05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 12 EYLUL 1997 CUMA 10 HABERLERIN DEVAMI Istanbul Edıme Kocaelı Çanakkale Izmır Manısa Aydın Denizli PB PB PB PB A A A A 18 21 20 21 26 27 27 25 Zonguldak PB 15 Antalya Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskişehir Konya Sıvas PB Y Y Y PB PB PB Y 18 18 17 17 17 18 19 15 Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Sıirt Hakkâri Van A A A A A A PB PB 28 26 28 29 29 28 23 20 26 Kars 13 Yurdun kuzeydoğu kesımleri parçalı yer yer çok bulutlu, Iç Anadolu'nun kuzey- doöusu, Orta ve Do- ğu Karadenız ıle Do- ğu Anadolu'nun ku- zeyi yağmur ve yer yer sağanak yağışlı, diğer yerter az bulut- lu ve açık geçecek. Hava sıcakıığı azal- maya devam ede- cek. Oslo Helsınkı Stockholm Londra Arnsterdam Brüksel Paris Bonn Y Y Y Y Y Y Y Y 18 19 18 18 20 20 23 24 Münıh Y 24 Milano Beriin Budapeşte Madnd Viyana Belgrad Sofya Roma Atina Y PB PB Y PB PB Y PB 24 22 24 26 26 22 26 26 B 26 & $*$ /?*~*•Berfm o" \ -\ r- • Moskova « 1 f f » Ankara ? ^^_ / Kahıre«i_5 # ^ Taşkent •Tafıran Moskova 16 Aşkabat Almatı Taşkent Bakü Bışkek Tiflis Kahire PB PB A Y A Y PB 31 24 30 17 29 17 30 Şam PB 31 0Aç* P a "&'t X J İ t J t l u Sısıt G U N C E L CÜIVEYTARCAYÜREK • Baştarafı 1. Sayfada devletin ne de hayırseverlerin peşine düştüğü sos- yal olaylar. Geriye kalan konular, belki de kabak tadı verdi denilecek ölçütlerde ama; ne ki, ya Batı Çalışma Grübu'nu karıştırarak demokrasi savunuculuğu yaptyor. Ya da Şaibe Hanım'ın yalan makinesi çenesinden dökülen incilere kızıyoruz. Yerine gö- re argo veya küfür sözcüklerıyle demokratik ya- şantımıza yanıyoruz. Türk belleğinin zayrflığı insanı çoğu zaman hay- rete, kimi zaman ise dehşete düşürüyor. Laik rejimi REFAHYOL hükümetinden adeta zor kullanarak kurtardığımız dehşet verici günlerde askerleri alkışlamaktan avuçlanna kan oturanlar, bir süredir gizlıden gizliye askerlere karşı demok- rasi havansi rolü kesiyor. Demokrasiyi savunurken dayanaklan bir za- manlar peşınde koştuklan bir reçete: Genelkur- may'daki Batı Çalışma Grubu! Geçmişe sünger çekiyorlar. Iki üç ay öncesi hiç yaşanılmamış gibi. BÇG'ye "lüzum kalmadığını" sayunuyorlar. Önderleri de Başbakan Yılmaz. Taaa Kazakis- tan'dan tartışmaya katılıyor. Hatta BÇG'ye "karşı çıkan kanadın" öncülüğüne soyunuyor. Dediğı kısaca şu: "(1) - Irtica tehdidinin ortadan kalktığını hıçbir zaman söylemedim. Ama bu teh- didi bertaraf etmek öncelikle hükümetin görevi- dir. Hükümet bu görevin bilincindedir. Dolayısıy- la BÇG gibi özel örgütlenmelere gerek kalma- mıştır. (2) - BÇG... Bizden önceki hükümetin ken- di görevini yerine getirmek yerine devlete yöne- len bu tehdidi bertaraf etmekteki aczinden, hat- ta bu tehditle özdeşleşmesi kanaatinden kaynak- lanmıştır. (3) - Şu anda bu şartlar ortadan kalktı- ğına göre böyle bir çalışmaya da gerek kalmamış- tır." Şu tezat ne olacak? Oysa; şu anda bu şartların (irtica tehdidinin) or- tadan kalktığına -Başbakan Yılmaz