30 Nisan 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 19 HAZİRAN 1997 PERŞEMBE 12 KULTUR Camerata Academica Salzburg Orkestrası'nın şefi Pinchas Steinberg: Genç, diııaıııik ve coşkııluyuz ESRA ALİÇAVUŞOĞLU Istanbul Kültür ve Sanat Vakfı tara- fmdan düzenlenen 25. Uluslararası ls- tanbul Mûzik Festivali kapsamında, Avusturya'nın önemli orkestralann- dan bıri olan Camerata Academica Salzburg Orkestrası, Aya Irini'de iki konser verdi. 1951 yılında Bernhard Paumgart- ner tarafından kurulan orkestra, o ta- rihten bu yana müzikal bir birlik oluş- turmaya çahşırken 1978 yılından ıtiba- ren Sandor Vegh'in yönetiminde kon- serlerini sürdürûyor. Festivalin bu yıl ana temasını, 1997'de bütün dünyada 200. doğum yılı kutlanan Schubert oluştururken CAS'ın Müzik Festivali kapsamında vereceği konser programı da bu doğrultuda gerçekleştınliyor. Schreier yerine Steinberg Camerata Academica Salzburg kon- serini yönetecek olan Peter Schreier, sağlık sorunlan nedenıyle festivale ka- tılamazken onun yerine orkestrayi şef Pinchas Steinberg yönetecek. 1945 yılında îsrail'de doğan Pinc- has Steinberg, egitimini ABD'de ta- mamladı ve henûz 22 yaşındayken Chicago Lync Operası Orkestrası'nın lideri oldu. Berlin'de Boris Blacher ıle 2 yıl boyunca kompozisyon çalışan Steinberg, 1974 yılında Berlın Radyo Senfoni Orkestrasrnı yöneterek şeflık kariyerine başlamasının ardından Londra Senfoni, The Royal Philhar- monıa, Berlin ve Münih fılarmonı or- kestralan, Suisse Romande, Leipzig Gewandhaus, Viyana Senfoni, Roma ve Oslo Senfoni gibi ünlü orkestralan yönettı 1988-1993 yıllan arasında Vi- yana Devlet Operasf nda mısafir şef olarak görev yapan Steinberg, 1995-96 sezonunda Hamburg Devlet Opera- sf nda 'Samson ve Dalilah'ta görev al- dı. ivaîı kapsamm nın önemli i biriol ica Salz K , şef Pincîıas Stein yönetiminde Âya İrini'de ikl koi|ser verdi. Avusturyalı orkesgfa. Avûsnırya kültürünün emli bir parçası olan bert'iny -eslendi üzik l Avus Steinberg, Oslo Filarmoni, Radıo France Filarmonı. NHK Senfoni Or- kestralan, Londra Filarmoni, NDR Hamburg, Fransız Ulusal Orkestrası, Çek Filarmoni ve Bayerischer Rund- funk gibı orkesrralarla verdiği konser- lerini sürdürüyor. Orkestra Aya tnnfde gerçekleştirdi- ğı ilk konsere, Alexander Janiczek(ke- man) ve Till Fellner (pıyano) solist ola- rak katılırken Schubert'in 'Keman, VT- yolonsel ve Piyano tçin Üçlü', 'Rose- munde' ve 'Piyano, Keman, Viyola,VT- yolonsel ve Kontrbas için BeşlT başlık- lı yapıtlannı seslendirdiler. Orkestra- nm ıkincı ve son konserinde ise Schu- bert'in 'Senfoni No. 5', 'Keman ve Or- kestra için Rondo" ve 'Senfoni No 3' başlıklı yapıtlan yer aldı. - Camerata Acedemica Salzburg konseıierini yönetecek olan Peter Schreier sağlık sorunlan nedeniyle bu programla büiikte bütün Avrupa tur- nesini iptal etti. Bu durum konserieri ne derece de etkileyecek? Onemli olan izleyicimizle iyi diyalog kurmak PEVCHAS STEİNBERG - Bu duru- mun orkestrayı çok fazla etkileyeceğı- ni düşünmüyorum. Elbette orkestra şe- finin değişmiş olması önemli, ancak konser programında bir değişıklik ya- pılmayacak ve festival öncesi hangi program varsa, yine aynı içerikle de- vam edecek. Istanbul Müzik Festivali'ne ilk kez kaülıyorsunuz. Bu yıl 25. yılını kutlayan İstanbul Festivali'ni değerlendirebilir misiniz? STEİNBERG - Istanbul'a ilk defa geliyorum. Fakat, çok kapsamlı olma- sa da lstanbul'da bir mûzik festivalinin varlığından haberdardım. Önemli olan burada bızı izlemeye gelecek olan ız- leyiciyle iyi bir diyalog kurabilmek - Festival kapsamında iki konser ve- receksiniz ve iki konser de farklı prog- ramlan kapsıyor ve tümü Schubert'in yapıtlaruıdan oluşuyor. Schubert'in 200. doğum yüı olmasınm yanı sıra bu programm diğer bir özelliği var mı? STEİNBERG - En önemlisi tabiı ki Schubert'in 200. doğum yılı olması. Bütün dünyada 1997 yılı Schubert'in doğum yılını kutlanıyor. Aynca Schu- bert'in diğer bir özelliği ise Avustur- yalı bir besteci olması, bilindiği gibi Avusturyalı bir orkestrayız biz. - Schubert'in yanı sıra orkestra Mo- zart'la da bütünlemiş durumda... STEİNBERG - Özellikle şu ya da bu bestecinin yapıtlannı seslendıreceğiz gibi özel bir yakJaşımımız yok. Bu bi- raz, her gün aynı yemeği pışırip onu yemeye benzıyor. Düşünebiliyor mu- sunuz her gün aynı yemeği ya da her gün aynı bestecinin yapıtlannı yorum- luyorsunuz. Bir de unutmamamız ge- reken bir şey var; Schubert, Beethoven ya da Mozart bu bestecilerin tümü ay- nı gelenekten. Avusturya gelenegin- den geliyor. Aynca Schubert, Avustur- ya kultürünün önemli bir parçası. Heyecanhyız ve çaüşkanız - Camerata Academica Salzburg'un önemli özelliklerinden biri, oldukca de- neyimli elemanlann yanı sıra genç ye- teneklere de kapüarim açması. Genç ve deneyimli miizisyenleri aynı potada eritmek orkestra için ne gibi yarariar saghyor? STEİNBERG - Biz zaten genç bir orkestrayız ve tek bir kuşağı temsıl edi- yoruz. Herkes içm geçerli olan yaşlan- ma özelliği biz profesyoneller için de geçerli. tnsan yaşlanınca sürekli yap- tığı şeyleri tekrarlamaktan pek hoşlan- mıyor ve işler rutınleşıyor, heyecanı kalmıyor. Sanatçılar için de aynı şey geçerli ve ben artık evime gidip uyumak istiyo- rum gibi bir sonuç çıkıyor ortaya. Fa- kat biz genç, dinamik ve coşkuluyuz. Çocuklara yeni bir oyuncak verdiği- nızde nasıl davranır, tıpkı onun gıbı Çok heyecanhyız ve çok çalışıyoruz. Rijks Müzesi'ndeki sergide klasik modellerdeki çıplaklığm esin kaynağı olduğu yapıtlar yer alıyor Yaza uygun bir sergi: 'Çıplak'• Amsterdam'daki sergide müze koleksiyonundaki 500 yıllık dönemde uluslararası ün kazanmış sanatçılann yapıtlanndan seçilen 50 kadar çizim, baskı ve fotoğraf sergileniyor. ÖZGEN ACAR Hollanda'nm dünyaca ünlü Rıjks Müzesi bu yıl, "geleneksd yaz sergisi" için yaza uygun bir konu seçti: "Çıplak". Amsterdam'daki müze; koleksiyonundaki 500 yıllık zaman dilimini kapsayan dönemde, uluslararası ün kazanmış sanatçılann eserlen arasmdan 50 kadar karakalem, çizim, baskı ve fotoğrafi seçerek bu sergıyi açtı. 3 ağustosa değin açık kalacak sergide, Rembrandt, Dürer, Goltzius, Boucher, Mantegna, Matisse, Gauguin, Degas, Toorop, WiDink ve Picasso'nun eserlenne yer verildı. Peter Schatborn ve Vktoria van Rooijen'un hazırladığı serginin özel kataloğu 19 florine (yaklaşık 1.4 milyon TL) satışa çıkanldı. Antik Yunan ve Roma'da tannlann çıplak gösterilmesinden etkılenen Rönesans dönemi ressamlannın da aym geleneğı Adem ve Havva'lar, 1. Grien'in baştan çıkancıhğı. 2. Dürer'in dinselliğL 3. Rembrandt'ın masumluğu. sürdürmeleri sergide özenle vurgulanıyor. Sergide, klasik modellerdeki çıplaklığın sanatçılara esin kaynağı olduğu ve antik heykellenn son yüzyıllann ressamlannca kendi biçemlerinde yeniden çizildiği ziyaretçiye anımsatılıyor. Sergide bu alanda yer alan bazı örnekler şöyle: Goltzius "Farnese HerküTünü, Braun "Bdvedere", Badalocchio "Laopoon" heykellerinden esinlenerek antik çağlan Rönesans ve sonrasına yansıtıyorlar. Aynca, 19. yüzyılda Canova'nın Napolyon'un eşi Josephine'e yaptığı "ÜçGüzeUer"in Pıcasso ve Marchetti'ye esin kaynağı olduğu da görülüyor. Marchetti, resmi 1844'te Rus lmparatoriçesı için yapmış. Bilindiği gibi çıplak modeller; resim akademileri ile sanatçılann stüdyolannda oldum olası boy göstermişlerdir. Sanatçılann resim ve heykelle ılgilı pratık ve yeteneklenni arttırmak için daha çok çıplak modellerle anatomi denemesi ve tasanm yapmayı yeğledikleri, stüdyolanndan günümüze kalan belgelerden anlaşılıyor. Çıplağa ilginin değil kaybolması, tam tersine "nö" kavramı ile çıplaklık, sanatta başlı başına bir konu olmayı sürdürmektedir. Hatta sanatçılann geçmışten geleceğe çıplaklığı tek başına değil, doğa manzarası içinde portrelerde, yaşam biçimini anlatırken yaygın bir tema olarak kullandıklan da sergide gözler önüne seriliyor. Çünkü çıplaklık evrenselliği simgeliyor. "Çıplak Kadm"ın bazen "ideaTleştirildiği, bazen de çeşitli ölçülerde değişikliğe uğrayan bir "gerçek"çilik gösterdiği göze çarpıyor. En az mitoloji kadar, Incil de sanatçılara pek çok "çıplak" konusu vermiştir. Erkek-kadın çıplaklığı hiç kuşkusuz Âdem ve Havva ıle başlıyor. Sanat tarihi boyunca Âdem ve Havva'yı ressamlar kendi biçem anlayışlan ıçınde çizmekten vazgeçmemişlerdir. Ömeğin sergide. Strasbourglu Hans Baldung Grien'in (1484- 1545) bıri resmın çızgilerini, ötekisi ise renginı \eren tahta baskı sında Havva; bir yandan Âdem'i "baştan çıkarmakla" kalmıyor. öte yandan da seyircisine "insamn çöküşü"nü anlatırcasına bakıyor. Nurembergli Albrecht Dürer'in (1471-1528) baskısında ise Âdem ile Havva "dinsel" açıdan ele almarak "çöküş'' anlatılıyor. Hollandalı Rembrandt van Rijn (1606-1669) ise Âdem ve Havva'yı sıradan "masum" insanlar gibı betimlemış. Yılanı ise bir ejder biçimde çizmiş, dönemin tropikliğini anlatmak için olsa gerek resme bir de fil eklemış. Öteki dinsel ve çıplak konular arasında Sodom'dan kaçan "Lut Peygamberin Kızlannca İğfafi" (Lucas van Lyden). "Haçtan İndirilmiş Çıplak Isa" (Orazıo Borgiannı) ve "LaneÜilerin Çöküşü" (Rubens) gibi resimler yer alıyor. Sergı, sadece sanatseverlenn beğenilerine değil, sanat tanhı öğrencileri ve genç ressamlara kıyaslamalı bir laboratuvar görevini de üstleniyor. İNSAN KAYNAKLARI YÛNETM DERNEĞI riUMAN RESOURCES MANAGEMENT ASSOCIATCN İnsan Kaynakları ve Üniversite 20 Hazıran 1997, Cuma • Istek Vakfı Acıbadem/lstanbul • 10.00 - 16 30 A C I L I Ş KONUŞMALARI 10 00-10 30 P A N E L I 1030-1200 insan Kaynakları Yonetımi Uygulamalarının Üniversite Hayatına Yansıması S O R U - C EVA P / 1200-1230 AHA/ 12 30-13 30 P A N E L I I 13 30-14 30 Öğrenci Seçme ve Yerleştırme'ye Altematif Yaklaşımlar S O R U - C E V A P / 14 30-15 00 C A L I S M A G R U P L A R I / 15 15-1600 D E Ğ E R L E N D I R M E / 16 00-16 30 Ayr ntıh bı'gt >NKADE Tel 0216 369 22 02 Faks 02'6 363 72 22 Kalılım ucrelsızdır ISTEK BL efrmJ* IsteK vak'ı nr SanatçılarIstanbuVda buluşacak Kültür Servisi - İki kıtanın buluşma nokta- sı olan İstanbul bugünlerde "Sanatta Buhış- ma"ya hazırlanıyor. tstanbul Resim ve Hey- kel Müzeleri Derneği'nin düzenledıği "Sa- nattaBuluşma" başlıkh workshopa 10 ayn ül- keden Türk ve yabancı 31 ressam kaulacak. Uluslararası workshop, 1-15 temmuz tanhle- ri arasında Kabataş Eğitim Vakfı, Sabancı Kültür Sitesi'nde gerçekleştirilecek. Works- hop süresınce üretilecek olan yapıtlar ise ey- lül ayında Deniz Müzesı'nde sergilenecek. Etkınliğin gerçekleşmesine katkıda bulu- nan diğer isimler arasında ise Tomur Atagök ve Gönül Nuhoğlu var. Bu çalışmaya Türkı- ye'den Tomur Atagök, Gönül Nuhoğlu, Ha- lfl Akdeniz, Meryem Ancan, Bedri Baykam, Canan BeykaL Hülya Botasun, Bubi, Server Demirtaş, İsmet Doğan, Önder Ergün, Hüsa- mettin Koçan, Can Maden, Zehra Ozmeral, Zümrüt Radau. Yiısuf Taktak v e Müşerref Zeytinoğlu; Almanya'dan Thomas Lange, Christoph Pöggeler, Amenka'dan Mary Ann Mers. Belçıka'dan Mahieu Didier. Bulgans- tan'dan Dimitar Gra/danm. Panov Tsanko, Japonya'dan Mutsua Hirano, tngıltere'den Sarah CawkwelL Elaine Konalsky. Makedon- ya'dan Blagoja Manevsld, Slavco Skolovskt Romanya'dan Adriana Lucaciu. Sloven- ya'dan Mateja Sever, Bostjan Plesnicdr katı- lıyor. Her hafta (?) THY ile BUDAPEŞTE •Uçak •Transferler •Merkezde • • • Otelde O.K. konaklama •Şehir turu dahil Taksim: 249 52 11 Levent: 284 21 24 6 gün 5{ iüi— .; YEŞILELMA Seyahat AcenUısı ' Documvnta X. PUstık sanat)J Ou»dr«nalı Kassvl AJmanya 21 H«zıran-28 EyM '97 ' 47. V«f>*dfc Bıvnaİ! 15 Hazran- 9 Anifk *97 IŞILDAK VE YELPAZE ATİLLA BİRKİYE Daha da Sıcak Olacak! Sıcaklar birdenbire bastırdı. Yaz gelsin diye ya- kınıp durduk, şımdı de sıcaklar birdenbire bastır- dı diye yakınıyoruz! Babamın dediği gibi, arzula- rın sonu yoktur! Arzuların, isteklerin sonunun olmadığını, bu de- yişin ne kadar doğru bir deyiş olduğunu zaten "bacımız" bize kanıtlıyoıi Çahşırken bunalıyorsunuz doğal olarak. Her ne kadar pencerenizi açsanız da serinleyemiyorsu- nuz. Dışardan sıcak hava geliyor. Yani, odanız da- ha da sıcak oluyor! Her tarafı denizle çevrili bir kentte yaşıyorsunuz, hem de Boğaz'da denizi gören bir evde oturuyor- sunuz da yazın sıcağından bunalmanıza karşın, kendınizı mavı sulann serinlığine bıraka mryorsu- nuz. • Eskiden istanbul'un her yerinde denize girilirdi. Karadeniz kıyısından Florya'ya kadar. Boğaz'ın her yerinde. Moda'dan Bostancı'ya. Cankurtaran sahıli doğal bir plajdı. Şımdı girebilırsen gir! Tehlikeli bir deniz oldu Is- tanbul'unki. Doğrusu, özellikle Boğaz'da birtakım kahramanlar ile bir geleneğin temsilcileri yok de- ğil, var. Onlar zaten mevsimı çoktan açmışlardı. Eskiden öyle insanlar vardı ki, şimdilerde var mı bilmiyorum, yılın her günü denize girerlerdi. Ama her gün. Yağmur, kar, fırtına, tipi dinlemezler, be- denlerini deniz ile buluştururlardı! Nostalji mi? Belki öyle. Ama çocukluğumuzda ve gençhğimizde, lstanbul'da yüzmenin, plajla- rındagüneşlenmenin, Boğaz'ın sennsulannagir- menin ve akıntısına kafa tutmanın keyfini yaşadık da... Plajlan elimizden aldılar, denizi elimizden aldı- lar, yazlık sınemalan elimizden aldılar. İstanbul bu kadar kalabalık değıldi. İstanbul... • Neyse, sıralamaya başladık mı bitmiyor. Zaten bunca yazılıp çizilmesine karşın da pek bir şey ol- muyor. Son birkaç yıldır durum iyice kötüledi. Çünkü, ne yazık ki İstanbul Refahlı bir belediye- nin elinde. Bir dünya kenti, çağdışı bir anlayışı temsil eden bir partinin elinde. Kimi yazar arkadaşlarımız, yıllardır Refah Parti- si'ni anlamaya çalışıyorlar. Valla, ben birtürlü an- layamadım. Onlar, anlayabildiler mi? Galiba hâlâ anlamaya çalışıyorlar! Bülent Ortaçgil şarkısında. "Daha da sıcak ola- cak" diyor ya, ülkenin geleceğı de öyle. Istan- bul'unki de. Daha da kötü olacak. Umudumuzu yitirdiğimızden ya da "daha da sıcak" olmasını is- temek gibi mazoşist duygulara kapıldığımızdan değil! Ama gıdışat nereye? Ülkeyi yönetenler, "tıö'y/e"olduğu sürece, daha da sıcak olacak! İstanbul nereye gidıyor? Ülke nereye gidiyor? Dahası nereye götürülüyor? Işın politık yönünün yanı sıra bir de etik yönü var. Bilmem durumu nasıl tanımlanz. Belki de postmo- dern bir Makyavelizm olarak tanımlayabiliriz! Öte yandan, (toplumda ve) özellikle yönetsel yapıda da benzer bir şekilde büyük bir dekadans yaşanıyor! Belki onu da postmodern bir deka- dans olarak tanımlayabiliriz. Ne gariptir kı, dekadansını da geç yaşamış bir ülkeyiz. Uygariığın beşiği olan topraklann üzerin- de yüzyıllarca yaşamamıza karşın! • Her şey kötü mü? Sıcakların bastırmasının, tra- fik kaosunun, yöneticilerin yönetemiyoroluşunun, sağda solda silahların patlamasının, lstanbul'da denize giremıyor oluşumuzun yanında olumlaya- cağımız olaylar, durumlar, kişiler yok mu? Var tabii ki. Genellikle sanatçılan gösterebiliriz. Özellikle de polıtıkacılara ibret olsun diye. Bu ka- dar kötü koşullarda ve ilgisiz bir toplumun içinde bir şeyler üretmek, yaratmak; bırakın olumlama- yı, bir kahramanlık göstergesi. Sonra, son birkaç aydır yaşadığımız festivaller, kültür şenliklerı; yalnızca lstanbul'da değil, öteki kentlere de yayılmış kültür ve sanat şenlikleri, a- ma gerçek kültür ve sanat şenlikleri... Yazılan kitaplar ve yayımlanan kitaplar... Atasoylar da var: Altı buçuk metrelik "Uzaklar" adlı tekneleriyle dünyayı dolaştılar. Osman, Zu- hal ve küçük Deniz yakında da Türkiye'deler. Var, var ama, belli ki "daha da sıcak olacak!" Concertgebouvv Knaliyet Orkestrası İstanüul'da • Kültür Servisi - tstanbul Kültür ve Sanat Vakfi tarafından düzenlenen 25. Uluslararası İstanbul Müzik Festivali kapsamında bugün ve yann saat 19.00'da AKM Büyük Salon'da dünyaca ünlü Concertgebouvv Kralıyet Orkestrası iki konser verecek. Orkestrayı halen Philadelphia Orkestrası'nın müzik direktörlüğünü sürdüren Wolfgang Savvallisch yönetecek. Focan, Rnlandiya Caz Festivaü'nde • Kültür Servisi - Ünlü caz sanatçısı Önder Focan, dünyanın seçkın caz festivallerinden ve 12-20 temmuz tarihleri arasında gerçekleştirilecek olan 'Finlandiya Caz Festivah'ne üçüncü kez katılma daveti aldı. Feastivalde Focan'm yanı sıra. Herbie Hancock, Sergio Mendes. Joanne Brackeen, Dıana Krall, David Byrae, Renee Rosnes. Ted Curson. Frank Foster Big Band, Woody Herman Bıg Band, Lee Rıtenour, Garry Moore, Joe Lovano cazseverlerle buluşacak. BUGÜTV • 1. ULUSLARARASI BOĞAZİÇt FESTİVALİ kapsamında saat 21.30'da Colosseum caz konseri izlenebilir. • İFSAK'ta saat 19.30'da Aclan Uraz'm hazırladığı 'Kapadokya' konulu saydam gösterisi yer alıyor. • AKSANAT'ta saat 12.30 ve 18.30'da laserdiskten Jimi Hendrix "Woodstock' konseri dinlenebilir. 25. ULUSLARARASI İSTANBUL MÜZİK FESTİVALİ BUCUN • Atarürk Kültür Merkezi Büyük Salon'da saat 19.00'da Concertgebouvv Kraliyet Orkestrası yer alıyor YARIN • Atarürk Kültür Merkezi Büyük Salon'da 19.00'da Concertgebouvv Kraliyet Orkestrası izlenebilir. • Atarürk Kültür Merkezi Konser Salonu'nda saat 21.30'da tnci Çayırlı yer alıyor
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle