27 Nisan 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3 NAYIS 1997 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER TlV'den amelere altm • VİVKARA (Cumhuriyet Biimu) - Türkiye Diyanet •Vakı (TDV), "Kutlu Dooım Haftası" etknlikleri kapsamında yen doğum yapan annelere çeyek altın armağan etti. TD' Kadın Kollan. SSK Etlk Doğumevi"ni zıyaret ede^k. doğum yapan 15 annrye çeşitli armağanlarla birlkte birer çe>Tek altın -vera. Siıan'ı ezen Afcgün'e hapis H kanbul Haber Servisi - Yazj". ressam Jale Sinar'ı (Sesgüzel). arabayla ezersk sakat bırakan Mehmet Nuri Akgün'e. Karal 2. AğırCeza MaKcemesi 5 yıl hapis cezaii verdi. Jale Sinar, Akgin'ün kendisini arabıyla öldürmek ıstecğini ancak mahiemenin olayı yaraama olarak def erlendırdigini belirterek temyize başvurdu. Ündicü saldırgan yakalandı • Istanbul Haber Servisi - 4stanbul Oniversıtesi -Hukuk Fakültesi kantininde •5 Aralık 1996 tarihinde sol görüslü öğrencilere saldıran ve tabancayla ateş ederek Ali Yılmaz ve Aydın Çavlan Erdoğan'ı yaralayan Hüseyin Özdemir gözaltına alındı. Ülkücü olduğu ve eaycılık yaptığı belirtilen Özdemır'Ie birlıkte 1 adet Brovvning tabanca, 1 adet şarjör, 1 adet av bıçağt, 9 adet bu tabancaya ait fişek ve Zeynel Yılmaz adına düzenlenmış sahte nüfus ^üzdanı ele geçınldi. Adil Öngen'e saldını davası • İstanbul Haber Servisi - Esentepe'de Borsa Datuşmanı Adil Öngen'e yapılan silahlı saldından sorumlu tutulan ve aralannda Alaattin Çakıcı ile Adnan Çiçek'in de bulunduğu 7 samğın yargılanmasına başlandı. •Sanıklardan Adnan Çiçek, (Ali Gürsel ve Murat Özer Jrakkında beraat karan venldi. Kadınlar ve demokrasi • İstanbul Haber Servisi - "Akdenizli Kadınlar ve Demokrasi" konulu uluslararası konferans Jbugün tstanbul'da başlıyor. istanbul Üniversitesi Kadın Sorunlan Araştırma ve Uygulama Merkezi, Kadın Araştırmalan Dernefi ve UNESCO Mılli Komisyonu ile ortaklaşa düzenlenen konferans. The Marmara Oteli'nde saat 10.00'da başlayacak. Konferansa Fransa. Tunus, Cezayir, Tilistin, Fas. Mısır. fYunaıustan, Italya, lspanya ye Türkiye "den Konuşmacılar katılacak. MHP'de aday sayısı artıyor • İstanbul Haber Servisi - Milliyetçi Hareket Partisi'nde (MHP) Alparslan Türkeş'in ölümünün ardından boşalan genel başkanlık koltuğu için adaylığını açıklayanlann sayısı artıyor. Dün de istanbul Üniversitesi Ögretim Üyesi Prof. Dr. Enis Oksüz 18 mayısta yapılacak olağanüstü kongrede MHP Genel Başkanlığma aday olduğunu açıkladı. Demirel'm seçimleri • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Cumhurbaşkanı Süleyman DemireFin Danıştay ve HSYK •üyeriklerine seçme kararlan Resmi Gazete'nin dünkü sayısında yayımlandı. Demirel, Danıştay üyeliğıne Sabriye Köpriilü'yü, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) yedek üyeliklerine de Sezer Özyörük ve Yekdil Yasun'u seçti. Emre Kongar'ın imzagünü • Haber Merkezi - Gazetemiz yazan Emre Kongar'ın yeni kıtabı "Demokrasi ve Laiklik'ın tanıtım ve imza günü bugün-Akmerkez'de yapılıyor. Kongar, okurlan için Remzi Kıtabevi'nde saat 15.00'tekitabım imzalayacak. ANAP Grup Başkanvekili Zeki Çakan, Başbakan Necmettin Erbakan'a sordu 'KaddafTnin emrinde misin?'ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Başbakan Necmettin Erbakan. Libya lideri Muammer Kaddafi'nin, kendisinin îslami Halk Komutanlığı üyesı olduguna ilişkın sözlerine açıklama getirmezken: ANAP Grup Başkanvekili Zeki Çakan, "Adeta sükût ikrardan geür sözü ile kabul etmiştir. Sayın Erbakan'a sesleniyorum: Kaddafi'nin emrinde misiniz? Yüreğiniz yetiyorsa yalanlayın" dedi. Çakan. "Erbakan kendisini cihat emiri. partisini cihat merkezi. kendi tabanını cihat ordusu. kendi dışındaki Müslünıanları da kâflr gördüğü sürece Türkiye'de kendileri tarafından yaraülımş olan bu gerUim nasıl sona RP'li CÜI • ANAP Grup Başkanvekili, Erbakan'ın kendisini cihat emiri, tabanını cihat ordusu olarak gördüğünü söyleyerek, "Gerilen ip kopunca ilk Erbakan düşecek" dedi. erecek?" dıye sordu. ANAP Grup Başkanvekili Zeki Çakan, dün parlamentoda düzenlediği basın toplantısında. hükümerin "yalan dolanla ayakta turulmaya çahşüdığuu" söyledi.Erbakan'in Islamı Halk Komutanlığı üvelıği ile ilgıli savlannı yıneleyen Çakan. sözlenni şöyle sürdürdü:"Ben Sa>ın Erbakan'a buradan sesleniyorum: Kaddafi'nin komutanı olduğu bu gizli örgütte üye misiniz? Başkalan kanahyla değil, yüreğiniz yetiyorsa çıkın televizyon ekranlanna, bunu yalanlayın. Yoksa sizin gibi bir başka ülke liderinin emrinde olan bir kişinin bu ülkede başbakanlık yapmasını bir pariamenter olarak içime sindiremiyorum. Bir tek vatandaşıınızın da içine sindirdiğini zannetmiyorum." Çakan. Erbakan'ın lslam dınıni iktidannı sürdürmek için araç olarak kullandığını, söylemleriyle din ve vicdan özgürlüğünü tehlıkeye attıfını söyledi Erbakan"ın kendisini "cihat emiri". tabanını da "cihat ordusu" gibi gördüğü sûrece ülkedeki ' Seçimi yabana atmaym' ANKARA (Cum- huriyet Bürosu) -RP 1i Devlet Bakanı Abdul- lah Gül. RP Genel Başkanı ve Başbakan Necmettin Erbakan'- ın seçim restının "ya- bana atılmaması ge- rektiğini" söyledi. Gül, Libya lıden Mu- ammer Kaddafi'nin başkanlığını yaptıgı îslami Halk Komutan- lığı'na Erbakan'ın üye olduğunu yalanlaya- rak "Cevap vermeye değmeyecek kadar uy- durmaca" dedi. RP'li Devlet Bakanı Abdullah Gül, D-8 toplantısının açılış ko- nuşmasının ardından gazetecilerin sorulan- nı yanıtlarken, Türkı- ye'nin en büyük parti- sinin genel başkanının erken seçimden söz etmesınin yabana atı- lır bir durum olmadı- ğını belirterek "Baş- bakan, seçim lafını ed- er etmez grup ayağa kalktı ve büyük bir coşku gösterdi. Bu ya- bana atılır bir şey de- ğü Grubun bu coşku- sunu hiç kimse unut- masın" diye konuştu. ÇİZMEDEN YUKARI WSV/' İGTifSAL.A& : V _ ^ _ _ r -Jl r MUSA lil 1 i KART r 1 JL M genlimin nasıl sona ereceği sorusunu yönelten ANAP Grup Başkanvekili Zeki Çakan, "Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık koltuğunda oturan bir zatın "gulu gulu. yamyam dansı. ne kuduruyorsunuz. kaşınmayın. ayannız bozulmuş' gibi sözleri kullanmaya hakkı var mıdır? Bu söztcriyle toplumu ikiye bölmemiş midir? Bu ne hafifliktir? İşte Erbakan budur. Fakat Erbakan şunu bilmeüdir ki gerilen bu ip koptuğunda ilk düşecek olan kendisidir" dedi. Çakan, DYP liden ve Başbakan Yardımcısı TansuÇiller'ın "yalancı'" olduğunu belirtirken. RP'yi iktidara taşımanın da vebalini taşıdığını söyledi. ANAP'lı Rasim Zaimoğlu da Başbakan Erbakan'ın yanıtlaması istemiyle verdiğı soru önergesinde. Libya ziyaretinin "Türkiye Cumhuriyefi'nin Başbakanı olarak değil de uluslararası bir örgütün üyesi olarak gerçekleştiği" görüşünü aktardı Zaimoğlu. Erbakan'a "MiUetvekiB arkadaşlanmızui verdiği soru önergelerine yaklaşık 206 gündür cevap vermediniz. Bu sessizliğinizin yorumunu, bu örgüte üye olduğunuzun kanıtı olarak kabul edebilir miyiz? İslami Halk Komutanlığı nasıl bir örgüttür? Şayet bu örgütü tercih ediyor iseniz. Başbakanbğı devamettirmeyi düşünüyor musunuz?" sorulannı yöneltti. Yargıta> 'da toplanü Öte yandan Kaddafi'nin geçen günlerde yayımlanan. "Kardeşim Erbakan benim başında bulunduğum jJluslararası Halkçı İslamcı Komutanlık'uı üyesıdir" sözleri üzerine Yargıtay savcılan toplantı yapıp. "Erbakan hakkında soruşrurma açıp açmamayr görüştüler. Başsavcı Vural Savaş/,]n başkanlığında yapılan toplantıda. Erbakan hakkında soruşrurma açılmamasına karar verildı. DYP lideri hem Kuran kurslan açacaklannı hem de Atatürk'e sahip çıkacaklannı söyledi Tansu Çiller îkili oyunu sürdürüyor BAHAR TANRISENTR NİĞDE-DYP Genel Başkanı, Dışışle- ri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller, Türkiye'de gerektiği kadar cami yapılacağıru. Kuran kurs- lan açılacağını ve Ata- türk'e sahıp çıkacaklannı söyledi. DYP lideri Çiller, dün Niğde'de havaalanı. deri organize sanayii ve özel deri işleme fabrikasının temel atma törenine katıl- dı. Partililerin "Başbakan Çiller" sloganlanyla kar- şılanan Çiller. lstanbullu- lann Niğde'ye gelerek ya- tınmlan yönlendirmelen ve geri dönmeleri için ha- vaalanına gereksinim du- yulduğunu söyledi. Niğdelilere patates fabrikası kurulaca- ğını yaat eden DYP Genel Başkanı Çil- ler. "Ülkemizde çok iyi şeyler oluyor, ama tahrikler var. Sizi karşı karşıya getirmek istevenler var. Biz bir terör mücadelesi ver- dik. Siz Niğdeliler, terörde kaç kişi verdi- niz? Ama bugün yeniden tahrik var. Sa- kın tahriklere kapümayın" diye konuştu. "Bu ülkede hepimiz Allah'a şükür ca- milerimize gideceğiz. Gerektiği kadar ca- DSP'de muhalefet yine mahkemede ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - DSP'den ihraç edilen Ankara Milletvekılı Gökhan Çapoglu, bu işlemin iptali istemiyle Asliye Hukuk Mahkemesi'ne başvurdu. Çapoğlu'nun avukathğını üstlenen, DSP Genel Başkanı Büknt Ecevitin eski çalışma arkadaşlanndan Şahin Mengü dava dilekçesinde, "Milletvekilinin kapıkulu ohnası isteniyor. Davah partide parri içi demokrasi hiç işjemiyor"' dedi. Erdai Kesebir'den sonra. İstanbul Milletvekili BülentTanla Kocaeli Milletvekih Bekir Yurdagül ve Ankara Milletvekili Gökhan Çapoglu da partiden ihraç edildi. Kesebir'in parti yönetimiyle üyelik kavgası mahkemede sürerken Çapoglu da ihraç karannın iptali istemiyle dava açtı. Çapoğlu'nun avukatı Şahin Mengü dava dilekçesinde, üyelikten kesin çıkanlma cezasının hukuka, anayasa ve Siyasi Partiler Yasası'na aykın olduğunu savundu. Dava dilekçesinde, Çapoğlu'nun solda birlik için Türk-lş Genel Başkanı Bayram Meral ile görüşmediğ^ gibi, DSP-CHP birleşmesini de uygun görmediğine dikkat çekildi. Dava dilekçesinde Türk-lş Genel Başkanı Bayram Meral de tanık olarak gösterildi. Dilekçede. DSP Merkez Disiplin Kurulu'nun üyelikten kesin olarak çıkanlması karannın iptali istenildi. mi ve Kuran kurslanmız açılacak" diyen Çiller. şöyle de\am ettı: "Aynı zamanda çağdaş Türkiye'ye damgasını basacak, Atatürk'e de sahip çı- kacağız. Bu bir bütündür. Hepsi bir bü- ründiir. 21. yüzyıla hepi- niz damganızı basacaksı- ruz, size söz \eriyorum. Bi- zimle alıp \eremeyenler var. Neden bu bih'yx»r mu- sunuz? Büyük kitlelerin menfaat kapılannı kapa- dık. Trilyonlarca haksız kazancı, haksız birtakım kaynaklan devletten em- mişler. Biz bunlan kestik kopardık. Milyarlann Niğde'ye. küçük yerlere gitmesi için. Biz bunun mücadelesini sonuna ka- dar yapanz. Evellallah bi- zi korkutup kaçıramaz- lar." TıIRMIKI AYDIN ENGİN e - mail: engin [a planet.com.tr Ankara toz duman... Hükü- met toz duman... Meclis toz du- man... Başkent toz duman... Bunlar kulağımıza yabancı değil. Hepsini duyduk, yaşadık. Duyduğumuzda, yaşadığımız- da, hatta yazdığımızda pek de korkmadık, endişelenmedik. Ankara, hükümet, Meclis toz duman da olsa "devlet" iyi kö- tü yürüyordur diye düşündük. Sanki hükümetler, Meclis bir yanda, devlet öte yanda gibi geldi bize... Örneğin Ankara, Meclis, hü- kümet toz duman da olsa mah- kemeler yürüyordur, diye dü- şündük. Savcıya dilekçe verir- sek kovuşturma açar, mahke- me yargılar, adalet dağıtır, de- dik. Polis htrsızlan yakalamaya devam eder. Ordu sınıriann gü- venliğini sağlar, Maliye vergileri toplamayı sürdürür. Yıkılan köp- rüleri Karayolları onanr; DSİ ba- rajlar fazla dolunca kapaklan açıp su düzeyini ayarlar; öğret- menler okulda çocuklara oku- ma yazma öğretir; belediye çöpleritoplar... Eh, varsın Meclis'te toz du- mandan göz gözü görmesin, hükümet toza bulansın, Ankara dumanaltı olsun, biz yaşayıp gi- deriz, diye umduk. Devlet Toz Duman MGK'nin demokratik bir ku- rum olup olmadığını tartışmaya çabalayanlara kılı kırk yaran mızmız demokratlar diye biraz kuşkuyla, epey sıkıntıyla baktık. içimizden Kürt sorununun ba- rışçıl yöntemlerle çözülmesin- den yana olsak bile, "Madem şu anda PKK şiddet yöntemini seçti, ordunun da ona o yön- temle yanıt vermesi doğal" di- ye düşünenler az değildi. Ülke- nin güneydoğusunda bir "sa- vaş hali"n\n vartığını sezdik de, bir savaş halinin kaçınılmaz ola- rak savaş rantlanna ebelik ede- ceğini, savaş koşullarında ola- ğan hukuk düzeninin ortadan kalkacağını; kalkınca da biıile- rinin PKK ile savaşıyoruz düme- nine yatıp kesesini, kasasını tı- ka basa kanla ve parayla doldu- rabileceğini pek düşünmedik... Her şey bir gecede olup bit- medi. Oyleolmadığı içindeayıl- mamız uzun sürdü. Belki hâlâ sürüyor. Toz dumanın devlet ay- gıtına sıçramışlığını, devlet ku- rumlannın doğal ve anayasal dengelerinin bozulduğunu, devlet aygıtının ekseninin kay- dığını bilince çıkarmak o yüz- den kolay olmadı. Eksen kaymasının ilk belirtile- ri büyük olasılıkla 12 Eylül son- rasında. Özal döneminde baş- ladı. O günlerden miras "işinibi- len memur" ya da "Bir defalık delinmekle bir şey olmayacak anayasa" cevherteri yumurtlan- dığında, çoğumuz bu sözlere "fıkra" değerı biçip güldü de devlet aygıtının işleyişindeki ölümcül hastalığın tohumlannı gbremedi. Tansu Çiller'de simgelenen, değer ölçüleri eksen kaymast- nın çok daha şiddetli belirtileriy- di. "Şak söylüyor, tak yapıyo- ruz"yalaklığınınaltında "Bizbil- diğimizl okuyoruz. Çünkü o da bizlerden biri"r\\n yattığını pek kavrayamadık. Ülke yokuş aşa- ğı bırakılmış frenleri patlak bir otomobile döndü. Her an hız ar- tıyor, her şey ürkütücü bir şid- dette bozuluyor ve çürüyor. Bo- zulma ve çürüme saklanamaz hale geldi. Polis hırsızları, katil- leri yakalamıyor artık (5 bin faili meçhul cinayeti anımsayın). Üs- telik polis kadrolarında hırsızlar, katıller barınmaya başladı (Yük- sekova, Kocaeli, Söylemez çe- telerini anımsayın). Devletin gü- venlik servisleri, yakalaması, iz- lemesi gereken katillerle. terö- ristlerle. mafya çeteleriyle işbir- liği bıle yapmaktan kaçınmıyor- laı (Çatlı, Kırcı, Çelik, Eken gi- bileri anımsayın). Mahkemeler adalet dağıtmak bir yana. karar üretemez hale geldiler. Suç ortada, suçlu orta- da iken savcılar kovuşturma aç- mıyor, açamıyor; açtığında da yol alamıyorlar. Maliye vergileri toplayamıyor; belediyeler çöp toplayacaklanna patlayan çöp dağlannı umutsuzca izliyor. Ül- kede binlerce okul kapalı. Yanı öğretmenler çocuklara okuma yazma filan öğretmiyorlar. REFAHYOL hükümeti hepsi- nin üstüne tuy dikti. Çürüme gitgide tepelere tır- mandı. Kayan eksende devlet aygıtı derın bir attüstlük yaşa- maya başladı. Modern hukuk devletinin olmazsa olmaz ilke- si, kuvvetler aynlığı hâlâ anaya- sada yazılı. Ama yargı, yürütme ve yasama erkleri birbirleriyle uyumlu ve fakat bırbirlerinden bağımsız işlemıyorlar artık. Yargı felç olmuş. Parlamento (yasama erki) hiçbir ülke soru- nunu çözemiyor, çünkü herhan- gi bir ülke sorununun üstüne eğilecek reflekslen bile kalma- mış gibi. Hükümetin (yürütme) varlık nedeni, ne pahasına olur- sa olsun kendi varlığını sürdür- meye dönüştü. Devlet aygıtının üç temel bi- leşeninin yasama, yürütme, yargı erklerınin konumlandığı eksende yazının başından bu yana sergilemeye çabaladığı- mız "kayma"nın kaçınılmaz so- nuçlannı devşirmekteyiz. Bir örnek, sadece bir örnek: Ülkede Milli Askeri Stratejik Konsept (MASK) yeniden sap- tanıyor. Yani Türkiye'ye yönelik birincil tehlike tanımlanıyor. Ki- min işi bu? Kimin yetkisinde bu tanımlama?Tamam, Genelkur- may bu konuda bir çalışma ya- par; uzmanca bir rapor hazırla- yıp karar organlarının önüne ko- yar. Buna da kimsenin sözü ol- maz. Ama kararı verecek, sap- tamayı yapacak, tanımlamayı aynntılayacak olanın bir devlet erki olması gerekmez mi? Ankara toz duman, Meclis toz duman, hükümet toz du- man... Bunlara alışmıştık. Ama görünen o ki artık devlet toz du- man... POLİTİKA GÜNLUGU HİKMET ÇETİNKAYA İkiİnsan... 1 Mayıs1997... Türk Hava Yollan'nın TK-335 sayılı Iştanbul-lzmir uçağında önemli bir yolcu bulunuyor: Özer Uçuran Çiller Özer Bey uçağın ön sırasında oturuyor. RJ-100 ti- pi uçak az sonra havaJanıyor... Tansu Hanım'ın eşi Özer Bey'in oturduğu koltu- ğun yanı boş. Oysa hemen sağında üç koltuk dolu. Orada da ANAP Aydın Milletvekili Cengiz Altınka- ya, CHP Aydın Milletvekili Fatih Atay ile bir yurttaş oturuyor... Kendi kendime soruyorum: % "ÖzerBey'e yapılan bu ayrıcalık niye? istanbul'da VlP'ten uçağa binen. Izmir'de de VlP'ten çıkan ve bir bakan gibi karşılanan Özer Bey bundan hiç ra- hatsız olmuyor mu?" Sanınm bu tür uygulamalara alışmış Özer Bey. Üs- telik iki kişilik koltuğa tek kişi oturacak kadar da ra- hat... Ben o görüntüyü dikkatle izlerken, ANAP'lı Attın- kaya ile CHP'li Atay ne düşünüyordu bilmiyorum... Ama ben şunu düşünüyordum: "Acaba Özer Bey uçak biletini cebinden mi öde- mişti?" Diyelim ki cebinden ödedi... Bir başka soru: "Özer Bey, iki kişilik biletle mi uçtu, yoksa tek ki- şilik biletle mi? Tek kişilik biletle uçtuysa niçin ya- nındakı boş koltuğa yolcu alınmadı?.." Uçak İzmir'eindi... Özer Bey, VlP'e geçti... VlP'in önünde üç polis otosu, 15 kadar polis me- muru bulunuyordu... Tansu Hanım'ın eşi 'devlet büyükleri'ne yakışır bi- çimde karşılanmıştı... • • • Özer Uçuran Çiller'in Istanbul-lzmir seferini bir ke- nara bırakıp başkent Ankara'dakı 'siyasi gündeme' şöyle bir göz atalım... Şu anda imam-hatip liselerinin kapatılıp kapatılma- ması tartışılıyor; kimi RP'liler ise 'kahraman edasıy- la' şovyapıyor... Diyorlar ki: "Imam-hatipler kapatılırsa terörpatlar!.." Imam Hatipliler Derneğı, llim Yayma Cemiyeti ve Ensar Vakfı, 'İHL bayrağı 'nı ele alıp ANAP ve DYP'h- lere gözdağı veriyor: "İHL'leri sıkıysa kapatın!.." Şeriatçı basın da bugünlerde oldukça hızlı... Muhteremler işlerine geldiğinde 'demokrasi, in- san haklan' diyor, işlerine gelmedığinde işkenceyi, gözaltında kayıpları, faıli meçhullen görmüyor... Bu da onlann pek bilinen bir taktiği... Bir şeriatçı yazıyor: "Irtica Türk âleminin en büyük düşmanı imiş ve her görüldüğü yerde ezilmeliymiş. Önce komünizm için bu söz söyleniyordu... Sonra PKK için. Şimdi rejım kendine yeni bir düşman arıyor..." Şeriatçı yazar saflan genişletmek istiyor... PKK'yi, maceracı dayatmacılan, numaracı cumhu- riyetçileri yanlarına çekmek, şeriatçı güçlerin en bü- yük özelliğı değil midir? Demokrasinın temel kurallanndan birisi, insan hak- lanna, inanç ve düşünce özgürlüğüne sahip çıkmak- .tır... Işık Yurtçu bugün cezaevihdedir. Işık'ın cezaevin- de oluşu demokrasinın değil, bu sistemin ayıbıdır. Devletin üzerine kara örtü çeken düşünce, çete- lerı koruyor, ışkencecileri ve devlet bankalarını so- yanlan baştacı ediyor... Işık Yurtçu, kendısinin yazmadığı bıryazıdan ötü- rü demir parmaklıklar arkasındadır... inanç ve düşünce özgürlüğünden yana olduklan- nı söyleyen şeriatçılar, siz Işık Yurtçu'nun özgurlüğe kavuşması için ne yaptınız? Merkezi Parıs'te bulunan Sınır Tanımayan Gaze- teciler (RSF) 3 mayıs gününü 'Uluslararası Basın öz- güriüğü Günü' ilan etti... Bugün 'Işık Yurtçu ile Dayanışma Günü'dür... Sevgili Işık'ın ozgürlüğüne kavuşması için RSF'nin Türkiye Temsilcisi Nadire Mater'in başlattığı kam- panyayı destekliyorum... • • • Özer Bey, Izmir Adnan Menderes Havaalanı'nın VIP Salonu'ndan çıktı ve bir Mercedes'e bindi. Ko- rumalar da onu ızlemeye başladı... Işık Yurtçu ve Özer Uçuran Çiller... Binsi yazmadığı yazılardan ötürü hapisteydi, öte- ki hakkında ıse söylenenler, yazılanlar ciltleri doldu- rurdu... Ben bir lyonya kaçamağında hem Işık'ı hem de Özer Bey'i düşündüm... Özer Bey, Kuşadası'nda hafta sonunu geçiriyor- du. Belki masasında kalamar tava, karides, çoban salata, çipura ve rakı vardı... Acaba Işık Yurtçu o saatte ne yapıyordu? Demir parmaklıklann arkasında belki anılannı ya- zıyor, belki de kitap okuyordu. Işık'ı jandarmalar ve gardıyanlar, Özer Bey'i de siv- il polislerkoruyordu... ••• Flash TV'ye yapılan saldınyı şiddetle kınıyorum. Bu saldınnın kimler tarafından düzenlendiği ortadadır. Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir. Saldırgan- lar bir an önce yakalanmalıdır. Flash TV yönetimine ve çalışanlanna geçmiş ol- sun... Faks numaramız: 0212/ 513 90 98 Internet: http: // www.planet.com.tr/Xn E mail: Hikmet .Cetinkaya (a Planet.com. TR ÇAĞDAŞ YAYINLARI HİKMET ÇETİNKAYA AŞIK KADINLAR SOKAĞI
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle