23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
• EYLÜL 1997 PERŞEMBE CUMHURfYET SAYFA KULTUR 13 UYCARLIKLARIN İZİNDE OKTAY EKİNCİ Esparta Grubu Akseki'de, ODTÜ'lüler Cumalıkızık'ta, Galata Grubu Milas'taydılar... Minıar adayları AnadoluMa yetişiyorCUMALIKIZIK/AKSEKİ/MİLAS - Vtimarlar Odası'nın son yıllarda yaygın- laştırdığı *yazokulu"çalışmalan. geride bıraktığımız terrunuz ve ağustos ayla- nnda da yine yoğun katılımlarla değişik yörelerde devam etti. 1992 yazında "ülkemiz üniversitemiz- dir" sloganıyla başlatılan ve geleceğin mimarlanna Türkiye'nin zengin "mi- mariık kültûrü birikimini" tanıtmayı amaçlayan bu çalışmalar, denebilir ki ar- nk ülkemizin dört bir köşesıni kucaklı- yor. 1992-1996 döneminde Muğla'da Kayaköyü'nde (Fethiye), Izmh'te. tstan- bul'da. Fatih ve Galata'da, Edirne'de. Çanakkak'de. Amasya'da. Kayseri'de \e Bartm'da gerçekleştirilen beİgeleme ve koruma amaçlı çalışmalara bu yaz da Cumahkızık (Bursa), Akseki (Antalya) ve Milas eklendL. Cumalıkızık atölyesi Bursa'nın Uludağyamaçlanndaki ün- Hi "kmk" köylerinden Cumahkızık,bu- gûne dek birçok kez değişik kurumlann kültür ve koruma etkınliklerine sahne oldu. Ama bunlardan hiçbirisi, 1983 yı- lındaki Ağa Han Mimarlık ÖdfiBeri kap- samında Ağa Han Vakfi ve Mimarlar Odası tarafından ortaklaşa düzenlenen "öğrenci proje yanşmasT kadar etkile- yıci ve duygu yiiklü olmamıştı. Daha 1979 yıhnda mimar Recai Coşkun'un yiiksek lisans teziyle Türkiye'nin koru- ma gündemine giren Cumahkızık köyü için yine 1983 yüındaki yanşmanın ar- dından Bursa Yıldınm Belediyesi özel bir "koruma konnsyonu" bile kurmuş- tu. Köyün Anitlar Kurulu karanyla ko- ruma altına alınması da yine aynı dö- nernlerde gerçekleşmişti... Mimarlar Odası, işte bu başlangıç et- kinliklerinin üzerinden yaklaşık 13 yıl geçtikten sonra geçen yıl "Cumahkızık 2007" çahşmasını yeniden başlattı. Bu yıl da "25 ay" süren geniş katıhmlı bir • Istanbul, Ankara ve Isparta'daki üniversitelerden Mimarlar Odası'nın "yaz okulu" çalışmalan kapsamında bir araya gelen mimarlık ve şehircilik öğrencileri, Muğla'nın Milas ilçesinde, Bursa'nın Cumahkızık köyünde ve Antalya'mn Akseki ilçesindeki kültür mirasımızın belgelenmesi ve korunması için eski evlerin ve eski sokaklann izinisürdüler... Cumahkızık'takiBeledryeKonukevi(soldakibeyazbina),yaz okulunundaeğitimmerkezi. (OKTAY EKtNCl) yaz okulu programıyla çok sayıda mi- marlık ve şehircilik öğrencisi yaz ayla- nnı Cumalıkızık'ta hem inceleyerek hem de "öğrenerek ve önererek" geçir- diler. O gün Mimarlar Odası Bursa Şubesi Yönetim Kurulu Sekreteri ŞükriiOzkan ve Büyükşehir Belediyesi'nden mimar Zübeyde Korabay'la birlikte Cumahkı- zık 2007 Atölyesi'ni ziyaret ettiğimizde, yaz okulunun sorumlusu mimar Meh- met Adam öğrencilere "konutun evri- mi"ni anlatıyordu. Yüzlerce yıllık tarih- sel bir yerleşme dokusunun ortasmda, eski evler ve eski sokaklarla iç içe yaşa- nılan bir eğitim ortamında Anadolu'nım konut kültürünü tartışmak, "ûlkemiz ünhersitemizdir" 1 sözünün ne anlama geldiğıni de anlatan ömek bir olaydı. Mimarlar Odası Genel Merkezi ile Bursa şubesinin işbirligi içinde düzen- lenen Cumahkızık çalışmasında beledi- yenin "kooukevi" olarak restore ettiği eski "Çoban Evf atölye merkezi olarak kullanılıyor. Yatma ve çalışma mekârıı olarak ise köyün ilkokulundakı ranzalar ve çizim masalan kurulan sıruflar de- ğerlendiriliyor. Çoğunluğunu ODTU'lü öğrencilerin oluşturduğu yaz okulu katılımcılannın bu dönem üzerinde yoğunlaştıklan en önemli proje ise yaklaşık 150 yıllık met- ruk bir evin röleve ve restorasyon çalış- ması. Bursa Mimarlar Odası'nca onanlma- sı karşılığında sahibinden 5 yıllığına ki- ralanan bu büyük ve özgün ev eğer çök- mekten kurtanlır ve planlandığı gibi ye- niden yaşama kavuşturulabilirse, önü- müzdeki yıllarda sürmesi tasarlanan öğ- rencı buluşmasının yeni egitim merkezi olarak kullanılacak. Tanhi e\in röleve- leri tamamlanarak Bursa Koruma Kuru- lu'nca da onaylanmış durumda. Şımdı sıra "restitüsyon'* (özgün şeklinı araş- tırma) \e restorasyon projelerinin kota- nlmasında... Cumahkızık'tan aynhrken, aynı za- manda "Bursa YereJGündem-21"çalış- malannm da eşgüdüm görevlisi olan mi- mar Zübeyde Korabay diyor ki: "Bur- sa'yı yine otomotrv fabrikalan> la öne çt- kanyorlar. Oysa kentin tarihsel kimli- ğindeki kültürzenginiiği asıl evrensel de- ğerieri oIuşruruyorTZübeyde Hanım'a hak veriyoruz ve Bursa'daki rüm kamu ve özel sektör temsilcilerine şu çağnyı yapıyoruz: "Cumalıkızık'taki öğrenci buhışmalanna sizler de katılın ve destek ohın. Otomobil. dünyanın her \erinde üretilebilir. Ama tarihsel miras ve doğal çevrenin böylesi bir mükemmellik için- de kucaklaşması sadece sizin kentinizde var._" Akseki hem ağırladiy hem öğretti Isparta'daki Süleyman Demi- rel Universitesi'nin mühendislik fakültesinden mimarlık bölümü öğrencileriyle Akseki'deyiz. Mimar Mine Kaya'nın sorumlu- luğu altında 25 öğrencinin katı- iımıyla gerçekJeşen 15 günlük çahşmayı Mimarlar Odası An- talya Şubesi düzenliyor. Şube Başkanı Osman Aydın, geçen yıl yine Akseki'de başlatılan ilk çalışmanın ürünü olarak Zilake Evi'ne ait röleveler ve diğer bel- geleme sonuçlannın da bu dö- nemin projeleriyle birlikte eylül ayında sergileneceğini söylü- yor. Akdeniz'le Iç Anadolu ara- sında, Toros Dağlan'nın serin ve ormanlık yaylalanna yasla- nan Akseki, ünlü 'kazıkh duvar- h' geleneksel evlerini yaşatmak için destek bekliyor. Çünkü bu dayanıklı ve 'kibir- K' evler, nice depremler karşı- sında inatla ayakta durmalanna rağmen 'betonarme kültürüne' karşı aynı tarihsel direnişi gös- teremiyorlar. Akseki Belediye Başkanı Osman S. ÇeBkeL aslın- da bir orman içi yerleşme olma- lanna rağmen devletin ucuz ke- reste tahsisinden yararlanama- dıklanru, bu nedenle de ahşap ağırhklı geleneksel mimarlık kültürlerini sür- düremediklerini anlatıyor Mimarlık öğrencileri. Akseki'de öncelikle Akev'in ve Boyalıko- nak'ın rölevelerini çıkar- mayakararveriyorlar. Bu iki görkemli ev, geçen yıl rölevesi yapılan Zilalce Evi 'yle biriikte kasabanın mimarlık abideleri. Öğrencile- rin bir şansı da aynı tür e\ leri yıllar önce inşa eden ve onaran Aksekili AB Köseustanm da bu çalışmaya 'bUgeüğiyle' katılmış olması. Ali Usta, kazıkh duvar- lı bir evin temelden çatıya nasıl yapıldığını. 'hatıllamalann'na- sıl atıldığını, nerelerde hangi cins ahşabm kullanıldığını, doğ- rudan bu evlerin başında dura- rak ve öğrencilere 'göstererek' öğretmeye söz veriyor. Akseki calışmasının diğer bir konusu ise 'meydan düzenleme- sL' Bu projeyi belediye ıstiyor ve kentin geleneksel dokusuyla uyumlu bir 'kentseltasarun pro- jesi' için öğrencilerin geliştire- ceği fikirleri bekliyor. Bu çalış- maya da Mimarlar Odası tstan- Akseki'deki tarihi 'Akev' geleceğin mimarlanna 'estetik' dersi verivor. bul Büyükkent Şubesi Başkanı ve MSÜ Mimarlık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Cengiz Eru- zun yardımcı oluyor. Öğrencilerin üçüncü proje konulan da yine bir geleneksel evin çağdaş işlevle yaşatılması. Akseki yakinlanndaki Aşağıbu- cak köyünde bulunan Ömer Duruk Evi,aynı köyün önünde- ki karayolu kenannda dinlenme tesisleri de bulunan sahibinın is- teğiyle bir 'köy lokantası'na dö- nüştürülecek. Ispartalı öğrenci- ler de bu proje için röleve yapıp tasanmlar üreterek hem mimar- lık eğitimlerini kültür mirası- mızla buluşturacaklar hem de Aşağıbucak köyüne unutulmaz bir hizmet yapacaklar... Milaslı 'tüccarlann' mimarlığa katkısı tstanbul'dakı Galata bölgesin- de 1992'de başladıklan ilk"çalış- maiann anısına kendılenni 'Ga- lata Grubu' olarak tanımlayan öğrenciler, 5 yıldırçeşıtlı kentler- de sürdürdüİcleri 'uygarlıklann izmdekf koşutanna bu yaz da Milas'ta devam ettiler. tfü, M- SÜ ve YTU'den 15 kadar mimar- lık ve şehircilik öğrencisinın ka- hldığı 22 günlük çalışmanın so- nunda da yine Milas'ta bir sergi açarak 'kültür mirasınm zengin- liğini kent halkının dikkatlcrinc" sundular... Mimarlar Odası Istanbul Şu- besi "nce organize edilen Milas yaz okulunun hiç kuşkusuz en önemli yönlerinden biri, k ilkkez' yerel bir sıvil toplum kuruluşu- nun hemen 'tüm gideıieri' karşı- layarak bu çalışmayı tam anla- mıyla sahiplenmesiydi. Kuruluş tarihi 1923 olan, yani 'Cumhuriyet'k yaşrt' bir geçmi- şi bulunan Milas Ticaret Oda- sı'nın bu anlamlı hizmeti. aslın- da sadece 'kente. kent kültürüne ve mimarlık eğitimine bir katkı- da bulunmakla' da sınırlı bir ça- ba değıl. Oda Başkanı Enver Tu- na, öğrencilerin sergisini gezer- ken diyor ki: "Bizde ticaret kül- tfirû, sadece rant peşindt koşmak şekünde anlaşıhyor. O>sa anrik- çağlardan bu yana ticaret ve uy- gaıiık birlikte gelişmiş. Milas Ti- caret Odası olarak binlerce vilhk geçmişi bulunan bu kentin kül- tür değerlerini belgeleınevi mi- marlık eğitimleriyle de hütünleş- üren bu gençlere kucak açarak. aynızamanda ticaret odalannda- ki tutucu tüccar anlayışına karşı da çağdaş \etarihsel sorumluluk- lannı >erine getiren bir meslek kuruluşu olma ömeğini göster- mek isti>oruz._" Galata Grubu, Milas'taki ça- lışmalannda Ticaret Odasfnın bu ısteğıyle bütünleşen 'koruma projelerini" de yaz okulunun 'ders konusu' olarak kabul etti. Örneğın. Oda"nın satın alma yoluyla 'kurtarmaji' ve sosyal bir işlevle de 'yaşatmayT planla- dığı. merruk ve yıkılmak üzere olan tarihi Şakir Ağa Evi'nin ilk kez rölöveleri çıkartıldı. Çalışmanın diger konulannı ise tanhi Hacı lrvas Me>danı ve çe\Tesındekı eski sokaklarda 'kentsel koruma ve yenileme' ta- sanmlan; Zahire Pazan Soka- ğı'ndakı 17 No'lu parselde yer alan ve muhteşem bir 'cumbası' bulunan eski ev cephesinın kur- tanlmasi; antık ZeusTapmağı'na komşu konumdaki Rrfat Ağa E- vi'nin çe%Tesiyle birlikte rölöve- lerinin yapılarak bir 'sanat mer- kezi' ışleviyle yeniden Milas'a kazandırılması.. gibi çabalar öluşturdu. Bütün bu çahşmalar- da öğrencilerin en büyük yardım- cılan ise yıllardır Milas'ın tarih- sel ve doğal dokusunu korumak \ e tamtmak için öz\ enyle koştu- ran Cumhurhet muhabıri ve fo- toğraf sanatçısı Olcay Akde- niz'dı. İstanbullu öğrencıler. Milas projelerini, kentin özgün yapıla- rından olan ve belediyenin kız öğrenci yurdu olarak restore edip yaşattığı eski bir 'Macar Evi'nin bahçesınde sergiledıler. Şimdi Milas halkı. bu çalışmayla birlik- te 'kentterinin kültür zenginliği- ni' daha bir coşkuyla tartışıyor. Milas Ticaret Odası nca bir kültür evi olarak restore edilmesi planlanan Şakir Ağa E\i mimarhk öğrencilerryle buhışunca ilk kez rötöve çizimlerine de kavuştu... (Çizim: Galata Grubu) American Wind Senfoni Orkestrası'nda bir Türk FECtRALPTEKİN Fatma Dağlar. 25 yaşında genç bir müzisyen. Obua çalıyor ve bu yıl 4O.'sı düzenlenen American Wind Senfoni Orkestrası turnesinin kadrosuna seçile- rek hem kendisi hem de Türkiye adına bir ilke imza attı. Dağlar, 40 yıllık geç- mişinde orkestraya kahlmaya hak kaza- nan ilk Türk müzisyeni. Robert Kolej'de okuduğu yıllarda başlamış müziğe olan ilgisi. Dağlar'ın müzikal bir enstrüman olarak obuayı seçmesinde ise teyzesi Nükhet Ruacan, dayısı Neşet Ruacan ve yine bir obua sanatçısı olan babası Sabri Dağlar'ın büyük katkılan olmuş. Liseyi bitirdik- ten sonra Istanbul Oniversitesi Devlet Konservatuvan'nda eğitim gören Dağ- lar, buradan mezun olunca da kendisine Türk Eğitim Vakfı tarafından verilen bursla Amerika'daki Johns Hopkins Oniversitesi Peabody Konservatuva- n'nda master yapmış. Dağlar, master programının sonunda yine aynı üniver- siteden tam burs kazanarak iki yıllık Graduate Performance eğitimine başla- mış ve akademik çalışmalara değil de, orkestra yüksek solistliğine hazırlık ni- teliğinde olan bu programı ilkbaharda tamamlamış. Dağlar ve yine Peabody konser- vatuvanndan me- zun olan dört arka- daşı geçen yıl bir araya gelerek bir müzik grubu kur- muşlar. Eastvvinds Quintet adını ver- dikleri grup. Dağ- lar'mçaldığı obua ile birlikte bir klar- net, bir fagot, bir korna ve bir flütten oluşuyor. East- vvinds Quintet, şimdiden birçok başanya imzasını atmış bile. Çeşitli konser organizasyonlan ve ba- zı sosyal kurumlann sanat etkinlikleri çerçevesinde sahne alan grup. geçen yıl New York'ta düzenlenen ve kazanan gençlere menajerlik, konser, CD yayım- lama gibi olanaklar sağlayan "Concert Artists" yanşmasında yan finale kadar yükselmış. Dağlar, Eastvvinds Quin- tet'in bugüne dek gerçekleştirdiği en önemli işin ise geçen yılki Japonya kon- • 25 yaşındaki obuacı Fatma Dağlar, bu yıl 40.'sı düzenlenen American Wind Senfoni Orkestrası'nın bir feribotla tüm ülkeyi dolaştığı turnesine katılmaya hak kazanan ilk Türk. serleri olduğunu söylüyor. Kendileri gi- bi John Hopkins Üniversitesi'ni bitiren ve Amerika'da yüksek öğrenim gören ilk Japon öğrenci unvanına sahip olan Nitobe'nin mezuniyetinin 100. yılı ne- deniyle düzenlenen etkinlıkler çerçeve- sinde Japonya'ya davet edilen grup, bu- rada üç ayn şehirde başanlı konserler vermiş. Fatma Dağlar. kendi bireysel müzik geçmışinın en önemli başansını ise bu yaz gerçekleştir- miş. Birleşik Dev- letler genelindeki konservatuvarlar- da yapılan seçme- lerde, American \Vind Senfoni Or- kestrası'nın 40. yıl kadrosuna katıl- maya hak kazan- mış Dağlar. American Wind, kurucusu da olan Robert Boudre- au'nun şefliğinde 40 yıldır her yaz bir feribotla Ame- rika'yıbaştanbaşa dolaşarak konser- ler veriyor. Oç ay boyunca kırk civann- da küçük şehir ve kasabanın sahil şent- lerinde demir atarak, fenbotun üzerine inşa edılmış olan platformda konserle- nni sergileyen orkestranın özelliklerin- den biri de turnesıni her yıl yeni birkad- roylagerçekleştirmesi. Dağlar, orkestra- nın kırk yıllık geçmişinde kadroya giren ilk Türk müzisyeni. American Wind Senfoni Orkestrası bu sene 4 flüt. 4 obua. 4 klarnet, 4 fa- got, 5 korna, 5 trompet, 4 trombon, 1 tu- ba, 5 perküsyon ve bir piyanodan olu- şan enstrümantasyonuyla çıkmış dinle- yicinin karşısına. Rodrigo. Penderecld, Villa-Lobos, Badings, Robert Russell Bennett gibi çağdaş müzisyenlerin ken- dileri için özel olarak besteledikleri eserlerin yanı sıra HummeL Mozart ve Handel'in de bazı aranjmanlannı ses- lendiren orkestranın konserler dışında farklı etkinlikleri de var. American Wind üyeleri, konuk ol- duklan şehir ve kasabalardaki bazı okul- larda enstrüman çalan küçük müzisyen adaylanna ücretsiz dersler \eriyorlar. Bulunduklan yerlerde sanat sohbetleri düzenliyor, halkla bir araya geliyor ve burada sanat adına neler yapılabileceği- ni, ne gibi sorunlann söz konusu oldu- ğunu. nasıl çözüm üretilebileceğini tar- tışıyorlar. Dağlar, American Wind Senfoni Or- kesrrası'nın amacını şöyle anlatıyor: "Yapıimak istenen şey, küçük yerlerin insanlarma klasik müziği görürmek, on- lara klasik müziği sc\ dirnıek. Bu >iizden de konserlerde ara ara bazı marş ve po- püler eserlere de yer vererek; klasik mü- ziği fazlaca agıriaştırmadan sunmaya ça- hştık." ODAK NOKTASI AHMET CEMAL Sahne Arkasmda Bir liyatro Adamı: Yılmaz Öğüt Insana insanı yine doğrudan, yani eti ve kemi- ğiyle insan aracılığıyla sergileyen tek sanat dalıdır tiyatro. Ve izleyicinin, tiyatroseverin çoğunlukla gördüğü, etkilendiği, hep sahnede olanlardır. Ya- ni oyuncular, yönetmen, bir de oyunun yazarı. Evet, oyuncular kadar olmasa bile, oyunun yaza- rı da sahnededir ve alkışlardan kendine rahatlıkla pay çıkarabılir. Çünkü sahnede sergilenen, sonuç- ta onun kurgusu olan bir sanatsal gerçekliktir. Bu nedenle, ilk gösterım gecelerinde o da resmen sahneye çağrılır ve izleyicinin alkışlarına doğru- dan muhatap olabilir. Gel gelelim kimi zaman tiyatro olayının bir de sahne arkası kahramanlan vardır. Onlar, tiyatronun sahnesine hiçbir zaman ayak basmazlar. Olsa ol- sa izleyiciler arasında yer alıp, onlarla birlikte sah- nedekileri alkışlarlar. Izleyici -eğer şahsen tanımı- yorsa- kendi saflarında, belki de hemen yanında- ki koltukta, izleyicı sıfatıyla orada bulunmakla bir- likte, aslında tiyatro sanatının sessiz kahramanla- rından bırinin oturduğunu. oturmuş olabileceğini aklının kenanndan bile geçirmez. Ama neyse ki vardır onlar. Ve onlar da bir ülke- de, hele bizimkisi gibi, daha onca yazılı kaynağı gereksindiğimiz bir ülkede, iyi ki de vardırlar! Bu yazımda tiyatromuzun sahne arkası kahra- manlannçfan birinden söz etmek istiyorum. Adı Yılmaz Öğüt. Işi yayıncılık. MitosBOYUT Yayın- /an'nın sahibi ve yönetmeni. Ve MitosBOYUT Ya- yınevi, yalnızca tiyatro kitapları yayımlıyor! Evet, bilmeyenler, bu yayınevini henüz tanımayanlar, yanlış okumadılar: Türkiye gibi. programında çe- şitli türlere yer veren bir yayıncılıgın bile başlıbaşı- na serüven olduğu, gözüpeklik ıstedığı bir ülkede, kuramsal incelemeleriyle ve oyun metinlerıyleya/- nızca tiyatro sanatına ait eserler yayımlayan bir yayınevi var! Yıllar önce bir yabancı kültür ataşesi, "Sizin ül- kenin kültür ve sanat yaşamı çoğunlukla idealist- lere dayantyor; bu alanda ne yapılıyorsa, genelde arkalannda hiçbir desteğin, güvencenin bulun- madığı idealistler tarafından, bir serûvene atılırca- sına yapılıyor" demişti. Yılmaz Öğüt'ü tanımla- mam istenseydi, onun yukardaki alıntıya en fazla uyan idealistlerden biri olduğunu belirtmeyi yeter- li bulurdum. MitosBOYUT, geçen günlerde yüzüncü tiyatro kitabını da yayımladı. Yerli ve yabancı yazartarın oyun çevirileriyle, yine yerli ve yabancı tiyatro uz- manlarının araştırmalarından oluşan bu yüz kitap, ülkemizde başlı başına bir tiyatro kitaplıgı anlamı- nı taşıyor. Birkaç yıl önce Londra'da kitapçıları do- laşırken, küçük bir sokaktaki sağlı sollu bütün dük- kânların müzik kitapları satan kitapçılarla dolu ol- duğunu gördüğümde, şaşkınlığımdan yanımdaki arkadaşıma, "Bunlar deli!" demıştim. Londra'da böyle bir şey, elbet delilik değil; o kıtapçılar ara- sında yalnızca opera üzerine kitaplar satanları da vardı. Ama Türkiye gibi, nüfus artışına oranla oku- ma oranının giderek düştüğü bir ülkede yalnızca tiyatro kitâplan basmak, rahatça bir tür delilik di- ye nitelendirilebilir - 'neyse ki var!' dedirten bir de- lilik... Yılmaz Öğüt, bu kadanyla da yetinmedi. Artık bi- lindiği gıbı, Almanya'daki Suhrkamp Yayıne- vi'nden. Bertolt Brecht'in bütün oyunlarının on üç ciltte toplanan Berlin-Frankfurt basımının yayın haklannı da satın aldı. Şimdi bu büyük külliyat, oyunlara ilişkin bütün açıklamalar ve belgelerle birlikte içinde Yücel Erten, Özdemir Nutku, Yıl- maz Onay, Filiz Ofluoğlu, Ayşe Selen ve benim yer aldığımız bir çevirmenler ekibınce dilimize çev- riliyor. Bu külliyatın 'Galilei'nin Yaşamı'na ait me- tinleri ve belgeleri içeren cildi geçen günlerde ya- yımlandı. Bu büyük çalışmada bütün yük, yalnız- ca çevirmenlerin sırtında değil. Parasal özverinın yanı sıra. gelen bütün çevirilerin redaksiyonunu yapıp ciltleri düzenlemek de Yılmaz Öğüt'ün gö- nüllü üstlendiği bir çaba; üstelik geceyi gündüze, işgünüyle tatil gününü birbirine karıştıran bir eme- ğin ürünü olan çalışma. 1998 yılı, Brecht'in 100. doğum yıldönümü ol- ması nedeniyle dünyada 'Brecht Yılı' olarak kut- lanacak. Bu nedenle, başta Almanya olmak üze- re. çeşitli ülkelerde Brecht'in eserlerinin yeni ba- sımları yapılıyor. Aynca Brecht'i ve sanatını konu alan yayınlarda da yoğun bir artış görülüyor. Tür- kiye. Brecht'in bütün oyunlarının toplu basımının gerçekleştirilmesiyle bu tabloda küçümseneme- yecek bir yer alacak. Türk tiyatrosu bugün için olması gereken yerde değil. Çünkü ortada Türk insanını ve Türk toplu- munu evrenselliğin çizgisine oturtarak sahneye taşıyabilen bir oyun yazarlan kuşağı henüz yok. Var olan birkaç yazar da, tiyatromuzun gerçek anlam- da 'Türk tiyatrosu' kimliğini kazanmasına yetmi- yor. Sevgili Zeliha Berksoy'un yakın geçmişte çok doğru söylediği gibi, "Yalnızca yabancıyazar- lann eserleri oynanarak Türk tiyatrosu yapılamaz." Ama bir gün, tiyatromuz gerçek kimliğini buldu- ğunda, YılmazOğüt gibi 'perdearkası' kahraman- larının bu sonuca katkılan hiç kuşkusuz çok bü- yük olmuş olacak... - . Öldürülüşünün 7. yılı Yazar Turan Dursun andıyor İstanbul Haber Servisi -Evinin önünde uğradığı silahh saldın sonucu ha- yatını kaybeden Yazar Turan Dursun. ölümü- nün 7 yıhnda, çeşitli et- kinliklerle anıhyor. Turan Dursun için ilk tören, Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Mamak Şubesi tarafından bugün saat 14.00'te Ankara Ce- beci Asri Mezarlığı'nda- ki mezan başında düzen- lenecek. Dursun için yarın saat 19.00'da da Pir Sultan Abdal Derneği Mamak Kültür Merkezi'nde an- ma toplantısı ve panel gerçekleştirilecek. Pane- le. konuşmacı olarak Er- doğan Aydın, Abit Dur- sun, Gürbuz Tüfekçi ve Hasan Yalçın katılacak. Ölüm yıldönümünü nedeniyle Pir Sultan Ab- dal Kültür Derneği'nden yapılan açıklamada şöy- le denildi: "Karayobaz- lar tarafından katledilen aydınianma kahramanı Turan Dursun'un yaktığı bilgi ışığı ile karanhklan ayduüatmayadevam etti- ği" belirtildı. Açıklama- da. "İrtkava karşı müca- dele ettiklerini savlayan iktidann kaçınılmaz gö- revi, Turan Dursun'un katillerini bulması ve he- sap sormasıdır"' denildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle