Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
20 AĞUSTOS 1997 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 11
Bir 'dahi' olarak nitelendirilen genç piyanist Evgeni Kissin'in esin kaynağı dinleyicileri
Çocııkhığuncla da bir dahiydi!Kültür Servisi - Evgeni Kissin bir yaşın-
dayken karyolasında ayağa kalkmış. par-
mağını pıvanoya uzatmış ve bir sözcük fı-
sıldamış: "Açıl!" Küçük yaşta aılesi tara-
fından piyanoya özendinlen pıyanistler-
den değil. Aksıne. ailesı Kjssın'e boyun
eğmiş. Annesı ve ablası pıyano çalarken
Kissin dinlermış. Sessiz bir çocukmuş.
Konuşma)a başlamadan. şarkı söyleme-
yebaşlamış 11 a>hkken..Elleri henüz pi-
yanoya ulaşmıyormuş.
Kissin. pıyano çalmadığı bir zamanı
anımsamnor bile. Pıyano bir yaşında
önünde "acddıktan" sonra, üçbuçuk ya-
şında doğaçlamalarabaşjamış. Duyduğu
herşeyi mmldanıyor. mınldandığı herşe-
yı piyanodaçalabılıyormuş. Altı yaşında,
Moskova'da, özel yeteneklı çocuklann
gittiği Gnessin Müzik Okulu'na yazılmış.
O zamandan bu yana öğretmeni olan An-
na Pavlovna Kantor. eline bir Çaykovski
cildi tutuşturmuş. Kissin çok geçmeden
tüm parçalan ezbereçalmış. "Herşeyiça-
labiliyor, ama hiçbir şey bilmivordu" de-
mışti Anna Pavlovna bu sıradışı öğrenci-
sini anlatırken.. Teknik. ıçgüdü. duygu,
müzikalıte... her şey yerindeydı. Kissin'in
gerisinı öğrenmesi de uzun sürmedi.
Ilk konserini 10 yaşında verdi
Kissin. 10 yaşındayken v erdiğı ilk kon-
sennde Mozart'ın 466 sayılı Piyano Kon-
çertosu'nu seslendırdi. Bir yıl sonra, Mos-
kova'da ılk resıtalıni verdı. 1984 yılında,
Moskova Konservatuvan"nın büyük salo-
nunda Dmhri Kitaenko nun yönetıminde-
ki Fılarmom Orkestrası'yla Chopin'in iki
piyano konçertosunu yorumladı. Müzik
dûnyası onu konuşuyordu: "BuçocukHo-
rovvitz'i işinden edecek!" Herbertvon Ka-
rajan. Kissın'ı Berlin'edavetetti. Söylen-
tiye göre, 17 yaşındaki bu çocuğun per-
formansından öylesine etkilenmışti ki
Çaykovski "nin si minor konçertosu sıra-
sında kadanstan sonra flütlerin girişini
işaret etmeyi unutmuştu. Kissin bugün 26
yaşında ve dünya müzik otoriteleri gelmiş
geçmiş tüm büyük piyano virtüözleri ara-
sındaki yerinin şimdiden hazır olduğunu
söylüyorlar. "Büyük RusPiyanistferi"ki-
tabının yazarı Amerikalı müzik eleştir-
ünya müzik
• otoriteleri 26
yaşındaki Evgeni
Kissin'i gelmiş
geçmiş tüm büyük
piyano virtüözleri
arasındaki yerinin
şimdiden hazır
olduğunu
söylüyorlar.
Amerikalı müzik
eleştirmeni Mark
Zilberquist,
"Biraz bu
dünyada, biraz
başka bir yerde.
Asla harika çocuk
olmadı,
çocukluğunda
küçük bir dahiydi.
Şimdi ise bir
dahi" diyor Kissin
için.
meni Mark Zilberquist "Biraz bu dünya-
da. biraz başka bir yerde. Asla harika ço-
cuk olmadı. çocukluğunda küçük bir da-
hiydL Şimdi ise birdahL." diyor Kissin için.
Biraz bu dünyada, biraz başka bır yer-
de... Kissin'in performansını ızleyenler, Zil-
berquist"in yorumuna katılıyorlar. Ne ço-
cuk, ne de tam bir yetişkinın vücudu. du-
ruşu, oturuşu... L'tangaç yüzü, kıvırcık
saçlan... Oysa çalmaya başladığında, tam
bir uyum içine girdiğinden söz ediliyor,
aklı. gövdesi. vücuduyla... Kissin. mü-
zikten söz ederken zorlanıyor: "Bir di-
renç hissediyorum. Müzik zaten kendi
kcndini öylesine olağanüstü bir biçimdeifa-
deediyor ki. müzikten söz etmek bana an-
lamsız. hatta kaba geliyor. Bcnim işim.
müziği notalarla sunmak. sözcükleıie de-
^
Bûtün gün piyano çalmak,..
Kissin ıçın pi> ano çalmak. arzunun öte-
sinde, bır gereksınim. Sıradan bir çocuk-
luk yaşayamamasıyla ilgili bır soru sorul-
duğunda. "Hayır.hiçbiryoksunlukhisset-
medim çünkü zaten dünyada en çok iste-
diğim şey. bütün gün pivano çalmakb. Bi-
linçsi/dim ama zaten bu içten gelen bir
duygu) du. tamamen içgüdüseldi." Yalnız
bir çocukluktan kaçiş'1
Anne baba baskı-
sı? Yalnızca zorunlu 'çalışma' saatlerin-
den nefret ettığıni anlatıyor. "Ybksa bü-
tün gün mu tluluk içindepiyanoçalardım."
Performans sırasında çaldığı parçanın
ıçınde kaybolduğunu anlatan Kissin. "Yb-
rumlanmda, doğaçlama öğesine rastiaya-
Açıkhava 'da
Bregoviç'e
ilgi büyüktü
Most Production taraûruİan
düzenlenen Goran Bregoviç
konserlerinin ilki pazartesi
akşamı Açıkhava Tiyatrosu'nda
gerçekleştirildi. 4.lluslararası
İstanbul Caz Festivali"nde
gördüğü büyük ilginin ardından
yeniden Tiirk dinleyicisiyle
buluşan Bregoviç, yine yüksek
sahne performansı ve zengin
orkestrasyonu ile belleklerden
uzun süre süinmeyecek bir
konsere imzasını att. Bregoviç ve
The VV'edding and Funeral Band
(Düğün ve Cenaze Orkestrası).
bu akşam ve perşembe akşamı
da Açıkhava Tiyatrosu'nda.
(Fotoğraf: UĞÛR DEMİR)
bilirsiniz genellikle. Tabii bu repertuvara
da bağlı. Ozellikle esinkndiğim bazı par-
çalarda sanki her şey yerli yerüıe oturur.
benim parçam oluverirler."
Peki esınlenmedıği zamanlarda? Bazı
müzik eleştirmenleri. Kissin'in olağanüs-
tü tekniğınin, zaman zaman bir handikap
oluşturabileceğinı yazdılar. Nasılsa başa-
rabıleceğinm bümcı, kımi zaman, kimi
parçalara aynı duyarlılıkla eğilmesinı et-
kiliyormu? "Doğrudürüsthazırlanmaz-
sam kendimegüvenmem için hiçbir neden
yok" diye yanıtlıyor. Kıssın, 10 yıl önce
Moskova Virtüözleri Oda Orkestrasryla
birlikte Japonya'da turnedeyken konserin
şefi ve kemancısı Vladimir Spivakov.
"Elinden geldiğince çalmadı" demiştı.
Kissin anJatıvor: "Ruh halim o parçaya uy-
gun değildL müziği bir türlü hissedemeıniş-
tim. O zaman Sphakov bana bugüne dek
hiç unutmadığırn bir söz söyledi: Gerçek
sanatçı. gerekli ruh halini yaratmasını bi-
lendir."
Daha 'üstün' performanslanndan son-
ra ne hissedıyor? Duygusuyla. sesiyle, at-
mosferiyle, rengiyle 'başka' olan kimı
konserlerden sonra konser sırasında hıs-
settiklerinı bazen anımsamıyorbıle. "Bir
parçayı sevıyorsam, performans sırasında
ister istemez esinleniyorum. Bazı şeyler
kendiliğinden oluyor. Ama bu, müziğimin
iyi taraflannın tamamen doğaçlama ol-
duğu anlamına getmiyor. Bazen, doğaçla-
ma etkisi uyandırmaya çahşüğım da olu-
yor. Konsere çıkmadan önce nasıl çalaca-
ğun konusunda kafamda hep bir ptan var-
dır. Ama tabii performans sırasında ken-
diliğinden olan şeylerde var. Bence ber iki
öğe de en az birbiri kadar önemli."
İnsanlann ügisini çekmek gerek'
Kissin. BBC'nin Londra'daki Royal Al-
bert Salonu'nda gerçekleştirilen ünlü Prom
konserlerinde ilk kez solo bır piyano re-
sitali veren ilk piyanist oldu önceki gün.
Resital, BBC radyodan geniş bir dinleyi-
ci kitlesine de ulaştı. Haydn. Liszt ve en
sevdiği Cbopin parçalannı (iki noktümü
ile bir sonatı) seslendirdi. Chopin'i neden
en çok sevdiği sorulduğunda, "Chopin'i
neden çok sevdiğimi anlatabilsem, beUd bu
sevgi değil. başka bir şev olurdu... Belki bir
gün bir psikanah'st keşfeder neden Cho-
pin'i se> diğimi. Ama şimdi bu ö> lesine ki-
şisel bir duv gu ki analiz etmevi hiç istemi-
yorum." 18. yüzyıl Fransız resmını ve
Verdi de (ozellikle Verdi!) dahil olmak
üzere ltalyan operasını neden hiç sevme-
diğini de açıklayamıyor. Kissin sürpriz-
lerle dolu. Yürümeyi çok seviyor. "Kent-
lerde, hızh hızh yürümeyL."
Piyanist olmasaymış, gazeteci ya da tur
rehberi olurmuş. Araştırmak. Yeni keşif-
ler. Farklı yerler, farklı kültürler. farklı
diller. Tıpkı müzik gıbi. "Turist rehber-
leri, aynı yeri farklı insanlara bıkıp usan-
madan gösteriyorlar. Her defasında. üı-
sanlann ügisini çekmeleri gerekiyor. Tıp-
kı piyano çalmak gjbL."
Bazen arkadaşlan için çalıyor. Çocuk-
luğunda, salt zevk için çaldığı günlere dö-
nüyor arkadaşlan içm çalarken. Dinleyi-
cinın varlığından rahatsız olduğu anlar?..
"Asla" diyor. "Ben beni dinkmeye gelen-
lere çalıyorum. Dinleyicilerim benim esin
kaynağım. Eğer esin kaynağı olamıyor-
larsa, hata yapıyorum demcktir. Onlann
Ügisini ayakta tutmak benim işim.-"
Bologna'da verdiğı bir resitalde. dinle-
yicinin yoğun alkışı nedeniyle tam 13 kez
sahneye dönmek zorunda kalmış Kissin,
sonunda görevliler ışıklan kapatmış. Din-
lemeye değer değil mi?
Kültür Bakanı neden gecikiyor?
AHMET SAY
ANKARA - Kültür Bakanı İs-
temihan Talay, görev koltuğuna
oturduğundan ben yaklaşık ikı ay
geçtı. Değerlendirme yapmak için
çok kısa bır süre sayılmaz mı9
Evet. uzun süreli projeler için çok
lcısa bır zaman dılimı. Dün bır.
bugün ikı! Pekı. süre gerektirme-
yen işlere ne demeli? Orneğın yar-
gı kararlan iki ay bekletilebılir
mı? "Hukuk devleti" anlayışm-
dan ödün vermeyen bir yetkili için
Danıştay kararlannın uygulanma-
sı iki dakıkalık iştir. Kültür Baka-
nı'nın iyi nıyetine inanmak istiyo-
rum ve bu işe "iki dakika"sını ne-
den ayıramadığını merak ediyo-
rum.
Aslında burada Istemihan Ta-
lay'ı değil, kendimi sorguluyo-
rum: Refah Partili eski bakan İs-
mail Kahraman, yargı kararlan-
nı uygulamayınca "Suç işliyor"
diyedefalarca yazmıştım. Suç iş-
leyen kişi "Bay Kahraman" olmuş
ya da "Bay X" olmuş. ne fark
eder? Hemen belırtmeliyim: Bay
Kahraman ile Bay Talay arasında
"farkyoktur*' demeye getırmiyo-
rum. Oyle olsa gözümü hiç kırp-
madan "lldsi de ayıu soydan" di-
ye yazardım. Istemihan Talay'ı
aynı soydan görmeye kalkışmak,
ne vıcdanıma ne de aklıma ve hav-
salama sığar. Ben sadece Danış-
tay kararlannın yasal süresi için-
de neden uygulanmadığını öğren-
mek ıstiyorum. Belkı bilemedi-
ğim bır "hukuksal gerekçe" var-
dır. Açıklanırsa öğrenmiş olaca-
ğız. Aynca, kımseyı yargılıyor de-
ğil im. Mahkeme kararlan "Türk
milleti adına" verilir. Milletin bir
ferdi olarak benim adıma veril-
miş mahkeme kararlannın neden
uygulanmadığı konusunda "bU-
gilenmehakkı"mı kullanamazmı-
yım? Bu hak, İstemihan Talay ıçın
de eeçerlıdir. Yanlış anlaşılması ön-
lenmiş olacak, pürüz ortadan kal-
kacaktır.
Konuyu şundan ötürü kurcalı-
yorum: İstemihan Talay öncesı,
Kültür Bakanlığf nda ınanılmaz
bir "Refah kadrolaşması" döne-
mi yaşandı. Refahlı bakanın 2030
atama yaptığı söv lenedursun. bü-
rokrasınin üst kademelerinden tu-
tun geçıci işçilere değin binlerce
personel kıyıma uğradı. Hukuk
dışı uygulamalar ve haksızlıklar
karşısında personelin tutacağı yol,
tabii ki yargıyabaşvurmaktı. Re-
fah dönemi. aslında bir "hukuksa-
vaşımı" dönemidir. Oysa işin da-
ha da acı tarafı, bu savaşımdan
"haklı" çıkan ve yargı kararlany-
la haklı olduğu belgelenerek gö-
revine iade edilen personele reva
Jtlukük devletinden
yana, demokratik ve
laik bir Küîtür
Bakanı, yargı
kararlannı nasıl olup
da geciktirebilir?
İstemihan Talay bu
muammaya açıklık
getirmelidir.
görülen işlemlerdir: Yargı karar-
lan geciktirilmiş ve uygulanma-
rraş, "hukukdevleti" ilkesiyle ade-
ta alay edilmıştir. İstemihan Talay,
işte bu "hukuk harabesi"ni dev-
ralmıştır. Yapılacak iş bellidir, açık
seçik ortadadır. "Hukuk devle-
ti"nden yana. "demokratik ve la-
ik" bır Kültür Bakanı. yargı karar-
lannı nasıl olup da geciktirebilir?
Eskiden bu gibı durumlara "mu-
amma" denirdi. tstemihan Ta-
lay'dan bu muammaya açıklık ge-
tırmesinı istemek. yanlış mı ola-
caktır? Yanlışsa biz de yanlışımı-
zı bılelım. Nerede yaşıyoruz, hu-
kuk devletınde miyiz, değil miyiz,
anlayalım...
Kendimi hep sorguluyorum.
"Kına" olmamak için. dahası, ne
yapıp edip "yapıcı" davranmak
amacıyla zorlandığım bır yazı ol-
du bu. Irticanın devleti ele geçir-
mek üzere olduğu ya da böyle bir
tehlikeyle burun buruna geldıği-
miz bir dönemden sonra, İstemi-
han Talay'a kıncı gözükmemek
için başka ne yapabilirim? Bana
öyle geliyor ki. asıl kıncı olan,
"ayduıhk" doğnıltusundaki bek-
lentilerimızin savsaklanmasıdır.
Yargı kararlannın yaşama geçi-
rilmeyişi dolayısıyla haksızlığa
uğrayan personelin ki^ıliğinde
"rencide" oluyorum.
AkifSaydam
Türkiye'de basımı en fazla ya-
pılan kitaplardan birinin yazan
olan değerli müzik eğitimcısi ağa-
beyimiz AldfSaydam'ı 26 temmuz
günü yitirdik. Onun "Mandoün
Metodu" 35 baskı yapmış ve üç
milyondan fazla satmıştı.
1912 'de doğan ve çocukluğun-
da Adana'da Albert Braun'la ke-
man çalışmay a başjayan Akif Ağa-
beyimiz, Gazi Terbiye Müzik Bö-
lümü'nde Necdet Remzi Atak ve
LJcco Amar'ın öğrencısi olmuş,
okulu bitırdikten sonra 1952"de
bakanhktarafmdan A\usturya'ya
gönderilmiş, Viyana Müzik Aka-
demisi'nde öğrenimıni tamamla-
yarak Bırleşmiş Milletler'den al-
dığı bursla Italya, Almanya, Is-
viçre ve Avsturya'da müzik eğiti-
mi ve çalgı yapım teknikJeri üze-
rine öğrenim yapmıştı. 1960'da
Talım ve Terbiye "de görev almış,
Adnan Saygun'la birlikte çalış-
rruştı. Çocuk ve gençlık korolan
için şarkılar \e marslar da beste-
leyen Saydam'ın genış ılgi gören
"Unlü Nİüzisyenler de Çocuktu"
adlı kitabı, Cevat Memduh Al-
tar'a adanmıştı.
Atatürk Türkıyesı'nın müzik
atılımlan alanında an gibi çalış-
mış olan Akif Ağabeyimız.
anılanmızdan sılinmevecektır.
ToscaninVnin düşündürdüğü
ÖNDER KÜTAHYALI
İZLVIİR-Dostlanmın armağan
ettıği bır RCA Victor CD'si dü-
şündürücüözelliklertaşıyor. Ya-
pımda ArturoToscanini'nin es-
ki kayıtlanndan bazılan bir ara-
ya getirilmiş. Bunlardan Glin-
ka'nın Kamarinskayası ile U-
adov'un Kikımora sı bir yana bı-
rakılırsa, CD'ye ağırlığını ko-
yan öbür üç yapıttan Prokofî-
yev'in Op. 25 re majör 1. senfo-
nısi. NBC Radyosu Senfoni Or-
kestrasrnın 15 Ekim 1951 'de
Carnegıe Hall'de verdiği dinle-
tıde. Şostakoviç'in Op. 10 fa mi-
nör 1. senfonisi. aynı orkestra-
nın 12 Mart 1944;
te 8-H stüd-
yosundan yaptığı yayında, Stra-
vinski'nin Petruşka'sından 1. ve
4. tablolar ise anılan orkestra-
nın yine 8-H stüdyosunda 21
Aralık 1940'taki yayını sırasın-
da plağa alınmış.
Yapım, elli yıl öncesindeki se-
vımli 78"likJerin anısını yaşatı-
yor. Geçmışe yaptığınız kısa yol-
culuktan sonra gerçek bir iç bu-
rukluğu içinde günümüze dö-
nüyorsunuz; ancak bu CD'nin
önemi, anılan canlandırmanın
çok ötesindedir.
Stravinski doğduğunda
(1882), Toscanını on beş y aşın-
da yetenekli bir konservatuvar
öğrencisiydı. Prokofiyev dün-
yaya geldiğinde (1891). sanatçı
herkesin alkışladığı genç bıror-
kesrra şefıydi. 1906 doğumlu
Şostakoviç'ı ise ünlü Maest-
ro'nun torunu sayabiliriz.
Bu üç besteci. hızla değişen
20'nci yüzyıl müzığine belirli
ölçülerde katkıda bulunurken
Arturo Toscanıni (1867-1957).
gençliğinde bir viyolonsel sa-
natçısıydı; bestecilık eğitimı de
almıştı. 1886"da, RıodeJaneıro
Opera Orkestrası'nda çalarken
bırgece şefin gelmemcsı üzen-
ne Aida'yı bellekten yönettı ve
1954'e dek şef platformundan in-
medı. Başta Verdi olmak üzere
ltalyan operalanyla Beethovtn'in
senfonileri, onun uzmanlık ala-
nıydı. VVagner'i yorumlayışı da
olağanüstüydü. Toscanini'nin
bö> le bır kariyer ile birlikte hem
tanh hem de coğrafya açısından
kendi uzağında kalan bestecile-
ri de ustaca seslendirmiş olma-
sı. sağduyunun ve hoşgörünün
en belirgın örneğı sayılmalıdır.
Yazar John W. Freeman'a gö-
re Toscanini'nin Rus bestecıle-
riyleilişkisi. "Karasevdaolnıak-
tan daha çok flörttâ": fakat bir
yaşam boyu sürmüştü. 19'uncu
yüzyılın sonunda, Musorgski'nin
Arturo Toscanini
"Boris Godunov"unu Avrupa'nın
henüz tanımadığı bir dönemde
Maestro, yapıtın partitürünü in-
celemış. aynntılı bılgı verebile-
cek kişileri soruşturmuş ve Mart
1913'te Ne\v York Metropoli-
tan'da operanın ABD'deki ilk
temsilını gerçekleştirmişti. Stra-
vinski'nın Petruşka'sından 1. ve
4. tablolan. yapıtın yazılışından
beş yıl sonra 1916"da Roma'da
seslendıımış, 1918 'de de Mila-
no Konservatuvan'ndaki dinle-
ıısıııdeaynı bcstecının "AteşKu-
şu"na\ervermışti. Petruşkatab-
lolannı ABD'deki dinletilennde
üç kczyorumlamıştı. YineStra-
vinskı'nın "Bülbül" başlıklı kı-
sa operasını. 1925-26 sanatmev-
siminde La Scala'da yönetti.
Toscanini, Prokofiyev'in
"Kbsik" terimiyle anılan 1. sen-
fonısını büyük olasılıkla yapıtın
Haydn'a yakınlığı nedeniyle da-
ğanna almıştı. Senfoniyi, New
York Filarmoni ile üç, NBC ile
de altı kez yorumladı. Maestro,
Şostakoviç'ten sadece 1. ve 7.
senfonileri seçmiş, dünyaca ün-
lü beşıncıye ilgı duymamıştı;
çünkü burada karşılaştıgı bır so-
run, kendisini sürekli tedirgin
etmekteydi. 1. Senfoni, sanatçı-
nm filarmoni dınletilerinde dört
kez, NBC programlannda da iki
kez yer aldı. Yapıtı aynca BBC
Senfoni'ye ve Viyana Filarmo-
ni'ye de çaldırdı.
Elimizdeki CD'nin en ilginç
özeliiği, 20'nci yüzyılın ilk ya-
nsında gerçekleştirilen kayıtla-
nn stereoya dönüştürülmüş ol-
masıdır. Uzmanlarbunlan iyice
temizlemişler; müzik dışında
hiçbir doğal ses ve eko yok. Böy-
lece dınlemenin tadı buruklaşı-
yor. Ne var ki Toscanini'nın ken-
di çalışma alanı dışında kalan
yeni bir yazı dilini doğru anla-
yışı. onu en ince aynntısına dek
çözümleyişi heyecan veriyor.
Stravinski 'nin orta partileTe koy-
duğu aynntılar ve yaptığı ince-
likli motif geliştirimleri eksiksiz
biçimde yoruma yansıtılmış.
Senfonisini yazdığında (1926)
henüz konservatuvar öğrencisi
olan Şostakoviç'in gençlik coş-
kusu ve atılımcılığı, yaşlı sanat-
çının elinde yeni bir tazelık ka-
zanıyor.
Toscanini'nin ilerici yaklaşı-
mını, çağdaş Türk bestecileri-
nin seslendırilmesi açısından eli
sıkı davranan orkestralanmızla
ve soloculanmızla kıyaslamak is-
temiyorum Başanlı olabilme-
miz için sanmm, tıpkı Toscani-
ni gibi öncülere sahip olmamız
gerek.
Stones dünya turnesinde
• Kültür Servisi- Rollıng Stones "Bridge to
Babylon" kouser turnesine çıkıyor. Grup, 23
eylülde Chicago'da daha sonra Amenka. Kanada.
Güney Amenka, Güneydoğu Asya \e Avrupa'da bir
dizı konser verecek. Hollvwood"da kaydedılen
"Bridge to Babylon". grubun akıllardan çıkmayan
13 parçasından oluşuyor Albümde, caz
saksofoncusu Wayne Shorter. basçı Me'Shell
Ndegencelln. kemancı Lılı Hayrin, davulcu Jim
Keliner. klavyeci Bernıe Worell ve vokalde de
Bernard Fovvler gibı sürpnz ısimler yer alıyor.
Mehmet Okonşar Slovenya'da
• .4NKARA (AA) - Kültür Bakanlığı solist
piyanisti Mehmet Okonşar, 21 Ağustos 1997
tarihinde Slovenya'da bir resital verecek.
Okonşar'ın bu yıl 45'incisi düzenlenen ve dünyanın
en önemli festivallennden bın olarak kabul edilen
Ljublijana UluslarardM Fe.stıvalı kapsamında
vereceği resital, Franz Lıszt'in Italya anılan
albümünün tanıtımından oluşacak. Müzik eğitımine
Ankara Devlet Konser\aruvan"nda başlayan ve
devlet bursu ile Brüksel Kraliyet Konservatuvan'na
devam eden Okonşar. pek çok uluslararası
yanşmalara katılarak Avrupa ve Amerika'da
dereceler aldı. Yaşayan büyük piyanistlerden Alexis
Weissenberg'ın seçtiSi 8 stajyerden bıri olarak
Isviçre'de çalışmış olan sanatçı. şu anda İstanbul
Devlet Senfoni Orkestrası solıstı olarak görev
yapıyor.
Spice Girls kayıt stüdyolarında
• kültür
Servisi-tngiliz
grup "Spice
Girls" bir yıl
sonra tekrar
kayıt
stüdyolannda.
Barnes
stüdyolannda
çalışmalanna
başlayan grup.
"Spice Girls"
filminin
soundtarack albümünü hazırlayacak. Grup, ilk
albümleri "Wannabe" ile satış rekorlan kırmış,
Amerika pop listelenndc bir numaraya yerleşmişti.
Therapy? İstanbul'da
• Kültür Servisi - Major Müzik Organizasyon'un
7. kuruluş yıldönümü için planlanan 1997-1998
dönemi rock konserlennın ılki olan Therapy? .
konsennin4 Ekim 1997'de İstanbul'da -•••- --^-^
gerçekleştirilecek konsen ıçın 15 ağustostan
itibaren satışa sunulan bıletler Bostancı Gösteri
Merkezi (216) 362 21 13. Yakkorama Taksim (212)
251 15 71, Zihni Akmar Pasajı(216)349 22 00,
Taksim Megavizyon Müzik Center (212) 296 80 90.
3 Ekim 1997'de Ankara'da gerçekleştirilecek
Therapy? konserinın bıletlen ise. 1 eylülden
itibaren aşağıda belirtılen satış noktalannda satışa
sunulacak. Dost (312) 425 24 64, Kelepir Kitabevi
(312)417 18 18, Shades (312)426 59 00, Audio
Vıdeo (312) 427 65 65. Top Avenue B. Evler(312)
212 70 08, Top Avenue Atakule (312) 440 82 23
Pelin Halkacı'ya burs
• Kültür Servisi - Borusan Oda Orkestrası üyesi
Pelin Halkacfnın. Gustav Mahler Gençlik
Orkestrası'nda 6 haftalık bir burs kazandığı
bildirildı. Halkacı. 8 ağustostan itibaren Gustav
Mahler Gençlik Orkestrasf nın 6 Avrupa ülkesınin
12 kentinde vereceği konser turnesine de katılacak.
Bu turnede. orkestra en ünlü festivaller arasında yer
alan Edinburgh ve Salzburg festivallerinde de
konserler verecek. Orkestravı dünyaca ünlü şefler
Pierre Boulez ve Semyon Bychkov yönetıyor.
Şehip liyatroları Ankara'da
• Kültür Servisi -
Şehır Tıyatrolan
geleneksel
Ankara turnesine
eylülde başlıyor.
Geçen sezon
Şehir Tıyatrolan
sahnelerinde
kapalı gişe
oynayan ve 8 ödül
alarak bir rekora
imzasını atan
William
Shakespeare'ın
"Bir Ata
Krallığim" adlı
oyununu Ankaralı tiyatroseverler 2-14 eylül
tarihleri arasında Ankara Küçük Tıyatro'da
izleyebilecekler. Oyunda başlıca rolleri Anf
Akkaya. Murat Dal. Burak Davutoğlu. Haldun
Ergüvenç, Ayhan Kavas. Kemal Kocatürk, Hüseyın
Köroğlu, Şebnem Köstem. Aslı Öngören, Ertuğrul
Postoğlu, Candan Sabuncu, Ersın Sanver, Salih
Sankaya ve Ersın Umulu paylaşıyorlar.
Halıcı-midi'97 sonuçlandı
• Kültür Servisi - Bılgisayar ve müzik dünyasının
büyük ügisini çeken ve bu yıl dördüncü yaşını
kutlayan Halıcı-midı'9"7
Bilgısayarla Beste
Yanşmasrnm finalistleri beîırlendi Atilla
Özdemiroğlu. Borga Parlar. Emrehan Halıcı. Faruk
Eczacıbaşı, Garo Mafyan. Hakan Özer. İzzet Öz,
Sedat Ergın. Sınan Bökesoy. Şeref Oğuz'dan oluşan
yanşmajürisi 79 eser arasından 13'ünüseçti.
Finalde yanşacak olan beste sahıpleri ve eserleri
şunlar: Aykut Şahlanan"The Frog King", Çığıl
Alsaç "Elektron", Danıel Taşel "Gündüz Düşleri",
Emir Işılay "Tracking ın Feelings". Eser Karaca
"Okyanus", Febio Taşel "Umut Yolculan",
Gökhan Yardımcı "Tımsahın Gözyaşlan". H. Eser
Taşkıran "Gazeteci". Mehmet Akten "Est Salans
Ot Mithas". Murat Matthevv Erdem "Sevginin
Kanatlan". Talat Ufuk Kıral "Sız Ufuk".\ansel
Sorucu "Kehanet", Tolsza Gürpınar "Gece, Bir
An...". TBD-TÜBİSAD Bılışim "97 Etkinlikleri
çerçevesınde gerçekleştınlecek olan Halıcı-midi'97
Bilgisayarla Beste Yanşması Fınal ve Ödül Töreni
4 Eylül' 1997 Perşembe akşamı saat 20.30'da
İstanbul Lütfü Kırdar Kongre Sarayı'nda yapılacak.