Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 29 MAYIS 1997 PERŞEMBE
12 DIZIYAZI
'Kalemli
Çete'nin
isyanı
sürüyor.
Aileler
bağmyor:
'Çocukları
verin,
DGM'leri
alm!..'
'KALEMLİ CETE'DEN MEKTUP VAR
'Yaramazlığın nedeni C4 tipi demokrasi'
Kendileri için "Bizler isyankâr ruhumuzla çağunızuı
yükselen değerlerine itibar etmeyen asi gençlerin içinden
geliyoruz" diyorlar. "Hapis zamanlar ve hapis mekân-
lardan" bize yazıyorlar. Yaşadığımız zamanı anlatıyor-
lar: "Sessiz yığınlar, tüm dünyaya yayılmış monitörlerin-
den birbirlerini izliyordu. Araya giren hacim arttıncı
şampuanlar, sağduyu maceralan, beyazötesi temizlik
reklamlan yeni dünyanın renkli hayatını simgelryordu.
Bize bu toplumun geleceği oiduğumuz söyteniyordu. A-
ma gelecek tehlikedeydir
"Bizier" diyorlar. "bu tabloda payuruzadüşeneisyan
ettik. Biz parasızlığın mecburiyetine değU, 3-5 kuruşun
hiç değiL özgürlüğün provokasyonuna kapıldık."
Harç zammı karşıtı 350 btn ımzayı TBMM Başkan-
lığı'na ileüldiklerinı. örgütlendiklerini anlatıyorlar: "Ye-
ni dünyaıun şımanktağma karşı ilk yarama/lığımız, öğ-
rencilerin kendi bağımsız (irgütlenmelfrininde kurul-
masına olanak sağiadı. Bu, Öğrenci Koordinasyo-
nu'ydu.»"
Dinar kampanyası, imzalar, açıklamalar derken "te-
rörist" oluyodar: "Meclis, larihinde ilk kez bizim sesi-
mizle karşılaştı. 'Öğrenim Hakkımtz Engellenemez',
"Ferman Devletinse Üniversiteler Bizimdir' sk>ganlan
bizim hayal gücümüzün bu defa Mecüs'i kapladığı an-
dı."
Bütün bunlar neden oldu çocuklar?
"Bizim yaşadığımız 8 kişinin dramı değfldir. Susur-
luk'ta kamyonun gazabma uğrayan'vatan kahramanla-
nnı n" gençliğe ve onun yeni dünyaya isyan cdtşine politik
yaklaşınudır. Biz parasızeğitim istedik, demokratik hak-
larımız için isyan ettik.
Akıl her zaman gerçekleri kurmaz. Gerçeklerin bir
parçası otarak onlan ölümler için akılcılaştınr, haklılaş-
tmr, yenilir-yutulur haJe getirir. Gerçekkr yalan söyle-
mez, ama akıl söyler. Yalan gerçeklerin akılcı bir yoru-
mudur ve ölümlülerin çıkarlannm emrine sunulur. Şira-
di sadece geleceği bizlere emanet edenlerin bizleri mah-
kemesıralanna neden oturttuklanna 'akılcı' bir cevap
vermelerini bekfiyoruz."
Neden bunlan yaptimz çocuklar?
"Biz akıllıöğütkri dinlememeyi seçtik. Hayalgücümü-
zün derin debisine bıraktık kendimizi.
Biz yetkililerie diyaloğu zorladık. Ama C-4 tipi de-
mokrasiyle karşuaşük. Bizler hayal gücümüzü parasız-
lıgın mecburiyetiyledeğiLözgüriüğiin provokasyonuyla
kurduk."
Nasılsınız şimdı?
"Ştaıdiavluda voKalıyoruz. Bir cebhnizde özgüriüğiin
dayamlmaz kışkırücılıgı. öteki cebimizde btamle bera-
ber olduğunu söyleyen tüm yürekli insanlara yol-
layacağunız sevgi dolu bir sclamla."
'Şarkdardaıı korkanlar,
çocııldarı üşütüyorlar'
ECETEMELKURAN
•2-
Metin 24 yaşında lçen ahnmadan
önce psıkolojı okuyordu. Ablası
Handan Ersezer, "Ozellikk çocuklara
yardım etmek istiyordu. Aeılı
insanlann yanında olmak istiyordu'
1
dı>or \e eklıyor. "Onlar baskıya karşı
sa\aştıklan kadar asık suratlı olan her
şeye karşı savjştılar. Onlar, gülen >e
nıutlu bir öğrenci hareketi, neşeli \e
özgür bir dünya istiyorlardı.
Cezalandıranlar, işte bunu
istemiyorlardır
Bugünlerde Metın ve ablası durmadan
"şiirleşiyoriar". Metin. içeride bir şiır
deften tutuyor. göndenlen ve
kendısıne sabaha karşı sennliğin \e
yalnızlığının armağan ettıği bütün
ijiırlen bu deftere geçınyor
"Mektuplarımı biriktirin" dıyor,
"Çünkü beklemekten vazgeçmeli ve
olabileceklere hazuiamalıyız
kendimizi." Olabılecekler? Yanı 18 yıl
hapis. >ani yalnızlık. Üstelik dışanda
bir sevgı'li varken. Sevgilı Saadet
Görüşlerde yüzü telli Saadet. O şımdı,
Handan ablasına soruyor:
Saadet'in gülüşü inceldî
"Ne yapacağım ben aWa?"
O da acıyı bal eylemenın artık
meslekleştığinı söylüyor. gülerek ona
şu yanıtı verdığını:
"L'zülme Saadet. Sen de içeriye
girersin. Size özel bir koğuş ayarlanz.
Yaşayıp gidersiniz."
Se\gılı Saadet. Yüzu tellı Saadet. O
tellerden sızabılecek kadar incecik
gülümseyebıliyor artık.
Metın nasıl "terörisr oldu?
Çocukken psıkolojik olarak sorunlu
muydu? Yoksa büyükleri kafasına
olur olmaz fikırler mı soktu? Handan
ablası. "Biz öğretmen hareketi
içindeydik. Imanm bizim
anlatbklanmızdan etkilenmemiştir"
deyıp, gülüyor.
Konuşma boyunca hep gülmesınin bir
yalan olduğu ıse, ıçenden gelen son
mektubun ortaya çıkışıyla bellı
oluyor.
'insan alışamıyor'
"Metin bize hep güçlü olmamız
gerektiğini söylüyor. Güçlüyüz, ama
mektubu her okuyuşumda gayri
ihtiyan gözlerim doluyor. Bu başka bir
şey, insan alışamıyor. Artık ne zaman
müzik dinlesem başüyorum
ağlamaya."
Ya gorüşler?
"Karşüıkh oyun oynuyonız. Onlar
içeriden gülerek geliyorlar,
kahkahalaria. Biz dışarıdan öyle. O
tellerin önünde gülüp duruyoruz. Ama
dışanya çıktığımızda... Nasıl oLsa
orada ağladığımı gören yok.*
1
Metın ünıversıte için Gebze'den
Ankara'yagelivor Psıkoloji okuyor.
Bir yandan da arkadaşlar. Handan
ablası. "tlişkikri o kadar güzeldi ki"
dıyor:
*E> tuttular arkadaşlanyla. O
çocuklan bir görseniz, an gibi
çalışıyorlar. Bir ailede bile bu kadar iyi
gitmez ilişkiler. Onlar bütün işleri
Metin. ailesiyle çok konuştu. Şimdi herkes onun yanında.
paylaşmışlar. \a\nız işleri bile değil.
bütün hayatı."
Ogrenci hareketıne nasıl bakıyordu
Metın
1
Kasıl bir hareketi seçiyordu?
Kırmak dökmek yok'
"Öyle kırmak, dökmek yok. Metin \e
arkadaşlan, onlar gibi düşünenler.
güleryüzlü, birliktelikten yana bir
hareket istiyorlardı. Eylemlerde
amaçlaru kimseyi incitmek. kimseye
zarar \ermek değildi. Sadece seslerini
duyurmak istiyoriardı. Baştan beri
hep güzel \e > umuşak ey lemler
yaptılar. Değişik siyasi görüşte
öğrenciler \ar, ama sorunlan ortak.
Bunlan bir araya getirmek,
toparlamaktı amaçlan. Ama
ülkücüleri aynı kapsamda söylemek
mümkün değil mesela. Çünkü onlar,
hep Mirma>la kırmayla uğraşıyorlar.
Ama bizimkilerin öyle bir yöntemleri
yoktu."
lstedığı kadar y umuşak. güleryüzlü
olsun. aileler hep korkar Hele
anneler. içleri hiç rahat olur mu?
Metin'in annesi de öyle Hiç de
memnun değil oğlunun bu işlere
kanşmasından
"Annem çok korkuyordu başına bir
şey gelecek diye ve onu engellemeye
çahşıyordu. \ma alındıktan sonra
korkunun ecele faydası olmadığını
anladı. Şimdi annem çok farklı bir
insan. Artık onlar için her şeyi
yapmaya karaıiı. Bu değişimde
davadaki haksızlıklann çok büyük
etkisi oldu. Çünkü istemlerin çok
zararsız olduğunu \e haksızlığa
uğradıklannı anladı. Şimdi baş
destekçisi çocuklann."
Handan Ersezer,
Metin Murat
Kalyoncugil'in
ablası. "Çocuklan
içeri koyanlar,
bütün güzel
şeylerden
korkuyorlar"
diyor.
Ersezer'e göre
çocuklan
engelleyemezler,
"Çünkü onlar
cezaevini bile
güzelleştirmeyi
başanrlar."
AüelerDGM'leriçin eylemdeAileler, çocuklannı yalnız bırakmama karan
aldıklanndan beri çeşitli eylemleri deniyorlar.
îmza toplamaktan. bölge mitinglerine kadar çeşıtfı
planlar yapan aileler. Manisah aileler ve Öğrenci
Yakınlan ve Aileleri Derneği ıle hareket etme
karan aldılar. Aileler. bundan böyle çocuklan için
yapacaklan ginşimleri Türkiye'deki
demokratikleşme hareketinin bir parçası olarak
görüyorlar. Sadece çocuklannın cezalandınlmasını
engellemek için değil. hiçbir çocuğun
cezalandınlmaması için çahşacaklannı
söylüyorlar. Bunun için hazırladıklan imza mernı
şöyle:
Çocuklar için bir İmza
"Her btrinin cebinde devtetin en üst
bürokratlanmn imzası ile alınmış kinılikler,
pasaportlar, izin belgekri, silah çıkan, tutukianır
turuklanmaz serbest bırakılan, cinayetten eroin
ticaretine kadar her türlü suçu işleyenler halen
ortalıkta dolaşırken, işkence altında alındığı bilinen
emniyet ifadelerine dayamlarak, yasadışı örgüt
oluşturmak suçlaması ile Ankara'da 'parasız ve
bilimsel eğitim' isteyen5üniversiteögrencisi
toplam 96 yıl, Manisa'da banş ve özgürlük isteyen
12 lise öğrencisi toplam 76 yıl hapis cezasına
mahkûm edikli. Cezaevlerinde olması gerekenler,
geleceğimizin teminatı olan gençler değil. gerçek
'çcte üyelen'dir. Bizler hukukun üstünlüğünün,
adil yargılama hakkı ve yargj bağımsızlığının
demokratik bir dev letin temeli olduğuna inanıyor,
Ankaralı üniversite öğrencilerinm ve Manisalı lise
öğrencikrinin duruşma salonlarında ha> kırdığı
'Adalet ve Özgürlük' istemini gerçekleştirmeye
katkıda bulunmak için bu nıetni imzalıyoruz."
Kalemli çete'nin ikî uyesi. Me-
tin ve Mahmut. Omuz omza
vermek bugünlerde tek yoL
Meiın neler dıvor göfösterde?" "v^
Yüzunde tel ızlenjle neler söylüyor?
"Hep şakalar yapıyorlar. O kadar
ilginç espriler gelişririyorlar ki
aralannda. Mahmut şiir yazmış onu
okuyor mesela. Avukatlan Ender de
ağlamaya başlıyor. Eakat Mahmut
şürin sonunu bağlayamamış. Durup,
En se\dığım tatlı kazandıbı" diye
bhiriyor şiiri. Ender hâlâ ağlıyor.
Bunlar, kahkahalar atıyor"
Sorular da karışıyor artık. "Hayattan
ne bekliyordu" diye ^oru\eri>or insan.
O dı'h geçmış zaman. bir yenilgıyı
anlatıyor. kabullenılmemesı gereken.
Gülüşulerek değiştırihvor soru
"Metin'in istediği psikolog olup
çocuklara yardım etmek. Bir de güzel
bir dünya istiyorlar. Özgür bir ülke.
İstedikleri bunlardı. Bunlardı değil,
bunlar. Hâlâ bunlan istiyortar."
Metın çıkınca ne şapmak ıstıyor ilk
1
İlk nereye gıdecek. kıme. nasıl1
"Abla çıkınca bol bol denize gireceğim.
diyordu. Hepsinin özleminin doğa
olduğunu sanıyorum. Deniz kıyisma
gidip dinlensinler. Sanki içeride
dinlenmiyorlar..."
'En kötüsü dokunamamak'
Handan Ersezer. "En kötüsü
dokunamamak" dı> or Yıne bütün bu
zorluklar onu "istenilen" tarafa değil,
tam karşısına düşurujor Bundan
sonra Metin'in ablası nerede duracak?
"Bundan sonra hangi eylem olursa
ben de gideceğim, annem de gelecek.
Bundan sonra gençlerin arkasında
veya önünde değiliz, tam yanındayız."
Handan Ersezer bunun biraz mızahi
bır durum oldugunun farkında. bu
yüzden "Gerekirseeylemeellerinden
tutup öylegideceğiz" dıyor
Oyun de\am edıyor Metın. Handan
ablası ve dığerlen zorla şakalar
yapıyorlar >aşananlar üzerine Çünkü
bu bır inatlaşma.
Çünkü bu güzellığe karşı açılan
savaşta taraf seçmek. Handan Ersezer.
bu savaşın sadece Metin"e karşı
olmadığını düşünüyor, ona göre
savaşın asıl hedefi her turden
güzellık: "Bakın Manisalı çocuklara.
\üzleri güzel, söyledikleri şarkılar
güzel, istedikleri güzel. Bizimkiler?
Onlar da öy le. Çocuklannın içlerinin
güzelliği yüzlerüıe vurmuş. Hiç kötü
bir şey istemiyorlar. Sorun da bu.
Onlar için tehlikeli olan güzel olan her
şey. Asıl savaş güzel olana karşı."
Neden?
"Onlar, gerçek çete. Hem de dışanda
ellerini kollannı sallayıp geziyorlar.
Bizim çocuklarımız dört duvar
arasında. Bu, dayanılacak çelişki
değiL" Handan Ersezer, söz bulamıyor
söylemeye. Sonunda sesı kınlıyor:
"Ama bunlar bitecek. Bitmek
zorunda."
Yarın: "Kim içeride kim
dışarıda, belli değil"
g
B L X ^ L 4 C A SEDAT YAŞAYAS
SOLDAN
SAĞA:
1/ En önemlı
temsilcısı Ah-
met Haşim olan
edebı topluluk
2/ Bır dınm öğ-
renılmesı gere-
ken ınançlarının
\e tapınma ku-
rallannın tü- 6
mü.. Zavıye. 3/
Sürüldükten
sonra bır vıldın-
lendınlen tarla
Levleğe benzer 9
bir kuş 41 Bır
yerde oturma 5/ llkel
benlık.. Takımada. 6/
Heykel.. "Varam kul o-
lam şeyh eşığıne dı-
kınem \üz bin pareden" 3
(YunusEmre) 7/Bırgöz 4
rengı. "Başınıtaştanta- c
şa urup gezer avare
(Fuzulı) \'ılavet. 8/
Yayla çıçegı 9/ Işe yat-
kın. ışının en. becenkh o
lnsanı ıstenmeyen seçe-
neklerden bınnı ızleme-
ye zorlayan durum.
YUK4RIDAN AŞAĞFVA:
1/ Dı\an ^aırlennın kendılerını övmek amacıyla yazdıklan
şurlere \ enlen ad. V Kurnaz. açıkgöz Kesılmış sütten > a-
pılançökelek 3/Yürürlükteolan...$ohret 4/Se\ecenlık,acı-
ma . Bızmut elementının sımgesı. 5/Köpek.. Bezekçıhkte
kullanılan veşıl v e pembe dalgalı bır çe^ıt sedef 6/ L stu ka-
palı olarak anlatma . ls\ıçre'de bır kanton. 7/Lzennde ta-
nıtıcı yazı ya da resimler bulunan levha.. lsraıl'ın plaka
işareti. 8/Alkolsuz ıçecek.. Gı>sının yaka, kol. etek çe\-
resme geçınlen mce şent 9/ Sahıp "Nasıl methedeyım
hublar hasını / Yazarken \asfını — kan ağlar" (Ruhsatı)
ORUŞ BEDRİ BAYKAM
Cesur Bir Cumhuriyet
Başsavcısı...
Yıllardır beklenen olay nıhayet oldu. Aklı başında her
insanın kendı kendine sorduğu bır soruyu nihayef'hu-
kukdevleti" degundeme getırdi. Soru şuydu: "RP, le-
gal bırparti mıdır yoksa değil midır? Rejımı, demok-
rasiyı ve ıç banşı bu kadar fütursuzca ve aralıksız ola-
rak tehdit eden bir parti, nasıl olur da hiçbir şey ol-
mamış gibi işine devam eder? Nasıl olur da başkanı,
mriletvekilleri, beledıye başkanları ve tum uyelerıyle
anayasal rejimı, hukuk devletıni bu kadar hıçe sayan
ve kamuoyunda sürekli olarak infial yaratan siyasi bir
kurum, hiçbir ikaza aldırmadan, ûlkede ıç barışa kar-
şı, bu saldırgan tavn sürdürür? Biz mı hiçbir şey bıl-
miyoruz, anlamıyoruz. yoksa başsavcılar mı gorevle-
rinı eksık yapıyorlar? Hukuk sıstemimızdekı boşluk
veya gaflet bu kadar mı büyük?"
Evet; tepki, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Vural
Savaş'tan geldı Hukuk devleti içinden nıhayet bır s-
es çıktı ve uzun suredir dıllerde dolaşan, yıllardır bek-
lenen ıddianameyı Anayasa Mahkemesfnın önüne
koydu. Soru, RP'nın legal olup olmadığı. Ben, yıllar-
dır açıkça şeriatçı görüşlen savunan bır partiye de-
mokratik rejimde yer olmadığını vurgulayanlardanım,
Bunu böyledüşünen yalnız "ödünsüz-laik-demokraU
Kemalıst" kesımı değil, aynı zamanda bırçok Akıt ga-
zetesı yazarı ve Cemalettin Kaplan gıbı şerıat yanlı-
lan. Onlar da ısrarla demokrasi ve şenatın bır arada
gıdemeyecegını soylüyoriar. Zaten aklın yolu bir. Her
ıkı "taraf" da böyle düşünüyor, mantık da öyle dıyor.
Bunun detaylarıyla uğraşmaya gerek yok. Şeriatı her
biri kafalanna göre yorumlamaya kalkan hiçbir yobaz
ülkede demokrasinın d' sı yok ve olamaz. Ayrıca, Is-
lam dınini sıyasete sokmaya çalışan her ülkenin han-
gi acıklı durumlara düştüğü de zaten ortada: İşte Ce-
zayır. işte Mısır. işte Suudı Arabıstan, işte iran, işte Af-
ganıstan ve ne yazık kı işte özellıkle 163. madde kal-
dırıldıktan sonra Türkıye. Bu saydığım dığer ülkeler-
den ilk ıkısı, şeriatçı terörle. kavram karmaşalanyla ve
cıhat yolunda akıtılan kanda bereket arayan yobaz-
larla hâlâ boğuşuyor. Diğerlerı isedemokrasiyı ezerek
telaffuzunu bile dıne kufur sayarak, şerıatçılığı fıılen uy-
gulayan, kellelen uçuran. vınçle adam asan, el-kol ke-
sen, taşlayarak kadın öldüren, gerıci yaşam tarzını
zorla insanlara dayatan. karanlık ortaçağ dükalıklan
konumundalar. 3. sınıf yaratık rolüne sokulan kadın-
ların ezıldıği, düşünce özgurlüğunün yok edıldiğı, bin
asır gensıne saatlerın kurulduğu bu ülkelerden, özel-
lıkle Tran "devrim ıhracı"ru kendine bır varoluş sebebı
haline getirmiştı. Bu ülke, Turgırt Özal aracılığıyla el
attığı Türkıye'de, RP ıle kurduğu yakın dostluklar sa-
yesınde dal-budak salarak sinsi emellerine dogru iler-
ledı. Çeşıtlı ıçışlerı bakanlarının açıkça ifade ettiği gı-
bı iran, birçok aydınımızın katlinden bırınci derecede
sorumluydu.
Refah Partısı, her basamakta Iran'ı daıma savun-
du. Şeriatçı terorü, hiçbir zaman lanetlemedi. "Din bu
değildir, Sıvas'ta veya Cezayır'de yaşanan vahşetın,
Islamla hiçbiralakası yoktur'' diye demeçlerı göreme-
dık. Aynen sureklı RP'yı destekleyen Akıt gazetesi gi-
bi RP şeriatçı terore karşı hep sessiz kaldı. Bunun da
ötesınde, bugün Adalet Bakanlığı yapan Şevket Ka-
zan, Sıvas'ta canilenn avukatlığına soyunmaya kalk-
tı. Şeriatçı teror örgütlerıyle dostane ılışkeler kuruldu-
ğu, medyada kanrtlanyla sabıt olundu. "Kan" kelime-
si, bu partinin yönetıcılerinin sözlüğune doğal bırteh-
drt yaptırım olgusu olarak yerleştı. Topluma damardan
adım adım enjekte edilen bu veriler, Atatürkçü kesım-
lerde büyük tepkıler yaratınca, ınsanlan enayı yerine
koyan RP'liler, hep aynı yanıtları verdilen "Biz öyle de-
mek ıstememiştık, bunlan medya uydurdu," 2. cum-
huriyetın zavallı teorısyenlerı ıse kontrol ettikleri med-
yada, tüm bu genlım anlannda laıkleri. Kemalıstlerı, or-
duyu, akıl almaz demagojık savlarla suçlu ılan ederek
RP'yı savundular.
Başsavcı Vural Savaş, bu ıddianameyı Anayasa
Mahkemesi'ne sunmakla, geç de olsa görevinı yap-
mıştı Bu girişımın tehlıkelerını gundeme getırecek
olanlara verilecek yanıt şudur: Bu iddianame, hukuk
devletının doğal akışı ıçındeyeralmaktadır. "Amande-
mokrasıyezarargelmesin, YargıtayBaşsavcısı neden
bu iddianameyi verdi kı nerede kaldı fikır ozgürluğü"
diyenler bıraz oturup düşünmelidır. Oyle kaygılan var-
sa partiler kanununun ve hatta anayasanın toptan de-
ğiştirılmesıni teklıf etsınler. Partilerin dın somurüsü
yapması açıkça serbest bırakılsın, cihat çağnlan ser-
best olsun, cumhuriyeti yerden yere vurup, kan dök-
metehdrtleri yapmak. şıddet çağnsına başvurmak, la-
ikliğe saldırmak yasak olmaktan çıkanlsın. Böylece ne
şeriatçı milletvekıllen "kıvırtmak" zorunda kalıriar, ne
de halkımız "Cumhuriyet başsavcılan neden gorev
yapmıyor" diye veryansın etmek durumunda kalır. Vu-
ra! Savaş ın ıddıanamesını reddedenlerin malum par-
tının hiçbir söz veya uygulamasından, hukuk dışı bın-
dırmelerınden, sertlıkçağrılarından şıkâyet hakkı kal-
maz. Bu ülke ya hukuk devleti olacaktır ya da gafleti-
nı ilerıde çok pahalı odeyecektır. iddianame, yıllardır
halkın ve basının dılındekı gerçekleri Anayasa Mah-
kemesi'nin önune getirmıştır. Karar onlarındır.