Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 22 EYLÜL 1997 PAZARTESİ•;
Ağpı'daiki
terörist
yakalandı
• AĞRI (AA) - Ağn
Valisi Lütfü Yiğenoğlu,
yaptığı yazılı açıklamada,
Çemçe Yaylası'nda
sürdürülen operasyonda,
güvenlik kuvvetleriyle
çatışmaya giren iki
teröristin sağ olarak ele
geçirildiğinı bildirdi.
Teröristlerin üzennde 2
kaleşnikof tüfek. 2 tabanca
ve bu silahlara ait
mühimmat ile 2 el bombası
ele geçinldiğini belirten
Yiğenoğlu. teröristlerin yer
göstermesi sonucu örgütün
Çemçe Yaylası'ndaki üç
deposunun da ortaya
çıkanldığını, bu
depolardakı çok sayıda
yiyeceğin imha edildiğini
bildirdi.
Sodada
ihale karmaşası
• ANKARA (Cumhuriyet
Biirosu) - De\ let Bakanı
Rüştü Kazım Yücelen,
Beypazan doğal soda
(trona) madeni yataklan
konusunda 1992 yılında
açılan uluslararası ihale
iptal edilmeden, Etibankın
işe başlatılmasının yanlış
olduğunu bildirdi.
Yücelen, •"Geçmişte
gerçek olan bır projeyi.
hayal haline getırmişler"
dedi. Devlette sürekliliğın
esas olduğunu, bir işlem
kapatılmadan başka bir
işleme başlanamayacağını
vurgulayan Yücelen.
konunun Bakanlar
Kurulu'nda gündeme
getirileceğini söyledi.
Şeriatçı
gösteriler
• Haber Merkezi - Sekiz
yıllık kesintısız eğitim
yasasını protesto
gösterilen sürüyor.
lstanbul'da Eyüpsultan
Camii'nde toplanan
gruplar. sabah namazını
kıldıktan sonra gösteri
yaptılar. Gösteri sırasında
eylemcılenn Türk
bayrağının yanı sıra yeşil
renkli tevhid ba>Taklan
açtıklan görüldü. Bursa
Imam-Hatıp Mezunlan
Derneğı(BlHMED)de
dün bir korsan gösten
düzenledi. Öğle
namazından sonra
Ulucami'den çıkan gruplar.
Cumhuriyet Caddesı'ne
değişık kollardan gelerek
burada 1000-1500 kışıye
ulaştı. Gazetecilere
saldıran ve çok sayıda
fotoğraf makinesini tahrip
eden göstericiler, polisle de
çatıştı. Bir grup kadın da
oturma eylemi yaptı.
Kayseri'de Tanhi Hunat
Camii'nde 2 bin kışi
gösteri yaptı. Gösteri
sırasında sekiz şeklınde
kurabiyeler dağıtıldı.
Düğünde
çatışma
'•TOKAT(AA)-Tokat
Seyit Necmettın
Mahallesi'ndeki bır
düğünde aşın alkol alan bir
grup davetlı. tabancayla
havaya ateş açtı. Olay
yerinde bulunan 4 polıs
memuru havaya ateş
açanlara müdahale etti.
Müdahalenin ardından
çıkan kavgada polıs
memuru Aykut Pahıl'ın
silahını gasp eden Recep
Öncü, polıslere ateş açtı.
Aııcak Recep Öncü.
kardeşi Mustafa Öncü'yü
vurarak öldürdü. Olaydan
sonra kaçan Recep
Öncü'nün arandığı
bildirildi.
DTP 'politika
okulu' açıyor
• ANKARA (AA) -
Demokrat Türkiye Partisi
(DTP)Çankayaîlçe
Teşkilatı'nın organize ettiği
"politika okulu" açılıyor.
DTP'den yapılan
açıklamaya göre. Politika
Okulu'nun 23 Eylül Salı
giinü başlayacak eğitim
programı, 13 Aralık
tarihıne kadar sürecek.
Başbakan Yardımcısı ve
Milli Sa\Tinma Bakanı
Ismet Sezgin'in 23 Eylül
salı günü açılışını yapacağı
Politika Okulu'nun
dersleri. DTP Genel
Merkezi Genel Idare
Kurulu Salonu'nda
gerçekleştirilecek. Doç. Dr.
Nejat Erder'in "siyaset"
konusunda ilk dersi
vereceği okulda, Aydın
Köymen. Hamdi
Üçpınarlar, Gökberk
Ergenekon, Prof. Dr. Murat
Belge, Pulat Tacer, Prof.
Dr Tevfık Ertüzün ders
verecekler.
HABERLER
T e r ö r ve g ü v e n l i k s a r m a l ı n d a Ordu - 1
G. Doğıı, Kmuleıık'etaynmıs
IŞIKKANSU/
ERDOĞAN ERİŞEN
ORDU - "Arnıe, anne"
diye çığlık çığlığa idi,
toz. barut ve kandan sıy-
nlan çocuk. "Anne, an-
ne... Ağabeyterim vurul-
du anneeee._" Bağınşlar
küfürlere kanşmıştı.
Ateşlı cayırtı korkuyu,
çocuğun iniltileri kuşku-
yu büyürüyordu. Taka
taklar. çevredeki sık
ağaçlarla kaplı tepeler-
den iki katı yansıyıp. ku-
laklara ürpertiyi çekiç gj-
bi çakıyordu. Çocuk, ala-
cakaranlıkta evine koş-
maya çabalarken, boğuk
sesli adamlar uyanyor-
du:
"•Evinizden çıkmayın,
yerinizden a> nlmayın. te-
röristlerle çatışma çıkü."
Tak, tak. taka taka tak,
tak...
Gece. Güneyce'ye ka-
rabasanla iniyordu.
Her şey, geçen mayıs-
ta Mesudiye Polis Kara-
kolu'nun basılması, iki
polisin yaralanmasıyla
başlamıştı. İstihbarat ile
abartılı fiskos baş başa
gıdıyordu. Sıvas-Tokat
kırsalından Ordu'nun
güneyine sızan bir grup
terörist vardı. PICK'lile-
re DHKP-C örgütü yar-
dım ediyordu. Olaylar
zaman aralıklanyla ama
peşpeşe gelişiyordu.
Mesudiye'de devriye ge-
zen jandarmalar pusuya
düşürülüyor, iki şehit ve-
riliyor. ardından bır polis
yaralanıyordu. Fatsa'da yaz aylannda ger-
çekleşen çatışmada DHKP-C örgütünden
olduğu bildirilen bır kişi sağ yakalanır-
ken, bir kışi de öldürülüyordu. Aynı tarih-
lerde Koyulhisar'a yakın bölgede, Eğriçi-
men Yaylası'ndaki villalar yakılıyordu.
Her ne kadar kimi yöre halkınca "düzme-
ce" olduğu gündeme getirilse de, köy
muhtarlanna, belediye başkanlanna teh-
dit mektuplan gönderiliyordu. En son, 16
Agustos'ta Mesudiye'nin burnunun di-
binde yol kesiliyor. silahlı kişiler, mini-
büsten ındırdıkkn polis memuru Gök-
han Çavuşoglu rw eşinin az ilerisinde.ta-
rayarak öldürüyorlardı. Belkı de. dağda
dolaşan teröristlerin kimliği konusunda
ilk somut kanıt bu olayda ortaya çıkıyor-
du. Durdurulan minıbüstekı. çocukluğu
Güneydogu'da geçmiş ve Kürtçe bilen bir
hanım, teröristlerin kendilerinden ne is-
tediklerini sormuştu. Aldığı yanıt, aşağı
yukan şöyleydi:
u
Biz, bağımsız Kürt devleti kurmak is-
tiyoruz. Etkinliğimizi Karadeniz'e degin
yayacağız."
Gü\enlik güçleri aynı günlerde yaptık-
lan aramalarda bir fotoğraf makinesi ele
geçırmişler, makineden çıkan filmde yer
alanlan belirlemişlerdi. Filmde silahla
poz veren 14-15 kişidenbırkısmının mi-
nibüsü durdurup, polis memuru Çavuşoğ-
lu'nu öldürenler olduğu görgü tanıklann-
ca saptamnıştı.
Tüm bu olaylarla birlikte. Ordu'nun ko-
yu yeşile vurgun fındık bahçeleri kadar
üretken, gökyüzü ile tokalaşan ka> ın or-
manlan kadar dingin. ışıltılı dereleri ka-
dar temiz insanını huzursuz eden gelişme-
lerbırbırini izlemeye başlamıştı.
Başta fındık olmak üzere, mısır, pata-
tes gibi ürünün tam kaldınlacağı sırada,
her Ordulunun yeşil gözlü sevdalısı sayı-
lan yaylalann boşaltılması karan gelmiş-
ti öncelıkle. Aybastı Kaymakamı, 28
Ağustos'tabiryazı ile 3 Eylül'edeğinbo-
şaltılacak yaylalardaki patates vb. ürünle-
rin hasatınınjandarmanın bilgisı ve göze-
timinde yapılacağını, yaylalarda kış ıçin
yiyecek, tohumluk amacıyla gömüye pa-
tates bırakılmayacağını öngörmüştü.
Halktan gelen tepkı üzerine. kaymakam-
lığın bu karan valiliğin emri üzerine kal-
dınlmıştı.
Sonra? Sonra gelsin Güneydoğu'ya
benzer uygulamalar. Gönüllü köy korucu-
luğu. halka silah dağıtma. yasaklar. sınır-
lamalar ve özel tim...
Sessiz kent Mesudiye
Ordu'da yaşanan gerginliğın nabzı Me-
sudiye'de atıyordu kuşkusuz. Askerler,
polisler orada şehit düşmüş. iki çocuk
özel timlerce orada vurulmuştu. 40 yıllık
- Bir yanda terörist saldınsı ile öldürülen askerler, polisler, öbür yanda terörist
diye özel timce vurulan el kadar çocuklar. Yayla boşaltmalar, gönüllü köy
koruculuğu, silah dağıtımı, özel tim. Güneydoğu, Karadeniz'e taşınmış gibi.
gizlenen duygular, iki çocu-
ğun ölüm öyküsü anlatıldık-
ça şu özet tümce ile açığa çı-
İayor:
"Millet, teröristten çoközet
timden korkar oldu."
Günlerden cumartesi. 23
Temmuz. Güneş, Güney-
ce'nin ormanca kucaklanmış
evlerini yalayıp henüz yeni
devrilmiş. Saat 20.00 sırala-
n. tki kardeş, ortaokul son sı-
nıf öğrencisi Turkay Metin
(14) ile ilkokul öğrencisi
Umit Metin (10) ve tatil için
Istanbul'dan gelen amca ço-
cuklan Cihat Metin (16) el-
lerindeki fenerlerle tepeye
yakın açıklıktan, dedelerinin
evinden köye dönüyorlar.
Karayoluna birkaç metre ka-
la polis arabalannı görüyor-
lar. Biri geçip gidiyor. Ikinci-
si görününce cayırtı kopuyor.
Özel timin açtığı ateş ile
yanıbaşında ağabeyi Turkay
ile yeğeni Cihat'ı yitiren,
kendisi de yaralanan minik
Ümit Metin, o geceyi bize
şöyle anlatıyor
"Eski mahalleden geliyor-
duk üçiimüz. Elimizde ışıl-
daklar vanü. Polis arabalan-
nı gördük. Bir şey yapmaya-
caklannı biliyorduk. Durun
fîlan demeden üzerimize ateş
edikü. Ben kaçmava çalışüm.
tki ağabeyim yere düşünce,
ben de yere yattım. Baktun
ağabeylerim ölmüş. Annemi
çağınnaya başladım. Polisler,
Ordu'da yaşanan gerginliğin nabzı Mesudiye'de aüyordu kuşkusuz. Askerler, polisler orada şehit Teröristler bastf diye koy-
Mesudiye: Sanki hiç konuşmayan bir ilçe
düşmüş, iki çocuk özel timlerce orada vurulmuştu. Dik yokuştan Mesudiye Ve giriyoruz. ilk izle- muyoriardı annemi o tarafa.
nim: Sessiz, sanki hiç konuşmayan bir ilçe. Emniyet, camlara afişler asmış. Anne babalar çocukla- Sonra ağabeylerimi aup gitti-
nnın, gençler arkadaşlannın ve kendilerinin teröre bulaşmamalan için uyarüryorlar. Kahvelerde
pinekleyenlerde yabancıdan çekinen kuşkulu gözler. (Fotoğraflar: HASAN AYDIN)
şpförümüzün dizelli arabası oflayapufla-
ya koyulmuştu yola. Gürgentepe'ye, Göl-
köy'e selam verip geçtik. Gündelik yaşam
sürüyor. Yamaçlarda insanlar, eğilmiş pa-
tates söküyor. Dizlerinin dibindeki beyaz
çuvallar, otlayan kuzulara benziyor. Fın-
dıklartoplanmış, güneşe serilmiş. İnsan-
lar "merhaba"yı esırgemiyor, güleç ve
cana yakın. Eski Gürgentepe Belediye
Başkanı ve Ordu CHP II Başkan Yardım-
cısı Ekrem Aydın da bize eşlik ediyor. Yıl-
larca bölgede öğretmenlik, Milli Eğitim
Müdürlüğü de yapmış^ Seviliyor, sayılı-
, yor. Yaklaşık 1900 rakımlı Harçbeli'ne
dogru vıırduk geliyonız. Ekrem Aydın,
yol kenannda yürüyen iki çobanı görün-
ce arabayı durduruyor. tki hoşbeşin ar-
dından gündeme giriliyor:
"Ne \-ar ne yok buralarda. Terör var
mı?"
Uzun boyl usu, "Yok hocam. Biz dehay-
van gütnıeve gidiyoruz şimdi" yanıtını \ e-
riyor.
"Sizin orada alah dağıttılar mı?" soru-
suyla sürdürünce konu>Ti, "He" diye
onaylıyora>Tiısı, "Bendealacaktım.Ama
'Operasyon olunca sen de askerle, polis-
le birlıkte çatışmaya gideceksin' fîlan söy-
lentisi olunca. "Benim işım değil' deyip
Yol boyunca birkaç askeri konvoya rast-
lıyoruz. Özel tim araçlan, karayollannın
kamyonlannı izliyor. Ormanlık bölgeye
geldiğimizde 40 yıllık şoförümüz Durdu
Deveci hızlanıyor:
"Burada topuklayacaksın arkadaş.
CMaylar burada olmuş, ne olur, ne olmaz..."
Dik yokuştan Mesudıye'ye ginyoruz.
İlk izlenim: Sessiz. sanki hiç konuşmayan
bir ilçe. Emniyet, camlara afişler asmış.
Anne, babalar çocuklannın, gençler ar-
kadaşlannın ve kendilerinin teröre bulaş-
mamalan <jfcnıly ııı1ı,"iiıl ıı 'Tfcainskrde
pineklevenlerde yabancıdan çekmankuş- .
kuiu^ofeiet. Tanışmanın ardından, belir-
gin bir rahatlama, açılma:
"Dağlarda terörist olduğu söyleniyor."
"MedTV'deher gün Karadeniz'eyayı-
lacaklan konusunda yayun yapriryormuş."
"Bence abartıuyor bunlar. Terör var,
var ounasına da söylendiği kadar değü."
"Askerler geçenlerde geldiler, tüm or-
manı aradılar."
"Birim bura insanından yüz bulamaz-
lar. Banndırmazlar teröristleri. Ama, si-
lahı dayarsa, korku belasi—"
Söyleşi dönüp dolaşıyor; bundan iki ay
önce Mesudiye'ye en fazla 10 kilometre
uzaklıkta. karayolu kenanndaki Güneyce
köyünde yaşananlara geliyor. Öncelen
vali Malay: Kasıt olduğunu sanmıyorum
Ordu Valisi Mustafa Malay'm iki çocuğun öldürülmesiyle ilgiü açıklaması
şö\1e: "Ben olay su^suıda senelik izindeydim. Üzülmemek mümkün değil.
Verilen bilgilere göre, ekip de\Thedeymiş, hava sisli>miş. Görüntüye aüş ya-
pdmış ve iki genç evladımız hayatını ka> betniiş. Soğukkanlı da> ranmak ge-
reki>Y)r. Kasten olduğunu sanmıyorum. Ama kaza daolsa, bmiik bir hatadır."
Ölen ve yaralanan çocuk-
lann dayısı Aydm Metin ta-
nık olduklannı şöyle özetliyor:
"Evin kapısmda otunıyordum. Çocuk-
lar yolun karşısuıdaki direğin oradan çık-
tılar. Birinci polis aracı geçti, ikincisi du-
rur durmaz ateş açtılar. Bizi yaklaştırma-
dılar olay yerine. Silahı bizden yana çevi-
rip teröristlerin köyü basOğuıı söyleyince,
kendimi kanala attım. Bu arada tüfekle-
rin dipçikleri ile araçlannın camlannı fî-
lan kırdılar,çatışma çıkmış gibi yani. Yak-
laşbnnadılar bizi, çocuklan ahp götürdü-
. Güneyceli diğer görgü taıuklan da, o-.
lay^ırasında çıkan gürültüden adetabına-
lann sallandığından söz açıyorlar. Turkay
ile Ümit'in babalan Canip Metin'in yüz
hatlan derinleşiyor. Belli. yüreği acıyor:
"Hani, bu olay ormanda olsa anla>aca-
ğun. Açık arazL Hem bu özel timciler her
gün köye uğrar, ayranınuzı,sütümüzü içer,
kahvaltı yaparlardı. O saatierde herkesin
işten güçten döndüğünü bilrvorlar. El fe-
neri yanıyor. Akıl var, man tık var. Terörist
gelse, açık arazide, elinde fenerle mi ge-
lir?"
Dede Eşref Metin de kızgınlığını içine
atanlardan:
"Çocuklar öldükten sonra ateşi köye çe-
viriyorlar. Terör olduğunu, kapılara çıku-
mamasını istiyorlar. 100-150 mermi atmış-
lar. Çoğu çekirdeği biz topladık yerier-
den."
Güneyce'den aynlırken baba Canip
Metin. karamsarlığın işareti midir bilin-
mez, boynu bükük "Davacıyız" diyor.
iki çocuğun öldürülmesi ile ilgili ola-
rak özel timciler İbrahim Kaya ile Mus-
tafa Çavdatutuklanmışlar. Ancak, heriki-
si de geçen günlerde tahliye edilmişler.
Ordu Valisi Mustafa Malay'a olayı ve da-
va sürecini anımsatıyoruz. Açıklaması
şöyle:
" Ben olay sırasında senelik izindeydim.
Üzülmemek mümkün degiL Verilen bilgi-
lere göre, ekip devriyedeymiş, hava sisüy-
miş. Görüntüye abş >apılnuş veikigenç ev-
ladınıız hayatmı kaybetmiş. Soğukkanlı
davranmak gereldyor. Kasten olduğunu
sanmıyorum. Ama kaza da olsa, büyük
bir hatadır. Bu hatayı affetmek bence zor.
Söz konusu kişiler açıkta. Göreve başlaül-
masıyönünde istekler oldu. Uygun görme-
dim. Cezasım çekmeleri lazun. H ukuki ne-
ticeyi bekleyeceğiz.''
Ordu ili huzursuz. Halk. bir yanda te-
rör tehlikesi; öbür yanda yıllardır tartışı-
lan. eleştirilen. yanhşlığı zaman içinde
anlaşılmış güvenlik önlemlerinde ısrar
edilmesi arasında sıkışmış kalmış.
Yann: Silahlandınlan, köy koruculuğu
ile tanışan Ordu ve Vali Malay'm ildeki
gelişmelere bakış açısı.
BİZBÎZE
E tipi cezaevlerindeki demir sandalye, masa ve benzeri tüm eşyalar değiştiriliyor
Cezaevi isyanlarına
6
plastik
9
K önlem
EVTN GÖKTAŞ
ANKARA - Adalet Bakanı Ol-
tan Sungurlu'nun başlattığı "ceza-
evleri reform paketi" çerçevesin-
de, "terör cezâevteri" diye nitele-
nen "E Tipi" cezaevlerinde, şımdi-
ye kadar kullanılan demir masa ve
sandalyelenn tümü değiştiriliyor.
Isyanlar sırasında barikat olarak
kullanılan demir masa ve sandal-
yelerin yerine, plastikten yapılmış
hafif masa ve sandalyeler konula-
cak. Cezaevlerinde terör suçlan
nedeniyle bulunan tutuklu ve hü-
kümlü sayısının 12 bin 500'e ulaş-
tığına dikkat çekilirken. 8 yıllık ke-
sintisiz temel eğitim yasasının ar-
dından bunlann arasındakı şenat-
çı sayısında artış yaşandığı vurgu-
landı.
Adalet Bakanlığı. cezaevi isyan-
larına karşı önlem almak ıçin ha-
zırlık yapıyor. Bakanhk yetkilileri
cezaevınde ımal edilen en belırgın
silahın şış. bankatlarda kullanılan
en ağır malzemenin de masa ve
sandalyeler olduğuna dikkat çek-
tıler.
Adalet Bakanı Sungurlu'nun,
cezaevleri reform paketinde yer
alan bu "ara foraıül" tartışılmaya
devam ediyor. Tutuklu ve hüküm-
lüyakınlan. Sungurlu'nun "3-4 Id-
şilikoda" diye uygulamaya koydu-
ğu modeli, "hücre sistemine dö-
nüş" olarak yorumladılar. Sungur-
lu ise bu modelin hücre sistemi ile
uzaktan yakından bir ilgisinin ol-
madığını savundu. Sungurlu, her
fırsatta hücre sistemine karşı oldu-
ğunu. aynca Türk insanının tek ki-
şilik odalarda yaşamaya alışkın ol-
madığını %urgularken, tutuklu ve
hükümlü yakınlan, bu modele "ge-
nişleuuniş hücre" de denebileceği-
ni belirttıler.
Mahkûm yakınlan, bu uygula-
maya en kısa zamanda son veril-
mesini, aksi halde yeni ölümler ve
toplu katliamlann v aşanabileceği-
nı kavdettiler. Adalet Bakanlığı
yetkilileri ise bu modele "daralnl-
nuş koğuş" demenin daha anJamlı
olabileceğıni söylediler.
Sungurlu'nun planladığı ve şu
anda bırçok E tipı cezaevinde uy-
gulamaya konulan modele göre,
disıplın suçlulan tek kişilik hücre-
ler yanında 3-4 kişilik hücrelerde
kalacaklar.
Tele\ izyon sevTetme, kitap oku-
ma. sohbet etme ıçin ortak alanlar
oluşturulacak. Ancak mahkûmlar.
geri kalan zamanlannı genişletü-
miş hücrelerde geçirecek. Bugün-
kü uygulamada mahkûmlann 20-
25, hatta 50-60 kişilik koğuşlarda
kaldığını anımsatan yetkililer. or-
tak mekânın böyle olması halinde,
içeri girip arama yapmanın zorlaş-
tığını, üstelik bu tür düzenlemele-
rin kaçış planı yapılması ve uygu-
lanmasuıa imkân sağladığını ileri
sürdüler.
Yetkililer. kalabalık koğuş siste-
minde. ıçeriye sempatızan olarak
giren bir sıyasi suçlunun, bir süre
sonra "mflton" olarak çıktığını be-
lirttiler.
ERDAL ATABEK
Etiket mi? Işlev mi?.. ı
Etiket mi önemlidir? işlev mi önemlidir?
Kim olduğunuz mu önemlidir? Ne yaptığınız -
mı önemlidir? 1
Bu sorular ve yanıtlan, günümüzde toplum-
ların hangi uygarlık düzeyinde olduğunu anla-
mak için iyi bir ölçüt oluşturuyor. "
Azgelişmiş toplumların insanlan, birbirierin- '
den ne kadar üstün olduğunu belirtmeye çok.'
önem verir. Bu nedenle de etiketleri, sahip ol-
dukları yetkiler son derece önemlidir. Sürekli
olarak bunlarla uğraşır, unvanlarını ve yetkile- »
rini arttırmaya çalışır, hayatlarını bunlar için ça-
lışmakla geçirir. Adının önüne koyduğu unvan-
lar, masasının büyüklüğü, emrinde kaç kişiyi..
çalıştırdığı, azgelişmiş ülke insanı için yaşam-
sal değerdedir. Ne işe yaradığından çok nele-"
re sahip olduğu önemli olduğu için de bunları
göstermeye can atar. Tüketici olarak taşıdığı'
değer, üreticilik değerinin çok üstünde olduğu
için bunları çevresine göstererek değer kazan-.'
maya çalışır. Onun için de az gelişmiş ülke in-"
sanı, gösteriş meraklısı, çevresini etiketiyle et-1
kilemeye çalışan, işlev yetersizliğini de dediko-'
du ve entrikayla kapatmaya çalışan bir davra-.;
nış kalıbı sergiler. \
Gelişmiş birtoplumun insanı ise başkalann- „
dan üstün olmaya gerek duymayan bir kendi-
likdeğeri ileyetiştiği için, etiketiyle değil işeya-,
rarlılığıyla var olmak ister. Onun için de etiket 9
peşinde, yetki peşinde koşmaz. Etiketler ve»"!
yetkiler ona yaptıklan işlerden ötürü gelir. Onun.,
önem verdiği şey, kendini ve işe yararlılığını ge-'«.
liştirmektir. Gelişkin bir insanı gelişmemiş birin-S
den ayıran en önemli ölçüt, kendini geliştirmek"/
isteyip istememesi ile işe yararlılık düzeyini ge- \
liştirmek isteyip istememesidir. Başkalanndan'^
üstün olmaya değil, enerjisini başkalanyla bir- \
leştirmeye çalışır. Ekip çalışması yapabilir. Ara-'
lanndaki ilişkiyi unvanları değil, kimin ne işe
yaradığı belirler. Kendini tüketim kalıplanyla
göstermeye hiç gereksinmesi yoktur, bunu
yapmaz. Kendisini değil, yaptıklannı göster-']
mek ister. Bunu da methedilmek için değil, ya- -J
raıiığıyla var olmak için ister. Nitelikli olduğu için
de dedıkodu ve entrika ile ne uğraşır ne de
bunlarla uğraşanları sever.
Bu iki insan, bu iki toplum arasındaki fark
nelerdir?
Azgelişmiş insanların toplumunda verimlilik
düşüktür, iş ve hizmetler kalitesizdir, üretimin
yerini tüketim almıştır, insan ilişkilerini de kimin
kimden üstün olduğunun kanıtlanması almış-
tır.
Buradaki insanlar mutsuzdur, ama neden
mutsuz olduklannı bilmezler. Herkes her şey- '
den yakınır, ama çözümü başkasından bekler.
Sonuçta bu ülkeler gelişemez ve gelişmiş ül- ,
kelere bağımlı çevre ülkeleri olurlar. •
Gelişmiş insanlann ülkesi ise yüksek verim-
lilikle çalışır. Yaptıklan her işin kalitesini art*p»^
maya uğraşııiar, insan ilişkileci birlikte çalışma-ai
ya, birlikte yaşamaya yardım eder. insanlar'1
kendileriyle uğraşır, mutlu olmaya çalışırlar. >
Kendilerini geliştirmeye önem verirler, yeni bil- •
gileredinirler, yeni düşüncelergeliştirirler, bun- :
ları başkalanyla paylaşmak isterler. Herkes
kendi sorumluluğunun bilincindedir, kimse
kendi işini başkasınayüklemeyeçalışmaz. So-
nuçta bu ülkeler gelişir ve öteki ülkelerden her '
bakımdan farklı olur.
Bugün insanlanmıza anlatmamız gereken en ';
önemli konu budur.
Bugün eğitime yerleştirmemiz gereken en
önemli ilke budur.
Bugün gençlere söylememiz gereken en
önemli söz budur.
Bugün çalışanlara anlatmamız gereken en :
önemli gerçek budur.
1. Sizin için etiket mi önemlidir, işlev mi?
2. Sizin için başkalannı çekiştirmek mi önem-
lidir, kendinizi geliştirmek mi?
3. Sizin için yetkilerinizi arttırmak mı önemli- .
dir, işe yararlılık düzeyinizi arttırmak mı?
Sorun budur, buradadır ve yapacağınız her
şey insan gücünüzün kalitesi kadardır.
Bunu anlamadan, bunu kabul etmeden ne
bir toplum gelişir ne de o toplumun insanlan.
Türkiye gelişiyor mu? Bunun yanıtı için eko-
nomik ölçütlere bakarsanız yanılırsınız. Önce
insanlarınıza bakacaksınız, insan gücünüzün -
niteliklerine bakacaksınız. Eğer kaç milyon ol- •
duğunuza bakarsanız gene yanılırsınız. "Tür-.;
kiye gelişiyor mu" sorusunun doğru yanıtıyla \
ilgileniyorsanız; ^
- Çocuklannızın nasıl yetiştiğine bakacaksı- j
nız, ^
- Gençlerinizin nelerle ilgilendiğine bakacak-'
sınız,
- Kadınlarınızın kendilerini nasıl gördüğüne
l
bakacaksınız,
- Çalışanlann hayat hedeflerinin neler oldu-
ğuna bakacaksınız. -
Gelişip gelişmediğinizin doğru yanıtları i
buralardadır. ,
DİNOZOR
ALMAYI
UNUTMAYIN!..
SADECE
50 BİN LİRA