Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
9 HAZRAN 1997 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Bakanbklarda kadro yarışı
'Türkiye mollalar
ülkesi olacak'
EBRUTOKTAR
A1VKARA - RP'li Kültûr Ba-
kanı Ismail Kahraman'ın Ata-
tüıkçü kadrolara karşı başlattığı
operasyon, şimdi de ANAP'lı es-
kı bakan Agâh Oktay Güner dö-
neminde göreve getinlen kadro-
lan hedef aldı.
Bakanlıkta son haftalarda ya-
pılanoperasyonla, VakıflarGenel
Müdûr Yardımcısı Nafiz Oztiirk
müsteşaryardımcılığma, Kütüp-
haneler Genel Müdürü Gökçin
Valçın ile Mılli Kütüphane Daire
Başkanı Altunay Sermikli Kûltür
Bakanlığı Araştirma Planlama ve
Koordinasyon (APK) Dairesi'ne.
Istanbul Arkeoloji Müzesi Mü-
dürü Dr. Alpay Pasinli Anıtlar ve
Mûzeler Genel Müdürlüğü Şube
Müdürlüğü'ne, Kültür Bakanlığı
tdari Mali Işler Şube Müdürü
Servet Üdeniz Kayseri ll Kültür
Müdürlüğü Müdür Yardımcıh-
ğı'na getirildi.
Milli Kütüphane'nin şube mü-
dürleri Ayşe Yaman ve Fatma
Akına Kütüphaneler Genel Mü-
dürlüğü'ne, Milli Kütüphane Şu-
be Müdürü Ahmet Çetekoğlu da
Oran Kütüphanesi 'ne kütüphane
rnemuru olarak atandı.Kültür-
Sen yetkilileri, bakanlıkta Ata-
türkçü kadrolara yönelik tırpan-
dan sonra şimdi de ANAP'lı es-
ki bakan Agâh Oktay GüneT dö-
neminde göreve getinlenlere yö-
nelik bir kadro operasyonunun
başlatıldığını bildirdiler. Kültür-
Sen yetkilileri. Kültür Bakanlı-
ğı'nın Milli Görüş Teşkılatı'nın
bir şubesi haline getirildığıne
dikkat çekerek göreve getirilen-
lerin bazılannın ilahiyat fakülte-
si çıkışlı olduğunu savundular.
"Türkrye yakında mollalar ülke-
si olacak" diyen yetkililer. Türk-
lslam sentezci kadrolardan yal-
nızca *lslamcr olanlarm kaldığı-
nı belirterek şu görüşleri dile ge-
tirdiler:
"Bu hükümetgitti gidecek der-
ken dinci kadrolaşmaya yönelik
etkinlikler tüm hızryla sürüyor.
Bakanlık. Refah Partisi'nin gö-
rüşlerine hizmet eder hale getiril-
di."
RP kadrolaşmada
'gözü kara'
COŞKUN YAMAN
BALKEStR - Bayındırbk ve
Iskân Bakanlığı'nın merkez ve
taşra teşkilatlanndaki boş
kadrolara sınavla 562 kışının
ahnacağının hükûmete
yakınlığıyla bilinen
gazetelerde yayımlanan
ilanlarla duyurulması
kuşkuyla karşılandı. llanlann
'Türkiye' ve 'Zaman'
gazetelerinde yayımlanması
"Refah Partisi Bayındırlık
Bakanhğı'nda da kadrotaşma
peşinde" yonımlanna neden
oldu. Eleman ahmında gizlilik
yaranldığını savunan
Atatürkçü Düşünce Derneği
Balıkesir Şubesi ile Balıkesir
Çağdaş Eğitim Vakfi
yöneticileri ve üyeleri
yayımlanan ilanlan
işyerlerine asarak fakslarla
çoğaltarak kitlelere duyurma
çalışması başlattılar.
Dernek yöneticileri tek
amaçlannın kadrolaşmanın
önüne geçmek olduğunu
vurguladılar.
tlana göre Bayındırlık
Bakanlığı "nın merkez
teşkilatındaki Yapı tşleri
Genel Müdürlüğü, Teknik
Araşürma ve Uygutema Genel
Müdürlüğü ile taşra
teşkilatındaki Bayındırlık ve
tskân Müdürlükleri'nde boş
kadrolara sınavla 562 kişi
alınacak.
Teknik hizmet sınıfında
görevlendirilecek kişiler
içinde inşaat mühendisleri,
jeoloji mühendisleri,
harita ve jeofîzik
mühendisleri, mimarlar, şehir
plancılan buhmuyor.
Sınavlann 3 ağustosta
gerçekleştirileceğı, 1967ve
daha küçük doğumlulann
başvurabileceği,
yayımlanan ilanla bildiriliyor.
Başvurular ise 2-18 hazıran
tarihleri arasında Bakanlık
Personel Dairesi
Başkanhğı'na yapılacak.
1. SOKAK ÇOCUKLARI SEMPOZYUMU SONA ERDİ
4
Devlet yardımda yetersiz'
Istanbul Haber Servisi -Yüz bine
yakın "sokakçocuğu"nunbulundu-
ğu Türkiye'de sokak çocuğu tanımı-
nın bile tam olarak yapılamadığı be-
lirtildi. Sokak çocuklannın kullan-
dıklan uçucu maddelerin başmda
bali, tiner ve uhunun geldiği vurgu-
lanırken, devletin bu madde kulla-
rumlanna karşı kurulan tedavi mer-
kezleriyle yeteri kadar işbirliğine
gitmediği kaydedildi.
Türkiye'de ilk kez Türkiye Sokak
Çocuklan Vakfı tarafından İTÜ
Maçka Sosyal Tesisleri'nde düzen-
lenen "1. Sokak Çocuklan Sempoz-
yumu" sona erdi. Dünkü oturumda
uçucu madde kullanan çocuklann
psikolojisi ve demografik özellikle-
ri konusunda bilgi veren Uçucu
Madde Bagımlılığı Tedavi ve Araş-
tırma Merkezi'nde görevli (UMA-
TEM) uzman Dr. Sema Aytaçlar,
merkeze yapılan müracaatlann çok
fazla, ancak hastanede tedavi edil-
meyi kabul eden çocuk sayısının çok
az olduğunu bildirdi. Aytaçlar, has-
tanede kalan 56 hasta çocuk üzerin-
de yaptıklan araştırmaya dayanarak
şu sıralamayı yaptı:
"Uçucu madde kullanan çocuk-
lardan yüzde 45'i 16-17 yaşında; yüz-
de 75'i ilk kez arkadaşlânyla kıınan-
dı; yüzde 46'sı ilkokul mezunu; yüz-
de 65'i öz anne-babasıvla >aşıyor,
yüzde 15'iise sokaklarda arkadaşla-
Çocuk Vakfi Başkanı Ruhi Şirin.
nyla; yüzde 50'si hırsızlık ve kavga
olayından karakola götürülmüş;
yüzde 46'smın babası esnaf; yüzde
71 'inin annesi ev kadını; yüzde 54'ü
apartmanda oturuyor."
Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalık-
lan Hastanesi AMATEM Servis Şe-
fi Doç. Dr. Duran Çakmak da söz
konusu çocuklann klınikteki davra-
nış özelliklerini şövle anlattı:
"Hepsinde eğitim düşüklüğü, sos-
yal zekâ düşüklüğü, davranış bozuk-
luklan, hırsızük eğilimi, uyumsuz-
luk var. Tedavi görüyor olmak onla-
n çok rahatsız ediyor, hastane disip-
linine karşı çıkryorlar, topluma kar-
şı büyük bir öfke ve nefret hissi için-
deler. En önemlisi ise umut istiyorlar.
Onlara \erilecek umut gerçekleştiri-
lebilecek bir umut olmalı ve onlar
buna inanmaİL."
Çakmak, AMATEM'in sokak ço-
cuklannın problemlerini sıfira indi-
recek bir merkez olmadığını vurgu-
layarak devleti daha ciddi önlemler
almaya davet etti. Çocuklann ancak
kendi nzalan olursa hastanede teda-
vi görebileceklerini anunsatan Çak-
mak, kanunen tüm uyusturucu ba-
ğımlılannın zorunlu olarak tedavi
edilmeleri yolunda yeni bir düzenle-
me yapılmasını önerdi. Sempozyu-
ma katılan Çocuk Vakfi Başkanı Ru-
hi Şirin de Türkiye 'deki sokak çocu-
ğu tanımının UNICEF'in 1996'da
açıkladığı tanımın yanmda çok ye-
tersiz kaldıgını belirterek Türkiye'de
bugüne kadar devletin sokak çocuk-
lanyla ilgili hiçbir ciddi çalışma
yapmadığını savundü. Sokak çocuk-
lannın sorununun salt srvil toplum
kuruluşlannın çabalanyla çözüle-
meyeceğini belirten Şirin, konuyla
ilgili yasal ve ekonomik düzenleme-
lerin gerçekleştirilmesi gerektiğine
dikkat çekti.
Istanbul Yerel Demokrasi Kurultayı
Kesintisiz demokrasi özleıııi
Istanbul Haber Servisi -
Türk Mühendis ve Mimar
Odalan Bırliği (TM-
MOB) tstanbul Yerel De-
mokrasi Kurultayı'nda
demokrasinin ancak mü-
cadele ederek ve suskun
kalmayarak yerleşebilece-
ği ifade edildi.
TMMOB Istanbul Ye-
rel Demokrasi Kurultayı
Istanbul Teknik Üniversi-
tesi Maçka Kampusu'nda
gerçekleşti. Divan Kuru-
lu'nun seçilmesinin ardın-
dan konuşan Ahmet Ak-
küçük, aydınlanma süre-
cini tam anlamıyla yaşa-
yamadığımız için bugün
hâlâ demokrasinin tartışıl-
dığını ifade etti. lslam ül-
kelerinin birçoğunun de-
mokrasiyı yaşayamadığı-
na dikkat çeken Akküçük.
"İslam ülkelerinde yazar-
lar ve aydınlar baskı altın-
da yaşamaktadır. Hiçbir
Batılı yazar doğuya göç et-
memiştir. Her zaman bu-
nun tersi olmuştur" diye
konuştu.
Divan Başkanı Erol
Gökrürk ise yaptığı ko-
nuşmada demokrasinin
kurumsallaşması için mü-
cadele etmenin gereklili-
ğini v'urguladı. Istanbul
Yerel Demokrasi Kurulta-
yı'nın, Türkiye'de bu ko-
nuda yapılan toplantılar-
da oluşan istek ve önerile-
rin görüşüleceği, tartışıla-
cağı bir platform olacağı-
nı anlatan Göktürk, "Sus-
kun kalarak, boyun eğe-
rek, mücadele etmeden
demokrasi olmaz. Yaşa-
mın her alamntia, her yer-
de, yarun yamalak değil,
24 saat kesintisiz demok-
rasi istiyoruz" dıye konuş-
tu.
Istanbul Yerel Demok-
rasi Kurultayı Düzenleme
Komitesi Başkanı Celal
Beşiktepe ise hemen her
alanda bir kriz yaşandığı-
nı öne sürerek, "Bu krizin
asıl nedeni, klasik siyase-
tin, sermaye ve egemen
güçlerin halkı örgütiü ka-
rar sürecinden uzak rut-
masıdır. Özgürlük ve ada-
let zemininde demokrasi
isteminde bulunan bütün
güçlerle birlikte bir seçe-
nek oluşturmak zorunda-
yız" dedi."Yağma'' ile de-
mokrasi arasında çok sıkı
bir bağlantı olduğunu ifa-
de eden Mimarlar Odası
üyesi Oktay Ekinci, tstan-
bul'daki binalann yüzde
65'inin kaçak yapı oldu-
ğunu söyledi.
Istanbul'da 6.5 miryon
kişinin yasadışı bannma
koşullan içinde yaşadığı-
nı belirten Ekinci, 1980
sonrası bütün ekonomik
paketlerin yağmaya ve
u
elde avuçta ne varsa sat-
maya yönelik" olduğunu
kaydetti.
Danıştay, hükümeti
yola getirdi
NECATtAYGIN
İZMİR- Danıştay, Çalışma
Bakanhğı'ndaki REFAHYOL
kadrolaşmasını Türk Tabipler
Birliği "nin başvurusu üzerine ip-
tal etti. SSK Genel Müdürlü-
ğü'nün işyen hekimliği atama-
sıyla ilgili genelgesinin Danış-
tay'ca iptal edilmesini "önemli
bir karar" olarak nitelendiren lz-
mir Tabip Odası Genel Sekreteri
Dr. FaikUrbarh, SSK Genel Mü-
dürlüğü'nün bugüne kadar işye-
ri hekimi atamasında üzerine dü-
şen görevi yerine getiremedifini
söyledi.
İşyen hekimi atamalan 4 Tem-
muz 1980'den 7 Ocak 1997'ye
kadar Tabipler Odası'nca yapılır-
ken, SSK Genel Müdürlüğü lş
Kazalan Daire Başkanlığı'nın 9
Ocak 1997 gün ve 3-109 Ek Sa-
yılı genelgesiyle işyeri hekimi
atamasını tabip odalanndan aldı.
Bu tarihten sonra işyeri hekim
ataması uygulaması SSK Genel
Müdürlüğü lş Kazalan Daire
Başkanlığı'nca yapılmaya baş-
landı. Uygulamanın iptali için
Türk Tabipler Birliği, Danıştaya
iptal davası açtı.
Danıştay 10. Daire Tetkik Hâ-
kimi Adnan Zengin hazırladığı
raporda şu görüşlere yer verdi:
"4.7.1980 tarih ve 17037 sayıh
Resmi Gazete'de yayımlanan 'tş-
yeri Hekimlerinin Çalışma Şart-
İan iteGörev Yetkileri Hk. Yönet-
menlik'in 7. maddesinde işvere-
nin mahalli tabip odasınuı aracı-
hğı ile işyeri hekimini atay^bilir'
hükmü mevcuttur. Bu hükme gö-
re işyeri hekimi atayabilmek için
mahalli tabip odasının göriişü e-
sas alınmabdır. Dava konusu ge-
nelgenin yürütülmesinin durdu-
ruhnası gerektiği düşünüldü."
Danıştay 10. Dairesi. Türk Tabip-
ler Odası'nın yaptığı başvuru ile
Tetkik Yargıcı Zengin'in raporu-
nu birlikte değerlendırerek SSK
Genel Müdürlüğü lş Kazalan Da-
ire Başkanlığı'nın genelgesıni
"hukuka aylan" bularak iptalini
kararlaştırdı. Danıştay karan
SSK Genel Müdürlüğü ile Türk
Tabipler Birliğı'ne gönderildı.
Banş Partisi'nin 1. Kadın Kurultayı'na, gözaltında polisler tarafından dövülerek öt-
dürülen gazeteci Metin Göktepe'nin annesi Fadime Göktepe de kaüldı. (AA)
BP'nin 1. Kadın KunılUtyı
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Banş
Partisi (BP) Kurucu Genel Başkanı Ali
Haydar Veziroğlu, ülkenin sorunlannın,
sıkıntılannın kadınıyla erkeğiyle birlikte
aşılacağını söyledi. BP 1. Kadın
Kurultayı, dün Selim Sım Tarcan Spor
Salonu'nda yapıldı. Veziroğlu,
kurultayda yaptığı konuşmada BP'nin
genel başkanlığının ve yönetici
kadrolannın kadınlara açık olduğunu
ifade etti. Ali Haydar Veziroğlu, "Bugün
burada siyasi mesajlar vermeyeceğim.
Sizteri dinleyecegim. Siyasi mesajlan 14
haziranda, Atarürk Spor Salonu'nda
yapılacak olan kuruhayımızda hep
birlikte vereceğiz'' diye konuştu. Daha
sonra, Demokrarik Banş Hareketi
(DBH) Genel Başkanı Turgut Inal,
BP'ye katıldı. Inal, DBH için Anayasa
Mahkemesi'nde açılan
kapatma davası konusunda. "Budava
asnn davası oldu. Anavasa
Mahkemesi'nin kapatmama karan bir
reform nitelığindedir" dedi. (nal,
Vezıroğlu'nun Banş Partisi'nin rozetini
yakasına takmasmın ardmdan DBH'nin
bayrağının son kez açılmasını istedi ve
bayrağı Ali Haydar Veziroğlu'na verdi.
Partınin Kadın Birimi Başkanı Nurten
Yüceer de kurultayda yaptığı
konuşmada, Türkiye'deki kadınlann,
uygar ülke kadınlannın sahip olduğu
haklara. cumhuriyetin ilanından sonra
ulaştığını kaydetti. Gözaltında polisler
tarafından öldürülen gazeteci Metin
Göktepe'nin annesi Fadime Göktepe'nin
de katıldığı kurultayda, Göktepe'nin
annesinin adının anons edilmesi
sırasında "Metinler ötaıez"
sloganlan atıldı.
EĞİTİM-SEN, EĞİTİMLE İLGİLİ TALEPLERİNİ İÇEREN BİR KİTAPÇIK HAZIRLADI
'8 yd, militan kayııaldaıiıu kurutacak
9
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
'Takke-postal' dışı çözüm için yürüyüş
düzenleyen Eğitim-Sen, "demokratik,
laik, bilimseL parasız eğhhn" istemini
açıklayan bir kitapçık hazırladı.
"Eğitim Hakkuıa Sahip Çıkalım" adlı
kitapçıkta, "şerialcı geiişmenin miman"
olanlann, Milli Güvenlik Kurulu
(MGK) karanndan sonra "8 yıllık
zorunlu kesintisiz eğitimi savunur
göründükleri" belirtildi. 8 yıllık kesin-
tisiz eğitime karşı çıkan ikinci grubun
ise "militan kay naklannın kunryacagı''
kaygısını taşıdıklan kaydedildi.
Eğitim-Sen'in kitapçığına göre,
Türkiye'de ilköğretim çağındaki çocuk
sayısı 2000 yılında 13 milyon 400 bine
ulaşacak. Kitapçıkta. 2000 yılında 17
bin 433 yeni ilköğretim okuluna ve
bunun için de 15.8 milyar dolarlık kay-
nağa gereksinim olduğu kaydedildi.
Türkiye'de okul çağındaki çocuklann
• Eğitim-Sen'in kitapçığına göre, Türkiye'de ilköğretim çağındaki çocuk sayısı 2000 yılında 13
milyon 400 bine ulaşacak. Kitapçıkta, 2000 yılında 17 bin 433 yeni ilköğretim okuluna ve bunun
için de 15.8 milyar dolarlık kaynağa gereksinim olduğu kaydedildi. Türkiye'de okul çağındaki
çocuklann 5'te biri ilkokula, yüzde 40'ı da ortaokula gidemiyor.
5'te biri ilkokula, yüzde 4O'ı da or-
taokula gidemiyor. Zorunlu eğitim
süresinin uzahlmasıyla ilkokuldan son-
ra eğitim dışma itilen 3 milyon
çocuğun, bu haktan yararlanacağı be-
lirtildi. Dünya Bankası'nm Mart 1997
araştırmasına göre, kişi başına düşen u-
lusal gelirin yalnızca yüzde 1.5'ini
temel eğitime ayıran Türkiye, Etiyopya
ile aynı düzeyde bulunuyor.
Zorunlu eğitimin amacını, " Yaraücı,
katılımcı, sorgulayıcı, sorumluluk
kaygısı taşryan, insan haklanna saygüı,
demokrarik değerleri yaşam biçimi ha-
line getirmiş. özgürleşmiş bireyler
yetiştirmek" olarak açıklayan kitapçık-
ta, eğitimin niteliğine ilişkin
tartışmanm zorunlu, kesintisiz eğitim
sorununun aynlmaz bir parçası olduğu
vurgulandı. Kitapçıkta, dini politikaya
alet edip imam-hatip açma yanşına
girenlerin, MGK karanndan sonra
"sözde yaratnklan canavarla boğuştuk-
lan*
5
belirtilerek şöyle devam edildi:
"tldnci gruptakiler ise sahte cennet
vaatkrinin boş çıkmasıyla, ezilen kes-
imlerin dini duygulannı somürerek
ayakta durmaya çahşıyorlar. Temel
eğitimin süresini kısa tutarak çocuğu,
kişiliği ve özgür düşüncesi gelişmeden
gericiliğin ağına düşünnek istiyorlar.
Ozgür, örgütiü birey değil, kul
yetiştirmek, kendi bulunduklan zemini
pekiştirmek. emekçi çocuklaruu bir an
önce ucuz işgücü olarak kullanmak is-
tryorlar."
Kitapçıkta. RP'nin 8 yıllık temel
eğitim için yeterli kaynak olmadığı
yönündeki gerekçesine ilişkin olarak
"özel okuDara verilen teşvikler, devam
eden savaş, kayıt dışı ekonomi, Diyanet
tşleri Başkanhğı'na aynlan bütçe"
anımsatıldı. RP ve sağ partilerin imam-
hatip liselerini ve Kuran kurslannı ide-
olojilerinin kaynağı olarak gördükleri
belirtilen kitapçıkta, 609 imam-hatip
lisesinde 120 bini kız olmak üzere 512
bin öğrencinin okuduğuna dikkat çek-
ildi. Türkive'de 1980 darbesinden son-
ra "Türk-fslam sentezci eğitimin" yaşa-
ma geçirilmeye çahşıldığı vurgulandı.
Kitapçıkta çözüm önerileri şöyle
sıralandı:
"Öğrenci, öğretmen, velilerin
örgütlenerek sürece müdahale ermeteri
gerekir. Alternarif eğitim projeleri
üretilmelidir. BUtçeden eğitime aynlan
pav. en az3 katma çıkanlmalıdır. Eğitim
emekçilerinin grevli. toplusözleşmeli
sendikal hakları önündeki engeller
kaldınlmabdır. Din dersleri zorunlu ol-
maktan çıkardmahdır. 15 yaşmdan son-
ra meslek seçimi yapıunalıdır. Tüm
kademelerdeki sınavlar kaldırılarak
okullara dikey geçişler sağlanmahdır.
Yüksek lisans düzeyinde öğretmen
yetiştiriunelidir. Eğitimde her tür
özellestirmeye son verflmelidir. Oğren-
ci, eğitimin nesnesi değil, öznesi ol-
malıdır."
AYDHNLANMA
EMRE KONGAR
Atatüpkçülük ve Sosyal
DemokrasiHer toplum her an değişme halindedir.
Her değişme sancılıdır ve toplumsal bunalımlara
gebedir.
Türkiye, çağdaş uygarlık ile arasında Osmanlı dö-
neminde oluşan büyük açığı kapatmak için, Ata-
türk'ün sayesinde çok hızlı değışmektedir.
Dolayısıyla, toplumumuz her an bir bunalım ile
karşı karşıya kalma riskini taşımaktadır.
Durkheim gibi, VVeber gibi, Marks gibi klasik dü-
şünürler değişmenin bunalım yaratma olasılığını,
ekonomik yapı, toplumsal yapı, kültürel yapı ve si-
yasal yapı arasındaki uyumsuzluklarda aramışlardır.
Bu düşünürierin kimisi, VVeber gibi daha çok top-
lumsal yapı ve kültürel yapı arasındaki uyumsuzluk-
lara, kimisi de Marks gibi ekonomik yapı ile siyasal
yapı arasındaki çatsşmalara önem vermişlerdir.
Günümüz toplumu, bütün bu düşünürleri ve hat-
ta onların hayallerini bile aşan teknolojik, siyasal,
ekonomik ve kültürel gelişmelerin girift ve karmaşık
bir yapısını bağrında banndırmaktadır
Işte bu girift ve karmaşık yapının hemangi bir te-
mel öğesi, öteki öğelere ayak uydurmakta zorlanın-
ca, ortaya derhal bir "bunalım" çıkmaktadır.
•••
Türkiye'nin bugünkü sorunu, toplumsal, ekono-
mik ve kültürel gelişmelere, siyasal yapının ve baş-
ta liderler olmak kaydıyla, sıyasetçilerin ayak uydu-
ramamasından kaynaklanmaktadır.
Peki çözüm nerededir?
Yukandakı çözumlemeye göre, çözüm, siyasette-
dir.
Bunalım, Türkiye'de ekonomik, toplumsal ve kül-
türel yapının gerisinde kalmış olan siyasal yapının,
yani siyasetçilerin "değişmeye ayak uyduması'yo-
luyla aşılacaktır.
Siyasal kadrolann. daha doğrusu IkJerlerin değiş-
me şansı nedir?
Türkiye'de liderler "değişmez". Çünkü ne kendi-
leri yerlerini bırakır, ne de onlan lideriikten düşürmek
kolaydır.
Yıne de sağ kesimde, en azından bir partinin için-
de, bu yönde bir hareket başlamıştır.
Bakalım, bu hareketin sonuçlannı hep birlikte gö-
receğiz.
Bu yazıda, siyasal yelpazenin solu üzerinde dur-
mak istiyorum.
Çünkü bugün Türkiye'nin içinde bulunduğu buna-
lım, zaten 1950'den beri uygulanan sağ politikala-
nn adeta zorunlu bir sonucu biçiminde ortaya çıktı-
ğından, bu bunalımın aşılmasında, sağ partilerden
medet ummak anlamsızdır.
Türkiye'deki sol güçler, yani insan haklarından ve
fırsat eşitliğine dayalı insanca yaşamdan yana tavır
koyan partiler bu konuda ne yapabilir?
Kısa dönemde liderierin düşürülmeleri olanaklı ol-
madığına göre, tek olasılık, bu liderierin, birbirlerine
ve toplumun öteki kesimlerine karşı davranışlann-
daki bir "değişme "nin üretilebilmesidir.
Bugünkü bunalımı aşacak bir "ortak payda " aran-
ması, böyle bir değişmenin ilk anlamlı adımı olabilir.
Böyie bir değişmeyi, kişisel tutum ve davranışlar-
dabeklemekçokgerçekçı değildtr. İnsan doğası, he-
le hele lıder davranışı oyle sabahtan akşama değtş-
me göstermez.
Böyle bir "ortak payda" örgütsel yapıda da ara-
namaz. Çünkü bugünkü "oligarşik" parti yapılan ve
liderlik özellikleri böyle bir arayışı olanaksız kılmak-
tadır.
O halde değişme olgusunu, siyasal-ideolojik bir
şemsiye altında aramak gerekir.
Kanımca bugün üzerinde en kolay anlaşmaya va-
nlabilecek nokta, rejimin demokratik niteliğinin güç-
lendirilmesi üzerinde bulunabilir.
"Nasıl bir demokrasi" sorusunun yanıtı ise, de-
mokrasi kavramının zorunlu bir parçası olduğu için
tabii ki laik bir "sosyal bir hukuk devleti" diye veri-
lebilir.
Peki "sosyal hukuk devleti" hangi mekanizmala-
n ve yapılanmalan içermeli; böyle bir "ortak pay-
da "ya, "Atatürkçülük", neden ve nasıl girmelidir?
Bu sorunun yanıtı da haftaya.
Medya notu: Türkiye'de medya-siyaset ilişkileri
"bundan daha kötü olamaz" demeyın. Ya, koalisyon
hükümeti yerine, tek partiden oluşan bir iktidar ve
çeşitli sermaye grupları yerine, tek bir grubun ege-
men olduğu bir medya ile karşı karşryaolsaydık? Bu
durumun bile daha da kötüsü olabilir ve bu "tekpar-
tili iktidar" ile "tek sermayeli medya" tam bir ittifak
içinde bulunabilirdi. O zaman ne Kanal D'de Uğur
Dündar'ın programındaŞevki Yılmaz'ın "incilerini"
duyabilir, ne de Star televızyonunda Ufuk Güldemir,
Mehmet Tezkan takımının "iyi polis-kötü polis"
çekimlenni ve sabah mahkemede sanık olan sağ
eylemcinin, öğleden sonra üniversitedeki "marifet-
lerini" izleyebilirdik.
Türk parlamenterler
sempozyumu sona erdi
Istanbul Haber Servisi -
Esenyurt Belediyesi
tarafından düzenlenen
"Avrupa Yerel
Meclislerinde Türk
Politikacılar
SempozyTimu" dün
sona erdi. Toplantıya
katılan CHP Istanbul
Milletvekili Ahmet
Güryüz Ketenci, son 10
aydır Türkiye'de rejime,
demokrasiye ve
Atatürk'e yönelik ciddi
saldınlar olduğunu
belirterek, "Biz böyle
büyük sorunlar
yaşryoruz. ancak Bari
Avrupa'daki Türk
politikacılann
sorunlannı da
unutmamalryız" dedi.
Ketenci. yerel
yönetimlerin yerel
sorunlann çözümüne
sağladıklan faydalann
ötesinde, yönetime en
önemli katkılannın
yerel banşı sağlamak
olduğunu söyledi. Yerel
yönetimlerde
demokrasinin daha çok
gerekli olduğunu ifade
eden Ketenci, hukuksal
ve idari yönetimin
eksik ve cılız kaldığı
çok kültürlü
toplumlarda yerel
demokraside de
eksiklikler olacağını
vurguladı.
Batı Avrupa'daki çeşitli
ülkelerden Türk
politikacılann katıldığı
sempozyumda konuşan
Almanya Federal
Parlamento Milletvekili
Leyla Onur ise, yeni
yetişmekte olan politik
kuşaklann gidecekleri
yerlerde yurttaşlann
sorunlannı
unutmamalannın tek
yolunun "yerel
yönetimlerden geçmek"
olduğunu söyledi.
Danimarka İshoj'da
Belediye Meclis Üyesi
olan Ahmet Özkan da
Danimarka"da yerel
yönetimlerde tüm
görev, yetkı ve
sorumluluklann yerel
yönetimlere ait
olduğunu belirterek.
-Orada bir başbakan
gelip de belediyenin
işine kanşamıyorr>
dedi.