04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 4 EYLÜL 1997 PERŞEMBE HABERLER TBMM Araştırma Komisyonu'nun CHP'li üyesi Sağlar, skandalın aydmlatılmasına yönelik sorulan çıkardı Sıısıırlıık'ta suskunluk 10. ayında • Susurluk skandalının üzerinden 10 ay geçmesine karşın hiçbir somut sonuç alınamadı. Fikri Sağlar, İP Genel Başkan Yardımcısı Hasan Yalçın ve Istanbul Barosu Susurluk Araştırma Komisyonu üyesi Avukat Cem Alptekin, skandalın aydınlatılması için üzerine gidilmesi gereken noktalan Cumhuriyet'e açıkladılar. DEVTÜM SEVtVIAY Susurluk'ta 3 Kasım 1996'dameydana gelen trafik kazasıyla. siyaset ve devlet kademelerine kadar sızmayı başaran giz- li bir suç örgütünün ortaya çıkmasının üzerinden tam 10 ay geçtı. Susurluk kazasının meydana geldiğin- den bu yana yaptıklan çalışmalarla öne çı- kan isimlerden TBMM Susurluk Araştır- ma Komisyonu'nun CHP'li üyesi Fikri Sağlar, tşçi Partisi Genel Başkan Yardım- cısı ve A>dınlık Dergisi Genel Yayın Yö- netmeni Hasan Yalçın ve İstanbul Barosu Susurluk Araştırma Komisyonu üyesi. ay- nı zamanda 16 Mart katliamı davası mü- dahıl av ukatlanndan Cem Alptekin. gıde- rek kamuyonun gündemmden düşen Su- surluk olayının aydınlatılması ıçin >anıt- lanması gereken sorulan Cumhuriyet'e özetledı. Fikri Sağlar • TansuÇiller 1993 yılında >aptığı bır açıklamada "Teröre destek verenleri bili- yoruz \e onlara karşı gerekenkri \ apaca- ğız" demişti. Çıller, bu bılgilen nereden almış ve icrası için devletin hangi bırim- lerine tevdi etmıştir'1 PKK'ye destek ver- dığini iddiaettıği kışılerkimlerdir? Bun- larla ılgıli herhangi bir vasal ışleme baş- \ urulmuş mudur'1 Bu kışiler hakkında v a- pılacağı sö> lenen "gerekenler"nelerdir? • Pelister çiftlığı olayında bariz olarak valana ve dolambaçlı yollara başvurul- masının amacı, Pelister çitflığinin hangı özellığinden kaynaklanmaktadır? Pelis- ter çıftlıği arkasında saklanan gerçekler nelerdır? • Çıller'ın "Açıklanırsa devletler ara- sında savaş çıkar" dediği örtülü ödenek harcamaları konusunda niçin kamuoyuna bılgı \ermekten kaçınmıştır? Devletler arasında savaş çıkaracak kadar önemlı ic- raatlarda bulunma hak ve yetkısini nere- Sanar Yurdatapan ve yabancı temsilciler dövülerek polis merkezine götürüldü Banş heyetine dayaklı gözaltı den almaktadır? Bu icraatlar nelerdir? Sa- vaş ilanı yetkisi salt TBMM'ye ait oldu- ğu halde savaş ılamna neden olabılecek girişimler kimin adına ve hangi amaçlar- la yapılmıştır? • Kuşadası Emniyet Müdürü Salah Ço- ral ve dönemın kaymakamı hangı gerek- çelerle Lütfii Suyoİcu cinayetinden hemen önce görevlennden alınmışlardır? • Daha sonra kara listeye alınan ulus- lararası silah tüccan Ertaç Tinar'a ait Haspro adlı şırketten hangı gerekçelerle hıbe olarak bazı sılahlar alınmıştır? Aynı şirketten satın alınan Uzı marka sılahla- nn ödemeleleri niçin bu sılahlan üreten fırmaya değil de aracı kuru- luş olarak Haspro'ya yapıl- mıştır? tstanbul Haber Servisi - "Musa Anter Banş Treni He- yeti" üyeleri, İstanbul 'da kal- dıklan otelde basına kendile- rıni tanıtırken polis müdaha- le ettı. Banş heyetinden 18'sı yabancı uyruklu 21 kışı dö- vülerek gözaltına alındı. O- lay sırasında gözaltına alınan Ingıltere'nin îstanbul Baş- konsolosluğu Basın Ataşesi Neil Frapeve eski bır parla- menterolduğu anlaşılan İtal- yan uyruklu Damiano Gi- ovanmi FrisüUo daha sonra serbest bırakıldı. Heyetın sa- bah saatlerinde Pera Palas Oteli'nde yapmak istedıği basın toplantısı da 2911 sayı- lı "ToplanüveGösteri Yürü- yüşleri Yasası"na aykın ol- duğu gerekçesiyle yasaklan- dı. Beşiktaş Fulya'daki Mım Otel"de kalan banş heyeti üyeleri. dün saat 15.00 sıra- lannda bır salonda toplana- rak basma kendilerini tanırtı- lar. Aralannda Güney Afhka Ulusal Kongre üyesi İmam Hasan SaJomon'un da bulun- Heyet üvelerinin basın toplantısı yapmalan polis tarafindan engellendL (Fotoğraf: HATİCE TUNCER) duğu yabancı örgüt temsilcıleri bunun bir basın toplantısı olmadı- ğını vurgulayarak Türkıye'de bu- lunma amaçlannı sadece banş me- sajı vermek olduğunu anlattılar. Konuşmalar devam ederken polis. lobıde bulunan 2 kışıyi gözaltına almak istedi. Arkadaşlannın çığ- lıklan üzerine lobiye çıkarak kur- tarmak isteyen yabancılarla polis arasında kargaşabaşladı. Dışanda bulunan çev ik kuvv et ekiplen ote- lın döner kapısmın camlannı kıra- rak yabancılann üstüne vürüdü ve döverek toplam 21 kişıyi gözaltı- na aldı. ülkede Gündem gazetesı muhabıri Fanık Aktaş. Alınten Muhabin Mehtap Kuruçayda dö- vülerek gözaltına alındı. Toplantı- yı izlemekte olan Şanar Yurdata- pan,da gözaltına alınanlar arasın- da bulunuyor. Emek Gazetesi mu- habıri Seçldn Sertdemir polis tara- findan tartaklanarak uzaklaştınldı. Gözaltına alındıklan sırada çe- şitlı yerlerinden yaralanan 20 ba- nş gönüllüsü. Şişli Etfal Hastane- si'nde ayakta tedavi edildikten sonra Şişli Emniyet Müdürlü- ğü'ne götürüldü. Gözaltındaki ya- bancı banş heyeti üyelerinın isım- leri şöyle: Alman delegasyonun- dan Freidrich VValter Söhnchen, Andrea Beickcn, Britta Astrid Wente. Erhard Rolf Bernhard Mohvitz, Stephan Maurer. Dien Stevieanadewi Rubavva, Isgard Gerdrud Lcchlcitner, Rosemarie Pötthast, Agnes von Ahesleben, Ute Steinberg, Charlotte Schmitz, Ingıltere delegasyonundan Jufia Guest tspanyol delegasyonundan Ma- ria Coronado Alvarez, Marcos Borregon Baguero, Cesar Borre- gon Baguero, Danimarka delegas- yonundan Niyazi \Tgen. Eski bir parlamenter olan ttalyan uyruklu Damiano Giovanmi FrisüDodiplo- matık mısyona sahıp olması nede- niyle serbest bırakıldı. Olay sonrasında otele gelen In- giltere Başkonsolosu P. Hunt. gö- zaltına alınanlar arasında Ingilte- re Basın Ataşesi'nın de bulundu- ğunu Emniyet Müdür Yardımcısı MehmetÇağlar'a bildirdi. Çağlar durumun ınceleneceğinı. bır yan- lışlık varsa düzeltileceğini söyle- dı. lngıliz Basın Ataşesı Neıl Fra- pe akşam saatlerinde serbest bıra- kıldı. Otelde kaian yabancılann odalan güvenlık güçleri tarafin- dan arandıgı öğrenildı. Mım O- tel'e daha sonra İtalyan. Ispanyol konsolosluk görevlileri gelerek vatandaşlannm durumu hakkında bılgı edindiler. Alman dıplomatlar emniyet yetkilileriy le görüştükten sonra dokuz vatandaşlanru konso- losluk binasma götürdüler. Güney Afrika Ulusal Meclis Üyesi Gora tbrahim. olay sonrasında ülkesıne dönmefc üzere otelden aynlırken "Be Güney Afrika"da banşı sag- ladık. Türkive içinde banş diliyo- nım" dedı. Mim Otel rezervasyonlan biten yaklaşık 100 yabancı uyruklu ak- şam 21.30 sıralannda otobüslerle Ataköy'dekı C Motel'e gittiler. Ancak motel yetkılilennın güven- lik gerekçesiyle kendilerini kabul etmemesi üzerine değişik otellere dağıldılar. Banş heyetının bugün Türkıve'den aynlması beklenıyor. "Musa Anter Banş HeyetTnin Pera Palas Oteli'nde sabah saatle- nnde yapmavı planladığı basın toplantısı da emniyet güçlerince engellendi. Basın mensuplanna o- tel önünde kısa bir açıklama yapan tstanbul emniyet müdür yardımcı- lanndan MehmetÇağlar. 2911 sa- yıh Toplantı ve Gösteri Yürüyüş- lerı Yasası'na göre yabancılann basın açıklaması, toplantı ve gös- teri yapamayacağını belırttı. Çağ- lar. toplantıyı yapanlann Türkive Cumhunyeti vatandaşlan olmala- n dunımunda ne yapılacağının so- rulması üzenne "Açıklamada suç unsuru olursa gözaltına alınırtar" yanıtmı verdi. Daha sonra Banş Heyeti Koordınasyon Kuru- lu'ndan Münir Ceylan ve Kemal ParlakPera Palas Öteli'ne gelerek emniyet yetkililenvle bır süre gö- rüştü. Kemal Parlak görüşme son- rasında "Bugün yapacağımız ba- sın toplantısı iptal cdilmişrir" şek- linde kısa bir açıklama yap- tı. Parlak, basın toplantısını koordinasyonun düzenledi- ğıni, yabancılann sadece iz- leyici olarak katılacağını be- lirtti. Parlak'ın gazetecilerin sorulannı yanıtlaması polis tarafindan engellenirken Pe- ra Palas Oteli'ne girişlere de izin verilmedi. Banş Heye- ti'ne destek vermek üzere o- lay yerine gelen Şanar Yur- datapan da yasaklamanın ta- mamen demokrasi dışı oldu- ğunu söyledi. Banş Heyeti Koordinas- yon Kurulu'ndan yapılan açıklamada, Diyarbakır'agi- derken Siverek'ten geri çev- nlen ve önceki gün İstanbul girişinde gözaltına alınan 13 kışı serbest bırakılırken 2 Is- viçre vatandaşı sınırdışı edil- mek üzere emniyete götürül- dü. Ahmet Cihan. HADEP Bodrum llçe Başkanı ve Mu- sa Anter'ın oğlu Dicle Anter, Demokrasi ve Banş Partisi İstanbul tl Başkanı Kemal YükseL HADEP İstanbul ll Başkanı Hikmet Fi- dan,EMEP tstanbul 11 Başkanı- Mehmet Kıbçarslan, StP MYK üyesi Önder ErgönüL Alkran Ün- lü, Aydın Çiçek. Yasemin Turhal- 1L İbrahim Ozdemir, Tomris Öz- den ve Suna Aras, Isvıçre uyruk- lu Peter Leo Frei veAlbertGub- ler Fatih Sultan Mehmet Köprüsü girişinde "poüse mukavemefgös- terdıklen gerekçesiyle çıkanldık- lan Karta! Nöbetçi Savcılığı'nda ıfade verdikten sonra serbest bıra- kıldılar. KESK Genel Sekreteri Faysal Özçift'in hakkında başka bır suçtan gıyabı tutuklama karan bulunması nedenıyle salınmadığı öğrenildı. Isvıçre uyrukluPeter Leo Frei ve AlbetGubter ıse sınır- dışı edilmek üzere İstanbul Em- niyet Müdürlüğü Yabancı lar Şube- sı'ne gönderildi. vakıfbank'tan TBMM'ye 2 trilyon Eıı yüksek kredi kullanan miIletvekiK Cavit Çagjar ANKARA(CumhuriyetBürosu)-Vakııbank'm bugüne kadar 28 milletvekiline 2 trilyon 184 milyar 142 milyon liralık kredi verdiği açıklandı. DTP Bursa Milletvekili Cavit Çağlar'ın 11 milyon 181 bin dolarla Vakıfbank'tan en yüksek kredi kullanan milletvekili olduğu ortaya çıktı. Milletvekillerinin şirketleri için kullandıklan kredinin 31 Temmuz 1997 tarihindeki tutan şöyle: İbrahim Vazıcı. (Yazıcı Turizm) 592 bin 900 mark (yaklaşık 55 milyar 139 milyon li- ra), Ali Osman Sönmez. (Sönmez Flament) 23 milyar 809 mi- lyon lira, Cavit Çağlar, (Nergis Holding) 11 milyon 181 bin dolar (yaklaşık 1 trilyon 896milyar297 milyon lira), EnisSülün 1 milyar lira, Halit Dumankaya (Milsan-Ege tnşaat) 4 milyar lira, Mehmet Emin Aydın (AY-ME) 1 milyar 87 milyon lira, Mustafa Dedeoğlu (Dedeoğlu Turizm) 420 milyon lira, Bfilent Atasayan (Botaş Gebze Oto) 2 milyar 735 milyon lira, Osman Pepe (Ikra Inşaat) 3 milyar 320 milyon lira. Hasan Peker 1 mi- lyon 219 bin dolar {yaklaşık 206 milyar 742 milyon lira). RTÜK'le görüs birliğine varıldı 'Televizyonlara kademeli olarak ceza verilecek 9 ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Başbakan Mesut Yıhnaz, televizyon yayınlan konusunda yakınmalan gidennek için ya- pılan yasa çalışması çerçevesinde televizyonlara verilen ceza- lann kademeli olarak uygulanması konusunda RTÜK görüş birliğine vardıklannı açıîdadı. RTÜK Başkanı Orhan Oğuz da, frekans tahsisinde lisans verme aşamasma geldiklerini, ihale usul ve koşullannı 9 eylülde açıklayacaklannı bildirdi. Başbakan Yılmaz, dün RTÜK Başkanı Oğuz'u kabulünde, televizyon yaymlanyla ilgili yasa değişikliği konusunda hükü- metin ve kurumun bir çalışma yürüttügünü kaydetti. Yılmaz, RTÜK'ün bu ay içinde konuyla ilgili kişileri davet ederek bir toplantı yapacağını belirtirken, Meclis açıldıktan sonra bu ko- nudaki hükümet tasansınm gündeme getirileceğini bildirdi. Yılmaz. en çok ekran karartma cezasından yakınıldığına dik- kat çekerek "Bu aslında bütün düm ı ada uygulanan bir müey- yidedir. Türkive"dc bunun aşamalı olarak uvgulanmasının da- ha doğru olduğu düşüncesinde>iz" dedı. Hasan Yalçın • DGM Savcıhğı Çil- ler" ın ajanlık dosyasını bir- kaç saatte nasıl takipsizlik karannabağladı? Savcı Nuh MeteYüksel'in, yeni bilgiler geldiğinde dosyanın yeni- den açılacağını söylemesi- nin anlamı nedir? • Azerbaycan'da petrol şirketi görüntüsü altında üs- lenerek uluslararası silah tı- careti yapan v e mücahit eğı- ten CIA'cı generallerin Çıl- ler'in silah ticaretiyle bag- lantılan nedir? • Kazaya değil suikasta gittiği artık kesinlik kazanan Jandarma Genel Komutanı Orgeneral EşrefBiÜis'ın ka- tilleri kimlerdir? Çiller'ın şefi ve eski ABD Başkon- solosu Shelton'un da içinde yer aldığı CIA'cı ekibin planladığı suikastta Çiller'in rolü nedir? • Bob Squire ve Jay Kri- egel gıbi C1A görevlilerıni Tansu Çıller kimin talima- tıyla Başbakanlık Danışma- nı olarak görevlendirdi? • BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıaoğlu ve Özer Çiller'in Topal cınayetınde- ki rolleri nedir? Cem Alptekin • Adalet Bakanı Oltan Sunguriu Cumhunyet gaze- tesine 26 ağustosta verdiği demecinde "Faiü meçkulci- nayetterin adresi maAra çe- telertdir" demişti. Adalet Bakanı'nın istif|'Çtmesıni dahi gerektirecek bu talihsız açıklama bılgisizlikten mi yapılmıştır, yoksa Susur- luk'un mafyayla sınırlı tutu- lacağının bir ışareti mıdir? • Eski MtT'çi Korkut Eken'in TBMM Susurluk Araştırma Komisyonu'na verdiği ifadesmde kullandı- ğı "GajTİ nizami harp" kav - ramı nedir? Kontrgerilla'nın önemli bir terimi olan gayn nizami harbe uygun icraat- lannı hangi operasvonlarda. hangi resmı makamlann bıl- gısı dahilinde yerine getır- miştir? • Türkıye'yi 12 Eylül'e getırdığı bilinen katlıamlar, sol muhalefete yönelik "fa- ili meçhul" cınayetler ve "kayıplar"la ilgili olarak bugüne dek başta MİT ol- mak üzere devletin istihba- rat örgütlerinde "asli göre\- leri" olduğu halde neden is- tihbarat bılgilen vok? • ClA'nın Türkiye faalı- yetlen ilgili olarak MİT'ın bir istihbarat çalışması var mı? Eğer böyle bır rapor ha- zırlanmadıysa bu MİT'ın CIA'vla ıç içe girdığinin bır kanıtı mıdır? • Ülkücü Ali Yurtaslan'ın 1980'li yıllarda kitaplaştın- lan ve pek çoğu doğrulanan itirafları bugüne dek TC savcılıklannm ilgisıni ne ka- dar çekmıştir? • ŞIFIRNOKTASII ORAL ÇALIŞLAR Tahsin Bozoğlu, Susurluk'un ta- nınmış ailelerinden birinin oğlu. Bir ön- ceki dönem Susurluk'un belediye başkanıydı. Atak, esprili, iki dönem başkanlığını yaptığı Susurluk'a çok şeyler kazandırmıştı. En ilgimi çeken uygulamalanndan birisi, belediyenin bütün kapılannı söktürmesiydi. Ken- di odası dahil hiçbir odanın kapısı yok- tu. Yurttaşlar, kapılarda beklemeden istediği gibi işini takip edebiliyordu. Tahsin'le iki ay önce bir açılışta kar- şılaştığımızda kulağıma eğilip şöyle söylemişti: "Susurluk'taki kaza iyi ki, on dakika sonra olmadı, çetenin oto- mobili o zaman Mustafakemalpaşa il- çesi sınırian içine girecekti. Ne yapa- caktık bu durumda? Mustafakemal- paşa kazası mı diyecektik." Tahsin Bozoğlu, dün telefon etti, Susurluk'la ilgili bir yazı göndendiğini söyledi. "Yeter, yettigari" başlıkh bö- lümde şunları yazmıştı: "Susurluk üzerine sekiz sütuna manşet atanlar. Aylardır Susurluk diye memleketi bir- Başka Bir Susurluk... birine katanlar. Çalıp çırpanlar. Maf- yalar, eli kanlı katiller. Onların ortakla- rı, patronlan, sahıpleri uşaklan. Ku- marhaneciler, çeteler! Her kimseniz şunu iyi bilin: Bizim Susurluk 'umuzun sizin anlattıklannızla hiçbir ilgisi yok- tur." Susurluk'un çetelerie anılır ve tanı- nır hale gelmesi, bu kentin sevimli in- sanlannın canınatak etmiş. "Yettiga- ri!" diye feryat ediyorlar. Çok haklılar, gün geçmiyor ki, gazetelerde TV ek- ranlannda Susurluk'un adı geçmesin. Kendi iradeleri dışında kentlerinin adı kötüye çıktı. Susurluk'un ve Susur- luklulann olaylarla hiçbir ilgisi yok. On- lann bir günahı da yok. Hatta, bir yö- nüyle Susurluk, kötü giden talihimizin bir dönüm noktası olarak da anılabi- lir. Tahsin Bozoğlu'nun feryadı bana yeniden Susurluk çetesini anımsattı. Susurluklular kızmasın, bu pislik orta- lığadökülene kadar birileri üzerini ört- meye çalışsa da bizlertakibi sürdüre- ceğiz. Örneğin Tuğgeneral Veli Kü- çük hakkında hâlâ neden dava açıl- madığını soracağız. Abdullah Çat- lı'yla son güne kadar defalarca cep telefonundan konuşan bir askenn hâ- lâ önemli görevlerde neden bulundu- ğunun gerekçelerini yetkililerin açıkla- malarını isteyeceğiz. Devlet Güvenlik Mahkemesi Savcı- lığı'nın başvurusuna rağmen Genel- kurmay'ın adli soruşturmaya izin ver- memesinin arkasında yatan soru işa- retlerini bulup çıkarmaya çalışacağız. Susurtuk kazasının ardından bir süre sonra bu defterin kapatılacağı çok söylendi. Iddiaları doğrulayan geliş- meler de oldu. Susurluk'un baş aktör- leri Bucak ve Ağar'ın dokunulmazlık- lan kaldınlmadı. ANASOL-D hüküme- tini oluşturan partiler muhalefette iken mangalda kül bırakmıyorlardı. Şu ana kadar umut verici hiçbir adım atma- dılar. DSP'li ve ANAP'lıyedi komisyon üyesi toplantıya katılmadıklan için do- kunulmazlık dosyalan TBMM Genel Kurulu'na indirilemedi. Milli Güvenlik Kurulu, bu konuyu bir kez bile gündemine almadı. ANASOL- D hükümeti de bu konunun MGK'nin gündemine alınması konusunda bir girişimde bulunmadı. Yönetici züm- relerin Susurluk konusunda kendi is- tekleriyle pek bir şey yapmayacakla- rı iyice anlaşıldı. Sonunda tetikçi bir- kaç özel tim mensubuyla sınırlı adım- !a. at''dı. Sonra ne olacak? Ben bu konuda iyimserdüşünenlerdenim. Devleti sa- ran pislik temizlenmedikçe, bir yer- den yeniden ortalığa saçılacak. Gü- venlik güçlerindeki ırkçı-şoven yöne- lim hâlâ egemenliğini sürdürüyor. Bu ülkede devlet görevlilerinın kanştığı faili meçhul cinayetler ve yargısız in- fazlaraydınlatılamadı. Ama katilleri is- tese devletin ortaya çıkarabileceğini de biliyoruz. Bu konudaki en çarpıcı örnek Metin Göktepe cinayeti dava- sı. Basının olağanüstü çabasıyla, po- lis örgütü kendi içindeki zanlılan ifade- lerini alarak yakalayıp adalete teslim etti. Ümraniye'de 7 kişiyi öldüren silah- lan polis bulamaz mı? "Bulamadık" diyor. Sorun siyasi iradeyle ilgili. Siya- si irade Susurluk'un üzerine karariı- lıkla grtmeye karar verse her şey kısa sürede aydınlanır? Neden yapmıyor? Bu soruyu sü- rekli soracağız. Susurluklular da "Yet- tigari" diye feryat etmek zorunda ka- lacaklar. Ne yapalım, başka çaremiz yok. PERŞEMBE ORHAN BURSALI Yarım Bilim Yarım İnsan Bilim Merkezi Vakfı'nın geçen mart ayında dü- zenledıği 1.Bilim Şenliği nın anı defterlerıni ka- rıştırıyorum. Şenliği 16 gün boyunca ziyaret eden 70 bin gibi rekor sayıdaki ziyaretçi arasın- da, başörtülü guruplar da vardı, imam-hatip li- seliler de. Anı defterlerine bu kesimden yazılan- lar farklıydı. Örneğin bır imam-hatip öğrencisi şöyle yaz- mıştı: "Düzenlemekte olduğunuz sergi gerçekten gezilmeye, görûlmeye değer. Fakat sergide, yıl- larca önce çürütülmüş olan Darwin Teorisi'ni an- latmanız veya yansıtmanız biraz doğru değil". Bir başka imam-hatipli de benzer şeyler yaz- mış: "Serginiz gerçekten gezilmeye, görûlmeye değer. Fakat Zaman Tüneli bölümünde yıllar ön- ce çürütülmüş olan Darwin Teorisi'ne yer verme- nizin anlamını çıkartamadım. Benim atalanm in- san, ama sizinkileri bilmiyorum". Başkaları: "Çok güzel zaman geçirdik. Lakin yıllar önce çürütülmüş Darwin Teorisi'ne sergide yer vermeniz hiç de hoş değil"... "Evrim masalı- nın gerçekmiş gibi anlatılmaması gerekirdi"... "Evrim gibi bir dogmayı gerçekmiş gibi göster- meyi size yakıştıramadım." Binlerce ziyaretçinin övgü dolu sözlerinin yanı sıra. bu kesimden Zaman Tüneli'ne gelen tepki- ler anlamlıydı ve imam-hatip öğrencilerinin nasıl yetiştırildikleri, eğitildikleri konusunda somut ipuçları verıyordu. Şunu da belirtelim: Zaman Tüneli'ne tepkı vermeyen ımam-hatipliler de vardı anı defterinde. Işin acı yönü. "evrim"in bir dogma olarak öğ- retilmış olmasıydı. Daha da acısı, evrim teorisının imam-hatip okullarında, basmakalıp olarak "çürütülmüş te- ori" bıçiminde öğretilmesiydi. llginçtir ki, Zaman Tüneli'nde Darwin Teorisi anlatılmıyordu. Hatta Darwin'ın adı bile geçmi- yordu orada. Bugüne kadarki bilimsel bulgular ışığında dünyanın jeolojik ve biyolojik gelişmesi, ana özellikleriyle ve kronolojik olarak, eski can- lıların fosillerı eşliğınde 40 metrelık resimli bir perdede anlatılmıştı. Bırakın "Darwin" adını ve "Evrim Teorisi" de- yişini. sadece "gelişme" sözcüğü bile genç be- yinlere kötü olarak belletilmişti. Bu bakışa göre, "Ne demek gelişme? Her şey nasıl yaratıldıysa öyledir!". "Tanrı her şeyi birden ve bugün olduk- ları gibi yaratmıştır!" Hiçbir şeyın ılk "yaratıldığı" gibi kalmadığı, her şeyin bir gelişme/ dönüşme çizgısi izlediği gibi, evrenin, dünyanın ve hayatın, herkes tarafindan gözlemlenebilecek çok basit bir gerçeğinin bile yasaklandığı bır öğretım olur mu? Biyoloji gıbi hayatın. toplumsal yaşamın, bili- min hatta ekonomının çok temel bir alanını, o alanda temel araştırmaları ve düşünce üretimini birtakım yasaklar çemberıne almakla, eğitim olur mu? \ Böyle,bir eğîtim/öğretimin sıradan ürünleri, iş- te cami önü gösteri kültürü insanları olur. Böyle bir eğitım/öğretimin eğitilmış ürünleri de, bilimin sadece "tehlikesiz", yüzeysel bölüm- lerine ılgı duyan, ama bilimin derinliklerine nüfuz edebilecek. mantığını ve yöntemini ise bütünüy- le aslaJ<avrayamayacak ve bilimi yeniden ürete- meyecek insanlar olur. • • • Zaman Tüneli'nı başka türlü gören saygın din- dar bakışlar da vardı. Işte bunlardan biri: "Insanlığın ve bilimin her geçen gün ilerieme- siyle Allah-u Teala 'nın yüzyıllar önce bildirdiği gerçekler gün geçtikçe daha da ortaya çıkıyor. Biz ise hâlâ bunlan reddetmekte direniyoruz. Bu tip çalışmalannızın devamını dilıyorum. Dinin ge- rıcilik olduğunu savunan bazı geri kafalılar da umarım bu düzenlediğiniz şenliklerden birinde gerçeği kabul ederier". • • • 8 yıllık ilköğretim sadece bir yasal ilk adımdır. Asıl mücadele bundan sonra başlıyor. email: obursati'« prizma.net.tr Türkiye Montrö Anlaşması'nı sorguluyor ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - Günev Kıb- ns'a S-300 füzelerınin gönderilmesini engelle- meye çalışan Türkiye. Bo- ğazlar'ı 'uluslararası su yolu' olarak tanımlav an v e her türlü gemiye serbest geçış hakkı tanıyan Mont- rö Antlaşmasf nı sorgulu- yor. Dışişlerı Bakanlığı "Hiçbir uluslararası söz- leşme, Türkiye'nin çevre ve ulusal güvenliğini tehli- keye atacak değildir 1 " gö- rüşünü ileterek. Boğaz- lar"dan gemi geçışınin en- gellenebıleceğıni bildirdi. Başbakan Yardımcısı Bü- lent Ece>it. sözleşmenin değiştırilmesinın çok zor olduğunu. ancak silah. mühimmat ve kimyasal madde vüklü gemilerin geçiş yaparken gerekli makamlara haber v erme- lerı ve kılavuz istemeleri gerektiğini söyledi. Ece- vıt. S-300 füzelennm Bo- ğazlar'dan geçışı ıle ilgili bır soru üzerine. gerek İs- tanbul gerekse Çanakkale boğazlannda "uçan kuş- tan" bile haberdar olundu- ğunuvurguladı. Başbakan Yardımcısı, "Yasal açıdan olanaklanmız sınırlı. Bo- ğazlardan geçişler. devle- tin çıkardığı tüzukleıie de- netim alüna alınabili>or" dedı. Dışişleri Bakanlığı Söz- cü Yardımcısı Sermet Ata- canh. dün düzenlediği ba- sın toplantısında, Türki- ve'nin kendi ulusal güven- liği kapsamında gerekli önlemleri almasının doğal olduğunu belirterek, bu denetimlerin sürdürülece- ğini kaydetti. GKRY'nin, S-300'len Türkiye üzerinden taşıma şansının azalması üzerine S-300'leri karayoluyla Atina'ya, oradan da gemi- lerle Güney Kıbns'a taşı- ma olasılığına ağırlık ver- diği öğrenildi. Rusya-Yu- nanistan arasmdaki Uk- rayna. Romanya ve Bul- garistan'ın, füze sistemle- rinin geçırilmesine izin verip vermeyeceği konusu açıklığa kavuşmadı. Tür- kiye'nin söz konusu ülke- ler nezdinde girişimlerde bulunması bekleniyor. Paris'te temaslannı sür- düren Dışişlen Bakanı Is- mail Cem, Türkiye'nin, boğazlardaki her türlü ge- lişme) i ilgili devlet kuru- luşlan ile yakından izledi- ğini belirterek, güvenliği- ni tehdit eden her türlü fa- alıyete karşı gereğini ya- pacağını kaydetti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle