Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
1 «AZİRAN 1997 PAZAR CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 15
Ydchz Kenter'e açık mektupSELİMİLERİ
Çok değerli Yıklız Hanım,
Salıncakta İki Kişi'den bu yana kaç
yıl geçti bilmiyorum. Oturup hesapla-
mak istemiyorum şimdi. Ama hatırla-
dığım, unutamayacağım bir şey var; onu
size anlatacağım:
Salıncakta İki Kişi'yi ben değil, ab-
lam izlemişti. O zamanlar Avusturya
Lisesi'nde öğrenciydi. Biz de annemle
matıne sonu onu almaya Karaca Tiyat-
rosu'nun kapısına gitmiştik. Cihan-
gir'e, eve dönünceye kadar, ablam
oyundan. sızden, Müşfik Bey'den söz
açtı. Çok etkilenmişti, yüzü sararmıştı.
Yaşımın küçüklüğüne için için yeri-
niyordum. Böylece o Beyoğlu akşamın-
dan sonra belleğimde bir Yıldız Kenter
adı çakılı kaldı. Sizi sahnede izleyebil-
mem için daha biraz zaman gerekliy-
miş.
Galiba yine Karaca Tiyatrosu'nda
Çöl Faresi! O kadar sevimli bir oyundu
ki, hiç bitmesin istiyordum. Dekorlara,
kostümlere hayranlıkla bakıyordum...
Siz lstanbul seyircisiyle bir bakıma
yeni tanışıyordunuz. Ankara'dan biref-
saneyle çıkagelmiştiniz. Kent Oyuncu-
lan dendi mi, tiyatronun hasını seyret-
mek sözü açılırdı. Birdenbire lstan-
bul 'umuzun öteki sevgili tiyatrolan
sanki gözden düşmüştû. Bu yûzden ba-
zı bazı ûzülür, size de kızardım.
Kimbilir ne çok yıllar var arada, sev-
gili Yıldız Hanım, Istanbul'a tiyatro-
nuzla ve varlığınızla nice nice incelik-
ler kattığınız, onca emegin, onca alm-
terinin bize sessizce akıp durduğu nice
yıl.
Hangi oyunlar gözümün önünden
geçmiyor! Kent Oyunculan olmasaydı,
Yarm Cumartesi'yi izlemeseydim. ti-
yatromuzun en tnce yazarlanndan Gü-
ner Sümer'i herhalde geç tanıyacaktım,
gecikerek okuyacaktım. Oysa Yann Cu-
martesi'den sonra Güner Sümer'in bü-
tün oyunlannı tutkuyla okudum.
Sandaryeler._ Dönemi için bunca şa-
şırtıcı bir oyun... Çarpılıp kaldığım
Marb: Çehov'u ilk kez tiyatro yazan'
kimlığiyle kavnyorum. Aslında bızim
kuşak da sahnede ilk kez bir Çehov oyu-
nu görüyor lstanbul'da, koskoca tstan-
bul'da.
Devam edeyim: Necati Cumalı'nın
bence en ıçli oyunu DeryaGülü,hemen
ardından büyüleyıci Mikado'nun Çöp-
leri, Kim Korkar Hain Kurttan»
Artık 'yazar' olmaya he\es etmişim:
bir oyun izlerken çeşitli pozlar takın-
mayı ihmai etmiyorum. bu pozlanm
arasında bilgiç eleştirmen pozu da ek-
sik değil. Kimi oyunlannızı. işte tam o
sıralar, o pozlanmla sözümona eleştiri-
yorum.
Aslında yıllar geçiyor, KentOyuncu-
i saati epey aşkın
süre soluk soluğa
Yıldız Kenter
izleniyor Maria Callas
Master Class'da.
Olgunluk doruğuna
erişmiş
ovunculuğunuza,
adeta silbaştan
yepyeni bir yorum
getirmiş olmanız biz
izleyicilerinizi ne
kadar çok
düşündürmeli. Hemen
herkesin aynı nakaratı
gevelediği
bugünlerimizde,
Yıldız Kenter
birikiminden,
olgunluğundan çok
yeni, çok genç, çok
dinamik, çok başka
bir Yıldız Kenter
yaratıyordu.
lan o mevsim ne oynasa izliyorum da,
tiyatronun daha yenilikçi filan olması-
nı sağa sola fısıldıyorum. Yalnız, 'dü-
zey'i hep kolluyor oluşunuz, sizin ve ti-
yatronuzun hep 'düzeyfi'den yana emek
vermesi bir tedirginlik yaratıyor: Falan
filan yenilikçi de, Kent Oyunculan ne-
den hep daha düzeyli...
Türkiye'nınherzamanki siyasalçal-
kantılannın birinin ortasında. çağnnız
üzerine sizınle ve çok değerli Şükran
Yönetmen Erden Kıral, on yıldır peşinde olduğu söylenceyi sinemaya uyarlıyor
Yalanlarla gerçeğe ıdaşmak...
ZEYNEPSAYGI
Günümüzden iki yüz yıl önce
Toroslar'ın geçit vermez orman-
lannda başlıyor öykümüz. Ço-
lak Osman. feodal toplumun
amansız beylerinden. Küçük
yaşta satın aldiğı kansiyla bir-
Jikte. iayıBpederinipi eyine git-'
mek için toros'un tekinsiz yol-
lannda ilerliyorlar ve yagmur...
Yazgınm değiştiği an... Çolak
Osman'la kansı birmağaraya sı-
ğınıyor ve yağmurun dinmesini
beklemeye başlıyor. Ama davet-
siz bir konuklan var, yağız bir
delikanlı; avcı. Ormanda, uy-
garlıktan uzakta üç kişi. Ve bek-
lenmeyen olaylar zinciri; teca-
vüz, cinayet...
Olay günümüzden iki yüz yıl
önce geçiyor. Osman Şahin'in
dedesi Çolak Osman Bey seve-
rek evlendiği kansıyla birlikte
yola çıkıyor. Bahar ayı, Toros or-
manlan cıvil cıvıl. Yolda bir ço-
bana rastlıyorlar. Olaylar beklen-
medik şekilde gelişiyor; çok sev-
diği kansı çobana âşık oluyor...
Bunlardan ikisi de doğru ol-
mayabilir. Çolak Osman üzerine
Toros yaylalannda, yörüklerden
duyabileceğiniz birbirinden
farklı yüzlerce söylence var. Dil-
den dile dolaşan Çolak Osman
söylencesi her ağızda ayn bir bi-
çim alırken, anlatanı da bir yala-
nın ortağı yapıyor.
Çolak Osman söylencesi
Sinemamızın emektar sena-
ristlerinden Osman Şahin'in bü-
yük dedesi Avşar Türkmeni Ço-
lak Osman Bey Bosna'dan sür-
gün edilmiş iki yüz yıl önce. De-
desinin efsaneleşen öyküsünüy-
se çocukluğunun geçtiği Toros-
lar'da babasından yüzlerce kez
dinlemiş Şahin. On yıl önce Er-
den Kıral'a anlatmış, iyi ki de
anlatmış. Kıral'ın yeni filmi
"Ava"nm senaryosu böylelikle
ortayaçıkmış. Şahin, öyküyübi-
linen zaman ve uzammdan çıka-
np evrensel bir temaya oturtmuş.
Erden Kıral, eleştirmenlerin
"Bir başyapıt olmaktan
döndü" diye tanımladık-
lan "Mavi Sürgün"den
sonra salı günü yeni fil-
minin çekimlerine başlı-
yor. Edebiyat uyarlama-
İanndan tanıdığımız yö-
netmen, bu kez "Çolak
Osman söylencesi"nin
peşine düşmüş. "On yıl
boyunca bu öyküyle ya-
şadun" diyor Kıral, "çok
etkitenmiştim". tki yıl
önce öykü üzerinde ça-
lışmaya başlamış. En so-
nunda Osman Şahin se-
naryoyu yazmış. Yönet-
meni en çok etkileyen;
öykünün farklı insanla-
nn ağzında farklı biçim-
lere bürünmesiymiş.
Böylelikle filmi iki bö-
lümde anlatmaya karar
vermiş. Önce kör bir
adamdan, sonra yaşlı ka-
nsından dinleyeceğiz
Çolak Osman'ın, kan-
sının ve genç avcının
öyküsünü. Filmde iki
farklı kurmaca gerçek
söz konusu. Kıral,
"Türkiye'de bugün,
gördüğüm kadanvla
gerçeklerden söz edü-
mivor," kurmaca' ger-
çeklerden söz edttiyor.
Daha çok görsel med-
yadan halka ulaşıvor
bu gerçekler. İşte bu
öyküyii de 'Gerçek
herkese göre değişir'
esasıyla yazmaya baş-
ladım. Yazdıkça kişi-
liklerin yalan söyledik-
lerini gördiim. Bu fılm-
de herkes yalan söylü-
yor. Yalanlarla hakika-
ti bulmaya çalışacagız"
diye açıklıyor filmde-
ki amacını. Dahası.
"Seyirciyi rahatsız et-
mek istiyorum. Seyir-
ciyi uyarmak istho-
rum. Çünkü günü-
müzde seyirci çok tem-
belkştT diyor.
Jacques Derrida'nın
bir sözü onu derinden
etkilemiş, hem de bu
filmde yapmak iste-
diklerini belirlemiş:
"Her karar anı, verilen
karar, yapılan iş, üstle-
nilen sorumluluk; ken-
di içüıde mantık yoluy-
la çözümlenemeyecek
çelişkiler taşır." Film-
deki kişilıkler de aynı
çelişkileri taşıyorlar.
Sözgelimi Osman:
uyurken elleri bağla-
nır. Osman uyur gibi
yapar, aslında uyanık-
tır. Ama ellerinin bağ-
lanmasına izin verir.
Yönetmenlik, yaşama karşi
bir tür meydan okuma Kıral'a
göre. tnsanlan yaşadıklan gün-
lük olaylann etkisinden nasıl bir
hikâye çıkarabilir? Kendi kendi-
mizden kurtulabilmek için aca-
ba bir hikâyenin yardımı olabi-
Kıral, bireyi tüm temellerinin
sarsılmış olduğu, kaderinin belirli bir
anında ele alıyor. Tepkileri yakalamaya
çalışıyor, içi basınç dolu görüntüler
arayarak. Bir söylenceden yola çıkarak,
göreceli gerçek yerine yalanlarla gerçeği
bulmaya çalışacak 'Avcı'da.
lir mi? Ya da böyle bir hikâye
kendimizi bulmaya kendi içimı-
ze biraz daha girmemize yardım-
cı olabilir mi? Yönetmen işte
bunlara yanıt anyor.
"Avcı"da bilgisayar ve optik
tekniğiyle animasyon yer alacak.
Yürüyen ağaçlar. duvarda büyü-
yüp tüm odayı kapla-
yan yosunlar, yerin al-
tından çıkan yaratık-
lar... Hepsi efsanenin
gerçeküstü yönüne
gönderme yapıyorlar.
Alman görüntü yö-
netmeni Jurgen Jur-
gess'in de katılımıyla
toplam 6 hafta süre-
cek çekimler salı gü-
nü Manyas'ta başlı-
yor. Çekimler daha
sonra Mengen Yalak
Düzü ve Eğriova'da
1450 metre rakımlı
bir tepede sürecek.
Holyvvood'da
"SamsonveDaUlar
da
rol alan Jale Ankan
film için ABD'den
geldi. Ankan başrol-
leri Ahmet Uğuriu ve
Fikret Kuşkan'la pay-
taşıyor. Filmde Tom-
ris Oğuzalp, Erol De-
miröz ve Mehmet Ce-
bir de rol alıyorlar.
Oyuncu seçiminde
son ana kadar karar-
sızlık yaşadığinı anla-
tan Kıral, masumiye-
tini yitirmiş ahlak or-
tamında kişilerin iki-
>
r
üzlülüğunü vurgula-
maya çalışacak. Ses
bandı bir şey söyler-
ken, görüntüler, göz-
ler başka bir şey söy-
leyecek. Bu yüzden
Kıral, oyunculan se-
çerken, yüzüyle duy-
gulannı iyi ifade eden
oyuncular olmasım
istemiş: "Oyuncuya
optik bakımdan can-
landıracağı Idşiiiğe
uygun olup olmadığı
açısından yaklaşınm. Değiise, o
kişiliği canlandırabilecek oyun-
cu seçerim. Olanak olsa da Eric
Romer gibi aynı mekânda alü ay
oyuncularia yaşayabilseydim.
Bunun çok doğru bir yöntem ol-
duğunu düşünüyorum. O>uncu-
larla seanslar yapmak oyuncuyu
1. Uluslararası lstanbul Öğrenci Trienali, 5 haziranda başlıyor
Sanat öğrencileriİstanbuVda buluşuyor
Kültür Ser\s- Marmara Oniversi-
tesi Güzel Sanatlar Fakültesi. kunılu-
şunun 40. yılını uluslararası bir öğ-
rencİ trianeiinin ilkine imza atarak
kutluyor. 5-29 haziran tarihlerinde
Dolmabahçe Kültür Merkezj'ndeger-
çekîeştirilecek trienale farklı ülkeler-
den sanat öğrencileri katılacak.
Açıhş etkinhği olarak 7 haziran cu-
martesi günü 10.30- 18.30 saatleri
arasında 'Sanat-Gelecek-G«nçBk"
başlıklı bir panele Prof. Dr. Erol Eti,
Prof. Dr. Hüsamertin Koçan, Hflmi
Yavuz, Prof. Dr. Ce\at Çapan, Prof.
Dr. Önay Sözer. Prof. Dr. İsmafl Tu-
nah, Kerem Kurdoğlu,Canan BcykaL
K. Scharff, BAt Wolf, Prof. Dr.Bsl-
kan Nad isfimyeJi katılacak.
Etkinlikler kapsamında 8 haziran
pazar günü 11.00-19.00 saatleri ara-
sında AytaAlgan ve L. Değirmenciof-
ta'nun İcatılacaklan M.Ü.G.S.F. Gös-
terim Sanatlan Topluluğu Çalışması,
9 haziran pazartesi günü ŞenerŞen ve
Uğur Yücet'in katılacaklan 'Eşlaj'a'
söyleşisi. 10 haziran salı günü saat
15.00'te Tank Akan ve Yusuf Kur-
çenli ile 'Antika Talanı' üzerine söy-
leşi, 11 haziran çarşamba günü saat
15.00'te Behiç Ak söyleşisi, saat
21.00 de ıNükhet Ruacan caz konseri,
12 haziran perşembe günü saat
15.00'te Fulya Erdemd ile Uluslara-
rası lstanbul Bienalleri üzerine dia ve
video gösterimi, 13 haziran cuma sa-
at 15.00'te Büfent Erkmen ile söyle-
şi. saat 21 .OO'deÖnderFocancaz kon-
seri, 14 haziran cumartesi saat
21.00'de 'Tabutta Rövcş^a' fılminm
gösterimi, 15 haziran pazar saat
21 .OO'de Tryatro Bogaziçi'nden 'Fır-
tma' adh oyun, 18 haziran çarşamba
günü saat 15.00'te Ali Akay-Emre
Ze>tinoğlu söyleşisi. 20 haziran cuma
günü saat 15. OO'te Canan Beykai'ın
katılacaği 'GekcekteGençSanat'baş-
lıklı söyleşi, 25 haziran çarsamba sa-
at 18.00'de Bedri Bav-kam söyleşisi
26 haziran perşembe saat 18. OO'de
Emre Koyuncuoğhı ile 'TSyatroda Be-
den ve Dfl KuHanımı' başlıklı söyleşi,
27 haziran cuma saat 15.00'te Sevin
Okyay söyleşisi, 28 haziran cumarte-
si saat 15. OO'te ise Kerem Kurdoğlu
ile 'VaroJma KaygBi. MTV ve TSrid-
ve'de Öteki Tiyatro Kavgas1
başlıklı
söyleşi izlenebilir.
mekanikleştirir. Ben mekanikli-
ğin şiir oldugunu düşünüyorum.
Bunun en iyi örneklerini Fransız
Bresson veriyor. Onun gibi.
oyuncuyu mekanik hale getire-
rek gerçeklik duygusunu çok iyi
yakalamak olası."
Eurimages destekli Türkiye,
Macaristan ve Çek Cumhuriye-
ti ortak yapımı "Avcı", Kültür
Bakanlığı ve Efes Pilsen'in kat-
kılanyla çekiliyor. Kıral, Euri-
mages için "Yararianabfleceği-
miz tek kaynak" diyor. Yönet-
mene göre bu desteği bir "geçim
kaynağı"na dönüştürmemeli.
Bütçenin yüzde 15'i kadar bir
destek veriliyor olması yüksek
bütçelerin çıkanlmasma neden
olmuş. Bu bütçelerin gerçek ol-
madığını öne süren Kıral, bu
yozlaşmanın önüne geçilebilme-
si için Türk sinemacılann ger-
çek ortakhklara girmesi gerekti-
ğini söylüyor ve ekliyor: "Bü-
yük ülkelerle ghişUen ortakhk-
lar o ûlkelerdeki yapımcı, oyun-
cu ve teknik donanımdan yarar-
lanma olanağı sunar. Türk sine-
masının başbca para kaynağının
Eurimages olması bana biraz acı
geliyor. Çünkü Türkiye'de sine-
ma filmine para yaormak hâlâ
pek 'kârlı' görülmüyor.''
Kaderin belli bir anı
Yine de Kıral'ın asıl umudu
küçük bütçeli fılmlerde. Örneği,
küçük bütçesiyle geçen yıl yapı-
lan en iyi filmlerden biri olan
"Tabutta Rövasata". Kıral da ol-
dukçabüyük bütçeli "MaviSür-
gün"den sonra bu kez yine dü-
şük bütçeli bir filme imza atıyor:
"Sınırlamalann yaratıcılığı kış-
kırttığına inanıyorum. Mutlaka
sınır koymalı yönetmen. Sınır
çizmeli ve o sınırlar içüıde kal-
malı yönetmen. En büyük per-
formansı o sınırlar içinde göster-
meli. Stnırsızüğa inanmıyorum.
r
Kadınm bastınlmış cinsellıği-
nin birdenbire su yüzüne çıkma-
sıyla olaylann ne denli hızlı ve
. sert bir biçimde su yüzüne çıktı-
ğının öyküsü anlatılıyor
filmde. Kıral "Avcı"da.
önceki iki filminde oldu-
ğu gibi, bireyi tüm temel-
lerinin sarsılmış olduğu,
kadennin belirli bir antn-
daele alıyor. Tepkileri ya-
kalamaya çalışıyor Kıral
ve ince bir çizgide yürü-
yor. Çünkü tepki uzun
yansıtılırsa etkisi ve bü-
yüsü kaybolur, kısa yan-
sıtıldığındaysa izleyici
anlamaz:
"Biraz karmaşık bir se-
naryo, çünkü insan duy-
guları karmaşık. Ama
karmaşık duygular hak-
kında film yapabilmek
için onlan basit hale getir-
mek gerekir. Çok basit,
çok yalın ve çok ani etld-
lerle adım adım gclişmeli
senaryo, ancak o zaman
bir sinema filmi olur. tçi
basınç dolu görüntüler
anyorum."
Güngör''le tanışma fırsatı buldum. Ha-
tırlayacaksınız, 'Türkçe' konusundaki
bir tutumunuzdan dolayı sizi hırpala-
mak istemişlerdi. Tutumunuzu. değer
verip bana da anlatmak için tiyatroya. o
sıra oynadığınız oyuna çağırmıştınız;
sonra o gece hep birlikte Harbıye'dekı
eski Günay'a gitmiştik.
Sahne dışındaki Yıldız Kenter'i ilk
kez görüyordum. Gerçi oyunculannız
arasında dostlanm vardı, ama onlann
anlatmasıyla benim gözlemlerim elbet-
te tıpatıp aynı olamayacaktı.
Yaşamı ve sanab asla gözden
çıkarmadan hep kucakl^an^
Yaşamı ve sanatı, ne birini ne öteki-
ni gözden çıkarmaya asla yanaşmaya-
rak kucaklayan Yıldız Kenter'i artık
usul usul tanıyacaktım. Mutluluk du-
yuyordum. Hiç ldmsenin 'okuma'ya
zaman bir türiü ayıramadığı okur ya-
zarlar katında, topluluğunda siz her şe-
yi okuyor, takip ediyor, yorumluyor.
sevdiğiniz eserleri başkalany la paylaş-
maktan haz duyuyordunuz.
Öyle kaç sabah. Cumhuriyet'teki ya-
zılanm dolayısıyla sizden hak etmedi-
ğim, yazık ki hıçbir zaman hak edeme-
yeceğim övgüler aldım. Hepsinden kı-
vanç duydum, yazma cesaretim arttı.
Öyle kaç kez, buluşmalanmızda, gö-
rüşmelerimizde edebiyata. sanata bağ-
Iılığınızı. ilkelerinize dört elle sanlışı-
nızı, kimbilir hangi savaşımlar ortasın-
da ödünsüz davranma çabanızı tutkuy-
la saptadım. Sonra alçakgönüllülüğü-
nüz... Gençlere, hem de çok genç, yo-
lun başındaki kişilere güveniniz... ln-
sanlara aklın ve sağduyunun eşliğinde
bağlanışınız...
Aziz dostum, büyüğüm Yıldız Ha-
nım, bütün bunlan yüzünüze söyleye-
cek cesareti hiçbir zaman bulamadım.
Terence Mc Nally imzalı
^^™*"~ Maria Callas Master
Class'ı izlerken, geçen ge-
ce, kulise koşup size sanl-
mak ve bunlan söylemek
istedim; ama yine başara-
madım. Şimdi yazıyorum.
Işıklar söndü... Hayır. ha-
yır ışıklar sönmedi. Oyun
ışıklar açıkken başladı. Ta
ki Maria Callas ışıklann
sönmesini istedi... Memet
Baydur'la birlikte dilimi-
ze kazandırdığınız oyunu
daha önce okumamıştım.
Sözcük kaçırmamaya özen
göstererek ka\Tamaya çalı-
şıyordum.
Osman Şengezer'in ya-
lın. biranlamda da o kadar
derinlikli dekoru ortasında
siz, daha ilk anda göz ka-
maştıncıydınız.
Mehmet Birkiye'yle or-
tak yönetmenliğinizı. Mü-
veddet Günbay'ın başanlı
müzik çalışmasını, Çotpan
İlhan'ın nefis kostümleri-
ni, her biri ışık saçan gen-
cecik oyunculannızı - mü-
zisyenlerinizi, esere emeği
geçen herkesi burada gök-
lere çıkarmak istiyorum.
Ama o inanılmaz oyun-
culuğunuz bunlan engelli-
yor Yıldız Hanım. İki saati
epey aşkın süre soluk solu-
ğa Yıldız Kenter izleniyor
Maria Callas Master
Class'da. Olgunluk doru-
ğuna erişmiş oyunculuğu-
nuza, adeta silbaştan yep-
yeni bir yorum getirmiş ol-
manız biz izleyicilerinizi
ne kadar çok düşündürme-
li. Hemen herkesin aynı
nakaratı gevelediği bugün-
lerimizde, Yıldız Kenter
birikiminden, olgunluğun-
dan çok yeni, çok genç,
çok dinamik, çok başka bir
Yıldız Kenter yaratıyordu.
Tanıtmalıkta diyorsunuz
ki. "Her yeni rol gibi Cal-
las da belki her zamankin-
den biraz daha fazla kor-
kuttu benL. Gene bir ya-
payalnızhk. gene bir boş-
lukta kalmışlık duygusu.."
İyi ki yapayalnızsınızdi-
ye düşünüyorum. Her şe-
yin.. sanatın. kültürün. si-
yasetin. aklın, ruhun böy-
lesine göçtüğü. böylesine
çirkinleştiği, böylesine ba-
yağılaştığı, bayağılaştınl-
dığı günümüzde zaten na-
sıl kalabalık olabilirdiniz?
O yapayalnızlığınız, şu or-
tam içinde boşlukta kal-
mışlığınız bizim için tek
direnç oldu biricik Yıldız
Hanım.
Maria Callas Master
Class'ı gelecek mevsim
yeniden - yeniden izlemek
umudu taşıyorum. Fakat
yalnız bir gece bile gözü-
müzün ufkunu örten ka-
ranlığı sıyırmak için yeter-
liydi. Size çok borçlandı-
ğımı düşünüyorum. Bir i-
ki satıryazı, bu yazı, o bor-
cumu söyleyebilmek için.
Ve iyi ki sizi tanıyorum
Yıldız Hanım, iyi ki lütfe-
dip boş vakitlennizde ba-
zen benimle de birlikte
oluyorsunuz. Sizi çok sevi-
yorum.
Sonsuz saygılanmla.
4
Lolita' gösterim
yasağmı deldi
• Lolita.
sonunda
dağıtımcısını
buldu.
Nabokov'un
tartışılan
romanından
Adrian
Lyne'in
sinemaya
aktardığı ve
başrolünde
Jeremy
Irons'ıno>nadığı film
ABD'de dağıtımcı
bulamadıği için bir
türlü gösterime
giremiyordu. Film
Fransız ortaklı Guıld
şırketi tarafından satın
alınarak Ingiltere'de
gösterime girme
olanağı elde etti.
Dedikodulara göre, eğer
Guildbu işi
başaramasaydı Jeremy
Irons Ingiltere'yi terk
edecekti.
• Beavis ve Butt-
Head, sinemaya
aktanlıyor. MTV için
200 bölüm halinde
çekilen dizinin büyük
başanya ulaşmasından
ötürü yapımcı Mike
Judge. iki anti-
kahramanın öyküsünü
beyazperdeye aktanyor.
Filmi Mike Judge.
Bruce VVillis ve Demi
Moore seslendirecek.
Judge, Beavis ve Butt-
Head dizisinın pek çok
kişi tarafından tepkiyle
karşılandığını
sövle>erek özellikle
hayvan haklannı
savunanlardan "Bu
dıziye son ver. yoksa
penisini kedime
yediririm!" şeklinde
tehditler aldığını
belirtiyor.
•Jon Bon Jovi.
yeni albümü
'Destınatıon Novvhere'i
tamamladı. Bu yaz
başında piyasaya
çıkacak albümün
yapımcılığını Dave
Stevvart üstlendi.
Albümden çıkacak ilk
sıngle 'Midnight in
Chelsea' adını taşıyor.
kazanmak
istıyor. Bu yıl
'Kolya' ile
en ivi
vabancı film
dalında
Oscar alan
Çek baba-
oğul. bir
dönemin
"Demir
„ . _ . „ , Perde'
FranosFordCoppola re
jimİTiin
hüküm sürdüğü pek çok
ülkede hayatın aslında
sanıldığından çok daha
renkli oldugunu
belinivorlar.
• John Maybury,
20. yüzyılın en önemli
sanatçılanndan Francis
Bacon'ın yaşamını
beyazperdeye
aktaracak. Londra ve
Paris'te çekımlen süren
film 'Love is the Devil'
adını taşıyor. Filmde
Derek Jacobı. Tilda
Svvinton ve George
Dyer rol alıyor
Jon Bon Jovi
• Francis Ford
COppOlaveRobert
Duvall, -
Godfather
IV'te biraraya geldi.
Duvall'ın filmde rol
alma isteğini yedi yıl
boyunca gen çeviren
Coppola, sonunda yeni
projesinde Duvall'e
başrol vermeyi kabul
etti.
• FargocBS
televizyonu için dizi
filme çekilecek. Coen
kardeşlenn ödüllü
filmınin TV
versiyonunda CBS
oyunculan rol alacak.
Hikâyenin değişikliğe
uğrayıp uğramayacağı
şimdılik belli değil.
• Jan ve Zdenem
Sverak gelecek yıl
"En İyi Film Oscan'nı
• Catherine
Deneuve, anılannı
kıtaplaştınyor. Cnlü
Fransız kadın
oyuncunun yakında
yayımlayacağı kitabın
en az Brigitte
Bardot'nunki kadar ilgi
göreceği sanılıyor.
Roger Vadim. David
Bailey, Marcello
Mastroıanni gibi ünlü
erkeklerle yaşamını
paylaşan Catherine
Deneuve. "Hakkımda
ileri geri
konuşulmasından
.sıkıldım" dıyerek
dedikodulann kaynağı
olan medyaya da cephe
aldı. Deneuve, "Neden
erkeklerden söz ermek
zorundaymışım gibi
davranıyorlar? Bence
hayat erkeklerden ibaret
değil ki!" diyor.
• Mel Cibson,
"Braveheart' filmindeki
'hiper-erkek'
görüntüsüyle
eşcinselleri kızdırdıktan
sonra bu kez sigara
karşıtlannın tepkisini
topladı. Gibson.
Amerika'daki anti-
sigara kampanyasını
desteklemediğini
açıklayarak yeni film
projesinde sigara
içmenin keyfini
anlatmaya karar verdi.
'Thank You For
Smoking - Sigara
Içtiğiniz İçin
Teşekkürler' adını
taşıyan film satirik bir
komedi olacak.
Başrolü üstlenen
Gibson büyük
olasıhkla filmi
yönetecek.
• Spice GirlS. "Gırl
Povver' adını taşıyan bir
kitap yazdı. Albümleri
tngiltere'de lOmilyon
satış rakamına ulaşan
'Çıtır Kızlar' 80
sayfalık bu kitapta
başanya giden yolun
sırnnı anlatıyorlar.
Spice Girls, "Giri Power" adh bir kitap yazdı.
Asîa Minör 5 haziranda DenzTde
Kültür Servisi - Denizlı Belediyesi'nın kültürel
etkınlikleri tüm hızıyla devam ediyor. Dört Türk genci
tarafından 1990 yılında kurulan Asıa Minör adlı
Ankaralı caz müziğı topluluğu 5 haziran tarihinde
Denizli'de bir konserverecek. Geleneksel müzığimızın
kendine has ritmik ve melodik özelliklenni, vapısına
aykırı düşmeven bir çokseslilik ve caz dısiplinı içinde
ışleyen topluluk, konserini Belediye Sanat
Merkezf nde gerçekleştirecek. Toplulukta Kamil
Erdem bass, Turay Dinleyen keman, Tahir Aydoğdu
kanun, Yahya Daı flüt-saksofon, Zafer Gerdanlı ise
davul çalıyor. "Sokak Boyunca' ve 'Longa Nova' adlı
ıkı a>Ti albüm de yayımlayan topluluğun konser
davetiyeleri Yaprak Kıtabevı ve Belediye Basın
Müdürlüğü'nden temin edilebilir.