23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
20 AĞUSTOS 1997 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA KULTUR 11 Bir 'dahi' olarak nitelendirilen genç piyanist Evgeni Kissin'in esin kaynağı dinleyicileri Çocııkhığuncla da bir dahiydi!Kültür Servisi - Evgeni Kissin bir yaşın- dayken karyolasında ayağa kalkmış. par- mağını pıvanoya uzatmış ve bir sözcük fı- sıldamış: "Açıl!" Küçük yaşta aılesi tara- fından piyanoya özendinlen pıyanistler- den değil. Aksıne. ailesı Kjssın'e boyun eğmiş. Annesı ve ablası pıyano çalarken Kissin dinlermış. Sessiz bir çocukmuş. Konuşma)a başlamadan. şarkı söyleme- yebaşlamış 11 a>hkken..Elleri henüz pi- yanoya ulaşmıyormuş. Kissin. pıyano çalmadığı bir zamanı anımsamnor bile. Pıyano bir yaşında önünde "acddıktan" sonra, üçbuçuk ya- şında doğaçlamalarabaşjamış. Duyduğu herşeyi mmldanıyor. mınldandığı herşe- yı piyanodaçalabılıyormuş. Altı yaşında, Moskova'da, özel yeteneklı çocuklann gittiği Gnessin Müzik Okulu'na yazılmış. O zamandan bu yana öğretmeni olan An- na Pavlovna Kantor. eline bir Çaykovski cildi tutuşturmuş. Kissin çok geçmeden tüm parçalan ezbereçalmış. "Herşeyiça- labiliyor, ama hiçbir şey bilmivordu" de- mışti Anna Pavlovna bu sıradışı öğrenci- sini anlatırken.. Teknik. ıçgüdü. duygu, müzikalıte... her şey yerindeydı. Kissin'in gerisinı öğrenmesi de uzun sürmedi. Ilk konserini 10 yaşında verdi Kissin. 10 yaşındayken v erdiğı ilk kon- sennde Mozart'ın 466 sayılı Piyano Kon- çertosu'nu seslendırdi. Bir yıl sonra, Mos- kova'da ılk resıtalıni verdı. 1984 yılında, Moskova Konservatuvan"nın büyük salo- nunda Dmhri Kitaenko nun yönetıminde- ki Fılarmom Orkestrası'yla Chopin'in iki piyano konçertosunu yorumladı. Müzik dûnyası onu konuşuyordu: "BuçocukHo- rovvitz'i işinden edecek!" Herbertvon Ka- rajan. Kissın'ı Berlin'edavetetti. Söylen- tiye göre, 17 yaşındaki bu çocuğun per- formansından öylesine etkilenmışti ki Çaykovski "nin si minor konçertosu sıra- sında kadanstan sonra flütlerin girişini işaret etmeyi unutmuştu. Kissin bugün 26 yaşında ve dünya müzik otoriteleri gelmiş geçmiş tüm büyük piyano virtüözleri ara- sındaki yerinin şimdiden hazır olduğunu söylüyorlar. "Büyük RusPiyanistferi"ki- tabının yazarı Amerikalı müzik eleştir- ünya müzik • otoriteleri 26 yaşındaki Evgeni Kissin'i gelmiş geçmiş tüm büyük piyano virtüözleri arasındaki yerinin şimdiden hazır olduğunu söylüyorlar. Amerikalı müzik eleştirmeni Mark Zilberquist, "Biraz bu dünyada, biraz başka bir yerde. Asla harika çocuk olmadı, çocukluğunda küçük bir dahiydi. Şimdi ise bir dahi" diyor Kissin için. meni Mark Zilberquist "Biraz bu dünya- da. biraz başka bir yerde. Asla harika ço- cuk olmadı. çocukluğunda küçük bir da- hiydL Şimdi ise birdahL." diyor Kissin için. Biraz bu dünyada, biraz başka bır yer- de... Kissin'in performansını ızleyenler, Zil- berquist"in yorumuna katılıyorlar. Ne ço- cuk, ne de tam bir yetişkinın vücudu. du- ruşu, oturuşu... L'tangaç yüzü, kıvırcık saçlan... Oysa çalmaya başladığında, tam bir uyum içine girdiğinden söz ediliyor, aklı. gövdesi. vücuduyla... Kissin. mü- zikten söz ederken zorlanıyor: "Bir di- renç hissediyorum. Müzik zaten kendi kcndini öylesine olağanüstü bir biçimdeifa- deediyor ki. müzikten söz etmek bana an- lamsız. hatta kaba geliyor. Bcnim işim. müziği notalarla sunmak. sözcükleıie de- ^ Bûtün gün piyano çalmak,.. Kissin ıçın pi> ano çalmak. arzunun öte- sinde, bır gereksınim. Sıradan bir çocuk- luk yaşayamamasıyla ilgili bır soru sorul- duğunda. "Hayır.hiçbiryoksunlukhisset- medim çünkü zaten dünyada en çok iste- diğim şey. bütün gün pivano çalmakb. Bi- linçsi/dim ama zaten bu içten gelen bir duygu) du. tamamen içgüdüseldi." Yalnız bir çocukluktan kaçiş'1 Anne baba baskı- sı? Yalnızca zorunlu 'çalışma' saatlerin- den nefret ettığıni anlatıyor. "Ybksa bü- tün gün mu tluluk içindepiyanoçalardım." Performans sırasında çaldığı parçanın ıçınde kaybolduğunu anlatan Kissin. "Yb- rumlanmda, doğaçlama öğesine rastiaya- Açıkhava 'da Bregoviç'e ilgi büyüktü Most Production taraûruİan düzenlenen Goran Bregoviç konserlerinin ilki pazartesi akşamı Açıkhava Tiyatrosu'nda gerçekleştirildi. 4.lluslararası İstanbul Caz Festivali"nde gördüğü büyük ilginin ardından yeniden Tiirk dinleyicisiyle buluşan Bregoviç, yine yüksek sahne performansı ve zengin orkestrasyonu ile belleklerden uzun süre süinmeyecek bir konsere imzasını att. Bregoviç ve The VV'edding and Funeral Band (Düğün ve Cenaze Orkestrası). bu akşam ve perşembe akşamı da Açıkhava Tiyatrosu'nda. (Fotoğraf: UĞÛR DEMİR) bilirsiniz genellikle. Tabii bu repertuvara da bağlı. Ozellikle esinkndiğim bazı par- çalarda sanki her şey yerli yerüıe oturur. benim parçam oluverirler." Peki esınlenmedıği zamanlarda? Bazı müzik eleştirmenleri. Kissin'in olağanüs- tü tekniğınin, zaman zaman bir handikap oluşturabileceğinı yazdılar. Nasılsa başa- rabıleceğinm bümcı, kımi zaman, kimi parçalara aynı duyarlılıkla eğilmesinı et- kiliyormu? "Doğrudürüsthazırlanmaz- sam kendimegüvenmem için hiçbir neden yok" diye yanıtlıyor. Kıssın, 10 yıl önce Moskova Virtüözleri Oda Orkestrasryla birlikte Japonya'da turnedeyken konserin şefi ve kemancısı Vladimir Spivakov. "Elinden geldiğince çalmadı" demiştı. Kissin anJatıvor: "Ruh halim o parçaya uy- gun değildL müziği bir türlü hissedemeıniş- tim. O zaman Sphakov bana bugüne dek hiç unutmadığırn bir söz söyledi: Gerçek sanatçı. gerekli ruh halini yaratmasını bi- lendir." Daha 'üstün' performanslanndan son- ra ne hissedıyor? Duygusuyla. sesiyle, at- mosferiyle, rengiyle 'başka' olan kimı konserlerden sonra konser sırasında hıs- settiklerinı bazen anımsamıyorbıle. "Bir parçayı sevıyorsam, performans sırasında ister istemez esinleniyorum. Bazı şeyler kendiliğinden oluyor. Ama bu, müziğimin iyi taraflannın tamamen doğaçlama ol- duğu anlamına getmiyor. Bazen, doğaçla- ma etkisi uyandırmaya çahşüğım da olu- yor. Konsere çıkmadan önce nasıl çalaca- ğun konusunda kafamda hep bir ptan var- dır. Ama tabii performans sırasında ken- diliğinden olan şeylerde var. Bence ber iki öğe de en az birbiri kadar önemli." İnsanlann ügisini çekmek gerek' Kissin. BBC'nin Londra'daki Royal Al- bert Salonu'nda gerçekleştirilen ünlü Prom konserlerinde ilk kez solo bır piyano re- sitali veren ilk piyanist oldu önceki gün. Resital, BBC radyodan geniş bir dinleyi- ci kitlesine de ulaştı. Haydn. Liszt ve en sevdiği Cbopin parçalannı (iki noktümü ile bir sonatı) seslendirdi. Chopin'i neden en çok sevdiği sorulduğunda, "Chopin'i neden çok sevdiğimi anlatabilsem, beUd bu sevgi değil. başka bir şev olurdu... Belki bir gün bir psikanah'st keşfeder neden Cho- pin'i se> diğimi. Ama şimdi bu ö> lesine ki- şisel bir duv gu ki analiz etmevi hiç istemi- yorum." 18. yüzyıl Fransız resmını ve Verdi de (ozellikle Verdi!) dahil olmak üzere ltalyan operasını neden hiç sevme- diğini de açıklayamıyor. Kissin sürpriz- lerle dolu. Yürümeyi çok seviyor. "Kent- lerde, hızh hızh yürümeyL." Piyanist olmasaymış, gazeteci ya da tur rehberi olurmuş. Araştırmak. Yeni keşif- ler. Farklı yerler, farklı kültürler. farklı diller. Tıpkı müzik gıbi. "Turist rehber- leri, aynı yeri farklı insanlara bıkıp usan- madan gösteriyorlar. Her defasında. üı- sanlann ügisini çekmeleri gerekiyor. Tıp- kı piyano çalmak gjbL." Bazen arkadaşlan için çalıyor. Çocuk- luğunda, salt zevk için çaldığı günlere dö- nüyor arkadaşlan içm çalarken. Dinleyi- cinın varlığından rahatsız olduğu anlar?.. "Asla" diyor. "Ben beni dinkmeye gelen- lere çalıyorum. Dinleyicilerim benim esin kaynağım. Eğer esin kaynağı olamıyor- larsa, hata yapıyorum demcktir. Onlann Ügisini ayakta tutmak benim işim.-" Bologna'da verdiğı bir resitalde. dinle- yicinin yoğun alkışı nedeniyle tam 13 kez sahneye dönmek zorunda kalmış Kissin, sonunda görevliler ışıklan kapatmış. Din- lemeye değer değil mi? Kültür Bakanı neden gecikiyor? AHMET SAY ANKARA - Kültür Bakanı İs- temihan Talay, görev koltuğuna oturduğundan ben yaklaşık ikı ay geçtı. Değerlendirme yapmak için çok kısa bır süre sayılmaz mı9 Evet. uzun süreli projeler için çok lcısa bır zaman dılimı. Dün bır. bugün ikı! Pekı. süre gerektirme- yen işlere ne demeli? Orneğın yar- gı kararlan iki ay bekletilebılir mı? "Hukuk devleti" anlayışm- dan ödün vermeyen bir yetkili için Danıştay kararlannın uygulanma- sı iki dakıkalık iştir. Kültür Baka- nı'nın iyi nıyetine inanmak istiyo- rum ve bu işe "iki dakika"sını ne- den ayıramadığını merak ediyo- rum. Aslında burada Istemihan Ta- lay'ı değil, kendimi sorguluyo- rum: Refah Partili eski bakan İs- mail Kahraman, yargı kararlan- nı uygulamayınca "Suç işliyor" diyedefalarca yazmıştım. Suç iş- leyen kişi "Bay Kahraman" olmuş ya da "Bay X" olmuş. ne fark eder? Hemen belırtmeliyim: Bay Kahraman ile Bay Talay arasında "farkyoktur*' demeye getırmiyo- rum. Oyle olsa gözümü hiç kırp- madan "lldsi de ayıu soydan" di- ye yazardım. Istemihan Talay'ı aynı soydan görmeye kalkışmak, ne vıcdanıma ne de aklıma ve hav- salama sığar. Ben sadece Danış- tay kararlannın yasal süresi için- de neden uygulanmadığını öğren- mek ıstiyorum. Belkı bilemedi- ğim bır "hukuksal gerekçe" var- dır. Açıklanırsa öğrenmiş olaca- ğız. Aynca, kımseyı yargılıyor de- ğil im. Mahkeme kararlan "Türk milleti adına" verilir. Milletin bir ferdi olarak benim adıma veril- miş mahkeme kararlannın neden uygulanmadığı konusunda "bU- gilenmehakkı"mı kullanamazmı- yım? Bu hak, İstemihan Talay ıçın de eeçerlıdir. Yanlış anlaşılması ön- lenmiş olacak, pürüz ortadan kal- kacaktır. Konuyu şundan ötürü kurcalı- yorum: İstemihan Talay öncesı, Kültür Bakanlığf nda ınanılmaz bir "Refah kadrolaşması" döne- mi yaşandı. Refahlı bakanın 2030 atama yaptığı söv lenedursun. bü- rokrasınin üst kademelerinden tu- tun geçıci işçilere değin binlerce personel kıyıma uğradı. Hukuk dışı uygulamalar ve haksızlıklar karşısında personelin tutacağı yol, tabii ki yargıyabaşvurmaktı. Re- fah dönemi. aslında bir "hukuksa- vaşımı" dönemidir. Oysa işin da- ha da acı tarafı, bu savaşımdan "haklı" çıkan ve yargı kararlany- la haklı olduğu belgelenerek gö- revine iade edilen personele reva Jtlukük devletinden yana, demokratik ve laik bir Küîtür Bakanı, yargı kararlannı nasıl olup da geciktirebilir? İstemihan Talay bu muammaya açıklık getirmelidir. görülen işlemlerdir: Yargı karar- lan geciktirilmiş ve uygulanma- rraş, "hukukdevleti" ilkesiyle ade- ta alay edilmıştir. İstemihan Talay, işte bu "hukuk harabesi"ni dev- ralmıştır. Yapılacak iş bellidir, açık seçik ortadadır. "Hukuk devle- ti"nden yana. "demokratik ve la- ik" bır Kültür Bakanı. yargı karar- lannı nasıl olup da geciktirebilir? Eskiden bu gibı durumlara "mu- amma" denirdi. tstemihan Ta- lay'dan bu muammaya açıklık ge- tırmesinı istemek. yanlış mı ola- caktır? Yanlışsa biz de yanlışımı- zı bılelım. Nerede yaşıyoruz, hu- kuk devletınde miyiz, değil miyiz, anlayalım... Kendimi hep sorguluyorum. "Kına" olmamak için. dahası, ne yapıp edip "yapıcı" davranmak amacıyla zorlandığım bır yazı ol- du bu. Irticanın devleti ele geçir- mek üzere olduğu ya da böyle bir tehlikeyle burun buruna geldıği- miz bir dönemden sonra, İstemi- han Talay'a kıncı gözükmemek için başka ne yapabilirim? Bana öyle geliyor ki. asıl kıncı olan, "ayduıhk" doğnıltusundaki bek- lentilerimızin savsaklanmasıdır. Yargı kararlannın yaşama geçi- rilmeyişi dolayısıyla haksızlığa uğrayan personelin ki^ıliğinde "rencide" oluyorum. AkifSaydam Türkiye'de basımı en fazla ya- pılan kitaplardan birinin yazan olan değerli müzik eğitimcısi ağa- beyimiz AldfSaydam'ı 26 temmuz günü yitirdik. Onun "Mandoün Metodu" 35 baskı yapmış ve üç milyondan fazla satmıştı. 1912 'de doğan ve çocukluğun- da Adana'da Albert Braun'la ke- man çalışmay a başjayan Akif Ağa- beyimiz, Gazi Terbiye Müzik Bö- lümü'nde Necdet Remzi Atak ve LJcco Amar'ın öğrencısi olmuş, okulu bitırdikten sonra 1952"de bakanhktarafmdan A\usturya'ya gönderilmiş, Viyana Müzik Aka- demisi'nde öğrenimıni tamamla- yarak Bırleşmiş Milletler'den al- dığı bursla Italya, Almanya, Is- viçre ve Avsturya'da müzik eğiti- mi ve çalgı yapım teknikJeri üze- rine öğrenim yapmıştı. 1960'da Talım ve Terbiye "de görev almış, Adnan Saygun'la birlikte çalış- rruştı. Çocuk ve gençlık korolan için şarkılar \e marslar da beste- leyen Saydam'ın genış ılgi gören "Unlü Nİüzisyenler de Çocuktu" adlı kitabı, Cevat Memduh Al- tar'a adanmıştı. Atatürk Türkıyesı'nın müzik atılımlan alanında an gibi çalış- mış olan Akif Ağabeyimız. anılanmızdan sılinmevecektır. ToscaninVnin düşündürdüğü ÖNDER KÜTAHYALI İZLVIİR-Dostlanmın armağan ettıği bır RCA Victor CD'si dü- şündürücüözelliklertaşıyor. Ya- pımda ArturoToscanini'nin es- ki kayıtlanndan bazılan bir ara- ya getirilmiş. Bunlardan Glin- ka'nın Kamarinskayası ile U- adov'un Kikımora sı bir yana bı- rakılırsa, CD'ye ağırlığını ko- yan öbür üç yapıttan Prokofî- yev'in Op. 25 re majör 1. senfo- nısi. NBC Radyosu Senfoni Or- kestrasrnın 15 Ekim 1951 'de Carnegıe Hall'de verdiği dinle- tıde. Şostakoviç'in Op. 10 fa mi- nör 1. senfonisi. aynı orkestra- nın 12 Mart 1944; te 8-H stüd- yosundan yaptığı yayında, Stra- vinski'nin Petruşka'sından 1. ve 4. tablolar ise anılan orkestra- nın yine 8-H stüdyosunda 21 Aralık 1940'taki yayını sırasın- da plağa alınmış. Yapım, elli yıl öncesindeki se- vımli 78"likJerin anısını yaşatı- yor. Geçmışe yaptığınız kısa yol- culuktan sonra gerçek bir iç bu- rukluğu içinde günümüze dö- nüyorsunuz; ancak bu CD'nin önemi, anılan canlandırmanın çok ötesindedir. Stravinski doğduğunda (1882), Toscanını on beş y aşın- da yetenekli bir konservatuvar öğrencisiydı. Prokofiyev dün- yaya geldiğinde (1891). sanatçı herkesin alkışladığı genç bıror- kesrra şefıydi. 1906 doğumlu Şostakoviç'ı ise ünlü Maest- ro'nun torunu sayabiliriz. Bu üç besteci. hızla değişen 20'nci yüzyıl müzığine belirli ölçülerde katkıda bulunurken Arturo Toscanıni (1867-1957). gençliğinde bir viyolonsel sa- natçısıydı; bestecilık eğitimı de almıştı. 1886"da, RıodeJaneıro Opera Orkestrası'nda çalarken bırgece şefin gelmemcsı üzen- ne Aida'yı bellekten yönettı ve 1954'e dek şef platformundan in- medı. Başta Verdi olmak üzere ltalyan operalanyla Beethovtn'in senfonileri, onun uzmanlık ala- nıydı. VVagner'i yorumlayışı da olağanüstüydü. Toscanini'nin bö> le bır kariyer ile birlikte hem tanh hem de coğrafya açısından kendi uzağında kalan bestecile- ri de ustaca seslendirmiş olma- sı. sağduyunun ve hoşgörünün en belirgın örneğı sayılmalıdır. Yazar John W. Freeman'a gö- re Toscanini'nin Rus bestecıle- riyleilişkisi. "Karasevdaolnıak- tan daha çok flörttâ": fakat bir yaşam boyu sürmüştü. 19'uncu yüzyılın sonunda, Musorgski'nin Arturo Toscanini "Boris Godunov"unu Avrupa'nın henüz tanımadığı bir dönemde Maestro, yapıtın partitürünü in- celemış. aynntılı bılgı verebile- cek kişileri soruşturmuş ve Mart 1913'te Ne\v York Metropoli- tan'da operanın ABD'deki ilk temsilını gerçekleştirmişti. Stra- vinski'nın Petruşka'sından 1. ve 4. tablolan. yapıtın yazılışından beş yıl sonra 1916"da Roma'da seslendıımış, 1918 'de de Mila- no Konservatuvan'ndaki dinle- ıısıııdeaynı bcstecının "AteşKu- şu"na\ervermışti. Petruşkatab- lolannı ABD'deki dinletilennde üç kczyorumlamıştı. YineStra- vinskı'nın "Bülbül" başlıklı kı- sa operasını. 1925-26 sanatmev- siminde La Scala'da yönetti. Toscanini, Prokofiyev'in "Kbsik" terimiyle anılan 1. sen- fonısını büyük olasılıkla yapıtın Haydn'a yakınlığı nedeniyle da- ğanna almıştı. Senfoniyi, New York Filarmoni ile üç, NBC ile de altı kez yorumladı. Maestro, Şostakoviç'ten sadece 1. ve 7. senfonileri seçmiş, dünyaca ün- lü beşıncıye ilgı duymamıştı; çünkü burada karşılaştıgı bır so- run, kendisini sürekli tedirgin etmekteydi. 1. Senfoni, sanatçı- nm filarmoni dınletilerinde dört kez, NBC programlannda da iki kez yer aldı. Yapıtı aynca BBC Senfoni'ye ve Viyana Filarmo- ni'ye de çaldırdı. Elimizdeki CD'nin en ilginç özeliiği, 20'nci yüzyılın ilk ya- nsında gerçekleştirilen kayıtla- nn stereoya dönüştürülmüş ol- masıdır. Uzmanlarbunlan iyice temizlemişler; müzik dışında hiçbir doğal ses ve eko yok. Böy- lece dınlemenin tadı buruklaşı- yor. Ne var ki Toscanini'nın ken- di çalışma alanı dışında kalan yeni bir yazı dilini doğru anla- yışı. onu en ince aynntısına dek çözümleyişi heyecan veriyor. Stravinski 'nin orta partileTe koy- duğu aynntılar ve yaptığı ince- likli motif geliştirimleri eksiksiz biçimde yoruma yansıtılmış. Senfonisini yazdığında (1926) henüz konservatuvar öğrencisi olan Şostakoviç'in gençlik coş- kusu ve atılımcılığı, yaşlı sanat- çının elinde yeni bir tazelık ka- zanıyor. Toscanini'nin ilerici yaklaşı- mını, çağdaş Türk bestecileri- nin seslendırilmesi açısından eli sıkı davranan orkestralanmızla ve soloculanmızla kıyaslamak is- temiyorum Başanlı olabilme- miz için sanmm, tıpkı Toscani- ni gibi öncülere sahip olmamız gerek. Stones dünya turnesinde • Kültür Servisi- Rollıng Stones "Bridge to Babylon" kouser turnesine çıkıyor. Grup, 23 eylülde Chicago'da daha sonra Amenka. Kanada. Güney Amenka, Güneydoğu Asya \e Avrupa'da bir dizı konser verecek. Hollvwood"da kaydedılen "Bridge to Babylon". grubun akıllardan çıkmayan 13 parçasından oluşuyor Albümde, caz saksofoncusu Wayne Shorter. basçı Me'Shell Ndegencelln. kemancı Lılı Hayrin, davulcu Jim Keliner. klavyeci Bernıe Worell ve vokalde de Bernard Fovvler gibı sürpnz ısimler yer alıyor. Mehmet Okonşar Slovenya'da • .4NKARA (AA) - Kültür Bakanlığı solist piyanisti Mehmet Okonşar, 21 Ağustos 1997 tarihinde Slovenya'da bir resital verecek. Okonşar'ın bu yıl 45'incisi düzenlenen ve dünyanın en önemli festivallennden bın olarak kabul edilen Ljublijana UluslarardM Fe.stıvalı kapsamında vereceği resital, Franz Lıszt'in Italya anılan albümünün tanıtımından oluşacak. Müzik eğitımine Ankara Devlet Konser\aruvan"nda başlayan ve devlet bursu ile Brüksel Kraliyet Konservatuvan'na devam eden Okonşar. pek çok uluslararası yanşmalara katılarak Avrupa ve Amerika'da dereceler aldı. Yaşayan büyük piyanistlerden Alexis Weissenberg'ın seçtiSi 8 stajyerden bıri olarak Isviçre'de çalışmış olan sanatçı. şu anda İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası solıstı olarak görev yapıyor. Spice Girls kayıt stüdyolarında • kültür Servisi-tngiliz grup "Spice Girls" bir yıl sonra tekrar kayıt stüdyolannda. Barnes stüdyolannda çalışmalanna başlayan grup. "Spice Girls" filminin soundtarack albümünü hazırlayacak. Grup, ilk albümleri "Wannabe" ile satış rekorlan kırmış, Amerika pop listelenndc bir numaraya yerleşmişti. Therapy? İstanbul'da • Kültür Servisi - Major Müzik Organizasyon'un 7. kuruluş yıldönümü için planlanan 1997-1998 dönemi rock konserlennın ılki olan Therapy? . konsennin4 Ekim 1997'de İstanbul'da -•••- --^-^ gerçekleştirilecek konsen ıçın 15 ağustostan itibaren satışa sunulan bıletler Bostancı Gösteri Merkezi (216) 362 21 13. Yakkorama Taksim (212) 251 15 71, Zihni Akmar Pasajı(216)349 22 00, Taksim Megavizyon Müzik Center (212) 296 80 90. 3 Ekim 1997'de Ankara'da gerçekleştirilecek Therapy? konserinın bıletlen ise. 1 eylülden itibaren aşağıda belirtılen satış noktalannda satışa sunulacak. Dost (312) 425 24 64, Kelepir Kitabevi (312)417 18 18, Shades (312)426 59 00, Audio Vıdeo (312) 427 65 65. Top Avenue B. Evler(312) 212 70 08, Top Avenue Atakule (312) 440 82 23 Pelin Halkacı'ya burs • Kültür Servisi - Borusan Oda Orkestrası üyesi Pelin Halkacfnın. Gustav Mahler Gençlik Orkestrası'nda 6 haftalık bir burs kazandığı bildirildı. Halkacı. 8 ağustostan itibaren Gustav Mahler Gençlik Orkestrasf nın 6 Avrupa ülkesınin 12 kentinde vereceği konser turnesine de katılacak. Bu turnede. orkestra en ünlü festivaller arasında yer alan Edinburgh ve Salzburg festivallerinde de konserler verecek. Orkestravı dünyaca ünlü şefler Pierre Boulez ve Semyon Bychkov yönetıyor. Şehip liyatroları Ankara'da • Kültür Servisi - Şehır Tıyatrolan geleneksel Ankara turnesine eylülde başlıyor. Geçen sezon Şehir Tıyatrolan sahnelerinde kapalı gişe oynayan ve 8 ödül alarak bir rekora imzasını atan William Shakespeare'ın "Bir Ata Krallığim" adlı oyununu Ankaralı tiyatroseverler 2-14 eylül tarihleri arasında Ankara Küçük Tıyatro'da izleyebilecekler. Oyunda başlıca rolleri Anf Akkaya. Murat Dal. Burak Davutoğlu. Haldun Ergüvenç, Ayhan Kavas. Kemal Kocatürk, Hüseyın Köroğlu, Şebnem Köstem. Aslı Öngören, Ertuğrul Postoğlu, Candan Sabuncu, Ersın Sanver, Salih Sankaya ve Ersın Umulu paylaşıyorlar. Halıcı-midi'97 sonuçlandı • Kültür Servisi - Bılgisayar ve müzik dünyasının büyük ügisini çeken ve bu yıl dördüncü yaşını kutlayan Halıcı-midı'9"7 Bilgısayarla Beste Yanşmasrnm finalistleri beîırlendi Atilla Özdemiroğlu. Borga Parlar. Emrehan Halıcı. Faruk Eczacıbaşı, Garo Mafyan. Hakan Özer. İzzet Öz, Sedat Ergın. Sınan Bökesoy. Şeref Oğuz'dan oluşan yanşmajürisi 79 eser arasından 13'ünüseçti. Finalde yanşacak olan beste sahıpleri ve eserleri şunlar: Aykut Şahlanan"The Frog King", Çığıl Alsaç "Elektron", Danıel Taşel "Gündüz Düşleri", Emir Işılay "Tracking ın Feelings". Eser Karaca "Okyanus", Febio Taşel "Umut Yolculan", Gökhan Yardımcı "Tımsahın Gözyaşlan". H. Eser Taşkıran "Gazeteci". Mehmet Akten "Est Salans Ot Mithas". Murat Matthevv Erdem "Sevginin Kanatlan". Talat Ufuk Kıral "Sız Ufuk".\ansel Sorucu "Kehanet", Tolsza Gürpınar "Gece, Bir An...". TBD-TÜBİSAD Bılışim "97 Etkinlikleri çerçevesınde gerçekleştınlecek olan Halıcı-midi'97 Bilgisayarla Beste Yanşması Fınal ve Ödül Töreni 4 Eylül' 1997 Perşembe akşamı saat 20.30'da İstanbul Lütfü Kırdar Kongre Sarayı'nda yapılacak.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle