Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
6 MAYIS 1997 SALI CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 13
iDOB'un sahnelediği 'Midas'm Kulaklan' operasını Bozkurt Kuruç yönetiyor
Siyasal ortama hoş bir gönderme
ESRA ALİÇAVTJŞOĞLU
Heredot'a göre Midas, Phry-
gia'nın birinci kralı ve Gordi-
um'un kurucusu sayılan Gordi-
as'ın oğludur. Gordias'ın Ana
Tannça ile birleşmesınden doğ-
duğu söylenen Midas, büyüyûn-
ce Kybele'nin baş rahibi olmuş
ve tannçanın Pessinus'taki bü-
yük tapınağını kurmuştur. Ama
Kral Midas'ıasılünlükılan, ku-
laklanyla ilgili masaldır.
Kral Midas bır gün Ttnolos
Dağı'nın yamaçlannda dolaşır-
ken Apollon'la Pan'ın yanştık-
lannı ve bu yanşmaya yargıç
olarak dağ tannsı Tmolos'u seç-
tiklerinı görür. Midas, Apol-
lon'un lırinı de, Pan'ın kavalını
da dinler. Ne yapsın ki kaval se-
sini daha çok beğenir Tmolos,
Apollon'a vermiştir ödülü, ama
yanşmaya tanık olan Midas hiç
gerekmezken kavatı daha çok
beğendıgini söyler. Apollon tan-
n, cezayı Marsyas'a verir, ama
Midas'tan da öcünü alır: Kralın
kulaklannı uzatıp uzatıp eşek
kulağına çevirir. Midas eşek ku-
laklannı Phrygialılann sivri kü-
lahı altında bir sûre gizlemiş ol-
sa da, her gün saçını sakalını tı-
raş eden berber görür eşek ku-
laklannı, kimseye açmadığı bu
sırdan kurtulmak için toprağa
bir delik kazar ve içine eğilerek
"Midas'ın kulaklan eşek kulak-
landır" diye fısıldar. Ama kaz-
ma vurduğu yerin çevresinde ot-
lar, kamışlar yetişir, bunlar yel
estıkçe dıle gelerek, "Midas'ın
kulaklan eşek kulaklandır" di-
ye yankılanmaya başlar.
Gtingör DilmeıTin metni
Istanbul Devlet Opera ve Ba-
lesi 1996-97 sezonunun son ye-
ni prodüksiyonu olarak Ferit
Tüzün'ün 'Midas'm Kulaklan'
adlı operasını AKM Büyük Sa-
lon'da bugün, 10 ve 15 mayıs ta-
rihlerinde sahneleyecek. Gün-
gör Dilmen, kendi tiyatro yapı-
tından yola çıkarak metnini ha-
zırladığı 'Midas'ın Kulakla-
n'nda efsaneye ya da tarihe da-
yanarak çağın eleştirisini yapı-
yoc Dilmen aynca, efsaneye bir
piûtif daha katarak; Midas'ın
kulaklanndan utandığını, ama
ne zaman ki bu korkuyu yene-
rek halkının karşısına çıkıp.
uzun kulaklan bir ayıp değil bir
mucize, bir üstünlük oluverdiği-
ni, halkının gözünde tannlaşo-
ğını görür, işte o vakit Apollon
tann, Midas'ın kulaklannı kuru-
tup normal insan kulağı biçimi-
ne soktuğunu da metnin içine
yerleştirmiş. Midas halkın gö-
zünde bır kahraman olmaktan
çıkar, halkı aldatan bir yalancı
oluverir. Öyle ki bahtsız kral
yerlere kapanıp tanndan eşek
kulaklannı geri istemek zorun-
da kalır.
Koro, ana unsur
tki perdelik satirik opera, dev-
let sanatçısı Bozkurt Kunıç ta-
rafından sahneye konuyor. Or-
kestrasını Serdar Yalçın'ın yö-
nettiği operanın dekor ve kos-
tümleri Osman Şengezer'e, ışık
düzeni ıse Bülent Darcan'a ait.
Korosunu Gökçen Koray'ın ça-
lıştırdığı yapıtın yardımcı yö-
netmeni Osman VVöber, kore-
ografı ise Selçuk Borak. Kral
Midas rolünü Mesut tktu'nun
yorumladıgı yapıtta. Suat An-
kan, Songûr ÜnaL Köksal Er-
gür. Oya Atay, Kenan Dağaşan.
Hüseyin Likos. Ali thsan Onat.
O>ıı Gökberk. Necat Pınazoğ-
lu, Tlmur Doğanay, Sevan Şen-
can, Fanık Göker rollen dönü-
şûmlü olarak paylaşıyorlar.
Bozkurt Kuruç ile 'Midas'm
Kulaklan' operası üzerine ko-
nuştuk.
Istanbul Devlet Opera ve Ba-
lesi Genel Sanat Yönetmeni ve
Müdürü Yekta Kara repertu'va-
ra 'Midas'uı Kulaklan' operası-
nı aldığını ve sahneye koyup ko-
stanbul Devlet Opera ve Balesi, 1996-97 sezonunu, son yeni
prodüksiyonu olarak Ferit Tüzün'ün 'Midas'ın Kulaklan' adlı operasını AKM
Büyük Salon'da bugün, 10 ve 15 mayıs tarihlerinde sahneliyor. Güngör
Dilmen'in oyunundan uyarladığı, iki perdelik satirik opera, devlet sanatçısı
Bozkurt Kuruç tarafindan sahneye konuyor. Orkestrasını Serdar Yalçın'ın
yönettiği operanın dekor ve kostümleri Osman Şengezer'e ait. Yönetmen
Bozkurt Kuruç, 'Midasın Kulaklan' operasının bugünkü siyasal ortama da hoş
göndermeler yapacağını düşünüyor.
yamayacağını söylediğinde
Bozkurt Kuruç hayli heyecan-
lanmış. Çünkü Bozkurt Ku-
ruç'un konservatuvardan me-
zun olduktan sonra oynadığı ilk
oyunmuş 'Midas'ın Kulakla-
n'.u
tlk oynadığım oyun Mi-
das'ın Kulaklan'ndaki berber
rolüydü. Bu operayla akrabah-
ğun o günlere kadar dayanıyor.
Oyun, 'Midas'ın Kulaklan',
'Midas'ın Altınlan' vc 'Kördü-
ğüm'den oluşan üçlemedir.
Oyunun aslı da Güngör Dil-
men'in 'Kördüğüm' üçlemesi-
dir. Güngör Dilmen ve Ferit Tü-
zün'ün müziğrylc sahneye koy-
mak beninı için deçok mutlu bir
ola>. Bu yapıtla anılanm çok faz-
la, bu yüzden benim için özel bir
önemi var 'Midas'ın Kulakla-
n'nın." Bozkurt Kuruç bu pro-
düksiyonun öncekilerden biraz
değişik olduğunu, operada te-
mel bir koro unsuru bulunduğu-
nu belirriyor. "Oyunun başında
koro, 'Biz bu oyuna koro olaca-
ğız, oyunun sonunda ıse koro ol-
duk biz bu oyuna' der. tşte be-
nim hareket noktam bu oMu.
'Devletgalasında bildiri okunmaz*
Bozkurt Kuruç, 27 Mart Dünya
Tiyatrolar Günü'nde "IV'. Murat"
adlı oyunda tiyatro biidınsinin
okunmadığı ve buna bakanlığın adı-
nın kanşnğı konusuna da açıklık ge-
tiriyor "27 Mart Dünya Tiyatrolar
Günü, 'IV Murat' oyununun devlet
galasrydı. Devlet galasında bildiri
okunmaz. Böyle bir getenekyok. Ba-
kanhğuibukfmuyaelattığısöyieosedeböylebir
şey söz konusu değfl. 28 sahnede dc rüm arka-
daşlar tarafindan okundu bildiri. Bildirinin sa-
hibi orada burada dedikodu yapacağına üpış o-
prç çıkıp bildirisini okuyabüirdL Diyelim ki
:
fcİChbkhgBâD
manı zniu var bu zattn, tüar tdar okur, efendi
şe>. Oyun galasmın 27 Mart akşanu-
nadeıÂgebnesisahneninM)ğanluğuy-
laügfiibirşey."
"Aazname'' adlı oyunun şubat ayın-
da kaldın hp mart ayında tekrar sahne-
lenmesiyle ilgili söylentinin de tama-
men spekülatif olduğunu dile getiren
Kuruç, sahnenin birçok oyunla payla-
şılmasının bunu gerektirdiğini belirti-
yor. Devlet Tiyatrosu'nda herkesin anlamsız
bir biçimde kavga ettigini belırten Kuruç, kav-
ga çıkaranlara, "Elanekyedikleriyerlekavgaet-
mesinler, herkes işini yapsın"' cevabını veriyor.
Kuruç, bugüne değm 14 bakanla çahştığuu ve
hiç lornseyle kavga etmediğini, Devlet Tiyat-
rosu'nun hiçbir bakanla kavgası olmadığım da
sözlerine ekliyor.
Koro olacağun, oldum demek
için sahnenin içinde ohnak ge-
rek bütün oyun boyunca. Koro
başuıdan sonuna dek oyunun
ana unsuru olarak kullanıkn."
Operanın dekorunda. antik ti-
yatronun üç ana kapısı ve tama-
men Frigya kültürünün hâkim
olduğumotiflerkullanılmış. Ay-
nca, koro sürekli sahnede oldu-
ğu için dekor geçişlerinde ışık
sanatımn tüm hüneri kullanıla-
rak bir bütün oluşturulmuş.
Bozkurt Kuruç, 'Midasın Ku-
laklan' operasının bügünkü si-
yasal ortama da hoş gönderme-
ler yapacağını düşünüyor.
Oyunda, hem siyasilere hem de
bireyin ruhsal sorununa iniliyor.
Bu yüzden öykü her ne kadar
eski de olsa günümüz gerçeğini
yansıtıyor izleyenlere.
Metropol yönetmek
Opera ile tiyatro oyunu sahne-
ye koymak arasında büyük bir
fark olduğunu dile getiren Boz-
kurt Kuruç, operanın sahne sa-
natlannın doruğu olduğunu be-
lirtiyor. "Tryatro salt söze daya-
bdır. Tiyatrotoplumla olan çahş-
masıru dille anlaür ve halka en
yakın sanatür. Sanaüan görsd
ve işitseJ sanatiar olarak ayınr-
sak, opera sanaünın tüm sanat-
lan içerdiği görülür. Dolayısryla
üretileri çoktur. Tiyatroda bir
kent, operada ise metropolyöne-
tirsmiz." Dünyada da bütün ti-
yatro rejisörlerinin sonunda
opera sahneye koyduklannı vur-
gulayan Kuruç, bunun tiyatro
rejisörü için artı bir başan oldu-
ğunu belirtiyor.
İstanbuVda birçokyapıtı yöneten şef Serdar Yalçın
'Devlet eliyle sanat olmaz'
DUYGU DURGUN
Geçen yıl Istanbul'da
gerçekleşen HABITAT
Kent Zirvesi'nin görkem-
li açılış konsennde orkest-
ranın şefliğini üstlenmişti
Serdar Yalçın. Ankara
Devlet Opera ve Bale-
si 'nde 'Cannina Bura-
na'da, Istanbul Devlet
Opera ve Balesi'nde 'Si-
hirH Flüt' operası ile 'Kral
ve Ben' müzikalinde or-
kestra yine onun yöneti-
mındeydi. Son olarak, Is-
tanbul Devlet Opera ve
Balesi 'nın bu sezon için
hazırladığı son yeni pro-
düksiyon olan 'Midas'ın
Kulaklan'nda orkestra
şefliğini üstleniyor.
Yalçın, üç yıl önce ku-
rulan Istanbul Korosu'nun
çalıştıncılanndan biri aynı
zamanda. Koroyla birlikte
Can Yücel'in şiirleri için
yaptığı besteleri çeşitli
konserlerde seslendiren
sanatçının imza attığı bü-
tün bu çahşmalar. Nokta dergi-
sinin 'Donıktakiler%'anketin-
de klasik müzik dahnda 'Yıhn
Sanatçısı' seçılmesini sağladı.
Yalçın, Can Yücel'in şiirle-
rinden bestelediği eserlerini,
mart ayı sonunda Kuzguncuk'ta
Can Yücel'in de dinleyici ola-
rak katıldığı bir konserde Istan-
bul Korosu ile birlikte seslen-
dirdi.
Sanat yaşamına Belediye
Konservatuvan'na kaydolarak
adım atan, burada yüksek piya-
no bölümünü bitiren Yalçın, eş-
zamanlı olarak devam ettiği Is-
tanbul Erkek Lisesi'ni bitirip Is-
tanbul Teknik Üniversitesi'nde
elektronik eğitimi almış. Aynı
dönemde konservatuvarda pi-
yano öğretmenliğine başlayan
Yalçın, Adnan Saygun ile bir-
likte Devlet Konservatuva-
n'nda kompozisyon çalışmala-
nnda bulunmuş. 1978'de Ber-
lin'e gidip Yüksek Sanat Oku-
lu'nu bitiren sanatçı Türkiye'ye
dönüşünde İDSO'nun orkestra
şefliğini üstlenmiş.
Evita', 'Damdaki Kemana'
gibi Istanbul'da sahnelenmiş
operet ve müzikallerin çoğunda
görev alan Yalçın, senfonı kon-
anatın var olma koşulunu
sanatçının özgürlüğüne bağlayan
orkestra şefı Serdar Yalçın,
çağdaş Türk sanatımn dünyaya
açılacağı günlerin uzak
olmamasını diliyor.
serlerine kıyasla müzıkal yönet-
menin teknik olarak daha zor
olduğunu belirtiyor. "Müzikal-
de işin içinde sözlerin olması çok
şe\i değiştiriyor. Söz karşınıza
gekliği zaman onun getirdigi bir
kalıba uymak zorundasmız. Yo-
nım özgüıiüğünüz kısıtlı. Tabii
bir de sahne trafiği var. Sanatçt-
lann giriş çıkışlanna dikkat edi-
yorsunuz hatta sanatçdara suf-
le bile verdiğim oluyor!"
tstanbul Devlet Opera ve Ba-
lesi'nden bir grup sanatçının
kurduğu Istanbul Korosu ile
sürdürdüğü çahşmalar Yal-
çın'ın sanat yaşamının en lez-
zetlı anlannı oluşturuyor. Istan-
bul Korosu, 'memur sanatçı' ol-
mamak adına var olan bir öz-
gürlük ve üretim-alanı Serdar
Yalçın için. Daha önce de bir o-
da orkestrası kurma yönünde
girişımde bulunan Yalçın, Tür-
kiye'de oda müziği alanında
uzun süreli bu'likteliklerin yaşa-
namadığına dikkat çekiyor. Ke-
sintisiz olarak 3 yıldır etkinlik-
lerini sürdüren Istanbul Koro-
su'nun varlığı daha bir anlam
kazanıyor bu yüzden. "Parasal
destek ahnadan, gönüBü bir bir-
liktelikle \ürii\or Istanbul Ko-
rosu. Amacımız çoksesli
müziği daha fazla dinleyici-
ye ulaşrjrmak ve sevdir-
mek. Turne yapmak istiyo-
ruz, ancak sponsorumuz
ohnadığı için bunu gerçek-
leştiremiyoruz.'' Serdar
Yalçın'a göre Türkiye'de
klasik müzik dinleyıcisi
azımsanmayacak sayıda.
Özellikle Anadolu'da çok
meraklı, yeniliklere açık
bir dinleyici kitlesi var.
"Trabzon'da tiyatro açıkn-
ğı zaman insanlar \ollarda
tiyatroculara "Merhaba
efendım" diye jaklaşıyor.
Ürettiklerinizi insanlara
götürdüğünüz zaman an-
lama>a çahsıyorlar. Bu bü-
yük şehirkrde olma\an bir
anla> ış. Kent insanı. daha
eleştirel daha seçkincL"
Büyük konserlere hazır-
lanırken önemsediği en
önemli konu disiplin, za-
manı iyi değerlendirmek
ve prova saatlerine sadık
kalmak. Özellikle Türk sa-
natçılanyla çalışırken in-
sanlann psikolojisinin yaptığı
işe çok fazla yansıdığını düşü-
nüyor. "Sanatçüanmızçokduy-
gusaL 'Şu işi kötü yaptın' de-
yince getecek konserlerde per-
formanslan düşüyor."
Sanatın uygarlığın gelışimine
paralel olarak bireyselleştiğine
dikkat çeken Yalçın, sanatın var
olma koşulunu sanatçının öz-
gürlüğüne bağlıyor. "Sanatçı
özgür olarak yaşamak zorunda.
Türkiye'de şimdiye dek sanatçı
ile devlet arasında hiçbir sonın
ounanuş. Devlet sanat kitleleri-
nin çoğunu maaşa bağla>ıp sus-
turmuş. Oysa de\ let elr> le sanat
olmaz. De\tetsadece gerekü des-
teği sağlar. Nevv York >a da Ber-
lin'de şehir operalan devletten
destek aldıklan gibi sponsorlar-
la da çalışrjor. Türkiye, sanatın
devlet eliyleyürütüldüğü dün\a-
daki tek örnek neredeyse!"
Yalçın, çağdaş Türk sanatı-
nın, dünyaya açılacağı; Türki-
ye 'nin Japonya örneginde oldu-
ğu gibi dünyanın belli başlı or-
kestra ve operalanna sanatçı it-
hal edeceği; sanatçı yetiştiren
kurumlann bir an önce özerkli-
ğe kavuşacağı günlerin uzak ol-
mamasını diliyor.
Genç
koreograflar,
yetkinliği
tarb^bnaz on
aynyaprtla
perde açülar
Izmir DÎolet
Opera ve
Balesi
sahnesinde.
'Geride
Kalan'
(vanda)terk
ediKşlerin
yumuşak
hüznünü neo-
klasikbale
dilryle fletiyor.
Izmir'de dansşöleni
JAKDELEON
Türkiye'de klasik balenin
(devletleşme bağlamında) ikin-
ci yanm yüzyılına geçtiği bu
günlerde, modern dansla dans
tiyatrosunun öznel tarihini tar-
tışmaya açmak gerek; bu tartış-
manın içine neo-klasik baleyle
çağdaş baleyi katmak şart kuş-
kusuz.
Zaman tünelmden bakıldı-
ğında, yoğun bir kültürel/ sa-
natsal birikime sahrp Izmir; ba-
le ve akademik danssa bu biri-
kimin en genç fılizi. Bu filizin
gürlüğüne ve güzelliğine 29 Ni-
san Dünya Dans Günü'nde ta-
nık oldu izleyicı. Genç koreog-
raflar, yetkinliği tartışılmaz on
ayn yapıtla perde açtılar lzmir
Devlet Opera ve Balesi'nin sah-
nesinde:
'Geride Kalan' (müzik: Ano-
nim. koreografı: Gamze Oral)
terk edilişlerin esnek buruklu-
ğunu, yumuşak hüznünü, bir
bavula sığabilecek anılann to-
parlanışını neo-klasik bale di-
lıyle iletiyor; ayru dans dili 'His'
başlıklı yapıtta (müzik: Basil
Poledouris, koreografı: Didem
Otukfalay)belirgin. 'Arduıdan'
(müzik. DeepForest, koreogra-
fi: Yasemin Olçer) usta işi bir
çağdaş bale kurgusu: Ölüm
(yalnızca bir motif olmaktan
kurtanlıp) dünya değiştiren bır
bedende can buluyor.
Anımsamalann çok sesli im-
geleminden güç alan yaşam,
ölümü (aynı bedende) ait ediyor
ve bireyi ölümsüzlük boyutuna
taşıyor.
Keyifli ve külhani bir parça
'Bitirim' (müzik: Goran Brego-
vich, koreografi: Siner Gö-
nenç); biraz kulağı kesik, hafıf
çapkm, her zaman delikanlı,
meyhane tayfasıyla sahil hayta-
sı arası nefis bir tipleme çizili-
yor dans boyunca.
Gerçek bir başyapıt
Şebnem Şenel'Ie Murat Er-
soyluoğhı'nun yarattığı 'Akrep'
(müzik: Goran Bregovich) için
ayn bir bölüm açmak gerek.
Dans tiyatrosunun değişik kat-
man ve yöntemlerini enlemesi-
ne, boylamasrna ve derinleme-
sine harmanlayan gerçek bir
başyapıt 'Akrep'.
Sivri uçlu ve keskin köşeli
akrep stilizasyonuyla büklümlü
ve döngülü alev imgelerinin ça-
tışması/karmaşması, sahneleri-
mizde az rastlanan bir devinim
sentezi oluşturuyor. Hemen ek-
leyelim, başdansçı Burco Sür-
meli dünyanın her topluluğun-
da yıldızlaşabilir!
'Jefira' (müzik: Jefıra, kore-
ografı: Şenay Sönmez) Doğulu
dans ritimlerinı Batılı kalıplara
uyarlayan 'disipUnlerarası' bir
çalışma. 'Zaa~!' ilginç bir dans
tiyatrosu deneyı; Ballet Ram-
bert'in olağanüstü 'Hayalet
Danslan'ndan (koreografi ve
maske bağlamında) çağnşımlar
uyandrrması yalnızca rastlantı-
sal olabilir. 'YasakÇağn' (mü-
zik: Enya,koreografi: Yasemin
Ölçer) 'naiTlikten erotizme
uzanan kadın-erkek ilişkisini
(Adem ile Havva söylencesin-
den yola çıkarak) kısa tablolar
aracılığıyla sunuyor. 'Kendi
Kendine' (müzik: Kostia, kore-
ografı): Siner Gönenç) dans
plastiğinin estetik boyutlannı
(adım/devinim bağlamında)
zorlayarak yeni bir bedensel
söylem oluşturuyor...
'Türk Hamamı' (müzik: Ci-
hat Örter) son derece önemli
bir yapıt. Modern dansla dans
tiyatrosunu, neo-klasik adım-
larla çağdaş balenin geniş yel-
pazesini Doğu kültürünün mi-
henk taşlanndan 'hamam'da
sentezleştiren çalışmanın kore-
ografi Şenay Sönmez.
Güldürüyle duygusallık gü-
nümüze değin hiç denenmemiş
bir giysi anlayışıyla (peştemal
ve takunya) ramp ışıklanna ge-
liyor.
Ulusal motifli Türk balesinin
nadir ve önemli örneklerinden
biri 'Türk Hamamı'; Şenay
Sönmez uğraşmı aynı doğrul-
tuda sürdürürse, yerel kültürden
kaynaklanan özgün ve oylumlu
bir koreografik repertuvara im-
za atabilir.
Izmir'in yetenekli gençlerine
(koreografı ve dansçısıyla)
yürekten alkış!
Mikis Theodorakis
kalp spazmı geçirdi
GÜNERYtlREKLtK
BERLİN-ÜnlüYunan-
lı besteci Mikis Theodo-
rakis, Zülfü LKaneli ile
birlikte planladığı Avrupa
turnesinin başında. Ber-
lin'deki ilk konserden son-
ra kalp spazmı geçirdi.
Doktorlann itirazma
rağmen konserler dizisine
katılan Theodorakis'in,
Berlin'de ikı bın kadar se-
yirci önünde Livaneli ile
birlikte verdığı başanlı
konserden hemen sonra
kalp spazmı geçirmesi
üzerine bundan sonraki
konserlere katılamayaca-
ğı haber veriliyor. The-
odorakis'in kalp spazmı
geçirdikten sonra "Bu be-
nim son konserimdi" de-
diği ve ardından Atina'ya
döndüğü bildınldi. The-
odorakis'in çekilmesin-
den sonra yerinin hangi
Yunanlı sanatçıyla doldu-
rulacağı ise henüz bilin-
miyor. ilk akla gelen is-
min, ünlü ses sanatçısı
Maria Farantouri olduğu
belirtıliyor. Türk-Yunan
birliğini vurgulamak ama-
cıyla düzenlenen konser-
ler dizisinin Berhn'den
sonraki duraklanm Paris,
Brüksel, Frankfurt, Mü-
nih ve Stuttgart oluşturu-
yordu.
Münih konsennin şim-
diden iptal edildiği,
Frankfurt konserine ise
Livaneli'nin tek başına
1
çıkmasının tartışıldığı da
ögrenildı. Banş konserle-
rinin son durağı ve doruk
noktası olan 13 haziranda
Kuzey-Güney Kıbns smı-
nnda yapılması planlanan
konserin de Theodora-
kis'in rahatsızlığından
sonra iptal edildiği öne
sürülüyor.
Oğuz Gürerden Apotetik'
hapikatüpler
• Kültür Servisi- Karikatür sanatçısı Oğuz Gürel,
'Apoletik' başlığıyla 10 mayıstan başlayarak
Karikatürcüler Derneği'nin Yerebatan Sarnıcı
çıkışındaki sanat galerisinde sergileyecek. 10 mayıs
cumartesi günü saat 14.00'te açılacak sergide
sanatçının son iki yılda çizdiği, değişik konulardakı 60
kankatürû yer alıyor. Marmara Üniversitesi Güzel
Sanatiar Fakültesi mezunu olan Gürel, çeşitli dergiler
ve günlük gazetelerde çizdi. Karikatür sanatını
kıtlelerle iletişimi en güçlü sanat dallanndan biri
olarak gören Gürel, günlük basının karikatürün
izleyicilerle buluşmasında en elverişli ortam olduğunu
belirtiyor.
Gülşen Tatu Boğaziçi'nde
• Küttür Servtsi-
Boğaziçı Onıversitesı
Klasik Müzik
Etkinlikleri'nin bu ayki
ilk konuğu Gülşen Tatu.
Çalışmalannı
Almanya'da sürdüren
ünlü flütçü Tatu'ya
piyanoda Judith Uluğ
eşlik edecek. 7 mayıs
çarşamba günü saat
19.20'daBoğaziçi
Üniversitesi Gûney
Kampus Büyük Toplantı
Salonu'nda
gerçekleşecek konser, sanatçının bu yıl Istanbul'da
vereceği tek konser. Rezervasyon: 263 15 40- 17 42.
György Sandop Bilkenrte
• Kültür Servisi- Bilkent Senfoni Orkestrası mayıs
ayının ilk konsennde ünlü piyanist György Sandor'a
eşlik ediyor. 6 mayıs salı günü saat 21.00'de
orkestranın daimi şefı Vitali Katayev yönetimınde
gerçekleşecek konserde Scriabine'in "Le Poeme de
l'Extase", "Lıszt'in Totentanz'i" başlıklı yapıtlan ve
20. yüzyılın ünlü bestecisi Prokofyev'in Yedincı
Senfonisi seslendirilecek. Konserin konuk sanatçısı
György Sandor, Liszt Akademi'de halk müziği uzmanı
ve müzik eğitimcisi olan Macar besteci Zoltan
Kodaly'dan kompozisyon, Bela Barok'tan da piyano
dersleri aldı. Piyano ve sese uyarladığı halk
şarkılamla Macar ruhunu yansıtan Bartok'un arzusu
üzerine sanatçının birçok bestesinin dünya
prömiyerini gerçekleştirdi. Sandor aynca Barber,
Bernstein ve Foss gibi birçok bestecinin yapıtlannın
da ilk seslendirmelerini yaptı.
Zaman içinde dünya sineması
• Kültür Servisi- Ankara'da etkinliklerinı sürdüren
Atlantis Sinema Kulübü, yıne dopdolu bir programla
sinemaseverlenn karşısında. 'Zaman İçinde Dünya
Sineması' başlıklı etkinlikler kapsamında 8 mayıs
perşembe günü saat 17.30'da Ingmar Bergman'ın
'Çığlıklar ve Fısıltılar', saat 19.30'da Jim Jarmusch'un
'Dünyada Bir Gece', 11 mayıs pazar günü saat
17.00'de 'VVoodstock 69', 13 mayıs salı günü saat
17.30'da 'Toward Within - Dead Can Dance',
saat 19.30'da da Fellini'nin 'Ginger ve Fred' adlı
fılmleri gösterilecek. (0- 312- 479 78 49)
Aprtumu belgesel
• Kültür Servisi- Şair, aktör, senarist ve yönetmen
Orhon Murat Anburnu belgeseli, kurgu aşamasında.
Belgeseli Film Yönetmenleri Derneği adına Ertem
Göreç'in yapımcılığında Serdar Pehlivanoğlu
hazırlıyor. Belgeselin çekimleri MSÜ Sinema-TV
Merkezi ve TRT'nin katkılanyla yapılabildi. Özeilikle
Prof. Sami Şekeroğlu'nun ilgisiyle MSÜ Sinema-TV
Merkezi, arşiv ve kurgu hizmeti de vererek belgeselin
oluşumuna katkıda bulundu.
Hava
Su yaşamdır.
Ekmek
Sanat yaşamdır.
Sanata evet.
Sanatçı Örgütleri
Ulusal Sanat Kurulu