25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
26 MAYIS 1996 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMI Sümer Holding'de adım adım özelleştipme • ANKARA (AA) - Sümer Holding'e ait 6 ışletme ile bir fabrika ve bır iştirak payının satışı ıçin duyurulara bugün başlanıyor. Edinilen bilgiye göre Sümer Holding'e ait Afyon Sincanlı Yapağı Tiftik. Bünyan Yünlü Sanayi. Salihli Palamut ve Valeks, Denızli PamukJu Sanayi, Ereğlı Pamuk Sanayi Işletmeleri ile Akdeniz Sanayi ve Ticaret firmasına ait AKSANTAŞ- II fabrikasının satışı içın ihale açılacak. Mannesman Sümerbank Boru Endüstrisi'ndeki yüzde 35.73 hissenin blok satışını da içeren özelleştirilme içın bugünden itibaren verilecek ilanlarla ihaleye çıkılacak. Teklif almak ve görüşmeler yapmak suretiyle, pazarlık usulüyle gerçekleştirilecek ihalelerde son teklif verme tarihi 27Haziran 1997 olarak belirlendi. Gelişmiş yörelerdeki makine-teçhizat yatınmlan teşvik kapsamma alındı Zengin illere Hazine teş\ild• Teşviklerin kalkınmakta öncelikli yörelere kaydınldığı görüntüsünü veren REFAHYOL hükümeti, aldığı ani bir kararla gelişmiş yörelerdeki kapasite arttırım yatınmlannı teşvik belgesine bağladı. SEDA OĞUZ Hazine Müsteşarlığı, geçen hafta "sessiz sedasız" aldığı kararla İstanbul, Kocaeli, Ankara, Izmir, Adana ve Bursa illerindeki makine ve teçhizat yatınmlannı teşvik belgesine bağladı. K.arar, 1996 aralık ayında kaldınlan gelişmiş yörelerdeki kapasite arttırma yatınmlannı teşvik uygulamasına geri dönüş olarak yorumlanıyor. Geçen hafta Hazine Müsteşarlığı Teşvik \ e Uygulama Genel Müdürü Ergun Koç imzasıyla özel sektör kunıluşlanna çekilen 15 Mayıs 1997 tarihli faksla, Zor günler yaşayan REFAHYOL, teşvik uygulamalanyla da kafalan kanşürdı gelişmiş yörelerdeki makine-teçhizat yatınmlannın; modernizasyon, yenileme, kalite düzeltme ve darboğaz giderme yatınmlan şeklinde değerlendirilerek teşvik belgesine bağlanacağı bildirildi. Söz konusu faksta, karann gerekçesi olarak "uygulamada tereddütierin kaldınlması ve yeknesakhğın sağlanması" gösterildi. 'Bazıfirmalarkayınldı mı?' Teşviklerin kalkınmakta öncelikli yörelere kaydınldığı görüntüsünü veren REFAHYOL hükümetinin, kapasite arttınm yatınmlannı teşvik belgesine bağlayan karan, gelişmiş yörelerde faaliyet gösteren bütün sektörleri kapsıyor. Gelişmiş yörelerdeki yatınm kapasitesinin dolması nedeniyle gelişmiş yörelerde 6 ay önce kaldınlan teşviklere geri dönüş anlamını taşıyan bu kararla, yatmmcılar makine-teçhizat alımlannda her türlü vergi, harç yükümlülüklerinden muafiyet, kredi kolaylığı, yatınm indirimi gibi önemli maddi avantaj elde edecekler. Hazine'nin, ani teşvik uygulamasıyla, daha önce pek çok örnekleri görüldüğü gibi, iktidara yakm firmalann kayınlmış olabileceği yorumlan da yapıhyor. Bazı fırmalara milyarlarca liralık avantajın sağlandığı bu tür teşvik kararlannın kısa bir süre sonra yine ani bir değişiklikle uygulamadan kaldınldığına dikkatı çeken konuya yakın kaynaklar, gelişmiş yörelerdeki makine-teçhizat alımlannın teşvik belgesine bağlanması karannın yakından izlerunesi gerektiğini belirttiler. DUNYA EKONOMİSİNE BAKIŞ/ ERGİNYILDIZOĞLU LONDRA Iran halkı, 1979'dan bu yana yapılan 5. başkanlık seçımlerinde ilk defa sınırlı da olsa bır seçenekle karşı karşıya kaldı ve bunu mol- la rejimine hayır demek için kullandı. Seçimlerde. insan haklan, daha fazla ifade öz- gürlüğü, hukuk devletıni savunan ve enflasyona, yoksulluğa ve yolsuzluğa karşı bir platformla gıren Muhammed Hatemi, mu- hafazakâr rakibı Natik Nu- ri'yi. oyların yüzde 70'ini alarak yendı. Ancak, bu yukandaki sa- tırlarda ıfade edilen sonuca ulaşırken çok temkinlı ol- mak, başkan adaylan ara- sındaki farklan görünür bir hale getırmek içın bir mık- tar abartmak ve en önem- lisi seçım sonuçlarını İran'dakı sıyası ve ekono- mık ıktidar ilişkılerıni ve mü- cadelelennı göz önüne ala- rak değerlendirmek gerekı- yot Devlet bürokrasisi, çarşı ve vakıflar iran'ın sosyo-ekonomık manzarasını esas olarak üç toplumsal/ekonomik ke- sım/sınıf şekillendiriyor. Bunlardan birincisı ekono- minin yaklaşık yuzde 85'inı kontrol eden devlet ışlet- melerı üzerinde yaşayan devlet bürokrasisi (bır tür devlet kaprtalısti sınıf). Ikin- cisi, dını vakıflara (Bon- yad'lar) çöreklenmış Şu ruhban sınıfı (bu sınrfı camı kadrolannı da ıçıne alacak şekılde genışletmek gere- kir). Bu vakıflann en önem- lilerinden biri olan Bonyad- ı Mostafazan (EzılenlerVak- fı), 1979'da devnmden sonra mülksüzlerin dertleri- ne çare bulmak ıçin kurul- du. Ancak bu vakıf zaman- la, iran tekstil sanayıinin yüzde 20'sini. meşrubat sa- nayiınin yüzde 43'ünü. cam sanayiinin yüzde 75'ini, ta- rım ürünlerinın yüzde 90'ını kontrol eder hale geldi ve toplam aktıfleri 12 milyar dolan aştı (Christian Scien- ce Monitor 09/04/97). Bu vakfın bürokrasisi, ruhban kesimı içinde ve genelde ülkede önemli bir ekono- mik sıyasi güç haline geldı. Üçüncü önemli sosyal ta- baka da ithalat-ihracata dayalı, tüccarlar (gelenek- sel komprador burjuvazi) ve bunlann ticaret ağının parçası olan çarşı esnafı. Bu üç egemen toplumsal tabakanın yanı sıra, tabii ki önemli bir işçı sınrfı, yoksul köylüler tabakası gibi halk sınıflanndan da bahsetmek gerekir. Ancak bu seçimler esas olarak egemen sınıf fraksiyonlannı temsil eden adaylararasındageçti. Hal- kın oytan, bunlar arasında yaptığı tercih ve daha çok uzun dönemli etkileri açı- sından önemli. Ve adaylan... Bu kesımler arasındaki çekişmelere ve adaylanna dönersek, muhafazakâr a- day Ali Ekber Natık Nuri 'çarşı'tarafından destekle- niyordu. 'Çarşı', fıyat kont- rollenne, düzenleyicı vergi ve yasalara karşı çıkıyor. Middle East Economic Di- gesf'len Vahe Petross- yan'ın ifadeleriyle, "19. yüzyıldakine benzer, çoka- ma çok serbest bir piyasa kapitalizmi, ithalat serbes- tisi ve yerel sanayiden zi- yade ithalata önem veril- mesini" istiyor. (InterPress Service 23/04/97). Bu ke- sim özellikle anti-enflasyo- nıst sıkı para politikalann- dan ve stokçuluğu ve spe- külasyonu engellemeye, fi- yatlan düşürmeye yönelik politikalardan hoşlanmıyor. Tahran Belediye Başkanı Gulamhuseyin Karbaş- çı'nın Rafsancani'nın doğ- rudan desteğıyle, süper- marketler ve belediye dük- kânlan zinciri kurarak 'çar- şı 'nın fıyatlannı kırmaya ça- lışmasından dolayı çok ra- hatsız olan bu kesim Natak Nuri'yi destekleyerek bu yolla devlet üzerinde etkile- rini arttırmayı amaçlıyordu. Bu sınıfın etkilerıni, Natık Nurı'nın ekonomik büyü- meyi yavaşlatmadan enf- lasyonu kontrol etmekten bahsetmesınden, vergi sis- temine yönelik eleştinlenn- den, özelleştırme konusun- dakı ısteklılığinden, yolsuz- luklara diğer adaylara göre çok daha az önem verme- sinden ve toplumsal adalet yerine, şimdilik hızlı büyü- meye öncelik tanımasın- dan da (Iran Focus, Ma- yıs/1997) görebiliriz. Öbürtaraftan, devlet bü- rokrasisi içinde, özellikle teknokratlardan oluşan (Gorbaçov'in kadrosunu hatırlıyor insan ıster iste- mez) bir kesim ekonomınin gelışmesi ve modemleş- mesı ıçin Batı'ya açılınma- sı, 'çarş/'nın, dolayısıyla tüccarsermayesinin boğu- cu etkisinin kırılması, yol- suzluklann engellenmesi ve kaynaklann daha çok üre- time yönelik alanlara kay- dırılması gerektiğini savu- nuyor. Bu kesim, ruhban sı- nrfının ideotojik etkisine kar- şı yasaların üstünlüğünü ve şerbestliği savunuyor. Özelleştirme ve ekonomik büyüme konulannda, daha temkinli ve planlı olmak ge- rektiğini düşünüyor. Bu ke- sim toplumsal denklem içinde en zayıf kesim oldu- ğu için de halk sınıflanndan, öğrencilerden, aydınlandan ve kadınlardan destek al- maya büyük önem veriyor. IMF tarafından da çok olumlu karşılanan (Reuter 18/05/96) bu kesimin istek- leri ve kurmak istediği itti- faklann talepleri de Hate- mi'nin platformuna belirgin bir şekilde yansıdı: "Siyasi ve ekonomik gelişmeler, önce Batı'da başladı. Batı medeniyetinin iyi ve kötü yanlannı doğru tespit ede- mezsek gelişemeyiz" (Sa- laam 6/5/97) diyen Hatemi, 'adaletin en üstün değer' olduğunu Ve gelişme pro- jeleri planlanırken mutlaka göz önünde tutulması ge- rektiğini düşünüyor.' Hate- mi, 'toplumsal adalete bü- yük önem verilmesi gerek- tiğine, bu amaç için eko- nomikbüyümeden dahi bir süre için fedakârfık edilebi- leceğine' inanıyor. Hate- mi'ye göre 'önemli olan devlet veya kamu mülkiye- ti değil, işletmelerin sağlık- lı bir şekilde yönetilmesi.' insan haklan ve düşünce özgürlüğü, kadın haklan Hatemi'nin platformunda çok büyük bır yer kapladı. Hatemi, Zanan isimli kadın dergısıne verdiğı demeçte, "Kadınların hükümetlerde bakan olmalannın önünde hiçbir engel görmediğini" (CNN 24/5/97) söyleyerek, Iran'da kadınlann verdikle- ri mücadeleyi desteklemiş oldu. Hatemi, Natık Nuri'nin aksine, "Belli bır toplumsal gelişme ve demokratikleş- me olmadan ekonomik ge- îran Mollalara 'Artık Yeter' Dedi Seçtmt kazanan Hatemi lişmenin imkânsız" olduğu- na inandığını söytüyor. Di- ğer taraftan, bürokratik ta- bakanın da çıkarlanna uy- gun olarak "özel sektör anayasamızda tanınmıştır, ancak, etkinliği devletin he- deflerine ters düşmemeli- dir. Hersektör, oranlı olarak gelişmelidir" dedikten son- vaatterini gerçekleştirebilecek mi? ra ekiiyor "Özelsektörie bir sorunumuz yok, yeter ki yoksulluk olmasın." Yoksulluğa yönelik ola- rak biri kısa dönemli acil, di- ğeri de daha uzun dönem- li yapısal olarak tarif ettiği i- ki aşamalı bir müdahale öneriyor Hatemi. Kısa dö- nemli müdahale doğrudan doğruya 'çarş/"yı, yüksekfi- yatları, spekülasyonu ve yolsuzluğu hedef alıyor. Uzun dönemli müdahaleye ilişkin olarak ıse ekonomik büyümeden ve toplumsal adaletten bahsediyor (Iran Focus). Üçüncü önemli aday da Devrimci Değerieri Koru- ma Biriiği adına seçimlere giren Muhammed Mu- hammedi Reyşehri'ydi. Bu aday daha ziyade ruh- ban sınıfının çıkarlannı tem- sil etmeye çaba gösterdi ve platformunda, dini değer- lere önem verdi, bu arada 'çarşı' oylarını almak için vergilere karşı çıktı, özelteş- tirmeyı savundu, yoksulluk sorununu geçiştirdi; çok genel, soyut bir sosyal ada- let fikrini savunmaya çalış- tı ve herkesten daha çok Batı düşmanı birtutum içi- ne gırdi. Bu aday, esas ola- rak var olanı korumaya yö- nelik ve tutarsız bir platform sundu. Halkın tercihi 1980-1992 arasında Kül- tür Bakanlığı yapan, ancak daha sonra liberal davran- dığı için bu görevini kaybe- den Hatemi'nin seçimleri kazanmasını kimse bekle- miyordu. Üstelık, devlet radyo televizyonu ve gaze- teleri Natık Nun'yi destek- ledi. Gerekirse seçim so- nuçlannı geçersiz sayabile- cek kadar siyasi güce sahıp olan dini lider (rehber) Aye- tuliah Ali Hamaney de Ha- temi'ye karşı tutum aldı ve Natık Nuri'yi destekledi. Cami imamlan da Natık Nuri için çalıştılar (The Eco- nomıst 17/5/97). Ancak muhafazakârtann bu kampanyası, mollalar- dan bıkmış olan halkın tep- kısinı arttırdı, yakın zamana kadar seçimlere ilgı duy- mayan kesimler, Hatemi'yi desteklemek için ortaya çıktılar. Tahran'da her taraf Hatemi posterienyle kapla- nırken Natık Nuri'nin pos- terteri üzerine sık sık siyah boya atıldığı görülüyordu (lntemational Herald Tribu- ne, 24-25/5/97). 18 yıkjırılk defa adaylar arasında bir fark sezen gençler, aydınlar, şehir yoksullan, kadınlar özgüriük ve demokrasi ta- lebiyle Hatemi'ye oy verdi- ler (Le Monde, CNN). Se- çim sonuçlan mollalan çok şaşırttı. Ancak bu kesimin Meclis'te ve devletin en yüksek kademeterinde ne kadar güçlü olduğunu dü- şünürsek, fıalkin seçimler- dekitavn, açakkitlesei pro- testolaradönüşmezse, ge- lecekte bir değişiklık bekle- mekçok lyimserolur. Hate- mi de zaten bir parçası ol- duğu sisteme kolaylıkla uyum sağlar. Böylece de iş- levi, bu seçimlerde muha- lefeti kendine toplayarak uyuşturmuş olmaktan öte- yegitmez... SERMAYE PİYASASI KURULU SALIKONFERANSLARI Anadolu'nun Tarihsel Zenguıliği Konuşmacı: Prof. Dr. Ekrem AKURGAL Yer: Sermaye Piyasası Kurulu Konferans Salonu Doç. Dr. Bahriye Üçok Cad. No: 13 Beşevler/ANKARA Tarih: 27 Mayıs 1997 Salı, Saat: 16.00 Konferans herkese açıktır. İZLEYEN KONFERANSLAR Tarih lOHazıran 1997 24Haziran 1997 Konuşmacı Konu Prof. Dr. Ercan Uygur Merkez Bankacılığı ve Merkez Bankası Politikalan Hayrettın Karaca Türkiye'de Erozyonla Maruz Kalınan Tehlike ANKARA PAZARI YAKUP KEPENEK Ekmekçi... Karınca gibi çalışan ve üreten, ama gösterişi sevmeyen, yani "satışı olmayan" yük taşıyıcılar vardır; sen otürlerin en öndegelenlerindendin; üs- telik "kendine özgü" ya da bir okurunun deyişiyle "tuhaf" kişiliğinle. Emekten yana, düzgün birdüşünsel çizginin ge- reklerini "her koşulda ve de aynm yapmaksızın herkes için" yerine getirmek az şey mi? Toplum- da yerieşmiş anlamsız bağnazlıkları kırmak için yi- ne hiç çekince göstermeden ve de "domuzuna" uğraş vermek; Kürt ve Kıbns konulannı işleyebil- mek... Bitmedi, Köy Enstitülerini yazarken örneğin 1970'li yıllann ikinci yansında görüldüğü gibi üni- versiteye yapılan faşizan saldınlar karşısında, gö- zünü kırpmadan, yiğitçe, doğruları yazmak ya da Aydınlar Dilekçesi'nin kamuoyuna mal edilmesin- de, yine hiçbir "öne çıkma, pazaıiama ve satış " ça- basına girmeden, yorulmak bilmeyen bir uğraş ver- mek... Tüm bu emekler, kalın bir ışık kümesi olarak uza- ya uzanıyor; kalıcılık kazanıyor. ••• Yazılarımda "kişiadlanna"yer veremiyorum, bi- liyorsun; bugün bu kuralın dışına çıkacağım; kuş- kusuz senin yazılannı andıracak bir biçem tuttura- mam; o nokta ayrı, çünkü llhan Selçuk'un dediği gibi "Ekmekçi, sen başlı başına birekolsün". Sa- na ilişkin bir başka yerinde nrtelemeyi Melih Aşık yaptı, ömür boyu emekten yana olduğun gerçeğı- nı özetledi. adını E(k)mekçi diye yazdı. Dr. Hüsnü Göksel, "Ben bu evde hep kahkaha atanm" diyor. Yaşam. sensiz-seninle,_sürüyor. AJdoğan, Eylem ve Özlem, sevenlerine olağa- nüstü güzel davranmayı, senden aldıkları güçle, başanyor. Çağdaş'tan Cumhuriyet'e, oradan da Malte- pe'ye yürüyüş, binlerce "alkışlaria " güle güle diye- nini bir araya getirdi; düzgün topluluğa bakan Ah- met Isvan ve Necdet Uğur birbirlerine, "Tam da Ekmekçi'lik bir yürüyüş" diyor. Yurtdışından ve ül- kenin her yöresinden gelen okurlannın her biri bir ani yumağı. Senin, Yaşar Kemal'in "insan hak ve özgüriükleri" ve Server Tanilli' nin "aydınlanmacı kültür", Melih Cevdet Anday'ın "yazın", Aziz Ne- sin'in "gülmece".. gibi bu toplumun "düşünsel te- pe noktalarının çatısı olan yazılannı" hep özleye- ceklerini beyaz mendillenne işliyorlar. Bu noktada, Ahmed Arif'in şu dızelerine ne dersin: "Seni, anlatabilmek seni; İyi çocuklara, kahra- man/ara; Seni anlatabilmek seni; Namussuza, hal- den bilmez; Kahpe yalana." ••• "Ya bundan sonrası mı" dedin. Bu sorunun ya- nıtı, daha senin sağlığında, ölümünden bir gün ön- ce çok görkemli bir biçimde verildi. Çankaya Be- lediye Başkanı Doğan Taşdelen'in çabalan ve sa- natçı Zürfü üvaneli'nin özverisiyle gerçekleşen "Güneşle Geliyoruz" şöleninde, 19 Mayıs akşamı Ankara Hipodromu'nudolduran bir milyonayakın, büyük çoğunluğu senin hep sevecen davrandığın gençlerden oluşan coşkulu topluluk, sana "güle güle dercesine" haykırdı: "Türkiyp^k^rJaJH.ka^ lacak." Sanırım, toplumun "güneşli güçleri", Nâzım'ın vurguladığı noktaya geldiler, "gaynyeter" diyorlar. önemli olan siyasetçilerin bu güçlü haykırışın ge- reklerini yapmalarının sağlanmasıdır. Laik, demok- ratik Türkiye istemi, Uğur Mumcu nun dediği gi- bi gün geçtikçe "güneşten bir top" özelliği kaza- nıyor. Sen, "bozkınnesmergüneşi", biliyorsun, butop- lum ne baskılar, ne hırsızlıklar ve karanlıklar gördü, sonunda hepsini düzeltti, güneşiyle aydınlattı; kuş- ku duyma ki bozkır güneşinin aydınlığı sürecek, hiç bitmeyecek ve bunlan da temizleyecek. Aslında bu sonucu çok sevdiğin bir fıkra anlatıyor: Denizi çok seven Temel, çocuklarına sürekli o- larak "- Olduğumde peni tenize gomun" dermiş. Temel ölmüş. Çocuklan, komşulan, çok dalgalı bir denizde, büyük uğraşlar vererek Temel'i gömmüş- ler. Kıyıya çıktıklarında yaşlı amcaları sormuş, "Uşaklar, Temel'i tenize gomdunuz mu?" Büyük oğlu şu yanıtı vermiş: "Gommesinegom- dük de, çok 'telefat' verduk." Sen, ömür boyu tüm toplumsal olumsuzlukların "en az kayıpla" atlatılmasına uğraş verdin. Seninle aynı anlan paylaşmak çok güzeldi; güle güle demiyorum, çünkü senin görüşlerini alkış- lamayı hep sürdüreceğiz. TAM öncülüğünde Almanya'dald KOBt'lere AB desteği ÖZX^ÜRULUSOY ESSEN - Almanya'dakı Türk KOBt"lerinin sayısı- nı arttırmak için Türkiye Araştırmalar Merkezi (TAM) öncülüğünde baş- latılan kampanyaya önceki gün start verildi. Merkezi Essen'de bulunan TAM üe Türk işçılerinın yoğun ola- rak bulunduğu Kuzey Ren Vestfalya Eyaleti Ekonomi Bakanlığı'nın ortaklaşa gerçekleştirdiği "Girişim Atdımı" (GO) projesinin yabancılara yönelik ılk bü- yük toplantısı önceki gün Almanya'nın Duisburg kentinde düzenlendi. Avrupa Biriiği (AB) bütçesi destekli eyalet kre- dileriyle jürütülen GO projesinin tanıtımına yö- nelik kampanyanın ilk aya- ğına yüzün üzerinde Türk, Yunan ve Italyan işadamı katıldı. Projenin yabancı- lara yönelik bölümünü üst- lenen TAM'ın Direktörü Fanık Şen, dün düzenle- nen toplantıda, proje çer- çevesinde dağıtılacak kre- dilerden yurtdışındaki ftr- malann da yararlanabile- ceğıni söyledi. Türkiye"den Kanal D ve iki tekstil fırması dışında Cumhunyet gazetesini de kredilerden yararlanabile- cek Türk firmalan arasın- da sıralayan Faruk Şen, "1924'te yayın havaüna başlavan Türkiye'nin en eski gazetesi Cumhuri- yet'in Essen - Karten- berg'deki yeri hanr" şek- linde konuştu. Cumhuriyet'in Türki- ye'nin en tanınmış gazete- lerinden olduğunu belirten Faruk Şen, sözlerini şöyle sürdürdü: "Almanya'nın Frankfurt kentinde mer- kederi bulunan Türkgaze- tderinin toplam tirajı 370 bin. Kuzey Ren Vestfalya Eyaleti, Essen'i de medya için bir çekim odağı haline getirmek istiyor." Şen, Cumhunyet gazetesinin yanı sıra tekstil şırketleri Görüm ve Arat - Tekstil'in de kredilerden yararlanma durumunda olduğunu söz- lerine ekledi. Türkiye Araştırmalar Merkezi'nin proje çerçe- vesinde geliştirdiği ve Al- manya'nın beş kentinde yer alan bağlantı bürolan aracılıgıyla bilgilendirme hizmetlerinin sağlandığı kampanya çerçevesinde, önümüzdeki günlerde ga- zetelere ilan yoluyla kamu- oyunu aydınlatma çalışma- lan hızlandınlacak.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle