Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 12 EYLÜL 1997 CUMA
12 KULTUR
Y A P I K R E D İ S A N A T F E S T İ VA L 1 ' 9 7
Bakdeî
vepiyanoda
binvmantik
Kültûr Servisi - Yapı Kredi Sanat Festi-
vali 97' kapsammda, bu akşam, yann ve pa-
zar günü saat 21.00'de Harbiye Açıkhava
Tiyatrosu'nda sahne alacak olan 'JoBrev
Bak' 17 eylül tarihinde ise Efes Antik Ti-
yatro'da izleyicileriyle buluşacak. Jofrrey
Bale'nin programında; koreografisıni La-
ura Dean' ın yaptığı 'Sometimes It Snovvs In
April', koreografisini Charles Moulton'ın
yaptığı 'Thunder/Purple Rain' ve koreog-
rafisini Margo Sappington'ın yaptığı 'Sli-
dc' yeralıyor.
Robert Joffrey ve Gerakl Alpino tarafin-
dan altı kışılik bir ekiple kurulan ve bugün
54 kişiyi bünyesinde banndıran Joffrey Ba-
le, baleye getirdıği Amerikan yaklaşımı, ül-
ke çapında gerçekJeştirdiği turneler, sergı-
ledıği performans ve sanat yönetmeni Ro-
bert Joffrey'in hazırladığı orijinal dans re-
pertuvanyla diinyaca tanınan ve ilgi gören
bir topluluk. Topluluğun başdansçısı Ge-
rald Arpino'nun henüz daimi koreograf ol-
madığı günlerde, ilk göstensini 2 Ekım
1956 yılında, Western Maryland'de Frost-
burg State Teachers College'da gerçekleş-
tıren topluluğa, Robert Jofrrey ıse 1957'de
Chicago'daki ilk göstende katıldı.
ABD ve dünyanın birçok yennde yaptı-
ğı turnelerle büyûk başan sağlayan toplu-
luk 'Amerikan klasiği' olarak tanımlanıyor.
Bir turne topluluğu olan Jofrrey Bale, 50
ülkede 400'dan fazla şehirde gösteriler ger-
çekleştirdi. 80 koreografla 200'den fazla
esen repertuvannda bulunduran topluluk,
aralannda AKin Afley, Laura Dean. Randy
Duncan, Peter Pucci. Anna Sokolovv \e
Tvvyla Tharp'ın da bulunduğu Amenkalı
birçok koreografın ilk çalışmalannı sahne-
ledı. Frederic Ashton. George Balanchine,
Leonide Massüie, Bronislava Nijinska. Yas-
lav Nijinsky, Jeromc Robbins ve Anthony
Tudor'un eserlenni venıden canlandırdı.
Topluluk aynca, 1993'te prömiyennı ger-
çekleştırdıği. rock yıldızı Prince'ın müziği
üzerine kurulu Billboards adlı rock baleyi
sahnelemeye başladı. KJasik temeller üze-
rine kurulu çağdaş ve dınamık bir tarz, Ge-
ralp Arpıno'nun Joffre> Bale'nin bıraktığı
izler olarak bilıniyor.
Uluslararası Pi>ano Günleri kapsarrunda
Friedrich Horricke, bu akşam saat 18.30'da
Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda bir
konser veriyor. Konser programı ise şöyle,
Bach/Busoni: Chromatısche Fantasie und
Fuge Re Mmör BWV 903, Beethoven: So-
nate Mi majör Op. 109. Medtner Drei No-
vellen Op.P, Prokofiyev/Hoericke: Kon-
zertsuite zum Ballet "DieSteinbhıme'' Op.
118.Günümüzün Beethoven, Cbopin ve
Liszt piyano eserlenni yorumlayan en seç-
kin piyanistler arasında yer alan Fnednch
Horicke'nın repertuvannda ağırlıklı olarak
Alman ve Rus romantiklen yer alıyor.
'Sırurlançizmek
müziğimi köreltir'Kültür Servisi - Harbiye Açıkhava
Tiyatrosu, Yapı Kredi Sanat Festiva-
li '97 kapsarrunda önceki akşam Ott-
mar Liebert'i ağırladı. Albümleri
yalnızca new age listesinde değıl,
pop listelerinde de birinci sıraya yük-
selen sanatçı, kendi müziğini tanım-
lamayı uzmanlara bırakıyor: "Müzi-
ğimin sınırlannı beliıiemek benim
işim degiL Ben mûziği yaraürım ve
çalanm. Bu müziği sınıflandırmaksa
uzman müzik eleştirmenlerinin işi.
Müzik yaparken sınııian diişünmek
köreltir beni. Bu tür düşüncelerden
sıynlarak sadece üreönem gereJdr"
diyor sanatçı. Mûziğin yaşam ve do-
ğadaki her şeyden etkilendiğini söy-
lüyor Liebert. Bir arkadaşıyla ara-
sında geçen konuşma, akşam yeme-
ği ya da kuş sesleri kaynaklık edebi-
lir müziğine. Pek çok değişik mûzik
türünde yapıtlar veren ve bu tûrleri
kendi müziğinde bir araya getiren sa-
natçı bu süreci belirli bir
kûltûr ve geleneğe bağlı
olmamasıyla açıklıyor.
Onun mûziğinin anahtar
kelimesi "özgürlük". Sı-
nırlan kaldırarak kalbin-
den gelen notalan akta-
nyor sanatçı izleyicileri-
ne. Babası Çin asıllı Al-
man. annesi Macarolan,
Almanya, Amerika,
Rusya ve Asya gibi böl-
gelerde bulunan sanatçı,
kanşık etnik yapısının
mûziği üzerinde büyük
etkilerinin olduğunu sa-
vunuyor. ÖncelikJe ken-
disini belirli bir geleneği
sürdürmek zorunda his-
setmediği için kendi tar-
zını yaratabilmiş Li-
ebert. "Hiç kimse bana
Ldemem gereken gelene-
ğin ne olduğunu, müziği
nasıl çalmam gerektiğini
öğretmedLHerşeyendoğalhaliyledı-
şandan hiçbir müdahale olmadan
açığa çıktL Nasıl çalmak istersem öy-
le çakLurT diyor. İlk albümü Nouve-
au FTamenco"nun bütün dünyada bü-
yük ilgi görmesini beklemiyormuş
sanatçı: "Albümünizleyicilerdenbü-
yük ilgi görmesi beni de plak şirketi-
ni de oldukça şaşırtü. Bu tür bir ça-
hşmanın beğenilip beğenilmeyeceği-
ni hiç bilmhorduk. İzleyicileriın bu
albümün ardından beni her çalış-
mamda destekkdiler."1
Ottmar Liebert uzun planlar yap-
mıyor kendisine. Onun için önenili
olan kısa vadede önünde bulunan iş-
leri başanyla tamamlamak. Konser
öncesûıde parmağını kesen sanatçı-
nın Türkiye'deki en büyük kaygısı
bu kesiğin konserdeki performanst-
ru etkilememesi. Sonra mı? lçinden
gelen müziği açığa çıkarmayı sürdü-
recek sanatçı.
fstanbul
De\1et
Operave
Balesi Cenel
Sanat
Yönetmeni
YektaKara,
17eylüWe
Aya İrini'de
yapılacak
konserte
ilgilibilgi
verdi.
(Fotoğraf:
UGüR
DEMİR)
Siemens'in 150. yılında İDOB'den konser
Kültür Servisi - Bütün dünyada 150.
yılıru kutlayan Siemens, 40 yıldır hizmet
verdiği Türlciye'dc de kunıhış yıldönü-
mü nedenıyle çeşitlı etkınliklerdüzenle-
yecek. 17 eylül çarşamba akşamı Aya
İrini'de düzenlenecek olan "15O.YılÖzel
Kutlaması" kapsamında lstanbul Dev-
let Opera ve Balesi Koro'su da bir kon-
ser verecek.
Siemens'in yıldönümü etkinlikleri
kapsamında evvelkj gün düzenlediğı ba-
sın toplantısında söz alan lstanbul Dev -
let Opera ve Balesi Genel Sanat Yönet-
meni ve Müdürü Yekta Kara, Si-
emens'in bu önemli vıldönümünde bir
sanatsal etkinliğe yer vermesinden ve ls-
tanbul Devlet Opera ve balesiyle kurdu-
ğu işbirliğinden duyduğu memnuniyeti
dıle getirdi. Siemens'in geride bıraktığı
yüz elli yıla karşın Türk operasının sa-
dece elli yıllık bir geçmişi olduğuna de-
ğinen Kara, cumhuriyet döneminde ku-
rulan Türk operasının bu kısa dönemde
sıfir noktasından başlayıp, kurumsalla-
şıp, Baö'daki ömeklerle rahatça boy öl-
çüşebilen işler kotardığını. bunun bir
mucize olduğunu belirtti.
lstanbul Devlet Opera ve Balesi Or-
kestrası ile korosunun zengin bir reper-
tuvar sunacağı konserin şefı konuk ltal-
yan Şef Antonio PiroDi olacak. lstanbul
Devlet Opera ve Balesi 'nin yurtdışına
ihraç etmiş olduğu opera sanatçılan,
soprano Yelda Kodalk tenor Hakan Ay-
sev ve banton Sedat Öztoprak konsere
solist olarak katılacak. Her üç sanatçı da
şu an yaşamlannı Almanya'da sürdürü-
yorlar.
Müziğin ne denli e\Tensel bir dil ol-
duğuna, operanın da insanlık tarihinin
çok önemli bir kültür mirası olduğuna
değinen Kara, son olarak Siemens'in bu
önemli gecesinde izleyicılere sonsuz lez-
zet verecek bir konser sunacaklannı
belirtti.
w
Bir Başka Yer'den
farldı gerçekler
Kültür Servisi - î'mit Zi-
leli'nin "Viır Emri (Bir As-
teğmenin TunceB Amlan)"
isimli kıtabı Pencere Yayın-
lanndan çıktı.
Ümit Zileli, Vur Emri
isimli kitabında 1985-86
yıllan arasında jandarma
komando asteğmen olarak
görev yaptığı Tunceli'deki
anılannı sürükleyici bir
tarzla okuyucuya sunuyor.
Zileli aynca, "Bir Başka Y-
er" adını verdiği Tunce-
li'den insan manzaralannı,
operasyonlan, baskınlan,
çatışmalan, korkulan
anlatıyor.
Kitapta yer
alan anılann
birbölümüilk
kez 1987 yı-
lında "Yakala
veÖMür" baş-
lığı ıle 2000'e
Doğru dergi-
sinde yayım-
landığında bü-
yük tepkiler
alan Zileli'nin
yazdıkları yü-
zündenMeclis'te
soru önergesi açılmış, daha
sonra da Genelkurmay Ba-
kanhğı açıklama yapmıştı.
Zileli yazdıklannı daha
sonra Vur Emri adı altında
bir kitapta topladı ve kitap
art arda üç baskı yaptı.
Yayımlandığında büyük
ilgi gören bu kitaba karşı,
övgü ve kutlamalann yanı
sıra, belirli kesimlertarafin-
dan şiddetli bir eleştiri kam-
panyası başlatıldı ve daha
da ileri gidilerek Zileli va-
tan haıni olarak ılan edildi
ve PKK'ye yardun ettiği
öne sürüldü.
Uzun bir aradan sonra
genişletılmış ve önsözü ye-
nilenmiş olarak 4. baskısı
yayımlanan Vur Emri, ope-
rasyon bölgesinde askerlik-
le ilgili yazılan ilk kitap ni-
teliğinde.
Zileli, kitabırun önsözün-
de. anılannı yazarken soru-
na ve olaylara hangi gözle
baktığının anlaşılması için
görüşlerini şöyle anlatıyor;
" Her şeyden önce,Türld-
ye ulusal smırlan içinde bö-
lünmez bir bütündür. Türk.
Kürt, Laz, Çerkez, Ermeni.
Rum_
Türk nüfusuna kayıtlı
herkes Türkiye Cumhuri-
yeti vatandaşıdır veyurttaş-
hk haklanndan eşit şekilde
yararlanır—
Böyledir de ne
yazık ki Anka-
ra'nın doğu-
sunda kalmak
tahhsizliğine
uğrayan yurt-
taşlanmız ne
hikmetse kâ-
ğrt üzerindeki
bu haklardan
bir türlü ya-
rarlanama-
maktadır.
Ben bir kaj'-
makam çocuğu, daha sonra
bir gazeteci olarak Doğu ve
Güneydoğu Anadolu'yu
kanş kanş gezdim. Koman-
do subayı olarak ilan edil-
memiş bir sa>aşuı tam göbe-
ğinde vaşadım. Doğu Lnsa-
nının çektiği azaba. \ aşad>-
ğı baskılara gözierim, bey-
nim ve yüreğimle tanık ol-
dum. Üstelik her defasında
bu zavalh, ama aynızaman-
da onurlu insanlann böyle-
sine bir yaşamı nasıl göğüs-
lediklerini üzünrü, hajTet ve
büyük bir hayranlıkla izle-
yerek!_"
"En önemlisi, o güne dek
ayırt edemediğim bir gerçe-
ğin farkına vardım: Doğu
ve Güneydoğu Anadolu'da
sadece Kürtier yaşamıyor-
du! "
D E V L E T T İ Y A T R O L A R I Ü Z E R İ N E R A P O R - 2
Sorumsuz yöneticilere katlanamıyoruz
Kendine yakın kişilerin disiplin
suçlannı görmezden gelmek. hafıf
cezalarla geçiştiren genel müdürden
tipik örnekler:
• Bir Ankara Devlet Tiyatrosu sa-
natçısı, "Resimli Osmanlı Tarihi"
oyununun provalan sırasmda rapor
almış ve raporlu olduğu süre içinde
Istanbul'a gidip TV dizisi çekimle-
rine katılmıştır. Ancak Genel Mü-
dür'ün devTeye girmesiyle ceza ve-
rilmemiştir.
• Bir Ankara DevletTiyatrosu sa-
natçısı, "Giordano Bruno" adlı oyu-
nun temsili sırasmda, özürsüz olarak
ilk sahnedekı rolüne yetişememış, bu
nedenle rapor edilmiş, ancak 1 -3 ay-
lık para cezası alması gerekirken, bu-
nun çok altında bir ceza ile kurtul-
muştur.
Taltifve kayırma uygulamalan.
• Genel Müdür. kendisine yakın-
hğı bilinen veTürkiye'de hiçbirtiyat-
ro okulu mezunu olmayan. aynca
Amerika'da gördüğünü söylediği ti-
yatro eğitiminin bir kurs egitimi ol-
duğu yolunda şaibeler bulunan bir
bayanı, yasanın madde 7b2 uygula-
masıvla kadroya almıştır.
• Her yıl yenilenen puanlamada
pek çok sanatçı, çalıştıklan ve başa-
nlı olduklan halde. yerlerinde sayar
v a da 1 -2 puan alırlarken; bazı sanat-
çılara, yakınlıklan nedeniyle hak et-
tiklerinden çok daha fazla puan ve-
rilebilmiştir. Bir bayan sanatçı. bir
sözleşme döneminde 18 puan birden
alabilmiştir.
• 1988'de bir stajyer sanatçı, ben-
zerleri doğu bölgelerine gönderilir-
ken, önce Bursa'ya, bsa bir süre son-
ra da geçici görevle Istanbul'a nak-
ledilmiş; 1992'de göreve gelen Ge-
nel Müdür Yücel Erten tarafından
görev yerine iade edilince istifa et-
miş; şimdiki Genel Müdür yenıden
göreve geldiğinde, Ankara kadrosu-
na alınmıştır.
Sayguıhğa verilen zarariar
Halen görevde bulunan Genel
Müdür, geçmışte kendisıni CHP
sempatizanı olarak tanıtmıştı. MC
hukümetlerinin gündeme gelmesiy-
le birlikte, MHP hareketinin kanat-
lan altına sığındı. tlk genel müdür-
lüğünü ANAP ıktidan sırasında sağ-
ladı, REFAHYOL ıktidannda ise bu
göriişe yakın durmak için elinden ge-
leni yaptı.
• Genel Müdür, bir yandan basın-
daki demeçlerinde repertuvann de-
mokrarik bir bıçimde, koordinasyon
toplantılannda belırlendiğini ifade
ederken; öte yandan partili çevxele-
rin talepleri doğrultusunda repertu-
vardüzenleyerek; kendi beyanlan ile
çelişkıve düşmekte ve bireysel çıkar-
lan uğruna kurumun tüzel kişiliğini
çiğnemektedir.
Örneğin Turan Oflazoğlu'nun
"Dörtbaşj Mamur Şahin Çakırpen-
çe" adlı oyunu, Ankara repertuvann-
da, "Deli İbrahim"i Izmir'de sür-
mekte iken ve "4. Mtırat" bir sezon
önce lstanbul 'da oynamışken, Refah
Partili Bakan'a, bir partılinin 15
Temmuz'daki başvıırusu üzerine,
ağustos ayında Oflazoğlu'nun "4.
Murat'" adlı o>-unu, Genel Müdür
metıne çabucak uyum gösteren Ge-
nel Müdür; 1997 yaz başında ger-
çekleştirdiği "BüjTİk .\nadolu Tur-
nesi'' sırasında Kütahya, Muğla, De-
nizli, Aydın, Manisa illeri, kültür mü-
dürlerinin tiyatroya karşı olumsuz
davranışlannı, ancak bu hükümet
düştükten ve yeni hükümet gündeme
geldikten sonra açıklayarak, tiyatro
sanatının ve demokrasinin savunu-
cusu kesilmiştir.
• Küçük Tiyatro'nun hemen al-
tında bir bölümü genel müdürlük ta-
rafından REFAHYOL iktidan sıra-
smda, Genelkurmay'ın brifınglerin-
de dıkkat çektıği "Mudumu Tavuk-
çuluk" şirketinin kullanımına sunul-
muştur.
• "4. Murat" ın 27 Mart tarihin-
de yapılan galasında, DinçerSümer
tarafından yazılan "Dünya Tiyatro
Günü Ulusal Bfldirisir
nın okutulma-
ması; haber basına yansıdığında da,
gerek Genel Müdür'ün, gerek Isma-
• Kültür-Sen Ankara Şubesi Sanat Kurulu'nun
hazırladığı raporda Devlet Tiyatrolan'nın artık,
kurumu babasmın çiftliği gibi yöneten, sorumsuz
yöneticilere katlanabilecek durumda olmadığı
vurgulanarak, kurumun hızla yeniden
yapılanmasının gerekliliği ve çözümler aktanhyor.
Bozkurt Kuruç'un rejisi ile repertu-
vara eklenmiştir.
Genel Müdür, yeni koalisyonun
oluşması ile birlikte yeniden "de-
mokrasi havarisi" rolünü o>Tiamaya
sıvanmıştır.
• Genel Müdür. 1993-95 yıllan
içerisinde birkaç kez yaşadığı ma-
kamdan uzaklaştınlma ve makama
dönme sürecınde, birçok kereler ku-
nım dışından yolladığı fakslarla, ger-
çek genel müdürün kendisi olduğu-
na dair anımsatmalar yaparak "Yal-
nızca benim emirlerim geçerlidir'"
ifadesi taşıyan yazılan, kurumun çe-
şitli yönetım bırimlerine göndermiş-
tir.
• Refahh çevrelenn "Yeniden Bü-
yük Türldye'' gecelerine ev sahipli-
ği yaparak, gala kokteyllerinden iç-
ki ikramını, Ramazan Bayramı'nda
oyun kaldırarak, REFAHYOL hükü-
il Kahraman'm aynı ağzı kullanarak
"Devlet galasında bildiri okunmaz"
şeklindeki beyanlan ile sanatrmızın
en güzel geleneklerinden biri hiçe
sayılmıştır. Gala gecesi salondan
>1İkselen "Şeriat isteriz!" çığlıklan
ve tekbir sesleri ile temsil sonrası Ge-
nel Müdür'ün Refahh milletvekille-
rine kendi elleriyle sunduğu. çay, şer-
bet ve sandalye servisi, basında ve te-
levizyonlarda ibretle izlenmiştir.
Söz konusu Genel Müdür döne-
minde, seyirci istatistikleri genelde
yüzde 80 doluluk oranının altına dü-
şürülmemiştir. 1- Devlet Tiyatrolan
her sezon ortalama 80-100 oyun sah-
neler. Kısıtlı bütçesi içinde, bukadar
çok oyunun masraflan büyük bir
yekün tutacağından, prodüksiyonda
zorlanmalar, kalite düşüklüğü gün-
deme gelir. Sık sık değiştrrilen oyun-
laryoluyla, seyirci istatistiği yüksek
tutulur.
2- Yine de yeterli seyirci sağlana-
madığında; salonun boş olduğu gün-
lerde, temsiller, askeri okullar, polis
okullan, hemşire okullan, gamizon
komutanlığı ve benzeri kurumlar-
dan, ücretsiz seyirci taşınarak doldu-
rulur. Indirimli bilet yöntemi de bir
başka ıstatistik yaratma biçimidir.
Sonuç:
Devlet Tiyatrolan, yukanda pek
azı belirtilen -çok daha fazlası bası-
na yansımış- bu gibi görevi kötüye
kullanmalar. sorumsuzluklar ve bil-
gisiz biryönetim tarzı nedeniyle yıp-
ranmış durumdadır. Bu yıpratıcı yö-
netım, kurum içinde çaİışanını "sa-
natçıbğını unutmuş memur" duru-
muna sürüklemiştir. Devlet Tiyatro-
lan, seyircisinden ve onun beğenile-
rinden uzaklaştınlmış; bastn, kamu-
oyu \ e diğer loırumlarla bağlan ko-
panlmıştır. Kurumun, kuruluş amaç-
lan doğrultusunda işler dunnrıa ge-
tirilebilmesi ve tiyatro sanatı yolu ile
demokrasi kültürüne katkıda bulu-
nabilmesi için; hızla yeniden yapı-
lanması gerekmektedir.
Bu yönde ilk adım, kurumda de-
mokratik bir yönetim biçimini ve
yöntembilimden yararlanarak. plan-
lı, programlı bir sanat politikası üre-
tip. kuruma saygınlık kazandıracak;
sanatsal kaliteyi yükseltmek için
özenle çalışacak; sanatsal görevlerin
dağılımmda, sanatm gerekir ölçütle-
n içinde,firsateşitliği vererek sanat-
çmın yapt'ğı işten haz duymasını
sağlayacak yeni bir yönetimin göre-
ve getiriımesi yolunda atılmalıdrr.
Üstelik bu adımın ivedilikle atılma-
sı zorunludur.
Çağdaş bir Devlet Tiyatrosu, ku-
rumun yeniden yapılanması doğrul-
tusunda çıkanlacak bir yasa ile ola-
sıdır. 1992 'den bu yana bir yasa tas-
lağı hazırlanmış TBMM'ye de su-
nuhnuştur. Yeni yasanın çıkmasmın
desteklenmesi gerekir. Bu süreçle
birlikte Devlet Tiyarolan kısa süre
içinde, halkımıza nitelikJi sanat
ürünleri sunabilecek bir yapıya ka-
vuşup, demokrasi kültürünün yerleş-
mesi ve yaygmlaşması doğrultusun-
daki görevini yerine getirecektir.
YAZI ODASI
SELİM İLERİ
Hoş Bir Geceydi...
Geçen akşam, sevgili arkadaşlanm Handan, Si-
ranHanım, Sarkis Bey, Lûtfü, Yedikule'de Safa'day-
dık. Çok değerlı Yekta Kara da bizimle birlikteydi.
Yekta Kara'nın TRT 2'deki "Opera BirAteştir" prog-
ramını bilmem izler misiniz? Opera bizde bir türlü se-
vilmemiş, sevdirilememiştir. Yetka Kara yıllardan be-
n o sevgiyi aşılıyor, vargücüyle çalışarak.
Ve sevdiriyor da. Yekta'nın gerçekleştirdiği yapım-
lar, hele son yıllarda Salome, büyüleyici geliyor ba-
na. O gece düşündüm: Bu başannın sım ne?
Operayı çok sevenm. Müzik bilgim hiç de fazla de-
ğildir. Operanın yapay görkemine tutkunumdur her
şeyden önce. Sonra bazı, popülerleşmiş şarkılara;
onlara bayılınm. Üst üste yüzlerce kez dinlesem do-
yamam. Ama hepsi o kadar.
Unuttum; bir şey daha eklemeliyim: Opera metin-
lerini tahlil eden eserlerin üslûbuna da tutkunumdur.
Yapay görkem bu üslûpta da belirir. Cevat Memduh
Altar'ın dört cilttik Opera Tarihi'n çok güzel bir roman
okur gibi okumuşumdur.
Şimdi de gıdip içerıden ıkınci cildi aldım, herhangi
bir sayfasını açtım. Offenbach'ın Hoffman 'ın Masal-
lan çıktı karşıma. 2. perdeden birkaç satın birlikte
okuyalım:
"Venedik'teki Büyük Kanal'da Giulietta'n/n otur-
duğu sarayın içi görülür. Güzel olduğu kadar da buz
gibi soğuk bir kız olan Gıulıetta, şeytansal bir karak-
tere sahip olan Dapertutto'nun korkunç baskısından
kendini bir türlü kurtaramamaktadır. Dapertutto ise,
rakiplerini resimlenyle büyüleyip yok etmektedir."
Bu tuhaf dünyayı (dünyalan) Ölünceye Kadar Se-
nınim'de unutulmuş aşk romanı yazan Süha Rik-
kat'in fantazilerine katmaya çalışmıştım. Boyuna
opera tarihıne ılişkın kitaplar okuyordum. Silinip git-
miş Saz Caz Düğün Varyete romanımsa, bütünüyle
operadageçer...
Yedikule'de olduğumuz gece, sanatlan sevdirme-
nin tekyordamı olduğunu kavradım. Alçakgönüllülük
bu yordam. Yekta Kara tanıdığım en alçakgönüllü ki-
şilerden bıri. Operayı birdenbire vartığıyla sevdirebi-
liyor; şakacılığıyla, cana yakınlığı, dostluğu, inceliği,
eşsız zekâsıyla.
Operaya büyük emek vermiş başka sanatçılar ta-
nıdım. Ne saklayayım; sanatlanna hayranlık duydu-
ğum bu sanatçılar bir yandan da, her an 'operac/'ydı-
lar. Öyle her an 'romancı', her an 'şair' olma gayre-
tindekı edebiyatçılar da vardır.
Galıba o zaman bir soğukluk, uzaklaşma duyum-
sanıyor. Yekta Kara bunları yok etmış 'insan.'
O gece, kentin değışık semtlerindeki değişik yasa-
malardan konuştuk. Aslında tam bunu konuşmadık.
Konudan konuya sıçrarken, biraz da böyie olduğu or-
taya çıktı.
Ortasında Kızkulesi tasvın olan bir taş tepsımiz var-
dı; yıllar önce, sıradan tabak çanakla değiştirmişti an-
nem. Bugün o tepsıler çok değerli. Anlatıyordum:
"Sokaktan artık öyle eski eşyaya yeni tabak çanak ve-
ren satıcılar geçmıyor" dedim. Siran Hanım: "Bizim
Yedikule'den hâlâ geçer..." dedi.
Zaten Sirkeci'den trene bının, istasyonlar ilerledik-
çe, çocukluğumun istanbul'u yine başlar gibi olur.
Bakırköy'ü geçınce durum farklı: Yeniden afırtafıriı ls-
tanbul başlıyor. Sanmam kı oralarcjan ^abak çanak-
çılargeçsin... '' ''
Istanbul'un bir de afır tafırını kaybetmiş semtleri
var. Benim oturduğum Şışli öyle. Lüküs Hayat'm Şiş-
lı'si değil artık. Bir zamanlar yüksek sosyeteye hitap
ettiği sanılmış apartmanlar çökkünlük döneminde.
Şişli bugün kentlilikten taşralılığa göçüyor.
Sirkeci hattındakı semtlerde de yoksulluk alıp yü-
rümüş ama, çok tuhaf, 'taşralılık' göze çarpmıyor.
Kentin eski terbiyesı bütün varlığıyla hüküm sürüyor.
Lüküs Hayat'ı andım; Rey Kardeşler'm operetlen
de müzikli sahne eserlerinı sevmemizde kimbilir ne
kadar hizmet vermiştir. Bızim kuşak yalnızca Deli-
Do/u'yla Lükus Hayat't ızleyebildi. Oldum bittim Ha-
va-Cıva'y\, Alabanda'y\, ötekilen merak ederim...
Takvimde /; Bırakan:
"Eve dönmüştün. Eve dönmüştüm. Anahtanmla s-
es etmeden kapıyı açmıştım. Sofadayken; sen misin?
dedi annem. Yeni mi gelıyorsun yoksa? Sağdın da-
ha ve annemdin. Hayır, dedin sesini değiştirerek." Ta-
nk Dursun K., Aşk Allahaısmartadık, Bilgi Yayınevi,
1993.
Yılmaz Akkılıç'lan yeni kitap
• BURSA (AA) - Gazetecı-yazar Yılmaz Akkılıç
tarafından kaleme alınan ve Bursa'nm Kurtuluş
Savaşı yıllanndaki durumunu konu alan "Kurtuluş
Savaşı'nda Bursa" kitabı. "65. Yıl Kurtuluş
Şenliği"nde okurlanna ulaşacak. Bursa Kültür
Sanat ve Turizm Vakfı Genel Sekreteri Ekrem
Banşık, yaptığı yazılı açıklamada. Akkılıç'ın
kitabının, Kurtuluş Savaşı yıllanndaki Bursa
konusunda halkı aydınlatacağını belirtti. Ulusal
değerlerin ve ulus olma bilincinin pekiştirilmesinde
bu tür eserlenn önemine değinen Banşık, bu inançla
kitabın yayımlanmasının vakıfça üstlenildiğini
bildirdi.
K Ü L T Ü R » ÇİZİK
KÂMİL MASARACI