dışında- he- men hıçbir yetkili, yazar, siyasetçi inanmıyor. "Hafızalar nisyan ile malûl değilse"; bir gerçek yine konuşulabilir. Irtica hareketlerini dünden bu- güne gelen geçen hükümetler özendirecek yerde dikkatle izleyip önleyebilseydi, laik rejim bugün darboğaza girer miydi? Gelen geçen başbakanlardan herhangi birisi, delikanlı ıse çıksın ortaya; desin ki, "Ben ve par- tim, oy kaygısına düşmeden irticaın üzerine git- tik". Hadi, söylesin. Zor... Arşivler canlı tanık olduğu sürece, hatta olanaksız! Devletin başı ileyürütmenin şahı arasında "ses- siz bir çatışma" dikkati çekiyor. Belli belirsiz işaretleri görülen garip, ama ger- çek bu olay, hele Başbakan'ın BÇG üzerine söy- ledikleri ile adeta kanıtlanıyor. Zira, Cumhurbaşkanı Demirel'in söyledikleri ile Yılmaz'ın BÇG'ye karşı çıkan ifadeleri öylesine çelişiyor ki... Bu çelişki, aslında irtica sorununun gerçek yüzünü bir kez daha ortaya koyuyor. Başbakanımıza göre; "irtica tehdidini 'bertaraf etmek öncelikle hükümetin görevi. Artık BÇG gi- bi 'özel' örgütlenmeye gerek kalmamıştır." Güzel, ama şimdi; Cumhurbaşkanı Demirel'in yaklaşık iki hafta önce basına geçen, üstelik ger- çek dışı haberi yalanlamakta çok titiz olduğu bili- nen Çankayatarafından "tekzip olunmayan" \i\ir- gulamalarına bir göz atalım. Demirel, göreve geldiği ilk günlerde Yılmaz'a bir dosya veriyor. Bu dosya, Genelkurmay'da yeni hükümete verilen brifingin tam metin tutanağı. Başbakan'a, "Bunu bir kez daha oku. Daha ya- pılması gereken şeyler var" diyor ve... Bunları ak- tardıktan sonra önemli, ama olayı tümüyle anla- tan iki cümle söylüyor gazeteciye: "Askerler açısından iş bitmiştir diye düşünmek yanlıştır. Bazı şeyleri dikkatle takip ediyorlar." Böylece Cumhurbaşkanı'nın, Başbakan'ın gö- rüşlerinin örtüşmediği kesin çizgilerle ortaya çık- mıyor mu? Yıllardır hükümetlerin (sivillerin) irtica hareketle- rini izlemekteki beceriksizliği ya da üstünkörü ta- kipçiliği göz önünde tutulursa... Başbakan ya "tehdidin gereğini yapar". Ya da; bu "tehdidi" her yönüyle izleyenlerin görev yapmalarına olanak sağlanır. Ortası yok! Eski sistem öğrencilerine af EBRUTOKTAR ANKARA - Milli Eğitim Bakanı Hikmet Lluğbay, ders geçme ve kredi sistemınden önce uygulanan Sınıf Geçme ve Sınav Yönetmeliği'ne bağlı olan öğrencilere "şartsız kurul" hakkı tanıdı. Buna göre bütünleme, bekleme. sorumJuluk smavlan ıle dışandan bitirme sınavlanna giren ve başansız olan öğrencilerin durumu sınıf öğretmenler kurulu tarafindan yeniden değerlendirilecek. Ünıversıteyi kazanan öğrencıler. durumlannı belgelemek kaydıyla kurul karanyla sınıf geçebılecek. Milli Eğitim Bakanlığı, 7 yıl önce uygulanan sınıf geçme sistemine göre öğrenim gören ögrencilere verilen şartsız kurul geleneğinı bozmadı. Hikmet Uluğbay tarafindan dün çıkanlan genelgeyle 1996-1997 öğretım döneminde bütünleme, bekleme, sorumluluk sınavlan ile okul dışmdan sınavlara giren ögrencilere yeni bir şans daha verildi. Öğrencilerin durumlannın sınıf öğretmenler kurulunda görüşülebılmesinde "bütünteme, bekleme, sorumluluk sınavlan ile dışandan bitirme sınavlanna girmiş olmalan" koşulu aranacak. Sınıf öğretmenler kurulu tarafindan yapılacak toplantılarda, bu öğrencilerin yılsonu başan ortalamalannın en az "5" ya da başansız olduklan derslerin bütünleme sınavlannda en az " 3 " almalan koşulu aranmayacak. Bulutiu k Çok bulutlu Yağmuriu Karh 16 bürokrata tutuldama istemi OLCAYAYDtLEK ANKARA - 300 tnlyon liralık yolsuzluk soruş- turmasını yürüten Ankara Cumhuriyet Savcısı Ahmet AdU Kubat; Türk Telekom Genel Müdü- rü Cengiz Bulut Posta Işletmelen Genel Müdürü Veü Bettemir ve eski Ulaştırma Bakanı Oğuz Tez- men'in de aralannda bulunduğu 16 üst düzey bü- rokratın tutuklanması için mahkemeye başvurdu. Adil Kubat'tn, 8 klasörlük ekJerden oluşan bir tor- bayla birlikte mahkemeye ilettiği başvuruda, 16 bürokratın 'haksız servet edinimi' nedeniyle yar- gılanması istendi. Kubat, araştırmacı-yazar Muzaffer Ayten'in, "Haberieşmemiz Enisteye Drahoma" kitabı ve bir grup Telekom müfettişının ıhban üzerine 3628 sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve YolsuzlukJarla Mücadele Yasası uyannca başlat- tığı soruşturmada, bürokratlann malvarlıklanyla ılgili çalışmalannı tamamladı. Savcı. çoğunluğu DYP-CHP hükümetı dönemindeki Başbakan Tan- su ÇiUer tarafindan atanan ve yolsuzluk savlanna adlan kanşan 16 üst düzey bürokratın tutuklan- ması ıçin Ankara 12. Sulh Ceza Mahkemesi'ne dün başvurdu. Yolsuzluk suçlamalanna adı kan- şan 50'ye yakın bürokratın mal varlıklannın belir- lenmesı için banka ve tapu müdürlüklerinden bil- gi alan Kubat. 16 üst düzey bürokrata 'haksız ser- \et edinimi' suçlamasını yöneltti. Kubat; Cengiz Bulut, Velı Bettemir, eski Ulaştırma Bakanı Oğuz Tezmen. Telekom Yönetim Kurulu üyesi Şevki Develioğlu. Yiırda Gfiven Bezaz, Mustafa Gülte- kin. Adem Arslan, Ali Oğuz, Sami Kuran. Sami TopaL Osman Çandır. Ökkeş Selim Ahcı, Erdinç Ozkan. Necdet Akkuş, Levent Akyön ve Şahap NazmiÖztohum'un 'matvarhklanndanormalge- Brternle elde edilmesi mümkün olmayacak biçim- de aşın artma' olduğunu kaydetti. Bürokratlann, Ceza Muhakemeleri Usulü Ka- nunu'nun (CMUK) 104. maddesi gereğince tutuk- lanmasını talep eden savcı Kubat, aynı zamanda. yolsuzluk savlanna adlan kanşan bürokratlann üzerlerindeki malvarlıklannı üçüncü kişilere dev- retmelerini engellemek için tedbir karan' alın- masını istedi. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nca sorustu- rulan suçlamalar şöyle: - Gereksinimleri olmamasına karşın paravan belediyelere PTT'den çok ucuza hurda bakır kab- lo satılarak kurumun trilyonlarca lira zarara uğra- tılması. - Orman Bakanlığı'nca daha kaliteli ve ucuza üretılmesine ve stok yeterli olmasına karşın. PTT'ye 4 milyon adet ithal direk satın alınarak 1991 -95 arasında kurumun 22 trilyon lira kayba uğratılması. - Kamhi'ler, Mustafa Ozkan ve Ayşegül Teci- mer'in açtığı 900"lü hatlarla kurumun zarara uğ- ratılması. kurumun tahsil edemediği paralann bu şirketlere ödenmesi. - 1992 yılında PTT Genel Müdürü Veli Bette- mir'in izniyle Çok Kanallı Yayın Dağıtım Siste- mi (MMDS) için açılan ihaleye yalnızca Profilo Savunma Gereçleri Sanayi AŞ katıldı. Gereksinim olmamasına karşın alınan malzemelerin depolar- da bekletilmesi. - Uydulann yabancılara peşkeş çekilmesi. 1995 yılında hükümet, Fransız Aerospatiale firmasıy- la Türk Telekom'un 20 milyon ABD Dolan ser- mayeli JV şirketinin kurulmasına karar verdi. Tür- kiye'nin ulusal varlığı olan uzaydakı uydu yörün- ge pozisyonlannın yabancılara bırakılmasının ulusal çıkarlara aykın olduğu savlan. - thalesiz 2 milyon dolarlık bilgisayar alımı ya- pılarak hiçbir yarar sağlamayan sistem kurulma- sı. - Kablo fırmalanyla idare arasındaki anlaşma- lara aykın olarak yalnızca 1995 yılında bu firma- lara 1.5 trilyonluk erken ödeme yapılması. - Ankara PTT Gençlik Spor Kulübü'nün dene- timinde usulsüz ışlemler saptanması - Lösemili çocuklar yaranna düzenlenen kam- panyada toplanan milyarlarca lıranın, yukandan bir emırle Organ Nakli Vakfi'na aktanlması. Savcnıın telefonu dinlendi • Baştarafı 1. Sayfada koşullarda ifade vermediğinı öne sü- rerek, mahkeme heyetinin huzurunda vereceği ifadenin gerçekleri yansıttı- ğını söyledı. Sarmusak, çok gizli bil- gilere sahip olduğunu, ancak duruş- manın 'gjzli' bir ortamda yapılmasını ıstemediğini kaydetti. Deniz Kuvvetlen Komutanlığı ts- tıhbarat Dairesi'nde görevli Yüzbaşı Hakan Pelit'in kendisinden dairede bulunan anzalı dinleme cihazının onanlması içınyardımcı olmasını is- tediğini kaydeden Sarmusak, aynı da- irede görevli Bınbaşı Mehmet Aygü- ner'in de konuyla ilgili olarak döne- min Emniyet Genel Müdürlüğü Istıh- barat Dairesi Başkan Yardımcısı Mustafa Aydın'la görüştüğünü söy- ledi. Sarmusak, özetle şunlan öne sürdü: "Binbaşı Aygüner bana daha önce Mehmet Ağar'la çaüştığını ve ona > ö- nelik suçlamalann doğru olduğunu düşünmediğini söyledi. Sonra benden Hanefi Avcı'yla ilgili rüm bilgileri ge- tirmemi istedL Avcı'yla görüştüm. De- niz Kuvvetlen istihbaraOnda, benden emniyet istüıbaratı hakkındaki bilgi gedrmemi istediler. Mehmet Binbaşı ile Hakan Yüzbaşrnın istedikleri bil- gileri edindün \e kendilerine ilettim. Telefon kayıtlan mevcuttur." Skandalın patlamasının ardından gözaltına alındığını. işkenceye uğra- dığını söyleyen Sarmusak. "BaskıaJ- tındavdım. Bana yönelik bütün suçla- malan kabul ettim. Polislik dönenıim- den, işkence altında alınan ifadeler ve ikrarlar delil teşkil etmhor diye dü- şündüm; o yüzden bütün suçlamala- n kabul ettinTdedi. Istihbarat dairesinde görevi sırasın- da bant çözümü yaptığını, bilgisayar dışında her yerde yazı yazdığııu kay- deden Sarmusak, Milli Güvenlik Ku- nılu'nun 28 şubat toplantısında alınan 18 maddelik kararlardan bir bölümü- nün taslağıntn hazırlanmasında görev aldığını belirterek. "Banafazla görev veriünediği doğru değildir. Oğrendi- ğim şeyler sadece buradaki yetkilile- rin başuu derde sokacak şeylerdi. Bunlar arasında yeni hükümetin ku- rulmasıv la ilgili bilgiler de var. Bu da benim suçlanmama neden oldu" sa- vında bulundu. Sarmusak. Mahkeme Başkanı Bin- başı Mesut Kurşun'un sorusu üzeri- ne, savcılık ifadesinin alınması sıra- smda da baskı altında olduğunu öne sürdü. Sarmusak'ın suçlamalan üze- rine soruşturmayı yürüten Savcı Mehmet Yenigün. "Bize yönelik suç- ranııye e a u t u du yflsın iddiasıy ia tuklu bulunan itirafçılar Murat Demir ve Murat İpek tahliye edildi. İpek ve Demir, İstanbui 1 No'lu DGM'de verdikleri ifadede. a>uı da- vadan yargüandıklan Şanar Yurdatapan'ı. kendilerini zoıia alıkoy- duğu iddiası\la suçlarken röportaj yapmak için göriiştükJeri gazete- cilerin de örgiit ağzıyla konuştuklannı öne sürdü. (KEREM ILG AZ) lamalan doğru değiL Kaldı ki, sanık ifadesi sırasında. daha önceki bütün açıklamalannui yırtüarak yeniden ifade verebileceğini söyledi" dedi. Sarmusak ise "Sayın Savcı'ya, her- hangi bir görüşmesinde,görüştüğü ki- şiye emnryette ilgili mevzuatkonusun- da bilgi verip vermedigini sormak is- tiyorum. Ben er olarak bunlan nasıl biliyonım" sorusunu yönelterek sav- cı Yenigün'ün dinlendiğini ya da iz- lendığini ıma etti. Savcı Yenigün'ün "Sanıkbenim tetefonlanmın dinlendi- ğini mi iddia ediyor" diyerek sav lann aydınlahlmasını istemesi üzerine Sar- musak, "3800 dahili numaralı telefon- da yaptıgı konuşmanın içeriğini açık- lamıştım. Bu sözlerim, telefonun din- lendiği anlamına geliyor. O dönemde dinleniyordu. Bir süre sonra aboneler degiştirildi. Başka kişilerin telefonla- n bağlandı. Daha aynndlı bilgi Binba- şı Mehmet Aygüner"den almabilir" dedi. Bazı kasetlerin deşifresini yaptığı- nı kaydeden Sarmusak, aynca Genel- lcurmay Adli Müşavırliği'nde görev yapan 4 yargıç ve savcının telefonla- rının da dinlendiğini söyledi. Orakoğlu: Bir engelledi Suçlanan polis şefı Bülent Orakoğ- lu da, Hanefi Avcı'nın kendisine ge- tirdiği 'postadan çıkan bilghi' Akşe- ner'e, 'bilgi notu' halıne getirerek ilet- tiğini söyledi. Bilginin daha sonra devlet hiyerarşisini izleyerek 'anaya- sayagörebaşkomutan' olan Cumhur- başkanı Süleyman Demirel'e ulastı- gını kaydeden Orakoğlu, suçsuz oldu- ğunu savundu. Bilgi notu konusunda dönemin Emniyet Genel Müdürü Aiaaddin Yüksel'e bilgi verip verme- diği sorusu üzerine Orakoğlu, anım- samadığını, ancak bilgi verme zorun- luluğu bulunmadığını söyledi. Savcı- yı, Aiaaddin YüksePin 'husumet' ne- deniyle verdiğini öne sürdüğü ifade- ye dayanarak iddianame hazıriamak- la suçlayan Orakoğlu, istihbaratın ba- şına getinlmesine. dönemin tçişleri Bakanlığı Müsteşan Teoman Cnü- san'ın neden karşı çıktığını da bilme- diğini söyledi. Orakoğlu, Meral Akşener'e ilettiği bilginin, Sarmusak'ın Deniz Kuvvet- leri'nden sızdırdığı öne sürülen bel- ge olup olmadığı konusunda ısrarla yöneltilen sorulan yanıtlamak iste- medığıni. 'de\letin iki güzide kuru- munun zarar göreceğini. hem emniye- tin hem de TSK'nin yıpranacağını' savundu. Orakoğlu. MGK tutanakla- nnın bir bölümünü açıklayarak suç işlediği iddiasıylaeski Deniz Kuvvet- len Komutanı Güven Erkaya'nın yar- gılanması gerektiğini de öne sürdü. Genelkurmay Başkanı Orgeneral İsmail Hakkı KaradayTnın hüküme- te gönderdiği dosya konusunda Içiş- leri Bakanlığı'nın soruşturma başlat- tığını kaydeden Orakoğlu, "Tahkikat sonra durduruldu. Sonra duyum al- dun. 'Çevik Bir emir verdi. Tahkikat açdmayacak, yerleri değjştirilecek"" dedi. 'Can güvenüği nedenhie' ABD'ye gönderildiğini belirten Orakoğlu, "Dönemin Emniyet Genel Müdürü Kemal Çelik bana Teoman Ünüsan'm 'lstihbaratdaire başkanı öldürülecek' dediğini söyledi. Teoman Bey'e bilgi halen görevde olan üst düzey bir as- keri yetkih'den gehniş" diye konuştu. VEFAT Vakfımız Yönetim Kurulu Üyesi ve Başkan Vekili Sayın AYŞE SOLMAZ ADAKAN KALMIK'ın vefatını teessürle duyurur, kederli ailesine başsağlığı dileriz. MUSTAFA ENVER ADAKAN VAKH Not: Arzu edenler, Mustafa Enver Adakan Vakfi'run Akbank Ayaspaşa Şubesi nezdindeki 13469DHU01 sayılı hesabına bağışta bulunabilirler. V E FAT Ayşe ve Ercümend Kalmık Vakfı ile Ercümend Kalmık Müzesi kurucusu, başkanı, en büyük desteğimiz AYŞE KALMIK'ıkaybetmenin acısı içindeyiz. Ailesine ve tüm dostlarına başsağlığı dileriz. Cenazesi 12 Eylül Cuma günü öğle namazında Şişli Camisi'nden kalkacaktır. I P / AYŞE ve ERCÜMEND KALMIK VAKFI Cillere tepki 'Susturun bukadını...' CELALYILM.4Z MİLAS- Ege gezisinı sür- düren DYP Genel Başkanı Tansu ÇiDer, örgütünün yo- ğun çabalanna karşın Bod- rum'da da beklediğı ılgiyi bulamadı. Bodrum'da Iske- le Meydam'na sokulmayan Çiller DYP Ilçe Merkezi önündeki dar alanda konu- şurken kadınlı-erkekli bir grubun protestosuna maruz kaldı. Atatürk posterini taşı- yan grup içınden bir kadın da Çiller'i işaret ederek, "Susturun bu kadun" dedi. Dün sabah Marmaris Mari- nası'ndan çıkarak Yatağan ve Milas'a giden Çiller bek- lediğı ilgiyi göremedi. Çil- ler'in Yatağan ve Milas'taki konuşmalannı çok az sayıda kişi dinledı. Çiller konuşma- lannda yine hükümete çattı. Mılas'tan sonra Bod- rum'a gelen Çiller'in seçim otobüsüne İskele Meyda- nı'na gıriş izni venlmedi. Çiller DYP Ilçe Merkezi önündeki dar alanda konuş- mak zorunda kaldı. \X RDA DÖNDÜ Yılmaz: BÇG konusu kapandı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Başbakan Mesut Yıhnaz. Batı Çalışma Gru- bu'nun kendilerinden önce- ki hükümet döneminde bir- takım rahatsızlıklar nedeniy- le kurulduğunu belirterek "Benim için bu konu kapan- dı" dedi. Üç günlük Kazakistan ge- zisini tamamlayan Yılmaz, dönüşünde uçakta gazeteci- lerin sonılannı yanıtladı. Yılmaz, Batı Çalışma Gru- bu'nun çalışmalanna ilişkin bir gazetede önceki gün çı- kan haberin gerçeği yansıt- madığının hem kendisi hem de Genelkurmay tarafindan açıklandığını anımsattı. Üs- küp'te temaslannı sürdüren Başbakan Yardımcısı İsmet Sezgin, REFAm'OL'un gıt- mesiyle irtica tehlikesinin sona ermediğinı, ancak irti- cayı destekleyen. teşvik e- den, himaye eden bir gücün ortadan kalktığını söyledi. Yılmaz, Kazakistan gezi- sinin ardından Çankaya Köş- kü'ne çıkarak Cumhurbaş- kanı Süleyman Demirerie yaklaşık bir saat görüştü. Yılmaz. Çankaya Köşkü çı- kışmda gazetecılere yaptığı açıklamada, Demirel'e. Ka- zakıstan'a yaptığı resmi ge- zi v e önümüzdekı dönemde yapılacak dış temaslar hak- kında bilgi verdığim söyledi. Demirel ile ekonomik ge- lişmelen de görüştüklerini kaydeden Yılmaz. Demi- rel'in, ekonomiyle ilgili dün aldığı brifing konusundaki değerlendirmelerinı aktardı- ğını bildirdi. Yılmaz. Demi- rel ıle yaptığı görüşmede ır- tica konusunun gündeme gelmediğini belirterek "O konu artık gündemden çık- mısür'" dedi OSulukar t GÖK gürûltulu G Ü N D E M MUSTAFA BALBAY I Baştarafı 1. Sayfada öteki Belgrad'dan iki Sırp konuk edelim. Manastır'a hem kenti tanımak hem de Ata- türk'ün okıtduğu okulu görmek için geldim. Tıto Caddesi'nden telaşla okul yönüne giderken bir kafeden seslendiler: - Mustafa... Aaa... Ankara'da açtığı sergide tanıdığım Ma- nastıriı Ressam Mustafa Asım... Sözleşsek bu kadar olmaz. Yanındaki arkada- şını tanıştırdı; Maryan Malbasiç... Programa Mustafa Asım'ın sergisi de girince zaman ilerledi. Akşam Ohrid'e dönmem gerek; 70 kilometre. Maryan, "Ben jeepimle bırakınm" dedi. Yol boyu sohbet ettik. Maryan'ın annesi Sırp, babası Makedon. 199O'lı yıllara kadar bu ayrımın sosyal yaşantılanna olumsuz etkisi olmamış. Sırp- ça daha yaygın olduğu için bu dille eğitim almış, kitaplar edinmiş. Evliya Çelebi'yi Sırpça çevirisınden okumuş. "Çelebi" dedi, "Balkanlar'da iki yeheşim yerin- den şehir diye söz eder, biri Sarajevo, öteki bito- li". Manastır'ın değiştirilen adı bitoli'yi kullanıyor. Maryan'a göre Balkanlar'daki tarih zenginliği aynı zamanda sorun "zenginliği"... Balkanlar'daki politikacılann tümünü aynmsız aptal buluyor. Maryan'ın en yakın arkadaşı Mus- tafa. "Biz ancak birbirimizin çocuklannı öldürür- sek düşman oluruz. Balkanlar'da bu provokasyon yapıldı" diyor. Yolculuğumuzun genç ortağı da Aneta Ma- tovska idi. Aneta, iki ay Istanbul'da kalmış. Yıllar önce Türkiye'ye göçen komşulannın konuğuy- muş. Kaşını gözünü yara yara Türkçe öğrenmiş. Eski komşulan 80 yaşındaymış. Hapşınnca, "Çok yaşayın"yerine, "Çokyaşlısın" demiş. Ohrid Gölü kıyısında birer kahve içtik. Onlar Ma- nastır'a ben Belgrad'a... Adım adım sonuna kadar Belgrad'ın en ünlü yeri Kale Meydanı, Sırpça ya- zılışı da şöyle: Kalemegdan... Osmanlı'dan almışlar, öyle kal- mış. Tuna ile Sava Nehri hemen bu kalenin altın- da birleşiyor. Branka Anjelnoviç ile Kalemegdan'a giden y- ol üzerindeki yerlerden birinde sohbet ettik... "Türkiye aleyhinde bu kadar yanlı propaganda yapılamaz" diyor. Bu propagandalara inanmadı- ğını her yerde söylüyormuş. Arada vurgulayalım. Adriyatik kıyılarının Hırva- tistan'a geçmesinden sonra Sırplar yeni tatil yerı anyor. Türkiye'nin ideal olduğunu dufühen kimi seyahat acenteleri "Vitrine Türkiye resmi koyâf- sak taşlarlar" diye korkmuşlar. Geçenlerde bu kor- kuyu yenmişler. Taşlama da olmamış... Branka, Balkan ülkelerinin her birinin sırtını da- yayacak güçlü ülke aradığını, bunun da barışa hizmet etmediğini düşünüyor. Ona göre çözüm bölge ülkelerinin birbiriyle konuşması. Sonunda Türkiye'ye gelip özellikle 2. Dünya Sa- vaşı sonrasında Türk-Yugoslav ilişkilerini araştır- maya karar vermiş. Eşinı de ikna etmiş. önümüz- deki ay Türkiye'ye geliyorlar. Araştırma yapacakları üniversite ile de tüm bağ- lantılan kurmuşlar. Şimdilik sorun görünmüyor. Branka inatçı: - Türklerle Sırplan dost yapacağım. Türkçeyi de öğrenmeye karar vermiş. İlk Türk- çe tümceyi yazdırdım. Bir iki alıştırmadan sonra dilineyerleşti. "Şerefe"yerinegece boyu hep bu- nu söyledik: - Adım adım sonuna kadar... 'Bir Hak Düsmanı' 5 kişiye hapis cezası ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ankara 1 No'lu DGM. Bir Hak Düşmanı' adlı oyunu sahneleyen 'lz- mir Fetih Sahnesi' tiyatro grubunun elemanlanndan birini 3 yıl. 4'ünü de 2 yıl 4'er ay hapis cezasına mahkûm etti. Dün yapılan duruşmada mahkeme he- yeti, oyunun çeşitli illerde sergilenmesinin organizas- yonunda görev alan 34 sa- nık hakkında ise beraat ka- ran verdi. Anadolu'nun çe- şitli kentlerinde sahnele- nen oyunun yazan ve oyuncusu Mehmet Vahi Yazar, Türk Ceza Yasa- sı'nın 'halkı, din farkhhğı gözeterek kin ve düşmanb- ğa açıkça tahrik etmek' fı- ilini içeren 312/2 ve 80. maddeleri uyannca 3 yıl hapis cezasına çarptınldı. Oyuncular Zekeriya Özen, Fuat Başanh, Nazmi Kar ve Osman Yavuz da aynı maddelerden 2 yıl 4'er ay hapis cezasına mahkûm edildiler. Yine aynı mahkemede yargılanan Vahdet Vak- fı'nın 5 yöneticisi ise bera- at etti. Sanıklarhakkında4 yıl 6'şar aydan 7 yıl 6'şar aya kadar hapis cezası iste- niyordu. Dinci gruplara soruşturma 3 'ü Türk 17gözaltı FRANKFURT (AA) - Almanya'da, Frankfurt Savcılığı'nın Cezayirli aşı- n dinci gruplar hakkında açtığı soruşturma çerçeve- sinde yapılan operasyonlar sırasında, bu gruplarla iliş- kisi olduğu sanılan 17 kişi gözaltına alındı. Gözaltına almanlann 3 "ünün Türk ol- duğu belirtildi. Savcılık açıklamasında, soruşturma çerçevesinde bu kişilerin aşın dinci gruplarla ilişkilerinin orta- ya çıkanlmasına çalışılaca- ğı kaydedildi. Gözaltına alınanlardan, aralannda daha önceden de aranmak- ta olduğu kaydedilen 31 yaşındaki bir Cezayirlinin de bulunduğu 7 kişinin mahkemeye sevk edildiği de açıklandı. Operasyon çerçevesinde bugüne kadar 17 kişinin gözaltına alındı- ğı. bu kışıler arasında Ce- zayirli aşın dinci gruplarla ilişkisi olduğu sanılan 3 Türk, bir Faslı. bir Tunuslu ve bir Polonyalı bulunduğu kaydedildi. Alman polisinin Frank- furt, Coblence, Münih, Hesse ve Baden-VVürttem- berg bölgelerinde düzenle- diği operasyonlar sırasın- da, başta Italya ve Fransa olmak üzere değişik ülke- lere ait yüz kadar sahte kimlik ve oturma belgesi ele geçirildiği bildirildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle