06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3 HA2İRAN 1997 SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER Milli Eğitim Bakanlığı'nın hazırladığı '1997-2000 İcra Planı' RP'lilerin savlannı yalanladı 8 ydhk eğitime üç aybk süreANK-VRA (CumhuriyetBûrosu)- RE- FAHYOL hükümetı. eğitimın kesıntisiz 8 yıla çıkanlmasına ilişkin karan erken seçim sonrasına ertelemek ısterken, Mil- li Eğitim Bakanlığı'nca hazırlanan "1997-2000 İcra Planı"nda 8 yıllık kesin- tisiz eğitime 1997-1998 öğretim yılmda geçilmesi için 3 aylık hazırlık süresi ye- terli görüldü. RP'lilerin, "8 yd için 2.5 katrilyon lirahkkaynakgerektiği~ne iliş- kin savlannı da dayanaksız bırakan plan- da, 2001 yılında zorunlu eğitimin 18 ya- şı kapsayacak biçimde uygulanması ta- sarlandı. Milli Eğitim Bakanlığı'nın 1997-2000 yılı icra planı yayımlandı. Planda, "Ye- dinci Beş Yıllık Kalkuıma Planı ve 15. Milli Eğitim Şûrası kararianna uygun olarak 1997-1998 öğretim yıhnda zorun- lu eğitim uygulamasına geçilecektir" de- nıldi. Planda, küçük yerleşim binmle- rindeki öğrencilerin 8 yıllık zorunlu il- köğretimden yararlanabilmeleri için ta- şımalı ve pansinyonlu okul sistemlerın- den yararlanılacağı bildirildi. Ortaöğre- timde yeniden yapılanma çerçevesinde "sorularta programh öğrenim". "keşif yolu" gıbi öğrenim tekniklerinın kulla- nılacağının behrtildıği planda. "2000'li yıilann gerçekleri değişimleri ve gelece- ğin ihtiyaçlan çok iyi araştırılarak. beyin ve genler üzerindeki yeni buluşlann eği- time etkileri takip edilerek. ileri dünya- nın eğitimdeki düzeyine ulaşmak ama- cıyla. buniara göre müfredat ve dersler yeniden düzenlenecektirrl denildı. 3 aylık geçiş dönemını öngören planda. zorun- lu 8 yıllık eğitimin 2001 yılında 18 ya- şını kapsayacak şekilde yürütüleceği kaydedildi. Planda. öğretimde yabancı dille eğitim yerine. yabancı dil öğretimı yapılacağı: yabancı dil öğretimıne önem verilerek. zorunlu yabancı dil öğretimı- nin isteğe bağlı hale getirileceği bildinl- di. Ortaöğretim veren özel kurumlann teşvik edileceği kaydedilen planda, bun- lann mesleğe yönelik programlannın da destekleneceği vurgulandı. Planda şöy- le denildi: "Ortaöğretim kurumlan. programlan esas alınarak, mesleki ve teknik ağuiıklı olmak üzere en az 8 yılhk temel eğitim üzerine, ortaöğretime de- vam etmek isteyen öğrencilere yöneltme eğitiminden sonra iki tür eğitim veren mesleki ve teknik eğitim ile genel eğitim okullan olmak üzere. yatay \c dikey ge- çişler sağlanacaktır." Fen ve Anadolu liseleri mezunlannın OSS ve ÖYS sınavlannda ortaöğretim başarı puanı ile mağdur edümelerinin önleneceği belirtilen planda. ortaöğre- tim başan puanı, başan ve adaletı sağla- yacak şekilde yeniden düzenleneceğı bildirildi. Planda. öğrencilerin çoğunlu- ğunun mesleki teknik eğitime yöneltile- rek. insan gücü-eğitim-istihdam denge- si kurulacağı vurgulandı. Meslek eğiti- minin8yıllıkilköğretimedayandınlaca- ğı bildinlen planda. yaygın ve cıraklık eğitiminin de ilköğretimi tamamlayan herkese açık olduğu belirtildi. Mesleki ve teknik alanlarda ortaöğrenimi bitiren öğrencilerin kendi alanlarında yükse- köğretime devam edebıleceği vurgula- nan planda. şunlar öngörülüyor: -Orgün ve yaygın uygulamalarla, mes- leki \e teknik ortaöğretimlerini bitiren- ler. gerekli tamamlama eğitimJerini de alarak. mesleki ya da yükseköğretim aianlanna girebilecekler. - Öğretmenler yüksek lisans ve dok- toraya vönlendırilecektir. - Zorunlu eğitimi bitirmiş olup da or- taöğretime devam etmek istemeyen öğ- renciler. meslek eğitimi merkezlerinde okul-işy eri bütünlüğü içinde eklemli mes- lek eğitim programlan ile ustalık seviye- sine kadar meslek eğitimi alabilecek. bunlardan gerekli tamamlama eğjtimini başaranlar, alanlarındaya da alanlan dı- şında yükseköğretime geçebilecektir. - Okul bina ve tesislen tatıl dönemle- nnde ihtiyaçlar doğrulrusunda gelir ge- tirecek şekilde değerlendinlecektir. (Çay bahçesi, oto-park gıbi.) Susurluk davasında gazetecflere saldırılstanbul Haber Servisi - Susurluk'ta meydana gelen trafık kazası sonrasında or- taya çıkan 'devlet-siyaset- mafya' ilişkisi sonucu hakla- nnda dava açılan ve aralann- da eski Özel Harekât Daıre- si Başkanvekili Ibrahim Şa- hin'indebulunduğu 10'utu- tukiu 11 sanığın yargılanma- sına lstanbul DGM'de baş- landı. Sanıklar hakkında "cürüm işlemek için teşek- kül oluşturmak" ve "tevkif. yakalama müzekkeresi bulu- nan kişileri yetkili mercilere haber vermeme" suçlann- dan 5 yıl ile 9 yıl arasında ağır hapis cezası isteniyor. Duruşma sonrasında sanık yakmlan. gazetecilere sal- dırdı. Saldın sonucu 3 gaze- teci yaralandı. lstanbul 6 No'lu DGM'de görülen davanın dün yapılan ilk oUırumunda yoğun gü- venlik önlemleri alındı. Du- ruşmaya, eski Özel Harekât Dairesi Başkanvekili tbra- him Şahın. Özel Harekât'ta görevli polıs memurlan Ay- han Çarkın, Ayhan Akça, Ercan Ersoy, Oğuz Yorul- maz, Enver L lu. Mustafa AJ- tunok ve Ziya Bandırmau- oğlu ile DYP" Şanhurfa Mil- letvekili Sedat Bucak'ın şo- förü Abdülgani Kızılkayave uyuşturucu kaçakcısıYaşar Aralarında eski Özel Harekât Dairesi Başkanvekili İbrahim Şahin'in de bulunduğu 10'u tutuklu 11 sanığın vargüanmasına tstanbul DGM'de başlandı. (Fotograf: KEREMILGAZ) Özkatıldı. Tutuksuz yargılanan eski MlT görevlı- si ve emekli Yarbay Mehmet Korkut Eken ise du- ruşmaya gelmedi. Duruşma salonuna sadece 12 gazetecinin girmesıne ızin verilen davayı. sanık yakınlanyla tstanbul Barosu Başkanı Viicel Say- man ve çok sayıda avukat izledi. Saat 10.30'da başlayan duruşmada. "16 Mart katiiamı" davası avukatlan Cem Alptekin ile Em- cet Olcaytu'un da aralannda bulunduğu 10 avukat, davaya müdahil olarak katılmak için dilekçe ver- dıler. Duruşma Başkanı Sedat Karagül. üyelerSay- gı Nalbantoğlu, Köksal ŞengüTden oluşan mahke- me heyeti, müdahil avukatlann istemıni, "16 Mart katiiamı" davası ile bu davanın bir bağlantısı bu- lunmadığını belirterek reddetti. Duruşmaya müdahil olarak katılamayan avukat- lar. yaptıklan basın açıklamasında kendilerini "va- tansever" olarak addeden kişilerin sanık sandalye- sinde oturduklannı söyleyerek "Gerçek vatanse- ver bizleriz" dediler. Bu sözler üzerine duruşmayı izlemek ıçın gelen Özel Harekât Daıresi'nde gö- revli polıs memurlan, "Başbakanmıgeldi.neyiçe- kiyorsunuz? Vatan hainleri. Daha bir hafta önceşe- hit verdik. Bizler Çanakkaie'de yatan şehitlerin to- nınlanyız" diyerek avukatlann üzenne yürüdüler. Duruşmayı Abdullah Çath'nın ağabeyi Zeki Çat- h ve Yaşar Öz"ün kardeşi ile çok sayıda kişi izle- dı. Sanıklann kimlik tespitınden sonra Savcı Ayhan Götekmerdan tarafından iddianame okundu. Iddi- anamenin okunmasından sonra tbrahim Şahin, 7 sayfadan oluşan yazılı sorgusunu mahkemeye ver- di. Şahin. kendılerinın cürüm işlemek için çete oluştuımaya teşebbüs ermekle suçlandığını. ancak iddianamede sadece özel timcilerle olan ilişkileri- nin anlatıldığmı söyledi. Şahin, Susurluk'ta kaza vapan aracın içinden çıkan silahlarla ilgılı olarak "Sedat Bucak, arabadan çıkan M-16'yı Olağanüs- rü Hal'den almıştır. Bu mermiler o silaha aittir. Mermilerin hesabuu Bucak vermelidir" dedi. Şahın. Ziya Bandırmalıoğlu'nun sünnet düğü- nünde Çatlı ile çekilen samimi fotoğraflan konu- sunda da şunlan söyledi' "Tiirk bürokrasisinde astın düğününe gitmek gelenektir. Çatlı ile gülerek oynamam samimiyeti göstermez. Ben ve Ziya, Çatü'yı gerçek kimliğiyle tanısaydık, 20 emniyet müdürünün olduğu bir dü- ğünde onu kirve y apmazdık." Özel tımci Ayhan Çarkın. sorgusunda bazı sıya- silerin kendisine Çınarcık Teımarde ANAP ilçe teşkılatından bazı kişilerin aracılığıyla para ve pa- saport teklif ettiğini, bunu kabul etmediğini söy- ledi. Mahkeme Başkanı Sedat Karagül'ün "Kim bu kişiler" sorusu üzerine Çarkın, "Yaşar Okuyan. A- gah Oktay Güner. Fikri Sağlar ve Yaşar Topçu" ya- nıtını verdi. Özel timci ve Sedat Bucak'ın koruma- sı Ercan Ersov da suçlamalan reddetti. Ersoy. ka- za sonrasında Mercedes içinde önce Sedat Bucak'ı aradığını söyledi. Ersoy şöyle konuştu' "SedatBe>- ufak tefek olduğu için onu bulamadım. Arabanın arka tarafından Özbay ile Gonca Us"u çıkardun. Arabada silah görmedim. Daha sonra olay yerine jandarma geldi. Mehmet Özbav 'ın Abdullah Çat- lı olduğunu bilsem hastaneye götürmez, orada gö- mebilirdim." Sedat Bucak'ın şoforü olarakbildiren Abdülga- ni Kızılkaya. ifadesinde kaza sonrası otomobilde silah görmedığini söyledi. Çıkanldığı DGM'den tutuklanacağını anlayarak kaçan ve daha sonra tutuklanarak cezaev ine konu- lan Zi>a Bandırmalıoğlu. mahkeme başkanının "Niye kaçtin" sorusu üzenne. ailevi sebepleri ol- duğunu ve onlan çözümlemek için kaçtığını söy- ledi. TankÜmit'i 1993 yılından ben tamdığını ifa- de eden Bandırmalıoğlu, Ümit'in kaybolması ola- yında parmağı olduğu iddiasını yalanladı. 1985 yılında polıs olarak göreve başladığını kay- deden Ayhan Akça, devletin verdiğı görevler dı- şında hiçbır şey yapmadığını ve yasal olmayan hiçbir harekette bulunmadığını öne sürdü. Yaşar Öz ise Abdullah Çatlı"yı çocukluğundan ben akrabalığı bulunması nedeniyle tamdığını söy- ledi. Öz. kendisınde yeşil pasaport bulunmasının anımsatılması üzerine. "bu ülkenin bütünlüğünü bozmak isteven terörist örgütiere karşı vıırtdışm- da bazı faaliyetlerde görev aldıgını" belırttı. Duruşmada daha sonra. 18 klasörde yer alan ıfa- deler ve tutanaklar mahkeme heyetınce okundu. Mahkeme heyeti, saat 20.30 sıralanna kadar beş klasörü inceledikten sonra duruşmayı bugün saat 10.00'aerteledi. Sanıklar cezaevi arabasına bindi- rilirken DGM bınası çevresindekı yakınlan, "Tür- kiye sizinlegurur duyuyor" dı ye slogan attı. Bu ara- da sanıklan görüntülemek isteyen basın mensup- lan. sanık yakınlannın saldınsına uğradılar. Sal- dırganlar. Kent TV kameramanı Osman Siverden, tnterstar kameramanı Kürşat Özdemir ve Mesaj TV kameramanı Bilal Özbilge'yı tartakladılar ve kameralara zarar verdıler. ABD DIŞİŞLERİ BAKAN VEKİLİ TALBOTT, ÇE\İK BİR VE ÇİLLER İLE GÖRÜŞTÜ Washington'dan demokrasi ve laiklik mesajı ISTKNBUL g.ULUSLARARASI » » » İŞTANBÜL . . »•«• TIYATRO FESTIVALI ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - AvTupa'da Güvenlik ve lşbirliği Teşkilatı (AGİT) ıMinsk Grubu'nun çalışmalan kapsamında Ankara"ya gelen ABD Dışişleri Bakan Vekili StrobeTalbott Türkiye'de demokra- si ve laıkliği desteklediklerinı belirt- ti. Talbott, ABD'nın Türkiye'ye uy- guladığı örtülü silah ambargosunun kaldınlması yönünde olumlu geliş- meler yaşandığını kaydetti ABD Başkanı BfflClmton'ın, ABD Kong- resi'nin Türkiye'ye silah satışını en- gelleyen karannı kaldırmasına yö- nelik girişim başlattığı bildirildi. Azerbaycan ve Ermenistan ara- sında yaşanan Yukan Karabağ so- rununun çözülmesine ilişkin olarak AGlT Minsk Grubu'nda eşbaşkan- lık yapan Talbott. Rus ve Fransız eş- başkanları ile biriikte dün Dışişleri Bakanı Tansu Çiller % e Genelkur- may 2. Başkanı Orgeneral ÇevikBir ile görüştü. Çiller, görüşmenin ar- dından gazetecilere yaptığı açıkla- mada. ".Azerbajcan ve Ermenistan arasındaki Yukan Karabağ sorunu konusunda yeni bir girişim başlanl- mıştır. Bu girişimde ABD. Fransa ve Rusva etkin bir rol oynayacaktir. Türldye ise bu sürece varduncı ola- cak v« etkin rolünü sürdürecektir" dedı. Çiller, ABD'nın Türkıve'nın Avrupa Bırliği'ne girmesıne yönelik desteğinı sürdürdüğünü görmekten de memnunıyet duyduğunu kaydet- ti. Çiller. görüşme sırasında da Tal- bott'a, Türkiye'de sayısız yerel tele- v ızvon. 20'ye yakın ulusal özel te- levizyon kanalı olduğunu belirterek "Türk basınından gurur duyuyo- rum. Avrupa "nın en dinamik basını Türkiye'de*' dıye konuştu. Talbott da görüşmenin ardından gazetecılerin sorulannı yanıtlarken Dağlık Karabağ bölgesindekı çatış- malann sona erdirilerek istikrar ve huzur ortamının sağlanmasına yö- nelik girişimlerde Türkiye'nin önemli rol oynayabileceğini belirtti. ABD"nin Türkiye'ye uyguladığı örtülü ambargonun kaldınlmasına yönelik olarak ABD Başkanı Çlin- ton'ın başlattığı gırişimle ilgili bir soru üzerine Talbott. Türkiye'nin i\ i bir dost ve önemli bir müttefik oldu- ğunu kaydederek ambargonun kal- ILO Genel Kıırulu bugün başhyor ANKARA (Cumhu- riyet Bürosu)-Uluslara- rası Çalışma Örgü- rünün (rLO) 85. Genel Kurulu, bugün Cenev- re'de başhyor. ILO'da Türkiye'nin başta me- murlara sendika hakkı ve toplu iş sözleşmesi konulan olmak üzere 6 ayn konuda Aplikasyon (Uygulama) Komite- si'nin gündeminde ola- cağı belirtildi. Türk-lş'in ILO tûzü- ğüne aykın olduğunu belirterek Hak-Iş ve DİSK'in ILO Genel Ku- rulu'nda danışmanlık dûzeyinde bile temsili- ne karşı çıkmasına kar- şın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, iki konfederasyonun katıla- cağını bildinniştı. Ba- kanlık, yasalara göre bu uygulamanm doğru ol- duğunu savunuyor. Hak-lş'ten yapılan yazılı açıklamada ise, konfederasyonun genel başkanı SaÛm Uslu'nun ILO Genel Kurulu'na katılmak üzere Cenev- re'ye gittiği bildirildi. Açıklamada. ILO Genel Kurulu'nun çalışma gündeminde. "Ozel is- tihdam bürolan, para karşiiıği iş bulma şirket- leriv'leilgili sözleşme, kü- çük ve orta boy işlerme- lerde istihdam teşvikL ta- şeronluk ve ILO tüzüğü- nün degiştirilmesi'" ol- mak üzere 4 temel ko- nunun yer aldığı kay- dedildi. dırılmasma yönelik "pozitif gelişme- lerin" olduğunu açıkladı. Talbott. Türkiye'nin bölgesinde önemli bir ülke olduğunu, iki ülke arasındaki yakın ışbırlığinin süreceğine inan- dığını belirterek "ABD, Türk de- mokrasisi ni ve laikliği desteklemek- tedir" dedı. Talbott. Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Bır ile görüşmesınde böl- gesel banş. istikrar ve Kafkaslar'da banş arayışlan konusunda Cumhur- başkanı Demirel. Çiller ve Dışişleri Bakanlığı yetkililenyle görüşmeler yaptığını anlattı. Talbott, "Türki- ye've bir dost bir mütteflk, laik de- mokrasiye sahip ve dünyanm başka yerlerindeki ülkeiere örnek bir ülke olarakdeğerveriyoruz. Her ne kadar Türkiye'nin önünde bazı güçlükler bulunsa da Türkiye'nin bu güçlük- leri aşarak yoluna devam edeceğine inanryoruz" dedi. Orgeneral Bir de Varşova Paktı dönemindeki potansiyel tehdidin ye- rinı bu paktın dağılmasından sonra özellikle Balkanlar, Kafkaslar ve Or- tadoğuda belirsızlık ve istikrarsız- lıklann aldığını vxırguladı. Bir. "Bi- zim görevimiz, bu belirsizliklerin ve istikrarsızuklann önlenmesu bunla- nn getirdikleri tehlikelerin ortadan kaldınlması \e dolayısıvla istikrarlı ve güvenli bir bölge oluşturmak. bu- nu yaparak dünya ve bölge banşına katkı sağlamaktadır" diye konuştu. 19 Mayıs - 3 Haziran 1997 lstanbul Kültür ve Sanat Vakfı ARAYIŞ TOKTAMIŞ ATEŞ Kolejli Kız../ Geçenlerde yayımlanan bir yazımda, Sayın Çil- ler'in kimı davranışlannı, "kolejli kız" şımarıklığı ile açıklamaya çalışmıştım. Müthiş tepki geldi. Özellikle Arnavutköy Amerikan Kız Kolejı'nden mezun kimi arkadaşlanm, sivri iğnelerini bana doğ- rulttular. Bu arada beni kınayan kimi telefon ve faks- laraldım. Fakat beni en çok üzen, Izmiriibirhanıme- fendinin eleştirileri ve düşünceleri oldu. Ve bu yazı- yı kaleme almamı "vacip" kıldı. Öncelikle şunu belirtmek isterim ki, "kolejli kız" deyimi, şu ya da bu kolejden mezun olan insanlan kasteden ya da sadece onlan kapsayan bir deyim değildir. Kolejli kız şımanklığı denildiği zaman anla- şılması gereken şey, belli davranış kalıplannın benim- senmiş olmasıdır. Bu kalıplarla davranan insanlar, hiçbir kolejde dirsek çürütmemiş bile olabilirler. Hat- ta bambaşka okullarda okumuş olabilirler. Ve hatta hiç eğitim de görmemiş olabilirler. Tansu Hanım, Amavutköylüleri kompleks sahibi yapmış. Neden kendi üzerlenne alınmışlar, anlamı- yorum. Bu hanımın ekonomi profesöru olması, biz iktisatçılan böylesine rahatsız ediyor mu? Olsa olsa biraz rahatsız oluyoruz... Izmir'den gelen ve beni üzdüğünü söylediğim mektubu yazan hanımefendi, "... Çiller gibi ben de kolej çıkışlıyım, hem de aynı kolejden. Şimdi bende de mi 'kolejli kız şımanklığı' var? Rahmetli en\ek kar- deşim ve kız kardeşim de başka kolejlerden çıkışlı. Tabii kolej çıkışlı arkadaşlanmız da var. Şimdi biz 'kolejli kız' veya 'kolejli erkek' olduğumuz için kültür ve bilgiden yoksun muyuz ki Mephisto'dan haberi- miz olmasın "diyor. Ne gereksiz bir alınganlık... Ben de ortaeğitimımin beş yılını bir kolejde yap- tım (Sangt Georg Kolleg). Ve iyi bir yabancı okulda insanı nasıl egittiklerini çok iyi bilirim ve kendimi o okula karşı çok borçlu sayanm. Ama herhangi bir ya- bancı okulda ya da kolejde okumuş olmakla "kolej- li kız" deyiminden alınmak arasında ilgi kurmakta doğrusu çok zorlanıyorum. Bence bunlar duygusal- lıktan ve belki de Sayın Çiller'le aynı okulda okumuş olmanın mahcubıyetinden başka bir şey degil. Izmirlı okurumun beni duygulandıran mektubun- da şu satırlar yer alıyor Biz... Gazi'nin kahramanlık hikâyeleri ile büyûdük. Rahmetli babam 7 yıl Suriye çöllehnde, büyükba- bam ise Çanakkale ve Kurtuluş Savaşı'nda bu va- tan için çarpışmışlar. Bizim evde Atatürk hep 'Ca- nım Gazim'oVye anılırdı. Gelin görün ki bu insanlar bizi koleje gönderdiler. Şımarmamız için değil, mu- asır medeniyet seviyesıne erişmek için, onlann di- linde onlan okuyup anlamak için. Bununla biriikte bi- ze törelerimizi, ananelenmızı ve laiklik çerçevesi için- de dinimizi öğreterek. Kolejli; törelerini de bilir, di- nini de ve yüceleryücesi büyük insan Atatürk'ûn il- kelerinı de..." Bu satırtara yer vermemin nedeni. Türkiye'de böy- le bir gelenek içinde yetişen ınsanlann varlığını, di- ğer okurlanma da müjdelemek. Dedesi Suriye çöl- lennde kalmış ve benzer bir eğitim almış bir insan olarak, Izmirli bu hanımefendinin duygulannı çok iyi anlıyor, fakat duygusallık ve alınganlığını (beni bağış- larlarsa) biraz abartılı buluyorum. Ve aynı aile ve ge- lenek düzenini, kendilerinden sonra gelen kuşaklar- da da yaşattıklanna emin olarak, hem saygılar suT nuyor ve hem de her şeye karşın kendilerini kırdığım için özür diliyorum. Türkiye'de iteriye doğru atılım hamlelerinin çoğu- nun ön saflannda, bugün "kolej" diye isimlendırilen yabancı okullann mezunlan vardır. Amerikan, Fran- sız, Avusturya, Alman, Ingiliz ve Italyan liselerinin Türk eğitimine katkılannı inkâr etmek için deli olmak ya da kör olmak gerekir. Elbette ciddı biçimde "fıre' verilmiştir. Fakat getirdikleri ve götürdüklen karşılaş- tınldığı zaman, getirinın gidenlerden çok daha fazla olduğu anlaşılır. Gene hiç kuşku yok ki; bu okullan açanlar, kendi "propagandalan" için açmışlardır. Ve bu propagan- dayı da kesintisiz bir biçimde sürdürürler. Fakat bu okullann ve artlanndaki memleketlerin kendi küttur- lerini öne çıkartmak için böyle bir çabaya gırışmele- rinı, hiçbir komplekse kapılmadan, büyük bir mem- nuniyetle karşılamak gerektiğini duşünürüm. Gene Izmiriı okurumun da vurguladığı gibi; Türki- ye'ye kötülük edenler içinde, kolej dışı okullardan çı- kanlar, kolejlerden çıkanlardan çok daha fazladır (Hatta buna bir ekleme yapayım: "Okumuşlann" bu ülkeye verdikleri zarar, okumamışlardan ya da cahil- lerden çok daha fazladır). Benim adımın "Toktamış" olmasının nedeni, ge- ne kolej çıkışlı olan Halide Edip Adrvarın önerisi- dir. Nasıl tüm "kolejlileri" aynı kefeye koyanm ve mahkûm ederim?.. Kaldı ki. sayısız örnekleri var. "Kolejli kız şımank- lığı" içinde olmak için, kolej çıkışlı olmak gerekmi- yor... 9. Uluslararası lstanbul Tiyatro Festivali'nin "İstanbul'da Berlin" etkinlikleri kapsamında yer alan, "Othello, Arturo Ui'nin Önlenebilir Yükselişi, Armand Dust 2-Susamak" gösterilerinin ve "Dans ve Beden" atölye çalışmasının, "Berliner Ensemble afişleri' sergisinin ve "Heiner Müller Retrospektifi"nin gerçekleştirilmesindeki değerli katkıları için Berlin Kültür Etkinlikleri ve Yönetim Ltd. Şti. ve Goethe Institut Istanbul'a teşekkür eder. Henkel RENAUIJ Bu ılan Cumhunyet Gazetesİ'nin katkısıyla yayınlanmıştır. CumhuHyM
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle