan" başka bir şey değildir. Bu konuya devam edeceğim. Tek taraflı işçi atılamayacak ILO'ya uygun toplusözleşme MUĞLA (Cumhuri- yet) - Muğla Belediye- si'nde 205 işçi adına imza- lanan toplusözleşme ile ücretlere yüzde 100'ün üzerinde artış getirilirken. Belediye-lş Sendikası'nın talepleri arasında yer alan ILO Sözleşmesi'ne dayalı 'iş güvencesi' maddesi de kabul edildi. Muğla Belediyesi ile Belediye-lş Sendıkası ara- sında imzalanan sözleş- mede kabul edilen 'iş gü- vencesi' maddesiyle bun- dan böyle belediye tek yanlı olarak işçinin iş ak- dini feshedemeyecek, iş- ten çıkarmalar sendikanın da içinde yer aldığı disip- lin kurulu karan ile ger- çekleştirilebilecek. Haksız yere işten çıkarmalarda, işçiye tazminat ödenecek ve ILO Sözleşmesi'nin hükümlerine uyulacak. Belediye-lş Sendikası Muğla Şube Başkanı Nus- ret Türke. "Bizim için iş güvencesi maddesi en az ücret artışı kadar önem- li. Bundan böyle işçileri- miz ILO Sözleşmesi'nin şemsiyesi altına girmi; bulunuyorlar" dedi. Muğla Belediye Başka- nı Orban Çakır ile Bele- dıye-Jş Sendikası Muğla Şube Başkanı Nusret Tür- ke tarafından imzalanan sözleşme ile işçi ücretleri de enflasyonun üzennde belirlendi. Sözleşmeye gö- re düz işçilerin aylık net ücretleri 80 milyon lira. kalifiye işçilerin ücretleri 90 milyon lira olarak belir- lendi. Sözleşmede işçinin okuyan çocukları için ay- lık 10 milyon lira eğitim yardımı, belediye otobüs- lerinin işçi ve ailesine üc- retsiz olması. içme suyun- dan 10 tona kadar ücret alınmaması da yer alıyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle