Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
12EYLÜL1997CUMA CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 1 3
Yönetmen-oyuncu Clint Easrvvood'un, politik-gerilim türündeki son filmi bugün gösterime giriyor
Kibar kırsız, çapkm Başkmr a karşıRönesans ustalanndan kopyalar ya-
pacak kadarressam ve sanatla haşır ne-
şir, incelmiş bir zevke sahip, iyı şarap-
tan anlayan, aynntılan hep önemseyen,
işmin ustası, 'mükemmetiyetçi' bir ki-
bar hırsızdır Luther Whitney (Clint
Easfmod). Alabildiğine sabırlı, dik-
katlı, sessiz ve özenli çalışır. Bir gece
yansı son bir vurgun için gözüne kes-
tirip her türlü alarm sıstemini ve enge-
li aşarak girdiği saray ya\Tusu gibi bir
zengin evini soyarken hiç beklenmedik
bir olaya tanık olur. Saklandığı, yatak
odasının rahatça seyredildiği, aynalı bir
gizli bölmeden röntgenci gibi izler,
evin son derece varlıklı, güçlü sahibi
olan yaşlı Sullivan'ın genç, gûzel ka-
nsıyla, ağrr ve oturaklı bir adamın, ka-
kara kikiri cilveleşmelerini, sevişme
öncesi peşrevlerini.
Uçkuruna düşkûn ABD Başkanı
Ne var ki ikisi de epeyce kafayı bul-
muş olan sarhoş çift, ateşli bir sevişme-
nin eşiğindeyken birden sille tokat bir-
birlerine girişirler. Seks yerini şiddete
bırakır ve vahşi itiş-kakışı başlatan
adam kadını pata-küte dövmeye, hatta
boğazını sıkrnaya koyulunca, eline ge-
len bir mektup açacağını can havliyle
bıçak gibi kullanan kadın tam adama
saplayacakken adamın canhıraş bağı-
nşıyla odaya dalan iki gizli servis ele-
manı koruma tarafından vurulup öldü-
rülür anında. Çünkü adam, Bill CKn-
ton'ı çağnştınrcasına her fırsatta ceviz
kıran, libidosu kuvvetli ABD Başkanı
Alan Richmond'dur (Gene Hackman).
Kadınsa, onu ABD Başkanlığı'na yön-
lendirilen zengin, yaşlı kurt Sullivan'ın
(E.G-Marshall), kansımn ölümüyle so-
na eren 47 yıllık mutlu evliliğinden
sonra âşık olup evlendigi, ama tatmin
edemediği, kızı yaşındaki alabildiğine
Mutlak Cüc
(Absolute Power) /
Yönetmen: Clint
Eastyvood / Senaryo:
William Goldman /
Kamera: Jack N. Green /
Müzik: Lennie Niehaus /
Oyuncular: Clint
Eastwood,
Gene Hackman,
Ed Harris, Laura Linney,
Judy Davis, Scott
Glenn, E.G.Marshall,
Dennis Haysbert /
1996 ABD
(özen Film).
çekıci, yenı kansıdır. Suçüstü basılan
hırsız Luther'ın saklandığı gizli bölme
de, aslında yaşlı, şeyı katkmayan koca-
sını boynuzlamak istemeyen (!) genç
kadının tüm sevişme seanslannı, koca-
sının rahatça izleyebilmesi için yaptı-
nlmıştır! Luther tanık olduğu olayın
şokunu atlatıp son bir gerdanlıkla suç
aletini(mektup açacağını) alıp iki ko-
rumayı da peşıne takarak oradan tûyer
ve karanlıklara kanşır.
Olaya derhal el koyan başkanın ko-
rumalanyla (ScottGlenn, Dennis Hays-
bert), alımlı, cın fikırli basınla-halkla
ilışkiler müdiresi (harika Jud>r
Davis),
kanlar saçılan ve darmadağın olan or-
talığı silip temizleyerek nerdeyse ayak-
ta duramayan, kolundan yaralı, şaşkm
ve sarhoş Başkan hazretlerini suç ma-
hallinden götürürler. Kansı öldürülen,
Başkan'ın dostu, yaşlı Walter Sulli-
van'ın dünyaya rezil olmaması için yet-
kililerce kılıfına uydurularak örtbas
edilen olayı soruşturan ve eve usta bir
hırsızın girdığıni anlayan, aydın kafa-
lı polis şefı Seth Frank'm (Ed Harris),
zanlılar lıstesınin başında da tabii ki
son 30 yıldır yakayı ele vermemiş, kah-
raman Kore gazisi, emekliliğine hazır-
lanan, kötü baba, büyük hırsız Luther
VVhitney \ardır.
Kahraman hırsıan savaşı
'MurJak güç'e sahip Başkan ve
adamlanna karşı akıntıya kürek çeker-
cesine mücadele etmektense pılısını
pırtısını toplayıp Washington D.C.'den,
hatta ülkeden aynlmaya niyetlenen
Luther, tam havaalanına giderken bu
olay ûstüne Beyaz Saray'da bir basm
toplantısı yaparak esrarengiz bir cina-
yete kurban giden, deli gibi sevdiği ka-
'Mahkûmlar Hava Yollan' uçağına hoş geldiniz!
Bir anlık öfkesini frenleyeme-
yerek suçlu durumuna ve hapse
düşmüş, şövalye tavırlı bir kah-
raman mahkûm, tam da şartlı
tahliyeyle salıverilip 8 yıldırhas-
retle onu bekleyen, melekten
farksız, sevgili kansına ve hiç
görmediği, 8 yaşındaki küçük
kızına kayuşacağı gün. bir kez
daha yiytyör kaderin sillesini,
onu özgûrlüğüne uçuracak Con
Air uçağının azılı mahkûmlarca
ele geçirilmesiyle.
Soygun, cinayet, tecavüz, vb.
suçlardan hükûm giymiş, her
cinsten ve çeşitten. ipten kazık-
tan kurtulmuş, vahşi, yırtıcı, acı-
masız bir grup mahkûmu başka
bir hapishaneye nakledecek uça-
ğa sevinçle binen kahramanı-
mız, 'bütunkaçıklannposterço-
cuğu', 2 üniversite bitirmiş, tam
anlamıyla bir sapık-suçlu proto-
tipi olan, cin gibi bir kötünün
(John Malkovich, bu kez moda-
ya uyarak kafasını kazıtmış vi-
rüs Cyrus rolünde) emir komu-
tasındaki mahkûmlann uçağı
kaçırması üzerine zor bir tercih
yapmak dunımunda kalıyor ya
direnerek muhtemelen canından
olacak ya da içi kan ağlayarak
mahkûmlardan yana görünecek-
tır.
O ikinci şıkkı seçerek hem şe-
ker hastası zenci arkadaşına
(Mykelti WiDiamson) destek ve-
recek ve tutsak kadın polisi
(Rachel Ticotin) iğrenç tecavüz-
cünûn 24. kurbanı olmaktan kur-
taracak hem de yerdeki okullu,
aydın kafalı, nakliye sorumlusu,
güvenihr polise (John Cusack)
yardım edecektir...
Daha tanıtma yazılan akıp ge-
Con Air
Yönetmen: Simon
West / Senaryo:
Scott Rosenberg /
Kamera: David
Tattersall /
Müzik Mark
Mancina,
Trevor Rabin /
Oyuncular: Nicolas
Cage, John
Malkovich, John
Cusack, Steve
Buscemi, Vıng
Rhames, Rachel
Ticotin, Monica
Potter, Mykelti
Williamson,
Colm Meaney /
1997 ABD
çerken özetlenen >aşam öykü-
sünü fllmin başında öğrendiği-
miz iyi yûrekli, kahraman
mahkûm Cameron Poe'nun (Ni-
colas Cage )serûveni, merakhsı-
nın kolayca tahmin edebileceği
bir çizgide gelişip heyecanh ve
yer yer görkemli bir aksiyon
temposunda seyrederek tüm pis-
liklerin finalde ezıldiğı, malum
ve kaçınılmaz bir tatlı sona bağ-
lanıyor.
Örduda yetennce olgunlaş-
mış, çok sevdiği kansına (Moni-
ca Potter) laf atanlann tahrikle-
rine kapılıp parlayarak tutuştuğu
kavgada bir saldırganın ölümü-
ne neden olmaktan yargılanıp
hapse tıkılmış, içerde sporyapa-
rak, kansına kızına yazarak, Is-
panyolca çahşarak, Dostoyevs-
ki'den 'bir toplumun uygarlık
düzeyi, mahkûmlanyla öiçülür'
ahntısını yapacak kadar okuya-
rak yıllarmı geçirmış kahrama-
nımızın, çoğu idamlık, müebbet-
lik, en belalılanndan bir grup
mahkûmla ölûmüne mücadelesi
halinde gelişen 'Con Air', kuş-
kusuz tûrün meraklısının bek-
lentilerini karşılayan cinsten, ha-
reketli, şiddetli, patlamalı, şama-
talı, canlı ve sürükleyici bir 'ac-
tion' şöleni sayılabilir.
Aksiyon türünün alışılmış re-
çetesini bir kez daha uygulaya-
rak, büyük seyirci kitlesini he-
defleyerek tezgâhlanıruş, ironik
tatlar da içeren, dur durak tanı-
maksızın havada ve karada süre-
gelen 'Con Air'de, şiddetin diz-
ginlerinden boşandığı, patlama-
lann, alevlerin, vızıldayan kur-
şunlann ortalığı savaş alanı ce-
hennemine çevirdiği sahneler yi-
ne gırla gidiyor. her an kulak tır-
malayan, gürültülü patırtılı, he-
yecan müzikleri eşliğınde. Ha-
pishane kaçkını, acımasız, azılı
suçlular kataloğunu andıran
fılm. bu kötü karakterleri can-
landıran John Malkovich, Steve
Buscemi, Ving Rhames. vb. gi-
bi oyuncularla da çekici kılın-
mış. Firan planlamış, entelektü-
el mahkûm 'Virûs' Cyrus-John
Malkovich'e ya da arkasında 37
leşi bulunan, seriyal katil, 'Co-
ol' cani Greene-Steve Busce-
mi'ye ilgisiz kalmak zor, bu
'Mahkûm Hava YoHan'yla yol-
culuk yapılan, beylik aksiyon
fırtınasında. Simon YVest'in yö-
nettiğı, yok etmenin, vunıp kinp
dökmenin >ine ayyuka çıktığı,
klişe fınaline karşm, baştan so-
na meraklısının ıçine gömülece-
ği, iki saatlik bu heyecan sağa-
nağı, kuşkusuz aksiyon filmi se-
yircisine cazip gelecek, usturup-
lu kotanlmış, albemsi bol, parlak
bir gişe filmi özetle.
nsını yitirmiş, yaşlı dostuna sözde kol-
tuk çıkan Başkan Alan Richmond'un
televizyondan naklen verilen komış-
masmı izlerken birden kahramanlığı
tutarak seks-şiddet tutkunu, sahtekar,
alçak Başkan'la ve Beyaz Saray'la so-
nuna kadar savaşmaya karar verir. Üs-
telik kaçmakla, arasının biraz limoni
olduğu, polis Seth Frank'ın da kalbini
hoplatan, genç hukukçu kızının (La-
ura Linney) yaşamını da riske soka-
caktır. Oysa adalet ne olursa olsun ye-
rine gelmelidir ve bu görev de olana-
bitene başından sonuna dek tanık olan
^ ^ ^ ^ ^ soğukkanlı, centilmen ve
~^~^™ kahraman kibar hırsızımı-
za düşmektedir tabii ki...
Günûmüzde Amerikan
erkeksiliğiyle bıreyciliği-
nin simgesine dönüşmüş
Clint Eastvvood, 196O'lı
yıllardaki Sergio Leone
yapımı spaghetti-wes-
tern'lerden, 1970'ler ve
1980'lerdeki hızlı, şiddet-
li polisiye aksiyon-macera
filmlerine atlayarak ünü-
nü pekiştirmiş bir büyük
Hollywood 'firması' olu-
şunun yanı sira. başlarda
önemsenmeyen yönet-
menliğini de, nefis bir
Chartie Parker biyografi-
si niteliğüıdeki 'Bfrd',baş-
tan sona bir başka namlı
maceraperest Amerikan
erkeği sayılan yönetmen
John Huston'a saygı gös-
terisi halindeki 'White
Hunter, Black Heart'ya da
türü yenileyen, katıksız bir
vvestern başyapıtı olarak
alkışlanan, 1992 yapımı o
hüzünlü 'Unforgiven - Af-
fedflmeyen' gibi fılmleriy-
le gitgide geliştiren, say-
gm ve usta bir sinemacı ar-
tık nicedir.
Du\ arm ayırdığı, kmk bir aşk öykiisü
Berlin kentini ikiye ayıran duvann
örübnesinden kısa süre sonra, 1961 gü-
zünde Doğu Berlin'deki bir diskoda dans
eden, komünist düzenden Batı'ya geç-
meye kararlı bir grup genç, kanalizas-
yon tünellerine dalıp pisliklere bata çıka
ve kusa kusa kaçıyorlar.
Birbirlerine âşık yeniyetme bir çift
olan Sophie'yle Konrad'dan Sophiekaç-
mayı başanrken, parti üyesi, inançlı sos-
yalist babası tarafindan firan ihbar edil-
miş Konrad, kanalizasyon deliğinin ba-
şmda kalakalıyor son anda.
Bu kaçışın ardından, bıri batıya geç-
miş, öteki doğuda kalmış iki sevgilinin
yollan aynlıyor tabii ki. tkisi de kendi ha-
yatlannı kurup yaşayan ve 30 yılda an-
cak 3-4 kez bir araya gelerek görüşebi-
len sevgililerin kınk aşk hikâyesini, fon-
daki iki kampa ve sisteme bölünmüş Al-
man ulusunun dramına paralel şekilde
anlatan. "Das Versprechen - Bekleyiş",
"Katharina Blum'un Çiğnenen Onuru",
1981 Venedik'in Altın Aslanı'nı kazan-
mış
u
Die Bleierne Zcit - Kurşun YıUar",
"Rosa Lınemburg" ve "Paura e Amore
- Aşk ve Korku" gibi fıhnleriyle tamdı-
ğımız, yönetmen Vblker SchlöndorfTin
gönüldeşi, arkadaşı, çağdaş kadın sine-
macılann önde gelenlerinden, 1942 Ber-
lin doğumlu Margarethe Von Trotta'mn
şimdilik son filmi. Bu yılın Istanbul film
festivalinde "Vaat" adıyla gösterildikten
B e k l e y i ş
Das Versprechen / Yönetmen: Margarethe Von Trotta /
Senaryo: Peter Schneider, M.Von Trotta / Kamera: Franz Rath /
Müzik: Jürgen Knieper / Oyuncular: Corinna Harfouch, Meret
Becker, August Zirner, Anian Zollner, Eva Mattes, Susanne
Ufe, Hark Bohm, Tina Engel, Dieter Mann, Hans Kremer,
Jean-Yves GauKier /1994 Almanya (Fono Film).
sonra pıyasaya düşen
"Bekleyiş"de Batı Ber-
lin'e kapağı atan Sop-
hie modacı teyzesınin
dükkânında çahşırken,
doğuda kalan sevgilisi
Konrad da askere gidi-
yor, Prag'dakı bilim
konserine katılan bir
astrofizıkçi olup çıkı-
yor.
Bu arada Sophie'nin
konrad'dan çocuğu da
oluyor, 1968 Pragı'nda
buluşmalanndan son-
ra. Ne var ki duvann i-
ki ayn tarafında yaşa-
mak durumundaki Sophie'yle Konrad,
artık ikimiz de kendi hayatımızı yaşaya-
lım diyerek aynlmaya karar veriyorlar.
Konrad kendi gibi bir bilimciyle evle-
nip kız babası olurken, Sophie de bir
Fransızla (Jean-Yves Gaultier) yaşıyor,
Konrad'ın oğlunu büyütürken. Yıllar
akıyor ve 1989 Kasımı'nda, Alman top-
lumunu ikiye bölen, graffitilerle, sokak
resimleriyle bezeli lanet duvar nihayet
yıkılıyor ve koca Berlin Alman ulusu-
nun bayram yerine dönüşüyor. Çiftin ar-
tık büyümüş, zamane veledi oğullan,
Sophie'yle Konrad'ı uzun yıllar sonra
yeniden buluşturuyor. Ancak kafes 30
yılın ardından açılırsa da, bazılan artık
uçamamaktadır doğal olarak...
Yaklaşık on yıllık bir Italya tutkusun-
dan sonra, şimdiki Venedik festivali pat-
ronu Felice Laudadio'nun da katkısıyla
"Das Versprechen - Bekleyiş''in senaryo-
sunu Peter Schneider'le yazıp, yeniden
ülkesinin evrensel sorunlannakamerası-
m çeviren Margarethe Von Trotta, Ken-
nedy'li, WiHy Brandt'lı eski haber fılm-
lerinden parçalar "Varounanın Dayaml-
mazHafifliği*'nı çağnştıran '68Prag' çe-
kimleri ve belgeselimsi sahneler de ek-
leyrek oluşturmuş filmini.
Ne var ki ağır, donuk, soğuk hatta za-
man zaman sıkıcı bir film olmaktan kur-
taramamış "Bekleyiş"i. Kahramanlan-
nın genç ve yaşlı hallerini değişik oyun-
culann canlandırdığı filmde yaşlı Sop-
hıe'yi oynayan. Hanna SchyguUa'yı an-
dıran Corinna Harfouch göz dolduruyor
oldukça.
Sophie'nin gençliğini oynayan Meret
Becker de fena değil, ama film, genelde
Von Trotta'dan beklenmeyecek denli de-
mode, durgun ve yavan kaçmış doğrusu.
Yine de izlenebilir tabii.
Usta işi gerilim
Bu yıl Cannes'da özel
bir gösterimde sunulan
son filmi, 'AbsohıtePöwer
- Mutlak Guç'ü kurt sena-
rist VVUIiam GoMman'ın.
David Baldacci'nin roma-
nından uyarladığı, alışıl-
mış bir gerilim entrikasma
dayanan. bildık hatta çoğu
yerde klişeleşen karakter
ve durumlarla anlatılmış
senaryosundan çekmiş
Clint Eastwood. Tıkır tüar
işleyen bir tempoya sahip
'Muttak Gûç' azalmayan
bir ilgiyle, hatta keyifle
seyredilen, kimi yerde
inandıncılığını yitirse de
seyircinin sonuna kadar
kapılıp gıttığı. usta işi bir
politik gerilim serüvenini
aktanyor.
Büyük kitle için kotanl-
mış bu sürükleyici heye-
can, genlim çeşitlemesi,
belirgin 'Hitch Amca' et-
kileri içerse de birinci sı-
nıf bir seyirlik kuşkusuz.
Artık 'limandan demir al-
mak zamanı yaklaşnuş',
yaşlanmış ve aıle sıcaklı-
ğmı arar hale gehniş yaşlı
kahraman kovboyumuzun
bu kez soğuk politik ve
polisiye gerilim kulvarla-
nnda at koşturduğu 'Mut-
lak Güç'te, aşağılık bir
başkan portresi çizen Ge-
ne Hackman, Ed Harris,
Judy Davis, Scott Glenn
ve sağhklı, kütürkütür, ye-
ni Holh/wood dilberlerin-
den Laura Linney gibi
oyuncular, baba Clint
Eastwood'a eşlik ediyor-
lar. Bugün gösterime giren
bu film, artık kızının tüm
sevgisini kazanmak iste-
yen müşfik, kibar, olgun
ve anlayışlı baba rollerine
soyunan, bizim kuşağın
vazgeçilmez kahraman,
maço kovboyu Clint East-
wood'un hayranlanna ha-
raretle salık verilir!
KEDİ GOZU
VECDİ SAYAR
Cevabı Esen Rüzgârda-ll
Kedilerin aklına takılan sorulara devam:
"So/°da olduğunu söyleyen bir polıtika, "dev-
letçilik"\ içermek zorunda mıdır?
Kültür alanında "devletçilik"\e, ne kadar "dev-
rimci" -bırakın devrimciliği, ne kadar "reformcu"-
olunabilir?
Sol olduğunu iddia eden partiler -ister iktidar-
da olsunlar, ister muhalefette-, neden "kültürpo-
iitikalan" üzerine kafa yormazlar?
Kültür alanının "demokratikleşme"s\n\ ve
"özerkleşme"s\n\ istemek, devletin güçsüzleş-
mesini istemek midir? Bu ilkeleri savunmak, dev-
letin kültür alanındaki sorumluluğunu inkâretmek
midir? Yoksa, bu sorumluluğun gereği mıdir?
Özerkleştirmenin, özelleştirmenın panzehıri ol-
duğu, bu yol seçilmezse, kültür alanının er geç,
bu alanı "özelleştirerek" tümüyle denetımi altına
almak isteyen güçlere ve en ucuzundan "kitle kül-
ftvnv'neteslim olacağı gerçeği neden anlaşılmaz?
Sol partilerin sivil toplum kuruluşlanna, ancak
ihtiyaç duyduklan anda yanaşmalan, daha son-
ra onlan kendi kaderlerineterk etmeleri nasıl açık-
lanabilir?
Devletin, küttürel üretımi bizzat üstlenmek ye-
rine, bu görevi sivil topluma devretmesı ve ona
lojistik destek sağlamast sağ bir politikanın gere-
ği midir, sol bir politikanın gereği mi? Kültür ala-
nının özerkleşmesi ilkesine ANAP'ın sahip çık-
ması, solda olduğunu iddıa eden partilerin sesi-
nin soluğunun çıkmamasının sebebı nedir?
"Hain" kültürden kim korkar? Devlet mi? Bü-
rokrat mı? Politikacı mı?
Kültürel çoğuiculuğu savunmaktan neden ka-
çınırsol olduğunu iddia eden politikacılar? Çoğui-
culuğu, yerel kültürieri, yerınden yönetimı savun-
makla milliyetçiliği savunmanın aynı şey olmadı-
ğı neden anlaşılmaz?
Yasalardaki, yönetmeliklerdeki antidemokratik
hükümleri temizlemeden, kültürel gelışmeden söz
açılabilir mi?
"Bizim eski sosyalist ülkelerden ne eksiğimiz
var. Avnıpa Birliği yanşında neden onların geri-
sinde bırakılıyoruz" diye yakınan Dışişlerimiz,
"dünyanın hangi ülkesinde sinema sansürünün
hâlâ geçerii olduğu" sorusunu sormaktan niye
kaçmır?
Kendimizi dünyaya tanıtmak için, "yasakla-
ma"dan, "tutuklama"dan başka yöntemler de-
nenemez mi?
Avrupa'nın karşısına, politika ve ekonomı ala-
nındaki "zayıf" notlanmızla çıkıp hüsrana uğrayan
politikacılar, karnemizin parlak notlanndan, yani
kültür sanat alanındaki başarılardan yararlanmak
konusunda neden bu kadar çekıngen davranır-
lar?
Yabancı reklam şirketlerine ödenen milyonlar-
ca dolar, uluslararası planda ses getırecek sanat-
sal projelere aktanlsa, ülkemizin "imajı" adına da-
ha akıllıca bir iş yapılmış olmaz mı?
Ve daha yüzlercesoru... Cevabı... Can Yücel'in
o güzel Türkçesiyle söylediği "Bir Irlanda Türkü-
sö"nde aramaya ne dersiniz? (*) ..,,,*.,
Daha kaç köyden sürülsün insan
adam oluncaya dek?
Daha kaç derya dolaşsın martı
bulsam diye bir tünek?
Daha kaç toptan atılsın gülle
harp toptan kalkıncaya dek?
Cevabı, dostum, rüzgârda bunun,
cevabı esen rüzgârda.
Daha kaç yıl kök salsın ağaç
bahar açıncaya dek?
Daha kaç yıl kök söksün bu halk
yerin bulsun diye hak?
Daha kaç aydın ışığı görüp
görmezlikten gelecek?
Cevabı, dostum, rüzgârda bunun,
cevabı esen rüzgârda.
Daha kaç can canından geçecek
cana yetinceye dek?
Daha kaç el boş açılsın göğe
göğermedikçe yürek?
Daha kaç teller kopsun sazlardan
bu ses duyuluncaya dek?
Cevabı, dostum, rüzgârda bunun,
cevabı esen rüzgârda.
»•-*!«*!
(*) Her boydan Dünya Şiirinden örnekler / Can
Yücel, Papirüs Yayınlan, 1993.
Ayşe Kaknık vefat etti
• Kültür Servisi - Ayşe \ e Ercümend Kalmık Vakfı
ile Ercümend Kalmık Müzesı'nin kunıcusu ve
Başkanı Ayşe Kalmık öncekı gün vefat etti.
Kalmık'ın cenazesi bugün, Şişli Camıi'nde
kılınacak öğle namazından sonra toprağa venlecek.
Ayşe ve Ercümend Kalmık Vakfi'nı eşi ressam
Ercümend Kalmık (1908-71) anısına kuran A> şe
Kalmık, bu vakıfla birlikte eşinin anısını canlı
tutmak ve onun ilkelerini, düşüncelenni gençlere
taşımak, bütün yaşamını adadığı gençleri
desteklemeyi amaçlamıştı. Altı yıl önce vakıf ve bir
yıl önce müzeyi gençlere ve sanatseverlere armağan
eden Kalmık, gençlerin eğitimme daha çok katkıda
bulunabilmek ve güzel sanatlann
yaygınlaştınlabilmesi için geleceğe dönük planlar
yapıyordu.
BUGÜN
• BEYOĞLU SİNEMASI Yaz Şenliği kapsamında
Emir Kustrica'nın yönettiği 'Yeraln' adlı film
izlenebilir.
• SAHAFCAFEKÜLTÜREVİ'inde saat 19.15'te
Türkçe sözlü protest-rock müzik grubu Negative'in
konseri yer alıyor.
• TARIHt DARPHANE ETKİNLİKLERİ 2.
Performans Günleri etkinlikleri saat 16.00-18.15
arasında Darphane Binalan'nda izlenebilir.
YAPI KREDI SANAT FESTİVALİ '97
BUGUN
•Friedrich Horicke Piyano Resitali saat 18.30'da
Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda izlenebilir.
• Joffrey Bale saat 21.00'de Harbiye Açıkhava
Tiyatrosu'nda yer alıyor.
YARIN
• Şirin Pancaroğhı Arp Resitali saat 15.00'te Cemal
Reşıt Rey'de izlenebilir.
• Rolf Plagge Piyano Resitali saat 18.30'da Cemal
Reşıt Reyde yer alacak.
• Jofrrey Bale saat 21.00'de Harbiye Açıkhava
Tiyatrosu'nda yer alıyor.