27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6MAYIS1997 SALI CUMHURİYET SAYFA EKONOMI Hazine TÜFE'li ihalede ısrarlı • Ekonomi Servisi - Hazine. TÜFE'li ihale açmakta ısrar ediyor. Geçtiğimiz hafta perşembe günü başansız bir TÜFE'li ihale gerçekleştiren Hazine, bugün yine TÜFE çarpı risk primli ihale açtı. Iki yıl vadelı ve üç ayda bir faiz ödemeli tahvillerin geri ödemesi 7 mayıs 1999'dayapılacak. Değerleme oranının 1.154 olarak belirlendiği ihalede reel getirisinin son ihalede olduğu gibi yüzde 22 seviyelerinde gerçekleşmesi bekleniyor. Hazine geçen hafta gerçekleştırdıği TÜFE'li ihalede 53.9 trilyon lirahk teklife karşın 10 trilyon lirahk satış yapmıştı. KKTC Menkez Bankası'nda grev H Ekonomi Servisi - KKTC Merkez Bankası'ndaki tüm işlemler, dün sabah başlayan grev nedeniyle durdu. Üç gün sürecek grev nedeniyle, bankalarla Merkez Bankası arasındaki işlemler yapılamıyor. KKTC Kamu-Sen tarafından dün başlatılan greve iki geçici çalışan dışında tüm çalışanlann katıldığı belirtildı. KKTC Kamu-Sen Genel Başkanı Ahmet Ötüken, tüm iyi niyetlerine karşın, Merkez Bankası yetkililerinden taleplerine yönelik olarak olumlu yaklaşım görmedıklerini söyledi. Kişi başına gelirde 57'nciyiz • ANKARA (ANKA) - Türkiye'nin nüfus başına ulusal gelirde 154 ülke ıçinde kişi başına 2 bin 700 dolarla 57. sırada olduğu bildirildı. Birleşmış Milletler'in raporuna göre, nüfus bakımından 154 ülke içinde 17'inci, toplam gelirde 26'ıncıolan Türkiye, kişi başına gelir düzeyi itibariyle, Iran. Meksika, Ürdün, Lübnan. Kostarika, Panama, Botsvvana, Mairitius, Slovakya, Çek Cumhunyeti, Estonya gibi ülkelenn gensınde bulunuyor. Pınar Efe ISO 9001 • İZMİR (AA) - Yaşar Holding şirketlerinden olan Pınar Et Entegre Tesisi, kalite sistem standartlanndan TS-ISO 9001 belgesi aldı. Pınar Et Genel Müdürü Yiğit Tavas, Pınar Et'in daha önce de TS-ISO 9002 belgesi bulunduğunu hatırlatarak, kalite çalışmalannı bundan sonra daha da geliştirerek sürdüreceklerini sövledi. Ağır koşullar içeren orta vadeli programa karşılık alınacak 3 milyar dolar krediye sevindi ÇiUerMen IMF 4 müjdesi' Tansu Çiller, IMF anlaşmasını Bakan Söylemez'le birlikte açıkiadı. • Devlet Bakanı Ufuk Söylemez'le birlikte dün başına yaptığı açıklamada IMF ile 3 yıllık dönemi kapsayan orta vadeli bir program çerçevesinde anlaşma yapılması konusunda görüş birliğine vanldığıru anlatan Çiller, programın kapsamımn şekillendiğini söyledi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - DYP Genel Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller. Uluslararası Para Fonu (IMF) ile orta vadeli bir anlaşma yapma konusunda uzlaşılmasını "müjde" olarak açıklarken, fondan 3 milyar dolarlık kredi alınacağını savundu. Çiller, Dünya Bankası'ndan bir heyetin de bu ay içinde Türkiye'ye geleceğini söyledi.Çiller, IMF ve Dünya Bankası ile görüşerek hafta sonu ABD'den dönen Devlet Bakanı Ufuk Söylemez'le birlikte dün başına açıklama yaptı. IMF ile 3 yıllık dönemi kapsayan orta vadeli bir program çerçevesinde anlaşma yapılması konusunda görüş birliğine vanldığını anlatan Tansu Çiller, programın kapsamımn şekillendiğini söyledi.Sosyal güvenlik sisteminde reform yapılması, emeklilik yaşının yükseltilmesi ve özelleştirmeye hız veribnesi temellerini kapsayacak programa son biçiminin yaz aylannda verileceğini bildiren Çiller, "Önümüzdeki en önemli konu istikrardır" dedi.Paket çerçevesinde verginin tabana yayılması konusunda bir reformun gündeme geleceğini kaydeden Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Tansu Çiller, orta vadeli programa karşılık IMF'den 3 milyar dolar gibi çok yüksek miktarda kredi alınmasımn gündemde olduğunu söyledi. IMF bugüne kadar Türkiye'ye en fazla 750 milyon dolarlık İtredi açmıştı.Dünya Bankası'ndan bir heyetin ay sonuna kadar Ankara'ya gelerek inceleme yapacağını bildiren Tansu Çiller, bankanm bugüne kadar Türkiye'ye vaat ettiği 650 milyon dolarlık proje kredisinin 1 milyar dolara çıkanlmasınrn da gündemde olduğunu söyledi. Çiller, orta vadeli programın, 4 ay içinde hazırlanacağını söyledi. Şahinler Holding, Türkiye'nin onuncu serbest bölgesini kuruyor Trakyalıya serbest bölge • Türkiye'nin onuncu serbest bölgesi olacak Trakya serbest bölgesi, Tekirdağ Çorlu'da 2 milyon metrekarelik alana kurulacak. Bölgede ilkaşamada 150 milyon dolarlık yatınmla 3 bin kişilik bir istihdam planlanıyor. [Bölgeter Mersin Antalya Ege istanbul-AHL Trabzon Istanbul-Deri DoğuAnadoto Mardin Tbptam _, ' f§ Bölaeler itibarivle vıllık ticaret hacimleri (.000$) 1991 1992 420.354:414.641 14.781 : 30.428 28.1241 55.832 27.948 121.789 ! 4.878 491.207 i 627.568 1993 543.148 62.750 227.653 173 742 13.616 1.020.910 1994 927.740 88.955 453.030 444.915 44.112 - =. „ . 1.958.752 1995 1.400.038) 175.9601 704.059 437.938 148.764 92.871 ş ; i \ 2.959.629 1996 1.650.132 141.174 912.886 510.333 119.318 295.861 3.083 1.433 3.634.221 : 1996/1-3 ! 395.147 ! 20.899 J 198.059 j 100.828 ; 39.103 Î 55.153 j 713 İ 469 \ 810.370 1997/1-3 j 405.868 j 35.295 l 260.045 139.244 ; 13.839 ı 140.957 f 425 . 1.661 997.333 %97/96 3 i 69 İ 31 38 1 -65 j 156 j -40 I 205 '. 23 HAYRİYE MENGÜÇ Şahinler Holding'in sancılı bekleyişi nihayet son buldu. Türkiye'nin onuncu serbest bölgesi olacak Trakya serbest bölgesi. Tekirdağ Çorlu'da 2 milyon metrekarelik alana kurulacak. Tarım Bakanlığı'nın serbest bölge arazisini sulama arazisi olmayan başka bir arazi ile becayış yapmasıyla Bakanlar Kurulu'ndan kunıluş izni alan Trakya serbest bölgesi. 25 bin kişiye istihdam yaratmaya hazırlanıyor. Tüm altyapı ve üstyapı çalışmalannı üstlenen Şahinler Holding tarafından kunılacak bölgede ilk aşamada 150 milyon dolarlık yatınmla birlikte, 3 bin kişilik bir istihdam planlanıyor. Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı Serbest Bölgeler Genel Müdürü Kürşat Tüzmen'in verdiği bilgiye göre, Trakya serbest bölgesi hizmete girdikten sonra 1-1.5 milyar dolarlık bir ticaret hacmine sahip olması bekleniyor. Bölgede elektronik, optik, ,hazır gjyim ve bioteknoloji sektörleri yoğurilukta olacak. Trakya serbest bölgesi, geçen yıl Bakanlar Kurulu'nun onayına sunulmuştu. Ancak çıkması beklenen karar, 2 milyon metrekarelik arazinin sulama arazisi içinde olduğu gerekçesiyle Tanm Bakanlığı'na takılmıştı. Daha sonra serbest bölge için teklif edilen arazinin Tanm Bakanlığı'nın yine aynı bölgedeki tanm için kullanılmayan bir başka bölgeyle becayiş yapması sonucu problem çözümlendı. Trakya serbest bölgesi, lstanbul ve çevresinın dördüncü serbest bölgesi olacak. Şahinler Holding, devletten hiçbir yardım almadan tüm altyapı ve üstyapı çalışmalannı üstlenecek. Serbest Bölgeler Genel Müdürü Kürşat Tezmen, serbest bölge kurulmasında ilk aşamada devletin tüm altyapı ve üstyapı çalışmalannı üstlendiğini, fakat artık özel sektörün bu işleri gerçekleştirdiğini belirtiyor. Yüzde 23'lfik artış oldu Tezmen, Türkiye'deki serbest bölgelerin toplam 3.6 milyar dolarlık bir ticaret hacmine sahip olduğunu söylüyor. Müdürlükten alınan bilgilere göre Türkiye'deki serbest bölgelerde geçen yılın ilk üç ayında 810 milyon 370 bin dolarlık bir işlem yapılırken bu yılın ilk üç ayında bu rakam 997.333 milyon dolara çıktı. Iki dönem karşılaştınldığmda ise yüzde 23'lük bir artış olduğu kaydediliyor. Zeytinyağı üreticisinden TARİŞ'etepki İZMİR (Cumhuriyet Ege Büro- su) - Hükümetten beklenen kredi des- teğini alamayan TARtŞ, ürünlerini aldığı zeytinyağı üreticılerine para- lannı vermiyor. Üreticıye yaklaşık 5 trilyon lira borcu olan TARtŞ para bul- maya çalışırken tüccar da piyasada ya- şanan krizden yararlanmak istiyor. Hükümetin zeytinyağı alımlanyla il- gili 3 trilyon lirahk bir kaynağı TA- RlŞ'e göndenneye hazırlandığı öğ- renilirken üretici ve sektör temsilci- leri TARlŞ'e tepki gösteriyorlar. Italya ve tspanya'nın Türkiye'den çok düşük fiyatla zeytinyağı alma çalışmalannın yarattığı baskı üretici- ye büyük oranda yansırken hükümet bu konuda sessizliğini sürdürüyor. ANAP Aydın Milletvekili Yiiksel Yalova. TARlŞ'in ortağı zeytinyağı üreticilerine 4 aydır paralanru ödeme- mesini sert bir dille eleştırdi. "Bu paraları 4 aydır kullanarak gasp edenler mutlaka bir gün he- sap verecektir" diyen Yüksel Yalo- va, "Ege Bölgesi'nde 26 bin üreti- cinin bulunduğu Zeytinyağı Ko- operatifi'nin ortağına bayram ön- cesinde 30'ar milyon lira vererek mağdur etmiştir. Ancak buna kar- şılık da taraf tutularak FİSKO- BİRLİK ortaklarına toplam ola- rak 17 trilyon lirahk kaynak ak- tarılmıştır. TBMM Başkanlığı'na Başbakan Necmettin Erbakan'ın yanıtlaması için yazılı bir önerge verdim. Hâlâ cevap vermedi. Bu da hükümetin Ege üreticisine ver- diği önemi gösteriyor" diye konuş- tu. İŞÇİNİN EVRENİNDEN ŞÜKRAN SONER Umudumuz... Kaosun, kargaşanın egemen olduğu, hukuk devletinden vazgeçtik, kanun devletinin mumla arandığı şu günlerde "de- mokrasi" sözcüğü ile başlayan toplantıların birinden çıkıp bi- rine giriyorum. Hukuk, yasa gaspından, çetelerden, kamu vicdanında hükümeti yönetenlerin sorumlu tutulduğu bir or- tamda, hükümetin gıdişı ile ilgili demokratik bir çözümün üretilememesi umutsuzluk saçıyor. Böyle olunca da demok- rasi, hukuk devleti, birçıkışyolu arayışı içindeki insanlar, sa- rılacak, umut bağlayacak bir şeyler bulmanın çırpınışı ile her şeyden vazgeçip umutsuzca bekleme arasında gidip geliyor. Kapkaranlığın içinde en küçük bir kıvılcım parlak bir ışık gibi gözüküyor. Sonüverince de karanlığın yarattığı ürküntü ile öfkemız kıvılcımın sürekli aydınlatan bir ışığa dönüşme- mesine, bir mucize olmamasına yöneliyor. Ülke çapında bir katılımı gerçekleştirince, gerçekte ancak bir kıvılcım olabile- cek, 5 dakikalık ışık kapatma eylemimizi önemli bir demok- rasi sınavının kazanımı gibi görmeyi seçtik. Çetelerden he- sap sorulmasına yeteceği gibi bir hayal gördük. Eylemimiz bitip, çeteler yerinde kalınca da yorulup umudumuzu umut- suzluğa çevirdik. Eylem ikinci kez yinelenmek istendiğinde, ellerımizi elektrik düğmelerıne uzatmaya bile üşendik. Hani Erbakan ve Refah cephesi, rejimle çatışmayı hedef almasa, asker cephesi işlere el koymasa, REFAHYOL hükü- metinin düşürülmesi bile gündemden düşürülecek. Tam da medya REFAHYOL'a barışmaya yönelik yaklaşır- ken, Flash TV skandalı patlayıveriyor. Gerçek ve tek kayna- ğı, azmettireni, nedenleri kamu vicdanında besbellı, bırı çe- te işi, diğeri sorumlusu görünmeyen devlet işi, ikisi de silah- lı, kaba güce dayalı susturma saldınsı, demokrasi arayışları için yeni bir kıvılcımı çakıyor. Flash TV olayı, Susuriuk'u, çe- teleri yeniden gündeme getirecek kamyon çarpması işlevi- ni yapıyor. Kirli çamaşırlar bir kez daha ortalığa saçılmaya baş- lıyor. "Bu kaostan, kargaşadan nasıl çıkılacak?" sorusu, Tür- kiye'nin yaşamsal gündemıne oturuyor. Işte bu havada dün TÜSlAD'ın "demokratik standartlann yükseltilmesipaketi" toplantıları kapsamında, "siyasalparti- leryasası" tartışması yapıldı. Çok sayıda medyacı daha çok TÜSİAD'ın "Anayasa"önerisi üzerine başlayan tartışmaların ardından sürecek polemiğı izlemek üzere gelmiş olsa da, il- gi büyüktü. TÜSİAD toplumun "demokratik çıkış" arayışları- na ilk ciddi yanrt veren kurum olmakla övünüyordu. Tam da "Nasıl bir seçim sistemi ile, ne zaman seçim, bunalımdan çı- kışa kapı açar?.." sorularına yanrt aranması gündemde ıken, yapılan ciddi bir tartışma doğal olarak anlam kazanıyor. Sözde bunalımdan demokratik yoldan çıkış gündemimi- zın tek bir ana reçetesi var.. "REFAHYOL iktidan parlamen- tonun görevıni yapması ile düşürülecek. Parlamento ve siya- si partiler, Türkiye'yi yeni siyasi khzlere sokmayacak çözüm önerilerini geliştirecek. BirtürKurucu Meclıs ve hükümet iş- levinı üstelenecekyapılanma içinde, demokratik bir seçim dü- zenini getirecek koşullar için gerekenler yapılacak.." Bu tabloda ne beklenir? Hiç değılse mutlaka yapılacak ye- ni seçimler için, yolumuzu açacak seçim sistemi, siyasi par- tiler yasası üzerinde somut görüşleri, önerileri olmalı. Konu- yu cıddı bir tartışma platformuna getirebilen tek örgüt TÜSİ- AD. O da bildığiniz gıbı, demokrasinin olmazsa olmaz temel ilkeleri içinde, hukuk gereklerine göre hazırlanmış bir Ana- yasa taslağından nerede ise bölünecekti. Şimdı dizi toplan- tılarla, galiba öncelikle kendi üyelerini "demokrasi" ilke ve de- ğerlerıne alıştırma eğıtimi yapmaya çalışıyor. 12 Eylül hukukunun yasaklı düzeninde, demokrasinin kat- letmesinde, 1960'la hukuk düzeninde gelmiş demokrasinin geriye götürülrnesinde büyük sorumluluğu olan sermaye cephesinin bir anlamda kendi ayıbını temizleme çabası ola- rak da değerlendirilebilir. Daha doğrusu güvenliğinin, çıkar- lannın "çaödaşdemo/fras/" çızgisinde olduğunu kavramış bir avuç aydın sermaye sahibinin çıkışı. Ama galiba asıl soru- numuz, iş dünyasının "demokrasi" ilke ve gereklerine lŞ ması, özümsemesi ve kabullenmesı ile sınıriı değil. Keşke öy- le olsa. Dünkü toplantıdan çıkan sonuç ne yazık ki sadece ikı cid- di hukukçumuzun, Prof. Bülent Tanör ve Prof. ErdoğanTe- ziç'in "Demokratik bir anayasa ve siyasal partiler yasası", "Nasılbiryapılanma?" "Gerçek demokraside olması gereken- lerve önümüzdeki seçimleriçin acilyapılması gerekenler" ko- nularında açık düşüncelerinin olduğunu ortaya koydu. Ne si- yasi partilerimiz, ne de demokraside söz sahibı olma savın- daki sendikalarımız, meslek örgütleh, sivil toplum örgütlerı- mizin böylesine acil bir gündem üzerinde bile henüz hiç ka- fa patlatmadıkları, derslerini çalışmadıkları, öngörüşlerınin, sağlıklı yaklaşımlarının, dahası beklentilerinin dahi olmadığı anlaşılıyor. Herkes seçimlerle krizden çıkmayı programlıyor, ama kim- seler nasıl bir seçim düzeni ile krizden çıkılabileceği ko- nusunda düşünmek zahmetine bile katlanmıyor. Şimdi bu tab- loda, bu kaostan, bu krizden kurtulmada umudumuz kimler olacak? , - • 1 DUNYA EKONOMİSİNE BAKIŞ /ERGIN YILDIZOĞLU /LONDRA DOSYA: TURKİYE'DE VERGİ POTANSİYELl Yüzyılın En Güçlü Başbakanı M ecliste 179 iskemle- lik bir çoğunlukla, Tony Blair, bu yüzyıl- da ingiltere'nin gör- düğü en güçlü hükümeti kuruyor. Blair, muhalefeti hiç göz önüne almadan istediği gibi davranabi- lir. Böyle güçlü bir Işçi Partisi hü- kümetinın kuruluyorolmasına rağ- men Ingiltere'de borsa hemen hiçbir sarsıntı geçirmedi. Piyasa- lar, yeni kurulacak Işçi Partisi hü- kümetinin, genel olarak Muhafa- zakâr Parti'nin uygulamalannı de- vam ettireceğine inanıyorlar. Gerçekten de Tony Blair baş- bakan olarak yaptığı ilk konuş- mada, "Bizyeni Işçi Partisi olarak yöneteceğiz. Bubirdoktrin, doğ- ma ya da geçmişe dönüş değil- dir" derken Rnancial Times'ın yo- rumuyla, "Bir önemli paradoksu gündeme getihyordu. (Işçi Parti- si E. Y) Baroness Thatcher'ın mi- rasını, Muhafazakâr Parti'yi ezici bir yenilgiye uğratarak güvence altına aldı" (3/5/97). İlk bakışta inanılmaz gibi görünen bu tespi- tin, Işçi Partisi'nin ekonomik ve si- yasi programına bakmakla baş- layınca, çok yanlış olmadığı orta- ya çıkıyor. işçi partilerinin, geleneksel he- defi, kamu mülkiyeti ve planlama yoluyla piyasa ekonomosinin ge- Hr dağılımını bozucu etkilerini kont- rol etmek, işsizliğin azaltılmasına öncelik vermek ve devletin elin- deki kaynakları; vergi, fiyat ve ge- lirlerpolitikalanyla, emekçi halkın yaşam koşullarını iyileştirmek için kullanmaktı. 1980'li yıllarda, di- öer sosyal demokrat partiler gibi Işçi Partisi de önce planlamadan, sonra gelir dağılırnına ilişkin po- Ittikalardan vazgeçti. Daha sonra gündeme şendikal haklara karşı olumsuz bir tutum ve kamu mül- kiyetinin programdan çıkarılma- sı geldi. Bu sırada neo-liberal bir söylem giderek egemen oldu: Özel teşebbüs, esneklik, özelleş- tirrne, rekabet, refah devletinin reformu -siz parçalanması olarak Tony Blair, çok güçlü bir halk desteğine sahip. okuyunuz-... Bugün Tony Blair; sendikalara taviz vermeyeceğini. gerekirse parti ile sendikalann ge- leneksel bağlarını toptan kese- ceğini söyleyebiliyor. Ingiliz Işçi Partisi'nin ekonomik programı bu arka plana göre şe- killendi. işçi Partisi seçimlerden önce, gelir vergisini, ilk iktidardö- neminde arttırmayacağını, muha- fazakâr hükümet tarafından sap- tanan kamu harcaması hedefle- rine sadık kalacağını. daha önce ön görülenin aksine ana sanayi dallarında devlet mülkiyetine ge- ri dönülmeyeceğini açıkladı. Böy- lece işçi Partisi, Muhafazakâr Par- ti'nin, ekonominin yönetimine iliş- kin koyduğu temel çerçeveyi ka- bul etmiş oluyordu. Şimdi bu ko- şullarda Blair'in sağlık ve eğitim sisteminde bir iyileştirmeyarata- cağına ilişkin verdiği sözü hangi kaynaklara dayanarak tutabile- ceği merak konusu. Işçi Partisi'nin diğer vaatlerı arasında, bir asgari ücret sistemi- nin getirilmesi, işsizliği azaltmak amacıyla işverenlere vergi indiri- mi uygulanması, 25 yaşın altında- ki kuşaktan işsizleri işe alanlara iş- çi başına haftada 60 sterlin des- tek sağlanması, temel gıda ve ço- cuk giyim eşyalanndan katma de- ğer vergisinin kaldırılması var ve bunlar için de ek kaynak gerekli. Yeni hükümetin ekonomiye iliş- kin bir diğer hedefi de İngiltere'nin uluslararası rekabet gücünü yük- seltmek. Bu, bir taraftan asgari ücrete ilişkin verilen sözü tehli- keye düşürürken diğer taraftan sendıkal haklarda, açıkça ifade edilmese de beklenen, iyileşme umudunun boşa çıkacağını dü- şündürüyor. Ingiliz Işçi Partisi'nin ihracatı teşyik etmek için ise ön- celikle sterlinin değer kaybetme- sini teşvik etmesi bekleniyor. Ekonomi dışı konularda da ve- rilen sözlerin yerine getirilmesi ol- dukça zor. Bunlardan bin anaya- sal reform. Işçi Partisi, seçim ma- nifestosunda, Galler ve Iskoç- ya'nın seçilmiş parlamentolanna kavuşmalarının koşullarını hazır- lamaya, Lordlar Kamarası'nı ka- patmaya ve bir temel haklar bil- dirgesini kabul etmeye söz verdi. Bu alanlarda belli bir desteğe de sahip Tony Blair. Ancak, Blair'in yeni oy tabanını oluşturan orta sı- nıflann, konu, kraliyete ve gelenek- lere ilişkin bir değişikliğe geldi- ğinde çok tutucu olduğu da bir gerçek. Işçi Partisi'nin kamu düzenini korumaya ilişkin planlan da ade- ta bu orta sınrflann muhafazakâr- lığını ve gençlere kuşkucu bakı- şını yansıtıyor. Işçi Partisi 10 ya- şından küçük çocuklara gece so- kağa çıkma yasağı getirecek. 18 yaşın altındakilere bakan mahke- melerin etkinliğini arttıracak ve genel olarak savcılık sistemini ye- niden yapılandıracak. Ingiliz Işçi Partisi hükümetinin, Irlanda ve Avrupa konularında da bir yenilik getirmesi söz konusu değil. Irlanda konusunda Muha- fazakâr Parti'nin koyduğu çerçe- ve içinde davranılacak. Avrupa'ya ilişkin olarak da yine Major hükü- metinin, John Major ve Maliye Bakanı Kenneth Clark tarafın- dan saptanan, "gerekirse gireriz" çizgisi benimseniyor. Özetle, hü- kümette süreklilik bekleniyor. An- cak iş çevrelerinde, seçimlerden bir hafta önce Wall Street baş ma- kalesinde dile getirilen haklı bir endişe de var: "Blair, partisinin geleneksel emekçi tabanına sırtı- nı döndü. Şimdi, Blairçapası kop- muş bir gemigibi nereye gideceği belli değil. Bu yûzden çok fazla güvenilemeyecek bir politikacı." NOT: Dünkü yazımda yer alan "Seçmen olağanOstöi birkatılım- la sandık başına gitti ve Tori par- tisine olan nefretini dile getirdi" cümlesi "Seçmen düşük bir ka- tılımla sandık başına gitti ve Tori partisine olan nefretini dile getir- di" biçiminde olacaktı. • Devlet malları haraçmezat Karadenız ulkelerı is konferansından Islamısermaye p ı faızle tanışacak mı?
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle