Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 12EYLUL1997CUMA
HABERLER
12 Eylül faşizminin üzerinden geçen 17 yıl belleklerdeki izleri silemedi
Siyasette faşizm, ekonomide yağma
Devlet içinde "kontrgerilla" örgütlenmesinin olduğunu, 12 Eylül'den önce
Ecevit dile getirmişti. Sonra Susurluk kazasıyla birlikte bir kez daha
yüzleştik bu yapıyla. 34 kişinin öldüğü 1 Mayıs olaylarında,
Çorum, Maraş katliamlarında "kontrgerilla parmağı" saptandı...
Amaç daha çok kan döküp darbeye zemin hazırlamaktı...
Ve başanlı da oldular...
1 2 E y l ü l i d a m l a r ı
Darağacına gönderilen
çocuklannülkesi...
HALtL NEBtLER
llk olarak Necdet Adalı asıldı. Adalı 1978
yılının Temmuz ayında Ankara'da, Altındağ
semtindeki bir evde AB Demirel ve Kemal Er-
gin'le birlikte yakalandı. Polis e\de üç saatli
bomba, bir askeri el bombası, bomba yapı-
mında kullanılan malzemeler. bir dürbün ve
200 merrni bulmuştu. Adalı ve arkadaşlan i-
ki kişiyi öldürmekten ve oto gaspı suçundan
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nde. ateşli
silah bulundurmaktan Altındağ 4. Asliye Ce-
za Mahkemesi'nde, patlayicı madde bulun-
durmaktan da Altındağ 2. Asliye Ceza Mah-
kemesi'nde yargılandılar. Adah'nın dosyası
Askeri Yargıtay"a gıtti. Askeri Yargıtay 2. Da-
iresi, Adah'nın cezasmı 16 Temmuz 1980 gü-
nü onayladı.
Onaydan 58 gün sonra darbe yapıldı. Yasa-
ma yetkisini eline alan Milli Güvenlik Kon-
seyi6Ekim 1980 akşamı, Adah'nın idamka-
rannı onayladı. Darbeci generaller yasama
yetkisine el koymuşlardı ama, anayasanın 64,
353 sayılı Yasa'nın 244 ve 647 sayılı yasanın
2. maddesi yürûrlûkteydi hâlâ. Bu hukuk ku-
rallan da, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin
onayı ohnadan kimsenin asılamayacağını em-
rediyordu. lyi ama, konsey TBMM'yi fes-
hetmişti. Öyley-
de âşık olunabilirdi.
İki genç kızla iki idamlık arasında inanıl-
maz bir aşk doğdu. Iplerle birbırlerine mek-
tuplar gönderdiler.
ıbrahim. Necati, Seyit, 13 Mart 1982 günü
asıldıklannda, aslında beş kişi infaz edilmiş-
ti. Ibrahim. Necati, Seyit ve tbrahimle Neca-
ti 'nin sevdalılan.
1 Ağustos 1967 tarihli Cezaevleri Genelge-
si'nin 62. maddesine göre gebe kadınlan. akıl
hastalarınt. asamıyorsunuz. Peki, âşık adam
asılır mı?
Milli Güvenlik Konseyi, Serdar Soyergin
hakkındaki ölüm cezasının yerine getirilme-
sine dair kanunu onaylamak üzere toplandı.
Ihtisas Komisyonu Başkanı Hâkim Yarbay
Ersin EseroL dosyayı konseye özetledi. Kon-
sey Başkanı Kenan Evren, üç maddelik kanu-
nun önce her maddesini tek tek, sonra tümü-
nü okutup onaylattı:
"Kabul edenfcr?» Etmevenler?_. Kabul
se'.\..
Konsey geçıcı
anayasa oluştura-
cağını, Kurucu
Meclis'i kuraca-
ğını, en kısa süre-
de normal dûzene
geçileceğini açık-
lıyordu. Sürekli
olmadığmı anlatı-
y_ordu. Öyleyse?
Oyleyse Ada-
h'nın idamını
onaylamak için
yenibirMeclis'in
oluşumunu bek-
lemenin ne zaran
vardı?Hiç...Ama
öyle olmadı. Ke-
nan Evren'ler 6
Ekim 1980'de
Adah'nın idamı-
nı onayladılar.
Adalı. 8 Ekim 1980 günü, sabaha karşı i-
dam sehpasının önüne geldı.
Koşa koşa çıktı ıskemlenin üstüne.
Üç kez "Kahrolsun Faşizm" diye bağırdı.
Cellat ipi geçirdi.
Adalı. sandalyeyi kendisi tekmeledi.
'Eklevarbir'di...
Cellat Mehmet Koç. at arabacısıydı. Ccre-
ti "Adalet" Bakanhğı tahsısatından ödendi.
Buca Kapalı Bölge Cezaevi'nde 13 Mart
1982 Cuma günü sabaha karşı saat 03.00'te
Seyit Konuk, Ibrahim Ethem Coşkun ve Ne-
cati Vardar idam edildi. Biri sendikacı, dığer
ikisi işçi olan üç idamlık. iki kişiyi Türkiye
Komünist Emek Partisi örgütü adına öl-
dürmekten yargılandılar. Hâkim karşısına te-
sadüfen 1 Mayıs 1981 günüçıktılarveduruş-
ma salonunda İşçi Bayra-
mı'nı kutladıklan için bir da-
ha mahkeme yüzü görmedi-
ler. Cezaevinin eski bölümü
denilen yerdeki havasız, ya-
taksız, sandalyesizhücrelerde
aylarca kaldılar. Üç kişilik
yalnızlıklanna sonbaharda
ortak geldi. Üst hücrelere al-
tı kadın getirildi.
Üstte aln kadın, altta üç
idamlık işçi_
Yeri ve zamanı olmazdı aş-
kuı. Ölümden bir kanş önce
Türkiye ilk defa 18 yaşından küçük biri-
nin yaşı büyütülerek idam edilmesine,
bu dönemde şahit oldu... Erdal Eren i-
dam edildi.
Konsey Serdar Soyergin'in öldürülmesini
onayladı. Konsey Başkanı, üç sözcükle ka-
pattı oturumu:
"Allah taksiraünı affetsin".
SeTdar Soyergin, bu sözlerden iki gün son-
ra, 26 Ekim 1980
günü sabaha kar-
şı asılarak idam
edildi.
Konsey, Erdal
Eren hakkındaki
ölüm cezasının
yerine getirilme-
sine ilişkin kanu-
nu onaylamak
üzere toplandı-
ğında. Adalet Ko-
misyonu Başkanı
Hava Hâkim Kı-
demli Albay Zeki
Güngör, dosyayı
konseye özetledi.
Konsey kanunu
oyladı:
-Kabul eden-
ler?... Etmeyen-
ler?_ Kabul edil-
mistir. Allah taksiraünı affetsin?"
Erdal Eren 13 Aralık 1980 günü sabaha
karşı asıldı.
Milli Güvenlik Konseyi hangi otunımunda
bir idamı onaylasa, Konsey Başkanı Kenan
Evren aynı şeyleri söylüyordu:
"Allah taksiraünı affetsin".
Serdar Soyergin'in, kendisini idama götü-
ren yargı sürecinde hiç avukatı olmadı. idam
kararı. askeri mahkemenin bir tek otunımun-
da verildi. Erdal Eren henüz 17 yaşında bir
çocuktu. Hıdır Aslan'm cinayeti yoktu. Aile-
si, VeyselGüney'in mezarıntn yerini hâlâ bil-
miyor... Tann onlann hangi kusurlannı affe-
decekti? Asıl taksirat. "ADah taksiraünı affet-
sin" diye diye doğru dürüst yargılamadıklan
adamlan astıranlarda değil mi? Tann kimin
taksiratını afFetsin?
ALİER
Bugün 12 Eylül... "Askeri
darbe"nin yıldönümü...
Aradan geçen on yedi yıl.
dönemin Türkiye'ye maliye-
tini dahanet göstergelerle or-
taya koyuyor. Maliyetin bir
bölümü artık Türk Silahlı
Kuvvetleri'nin üst düzey ko-
mutanlannca da dile getiril-
meye başlandı. Bilim çevre-
lerinin araştırma ve çalışma-
lanna ek olarak siyaset ala-
nında da tepkisel çıkışlann
yerini artık soğukkanlı ve ob-
jektif değerlendirmeler aldı.
Tüm bu değerlendirmelerde-
ki ortak noktalardan biri: 12
Eylül'ü getiren temel faktö-
rün, öne sürüldüğü gibi yay-
gın terör hareketleri olmadı-
ğı; ekonominin, eğitimin, si-
yaset ve sosyal haklar anla-
yışının faşizmle bütünleşti-
rilmek istenmesidir.
Gazi Üniversitesi ve Ga-
latasaray Üniversitesi Öğre-
tim üyesi Dr. Mehmet AiiKı-
bçbay, 12 Eylül darbesinin
nedeninin öne sürüldüğü gı-
bi yaygın şiddet eylemleri ol-
madığını belirterek, "Bugün
her saniye darbe yapılması
laznndı. Çünkü bugün şiddet
dahayaygm. üstelik daha çok
alanda; siyasette.ekonomkie,
trafikte. Bunlardan meyda-
na gelen kayıplar kat kat da-
ha £azia" dedi.
Askeri darbeyi Ameri-
ka'nın desteklediğinin kesin
olduğunu savunan Dr. Kı-
lıçbay, 12 Eylül'ü şöyle de-
ğerlendirdi:
"Bu destek tek başına ye-
ter zaten. İçerde de yüksek
burjuvazi destekledi Bugün
pişman mıdırlar emin deği-
fim. Bence darbenin yapöğı
en büyük tahribat siyasal
alanda oldu. Siyasal zemini
perişan ettL 1960'lann başla-
nyla 70'K yıllararasında Tür-
kiye'de doktrin partileri oluş-
maya başlamıştı. TİP gibi,
VlHPgibLDiğerterikitkpar-
tfleriydL Gerçek siyasetzemi-
ni doktrin partOeriyleohışur.
Bu zeminde liberaller de ola-
cak kuşkusuz. Bugün Türki-
ye'de sadece kitfc partileri
var. Bu sistem lidere bağunlı
partiler>arattı. İnsanlarbiri-
ne yanaşmaya başladılar. Bir
'yanaşmalık sistemi oluşru.
Bu, toplumda ahlakı çöker-
ten en önemli faktördür."
12 EyTül rejiminin işçi
haklan ve sendikal alandaki
yıkımmı değerlendiren
DİSK Genel Başkanı Rıdvan
Budak, "Darbeciler ilk gün-
lerinde hedeflerinin kazanıl-
mış işçi haklanoMuğunugös-
terüOer. Topiu sözkşmelerde
75 gün 100 gün olarak bağıt-
lanmış kıdem tazminatı süre-
sini 30 günle sınırladılar.
1963'te çıkanlmış 274 ve 275
sayıh iş ve sendikalar yasası-
nı kakurduar" dedı.
12 Eylül'le Türkiye'de so-
lun ezildığini. "bağunsız
Türkiye" diyenkrin ezildıği-
ni beîirten Budak. "DİSK
Türkiye solunu bir araya ge-
tiren tek ve en güçlü örgüt ol-
ması nedenivle hedef vapddL
Yönetkikrimiz idanüa >ar-
gılandı. Beş bin arkadaşımız
bilinen tezgâhlardan geçti"
diye konuştu.
Budak, 12 Eylül yönetimi-
nin. kendi atadığı Danışma
Meclisi'ne bile güvenmedi-
ğine. bu nedenle de yeni ça-
lışma yasalannı Milli Gü-
venlik Konseyi'nden geçır-
diğine dikkat çekti. Budak,
sendikal harekete darbe vur-
duklannı. sendikalara katılı-
mı zorlaştırdıklanna değine-
rek şu örnekleri verdi:
"İşte Lalapaşa'daki bir
fabrikada örgütlenmek iste-
yen 200 işçinin hepsi kapı
önüne konuldu. DİSK'in son
4 >ılık örgüuenme sürecinde
30 bin işçi sendikal nedenler-
le işten aüldı. 12 Eylül (incesi
sendikalı işçi sa>tsı 2 mirvon
300 bin iken, bugün bu sayı 1
milyonun altına düştü."
S i v i l ö r g ü t l e r d e n t e p k i l e r
Unutulmayacak
İSTÂNBUL/ANKARA (Cumhuriyet)-
12 Eylül 1980 darbesinin yol açtığı tahri-
batın; günümüzde de sürdüğü belirtile-
rek, demokrasinin bütün kurum ve kural-
lanyla birlikte yerleşmesi istendi. Darbe-
cilerin yargılanmasını engelleyen anaya-
sa ve yasa maddelerinin kaldınlması ve
bunaolanak sağlayacak olan sivil demok-
ratik bir toplum yaratılması gerektiği be-
lirtildı.
12 Eylül'ün 17. yıldönümü nedeniyle
açıklama yapan bazı siyasi partiler, de-
mokratik kıtle örgütleri ve sendikalar, dar-
beyi değerlendirdiler.
_ CHP Istanbul İl Başkanı Mehmet AB
Ozpotet yaptıği açıklamada, darbenin
Türkiye'nin üzerine bir karasaban gibi in-
diğine, siyasi partilerin, sendikalarm ve si-
vil toplum örgütlerinin kapatıldığma üye
ve yöneticile-
sucmckten ö/gürtüklerden ve banştan ya-
na güçkrin örgütlü ve biriesüi mücadele-
si ile mümkün olacaktır''dedi.
Birdal. 12 Eylül'le birlikte insan hak-
lanna dayalı, hukukun üstünlüğünütemel
alan örgütlü sivil bir toplum yerine, asker-
polis bürokrasisinin egemen olduğu bir
rejim yaratıldığmı vurguladı. Birdal açık-
lamasmda "Darbecilerin yargılanmasını
engelleyen Anayasa ve yasa maddeleri
muüaka kakürdmahdır. Bunaolanak sağ-
layacak olan sivil demokratik bir toplum
yaratümaİKJır" dedi.
Büyük yobuzluklar
Emegin Partisi (TİMEP) Genel Merke-
zi'nden yapılan yazılı açıklamada ise dar-
benin işçi haklan ve özgürlüklerinin gas-
pma yönelik olduğu belirtildi. Çağdaş
Hukukçular
Bize Atatürk'ün mirası olan Türk Dil Kuru-
mu, Türk Tarih Kurumu gibi kurumlar kapa-
tıldı. Din dersi zorunlu hale getirildi, en çok
imam-hatip okulu bu dönemde açıldı ve
darbenin getirdiği lider Özal'ın sayesinde
Türkiye, Amerika'nın uydusu haline geldi...
Bütün bunlan kendine "Atatürkçü" diyen
12 Eylül generalleri yapta—
rinin gözaltına
almıp işkence-
ye uğratıldık-
İanna dikkat
çekti.
Açıklama-
smda 12 Eylül
darbesinin yol
açtığı tahriba-
ttnbununla da
kalmayıp top-
lumun en di-
namik kesim-
lerine siyase-
tin yasaklandı-
ğım faturanm
özellikle genç-
lere çıkanldı-
ğım vurgula-
yan Mehmet
Ali Özpolat
özetle şu gö-
rüşlereyer ver-
di:
"Sola karp
yapılan bu
darbe ile sade-
cesoldep tüm
demokrasi
katledudi. Te-
mel strateji so-
la karşı muha-
fazakârkesimi
güclendirmek-
ti. tşte bugün
yaşadıgımız
şeriattehMkesi-
nin asıl temeli
12 Eylül dar-
becileri tara-
findan aüldı. Bugün hâlâ 12 Eylül Darbe-
si'nin izlerini acılannu yaralannı yok ede-
bihniş değiliz. SiyasaL sosyal, ekonomik,
künürel yıkını 17 > ıl sonra bugün bile ha-
yatımızı beiiriemekte. hâlâ 12 F.ylül Ana-
yasası ile yönetilmeye devam ediyoruz."
Unutulmayacak
İHD Genel Başkanı Akın Birdal da
açıklamasmda, 12 Eylül faşizminin; iş-
kencelerinin, sürgünlerinin, kayıplannın
ve zindanlannm unutulmayacagını belir-
terek, "EksiksH bir demokrasinin yerleşr
mesi, banşçı bir toplumun yaratılma-
Derneği(ÇHD)
Başkanı Avdın
İ2EvlülCunta
, m b a s k l ö f "
luklan yapıldı-
ğmı belirterek,
'ABD patentli,
etkileri bugün
görühneye baş-
layan. yeni bu-
nahmlann kay-
nağı haline ge-
len, Türk-lslanı
sentezi adını
verdikleri. ırkçj
ve şeriatçı bir
ideolojiyle top-
lum yeniden şe-
kiUendirihnek
istendi' dedi.
ÇHD Genei
Başkanı Aydın
Erdoğan, dar-
benin ardından
yüzbinlercein-
sanm baskı ve
işkence gördü-
ğünü vurgula-
yarak şöyle de-
vam etti:
"Onbinlerce
devlet memuru,
işçi, işlerinden
oldu, açlığa ve
sefalete uğradL
Toplumunörgütlü dinamik güçferi, sendi-
kalar, dernekler. shasi partiler kapatıku.
Hukuk sistemi temelden değiştirildi"
1982 Anayasası'nın özgürlükleri kısıt-
lamayı hedef aldığmı kaydeden Erdoğan,
yargı bağımsızlığının ortadan kaldınldı-
ğına dikkat çekti.
Eğitim-Sen Ankara 1 No'lu Şube'nin
dün gerçekleştirmeyi planladığı, "12 Ey-
lül ve Eğitiın* konulu panel Ankara Vali-
liği tarafindan engellendi. Valiliğin, "Dev-
let memuıianamirinden izin almadan pa-
nel düzenteyentez" gerekçesiyle panele
izin vermedıği bildirildi.
1 2 E Y L Ü L A S K E R İ D A R B E S İ N İ N B Î L A N Ç O S U
• TBMM kapatıldı. anayasa rafa
kaldınldı
• Tüm siyasi partiler ve etkin kitle
örgütleri kapatıldı. partililere siyaset
yapma yasağı getirildi.
9 650 bin kişi gözaltına alındı.
• 1 milyon 683 bin kişi fişlendi.
• Açılan 210 bin davada. 230 bin
kişi yargılandı.
• 7 bin kişi için idam cezası isten-
di.
• 517 kişiye idam cezası verildi.
• 49 kişi asıldı.
0 idam edilmeleri istenen 259 kişi-
nin dosyası Meclis'e gönderildı.
• 71 bin kişi TCK'nın 141,142 ve
163. maddelerinden yargılandı.
• 98 bin 404 kişi 'örgüt üyesi' ol-
mak suçundan yargılandı.
• 388 bin kişi pasaport alamadı.
• 30 bin kişi 'sakuıcah' olduğu için
işten atıldı.
0 14bınkişıvatandaşlıktançıkanl-
dı.
0 30 bin kişi 'siyasi mülteci' olarak
yurtdışına gitti.
0 300 kişi 'kuşkulu' bir şekilde öl-
dü.
0 171 kişinin "işkenceden öldüğü'
belgelerle kanıtlandı.
0 14 kişi cezaev lerindeki uygulama-
lan protesto etmek için yaptıklan 'aç-
lık gre\ieri' sonucu yaşamını yitirdi.
0 937 film sakıncalı bulunduğu
için yasakJandı.
0 23 bin 667demeğin faaliyeti dur-
duruldu.
0 3 bin 854 öğretmen, 120 üniver-
sitede görevli öğretim üyesi. 47 hâki-
min işine son verildi.
0 7 bin 223 devlet devlet görevlisi
bölgeleri dışına sürüldü.
0 Halkın 'hayır'demesinin 'jasak'
olduğu anayasa oylaması sonucu 12
Eylül askeri darbesini gerçekleştiren-
lere ömür boyu dokunulmazlık tanın-
dı.
0 1402 sayılı yasa nedeniyle 9 bin
400 kişi kamu görevinden atıldı ya da
sürüldü.
0 Gazetecilere toplam 3 bin 315 yıl
6 ay hapis cezası verildi.
0 Getirilen yasaklar nedeniyle Is-
tanbul 'da gazeteler toplam 300 gün ya-
yımlanmadı.
0 13 büyük gazete için 303 dava
açıldı. Gazeteciler hakkında toplam 4
bin yıl hapis cezası istendi.
0 Gazetecilerden toplam 12 milyar
848 milyon lira tazminat ödemeleri is-
tendi.
0 300 gazeteci saldınya uğradı.
0 3 gazeteci öldürüldü.
V E 1 7 Y I L S O N R A . . .
Karikatürler DİNO-
ZOR mizah dergisinin
son sayısından alın-
mıştır. Çizgiler Bülent
Arabacıoğlu'nundur.
Cumhurbaşkanı ol-
du... Engin darbe
tecrübelerini yeni
darbelere karşı hu-
kümetleri uyararak
kullanıyor...
Siyaseti bıraktı.
Tekrar fızik
problemlerine
döndü. Partisi
SODEP
tarihekanştı...
12 Eylül sonrasın-
da siyasi hayatına
"bir şölen" olarak
devam etti..
Şimdi iktidann
küçük
ortaklarından biri..
Hayallerine 70'inden
sonra kavuştu.
Iktidar oldu. Ama bu
durum fazla sürme-
di. Partisi kapatılma
tehlikesıyle
karşı karşıya.
Kendisi öldü ama
ardında bıraktığı
köşedönücülük,
hanedanlık ve
i yolsuzluk
[ mirasına
L Çiller sahip çıktı.
Oda öldü... Oy mirası-
na yırte Çiller talip. Pa-
rasal mırası kansı ve
• çocuklan arasında
ı sorun ya ratmakta. To-
suncuklan unıversıteler-
L dehâlâtşbaşında...
Hitabet sanatını daha
da geliştirdiklerirtden
midir bilinmez, artık
darbe yapmıyoriar. İki
brifingte istediklerı
oluyor. Artık ne top ne
tavuk ne de serhat
türküleri, sadece
"brifing" var...
Hâlâ
düşünce suçu
belasıyla uğraşı-
yortar. Çileleri
bitmedi...
BÎRBAKIMA
SERVER TANİLLİ
Diana ile Tereza
Fırtına dinmiştir, ama masal bitmemiştir.
Yaşamını feci bir kazada yitiren Prenses Diana
için bütün dünyada, gazete, dergi ve televizyonlar-
la estirilen fırtınayı yaşadık. 36 yaş, bir insan için ger-
çekten ölünecek yaş değildir. Sonra ölen kadının,
kendisine giydirilmek istenen dar giysiyi çıkanp at-
ması, kendi özgürlüğünü dayatması daalkışlanacak
bir şey elbet. Ne var ki, bir noktadan sonra serüven
işin içine giriyordu. Serüvenin ise sürprizlerinin ol-
ması biryana, medya için sömürülecek biryanı var-
dır. Genç prenses için sonuna kadar kullanıldı bu;
Diana'nın da yaranna idi yapılanlar.
Karşılıklı alışveriş içinde yürüdü her şey.
Kalan ne geriye?
Tükenmemiş bir masal!
O daha da zenginleşecek, allanacak pullanacak;
romanlan yazılacak, filmleri çekilecek, kasetleri dd-
durulacak, ama bitmeyecek.
Bu arada, özel yaşama istediği gibi bumunu sok-
mak isteyen ve bu konuda hiçbir kural tanımayan
medya anlayışına kimi sıntrtar koymada dünya ça-
pında bir uzlaşmanın kapılan açılabilirse, Diana'nın
yaşamı pahasına kazanılmış bir aımağan olacak ve
hayırla yad edeceğiz onu.
Bizlere beklemek düşüyor.
Başka?
Arkasından yazılanlara bakıyorum; insanlığa ya-
rar olsun diye bıraktığı ne var diye araştınyorum, bu-
luyorum da: Diana, elbet taşıdığı unvanının kolay-
lıklanndan dayararlanarak, kendi ülkesinin dışına da
taşacak biçimde, nice hayır demeğinde görev al-
mış, çaresız insanlann yardımına koşmuş seve se-
ve.
Özetle, insan olmanın gereğini duymuş, yerine
getirmiş.
Anısına çiçekler elbet bunlar için de bırakılıyordu,
tabutunun arkasından güller elbet bunlar da düşü-
nülerek atılryordu; yokluğunun acısı ile yananlar için-
de, bunları hatırlayanlar da vardı kuşkusuz.
Kötülerie dolu bir dünyada, insandan yana tavır
koyanlan unutmak olmaz!
•
Rahibe Maria Tereza'nm yaşamı bu bakımdan
daha da anlamlı elbette.
Sen kalk, bir manastırda rahat aziz Tann'ya iba-
detini sürdürecek yerde, ta Hindistan'a kadar git; ve
bütün ömrünü yoksullara, çaresizlere ada.
Nasıl saygı duymazsınız anısı önünde?
Böyle insanlann dünyası da dünyamız.
Vaktiyle bir AJbert Schvveitzer (1875-1965) var-
dı. Hekim, müzikçi, müzikolog, dahası filozoftu.
Kendi ülkesinde ya da başka ülkelerde, hangi üni-
versiteyi istese, kapılan önünde açılabilirdi. Ne mi
yaptı adam? Afrika'da Gabon'a gitti; balta girme-
miş ormanlann ortasında bir hastane kurdu; Afrika-
lı çaresizlere modem tıbbın nimetlerini götürüp dert-
lerine derman oldu. Zaman zaman Avrupa'ya gelir
giderdi. Ne için diyeceksiniz? Org konserieri vermek
için, çünkü virtüozdu.
Ve Afrika'da öldü.
Ne rahibe Maria Tereza'yı, ne Albert Schvveitzer'i,
din ölçuleri içinde değeriendirernezstniz; dini aşan
bir şey vardtr yaptıklannda. Her şeyin dtşında insan
olrnanın erdemine varmışlardır.
Neo?
Ne zaman bu soruyla karşılaşsam, Voltaire'in ün-
lü Felsefe Sözlüğü 'nde söyledikleri gelir aklıma. Ba-
kınız, "Erdem" maddesinde ne diyor "Erdem ne-
dir? Benzerine iyilik etmek. Bana iyi gelen şeyden
başkasına erdem adını verebilir miyim? Ben yok-
sulum, sen cömertsin. Ben tehlikedeyim, sen yar-
dımıma koşarsın. Sana hiç düşünmeden erdemli bir
insan derim. Dinsel erdemlehn seni ilgilendirir, inan-
cın varsa bundan bana ne? Ermiş Pavtus sana iyi-
likseverliğin inandan da, umuttan da ileri bir şey ol-
duğunu söylemekte haklıydı. Topluluk halinde ya-
şıyoruz. Şu halde bizim için gerçekten iyi olan, top-
luluk için yarariı olandır."
16. yüzyılda, Almanya'da köylü ayaklanmalannın
başını çekmiş olan ünlü Thomas Müntzer'in, adım
başında Tann'yı ileri sürenlere bakıp söylediği şu
sözler de pek anlamlıdır:
"İnsan olunuz, Tann da Tann olacaktır!"
Gazeteler yazıyor: Maria Tereza'nm ölümü duyul-
duğunda, Hindistan'da bütün Hindu, Müslüman ve
Hıristiyanlar, anısı önünde saf tutmuşlar. Meviâna
öldüğünde, Konya'da ne kadar Müslüman, Hıristi-
yan ve Musevi varsa, "Güneş'imizsöndü" diye ağ-
laşmış ve tabutunu birlikte omuzlamışlardı.
Her şeyden önce insan olanı kutsuyorlardı...
Ekoloji
Sorunları 'darbe
hukııku" körükledi
İstanbul Haber Servisi-
12 Eylül'ün 'siyasal' yü-
zü, sola, insan haklanna
ve demokratik kazanım-
lara saldın ve baskı şek-
linde ortaya çıktı. Şeriata
ve Ataturk düşmanhğrna
yakılan yeşil ışık da bu si-
yasal tercihin kitlesel des-
teğini sağlamak içindi.
Darbenin 'ekonomik
hedefi neydi' diye bir so-
ru yöneltildiğinde ise bu-
nun yanıtı için ilk bakıl-
ması gereken tarih elbet-
te 24 Ocak 1980'dir. 24
Ocak kararlan, bugünkü
'özeDeştinne' sürecinin de
başlangıcı sayılabilecek,
ülke ekonomisini üretim.
sanayileşme ve tanm he-
deflerinden uzaklaştınp
rant ve yağma ekonomisi-
ne bağlamayı temel alan
kararlardı. Böylesi bir
ekonomik düzenin ve bu
düzenle bütünleşecek
yağma ve talan yönerimi-
nin en büyük engeli ise te-
mel ilkeleri toplum ve ül-
ke çıkarlannı önde tuta-
cak şekilde 27 Mayıs dev -
rimiyle belirlenmiş olan
1962 Anayasası'ydı...
12 Eylül'ün sözde
'anayasal düzeni koru-
mak' adına 1961 Anaya-
sası'm yok etmesinin te-
mel nedem işte budur. As-
lında, doğrudan 12 Eylül
darbesinin de temel nede-
ni 1961 Anayasası'ndaki
'kamusal değerierm yağ-
masuıf engelleyen ve
'hukukun üstünlüğünü
ulusal çıkarlarla özdeşkş-
tiren' ilkelerin yürürlük-
ten kaldınlmasıydı...
Bu gerçek. 12 Eylül
1980 ile yeni hazırlanan
anayasanın halk oyuna
sunularak yürürlüğe gir-
diği 6 Kasım 1982 arasın-
daki 'askeri rejim' döne-
minde Damşma Kurulu
ve Komuta Konseyi'nin
onaylanyla yürürlüğe so-
kulan yasalarda çok daha
açık olarak ortaya çıkıyor.
1982 Anayasası'na bile
açıkça aykın olan ve ka-
musal çıkarlar yerine rant
ve yağma ekonomisinin
beklentilerine hizmet e-
den bu yasalar, yine 1982
Anayasası'nın geçici 15.
maddesi ile de 'koruma'
altındadır. Bu maddeye
göre, askeri rejim döne-
minde yürürlüğe giren
yasalann anayasayaaykı-
nlığı iddia edilemiyor ve
iptali yönünde dava bile
açılamıyor...