Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
• EYLÜL 1997 PERŞEMBE CUMHURfYET SAYFA
KULTUR 13
UYCARLIKLARIN İZİNDE OKTAY EKİNCİ
Esparta Grubu Akseki'de, ODTÜ'lüler Cumalıkızık'ta, Galata Grubu Milas'taydılar...
Minıar adayları AnadoluMa yetişiyorCUMALIKIZIK/AKSEKİ/MİLAS -
Vtimarlar Odası'nın son yıllarda yaygın-
laştırdığı *yazokulu"çalışmalan. geride
bıraktığımız terrunuz ve ağustos ayla-
nnda da yine yoğun katılımlarla değişik
yörelerde devam etti.
1992 yazında "ülkemiz üniversitemiz-
dir" sloganıyla başlatılan ve geleceğin
mimarlanna Türkiye'nin zengin "mi-
mariık kültûrü birikimini" tanıtmayı
amaçlayan bu çalışmalar, denebilir ki ar-
nk ülkemizin dört bir köşesıni kucaklı-
yor. 1992-1996 döneminde Muğla'da
Kayaköyü'nde (Fethiye), Izmh'te. tstan-
bul'da. Fatih ve Galata'da, Edirne'de.
Çanakkak'de. Amasya'da. Kayseri'de
\e Bartm'da gerçekleştirilen beİgeleme
ve koruma amaçlı çalışmalara bu yaz da
Cumahkızık (Bursa), Akseki (Antalya)
ve Milas eklendL.
Cumalıkızık atölyesi
Bursa'nın Uludağyamaçlanndaki ün-
Hi "kmk" köylerinden Cumahkızık,bu-
gûne dek birçok kez değişik kurumlann
kültür ve koruma etkınliklerine sahne
oldu. Ama bunlardan hiçbirisi, 1983 yı-
lındaki Ağa Han Mimarlık ÖdfiBeri kap-
samında Ağa Han Vakfi ve Mimarlar
Odası tarafından ortaklaşa düzenlenen
"öğrenci proje yanşmasT kadar etkile-
yıci ve duygu yiiklü olmamıştı. Daha
1979 yıhnda mimar Recai Coşkun'un
yiiksek lisans teziyle Türkiye'nin koru-
ma gündemine giren Cumahkızık köyü
için yine 1983 yüındaki yanşmanın ar-
dından Bursa Yıldınm Belediyesi özel
bir "koruma konnsyonu" bile kurmuş-
tu. Köyün Anitlar Kurulu karanyla ko-
ruma altına alınması da yine aynı dö-
nernlerde gerçekleşmişti...
Mimarlar Odası, işte bu başlangıç et-
kinliklerinin üzerinden yaklaşık 13 yıl
geçtikten sonra geçen yıl "Cumahkızık
2007" çahşmasını yeniden başlattı. Bu
yıl da "25 ay" süren geniş katıhmlı bir
• Istanbul, Ankara ve Isparta'daki üniversitelerden Mimarlar Odası'nın "yaz okulu"
çalışmalan kapsamında bir araya gelen mimarlık ve şehircilik öğrencileri, Muğla'nın
Milas ilçesinde, Bursa'nın Cumahkızık köyünde ve Antalya'mn Akseki ilçesindeki
kültür mirasımızın belgelenmesi ve korunması için eski evlerin
ve eski sokaklann izinisürdüler...
Cumahkızık'takiBeledryeKonukevi(soldakibeyazbina),yaz okulunundaeğitimmerkezi. (OKTAY EKtNCl)
yaz okulu programıyla çok sayıda mi-
marlık ve şehircilik öğrencisi yaz ayla-
nnı Cumalıkızık'ta hem inceleyerek
hem de "öğrenerek ve önererek" geçir-
diler.
O gün Mimarlar Odası Bursa Şubesi
Yönetim Kurulu Sekreteri ŞükriiOzkan
ve Büyükşehir Belediyesi'nden mimar
Zübeyde Korabay'la birlikte Cumahkı-
zık 2007 Atölyesi'ni ziyaret ettiğimizde,
yaz okulunun sorumlusu mimar Meh-
met Adam öğrencilere "konutun evri-
mi"ni anlatıyordu. Yüzlerce yıllık tarih-
sel bir yerleşme dokusunun ortasmda,
eski evler ve eski sokaklarla iç içe yaşa-
nılan bir eğitim ortamında Anadolu'nım
konut kültürünü tartışmak, "ûlkemiz
ünhersitemizdir"
1
sözünün ne anlama
geldiğıni de anlatan ömek bir olaydı.
Mimarlar Odası Genel Merkezi ile
Bursa şubesinin işbirligi içinde düzen-
lenen Cumahkızık çalışmasında beledi-
yenin "kooukevi" olarak restore ettiği
eski "Çoban Evf atölye merkezi olarak
kullanılıyor. Yatma ve çalışma mekârıı
olarak ise köyün ilkokulundakı ranzalar
ve çizim masalan kurulan sıruflar de-
ğerlendiriliyor.
Çoğunluğunu ODTU'lü öğrencilerin
oluşturduğu yaz okulu katılımcılannın
bu dönem üzerinde yoğunlaştıklan en
önemli proje ise yaklaşık 150 yıllık met-
ruk bir evin röleve ve restorasyon çalış-
ması.
Bursa Mimarlar Odası'nca onanlma-
sı karşılığında sahibinden 5 yıllığına ki-
ralanan bu büyük ve özgün ev eğer çök-
mekten kurtanlır ve planlandığı gibi ye-
niden yaşama kavuşturulabilirse, önü-
müzdeki yıllarda sürmesi tasarlanan öğ-
rencı buluşmasının yeni egitim merkezi
olarak kullanılacak. Tanhi e\in röleve-
leri tamamlanarak Bursa Koruma Kuru-
lu'nca da onaylanmış durumda. Şımdı
sıra "restitüsyon'* (özgün şeklinı araş-
tırma) \e restorasyon projelerinin kota-
nlmasında...
Cumahkızık'tan aynhrken, aynı za-
manda "Bursa YereJGündem-21"çalış-
malannm da eşgüdüm görevlisi olan mi-
mar Zübeyde Korabay diyor ki: "Bur-
sa'yı yine otomotrv fabrikalan> la öne çt-
kanyorlar. Oysa kentin tarihsel kimli-
ğindeki kültürzenginiiği asıl evrensel de-
ğerieri oIuşruruyorTZübeyde Hanım'a
hak veriyoruz ve Bursa'daki rüm kamu
ve özel sektör temsilcilerine şu çağnyı
yapıyoruz: "Cumalıkızık'taki öğrenci
buhışmalanna sizler de katılın ve destek
ohın. Otomobil. dünyanın her \erinde
üretilebilir. Ama tarihsel miras ve doğal
çevrenin böylesi bir mükemmellik için-
de kucaklaşması sadece sizin kentinizde
var._"
Akseki hem
ağırladiy hem
öğretti
Isparta'daki Süleyman Demi-
rel Universitesi'nin mühendislik
fakültesinden mimarlık bölümü
öğrencileriyle Akseki'deyiz.
Mimar Mine Kaya'nın sorumlu-
luğu altında 25 öğrencinin katı-
iımıyla gerçekJeşen 15 günlük
çahşmayı Mimarlar Odası An-
talya Şubesi düzenliyor. Şube
Başkanı Osman Aydın, geçen
yıl yine Akseki'de başlatılan ilk
çalışmanın ürünü olarak Zilake
Evi'ne ait röleveler ve diğer bel-
geleme sonuçlannın da bu dö-
nemin projeleriyle birlikte eylül
ayında sergileneceğini söylü-
yor.
Akdeniz'le Iç Anadolu ara-
sında, Toros Dağlan'nın serin
ve ormanlık yaylalanna yasla-
nan Akseki, ünlü 'kazıkh duvar-
h' geleneksel evlerini yaşatmak
için destek bekliyor.
Çünkü bu dayanıklı ve 'kibir-
K' evler, nice depremler karşı-
sında inatla ayakta durmalanna
rağmen 'betonarme kültürüne'
karşı aynı tarihsel direnişi gös-
teremiyorlar. Akseki Belediye
Başkanı Osman S. ÇeBkeL aslın-
da bir orman içi yerleşme olma-
lanna rağmen devletin ucuz ke-
reste tahsisinden yararlanama-
dıklanru, bu nedenle de
ahşap ağırhklı geleneksel
mimarlık kültürlerini sür-
düremediklerini anlatıyor
Mimarlık öğrencileri.
Akseki'de öncelikle
Akev'in ve Boyalıko-
nak'ın rölevelerini çıkar-
mayakararveriyorlar. Bu
iki görkemli ev, geçen yıl
rölevesi yapılan Zilalce
Evi 'yle biriikte kasabanın
mimarlık abideleri. Öğrencile-
rin bir şansı da aynı tür e\ leri
yıllar önce inşa eden ve onaran
Aksekili AB Köseustanm da bu
çalışmaya 'bUgeüğiyle' katılmış
olması. Ali Usta, kazıkh duvar-
lı bir evin temelden çatıya nasıl
yapıldığını. 'hatıllamalann'na-
sıl atıldığını, nerelerde hangi
cins ahşabm kullanıldığını, doğ-
rudan bu evlerin başında dura-
rak ve öğrencilere 'göstererek'
öğretmeye söz veriyor.
Akseki calışmasının diğer bir
konusu ise 'meydan düzenleme-
sL' Bu projeyi belediye ıstiyor
ve kentin geleneksel dokusuyla
uyumlu bir 'kentseltasarun pro-
jesi' için öğrencilerin geliştire-
ceği fikirleri bekliyor. Bu çalış-
maya da Mimarlar Odası tstan-
Akseki'deki tarihi 'Akev' geleceğin
mimarlanna 'estetik' dersi verivor.
bul Büyükkent Şubesi Başkanı
ve MSÜ Mimarlık Fakültesi
Dekanı Prof. Dr. Cengiz Eru-
zun yardımcı oluyor.
Öğrencilerin üçüncü proje
konulan da yine bir geleneksel
evin çağdaş işlevle yaşatılması.
Akseki yakinlanndaki Aşağıbu-
cak köyünde bulunan Ömer
Duruk Evi,aynı köyün önünde-
ki karayolu kenannda dinlenme
tesisleri de bulunan sahibinın is-
teğiyle bir 'köy lokantası'na dö-
nüştürülecek. Ispartalı öğrenci-
ler de bu proje için röleve yapıp
tasanmlar üreterek hem mimar-
lık eğitimlerini kültür mirası-
mızla buluşturacaklar hem de
Aşağıbucak köyüne unutulmaz
bir hizmet yapacaklar...
Milaslı 'tüccarlann' mimarlığa katkısı
tstanbul'dakı Galata bölgesin-
de 1992'de başladıklan ilk"çalış-
maiann anısına kendılenni 'Ga-
lata Grubu' olarak tanımlayan
öğrenciler, 5 yıldırçeşıtlı kentler-
de sürdürdüİcleri 'uygarlıklann
izmdekf koşutanna bu yaz da
Milas'ta devam ettiler. tfü, M-
SÜ ve YTU'den 15 kadar mimar-
lık ve şehircilik öğrencisinın ka-
hldığı 22 günlük çalışmanın so-
nunda da yine Milas'ta bir sergi
açarak 'kültür mirasınm zengin-
liğini kent halkının dikkatlcrinc"
sundular...
Mimarlar Odası Istanbul Şu-
besi "nce organize edilen Milas
yaz okulunun hiç kuşkusuz en
önemli yönlerinden biri,
k
ilkkez'
yerel bir sıvil toplum kuruluşu-
nun hemen 'tüm gideıieri' karşı-
layarak bu çalışmayı tam anla-
mıyla sahiplenmesiydi.
Kuruluş tarihi 1923 olan, yani
'Cumhuriyet'k yaşrt' bir geçmi-
şi bulunan Milas Ticaret Oda-
sı'nın bu anlamlı hizmeti. aslın-
da sadece 'kente. kent kültürüne
ve mimarlık eğitimine bir katkı-
da bulunmakla' da sınırlı bir ça-
ba değıl. Oda Başkanı Enver Tu-
na, öğrencilerin sergisini gezer-
ken diyor ki: "Bizde ticaret kül-
tfirû, sadece rant peşindt koşmak
şekünde anlaşıhyor. O>sa anrik-
çağlardan bu yana ticaret ve uy-
gaıiık birlikte gelişmiş. Milas Ti-
caret Odası olarak binlerce vilhk
geçmişi bulunan bu kentin kül-
tür değerlerini belgeleınevi mi-
marlık eğitimleriyle de hütünleş-
üren bu gençlere kucak açarak.
aynızamanda ticaret odalannda-
ki tutucu tüccar anlayışına karşı
da çağdaş \etarihsel sorumluluk-
lannı >erine getiren bir meslek
kuruluşu olma ömeğini göster-
mek isti>oruz._"
Galata Grubu, Milas'taki ça-
lışmalannda Ticaret Odasfnın
bu ısteğıyle bütünleşen 'koruma
projelerini" de yaz okulunun
'ders konusu' olarak kabul etti.
Örneğın. Oda"nın satın alma
yoluyla 'kurtarmaji' ve sosyal
bir işlevle de 'yaşatmayT planla-
dığı. merruk ve yıkılmak üzere
olan tarihi Şakir Ağa Evi'nin ilk
kez rölöveleri çıkartıldı.
Çalışmanın diger konulannı
ise tanhi Hacı lrvas Me>danı ve
çe\Tesındekı eski sokaklarda
'kentsel koruma ve yenileme' ta-
sanmlan; Zahire Pazan Soka-
ğı'ndakı 17 No'lu parselde yer
alan ve muhteşem bir 'cumbası'
bulunan eski ev cephesinın kur-
tanlmasi; antık ZeusTapmağı'na
komşu konumdaki Rrfat Ağa E-
vi'nin çe%Tesiyle birlikte rölöve-
lerinin yapılarak bir 'sanat mer-
kezi' ışleviyle yeniden Milas'a
kazandırılması.. gibi çabalar
öluşturdu. Bütün bu çahşmalar-
da öğrencilerin en büyük yardım-
cılan ise yıllardır Milas'ın tarih-
sel ve doğal dokusunu korumak
\ e tamtmak için öz\ enyle koştu-
ran Cumhurhet muhabıri ve fo-
toğraf sanatçısı Olcay Akde-
niz'dı.
İstanbullu öğrencıler. Milas
projelerini, kentin özgün yapıla-
rından olan ve belediyenin kız
öğrenci yurdu olarak restore edip
yaşattığı eski bir 'Macar Evi'nin
bahçesınde sergiledıler. Şimdi
Milas halkı. bu çalışmayla birlik-
te 'kentterinin kültür zenginliği-
ni' daha bir coşkuyla tartışıyor.
Milas Ticaret Odası nca bir kültür evi olarak restore edilmesi
planlanan Şakir Ağa E\i mimarhk öğrencilerryle buhışunca ilk
kez rötöve çizimlerine de kavuştu... (Çizim: Galata Grubu)
American Wind Senfoni Orkestrası'nda bir Türk
FECtRALPTEKİN
Fatma Dağlar. 25 yaşında genç bir
müzisyen. Obua çalıyor ve bu yıl 4O.'sı
düzenlenen American Wind Senfoni
Orkestrası turnesinin kadrosuna seçile-
rek hem kendisi hem de Türkiye adına
bir ilke imza attı. Dağlar, 40 yıllık geç-
mişinde orkestraya kahlmaya hak kaza-
nan ilk Türk müzisyeni.
Robert Kolej'de okuduğu yıllarda
başlamış müziğe olan ilgisi. Dağlar'ın
müzikal bir enstrüman olarak obuayı
seçmesinde ise teyzesi Nükhet Ruacan,
dayısı Neşet Ruacan ve yine bir obua
sanatçısı olan babası Sabri Dağlar'ın
büyük katkılan olmuş. Liseyi bitirdik-
ten sonra Istanbul Oniversitesi Devlet
Konservatuvan'nda eğitim gören Dağ-
lar, buradan mezun olunca da kendisine
Türk Eğitim Vakfı tarafından verilen
bursla Amerika'daki Johns Hopkins
Oniversitesi Peabody Konservatuva-
n'nda master yapmış. Dağlar, master
programının sonunda yine aynı üniver-
siteden tam burs kazanarak iki yıllık
Graduate Performance eğitimine başla-
mış ve akademik çalışmalara değil de,
orkestra yüksek solistliğine hazırlık ni-
teliğinde olan bu programı ilkbaharda
tamamlamış.
Dağlar ve yine
Peabody konser-
vatuvanndan me-
zun olan dört arka-
daşı geçen yıl bir
araya gelerek bir
müzik grubu kur-
muşlar. Eastvvinds
Quintet adını ver-
dikleri grup. Dağ-
lar'mçaldığı obua
ile birlikte bir klar-
net, bir fagot, bir
korna ve bir flütten
oluşuyor. East-
vvinds Quintet,
şimdiden birçok
başanya imzasını
atmış bile.
Çeşitli konser organizasyonlan ve ba-
zı sosyal kurumlann sanat etkinlikleri
çerçevesinde sahne alan grup. geçen yıl
New York'ta düzenlenen ve kazanan
gençlere menajerlik, konser, CD yayım-
lama gibi olanaklar sağlayan "Concert
Artists" yanşmasında yan finale kadar
yükselmış. Dağlar, Eastvvinds Quin-
tet'in bugüne dek gerçekleştirdiği en
önemli işin ise geçen yılki Japonya kon-
• 25 yaşındaki obuacı Fatma
Dağlar, bu yıl 40.'sı düzenlenen
American Wind Senfoni
Orkestrası'nın bir feribotla tüm
ülkeyi dolaştığı turnesine
katılmaya hak kazanan ilk Türk.
serleri olduğunu söylüyor. Kendileri gi-
bi John Hopkins Üniversitesi'ni bitiren
ve Amerika'da yüksek öğrenim gören
ilk Japon öğrenci unvanına sahip olan
Nitobe'nin mezuniyetinin 100. yılı ne-
deniyle düzenlenen etkinlıkler çerçeve-
sinde Japonya'ya davet edilen grup, bu-
rada üç ayn şehirde başanlı konserler
vermiş.
Fatma Dağlar. kendi bireysel müzik
geçmışinın en önemli başansını ise bu
yaz gerçekleştir-
miş. Birleşik Dev-
letler genelindeki
konservatuvarlar-
da yapılan seçme-
lerde, American
\Vind Senfoni Or-
kestrası'nın 40. yıl
kadrosuna katıl-
maya hak kazan-
mış Dağlar.
American Wind,
kurucusu da olan
Robert Boudre-
au'nun şefliğinde
40 yıldır her yaz
bir feribotla Ame-
rika'yıbaştanbaşa
dolaşarak konser-
ler veriyor. Oç ay boyunca kırk civann-
da küçük şehir ve kasabanın sahil şent-
lerinde demir atarak, fenbotun üzerine
inşa edılmış olan platformda konserle-
nni sergileyen orkestranın özelliklerin-
den biri de turnesıni her yıl yeni birkad-
roylagerçekleştirmesi. Dağlar, orkestra-
nın kırk yıllık geçmişinde kadroya giren
ilk Türk müzisyeni.
American Wind Senfoni Orkestrası
bu sene 4 flüt. 4 obua. 4 klarnet, 4 fa-
got, 5 korna, 5 trompet, 4 trombon, 1 tu-
ba, 5 perküsyon ve bir piyanodan olu-
şan enstrümantasyonuyla çıkmış dinle-
yicinin karşısına. Rodrigo. Penderecld,
Villa-Lobos, Badings, Robert Russell
Bennett gibi çağdaş müzisyenlerin ken-
dileri için özel olarak besteledikleri
eserlerin yanı sıra HummeL Mozart ve
Handel'in de bazı aranjmanlannı ses-
lendiren orkestranın konserler dışında
farklı etkinlikleri de var.
American Wind üyeleri, konuk ol-
duklan şehir ve kasabalardaki bazı okul-
larda enstrüman çalan küçük müzisyen
adaylanna ücretsiz dersler \eriyorlar.
Bulunduklan yerlerde sanat sohbetleri
düzenliyor, halkla bir araya geliyor ve
burada sanat adına neler yapılabileceği-
ni, ne gibi sorunlann söz konusu oldu-
ğunu. nasıl çözüm üretilebileceğini tar-
tışıyorlar.
Dağlar, American Wind Senfoni Or-
kesrrası'nın amacını şöyle anlatıyor:
"Yapıimak istenen şey, küçük yerlerin
insanlarma klasik müziği görürmek, on-
lara klasik müziği sc\ dirnıek. Bu >iizden
de konserlerde ara ara bazı marş ve po-
püler eserlere de yer vererek; klasik mü-
ziği fazlaca agıriaştırmadan sunmaya ça-
hştık."
ODAK NOKTASI
AHMET CEMAL
Sahne Arkasmda Bir
liyatro Adamı: Yılmaz Öğüt
Insana insanı yine doğrudan, yani eti ve kemi-
ğiyle insan aracılığıyla sergileyen tek sanat dalıdır
tiyatro. Ve izleyicinin, tiyatroseverin çoğunlukla
gördüğü, etkilendiği, hep sahnede olanlardır. Ya-
ni oyuncular, yönetmen, bir de oyunun yazarı.
Evet, oyuncular kadar olmasa bile, oyunun yaza-
rı da sahnededir ve alkışlardan kendine rahatlıkla
pay çıkarabılir. Çünkü sahnede sergilenen, sonuç-
ta onun kurgusu olan bir sanatsal gerçekliktir. Bu
nedenle, ilk gösterım gecelerinde o da resmen
sahneye çağrılır ve izleyicinin alkışlarına doğru-
dan muhatap olabilir.
Gel gelelim kimi zaman tiyatro olayının bir de
sahne arkası kahramanlan vardır. Onlar, tiyatronun
sahnesine hiçbir zaman ayak basmazlar. Olsa ol-
sa izleyiciler arasında yer alıp, onlarla birlikte sah-
nedekileri alkışlarlar. Izleyici -eğer şahsen tanımı-
yorsa- kendi saflarında, belki de hemen yanında-
ki koltukta, izleyicı sıfatıyla orada bulunmakla bir-
likte, aslında tiyatro sanatının sessiz kahramanla-
rından bırinin oturduğunu. oturmuş olabileceğini
aklının kenanndan bile geçirmez.
Ama neyse ki vardır onlar. Ve onlar da bir ülke-
de, hele bizimkisi gibi, daha onca yazılı kaynağı
gereksindiğimiz bir ülkede, iyi ki de vardırlar!
Bu yazımda tiyatromuzun sahne arkası kahra-
manlannçfan birinden söz etmek istiyorum. Adı
Yılmaz Öğüt. Işi yayıncılık. MitosBOYUT Yayın-
/an'nın sahibi ve yönetmeni. Ve MitosBOYUT Ya-
yınevi, yalnızca tiyatro kitapları yayımlıyor! Evet,
bilmeyenler, bu yayınevini henüz tanımayanlar,
yanlış okumadılar: Türkiye gibi. programında çe-
şitli türlere yer veren bir yayıncılıgın bile başlıbaşı-
na serüven olduğu, gözüpeklik ıstedığı bir ülkede,
kuramsal incelemeleriyle ve oyun metinlerıyleya/-
nızca tiyatro sanatına ait eserler yayımlayan bir
yayınevi var!
Yıllar önce bir yabancı kültür ataşesi, "Sizin ül-
kenin kültür ve sanat yaşamı çoğunlukla idealist-
lere dayantyor; bu alanda ne yapılıyorsa, genelde
arkalannda hiçbir desteğin, güvencenin bulun-
madığı idealistler tarafından, bir serûvene atılırca-
sına yapılıyor" demişti. Yılmaz Öğüt'ü tanımla-
mam istenseydi, onun yukardaki alıntıya en fazla
uyan idealistlerden biri olduğunu belirtmeyi yeter-
li bulurdum.
MitosBOYUT, geçen günlerde yüzüncü tiyatro
kitabını da yayımladı. Yerli ve yabancı yazartarın
oyun çevirileriyle, yine yerli ve yabancı tiyatro uz-
manlarının araştırmalarından oluşan bu yüz kitap,
ülkemizde başlı başına bir tiyatro kitaplıgı anlamı-
nı taşıyor. Birkaç yıl önce Londra'da kitapçıları do-
laşırken, küçük bir sokaktaki sağlı sollu bütün dük-
kânların müzik kitapları satan kitapçılarla dolu ol-
duğunu gördüğümde, şaşkınlığımdan yanımdaki
arkadaşıma, "Bunlar deli!" demıştim. Londra'da
böyle bir şey, elbet delilik değil; o kıtapçılar ara-
sında yalnızca opera üzerine kitaplar satanları da
vardı. Ama Türkiye gibi, nüfus artışına oranla oku-
ma oranının giderek düştüğü bir ülkede yalnızca
tiyatro kitâplan basmak, rahatça bir tür delilik di-
ye nitelendirilebilir - 'neyse ki var!' dedirten bir de-
lilik...
Yılmaz Öğüt, bu kadanyla da yetinmedi. Artık bi-
lindiği gıbı, Almanya'daki Suhrkamp Yayıne-
vi'nden. Bertolt Brecht'in bütün oyunlarının on üç
ciltte toplanan Berlin-Frankfurt basımının yayın
haklannı da satın aldı. Şimdi bu büyük külliyat,
oyunlara ilişkin bütün açıklamalar ve belgelerle
birlikte içinde Yücel Erten, Özdemir Nutku, Yıl-
maz Onay, Filiz Ofluoğlu, Ayşe Selen ve benim
yer aldığımız bir çevirmenler ekibınce dilimize çev-
riliyor. Bu külliyatın 'Galilei'nin Yaşamı'na ait me-
tinleri ve belgeleri içeren cildi geçen günlerde ya-
yımlandı. Bu büyük çalışmada bütün yük, yalnız-
ca çevirmenlerin sırtında değil. Parasal özverinın
yanı sıra. gelen bütün çevirilerin redaksiyonunu
yapıp ciltleri düzenlemek de Yılmaz Öğüt'ün gö-
nüllü üstlendiği bir çaba; üstelik geceyi gündüze,
işgünüyle tatil gününü birbirine karıştıran bir eme-
ğin ürünü olan çalışma.
1998 yılı, Brecht'in 100. doğum yıldönümü ol-
ması nedeniyle dünyada 'Brecht Yılı' olarak kut-
lanacak. Bu nedenle, başta Almanya olmak üze-
re. çeşitli ülkelerde Brecht'in eserlerinin yeni ba-
sımları yapılıyor. Aynca Brecht'i ve sanatını konu
alan yayınlarda da yoğun bir artış görülüyor. Tür-
kiye. Brecht'in bütün oyunlarının toplu basımının
gerçekleştirilmesiyle bu tabloda küçümseneme-
yecek bir yer alacak.
Türk tiyatrosu bugün için olması gereken yerde
değil. Çünkü ortada Türk insanını ve Türk toplu-
munu evrenselliğin çizgisine oturtarak sahneye
taşıyabilen bir oyun yazarlan kuşağı henüz yok. Var
olan birkaç yazar da, tiyatromuzun gerçek anlam-
da 'Türk tiyatrosu' kimliğini kazanmasına yetmi-
yor. Sevgili Zeliha Berksoy'un yakın geçmişte
çok doğru söylediği gibi, "Yalnızca yabancıyazar-
lann eserleri oynanarak Türk tiyatrosu yapılamaz."
Ama bir gün, tiyatromuz gerçek kimliğini buldu-
ğunda, YılmazOğüt gibi 'perdearkası' kahraman-
larının bu sonuca katkılan hiç kuşkusuz çok bü-
yük olmuş olacak... - .
Öldürülüşünün 7. yılı
Yazar Turan
Dursun andıyor
İstanbul Haber Servisi
-Evinin önünde uğradığı
silahh saldın sonucu ha-
yatını kaybeden Yazar
Turan Dursun. ölümü-
nün 7 yıhnda, çeşitli et-
kinliklerle anıhyor.
Turan Dursun için ilk
tören, Pir Sultan Abdal
Kültür Derneği Mamak
Şubesi tarafından bugün
saat 14.00'te Ankara Ce-
beci Asri Mezarlığı'nda-
ki mezan başında düzen-
lenecek.
Dursun için yarın saat
19.00'da da Pir Sultan
Abdal Derneği Mamak
Kültür Merkezi'nde an-
ma toplantısı ve panel
gerçekleştirilecek. Pane-
le. konuşmacı olarak Er-
doğan Aydın, Abit Dur-
sun, Gürbuz Tüfekçi ve
Hasan Yalçın katılacak.
Ölüm yıldönümünü
nedeniyle Pir Sultan Ab-
dal Kültür Derneği'nden
yapılan açıklamada şöy-
le denildi: "Karayobaz-
lar tarafından katledilen
aydınianma kahramanı
Turan Dursun'un yaktığı
bilgi ışığı ile karanhklan
ayduüatmayadevam etti-
ği" belirtildı. Açıklama-
da. "İrtkava karşı müca-
dele ettiklerini savlayan
iktidann kaçınılmaz gö-
revi, Turan Dursun'un
katillerini bulması ve he-
sap sormasıdır"' denildi.