25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6 MAYIS 1997 SALI CUMHURİYET SAYFA KULTUR 13 iDOB'un sahnelediği 'Midas'm Kulaklan' operasını Bozkurt Kuruç yönetiyor Siyasal ortama hoş bir gönderme ESRA ALİÇAVTJŞOĞLU Heredot'a göre Midas, Phry- gia'nın birinci kralı ve Gordi- um'un kurucusu sayılan Gordi- as'ın oğludur. Gordias'ın Ana Tannça ile birleşmesınden doğ- duğu söylenen Midas, büyüyûn- ce Kybele'nin baş rahibi olmuş ve tannçanın Pessinus'taki bü- yük tapınağını kurmuştur. Ama Kral Midas'ıasılünlükılan, ku- laklanyla ilgili masaldır. Kral Midas bır gün Ttnolos Dağı'nın yamaçlannda dolaşır- ken Apollon'la Pan'ın yanştık- lannı ve bu yanşmaya yargıç olarak dağ tannsı Tmolos'u seç- tiklerinı görür. Midas, Apol- lon'un lırinı de, Pan'ın kavalını da dinler. Ne yapsın ki kaval se- sini daha çok beğenir Tmolos, Apollon'a vermiştir ödülü, ama yanşmaya tanık olan Midas hiç gerekmezken kavatı daha çok beğendıgini söyler. Apollon tan- n, cezayı Marsyas'a verir, ama Midas'tan da öcünü alır: Kralın kulaklannı uzatıp uzatıp eşek kulağına çevirir. Midas eşek ku- laklannı Phrygialılann sivri kü- lahı altında bir sûre gizlemiş ol- sa da, her gün saçını sakalını tı- raş eden berber görür eşek ku- laklannı, kimseye açmadığı bu sırdan kurtulmak için toprağa bir delik kazar ve içine eğilerek "Midas'ın kulaklan eşek kulak- landır" diye fısıldar. Ama kaz- ma vurduğu yerin çevresinde ot- lar, kamışlar yetişir, bunlar yel estıkçe dıle gelerek, "Midas'ın kulaklan eşek kulaklandır" di- ye yankılanmaya başlar. Gtingör DilmeıTin metni Istanbul Devlet Opera ve Ba- lesi 1996-97 sezonunun son ye- ni prodüksiyonu olarak Ferit Tüzün'ün 'Midas'm Kulaklan' adlı operasını AKM Büyük Sa- lon'da bugün, 10 ve 15 mayıs ta- rihlerinde sahneleyecek. Gün- gör Dilmen, kendi tiyatro yapı- tından yola çıkarak metnini ha- zırladığı 'Midas'ın Kulakla- n'nda efsaneye ya da tarihe da- yanarak çağın eleştirisini yapı- yoc Dilmen aynca, efsaneye bir piûtif daha katarak; Midas'ın kulaklanndan utandığını, ama ne zaman ki bu korkuyu yene- rek halkının karşısına çıkıp. uzun kulaklan bir ayıp değil bir mucize, bir üstünlük oluverdiği- ni, halkının gözünde tannlaşo- ğını görür, işte o vakit Apollon tann, Midas'ın kulaklannı kuru- tup normal insan kulağı biçimi- ne soktuğunu da metnin içine yerleştirmiş. Midas halkın gö- zünde bır kahraman olmaktan çıkar, halkı aldatan bir yalancı oluverir. Öyle ki bahtsız kral yerlere kapanıp tanndan eşek kulaklannı geri istemek zorun- da kalır. Koro, ana unsur tki perdelik satirik opera, dev- let sanatçısı Bozkurt Kunıç ta- rafından sahneye konuyor. Or- kestrasını Serdar Yalçın'ın yö- nettiği operanın dekor ve kos- tümleri Osman Şengezer'e, ışık düzeni ıse Bülent Darcan'a ait. Korosunu Gökçen Koray'ın ça- lıştırdığı yapıtın yardımcı yö- netmeni Osman VVöber, kore- ografı ise Selçuk Borak. Kral Midas rolünü Mesut tktu'nun yorumladıgı yapıtta. Suat An- kan, Songûr ÜnaL Köksal Er- gür. Oya Atay, Kenan Dağaşan. Hüseyin Likos. Ali thsan Onat. O>ıı Gökberk. Necat Pınazoğ- lu, Tlmur Doğanay, Sevan Şen- can, Fanık Göker rollen dönü- şûmlü olarak paylaşıyorlar. Bozkurt Kuruç ile 'Midas'm Kulaklan' operası üzerine ko- nuştuk. Istanbul Devlet Opera ve Ba- lesi Genel Sanat Yönetmeni ve Müdürü Yekta Kara repertu'va- ra 'Midas'uı Kulaklan' operası- nı aldığını ve sahneye koyup ko- stanbul Devlet Opera ve Balesi, 1996-97 sezonunu, son yeni prodüksiyonu olarak Ferit Tüzün'ün 'Midas'ın Kulaklan' adlı operasını AKM Büyük Salon'da bugün, 10 ve 15 mayıs tarihlerinde sahneliyor. Güngör Dilmen'in oyunundan uyarladığı, iki perdelik satirik opera, devlet sanatçısı Bozkurt Kuruç tarafindan sahneye konuyor. Orkestrasını Serdar Yalçın'ın yönettiği operanın dekor ve kostümleri Osman Şengezer'e ait. Yönetmen Bozkurt Kuruç, 'Midasın Kulaklan' operasının bugünkü siyasal ortama da hoş göndermeler yapacağını düşünüyor. yamayacağını söylediğinde Bozkurt Kuruç hayli heyecan- lanmış. Çünkü Bozkurt Ku- ruç'un konservatuvardan me- zun olduktan sonra oynadığı ilk oyunmuş 'Midas'ın Kulakla- n'.u tlk oynadığım oyun Mi- das'ın Kulaklan'ndaki berber rolüydü. Bu operayla akrabah- ğun o günlere kadar dayanıyor. Oyun, 'Midas'ın Kulaklan', 'Midas'ın Altınlan' vc 'Kördü- ğüm'den oluşan üçlemedir. Oyunun aslı da Güngör Dil- men'in 'Kördüğüm' üçlemesi- dir. Güngör Dilmen ve Ferit Tü- zün'ün müziğrylc sahneye koy- mak beninı için deçok mutlu bir ola>. Bu yapıtla anılanm çok faz- la, bu yüzden benim için özel bir önemi var 'Midas'ın Kulakla- n'nın." Bozkurt Kuruç bu pro- düksiyonun öncekilerden biraz değişik olduğunu, operada te- mel bir koro unsuru bulunduğu- nu belirriyor. "Oyunun başında koro, 'Biz bu oyuna koro olaca- ğız, oyunun sonunda ıse koro ol- duk biz bu oyuna' der. tşte be- nim hareket noktam bu oMu. 'Devletgalasında bildiri okunmaz* Bozkurt Kuruç, 27 Mart Dünya Tiyatrolar Günü'nde "IV'. Murat" adlı oyunda tiyatro biidınsinin okunmadığı ve buna bakanlığın adı- nın kanşnğı konusuna da açıklık ge- tiriyor "27 Mart Dünya Tiyatrolar Günü, 'IV Murat' oyununun devlet galasrydı. Devlet galasında bildiri okunmaz. Böyle bir getenekyok. Ba- kanhğuibukfmuyaelattığısöyieosedeböylebir şey söz konusu değfl. 28 sahnede dc rüm arka- daşlar tarafindan okundu bildiri. Bildirinin sa- hibi orada burada dedikodu yapacağına üpış o- prç çıkıp bildirisini okuyabüirdL Diyelim ki : fcİChbkhgBâD manı zniu var bu zattn, tüar tdar okur, efendi şe>. Oyun galasmın 27 Mart akşanu- nadeıÂgebnesisahneninM)ğanluğuy- laügfiibirşey." "Aazname'' adlı oyunun şubat ayın- da kaldın hp mart ayında tekrar sahne- lenmesiyle ilgili söylentinin de tama- men spekülatif olduğunu dile getiren Kuruç, sahnenin birçok oyunla payla- şılmasının bunu gerektirdiğini belirti- yor. Devlet Tiyatrosu'nda herkesin anlamsız bir biçimde kavga ettigini belırten Kuruç, kav- ga çıkaranlara, "Elanekyedikleriyerlekavgaet- mesinler, herkes işini yapsın"' cevabını veriyor. Kuruç, bugüne değm 14 bakanla çahştığuu ve hiç lornseyle kavga etmediğini, Devlet Tiyat- rosu'nun hiçbir bakanla kavgası olmadığım da sözlerine ekliyor. Koro olacağun, oldum demek için sahnenin içinde ohnak ge- rek bütün oyun boyunca. Koro başuıdan sonuna dek oyunun ana unsuru olarak kullanıkn." Operanın dekorunda. antik ti- yatronun üç ana kapısı ve tama- men Frigya kültürünün hâkim olduğumotiflerkullanılmış. Ay- nca, koro sürekli sahnede oldu- ğu için dekor geçişlerinde ışık sanatımn tüm hüneri kullanıla- rak bir bütün oluşturulmuş. Bozkurt Kuruç, 'Midasın Ku- laklan' operasının bügünkü si- yasal ortama da hoş gönderme- ler yapacağını düşünüyor. Oyunda, hem siyasilere hem de bireyin ruhsal sorununa iniliyor. Bu yüzden öykü her ne kadar eski de olsa günümüz gerçeğini yansıtıyor izleyenlere. Metropol yönetmek Opera ile tiyatro oyunu sahne- ye koymak arasında büyük bir fark olduğunu dile getiren Boz- kurt Kuruç, operanın sahne sa- natlannın doruğu olduğunu be- lirtiyor. "Tryatro salt söze daya- bdır. Tiyatrotoplumla olan çahş- masıru dille anlaür ve halka en yakın sanatür. Sanaüan görsd ve işitseJ sanatiar olarak ayınr- sak, opera sanaünın tüm sanat- lan içerdiği görülür. Dolayısryla üretileri çoktur. Tiyatroda bir kent, operada ise metropolyöne- tirsmiz." Dünyada da bütün ti- yatro rejisörlerinin sonunda opera sahneye koyduklannı vur- gulayan Kuruç, bunun tiyatro rejisörü için artı bir başan oldu- ğunu belirtiyor. İstanbuVda birçokyapıtı yöneten şef Serdar Yalçın 'Devlet eliyle sanat olmaz' DUYGU DURGUN Geçen yıl Istanbul'da gerçekleşen HABITAT Kent Zirvesi'nin görkem- li açılış konsennde orkest- ranın şefliğini üstlenmişti Serdar Yalçın. Ankara Devlet Opera ve Bale- si 'nde 'Cannina Bura- na'da, Istanbul Devlet Opera ve Balesi'nde 'Si- hirH Flüt' operası ile 'Kral ve Ben' müzikalinde or- kestra yine onun yöneti- mındeydi. Son olarak, Is- tanbul Devlet Opera ve Balesi 'nın bu sezon için hazırladığı son yeni pro- düksiyon olan 'Midas'ın Kulaklan'nda orkestra şefliğini üstleniyor. Yalçın, üç yıl önce ku- rulan Istanbul Korosu'nun çalıştıncılanndan biri aynı zamanda. Koroyla birlikte Can Yücel'in şiirleri için yaptığı besteleri çeşitli konserlerde seslendiren sanatçının imza attığı bü- tün bu çahşmalar. Nokta dergi- sinin 'Donıktakiler%'anketin- de klasik müzik dahnda 'Yıhn Sanatçısı' seçılmesini sağladı. Yalçın, Can Yücel'in şiirle- rinden bestelediği eserlerini, mart ayı sonunda Kuzguncuk'ta Can Yücel'in de dinleyici ola- rak katıldığı bir konserde Istan- bul Korosu ile birlikte seslen- dirdi. Sanat yaşamına Belediye Konservatuvan'na kaydolarak adım atan, burada yüksek piya- no bölümünü bitiren Yalçın, eş- zamanlı olarak devam ettiği Is- tanbul Erkek Lisesi'ni bitirip Is- tanbul Teknik Üniversitesi'nde elektronik eğitimi almış. Aynı dönemde konservatuvarda pi- yano öğretmenliğine başlayan Yalçın, Adnan Saygun ile bir- likte Devlet Konservatuva- n'nda kompozisyon çalışmala- nnda bulunmuş. 1978'de Ber- lin'e gidip Yüksek Sanat Oku- lu'nu bitiren sanatçı Türkiye'ye dönüşünde İDSO'nun orkestra şefliğini üstlenmiş. Evita', 'Damdaki Kemana' gibi Istanbul'da sahnelenmiş operet ve müzikallerin çoğunda görev alan Yalçın, senfonı kon- anatın var olma koşulunu sanatçının özgürlüğüne bağlayan orkestra şefı Serdar Yalçın, çağdaş Türk sanatımn dünyaya açılacağı günlerin uzak olmamasını diliyor. serlerine kıyasla müzıkal yönet- menin teknik olarak daha zor olduğunu belirtiyor. "Müzikal- de işin içinde sözlerin olması çok şe\i değiştiriyor. Söz karşınıza gekliği zaman onun getirdigi bir kalıba uymak zorundasmız. Yo- nım özgüıiüğünüz kısıtlı. Tabii bir de sahne trafiği var. Sanatçt- lann giriş çıkışlanna dikkat edi- yorsunuz hatta sanatçdara suf- le bile verdiğim oluyor!" tstanbul Devlet Opera ve Ba- lesi'nden bir grup sanatçının kurduğu Istanbul Korosu ile sürdürdüğü çahşmalar Yal- çın'ın sanat yaşamının en lez- zetlı anlannı oluşturuyor. Istan- bul Korosu, 'memur sanatçı' ol- mamak adına var olan bir öz- gürlük ve üretim-alanı Serdar Yalçın için. Daha önce de bir o- da orkestrası kurma yönünde girişımde bulunan Yalçın, Tür- kiye'de oda müziği alanında uzun süreli bu'likteliklerin yaşa- namadığına dikkat çekiyor. Ke- sintisiz olarak 3 yıldır etkinlik- lerini sürdüren Istanbul Koro- su'nun varlığı daha bir anlam kazanıyor bu yüzden. "Parasal destek ahnadan, gönüBü bir bir- liktelikle \ürii\or Istanbul Ko- rosu. Amacımız çoksesli müziği daha fazla dinleyici- ye ulaşrjrmak ve sevdir- mek. Turne yapmak istiyo- ruz, ancak sponsorumuz ohnadığı için bunu gerçek- leştiremiyoruz.'' Serdar Yalçın'a göre Türkiye'de klasik müzik dinleyıcisi azımsanmayacak sayıda. Özellikle Anadolu'da çok meraklı, yeniliklere açık bir dinleyici kitlesi var. "Trabzon'da tiyatro açıkn- ğı zaman insanlar \ollarda tiyatroculara "Merhaba efendım" diye jaklaşıyor. Ürettiklerinizi insanlara götürdüğünüz zaman an- lama>a çahsıyorlar. Bu bü- yük şehirkrde olma\an bir anla> ış. Kent insanı. daha eleştirel daha seçkincL" Büyük konserlere hazır- lanırken önemsediği en önemli konu disiplin, za- manı iyi değerlendirmek ve prova saatlerine sadık kalmak. Özellikle Türk sa- natçılanyla çalışırken in- sanlann psikolojisinin yaptığı işe çok fazla yansıdığını düşü- nüyor. "Sanatçüanmızçokduy- gusaL 'Şu işi kötü yaptın' de- yince getecek konserlerde per- formanslan düşüyor." Sanatın uygarlığın gelışimine paralel olarak bireyselleştiğine dikkat çeken Yalçın, sanatın var olma koşulunu sanatçının öz- gürlüğüne bağlıyor. "Sanatçı özgür olarak yaşamak zorunda. Türkiye'de şimdiye dek sanatçı ile devlet arasında hiçbir sonın ounanuş. Devlet sanat kitleleri- nin çoğunu maaşa bağla>ıp sus- turmuş. Oysa de\ let elr> le sanat olmaz. De\tetsadece gerekü des- teği sağlar. Nevv York >a da Ber- lin'de şehir operalan devletten destek aldıklan gibi sponsorlar- la da çalışrjor. Türkiye, sanatın devlet eliyleyürütüldüğü dün\a- daki tek örnek neredeyse!" Yalçın, çağdaş Türk sanatı- nın, dünyaya açılacağı; Türki- ye 'nin Japonya örneginde oldu- ğu gibi dünyanın belli başlı or- kestra ve operalanna sanatçı it- hal edeceği; sanatçı yetiştiren kurumlann bir an önce özerkli- ğe kavuşacağı günlerin uzak ol- mamasını diliyor. Genç koreograflar, yetkinliği tarb^bnaz on aynyaprtla perde açülar Izmir DÎolet Opera ve Balesi sahnesinde. 'Geride Kalan' (vanda)terk ediKşlerin yumuşak hüznünü neo- klasikbale dilryle fletiyor. Izmir'de dansşöleni JAKDELEON Türkiye'de klasik balenin (devletleşme bağlamında) ikin- ci yanm yüzyılına geçtiği bu günlerde, modern dansla dans tiyatrosunun öznel tarihini tar- tışmaya açmak gerek; bu tartış- manın içine neo-klasik baleyle çağdaş baleyi katmak şart kuş- kusuz. Zaman tünelmden bakıldı- ğında, yoğun bir kültürel/ sa- natsal birikime sahrp Izmir; ba- le ve akademik danssa bu biri- kimin en genç fılizi. Bu filizin gürlüğüne ve güzelliğine 29 Ni- san Dünya Dans Günü'nde ta- nık oldu izleyicı. Genç koreog- raflar, yetkinliği tartışılmaz on ayn yapıtla perde açtılar lzmir Devlet Opera ve Balesi'nin sah- nesinde: 'Geride Kalan' (müzik: Ano- nim. koreografı: Gamze Oral) terk edilişlerin esnek buruklu- ğunu, yumuşak hüznünü, bir bavula sığabilecek anılann to- parlanışını neo-klasik bale di- lıyle iletiyor; ayru dans dili 'His' başlıklı yapıtta (müzik: Basil Poledouris, koreografı: Didem Otukfalay)belirgin. 'Arduıdan' (müzik. DeepForest, koreogra- fi: Yasemin Olçer) usta işi bir çağdaş bale kurgusu: Ölüm (yalnızca bir motif olmaktan kurtanlıp) dünya değiştiren bır bedende can buluyor. Anımsamalann çok sesli im- geleminden güç alan yaşam, ölümü (aynı bedende) ait ediyor ve bireyi ölümsüzlük boyutuna taşıyor. Keyifli ve külhani bir parça 'Bitirim' (müzik: Goran Brego- vich, koreografi: Siner Gö- nenç); biraz kulağı kesik, hafıf çapkm, her zaman delikanlı, meyhane tayfasıyla sahil hayta- sı arası nefis bir tipleme çizili- yor dans boyunca. Gerçek bir başyapıt Şebnem Şenel'Ie Murat Er- soyluoğhı'nun yarattığı 'Akrep' (müzik: Goran Bregovich) için ayn bir bölüm açmak gerek. Dans tiyatrosunun değişik kat- man ve yöntemlerini enlemesi- ne, boylamasrna ve derinleme- sine harmanlayan gerçek bir başyapıt 'Akrep'. Sivri uçlu ve keskin köşeli akrep stilizasyonuyla büklümlü ve döngülü alev imgelerinin ça- tışması/karmaşması, sahneleri- mizde az rastlanan bir devinim sentezi oluşturuyor. Hemen ek- leyelim, başdansçı Burco Sür- meli dünyanın her topluluğun- da yıldızlaşabilir! 'Jefira' (müzik: Jefıra, kore- ografı: Şenay Sönmez) Doğulu dans ritimlerinı Batılı kalıplara uyarlayan 'disipUnlerarası' bir çalışma. 'Zaa~!' ilginç bir dans tiyatrosu deneyı; Ballet Ram- bert'in olağanüstü 'Hayalet Danslan'ndan (koreografi ve maske bağlamında) çağnşımlar uyandrrması yalnızca rastlantı- sal olabilir. 'YasakÇağn' (mü- zik: Enya,koreografi: Yasemin Ölçer) 'naiTlikten erotizme uzanan kadın-erkek ilişkisini (Adem ile Havva söylencesin- den yola çıkarak) kısa tablolar aracılığıyla sunuyor. 'Kendi Kendine' (müzik: Kostia, kore- ografı): Siner Gönenç) dans plastiğinin estetik boyutlannı (adım/devinim bağlamında) zorlayarak yeni bir bedensel söylem oluşturuyor... 'Türk Hamamı' (müzik: Ci- hat Örter) son derece önemli bir yapıt. Modern dansla dans tiyatrosunu, neo-klasik adım- larla çağdaş balenin geniş yel- pazesini Doğu kültürünün mi- henk taşlanndan 'hamam'da sentezleştiren çalışmanın kore- ografi Şenay Sönmez. Güldürüyle duygusallık gü- nümüze değin hiç denenmemiş bir giysi anlayışıyla (peştemal ve takunya) ramp ışıklanna ge- liyor. Ulusal motifli Türk balesinin nadir ve önemli örneklerinden biri 'Türk Hamamı'; Şenay Sönmez uğraşmı aynı doğrul- tuda sürdürürse, yerel kültürden kaynaklanan özgün ve oylumlu bir koreografik repertuvara im- za atabilir. Izmir'in yetenekli gençlerine (koreografı ve dansçısıyla) yürekten alkış! Mikis Theodorakis kalp spazmı geçirdi GÜNERYtlREKLtK BERLİN-ÜnlüYunan- lı besteci Mikis Theodo- rakis, Zülfü LKaneli ile birlikte planladığı Avrupa turnesinin başında. Ber- lin'deki ilk konserden son- ra kalp spazmı geçirdi. Doktorlann itirazma rağmen konserler dizisine katılan Theodorakis'in, Berlin'de ikı bın kadar se- yirci önünde Livaneli ile birlikte verdığı başanlı konserden hemen sonra kalp spazmı geçirmesi üzerine bundan sonraki konserlere katılamayaca- ğı haber veriliyor. The- odorakis'in kalp spazmı geçirdikten sonra "Bu be- nim son konserimdi" de- diği ve ardından Atina'ya döndüğü bildınldi. The- odorakis'in çekilmesin- den sonra yerinin hangi Yunanlı sanatçıyla doldu- rulacağı ise henüz bilin- miyor. ilk akla gelen is- min, ünlü ses sanatçısı Maria Farantouri olduğu belirtıliyor. Türk-Yunan birliğini vurgulamak ama- cıyla düzenlenen konser- ler dizisinin Berhn'den sonraki duraklanm Paris, Brüksel, Frankfurt, Mü- nih ve Stuttgart oluşturu- yordu. Münih konsennin şim- diden iptal edildiği, Frankfurt konserine ise Livaneli'nin tek başına 1 çıkmasının tartışıldığı da ögrenildı. Banş konserle- rinin son durağı ve doruk noktası olan 13 haziranda Kuzey-Güney Kıbns smı- nnda yapılması planlanan konserin de Theodora- kis'in rahatsızlığından sonra iptal edildiği öne sürülüyor. Oğuz Gürerden Apotetik' hapikatüpler • Kültür Servisi- Karikatür sanatçısı Oğuz Gürel, 'Apoletik' başlığıyla 10 mayıstan başlayarak Karikatürcüler Derneği'nin Yerebatan Sarnıcı çıkışındaki sanat galerisinde sergileyecek. 10 mayıs cumartesi günü saat 14.00'te açılacak sergide sanatçının son iki yılda çizdiği, değişik konulardakı 60 kankatürû yer alıyor. Marmara Üniversitesi Güzel Sanatiar Fakültesi mezunu olan Gürel, çeşitli dergiler ve günlük gazetelerde çizdi. Karikatür sanatını kıtlelerle iletişimi en güçlü sanat dallanndan biri olarak gören Gürel, günlük basının karikatürün izleyicilerle buluşmasında en elverişli ortam olduğunu belirtiyor. Gülşen Tatu Boğaziçi'nde • Küttür Servtsi- Boğaziçı Onıversitesı Klasik Müzik Etkinlikleri'nin bu ayki ilk konuğu Gülşen Tatu. Çalışmalannı Almanya'da sürdüren ünlü flütçü Tatu'ya piyanoda Judith Uluğ eşlik edecek. 7 mayıs çarşamba günü saat 19.20'daBoğaziçi Üniversitesi Gûney Kampus Büyük Toplantı Salonu'nda gerçekleşecek konser, sanatçının bu yıl Istanbul'da vereceği tek konser. Rezervasyon: 263 15 40- 17 42. György Sandop Bilkenrte • Kültür Servisi- Bilkent Senfoni Orkestrası mayıs ayının ilk konsennde ünlü piyanist György Sandor'a eşlik ediyor. 6 mayıs salı günü saat 21.00'de orkestranın daimi şefı Vitali Katayev yönetimınde gerçekleşecek konserde Scriabine'in "Le Poeme de l'Extase", "Lıszt'in Totentanz'i" başlıklı yapıtlan ve 20. yüzyılın ünlü bestecisi Prokofyev'in Yedincı Senfonisi seslendirilecek. Konserin konuk sanatçısı György Sandor, Liszt Akademi'de halk müziği uzmanı ve müzik eğitimcisi olan Macar besteci Zoltan Kodaly'dan kompozisyon, Bela Barok'tan da piyano dersleri aldı. Piyano ve sese uyarladığı halk şarkılamla Macar ruhunu yansıtan Bartok'un arzusu üzerine sanatçının birçok bestesinin dünya prömiyerini gerçekleştirdi. Sandor aynca Barber, Bernstein ve Foss gibi birçok bestecinin yapıtlannın da ilk seslendirmelerini yaptı. Zaman içinde dünya sineması • Kültür Servisi- Ankara'da etkinliklerinı sürdüren Atlantis Sinema Kulübü, yıne dopdolu bir programla sinemaseverlenn karşısında. 'Zaman İçinde Dünya Sineması' başlıklı etkinlikler kapsamında 8 mayıs perşembe günü saat 17.30'da Ingmar Bergman'ın 'Çığlıklar ve Fısıltılar', saat 19.30'da Jim Jarmusch'un 'Dünyada Bir Gece', 11 mayıs pazar günü saat 17.00'de 'VVoodstock 69', 13 mayıs salı günü saat 17.30'da 'Toward Within - Dead Can Dance', saat 19.30'da da Fellini'nin 'Ginger ve Fred' adlı fılmleri gösterilecek. (0- 312- 479 78 49) Aprtumu belgesel • Kültür Servisi- Şair, aktör, senarist ve yönetmen Orhon Murat Anburnu belgeseli, kurgu aşamasında. Belgeseli Film Yönetmenleri Derneği adına Ertem Göreç'in yapımcılığında Serdar Pehlivanoğlu hazırlıyor. Belgeselin çekimleri MSÜ Sinema-TV Merkezi ve TRT'nin katkılanyla yapılabildi. Özeilikle Prof. Sami Şekeroğlu'nun ilgisiyle MSÜ Sinema-TV Merkezi, arşiv ve kurgu hizmeti de vererek belgeselin oluşumuna katkıda bulundu. Hava Su yaşamdır. Ekmek Sanat yaşamdır. Sanata evet. Sanatçı Örgütleri Ulusal Sanat Kurulu
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle