Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
1 OCAK 1998 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 13
Iz bırakanlardan anımsacbldarımızSponsorlar
Önce 'tepeden brnağa' Refah Parti-
si'nin kuşattığı Kültür Bakanlığı döne-
minde ve sonrasında artık Tiirkiye'de sa-
natın sponsorlarla gerçekleşebileceği ka-
nıtlandı. Tüm dünyada olduğu gibi, sade-
ce IstanbuTda değıl. Anadolu'ya yayılan
festivaller sponsorlarla ayakta durabildi.
Bir de sanata verilen destek vergiden dü-
şürülüp, sponsorluk desteklense!
Haluk Bilginef
Bu yıl, 'Usta Beni Ökförsene', 'Masu-
miyet', 'Nihavend Mucize' fılmlerde rol
alan, 'Histeri'deki olağanüstü Freud yo-
ramuyla yetkinliğini çoktan kabul etmiş
izleyicileri bile hayrete düşüren Haluk
Bilginer'in önce tiyatroda, sonra sinema-
da ödül yılı oldu. Üreterek ülkesine bor-
cunu ödeyen, Türkiye'de sanatın iki kez
kutsal olduğunu savunan Bilginer, Tiyat-
ro Stüdyosu olarak Odeon Sineması'nda-
ki yangın sonrası mekânlanna kavuşabil-
mek için mücadele ediyor. Yılrruyor, çün-
kü 'sanat yapnıa nedeni çok öoemli'.
Yıldız Kenter
'Master Class-
MariaCaüas'adlı
oyunda, hep tutku
peşinde koşup
'destanlaşan',
sahnede 'yüreğini
ortaya koyup", sa-
natına 'herşeyini'
\eren iki 'diva'yı
ıçiçe geçmiş kişi-
liklerde Yıldn
Kenter'in olağa-
nüstüyorumuyla izledik. Sanat yaşamın-
da doruğa ulaşan noktada usta oyuncu,
'emeğini, aşkını, akbm, yüreğini' verdiği
bu rolde, 'sahnede tannlaşarak' müthiş
bir yaşam dersi sunuyor hiç tükenmeyen
aşkıyla. 9. Uluslararasi lstanbul Tiyatro
Festivali'nde ilk Onur Ödülü'nü alan
Türk tiyatrosunun bu ünlü oyuncusu, tü-
kenmeyen merakj, inanılmaz enerjisi,
ölesiye tutkusuyla yıllardır anlık mutlu-
luklar için mücadele ediyor, 'herşeyinive-
riyor' sanatına. 1998 yılında Yıldız Ken-
ter'in 50. sanat yılını kutlayacağız.
İdil Blret
Chopin toplu piyano eserleriyle Polon-
ya'da Büyük Ödül, Boulez sonatlanyla
Fransa'da Altın Diaposon ödülünü alan,
Beetnoven'ın bütün piyano eserleri ve ay-
n<ja bütün senfonilerin piyano uyarlama-
sıyla müzik dünyasını sarsan İdil Biret,
Brahms'ın bütün solo piyano eserleri ve
iki piyano konçertosunu hazırladı. KJasik
müziğuı artık azınlık müziği olmaktan çı-
kıp, dünyanın anlaştığı bir dile dönüştü-
ğünü belirten Biret, genç müzisyenler-
den çok umutlu. 1998 yılında konserleri-
nı sürdürecek olan ünlü piyanist, Rah-
manİDof un eserlerinden oluşan bir CD
hazırlığinda. Aynca Brahms üzerine bir
kitap yazmayı düşünüyor.
Yekta Kara
Başdöndürücü
enerjisi, tutkusu,
inancı, kararlılığı,
mücadele gücü ve
en çok da coşku-
suyla opera veba-
leyi sokaktaki in-
sanın günlük ya-
şamın bir parçası-
na ve alışkanlığa
dönüştüren, sana-
ta ilginin nasıl art-
tınlacağını kanıtlayan Yekta Kara, altı
yıldır üstlendiği lstanbul Devlet Opera ve
Balesi Genel Sanat Yönetmeni ve Müdü-
rü görevinin daha ilk yılında amaçladığı
yurtdışına, dış dünyaya açılma düşünce-
sini bu yıl da gerçekleştirdi. Oç yıldır Da-
nimarka'ya opera sezonunu açan IDOB,
bu yıl da Yekta Kara'nm rejisiyle 'Car-
men' operası yıne ayakta dakikalarca al-
kışlandı. İlk turnesiyle "Avnıpa'nmTür-
kiye anıriannda bitmedigini" ve Türkle-
rin de opera söyleyebileceğini kanıtlayan,
şimdi de yurtdışından bir çok ülkeden tur-
ne teklifı alan topluluğun yöneticisi Yek-
ta Kara'yı Danimarka basını, 'etkfleyid',
'operayı sıruayan' olarak nitelendinlip,
'kültürel depremlerülkesi Türkiye'de Ba-
ü'ıun kaJesı' olarak tanımladı. Türk ope-
rasının beslenmesi, hak ettiği yeri alrna-
sı için dünya operasıyla yoğun temas kur-
ması gerektiğine inanan, üretilen işlerin
hep farklı ve özgün yorumlar olmasm-
dart yana olan Yekta Kara, hem yönetici
hem de rejisör olarak Türkiye'de de ope-
ra ve baleyi. gerçekten başanlı yapıtlarla
geniş kitlelere yaymayı sürdürüyor.
Feyza Hepçllinglrler
lletişim çağının iletişimsiz bireylerinin
ilişkilerini irdelediği 'SavrutaıaJar'da,
sevdiklerimize, sevemediklerimize, sev-
gimizi gösteremediklerimize, sevilmiş-
liklerimize, sevilememişliklerimize ince
bir duyarlılıkla değiniyor Hepçilingirler.
Kadın öykü yazan olmasma karşın erkek
bakış açısinı da gözden kaçırmayan ya-
zar 'unutulmuşlan' da unutmayarak ya-
şamı, yaşı, tecrübesi birden fazla bakış
açısıyla iletiyor bize.
Bulutsuzluk Öztemi
' 1997'dearayışlaragiriştiler. ÖnceHa-
zıran'da Açıkhava'da 12 kişilik Yaygara
adlı yayhlar topluluğuyla parçalannı yo-
rumladılar. Ardından rock ı Idil'e kadar
taşıyıp, Olağanüstü Hal bölgesinin göbe-
ğinde konser verdiler ve Acil Demokra-
'EVRENSEL KÜLTÜRÜN SAVÜNUCUSU» CUMHURBAŞKANI DEMİREL
Kültür ve sanatta 'Baba'
14.Uluslararası Ankara Müzik
Festivali'nin açılışında 8 bin kişi-
lik Tûrk-Metal Salonu'nda Bir-
leşmiş Ankara Orkestra ve Koro-
lan, Beethoven'ın 9. senfonisini
seslendirirken ve 4. Aspendos
Opera ve Bale Festrvali'nin, îs-
tanbul Devlet Opera ve Bale-
si'nin 'Carmeo' operasıyla yap-
tığı açılışında Cumhurbaşkanı
Süleyman DemireL, Türkiye'de
demokratik, laik ve çağdaş insan
olmanın göstergesi olarak 'sa-
nat'ı gösterdi.
Stadlarda, salonlarda Refahy-
ol'a gösterilen tepki; korolaradö-
nûşünce, 'evrensel küJtürün sa-
vunucusu' Cumhurbaşkanı De-
mirel, 1997 yıünda katettiği 147
bin kilometre ve yapüğı 505 ko-
nuşmadan beiki de enanlamhla-
nnı kültûr-sanat dünyamız için
yapü! Festivallerinaçılışlannave
sanat etkinliklerine karılan Demi-
rel son olarak CSO'nun yeni kon-
ser salonu ve koro çalışma bina-
lannın temelini atarken, "Akşam
ohmcauyuyan birTüridyeyerine,
konser satonlanna giden, kültür
eserlerinin ortaya konukfuğu yer-
lere giden bir Türkiye lazun. 65
milyon Türkiye akşanı saat 9'da
uyumamah. Onun içindirki, kffl-
türfaaliyetierininAnkara'daba$-
layarak bütün Türkiye'ye yaytf-
masmı istiyorum ve kültürün bir-
kaç büyük şehrin mhisan ofanak-
tan çıkmasuu istiyoruın'*dedi.
şaklr Eczacıbaşı
si'yi söylediler. 22 Arahk'ta Ankara'da
bu kez 90 kişilik senfoni orkestrasıyla
konsere çıktılar.
Fertıan şensoy
'Ses Tryatrosu'nun yeniden onanlma-
sı için Anadolu'yu gezdi yıl boyunca. Ho-
cası Haldun Taner'e olan vefa borcunu
ödemek için onun düzyazı, öykü, şarkı ve
skeçlerinden kurguladıgı 'Haldun Taner
Kabare'y i büyük ustayı genç kuşağa an-
latabilmek için sahneledi. Güncelliğini
yitirmemiş metinlerle, Haldun Taner'in
gözünden, önce insan ve dünyanın, son-
ra Türkiye ve toplumumuzun analizini
yaparak.
Moğollar
Bi Şey Yapmalı adlı parçalan miting-
lerin, yürüyüş.lerin sloganı oldu. Aynı par-
ça özellikle 'Sürekli Aydınlık İçin 1 Da-
kika karanlık" eyleminin simgesi haline
geldi.
Leyta Cencer
Leyla Gencer
adına açılan ve
gençlere büyük
olanak sağlayan
şan yanşması bu
yıl da sürdü.
Leyia Gencer'in
danışmanlığı ve
koordinasyonuy-
la ülkemizde ilk
kez bir barok
opera, Ferdinan-
do Bertino'nun
'Orfeo' operası
sahnelendive ba-
rok operası dönemi başladı festrval kap-
samında. Gelecek yıllar için büyük pro-
jeleri olan Leyla Gencer her zamanki il-
gisiyle, yine sponsorlardan destek istedi,
gördüğü olumsuzluklan eleştirdi. Külrü-
rel etkinliklerde tanıtımm yetersiz oldu-
ğundan yakınarak, promosyonun büyük
önem taşıdığını vurguladı.
AST
1997'de Rutkay Aziz'in Genel Sanat
Yönetmenhği'nde Ankara Sanat Tiyat-
rosu 35. yılını kutladı. AST, Eşber Yağ-
murderefi'nin yazdığı, "Akrep-Hayata,
Aşka ve Vanşete Dair" adlı oyun ile bü-
yük ses getirdi. İnsan haklanru koruma ve
düşünce suçunu ortadan kaldırma adına
attığı büyük adımlarla her türlü olanak-
sızlığarağmen 35 yıla yayılan tiyatro sev-
dasını da kanıtlamış oldu.
Cenco Ertcal . . . . . . .
'Bü-takun Azizikler', 'tnsanlarun' ve
'Simyaa' Kendi almyazısını kendi ya-
zan ünlü oyuncu Genco ErkaLbu kez 'is-
tek,hırs,beves,kararhhk, coşku, aşk'ı içe-
ren, yazgınm; insanın kendi gücüyle el-
de ettiği ve gercekleştirdiği birkavram ol-
duğunu, insana umudu aşılayan, sevgiyi
öneren, aşkın gücünü kanıtlayan 'Shny»-
a'yla, izleyiciyi de soluksuz bırakan ina-
Memet Fuat'ı yaşama
döndüren anılar...
Gecen yıl bugün
yoğun bakımdaydı
Memet Fuat.
Gözlerini açtığıBda '"
'Bir ay daha yaşayıp
kitabımı
bitirebilsemî'diye
kaygılanıyordu. 'Bir
aydaha!-'
"Bataklığa dönmüş
dünyamızda, iyiliğin,
dürûstlüğün,
onurun, bağlılığuı,
özverinin simgesi"
annesi Piraye
Hanım'ı yitirdiğmde
başladığı ve yazımı
iki yıl süren kitabım
bitirdi Memet Fuat.
'GöigedeKaian
YıBar'da çocukluğunu, gençligini anlattığı. geçmişten
arta kalan belgelerle. fotoğraflarla bir destana
dönüştürdügü anılannda biz de ilk kez Memet Fuat'uı,
Piraye'nin, Naznn'ın, onlann kalabalık ve yokluğun
içinde ama alabildiğine 'ynreği sevg|yie' dolu
yaşarruna; dedesi Mehmet Ali Paşa, Çamlicalılar.
Erenköylüler ve öteki 'güzel insanlann karşıhk
beklenmeyen se\gileri>le kuşaülmış' dünyalanna
girdik. Büy'ük ilgi gören bu kitapta Nazım'dan
aynlınca içinde "yenrve^l bir dal kmlan' Piraye"yi ve
bu aşkın yaşaındaki gerçekleri aktanlırken, birtakım
dedikodulara da yanıt veriliyor. Dünyaya Piraye ve
Nazım'm penceresinden baİcan Memet Fuat, 'Gölgede
Kalan Yrifcır'da eşsiz Öğretmenligiyle 'gdecek gûneşfi
gûzel günlerin öztemini yrürmeden. geçmişe stğınarak'
bir yaşam dersi veriyor. W»lt VVhitman'ın dediği gibi
"Bu bir kitap değiL, buna dokunan bir insana
dokunur." Düşlerinde yaşarüğı büyük bir şiir
antolojisinin ilk on iki kitabını yayımJayan Memet
Fuat, şimdi de Nazım'm Piraye'ye yazdığı bir tahta
çanta dolusu mektubu yayıma hazırlıyor. Ardından
kendi kitaplan sırada.
Memet Fnat
Artık lstanbul, Kültür
Merkezi'ne kavuşsa!
Türkiye'de sanatı,
hep bir şeylere
rağmen yapıldığı bir
51
"dönemde, mucizeler
yaratan Istanbul'u bir
'dünya küJtür
başkenti'ne
dönüştüren lstanbul
Kültür ve Sanat
Vakfi, 25.yaşını,
gümüş yılını
görkemli biçimde
kutladı. Statüsü
gereğınce. hiçbir
siyasal gücün
sultasma girmedi. hiç
kimsenin propaganda
aracına dönüşmedi,
özerk kimliğini.
gerçek sanat
anlayışını hep korudu IKSV lstanbul fesrivalieri
aracılığiyla uluslararası alanda Türkiye'nin çağdaş bir
imajla tanıUmında önemli bir işlev üstlendi.
Üstelik 25. yılına girerken genel bütçesinin yüzde
seksenine yakJaşan bir bölümünü özel sektör katkısıyla
karşılayan bir kuruma dönüştü. Son dört yılda
sponsorluğu sistemleştirerek bunun bir imaj sorunu
olduğunu anlatarak, salt 'şövahtUk' olmadığmı
kanıtlayarak Türkiye'de sponsorluk kavramını
yetieştirdi IKSV. Bu başannın ardında Genel Müdür
MeBh Ferefl var. Devletin sanata ve kültüre yaklaşımının
'esef verici' olduğu bir dönemde uluslararası arenada
çok büyük ses getiren etkinlikleriyle Türkiye'nin yüz
akı olan tKSV'nin yaşamsailığını sürdürmesi için
savaşan Fereli, Türkiye'de sanata kâr değil imaj yattnmı
yapılmasını sağladı. "Her gün çıtayı daha yukan>'a
çekme" kaygısını hep yaşatan Melih Fereli, bütün bir
yıla yayılan beş ayn festivalle "ülkemizi çöi ofanaktan
kurteran" bir vakıfta, Istanbul'a gerçekten yürekten
gönül veren ekibiyle yaşamımızı ve geleceğimizi
donatıyor. Bir de Kültür ve Kongre Merkezi,
2000 yılına yetişebilse!
Genel Müdür Mehh FereJL
Cörgün Taner
Bu yıl dör-
düncüsü düzen-
lenen Uluslara-
rası lstanbul Caz
Festivali, festi-
valin yönetmeni
Görgün Ta-
ner'in başansıv -
la 2000'li yılla-
nn müziğiyle
yelpazesini bü-
yütürken, seyir-
cinin yelpazesi-
ni de genişletip
seyirci rekoru
kırdı.Buyıltrip-
hop'a girerek, izleyici kitlesini ilk kez
çok değiştiren, Avrupa'da turnede olan
cazın en önemli isimlerini getiren Caz
Festivali'ni, artık istanbuTda yirmi bin
kişilik kitleyakından izliyor. Birtakım re-
korlar kıran festivali yüzde 88 doluluk
oranıyla geçen konserlerini 80 bin bilet-
li kişi izledi ve 1,5 miryon dolarlık bütçe-
sinin yarısını karşıladı, diğer yansı da
sponsor gelirleriyle elde edildi. Gelecek
yülarda da festival, cazla sınırlanmaya-
cak. Caz tanımı dahilinde birçok müzik
türünü bir arada banndırarak '20001i yıl-
lann müziği'ni sunan Görgün Taner, ge-
lecek yıl da çıtayı yükseltmeyi amaçlı-
yor; sürpriz isimlerle dolu Iistesiyle.
Amelle Edgü
Hakkı Anh'dan Chariotte Salomon'a,
Çiğdem Gürel'den "Atatürk'ü Anmak"
ve KnzgunAcar sergısine dek birbirinden
nitelikli ve ilginç sergileri düzenleyen
AmefieEdgü'nün. Milli Reasürans Sanat
Galerisi'nde yöneticilik yapmaya başla-
ması Türk sanat ortamının kazancı oldu.
Ferzan özpetek
İlk uzun metrajlı çalışmasında 'Ha-
mam' gibi son derece beylik bir öğeyle
önce Italyan yapımcıyı sonra da tüm ltal-
yan basınmı etkisi altına aldı ama lstan-
bul gibi her tarafi tarih olan bir kentin
tüm ilginç öğelerini, hiç sıkmadan senar-
yonun içine yedirerek bu başannın büyük
bir bölümünü de hak erti.
Başar Sabuncu
Bu yıl en çok beğenilen ve tartışilan
oyunlanndandı 'Bir Ata, Kralhğun'. Ba-
şar Sabuncu'nun 'ikrjdarhırsı' ızleği çer-
çevesinde, Shakespeare'in oyunlanndan
ve sonelerinden kurguladığı. sahnelediği
lstanbul ŞehirTiyatrolan yapımı 'Bir A-
ta, Kralhğnn' yıl boyunca toplam 6 ödül
aldı. Sabuncu, EleştirmenlerBirliği Ödü-
lü'nü ve bu yıl ilk kez verilen 'Afife Jale
Tiyatro ÖdüDeri'nde 'En tyi Yönetmen'
ödülünü aldı.
nılmaz temposuyla müthiş etkiledı bizi.
'Birtakım A/iriikler'le 17. lsmail Düm-
büllü Ödülü'nü kazanan Erkal, bu yıl en
çok okunan yapıtlanndan biri olan Paulo
Coelho'nun 'Sünyaa'sıyla Fransa'dan
sonra lstanbul Uluslararası Tiyatro Fes-
tivali'nde boy gösterdi. 'Imgc dâhia'
Mehmet Lluso> ile yazgının peşinde bü-
yülü bir yolculuğa çıktığı 'Simyaa'dan
sonra 'deli' ile 'nrdeH'nin yeni projesi
'KralLear'!
Halll Altındere
Genç sanatçı, 5. Uluslararası tstanbul
Bienali'nde de dikkat çeken sanatçılar
arasındaydı; Türkiye'nin sorunlannı ir-
deleyen yapırlan, 1997'degörselbelleği-
mize kazındı.
Semlha Berksoy
Türkiye'nin ilk kadm opera sanatçısı
olarak uluslararası başansı ve sonradan
baskıya uğraması bile onu yıldırmadı.
"Benim poKtikam sanat" diyerek yaşa-
mının anlamını belirten Semina Berksoy,
geçirdiği rahatsızlığa ve ameliyata rağ-
men son olarak 5. Uluslararası tstanbul
Bienali'nde KııtiuğAtaman'a ilham kay-
nağı oldu ve günlerce tek bir odada kala-
rak gerçekleştirdiklen 'seminab. unpJug-
ged' adlı işle gençlere taş çıkartacağını
kanıtladı.
lstanbul Kültür
ve Sanat Vakfi
Yönetim Kurulu
BaşkanıŞaldrE^-
zaabaşL aynı za-
manda on beş ki-
şinin oluşturduğu
Kültür Girişi-
mi'nin de sözcü-
sü. Yıl boyunca
çeşitli bildirilerle,
'meydanı boş bu-
lup. tehtikeH sözler edenlere karşı' çıkıp,
sesini yükseltti Kültür Girişimi.
insan haklan alanında çalışan kuruluş-
lar gibi kamuoyu yaratmayı amaçlayan
girişim; Anadolu'nun kültürel zenginliği-
ni vurgulayarak, kültür bütçesinin binde
4 olmasına karşı çıktı, en önemlisi kültür
ve sanatta vergi bağışıklığınm sağlanma-
sı konusunu yeniden gündeme getirdi. lz-
mir'de gerçekleştirilen 'Demokrasi Kül-
türü ve GJobaDeşme' başhğıyla 1 .Ulusal
Kültür Kongresi'nde de hep bunlan sa-
vundu Şakir Eczacıbaşı.
Zeki Pemirkubuz
Imkânsız aşklann ardında savrulan gö-
nül insanlannın öyküleriyle vurdu bizle-
ri. Kendisine özgü bağırnsız sinema an-
layışıyla sermayedeB bağımsız bir yol
secti ikincı fılminde de. Salon doldurma
kaygısmın önüne geçip filmini durağan
bir yirmi dakikayla bitirmeyi göze alan,
azınlık için sinema yaptığını söyleyen yö-
netmenin yeni öykülerini bekliyoruz.
Evin Ilyasoglu
Evin Üyasoğtu, Cemal Reşh Rey'i an-
lattığı, büyük ilgi toplayan 'Müakten
tbaret Bir Dün>ada Gerintier' başlıklı i-
ki CD ekli kitabını ve 'Galatasarayh Bes-
tecfler' başlıklı dokuz bestecinin yaşa-
möyküsünü, yapıt listelerini ve Galatasa-
ray'daki sanatsal ortamı içeren dokuz bes-
teciyi içeren kitap ve CD'yı hazırladı bu
yıl.
Pozrttf
Müzik yaşamımızı Akbank Caz Festi-
vali, Efes Pilsen Blues Festivali, Fuji
VVorld Müzik Days gibi nitelikli etkinlik-
leriyle zenginleştirdi Pozitif. Bu yıl ayn-
ca 25-26 Ekim tarihlerinde Açık Rad-
yo'yla birlikte bir ilke daha imza atarak
1. lstanbul Müzik Şenliği'ni düzenledi.
Kataloğundan konser organizasyonuna,
yemeğınden güvenliğine kadar, en ince
aynntısına kadarözenle üzerinde durulan
şenlik, müzik endüstrisi ve sanatçılar için
ortak birplatform yarahrken izleyiciler de
pek çok müzik türünü bir arada dinleme
olanağına kavuştular.
Barı; Pirhasan
'Usta Beni ÖMürsene'yle Avrupa stan-
dartlannda bir fılm gerçekleştirerek, Türk
sineması ve Türk yönetmenlerinin de ba-
şanlı olabileceğini kanıtladı. Filmde rol
alan oyuncular tüm içtenlikleriyle karak-
terlerle özdeşleşmişti.
Cürer Aykal
Teksas'taki El Paso Senfoni Orkestra-
sı'nın şefliğini yürüten GürerAykalbu yıl
Refahlılarca 'zurna takımı' olarak nite-
lendirilen CSO'nun stadyum konserini
yönetti. Yağmur altmdaki konseri binler-
ce kişi izledi. Cumhurbaşkanlığı Senfo-
ni Orkestrası, şef GürerAykal yönetimin-
de başanlı bir Amerika turnesi yaptı bu
yıl. Aykal, Bilkent Senfoni Orkestrasf yla
'Galatasarayt Bestecfler' konserini coş-
kuyla yönetti. Konserin sonunda bis ola-
rak Cemal Resjt Rey'in Onuncu Yıl Mar-
şı'm çaldıran Aykal. Galatasaray'ın şam-
piyonluğunu, Çaykovsld'nin Italyan Kap-
riçyosu ile kutladı. Yıl sonunda yine C-
SO, şef Gürer Aykal yönetiminde üç gün
süren yeni yıl konserleri verdi.
Dlkmen Cüriln
Dikmen Gü-
rûn"ün yönet-
menliğini üstlen-
diği 9. Uluslara-
rası lstanbul Ti-
yatroFestivali, bu
yıl Avrupa'nın en
önemli topluluk-
lannı ve sanatçı-
lannı sundu: Ingi-
liz Kraliyet Tiyat-
rosu'ndan Ric-
hard Eyre'ın yo-
rumuyla, Ian Hofan'lu 'Kral Lear'ı, Mar-
tin Vttrttke'lı Berlmer Ensemble'dan Ar-
toro Ui'yi, lsmail Ivo Dans Tiyatro-
su'ndan 'Otiıeflo'yu ve Ute Lemper'den
sonra Hanna Schguila'yı izlemek büyük
bir şanstı tiyatroseverler için. Artık yurt-
dışında adından söz ettiren festival bayıl
çok 'pmHılı'ydi- Üstelik bu yıl festivalin
sponsoru da oldu.
Perviş zalm
Basın, değerini ancak yabancılardan
tasdikli başanlardan sonra görebildi. Der-
viş Zaim, 'Tabutta Rövaşata'yla Türki-
ye'de bir yıl sonra tamndı.
Cahft Külebl
"Senin dudaklann pembe eBerin be-
yaz,altutenerinıi bebektutbiraz." Bu di-
zelerin sahibı ünlü ozan Cahit Kiikbi za-
mansız, 80 yaşında aramızdan aynldı.
Ölümü, yazın ve yaym dünyasinda büyük
üzüntüyaram.
ODAK NOKTASI
AHMET CEMAL
Bir Kimlik Bunalımımn
Anatomisi...
Dönüm noktalarını "Tanzimat-Atatürk Dönemi-
Atatürk Sonrası" diye belirleyebileceğimiz tarihsel
çizgi, aynı zamanda yakın geçmişimize egemen
olan bir kimlik bunalımımn da anatomisinı sejgiler.
Bu, Avrupa Birliği'nin son karan ile ilgili tartışmalar-
la birlikte daha da güncellik kazanmış olan bir bu-
nalımdır ve katıksız bir "kültürel kimlik" sorunudur.
Tanzimat, her alanda akılcılığa ve bilimsel düşün-
ceye daha fazla uzak kalmanın beraberinde kaçı-
nılmaz olarak getireceği yıkımlan engellemek ya da
biraz olsun geciktirebilmek amacıyla göze alınmış
bir girişimdi. O zamanlar gerek akılcılığın, gerekse
bilimsel düşüncenin yalnızca Batı'da varolması, bu
girişimin de bir Batılılaşma hareketiyle özdeşleşme-
sini zorunlu kılmıştı. Bir başka deyişle, bugün Tan-
zimat hareketinin bir kimlik yitimine de yol açıp aç-
madığını sorgulamak abestir, çünkü bütün ilerteme-
ler karşısında kör ve sağır bir kimliğin ne ölçüde
kimlik diye nitelendirilmeye değer olabileceği tartış-
malıdııi
Tanzimat, yönetici kadrosu ve kurumlan bütünüy-
le çağdışı kalmış bir imparatorfuğu kurtaramadı. Bu
imparatoriuktan sonraki Atatürk dönemi ise, Cum-
huriyet'le birlikte işe farklı bir yerden başladı. Şöy-
le ki, Atatürk dönemi, bütünû açısından çağdaşlaş-
ma ve özgün bir ulusal kimlik kazanma çabalannın
tam anlamıyla birlikte yürütüldüğü bir dönemdir.
Bunun nedeni, Atatürk'ün imparatorluk- cumhuri-
yet ekseninde müthiş bir dönüşümü yaşayan bir
toplumun, bu dönüşümün beraberinde kaçınılmaz
bir biçimde getireceği sarsıntılan ancak çok sağlam
bir kimlikle aşabileceğini zamanında ve çok doğru
saptamış olmasıdır. Böyle bir kimliğin ancak akılcı
temellere dayandığı, çağdaş bilimsel düşünme bi-
çimini benimsediği takdirde kalıcı olabileceğine iliş-
kin ikinci bir saptama da birincisini pekiştirmişti.
Atatürk döneminin anlayışı doğrultusunda hedef,
henüz kendi kimliği üzerinde düşünebilecek biri-
kimlerden yoksun insanlann b\rç\rp\dabaşkalaşma-
lan ve birer Batılı olup çıkmalan değil, ama Türkiye
Cumhuriyeti'nin sınırian içerisinde, kendi dünlerinin
ve bugünlerinin bilincine varmış olarak yaşayan Türk
insanlannın çağdaş uygariık düzeyini yakalama yo-
lurlda çalışmalanydı. Atatürk'ün bir yandan Avrupa-
lı bilim adamlannı ve sanatçılan ülkesine davet eder-
ken, öte yandan Türk Dil Kurumu'nu ve Türk Tarih
Kurumu'nu kurmuş olması, düşünmesini bilenler
için Cumburiyet'in kuruluş döneminde "kendi kim-
liğinin bilincine varma" hedefinin ne ölçüde önem-
sendiğinin açık göstergesidir. Özetlemek gerekirse,
yeni Türk insanı, bir yandan kendi tarihinin ve dili-
nin bilincine vamna yoluyla kendi özgün kültürel
kimliğini pekiştirecek, öte yandan da birikimlerini bi-
limin ve sanatın çağdaş boyutlanna göre yönlendi-
recektir. Anılan dönemde Türk insanına başkalaş-
ma değil, ama başkalannın düzeyini kendi kimliğiy-
le yakalama hedef olarak gösterilmiştir...
Ellili yıllarda başlayan "Küçük Amerika" olma ha-
yali ise, bu anlatılanlardan çok farklıdır. Bu hayal,
Türk insanını kendi kimliğinden ve gerçeklerinden
grttikçe daha çok uzaklaştırmış. sonuçta "ne olur-
sa olsun başkalaşma" diye özetlenebilecek, öteki
adı yozlaşmadan başka bir şey olmayan çabalann
kucağına bırakmıştır. Bu süreç boyunca "Avmpalı
gibi olma", zamanla "Avrupalı olma" gibi, gerçek-
leşmesi ne olanaklı, ne de istenmeye değer bir he-
defedönüşmüştür. Bu dönüşüm sonucu "buralı ol-
mak", neredeyse ayıp sayılmaya başlanmış, önce
buralı olmayı başaramayanın hiçbir yerde olamaya-
cağına ve hiçbir kültürün bir başka kültüre döniişe-
meyeceğine ilişkin bilimsel-tarihsel gerçekler gör-
mezlikten gelinmiştir.
Bu manzaranın doğal sonuçlanndan biri olarak,
Türk aydınlannın büyük kesimi de "Batılı aydın ti-
p/"ni kendisine en yakışacak tip seçmiş, zamanla
kendi üzerinde kendi kültürel kimliğiyle düşünmek
yerine, başkalannın gözüyle düşünmeyi yeğler ve
matah sayar olmuştur.
Işte bütün bu nedenlerden ötürü, Cumhuriyet'in
kuruluş yıllannın resmi politikası ile, bugünün; Tür-
kiye'ye çalacak kapı arayan, bütün beklentilerini,
düşlerini ve düş kınklıklannı böyle bir arayışlatemel-
lendirir hale gelen resmi politikası arasında hiçbir
ilinti yoktur. Yine o günlerin gecelerini gündüzlerine
katarak ülkelerine bir şeyler vermek için nice değer-
li çabalar harcamış idealist aydınlan ile, bugünün as-
lında yalnızca kendileri için çalışan, bu uğurda ül-
kelerini yabancı ortamlarda çekiştirmekten bile ka-
çınmayıp, böyle birdavranışı "evrensellik" sayan bir
kısım aydınlan (!) arasında da hiçbir akrabalık yok-
tur...
Adam Öykü'nün yeni yıl sayısında
Günümüz İskoç Kısa Oyküsü
• Kültür Servisi - İki aylık Adam Öykü dergisinin
14.(Ocak-Şubat 1998) sayısı çıktı. Adam Öykü'nün
yeni yıl sayısında Günümüz İskoç Kısa Öyküsü bir
özel bölüm kapsamında tanıtılıyor. Özel bölüm,
günümüz tskoç kısa öyküsü üstüne iki
değerlendirme yazısının yanı sıra, beş öykü ve
öyküler üstüne çevirmenlerin çözümlemelerinden
oluşuyor. Çağdaş Ingiliz edebiyatının çok özel
yazarlanndan Angela Carter'ın 'Fall River Balta
Cinayetleri' adlı uzun öyküsü ile bu öykü üstüne
Şenay Kara'nm yaptığı eleştirel çözümleme de
Adam Öykü'nün bu sayısının önemli bölümlerinden
biri. Dergide aynca Zeyyat Selimoğlu, Oktay Akbal,
Fakir Baykurt, Paul Bowles, Mehmet Güler, Nursen
Karas, Gültekin Emre, Mehmet Günsür, Ahmet
Erkan Doğan, Hürriyet Yaşar, Özcan Karabulut,
Faruk Duman, Belgin Özcan Ökmen, Şule
Tankut'un öyküleri var. Adam Öykü'nün bu
sayısınm konuşması da Necati Tosuner ile.
Ölümünün 20. yıldönümünde Oğuz Atay, Semih
Gümüş'ün, yazann 'Demiryolu Hikâyecileri' adlı
öyküsü üzerine yazılmış bir yazısıyla anıhrken
Hakan Sazyek'in 'Halit Ziya Uşaklıgil'in
öykücülüğü', dergide yer alan diğer yazılardan.
Uygariık Çöplüğü, Muammer
Karaca Tiyatrosu'nda
• Kültür Servisi - 'Gılgamış Destanı'ndan
uyarlanan, Haşmet Zeybek'in yazdığı, Murat
Bavli'nin bestelediği, yönetmenliğini Can Doğan'ın
üstlendiği 'Uygariık Çöplüğu' adlı rock opera, 14
Ocak'tan itibaren her çarşamba saat 20.00'de
Beyoğlu Muammer Karaca Tiyatrosu'nda
sahnelenecek. Aşk, arkadaşlık ve ölüm temalannı
banndıran oyun, Philips'in sponsorluğunda
sahneleniyor.