05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 26EYLUL1997CUMA HABERLER Avrupa İnsan Haklan Mahkemesi, ülkemizi işkence ve tecavüzden suçlu buldu Tiirldye îşkenceden mahkûmAZEMARŞAN STRASBOURG -Av-rupa İnsan Haklan Mahkemesi. gözaltında işkence ve tecavüzden dolayı Türkiye'yi suçlu buldu. Olaym Avrupa İnsan Haklan Anlaşması'nın çok ciddi bir ihlali olduğunu bildiren mahkeme, Türkiye'nin davacıya 25 bin sterlin (Yaklaşık 7 milyar TL) tazminat ödemesini kararlaştırdı. Mahkeme a>Tica Türkiye'nin davalının avukatlarına da 37 bin sterlin (yaklaşık 10 milyar 360 mılyon TL) ödenmesine de karar verdi. Mardin'in Denk ilçesinde yaşayan 21 yaşındaki Lütfiye Şükran Aydm'ın başvurusu üzerine açılan davada Türkiye'nin itirazlan kabul edilmedi. 29 Haziran 1993'te köy koruculan ve jandarmalar tarafından babası ve yengesiyle ev lerinden alınarak Derik Jandarma Karakolu'na götürülen Aydm ve ailesi 3 gün sonra serbest bırakılmıştı. Aydın. gözaltı sürecinde karakolda çınlçıplak soyulduğunu, dayak yediğini ve tazyikli suya tutulduğunu belirtiyor. Gözlerinin sürekli bağlı olduğunu kaydeden Aydın. bir görevlinin kendisine tecavüz ettiğini anlatıyor. Olaydan birkaç gün sonra Derik Savcılığı'na başvurarak şikâyette bulunan Aydın ailesi tıbbi muavene ıçin Derik Devlet Hastanesi'ne gönderildi. Ailenin başvurusu Avrupa İnsan Haklan Komisyonu'na iletildi. Komısyon taraflan dinledikten sonra Avrupa İnsan Haklan Anlaşması'nın 3. 6 ve 25. maddelerinin ihlal edildiği sonucuna vardı. Suçlamalann asılsız olduğu ve siyasi amaçlar taşıdığı gerekçesiyle iddialan reddeden Türkiye hükümeti. Aydın'm gözaltına alınmadığını ve Derik Jandarma Karakolu'na götürülmediğini bildirdi. Komisyon itiraz süresinin geçtiğıni vurgulayarak bunlan göz önüne almadı. Komısyonun çalışmalannı dikkate alan İnsan Haklan Mahkemesi ise gözaltındaki bir kişinin tecavüze uğramasınm kurbanda derin psikolojik ızler bırakan çok ciddi bir ihlal olduğu karanna vardı ve Türkiye'nin tazminat ödemesi gerektiğini bildirdi. Mahkeme. Türkiye'nin Aydın'a 25 bin. da\alının Ingiliz avukatlanna 34 bin. Türk av ukatlanna da 3 bin sterlin ödenmesini kararlaştırdı. Bu arada Avrupa İnsan Haklan Mahkemesi Nihat Sargm ve Nabi Yağcı'nın TBKP'nin kapatılmasının Avnıpa tnsan Haklan Sözleşmesi'ne aykın olduğu savıyla yaptığı başvuruyu da ele aldı. A\ rupa İnsan Haklan Komisyonu'ndan gelen dosyayı inceleyen mahkeme, taraflan da dinledi. Konunun önemi gözetilerek 28 ağustosta alınan bir kararla davayı 9 yargıçlı küçük mahkeme yerine 22 yargıçlı genel kurulda görüşen Avrupa İnsan Haklan Mahkemesi karannı yaklaşık 2 ay sonra açıklayacak. Aykurtan kıyalet uyarısı • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Çevre Bakanlığı, Müsteşar Zeynep Arat imzasıyla bakanlık personeline genelge yayımladı. Çevre Bakanı lmren Aykut. bakanlık personeline Atatürk ilke ve devrimlerine uygun. çağdaş ve aşınlığa kaçmayacak biçimde gıyinmeleri uyansında bulundu. Aykut'un isteği ile hazırlanan genelgeye göre. bakanlığa ait telefonlardan zorunlu durumlarda yararlanmak isteyen personel. form doldurarak resmi görüşme yapabilecek. Özel görüşme yapılması durumunda bedeli ödenecek. Çeçenistan soruşturması • ANKARA (Cumhurhet Bürosu) - Ankara DGM Başsavcılığı. Libya İslama Çagn Cemiyetı Mutemedı olduğu iddıa edilen Ammar Hareba'nın Çeçenistan'a gönderilmek üzere Türkiye'ye verdiği, ancak kaybolduğu savlanan parayla ilgili soruşturmayı sürdürüyor. Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi (DGM) Başsavcılığı. Çeçenistan'a vardım nedeniyle Libya'dan gönderilen paralardan 230 bin dolan kullandığı ve sahte fatura düzenlediği iddia edilen Murat Öztürk'ün Azerbaycan'dan iadesi için girişimde bulundu. Mahkeme. Savcı Nuh Mete Yüksel'in istemi üzerine Öztürk hakkında tutuklama karan vermişti. YÖK çıkmazı • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Türk Hemşireler Derneği (THD). mesleki eğitim düzeyinin yükseltilmesi amacıyla. lisans eğitimi yapabilmek için başvurduklan Yüksek Öğretim Kurumu'ndan (YÖK) önce onay, sonra ret yanıtı aldı. THD Genel Başkanı Nermin Lafçı. YÖK Başkan Vekili Prof. Dr. Uğur Büget'in makamında zıyaretleri sırasında. "'Ben burada olduğum sürece siz lisans hakkı alamazsınız. Televizyonla hemşire olunmaz" yanıtıyla karşılaştıklannı belirtti. Lafçı. Büget'in. ''Hükümete gidin. ayıplannı kapatsınlar, size okumuş gibi diploma versinler" dediğini de sövledi. Ankara F.mniyet Müdüriüğü Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü'ne bağlı ckiplcrin eğitim çalışmalannı tanıtmak amacıyla Emniyet Mü- dür Yardımcısı Osman Öztürk'ün yönetiminde tatbikat düzenlendi. Hipodromda gerçekleştirilen tatbikaün toplumsal olaylann önlen- mesi bölümünde. göstericileri canlandıran srvil polisler, gerçeğe uygun olsun diye, VlHP'nin kurt işaretini yaptılar. (HASAN AYDIN) Çevik Kuvvet, tatbikatta 'Polise zam, askerlik yok' sloganı attı. Bir gazeteci yaralandı Polis tatbikatta zam istediANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - Çe\ ik Kuvvet Şube Müdür- lüğü'nün. toplumsal gösterilerin dağıtılması konusunda yaptığı tat- bikatta "eylemci" sivil polisler, "Polise zam, askerlik yok" sloganı attı. Polisin eğitim gösterisinde, yanıcı maddelere fazla yaklaşan bir gazeteci yaralandı. Çevik kuv- vet bundan böyle toplumsal olay- larda direnen göstericileri dağıt- mak amacıyla göz> r aşartıcı sprey kullanacak. Ankara Emniyet Müdüriüğü Çevik Kuvvet Şube Müdürlü- ğü'ne bağlı ekiplerin eğitim çalış- malannı tanıtmak amacıyla Em- niyet Müdür Yardımcıst Osman Öztürk'ün yönetiminde tatbikat düzenlendi. Hipodromda gerçek- leştirilen tatbikat öncesinde açık- lama yapan Çevik Kuvvet'ten so- rumlu Emniyet Müdür Yardımcı- sı Öztürk, yeni alınan personelin eğitiminin üniversıteler açılmadan önce tamamlandığını kaydetti. Tatbikatta kamuoyunda "Robo- cop" olarak tanınan özel donanım- lı polisler ile atlı birlikler. özel tim elemanları. polis köpekler eşliğin- de eylemci polisleri kısa sürede dağıtarak gözaltına aldılar. "Sendika hakkımız söke söke alınz. İşçi memur el ele genel gre- ve, Susma sustukça sıra sana gele- cek" sloganlan atan siv iller. Çevik Kuv\ et ekiplerince polis kalkanla- nyla durdurularak geri püskürtül- dü. Tatbikatm ikinci bölümünde. üzerinde "Dev- Sol" yazılı bez afiş açan gösterici grup. köpekli birlik- lerle dağıtıldı. Gösteri<|kr. lastik- ler yakarkenarkadaşlannın.üzerı- ne mantar ve çeşitli yanıcı madde- ler de attılar. Gösterici grubun. "Ya- AUah Bismillah Allah-u Ek- ber, Sanlmış Medya" sloganlan at- tığı bölümde. eylemciler dağıtılır- ken köpekli polislere atlı birlikler deeşlik etti. Çevik Kuvvet ekipleri, göz ya- şartıcı sprey ve basınçh su kulla- narak evlemci sivilleri dağıttılar ve sürükleverek otobüslere bindır- diler. Bundan böyle polısın dire- nen göstericileri dağıtmak için sprey kullanacağını bclirten \et- kililer. spreylenn yundışından it- hal edildiğini bildirdiler. Polis memurlan. eylem yapma olanağı bulmuşken kendi istekle- rıni de\örtülü bıçim^d dile getir- mevi unutma>arak "Polise zam, askerlik yok" sloganı attılar. Tatbıkatı izleyen Ankara Emni- yet Müdürü MehmetCebe, "Bun- dan böyle eylemlerde. tatbikatta olduğu gibi cop kullanılmayacak mı" sorusu üzerine, copun yasada yeri olduğu, gerekirse kullanılabi- leceğini sövledi. Toplumsal gösterilere polis ve- ya eylemciler tarafından yarala- nan gazeteciler. tatbikatta da pay- lannı aldılar. Anadolu Ajansı foto muhabıri Kubilay Çalıkoğlu. Çe- vik Kuv^et'inmüdanaleettiğıala- na fazla vaklaşması nedeniyle. ayağma gelen yanıcı maddeyle ya- ralandı CHP'de 'hükümeâ sarsma'hazniğı ANKARA (Cumhurhet Bürosu) - Hüküme- te dışandan destek veren CHP. TBMM'nin açıl- masından sonra "iktidandüşürmedensarsnıa" stratejisı izlemehazırlığına gırdi. CHP'nin "RP ileaynıçizgiyedüşmeden" muhalefetini sertleş- tireceği belırtilirken: Grup Başkanvekıli Oya Araslı. "Hükümete karşı uyan görevimizi veri- ne getiririz. RP'nüı gensorularına destek ver- meyiz, gerekirse biz kendimiz gensoru veririz" dedi. Hükümete "rejim için" dışandan destek ve- ren CHP yöneticileri, sekiz yıllık temel eğitim \e Susurluk konulanndaki duyarlılıklannı sık sık dile getirdiler. TBMM'nin tatilde olduğu dönemde, hükümetın partizanca kadrolaşma- sından yakınan CHP'liler. özellikle DSP'li ba- kanlann kendilerinden çok. sağ partilerin istek- lerini yenne getirdiğine dikkat çektiler İktida- nn arka arkaya gelen zamlar. kadrolaşma ve Su- surluk konusunda halkı düş kınklığına uğrattı- ğı vıırgulanırken. CHP kurmaylan TBMM açıl- dıktan sonra izlenecek muhalefet stratejisini bi- çimlendirmeye başladı. CHP'nin özellikle hükümetin DSP kanadını hedef alarak bu partiyi "iktidarda yıpratma" taktiğı ızleyeceği bildırildi. Hemen erken se- çim isteğinden vazgeçen CHP'nin. "hükümeti düşürmeden sarsma" taktiği izleyerek. kendisı için en uygun zamanda erken seçimi gündeme getirecegı kulislerde dile getırildi. RP ve DYP bu süreçte CHP'den beklediğı desteği bulamadı. Bu partilerle aynı çızgide gö- rünmek istemeven CHP kurmaylan, TBMM açıldıktan sonra özellikle Susurluk konusunda hükümete yüklenmeye hazırlanıyor. CHP Grup Başkaıîvekili Oya Araslı. "temiz toplum için imza toplayarak şampiyonluğa öze- nenlerin buna uygun davranması" gereğıne dik- kat çekti. DüZYAZI/ORHAN BİRGİT MCK toplandı 3ilde OHAL kalkıyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Milli Güvenlik Kurulu, Batman. Bıngöl ve Bitlis illerinin Olağanüstü Hal (OHAL) kapsamından çıkanlmasını kararlaştırdı. Bu kentleri "mücavir il" kapsamına alan MGK. Ba- kanlar Kurulu'nun bölge halkının ekonomik yönden kalkındınlması için aldığı önlemlerin sürdüriilmesi gerektiğine işaret etti. Cumhurbaşkanı Süley- man Demirel başkanlığında toplanan MGK'ye Başba- kan Mesut Yılmaz. Genel- kunnay Başkanı Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı. Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı Bülent Ece- vit ve diğer ilgililer katıldı. MGK Genel Sekreterli- ği'nden yapılan yazılı açık- lamada, kurula sunulan bil- giler ışığında yapılan değer- lendirmeler şöyle: - "Güvenlik güçleri tara- findan Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde bölö- . eü terör örgütüne karşı yü- rütülen uzun süreli bir mü- cadele sonunda bu bölgeler- de terörfaaliyetterinin kont- rol edilebilir se\iye>e indiril- diği müşahede edilmiştir." - "Bölücü terör örgütü- nün yeniden girişebileceği kanh e>1emlere nrsat verme- den onlan etkisiz halc getir- mek ve bölgede bannmala- n için uygun ortamın yara- nJmasım engellemek ama- cıyla güvenlik güçleri tara- fından yürütülen mücadele- nin aynı inanç ve kararlılık- la sürdürülmesLcıv la alınan tedbirlerin sürdüriilmesi konusunda görüş birliğine vanlnuştır." - "Halen OHAL kapsa- mında bulunan Batman, Bingöl ve Bitlis illerindc bu uygulamanın kaldınlarak, anılan illerin mücavir il kap- samına alınması uygun bu- lunmuş ve bu görüşün Ba- kanlar Kurulu'na bildiril- mesi kararlaşünlmışör." MGK'de. S-300 fiize bu- nalımı ve PKK'nin Karade- niz Bölgesi'ne sızma gin- şimleri de ele alındı. İstih- barat birimlennce hazırla- nan "Terörün Karadeniz'e Vavılması ve Alınacak Ön- lemler" konulu rapor kurul üyelerinin bileistne sunul- du. BIRBAKIMA Tansu Çiller sayesinde. siyaset li- teratürümüze, bir eski başbakanın, kendisinden önce aynı görevi yapmış, şimdi de elli beşinci cumhuriyet hü- kümetinrn başkanı olan bir kimseye karşı söylenmiş bir sövgü sözü olarak "şerefsiz" deyişi de girdi. Hem de. as- kerliğin en küçük rütbesi olan "onba- şı"\\k ile özdeşleştirilerek. Bütün Doğ- ru Yol Partililere, Tansu Hanımı önce politikaya, sonra yelken yepelek ülke- nin en büyük partilerinden birisinin ge- nel başkanhğına soyunduranlara, bu uğurdagünlerce kampanyalardüzen- leyen anlı-şanlı medya yöneticilerimi- ze helal olsun. Bizim gibi, demokratik geçmişi ya- nm yüz yılı geçmeyen ülkelerde, poli- tikacılann birbirilerine kızıp da sonra- dan pişman olduklan biçimde seslen- dikleri görülmüştü. 1950'den önce CHP'Iİ Başbakan Recep Peker, De- mokrat Partili milletvekillerinin eleşti- rilerini "psikopatlar" diye karşılamaya kalkmış, ama sonunda bu sözlerden ötürü özürdileme gereğini duymuştu. Hiç sanmıyorum ki Tansu Hanım. parlamento kürsüsünde irticalen yapı- lan bir konuşmada rahmetli Peker'in ağzından çıkan sözlergibi, düşünme- den bu "Ama şimdiye kadar hiçbir partinin genel başkanı onbaşı olma şerefsizliğini göstermedi" derken ani bir şeker yükselmesi yüzünden böyle konuşmuş olsun. Çünkü Doğru Yol Genel Başkanı, nicedir bu "onbaşı" deyişini küçültücü ve aşağılayıcı bir ekleme olarak Mesut Yılmaz'a yö- neltmeye inatla devam ediyor. Öyle anlaşıyor ki, başbakanlık hayallerini elinden kaçırmış olmak Tansu Çiller'in içine asla sindiremeyeceği bir şey. Sinirleri altüst. DYP Genel Başkanı, sadece kendi- sinin değil, belki de sevgili eşinin de geleceği için kuşku içerisinde. Tansu Çiller'i bu hızlı şokla perişan eden iktidardan ayrılma olayı, aslında bir siyaset adamı için son derecede doğal olması gerekli iniş ve çıkışlardan birisi. Ismet Inönü, böyle bir inişi, son derecede olağan karşılamıştı. İktidar- dan ayrılma biçimi Paşa'nınkinden farklı da olsa. Süleyman Demirel de, Inönü kadar değilse bile, karşılaştığı gerçeği içine sindirmesini bilmişti. He- le Bülent Ecevit'in. hem genel sekre- terlik, hem başbakanlıktan koşullann değiştiğini görünce, tek başına aldığı karar ile ve kendi özgür iradesi içinde nasıl salt "yurttaş Ecevit" haline gel- diğinin en yakın tanığı oldum. Peki, Çiller niçin farklı bir ruh haleti içinde, hem de ortağı Necmettin Er- bakan'a oyun oynarken ters künde- ye gelişini haftalardır hazmedemiyor. Ateşi giderek kül bağlayacağına. zaman geçtikçe daha da çoğalıp, bü- tün bir geleceğini yakacak hale geli- yor? Sorunun yanıtı basit. Yukarıda ömek olarak isimleri ge- çen eski üç başbakan ve üç lider, si- yasette her kiiometreyi, kendi emek- leri ve alın terleri ile ve adım adım al- dılar. Tüneller, labirentler, engebeler aşarak bulundukları yerlere geldiler. Tansu Hanım. Boğaziçı Üniversite- si'ndeki kürsülerine de, siyaset kür- sülerinedebaşkalannınkollanndatır- mandı. Onu adeta "sarışın birperi kı- zı" gibi kucaklayıp, bilimsel ve politik kariyer kazandırdıklannı anlatanlar, bugün henüz hayattalar. Zoru bilme- yen, yoksulluğu yaşamayan, bir gün bile ışıksız kalmayan bir adamı, üç gün bulunduğu koşullann altındatenhabir tren istasyonunun bekleme salonuna sokarsanız ne olur? Halkın deyimi ile, belki de "keçileh kaçırır". Öyle olmasa, bir Mehmetçiğin, ta- lih kuşu kendisine konar da sağ kolu- nun üst başına doğru kırmızı tek şerit takar ve "onbaşı" diye seslenirlerse dünyalar onun olacak diye içi içine sığmazken, DYP lideri. kendi partisi ve seçmenleri içinde on binlerce on- başıyı da rencide edecek biçimde bu sözü bir sövgü seslenmesi şekline ıs- rarla sokmaz. Sahi, hani bir zamanlar Tansu Ha- nım, Zübeyde Ana'lığa. Anatürk'lü- ğe soyundurulmak ıstenirken, deği- şim listesınde ünlü hatibimiz Halide Edip de yer almıştı. 0 Halide Edip ki. ününü roman ve edebiyat alanından çok önce istiklal Savaşı'nda bizzat Mustafa Kemal'den "HalideOnbaşı" rütbesi ile kazanmıştı. Adım gibi bili- yorum ki, Çillerler'in ne tarih hele ne de edebiyat üzerindeki birikimleri, bu konuya onlan aşina etmiş olsun. Yoksa, Mesut Yılmaz'ı, elindeki baş- bakanlık kuşundan değil, o başbakan- lığın "a/7e boyu" sınırsız yetkilerinden ve imkânlanndan dayoksun ettiği için karalamak isterken, böylesine bir irti- fa kaybına kendisini müstahak sayar mıydı? Çevresindeki insanlar beşer, onar değil, biner biner azalıyor. Tansu Çil- ler'in sinirleri per perişan ki, kendisi ile görev değişimi yapmış bir cumhuri- yet hükümetinin başkanını eleştirece- ğim derken, tam anlamı ile zırvalıyor. Sanırım uykuları karabasana dö- nüşmüş, kâbuslar içinde bir uçuru- mun ta dibinden Tansu Hanım kendi- sini tepedeki gözlüklü adama "Kimse senin gibi onbaşı şerefsizliğini gös- termedi" diye haykınrken görüyor. Ve Mesut Yılmaz, salt bu seslenişi bile kendi politik çizgisi adına işlerin iyi gittiğinin bir ölçüsü olarak değerlen- diriyorki, sigarasınıtellendiripbirsöz- cüğü üç kez yinelemekle yetiniyor: "Ayıp. Ayıp. Ayıp." Acaba Tansu Hanım, Yılmaz'ın ver- diği yanıtın ağırlığının farkına varabilir mi? SERVER TANİLLİ Ahmet Oktay'ı Okumak... Bir süredir büyük değişiklikler oluyor dünyamız- da ve yurdumuzda. Son yıllar, tersine esen rüzgâr- ların yıllarıdır. Hazırlıklı olduklarımız var, olmadık- lanmız var. Aydınlara düşen. olan biteni gecikme- den kavramak, onunla da yetinmeyip tarihin akı- şı doğrultusunda önerilerde bulunmak, ışık serp- mek, varsatehlikeleri, çukurları göstermek toplu- ma. Kolay mı bunlan yapmak? Zordur; çünkü derinliğine bilgi birikimi ister; da- hası. çağdaş birdüşünme yönteminiz ve arkasın- dan gittiğiniz oturmuş bir dünya görüşü ve tarih felsefeniz olacak. Aydın değil misiniz, istediğinizi seçmekte özgürsünüz. Ama bilmelisiniz ki, yazdık- larınızdan sorumlusunuz; mahkemelere karşı de- ğil elbette. gelecek kuşaklara. Gelecek titiz, yakınmacı ve yargılayıcıdır... Ne var ki, aydın diye ortada dolaşıp hemen her gün aynı plağı çalanlar var, kımisinde plak gelip bir yerde takılıyor da, köhneyip tükenmişlik iyice bel- li oluyor; ama sayıları pek az aydınlarımız da var ki. yürüyen yaşamla beraber değişmesini biliyor- lar, düşündüklerini yeniden düşünüp ufuklarını sü- reklı genişletiyorlar. Her zaman yaratıcı, o oranda da her zaman il- ginçler. Ahmet Oktay, benım ıçin böyledir. Inceleme ve araştırmalarıyla, şiiri ve nesriyle böyle. Hangi kitabını elime alsam. bir bütünlük görü- rüm; gazete ve dergılerdeki yazılarını mı toplamış- tırbireserinde, heryazı, bütünden birparçadır, ki- tabı bitirdiğınizde o bütün de karşınızda belirir. Açık ve berrak bir anlatımı vardır, güzel bir Türk- çeyle yazar. Dilimizin serüvenini yakından izlemiş nadir ka- lemlerden biri de odur. Öyle demeyin, dil önemli! • Kimisi son yıllarda yayımlanmış ve benim oku- mak için fırsat bulamadığım birkaç kitabını arka ar- kaya ama ağır ağır okudum. Yön Yayınlan'ndan çıkan Medya ve Hedonizm, medya gerçeğini seriyor gözler önüne: Dünyayı bir "global köy" haline getiren yanından çok, dünya- mızda "çürüyen, yoz, bayağı ve ilkel-barbarca olan ne varsa ona tutunan" güçlerin; kendi amaç ve değerlerıne göre yeniden "imal" ettikleri "ger- çekler"i sunan tekellerin medyasını anlatıyor. Bu yıkıcılığa karşı bir aydın olarak da tavnnı ko- yuyor ortaya. Kitap. yazarımızın -çoğu gazete ve dergilerde çıkmış- yazı ve söyleşilerinden oluşuyor. Ama medyanın yanı sıra başka önemli konulara da de- ğinen yazılar var eserde. Onlar arasında. Melan- koli Üzerine ve Mücadele Alanı Olarak Geçmiş ad- lı iki uzunca yazıyı özellikle okumanızı isterdim. Kitapta Akıl ve İnanç adh yazıdan da, buyuru- nuz şu cümleleri "Eşitlikçı ve özgürlükçü bir top- lum ütopyasına sahip çıkmadıkça, yoksulluğa, acıya ve mutsuzluğa mahkûmuz demektir. Vaad- .Jer ve sloganlaria somut, gündelik yaşamımızın gerçekleh ne kadar uyuşuyor? ... Yasalar, karar- lar, uygulamalar kimden yana çalışıyor? Hep bu sorulann yanıtlannı aramalıyız. Bu iş ise öğrenme- yi, eleştirelolmayı, sorgulamayı gerektihyor. İnanç coşturur elbet, ama akıl özgürleştirir. Akıldan öz- gürleşmenin koşulu bile akıldır." Eşitlikçi. özgürlükçü ve ilerici bir aydın olarak ne söyleyebilirdi ki başka? Her zaman da akıldan yana olmuştur Ahmet Oktay. ArkYayınlan'nda çıkan Şiddet, Söz, Yaşam'da, yine gazete yazılarını ilginç başlıklar altında top- lamış: Terör. şiddet, yönetenler/yönetilenler, aydın- lar. Islam. kentler, cinsellik, tabular, kadınlar ana temaları oluşturuyor. Aynı eşitlikçi, özgür, ilerici ve akılcı kalem gör- düğümüz. Yılmaz Yayınlan'ndan çıkan Gizli Çekmece'de, "Basın, TRT, edebiyat ve bohem dünyasından re- simli hayat-ı hakıkıye sahneleri"ri\ anlatıyor. O gü- zelım Türkçesiyle anlattıkları yalnız ilginç değil, ay- nı zamanda belge niteliğinde o çevrelerin tarihini yazacaklar için. Enis Batur, son yazdığı Opera adh uzun şiiriy- le, pek de alışık olmadığımız biçimde. çetin ama ilginç bir eser ortaya koydu. Ahmet Oktay'ın Yapı Kredi Yayınlan'ndan çıkan Israfil'in Sûr'u işte o- nun üstüne bir inceleme. Yazarımızın bütün bilgi birikimini görmek mümkün orada. Enis Batur'la Ahmet Oktay'ı, ikisini birlikte oku- yunuz diyeceğim. Okumalısınız da... Cecekondu sorun oldu DTP, Güneş Taner'in önerisine karşı çıktı AYŞE SAYIN .\NKARA - ANAP'h Devlet Bakanı Güneş Ta- ner'in ekonomi politika- ları. hükümet ortakları arasında sorun olmaya devam ediyor. Son olarak gecekondulardan vergi alınması önerisinı getiren Taner'e DTP kanadı kar- şı çıktı. Toplu Konut İda- resı'nden sorumlu DTP'li Devlet Bakanı Refaiddin Şahin, vergi- lendirmenin gecekondu- ları "meşrulaşürmak" anlamına geleceğini be- lirterek. konunun hükü- met gündemine gelmesi durumunda uygulamaya kesinlikle onay vermeye- ceklerini sövledi. Türkiye"de binlerce iş- yeri sahibi, "sembolik" rakamlarla gelir ve ku- rumlar vergisi öderken. Taner'in yeni vergi alanı olarak gecekonduları seçmesi ortaklar arasında rahatsızlık yarattı. Cum- huriyet'in sorularını ya- nıtlayan Devlet Bakanı Şahin, hükümet olarak planlı kentleşmeyi özen- dirdiklerine dikkat çeke- rek. "Şimdi çıkıp, "Gece- kondudan vergi alacağız' demek, "Vergisini verin de ne kadar gecekondu yaparsanız yapın' anla- mına gelir" dedi. Böyle bir uygulamanın "karga- şa" yaratacağı ve gece- kondu patlamasına yol açacağına dikkat çeken Şahin. "Tophı Konut'tan sorumlu olarak ben ısla- ha çalışıvorum. Hedefi- miz, belediyelerie işbirliği yaparak. ucuz arsa alıp, ucuz konutlar yaparak orta gelirli halkın ev sahi- bi olmasını amaçlıyoruz" görüşünü dile getirdi. Toplu Konut İdare- si'nin yeni hedefleri ko- nusunda da bilgi veren Şahin. aşamalı olarak ge- cekondu alanlannı, uydu kentler haline getirecek- lerini belirtti. Şahin. bu çerçevede Ankara'da pro- tokol yolu olarak da bili- nen havaalanı yolu üze- rindeki Pursaklarcivann- da ilk uygulamayı başla- tacaklannı aktardı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle