Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 6MAY1S1997SALI
10 DIZIYAZI
Hazırlayanlar: Oral Çalışlar, Ece Temelkuran -2-
Deniz'ler, Mahir'ler düzenin ilk insafsızlık gösterisiydi
Denizve Mahır'den
Susurluk'a 25 yıl
D,'eniz'leri idama
götüren savcı,
avukatlara dönüp, "Bu
iş başka iş" diyordu. O
işin hangi iş olduğu 25
yıl tartışıldı. Onlardan
geri kalan, kantinlerde
onların adını taşıyan ve
"Zindanlar boşalsın,
çetelere yer kalsın" diye
bağıran yeni isyancılar.
Deniz - Üniversite harçlanni protesto eylemi içın
çok cin fikirlerimiz var. Acaip eğlenceli bir şey
olsun isriyoruz.
Mahir- "İnadına isyan" sloganı kullanılacak.
Devrim - Bizi hep asık suratlı diye tanımlıyor
insanlar. Asıl istediğimizin daha çok gülebılen
bir insanlık olduğunu görmeliler. Eylemde bunu
anlatabilmeliyiz.
Yıl 1997. Bu konuşma Ankara Üniversitesi
Hukuk Fakültesi'nın sigara dumanıyla
kutsanmış kantininde. alçak bir masada geçiyor.
Yaşlar 19-20. Adlar, Deniz, Mahir ve Devrim.
Yüzler kavruk, güleç. Ayakkabılar eski,
kazaklar alaca bulaca ve sigaralar elbette
Samsun. Onlar, anne ve babalanndan
öldürülmüş, katledilmiş kahramanlann adlannı
aldılar. Usandtran tarihin belirsiz bir yerinde
doğdular. Kuşaklan ciddiyetsizlik ve
erdemsizlikle suçlandı. Yine de kendilerine.
cümlesini sonradan kurduklan bir isyanı
arkadaş seçtiler. Diğerleri sıra dayagına
çekılirken, o sırada olmasalar bile ağladılar.
Annelerinden fazla para alıp kimsesiz çocuk
yurtlanndan gelen arkadaşlanna verdiler,
gizlice. Yüzlerinde sivilcelerle abilerin,
ablalann getirdiği kalın kitaplara daldılar
erkenden. Bu yüzden karnelerinde matematik
notu pek parlamasa da yıl sonunda mutlaka
"kuşlar" pekiyi getirdiler. Üniversitenin
kapısından girdiklerinde sessizce buldular bir
birlerini. Çünkü adlan, kesişen yolkının çizmişti
çoktan.
Adların kav$ağındaki isyan
Deniz'i, Mahir'i ve devrimı konuştular, yani bir
bakıma adlannın, bir bakıma ülkenin yakjn
tarihini. Adlannın kavşağında isyan hakkı ve
seslerin paylaşması için yazılmış şarkılar vardı.
Bu şarkılarda isimler duruyordu: Deniz,
Hüseyin, Yusuf, Llaş, Mahir. Efsane ve kurban,
güzelim insanlar. Belki kınlan fidan, belki
kökleri hâlâ toprağı tutan çınarlar. Toplumsal
güç dengelerini hesaplamayı değil. "şimdi"
ayaklanmayı seçenler. İsyanı "seçenter" değil.
nefes almak gibi sayanlar. Hesap soranlar ve
canlanyla hesap verenler. "Ük >üz metreyi"
herkes için, herkesten iyi koşup, yüzûncü
metrede ölüm ipini göğüsleyenler...
"Sinip yine bekliyorum çukurun dibinde. Neler
geçmhor aklımdan. İşte orada öliimü de
düşiindüm. Ölüm pek ürkütücü gehniyor insana.
Yine de öliimü kabul edemrvorsun. Kesin bu. O
ara biHmi falan duşüniiyorsun. İki yüzyü, ÜÇ
yüzyıl sonrasını düşünüyorsun. Bilimin insanhğa
getireceği şeyleri. İçinde bulunduğun durum
anlamsız geliyor sana, saçma geliyor.
Ionesco'nun oyunlan gibi bir şey. Yaşaman
gerektiğini ka\nyorsun. Bilim aİmış başuu
giderken, karşındaki bir yığın insanın ne kadar
kiiçük şeylerle, kiiçük ve yankş şevlerle
uğraştığını düşünüp acmıyorsun. İçerliyorsun.
Hem de ne adına? Kim adına?" (Erdal Öz-
Gülünün Solduğu Akşam- Can Yayınlan)
Yıl 1972. Deniz Gezmiş. Gemerek'te
yakalandığı karlı, çamurlu çukurda bunlan
düşünüyordu. Oysa infazlann, infazlarla
başlayan ölüm furyasının ne adına, kimin için
yapıldığı sorusu 25 yıl sonra yanıtlanacaktı.
Kötülük Imparatorluğu için, korkaklar adına!
ölüm üzerine kurulan
imparatorluk
" Deniz'lerin idam edilmesi iilkeye ne getirdi?"
sorusu Türkiye'nin onlarca üniversitesinin
onlarca kantininde geçen binlerce konuşma
getiriyor insanın aklına. O konuşmaya kaolan
çocuklann buruk ama aydmlık adlannı getiriyor.
O konuşmalan yapan o çocuklann, devrimin
vakti üzerine yaptıklan şakalar, kendileriyle bile
dalga geçebilen
olgunluklan ve bir kadını denizkabuğuymuş
gibi şaşkınlıkla incelerkenki gençlikleri...
Bunlarla bitmiyor akla gelenler. O gülen
yüzlerin rüştlerim işkencehanelerde
ispatladıklan da geliyor akJa. Kortgerillanın
açıkça bir düşmanlıkla sürdürdüğü anti-
komünist harekâtlar, bütün seslerin susturulup,
tek bir ses kalana kadar işlenecek cinayetler...
Kızıldere'den Susurluk'a
Kızıldere'de soğuk var. Sabaha karşı kıstınldılar
ıhbarcı muhtann evinde. Arkadaş lannı
kurtarmak için çıkmışlardı yola. Birkaç ayda
tutuşan bir cadı avına yakalanmışlardı.
Başlannın üzerinde helikopterler geziyordu.
Dışandakiler "•Çüan" dediler, "Konuşacagu".
Çıktılar. BekJediler. Iki kurşun geldi önce.
Mahir, başından yaralandı. Tek tek öldürüldüler.
Gözünden, karnından vunıldu hepsi. Saffet ağır
yaralıyken içeri girdiklerinde öldürdüler onu da.
Öldürülmelerine karar verilmişti bir kez.
25 yıl önce Mahir'lerin Kızıldere'de
katledilmesine karar veren güçler, bugün
kolkola giderken bir trafik kazasıyla
tökezlediler. Böylece Türkiye'de 25 yıldır dile
getirilen gerçekler artık reddedilmez bir biçimde
Denizler anılıyor
ANKARA / İSTANBUL (Cumhuriyet) - 68 kuşağı
sosyalıst eençhk hareketinin önderleri Deniz Gezmiş,
Hüseyin Inan ve Yusuf Aslan, 12 Mart askeri cuntası
döneminde idam edilmelerinin 25. yıldönümünde anı-
hyor. 68'liler Birliği Vakfı'nm öncülüğünde çok sayı-
da demokratik kitle örgütünün katılımıyla düzenle-
nen "Bağunsizhk ve Demokrasi Haftasr etkinlikleri
çerçevesinde bugün Gezmiş ve arkadaşlanmn Karşı-
yaka'dakı mezarlan başında bir araya gelinecek.
Sıhhıye Köprüsü üzerinden saat 12.00'de hareket
edecek otobüslerle Karşıyaka Mezarlığı'na toplu ola-
rak gidilecek. Karşıyaka Mezarlıgf nda saat 12.30'da
Gezmiş ve arkadaşlanmn mezarlan başında yapılacak
törende tüm devrim şehitleri anısma saygı duruşunda
bulunulacak. Ankara Sanat Tiyatrosu'nun (AST) tz-
mir Caddesi Ihlamur Sokak 7 numaradaki adresinde
de bugün saat 19.00'da "Anuanna" adlı şiir ve müzik
dinletisi gerçekleştirilecek.
İstanbul'da demokratik kitle örgütü temsilcileri bu-
gün saat 12.00"de Nurhak Dağlan'nda katledilen Si-
nan Cemgü" ın Karacaahmet'teki mezannı ziyaret ede-
cek.
Saat 17.30'da ise Atatürk Kültür Merkezi'nde res-
sam Bedri Baykam'ın "68'li Ynlar" adlı resim sergi-
sınin açılışı yapılacak. Taranta Babu Kültür Merkezi
de Taksim Lamartin Caddesi'ndeki merkezinde saat
19.00'da başlayacak bir anma toplantısı düzenleye-
cek. Gezmiş ve arkadaşlannı anlatan film gösterimi-
nin ardından Bozkurt Nuhoğhı ve Kamil Dede döne-
me ilişkin anılannı anlatacak. Anma etkinliğine Fev-
zi Kurtuluş ise sazı ve türküleriyle katılacak.
'Devletimiz
içinbin
kurban'• Deniz'lerin idamı, bugûn artık iyice
hamasileşen "kutsal devlet" edebiyatının
ilk ürünlerine sahne oldu. Deniz'lerin
bedenleri üzerine kurulan yeniyapının
söylemi de bundan böyle "kurban
olmakla" açıklanacaktı.
Türkiye tarihinin infazlardan sonra benimseye-
ceği yeni çizgi, Deniz'lerin idamı öncesinde ilcri-
dann söyleminde kendinı belli ediyordu. Başlaya-
cak ölüm furyası, daha o zamandan "Devteumiz
için bin kişinin kurban edflmesi farzriır" cümlesiy-
le haber veriliyordu. TBMM'de çoğunluğu oluş-
turan AP milletvekilleri ateşlı konuşmalar yapıyor,
idamlar için anti-komünist bir ayin sürdürülüyor-
du. Zamanın başbakanı NBıat Erim, Deniz'lerin
idamını onaylayan yasa tasansı hakkındakı ko-
nuşmasında, bugün iyice hamasileşen devletin
kutsallığı nutuklannı çekiyordu: "Türkiye'yi böl-
mek, parçalamak. demokratik rejimi. Türkdevie-
tini yıkmak için silahlı mücadeleye çıkmrş oianlar
vardır.Önûmüzegekn kanun tasansı, bu suçlular-
dan birkaçına ait buhmmaktadır. Yetkiii mahke-
me kın kırkyararak buntar hakkmdaki hükmünû
vermiştir."'
Daha da ileri gidenlerden biri de AP Malatya
Senatörü Hamdi Ozer'dı: "Devletimiz için bir tek
kişi değertidir. tek bir Idsinin noksantığı kayıpor.
Fakat devletimizin yaşaması için binlerce kişiyi
kurban etmek farzdır arkadaşlaıf
Çocuklar sadece yüce devlet için değil, aynı za-
manda "Türklük'* adına da öldürülmeliydi. AP Is-
tanbul Milletvekili NuriErdoğanbunu savunuyor-
du:
"_ $sçetbu melunlann hayauanmn bagrçlanma-
a yohında d kakhracakoianlar bulunursa. buniar
bflsnüer ki. tarih bu elterin sahipterini son müsta-
kil Türk devletini >ok etmeye matuf olarak kabul
edecekve Türkhıkonlan hiçbir zaman affetmeye-
cektiıf
Ve kurban edildiler... Devietin sağlam ternel-
lerine gömüldüler.
Kantinde giderek büyüyen gruplar, birkaç ay içinde çapraz ateşirt kıskacına
alınacak, çatışmalara sürükleneceklerdi.
ortaya serildı. 25 yıl önce Kızıldere'de
Mahir'lerin öldürülmesiyle sahneye çıkan
kontrgerilla bugüne dek sicilıni ilerici insanlann
kanıyla yazmaya devam etti. Çözüm için
yapılan ise; fezlekeler, raporlar, ifadeler, gelen
gidenlerle sulandınlan, magazinleştirilen bir
sökülme. Dahası gevrek gevrek gülerek katilleri,
"şerefB" ilan edenler. Bütün bunlan iz bilip,
olan bıtenlere verdikleri onayı "vatanm ve
milletin bölûnmez bütünlügüyie'" açıklayanlar.
tktidann. otoritemn eteklerine yakın
yaşayabilmek için her şeye eyvallah edenler. Bu
ağırlık altında ezilen ve ses çıkarmamayı
"aküh" olmak sayanlar. Bu kargaşanın tek bir
adı olabilir: "Kötülük İmparatorluğu"!
tmparatorluğun temellerinde bir çok genç
insanın bedenleri, ınsanlığı işkence masalannda
denenmiş kadınlann, erkeklerin yıkılrnışlığı var.
Korkuyu isyana tercih edenler
"Devietimizin yaşaması için bin kişiyi kurban
etmek farzdır arkadaşlar!"
AP Malatya Senatörü Hamdi Ozer, Deniz'lerin
öldürülmesi için TBMM'de böyle bağınyor ve
başlayan cadı avım haber veriyordu.
Yeni kurbanlar istenecek, infazlarla, Mahir'lerin
katliyle kurulan yapı. kurbanlar üzerine
yükselecekti. Deniz'lerin ilk kurbanlar olarak
alınmasıyla Türkiye'de seçilen yol, 25 yıl sonra,
Susurluk kazasında her şeyin kötülük üzerine
kurulduğunu reddedenlerin kapısına dayandı.
Kurulan yapı, idamlann sonrasında artarak
süren ölüm ayinleriyle. katliamlarla yükseldi.
Imparatorluğun Susurluk kazasıyla başlayan
parçalanma sürecinde, Türkiye yakın tarihinde
bir bilgi, netlik kazandı: Deniz'lerin idamıyla
sadece üç devrimci kahraman değil, "iyiKk'' de
öldürüldü. Üç idam ve Mahir'lerin katli karanlık
bir otoritenin insafsızlık gösterisiydi ve
yüreklerde tam isabet kaydetri. Gösterinin amacı
sadece isyancı gençleri •'siyaseten kaü" etmek
değildi. lyilerin güçsüz, kötülerin ise güçlü
olacağı yeni bir dünya kuruluyordu o gün. Artık
ilişkiler paylaşmak değil, yenmek-yenilmek
üzerine kurulacaktı. Dünyayı değiştirmek
isteyenler, uzun yıllar yenik dövüşecekti.
Herkesin birbirinden, hatta kendınden şüphe
edecegi, insanın insandan korkacagı yeni bir
düzendi bu. Yalnızca korkuyla hareket
edebilecek bir mekanizma.
ölüm İçin el kaldıranlar
Lnsanı. insanlığı kurban etmek için kaynatılan
Cadı Kazam'nın altındakı ateş artık kazanın
kendisini bile yakıyor. Cumhurbaşkanı
Süleyman Demirel, o günlerde AP Genel
Başkanı olarak grubuna dönüp Denizlerin idamı
için "EHnizi kaldınn* derken gösterdiği çabayı
bugün "Yapmak zorundaydık" diye açıklıyor.
Başını öne eğiyor. Ama çeyTek yüzyıl öncesine
dönüp baktığımızda katledilen gençlerin başlan
hâlâ dik dııruyor. Mahir Çayan, Cihan Alptekin,
hâlâ, Deniz'leri kurtarmak için telaşla gittikleri
Kızıldere'nin insani nedenlerini birbir
sayabiliyor. Deniz, Hüseyin, Yusuf, Mahir.
Cihan, Sinan, Ulaş. tbo, Saffet... Hepsi hâlâ aynı
hırsla soruyorlar:
u
Ne adına? Kimin için?"
Cadı Kazam'nın ilk kurbanlan Deniz, Yusuf ve
Hüseyin'in idam edilmesinin üzerinden 25 yıl
geçti. Kazan kaynıyor. Korkuyu isyana tercih
edenler sırasını bekliyor.
Yarın: Blz adam öldürmedik reis'
ff.
B L J L M A C A SEDAT YAŞAYAN
SOLDANSAĞA:
1/ XX. yüzyıl
başlannda re-
sim, heykel ve
edebiyat alanla-
rtnda etkili olan
akım. 2/ Eyerin .
iki yamnda asılı
bulunan ve ayak
basmaya yara-
an demir hal- D
Bernardo 7
Bertohıcci'nin
bir filmi. 3/ Sa- 8
nı... Eski Yunan g
kentlerinde pa-
zar yeri. 4/ Taze soğan
ve marulla pişirilen ku-
zu eti yemeği. 5/ Sat-
rançta bir taş... Briçte 2
bir roberi oluşturan iki 3
bölümden her biri...
Tavlada bir sayı. 6/Ge-
milerde ağır yükleri ta-
şımakta kullanılan, iki 6
tekerlekli el arabası... 7 |
Mersin yakınlannda
kurulu olan petrol an-
tım tesisi. II En çok. en
yüksek... Soyundan gelinen kimse. 8/ Haylaz, serseri.
9/ Yeraltında geçitler biçiminde oluşturulan ve ölüleri
koymak için gizli girintileri olan mezar yapılan.
YUKARIDAN AŞAĞI\ A:
1/ Lğursuz. 2/ Üye... Toz gibi ince ve hafif yağan kar.
3/Yatak, yorgan gibi eşyanm sanlıp bağlanmasıyla olu-
şan yük... Fazla olarak, üstelik. 4/Tarla sının... Gidiş.
5/Amazon bölgesinde bataklık sık orman... Yapma, et-
me. 6/ Doğu Karadeniz'de bir dağ ve geçit... "Çuku-
rovam/Kundağımız. kefen bezimiz/Kanı esmer, yüzü-
- -" (Ahmed Arif). 7/ Kemiklerin yuvarlak ucu... Tro-
pikal bölgelerde yetişen ve yumrulan besin olarak kul-
lanılan bir bitki. 8/ tslam inancına göre kıyamet günü
bütün ölülerin dirilerek toplanacağı yerin adı. 9/ Yap-
raklann düz ve parlak bölümü... Başörtüsü.
ORUŞ
TURKSEN BAŞER KAFAOGLU
Çevre ve emperyalist
sermaye
Ülkemizde öne çıkan iki çevre felaketi yerel halkın
şiddetli tepkisiyle karşılanıyor. Egemenler ne yazık kJ
ortaya konan tepkilerin sınıriı bir kışkırtıcı gruptan gel-
diğini sanıyorlar. Çok yanılıyorlar. Aslında dünya ba-
sınını doğru dürüst izleseler, çevre yıkımına ve kirten-
meye en sert ve etkili tepkilerin o yöre halkından gel-
diğini anlayıp, bununla kolay başa çıkılamayacagını
anlarlar. Dünya basını, çevrelerini çok uluslu şirketle-
rin yağmasına ve pislemesine karşı direnen azgeliş-
miş ülke halklannın dişe diş savaşımlan ile dolu. Sırf
bu savaşımı güçlendirmek ve yağmacı çok uluslu şir-
ketleri (ÇUŞ) Batı kamuoyunda teşhir etmek için şim-
di Amerika'da, Washington'da bir yayın organı çıka-
nlmaya başlanmış bile.
Adının Muttinational Monitor ve editörünün Robert
VVeisman isminde bir Amerikalı olduğunu The Eco-
nomist dergisinden öğrendik. Bu derginin 20 temmuz
tarihli sayısı, yerel halklann ÇUŞ ile savaşımı hakkın-
da geniş bilgi veriyor. Bergamalılara; Akkuyu projele
4
rine direnen halka ve çevrecilere, hele bir avuç da oW
sa yerel halkın seslerinin güçsüz ve yankısız kaJaca-
ğını sanıp kös dinleyen hükümet yetkililerine duyur-
mak için bu yazryı özetlemek isteriz. Halkın protesto-
su sadece bir çevre kirlenmesinden de dogmuş de-
ğil. Birçok ülkede baskıcı rejimlere karşı halk savaşı-
mının gücünü azaltmak için bazı ÇUŞ kuruluşları ken-
di ülkelerinin halklarına şikâyet ediliyor. Örneğin eskj
adı Burma olan Myanmar'da faşist mi faşist bir rejim
var. Burada biri Amerikan (Unocal) ve diğeri Fransız
fTotal) iki firma denizden petrol çıkarmak için platform
kurmuşlar. Halk ve insan haklan temsilcileri, bu girişi-
min faşist bir rejime güç verme olduğunu, M
ması gerektiğini özellikle Amerikan kamuoy
sine anlattılar ki iki yabancı bira imalatçısı
nmlannı çektiler ülkeden.
Çevreciler de petrol arama platformlannın Kuzey
Denizi'nde doğurduğu dertleri anlatarak daha fazla
petrol yatınmı yapılmasını önletmek üzere bu lobiye
katıldılar. Endonezya'da RTZ-CRA ingiliz şirketi Irian
Jaya bölgesinde, Bergama'daki teknolojiyle yani si-
yanürle aynştırarak altın ve bakır çıkanyor. Ancak ye-
rel halkın ve aktif çevrecilerin protestolan çok ciddi şe-
kilde sürüyor. Şirketin geçen yılki kân dünyada ilk 50
firmanın içine girecek kadar büyük: 2.6 milyar dolar
(300 trilyon liradan fazla). Bu şirket genel kurulunu
Londra'datopladı. Ertesi günkü İngiliz gazeteleri pro-
testocu kabile halklan hakkında resim ve haberierle
doluydu. Hele o militan çevreciler Londra basınını fet-
hettiler. Şirket işe devamı ciddi ciddi düşünüyor. Ün-
lü Shell şirketi biryandan Kuzey Denizi canlılannın ba-
şına belaettiği petrol platformlan. öte yandan da vah-
şi Nijeryarejiminiyatınmlarıyla ayakta tuttuğu için ba-
şı derdegirmişdurumda. Guyan'datıpkı Bergama'da-
ki yöntemlerie altın çıkaran Cambi on and Star Res-
source firmasının da başı dertte. Çünkü akarsulara ka-
nşan siyanid ölümlere neden oldu. Şimdi mahkeme-
de hesap soruluyor.
Malezya'da yerii halk ünlü Isviçre firması Brovvn
Bovveri'nin de içinde bulunduğu bir konsorsiyumca
inşa edilmekte olan 5.5 milyar dolarlık bir baraja sal-
dırdı. Çünkü bu baraj yüzünden Malezya için son de-
rece önemli olan yağmur ormanlannda çok sayıda
ağaç kesiliyordu. Uluslararası dayanışma burada da
çalıştı. Batılı çevreci militanlar bu saldında yerii halkın
İÇİnde eyleme katıldılar. Bu gibi tepkileri CUŞ önce
önemsemedi. Ama ilk sonuçlar meydana çıkınca du-
rumlan değişti. Onlan endişeye düşüren sonuçlar bir-
biri ardına gelmeye başladı. Bazı ömekler verelim:
Önce kendi personelinin meslek moralleri değişti. Ör-
neğin Shell personeli platformun batınlmasına karşı
çıktı. Sonra politik ilişkiler kötüleşti. Nelson Mande-
la Shell firmasını Nijerya yatınmlan dolayısıyla açıkça
suçladı. En kötüsü de yaptınm uygulamalannın baş-
laması idi. Ömeğin Massachusetts eyaleti, Myanmar
ile imzalanan iş sözleşmelerini bozdu. Yerii halklann
CUŞ'a tepkileri yoğunlaşıpyaygınlaşıyor. Bir CUŞ için
artık sadece hükümet izni yeterti olmuyor. Güneydo-
ğu Asya'da kampanyalarda e-mail kullanılıyor. As-
ya'da ve Latin Amerika'da kabileler arasındaki düş-
manlıklar sona erdirildi. Hükümetlere ve CUŞ'a bas-
kı yolunda güçler birieştirildi. Amazon kabileleri Ek-
vator Yerii Milliyetler Konfederasyonu içinde birteşti-
ler. Filipinler'de ise Kordillera HalklarCephesi, maden
ve ormancılık şirketlerine karşı propagandaya girdi.
Bunlara zengin yeşilci çevrelerden önemli destekçi-
ler çıktı. Şimdi yeni taktikler de kullanılmaya başlan-
dı. Bunlardan en önemlisi, yabancı firmanın, kendi ül-
keşinin mahkemelerinin önüne götürülmesidir.
Ömeğin Endonezya'daki İngiliz firmasının ortağı
olan Freeport-Mc MoRan Amerika'da New Orteans
kent mahkemesinde dava edilmiştir. Diğer bir taktik
ise hissedariar arasında lobi yapmak. Ömeğin RTZ-
CRA firmasının Madagaskar Adası'ndaki birolumsuz
yatınmı bu yolla önlenmiştir. Çevre sorunu yöresel de-
ğildir. Ömeğin Bergama'dakuruyan bir ağaç, bir Ame-
rikalıya da zarar verir. Ya da Amerika'da zarartı gaz
emisyonu birTürk'ün yaşam standardını etkiler. Çev-
recilerin ya da çevresi bozulan yerel halklann asıl güç-
leri de buradadır.