05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 12EYLUL1997CUMA HABERLER 12 Eylül faşizminin üzerinden geçen 17 yıl belleklerdeki izleri silemedi Siyasette faşizm, ekonomide yağma Devlet içinde "kontrgerilla" örgütlenmesinin olduğunu, 12 Eylül'den önce Ecevit dile getirmişti. Sonra Susurluk kazasıyla birlikte bir kez daha yüzleştik bu yapıyla. 34 kişinin öldüğü 1 Mayıs olaylarında, Çorum, Maraş katliamlarında "kontrgerilla parmağı" saptandı... Amaç daha çok kan döküp darbeye zemin hazırlamaktı... Ve başanlı da oldular... 1 2 E y l ü l i d a m l a r ı Darağacına gönderilen çocuklannülkesi... HALtL NEBtLER llk olarak Necdet Adalı asıldı. Adalı 1978 yılının Temmuz ayında Ankara'da, Altındağ semtindeki bir evde AB Demirel ve Kemal Er- gin'le birlikte yakalandı. Polis e\de üç saatli bomba, bir askeri el bombası, bomba yapı- mında kullanılan malzemeler. bir dürbün ve 200 merrni bulmuştu. Adalı ve arkadaşlan i- ki kişiyi öldürmekten ve oto gaspı suçundan Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nde. ateşli silah bulundurmaktan Altındağ 4. Asliye Ce- za Mahkemesi'nde, patlayicı madde bulun- durmaktan da Altındağ 2. Asliye Ceza Mah- kemesi'nde yargılandılar. Adah'nın dosyası Askeri Yargıtay"a gıtti. Askeri Yargıtay 2. Da- iresi, Adah'nın cezasmı 16 Temmuz 1980 gü- nü onayladı. Onaydan 58 gün sonra darbe yapıldı. Yasa- ma yetkisini eline alan Milli Güvenlik Kon- seyi6Ekim 1980 akşamı, Adah'nın idamka- rannı onayladı. Darbeci generaller yasama yetkisine el koymuşlardı ama, anayasanın 64, 353 sayılı Yasa'nın 244 ve 647 sayılı yasanın 2. maddesi yürûrlûkteydi hâlâ. Bu hukuk ku- rallan da, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin onayı ohnadan kimsenin asılamayacağını em- rediyordu. lyi ama, konsey TBMM'yi fes- hetmişti. Öyley- de âşık olunabilirdi. İki genç kızla iki idamlık arasında inanıl- maz bir aşk doğdu. Iplerle birbırlerine mek- tuplar gönderdiler. ıbrahim. Necati, Seyit, 13 Mart 1982 günü asıldıklannda, aslında beş kişi infaz edilmiş- ti. Ibrahim. Necati, Seyit ve tbrahimle Neca- ti 'nin sevdalılan. 1 Ağustos 1967 tarihli Cezaevleri Genelge- si'nin 62. maddesine göre gebe kadınlan. akıl hastalarınt. asamıyorsunuz. Peki, âşık adam asılır mı? Milli Güvenlik Konseyi, Serdar Soyergin hakkındaki ölüm cezasının yerine getirilme- sine dair kanunu onaylamak üzere toplandı. Ihtisas Komisyonu Başkanı Hâkim Yarbay Ersin EseroL dosyayı konseye özetledi. Kon- sey Başkanı Kenan Evren, üç maddelik kanu- nun önce her maddesini tek tek, sonra tümü- nü okutup onaylattı: "Kabul edenfcr?» Etmevenler?_. Kabul se'.\.. Konsey geçıcı anayasa oluştura- cağını, Kurucu Meclis'i kuraca- ğını, en kısa süre- de normal dûzene geçileceğini açık- lıyordu. Sürekli olmadığmı anlatı- y_ordu. Öyleyse? Oyleyse Ada- h'nın idamını onaylamak için yenibirMeclis'in oluşumunu bek- lemenin ne zaran vardı?Hiç...Ama öyle olmadı. Ke- nan Evren'ler 6 Ekim 1980'de Adah'nın idamı- nı onayladılar. Adalı. 8 Ekim 1980 günü, sabaha karşı i- dam sehpasının önüne geldı. Koşa koşa çıktı ıskemlenin üstüne. Üç kez "Kahrolsun Faşizm" diye bağırdı. Cellat ipi geçirdi. Adalı. sandalyeyi kendisi tekmeledi. 'Eklevarbir'di... Cellat Mehmet Koç. at arabacısıydı. Ccre- ti "Adalet" Bakanhğı tahsısatından ödendi. Buca Kapalı Bölge Cezaevi'nde 13 Mart 1982 Cuma günü sabaha karşı saat 03.00'te Seyit Konuk, Ibrahim Ethem Coşkun ve Ne- cati Vardar idam edildi. Biri sendikacı, dığer ikisi işçi olan üç idamlık. iki kişiyi Türkiye Komünist Emek Partisi örgütü adına öl- dürmekten yargılandılar. Hâkim karşısına te- sadüfen 1 Mayıs 1981 günüçıktılarveduruş- ma salonunda İşçi Bayra- mı'nı kutladıklan için bir da- ha mahkeme yüzü görmedi- ler. Cezaevinin eski bölümü denilen yerdeki havasız, ya- taksız, sandalyesizhücrelerde aylarca kaldılar. Üç kişilik yalnızlıklanna sonbaharda ortak geldi. Üst hücrelere al- tı kadın getirildi. Üstte aln kadın, altta üç idamlık işçi_ Yeri ve zamanı olmazdı aş- kuı. Ölümden bir kanş önce Türkiye ilk defa 18 yaşından küçük biri- nin yaşı büyütülerek idam edilmesine, bu dönemde şahit oldu... Erdal Eren i- dam edildi. Konsey Serdar Soyergin'in öldürülmesini onayladı. Konsey Başkanı, üç sözcükle ka- pattı oturumu: "Allah taksiraünı affetsin". SeTdar Soyergin, bu sözlerden iki gün son- ra, 26 Ekim 1980 günü sabaha kar- şı asılarak idam edildi. Konsey, Erdal Eren hakkındaki ölüm cezasının yerine getirilme- sine ilişkin kanu- nu onaylamak üzere toplandı- ğında. Adalet Ko- misyonu Başkanı Hava Hâkim Kı- demli Albay Zeki Güngör, dosyayı konseye özetledi. Konsey kanunu oyladı: -Kabul eden- ler?... Etmeyen- ler?_ Kabul edil- mistir. Allah taksiraünı affetsin?" Erdal Eren 13 Aralık 1980 günü sabaha karşı asıldı. Milli Güvenlik Konseyi hangi otunımunda bir idamı onaylasa, Konsey Başkanı Kenan Evren aynı şeyleri söylüyordu: "Allah taksiraünı affetsin". Serdar Soyergin'in, kendisini idama götü- ren yargı sürecinde hiç avukatı olmadı. idam kararı. askeri mahkemenin bir tek otunımun- da verildi. Erdal Eren henüz 17 yaşında bir çocuktu. Hıdır Aslan'm cinayeti yoktu. Aile- si, VeyselGüney'in mezarıntn yerini hâlâ bil- miyor... Tann onlann hangi kusurlannı affe- decekti? Asıl taksirat. "ADah taksiraünı affet- sin" diye diye doğru dürüst yargılamadıklan adamlan astıranlarda değil mi? Tann kimin taksiratını afFetsin? ALİER Bugün 12 Eylül... "Askeri darbe"nin yıldönümü... Aradan geçen on yedi yıl. dönemin Türkiye'ye maliye- tini dahanet göstergelerle or- taya koyuyor. Maliyetin bir bölümü artık Türk Silahlı Kuvvetleri'nin üst düzey ko- mutanlannca da dile getiril- meye başlandı. Bilim çevre- lerinin araştırma ve çalışma- lanna ek olarak siyaset ala- nında da tepkisel çıkışlann yerini artık soğukkanlı ve ob- jektif değerlendirmeler aldı. Tüm bu değerlendirmelerde- ki ortak noktalardan biri: 12 Eylül'ü getiren temel faktö- rün, öne sürüldüğü gibi yay- gın terör hareketleri olmadı- ğı; ekonominin, eğitimin, si- yaset ve sosyal haklar anla- yışının faşizmle bütünleşti- rilmek istenmesidir. Gazi Üniversitesi ve Ga- latasaray Üniversitesi Öğre- tim üyesi Dr. Mehmet AiiKı- bçbay, 12 Eylül darbesinin nedeninin öne sürüldüğü gı- bi yaygın şiddet eylemleri ol- madığını belirterek, "Bugün her saniye darbe yapılması laznndı. Çünkü bugün şiddet dahayaygm. üstelik daha çok alanda; siyasette.ekonomkie, trafikte. Bunlardan meyda- na gelen kayıplar kat kat da- ha £azia" dedi. Askeri darbeyi Ameri- ka'nın desteklediğinin kesin olduğunu savunan Dr. Kı- lıçbay, 12 Eylül'ü şöyle de- ğerlendirdi: "Bu destek tek başına ye- ter zaten. İçerde de yüksek burjuvazi destekledi Bugün pişman mıdırlar emin deği- fim. Bence darbenin yapöğı en büyük tahribat siyasal alanda oldu. Siyasal zemini perişan ettL 1960'lann başla- nyla 70'K yıllararasında Tür- kiye'de doktrin partileri oluş- maya başlamıştı. TİP gibi, VlHPgibLDiğerterikitkpar- tfleriydL Gerçek siyasetzemi- ni doktrin partOeriyleohışur. Bu zeminde liberaller de ola- cak kuşkusuz. Bugün Türki- ye'de sadece kitfc partileri var. Bu sistem lidere bağunlı partiler>arattı. İnsanlarbiri- ne yanaşmaya başladılar. Bir 'yanaşmalık sistemi oluşru. Bu, toplumda ahlakı çöker- ten en önemli faktördür." 12 EyTül rejiminin işçi haklan ve sendikal alandaki yıkımmı değerlendiren DİSK Genel Başkanı Rıdvan Budak, "Darbeciler ilk gün- lerinde hedeflerinin kazanıl- mış işçi haklanoMuğunugös- terüOer. Topiu sözkşmelerde 75 gün 100 gün olarak bağıt- lanmış kıdem tazminatı süre- sini 30 günle sınırladılar. 1963'te çıkanlmış 274 ve 275 sayıh iş ve sendikalar yasası- nı kakurduar" dedı. 12 Eylül'le Türkiye'de so- lun ezildığini. "bağunsız Türkiye" diyenkrin ezildıği- ni beîirten Budak. "DİSK Türkiye solunu bir araya ge- tiren tek ve en güçlü örgüt ol- ması nedenivle hedef vapddL Yönetkikrimiz idanüa >ar- gılandı. Beş bin arkadaşımız bilinen tezgâhlardan geçti" diye konuştu. Budak, 12 Eylül yönetimi- nin. kendi atadığı Danışma Meclisi'ne bile güvenmedi- ğine. bu nedenle de yeni ça- lışma yasalannı Milli Gü- venlik Konseyi'nden geçır- diğine dikkat çekti. Budak, sendikal harekete darbe vur- duklannı. sendikalara katılı- mı zorlaştırdıklanna değine- rek şu örnekleri verdi: "İşte Lalapaşa'daki bir fabrikada örgütlenmek iste- yen 200 işçinin hepsi kapı önüne konuldu. DİSK'in son 4 >ılık örgüuenme sürecinde 30 bin işçi sendikal nedenler- le işten aüldı. 12 Eylül (incesi sendikalı işçi sa>tsı 2 mirvon 300 bin iken, bugün bu sayı 1 milyonun altına düştü." S i v i l ö r g ü t l e r d e n t e p k i l e r Unutulmayacak İSTÂNBUL/ANKARA (Cumhuriyet)- 12 Eylül 1980 darbesinin yol açtığı tahri- batın; günümüzde de sürdüğü belirtile- rek, demokrasinin bütün kurum ve kural- lanyla birlikte yerleşmesi istendi. Darbe- cilerin yargılanmasını engelleyen anaya- sa ve yasa maddelerinin kaldınlması ve bunaolanak sağlayacak olan sivil demok- ratik bir toplum yaratılması gerektiği be- lirtildı. 12 Eylül'ün 17. yıldönümü nedeniyle açıklama yapan bazı siyasi partiler, de- mokratik kıtle örgütleri ve sendikalar, dar- beyi değerlendirdiler. _ CHP Istanbul İl Başkanı Mehmet AB Ozpotet yaptıği açıklamada, darbenin Türkiye'nin üzerine bir karasaban gibi in- diğine, siyasi partilerin, sendikalarm ve si- vil toplum örgütlerinin kapatıldığma üye ve yöneticile- sucmckten ö/gürtüklerden ve banştan ya- na güçkrin örgütlü ve biriesüi mücadele- si ile mümkün olacaktır''dedi. Birdal. 12 Eylül'le birlikte insan hak- lanna dayalı, hukukun üstünlüğünütemel alan örgütlü sivil bir toplum yerine, asker- polis bürokrasisinin egemen olduğu bir rejim yaratıldığmı vurguladı. Birdal açık- lamasmda "Darbecilerin yargılanmasını engelleyen Anayasa ve yasa maddeleri muüaka kakürdmahdır. Bunaolanak sağ- layacak olan sivil demokratik bir toplum yaratümaİKJır" dedi. Büyük yobuzluklar Emegin Partisi (TİMEP) Genel Merke- zi'nden yapılan yazılı açıklamada ise dar- benin işçi haklan ve özgürlüklerinin gas- pma yönelik olduğu belirtildi. Çağdaş Hukukçular Bize Atatürk'ün mirası olan Türk Dil Kuru- mu, Türk Tarih Kurumu gibi kurumlar kapa- tıldı. Din dersi zorunlu hale getirildi, en çok imam-hatip okulu bu dönemde açıldı ve darbenin getirdiği lider Özal'ın sayesinde Türkiye, Amerika'nın uydusu haline geldi... Bütün bunlan kendine "Atatürkçü" diyen 12 Eylül generalleri yapta— rinin gözaltına almıp işkence- ye uğratıldık- İanna dikkat çekti. Açıklama- smda 12 Eylül darbesinin yol açtığı tahriba- ttnbununla da kalmayıp top- lumun en di- namik kesim- lerine siyase- tin yasaklandı- ğım faturanm özellikle genç- lere çıkanldı- ğım vurgula- yan Mehmet Ali Özpolat özetle şu gö- rüşlereyer ver- di: "Sola karp yapılan bu darbe ile sade- cesoldep tüm demokrasi katledudi. Te- mel strateji so- la karşı muha- fazakârkesimi güclendirmek- ti. tşte bugün yaşadıgımız şeriattehMkesi- nin asıl temeli 12 Eylül dar- becileri tara- findan aüldı. Bugün hâlâ 12 Eylül Darbe- si'nin izlerini acılannu yaralannı yok ede- bihniş değiliz. SiyasaL sosyal, ekonomik, künürel yıkını 17 > ıl sonra bugün bile ha- yatımızı beiiriemekte. hâlâ 12 F.ylül Ana- yasası ile yönetilmeye devam ediyoruz." Unutulmayacak İHD Genel Başkanı Akın Birdal da açıklamasmda, 12 Eylül faşizminin; iş- kencelerinin, sürgünlerinin, kayıplannın ve zindanlannm unutulmayacagını belir- terek, "EksiksH bir demokrasinin yerleşr mesi, banşçı bir toplumun yaratılma- Derneği(ÇHD) Başkanı Avdın İ2EvlülCunta , m b a s k l ö f " luklan yapıldı- ğmı belirterek, 'ABD patentli, etkileri bugün görühneye baş- layan. yeni bu- nahmlann kay- nağı haline ge- len, Türk-lslanı sentezi adını verdikleri. ırkçj ve şeriatçı bir ideolojiyle top- lum yeniden şe- kiUendirihnek istendi' dedi. ÇHD Genei Başkanı Aydın Erdoğan, dar- benin ardından yüzbinlercein- sanm baskı ve işkence gördü- ğünü vurgula- yarak şöyle de- vam etti: "Onbinlerce devlet memuru, işçi, işlerinden oldu, açlığa ve sefalete uğradL Toplumunörgütlü dinamik güçferi, sendi- kalar, dernekler. shasi partiler kapatıku. Hukuk sistemi temelden değiştirildi" 1982 Anayasası'nın özgürlükleri kısıt- lamayı hedef aldığmı kaydeden Erdoğan, yargı bağımsızlığının ortadan kaldınldı- ğına dikkat çekti. Eğitim-Sen Ankara 1 No'lu Şube'nin dün gerçekleştirmeyi planladığı, "12 Ey- lül ve Eğitiın* konulu panel Ankara Vali- liği tarafindan engellendi. Valiliğin, "Dev- let memuıianamirinden izin almadan pa- nel düzenteyentez" gerekçesiyle panele izin vermedıği bildirildi. 1 2 E Y L Ü L A S K E R İ D A R B E S İ N İ N B Î L A N Ç O S U • TBMM kapatıldı. anayasa rafa kaldınldı • Tüm siyasi partiler ve etkin kitle örgütleri kapatıldı. partililere siyaset yapma yasağı getirildi. 9 650 bin kişi gözaltına alındı. • 1 milyon 683 bin kişi fişlendi. • Açılan 210 bin davada. 230 bin kişi yargılandı. • 7 bin kişi için idam cezası isten- di. • 517 kişiye idam cezası verildi. • 49 kişi asıldı. 0 idam edilmeleri istenen 259 kişi- nin dosyası Meclis'e gönderildı. • 71 bin kişi TCK'nın 141,142 ve 163. maddelerinden yargılandı. • 98 bin 404 kişi 'örgüt üyesi' ol- mak suçundan yargılandı. • 388 bin kişi pasaport alamadı. • 30 bin kişi 'sakuıcah' olduğu için işten atıldı. 0 14bınkişıvatandaşlıktançıkanl- dı. 0 30 bin kişi 'siyasi mülteci' olarak yurtdışına gitti. 0 300 kişi 'kuşkulu' bir şekilde öl- dü. 0 171 kişinin "işkenceden öldüğü' belgelerle kanıtlandı. 0 14 kişi cezaev lerindeki uygulama- lan protesto etmek için yaptıklan 'aç- lık gre\ieri' sonucu yaşamını yitirdi. 0 937 film sakıncalı bulunduğu için yasakJandı. 0 23 bin 667demeğin faaliyeti dur- duruldu. 0 3 bin 854 öğretmen, 120 üniver- sitede görevli öğretim üyesi. 47 hâki- min işine son verildi. 0 7 bin 223 devlet devlet görevlisi bölgeleri dışına sürüldü. 0 Halkın 'hayır'demesinin 'jasak' olduğu anayasa oylaması sonucu 12 Eylül askeri darbesini gerçekleştiren- lere ömür boyu dokunulmazlık tanın- dı. 0 1402 sayılı yasa nedeniyle 9 bin 400 kişi kamu görevinden atıldı ya da sürüldü. 0 Gazetecilere toplam 3 bin 315 yıl 6 ay hapis cezası verildi. 0 Getirilen yasaklar nedeniyle Is- tanbul 'da gazeteler toplam 300 gün ya- yımlanmadı. 0 13 büyük gazete için 303 dava açıldı. Gazeteciler hakkında toplam 4 bin yıl hapis cezası istendi. 0 Gazetecilerden toplam 12 milyar 848 milyon lira tazminat ödemeleri is- tendi. 0 300 gazeteci saldınya uğradı. 0 3 gazeteci öldürüldü. V E 1 7 Y I L S O N R A . . . Karikatürler DİNO- ZOR mizah dergisinin son sayısından alın- mıştır. Çizgiler Bülent Arabacıoğlu'nundur. Cumhurbaşkanı ol- du... Engin darbe tecrübelerini yeni darbelere karşı hu- kümetleri uyararak kullanıyor... Siyaseti bıraktı. Tekrar fızik problemlerine döndü. Partisi SODEP tarihekanştı... 12 Eylül sonrasın- da siyasi hayatına "bir şölen" olarak devam etti.. Şimdi iktidann küçük ortaklarından biri.. Hayallerine 70'inden sonra kavuştu. Iktidar oldu. Ama bu durum fazla sürme- di. Partisi kapatılma tehlikesıyle karşı karşıya. Kendisi öldü ama ardında bıraktığı köşedönücülük, hanedanlık ve i yolsuzluk [ mirasına L Çiller sahip çıktı. Oda öldü... Oy mirası- na yırte Çiller talip. Pa- rasal mırası kansı ve • çocuklan arasında ı sorun ya ratmakta. To- suncuklan unıversıteler- L dehâlâtşbaşında... Hitabet sanatını daha da geliştirdiklerirtden midir bilinmez, artık darbe yapmıyoriar. İki brifingte istediklerı oluyor. Artık ne top ne tavuk ne de serhat türküleri, sadece "brifing" var... Hâlâ düşünce suçu belasıyla uğraşı- yortar. Çileleri bitmedi... BÎRBAKIMA SERVER TANİLLİ Diana ile Tereza Fırtına dinmiştir, ama masal bitmemiştir. Yaşamını feci bir kazada yitiren Prenses Diana için bütün dünyada, gazete, dergi ve televizyonlar- la estirilen fırtınayı yaşadık. 36 yaş, bir insan için ger- çekten ölünecek yaş değildir. Sonra ölen kadının, kendisine giydirilmek istenen dar giysiyi çıkanp at- ması, kendi özgürlüğünü dayatması daalkışlanacak bir şey elbet. Ne var ki, bir noktadan sonra serüven işin içine giriyordu. Serüvenin ise sürprizlerinin ol- ması biryana, medya için sömürülecek biryanı var- dır. Genç prenses için sonuna kadar kullanıldı bu; Diana'nın da yaranna idi yapılanlar. Karşılıklı alışveriş içinde yürüdü her şey. Kalan ne geriye? Tükenmemiş bir masal! O daha da zenginleşecek, allanacak pullanacak; romanlan yazılacak, filmleri çekilecek, kasetleri dd- durulacak, ama bitmeyecek. Bu arada, özel yaşama istediği gibi bumunu sok- mak isteyen ve bu konuda hiçbir kural tanımayan medya anlayışına kimi sıntrtar koymada dünya ça- pında bir uzlaşmanın kapılan açılabilirse, Diana'nın yaşamı pahasına kazanılmış bir aımağan olacak ve hayırla yad edeceğiz onu. Bizlere beklemek düşüyor. Başka? Arkasından yazılanlara bakıyorum; insanlığa ya- rar olsun diye bıraktığı ne var diye araştınyorum, bu- luyorum da: Diana, elbet taşıdığı unvanının kolay- lıklanndan dayararlanarak, kendi ülkesinin dışına da taşacak biçimde, nice hayır demeğinde görev al- mış, çaresız insanlann yardımına koşmuş seve se- ve. Özetle, insan olmanın gereğini duymuş, yerine getirmiş. Anısına çiçekler elbet bunlar için de bırakılıyordu, tabutunun arkasından güller elbet bunlar da düşü- nülerek atılryordu; yokluğunun acısı ile yananlar için- de, bunları hatırlayanlar da vardı kuşkusuz. Kötülerie dolu bir dünyada, insandan yana tavır koyanlan unutmak olmaz! • Rahibe Maria Tereza'nm yaşamı bu bakımdan daha da anlamlı elbette. Sen kalk, bir manastırda rahat aziz Tann'ya iba- detini sürdürecek yerde, ta Hindistan'a kadar git; ve bütün ömrünü yoksullara, çaresizlere ada. Nasıl saygı duymazsınız anısı önünde? Böyle insanlann dünyası da dünyamız. Vaktiyle bir AJbert Schvveitzer (1875-1965) var- dı. Hekim, müzikçi, müzikolog, dahası filozoftu. Kendi ülkesinde ya da başka ülkelerde, hangi üni- versiteyi istese, kapılan önünde açılabilirdi. Ne mi yaptı adam? Afrika'da Gabon'a gitti; balta girme- miş ormanlann ortasında bir hastane kurdu; Afrika- lı çaresizlere modem tıbbın nimetlerini götürüp dert- lerine derman oldu. Zaman zaman Avrupa'ya gelir giderdi. Ne için diyeceksiniz? Org konserieri vermek için, çünkü virtüozdu. Ve Afrika'da öldü. Ne rahibe Maria Tereza'yı, ne Albert Schvveitzer'i, din ölçuleri içinde değeriendirernezstniz; dini aşan bir şey vardtr yaptıklannda. Her şeyin dtşında insan olrnanın erdemine varmışlardır. Neo? Ne zaman bu soruyla karşılaşsam, Voltaire'in ün- lü Felsefe Sözlüğü 'nde söyledikleri gelir aklıma. Ba- kınız, "Erdem" maddesinde ne diyor "Erdem ne- dir? Benzerine iyilik etmek. Bana iyi gelen şeyden başkasına erdem adını verebilir miyim? Ben yok- sulum, sen cömertsin. Ben tehlikedeyim, sen yar- dımıma koşarsın. Sana hiç düşünmeden erdemli bir insan derim. Dinsel erdemlehn seni ilgilendirir, inan- cın varsa bundan bana ne? Ermiş Pavtus sana iyi- likseverliğin inandan da, umuttan da ileri bir şey ol- duğunu söylemekte haklıydı. Topluluk halinde ya- şıyoruz. Şu halde bizim için gerçekten iyi olan, top- luluk için yarariı olandır." 16. yüzyılda, Almanya'da köylü ayaklanmalannın başını çekmiş olan ünlü Thomas Müntzer'in, adım başında Tann'yı ileri sürenlere bakıp söylediği şu sözler de pek anlamlıdır: "İnsan olunuz, Tann da Tann olacaktır!" Gazeteler yazıyor: Maria Tereza'nm ölümü duyul- duğunda, Hindistan'da bütün Hindu, Müslüman ve Hıristiyanlar, anısı önünde saf tutmuşlar. Meviâna öldüğünde, Konya'da ne kadar Müslüman, Hıristi- yan ve Musevi varsa, "Güneş'imizsöndü" diye ağ- laşmış ve tabutunu birlikte omuzlamışlardı. Her şeyden önce insan olanı kutsuyorlardı... Ekoloji Sorunları 'darbe hukııku" körükledi İstanbul Haber Servisi- 12 Eylül'ün 'siyasal' yü- zü, sola, insan haklanna ve demokratik kazanım- lara saldın ve baskı şek- linde ortaya çıktı. Şeriata ve Ataturk düşmanhğrna yakılan yeşil ışık da bu si- yasal tercihin kitlesel des- teğini sağlamak içindi. Darbenin 'ekonomik hedefi neydi' diye bir so- ru yöneltildiğinde ise bu- nun yanıtı için ilk bakıl- ması gereken tarih elbet- te 24 Ocak 1980'dir. 24 Ocak kararlan, bugünkü 'özeDeştinne' sürecinin de başlangıcı sayılabilecek, ülke ekonomisini üretim. sanayileşme ve tanm he- deflerinden uzaklaştınp rant ve yağma ekonomisi- ne bağlamayı temel alan kararlardı. Böylesi bir ekonomik düzenin ve bu düzenle bütünleşecek yağma ve talan yönerimi- nin en büyük engeli ise te- mel ilkeleri toplum ve ül- ke çıkarlannı önde tuta- cak şekilde 27 Mayıs dev - rimiyle belirlenmiş olan 1962 Anayasası'ydı... 12 Eylül'ün sözde 'anayasal düzeni koru- mak' adına 1961 Anaya- sası'm yok etmesinin te- mel nedem işte budur. As- lında, doğrudan 12 Eylül darbesinin de temel nede- ni 1961 Anayasası'ndaki 'kamusal değerierm yağ- masuıf engelleyen ve 'hukukun üstünlüğünü ulusal çıkarlarla özdeşkş- tiren' ilkelerin yürürlük- ten kaldınlmasıydı... Bu gerçek. 12 Eylül 1980 ile yeni hazırlanan anayasanın halk oyuna sunularak yürürlüğe gir- diği 6 Kasım 1982 arasın- daki 'askeri rejim' döne- minde Damşma Kurulu ve Komuta Konseyi'nin onaylanyla yürürlüğe so- kulan yasalarda çok daha açık olarak ortaya çıkıyor. 1982 Anayasası'na bile açıkça aykın olan ve ka- musal çıkarlar yerine rant ve yağma ekonomisinin beklentilerine hizmet e- den bu yasalar, yine 1982 Anayasası'nın geçici 15. maddesi ile de 'koruma' altındadır. Bu maddeye göre, askeri rejim döne- minde yürürlüğe giren yasalann anayasayaaykı- nlığı iddia edilemiyor ve iptali yönünde dava bile açılamıyor...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle