Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 15 HAZİRAN 1997 PAZAR
OLAYLAR VE GORUŞLER
Hüseyin Rahmi Bey'le Baş Başa
ÇELİKGÜLERSOY
S
onunda ben de sizin gibi bu
şehrin biraz açığına dizilı
adalardan birine çekilmek
zorunda kaldım. azız Hüse-
jin Rahmi Be\efendı.J3u-
gûnlerde de bır dergıde Cmit
Bayazoğhı'nun evınızle ılgılı yazısını oku-
auktan sonra manın ben de sızinle dopdo-
luyum. Aslına bakarsanız. ben çocukken
verleştığınız He\beliada'yı niçin seçmiş
olduğunuzu, daha doğrusu İstanbul'un
günlük yaşamından neden dolayı aynldı-
ğınızı. rcmanlannızı büyük bır sevgi \e
tutku ile okumaya başladığım gençlik dö-
nemımde, yani 1940'larda hiç anlayama-
nııştım. Çünkü ondan 15-20 yıl sonra bile.
tu şehnn ıçerisınde pek çok köşe bucak.
b;r Heybeliadanın insana -ve sessizlik
arayan bir >azara- \erebildiklerim. pekâ-
lâ sağla\abümekteydi: Kadıkö\ü'nden
şehrin bittığı Küçükyalı'ya kadar birçok
aralıklarla uzanan. Istanbul tarafında Ye-
dıkule'den Yeşılköy'e kadar -yıne kesin-
tilerle- verleşen. Boğaziçfnde yamaçlar-
da yer yer beneklenen \ e \ adilerdeki köy-
lere sığınan mahallelerde. sayısız sokak.
bahçeierden taşan bereketii \eşUlikleri ba-
nndınr \e gün bayu da geceler içinde de
sadece böcek ve kiış sesleri ile renklenen
sessizlikler içinde > üzerdi.
Bunlann hepsini bırakıp niçin, ulaşımi
-hele kışlan- epeyce zor Heybelf ve çekil-
dıginızi. yaşım biraz ilerjedıkçe. sezergı-
bı olmuştum. Bu dûnyada belki hiçbir şey
çok kesindeğildı \e >ine birçok şey. yine
belki. ancak görelı ıçerikliydi.
Bize göre eski İstanbul. o zamanlar ol-
duğu gibı duruvordu. Ama ola kı sıze gö-
re durmuyordu. Sessizlik. kendisiyle ve
anılarla baş başa kalmak kavramları da
öyleydi herhalde. Yanı kışiye göre degı-
şen anlamlıydılar. Aynca siz de kendi ço-
cukluk ve gençlik çağlarınızın Istan-
bul'unun güneşte yavaş yavaş renklenni
yitiren bır tablo gibı solmakta oldugunu.
yani koca konaklann sahibi beyleriyle.
hanımefendileriyle. piyano âşıkı kızlan
ile zenci dadılan ile dandı bey damatla-
rıyla. bitışiklerındeki türbenin gece kan-
dilleri yanan ev lıy alan ile komşu tahta ev -
lerın çenesi diişük kadınlan ile bıçkınları
ile... Bürün bir dünyanın. her yıl daha bir
geçmişe doğru kaydığını görüyor ve o bin
renkli tiyatroyu. artık sadece kendi içiniz-
de yaşatarak hiç bozmadan. olduğu gibi
gelecek zamanlara aktarmak. bunun için
de kâğıtlara geçırmek tutkunuzu. çevTede
hiçbir yeni şeyin etkileyememesi için o
zamarLİar neredeyse bir dağ başı sayılan.
- Heybeliada'da ellerinizle kurduğunuz yu-
vanıza kapanmayı. zorunlu buluyordu-
nuz. O yuvanıza. sizden çok sonra ama çö-
zülüp dağılmasından az süre önce. ben de
gelmiştim,azızHiiseyın Rahmi Bey Mü-
ze yapılan evınize valılığin koyduğu ka-
dın bekçi. ondan habersiz gırdığimiz içe-
riyı dolaşmaya ve üst katlara çıkmamıza
ızın v ermese ve ziyaretçilenn yerine -ev et
müzenin içinde- kendi tavuklan ve horoz-
iannı yeğlese de salonlannızın bulundu-
ğu gıriş katında ben bir süre -tam bır "hu-
şû" ile- kalakalmış ve neredevseodalann
birinden. yüzünüzdcki resimlerinizden
bildiğim. biraz alay cı. biraz hüzünlü neza-
ketini/le çıkıp gelmenizi bekleyecek kadar
duygulanmıstım.
Ö gün. gözlerimi duvar resimlennızde.
-her bır yastığı becenli ellennizin hüzün-
lü olan- koltuk takımlannızda, kıtap raf-
lannızdadolaştinrkenburadakı ömürma-
ceranızın da içinde kendim de yaşamış
kadar, havasına enikonu girebılmiştim.
Ama bu yaşam çerçevenız ıçmde yaşadı-
ğmız asıl dramı ondan yıllar sonra kendi
yaşamımın en yerine konmaz varlığını y i-
tirip yalnız kaldığım ve yanı başınızdakı
Ada"ya sığındığım, geçen yıl anlayabil-
dim.
Çocuklugunuzda sizden aynlmış bü-
y üklerinizden sonra can yoldaşınız Mira-
lay Hüsnü Bey'ı de bir krj günü hem de
bu ıpıssız köşkteyıtirhermek. bir anda da-
yalı döşeli bir konakta, bomboş vesevgisiz
ve dayanaksız. kalakalmak nasıl bir dep-
reme uğrarmıştı sızı, Hüseyin Rahmi Be-
yefendı? Ama bu gibı durumlarda kulla-
nılan "kimbilir" deyışıjn eklemeden âdet
yerinı bulsun. daha doğrusu. yazı kıvamı-
na varsm diye soruyorum. Çünkü o dep-
remı. artık ben de biliyorum.
Bir kış günii. eşyalarla. kitaplarla dop-
dolu bir sahnenin ortasında. bir anda çı-
nlçıplak soyulmuş bir ruh ile biitiin bun-
lar neye yarar. tutunacak her dalı lonlmış
halde kalıierince. her şeyi, her şeyi orada
bırakıpgurbederedüşmeyi,en iyi ben an-
larım Sız. o dönemlerin kalemi ile geçı-
nebilen tek yazan olarak ayakta kalabil-
meyı. ancak sıcak Mısırdiyanna kaçmak-
la başarmışsınız Sonra ama >ine çaresiz.
Hcy beli'ye nasıl dönebildiniz? Bir otluğa
döniişmüş eski çiçekli bahçeyi geçip. ahşap
kapının kilidini titreyen elini/le nasıl aça-
bildiniz? Sohbetler ettiğınız. karşılıklı
çaylannızı içtiğiniz koltuklara. ne kadar
süre sonra tekrar ve bu kez tek başınıza.
nasıl oturabildiniz?
Bakın. bunları bılemıyor. tahmin de
edemıyorum. Çünkü aynı gücü ben. De-
mirciköyü içm kendimde bulamıyorum.
Yine bir "aslında" takıntısı ekleyerek y a-
zımı sürdüreyım: Evet. eşsız romancı. siz
de artık belki ve bir anlama "Heybelılı"
sayılamazsınız, ne yazık ki?
Bakın. çünkü yaşama gözierinizi kapa-
dıktan sonra neler oldu:
Önce tstanbul'un "yeni halkı" ile bağ-
lantınız kesildL 10-12 yıl önce köşkünu-
zün tam yerinı postacıya sorduğumda.
adamcağızın. adınızı ilk kez duyduğuna
tanıkolmanın hayretıru yaşamıştım. Kab-
ristana gitriğimdc ise mezar taşınıza. -o
dönemin bir modası olarak- takılmış ov al
bıçımli ve kahverenklı porseleneçıkartma
portrenizin ho> rat ve bilinçsiz ellerce kınl-'
dığını görmenin acısı içime çökmüştü.
Genç yazar Bayazoğlu'nun bu yakmlar-
da v avımlanan incelemesi. olmaz bir dra-
mı daha sergiledı:
Kaç y ıl önce gördüklerimi en çok oku-
nan bir dergıye yazdığım ve dönemin va-
lısine de durumu anlattığım halde ve ada
halkının gözlen önünde. bir ilgisizlik -ve
vıırgun- seli, o sevgiü yuvanızdan her ay.
her yıl. bir bölümü yo'k etmış:
Pıyanonuz. salon ve yemek takımlan-
nız. avizeler, münzev i yaşamınızda ara sı-
ra topladığınız konuklar için porselen ve
gümüş servislerınız ve sonra asıl butün
kitaplığınız.. birer birer gözü sadece mal
gören eilertarafindan aşınlıp götârülmüş.
Heybelilı basın ünlüsü Akgiin Tekin'in
yazılan. uyanlan da kâr etmemiş.
Sonunda Adalar'ın genç ve yeteneklı
kaymakamı Mustafa Farsakoğlu olaya el
koyduğunda. harabeye dönmuş bınanız-
da. ancak bir odaya tıkılacak kadar ufak-
tefek bulunmuş.
Azız muharrinm (yazanm), çok iy i bil-
dığıniz gibı Batı dünyasında pek çok ün-
lü kişinin konutlan birerev. müzedurumu-
na getınlmıştır ve bütün o yaşam çerçe-
veleri, kuşaklarboyunca. oiduğu gibı ko-
runarak gelecek zamanlara aktanlırlar.
Ikinci Dünya Savaşı"nda bomba yiyen
Goethe'nin konağı gibı görkemli binalar
bıle aynısı yapılarak ve benzer eşya ile
döşenerek yaşatılırlar.
Doğu'nun bir özelliği ise insanlanyla
bûiikte yapılannın da kadrini bilmemek-
tir.
Batı örneklerini gezen bızden biravuç
adamın içine. bu gözlemlerinin acısı bir
ağu gibı çöker.
Sizin ruhunuz da kimbflir son yıllarda
ne kadar "muazzep" olmuştur. Ama öy-
le bir çağa girivoruz ki aziz muharrir. pek
çok şey deanlamınıyitiriyor. Övlesinede-
rin bir trajedinin eşığindeyiz. Artık Do-
ğu su ile Batısı ile bütün bu yer yuvarla-
ğı, üstünde onca zamanlardır banndırdı- *
ğı insanoğlununhoyTatlıklannı. suçlannı.
ona ödetecek gelişmelerin içerisine gın-
yor. Kutuplann erimeye koyulması. ko-
pan buz dağlannın erimesi ile denızlerin
yavaş yavaş yükselerek önce sığ adalan.
sonra tüm kiyılan örtmesi ve kuraklık ve
yağış afetlerinın birbirini ızlemesi gibi in-
san aklının kavrayamayacağı bır döne-
min. bütün göstergelerine tanık olmaya
başladık.
Insan türünün yol açtığı etkenler yü-
zünden. kımbilir ne kadar zaman. bu ge-
zegen. okyanuslarla ve buzullarla örtüle-
cek. Sonra insanın ürettiği kirliliklerin ar-
kası kesilince. yani yer y uvarlağı insanı üs-
tünden silip atınca. ilk yaradılış çağiann-
da olduğu gibigezegen. tekrar bır y aşam ın
bütün eski nimetlerini ve güzelliklerini
doğurmaya ve sergilemeye başlar. Yine
engin ormanlar oluşur. yerleri çımenler
ve kır çıçeklerinın bın rengi örter ve ge-
çim derdindekı ilk yaratıklar ürer
Bunlann olacağını. aklı eren herkes. ar-
tık biliyor.
Ama acaba ıkı kıtanın bırbırıne el uzat-
tığı bir köşede y ıne serüv eni (macerası) 3
bin yıl sürecek bır kent de y ine oluşur mu?
O kentın ilk çekırdeğıni önce basit kav ım-
le kurduktan sonra bölge egemenı bir gör-
kemli -vezalım-güç. onu baştan başa do-
natıp. dünya^ahnesme yine çıkanr mı?
Daha sonrakı ıpek çadırlardan gelme.
hem savaşçı. hem şaır, hem keyıfçı bir ka-
v im. hazır bulduğu bır taş saraylar ve taş
kiliseler dokusuna kendi mühürünü de ba-
sar mı'.' Yanı eski dekor üstüne kendi tah-
ta evlennındünyasını.ulu çınarlannı. bağ-
lannı bostanlannı katıp. hepsini birkaç
yüzyılda harman ederek düny aya yenı bır
tiyatro sahnesi armağan eder mi?
\'e en sonunda, o dekorlan. hepsinin
üstlerine bır can suyu sürülmüş gibı bin
renkli bir yaşâma dönüştüren ınsan zen-
ginliğmı. yani demek ısterım ki yakası
kürklü konak sahiplerıni. mücev here bat-
mı> hanımlannı. ay ışığında piyano çalan
kızlannı, dandinı bey iç güveylerinı. mü-
rebbıyelerinı. komşu evciklerin dediko-
ducu kadınlannı. başı kav uklu ev lıy alan-
nı.. renkli bir çağiayan akıür gibi döken,
anlatan, yazan. "münzev ı bır muharnr"
tekrar çıkar mı?
Onu kimseler bilemez.
Cumhuriyet Yıkıcılığının Güncel Politikaları
DOGU PERINÇEK
Y
enı Dunya Düzeni'nin Türkıye prog-
ramı. özetle Cumhuriyet Devrimi'nin
kazanımlarını yıkmak ve "tkinci
Cumhuriyefı kurmaktır. Bugün si-
yasal mücadele alanındaki esas saf-
İaşma, Cumhunyet güçleri ile Yeni
Dünya Düzeni projesının merkezinde yer alan RE-
FAHYOL arasındadır. Inisıyatif. 19% sonbahanndan
beri Cumuhnyet güçlenne geçmiştır.
Bu koşullarda. Cumhunyet yıkıcılannın güncel
polıtikalan dört noktada toplanabılır.
1) Laikligi "yapay gündem" ilan etmek:
Cumhuriyet yıkıcılığına karşı savaş. esas olarak üç
mevzide veriliyor. Ekonomide özelleşttrmeyi dur-
durmak. politikada ulusal devietın yıkımını önle-
mek. dış politikada ABD'nin taşeronluk dayatması-^
rlı ğöğüslemek. küJtur v e egitirmf* laikiik.
!
•*& -"^-'
Kuşkusuz laıklik. iktidann
kaynağı sorusuna verdıği yanıt
nedeniyle politıkanın odağın-
dadır. Öte yandan laıklik: ağa-
lık. beylık, şeyhlık gibı ortaçağ
ilişkılennı tırpanlayan içenğıy-
le sınıfsal ve toplumsaldır.
Özetle laıklik. demokratik dev -
rimin kültürel özünü oluştur-
duğu için, bugünkü mücadele-
nın merkı 'ne oturmuştur.
Cumhuı.yet yıkıcılan. laık-
lıge karşı cepheden mücadele
yanında. özellıkle sinsi yön-
temlerle etkılı oldular "Siya-
sal İslam-Halk İslamı" avnmı.
empreyalızmın merkezlennde
bu nedenle imal edildi. Erba-
kan'ın her gün laıklığı "yapay
gündem'" ilan etmesi de, aynı
sinsi yöntemlerden biridir ve
Cumhuriyet güçlerinı uyuştur-
mak ıçın piyasaya sürülmüştür.
2) Refah Partisi'nin kapaül-
masını önlemek:
Cumhııriyet yıkıcılannın ha-
yat memat meselesi. Refah
Partisi'nin kapatılmasını önle-
mektir. Yargıtay Cumhuriyet
Başsavcılığı'nın kapatma da-
vası açması, şeriatçı partinin
yasallık ve toplumsal meşru-
luk sorunlanru gündemin orta-
sına taşımıştır.
Bu dava. basit birdava değil-
dır. Savaşın kaderini etkileye-
çek önemdedir. Denebilır kı.
İkinci Cumhunyetçiler ile
Cumhunyet Devrımcılen ara-
smdaki savaşın merkezinde ar-
tık bu sorun vardır.
Anayasa Mahkemesi. kapat-
ma talebini reddederse, şeriat-
çı partiyi laik cumhurıyetın
meşruiyet kalkanıyla zırhlan-
dırmış olur. Böylece şeriatçıh-
ğa karşı mücadelelerin meşru-
luk zeminı yargı eliyle yıkılır.
Bu nedenlerle Anayasa Mah-
kemesınin. Refah Partısi'ni
"yasal" ilan etmesi. Cumhun-
yet Devrimi"nin temeline dina-
mit koymakla bırdir. O zaman.
Cumhuriyet Devrimi güçleri.
dava öncesiyle karşılaştınlma-
yacak kadar vahim koşullarla
yüz yüze gelirler. Cumhuriyet
yıkıcılığını hele yargı desteğıy-
le meşrulaştınnak, şeriatçı kar-
şıdevrimi özgürleştırir.
Kimi liberal "solculann".
"Refah Partisi kapatılmasın"
diye tutturmalan, demokrasıye
karşı ışlenen cınayete ortak ol-
mak anlamma geîmektedir.
3) Erken seçim tuzağı
Erken seçimi, Erbakan ve
Çiller gündeme getirdi. Amaç-
lan. Refah Partısi'nm kapatıl-
masını önlemek \e Çiller aile-
sinı sanık sandalyesınden kur-
tarmak; daha önemlisi. Cum-
huriyet Devrimi kanunlarmın
uygulanmasını önlemektır. Sol
güç bırlıği gerçekleşmeden ya-
pılacak bir seçimde, Cumhuri-
yet yıkıcılan konumlannı pekiştireceklerdir.
Bu nedenle erken seçim. Curnhuriyeti yıkma stra-
tejisinin güncel taktiğidir. Öyleyse Cumhunyet güç-
leri de sürece stratejik açidan bakmak zorundalar.
•Seçimden 10 sandahe daha alarak çıkanm" mantı-
gı, bır partinin yönetımine bırazcık kâr saglayabilir;
ama devnme, Cumhunyet sürecine darbe ındirir. Er-
ken seçim taktığinde Çiller ve Erbakan'la bulaşan-
lar, "Veni Sorculuklannı gözden geçinnelidirler.
Cumhuriyet DevTİmı güçlerinin gündeminde, ön-
celikle sol güç birligi vardır. Böylece bir iktidar se-
çeneğı yaratılacak ve arkasından erken seçimle ülke
yönetimine gelinecçktır.
4) Ordunun Cumhuriyet Dev rimi'ni savunma ira-
desinikırmak "
Şenatçı yıkıcılık, geçen yıldan beri ordu ile cep-
hecepheye geldi.^Jrdunun altı aydan beri iç gerici-
liği esas tehdit kabul etmesi. Türkiye tanhı açısından
bir dönüm noktasıdır.
Ordu. ıçindekı genci yuvalanmaları temızlemek
konusunda da uyanık ve kararlı bir çızgidedir. MGK.
28 Şubat 1997 günlü tanhi toplantısında. "Cumhu-
riyet DevTİmleri Kanunlan"nın uygulanması karan-
nı almıştır. Böylece. ne zamandır savunduğumuz
program. uygulama gücü kazanmıştır.Şenatçı güç-
lerin ordusu yoktuf.
Merkez sağ da, gericiliği besledığı içm. elli yıldır
elmde tuttuğu yaptınm gücünü y itirmıştır. Ordunun
cephesıni, 12 Mart ve 12 EylüFlerden farklı olarak
gericiliğe dönmesi, güçler dengesini temelden etki-
lemiş ve demokratik süreçlerin önünü açmıştır.
Bu koşullarda, hükümettekı suç ortaklannın, or-
duyu hedef tahtasının merkezıne oturtmaktan başka
çareleri yok. Ordunun Cumhuriyet Devnmi'ni savun-
ma iradesinı kırmak, bugün onların temel pplitıka-
sıdıf. ' ' '-*•—
Darbeye karşı çıkmak gibi örtüler de. Erbakan ve
Çiller'in tezgâhlannda dokunmuştur. Ordunun Cum-
huriyetçiliğine açıkça karşı çıkamayanlar. bu tav ır-
lannı "darbe" karşıtlıgının altına gizliyorlar. Ordu.
bugün kımseye gencilık karşısında "HazıroP komu-
tu vermiyor, tersine demokratik kitle örgütlerinın ini-
siyatifıni destekliyor. Hal böyleyken, orduya cephe
almak, Çiller ve Erbakan"ın konumlannı paylaşmak
anlamına gelıyor.
Cumhuriyet Devrimi mevzilerinde tutarlı olmak:
Kımin, hangı safta mücadele ettıginı. öznel nıyet-
ten çok, siyasal çarpışmalarda paylaştıgı mevzıler
belirler.
Laikligi "yapay" göstermek, Refah Partisi'nin ka-
patılmasına siper olmak. erken seçim ıstemek. ordu-
yu hedeftahtasına oturtmak gibi polıtıkalann möca-
delesi. Erbakan ve Çiller'in bulundugu konumlarda
yürütülüypr,.,jQ.stelik bu,politik4İar. aynntıya ılışkırj.
olmayıp savaşın kaderini beliîleyecek önemdedir*
Aileniz için hep en iyisini istediniz,
Şimdi bir adım daha ilerleyin!
Yeni Honda Civic 4 Kapı ~~
PENCERE
Dağlarca'dan Ekmekçi'ye...
Ekmekçi yüreğimizi yakıp gitti, o günden bu ya-
na başsağhğı mektuplannın ardı arkası kesilmıyor;
bu gösterişsiz büyük insan ne çok sevıliyormuş!..
Ekmekçi'ye özlem, yaşlı gözümüzde rahmet dam-
lası gibi...
"Türkçe'nin ses bayrağı" Fazıl Hüsnü Dağlar-
ca "Mustafa Ekmekçi Içın Ağıt" yazmış:
Yaymlamıştı dergisinde
"Ikili Anlaşma Anıtı "nı
Çağnldı yargılandı kim bilir kaçıncı kez
Suç adam
Esmiş yıkık evlerle dolu biryel
Konya bozkınndan
Basının başkentinı yaşar
Köy adam
Ne olmuştur nerde olmuştur niye olmuştur arar o
Bulur ulaştırır çabucak
Karanlıktakı okuyucusuna
Butün gizlere dönük duyum kulesı adam
Günluk olay saysanız bıle siz
Ne yazsa
Geleceğın kapılannı omuzlar gibıdir
Devnme adanmış adam
Yayın saraylarında değil
Tek soğanı eşıtçe bölunmuş sofralarda
Toplumun eline sımsıcak değer
Ekmek adam
•
Fazıl Hüsnü "Konya bozkınndan" Mustafa Ek-
mekçı'yi şiirleştirmiş:
"Ekmek adam!.."
Gerçekten de has ekmek gibi bir insandı Ekmek-
çi...
AdamdıL
Yaşadığımız kirlenme ve çurüme sürecınde ter-
temız ve ptrıl pırıldı...
•
Cemal Süreya, Dağlarca için yazmış:
"Fazıl Hüsnu'nün şiirı benzersız bir yaratığın so--
luk alıp vermesi gibi bir şeydır. Başka bir özneye
geçinlemez. Geçirilince hiçbir değeri kalmaz. Ne
Fazıl Hüsnü başka türlu şııryazabilır, ne başkası Fa-.
zıl Husnu gibı şııryazabilır. Tek örnekten ıbaret bir.
tur soz konusudur burada. Varlık olarak tutarlılığı-
nı, değehnı 'tek' olmaktan alıyor Fazıl Hüsnu..." •
"Benzersız yaratık soluk alıp verirken" Ekmek-
çı'den yansıyan ınsanca ısıyı duyumsamış...
Evet, bu dünyadan Ekmekçi de geçtı...
:
Daglarca'nın "Geçen Şey" adlı şıirinden dizeler-
le yazımızı bağlayalım:
Kocaman yıldızlar altında ufacık dünyamız,
Ve minnacık bir hane;
Kokar kır çiçeklen gün ağarmadan, '.
Hatırasız, uykusuz,
Kokar nane.
Farkında değil gönül, ^ .
Sanki hepten divane;
içimizden dışımızdan geçer vakit
Zalım, zalirmne. >».
\
e
Yeni Honda Civic 4 Kapı'nın üstün özellikleriyle tanışınca, çoktan hak ettiğiniz kaiiîeli bir
aile otomobilirıe kavuştuğunuzu anlarsınız. Formula 1 teknolojisiyle geliştirilen
1.6lt DOHC VTEC motorun 160 PS'lik muhteşem gücü sizi de kaçınılmaz olarak etkrler.
Civic 4 Kapı'nın hem 1.6VTİ, hem de 1.4iS versiyonlarında kullanılan dünyanın en gelişmiş
enjeksiyon sistemi PGM-FI ile motor performansının her koşulda korunduğunu fark eder;
dört tekerlekte bağımsız çift saiıncaklı süspansiyon sistemi ve yan darbe koruyucularıyla,
güvende olduğunuzu hissedersiniz. Hidrolik direksiyon. elektrikli yan aynalar, elektrikli camlar,
4
^=*
i
tş6VTi DOHC VTEC,
merkezi kilit. immobilizer ve stereo radyo-teybin tüm Civic 4 Kapı'larda; ABS, sunroof, klima ve
çift hâva yastığının da 1.6 VTİ'da standart olarak bulunduğunu öğrenince, Civic 4 Kapı'nın
tam aileniz için bir otomobil olduğuna karar vereceksiniz. Hemen Honda bayiierinden birine
uğrayın ve Yeni Honda Civic 4 Kapı ile deneme sürüşü yapın. Bugüne kadar 10 milyondan
fazla kullanıcının, Honda Civic'i tercih ederek akıllı bir seçim yaptığına siz de katılacaksınız.
Tüm Honda 'lar gibi Honda Civic 4 Kapı da
ikiyıl sınırsız kilometre garantisine sahiptir. YENİ H O N D A C İ V İ C 4 K A P
»4STAMBUL
T * (0216) 418 37 40
- İSTAMBUL
Çiftkuttar MMbkJSTMOUL Yu*k» TaklinvİSTANBUL
T<H: (0212i 276 44 16 Te(: (02121232 98 66
Y«fOtöy renbctiK - ÎSTAHBUL Damla EnflköyfKınrM^ı - İSTANBUL
7*1(0212)652 26 32 , Te(: (0216)416 7802
İSTANSUt.
Tö: (0212)6939410-18
Tarakki İZMİR
Td: (0232)34338 38
Bora AKKABA
Karal SAMSUN Susal KAYSERİ
T<H: (0362) 432 75 57 Tel-(0352) 222 11 92
ANTALTA Ohan GAZİANTeP
Anadolu Hooda Otambicak AS. tir AMddu Grubu n Hgnds Uour Co. LM. ataUfeto.
YENI HONDA CR-V
2.0 11 128 PS
YENI HONDA PRELUDE
İ2lt 185 PS DOHC VTEC
YENİ HONDA CİVİC 5 KAPI
1.4H90PS 1611 113 PS
YENI HONDA CİVİC 3 KAPI
14H90PS 16» 160 PS DOHC VTEC
YENI HONDA ACCORD
2 011 131 PS
YENI HONDA SHUTTLE
2J1t 150 PS
YENI HONDA LEGEND
3Jlt 205 PS V6
Honda olomo&llenrın mode) tekmk öze*k ve renklennde değşıkiık yapma hakkinı saklı njt?r