27 Nisan 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET 1 HAZİRAN 1997 PAZAR DEĞİŞEN DÜNYADANHUSEYIN BAŞ L e Monde Dıplomatique gazetesınin başyazan aktanlan yazısının başlığını '\led\a Kıyameti' olarak vermesi. kuşkusuz rastlantı değil. Tam tersine yazar. son yıllarda şaşırtıcı ölçüde ivme kazanan teknolojik gelişmelerden ve tüm dünyayı sanp sarmalayan küreselleşmenin sağladığı olanaklardan yararlanan iletişimın dev şirketlerinin. ekonomık. politik ve kültürel yaşamı neoliberal ideolojı doğrultusunda kuşatma altına aldığının altını çizmektedir. Gerçekten de sosyal devletin ciddi yaralar aldığı küreselleşme dönemi sürecıne koşut olarak iletişim alanında yoğunlaşma. giderek tekelleşme, iyıce belirgin duruma gelmiş ve genel olarak haberleşme, iki bin yılının eşığinde. tüm gezegenin. asla hafife alınmaması gereken bir"medya kıyameti' ile karşı karşıya kalmıştır. O kadar ki bir zamanlar demokratık sıstemlerde '4. kuvvet' olarak nitelenen 'medya'. koruyucu devletin küçültüldüğü. sermayenın ınanılmaz ölçülerde yoğunlaşarak devasa boyutlara ulaştığı bir dünyada, çoğu zaman 'iktidarlan' bıle sollayarak gerçek anlamda '1. kuvvet' konumuna gelme yolunda görünmektedir. tletişıme gezegensel ölçekte hâkım olma yolunda kıyasıya rekabet ortamında. para imparatorluklan, kendi çıkarlan dışında hıçbir etik tanımadan iktıdarlara yön vermekte. ideolojıleri doğrultusunda her türlü manipülasyon. çarpıtma. saptırma, düzmece, giderek haber vererek habersizleştirme tekniklerinı pervasızca kullanarak düşünceleri baskı altında rutmaya çalışmaktadır. Yoğunlaşma uluslararası alana koşut olarak ulusal boyutlarda da gözlenmektedir. Hemen her ülkede ıletışim büyük finans gruplannın denetimındedır. Ancak belirgin eğılım. ıletışimin. tüm sınırlann kaldınlarak gezegensel boyutlara ulaştınlmasının sağlanmasıdır. Çeşitli uluslararası anlaşmalarla bu gerçekleşme yolundadır. Böylece yakın bir gelecekte dünya iletişim devlen. salt kendi ulusal sınırlan içınde değil. gezegensel alanda söz sahibi olacaklardır. Rupert Murdoch. bu eğilimın çarpıcı örnekleri arasındadır. Fransa"da. çımento kralı Bouygues. 1987 yılında TF1 telev izyon zıncınni de\letten satın alarak onu 'iktidar oluşturma' aracı halıne getirmiştir. Nıtekim bu konuda Pierre Pean \ e Christophe Nick, üç yıl süren araştırmalar sonunda yazdıklan 'TF1, Bir tktidar' adlı kitapta. sözü geçen telev ızyonun Mitterrand başkanlığındakı solun 1993 seçımlerinde yenilgiye uğramasında büyük rolü bulunduğunu ortaya koymuşlardır. Sözü geçen kıtabın yazarlanndan Chistopher Nick. L'E\press dergisıne bu konuda şunlan söylüyor: **TF1, salt basit bir karşı-iktidar değildir. İktidarın bizatihi kendisidir. TFl'in patronu Francis Bouygues bunun bilincindedir: Televizyona sahip olan atom süahına da sahiptir." Bouygues'ye göre hemen herkes. özellıkle de politikacılar, suratlannı televızyonda görmek ıster. Ona göre beyaz cam. masa altından gizlice \enlen para dolu valızlenn yerinı almıştır. Geleceğın cumhurbaşkanını da "tele\iz\onun'yapacağından kuşku yoktur. Telev ızyon zinciri sahıbı çimento patronunun şu sözlerı de, • olayi en açık biçimde ortaya koymaktadır: "TF1 'in 4.5 milyar frank ödenerek satın alınmasını çılgınlık olarak gören vakınlannı Bouygues, "Onu yıne de satın alacağım. Bunu neden yaptığımı bir gün anlayacaksınız. Bu aracın sağla>acağı ıkıncil çıkarlarvar. Evet. fıyat pahalı. ama onun iktidar etkisini unuruyorsunuz" diye yanıtiamıştır." Bu alanda ülkemizde görülen gelişmeler. temelde tüm dünyada olanlardan farklı değildir. Medya, basını, yayıncılığı, televizyonu, radyosu, dağıtımı ve haber üretimiyle karşı konulmaz bir yoğunlaşma ve tekelleşme sürecındedir. Bu durumda Ramonet'nin yazısının sonunda sorduğu *Yurttaşlann çıkarlan yerine doğnıdan ya da dolaylı olarak bağlı bulunduklan gruplaraı çıkarlarını hedefleven haberiere güvenmek nasıl miimkün olacaktır? Milyarlarca dolara varan ağıruklanvla dev şirketlerin kıyasıya çatıştıldan bir medvarik sa\aş ortamında bağımsız basın yaşamını nasıl siirdiirecektir" sorusunu. kuşkusuz bızım de sormamız gerekmektedır. Ama tüm bu olumsuz gelişmelere karşın. dünyanın hemen her ülkesınde 'bağımsızhkta' direnen gazeteler. radyo ve tele\ ız>'onlar ve meslek onurlannı her şeyın üstünde tutan gazeteciler bütünüyle ortadan kalkmış değildir. Onlar tüm olumsuz koşullara karşın gerçeklen dile getirmekte direnmektedirler. Yurttaşlann desteği eksilmedikçe de direnci sürdüreceklerdır. Bağımsız haberciliğin sonuırincı sayfada. büyük harflerle tek bir başlık:'TheSunbacksBlair'.(Sun, Blaırı desteklıyor). Her gün dört mılyon adetdağıtılan. on milyon ınsan tarafından okunan. bayan Margaret Thatcher'ın tezlennin fanatık savunucusu Sun gazetesi. geçen 18 martta, 1 mayısta yapılan yasama seçımlen öncesınde 'vizyon. amaç ve cesaret sahibi. yetenekli bir lider" olarak gördüğü Işçı Partisi'mn aday ı Tony Blair'i açıkça destekleyeceğiyle ılgılı karannı gösterişle açıklıyordu. Aynı gazete. böylece, 1992 Nısan seçımlerinde '\izyon sahibi. cesur \e karaıiı bir lider' olarak nitelediğı John Major hükümetim desteklemekten vazgeçmiş oluyordu. Bu anı fikır değişikliğının nedenlerini soranlan, Sun"ın polıtıka yazan Trevor Kavanagh şöyle yanıtlıyordu: "Gazeteninçizgisini değiştirdiği düşüncesinde değilim. Değişen İşçi Partisi'dir." Sözü edılen üzüntü venct yanıttan hangı dersler çıkanlabilir? En azmdan ıki ders. Politik olan birinci derse göre bazı sosyal demokrat partiler neoliberalizme öylesine yönelmışlerdır kı çok sayıda seçmenın gözünde klasik sağ muhafazakâr partılerle özdeşleşmışlerdır. Medyatik olan ıkınci derse göre ise haberleşme-iletişim seçim tercıhi sırasında düşünceleri önemli ölçüde etkılemeye devam etmekte \ e bu etkının bazen 'pazarük" konusu olabileceğinı göstermektedir. İşçı Partısı. Sun'ın desteğını satınalmış mıdır? Tony Blaır'in son aylarda Sun'ın sahibi Nevv Corporation'ın patronu Rupert Murdoch'la birden fazla kez görüştüğü kımsenin saklısı değildir. Sun'ın İşçı Partısı'nı desteklemesi, sözü edilen bu görüşmelenn sonucudur. Sendika parçalamasıyla ünlii Avustralya'nın en büyük medya patronu olan Rupert Murdoch (yüze yakın gazete ve çok sayıda radyo ve telev izyon zinciri sahibi), 80'li yıllann ortasında. Bayan Margaret Thatcher'ın güçlü desteğıy le İşçı Partısi'ne çok yakın Matbaa Işçılen Sendikası'nı parçalamasıyla ün kazanmıştı. Bugün. aralarında Sun ve çok saygın Tımes ve bunlann pazar günlen çıkan versiyonlan Nevvs of the World ve Sunday Tımes'ın da yer aldığı lngiliz günlük gazetelen tirajlarının üçte bırıni denetler duruma gelmiştır. Bunlar 10 milyar dolar ış hacmı olan Nevvs Corp.'un çok küçük bir bölümünü oluşturmaktadır. Nevvs Corp.. aynı zamanda Birleşık Krallık'ta yerel rakıbı bulunmayan uydu ve kablolu yayın yapan (6 milyon abone. Londra Borsası'nın en kârlı şirketleri arasında) British Broadcastıng (B Sky B) paralı telev ızyon şebekesıni de denetlemektedir. Bu kuruluş önümüzdeki sonbaharda uydu aracılığıyla yapılacak sayısal telev ızyonun da ılk adımını armanın hazırlığı ıçindedir. Bu tasanda. kuşkusuz Sun'ın, seçimlerde bugün başbakanlığa gelen Tony Blair'i desteklemesinin payı bulunmaktadır. Rupert Murdoch'ın hisselerinın yüzde 30'una sahip bulunduğu Nevvs Corporation, çağdaş büyük multimedya grubunun tıpik bir örneğidir. Nevv s Corp.. Birleşık Devletler'de Harpercollins yayıncılığı (1995'te 550 milyon dolar kâr): New York Post gazetesi, aralannda TV Guide'm da yer aldığı çok sayıda magazıni de denetlemektedir. 'X- Files' denılen telev ızyon dızılerinı de üreten prodüksıyon şırketi Tvventıeth Century Fox: Fox Netvvork telev izyon şebekesi; popüler bir kablolu telev izyon kuruluşu FX: süreklı haber yayımlayan Fox Nevv s Channel (kı bu kuruluş Tıme Warner grubunun CNN ve Microsoft'un MS NBC ve General Elektric'in NBC televizyonuyla rekabet etmektedır); bir marketıng ve promosyon kuruluşu olan Heritage Medıa ve yirmı kadar Internet ağınm da sahibidır. 1 milyar dolarlık yatırım Sayısal alanda Rupert Murdoch. kısa bir süre önce, Amerikan izleyicilerine 200 yeni kanal daha sunmak için MCI telefon şirketi ve Echostar'la ortak olarak l milyar dolarlık bir yatırım yapmıştır. Rupert Murdoch. aynı zamanda. Japon Sony ve Softbank şirketlerıyle Japan Sky Broadcasting'le (J Sky B) uydu yayın projesi gerçekleştirmiştır. Aynca 1998 ılkbahannda Japonya'ya I50program yayınına başlayacaktır. Grup şu anda Japonya, Çin. Hindistan ve Güneydoğu Asya ve Doğu Afhka'ya uydu yayın yapan Star TV zincirinın de patronudur. Bu sınır tanımayan ortaklıklar tufanı. bırleşmeler ve yoğunlaşmalar -ki Rupert Murdoch konunun örnek mimarıdır- medyalann bugünkü evrenini ngiltere 'nin 4 milyon tirajlı gazetesi Sun, 18 martta yaptığı açıklama ile îşçi partisi lideri Tony Blair i destekleme karan aldığını gösterişli bir biçimde kamuoyuna sıınuyordu. Tony Blair in son aylarda Sun ın sahibi iVeır Corporation 'ın patronu Rupert Murdoch la birdenfazla kez görüştüğü kimsenin saklısı değildir. Bu kuruluş önümüzdeki sonbaharda uydu aracılığıyla yapılacak sayısal teleyizyonun da ilk adımını atmanın hazırlığı içindedir. Bu tasanda, kuşkusuz Sun 'ın. seçimlerde bugün başbakanlığa gelen Tony Blair i desteklemesinin payı bulunmaktadır. karaktenze etmektedir. Ekonominın. kültürün küreselleştiğı (vvorld culture) 'tek uygarük' döneminde kımılennin 'küresel haberleşme toplumu'dediklerı bırtoplum bıçimi ortaya çıkmaktadır. Bu haberleşme teknolojilerinın yayılmasına koşut olarak gelişmekte. tüm ınsan aktivıtelerini istıla etmekte, ekonominin önde gelen sektörlerinin büyümesini kamçılamaktadır. Küresel bir haberleşme altyapısı (global information infrastructure) sayısal alandaki gelişmelerden yararlanarak ve ıletişime bağlı tüm hizmetlerin birbirleriyle bağlantısına yardımcı olarak gezegen boyutlannda bırörümcek ağı gibı yayilmaktadır. Bu. aynı zamanda. özellikle üç teknolojik sektörün -haberleşme. telefon ve telev izyon- birbirleriyle benzeşerek multimedya ve Internet'in içinde erimektedir. Dünyada 1.26 milyar telev ızyon cıhazı (sayısal demete bağlı 60 milyon ve 200 milyondan daha fazlası kablolu), 690 milyon telefon abonesi (80 milyonu hücresel) \e yaklaşık 200 milyon bılgisayar (30 milyonu Internet'e bağlı) mevcuttur. 2001 yılında Internet şebekesınin gücünün telefonu geçeceği. şebekeyi kullananlann sayısının da 600 ile 1 milyar arasında olacağı ve VVorld Wıde Web'de (ağ) 100 bin tıcari kuruluşun yer alacağı tahmin edılmektedir. iletişim endüstrısının 1995"te 1000 milyar dolar olan cırosu. beş yıl içınde dünya ekonomısının yüzde 10'una tekabül eden 2000 milyar dolara ulaşabılecektir. Gezegenin bir ucundan öbürüne. savaşçılar. dünyanın yenı efendılen durumuna gelen hep aynı dev firmalardır. AT ve T (telefonda dünya devi): MCI tarafından oluşturulan ikili (Amerika'nın bu alanda 2. devi), eskı British Telecom BT. Hong Kong telefonu denetleyen Cable ve Wireless. Bell Atlannc. Nynex, US \Vest TCI (kablolu televızyonda lider): bir numaralı Japon telefon şirketi NTT. ABC telefon şebekesini yeniden satın alan Dısney, CNN'in sahibi Time- U'arner. Nevvs Corp.. IBM, bilgi-işlem pazannı elinde tutan Mıcrosoft. Netscape, Intel vb. Av rupa da bu alanda, çıkarlan çatışan çok yönlü gruplann savaşına tanık olmaktadır: Nevvs Corp.. Pearson (The Financıal Times: Penguin Books; BBC Prime), Bertelsmann (Alman iletışiminde ilk sırada), Leo Kirch. CLT (RTL). Deutche Telekom, Stet (Italya'nın en büyük telefon grubu). Telefonica. Prisa (ıletışimde Ispanya'da ilk sırada), France Telecom. Bouygues: Lyonnaise des eaux, Generale des eaux (artık Canal Plus ve Havas'ı da kontrol ediyor) v b. Alanda yer almalar ve bırleşmeler ise tüm hızıyla sürüyor. Sadece 1993 yılında Avrupa'da 895 iletişim şirketi birleşme gerçekleştırmıştir. Kapitalızmin bu değişimdekı baskın mantığı, birleşmeden çok, önceden kestınlmesı olanaksız hızlı teknolojik gelışme ya da tüketıcının şaşırtıcı bir biçimde ölçüyü kaçırması (İnternet furyası) ortamında dalgalanan bir pazarda avantajlı konumda olanlann becerilerınden çıkar sağlamak ıçin, bütünüyle ele geçirmek, kendi bünyesi içinde eritmektir. Ortaya çıkan bu yeni durumun merkezınde verilerin artarak süreklı dalgalanması yer alıyor: Konuşmalar, finansal görüntü ve her türden im'lerin alışverişi vb. Bu, bir yandan sözü geçen verileri üreten (yaymevleri, haber ajanslan. gazeteler, sinema, radyo. televizyon. Web şebekeleri vb.) medyalar; öbür yandan bunlann iletilmesinı sağlayan, hazırlayan. ışleyen telekomünikasyon ve bilgisayarlar evreniyle ilgili bulunmaktadır. İletisimde muazzam kazanç Komünikasyon devlennın hedefı. yurttaşın 'tek munatabı' durumuna gelmektir. Bu dev ler yurttaşa. aynı zamanda haber, eğlence, kültür, profesyonel hızmetler. finansal ve ekonomık haber sağlama olanağına sahip olmak ıstemekte ve onu. mümkün olan her türlü iletişim olanaklanyla 'bağlannya hazır' duruma getirmeyn;alışmaktadırlar. Dört uluslararası konferans -Cenevre 1992. Buenos Aıres 1994, Brüksel 1995 ve Johannesburg 1996- Başkan VV'illiam Clinton ve özellıkle de Başkan Yardımcısı Albert Gore'ye dünyanın önde gelen siyasal sorumlulan önünde küresel haberleşme toplumu ile ilgili tezlerinı tanıtma firsatı sağladı. Öte yandan 1994'teki Uruguay raundu görüşmeleri sırasında da \Vashington. ıletışimin 'basit bir hizmet' olarak görülmesinı. bu niteliğiyie de ticaretin genel yasalanna göre işlemesı düşüncesinı ileri sürmüştü. Temel iletişim. yılda %8 ıla o ol2 oranında gelışme gösteren 525 milyar dolarlık bir pazarı ifade etmekte ve dünya ticaretinin en kârlı alanlanndan bırini oluşturmaktadır. 1985 yılında dünyada kullanıcılar tarafından ıletişime aynlan zaman (konuşmak. veri fakslamak ve göndermek ıçın) 15 milyar dakikadan. 1995'te 60 milyar dakikaya ulaşmıştır. Bu rakamın 2000 yılında 95 milyar dakikaya yükseleceği hesaplanmıştır. Rakamlar, ıletışimin serbest dolaşımıyia elde edilecek muazzam kazancın hangı düzeylerde olacağını en açık biçımıyle ortaya koymaktadır. 1996 Kasım ayında Birleşık Devletler. Manila'da APEC (Asya Pasifik Ekonomık İşbirliğı) zirvesinde bu bölge ülkelennin pazarlannın 2000 yılına kadar ıletışim teknolojılerine açılmasını sağlamış bulunmaktadır. 'İletişim agının tümüne hâkim olmak', yenı iletişim dev lennin hedefi durumundadır. Bu hedefe varmak ıçin de alımlanna ve yoğunlaşmalanna hız vermektedirler. Onlar için iletişim. her şeyden önce, büyük sayıda üretilmesi gereken bir maldan ıbarettir. \'e bu konuda nıcelik. nıtelikten önemlidir. Dünya otuz yılda. geçen beş bin yıllık süreden daha çok haber üretmiştır. Nevv York Times'ın tek bir pazar sayısı. 17. yüzyılda yaşayan bir Av rupalının tüm yaşamı boyunca alacağı haberden daha fazlasını içermektedir. Her gün dergı. kitap. rapor, disket, CD Rom gibi çeşitli mecralarda 20 milyon dolayında teknik bilgi sunan sözcük basılmaktadır. Dakıkada 1000 sözcük ve 8 saat okuyan bir okuyucunun tek bir günde üretıleni okumak ıçin 1.5 ay harcaması gerekecek ve bu dönemin sonunda da 5.5 yıllık bir gecikme birikimiyle karşı karşıya kalacaktır. Tam iletişim ideolojisı" Her şeyı okuma. her şeyi bilme türü insancıl tasan artık bir düş haline gelmiştir. Uzun yıllar ender bulunan ve pahalı olan haber, gezegenin en bol öğesi hava ve su gibı, aşın ölçüde yaygın ve aynı zamanda kirli duruma gelmiştir. Sayısı arttıkça daha da ucuzlayan. ancak yine hava su gıbi o ölçüde de kırlenen bir öğe. Şu sorunun sorulması bile olasıdır. tletışim acaba optimal. yani en yüksek noktasını da aşarak tüm niteliklerin kusura, tüm erdemlerin kötülüğe dönüştüğü bir evreye mi gırmiştir? Zıra 'bir iletişimsel emperjalizm'e dönüşen bu 'tam iletişim ideolojisı' (tout- communicatıon) bir süredır yurttaşlar üzerinde gerçek bir baskı oluşturmaktadır. İletişim uzun yıllar, yazı ve matbaanın keşfinden bu yana her türlü boşinanç ve cehalete karşı. bılginın, yasalann ve aklın ışığını yaydığı için özgürleştıricı bir niteliğe sahip olmuştur. Oysa o günden bu yana kendısıni mutlak bir gereksinim olarak dayatıp, ekonomik. politik ve kültürel alanlan etkı altına alarak bir tür zorbalık uygulamakta, böylece de çağımızın en büyük boşinançlanndan bin haline gelmektedır. Yurttaşın duy umsadığı temel nitel değışım budur. Ignacio Ramonet (Le Monde Diplomatique) BULMACA SEDAT YAŞAYAS 1 2 3 4 5 6 7 8 9SOLDAN SAĞA: 1/ Hıçbir dev- letle uyrukluk bağı olmayan kişı. 2/ "Za- man, vakit" anlamında ye- rel sözcük... Bir ilimız. 3/ Doğu Anado- 6 lu'da kullanılan j bir tür küçük zuma... Pamuk 8 ıplığinden ya- g pılan kalınca kılım. 4/ Kalayın sım- gesı... Vatanı Kuzey .\merika olup son yıl- larda yurdumuzda da 2 yetıştinlmeye çalışılan 3 bırcevizağacı. 5/Tahı- lın taşını ayıklamaya yarayan elek. 6/ Yos- ma... Bir cetvel türü. 7/ Topun makine bölümü- nü ve topçulan koruya- g cak biçimde yapılmış zırhlı kule... Yenı doğan buzağılannkonulduğuyer 8/Mevkı. makanı... Babanın kız kardeşi. 9/ Karşı akın. \XiKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Divan edebiyatında beş mesnevınin bir araya gelme- smden oluşan yapıt. . Sık ve kalın dokunmuş kumaş. 2/ Bir Asya ülkesinin başkentı... Dört köşe döşeme taşı. 3/ "Zülfünün — gıbi kuvvetli çelık tellenne Takılan gön- lüm asırlarca peşinden gıdecek" (Faruk Nafız Çamlt- bel)... Bir kimsenin çocuğunun çocuğu. 4/ Tıp dılınde. röntgen tekniğınin en gelışmış biçımınin kısa yazılışı... Kolayca geçıt vermeyen. aşılması çok güç doğal engel. 5/Saz, kamış ya da ınce dallardan örülerek yapılmış kap. 6/ Yanardağ kayalıklan arasında bulunan bir feldıspat türü... Baryumun sımgesı. II İçinde dıri balık saklanan. denızden aymlmışhavuz... Lıstebaşı olmuş hafıfmüzık parçası. 8/ Saz şaın... Nefesli bir çalgı. 9/Tekıl birinci kişı adılı... Saç örgüsü. •Gö.] RÜŞ DENİZ KAVL'KÇUOĞLU İranlaşmak', Uezayip Sendromu' ya da ŞaıHıurfa Gerçeği "Türkıye kalkınmasının can damarı GAP ile Yukan Mezopotamya uygarlığıyenıden canlanıyor. Türkiye'yi 21. yüzyıla taşıyacak olan bu proje ile geçmışle gele- cek arasında bir tarıh köprusü kuruluyor. Fırat ve Dıc- le'nın suları Mezopotamya 'ya hayat verıyor, ekonomık ve kültürel canlılıkgetiriyor... Kadenniyıllarca toprağa ve hayvancılığa bağlamış bölge ınsanı artık çağdaş bir sanayi toplumunun ferdı oluyor... Kısaca, bölge değı- şıyor, insanımız değişiyor." Bu satırlar Güneydoğu Anadolu Projesi Bölge Kal- kınma Idaresı Başkanlığfnın hazırtadığı GAP tanıtım broşüründe yer alıyor. Şanlıurfa ve çevresıni CHP istanbul Milletvekili Er- can Karakaş ve Sosyal Demokrası Vakfı (SODEV) üyesi bir grup arkadaşla bırlıkte dolaşıyoruz. Gerçek- ten de yöreyi gezdığımiz zaman Güneydoğu'yu konu alan filmlerden. roman ve öykülerden, röportajlardan tanıdıgımız o "güneşten kavrulup çatlamış toprağın" suyla buluştuktan sonra nasıl yeşıle dönüştüğüne ta- nık oluyorsunuz. Su ve elektrık enerjısı bolgeye yeni bir renk, yenı bir hayat getirmış. Bınierce, onbınlerce ınsanın ortak emeğı makmele- rin gücuyle bırleşıp, çok genış bir bölgede yaklaşık iki milyon ınsan ıçın daha yüksek bir yaşam düzeyinın, farklı bir yaşam biçımınin nesnel koşullarını yaratmış. GAP, Gaziantep. Dıyarbakır, Mardin, Adıyaman, Bat- man. Şırnak, Şiirt ve Şanlıurfa illerinı kapsıyor. Ancak bu illenn bırçoğunda GAP uygulamalannın etkıleri ın- sanların yaşamlanna somut olumluluklarla yansımış- ken. Şanlıurfa'da teknolojik ve ekonomik ılerlemeye ters orantılı bir gelişmeye tanık oluyorsunuz. Şanlıurfa'davarlığınıyoğun bir biçimde sürdürenfe^ odal ilişkilerin uzennde yapılanan ve somut ıfadesıni Refah Partisi'nın yerel yönetımınde bulan köktenci-si- yasal islam, bu kenti ve bu kentın ınsanlannı büyük bir hızla ortaçağ karanlıklanna çekıyor. GAP'ın yol açtığı teknolojik ve ekonomık gelişmelenn nesnel bırkaçınıl- mazlıkla bölge ınsanının düşünce ve davranışlanna yansıyacağını, feodal ılişkıleri parçalayıp bireyı özgur- lüğüne kavuşturacağını gören feodal egemenler. siya- sal-ıdeolojık bir refleksle islamı öne çıkararak bu ge- lişmenin önünü tıkamak ıçin hertürlü yola başvuruyor- lar. Insanlann toplumsal yaşamlanndaki doğallıklar, da- yatma ve zorlamalarla Şanlıurfa'da gaynmeşru hale getirilmiş. Reel nüfusu 700 bin olarak tahmin edılen kentte bugün bir bardak bira içebıleceğinız tek lokan- ta, kentin 15 kılometre uzağındakı Huzur Lokantası. 1950'li yıllarda Balıklı Göl'ün çevresinde bayan garson- lann hizmet ettıği gazınolann varolduğu söylenen Şan- lıurfa'da, 1997 yılında yalnızca tek bir otelde, 0 da san- ki birsuç işleniyormuşçasına ıçkı servisi yapılıyor. Dev- let Su Işlen Konukevı, Öğretmenevı gıbi kamu kuru- luşlanna da REFAHYOL ile bırlıkte ıçkı yasağı getınl- miş. 12 Eylül 1980'den sonra başa gelen hükumetler, bu kente en tutucu valılerın. en tutucu emniyet müdür- lennin atanmasına özen göstermişler. Harran Üniver- sitesı'nin rektörlerı en tutucu öğretım üyelerı arasından seçılmış. Şanlıurfa'da tıyatro yok! Şanlıurfa'da dans edecek tek bir mekân yok! Bınierce ünıversite öğren- cisinin kız-erkek -diğer kentlerımızdeki doğallıkla- bir arada eğlenebıleceklen bir yer yok! Kentin tek sınema- sı yıllar sonra ve bir ay önce "Eşkıya" fılmınin galasıy- la açılmış. Akıbeti kestinlemiyor. Şanlıurfa GAP ile bırlikte çağdaşlığı yakalamak üze- reyken köktencı-siyasal islam, bu kent ınsanlarının üzenne birkarabasan gibıçökmüş. Şanlıurfa "Iranlaş- tırılmış." Devletin de bu sürece çanak tutmasıyla Gü- neydoğu'nun bu umut kentı bir hurafeler kentine dö- nüştürülmüş. Özel yaşantısında, sosyal ılışkılennde sü- rekli izlendiği hissini taşıyan, yaşamının dogallığının sonuçlarından korkan Şanlıurfa insanı. haklı olarak bir "Cezayırsendromu" yaşıyor. Etyen Mahcupyan, Ra- dikal'deki köşesinde "Türkıye'deki hiçbır toplumsal kesim ülkeyı bir Cezayir haline getırecek kudrete sa-. hip değildir" derken. hemalde yalnızca Istanbul'u, An- ; kara'yı, izmır'i düşünüyor. Oysa Şanlıurfa da bu ülke-- nın bir kentı. ; Şanlıurfalı da bu ülkenin insanı: ve bu kenti insanla-j nyla birlikte otoriter-dinsel bir baskı altında tutan top-î lumsal kesımi de Türkıye'nin toplumunun bir parçası., Şanlıurfa'da sokaktaki ınsan, "Bu kente içki ıçecek\ yüreklilikte bir valı gelse çok şey değişecek!" yollu, ço-; ğumuza "absürd" gelebilecek ya da başka bir otorite- > ye daveti çağnştınyor sanabilecegımız özlemler dileî getirirken, kuşkusuz, altında ezildıği bir otorrtenin ye-', rine başka bir otorrtenin geçmesını dilemiyor. Etnik ai-; diyeti nedenıyle resmi otorrtenin kendısıne sıcak yak-« laşmayacağını bilerek fakat buna rağmen son derece' anlaşılabilir insanı duygularta, ona herkesın hakkı olan i en doğal sosyal yaşam koşullarını mümkün kılacak bir; iradenın yardımını talep ediyor. Çünkü her türlü bas-- kıyla kuşatılmış, sıkıştınlmış, ezilmiş insanın. kendısıni "< kurtaracak gücün yine kendısınde olduğunu fark et-', mesı kolay değil. , Şanlıurfa ınsanının bu karanlıktan kurtuluş umuduj yok mu? Var. Bız bu umudu simgeleyen azimli ve çalış-; kan insanları da tanıdık. Başka bir yazımızı bu dostlara • ayıracağız. l
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle