27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
5 AĞUSTOS 1997 SALI CUMHURİYET SAYFA 13 Taksim'e cami REFAHYOL'un kıyı- mına uğradığı gerekçesiyle Alpay Pasin- li'nin tekrar p Istanbul Arke- ^ oloji Müzesi Müdürlü- ğü'ne getirilmesi üzeri- ne, Kültür Bakanı Iste- mihan Talay'a, "Pasin- li'nin Taksim'e cami için attığı imzayı siz da- ha kolay bulabilirsiniz" demiştik. Talay'dan açıklama gelmedi, ama biz imzayı butduk. is- tanbul 1 Numaralı Kül- tür ve Tabiat Varlıklan- nı Koruma Kurulu'nun 11 Haziran 1996 tari- hindeki toplantısında Istanbul Büyükşehir Belediyesi'nin önerisi üzerine Taksim'e cami yaptlması için alınan 7816 sayılı kararda Pa- sinli'nin imzası kapı gi- bi duruyor. Intemet http://www.planetcom.tr/Xn Etektronik posta: Deniz.SomepfcvieLcom.tr Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 - Korucular el bombasıyla halav çekiyormuş... "Mendil yerine de Kaleş salladılar zaten!" Imam-hatipli bir genç kızın duyguları (I) B ulutsuzluk Özlemi'nin parçalannı dinleyen bir genç kız, grubun solisti Nejat Yavaşoğulla- n'natelefonla ulaşmış. Yavaşoğullan, konuş- ma sırasında genç kızın imam-hatip lisesini yeni bitirdiğini ve başını sıkı sıkıya örttüğünü ögrenmiş. Aralannda "türban" konusunda tartışma denmeyecek kısa bir fıkir alışverişi olmuş, kız türbanı savunmuş. Ya- vaşoğullan, genç kıza, "Senin bu yaşta sevgilinin elin- den tutup sahilde yürümen lazım" demiş... Aradan iki ay geçmiş. Genç kız yine telefon etmiş. "Ben herşeyi yeni baştan düşündüm. Sen haklısın" de- miş ve telefonda ağlamış. Sonra postadan bir mektup çıkmış. Imam-hatipli genç kız, duygulannı sayfalara döküp Yavaşoğullan'na göndermiş. Işte, Üsküdar'da oturan bu genç kızın duygulan: "Beni dinleyip, bana yardımcı olmaya çalıştığın için çok teşekkur ederim. Gerçekten çok iyisin. Beni anla- maya çalıştın. Ama bugüne kadar kimse beni anlama- dı. Sorduğum sorulardan dolayı beni yargıladılar. 0 ka- dar yalnızım ki, bana ışık oldun. Aslında çok arkada- şım var, ama onlar başka âlemdeler. Beni anlamıyorlar. Yardım istiyorum, ama yine aynı noktada kalıyorum. Bazen düşünüyorum. Acaba böyle sessiz kalmakla doğru mu yapıyorum. Yoksa sessiz kalmamalı mıyım. Of, bazen kendimi anlamıyorum. Çok mutluyken mut- suz oluyorum, mutsuz iken mutlu olabiliyorum. Bu den- gesizliği tek başıma düzeltemiyorum. Her şey bir nok- taya kadar oluyor. Bıktım artık. Ben de rahat etmek is- tiyorum. Az da olsa belli bir özgürlük istiyorum. Çok sı- kılıyorum. Bazem oturduğumda duvarlar üzerime ge- liyor. Sanki arkamdan biri beni takip ediyor. 0 kadar bu- nalıyorum ki bir anda çekip gitmek, yok olmak istiyo- rum. Ama olmuyor. Cesaret edemiyorum. Boyun eği- yorum. Bir boşluktayım ve çıkamıyorum. Acaba bugüne kadar bize öğretilen kavramlar doğ- ru mu, acaba doğru noktada mıyım. Bilmiyorum. Çev- remdeki insanlara sormaya cesaret edemiyorum. Bili- yorsun, imam-hatip lisesi mezunuyum. Ama hiçbir şey bilmiyorum. Bize hep tek taraflı göstermişler. Bizi kan- dırmışlar. Ama şimdiki aklım olsaydı asla imam-hatip lisesine gitmezdim. Ve ileride çocuğum olursa asla imam-hatip lisesine göndermeyeceğim ve çocuğumu asla kısıtlamayacağım. Arhk düşünmekten yoruldum. Inanır mısın bunlan düşünmekten aşkı bile düşünemi- yorum. Halbuki eskiden aşksız, sevgisiz yaşanmaya- cağına inanıyordum. Ama ne yazık ki artık böyle düşü- nemiyorum ve sürekli hata yapıyorum. Aslında bu ha- talan yapmayı ben istemiyonjm. Hep çevremdeki in- sanlar yüzünden yapıyorum." Mektup devam ediyor. Devamı yann... Seçim Turizm Ba- kanı Ibrahim Gürdal, Alanya'da ko- nuşurken 1998 Ekim' inden önce seçim ol- mayacağını kesin bir dille anlattı ve hüküme- te dışarıdan destek ve- rirken her fırsatta "se- çim" diyen CHP'nin tavnna açıklık getirdi: "Ben Or-An'da her sa- bah Deniz Baykal'la sa- bah koşusu yapıyorum. Deniz Bey'in günde- minde seçim yok." SESSÎZ SEDASIZ (!) NURÎKURTCEBE 'Az yemenin pek çok faydası vardır' Enflasyon aldı başını gidiyor... Zam- lar birbirini izliyor... Cepdelik, cep- ken delik... Dincilerin Türkiye gazetesinin takvimi bugünleri önceden kestirmiş; "az ye- mek" üzerine sohbet ediyor: "Az yemek yemenin pek çok faydası vardır. Bunlann bazılan şunlar- dır: 1) Kalbi saf ve nurlu olur, tokluk ise kalbi körieştirir ve düşünceyi azaltır. 2) Aç olanın kalbi ince olur, yaptığı iba- detlerin lezzetini duyar. 3) Açlık, aciz- lik ve kınklık getirir. 4) Tok olan, açla- n ve ahiret azabını unutur. 5) Tok olan nefsine esir olur. 6) Aç olan az uyur, bütün ibadetlerin aslı az uyumaktır. 7) Az yiyen rahat olur, ilim ile amel ile uğ- raşır. 8) Az yemekle vücut sıhhatlı dur. 9) Az yiyenin masrafı da az olur." Silahlanmanın tam zamanıymış. Hedef gösterdiği insanların başına mutlaka bir şey gelen Akit gazetesin- deki ilan, tüfek ve tabanca fotoğraf- larıyladonatılmış. İlan, "Silah almanın tam zamanı" diyor... Çünkü av başlıyormuş. Silahlan Bağcılar Iş Merkezi'ndeki Osmanlılar satıyormuş... PALAS PANDIRAS bırakmaktadır! Irtica; geri geri yûrüyûp ileriyi gösterir ayak izleri {MüfHBozacı Maden Mühendisleri odası 'Mevcut doğalgaz projesi yetersiz' Istanbul Haber Servisi - TM- MOB Maden Mühendislen Oda- sı Istanbul Şubesi mevcut doğal- gaz projesınin yetersiz olduğunu helirterek Türkiye'nin günübırlik değil. uzun dönemli enerji polıti- kalan üretmesi gerektiğini bildir- di. Dışışleri BakanlığYnda enerji bölümü ile birlikte çalışacak "çevre birimi" kurulmasmı öne- TMMOB raporu Enerji tüketimi düşük TMMOB'nin hazırladığı "Doğalgaz ve Konutlarda Enerji Tasarrufu" konulu rapora göre ülkemizdeki enerji ve özellikle doğalgaz kullanımıyla ilgili bazı rakamlar şöyle: % Ülkemizde enerji tüketimi 40 yıl içinde 785 kat artmıştır. 0 1970'li yıllann başında yfizde 36 oranında enerji ithal edilirken, ba oran 1990'da yüzde 50 olmuştur. • 1990 yılı itibanyla kişi başma düşen ticari enerji tüketimi 727 KEP. dünya ortalaması ise 1352 KEPtir. • Konutlarda kişi başına elektrik tüketimi ülkemizde 210 kwh değeri, Akdeniz ülkelerinde ise 600-920 kvvh değeridir. 0 Kişi başına net elektirk tüketimimiz 835 kwh/fert, AT ortalaması 5463 kwh/ferttir. • 2000 yılı itibanyla doğalgaz alımı: Rusya Federasyonu 6.0.10 ûzeri 9, Cezayir 4.0.10 ûzeri 9, tran 3.10 ûzeri 9, Nijerya 0.690.10 üzeri 9, Batı Rusya 4.5.10 üzeri 9, Doğu Rusya 3.0.10 ûzeri 9, Katar 1.0.10 üzeri 9 metreküp/yıl. ren oda. doğalgaz projesinin îs- tanbul'un ancak yüzde 30-35'ine yanıt verebileceğıni belirterek Is- tanbul. Trakya ve Batı Anado- lu'dakı kömür havzalannın geliş- tınlmesının gerektiğini kaydettı. TMMOB Maden Mühendisle- n Odası Istanbul Şubesi, tstan- bul'daki doğalgaz projesinin ek- siklerini ıçeren ve önenlerde bu- lunan "Doğalgaz ve Ko- nutlarda Enerji Tasar- rufu" başhklı bir rapor hazırladı. Raporda doğal- gazın kamuoyuna salt "çevre dostu" olarak su- nulmasının eksik olduğu belirtilerek "Doğalgaz aynı zamanda azot oksit emisyonu. arz güvenilir- liği, dünya doğalgaz re- zervinin dinamikömrü- nün çok kısa olması (40- 50 yıl gibi) açısından da çok önemli bir yere sa- hiptir" denildi. Bu önemine karşın Türkiye'de arz-talep den- gesinı sağlayacak bir de- polama hacmınin mevcut olmadığı belirtilen rapor- da, arz emniyetinin de tam olarak sağlanamadığı kaydedildi. Dışalımınbü- yük ölçüde Rusya ve Ce- zayır'den temin edildiği, ülke sayısının en az 4 ol- ması gerektiği savunuldu. Ülke içinde doğalgazın linyit rezervlen yerine ağırlıklı olarak elektrik santTallanndan kullanıl- ması ise "akıl dışı" şek- hnde değerlendirildi. Do- ğalgaz tesisatınm alınma- sında da dışa bağımlı ha- le gelinmesinin ülke eko- nomisıne zarar verdiği be- lirtilerek geçen kış sezo- nunda en az 500 mılyon dolarlık doğalgaz cıhazı ıthal edildiği kaydedildi. Üsküdar Bağlarbaşı 37 yıllık çocuk parkma cami yapılıyor tstanbul Haber Servisi - Üs- küdar Bağlarbaşı Selamiali Ma- hallesi'deki çocuk parkına cami yapılıyor. Çevrede oturan yurttaş- lar, 37 yıldır çocuk parkı olarak kullanılan arazınin Selamiali Muhtarlığı aracılığı ile cami ala- nına dönüştürûldüğünü iddia edi- yor. Bağlarbaşı Selamiali Mahalle- si Goncagül sokakta oturan bir grup yurttaş. semtlenndeki çocuk parkına cami yapılmak ıstenmesi üzerine Üsküdar Kaymakamlı- ğı'na başvurdu. Mahallenın. 37 yıl önce işçi e\ leri olarak kuruldu- ğunu anlatan yurttaşlar,"Biz bu- raya geldiğimizden beri o arazi çocuk parkıydı. tçerisinde ço- cuk salıncakları \e oturma gruplan vardı. Onlar sökülüp götürüldü. Çevrede birçok cami var. Mahalienin camiden çok çocuk parkına ihtiyaç var. Ca- mi) e gidecek olanlar 100 metre yürüyebilirler. ama çocuklar so- kaktan başka oynayacak yer bulamaz" şeklınde tepkilerini dı- le getirdiler. Kaymakamlığa baş- vuran yurttaşlar. Istanbul Valili- ği'nden de sorunlarına sahip çık- masını istiyorlar. Selamiali Mahallesi Muhtan- Bedrettin Tamay, söz konusu ye- rin çocuk parkı olmadığını belir- terek, '"Orası mezbelelik içeri- sinde bir yerdi. Yer Diyanet'e ait. Goncagül Cami Yaptırma ve Güzelleştirme Derneği oraya cami yaptıracak" dedı. HAYVANLAR ISMAIL GÜLGEÇ ÇİZGİLİK KÂMtL MASARACl, HARBİ SEMİH POROY MIRMIRLAR UĞVR DURAK TARİHTE BUGÜN MVMTAZ ARIKAN 5 Ağustos FLAUBERT'/N ÖĞRBNCİSÎ.. 18SO'D£ BUGÜM, ÜfJLÛ GUY [>£ İN GEMİŞ yABD/MlM/ GÖ££/e£K BÜYÜK /L&£L£- ICA Y&ETMİŞTİ. BU ASADA, £MIL£ ZOLA 'fJtAJ ÖUCÜLÜK ETTfĞf DOĞALClUK(NArÜHAt.tZto') AKttotMt g£U/MSEYEN YAZAG, ÖYICtJ VE « O - HJLA&Nt SU T7)fZZ.DA YAZAAAV7* KOYULMUŞ- TU- *8EL AMI "* (sü&et- oosr) AOU G IYLA BE*USMM£~Plk BİR Ç-(&? MASI. OM4 ÜM \/£ PAtSA Miçrt- AMCAtC, 3S Y/tŞLA/Zffi/PA SAŞ- LAVAM SİU</e HA£T7^Lte 1,4-2. AÇMPA S/C AKfC HASTANESlNPE MCMe ŞEBİNKARAHİSAR KADASTRO HÂKİMLİĞt'NDEN tsasNo 1996.4 Davacılar Ismaıl Özkara ve Mustafa Kayıkçı vekıli Av Bulent Aydın taıafından davalı 61u Hırhıroflu Mehmet nurasçılan aleyhıne açılan kadastro tespıtıne itıraz davası- nuı mahkememızde yapılan açık duruşması sırasında venlen ara karan gereğmce, Davacılar vekjlı tarafindan venlen 15 4 1996 tanhli dava dılekçesı ve 18 6.1997 tanhlı da- hıli dava dılekçesi ile Şebınkarahısar Jçesı. Ikıoğul Mahallesi. 403 ada 19 pareehn 2ıA hissesı Hırhıroğlu Mehmet, 1/4 hıssesı Ismaıl Özkara, 1 '4 hıssesı Mustafa Kayıkçı adı- na tespıl edildığıni, üzenndekı ahır ve evın de Hırhıroğlu Mehmet'e an olduğunun şerh venldığıru, tasmmaz uzennde Hırhıroğlu Mehmet ve rrurasçılannın herhangı bır hak- kı bulunmadığını. Hırhıroğlu Mehmet'ın mırasçılan taşınmaz uzenndekı haiiannı mırascılardan bu- kısmına devTettığuıı ve oniardan da satış surcti ile müvekkıllenne geçti- ğını. muvekkıllennm Hırhıroğlu Mehmet'ın tûm haklannı \e hisselennı satın aldıklannı. ekte sunduklan 2 7 1988 tanhlı alyetlıgin devn senedı ile de tevstk edildığıni, taşın- mazlan muvekkıllenne satan Abdulvahıt Tılgat ve Fatma Tılgat murislerden gelen bütun haklannı mûvekkıllenne devrettıgırii kabul ettıklennı. tkıogul Mahallesi, 403 ada. 19 parsel nolu taşınmazda Hırhıroğlu Mehmet adına yapılao 2'4 hısseye ılışkın tespıtın ıptalı ile bu hısserun de sevıyen müvekıller adına tapuya kayıt ve tescılıne karar ventane- suu, "e\ ve ahınn Hırhıroğlu Mehmet'e aıdı>etuıe" ılışkin şerhın ıptahnı ıstemıştır llgılı da\a dılekçesı ve dahılı dava dılekçesı ılçenın lkioğiıl Mahallesı'nden Hırhıroğlu Mehmet mırasçılan olan dahılı davalılar Nurettın eşı Saıt kızı Fenha Bölukoglu. Nurettm e\latlan Uğur Levent Bötükoğlu, Saıde Şeyda Bölükoğhı. Gûlüzar Derya Bölükoğ- lu, Berna Bölükoğlu, Güzıde eşı Halıl oğlu Yıhnaz Keleşoğlu. Yılmaz ve Gu?ıde evlatlan Haynınnısa Keleş. Hahl Koray Keleş, Dıdem Keleş adına tebliğ edılemediğı. yapı- lan zabıta arasürmasında da adreslen tespıt edılemedığuîden, mahkememızın 1996'4 esas sayılı davanın duruşması 20.08 1997 gûnû saat 11 05e bırakılmışür Yukanda be- lırtılen dahılı davalılann mahkememızde bızzat hazır bulunmalan \eya kendılennı bır vekıile temsıl erürmelen, duruşmaya gelmedıkien veya kendılennı bır vekılle temsıl et- urmedıklen takdirde duruşmaya gıyaplannda devam edılıp karar venleceğı hususu dava ve dahılı dava dılekçesı ve duruşma gûnu yerine kaım ohnak uzere ılanen tebliğ olunur 24 7 1997 Basın 34257 BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ Edirne yöre- sınde yaşayan Çingeneler'in geleneksel ba- 3 har eğlencele- nne venlen ad... K.atılmış, ulanmış parça. 2/tşsiz,aylak... 6 "O yer" anla- mında kullanı- lan sözcük. 3/ Bedenın yaşa- ma gûcü... Şe- keri çok bir yerelması. 4/ Açı ölçmeye yarar, dönme hareketli bir çe- şit cetvel... Tantal ele- mentınin simgesi. 5/ Bir kumar aracı. 6/ Tür- lü bitkilenn yaprak ve kabuklanyla kokulan- dırılmış acımtırak bir içki... Milan Kunde- ra'nın.dilımızedeçev- „ rilmiş bir romanı. II Şaşma belırten bır ün- 9 lem... Yemek... Kaynağı mitolojık çağlara dayanan kı- rişli bır çalgı. 8/ Bır tür küçük zurna. 9/ Hazır, mevcut... Nâzım Hikmet'in soyadı. YUKARIDAN AŞAGIYA: 1/ Fırat uzennde kurulu olan bir baraj. II Kımi göçebe Türk boylannda bırkaç aıleye ait çadırdan oluşan toplu- luk... Güney Amerika'nın çöl bölgelerinde yaşayan ve Patagonya tavşanı da denılen hayvan. 3/ Bir Afrıka ül- kesınin başkentı... Tarla sının. 4/ Utanç duyma... Tüy- süz bır şeftali cinsi. 5/ Günah... Hüseyin Rahmi Gür- pınar'ın bir romanı. 6/ "Cehennem yerinde hıç — yok- tur/Herkes ateşini bile götürür" (Karacaoğlan). 7/ Aşk ateşi... Eskiden Almanya ve Avusturya'da kullanılmış gümüş para. 8/ Erden çavuşa kadar olan askerlere ve- rilen ad... Bir bağlac. 9/ Bırbirine bağlanmış iki tek- neden oluşan ve gezi denizcılığinde kullanılan taşıt. Bilim ve Siyaset BRÜKSEL - Insanlığın doğa ve toplum üzerine bilgisi arttıkça biryandan, bize eski kuşaklarca ak- tanlmış kimi düşünce ve yargıların sanıldığı gibi ebedi ve tartışılmaz olmadıklan, diğer yandan da doğal bilimlerle siyasetin bu günkünden daha çok yakın olmaları gerektiği ortaya çıkmaktadır. Son günlerde Doğu Avrupa'yı etkisine alan sel- ler, Afrika'yı kavuran kuraklık gibi güncel doğa olay- ları ve bunlara karşı alınması gereken önlemlerin tartışılması siyaset kadrolarının siyaset üretme bi- çimlerinin ne denli irrasyonel olduğunu gösterdi. Çemobil'deki nükleer santralın yarattığı büyük felaketin önlenip önlenemeyeceği tartışmalan es- nasında, bu santral yapılırken bir nükleer fizik pro- fesörünün, o zamanki Sovyetler Birliği BilimlerAka- demisi'ne başvurarak santralın yapımında kullanı- lan teknolojinin sorun yaratacağını bilimsel verile- re dayanarak gösterip inşaatın durdurulmasını önermesine rağmen o günün koşullarındaki siya- si gerekçelerle inşaata devam edilmiş ve bugün, o günkü tüm siyasi kadrolann boylannı çok aşan bü- yüklükte doğal ve toplumsal bir felaketle karşıla- şılmıştır. Kuşkusuz söz konusu bilim adamının görüşleri- ne itibar etmeyen siyasi kadrolar kendi gerekçele- rini başka bilim adamlarının, başka uzmanlann ra- porlanna dayandıımışlardır. Yani bir açıdan bakıl- dığında sanki politikalann bazı uzmanlar tarafindan yönlendirildiği sanılmaktadır. Oysa gerçek bunun tam tersidir. Gerçekten de politikacılar veya her- hangi bir kurumun karar mekanizmasında bulu- nanlar, şu veya bu problem için bilim adamlann- dan genellikle görüş almaktadırlar. Bilim adamı kendisine sorulan bir soruya karşı objektif bir gö- rüş sunmakta ve politikacı bu görüşü aldıktan son- ra kendisıni oraya getiren bazı karmaşık mekaniz- malann çıkarları doğrultusunda bu görüşleri su- landırarak bir karar almaktadır. Böylece bu karann sorumluluğu ortadan kaldınlmaktadır. Hızla değişen bir dünyada yeni çözümler üret- mek ve yeni stratejiler hayal etmek gerekmektedir. Var olan sorunlara var olan reçeteleri sunmak yet- miyor. Ülkemizde yaşanan olaylar bize bunu gös- termektedir. Bize önerilen klasik çözümlerin tümü de başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Karar mekaniz- malarında bulunanlar iktidan ele geçirme ve koru- ma kültürüyle yoğrulduklanndan onlann birinci mo- tivasyonlan budur. Araştırmacılar, bir şeyler üreten- ler, önerenler genellikle bu çevrenin dışında tutul- maktadırlar. Martin Luther King "Yöneticiler, ter- mometre gibi aşağının ısısını yukanya yansıtmak değil, termostat gibi ısı ayartamalan yapmakla yû- kümlüdürter" diyerek belki tam da böyle bir ihtiya- ca cevap aramaktaydı. Bu düşüncelerin mantıki sonucu şudur Karar mekamizmalarında daha faz- la araştırmacı, yeni düşünce üretenler, bilim ada- mı olmak zorundadır. Oysa bugün ülkemizde bir konuda 'uzman' olmak neredeyse bir eksiklik ve sakatlık gibi görülmektedir. Bir uzman karar me- kanizmalannda bulunanlann gözünde, yöneticile- re malzeme üreten aşağı sınıf bir yaratık gibi gö- rülmektedir. Uzman asla yöneticiler kastına gire- mez. Çünkü yöneticilerin yönetme yeteneği ken- dilerine doğuştan verilmiş bir ayncalıktır. Bir kurum- da uzman olarak belli bir zaman çalışmış olmakla, suç işleyip medeni haklardan yoksun bırakılmak yöneticilerin gözünde eşdeğerdir. Yanılmıyorsam, Adam Smrth böyle durumları 'cehaletin diktatör- lüğü' olarak tanımlamaktaydı. Geleceğin modern toplumlan, bu tür sTnırlama- lardan uzak, yönetici sınıflannı daha çeşitli, daha. farklı katkılar yapabilecek geniş bir kültürel yelpa- ze olarak hazırlamak zorundadır. Bilim sayesinde üretim biçimi ve teknikleri gelişmiş, zenginlik art- mış, ama bu yaratılan zenginliği dağıtmakla yü- kümlü kadrolar, yani siyasi kadrolar kendi işlerini bilimin kendi işini yaptığı başan ölçüsünde yapa- mamışlardır. Bu yazılanlardan, toplumlann teknokrat kadro- lar tarafindan yönetilmeleri gerektiğini savundu- ğum çıkarılmamalıdır. Söylemek istediğim, bilimle yönetimin doğru bir yerde buluşması ve özellikle bilimin toplumun tüm kesimlerine yayılmasıdır. Ya- ni bilimsel bir eğitim sisteminin yeni kuşaklann hiz- metine sunulması gerekmektedir. Çünkü demok- rasi ancak doğru bilgilenebilen, yani informasyon kanallannın demokratikleştiği, bilimsel olarak eği- tilebilinen, yani eğitimin herkese, hurafe değil, bi- limsel bilgiyi verilebildiği koşullarda, başka birde- yişle eğitimin demokratikleştiği koşullarda gerçek- leşebilir. Ancak böyle koşullarda bilim adamları ve siyaset sınıfı ortak noktalarda buluşabilirler. Bu ge- rekçeler de bize şu son günlerde ülkemizin gün- demini işgal eden ilköğretimin süresi konusunun gelecek kuşaklar ve ülkemizin geleceği için ne- denli önemli olduğunu göstermektedir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle