Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
-18 AĞUSTOS 1997 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Yazar Charlotte Bunch dayağın kadınlara yönelik şiddetin en evrensel biçimi olduğuna dikkat çekti
60 ıııflyoıı kadmkayıp
PORTREI BUNCH
Charlotte Bunch, ABD
Rutgers Üniversitesi Küresel
Kadm Önderliği Merkezi
Genel Direktörü'dür. 1993
yılında Viyana'da yapılan
Dünya Insan Haklan
Konferansfnda "Kadınlann
İnsan Haklan Küresel
Kampanyası"nın
eşgüdümünü üstlenmiş,
1995 yılında Pekin'de
yapılan 4. Dünya Kadın
Konferansı çerçevesindeki
etkinlıkleri örgütlemiştır.
Bunch, 25 yıldan fazla bir
süredir feminist bir yazar ve
örgütçü olarak faaliyet
göstermektedir.
Istanbul HaberServisi-Ya-
zar Chariotte Bunch, dünya-
da en yaygın insan haklan ıh-
lalicin, kadına yönelik şıd-
det olduğunu belirterek bugün
hayatta olması gereken yak-
laşık 60 milyon kadının "ka-
VTp" olduğunu vurguladı. "Ev
dayağTnın kadınlara yöne-
lik şiddetin en evTensel biçı-
mi olduğuna dikkat çeken
Bunch, "Kadınlann en fazla
korkmasıgervkcn şe> yaban-
cüarın değiL, akrabalannın,
arkadaş.lannın, se> gflilerinin
uyguladıklan günlük şiddet-
tir~ dedı.
Charlotte Bunch'un, UNI-
CEF'in "1997 Uluslann Ge-
lişmesi" raporunda yer alan
"Hoş göriUemeyecek starii-
ko: Kadınlarave lazlara kar-
şı şiddet kuDanımı" başlıklı
makalesınde verilen rakam-
lar, kadınlarla ilgili korkunç
bir tablo çiziyor. Bunch'un
araştırmalanna göre kadına
yönelik şiddetin dünya ça-
pındaki ölçümleri şöyle:
# Cinayete kurban giden
kadınlann yüzde 4O'ı yakın-
lan tarafindan öldürülüyor.
# Dayak yiyen her 100
kadından sadece biri şikâyet-
te bulunuyor.
# ABD'de her 9 saniyede
bir, bir kadın en yakın dostu-
nun fiziksel istismanna ma-
nızkalıyor.
% Hindistan'da her yıl
5000'i aşkın kadın. çeyizle-
ri yetersizbulunduğu için öl-
dürülüyor. Katillerinın ise pek
azı yargı önüne çıkanlıyor.
9 7 ülkede ırza tecavüz bir
savaş silahı olarakkullanılıyor.
# Her 7 kadından bıri ya-
şamlan bo>iınca en az bir kez
tecavüze uğruyor.
• LatinArnerikaülketerin-
den 12'sinde ırza tecavüzden
suçlu bir erkek eğer ırzına
geçtiği IdşNeevlilik teklifeder-
se, teküfı reddedilse bile ceza
almryor.
Bunch, kadınlara yönelik
şiddetin durdurulabileceğini
ancak şiddetin çok derinlere
kök salması nedeniyle bunun
hiç kolay olmadığını vurgu-
ladı. Cezalandırma sistemini
veterli bulmadığını, daha
önemlisi kadınlara "en azer-
kekler kadardeğerli oldukla-
n"nı anlatmanın gerektiğini
belirten Bunch, ÇocukHak-
lanna Dair Sözleşme ile Ka-
dınlara Yönelik Her Tûrlü
Ayruncıüğa Son Verilmesi
Sözteşmesi'nin de (CEDAW)
bir an önce küresel anlamda
uygulanması gerektiğini bil-
dirdi.
Bunch, kız çocuklannın
eğitilmesi, kadınlann siyase-
tin içine girmesı ve kadınla-
ra zarar veren geleneklerin
kaldınlmasırun da önemli bi-
reradım olacağını vurgulaya-
rak hükümetlerin de kariyer-
lerini kadınlara yönelik şid-
deti engellemek yönunde yap-
malannın gerektiğini kaydet-
ti.
Kadının siyasette adı yok
Birleşmiş Milletler Kadının Gelişmesi
Bölümü'nün E>ünya Hükümetleri
Rehberi'nden derlediği 1996 verilerine göre
dünyadaki kadın bakanlann ortalaması
yüzde 7. Kadınlann ellerinde tuttuklan
bakanlık mevkilerinin yüzdeleri ise kimi
ülkelerde şöyle:
"Madagaskar. Somaii, İran, Suudi
Arabistan, Vemen, Birleşik Arap
Emirtikleri, Irak. Cezayir. Kımyt, Lübnan,
Umman, Fas, Bosna-Hersek. Yunanistaa,
Estonya. ljrvanya. Romanya, Ukrayna, Çek
Cumhuriyeti, Arjantin. Boüvya, Taytand,
Singapur, Ermenistan, Afganistan-O;
Türkiye, Kfiba, Mısır, Tunus, Kenya,
Hindistan, Kore-3; Almanya-11; ABD-14;
tspanva-17; Eritre-19; HoÖanda-24; Haiti-
" 29; Fmlandiva-36; tsveç-38."
BtR AYLIK BİLANÇO
22 gazeteci
dövüldü, 11 'i
gözaltına alındı• Basın Haklannı fzleme Komisyonu'nun
raporunda, Konya'nın Akşehir ilçesinde yayın yapan
Candan FM'in sahibi Abdullah Doğan'ın uğradığı
silahlı saldın sonucunda öldüğü, Hakkâri'nin
Şemdinli ilçesinde yayın yapan Yöre Radyosu'nun
silahlı saldınya uğradığı, üç derginin bürolannın
polislerce basıldığı ifade edildi.
ANKARA (AA) - Türki- ken çeşitli yerlerde dövül-
ye Gazetecıler Sendikası
(TGS) Ankara Şubesi bün-
yesinde oluşturulan Basın
" Haklannı İzleme Komısyo-
nu'nca hazırlanan raporda,
' temmuz ayında bir radyo sa-
hibinin öldürüldügü, 22 ga-
zetecinin dövüldüğü ve 11
gazetecinin gözaltına alın-
dığı bildirildi.
Komisyonun temmuz
ayındakı gelişmelere ılişkin
olarak yayımladığı raporda,
geçen ay içinde. Konya'nın
Akşehir ilçesinde yayın ya-
pan Candan FM'in sahibi
Abdullah Doğan'ın bir dü-
ğün salonunda uğradığı sı-
lahlı saldın sonucunda öl-
düğü, Hakkâri'nin Şemdin-
li ilçesinde yayın yapan Yö-
re Radyosu'nun silahlı sal-
dınya uğradığı, üç derginin
Adana bürolannm polisler
tarafindan basıldığı ifade
edildi.
- Temmuz ayında 11 gaze-
tecinin gözaltına alındığı,
dört gazete ve dergi hakkın-
da mahkemelerde kapatma
karan verildiği. 12 gazete
ve derginin toplatıldığı, Prof.
Dr. İlhan Arsel'in "Aydın
, Aydın" adlı kitabının ise
' Konya Valıliği'nce toplattı-
nldıgı kaydedılen raporda,
'RTÜK tarafindan televiz-
, yonlar hakkında üç geçici, bir
süresız, radyolar hakkında
• da bir geçici kapatma kara-
•n verildiği, ayrıca Erzu-
rum'da yedi radyonun ya-
yınlannın emniyet telsız çev-
>•riminietkilediği gerekçesiy-
î le süresiz durdurulduğu bil-
.dirildi.
Raporda. dört gazetecinin
haber izlemekle görevliy-
dügü, Ankarada 29 temmuz-
da bir grup tarafindan yapı-
lan eylemi izleyen gazete-
cılerin ise hem göstericile-
rin hem de polislenn "top-
lu saldınsına" uğradığı ve
bu olaylar sırasında da 18
muhabır. foto muhabıri ve
kameramanın polis copla-
nyla yaralandığı belirtildL
Raporda, temmuz ayında
gazeteci ve yazarlar hakkın-
da beş dava açıldığı da ifa-
de edılerek. gazeteci. yazar
veyayıncılarhakkındaki 11
da\anın mahkûmiyetle so-
nuçlandığı ve bu davalarda
toplam 7 yıl, 1 ay ve 5 gün
hapis. 1 milyar 910 milyon
381 bin 999 lira para cezası
verildiği kaydedildi.
Raporda, cezaevlerinde-
ki sorumluyazıişleri müdür-
lerinin kısmi affmı öngören
yasaya da değinilerek şöy le
denildi: "Yasaönceldhukü-
mete kıyasla >cni hükümetin
basına ve basın emekçileri-
ne olumhı yaklaşumnı göste-
ren bir adım olarakdeğerlen-
dirilmektedir. Ancaksöz ko-
nusu yasa, demokratik reji-
min öziiyle bağdaşmayan
'düşünceyi açıklama suçunu'
ortadan kakbran bir hüküm
içermemektedir. Bu yasay la
getirilen, sadece sınırlı bir
'şartlı tahlıye'den ibarettir.
Kesinleşmiş cezanui uygu-
lanmasuu üç yıl erteleyen ya-
sa, bu haliyle gazetecilerin
ellerindeki kelepçeyi çıkanp
dillerine ve kalemlerine vur-
maktadır. TGS olarak hü-
kümetten en kısa süre için-
de, bu soruna kökten çözüm
getirecek yasal bir düzenle-
me yapmasını bektiyonız."
•_.«•»<
arkan hayranlanyla
İnönü Stadı'nda buluştu
Acı Bir Kayıp
Canımız, sevdiğimiz,
en değerli varlığımız
Toprak
Ana
Hepimizin en yakınıydı o... Adına "Toprak", soyadma "Ana" derdik...
O oimadan ne ot biter, ne kuş uçardı, ne börîü böcek, ne de insan yaşardı...
Onu yitirirsek hürriyet olmazdı, bağımsıziık hiç olmaz, demokrasinin anlamı
kaimazdı. Eğitim, artık kaç yıl yaparsan yap, işe yaramazdı!
Ve her sağanakta olduğu gibi toprağımız bir kez daha öldürüldü! Gelin, vatan
toprağının ö'umünden en çok sorumluluk duyması gerekenleri uyaralım!
Onlar yıîlardır TBAAM çatısı attındalar ve biz her yağmurda sellerle milyonlarca
tabut dolusu toprağın cenazesini kaldırıyoruz.
Aşağıda numaraları yazılı olan so
r
umlulara hep'miz birer başsağlığı faksı
çekelim, belki üzülür, duygulanır, kendilerine gelirler.
TÜRK ULUSU BAŞIN SAĞ OLSUN
Üzerinize vazife olmayan işlere karışın,
Türkiye çöl olmasın.
"8u yağmurda da yıne toprak kaybettık, bcşıntz sağ olsun" mesajinı ileteceğımız sorumlular ve faks numaralan
TBMM Başkanı Saym Mustala Kalemlı ]0-312) 420 51 65, Başbakan Saym Mesut Yılmaz (0-3)2) 4 ]7 04 76,
Bafbakar Yardıması Saym Bulent Ecevıt (0-312) 419 54 43, Başbakan Yard<ması Saym Ismet Sezgın (0-3 12) 232 07 97,
RP Genel Başkan, Saym Necmeltın Erbakan (0-312) 287 74 65, DYP Genel Başkam Saym Tansu Çıller (0-312} 420 52 97,
CHP Genel Başkam Saym Denız Baykal (0-312) 468 09 96 DTP Genel Başkam Saym Husameltin Cındoruk (0-312) 442 12 63,
BBP Genel Başkam Soyın Muhsın YozıcıoğJu (0-312) 420 54 13 MHP Genel Başkam Saym Devlet Bohçelı (0-312) 417 36 43
Her hareketi medyada yankı bulan, pop müziğin olay ismi I arkan önceki gece
İ.stanbuIhıh^ranlam1atxıhıştuJrrönüSt^wnu'm
yoğun tezahürafj albnda sahneyeçıkan Tarkan, konserinde eski \t yeni çabşmalanndan
seslendirdiği parçalanyla. kjvrak figürlü danslanyla hayranlannı coşturdu. Konser
boyunca Tarkan'a sevgi gösterisinde bulunan hayranlanndan bazılan izdiham ve
yaşadıklan heyecan nedeniylefenalıkgeçirdl (Fotoğraf: BERTAN AGANOĞLU)
Yağmur
barajları
doldurdu
ANKARA (AA) - Marma-
ra ve Doğu Karadeniz ile Do-
ğu Anadolu'da bazı merkez-
lerde etkili olan yagış. zaman
zaman can kaybı ve hasara ne-
den oldu; barajlardaki su se-
viyesi de yükseldı. Yağış al-
mayan bölgelerde ise baraj-
larm doluluk oranı, mevsun
normallen düzeyinde kaldı,
bazı barajlardaki su seviye-
sinın ise yüzde 50 oranında
olduğu bildirildi.
Edinilen bilgiye göre, 10-
16 ağustos arasında devam
eden sağanak, özellikle ls-
tanbul, Zonguldak, Bolu, Bar-
tın. Karabük ile Sakarya, Ko-
caeli ve Bursa çe\Tesinde et-
kili oldu. Yağış nedeniyle ta-
şan dere ve çay sulan nede-
niyle sel meydana geldi. Su
baskınlan, can kaybı ve mad-
di hasara yol açtı. Denizli,
Burdur. Ağn. Konya ve Mer-
sin'deki bazı yerleşim mer-
kezlerinde de etkili olan sa-
ğanak. can ve mal kaybına
neden oldu. Yağış alan yöre-
lerde barajlardaki su seviye-
sinde ise önemli ölçüde artış
görüldü.
Bolu'nun Duzce ilçesinde,
Küçük Melen Çayı üzerinde
kurulu Hasanlar Barajı, nor-
mal seviyesinin üstünde su
birikmesi nedeniyle taşt. Ba-
raj üst kapaklanndan su bı-
rakılırken. çevrede bulunan
10 köy ise herhangi bir teh-
ükeye karşı boşaltıldı. Sula-
ma ve su taşkrnlannı önle-
mek amacıyia yapılan bara-
jın taşması sonucu Düzce
ovası sel altında kaldı, ekili
alanlarda hasarmeydana gel-
di.
Doğu Karadeniz'de, özel-
likle Zonguldak ve çevresin-
deki yağışlarda ise ağustos
ayında metrekareye 86 kilog-
ram olan yağış miktan, son
30 yıldıryaşanmayan artışla
257.7 kilograma çıktı. Sel
yüzünden Zonguldak, Bar-
trn ve Karabük çevresindeki
çok sayıda köy yolukapanır-
ken. ekili alanlarda hasar
meydana geldi.
Zonguldak'ta, kente içme
suyu sağlayan Ulutan Bara-
jı'ndaki su seviyesi 11.5 mil-
yon metreküpten 16.5 mıl-
yona yükseldı.
[NLANMA
EMRE KONGAR
PPOI. Kıray Gelecek
İçin Ne Diyop?
Mübeccel Kıray'a göre bütün toplumlann üç
temel özelliği vardır:
1) Hertoplum, her an hem değişme hem de den-
ge halindedir.
2) Her toplumda her an, birbiriyle çatışma ha-
lindeolan öğeler vardır; değişmenin iticı gücü olan
bu durum, toplumlann genel bütünlüğünü ve den-
gesini bozmaz.
3) Her toplum, değişirken kendinden önce de-
ğişmiş ve gelişmiş toplumlann modellerini aynıy-
/a ve sarsıntısız olarak izlemeyebilir ama bu du-
rum, toplumsal bütünlüğün ve dengenin ortadan
kalkmasını gerektirmez; bazı araformlar ve tam-
pon kurumlar, bütünlüğü sağlar.
Işte Kıray'ın toplumbilime evrensel katkısı bu-
rada: Azgelişmiş ülkelerin, gelişmiş ülke modelle-
rini aynıyla izleme zorunda olmadıklannı vurgular-
ken hem genel olarak değişmeden, hem de özel
olarak çeşitli öğeler arası değişme hızı farkından
doğan uyumsuzluğun ve çatışmanın variığına kar-
şın, toplumsal bütünlüğün ve dengenin 'tampon
kurumlar' ya da 'araformlar' aracılığı ile her an ko-
runduğunu söylüyor.
Peki hem çatışma, hem denge aynı anda nasıl
oluyor?
Toplum ne feodal, ne kapitalist. Bazı kurumları
feodal, bazı kurumları kapitalist. Bazı açılardan
sanayileşmiş, bazı açılardan hâlâ tanm aşamasın-
da. Kentler oluşmuş, ama içleri köylülerle dolmuş.
Böyle bir toplum, bütünlüğünü nasıl koruyor?
Azgelişmiş ülkelerde, değişme dönemlerinde, Ba-
tı toplumlarında görülmeyen bazı yeni kurumlar,
çarpıkyapılaşmalar ortaya çıkıyor ve toplumsal bü-
tünlüğü, yani toplumsal dengeyi ne yazık ki bun-
lar sağlıyor.
Nedir bunlar? Kentleşme yerine gecekondulaş-
madır. Kamu yaranna işleyen demokrası yerine par-
tilerin bireysel çıkarlara alet edilmesidir (rüşvet, il-
timas vb.) Gerçek sanayileşme yerine. kapkaççı
üretimdirve daha bunlar gibi pek çok 'çarpıklık'hr.
• • •
Türkiye'de Ikinci Dünya Savaşı sonrasında, ta-
nm toplumu ya da feodal yapı çözülmeye başla-
yınca, onun yerıni Batı'daki gibi sanayi toplumu,
kentsel yapı ve demokrasi, otomatik olarak ala-
mıyor.
Kentleşme gecekondulaşmaya, sanayileşme
montaja, demokrasi çok partili baskı rejimine dö-
nüşüyor.
Kıray, bütün bu oluşurnlara, 'tampon mekanız-
ma' ya da 'araform' diyor: Bunlar ne geride kal-
mış olan eski yapının, ne de ileride gözüken yeni
yapının kurumlandır. Bunlar, değişme sırasında
ortaya çıkan ve bütün yoz niteliklerine karşın, top-
lumsal bütünlüğü sağlayan, geçici nitelikli denge
kurumlarıdır.
Türkiye'deki köylü, topraktan koptuğu zaman,
devletle ve toplumun öteki kesimleri ile bütünleş-
mesini sağlayan 'toprak ağası'nın işlevlerini, yani
'patronaj' ilişkisini, sendikalar ve sivil toplum ör-
gütleri yeterince gelişmediği için siyasal partiler
yükleniyor. (Çok partili düzene geçildiğinden beri
gözlenen siyasal yozlaşmanın ve 'delege saltana-
tının' sosyolojik nedeni.)
Siyasal partiler kapatılınca, bu işlev, tarıkatlar ve
cemaatler tarafindan yerine getirilmeye başlıyor.
Insanlar, devletle ilişkılerinde ve toplumsal ışlev-
lerinin yerine getirilmesinde, siyasal partiler yeri-
ne, tarikatlara ve cemaatlere sığınıyor.
Siyasal partiler yeniden açılınca, tarikatlann ve
cemaatlerin işlevizaman içinde kaçınılmaz olarak
azalıyor.
Bu, Türkiye'nin geleceği açısından en önemli be-
lirleyicilerden biri olan 'siyasalIslamın', içdinamik
öğelerine göre çözümlenmesi.
Kıray, günümüzün en belirleyici siyasal gücü
saydığı 'siyasal Islam'a bir de 'dış dinamik öğeie-
ri' açısından bakıyor.
Burada vardığı sonuç da 'siyasal Islamın' yük-
selişinin, bir 'soğuk savaş dönemi' olgusu oldu-
ğu. Sovyetler'in varlığı, hem içeride bir Islam di-
renişinin oluşturulmasını hem de dışarıdan bir 'ye-
ş/7 kuşak' ile bu ülkenin 'sanlmasını', zorunlu kılı-
yor. Sovyetler dağılınca, bu iki gereklilik de anla-
mını yitiriyor.
Soğuk savaş dönemi kapandığına göre dış di-
namik öğeleri açısından da Türi<iye'de (bütün dün-
yada olduğu gibi) 'siyasal Islamın' güç kazanma-
sı ve yükselmesi dunjyor.
•••
Kıray, güncel politikadan hoşlanmaz. Bu ne-
denle de günlük politika yapmaz.
Haftaya, bu bulguların günlük politika açısın-
dan yorumunu ben yapacağım.
Medya notu: Devlet Bakani ve Hükümet Söz-
cüsü Ahat Andican, çarşamba gecesi, televizyon-
larda yaptığı açıklamada, "Güneydoğu'dan göç
eden vatandaşlann köylerindeki sorunlan çözüm-
lenenlerin geri dönüşleri desteklenecek" gibi bir
cümle söyledi. Cümle tam böyle olmayabilir, ama
'çözümleme' sözcüğünü yanlış olarak 'çözme'
anlamındakullandı. 'Çözümlemek', 'tahlil etmek',
'analiz etmek' demektir. Andican'ın söylemek ıs-
tediği fiil ise 'halletmek', 'çözmek' anlamındadır.
'Çözümlemek' sözcüğünün bu anlamda kullanıl-
ması yanlıştır.
Türk beyin takımı belli oldu
6
Zekâ olimpiyaüarı
desteklenmeli'
İstanbul Haber Servisi-
Hırvatistan'da yapılacak
1997 VI. ZekâOyunlan
Şampiyonası'na gidecek
"Türk Be\in Takunı" belli
oldu. Türk Beyın Takımı
kaptanı ve Uluslararası
Zekâ Oyunlan
Federasyonu Türkiye
temsilcisı Noıat
Erkmen,1998yılındaki
olimpiyatlann Türkiye'de
yapılması için dev letten
sponsorluk yapmasını
istedi. Diğer ülkelerin
yanşmacılannın
Türkiye'ye gelmek
istediklerini söyleyen
Erkmen, "Bunun için
sponsorlara ihtiyacırruz
var. Cumhurbaşkanı
Süleyman Demirel bu
olay a sıcak bakıyor. Ama
ilgili bakanlığm onayı
gerekli. Biz bu
oUmpiyatian kendi
evimizde yapmak için
yardım bekHyonız" diye
konuştu. 23-28 eyliil
tarihleri arasında
yapılacak yanşma için
200 aday arasından
seçilen Güray Erus, Metin
Baku l mud Devrim
Yalçın ve Kamer
Ahanakyan ülkemizi
Hırvatistan'da temsil
edecek.