Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
1 OCAK1998 PERŞEMBE • • • • CUMHURİYET SAYFA
HABERLERIN DEVAMI 17
Edirne 10 Samsun Y 11
Kocaelı PB 10 Trabzon Y 11
Çanakkale PB
Izmir B~
12 Giresun Y 11
14 Ankara K
Manisa
Aydın
B 1 4 Eskişehir PB 7
Denizlı
B 1 5 Konya PB
B 11 Sıvas K 0
Zonguldak Y 8 Antalya PB 15 Kars
Adana
Mersin
Diyarbakır
Şanlıurfa
Mardin
Sıırt
Hakkâri
Van
HB
PB
K
PB
K
K
K
K
8
12
5
7
5
4
1
1
K -5
Yurdun kuzey ve doğu ke-
sımlen çok bulutlu, Kara-
denız. Iç Anadolu'nun ku-
zeydoğusu.DoğuAnado- Oslo
lu'nun doğusu yagışlı, dı- Helsinkl
ğef yerief parçalı az bolırt-
-2
K -1
lu geçecek Yağışlar Ka- btOCKhOİm K l
d l d L d Y 10
g ğş
radenız kıyılarında yağmur Londra
vesağanak.dığeryerterde
karlakanşıkyağmurvekar
Y 10
şekhnde olacak. Hava sı- Brûksel
caklığı azalmaya devam p a n s
edecek Ruzgâr kuzey ve
batıyonlerdenhafrfarası- Bonn
ra orta kuvvette esecek. Mtinih PB 5 Milano
Berlin
Budapeşte
Madrid
Viyana
Belgrad
Sofya
Roma
Atina
PB
PB
Y
PB
PB
PB
PB
PB
«as
7
8
12
7
11
7
14
17
PB 15
ASYA
Moskova K
Aşkabat
Akmola
Taşkent
Bakü
Bişkek
Tiflîs
Kahire
PB
PB
PB
K
PB
Y
PB
14
8
7
8
2
13
21
Şam PB 13
Parçalı bulutlu ! Sısl. Bulutlu k
Çok bulutlu Yağrnurtu Kart jlukar , Gok güniltûlü
G U N C E L CÜNEYTARCAYÜREK
• Baştarafi 1. Sayfada
me Başkanlığı süresince kısıtlı olan savaşım gücii-
nü daha geniş ölçülerde kullanma olanağına ka-
vuşuyor.
Bir birey olarak, gerçekAtatürkçülerin, laikcum-
huriyetin gerçek savunucularının arasına kanşıyor.
1998'e onurlu ve olumlu armağanımız Yekta
Güngör Özden'ler...
Ötesi fasa fıso.
Bugün 1998'in ilk günü. Olumlu dilekler günü.
Yeni yıla umutla bakmamızı önerenler, siyasette,
yazın dünyasında ve çevremizde. Hangi işaretler
toplumu yeni yılda mutlu olmaya çağınyor? Belli
değil.
Galiba yeni yıl için sloganımız şu dize:
"Umut Mehmet'in ekmeği, ye Mehmet ye!"
Geçen yılın ilk günü neleri dilediysek tersine so-
nuçlar almadık mı?
Oyleyse; bu yıl, sahtekârlann, siyasetteki yalan-
cıların, çağdaş Türkiye'yi tersine çevirmeye çaba-
layanların, yurtiçi ve yurtdışındaki büyük servetini
nereden ve nasıl edindiğini kanıtlamayanlann, mal-
varlığının kaynağını ispatlamayanların, üç paralık
oy için bu tipleri korumaya azmetmiş siyasal kuru-
luşların yılı olsun, 1998 onlara kutlu olsun diye te-
mennide bulunmamız daha dürüstçe bir davranış
olmayacak mı?
Böylesi bir düşünce biçiminin mantıklı gerekçe-
si ne ola ki?
Yanrt: 1997'ye iyiyi, güzeli dileyerek girdik ama...
Sonuçlar ortada.
1998'e olumsuz dileklerle girersek, belki olumlu
sonuçlarla sevinebiliriz diye düşünmek sağduyu-
nun buyruğu!
Dürüstlüğüne, ülkesine hizmet aşkına saygı duy-
duğum Bülent Ecevit, üstelik yeni yılın hükümet
açısından nelersağlayabileceği konumundaolma-
sına karşın, 1998'de kimi önemli sorunlarımızda
"ihtiyatlı olmaya" özen gösteriyor.
Haklı da. Zira, Türkiye'de varsayılanların pek ço-
ğunun gerçekleşmediğini yaşayıp gören bir siya-
setçi Ecevit. Örneğin, çağdaş demokrasiyi yaka-
lama düşü -hepimiz gibi- Ecevit'in belki 50 yıldır
yaşamının önemli bir parçası.
Ama hâlâ, örneğin insan haklannda en azından
1991 'de koyduğumuz yerdeyiz.
Örneğin, 1965'te AB'ye ilk adımı atmışız ama,
şimdi kapının önündeyiz.
Bitmeyen örnekler
Örneğin enflasyon! Ecevit, 1998'de enflasyonu
indirmenin bütün çarelerine başvuracaklarını, an-
cakkk "memura öngördükleri zam enflasyonun al-
m&â kahrsa, bunu kısa sürede feiiffedeceklehtir
söylüyor.
Örneğin, Şaibe Hanım'ın bağımsız yargı önün-
de hesap vermesini sağlayacak siyasal bir hare-
ket TBMM'de başlamadan -daha önceleri tahmin
edip yazdığımız gibi- "Yakışıklı" Baykal Yüce Di-
van'ın önünü tıkayacaklarına son konuşmalannda
yer veriyor.
ODTU'de 4 öğrenciye verilen ders konusunun
başlığını duymuş olacaksınız; "Mal Vartığındaki
Usulsüzlükler Nedeniyle Kamuoyu Vicdanında
Mahkûm Olan Çlller (Şaibe) Meclis Komisyo-
nu'nda Neden Aklandı?"
Şaibe Hanım ve siyaset artık üniversitelerde ders
masasına yatıniıyor. Ama, Şaibe'nin siyasal açıdan
aklanışında dün ve bugün başrolde olanlann, ola-
cakların başında "Yakışıklı" geliyor.
Örneğin; "azınlık hükümeti" CHP kaynaklı dün
başka bugün başka hareketlerle "önünü göremez-
se" toplumun 1998'e olumlu gözlerle bakmasına
olanak bulunabilir mi?
Örneğin, Aralık 1997 itibarıyla son 12 aylık enf-
lasyon toptan fiyatlarla yüzde 81,2, tüketici fiyat-
larıyla yüzde 89,4 bu ülkede. Umurlannda bile de-
ğil-
Ama umurlannda olan başka bir olay var. Ne ya-
pıp edip iktidara gelmek!
Örnekler o kadar çok ki, yazmakla bitmiyor.
Örneğin; CHP'de azınlık hükümetini devirip se-
çimlere "Yakışıktı"n\n başbakanlığında gitme plan-
lan yapıldığından söz ediliyor. Baykal'ın son konuş-
malannda da önümüzdeki günlerde "yeni oluşum-
lar" yer alıyor.
Kiminle olacak "yenioluşum"?
Tabii Şaibe ile, tabii Takkeli ile...
Başanrlar, başaramazlar... Ayn konu.
Doğrusu başarmak ya da başaramamak "Yakı-
şıklı" ve gibilerinin sorunu.
Bütün bu nedenlerle siyasette, günlük yaşamda.
sermaye çevrelerinde, kısacası her kesimdeki üç-
kâğıtçılara...
1998 kutlu ve mutlu olsun!
'Özefleştirmeyi
engelleyeceğiz'
H Baştarafi 1. Sayfada
niz Baykal da şiddetle kar-
şı çıkarak "Böyle özelleştir-
me olamaz... Bu Tiirk tütü-
nünc, üç buçuk mil>on tü-
tün üreticisineveTiirk siga-
ra sanayisine indirilmiş bir
darbedir1
" dedi.
Deniz Baykal bu konu-
daki görüşlerini şöyle açık-
ladı:
"Hükümetin,Tiirk tütü-
nünü ve sigara sanayisini
yabancı şirketlere teslim
edecek bu kararını kabul
etmek mümkiin değildir.
CHP ve Türk halkı, kapalı
kapılar ardındayapılan pa-
zarhklara teslim olmaz. Ol-
ması da düşünülemez. Sabş
veya ortaklık yolu ile en de-
ğerii kuruluşlanmızm el-
den çıkanlmasını engelle-
mek için etimizden geleni
yapmaya kesin kararlı-
CHP Genel Başkanı
Baykal. konuyu parti ola-
rak incelemeye aldıklannı,
en kısa zamanda Meclis'e
getireceklerini belirterek
şunlan söyledi:
"Hükümetten bu karar-
larının hesabını mutlaka
soracağız. Satış veya ortak-
Iıktan vazgeçmelerini iste-
yeceğjz. Gerekirse Türk
halkı.Türk işçîsi ve milyon-
larca tütün üretkisi ile bü-
tünleşerek engelleyeceğiz—"
CHP Genel Merkezi'nde
hükümetin TEKEL ile ilgi-
li aldığı karan incelemek
üzere bir komisyon kurul-
du ve çalışmalarabaşlandı.
Bu arada, ortak bir çalışma
yapmak için Türk-lş ile de
ilişki kuruldu.
TEKEL nereden nereye geldi
HALİT DERİNGÖR (*)
Siyasi iktidar. altın >-umurtlayan
tavuk TEKEL'i yabancı sigarakar-
tellerine peşkeş çekiyor. Sigara
fabnkalannın büyük hissesini ve
de sigara markalannı satıyor...
Böyle bir durumda ise Türk-İş, en-
dişelerini bildirip dayatıyor. Ancak
biraz geç değil mi?
Kırk yıl önceden başlayıp etap e-
tap bu noktaya gelinirken acaba
sendikalarımız nerede idiler? Yıl-
larca sadece ücret politikası yapa-
rak Türk tütün ve sigarasımn kali-
te ve miktannı gözardı ettiler. Bu
da\ranışlan, yerli ve yabancı kar-
tellerin ekmeklerine adeta yağ sür-
dü...
Özellikle 1970'lerden sonra'üc-
ret' bahane edilerek TEKECde bü-
yük direnişler oldu. Bu direnişler
giderek ideolojik kişilik de kazan-
dı. Fabrikalanmızda üretilen filt-
reli sigara miktan yüzde 30'lara
kadar düştü. Kalite bozduruldu...
Bölgelere dağıtımlar engellendi...
Halk, ihtiyacını zamanla gidere-
medi... Bunlar olup biterken siya-
si iktidar yetkilileri, yerli ve yaban-
cı karteller, Türkiye'de, istenildiği
miktarda, istenilen kalitede sigara
yapılmıyor diye propagandaya gi-
riştiler. Buna paralel olarak da
gümrük kapılan açılıyor, Türki-
ye'ye sınır kapılanndan yabancı
kaçak sigaralar, istenildiği kadar
girebiliyordu... Bir ara Marmara
Denizi'nde kaçak yabancı sigara
bakslan yüzerhalde görülüyordu...
Böylelikle de "albeni'si olan ya-
bancı menşeli sigaralar, giderek
halkımızın ihtiyacı haline geldi. Bu
sigaralann tamamına alıştılar...
Turgut Özal devrinde ise getiri-
len liberal ekonomi felsefesi, ya-
bancı sigaralann Türkiye'ye yasal
olarak girmesini sağladı... Yerli
kartellerimiz, yabancılar ile el ele
vererek Türkiye'de yabancı marka-
lı sigara üretmeye başladılar...
Ortak fabrikalar kurdular
Bütün bunlar olurken TEKELde,
ülkesinin çıkan için çalışan birçok
genel müdür ve tütün eksperleri
korkunç mücadeleler verdiler. Ge-
rek normal süreler içerisinde, ge-
rekse sıkıyönetim devrelerinde ya-
pılan toplantılarda, endişelerini,
sonuçta bu noktalara gelineceğini
defalarca anlattılar. Ne var ki en
sonunda, göriildüğü gibi yerli ve
yabancı sigara kartellerine yenik
düştüler. Ne yazık ki Türk-lş, ne-
denlere sırtuıı çevirmiş, sonaç üze-
rinde gösteri mahiyetinde karşı çı-
kıyor. Ama atı alan Üsküdar'ı çok-
tan geçti.
Devam edegelen tarihsel giri-
şimleri ıçinde siyasi iktidarlann
yanlannda olacaklanna gerçekten
işçinin ve köylünün yanında olsay-
dılar, daha doğrusu bir sınıf bilin-
ci içinde olsa idiler, bu noktaya ge-
linmezdi...
(*) Eski Cibali S'gara Fabrika-
sı ve Ambalaj Fabrikaları Müdü-
rü, Tütün Eksperi.
Demokrasi umudu 1998'e kaldıANKAR4 (Cumhuriyet Bürosu)
- Cumhurbaşkanı Süle> man Demi-
rel, yeni yıl mesajında. "Laikliğe
karşı yıl içinde görülen bazı tezahür-
lerin. her kesimde irtica tehükesiyle
ilgüikaygüar\arattığını'' \urgular-
ken 1998'e inanç ve kararlılılda gi-
rildiğini bildirdi. Demirel, "1997'de
karşılaşüğımız tüm somnlar, de-
mokratik zeminlerde, demokrasi
kurallan içerisinde tarüşdmış ve çö-
zümler aranmışür" dedi.
TBMM Başkanı Hikmet Çetin,
"1998'de, demokrasinin önündeki
bazı engellerin kaldınlması ve de-
mokrasi standartlannın yükseltil-
mesigerektiğuıi" söyledi. Başbakan
Yardımcısı Bülent Ecoit, 1997 yı-
lında "agır bir rejim bunalımı atia-
üldığını
n
vurguladı. CHP Genel
Başkanı Deniz Ba>kal da
U
1997 v>
lında ülke potansi\elinin yeterince
değerlendirilemediğini, ancak cum-
huriyet rcjiminc \önelik tehditlerin
demokratik rejim kesintiye uğraül-
madan aşıklığıni" bildirdi.
Cumhurbaşkanı Demirel mesa-
jında. "cumhuriyetin temel nhelik-
lerinden laikliğe karşı yıl içinde gö-
rülen ban tezahürlerin, her kesim-
de irtica tehükesiyle ilgfli kaygılarya-
rattiğmı" belirterek "Halkınınyüz-
de 99'u Müslüman olan ülkemizde
laiklik, din vevicdan hürriyetinin ko-
ruyucusudur. Hiç kimsenin inançla-
nna. ibadetine kimsc kanşmıyor. 65
bin cami, 5 vakit açıkür" dedi.
AB'den yardım değil ortaklık ısten-
diğıni kaydeden Demirel. Türki-
ye siz bir Avrupa'mn eksik oldugu-
nu ve yaşanan sorunlann, her iki ta-
rafın çıkarlanna uygun bir durum
olmadığını vurguladı. Demirel,
"Türkiye ne yapmalıdır, sorusunun
cevabı açıkür. Karşılaşüğı sonınlan
çözmeyeçalışmalukendi hedeflerine
ulaşmak için gay rederini sürdürme-
Bdir" dedi. Demirel. cumhuriyetin
temel niteliklen ile ülke ve millet
bütünlüğü tehdit edilmediği sürece
Türkiye'de huzursuzluk olmayaca-
ğını belirtti.TBMM Başkanı Çetin.
1997 yılında gerçeldeştirilen Lük-
semburg Zirvesi'nin, Türkiye açı-
smdan hayal kınklığı yaratan bir zir-
ve olduğunu vurguladı. Parlamento-
nun daha etkin çalışmalar yapması
konusunda girişimlerde bulunmayı
düşündüğünü kaydeden Çetin, yeni
bir sivil anayasa değışikliğine ve si-
yasi partiler ile seçim yasalanna ih-
tiyaç olduğunu söyledi.
Başbakan Yardımcısı Bülent Ece-
vıt. 1997 yılının. Türkiye'nin siya-
sal yaşamında ağır rejim ve devlet
bunalımının. demokratik hukuk ku-
rallan içinde aşılabildiğini kaydetti.
Türkiye'nin önemli bir demokrasi
sınavı verdiğini vurgulayan Ecevit,
eğitimde köklü reformlar yapıldığı-
nı söyledi. Ecevit, "Bu aühmın, i-
nançözgürlüğü değil, inanç sömürü-
sünü önleyici nitelikte olduğu, kısa
sürede görülmüştür" dedi. AB'ye
tam üyelik hakkının önündeki en-
E m İ l l Ö l l Ü ' l l d e İ f t a r C a d i n ^stmSLtSin
^ nedeniyle Eminönü Belediyesi Başkanı Ahmet
* Çetinsayatarafindankurulan •'iftar çadın"nda,yaklaşık 1500
kişiye yemek \e birer gömlek verildi. RP'li belediyeler de, mey danlara kurduklan çadırlarda ilk iftar yemeği-
ni verdi. İstanbul Büyülvşehir Belediyesi Başkanlığı'ndan yapılan açıklamada, Ramazan ayı bovuncaşehrin
çeşitii bölgelerinde top aüşı ve havai fışek gösterileri düzenleneceği belirtUdi. (KUBlLAY TÜNTÜL)
gellemeler şimdilik aşılamamış ol-
sa da Türkiye'nin önünde başka se-
çenek olduğunu bildiren Ecevit,
"bir kapı kapansa da başka kapıla-
nn açüacağı" görüşünü dile getirdi.
Başbakan Yardımcısı ve Milli Sa-
vunma Bakanı tsmet Sezgin de
1997'nin Türk demokrasisinin ol-
gunluğunu ve gücünü ispatladıgı, si-
vil toplumun tepkilerini, halkın öz-
lemlerini en uygar biçımde sergile-
diği bir yıl olduğunu belirtti.
CHP Genel Başkanı Deniz Bay-
kal, 1997 yılının ülke potansıyeli-
nin yeterince değerlendirilemediği
bir yıl olduğunu vurgulayarak "Bu-
na karşın, cumhuriyet rejimine yo-
nelik tehditleri. demokratik rejim
kesintiye uğrablmadan, karariı bir
tavır sergileyerek aşmayi başardık.
Buyıl,toplumaegemenolan iyimser
bekleyişe yanrtvermemesine karşın,
geleceğe dönük umudann canlan-
masını sağlayan bir dönüm noktası
oldu'" dedi.
Işçi Partisi Genel Başkanı Doğu
Perinçek, 1998 yılının, "cumhuri-.
yetdevriminin taarruzyıü"' olacağı-
nı söyledi. Cumhuriyetle boy ölçüş-
meye kalkışan irticanın ezileceğini
kaydeden Perinçek, "LTkemizin
santrallarım, madenlerini, limanla-
nnı, TEKEL'ini emperyalist serma-
yeye teslim eden sagın. Türkiye'yi
yönetemeyeceği kesin olarak ortaya
çıkmışür" görüşünü dıle getirdi.
Türk-lş Başkanı Bayram Meral,
1998'de, öncelikle işçinin, memu-
run ve emeklinin satın alma gücü-
nün iyileştirilmesı ve bu kesimi
olumsuz etkileyen faktörlerin orta-
dan kaldınlmasını beklediklerini
vurguladı.
DİSK Genel Başkanı Rıdvan Bu-
dakda yeni yılda en önemli beklen-
tilerinin, anayasal bir hak olan sen-
dikalaşmanın önündeki engellerin
kaldınlması ve kaçak işçiliğin ön-
lenmesi olduğunu söyledi.
Hak-tş Genel Başkanı Saüm Us-
luise 1997'nin ekonomik. sosyal ve
siyasal alandaki kötü mirasının
1998'e devredileceğıni vurguladı.
Uslu, yeni yılın "seçim yıh" olaca-
ğını öne sürdü. TİSK Başkanı Refık
Baydur da 1998'in kolay bir yıl ol-
mayacağını belirtti.
Acılarla erken tanışanlann yeni yıl düşleri
EBRU TOKTAR
.\NKARA-Gazı Hastanesı Çocuk Klinigi'nde
tedavı gören, kalp, böbrek. lösemi ve kanser has-
tası 57 çocuk, palyaçolar. sevdikleri şarkılar ve
Noel Baba'nın getırdiği hedıyelerle 1998'e "mer-
haba" dedi. E\ ortamına dönüştürülen klinikte,
hemşire \e doktorlann sıcak ilgisıyle tedavi gö-
ren çocuklar. eksiltmedikleri umutlanyla "doktor,
hemşire, öğretmen ve püot" olabılme hayalıyle
güç depoladılar. Tedavi olurken eğitilen çocuklar,
oyun salonunda öğrendiklen elışleriyle de küçü-
cükyüreklerinde duyduklan heyacanı körükleye-
rek.
tt
yaratmaveyaşama"nın değerini keşfettıler.
Çocuk Sağlığı ve Hastalıklan Anabilim Dalı
Başkanı Prof. Dr. Alev Hasanoğlu. teda\ı altına
ahnan 0-17 yaş gnıbu çocuklann psıkolojık yön-
den de izlenme>e alındığını vurgulayarak. "Ama-
cunız, çocuklan hastane ortamından uzaklaştira-
rak ev ortanunda hissettirmek. Bunun için oyun
odamız, ilköğretim okulumuz,özelınutfağmuz var.
Çocuklann istedikleri yemekler de yapdıyor'" di-
ye konuştu. Klinikte tedavi gören çocuklar da gör-
dükleri yakın ilgiden oldukça memnun. Kimi za-
man hemşirelerle evcilik de oynayan çocuklar.
onlan ailelerinin çok yakın bir ferdi olarak görü-
yor. Kalp ameliyatı geçiren 14 yaşındaki Serap
Kaya, hastaneye çok kısa bir süre önce gelmesi-
ne karşın. hiç yabancılık çekmedığini söylüyor.
Kaya."Yaşadığun onca sıkıntıdan sonra. öğrendi-
ğinı çok şe> oldu. Her şeyden önce. hep geri plana
ittiğim sağlığımın ne olduğunu anladını. Bunu di-
ğer insanlara anlatmak için de doktor olacağım"
diyor.
Mide kanaması nedeniyle tedavi gören Orhan
Koca ise, hoş bir yılbaşı partisi geçirmesı ve çok
güzel hediyeler alması nedeniyle hastaneyı çok
sevdiğıni belirtiyor.
Henüz 6 aylık Nilayda Altındağ da kliniğin en
"genç" hastalanndan. Nilayda'nın annesi Selma,
kalbi doguştan delik bebeğinin durumundan ümit-
siz olmasına karşın 'Şüzde 10'luk bir ihtimalden"
güç aldığını belirtirken, hafif bir tebessümle gü-
lümsüyor. Selma. "Yüzde 10'luk ihtimaiden bile
güç almasını öğrendik" diyor. 5 aylık Sevcan Ka-
pusuz da karaciğer nakli için bekliyor. Babası ve
dedesinin karaciğerinin kendisine uymasını bek-
leyen Sevcan. annesinın kollannda güç kazanıyor.
Lösemili Melek, Pınar,Ayten ise hastalıklannın ne
olduğundan habersizce bebeklenyle, otomobille-
riyle eğlenerek, "öğretmen, doktor, hemşire" rol-
lerınde evcilik oynuyorlar.
Hasanoğlu, çocuklann tedavi görürken eğitim-
den yoksun kalmalannı engellemek amacıyla 2 yıl
önce açılan Gazi Hastanesi İlköğretim Okulu'nun
olanaklannın daha da geliştirildiğini belirterek,
"\ncak, okul ders programı, çocuklan yormaya-
cakbiçünde düzenleniyor. Çocuklann tedavi saat-
lerine göre ayarlanan dersler, onlan temel konu-
larda bilgilendirmeye yönclik" dedi.
Hasanoğlu, çocuklara oyun odasında öğretilen
elişleriyle onlann el becenlerinın de geliştirildi-
ğini vurgulayarak. "Amacunız, burada ev sıcakb-
ğj yaratarak çocuğun hastalığı en kısa sürede at-
latmasını sağlamak. acılannı azaltmak ve oyaia-
mak" diye konuştu.
MehmetAkbay: Ayda 5 trilyon aktanyoruz
• Baştarafi 1. Sayfada
raaktanm yapıldığmı bildirdi. Hü-
kümet üyelerinin çelışkılı açıkla-
malarda bulunduklan zam yapma-
ma politikasma TEKEL'in 6 ay ra-
hatlıkla uyabileceğini söyleyen
Akbay. "Olağanüstü gelişmeler ol-
madığı takdirde TEKEL'in nisan-
mayıs aylanna kadar zam ihtiyacı
yoktur" dedi.
Akbay, dün bir özel televizyon
kanalında yaptığı açıklamada,
özelleştirmeye yönelik tartışmala-
ra "hak vermemenin mümkün ol-
madığuu'' söyledi. TEKEL'in 1997
yılı kâr hedefinin 404 trilyon lira
olduğunu bildiren Akbay, şu bilgi-
leri verdi:
"Bunun da yüzde 53'ü vergi ola-
rak tahakkuk ediyor. Buna muka-
bil TEKEL'in bu yıl sonunda fiilen
Hazine'ye aktanmı 190 trilyonlar
mertebesinde olacak. TEKEL ger-
çekten Hazine'nin vergi dairesi gi-
bi çalışıyor. Konsolide bütçenin
vüzde 5'ini ödemeve devam edivor.
Ayda5trilyon lira nakitolarak büt-
çeye yatıniıyor. Geçtiğuniz yıl eği-
tim ve millisavunma için ahnan ver-
güerde önemli artışlara gidildi, ek
vergi oranlan arttırüdı. Tahakkuk
bazda yükü daha da artti."
Akbay. 600 bin tütün üreticisi ai-
lelerini. 40 bin tekel çalışanını il-
gilendiren TEKEL'İ veya fabrika-
lannı satmak yerine "yerli ve ya-
bancı ortaklaria özelleştirmeye ha-
nrlanıImasL kurumun destekledt-
ği çiftçilerin korunmasına yönelik
modettn oluşrurulması"" gerektiği-
ni söyledi.
TMO'da olduğu gibi devletin
fon ayırarak destekleme alımlannı
sürdürebileceğini kaydeden Ak-
bay. "TEKEL'in vazgeçümez oldu-
ğunu öne sürebilmck için
TMO'nun da değirmenleri, finnla-
n falan ounası lazım. TEKEL, ta-
rihsel oluşum içinde bugüne kadar
gelmiş, Türkiye'ye özgü bir yapı.
TEKEL'e benzer bir yapı başka
yerlerde yok" diye konuştu.
G U N D E M MUSTAFA BALBAY
H Baştarafi 1. Sayfada
"Her toplum layık olduğu yönetimi bulur."
Ardından soranm:
"Biz böyle bir Meclis'e layık mıyız?"
Buna olumlu yanrt verince de olumsuz yanrt ve-
rince de söylenecek çok şey var. Başkentteki pa-
nel, konferans benzeri etkinliklerde salonun dolu-
luğu-boşluğu biryana, katılanlann kadın-erkekda-
ğılımı aşağı yukarı eşittir. Hattayeryer kadınlar ço-
ğunluktadır. Ama bu etkinlik ne yazık ki TBMM'ye
yansımıyor. Yansıyanlar için halk arasında yapılan
yorumlardan biri de şu oluyor:
"Helal olsun, erkek çıktı..."
Oysa bizim, Meclis'te "erkeklik" yapacak değil,
gerçekten işinin hakkını verecek vekillere gereksin-
memiz var.
Giriş taksimini uzattık. Saygın'ın kimi düşünce-
lerini aktaralım:
"Hapis cezası, zina suçunun işlenmesinde cay-
dıncı olacaktır. Hapse atıldığında dünya âlem o-
nun bu işiyaptığını, eşini aldattığını öğrenecek, re-
zil olacaktır. Hapis yerine para cezası koysan adam
parayı öder, yine aynı haltı eder."
"Bence kızlann bekâret kontrolü gerekli. 12-13
yaşında kızlar hamile kalıyor. Bekâret kontrolüne
götürüldü diye intihar eden ediyorsa edecektir.
Bence o kadar önemli bir şey değil. Üç tane, beş
tane. Caydıncı olsun diye bazı kurallar koymak,
terbiye vermek lazım".
"Toplum beni ilgilendirmez, toplumun değer
yargılan var. O yargılan dışa atamazsınız."
Kısacası Saygın, zina yapan kadın da erkek de
hapse girmeli, gerektiğinde tüm kızlara bekâret
kontrolü yapılmalı diyor.
Ne adına?
Toplumun dahaahlaklı, namuslu olması adına...
Söyleşiyi okurken aklıma ister istemez Işılay Ha-
nım'ın siyasi başanlan da geldi.
12 Eylül öncesi AP'den belediye başkanı...
12 Eylül sonrası MDP'nin Izmir Milletvekili...
MDP inişe geçince hemen ANAP'a geçiş...
ANAP inişe geçince DYP'ye geçiş...
DYP inişe geçince ANAP'a geçiş...
Saygın'ın 1997'deki başanlannı vurgulamamak
da haksızlık olur. REFAHYOL'un devlet bakanıydı.
Mayıs ayında, Necmettin Erbakan'ın hükümetin
istifasını vermesine bir ay kala, geleceği gördü ve
bakanlıktan istifa etti.
Şimdi yine aynı koltukta...
Pek çok kesim, 1997'yi değerlendirirken RE-
FAHYOL gerginliğinden kurtulmuş olmayı artılar
arasında sayar. Işılay Hanım her iki hükümette de
aynı koltukta oturdu.
. Anlaşılan burada da tıpkı zina-bekârette olduğu
gibi toplum beni ilgilendirmez siyasetin değer yar-
gılan ilgilendirir, dedi.
Değer dedik de Ankara Milletvekili Kıymetleri
Borsası'na girmeyelim. Onu Kubilay Uygun'a se-
lam vereceğimiz başka yazıya bırakalım.
Oy bakire bakire...
Saygın'ın söyleşisini okuduktan sonra "neyimiz
kimlere emanet" deyip ciddiye mi almalı, yoksa gü-
lüp geçmeli mi diye düşünürken gariptir, aklıma
hoş bir Anadolu türküsü geldi:
"Oy Bakire Bakire
Neden gittin Şakir'e..."
Yine de konunun ciddıyetini bozmayalım. Suçun
ceza ile önlenmesi deyince benim aklıma ilk Prof.
Eralp Özgen'den dinlediğim fıkramsı olay gelir:
Ingiltere'de fakirliğin yaygın olduğu dönemde
hırsızlan ibret olsun diye kent meydanlarında asar-
larmış. Insanlartoplanır, hırsızlık yaptığı için ölüme
giden adamı izlermiş.
Yankesiciler en çok bu anda iş yaparmış...
Devlet Bakanı olarak Işılay Saygın'a üç kurum
bağh:
Kadının Statüsü ve Sorunları Genel Müdürlüğü.
Aile Araştırma Kurumu Başkanlığı.
Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü.
Acaba diyorum Işılay Hanım, kadının sorunlany-
la tapu-kadastroyu birbirine mi karıştırıyor...
Mutlu yıllar...
Ozelleştirınede hile
I Baştarafi 1. Sayfada
Koordinasyon Kurulu" karan ile bir anonim şirke-
te ortak olabileceklerinı belirten Soysal, 6224 sayı-
lı Yabancı Sermayeyi Teşvik Yasası ile 4046 Sayılı
Özelleştirme Yasası'nda değişiklik yapan 4105 Sa-
yılı Yasa'daki "Türkiye'ye ithaledilecekyabancı ser-
maye, ülke çapında tekel teşkil edecek faaliyetlerde
bulunan kuruluşlarda çoğunluk hissesine sahip ola-
maz" hükmünün yer aldığına dikkat çekerek, "Bir
KtK olan TEKEL, 'Ülke çapında tekel teşkil ede-
cek faaliyetlerde bulunan kuruluşlar'dan olduğu için,
kuracağı hiçbir iştirakte yabancı payı yüzde 50'yi
aşatnaz" dedi.
Tek Gıda-Iş'in "TEKEL Raponın
nda da, açık bir
kanunsuzluk olduğu vurgulanırken şöyle denildi:
"Ortaklık girişimi için bilindiği kadanyla ne ihale
açılmış. ne de ortaklığa ve marka hakkı satışına iliş-
kin değer saptama yöntemlerinde bir açıkhk sağlan-
mıştır. Gayri resmi yollardan edinilen bilgilere göre
ise ne teklif edilen bedeL ne de karşı teklifkrle ileri
sürülen bedeller gerçek değerlerini bulmaktan çok
uzak görünmektedir. Bundan önccki özelleştinne-
lerde olduğu gibi bir vurgun ve talan düzeni hâkim
kılınmaya çalışılmak-
tadır."
Raporda, yüksek kâr
ve gelirlerin söz konu-
su olduğu sigara sektö-
rünün tüm dünyada
"monopolist" (tekel)
bir yapı arz ettiği, bu
nedenle karnu kurulu-
şu olan TEKEL'in dev-
reden çıkanlmasına
yönelik girişimlerin
ulusal çıkarlar, tüketi-
cinin korunması ve
serbest rekabet ortamı
açısından "uzun boylu
hesaplama" gerektir-
diği vurgulandı.
KEMENTAŞ
PANJUR
/GENEL MUHASEBE BİLEN
ASGARİ TİCARET LİSESİ
MEZUNU BAYAN ELEMAN
/PART-TİMEÇALIŞACAK
INGILİZCE BİLEN ELEMAN
ARANIYOR,
(Tercihen Öğrenci Olabilir.)
Tel: 0212. 225 O9 91
234 18 74